Antineoplastik ve İmmünomodülatör Ajanlar » Hormonal Tedavi İlaçları » Hormon Antagonistleri » Enzim İnhibitörleri » Anastrozol
KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI SANTRA 1 mg film tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde:
Anastrozol 1 mg
Yardımcı maddeler:
Laktoz monohidrat 65.8 mg
Sodyum nişasta glikolat 2 mg
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORMU
Beyaz, yuvarlak, çentiksiz bikonveks film kaplı tablet.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1.
Terapötik endikasyonları
SANTRA;
Hormon-reseptör pozitif postmenopozal kadınlarda erken evre meme kanserinin tedavisinde, Postmenopozal kadınlarda ileri evre meme kanserinin tedavisinde kullanılır.
Daha önce tamoksifene pozitif klinik cevap verenler dışında, estrojen reseptörü negatif olan hastalarda etkinlik gösterilmemiştir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi
Yetişkinler (Yaşlılar da dahil): Oral olarak günde 1 defa 1 mg kullanılır.
Erken evre meme kanserinde tedavinin 5 yıl devam etmesi önerilmektedir.
Uygulama şekli
Oral olarak kullanılır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/karaciğer yetmezliği:
Hafif veya orta şiddetli böbrek yetmezliğinde doz değişikliği önerilmez.
Hafif karaciğer yetmezliğinde doz değişikliği önerilmez.
Pediyatrik popülasyon:
Çocuklarda kullanımı önerilmez. (Bölüm 5.1 ve 5.2'ye bkz.)
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlılarda doz değişikliği önerilmez.
4.3. Kontrendikasyonlar
SANTRA aşağıdaki durumlarda kontrendikedir.
• premenopozal kadınlarda
• gebelikte veya laktasyonda
• ciddi böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klirensi 20 ml/dak.'dan daha az)
• orta şiddetli veya ciddi karaciğer bozukluğu olan hastalarda • anastrozole veya SANTRA'nın formülünde bulunan maddelerden herhangi birine karşı bilinen aşırı duyarlılığı olan hastalarda (Bölüm 6.1'e bkz.).
Estrojen içeren tedaviler SANTRA'nın farmakolojik etkisini ortadan kaldıracağından, SANTRA ile beraber uygulanmamalıdır.
Tamoksifen ile birlikte tedavi için Bölüm 4.5'e bkz.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
SANTRA'nın çocuklarda emniyeti ve etkisi saptanmadığından kullanımı önerilmez (Bölüm 5.1 ve 5.2'ye bkz.).
Kuşku varsa, tedaviden önce hastanın menopozda olduğu laboratuvar testleri ile kesinleştirilmelidir.
SANTRA'nın orta şiddetli veya ciddi karaciğer bozukluğu olan hastalarda veya ciddi böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klirensi 20 ml/dak.'dan daha az), güvenli kulanımını destekleyecek herhangi bir veri yoktur.
Osteoporozu olan veya osteoporoz gelişmesi açısından yüksek risk altında olan hastalar kemik mineral yoğunluklarını, hem tedaviye başlarken hem de tedavi süresince belirli aralıklarla ölçtürmelidirler. Osteoporoz tedavisi ve profılaksisi uygun olarak başlatılmalı ve dikkatle izlenmelidir.
Anastrozolün, LHRH analogları ile kullanımı ile ilgili herhangi bir veri yoktur. Bu kombinasyon klinik çalışmalar haricinde kullanılmamalıdır.
SANTRA dolaşımdaki estrojen seviyelerini düşürdüğünden, kemik mineral yoğunluğunun azalması ile bağlantılı olarak olası kırık riskinde artışa neden olabilir. Postmenopozal kadınlarda bifosfonatların kullanımlarının anastrozolün sebep olabileceği daha fazla kemik mineral kaybını durdurabileceği dikkate alınmalıdır.
Bu ürün laktoz içerir. Kalıtsal olarak nadir galaktoz intolereans problemi olan Lapp laktaz yetmezliği veya glukoz-galaktoz malabsorbsiyonu olan hastalar bu ilacı kullanmamalıdır.
Bu tıbbi ürün her bir tablet içerisinde İmmol (23mg)'dan az sodyum ihtiva eder. Ürün içerisindeki sodyum miktarı herhangi bir yan etkiye sebep olacak düzeyde değildir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Antipirin ve simetidin ile yapılan klinik etkileşim çalışmaları, SANTRA'nın diğer ilaçlarla birlikte kullanılmasının, sitokrom P 450 aracılığı ile klinik açıdan anlamlı ilaç etkileşimlerine neden olmasının beklenmediğini göstermektedir.
Klinik çalışma güvenlilik verileri gözden geçirildiğinde, SANTRA ile birlikte yaygın olarak kullanılan diğer ilaçları da alan hastalarda, klinik olarak anlamlı etkileşmeler olmadığı görülmüştür. Bifosfonatlarla klinik olarak önemli bir etkileşim yoktur (Bölüm 5.1'e bkz.).
Estrojen içeren tedaviler, SANTRA'nın farmakolojik etkisini ortadan kaldıracağından SANTRA ile beraber uygulanmamalıdır.
Tamoksifen, SANTRA ile birlikte uygulanmamalıdır, bu SANTRA'nın farmakolojik etkisini azaltabilir (Bölüm 4.3'e bkz.).
4.6. Gebelik ve laktasyon Genel tavsiye
Gebelik kategorisi; X
SANTRA hamilelerde veya emziren kadınlarda kontrendikedir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadmlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Premenopozal kadınlarda kontrendike olduğundan uygulanabilir değildir.
Gebelik dönemi
SANTRA gebelikte kontrendikedir.
Laktasyon dönemi
SANTRA emziren kadmlarda kontrendikedir.
Üreme yeteneği /Fertilite
Anastrozol dişi sıçanlarda kısırlık görülme sıklığının yükselmesine pre-implementasyon kaybı oluşmasına sebep olmuştur. Bu etkiler klinik ile ilişkili dozlarda meydana gelmiştir. İnsandaki etki göz ardı edilemez. Bu etkiler bileşiğin farmakolojik etkileri ile ilgilidir ve bileşiğin kesilme periyodundan 5 hafta sonra tamamen geriye döner.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
SANTRA, hastaların araç ve makine kullanma yeteneğini azaltmaz. Buna rağmen SANTRA kullanımı ile asteni ve uyku hali rapor edildiğinden, araç veya makine kullanırken böyle semptomlar oluşursa dikkat etmek gerekir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Aksi belirtilmediyse, aşağıdaki sıklık kategorileri öpere edilebilir 9366 postmenopozal kadınla 5 yıl yürütülmüş büyük bir faz 111 çalışmadan (ATAÇ çalışması) rapor edilen advers olaylardan hesaplanmıştır.
Advers ilaç reaksiyonları aşağıda sıklık şeklinde listelenmiştir.
Sıklıklar şu şekilde tanımlanır:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1,000 ila <1/100 ); seyrek (>1/10,000 ila <1/1,000); çok seyrek (<1/10,000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Yaygın: Anoreksi, genel olarak hafif. Hiperkolesterolemi genel olarak hafif veya orta şiddette. Sinir sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Baş ağrısı, genel olarak hafif veya orta şiddette.
Yaygın: Somnolans, genel olarak hafif veya orta şiddette. Karpal tünel sendromu.
Vasküler hastalıklar
Çok yaygın: Sıcak basması, genel olarak hafif veya orta şiddette.
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın: Bulantı, genel olarak hafif veya orta şiddette.
Yaygın: İshal, genel olarak hafif veya orta şiddette. Kusma, genel olarak hafif veya orta şiddette.
Hepato-biiier hastalıklar
Yaygın: Alkalen fosfataz, alanin aminotransferaz ve aspartat aminotransferaz seviyelerinde artış.
Yaygın olmayan: Gama-GT ve bilirubin seviyelerinde artış. Hepatit.
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Çok yaygın: Saç incelmesi, genel olarak hafif veya orta şiddette. Alerjik reaksiyonlar, deri döküntüsü, genel olarak hafif veya orta şiddette.
Yaygın olmayan: Ürtiker.
Seyrek: Eritema multiforme, anafılaktoid reaksiyonlar.
Bilinmiyor: Stevens-Johnson sendromu,** Anjiyoödem**.
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Çok yaygın: Eklem ağrısı/sertliği, genel olarak hafif veya orta şiddette.
Seyrek: Tetik parmak.
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Yaygın: Vajinal kuruluk, genel olarak hafif veya orta şiddette. Vajinal kanama, genel olarak hafif veya orta şiddette*.
f
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Çok yaygın: Asteni, genel olarak hafif veya orta şiddette.
^Çoğunlukla daha önce hormonal bir tedavinin uygulandığı ileri evre meme kanserli hastalarda mevcut hormon tedavisinden SANTRA'ya geçildikten sonra ilk birkaç haftada, nadir olarak vajinal kanama rapor edilmiştir. Eğer kanama devam ederse daha ileri bir değerlendirme düşünülmelidir.
** Mevcut verilerden tahmin edilememektedir.
SANTRA, dolaşımdaki estrojen seviyelerini düşürdüğünden, kemik mineral yoğunluğu azalabilir, bu durum bazı hastalarda kemik kırılma riskinin artmasına neden olabilir (Bölüm 4.4 Kullanım için Özel Uyarılar ve Özel Önlemlere bkz.).
Aşağıdaki tablo ATAÇ çalışmasındaki önceden belirlenmiş olan ve çalışma tedavisi sırasında ve tedavinin durdurulmasını izleyen 14 gün içerisinde gelişen advers olayları, anastrozol kullanımıyla arada sebep/sonuç ilişkisi aranmaksızın göstermektedir.
Advers etkiler
|
Anastrozol
(N=3092)
|
Tamoksifen
(N=3094)
|
Sıcak basması
|
1104 (%35.7)
|
1264 (%40.9)
|
Eklem ağrısı/sertliği
|
1100 (%35.6)
|
911 (%29.4)
|
Duygudurum bozuklukları
|
597 (%19.3)
|
554 (%17.9)
|
Bitkinlik/asteni
|
575 (%18.6)
|
544 (%17.6)
|
Bulantı ve kusma
|
393 (%12.7)
|
384 (%12.4)
|
Kırıklar
|
315 (% 10.2)
|
209 (%6.8)
|
Omurga, kalça veya el bileği/Colles kırıkları
|
133(%4.3)
|
91 (%2.9)
|
El bileği/Colles kırıkları
|
67 (%2.2)
|
50 (%1.6)
|
Omurga kırıkları
|
43 (%1.4)
|
22 (%0.7)
|
Kalça kırıkları
28 (%0.9)
26 (%0.8)
Katarakt
182 (%5.9)
213(%6.9)
Vaginal kanama
167 (%5.4)
317 (% 10.2)
Iskemik kardiyovasküler hastalık
127 (%4.1)
104 (%3.4)
Angina pectoris
71 (%2.3)
51(%1.6)
Miyokard infarktüsü
37(%1.2)
34 (%1.1)
Koroner arter hastalığı
25 (%0.8)
23 (%0.7)
Miyokard iskemisi
22 (%0.7)
14(%0.5)
Vaginal akıntı
109 (%3.5)
408 (%13.2)
Herhangi bir venöz tromboembolik olay
87 (%2.8)
140 (%4.5)
Derin venöz tromboembolik olaylar,
akciğer embolisi dahil
48 (%1.6)
74 (%2.4)
İskemik serebrovasküler olaylar
62 (%2.0)
88(%2.8)
Endometrium kanseri
4 (%0.2)
13(%0.6)
Medyan 68 aya varan izlem sonrası anastrozol ve tamoksifen gruplarında her 1000 hasta-yılı için sırasıyla 22 ve 15 kırık gözlenmiştir. Anastrozolde gözlenen oran, aynı yaşlardaki postmenopozal popülasyonlarda bildirilen sınırlar içerisindedir. ATAÇ çalışmasındaki anastrozol kullanan hastalarda görülen kırık ve osteoporoz oranlarının tamoksifenin koruyucu bir etkisini mi, anastrozolün spesifik bir etkisini mi yoksa beraberce her ikisini mi yansıttığı, belirlenmemiştir.
Osteoporoz insidansı, anastrozol ile tedavi edilen hastalarda %10.5, tamoksifen ile tedavi edilen hastalarda %7.3'tür.
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Kazara doz aşımı ile ilgili sınırlı klinik deneyim vardır. Hayvan çalışmalarında anastrozol düşük akut toksisite göstermiştir. Klinik çalışmalar anastrozolün çeşitli dozları ile yürütülmüş, sağlıklı erkek gönüllülere tek doz olarak 60 mg'a kadar ve ilerlemiş meme kanserli postmenopozal kadınlarda ise günde 10 mg'a kadar doz verildiğinde iyi tolere edilmiştir. Anastrozolün hayatı tehdit edecek semptomların oluşmasına sebep olabilecek tek kullanımlık dozu saptanmamıştır. Spesifik antidotu yoktur ve tedavi semptomatik olmalıdır.
Aşın dozda birden fazla farklı ilacın alınmış olabileceği ihtimali düşünülmelidir. Hasta uyanık ise kusturulabilir. SANTRA yüksek olarak proteine bağlanmadığından diyaliz işlemi faydalı olabilir. Yaşamsal bulguların sık aralıklarla izlenmesi ve hastanın yakın takibe alınması şeklinde genel destekleyici tedavi uygulanmalıdır.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER S.L Farmakodinamik özellikler
ATC kodu: L02BG03 (Enzim inhibitörleri)
Anastrozol güçlü ve seçiciliği yüksek bir non-steroidal aromataz inhibitörüdür. Postmenopozal kadınlarda, estradiol başlıca periferik dokularda androstenedionun aromataz enzim kompleksi tarafından estrona dönüştürülmesiyle oluşur. Daha sonra estron, estradiole dönüşür. Meme kanserli kadınlarda dolaşımdaki estradiol seviyelerinin düşürülmesinin faydalı etki oluşturduğu gösterilmiştir. Postmenopozal kadınlarda günde 1 mg şeklinde uygulanan anastrozolün, %80'in üzerinde estradiol baskılanmasına neden olduğu oldukça hassas yöntemlerle gösterilmiştir.
Anastrozol, progestojenik, androjenik veya estrojenik aktiviteye sahip değildir.
Anastrozolün günlük lOmg'a kadar dozlarının kortizol veya aldosteron sekresyonuna herhangi bir etki yapmadığı, öncesinde ve sonrasında standart ACTH testi ile ölçülerek saptanmıştır. Bu nedenle ilave kortikoid verilmesi gerekmemektedir.
Erken evre meme kanserinde primer adiuvan tedavi
Öpere edilebilir meme kanseri olan 9366 postmenopozal kadında yapılan büyük bir faz III çalışmada, 5 yıl süreyle kullanılan anastrozolün, hastalıksız sağkalım bakımından tamoksifenden istatistiksel olarak anlamlı şekilde üstün olduğu gösterilmiştir. Prospektif olarak belirlenmiş, hormon reseptörü-pozitif olan popülasyonda ise anastrozolün hastalıksız sağkalım bakımından tamoksifenden daha fazla etkili olduğu gözlenmiştir. Anastrozol, nüks gelişinceye kadar geçen süre bakımından tamoksifenden, istatistik anlam taşıyacak şekilde üstün bulunmuştur. Anastrozol lehine olan bu farkın, hem ITT (Intention To Treat) popülasyonunda hem de hormon reseptörü-pozitif popülasyonda, hastalıksız sağkalım bakımından mevcut farktan da fazla olduğu görülmüştür. Anastrozolün, uzak metastazlar gelişinceye kadar geçen süre bakımından tamoksifenden, istatistik anlama sahip olacak şekilde üstün olduğu görülmüştür. Kontralateral meme kanseri insidansı anastrozol ile, tamoksifene kıyasla istatistiksel olarak anlamlı şekilde azalmıştır. 5 yıl devam eden tedaviden sonra anastrozol, genel sağkalım bakımından en az tamoksifen kadar etkilidir. Ancak ölüm oranlarının düşük olması nedeniyle, anastrozole eşlik eden uzun dönemdeki sağkalımı tamoksifene kıyasla daha net bir şekilde ortaya koyabilmek için, ilave izleme dönemlerine ihtiyaç vardır. Medyan 68 aylık izlem süresiyle birlikte ATAÇ çalışması hastaları, 5 yıllık tedaviden sonra, anastrozolün uzun dönemdeki tedavi-sonrası etkilerinin tamoksifenle karşılaştırılmasına yetecek bir süre boyunca izlenmemiştir.
Etkinlik bitiş noktaları |
Olay sayısı (sıklığı) |
ITT popülasyonu |
Hormon reseptörü-pozitif popülasyon |
Anastrozol
(N=3125)
|
Tamoksifen
(N=3116)
|
Anastrozol
(N=2618)
|
Tamoksifen
(N=2598)
|
Hastalıksız
sağkalım' |
575 (18.4)
|
651 (20.9)
|
424(16.2)
|
497(19.1)
|
Nispi risk |
0.
|
87
|
0.{
|
53
|
2-tarafIı %95 güven aralığı |
0.78-0.97
|
0.73 - 0.94
|
p-değeri |
0.0127
|
0.0(
|
)49
|
Uzak hastalıksız sağkalım'' |
500(16.0)
|
530(17.0)
|
370(14.1)
|
394(15.2)
|
Nispi risk |
0.94
|
0.93
|
2-tarafIı %95 güven aralığı |
0.83-1.06
|
0.80-1.07
|
p-değeri |
0.2
|
850
|
0.2f
|
;38
|
Nüks gelişinceye kadar geçen süre' |
402(12.9)
|
498(16.0)
|
282(10.8)
|
370(14.2)
|
Nispi risk |
0.79
|
0.74
|
2-taraflı %95 güven aralığı |
0.70 - 0.90
|
0.64 - 0.87
|
p-değeri |
0.0005
|
0.0002
|
Uzak niiks gelişinceye kadar geçen
süre**_
Nispi risk2-taraflı %95güven aralıŞı
324(10.4)
375 (12.0)
226 (8.6)
265 (10.2)
0.86
0.74 - 0.99
0.84
0.70-1.00
0.0427
0.0559
p-deŞeri
Karşı memede primer kansergelişimi_
35(1.1)
59(1.9)
26(1.0)
54(2.1)
0.59
0.47
Olasılık oranı
0.39-0.89
2-taraflı %95güven aralığı
0.30 -0.76
0.0131
0.0018
Genel saŞkalım^
411 (13.2)
420(13.5)
296(11.3)
301 (11.6)
0.97
Nispi risk
0.97
2-taraflı %95güven aralığı
0.85-1.12
0.83-1.14
0.7142
p-deŞeri
0.7339
“Hastalıksız sağkalım, bütün nüksleri kapsar ve loko-rejional nükslerin, karşı memede yeni meme kanseri gelişiminin veya uzak nükslerin, ilk defa görülmesine veya (herhangi bir nedene bağlı) ölüme kadar geçen süredir.
''Uzak hastalıksız sağkalım, uzak nükslerin ilk defa görülmesine veya (herhangi bir nedene bağlı) ölüme kadar geçen süredir.
“^Nüks gelişinceye kadar geçen süre, loko-rejional nükslerin, karşı memede yeni meme kanseri gelişiminin veya uzak nükslerin ilk defa görülmesine veya (meme kanserine bağlı) ölüme kadar geçen süredir.
''Uzak nüks gelişinceye kadar geçen süre, uzak nükslerin ilk defa görülmesine veya (meme kanserine bağlı) ölüme kadar geçen süredir.
^Ölen hasta sayısı (yüzdesi).
Tedavi konusunda verilen bütün kararlarda olduğu gibi, uygulanacak tedavinin nispi faydaları ve riskleri, meme kanseri olan kadın ve doktoru tarafından birlikte değerlendirilmelidir. Anastrozol ve tamoksifen birlikte uygulandığında, hormon reseptörü durumundan bağımsız olarak, etkinlik ve güvenlilik yönünden tek başına verilen tamoksifen ile benzer bulunmuştur. Bunun gerçek mekanizması henüz açık değildir. Anastrozol ile oluşan estradiol baskılaması derecesindeki bir azalmaya bağlı olduğu samlmamaktadır.
Adiuvan tamoksifen ile tedavi edilmiş erken evre meme kanseri hastalarının adiuvan tedavisi
Hormon reseptörü pozitif meme kanseri olan, cerrahi işlem geçirmiş, radyoterapi uygulanmış veya uygulanmamış, kemoterapi uygulanmamış olan ve 2 yıl adjuvan tamoksifen tedavisi görmüş, postmenopozal 2579 kadmda yapılan bir faz 111 çalışmasında (ABCSG 8) tamoksifen kullanmayı bırakıp anastrozol kullanmaya başlayan kadınlardaki hastalıksız sağkalım, medyan 24 aylık izleme sonrasında tamoksifene devam edenlerden daha üstün olarak bulunmuştur.
Herhangi bir nüks gelişinceye kadar geçen süre, lokal veya uzak metastaz gelişinceye kadar geçen süre ve uzak metastaz gelişinceye kadar geçen süre; hastalıksız sağkalım sonuçlarına
paralel olarak, anastrozolün istatistiksel olarak anlamlı avantaja sahip olduğunu doğrulamıştır. Kontralateral meme kanseri insidansı, her iki grupta da çok düşük olmuş ve anastrozol, sayısal olarak avantajlı bulunmuştur. Genel sağkalım, iki tedavi grubunda benzer bulunmuştur.
Çalışma ABCSG 8 bitiş noktası ve sonuçların özeti
Etkinlik bitiş noktası |
Olay sayısı |
sıklığı) |
Anastrozol
(N=1297) |
Tamoksifen
(N=1282) |
Hastalıksız
sağkalım |
65 (5.0)
|
93 (7.3)
|
Nispi risk
|
0.67
|
2-taraflı %95 güven aralığı
|
0.49 - 0.92
|
p-değeri
|
0.014
|
Herhangi bir nüks gelişinceye kadar geçen süre |
36 (2.8)
|
66 (5.1)
|
Nispi risk
|
0.53
|
2-taraflı %95 güven aralığı
|
0.35 - 0.79
|
p-değeri
|
0.002
|
Lokal veya uzak nüks |
29 (2.2)
|
51 (4.0)
|
Nispi risk
|
0.55
|
2-taraflı %95 güven aralığı
|
0.35-0.87
|
p-değeri
|
0.011
|
Uzak nüks gelişinceye kadar geçen süre |
22(1.7)
|
41 (3.2)
|
Nispi risk
|
0.52
|
2-taraflı %95 güven aralığı
|
0.31 -0.88
|
p-değeri
|
0.015
|
Karşı memede primer kanser gelişimi |
7(0.5)
|
15(1.2)
|
Nispi risk
|
0.46
|
2-taraflı %95 güven aralığı
|
0.19-1.13
|
p-değeri
|
0.090
|
Genel sağkalım |
43 (3.3) 45 (3.5)
|
Nispi risk
|
0.96
|
2-taraflı %95 güven aralığı
|
0.63-1.46
|
p-değeri
|
0.840
|
Anastrozol ile yapılan benzer, başka iki çalışma (GABG/ARNO 95 ve İTA) ile ABCSG 8 ve GABG/ARNO 95 çalışmalarının kombine analizi, bu sonuçları desteklemektedir.
Anastrozolün söz konusu 3 çalışmadaki güvenlilik profili, hormon reseptörü pozitif erken evre meme kanseri olan kadınlarda bilinen güvenlilik profiliyle bağdaşmaktadır.
Bifosfonat risedronat ile anastrozol çalışması (SABRE)
Kemik mineral vogunlu&u (BMP)
Faz IIl/lV SABRE çalışmasında, hormon reseptörü pozitif erken evre meme kanserine sahip 234 postmenopozal kadın, mevcut kırılganlık kırılma riskine göre düşük, orta ve yüksek risk grupları olmak üzere sınıflara ayrılmış ve İmg/gün anastrozol ile tedavi başlatılmıştır. Primer etkinlik parametresi DEXA tarama kullanılarak bel omurgası kemik yoğunluğunun analizi olmuştur. Tüm hastalar vitamin D ve kalsiyum ile tedavi almıştır. Düşük risk grubundaki hastalar (n=42) sadece anastrozol almış, orta risk grubundaki hastalar anastrozol ve haftada bir risedronat 35 mg (n=77) veya anastrozol ve plasebo (n=77) olmak üzere randomize edilmiş ve yüksek risk grubundakiler anastrozol ve haftada bir kez risedronat 35 mg (n=38) almıştır. Primer dönüm noktası 12 ayda bel omurgası kemik kütlesi yoğunluğunda, başlangıca göre değişimdir.
12 aylık esas analiz, halen orta ve yüksek kırılganlık kırılma risk grubundaki hastaların, anastrozol 1 mg/gün ile kombine olarak haftada bir kez risedronat 35 mg kullanıldığında kemik kütle yoğunluğunda düşüş olmadığını göstermiştir (DEXA taraması kullanılarak bel omurgası kemik mineral yoğunluğu ile değerlendirilmiştir). İlaveten, sadece anastrozol 1 mg/gün ile tedavi edilen düşük risk grubunda, istatistiksel anlamdan belirgin olmayan BMD düşüşü gözlenmiştir. Bu bulgular sekonder etkinlik değişkenliğinde, 12. ayda toplam kalça kemik mineral yoğunluğunda başlangıca göre değişim ile yansıtılmıştır.
Bu çalışma, anastrozol ile tedavisi planlanmış erken evre meme kanseri olan postmenopozal kadınlarda, olası kemik mineral kaybı için bifosfonatların kullanımına kanıt sağladığı değerlendirilmiştir.
Lipidler
SABRE çalışmasında, anastrozol ve risedronat ile tedavi edilen hastaların plazma lipidlerinde nötral bir etki olmuştur.
Pedivatrikler
Pediyatrik hastalarda 3 klinik çalışma düzenlenmiştir. (2 tanesi jinekomastili pubertal erkeklerde ve 1 tanesi McCune-AIbright Sendromlu kızlarda)
Jinekomasti çalışmaları
Çalışma 006, 12 aydan uzun süredir jinekomastili 82 pubertal erkeğin (11-18 yaş arası) anastrozol 1 mg/gün veya günlük plasebo ile 6 aya kadar tedavi edildiği, randomize, çift-körlü, çok merkezli bir çalışmadır. 6 aylık tedavi sonunda, anastrozol 1 mg grubu ile plasebo grubu arasında %50 veya daha fazla toplam göğüs hacmi redüksiyonuna sahip hasta sayısında belirgin bir farklılık gözlenmemiştir.
Çalışma 001, 12 aydan kısa süredir jinekomastili 36 pubertal erkekte günde 1 mg anastrozol ile yapılan açık uçlu, çoğul dozlu farmakokinetik çalışmadır. Sekonder amaçlar hasta tolerabilitesi ve güvenliği ile tedavinin 1. günü ile başlangıçtan 6 ay sonrası arasında her iki memede de jinekomastinin hesaplanan hacminde başlangıca göre en az %50 redüksiyon olan hastaların oranını değerlendirmektir.
Bu çalışmada anastrozolün potansiyel faydalarını araştırmak için 25 erkek çocuktan oluşan bir farmakodinamik altpopülasyon seçilmiştir. Hastalarda 6. ayda toplam meme hacminde %50 veya üzeri azalma gözlenmiştir, bu oran ultrason ile ölçüldüğünde %55.6, kumpas ile ölçüldüğünde %77.8'dir (sadece gözlemsel veri, bu sonuçlar üzerinde istatistiksel analiz yapılmamıştır).
McCune-Albright Sendromu çalışması
Çalışma 0046, McCune Aibright sendromuna (MAS) sahip 28 kızda (2 yaş ile 10 yaş arası, 10 hariç) yapılan uluslararası, çok merkezli, açık uçlu araştırma çalışmasıdır. Primer amaç MAS hastalarında anastrozol 1 mg/gün ile tedavinin güvenliliği ve etkinliğini değerlendirmektir.
Çalışma tedavisinin etkinliğinde, vajinal kanama, kemik yaşı ve büyüme hızı ile ilgili tanımlanan kriterlere tam uyan hastaların oranı baz alınmıştır.
Tedavide, vajinal kanama günü sıklığında istatistiksel anlamlı bir değişiklik gözlenmemiştir. Tanner evrelendirmesi, ortalama över hacmi veya ortalama uterus hacminde klinik açıdan önemli bir değişim yoktur. Tedavinin başlangıcı ile kıyaslandığında, tedavi sırasında kemik yaşı artış hızında istatistiksel açıdan belirgin bir değişim gözlenmemiştir. Büyüme hızı (cm/yıl), tedavi öncesi 0. ay ile 12. ay arasında ve tedavi öncesi 2. 6 ay (7. ay ile 12. ay arası) sırasında belirgin derecede azalmıştır (p<0.05). Başlangıç vajinal kanama düzeyindeki hastaların %28'inde tedavi sırasında kanama günleri sıklığında %50 ve üzerinde redüksiyon; %40'ında 6 aylık periyodu aşkın kanamada kesilme ve %12'sinde 12 aylık periyodu aşkın kanamada kesilme olmuştur.
18 yaş altı çocuklarda advers olayların genel değerlendirmesi yapıldığında, güvenlilik ve tolere edilebilirlik ile ilgili bir fikir ileri sürülemez.
5.2. Farmakokinetik özellikler Genel özellikler
Anastrozolün emilimi hızlıdır. Yavaş elimine edilir.
Emilim
Anastrozolün absorbsiyonu hızlıdır. Absorbsiyon hızındaki küçük değişikliğin, kararlı plazma konsantrasyonunda klinik olarak anlamlı etkiler oluşturması beklenmez. Yiyecekler hızı hafifçe azaltır ancak absorbsiyon süresini uzatmaz.
Dağılım:
Maksimum plazma konsantrasyonu tipik olarak doz uygulanmasından sonra iki saat içinde oluşur (aç kamına). %90-95 hastada, anastrozol kararlı plazma konsantrasyonlarına 7 günlük doz uygulamasıyla erişilir. Anastrozolün farmakokinetik parametrelerinin zamana veya doza bağımlı olduğunu gösteren herhangi bir kanıt yoktur. Anastrozolün sadece %40'ı plazma proteinlerine bağlanır.
Bivotransformasvon:
Anastrozol metabolizması N-dealkilasyon, hidroksilasyon ve glukuronidasyon şeklinde olur.
Eliminasvon:
Anastrozol yavaş elimine edilir. Plazma eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 40-50 saattir. Postmenopozal kadınlarda, anastrozol büyük oranda metabolize olur, anastrozolün %10'undan daha azı 72 saat içinde idrarla değişmeden atılır. Metabolitleri öncelikle idrarla atılır. Plazmadaki en önemli metaboliti olan triazol, aromataz enzimini inhibe etmez.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Cinsiyet
Uygulanabilir değildir.
Yaslılar
Postmenopozal kadınlarda, anastrozolün farmakokinetiği yaşa bağımlı değildir.
Çocuklar
Çocuklarda farmakokinetik çalışma yapılmamıştır.
Böbrek vetmezliSi
Böbrek yetmezliği olan gönüllülerde görülen anastrozol oral klirensi, sağlıklı gönülllülerde gözlemlenen değerlerdedir.
Karaci&er yetmezliği
Stabil hepatik sirozu olan gönüllülerde görülen anastrozol oral klirensi, sağlıklı gönüllülerde gözlemlenen değerlerdedir.
5.3. Klinik öncesi güvenilirlik verileri Akut Toksisite
Kemirgenlerle yapılan akut toksisite çalışmalarında oral olarak uygulanan medyan letal doz 100 mg/kg/gün'den, intraperitoneal olarak uygulanan doz ise 50 mg/kg/gün'den fazla olmuştur. Köpekte yapılan bir oral akut toksisite çalışmasında, letal dozun medyan değeri 45 mg/kg/gün'den daha büyük bulunmuştur.
Kronik Toksisite
Çoklu doz toksisite çalışmalarında sıçan ve köpekler kullanılmıştır. Toksisite çalışmalarında anastrozolün etkisiz seviyeleri saptanmamıştır. Düşük (1 mg/kg/gün) ve orta dozlarda (köpek 3 mg/kg/gün ve sıçan 5 mg/kg/gün) izlenen etkiler anastrozolün farmakolojik ya da enzim indüksiyonu özelliklerine bağlıdır ve anlamlı toksik veya dejeneratif değişimlerle ilgili değildir.
Mutajenisite
Yapılan genetik toksikoloji çalışmalarında SANTRA'nın mutajen veya klastojen olmadığı görülmüştür.
Üreme Toksikolojisi
Anastrozolün dişi sıçanlara I mg/kg/gün oral olarak uygulanması kısırlık görülme sıklığının yükselmesini ve 0.02 mg/kg/gün'lük uygulaması ise pre-implementasyon kaybını oluşturmuştur. Bu etkileri klinik ile ilişkili dozlarda meydana gelmiştir. İnsandaki etki hariç tutulamaz. Bu etkiler bileşiğin farmakolojik etkileri ile ilgilidir ve bileşiğin kesilme periyodundan 5 hafta sonra tamamen geriye döner.
Anastrozolün gebe sıçan ve tavşanlara sırasıyla 1.0 ve 0.2 mg/kg/gün uygulanması sonucu teratojenik etki oluşmamıştır. Görülen etkiler (sıçanlarda plasenta genişlemesi ve tavşanlarda gebelik oluşmaması) bileşiğin farmakolojisiyle ilgilidir.
Gebeliğin 17. gününden başlayarak doğum sonrası 22. güne kadar 0.02 mg/kg/gün ve daha fazla miktarda anastrozol verilen sıçanların doğurduğu yavruların yaşamları tehlikeye girmiştir. Bu etkiler bileşiğin doğum sırasındaki farmakolojik etkilerinden kaynaklanmaktadır. Maternal anastrozol tedavisi, yavruların davranış veya reprodüktif performansını etkileyebilecek herhangi bir yan etki meydana getirmemiştir.
Karsinojenisite
Sıçanlar üzerinde yapılan iki yıllık onkojenisite çalışması, sadece yüksek dozda (25 mg/kg/gün), dişilerde hepatik neoplazma ve stromal polip, erkeklerde ise tiroid adenomu insidansında artış meydana gelmesi ile sonuçlanmıştır. Bu değişiklikler insanların maruz kaldığı terapötik dozun 100 kat fazlasını temsil eden bir dozda meydana gelmiştir ve hastalara uygulanan anastrozol tedavisi ile klinik açıdan ilgili olmadığı düşünülmektedir. Fareler üzerinde yapılan iki yıllık onkojenisite çalışması, iyi huylu över tümörü indüksiyonu ve lenforetiküler neoplazma insidanslannda değişme (dişilerde daha düşük sayıda histiositik sarkom, lenfomaya bağlı daha sık ölüm) ile sonuçlanmıştır. Bu değişikliklerin farelere ait
spesifik aromataz inhibisyon etkileri olduğu ve hastalara uygulanan anastrozol tedavisiyle klinik açıdan bir ilgisinin bulunmadığı düşünülmektedir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Laktoz monohidrat Mikrokristalin selüloz Sodyum nişasta glikolat Magnezyum stearat Kolloidal silikon dioksit Hidroksipropil selüloz Hidroksipropil metil selüloz Titanyum dioksit Makrogol 4000
6.2. Geçimsizlikler
Bilinen geçimsizliği yoktur.
6.3. Raf ömrü
SANTRA'nın raf ömrü 24 aydır.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler 2S°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
28 film tablet içeren PVC/Alüminyum bilisterlerde.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller 'Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmelik'Merine uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Sandoz İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Küçükbakkalköy Mah.
Şehit Şakir Elkovan Cad. N:2 34750 Kadıköy/İstanbul
Tel.: (0216) 570 95 00 Faks: (0216) 570 95 12
8. RUHSAT NUMARASI
131/33
9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ İlk ruhsat tarihi: 10.05.2011
Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ