Kas İskelet Sistemi » Kemik » Kemik İlaçları » Bisfosfonatlar » Zoledronik Asit
KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
ACLABON 5 mg/100 mİ infuzyon çözeltisi içeren flakon
2. KALİTATİF VE KANTİFATİF BİLEŞİM Etkin madde:
Zoledronik asit monohidrat 0.0533 mg (mİ başma 0.05 mg susuz zoledronik asite eşdeğer bazda)
Yardımcı madde(Ier):
Sodyum sitrat 30 mg
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakmız.
3. FARMASÖTİK FORM
İnfuzyon çözeltisi
Çözelti, steril, berrak ve renksizdir.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlan
ACLABON,
Osteoporozu olan, 65 yaş ve üzeri kadmlarda ve erkeklerde vertebra ve vertebra dışı kırıkların önlenmesinde,
Kadmlarda ve erkeklerde osteoporoza bağlı kalça kırığı sonrası yeni klinik kırıkların önlenmesinde.
Günde 7,5 mg prednizolon veya eşdeğeri sistemik glukokortikoid tedavisine başlanan veya tedavisi devam eden ve tedavinin 12 aydan daha uzun süre devam etmesi beklenen kadın ve erkeklerde glukokortikoide bağlı osteoporozun tedavisinde,
Kadın ve erkeklerde kemikteki Paget hastalığının tedavisinde endikedir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli Pozoloji:
Postmenopozal osteoporoz, erkeklerde osteoporoz tedavisi ve uzun süren glukokortikoid tedavisine bağlı osteoporoz tedavisi için önerilen doz, yılda bir kez uygulanan 5 mg intravenöz ACLABON infiizyonudur.
Yakın zamanda düşük travmaya bağlı kalça kırığı meydana gelmiş olan hastalarda, ACLABON infüzyonunun kalça kırığının onarımından iki hafta ya da daha uzun bir süre sonra uygulanması önerilir (bkz. Bölüm 5.1).
•anı>|oX >[3J33 buisbuib[jbXb zop 3|Xıq3q3s isbuiio J3zu3q auı>ıuu9iu[>ı§ıi9X UILUI[UB 3A uııjıgBp 'uııUBiJBJBXoXtq |>[BpjEjıı§B;(^ ; (§bX S9 ^ noXsBfndoj ?|U)bXu30
Z3UI1U3U0
ısBLUıııre[|n>( M09V13V BpuuEidnjB §bX nq 3[Xıu3p3u ısBureıuıo uu3[U3a ıjıSıı 3[ijijui>{;3 3A >|i[{iu3An§ 9pj3[ui5{§u3 lifBpuıJiB ui§bX g[ 3A BpjB[5jnoo;^ :noXse|ndod )(u;6i(ıp3d
(J3I5{1[[3Z0 5JU3Ul>(0>JBUUBJ
3 ç lunjog Z5|q) jıpifŞap i|i|3J3§ isbiubjjbAb zop BpJB|BiSBq UBurijnq ıSıızauıja^ jsŞiobjb;;^
•JtH>|oX >(3J3§ BUISBUIB[JbXb zop BpJB[BlSBq UBjO Bi{l>(Bp/qiU
Ç£<
ISU3J9I>J UIUIJBSJ^
•Jip9l>[3LU3UIIU3U0 ISBUI|IUBHn>| M09V13V BpJBlBJSBq UBJO B^JlifBpnUI
Ç£>
ISU3J3[>1 UIUUB3J;>I :!ŞlfZ3in|3X J3âl3eJBX/^3Jqog
:j3|iâ(!q ^3 npf6ni BJB|O0i(sB(nd0d
\9ZQ
•JIJiqB[U[BZB
>(BJBUBjn§Xn U3pjdnqı bXsa iouibjssbjbcI bjuos ajns bsi^ UBj>jipuB[n§Xn N09V13V 'ısırepısuı uu3[iyt[3q ISBİUOS zop ub>|i5 bXbjjo 3puı5ı unS 5n iijbjuos UBi5jıpuBjnS/(n' N09V13V
•JI|U3U0 IS91U|U3A Q UIlUBlly^ fil 000'Ç3l ®l! 000'0Ç K1|0X J3[niJSnUIBJ}Ul Bp bX B||0X jBJO 33U0 UBpuısBiuBin§Xn NOaVIDV >11! '^pJBiBjsBq ^luuıâaB ı§uq b5jb^ Bpıreurez ui>[b/|^
(j7 t7 uınıog Z5iq) iiHpa 3Xisab; aiijıııazo ıssuıjnjnpjns aı^ajns unS oi ii(bjuos UBj>|ipuBing/(n N09V1DV uiuis3Xia>]B} lunyCısiBii ı>jBpjBii||uı J3J3X uajag 5(qı§JB5{ BUin^ısjBij J3}U31U3[3 Sıu OOS ^ UBuqB Z35J ı>[i apunS 'BpjB[BjsBq UBunınq ı§qB]SBq jsSbj boij^v •J|[U3Ug llUl[B [UIIUBJIA Q 3A UinXlSIE>[ BpjB}>[lUI [|J9}3X 3l>|!IJiq 3[j ISBUIBinSXn N09V13V
•JipilUlSUO BpjB[BJSBq U3JoS jSlABpa] >II}3Jnip 3A BpJB(q§B/( 3[i(lJpZO
'ng JBiJipqBUJ|o âııuııps 3jBjpıq 3p[t>l3§ U3>|3J3§ 'aouo uapsıujusA M09V13V '-ibjbjsbh
•9-9 uın|oa z>|q 'uı5ı iSjiq ıı;3i! 9|i nuoXznjuı N09V13V •JtpqBuiBUi[o Bsı>| BqBp UBpB>(|>(Bp ç[ ıs9jns uoXztyuj JiuBingXn Bpuızıq uoKztyuı Jiq uqBS 9a uBp[oX Z0U9ABJJUI BiXıŞqi9BJB IJ9S uoXzryuı Jiq n^jipp 'ısıjpzoâ uoXzıyuı qm OOI/^ıu ç 'K09V13V
:ıpf3İ BiuBinâiCfi
•(U9IUI9JU0 9A
UB[UBXn UIlUB|fn>( I9ZQ
VV
l“i)|Oa Z>fq) Jipi|UI9UO IS9UI[U9A lŞ91S9p lUlUreiIA Q 9A lUnXlSlB>j j[J9J9X BpiBJUtpBİI n|Z0J0d09JS0 nfnp[0 ZlSJ9pX UIUIlUqB 9I}9Xip UIUIUIBIIA Q 9A lUnXlS|B'>{
•([¦ç uın[0g z>jq) jiu9iui9|zoS
IIU9UPP UOXsiU13J Jiq unzn 'BpJBIBlSBq U9J9A dBA93 9XlABp3l BJUOS uBpuısBiuB|nSXn >|BJBio njn5| iABp9j j|q >|9i un,isi09V13V BpuıŞqBisBq J93BçI •Jip[|f9p ın9A9uı uıö| un3nq 'J9I[J9A >|ljis9ds Uj>[§|II BUISBUIUBIJBJ>|91 UIUlABp9X :ISBIUUB[JBJİ|9J UlUISlABp9) lŞqBJSBq J9§BJ
•inpnuoXztyuı N09V13V zqu9abjjui Jiq >J9l >iq,3ui Ç 'zop U9[U9UQ Jipi[9lUIip9 9)369J UBpUIJBJB] J91UII>|9q iqtqBS UIlX9U9p Bpunsnu0>| ISlABp9l UlUl§I[BJSBq 19§B<J 15|91}^IUI9>I N09V1DV 'UIİI ISIABP91 UlUlŞqBlSBq 193bj
4.3. Kontrendikasyonlar
• Etkin maddeye, herhangi bir bifosfonata ya da yardımcı maddelerden herhangi birisine karşı aşın duyarlıhkta,
• Hipokalsemisi bulunan hastalarda (bkz. Bölüm 4.4)
• . Gebelik ve laktasyonda (bkz. Bölüm 4.6) kontrendikedir.
4.4. Özel kullanım uyanlan ve önlemleri
Böbrek bozukluğu:
Özellikle daha önceden böbrek rahatsızlığı olan veya ileri yaş, eş zamanlı nefrotoksik ilaç kullanan, eş zamanlı diüretik tedavisi alan ya da ACLABON uygulamasından sonra dehidratasyon oluşumu, dahil diğer risk faktörlerini taşıyan hastalarda ACLABON uygulamasını takiben böbrek fonksiyonunda bozukluk gözlenmiştir. Hastalarda tek bir ACLABON uygulamasından sonra böbrek bozukluğu gözlenmiştir. Önceden böbrek bozukluğu olan yada yukarıda tanımlanan risk faktörlerinden herhangi birini taşıyan hastalarda nadir olarak diyaliz gerektiren yada ölüm ile sonuçlanan böbrek yetmezliği meydana gelmiştir.
Renal yan etki riskini en aza indirmek için aşağıdaki önlemler alınmalıdır;
• . Şiddetli böbrek yetmezliği bulunan (kreatinin klerensi <35 mL/dakika) hastalar sınırlı
klinik deneyim olması sebebiyle ACLABON kullanmamalıdır.
• . ACLABON, böbrek fonksiyonunu etkileyebilecek diğer tıbbi ürünler ile bir arada
verildiğinde dikkatli kullanılmalıdır (Bkz. 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).
• . Her bir ACLABON dozundan önce kreatinin klirensi hesaplanmalıdır (örneğin;
Cockcroft-Gault formülü ile). Önceden böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda serum kreatinin düzeyindeki artış daha fazla olabilir, bu risk altında olan hastalarda aralıklı serum kreatinin kontrolü düşünülmelidir.
• . Hastalar, özellikle yaşlı ve diüretik tedavisi alanlar ACLABON uygulamasından önce
uygun şekilde hidrate edilmelidir.
• .Tek bir ACLABON dozu 5 mg'ı aşmamalıdır ve infüzyon süresi en az 15 dakika
olmalıdır (Bkz. 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli).
Önceden var olan hipokalsemi:
ACLABON tedavisine başlanmadan önce yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı ile önceden var olan hipokalsemi tedavi edilmelidir (bkz. Bölüm 4.3). Diğer mineral metabolizma bozuklukları da (örn. paratioroid rezervi yetersizliği, ince bağırsaklarda kalsiyum emilim bozukluğu) etkin biçimde tedavi edilmelidir. Hekimler, bu hastaların klinik gözetimini yapmayı göz önünde bulundurmalıdır.
Paget'de hipokalsemi:
Kemik döngüsünün (tumover) artmış olması kemikteki Paget hastalığının tipik bir özelliğidir. Zoledronik asitin kemik döngüsü üzerindeki kısa etki başlama süresi yüzünden, bazen semptomatik olabilen, geçici hipokalsemi gelişebilir ve bu durum ACLABON infüzyonundan sonraki ilk 10 gün içerisinde maksimum düzeydedir (bkz.bölüm 4.8).
ACLABON uygulaması ile birlikte yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alımı önerilir. Aynca Paget hastalığı bulunan hastalarda, günde iki kez alınan en az 500 mg elementer kalsiyuma karşılık gelen yeter miktardaki kalsiyum takviyesinin ACLABON uygulandıktan sonraki 10 gün süreyle sürdürülmesi özellikle tavsiye edilir (bkz. Bölüm 4.2). Hastalar, hipokalseminin belirtileri hakkında bilgilendirilmeli ve risk altında olunan dönem boyunca yeterli klinik gözetim altında tutulmalıdırlar. Paget hastalığı bulunan hastalarda ACLABON infuzyonu öncesinde hastaların serum kalsiyum düzeylerinin ölçülmesi önerilir.
ACLABON dahil bifosfonat alan hastalarda, şiddetli ve bazen iş göremezliğe yol açan kemik, eklem ve/veya kas ağrısı seyrek olarak bildirilmiştir.
Çene osteonekrozu (ONJ):
Zoledronik asit dahil olmak üzere bifosfonat tedavisi sırasında çene osteonekrozu olguları bildirilmiştir. Bu olguları esas olarak bifosfonat tedavisi alan kanser hastaları oluşturmaktadır. Bu hastaların pek çoğu aynı zamanda kemoterapi ve kortikosteroid de almaktadır. Bildirilen olguların büyük çoğunluğu, örneğin diş çekilmesi gibi dental işlemler ile ilişkilendirilmiştir. Pek çoğunda osteomiyelit dahil lokal enfeksiyon bulgulan vardır. Eşlik eden risk faktörlerine (örn., kanser, kemoterapi, kortikosteroid, kötü ağız hijyeni) sahip hastalar, bifosfonatlar ile tedavi edilmeden önce diş sağlığını koruyucu uygun bir önlem olarak diş muayenesinden geçmelidirler. Tedavi sırasında bu kişilerde mümkünse invazif dental prosedürler uygulanmamalıdır. Bifosfonat tedavisi sırasında çene osteonekrozu gelişen hastalarda, diş cerrahisi uygulanması durumun alevlenmesine neden olabilir. Dental prosedür gereken hastalar için bifosfonat tedavisini bırakmanın çene osteonekrozu riskini azalttığını ya da azaltmadığını düşündürecek herhangi bir veri yoktur. Her hasta için tedavi planı, tedaviyi yapan hekimin klinik kararına göre ve kişisel yarar/risk değerlendirmesine dayanarak yönlendirilmelidir.
ACLABON, onkoloji hastalıklarında kullanılan Zomebon ile aynı etkin maddeyi (zoledronik asit) içermektedir. Zomebon ile tedavi görmekte olan bir hasta ACLABON ile tedavi görmemelidir.
Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmo! (23 mg)'dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında “sodyum içermez”.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Zoledronik asite spesifik olarak ilaç-ilaç etkileşim çalışmaları yapılmamıştır. Zoledronik asit, sistemik olarak metabolize olmaz ve insan sitokrom P450 enzimlerini
in vitro
olarak etkilemez (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik özellikler). Zoledronik asit plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanmaz (yaklaşık % 43-55 bağlıdır) ve bu nedenle proteine yüksek oranda bağlanan ilaçlarda görülen yer değiştirme etkileşimleri olası değildir.
Zoledronik asit, böbrek yoluyla atılır. ACLABON. böbrek fonksiyonunu önemli derecede etkileyebilecek ilaçlar (örn. aminoglikozidler ya da dehidratasyona neden olan diüretikler) ile birlikte uygulanırken dikkatli olunmalıdır.
Böbrek bozukluğu olan hastalarda öncelikli olarak böbreklerden atılan eş zamanlı ilaç kullanımına sistemik maruziyet artabilir.
4.6. Gebelik ve laktasyon Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
ACLABON çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda önerilmez ve tedavi süresince etkili doğum kontrolü uygulamak zorundadırlar.
Gebelik dönemi
Zoledronik asidin gebelerde kullanılmasına ilişkin yeterli veri yoktur. Deney hayvanlarında yapılan çalışmalarda doğum kusurları dahil üreme üzerinde toksikolojik etkiler gözlenmiştir.
ACLABON, gebelik döneminde kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3).
Laktasyon dönemi
Zoledronik asitin insan sütüne geçip geçmedigi bilinmemektedir. ACLABON, laktasyon döneminde kullanılmamalıdır (bkz. bölüm 4.3).
Üreme yeteneği/Fertilite
Hayvanlarda yapılan çalışmalarda doğum kusurları dahil üreme üzerinde toksikolojik etkiler gözlenmiştir (bkz. Bölüm 5.3.). İnsanlardaki potansiyel risk bilinmemektedir.
4.7. Araç ve makina kullanımı üzerindeki etkiler
ACLABON'un araç veya makine kullanma yeteneği üzerindeki etkilerini inceleyen herhangi bir çalışma yapılmamış olsa da, baş dönmesi gibi yan etkileri araç ve makine kullanımı üzerine etkili olabilir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Zoledronik asitin birinci, ikinci ve üçüncü infüzyonu ardından doz sonrası belirtilerin görüldüğü genel hasta yüzdesi sırasıyla % 44.7, % 16.7 ve % 10.2'dir. Birinci intıizyonu takiben bireysel belirtiler ve sıklıkları şu şekildedir: ateş (% 17.1), kas ağrısı (% 7.8), grip benzeri belirtiler (% 6.7), eklem ağrısı (% 4.8), baş ağrısı (% 5.1). Bu belirtilerin sıklığı, Zoledronik asit uygulandıktan sonraki 3 gün içinde ortaya çıkmıştır. Bu belirtilerin çoğu hafıf-orta derecede etkilidir ve olay başladıktan sonraki 3 gün içinde ortadan kaybolmuştur. Doz sonrası semptomlar yaşayan hastaların yüzdesi, daha küçük bir çalışma grubunda daha düşük bulunmuştur (ilk, ikinci ve üçüncü inflizyondan sonra sırasıyla %19.5, %10.4, %10.7).
Zoledronik asit uygulandıktan sonraki 3 gün içinde ortaya çıkan doz sonrası belirtilerin insidansı Zoledronik asit. uygulandıktan kısa süre sonra parasetamol veya ibuprofen uygulanarak azaltılabilir (bkz.Bölüm 4.2).
HORIZON - Pivotal Kırık Çalışması [PFT] (bkz. bölüm 5.1), Zoledronik asit ve plasebo alan hastalarda atriyal fıbrilasyonun genel sıklığı sırasıyla % 2.5 (3.862 hastadan 96'sı) ve % 1.9 (3.852 hastadan 75'i) idi. Atriyal fıbrilasyon ciddi yan etkisinin oram, Zoledronik asit alan hastalarda (% 1.3, 3.862 hastadan 51'i) plasebo alan hastalara (% 0.6, 3.852 hastadan 22'si) kıyasla artmıştır. Artan atriyal fıbrilasyon insidansınm ardındaki mekanizma bilinmemektedir. Osteoporoz çalışmalarında (PFT, HORIZON - Yineleyen Kırık Çalışması [RFT]) toplu atriyal fıbrilasyon insidansları Zoledronik asit ile plasebo arasında karşılaştırılabilir düzeyde olmuştur (sırasıyla %2.6 ve %2.1). Atriyal fıbrilasyon ciddi advers olayları için toplu insidans, Zoledronik asit için %1.3, plasebo için %0.8 olmuştur.
ACLABON ile ilişkili olduğundan şüphe duyulan advers reaksiyonlar; çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100, <1/10); yaygın olmayan (> 1/1000, <1/100); seyrek (> 1/1000, <1/10,000);
çok seyrek (< 1/10000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor) olarak
Tablo
l'de gösterilmiştir.
Her sıklık grubu içinde advers reaksiyonlar azalan ciddiyet sırasıyla dizilmiştir.
Tablo 1*
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar |
Yaygın olmayan
|
Influenza, nazofarenjit
|
Kan ve lenfatik sistem hastalıkları |
Yaygın olmayan
|
Anemi
|
tmmün sistem bozuklukları |
Bilinmiyor**
|
Nadir görülen bronkokonstriksiyon, ürtiker ve anjiyoödem vakaları ve çok nadir görülen anafılaktik reaksiyon/şok dahil olmak üzere aşırı duyarlılık reaksiyonları
|
Metabolizma ve beslenme bozuklukları |
Yaygın
Yaygın olmayan
|
Hipokalsemi*
Anoreksi, iştah azalması
|
Pskiyatrik hastalıklar |
Yaygın olmayan
|
Uykusuzluk
|
Sinir sistemi hastalıkları |
Yaygın
Yaygın olmayan
|
Baş ağrısı, baş dönmesi
Letarji, parestezi, somnolans (uyku
hali), tremor, senkop, tat bozukluğu
|
Göz hastalıkları |
Yaygın
Yaygın olmayan
Seyrek
Bilinmiyor**
|
Göz kızarıklığı Konjuktivit, göz ağrısı Üveit, episklerit, iritis Sklerit, ve orbital iltihap
|
Kulak ve iç kulak hastalıkları |
Yaygın olmayan
|
Vertigo
|
Damar hastalıkları |
Yaygın olmayan Bilinmiyor**
|
Hipertansiyon, flushing
Hipotansiyon (risk faktörü taşıyan bazı
hastalarda)
|
Kalp hastalıkları |
Yaygın
Yaygın olmayan
|
Atriyal fıbrilasyon Çarpıntı
|
Solunum, toraks ve mediasten bozuklukları |
Yaygın olmayan
|
Öksürük, Dispne
|
Gastrointestinal hastalıklar |
Yaygın
Yaygın olmayan
|
Bulantı, kusma, ishal Dispepsi, üst karın ağrısı, karın ağrısı, ağız kuruluğu, özofajit, kabızlık, diş ağnsı, gastroözofajiyal reflü hastalığı,
|
gastrit#
|
Deri ve deri altı doku hastalıkları |
Yaygın olmayan
|
Döküntü, hiperhidrozis, kasıntı, eritem
|
Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları |
Yaygın
Yaygın olmayan Bilinmiyor**
|
Kas ağrısı, eklem ağrısı, kemik ağrısı, bel ağrısı, ekstremite ağrısı Boyun ağrısı, kas-iskelet tutulması, eklem şişmesi, omuz ağrısı, kas spazmları, kas güçsüzlüğü, eklem katılığı, kas-iskelet ağrısı, kas ve iskelete bağlı göğüs ağrısı, artrit Çene osteonekrozu
|
Böbrek ve idrar bozuklukları |
Yaygın olmayan Bilinmiyor**
|
Kan kreatinin artışı, pollaküri, proteinüri
Renal bozukluk (Özellikle daha önceden böbrek rahatsızlığı olan veya eş zamanlı nefrotoksik ilaç kullanan, eş zamanlı diüretik tedavisi alan yada ACLABON uygulamasından sonra dehidratasyon oluşumu dahil ilave risk faktörleri taşıyan, diyaliz gerektiren böbrek yetmezliği dahil nadir böbrek bozukluğu vakaları kaydedilmiştir)
|
Genel bozuklukları ve uygulama yeri ile ilgili sorunlar |
Çok yaygın Yaygın
Yaygın olmayan Bilinmiyor**
|
Ateş
Grip benzeri belirtiler, titreme, yorgunluk, asteni, ağrı, keyifsizlik, intüzyon bölgesinde reaksiyon. Periferik ödem, susuzluk, akut faz reaksiyon, kardiyak kökenli olmayan göğüs ağrısı
Kusma, ateş ve diyare gibi doz sonrası belirtilerle ikincil dehidratasyon
|
Laboratuvar bulguları
|
Yaygın
Yaygın olmayan
|
C-reaktif protein artması Kanda kalsiyum azalması
|
# Glukokortikoidlerle birlikte kullanan hastalarda gözlendi.
** Pazarlama sonrası raporlara dayanmaktadır. Bu raporlar belirsiz büyüklükteki bir popülasyondan alınmış olduğundan ve karıştırıcı faktörlere tabi olduğundan, bunların sıklığının güvenilir bir şekilde hesaplanması ya da tıbbi ürüne maruziyetle nedensel bir ilişkinin kurulması mümkün değildir.
* Yalnızca Paget hastalığında yaygın. Hipokalsemi için ayrıca aşağıdaki metne bakınız.
Sınıf etkileri (İlacın ait olduğu gruba bağlı etkiler):
Böbrek bozukluğu:
Zoledronik asit, böbrek fonksiyonundaki azalma (yani serum kreatinin artışı) olarak belirti veren böbrek bozukluğu ve seyrek olgularda akut böbrek yetmezliği ile ilişkili bulunmuştur. Özellikle daha önceden böbrek sorunları olan veya ilave risk faktörleri taşıyan (örn. kemoterapi alan onkoloji hastaları, birlikte kullanılan nefrotoksik ilaçlar, eş zamanlı diüretik tedavi, şiddetli dehidratasyon) hastalarda zoledronik asit uygulamasını takiben böbrek fonksiyonunda bozukluk gözlenmiştir ve bunların çoğunluğu her 3-4 haftada bir 4 mg doz alan hastalardır. Ancak tek doz uygulamasından sonra da bu durum gözlenmiştir.
Geniş kapsamlı bir klinik çalışmada, kreatinin klerensindeki değişiklik (doz uygulamasından önce yıllık olarak ölçülen) ve böbrek yetmezliği ile bozukluğunun insidansı 3 yıl süreyle Zoledronik asit ve plasebo tedavi grupları için birbirine yakın bulunmuştur. Zoledronik asit ile tedavi edilenlerin % 1.8 ve plasebo ile tedavi edilenlerin % 0.8'inde, uygulamadan sonraki 10 gün içinde serum kreatinin düzeyinde geçici bir artış gözlenmiştir.
Hipokalsemi:
Geniş kapsamlı bir klinik çalışmada, hastalann yaklaşık % 0.2'sinde Zoledronik asit uygulamasını takiben serum kalsiyum düzeylerinde azalma (1.87 mmol/L'dan daha az) görülmüştür. Semptomatik hipokalsemi olgusu hiç gözlenmemiştir.
Paget hastalığı çalışmalarında, yaklaşık hastaların % Tinde semptomatik hipokalsemi gözlenmiş ve tümü iyileşmiştir.
Laboratuvar değerlendirmelerine göre Paget hastalığına ait klinik çalışmalarda Zoledronik asit ile tedavi edilen hastaların % 2Tinde kıyasla geniş kapsamlı bir klinik çalışmada ise Zoledronik asit ile tedavi edilen hastaların % 2.3'ünde normal referans aralığın (2.10 mmol/L'dan daha az) altında geçici asemptomatik kalsiyum düzeyleri gelişmiştir.
Hem post-menopozal osteoporoz, hem yeni bir kalça kırığını takip eden klinik kırıkların önlenmesi çalışmasında, hem de Paget hastalığına ait klinik çalışmalarda tüm hastalar yeter miktarda vitamin D ve kalsiyum takviyesi almıştır (bkz. Bölüm 4.2).Yeni bir kalça kırığını takip eden klinik kırıkların önlenmesi çalışmasında. Vitamin D seviyesi düzenli olarak ölçülmedi ancak Zoledronik asit uygulaması öncesi hastaların çoğu Vitamin D almıştı.
Lokal reaksiyonlar:
Zoledronik asit uygulamasını takiben infüzyon yerinde kızarıklık, şişlik ve/veya ağrı gibi lokal reaksiyonlar olduğu bildirilmiştir (% 0.7).
Çene osteonekrozu:
Yaygın olmamakla birlikte zoledronik asit dahil bifosfonatlar ile tedavi edilen çoğunlukla da kanser hastalarında osteonekroz olguları (başlıca çenede) bildirilmiştir. Bu hastaların çoğu osteomiyelit dahil lokal enfeksiyon bulgularına sahiptir ve bildirilen raporların bir çoğu diş çekimi veya diğer dental cerrahi işlem uygulanan kanser hastalarına aitti. Çene osteonekrozu; kanser tanısı, birlikte uygulanan tedaviler (örn., kemoterapi, radyoterapi, kortikosteroidler) ve eşlik eden durumlar (örn. anemi, pıhtılaşma bozuklukları, enfeksiyon, önceden var olan diş hastalığı) gibi iyi dokümante edilmiş çoğul risk faktörlerine sahiptir. Nedensellik ilişkisi saptanamamış olmasına karşın, iyileşme süreci uzun sürebileceğinden dental cerrahiden sakınılması akıllıca bir davranış olacaktır (bkz. Bölüm 4.4). Geniş kapsamlı bir klinik çalışmada, 7736 hastadan Zoledronik asit ile tedavi edilen bir hastada ve plasebo ile tedavi edilen bir hastada çene osteonekrozu bildirilmiştir. Her iki olgu da iyileşmiştir.
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
ACLABON. ile doz aşımı vakası henüz bildirilmemiştir. Önerilen dozun üzerinde doz alan hastalar dikkatle izlenmelidirler. Klinik olarak anlamlı hipokalsemiye yol açan doz aşımı durumunda, oral kalsiyum ve/veya intravenöz kalsiyum glukonat infuzyonu takviyesi ile bu durum düzeltilebilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.L Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Bifosfonatlar ATC Kodu; M05BA08
Etki mekanizması:
Zoledronik asit, azot içeren bifosfonatlar grubundandır ve öncelikli olarak kemik üzerinde etkilidir. Osteoklastın aracılık ettiği kemik rezorpsiyonunu inhibe eder.
Farmakodinamik etkiler:
Kemik üzerinde bifosfanatların seçici etkisi, mineralize kemiğe olan yüksek afınitelerine bağlıdır.
Osteoklastdaki zoledronik asitin asıl moleküler hedefi, enzim farnesil pirofosfat sentezidir. Zoledronik asitin uzun süren etkisi, onun farnesil pirofasfat sentezinin aktif bölümüne olan yüksek bağlanma afinitesine dayandırılabilir.
ACLABON. tedavisi sonrasında kemik döngüsü (tumover) hızı, yüksek post-menopozal düzeylerden hızla azalarak kemik yıkım belirteçleri 7. günde ve kemik yapım belirteçleri 12. haftada en düşük noktasına ulaşır. Daha sonra kemik belirteçleri, menopoz öncesi değer aralığı içerisinde değişmeden kalır. Yinelenen yıllık dozlar sonrasında kemik döngüsü belirteçlerinde progresif bir azalma gözlenmemiştir.
Post-menopozal osteoporoz tedavisinin klinik etkinliği (PFT):
Zoledronik asidin etkinliği ve güvenliliği, femur boynu BMD-T skoru -1.5 ya da daha düşük olan ve en az iki hafif veya bir orta düzeyde vertebra kırığı bulunan veya femur boynu BMD-T skoru -2.5 ya da daha düşük olup ancak vertebra kırığı ile ilgili herhangi bir bulgu taşımayan 65-89 yaş arası 7736 kadında yapılan randomize, çift-kör, plasebo kontrollü çok uluslu bir çalışmada gösterilmiştir. Hastaların % 85'i ilk kez bifosfonat almış idi. Vertebra kırığı insidansı için değerlendirilen kadınlar, eşlik eden bir osteoporoz tedavisi almamışlardır ancak kalça ve tüm kırıklar için değerlendirilen kadınlarda bu tedaviye izin verilmiştir. Eşlik eden osteoporoz tedavisi şunlardan oluşmaktadır: kalsitonin, raioksifen, tamoksifen, hormon replasman tedavisi, tibolon; ancak diğer bifosfonatlar hariç. Tüm kadınlar her gün 1000-1500 mg elementer kalsiyum ve 400-1200 lU D vitamini takviyesi almıştır.
Morfometrik vertebra kırıkları üzerindeki etki:
Zoledronik asit, üç yıl içinde bir yıllık zaman noktası gibi erken bir dönemden itibaren bir ya da daha fazla yeni vertebra kırığı oluşma insidansını anlamlı derecede azaltmıştır (bkz. Tablo 2).
Tablo 2
12 ay, 24 ay ve 36 ayda vertebra kırıklarındaki etkinliğin özeti
Sonuç |
Zoledronik |
Plasebo |
Kınk |
Kınk |
|
Asit |
(%) |
insidansındaki |
insidansındaki |
|
(%) |
|
mutlak azalma |
rölatif azalma |
|
|
|
|
%'si (GA) |
%'si (GA) |
En az bir, vertebra kırığı (0-1 yıl)
|
yeni
|
1.5
|
3.7
|
2.2 (1.4, 3.1)
|
60 (43, lif
|
En az bir, vertebra kırığı (0-2 yıl)
|
yeni
|
2.2
|
7.7
|
5.5 (4.4, 6.6)
|
71 (62, 7Sy
|
En az bir, vertebra kırığı (0-3 yıl)
|
yeni
|
3.3
|
10.9
|
7.6 (6.3, 9.0)
|
70 (62, 76y
|
'p< 0.0001
|
|
|
|
|
|
göre % 60 azalma görülmüştür (p<0.0001).
Kalça kırığı üzerindeki etki:
Zoledronik asit, 3 yıl içinde kalça kırığı riskinde % 41 azalma sağlamıştır (% 95 GA, % 17 ila % 58). Kalça kırığı olayındaki oran, Zoledronik asit ile tedavi edilen hastalarda % 1.44 iken plasebo ile tedavi edilenlerde % 2.49 olmuştur. Risk azalması daha önce hiç bisfosfonat almamış olan hastalarda %51, eş zamanlı osteoporoz tedavisi almasına izin verilen hastalarda ise %42 olmuştur.
Tüm kırıklar üzerindeki etki:
Tüm kırıklar, radyogratik ve/veya klinik kanıt temelinde doğrulanmıştır, liulguların bir özeti
Tablo
3'de yer almaktadır.
Tablo 3
3 yıl içinde temel kırık değişkenleri insidansınm, tedaviler arası karşılaştırması
Sonuç |
Zoledronik
Asit
(N= 3875) Olay oranı(%)
|
Plasebo (N= 3861) Olay oranı(%)
|
Kınk olayı oranında mutlak azalma (% ) |
Kırk
insidansında
bağıl
risk azalması(%)
|
Herhangi bir kırık (1)
|
8.4
|
12.8
|
4.4 (3.0, 5.8)
|
33 (23, 42)**
|
Vertebral kırık (2)
|
0.5
|
2.6
|
2.1(1.5,2.7)
|
77(63, 86)**
|
Vertebra dışı kırık (1)
|
8.0
|
10.7
|
2.7 (1.4, 4.0)
|
25 (13,36)*
|
- *p-değeri <0.001, **p-değeri <0.0001
(1) parmak, ayak baş parmağı ve yüz kırıkları hariç
(2) Klinik torasik ve klinik lomber vertebra kınklarını içerir
Kemik mineral yoğunluğu (BMD) üzerindeki etki:
Zoledronik asit, lomber omur, kalça ve distal radius BMD değerini, tüm zaman noktalarında (6,12,24 ve 36 ay) plasebo tedavisine göre anlamlı derecede artırmıştır. Zoledronik asit ile tedavi sonucunda plaseboya göre 3 yıl sonunda BMD, lomber omurda % 6.7, total kalçada % 6.0, femur boynunda % 5.1 ve distal radiusta % 3.2 artmıştır.
Kemik histolojisi:
Üçüncü yıllık dozdan bir yıl sonra Zoledronik asit (N=82) ya da placebo (N=70) ile tedavi edilen 152 post-menopozal hastanın iliak krestinden kemik biyopsisi alınmıştır. Histomorfometrik analiz, kemik döngüsünde (tumover) % 63Mük bir azalma olduğunu göstermiştir. Zoledronik asit ile tedavi edilen hastalarda osteomalazi, ilik fıbrozisi ya da keçemsi kemik şekli saptanmamıştır. Zoledronik asit hastalarından elde edilen 82 biyopsiden biri hariç hepsinde tetrasiklin varlığı saptanabilir idi. Mikrobilgisayarlı tomografi (|iCT) analizi, Zoledronik asit ile tedavi edilen hastalarda plasebo grubuna kıyasla trabeküler kemik hacminde artış olduğunu ve trabeküler kemik yapısının korunduğunu göstermiştir.
Kemik döngüsü (turnover) belirteçleri:
Kemiğe özgü alkalen fosfataz (BSAP), tip I kolajen serum N-terminal propeptidi (PINP) ve serum beta-C-telopeptid (b-CTx) gibi belirteçler, 517'den 1246'ya değişen sayılarda hasta içeren alt gruplarda çalışma boyunca periyodik aralıklarda değerlendirilmiştir. 5 mg yıllık Zoledronik asit dozu ile tedavi, 12 ayda BSAP'ı başlangıç noktasına göre % 30 azalttı ve bu azalma 36. ayda % 28 olarak gerçekleşmiştir. PINP 12.ayda başlangıç değerlerine göre %61 gibi anlamlı bir oranda azalmış ve 36. ayda % 52'de kalmıştır. Serum beta-C-telopeptid'de (b-CTx), 12.ayda başlangıç noktasına göre % 61'lik bir anlamlı azalma oldu ve bu azalma 36. ayda başlangıç noktasının altında % 55'de kaldı. Tüm bu zaman periyodu boyunca kemik döngüsü (turnover) belirteçleri, her bir yıl sonunda menopoz öncesi düzey aralığı içerisinde kalmış olup, yinelenen dozlar, kemik döngüsü (tumover) belirteçlerinde daha ileri düzeyde bir azalma sağlamamıştır.
Boy üzerindeki etki:
3 yıllık osteoporoz çalışmasında ayakta boy ölçümü yıllık olarak bir stadiyometre (boy ölçer) ile yapılmıştır. Zoledronik asit grubunda plaseboya göre yaklaşık 2.5 mm daha az boy kaybı görülmüştür [(% 95 GA, 1.6 mm, 3.5 mm), (p<0.0001)].
İş
göremezlik günleri:
Zoledronik asit, sırt ağrısı yüzünden sınırlı aktivitede bulunulan ortalama gün sayısını ve yatak istirahatı gün sayısını plaseboya nazaran sırasıyla 17.9 gün ve 11.3 gün ve kırıklar nedeniyle sınırlı aktivitede bulunulan ortalama gün sayısını ve yatak istirahatı gün sayısını plaseboya nazaran sırasıyla 2.9 gün ve 0.5 gün olarak anlamlı ölçüde azaltmıştır (tümünde p <0.01).
Paget kemik hastalığı tedavisinde klinik etkinlik:
Zoledronik asit. radyolojik kanıtlarla esasen hafif-orta dereceli Paget kemik hastalığı doğrulanmış olan (ortalama kemik alkalen fosfataz düzeyi, çalışmaya giriş zamanında yaşa özgü normal referans değer aralığı üst sınırının 2.6 - 3.0 katı düzeyinde olan) tanıları radyolojik kanıtlarla doğrulanmış olan 30 yaş üzeri erkek ve kadın hastalarda incelenmiştir.
6 aylık iki karşılaştırmalı çalışmada, 2 ay süreyle günlük alman 30 mg risedronat dozu ile bir kez uygulanan 5 mg zoledronik asit infüzyonunun etkinliği karşılaştırılmıştır.
6 ay sonra Zoledronik asit ile yanıt ve serum alkelen fosfat (SAP) normalleşmesi oranlan sırasıyla % 96 (169/176) ve % 89 (156/176) ve risedronat ile % 74 (127/171) ve % 58 (99/171) olmuştur (tümünde p<0.001).
Toplanan sonuçlarda, zoledronik asit ve risedronat ile çalışma başlangıcına göre 6 ay sonunda ağrı şiddeti ve ağrının engelleyiciliği skorlarında benzer bir azalma gözlenmiştir.
Temel çalışmada 6 ay sonunda tedaviye yanıt veren olarak sınıflandırılan hastalar uzatılmış bir takip döneminde girmeye hak kazanmışlardır. Uzatılmış gözlem çalışmasına katılan 143 Zoledronik asit ile tedavi edilen ve 107 risedronat ile tedavi edilen hastalardan Zoledronik asit ile tedavi edilen 141 hasta ve risedronat ile tedavi edilen 71 hasta 18 aylık ortalama takip süresi boyunca terapötik yanıtı idame ettirmiştir. Zoledronik asit ile tedavi edilen hastalarda relaps risk azalması risedronat ile tedavi edilenlere oranla %96 olarak gerçekleşmiştir.
5 mg zoledronik asit ile tedavi edildikten 6 ay sonra Paget hastalığı bulunan 7 kişide kemik histolojisi değerlendirilmiştir. Kemik biyopsisi bulguları kemik kalitesinin normal olduğunu göstermiş ve kemikte yeniden biçimlenmede ve mineralİ2:asyon işleminde bozukluk dair herhangi bir bulgu gözlenmemiştir. Bu bulgular kemik döngüsü (tumover) normalleştiğini gösteren biyokimyasal belirteç bulgulan ile uyumludur.
Yakın zamanda meydana aelen bir kalça kırığından sonra artan kırık riski altında olanhastalarda osteoporoz tedavisindeki klinik etkililik (RFT)
Vertebra, vertebra dışı ve kalça kırıkları dahil olmak üzere kırıkların insidansı, yakın zamanda (90 gün içinde) travmaya bağlı kalça kırığı meydana gelmiş olan 50-95 yaş grubundaki (ortalama yaş: 74.5) 2127 erkek ve kadında değerlendirilmiştir. Bu hastalar çalışma ilacı tedavisi altında ortalama 2 yıl takip edilmiştir. Hastaların yaklaşık %42'sinin femur boynu BMD T-skoru -2.5'in altında, hastaların yaklaşık %45'inin femur boynu BMD T-skoru -2.5'in üzerinde bulunmuştur. Zoledronik asit, çalışma popülasyonunda en az 211 hastada doğrulanmış kırıklar meydana gelinceye kadar yılda bir kez uygulanmıştır. D vitamini düzeyleri rutin olarak ölçülmemiş, ancak hastaların büyük bölümüne intıizyondan 2 hafta önce D vitamini yükleme dozu (oral yolla ya da intramüsküler yolla 50,000 ila 125,000 lU) verilmiştir. Tüm katılımcılar günde 1,000 ila 1,500 mg elementel kalsiyum artı 800 ila 1,200 lU D vitamini takviyesi almıştır.
Hastaların yüzde doksanbeşine infüzyon kalça kırığının onarımından iki hafta ya da daha uzun bir süre sonra uygulanmış ve infüzyonun medyan zamanlaması kalça kırığının onarımından altı hafta sonra olmuştur. Primer etkililik değişkeni, çalışma süresi boyunca kırıkların insidansı olmuştur.
Tüm kırıklar üzerindeki etki
Önemli klinik kırık değişkenlerinin insidans oranları Tablo 4'te sunulmuştur.
Tablo 4 Önemli kınk değişkenlerinin insidansı açısından tedaviler arası karşılaştırma
Sonuç
|
Zoledronik
asit
(N= 1065) Olay oranı (%)
|
Plasebo (N= 1062) Olay oranı (%)
|
Kırık olay oranında mutlak azalma (%) (GA)
|
Kırk
insidansında bağıl risk azalması (%) (GA)
|
Herhangi bir kırık (1)
|
8.6
|
13.9
|
5.3 (2,3, 8.3)
|
35 (16, 50)**
|
Vertebral kırık (2)
|
1.7
|
3.8
|
2.1 (0.5, 3.7)
|
46 (8, 68)*
|
Vertebra dışı kırık (1)
|
7.6
|
10.7
|
3.1 (0.3, 5.9)
|
27 (2, 45)*
|
- *p-değeri <0.05, **p-değeri <0.01
(1) parmak, ayak baş parmağı ve yüz kırıkları hariç
(2) Klinik torasik ve klinik lomber vertebra kırıkları dahil
Çalışma kalça kırıklarındaki anlamlı farklılıkları ölçecek şekilde tasarlanmamıştır, ancak yeni kalça kırıklarında azalmaya yönelik bir eğilim gözlenmiştir.
Herhangi bir nedene bağlı mortalite Zoledronik asit tedavisi alan grupta %10 (101 hasta) plasebo grubunda ise %13 (141 hasta) olmuştur. Bu değerler, herhangi bir nedene bağlı mortalite riskinde %28 azalmaya karşılık gelmektedir (p=0.01).
Kalça kırığı iyileşmesinin gecikme insidansı Zoledronik asit (34 [%3.2]) ile plasebo (29 [%2.7]) arasında karşılaştırılabilir düzeyde bulunmuştur.
Kemik mineral yoğunluğu (BMD) üzerindeki etki
HORIZON-RFT çalışmasında, tüm Zoledronik asit tedavisi total kalça ve fcmur boynunda BMD'yi tüm zaman noktalarında plaseboya göre anlamlı düzeyde artırmıştır. 24 ay sonunda Zoledronik asit tedavisi, total kalçada %5.4'lük, femur boynunda ise %4.3'lük artış sağlamıştır.
Erkeklerde klinik etkililik
HORIZON-RFT çalışmasında, 508 erkek bir çalışmada randomize edilmiş ve 185 hastada 24. ayda BMD değerlendirmesi yapılmıştır. 24. ayda Zoledronik asit ile tedavi edilen hastalarda total kalça BMD'sinde, HORIZON-PFT çalışmasındaki postmenopozal kadınlarda gözlenene benzer anlamlı düzeyde bir artış (%3.6) gözlenmiştir. Bu çalışmanın gücü erkeklerde kırıklarda azalmayı gösterecek şekilde tasarlanmamıştır; kırık insidansı Zoledronik asit ile tedavi edilen erkeklerde %7.5, plasebo ile tedavi edilenlerde ise %8.7 olarak bulunmuştur.
Erkeklerde yapılan başka bir çalışmada, (çalışma CZOL446M2308), yıllık Zoledronik asit infüzyonunun 24. ayda lomber omur BMD'sinde başlangıca göre saptanan yüzde değişim açısından haftada bir uygulanan alendronata göre eşit etkili olduğu belirlenmiştir.
Glukokortikoid kaynaklı osteoporozun tedavisi ve önlenmesi:
Zoledronik asidin glukokortikoid kaynaklı osteoporozun tedavisi ve önlenmesindeki etkililiği ve güvenliliği >7.5 mg/gün oral prednizolon (veya eşdeğeri) ile tedavi edilen 18-85 yaşlarında (ortalama yaş 54.4) 833 erkek ve kadın üzerinde yapılan randomize, çok merkezli, çift kör, aktif kontrollü, sınıflanmış bir çalışmada araştırılmıştır. Önleme alt popülasyonundaki hastalar randomizasyondan önceki <3 ay glukokortikoidlerle tedavi edilmiştir ve tedavi alt popülasyonu randomizasyondan önceki >3 ay glukokortikoidlerle tedavi edilmiştir. Çalışmanın süresi bir yıl olmuştur. Hastalar yılda bir kez 100 mL içerisinde 5 mg, 15 dakikalık infuzyon seklinde tek bir kez verilen Zoledronik asit veya bir yıl boyunca günlük olarak 5 mg oral risedronat gruplarına randomize edilmiştir. Tüm katılımcılara her gün 1000 mg element kalsiyum artı 400 ila 1000 lU D vitamini desteği verilmiştir. Çalışmada Zoledronik asitin tek bir infüzyonunun bu iki alt popülasyonda en az risedronat kadar üstün olduğunu gösterilmesi amaçlanmıştır. Zoledronik asidin Risedronat ile lomber omur KMY'ndaki değişiklik yüzdesi bakımından 12. ayda tedavi ve önleme alt popülasyonlarında başlangıca göre benzerlik göstermesi ile etkililik kanıtlanmıştır. Hastaların çoğunluğu çalışmada bir yıl boyunca glukokortikoid almaya devam etmişti.
Kemik Mineral Yoğunluğuna (BMD) Etkisi: BMD'deki artışlar 12 ay sonunda Zoledronik asit ile tedavi edilen grupta lomber omur, femur boynu, total kalça, trokanter ve distal radius gibi tüm alanlarda risedronat'a kıyasla anlamlı ölçüde daha fazla olmuştur (tümünde p<0.03). Randomizasyon öncesi 3 aydan daha fazla süreli glukokortikoid alan altgrup hastalarda.
lomber omurga Kemik Mineral Yoğunluğu, Zoledronik asit ile %4.06 artarken risedronat ile %2.71 artmıştır (ortalama fark %1.36; p<0.001). Çalışma , risedronat ile karşılaştırmada kırıklardaki azalmayı gösterecek nitelikte değildi. Kırık oranı risedronat ile tedavi edilen hastalarda 7, Zoledronik asit ile tedavi edilen hastalarda 8 idi (p=0.8055).
5.2. Farmakokinetik özellikler Genel özellikler:
64 hastada 2, 4, 8 ve 16 mg zoledronik asitin tekli ve çoklu 5 ve 15 dakikalık in füzyonlarının uygulanmasını takip eden farmakokinetik veriler doza bağımlı bulunmuştur.
Emilim:
Zoledronik asit infuzyonu başlandıktan sonra, etkin maddenin plazma konsantrasyonları hızla artmış ve infüzyon döneminin sonunda zirve düzeyine ulaşmıştır ve bunu 4 saat sonra zirve düzeyinin % lO'una ve 24 saat sonra zirve düzeyinin % l'ine ulaşan hızlı bir azalma izlemiştir ve daha sonra zirve düzeylerin % 0.1'ini aşmayan çok düşük konsantrasyonlu çok uzun bir dönem takip etmiştir.
Dağılım:
Zoledronik asit plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanmaz (yaklaşık % 43-55 bağlıdır) ve bağlanma, konsantrasyondan bağımsızdır. Bu nedenle, yüksek oranda proteine bağlı ilaçların yer değiştirmesinden kaynaklanan ilaç etkileşimi olasılığı bulunmamaktadır.
Biyotransformasvon:
Zoledronik asit, metabolize olmaz ve böbrekler yoluyla değişmeden atılır. Metabolize olmadığından ve maddenin doğrudan etkili ve/veya geri dönüşümsüz metabolizmaya bağlı P450 enzimi inhibitörü olarak kapasitesi bulunmadığından, zoledronik asidin sitokrom P450 enzim sistemleri ile metabolize edilen maddelerin metabolik klerensini azaltma olasılığı da yoktur.
Eliminasvon:
İntravenöz uygulanan zoledronik asit üç fazlı bir süreçle elimine edilir: tı/,j, 0.24 ve t./,p 1.87 saatlik yarılanma ömrü ile sistemik dolaşımdan hızlı bifazik kaybolma ve bunu takiben terminal yarılanma ömrü t'/2X 146 saat olan uzun süreli eliminasyon fazı. Her 28 günde bir verilen çoklu dozdan sonra plazmada etkin madde birikimi gözlenmemiştir. Erken dağılım fazlann (yukarıdaki t/, değerlerine sahip alfa ve beta fazları) tahminen kemiklere hızlı alım ve böbrekler yoluyla atılımı temsil etmektedir. İlk 24 saatte uygulanan dozun % 39
±± 2.5
l/saattir ve cinsiyet, yaş, ırk ve vücut ağırlığından etkilenmez. Zoledronik asit plazma klerensindeki vakalar arasında ve vaka içi değişkenliğin sırasıyla % 36 ve % 34 olduğu gösterilmiştir. infüzyon zamanının 5 dakikadan 15 dakikaya çıkarılması zoledronik asidin infüzyon sonrası konsantrasyonunda % 30 azalma sağlamıştır fakat zamana karşı plazma konsantrasyon eğrisinin altındaki alan üzerinde bir etki gözlenmemiştir.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
İntravenöz uygulanan zoledronik asit, trifazik farmakokinetik sergiler.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek yetmezliği:
Zoledronik asidin renal klerensi, kreatinin klerensi ile bağıntılıdır ve incelenen 64 hastada renal klerens kreatinin klerensinin % 75 ±. 33'ünü temsil etmektedir yani ortalama 84 ± 29 ml/dakika (22 - 143 ml/dakika arasında) gerçekleşmiştir. Normal böbrek fonksiyonu bulunanlar ile karşılaştırıldığında hafif ila orta derecedeki böbrek yetmezliğinde % 30-40 düzeyindeki küçük 24 saat içindeki eğri altındaki alan (EAA) artışlarının gözlenmiş olması ve çoklu dozlarda böbrek fonksiyonundan bağımsız olarak ilaç birikmesi olmaması hafif (Cicr = 50-80 ml/dakika) ve orta (Cicr = 30-50 ml/dakika) böbrek yetmezliğinde zoledronik asitte doz ayarlaması yapılmasının gerekli olmadığını göstermiştir. Ağır böbrek bozukluğu (kreatinin klerens <30 ml/dakika) ile ilgili veriler çok sınırlı olduğu için, bu popülasyonla ilgili doz önerisi yapılması olası değildir.
Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer yetmezliği bulunan hastalara doz ayarlaması gerekli değildir.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin farmakokinetik veri yoktur.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlılardaki biyoyararlanım, dağılım ve atılımın yetişkinlerinkine benzerdir (bkz. Bölüm 4.2).
Zoledronik asite spesifik olarak ilaç-ilaç etkileşim çalışmaları yapılmamıştır. Zoledronik asit, sistemik olarak metabolize olmadığından ve etkin maddenin sitokrom P450 enzimlerine doğrudan etki gösteren ve/veya geri dönüşümsüz metabolizmalarına-bağlı inhibitör etki olarak kapasitesinin çok az ya da hiç olmaması nedeniyle zoledronik asit, sitokrom P450 enzim sistemi ile metabolize olan maddelerin metabolik klerensini muhtemelen azaltmamaktadır. Zoledronik asit plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanmamaktadır (yaklaşık % 43-55 bağlanma) ve bağlanma konsantrasyondan bağımsızdır. Bu nedenle proteine yüksek oranda bağlanan ilaçlarda görülen yer değiştirme etkileşimleri olası değildir.
53. Klinik öncesi gflvenlilik verileri
Akut toksisite:
Ölümcül olmayan en yüksek intravenöz doz farelerde 10 mg/kg-vücut ağırlığı ve sıçanlarda 0.6 mg/kg'dır. Tek doz infuzyon çalışmaları köpeklerde yapıldığında, 15 dakika içinde 1.0 mg/kg uygulandığında (EAA temelinde önerilen insan terapötik maruziyetinin 6 katı) iyi tolere edilmiştir ve herhangi bir renal etki gözlenmemiştir.
Subkronik ve kronik toksisite:
Bolus parenteral çalışmalarında, sıçanlara subkutan ve köpeklere intravenöz olmak üzere 4 hafta süreyle her gün 0.02 mg/kg'a varan dozlarda uygulanan zoledronik aside iyi tolere edilmiştir. 52 hafta süreyle her 2-3 günde bir sıçanlara subkutan 0.001 mg/kg/gün ve köpeklere intravenöz 0.005 mg/kg yapılan uygulamaya da iyi tolere edilmiştir. İntravenöz infuzyon çalışmalarında, sıçanlarda 3 günlük aralıklar ile 6 infuzyonda 0.6 mg/kg'a varan dozlarda (klinik dozun 6 katı) renal tolerabilite gözlenirken, köpeklerde 2-3 hafta aralıklarla 5 infuzyonda 0.25 mg/kg (klinik dozun 7 katı) dozlara köpekler iyi tolere etmiştir.
İnsanların maksimum maruz kalmaları planlanan miktarları aşan kümülatif maruziyet dozlarının uzun sürede yinelenerek uygulanması gastrointestinal sistem ve karaciğer dahil diğer organlarda ve intravenöz uygulama bölgelerinde toksikolojik etkiye neden olmuştur. Bu bulgulann klinik önemi bilinmemektedir. Yinelenen doz çalışmalannda en sık görülen bulgu, hemen hemen tüm dozlarda, büyümekte olan hayvanlann uzun kemik metafizlerinde primer spongiosa artışmdan oluşmuştur ve bu bulgu bileşiğin antirezorptif aktivitesini yansıtmaktadır.
Üreme toksisitesi:
Teratoloji çalışmaları iki türde subkutan uygulama yoluyla gerçekleştirilmiştir. >0.2 mg/kg dozda sıçanlarda teratojenik etki gösterilmiştir ve bunun dışa vurumu eksternal, viseral ve iskelet maltbrmasyonları şeklinde olmuştur. Tavşanda teratolojik ve/veya embriyo/fetus üzerinde etki gözlenmemiştir, ancak serum kalsiyum düzeylerinin düşmesi sebebiyle 0.1 mg/kg'da maternal toksisite belirgindir.
Mutajenik ve karsinojenik potansiyel:
Mutajenite testlerinde zoledronik asitin mutajenik etkisi bulunmamıştır ve karsinojenite testleri karsinojenik potansiyel ile ilgili herhangi bir kanıt açığa çıkarmamıştır.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.L Yarduncı maddelerin listesi
Mannitol , Sodyum sitrat , Enjeksiyonluk su
6.2. Geçimsizlikler
ACLABON infüzyon çözeltisi, kalsiyum içeren çözeltiler ile temas etmemelidir.
ACLABON diğer tıbbi ürünlerle karıştırılmamalı ya da intravenöz yolla birlikte verilmemelidir.
6.3. Raf ömrü
24 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
Açılmamış flakonları 25° Cnin altında oda sıcaklığında saklayınız.
İnfüzyonluk çözelti ilk kez açıldıktan sonra çözelti, HEMEN kullanılmalıdır.
Kabın ilk kez açılması, uygulama ve uygulama bitimi arasındaki toplam süre 24 saatten fazla olmamalıdır.
Açıldıktan sonra kullanılmayacaksa en fazla 24 saat, 2-8°C'de bekletilmesi uygundur.
6.5. Ambalajm niteliği ve içeriği
ACLABON. 5 mg/100 mL infüzyon çözeltisi içeren flakon, bromobutil kauçuk tıpa ve alüminyum kapaktan oluşan 100 mililitrelik saydam plastik flakonlarda ambalajlanmaktadır.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
ACLABON diğer herhangi bir ilaçla karıştırılmamalı veya başka bir ilaçla intravenöz olarak aynı anda verilmemelidir. Ayrı bir infüzyon seli kullanılarak sabit bir infüzyon hızında uygulanmalıdır. Eğer açılmış ürün, buzdolabından alınarak tekrar kullanılacaksa
kullanılmadan önce, oda sıcaklığına getirilmelidir, jnfüzyon, asepsi tekniklerine uyularak hazırlanmaiıdır.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Ürünlerin Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
KOÇAK FARMA İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.
Bağlarbaşı, Gazi Cad. No: 40 Üsküdar / İstanbul Tel.: 216 492 57 08 Fax:216 334 78 88
8. RUHSAT NUMARASI
234/71
9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 25.08.2011 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ