Kan ve Kan Yapıcı Organlar » Kan ve Perfüzyon Solüsyonları » Damar İçine Enjekte Edilenler » Beslenme Serumu » Amino Asit
KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
HEP ATAMINE® % 8 ENJEKTABL AMINO ASIT SOLÜSYONU
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
HEP ATAMINE KRISTALIZE AMINO ASITLER IÇEREN, STERIL, PIROJENSIZ, HIPERTONIK BIR ÇÖZELTIDIR.Etkin maddeler:
Her 100 mllik çözeltide;
Esansiyel amino asitler:
- L-Izolösin
|
0.90 g
|
- L-Lösin
|
l.lOg
|
- Lizin
|
0.61 g (L-Lizin asetat 0.86 g olarak)
|
- L-Metiyonin
|
0.10 g
|
- L-Fenilalanin
|
0.10 g
|
- L-Treonin
|
0.45 g
|
- L-Triptofan
|
0.066 g
|
- L-Valin
|
0.84 g
|
Esansiyel olmayan amino asitler:
|
- L-Alanin
|
0.77 g
|
- L-Aıjinin
|
0.60 g
|
- L-Histidin
|
0.24 g
|
- L-Prolin
|
0.80 g
|
- L-Serin
|
0.50 g
|
- Glisin (Amino asetik asit) 0.90 g
|
- L-Sistein, HCI.H2O
|
< 0.02 g
|
Diğer:
|
|
- Fosforik asit
|
0.115g
|
- Sodyum bisülfit (antioksidan olarak) <0.10 g
|
pH: 6.5 (6.0 - 6.8). Glasiyal asetik asit ile ayarlanmıştır.
Ozmolarite: 785 mOsm/litre
Elektrolit Yoğunlukları (mEq/litre): Sodyum 10; Kloriir <3; Fosfat (HP04=) 20 (10 mmol P/litre); Asetat: yaklaşık 62 (asetik asit ve lizin asetattan)
Yardımcı maddeler:
Yardımcı maddeler için bölüm 6. T e bakınız.
3.FARMASÖTİK FORM
Intravenöz infüzyon için çözelti.
4, KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
HEPATAMINE, siroz ya da hepatite bağlı hepatik ensefalopati tedavisinde endikedir. HEPATAMINE, parenteral beslenmeye gereksinimi olan ve karaciğer komasmda kontrendike olan genel amaçlı amine asit infüzyonlannı tolere edemeyen bu karaciğer hastalıklarında gerekli besinsel desteği sağlamak amacıyla kullanılır.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekli Pozolojl / Uygulama sıklığı ve süresi:
Karaciğer hastalannda nütrisyonel tedavinin amacı, hepatik ensefalopatiyi ağırlaştırmadan, protein sentezini sağlamak için yeterli miktarda amine asit ve kalori vermek esasına dayanır.
HEPATAMINE'in günlük toplam dozu, hastanm günlük protein gereksinimine ve tedaviye verdiği metabolik ve klinik cevaba göre düzenlenir. Azot dengesinin ve günlük vücut tartısımn tayini, bireysel protein gereksiniminin saptanmasında en iyi yöntemdir. Doz aynca, hastanın alabileceği sıvı miktarına, glukoz ve azot toleransına ve tedaviye verdiği metabelik ve klinik cevaba göre de ayarlanır.
Önerilen doz günde 80-120 gram amine asidin (12-18 gram azotun) HEPATAMINE şeklinde verilmesidir. Genel olarak 500 mİ % 8 HEPATAMINE çözeltisi, 500 mİ % 50 oranında dekstroz çözeltisi, elektrolitler ve vitaminlerle kembine edilerek 8-12 saatlik bir süre içinde uygulanır. Bu şekilde bir uygulama sonucu günde yaklaşık 2-3 litre sıvı verilmiş olur. Sıvı kısıtlanmasına tabi hastalar günde sadece 1-2 litre sıvıyı tolere edebilir. İleri derecede katabolik hastalar nitrojen gereksiniminin daha fazla olmasına rağmen, sıvı alım limitleri, nitrojen ya da glukoz intoleransı nedeniyle daha fazla nitrojen sağlanması mümkün olmayabilir.
Birçok hastada, gerekli kalori ihtiyacının hipertonik dekstroz şeklinde karşılanması sırasında meydana gelebilecek hiperglisemi ve glukozüriyi karşılamak için, dışandan ayrıca insülin verilmesi gerekebilir. Rebound hipoglisemiyi önlemek İçİn, hipertonik dekstrozun kesilmesinden sonra % 5 dekstroz çözeltisi ile devam edilmelidir.
Parenteral beslenmenin uzadığı durumlarda (5 günden uzun) esansiyel yağ asidi eksikliği oluşmaması için amine asit çözeltileri İle yağ emülsiyonlanmn beraberce kullanımı da düşünülmelidir. Yağ içermeyen total parenteral beslenmenin uzaması durumunda, olası bir esansiyel yağ asidi eksikliğini erkenden fark edebilmek için serum lİpid düzeyleri yakından izlenmelidir.
Amino asitlerin optimal düzeyde ütilize edilebilmesi için, özellikle potasyum, magnezyum ve fosfat gibi intraselüler elektrolitlerin yeterli miktarlarda sağlanması gerekir. Optİmal metabolik yanıtın alınabilmesi için, günde yaklaşık 60-180 mEq potasyum, 10-30 mEq magnezyum ve 10-40 mmol fosfat uygulanır. Bunun yanı sıra, belli başlı ekstraselüler elektrolitlerden sodyum, kalsiyum ve klorür verilmelidir. Hiperkloremik asidezla diğer metabolik asidozlarda, bikarbonat prekürsörü olarak, sodyum ve potasyumun asetat tuzlan kullanılmalıdır. Hastanın günlük elektrolit alımı hesaplanırken, HEPATAMINE'nin elektrolit içeriği dikkate alınmalıdır. Magnezyum ve fosfat dahil, serum elektrolitleri sık sık kontrol edilmelidir.
Amino asitlerle dekstrozun hipertonik karışımları santral venöz yoldan devamlı İnfuzyon şeklinde verilebilir. Başlangıçta infuzyon hızı yavaş olmalı ve giderek arttınlarak saatte 60-125 ml'lik doza çıkılmalıdır. Uygulanan doz, günlük planlanan miktarın gerisinde kaldığında, buna yetişmeye çalışılmamalıdır. Hastanın günlük protein gereksinimini karşılamaya yönelik olan uygulama hızı, özellikle ilk günlerde, hastanm glukoz toleransına göre düzenlenmek durumundadır. Kan ve idrarda sık yapılan glukoz tayinlerinin sonuçlanna göre, günlük amino asit ve dekstroz alımı yavaş bir şekilde, gerekli olan maksimum düzeye yükseltilir.
HEP ATAMINE, PERIFERIK VEN YOLUYLA TEK BAŞıNA YA DA PARENTERAL KARBONHIDRAT KALORILERIYLE BIRLIKTE UYGULANıRSA PERIFERIK VEN UYGULANıMıNA UYGUN IZOTONIK YA DA HAFIFÇE HIPERTONIK. ÇÖZELTILER ELDE ETMEK IÇIN, STERIL ENJEKSIYONLUK SU YA DA % 5-10'LUK DEKSTROZ ÇÖZELTILERIYLE SULANDıNLABILIR. PERIFERIK VEN UYGULANıMı SıRASıNDA HASTANıN YETERLI KALORI ALMASıNA DIKKAT EDILMELIDIR. PEDIYATRIK HASTALARDA PERIFERIK VENLERDEN UYGULANACAK ÇÖZELTILERIN OZMOLARITESI, NORMAL SERUM OZMOLARITESININ IKI KATı OLAN 718 MOSMOI/L'DEN FAZLA OLMAMALıDıR.
Uygulama şekli:
Amino asitlerle dekstrozun hipertonik kanşımlan, ucu vena cava süperior'de bulunan bir santral ven kateteri aracılığıyla güvenilir bir biçimde, devamlı infiizyon şeklinde verilebilir.
HEPATAMINE, santral ven yolunun endike olmadığı ve yeterli miktarda kaloriyi sindirim sisteminden alabilen hastalarda, periferik ven yoluyla tek başına ya da parenteral karbonhidrat kalorileriyle birlikte uygulanabilir.
Parenteral yoldan kullanılacak ilaçlar, uygulanmadan önce içlerinde yabancı cisim bulunması ya da renk değişimi açılanndan incelenmelidir.
özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Böbrek yetmezliği:
Böbrek fonksiyon bozukluğu durumlarında amino asit uygulanması, yükselmiş olan kan üre azotunu daha da yükseltebilir. Bu tür hastalarda, total azot alımı gözönünde bulundurulmadan amino asit infüzyonu yapılmamalıdır {Bkz. Bölüm 4.4: Özel kullamm uyanlan ve önlemleri).
Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer yetmezliği olan hastalarda genel kullanım amaçlı amino asit çözeltilerinin verilmesi, plazma amino asit dengesizliğine, hiperamonyemiye, pre-renal azotemiye, stupor ve komaya yol açabilir. Ancak HEPATAMINE genel amaçlı diğer enjektabl amino asit çözeltileriyle karşılaştırıldığında dallanmış zincirli amİno asitleri (izolösin, lösin, valin) yüksek konsantrasyonda, metiyonin ve aromatik amino asitleri (fenilalanin, triptofan) ise düşük konsantrasyonda içerdiğinden parenteral beslenmeye gereksinimi olan ve karaciğer komasında kontrendike olan genel amaçlı amino asit infüzyonlannı tolere edemeyen karaciğer hastalıklannda gerekli besinsel desteği sağlamak amacıyla özellikle formüle edilmiştir (Bkz. Bölüm 4.1 Terapötik endikasyonlar ve Bölüm 5.1: Farmakodinamik özellikler)
Pediyatrik popfilasyon:
Çocuklarda HEPATAMINE kullanımı, herhangi bir amino asİt çözeltisinin pediyatrik
yaş
grubunda kulllanımında dikkat edilmesi gereken konulara dikkat edilerek yapılmalıdır. Uygulanacak miktar vücut ağırlığına göre belirlenmelidir. Uygun miktarlarda kaloriyle birlikte günde kilo başına 2 ila 3 gram amino asit verilmesiyle genellikle protein gereksinimi karşılanır ve pozitif azot bilançosu teşvik edilir. Periferik venlerden uygulanacak çözeltilerin ozmolaritesi, normal serum ozmolaritesinin iki katı olan 718 mOsmol/l'den fazla olmamalıdır.
Geriyatrik popûlasyon:
HEPATAMINE kullanılarak gerçekleştirilen klinik çalışmalarda yaşlı hastalarda yanıtın gençlerden farklı olup olmadığı belirlemeye yetecek sayıda 65'inden yaşlı hasta yer almamıştır. Bildirilen diğer klinik deneyimlere göre yaşlı hastalarda yanıt gençlerden farklılık göstermemiştir. Yaşlı hastalarda daha genç olanlara göre karaciğer, böbrek ya da kardiyak işlevler daha düşük ve birlikte başka hastalık ve ilaç kullanımı daha sık olduğundan genel olarak doz seçimi dikkatle yapılarak, dozun en düşük düzeyden başlatılması önerilir.
Bu ilaç büyük oranda böbrekler yoluyla atıldığından, böbrek işlevlerinin bozulması durumunda ilaca bağlı toksik etki riski artar. Yaşlı hastalarda daha genç olanlara göre böbrek, işlevleri daha düşük olduğundan dozun belirlenmesinde dikkatli olunmalıdır; tedavi sırasında böbrek işlevlerinin izlenmesi yararlı olabilir.
43 Kontrendikasyonlar
- Anüri
- Doğuştan amino asit metabolizması bozukluklarında [Özellikle Akçaağaç Şurubu İdrar Hastalığı (Maple Syrup Urine Disease) ve isovalerik asidemi gibi dallanmış zincirli amino asit metabolik bozukluklan]
- Çözeltideki amino asitlerden bir ya da daha fazlasına aşın duyarlılığı olanlar
4.4 Özel kullanım uyarılan ve Önlemleri
Bu ürün antioksidan olarak sodyum bisülfıt içermektedir. Sülfıt bazı duyarlı kişilerde alerjik tipte reaksiyonlara, anafılaksiye ya da ağır ve yaşamı tehdit eden astım atağına yol açabilir. Toplumda sülfite karşı duyarlılığın genel yaygınlığı bilinmemekle birlikte çok düşük olduğu tahmin edilmektedir. Sülfit duyarlılığı astımı olan kişilerde olmayanlara göre daha sık görülmektedir.
DİKKAT:
Bu ürün toksik olabilen alüminyum içermektedir. Böbrek fonksiyonunun bozuk olduğu durumlarda parenteral uygulamanm uzun süreli olması ile alüminyum toksik düzeye ulaşabilir. Prematüre yenidoğanlar böbrekleri tam gelişmediğinden özellikle risk altındadır ve alüminyumu tutan kalsiyum ve fosfata büyük miktarda gereksinim duyar.
Araştırmalar, prematüre yenidoğanlar da dahil olmak üzere, böbrek fonksiyonu bozulmuş hastalarda günde kilogram başına 4-5 mikrogram üzerindeki dozlarda verilen parenteral alüminyumun santral sinir sistemi ve kemik toksİsitesine yol açan düzeyde alüminyum birikimine sebep olduğunu göstermiştir.
Parenteral beslenmeyi etkili ve güvenilir bir biçimde uygulayabilmek için, beslenme konusunda olduğu kadar, tedavi sırasında gelişebilecek komplikasyonlan tanıma ve tedavi etme konularında da yeterli bilgi ve deneyim gerekmektedir. Tedavinin izlenmesi sırasmda sık laboratuvar tetkikleri ve klinik değerlendirilmeler yapılmalıdır. Laboratuvar tetkiklerinde, kan şeker düzeyi, serum proteinleri, böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri, elektrolit düzeyleri, hemogram, karbondioksit düzeyi, serum ozmolaritesi, kan kültürleri ve kandaki amonyak düzeyi yer almalıdır.
Böbrek fonksiyon bozukluğu ya da mide bağırsak kanaması durumlannda amino asit uygulanması, yükselmiş olan kan üre azotunu daha da yükseltebilir. Herhangi bir nedene bağlı azotemisi olan hastalara, total azot alımı gözönünde bulundurulmadan amino asit infiizyonu yapılmamalıdır.
Damar yolu ile uygulanan çözeltilerle tedaviler sırasında, hastada sıvı ya da solüt yüklenmesi, buna bağlı olarak da serum elektrolit yoğunluklannda dilüsyon, vücutta aşın sıvı toplanması, akciğerde konjesyon ya da ödem gelişebilir. Dilüsyon riski, çözeltilerin elektrolit içeriği ile ters orantılıdır. Periferik ve pulmoner ödemle birlikte konjesyon durumlarına yol açan solüt yüklenmesi ise çözeltilerin elektrolit içeriği ile doğru orantılıdır.
Uzun süreli parenteral beslenmelerde ya da hastanın genel durumunun gerektirdiği durumlarda, sıvı dengesi, elektrolit yoğunluğu ve asit-baz dengesindeki değişiklikleri saptamak için belirli aralıklarla klinik değerlendirmeler ve laboratuvar tetkikleri yapılmalıdır. Normal değerlerden aşırı sapmalar ek elektrolit suplemanlannın kullanılmasını gerektirir.
İleri derecede hipertonik çözeltiler, santral bir vene ve tercihan üst vena cava'ya yerleştirilmiş intravenöz bir kateterle verilmelidir.
Diyabetik ya da pre-diyabetik hastalara hipertonik dekstroz verilirken özel dikkat gerekir. Bu hastalarda ağır hiperglisemiyi önlemek için insülin uygulanmalıdır,
Periferik venden uygulamada, HEPATAMINE uygun oranda sulandınimah ve yeterli miktarda kalori ile birlikte verilmelidir. Damar iğnesinin ucu, ven lümenine uygun bir şekilde yerleştirilmiş olmalıdır. İğnenin girildiği damar, infiltrasyon yönünden sık kontrol edilmeli, venöz tromboz ya da flebit gelişimi görülürse uygun lokal tedavi yapılmalı ve damar değiştirilmelidir.
Özellikle kalp yetmezliği olan hastalarda, dolaşımın aşın yüklenmemesine dikkat edilmelidir.
Anoksik durumlarda, miyokart dokusu serbest yağ asitlerini kullanamadığından, eneıji gereksinimini anaerobik olarak, glukojen ya da glukozdan sağlar. Bu nedenle miyokart enfarktüslü hastalarda, amino asit çözeltileri daima dekstrozla birlikte verilmelidir.
HEPATAMINE infuzyonu, prognozu iyi olmayan ve genellikle tedaviye cevap vermeyen fulminan hepatitli hastaların klinik seyrine etki göstermeyebilir. Fulminan hepatitteki patolojik plazma amino asit profilinin, kronik hepatitinkinden farklı olduğu gösterilmiştir.
Uzun süreli nazogastrik aspirasyon, kusma diyare ve gastro-intestinal fistül drenajı sonucu gelişebilecek aşın elektrolit kayıplan ek elektrolitlerle karşılanmalıdır.
Hastanın kullanabileceğinden daha hızlı glukoz verilmesi, hiperglisemi, koma ve ölüme yol açabilir.
Metabolik asi dozun önlenmesi ve tedavisinde, elektrolit katkı çözeltilerindeki bir bölüm katyonlann asetat tuzu şeklinde bulunmasına dikkat edilmeli, hiperkloremik asidozun önlenmesi için de, infuzyon çözeltisindeki toplam klor miktanm en alt düzeyde tutmalıdır. HEPATAMINE, litrede 3 miliekivalandan az klorür İçerir.
HEPATAMINE litresinde 10 milİmol fosfat içerir. Özellikle hipofosfatemili hastalar, ek fosfata gereksinim gösterirler. Hipokalsemiyİ önlemek için, fosfatla birlikte kalsiyum da verilmelidir. Uygulanan miktarlann yeterliliğini saptamak için belirli aralıklarla serum elektrolitlerine baJcılmalıdır.
Enjektabl amino asit çözeltilerinin pediyatrik hastalarda etkinlik ve güvenliği, kontrol grubu olan usulüne uygun çalışmalarla gösterilmemiştir. Ancak tıbbi literatürde enjektabl amino asit çözeltilerinin azot kaybı ya da negatif azot dengesi olan pediyatrik hastalann tedavisinde yardımcı olarak başanyla kullanıldığı gösterilmiştir.
Çözeltiye kanştınlan ilave maddelerin bulunmasına bağlı bir geçimsizliğin anlaşılabilmesi için son kanşım, kanştırma işleminden hemen sonra, uygulama öncesinde ve uygulama sırasında bulanıklık ve çökeltiler açısından kontrol edilmelidir.
Yalnızca berrak olan, çatlaklan bulunmayan ve vakumu bozulmamış şişelerde bulunan çözeltiler kullanılmalıdır.
İlaç litresinde 25 ^ıg/l'den az alüminyum içerir.
Santral venöz beslenmede dikkat edilecek konular
Santral venöz kateter uygulaması, tekniğini ve kompikasyonlarını bilen kişiler tarafından yapılmalıdır.
Santral venÖz beslenme, çözelti hazırlanması, uygulama ve hasta takibi işlemleri dikkatle uygulandığında önlenebilen ya da azaltılabilen komplikasyonlara sahiptir. Tüm İşlemler deneyimli kişiler tarafından güncel tıbbi bilgilere uygun olarak yapı İmaldir.
Bu tedavi yönteminin komplikasyonlan, ürünün kısa ürün bilgileri kapsamının dışında olmakla birlikte, aşağıda güncel tıp literatürlerinden derlenmiş bir özet sunulmaktadır.
Teknik
Santral venöz bir kateterin yerleştirilmesi cerrahi bir işlemdir. Santral vene çeşitli kateter* yerleştirme teknikleri ve komplikasyonları bilinmelidir. Kateter yerleştirme tekniklerinin aynntılan tıbbı literatürde bulunmaktadır. Kateterin yeri, en iyi şekilde radyolojik kontrol ile saptanır. Santral ven kateterlerinin yerleştirilmesi tekniği ile ilgili komplikasyonlar arasında pnömotoraks, hemotoraks, hidrotoraks, arter ponksiyonu ve yırtılması, brakiyal pleksus zedelenmesi, kateterin yanlış yerleştirilmesi, arteriyo-venöz fistül, flebit, tromboz, hava ve kateter embolisi bildirilmiştir.
Septik
Santral venöz beslenme tedavisi sırasmda sepsis riski vardır. Kontamine çözeltiler ve infuzyon kateterleri enfeksiyon kaynağı olabildiklerinden, çözeltilerin hazırlanması, kateterierin yerleştirilmesi ve bakımı aseptik koşullar altında yapılmalıdır.
Çözeltiler hastane eczanesinde laminar akım kabininde hazırlanmalıdır. Hazırlanmadaki en önemli faktör kontaminasyonun Önlenmesi amacıyla aseptik bir tekniğin uygulanmasıdır. Parenteral beslenme çözeltileri hazırlandıktan sonra en kısa sürede uygulanmalıdır. Bekletme, gerekli durumlarda, sadece çok kısa süre için ve buzdolabı koşullannda olmalıdır. Tek bir şişe ve set 24 saatten daha uzun bir süre takılı kalmamahdır.
Santral venöz beslenme sırasında gelişebilen sepsis tedavisi için tıbbi literatür gözden geçirilmelidir. Tedavide özet olarak, uygulanan çözelti ve setin yenileriyle değiştirilmesi, eski çözelti ve setten bakteriyolojik kültür yapılması önerilir. Sepsis devam eder ve başka bir enfeksiyon kaynağı saptanamazsa, venöz kateter çıkarılmalı, ucundan kültür yapılmalı, ateş düştükten sonra yenisi yerleştirilmelidir. Spesifik olmayan, profilaktik antibiyotik tedavisi öğütlenmemektedir. Klinik deneyimlere göre, genellikle enfeksiyonun primer kaynağı olarak kateterler bulunmaktadır.
Metabolik
Literatürde bildirilen metabolik komplikasyonlar şunlardır; MetaboUk asidoz, hipofosfatemi, alkaloz, hiperglisemi ve glukozüri, osmotik diürez ve dehidratasyon, yükselmiş karaciğer enzimleri, hipo ve hipervitaminoz, elektrolit dengesizlikleri ve çocuklarda hiperamonyemi. Bu komplikasyonları önlemek ya da en aza indirebilmek için venöz beslenmenin özellikle ilk günlerinde sık klinik ve laboratuvar değerlendirmeleri yapılmalıdır.
4.5 Diğer tıbbi ürCinler He etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Bildirilen bir etkileşimi yoktur. Ancak, birlikte kullamlacak ilacın bİr geçimsizliği olup olmadığı gözden geçirilmelidir.
4.6 Gebelik ve laktasyon Genel tavsiye:
Gebelik kategorisi; C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadmlar / doğum kontrolü (kontrasepsiyon)
Bilinen olumsuz bir etkisi bulunmamaktadır.
Gebelik donemi
HEPATAMINE'in gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/fetal gelişim /veveya/doğum /ve-veya/ doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. kısım 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
HEPATAMINE doktor tarafından gerekli görülmediği sürece gebe kadınlarda kullanılmamalıdır. Çözelti ancak kesin gerekli olduğunda ve başka bir seçenek yoksa gebelere* uygulanmalıdır.
Laktasyon dönemi
İlacın anne sütüyle salgılanıp salgılanmadığı bilinmemektedir. Bir çok ilaç anne sütüyle salgılandığından, emziren bir anneye HEPATAMINE uygulanırken dikkat edilmelidir.
Üreme yeteneği / Fertilite
Bilinen olumsuz bir etkisi bulunmamaktadır.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Bilinen bir etkisi yoktur.
4.8. İstenmeyen etkiler
Görülen advers ilaç reaksiyonlannın sıklık sınıflandırması şu şekildedir: Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000), çok seyrek, izole raporlar dahil (<1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Bilinmiyor: BUN yükselmesi, dilüsyonel hiponatremi, asteriks (istemsiz kas
seyirmesi)'de kötüleşme.
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Bilinmiyor: Ödem, ateş yükselmesi*, enjeksiyon yerinde enfeksiyon*, enjeksiyon
bölgesinden genişleyen venöz tromboz ve flebit*, çözeltinin damar dışına sızması*, hipervolemi*.
Araştırmalar
Bilinmiyor; Kilo artışı.
* Çözeltinin uygulama tekniğine bağlı yan etkiler
Çözeltiye eklenen iyonlardan birinin fazlalığı ya da eksikliğinde çeşitli belirtiler olabilir. Bu nedenle kan elektrolitleri sık kontrol edilmelidir.
Fosfor eksikliği doku oksijenasyonunun bozulmasına ve hemolitik anemiye yol açabilir. Kalsiyuma göre fazla fosfor verilmesi, hipokalsemiye bağlı olarak tetani, kramp ve kas eksitabilitesinin artışına yol açar.
Yan etkiler geliştiğinde infiizyon hemen kesilmeli, hasta yeniden değerlendirilmeli, uygun tedavi önlemleri alınmalı ve gerekli görüldüğünde incelenebilmesi için artan çözelti saklanmalıdır.
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
Parenteral sıvı tedavisi sırasında hastada aşın sıvı ya da solüt yüklenmesi olursa, hastanın durumu yeniden değerlendirerek uygun tedavi yapılmalıdır.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik Grubu:kodu:
B05BA01
HEP ATAMINE, ESANSIYEL VE ESANSIYEL OLMAYAN KRISTALIZE AMINO ASITLERI IÇEREN BIR ÇÖZELTIDIR. GENEL AMAÇLı DIĞER ENJEKTABL AMINO ASIT ÇÖZELTILERIYLE KARŞıLAŞTıNLDıGMDA, DALLANMıŞ ZINCIRLI ı AMINO ASITLERI (IZOLÖSIN, LÖSIN, VALIN) YÜKSEK KONSANTRASYONDA VE METIYONIN VE AROMATIK AMINO ASITLERI (FENILALANIN, TRIPTOFAN) DÜŞÜK KONSANTRASYONDA IÇERIR. BU AMINO ASIT BILEŞIMI, KARACIĞER HASTALıĞı VE HEPATIK ENSEFALOPATI GÖSTEREN HASTALANN BESLENME VE TEDAVISINDE IYI TOLERE EDILEBILECEK BIR AZOT KAYNAĞı SAĞLAMAK AMACıYLA ÖZEL OLARAK DÜZENLENMIŞTIR.
Karaciğer ensefalopati sinin kesin etiyopatolojisi bilinmemekte, çok etkenli nedenlere dayandığı kabul edilmektedir. HEP ATAMİNE formülasyonunun temeli, karaciğer hastalannın plazma amino asit değerlerinde gözlenen dengesizliklere ve bu patolojik amino asit profillerinin nedensel olarak, karaciğer ensefalopatisinin oluşmasıyla ilişkili olduğu varsayımma dayamnaktadır.
Hepatik ensefalopatili hastalar üzerinde yapılan klinik araştırmalar, bu hastalarda, dallanmış zincirli amino asit miktarlarmm azalması ve aromatik amino asit ve metiyonin değerlerinin yükselmesiyle karakterize olan patolojik plazma amino asit profillerinin, HEPATAMINE inffizyonlarından sonra normalleştiğini göstermiştir. Bu amino asit değerleri normalleşmeye başladıktan sonra, genellikle, hastalann mental durumu ve elektroensefalografik bulgulan da düzelmektedir. İncelenen hastalann büyük bir çoğunluğunda bu iyileşmenin sağlandığı gözlenmiştir. Karakteristik olarak proteine tahammül edemeyen bu hastalara HEPATAMINE ile önemli miktarlarda protein eşdeğerleri verildiğinde, azot dengesi düzelmekte, mortalite azalmaktadır.
%)
Eneıji kaynağı olarak kullanılacak hipertonik dekstroz çözeltilerinin yanısıra, elektrolitler, vitamin ve minerallerle desteklenerek uygulanan HEPATAMINE, karaciğer hastalannda, esansiyel yağ asitleri dışında, tota! parenteral beslenmenin tüm gereksinmelerini karşılar.
Fosfat, belli başh intraselüler anyonlardan biridir. Bütün organ ve dokulardaki önemli metabolik ve enzimatik olaylarda yer alır, madde metabolizmasında gerekli eneıjiyi sağlar, kalsiyum konsantrasyonunu düzenler, asit-baz dengesinde tampon etkisi sağlar ve hidrojen iyonlannın böbreklerden atılmasında görev alır.
Parenteral beslenme sırasında, lizin asetat ve asetik asitten kaynaklanan asetat iyonlannın, böbrek ve solunum fonksiyonları normal olduğu sürece, net asit-baz dengesini bozmayacağı düşünülmektedir. Klinik gözlemler bu görüşü desteklemektedir.
HEPATAMINE içinde bulunan sodyum ve klorür iyonlan, klinik anlam taşıyacak miktarda değildir.
5.2 Farmakokinetik özellikler
Amino asitlerin metabolizması fizyolojik olaylar dahilinde gerçekleşir.
Emilim:
İntravenöz yoldan uygulanan ilaçlann içindeki etkin maddeler uygulamadan hemen sonra maksimum plazma konsantrasyonlanna ulaşır.
DaSılım:
İntravenöz olarak uygulanan amino asitler doku absorpsiyonu ile hızla kandan uzaklaştınrlar ve yine burada hızla metabolize edilirler (protein sentezi, oksidasyon).
Sodyumun dağılımı dokulara göre değişir: kas, karaciğer, böbrek, kıkırdak ve deride hızlı, eritrosit ve nöronlarda yavaş, kemikte ise çok yavaştır.
Klorürün vücuttaki düzeyleri, sodyumun konsantrasyon değişiklikleri ile yakından ilişkilidir. Klorür, normalde kemik dokuda düşük miktarlarda ve bağ dokusunun bazı bileşenlerinde, örneğin kolajen dokuda yüksek miktarlarda bulunur. Bunun yanında eritrosit ve gastrik mukozada da yüksek konsantrasyonda bulunur.
Fosfat, hemen hemen tüm organ ve dokularda gerçekleşen önemH metabolik ve enzimatik reaksiyonlarda yer aldığmdan parenteral beslenme amacıyla intravenöz olarak uygulandığmda, kandan süratle hücrelere geçer.
Organizmaya sodyum tuzu şeklinde infuzyon yoluyla verilen asetat, bir hidrojen iyonu alarak, tüketilen her asetat iyonu yerine bir bikarbonat iyonu sağlar ve hızla karbondioksit ve suya metabolize olur.
Bivotransformasvon:
İntravenöz olarak uygulanan amino asitler, barsaktan emilen amino asitlere benzer bir şekilde ve oranda metabolize olurlar. Protein sentezindeki kullanımlanna ek olarak, artık amino asitler metabolik yakıt olarak da kullanılmaktadır. Amino asitler deamine edilmekte ve amonyum üre döngüsüne girmektedir. Amino asitin karbon atomları derhal piruvat, asetil CoA, asetoasetat veya sitrik asit siklusuna çevrilmektedir.
Elektrolitlerden sodyum, ve klorür herhangi bir biyotransformasyona uğramazlar. Gereksinime göre ya vücut sıvı ve dokularına dağılır ya da elimine edilirler. Fosfat, hemen hemen tüm organ ve dokularda gerçekleşen önemli metabolik ve enzimatik reaksiyonlarda yer alır. Asetat ise bir hidrojen iyonu alarak, tüketilen her asetat iyonu yerine bir bikarbonat iyonu sağlar ve hızla karbondioksit ve suya metabolize olur.
Eliminasvon:
Amino asitler protein sentezinde kullanıldıklarından alındıkları şekliyle eliminasyona uğramazlar. Amino asit artıklan ise deamİne edilerek NH4^ (amonyum) - üre döngüsüne girmekte ve esas olarak idrarla atılmaktadır.
Sodyum esas olarak renal yolla atılır fakat aynı zamanda büyük çoğunluğu renal yolla geri emilir. Az miktarda sodyum ise feçes ve ter ile atılır. Aşın terleme olmadıkça deri ile itrah önemsizdir.
Sodyum metabolizmasını yakından izleyen klorür iyonu da esas olarak idrarla atılır. Böbreklerden klorür geri emilimi, genellikle sodyumun geri emilimini takip eder. Bunun yanında ter yoluyla da bir miktar atılmaktadır.
Fosfatlar renal yolla atılırlar. Plazma fosfatı glomerüllerden filtre edilir ve %80'den fazlası tübüllerden geri emilir. Fosfatın en önemli komponentlerinden olan ve normal serum düzeyi 0.3-0.45 mg/1 kadar olan fosforun ise böbreklerden atılma mekanizması kesin olarak bilinmemekle beraber, plazmadaki fosfatın böbreklerden süzüldükten sonra %85-90 oranında tübüllerden geri emildiği ve D vitamininin bu oranı arttırdığı kabul edilir.
Karbondioksit ve suya metabolize olan asetat respiratuvar ve renal olarak atılır.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
HEPATAMINE ile gerçekleştirilen herhangi bir
in vitroin vivo
karsinojenez, mutajenez ya da fertilite çalışması bulunmamaktadır.
6. FARMASÖTİK BİLGİLER
6.1 Yardımcı maddelerin listesi
Glasiyel asetik asit (pH ayarı için)
Sodyum bisülfit (antioksidan olarak)
Enjeksiyonluk su
6.2 Geçimsizlikler
Bilinen bir geçimsizliği yoktur. Ancak, birlikte kullanılacak sıvı ve ilaçlar geçimsizlik* yönünden değerlendirilmelidir. Çözeltiye kanştınlacak maddelere bağlı geçimsizliğin anlaşılabilmesi için kanşımm berrak olmasına dikkat edilmelidir.
63 Raf ömrü
2 yıl.
6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
Aşırı sıcaktan ve donmaktan korunmalıdır. Kullanım öncesine kadar ışıktan koruyunuz.
25 °C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır; ancak kısa süreli olarak 40 °C'a kadar olan sıcaklıklara maruz kalması ürünü etkilemez.
6.5 Ambalajm niteliği ve içeriği
500 ml'lik cam şişe.
6.6 Tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Uygulamayla ilgili aynntılar için bölüm 4.2'ye bakınız.
İP Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği'” ve "Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelik”lerine uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Eczacıbaşı-Baxter Hastane Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Cendere Yolu, Pımal Keçeli Bahçesi 34390 Ayazağa-İSTANBUL (0212)329 62 00 (0212) 289 92 75
Adı
Adresi
Tel
Faks
8. RUHSAT NUMARASI
151/73
^ 9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ
16.01.1990/ 16.01.1995 / 16.01.2000/ 16.01.2005
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ