KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
CİTARA 10 mg Film Tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her bir film tablet; 10 mg sitalopram (12.49 mg sitalopram hidrobromür olarak) içerir.
Yardımcı maddeler:
Laktoz monohidrat 22.50 mg
Kroskarmeloz sodyum 1.80 mg
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film tablet
CİTARA tabletler, yuvarlak, bikonveks şeklinde, çentiksiz beyaz renkli film tabletlerdir.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Depresyon tedavisi ve relaps/rekürenslerin önlenmesi,
Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu,
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavilerinde kullanılır.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Tedavi süresi
tedavi semptomatik gibi uygun bir süre
Antidepresan etki genelde 2-4 hafta içinde görülür. Antidepresanlarla olduğundan, iyileşmeden sonra relapsları engellemek için genellikle 6 ayboyunca tedavi devam ettirilmelidir. Tekrarlayıcı (ünipolar) depresyonu olan hastalardayeni krizlerin önlenmesi için, idame tedavisine birkaç yıl devam edilmelidir.
1
Panik bozukluğu tedavisi amacı ile kullanıldığında CİTARA, yaklaşık 3 ay sonra maksimum etki gösterir ve tedaviye devam edildiği sürece cevap korunur.
OKB tedavisinde etkinin başlaması 2-4 hafta olup, iyileşme zaman içinde görülür.
Selektif Seretonin Gerialım İnhibitörü (SSRI) tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Tedavinin aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır. Yoksunluk reaksiyonu riskini azaltmak için sitalopram ile tedaviye son verileceği zaman doz, en az 1-2 haftalık süre içindekademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. bölüm 4.4 ve 4.8). Dozun azaltılması veya tedavininkesilmesini takiben tolere edilemeyen semptomlar meydana gelirse, önceden reçete edilendoza devam edilmesi düşünülebilir. Daha sonra doktor daha yavaş bir hızla dozu azaltmayadevam edebilir.
ErişkinlerDepresyon tedavisi
CİTARA oral yoldan tek doz olarak, günde 20 mg kullanılır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg'a yükseltilebilir.
Panik bozukluğu tedavisi
Günlük 20 mg'lık doza çıkmadan önce ilk hafta, günde 10 mg oral doz önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg'a yükseltilebilir.
OKB tedavisi
Başlangıç için önerilen günlük doz 20 mg'dır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg'a yükseltilebilir.
Uygulama şekli:
CİTARA günde tek doz olarak kullanılır. CİTARA besin alımından bağımsız olarak günün herhangi bir zamanında alınabilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Hafif veya orta böbrek bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez. Şiddetli
2
böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klerensi < 30 ml/dakika, bkz. bölüm 5.2) dikkatli olunması tavsiye edilir.
Karaciğer yetmezliği:
Hafif veya orta karaciğer bozukluğu olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevabagöre doz, günde en fazla 20 mg'a yükseltilebilir. Şiddetli karaciğer bozukluğu olan hastalardatedbirli olunması ve çok dikkatli doz titrasyonu yapılması tavsiye edilir (bkz. bölüm 5.2).
Pediyatrik popülasyon (18 yaş altı):
CİTARA, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır (bkz. bölüm 4.4).
Geriyatrik popülasyon (65 yaş üstü):
Yaşlı hastalarda doz, önerilen günlük dozun yarısına düşürülmelidir (ör. günlük 10-20 mg). Yaşlı hastalar için önerilen doz günde en fazla 20 mg'dır.
CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizörler
CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizör olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Bireysel hasta cevabınagöre doz günde en fazla 20 mg'a yükseltilebilir (bkz. bölüm 5.2).
4.3. Kontrendikasyonlar
Etkin madde veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir (bkz. bölüm 6.1).
Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI)
Sitalopram, günde 10 mg üzeri selejilinin de dahil olduğu bir MAOI ile beraber kullanılmamalıdır.Geri dönüşümsüz bir MAOI ile tedaviye son verildikten 14 günsonrasına kadar veya geri dönüşümlü bir MAOI ile tedaviye son verildikten sonra bu ilacınkullanma talimatında belirtilen zaman sonuna kadar sitalopram verilmemelidir. MAOI'ler iletedaviye, sitalopram tedavisine son verildikten 7 gün sonra başlanabilir (bkz. bölüm 4.5)
3
Kan basıncının yakından gözlenmesi ve izlenmesi için yeterli imkanın olmadığı durumlarda, sitalopramın linezolid ile birlikte kullanılması kontrendikedir.
Pimozid ile birlikte kullanılması kontrendikedir (bkz. bölüm 4.5).
Sitalopram, bilinen uzamış QT aralığı veya konjenital uzamış QT sendromu olan hastalarda kontrendikedir.
Sitalopramın QT aralığını uzattığı bilinen diğer tıbbi ürünler ile kullanımı kontrendikedir (bkz. bölüm 4.5).
CİTARA, her dozunda 2.50 mg kroskarmeloz sodyum ihtiva eder. Bu durum kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.
Film tabletler laktoz monohidrat içermektedir. Galaktoza toleransı olmayan, Lapp laktaz eksikliği olan veya glukoz-galaktoz emilimi kötü olan hastalar bu ilacı kullanmamalıdır.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Yaşlı hastalarda ve karaciğer veya böbrek yetmezliği olan hastalarda tedavi için bakınız bölüm 4.2.
Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavininbaşlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanıngösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intiharolasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesi gereklidir.
Çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanlarda kullanımı
Antidepresanlar, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır.
Klinik çalışmalarda antidepresanlar ile tedavi edilen çocuklar ve adolesanlar, plasebo ile
tedavi edilenlerle karşılaştırıldığında intiharla ilişkili davranışlar (intihar girişimi ve intihar
düşünceleri) ve düşmanlık (çoğunlukla saldırganlık, zıtlaşma davranışı ve sinirlilik) daha sık
gözlenmiştir. Klinik bir gereksinime dayanarak yine de tedavi etme kararı alınırsa, hasta intihar
semptomlarının ortaya çıkmasına karşı dikkatle izlenmelidir.
4
Bununla beraber, çocuklar ve adolesanlarınbüyüme, olgunlaşma ve kognitif ve
davranışsal gelişimlerine ilişkin uzun süreli güvenlilik verileri yeterli değildir.
Paradoksal anksiyete
Panik bozukluğu olan bazı hastalar, antidepresan tedavisinin başında artan anksiyete semptomları yaşayabilir. Bu paradoksal reaksiyon, tedaviye başlanmasından itibaren ilk iki haftaiçinde çoğunlukla hafifler. Olası paradoksal anksiyojenik etkileri azaltmak için düşük başlangıçdozu önerilir (bkz. bölüm 4.2).
Hiponatremi
Muhtemelen uygunsuz antidiüretik hormon salgısı sebebiyle, SSRI kullanımı ile beraber nadir görülenbir yan etki olarak hiponatremibildirilmiştir ve genellikle tedavinin
sonlandırılmasıyla geri dönüşümlüdür. Özellikle yaşlı kadın hastalarda risk daha yüksektir.
İntihar/intihar düşüncesi veya klinik kötüleşme
Depresyon, intihar düşüncesi, kendine zarar verme ve intihar (intiharla ilişkili olaylar) riskinde artış ile kendini gösterir. Bu risk, anlamlı bir remisyon oluşuncaya kadar devam etmektedir.Tedavinin ilk birkaç haftası veya daha fazla sürede bir gelişme oluşamayabileceğiiçin hastalar, bir gelişme oluşuncaya kadar yakından izlenmelidir. Genel klinik tecrübeye göreiyileşmenin erken evrelerinde intihar riski artabilir.
Sitalopramın reçetelendirildiği diğer psikiyatrik durumlar da intiharla ilişkili olayların riskinde bir artış ile ilişkilendirilebilir. İlave olarak bu durumlar majör depresif bozukluklar ile eşzamanlı olabilir. Bundan dolayı majör depresif bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken uygulananönlemlerin aynısı diğer psikiyatik bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken de uygulanmalıdır.
İntiharla ilişkili olaylar geçmişi olan hastalar veya tedavi başlangıcından önce anlamlı derecede intihar düşüncesi sergileyen kişilerde intihar düşüncesi veya intihar girişimi riskinin daha fazlaolduğu bilinmektedir. Bu kişiler tedavi sırasında dikkatle izlenmelidir.
Psikiyatrik bozukluğu olan yetişkin hastalarda, antidepresanlara ilişkin yapılan, plasebo kontrollü bir meta-analiz çalışması, 25 yaşın altındaki hastalarda intihar davranışı riskinin, plasebo ilekarşılaştırıldığında, antidepresan alanlarda arttığını göstermiştir.
5
Hastalar yakından izlenmelidir ve bilhassa yüksek risk taşıyan hastalara, özellikle tedavinin erken evrelerinde ve doz değişikliklerini izleyen dönemlerde eşlik edilmelidir. Hastalar (vehastaya bakım verenler), herhangi bir klinik kötüleşme, intihar davranışı veya düşüncesi vedavranışlarda olağan dışı değişiklikler ortaya çıkması olasılığına karşı hastanın izlenmesigerektiği konusunda ve bu semptomlar ortaya çıktığında hemen bir doktora başvurması gerektiğikonusunda uyarılmalıdır.
Akatizi/psikomotor huzursuzluk
SSRI/SNRI (Serotonin-noradrenalin geri alım inhibitörü) kullanımı, akatizi gelişimi (subjektif olarak hoş olmayan veya sıkıntılı huzursuzluk ile karakterize ve çoğu kezoturamama veya hareketsiz duramama ile karakterize) ile ilişkilendirilmiştir. Bu durumçoğunlukla tedavinin ilk birkaç haftası içinde oluşmaktadır. Bu semptomların geliştiğihastalarda, dozun artırılması zararlı olabilir.
Mani
Manik-depresif hastalarda, manik faza doğru değişim görülebilir. Hasta manik faza girerse sitalopram tedavisi sonlandırılmalıdır.
Nöbetler
Antidepresan ilaçlarda nöbetler potansiyel risktir. Nöbet gelişen her hastada sitalopram tedavisi bırakılmalıdır. Stabil olmayan epilepsi hastalarında sitalopram kullanımından kaçınılmalıdır vekontrollü epilepsi hastaları dikkatle izlenmelidir. Nöbet sıklığında artış olursa sitalopram tedavisikesilmelidir.
Diyabet
Diyabeti olan hastalarda bir SSRI ile tedavi, glisemik kontrolü değiştirebilir. İnsülin ve/veya oral hipoglisemik dozunun ayarlanması gerekebilir.
Serotonin sendromu
SSRI tedavisi gören hastalarda nadiren serotonin sendromu bildirilmiştir. Ajitasyon, tremor, miyokloni ve hipertermi gibi semptomların birlikte oluşumu bu durumun gelişimine işaretedebilir. Sitalopram ile tedavi derhal sonlandırılmalı ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır.
6
Serotonerjik ilaçlar
Sitalopram, sumatriptan veya diğer triptanlar, tramadol, oksitriptan ve triptofan gibi serotonerjik etkileri olan ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.
Kanama
SSRI'lar ile tedavide deri kanama zamanı ve/veya ekimoz, jinekolojik kanamalar, gastrointestinal kanamalar ve diğer deri ve mukoza kanamaları gibi kanama anomalileri bildirilmiştir (bkz.bölüm 4.8). SSRI'larla tedavi edilen yaşlı hastalarda gastrointestinal kanama riski artabilir. SSRIkullanan hastalarda, özellikle trombosit fonksiyonunu etkilediği bilinen etkin maddeler veyakanama riskini artırabilen diğer etkin maddeler ile birlikte kullanımda ve ayrıca kanamabozukluğu geçmişi olan hastalarda dikkatli olunması tavsiye edilir (bkz. bölüm 4.5).
Glokom
Diğer SSRI'larla olduğu gibi, sitalopram midriyazise neden olabileceği için dar açılı glokomu olan veya glokom hikayesi olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
EKT (Elektrokonvülsif terapi)
SSRI'ların ve EKT'nin eşzamanlı uygulanması konusunda kısıtlı klinik tecrübe olduğu için dikkatli olunmalıdır.
St. John's Wort
Sitalopram ve St. John's Wort (Hypericum perforatum) içeren bitkisel preparatların birlikte kullanımında yan etkiler daha yaygın olabilir. bu nedenle, sitalopram ve St. John's Wortpreparatları birlikte kullanılmamalıdır (bkz. bölüm 4.5).
SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Tedavi sonlandırıldığında, özellikle aniden kesildiğinde yoksunluk semptomları
yaygındır (bkz. bölüm 4.8). Sitalopram ile yürütülen bir rekürans önleme çalışmasında aktif tedavinin kesilmesinden sonraki yan etkiler, sitaloprama devam eden hastaların %20'sine karşıtedavinin kesildiği hastaların %40'ında görülmüştür.
Yoksunluk semptomlarının riski, tedavi süresi ve dozu ile doz azaltma hızını içeren birkaç faktöre bağlı olabilir. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları(imsomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma,
7
tremor, konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik, irritabilite ve görme bozuklukları en yaygın olarak bildirilen reaksiyonlardır. Bu semptomlar genellikle hafifve orta şiddettedir fakat bazı hastalarda şiddetli olabilirler.
Çoğu zaman tedavi kesildikten sonraki ilk birkaç gün içinde ortaya çıkarlar fakat nadiren, istemeden doz atlamış olan hastalarda da bu tür semptomların görüldüğü bildirilmiştir.
Bu semptomlar genellikle kişiye özgüdür ve çoğu zaman iki hafta içinde çözümlenmesine rağmen bazı bireylerde bu süre uzayabilir (2-3 ay veya daha uzun). Bu nedenle,tedavi kesileceği zaman sitalopram, hastanın ihtiyaçlarına göre birkaç hafta veya aylık süredekademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. bölüm 4.2 SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülenyoksunluk semptomları).
Psikoz
Depresif episodları olan psikotik hastalarda tedavisi, psikotik semptomları artırabilir.
QT aralığı uzaması
Sitalopramın doza bağlı olarak QT aralığında uzamaya neden olduğu bulunmuştur. Pazarlama sonrası dönemde ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya daönceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması ve Torsadesde Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. bölüm 4.3, 4.5, 4.8,4.9 ve 5.1).
Belirgin bradikardisi olan hastalarda veya yakın zamanda akut miyokart enfarktüs geçirmiş veya kompanse olmayan kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunması önerilir.
Hipokalemi veya hipomagnezemi gibi elektrolit bozuklukları malign aritmi riskini artırır. Sitalopram ile tedaviye başlamadan önce bunların düzeltilmesi gereklidir.
Stabil kardiyak hastalığı olan hastalar tedavi ediliyorsa, tedaviye başlamadan önce elektrokardiyografi (EKG) ile değerlendirilmesi düşünülmelidir.
Eğer sitalopram ile tedavi sırasında kardiyak aritmi oluşursa, tedavi sonlandırılmalıdır ve EKG uygulanmalıdır.
8
Yardımcı maddeler
Nadir kalıtsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
CİTARA, 1.80 mg kroskarmelloz sodyum içerir. Bu durum kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için gözönünde bulundurulmalıdır.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Farmakodinamik etkileşimler
Farmakodinamik seviyede; sitalopramın moklobemid ve buspiron ile birlikte kullanımı sonucu birkaç serotonin sendromu vakası görülmüştür.
Kontrendike kombinasyonlarMAO inhibitörleri
Sitalopram ve MAO inhibitörlerinin eş zamanlı kullanımı, serotonin sendromu dahil, ciddi istenmeyen etkilerle sonuçlanabilir (bkz. bölüm 4.3).SSRI ile birlikte, geri dönüşümsüzbir MAOI olan selejilin ve geri dönüşümlü MAOI olan linezolid ve moklobemid de dahilolmak üzere bir MAOI alan ve SSRI tedavisini yeni bırakıp MAOI tedavisine başlamış hastalardaciddi ve bazen ölümcül reaksiyonlar rapor edilmiştir. Bazı vakalarda serotonin sendromuna benzerözelliklere rastlanmıştır. Bir etkin maddenin bir MAOI ile etkileşim semptomları; hipertermi,rijidite, miyokloni, yaşamsal göstergelerde olası ani değişiklikler ile otonomik instabilite,konfüzyon, irritabilite ve koma ve deliryuma kadar ilerleyen aşırı ajitasyonu kapsayan mentaldurum değişiklikleridir (bkz. bölüm 4.3).
Pimozid
Çalışmanın başından itibaren sürekli olmamasına karşın, 11 gün boyunca günde 40 mg rasemik sitalopram ile tedavi edilenlere 2 mg tek doz pimozidin beraber uygulanması, pimozidin EAAve Cmaks değerlerinde artışa yol açmıştır.
Uzun QTsendromuna neden olan diğer ilaçlarla birlikte kullanım:
Pimozid ve sitalopramın beraber kullanımı QTc aralığında yaklaşık olarak 10 msn'lik ortalama bir artış ile sonuçlanmıştır. Pimozidin düşük dozunda elde edilen etkileşimnedeniyle sitalopram ve pimozidin beraber kullanımı kontrendikedir.
9
Kullanımında önlem gerektiren kombinasyonlarSelejilin (selektif MAO-B inhibitörü)
Sitalopram (günde 20 mg) ve selejilinin (günde 10 mg) (selektif bir MAO-B inhibitörü) eş zamanlı uygulandığı bir farmakokinetik/farmakodinamik etkileşim çalışmasında, klinikolarak belirgin etkileşimler gözlenmemiştir. Sitalopram ve günde 10 mg'dan yüksek dozlardaselejilinin eş zamanlı kullanımı kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).
Serotonerjik tıbbi ürünlerLityum ve triptofan
Sitalopramın lityumla beraber verildiği klinik çalışmalarda farmakodinamik etkileşimlere rastlanmamıştır. Ancak, SSRI'lar lityum veya triptofan ile beraber verildiğinde etki artışınadair raporlar mevcuttur, bu sebeple, sitalopramın bu ilaçlarla beraber kullanımındadikkat edilmelidir. Lityum seviyelerinin rutin izlenmesine her zamanki gibi devam edilmelidir.
Serotonerjik ilaç (ör: tramadol, sumatriptan) ile beraber alınması, 5-HT'ye bağlı etkilerin artışına yol açabilir. Daha fazla bilgi edilinene kadar, sitalopram ve sumatriptan ve diğer triptanlar gibi 5-HT agonistlerinin eş zamanlı kullanımı önerilmez (bkz. bölüm 4.4).
St. John 's Wort
SSRI'lar ile St. John's Wort (hypericum perforatum) arasında istenmeyen etkilerin artışı ile sonuçlanabilecek dinamik etkileşmeler olabilir (bkz. bölüm 4.4). Farmakokinetik etkileşimleraraştırılmamıştır.
Kanama
Antikoagülanlar, non-steroid antienflamatuvar ilaçlar (NSAID), asetil salisilik asit, dipiridamol ve tiklopidin gibi platelet fonksiyonunu etkileyen tıbbi ürünler veya kanama riskiniartırabilen diğer ilaçlar (ör: atipik antipsikotikler, fenotiyazinler, trisiklik antidepresanlar)ile aynı anda tedavi edilen hastalarda dikkat gerekmektedir (bkz. bölüm4.4).
Elektrokonvülzif tedavi (EKT)
Elektrokonvülzif tedavi ile sitalopramın kombine kullanımının risk veya yararlarını ortaya koyan klinik çalışma mevcut değildir (bkz. bölüm 4.4).
10
Alkol
Sitalopram ve alkol arasında herhangi bir farmakodinamik veya farmakokinetik etkileşim gösterilmemiştir. Ancak, sitalopram ve alkolün birlikte kullanılması önerilmez.
Nöbet eşiğini düşüren tıbbi ürünler
SSRI'lar nöbet eşiğini düşürebilirler. Nöbet eşiğini düşürme etkisi olan ilaçlar (ör: antidepresanlar[trisiklikler,SSRI'lar], nöroleptikler [fenotiyazinler, tiyoksantenlerve
butirofenonlar]), meflokin, bupropiyon ve tramadol) ile eş zamanlı kullanımda dikkatli olunması önerilir.
QTaralığı uzaması
Sitalopram ve QT aralığını uzatan diğer tıbbi ürünler arasında farmakokinetik ve farmakodinamik çalışmalar yapılmamıştır. Sitalopram ve bu ilaçların ilave etkileridışlanamamaktadır. Bu nedenle, sitalopramın Sınıf IA ve III antiaritmikler,antipsikotikler (ör: fenotiyazin türevleri, pimozid, haloperidol), trisiklik antidepresanlar, bazıantimikrobiyal ajanlar (ör:sparfloksasin, moksifloksasin, eritromisin IV, pentamidin,
anti-sıtma ilaçları özellikle halofantrin), bazı antihistaminikler (astemizol, mizolastin) gibi QT aralığını uzatan tıbbi ürünler ile eş zamanlı uygulanması kontrendikedir.
Farmakokinetik etkileşimler
Sitalopramın demetilsitaloprama biyotrasformasyonu; sitokrom P450 sistemi izozimleri olan CYP2C19 (yaklaşık % 38), CYP3A4 (yaklaşık % 31) ve CYP2D6 (yaklaşık % 31) tarafındangerçekleştirilir. Sitalopramın birden fazla CYP tarafından metabolize edilmesi gerçeği;biyotransformasyon inhibisyonunun, bir enzimin inhbisyonunun diğer biri tarafındandengelenebileceği olasılığından daha düşük olduğu anlamına gelmektedir. Bu nedenle,sitalopramın diğer ilaçlarla beraber alınmasının, farmakokinetik ilaç etkileşimlerioluşturma riski düşüktür.
Yiyecek
Sitalopramın absorpsiyonu ve diğer farmakokinetik özelliklerinin yiyeceklerden etkilendiğine dair bir bildirim olmamıştır.
11
Diğer ilaçların sitalopram _ farmakokinetiği üzerine etkisi
Ketokonazol (potent CYP3A4 inhibitörü) ile beraber alınması sitalopramın farmakokinetiğini değiştirmemiştir. Lityum ve sitalopram ile yapılan farmakokinetik etkileşimçalışmasında herhangi bir farmakokinetik etkileşime rastlanmamıştır. Simetidin (potent CYP2D6,3A4 ve 1A2 inhibitörü) sitalopramın ortalama kararlı durum seviyelerinde orta derecedeartışa yol açmıştır. Sitalopram, simetidin ile birlikte uygulandığında dikkatli olunmasıtavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.
Sitalopramın diğer ilaçlar üzerine etkileri
Sitalopramla metoprololün (bir CYP2D6 substratı) beraber alındığı bir farmakokinetik / farmakodinamik etkileşim çalışması; metoprolol konsantrasyonlarında iki katı artış olduğunugöstermiştir ancak, metoprololün sağlıklı gönüllülerde kan basıncı ve kalp hızı üzerinde olanetkisinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlenmemiştir. Sitalopram ve metoprolol eşzamanlı uygulandığında dikkatli olunması tavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.Sitalopram ve demetilsitalopram; belirgin inhibitör etkisi olduğu bilinen diğer SSRI'larlakarşılaştırıldığında,CYP2C9,CYP2E1ve CYP3A4'ün ihmaledilebilir ölçüde
inhibitörleri ve sadece CYP1A2, CYP2C19 ve CYP2D6'nın zayıf inhibitörleridir.
Levomepromazin, digoksin ve karbamazepin
Sitalopram, CYP1A2 substratları (klozapin ve teofilin), CYP2C9 (varfarin), CYP2C19 (imipramin ve mefenitoin), CYP2D6 (spartein, imipramin, amitriptilin, risperidon) veCYP3A4 (varfarin, karbamazepin (ve metaboliti karbamazepin epoksit) ile birlikteverildiğinde bir değişim gözlemlenmemiş veya klinik olarak önemli olmayan çok küçükdeğişiklikler görülmüştür.
Sitalopram ve levomepromazin veya digoksin arasında, sitalopramın P-glikoproteini indüklediği veya inhibe ettiğini gösteren herhangi bir etkileşim gözlenmemiştir.
Desipramin, imipramin
Bir farmakokinetik çalışmada, sitalopram ve imipramin seviyelerinde herhangi bir etki gösterilmezken, imipraminin primer metaboliti olan desipramin seviyelerinde artışolmuştur. Desipramin sitalopram ile kombine edildiğinde, desipraminin plazmakonsantrasyonlarında artış gözlenmiştir. Desipramin dozunun azaltılması gerekebilir.
12
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi C'dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)Gebelik dönemi
Gebe kadınlara ait yayımlanmış veriler (2500'den fazla maruziyet sonucu) herhangi bir malformatif feto-/neonatal toksisiteye işaret etmemektedir. Hamilelerde kullanımıhakkında klinik tecrübe sınırlıdır. Ancak, çok açıkça gerekli olmadıkça ve risk/yarardeğerlendirmesi çok dikkatli yapılmadan sitalopram gebelik dönemindekullanılmamalıdır.
Hamileliğin ileri evrelerinde (özellikle son üç ayında) sitalopram kullanımı devam ederse, yeni doğanlar gözlemlenmelidir. Hamilelik sırasında ilacın aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır.
Hamileliğin ileri evrelerinde SSRI/SNRI kullanımı sonrası yeni doğanlarda şu etkiler oluşabilir: solunum güçlüğü, siyanoz, apne, nöbetler, sıcaklık dengesizliği, beslemegüçlüğü, kusma,hipoglisemi, hipertoni, hipotoni,hiperrefleksi, tremor, sinirlilik,
irritabilite, letarji, sürekli ağlama, uyuklama hali ve uyuma zorluğu. Bu semptomlar, serotonerjik etkilerden veya kesilme semptomlarından dolayı olabilir. Örneklerin çoğundakomplikasyonlar doğumdan hemen sonra veya 24 saatten az bir süre içinde başlamaktadır.
Gebelik sırasında, özellikle ileri evrelerinde, SSRI kullanımına ilişkin epidemiyolojik veriler, yeni doğanda kalıcı pulmoner hipertansiyon riskinde artış olduğunu ortaya koymaktadır.
13
Risk, 1000 gebelikten yaklaşık 5'inde gözlemlenmiştir. Genel popülasyonda, 1000 gebelikten 1-2'sinde kalıcı pulmoner hipertansiyon vakası meydana gelmektedir.
Laktasyon Dönemi
Sitalopram anne sütüne geçmektedir. Emmekte olan bebeğin, annenin günlük dozunun (mg/kg) yaklaşık
%Üreme yeteneği/Fertilite
Hayvan verileri sitalopramın sperm kalitesini etkilediğini göstermiştir (bkz.
SSRI'lar ile olan insan vaka raporları sperm kalitesindeki etkilerin geri olduğunu göstermiştir. İnsan fertilitesi üzerindeki etkisine ait veriler yetersizdir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Sitalopramın araç ve makine kullanma üzerinde hafif veya orta düzeyde etkisi bulunmaktadır. Psikoaktif tıbbi ürünler, acil durumlara tepki verme ve değerlendirme yetisiniazaltabilirler. Hastalar bu etkiler hakkında bilgilendirilmeli ve araç veya makine kullanmayeteneklerinin etkilenebileceği konusunda uyarılmalıdır.
4.8. İstenmeyen etkiler
Sitalopramla gözlemlenen advers etkiler genellikle hafif ve geçicidir. Tedavinin ilk veya ikinci haftalarında daha sık olarak görülürler ve ardından genellikle kaybolurlar. Advers etkiler“MedDRA Tercih Edilen Terim”e göre verilmiştir.
Şu reaksiyonlar için doz yanıt ilişkisi vardır: terleme artışı, ağız kuruluğu, uykusuzluk, uyuklama hali, ishal, bulantı ve yorgunluk.
Aşağıdaki tablo, çift-kör plasebo kontrollü çalışmalarda veya pazarlama sonrası dönemde hastaların %1'i ve % 1'inden fazlasında görülen ve SSRI'lar ve/veya sitalopramlailişkilendirilen advers etkilerin yüzdesini göstermektedir. Sıklıklar şu şekildegruplandırılmaktadır: çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100, <1/10); yaygın olmayan(>1/1.000, <1/100); seyrek (>1/10.000, <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldekiverilerden hareketle tahmin edilemiyor).
14
MedDRA Sistem Organ Sınıfı |
Sıklık |
Advers etki |
Kan ve lenf sistemi
|
Bilinmiyor
|
Trombositopeni
|
Bağışıklık sistemi bozuklukları
|
Bilinmiyor
|
Hipersensitivite Anafilaktik reaksiyon
|
Endokrin bozuklukları
|
Bilinmiyor
|
Uygunsuz ADH salgısı
|
Metabolizma ve
beslenme
bozuklukları
|
Yaygın
|
İştah azalması, kilo azalması
|
Yaygın olmayan
|
İştah artışı, kilo artışı
|
Seyrek
|
Hiponatremi
|
Bilinmiyor
|
Hipokalemi
|
Psikiyatrik
bozukluklar
|
Yaygın
|
Ajitasyon, libido azalması, anksiyete, sinirlilik hali, konfüzyonel durum, orgazm anomalisi(kadın), anormal rüyalar
|
Yaygın olmayan
|
Agresyon, depersonalizasyon, halüsinasyon, mani
|
|
|
Bilinmiyor
|
Panik atak, bruksizm, huzursuzluk, intihar düşüncesi, intiharla ilişkili davranışlar1
|
Sinir sistemi bozuklukları
|
Çok yaygın
|
Uyuklama hali, uykusuzluk
|
Yaygın
|
Tremor, parestezi, baş dönmesi, dikkat bozukluğu
|
Yaygın olmayan
|
Senkop
|
Seyrek
|
Grand mal konvülsiyon, diskinezi, tat alma bozuklu ğu
|
Bilinmiyor
|
Konvülsiyon, serotonin sendromu, ekstrapiramidal bozukluk, akatizi, hareket bozukluğu
|
Göz bozuklukları
|
Yaygın olmayan
|
Midriyazis
|
Bilinmiyor
|
Görme bozukluğu
|
Kulak ve iç kulak bozuklukları
|
Yaygın
|
Çınlama
|
Kardiyak bozukluklar
|
Yaygın olmayan
|
Bradikardi, taşikardi
|
Bilinmiyor
|
Elektrokardiyogramda QT uzaması, Torsades de Pointes dahil ventriküler aritmi
|
15
Vasküler bozukluklar
|
Seyrek
|
Kanama
|
Bilinmiyor
|
Ortostatik hipotansiyon
|
Solunum sistemi, göğüs ve mediastinalbozukluklar
|
Yaygın
|
Esneme
|
Bilinmiyor
|
Burun kanaması
|
Gastrointestinal
bozukluklar
|
Çok yaygın
|
Ağız kuruluğu, bulantı
|
Yaygın
|
İshal, kusma, kabızlık
|
Bilinmiyor
|
Gastrointestinal kanama (rektal kanama dahil)
|
Hepato-bilier
bozukluklar
|
Seyrek
|
Hepatit
|
Bilinmiyor
|
Anormal karaciğer fonksiyon testleri
|
Deri ve deri altı doku bozuklukları
|
Çok yaygın
|
Terleme artışı
|
Yaygın
|
Kaşıntı
|
Yaygın olmayan
|
Ürtiker, alopesi, kızarıklık, purpura, fotosensitivite
|
Bilinmiyor
|
Ekimoz, anjiyoödem
|
Kas-iskelet sistemi bozuklukları, bağdoku ve kemikbozuklukları
|
Yaygın
|
Miyalji, artralji
|
Böbrek ve idrar yolu bozuklukları
|
Yaygın olmayan
|
Üriner retansiyon
|
Üreme sistemi ve meme bozuklukları
|
Yaygın
|
İktidarsızlık, boşalma bozukluğu, boşalma eksikliği
|
Yaygın olmayan
|
Kadın: Menoraji
|
Bilinmiyor
|
Galaktore Kadın: MetrorajiErkek: Priapizm
|
Genel ve uygulama bölgesine ilişkinbozukluklar
|
Yaygın
|
Yorgunluk
|
Yaygın olmayan
|
Ödem
|
Seyrek
|
Yüksek ateş
|
|
Hasta sayısı: Sitalopram/plasebo = 1346/545
|
Kemik kırılmaları
Esas olarak 50 yaş ve üzerindeki hastalarda yürütülen epidemijolojik çalışmalar, SSRI ve trisiklik antidepresan alan hastalarda kemik kırılması riskinde bir artış olduğunugöstermiştir. Bu riski oluşturan mekanizma bilinmemektedir.
QT aralığı uzaması
Pazarlama sonrası dönemde, ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması veTorsades de Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. bölüm 4.3,4.4, 4.5, 4.9 ve 5.1).
SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Sitalopram tedavisinin sonlandırılması, özellikle aniden kesilmesi yaygın olarak yoksunluk semptomlarına neden olur. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil),uyku bozuklukları (insomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantıve/veya kusma, tremor, konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusaldengesizlik, irritabilite ve görme bozuklukları en yaygın olarak bildirilen reaksiyonlardır.Bu semptomlar genellikle hafif ve orta şiddettedir ve kişiye özgüdür. Fakat bazı hastalardaşiddetli olabilir ve/veya daha uzun sürebilirler. Bu nedenle, sitalopram tedavisi daha fazlagerekli görülmediğinde tedavinin kesilirken doz kademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. bölüm 4.2ve 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir
Toksisite
Sitalopramın doz aşımı konusunda kapsamlı klinik veri sınırlıdır ve birçok vaka bildirimi diğer ilaçlar/alkol ile beraber kullanımındaki doz aşımlarını içermektedir. Sitalopramla tek başına doz
17
aşımında ölüm vakaları bildirilmiştir fakat ölüm vakalarının çoğunluğu beraber kullanıldığı ilaçların doz aşımını içermektedir.
Semptomlar
Sitalopram doz aşımında şu semptomlar bildirilmiştir: konvülsiyon, taşikardi, uyuklama hali, QT aralığı uzaması, koma, kusma, tremor, hipotansiyon, kalp durması, bulantı, serotoninsendromu, ajitasyon, bradikardi, baş dönmesi, dal bloğu, QRS uzaması, hipertansiyon vemidriyazis, Torsades de Pointes, stupor, terleme, siyanoz, hiperventilasyon ve atriyal veventriküler aritmi.
Tedavi
Sitalopramın bilinen spesifik bir antidotu bulunmamaktadır. Tedavi, semptomatik ve destekleyici olmalıdır. Aktif kömür, sodyum sülfat gibi ozmotik olarak çalışan bir laksatifve midenin boşaltılması dikkate alınmalıdır. Eğer bilinç bozukluğu varsa, hasta entübeedilmelidir. EKG ve yaşamsal belirtiler izlenmelidir.
Konjestif kalp yetmezliği/bradiaritmileri olan hastalarda, QT aralığını uzatan ilaçları eş zamanlı kullanan veya metabolizması etkilenmiş (ör: karaciğer bozukluğu olan) hastalarda aşırıdoz durumunda EKG izlenmesi tavsiye edilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grubu: antidepresanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri.
ATC kodu: N 06 AB 04
Etkimekanizması
Biyokimyasal çalışmalar ve davranış çalışmaları sitalopramın, serotonin (5-HT)-geri alımının potent bir inhibitörü olduğunu göstermiştir. Uzun dönem sitalopram tedavisi sonucu 5-HT gerialım inhibisyonuna tolerans oluşmaz.
Sitalopram, noradrenalin (NA), dopamin (DA) ve gama aminobütirik asit (GABA) geri alımı üzerinde herhangi bir etkisi olmayan veya minimal etkisi olan çok selektif bir Serotonin GeriAlım İnhibitörü'dür (SSRI). Sitalopramın; 5-HT1A, 5-HT2 , DA D1 ve D2 reseptörleri, a1 -,
18
a2 P-adrenoreseptörleri, histamin Hi , muskarinik kolinerjik, benzodiazepin ve opioid reseptörleri gibi bir dizi reseptöre afinitesi yoktur veya çok azdır.
Sitalopramın ana metabolitlerinin, potens ve selektivite oranları sitalopramdan daha düşük olmasına rağmen SSRI özelliğini taşırlar. Ancak, metabolitlerin selektivite oranları birçok yeniSSRI'nınkinden daha yüksektir. Metabolitler genel antidepresan etkisine katkıda bulunmazlar.
Farmakodinamik etkileri
Hızlı göz hareketi (REM) uykusunun önlenmesi, antidepresan aktivitenin göstergesi olarak kabul edilir. Sitalopram; trisiklik antidepresanlar, diğer SSRI'lar ve monoamin oksidaz (MAO)inhibitörleri gibi REM uykusunu önler ve derin yavaş dalga uykusunu artırır.
Sitalopram opioid reseptörlere bağlanmasa da, bilinen opioid analjeziklerin antinosiseptif etkisini kuvvetlendirir.
İnsanlarda sitalopram kognitif (entellektüel işlev) ve psikomotor performansı düşürmez. Tek başına veya alkolle beraber kullanılsa da, sedatif özellikleri yoktur veya çok azdır.
Gönüllü bireylerde yapılan tek doz çalışmasında, sitalopramın tükürük salgılamayı azaltmadığıgörülmüştür. Sağlıklı gönüllülerdeyapılanherhangi bir çalışmada,
sitalopramın kardiyovasküler parametreler üzerinde belirgin etkisi görülmemiştir. Sitalopramın büyüme hormonu serum seviyeleri üzerinde etkisi yoktur. Sitalopram,serotoninin proklaktin uyarıcı etkisine sekonder olarak, diğer SSRI'lar gibi, plazma prolaktindüzeylerini artırabilir. Ancak bunun klinik bir anlamlılığı görülmemiştir.
Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir çift-kör plasebo kontrollü EKG çalışmasında, QTc (Fridericia düzeltmesi) için başlangıçtan itibaren değişim günlük 20 mg dozda 7.5 ms (%90 Cl5.9-9.1) ve günlük 60 mg dozda 16.7 ms (%90 Cl 15.0-18.4) olmuştur (bkz. bölüm 4.3, 4.4,4.5, 4.8 ve 4.9).
5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
Emilim:
Emilim hemen hemen tamdır ve besin alımından bağımsızdır (Tmaks ortalama 3 saat).
19
Oral biyoyararlanım yaklaşık
%
80'dir.
Dağılım:
Görünür dağılım hacmi (Vd )p yaklaşık 12-17 L/kg'dır. Sitalopram ve ana metabolitleri için plazma proteinine bağlanması % 80'in altındadır.
Biyotransformasyon:
Sitalopram; aktif demetilsitalopram, didemetilsitalopram, sitalopram-N-oksit ve aktif olmayan bir deamine propiyonik asit türevine metabolize olur. Ana bileşikten daha zayıf olmalarınarağmen, tüm aktif metabolitler de SSRI'dır. Değişmeden kalan sitalopram plazmadaki baskınbileşiktir. Demetilsitalopram ve didemetilsitalopram konsantrasyonları genellikle, sitalopramkonsantrasyonunun sırasıyla
%%
5-10'udur. Sitalopramın demetilsitalopramabiyotrasformasyonu; CYP2C19 (yaklaşık %38), CYP3A4 (yaklaşık % 31) ve CYP2D6 (yaklaşık% 31) tarafından gerçekleştirilir.
Eliminasyon:
Eliminasyon yarılanma ömrü (T1/2 ) yaklaşık E/2 gündür. Sistemik sitalopram plazma klerensi (Kls ) yaklaşık 0.3-0.4 L/dakika ve oral plazma klerensi (Kloral ) yaklaşık 0.4L/dakikadır. Sitalopramın önemli kısmı (%85) karaciğerden, geri kalan %15'i
böbreklerden atılır; günlük dozun %12-23'ü değişmemiş sitalopram olarak idrarla atılır. Karaciğer (rezidüel) klerensi yaklaşık 0.3 L/dakika, böbrek klerensi yaklaşık 0.05-0.08L/dakikadır.
Doğrusallık:
Kinetiği doğrusaldır. Kararlı durum plazma seviyelerine 1-2 haftada ulaşılır. 300 nmol/L'lik (165-405 nmol/L) ortalama konsantrasyonlara 40 mg'lik günlük dozlaerişilmiştir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Yaşlı hastalar (65 yaş üstü)
Yaşlı hastalarda metabolizmanın hızının düşük olması sonucu, daha uzun yarılanma ömürleri (1.5-3.75 gün) ve düşük klerens değerleri (0.08-0.3 L/dakika) gözlenmiştir. Aynı dozla tedaviedilen yaşlı hastalarda kararlı durum plazma konsantrasyon değerleri daha genç hastalara göreyaklaşık iki kat daha fazladır.
20
Karaciğer yetmezliği
Karaciğer işlevi azalmış olan hastalarda sitalopram daha yavaş elimine edilir. Karaciğer işlevi normal olan hastalara göre, sitalopram yarılanma ömrü yaklaşık iki kat daha uzun ve belirli birdozda sitalopram kararlı durum plazma konsantrasyonları yaklaşık iki kat daha fazladır.
Böbrek yetmezliği
Sitalopram; böbrek işlevi hafif ve orta derecede azalmış olan hastalarda daha yavaş elimine olur ancak bunun sitalopramın farmakokinetiği üzerine önemli bir etkisi yoktur. Böbrek işleviciddi derecede azalmış olan (kreatinin klerensi < 30 ml/dakika) hastaların tedavisine ait bilgimevcut değildir (bkz. bölüm 4.2).
Polimorfizm
İn vivo5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Akut toksisite
:
Sitalopramın akut toksisitesi düşüktür.
Kronik toksisite
:
Kronik toksisite çalışmalarında, sitalopramın terapötik kullanımına ilişkin, endişe arz edecek bir duruma rastlanmamıştır.
Üreme toksisitesi
:
Üreme toksisite çalışmalarından (segment I; fertilite ve genel üreme performası, segment II; teratojenite ve segment III; peri-post natal çalışmalar) alınan verilere göre, sitalopramınhamilelik potansiyeli olan kadınlarda kullanımı hakkında özel dikkat göstermeye sebepyoktur.
Maternal toksisite oluşturan günlük 56 mg/kg dozlarda, sıçanlarda yapılan embriyotoksisite çalışmalarında, omurga ve gögüs kafesi kemiğinde, kemik anomalilerigörülmüştür. Maternal plazma seviyesi, insanlardaki terapötik konsantrasyonun 2-3 katıdır.
21
Sıçanlarda, sitalopram, fertilite, gebelik ve postnatal gelişim üzerinde etki yapmamış ancak yavruların doğum kilolarında azalma görülmüştür. Sitalopram ve metabolitleri, maternalplazma düzeyinin 10-15 katı daha fazla fötal konsantrasyonlara erişir.
Hayvan verileri sitalopramın fertilite indeksinde ve gebelik indeksinde düşüşe, insanın maruz kaldığı dozların üzerindeki dozlarda anormal sperm ve implantasyon sayısında azalmaya nedenolduğunu göstermiştir.
Mutajenik ve karsinojenik potansiyel :
Sitalopramın mutajenik veya karsinojenik etki potansiyeli yoktur.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Kollidon VA64 Laktoz monohidratMısır nişastasıGliserin
Mikrokristalin selüloz Kroskarmelloz sodyumMagnezyum stearatDeiyonize su*
Opadry White 02B28681 Kaplama maddesi kompozisyonu:
HPMC 5 cP -Methosel E5-LV Titanyum dioksitPEG 400
* İmalat işlemi sırasında kullanılmakta olup kurutma işlemi sonrası uzaklaştırıldığı için tablet ağırlığını etkilememektedir.
6.2. Geçimsizlikler
Yeterli veri yoktur.
22
6.3 Raf ömrü
24 ay
6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C' nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
28 tablet içeren PVC / PVDC Al folyo blister ambalajlarda
6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “ Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarakimha edilmelidir.
7 . RUHSAT SAHİBİ
Actavis İlaçları A.Ş.
Gültepe Mah. Harman Cad. Ali Kaya Sok. Polat İş Merkezi No:2 B Blok Kat:7-8Levent - İstanbul
8. RUHSAT NUMARASI
204/2
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsatlandırma tarihi: 05.03.2004 Ruhsat yenileme tarihi:
10 . KÜB'ün YENİLENME TARİHİ
23
1
Sitalopram tedavisi sırasında veya tedavinin sonlandınlmasmın ardından erken dönemde, intihar düşüncesi ve intihar ile ilişkili davranışlara ilişkin vakalar bildirilmiştir (bkz. bölüm4.4).
16