KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
APRİL-ACE® 20 mg tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her bir tablette 20 mg lisinoprile eşdeğer 21.78 mg lisinopril dihidrat.
Yardımcı maddeler:
Mannitol 41.2 mg
Laktoz 124 mg
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Tablet.
Pembemsi beyaz, bir yüzü çentikli, yuvarlak tablet.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Hipertansiyon
Hipertansiyon tedavisi.
Kalp yetmezliği
Semptomatik kalp yetmezliği tedavisi.
Akut miyokard infarktüsü
Bir akut miyokard infarktüsünü takiben 24 saat içerisinde hemodinamik olarak stabil hastaların kısa süreli (6 hafta) tedavisi.
Diyabetin renal komplikasyonları
Tip 2 diyabetli ve yeni başlamış nefropatisi olan hipertansif hastalarda renal hastalık tedavisi (Bkz. Bölüm 5.1).
1/22
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/ Uygulama sıklığı ve süresi
Doz hasta profiline ve kan basıncı yanıtına göre bireysel olarak düzenlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.4).
Hipertansiyon
Lisinopril monoterapi olarak ya da diğer antihipertansif ilaç sınıflarıyla kombinasyon halinde kullanılabilir.
Başlangıç dozu
Hipertansiyonlu hastalarda, normal önerilen başlangıç dozu 10 mg'dır. Güçlü renin anjiyotensin-aldosteron sistemi aktivasyonuna (özellikle, renovasküler hipertansiyon, tuzve/veya hacim deplesyonu, kardiyak dekompanzasyon ya da şiddetli hipertansiyon) sahiphastalarda ilk dozun ardından kan basıncı aşırı düşebilir. Bu tip hastalarda 2.5 ila 5 mg'lık birbaşlangıç dozu önerilmekte olup, tedavi tıbbi gözetim altında başlatılmalıdır. Renalbozuklukta başlangıç dozunun daha düşük olması gereklidir (Bkz. Tablo 1).
İdame dozu
Normal etkili idame dozajı, günde tek doz olarak verilen 20 mg'dır. Genel olarak, istenen tedavi etkisi belirli bir doz düzeyinde 2 ila 4 haftalık bir dönemde elde edilemezse, doz dahada artırılabilir. Uzun süreli, kontrollü klinik çalışmalarda kullanılan maksimum doz günde 80mg'dır.
Diüretik tedavisi gören hastalar
Lisinopril ile tedaviye başladıktan sonra semptomatik hipotansiyon ortaya çıkabilir. Bu durum, diüretiklerle tedavi görmekte olan hastalarda daha olasıdır. Bu nedenle, bu hastalardahacim ve/veya tuz deplesyonu olabileceği için dikkatli olunması önerilir. Mümkün olduğundadiüretik lisinopril ile tedaviye başlamadan 2-3 gün önce kesilmelidir. Diüretik tedavisininkesilemediği hipertansif hastalarda, lisinopril tedavisi 5 mg dozda başlatılmalıdır. Renalfonksiyon ve serum potasyum düzeyi izlenmelidir. Lisinoprilin takip eden dozları kan basıncıyanıtına göre ayarlanmalıdır. Gerekirse, diüretik tedavisine devam edilebilir (Bkz. Bölüm 4.4ve 4.5).
Renal yetmezlikte dozun ayarlanması
Renal yetmezliği olan kişilerde dozaj aşağıda Tablo 1'de açıklandığı gibi, kreatinin klerensine göre ayarlanmalıdır.
2/22
Tablo 1 Renal yetmezlikte doz ayarlanması |
Kreatinin klerensi (ml/dak)
|
Başlangıç dozu (mg/gün)
|
< 10 ml/dak. (diyaliz hastaları dahil)
|
2.5 mg*
|
10 - 30 ml/dak.
|
2.5 - 5 mg
|
31 - 80 ml/dak.
|
5 - 10 mg
|
|
• Uygulama dozajı ve/veya sıklığı kan basıncı yanıtına göre ayarlanmalıdır.
Dozaj kan basıncı kontrol edilene ya da günde maksimum 40 mg olana dek kademeli olarak arttırılabilir.
6-16 yaş arası hipertansif pediyatrik hastalarda kullanım
Önerilen başlangıç dozu, 20 ila <50 kg hastalarda günde bir kere 2.5 mg ve >50 kg hastalarda günde bir kere 5 mg'dır. Dozaj bireysel olarak, 20 ila <50 kg hastalarda günlük maksimum 20mg'a ve >50 kg hastalarda günlük maksimum 40 mg'a ayarlanmalıdır. 0.61 mg/kg'ın (ya da40 mg'ın üzerinde) üzerindeki dozlar pediyatrik hastalarda incelenmemiştir (Bkz. Bölüm 5.1).Böbrek fonksiyonu azalmış pediyatrik hastalarda, daha düşük bir başlangıç dozu ya da artmışbir doz aralığı uygulanması düşünülmelidir.
Kalp yetmezliği
Semptomatik kalp yetmezliği olan hastalarda, lisinopril diüretik tedavisi ya da uygun olduğunda dijital glikozitleri ya da beta blokörler ile adjuvan tedavi olarak kullanılmalıdır.Lisinopril tedavisine günde bir kere 2.5 mg başlangıç dozu ile başlanmalı ve bu doz, kanbasıncının üzerindeki ilk etkiyi belirlemek üzere tıbbi gözetim altında uygulanmalıdır.
Lisinopril dozu aşağıdaki gibi artırılmalıdır:
• En fazla 10 mg'lık artışlarla
• En az 2 haftalık doz aralıklarıyla
• Günde maksimum 35 mg'a kadar hasta tarafından tolere edilen en yüksek doza
Doz ayarlaması hastanın bireysel klinik yanıtına göre yapılmalıdır. Hiponatreminin eşlik ettiği/etmediği tuz deplesyonu olan hastalar, hipovolemisi olan hastalar ya da etkin diüretiktedavisi gören hastalar gibi semptomatik hipotansiyon açısından risk altında olan hastalarda,mümkünse, lisinopril tedavisine başlamadan önce bu durumlar düzeltilmelidir. Renalfonksiyon ve serum potasyum düzeyi izlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.4).
3/22
Akut miyokard infarktüsü
Hastalar uygun şekilde, trombolitik, aspirin ve beta blokör gibi standart önerilen ilaçlarla tedavi görmelidir. Lisinopril ile birlikte intravenöz ya da transdermal gliseril trinitrat tedavisikullanılabilir.
Başlangıç dozu (infarktüsü takiben ilk 3 gün):
Lisinopril tedavisine semptomların başlangıcını takiben 24 saat içerisinde başlanmalıdır. Sistolik kan basıncı 100 mm Hg'nin altında ise, tedaviye başlanmamalıdır. Lisinopriltedavisine oral olarak uygulanan 5 mg ile başlanır ve tedaviye 24 saat sonra 5 mg, 48 saatsonra 10 mg ve daha sonra günde bir kere 10 mg ile devam edilir.
Tedavinin başlangıcında ya da infarktüsü takiben ilk 3 gün süresince sistolik kan basıncı düşük olan hastalara (120 mm Hg ya da daha az) daha düşük (2.5 mg) bir oral dozverilmelidir (Bkz. Bölüm 4.4).
Renal yetmezlik durumunda (kreatinin klerensi < 80 ml/dak), başlangıç lisinopril dozu hastanın kreatinin klerensine göre ayarlanmalıdır (Bkz. Tablo 1).
İdame dozu
İdame dozu günde bir kere 10 mg'dır. Hipotansiyon gelişmesi durumunda (sistolik kan basıncı <100 mg Hg), gerekirse 2.5 mg'lık geçici azaltmalarla 5 mg'lık bir idame dozuuygulanabilir. Hipotansiyon süresi uzadığı takdirde (1 saatten fazla bir süre sistolik kanbasıncının 90 mm Hg'nin altında olması) lisinopril tedavisi kesilmelidir.
Tedaviye 6 hafta devam edilmeli ve sonra hasta yeniden değerlendirilmelidir. Kalp yetmezliği semptomları gelişen hastalar lisinopril tedavisine devam etmelidir (Bkz. Bölüm 4.2).
Diyabetin renal komplikasyonları
Tip 2 diyabetli ve yeni başlamış nefropatisi olan hipertansif hastalarda lisinopril dozu günde bir kez 10 mg olup, gerektiğinde otururken ölçülen diyastolik kan basıncının 90 mmHg altınadüşmesi için doz günde bir kez 20 mg'a arttırılabilir.
Renal yetmezliği (kreatinin klerensi <80 ml/dak.) olan hastalarda lisinoprilin başlangıç dozu hastanın kreatinin klerensine göre ayarlanmalıdır (Bkz. Tablo 1).
Uygulama şekli:
Lisinopril oral olarak günde tek doz uygulanmalıdır. Günde bir kere alınan diğer tüm ilaçlarda
4/22
olduğu gibi, lisinopril her gün yaklaşık olarak aynı saatte alınmalıdır. Lisinopril tabletin emilimi besinlerden etkilenmez.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Pediyatrik popülasyon:
6 yaş üzeri hipertansif çocuklarda sınırlı bir etkililik ve güvenlilik deneyimi olmakla birlikte, diğer endikasyonlarda herhangi bir deneyim mevcut değildir (Bkz. Bölüm 5.1). Lisinoprilçocuklarda hipertansiyon dışındaki diğer endikasyonlarda önerilmemektedir.
Lisinopril 6 yaş altı çocuklarda ya da şiddetli böbrek bozukluğu olan çocuklarda önerilmez (GFR < 30 ml/dak/1.73m2) (Bkz. Bölüm 5.2).
Geriyatrik popülasyon:
Klinik çalışmalarda, ilacın etkililik ya da güvenlilik profilinde yaşa bağlı değişiklikler görülmemiştir. Bununla birlikte, ileri yaş böbrek fonksiyonunda bir azalma ile ilişkiliolduğundan, lisinoprilin başlangıç dozunu belirlemek için Tablo 1'de verilen kılavuzlarkullanılmalıdır. Bundan sonra, dozaj kan basıncı yanıtına göre ayarlanmalıdır.
Renal yetmezlik:
Renal yetmezlikte (kreatinin klerensi < 80 ml/dak), başlangıç dozu hastanın kreatinin klerensine göre ayarlanmalıdır (bkz. Tablo 1).
Hepatik yetmezlik:
Veri bulunmamaktadır.
4.3. Kontrendikasyonlar
• Lisinopril, yardımcı maddeler ya da diğer anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE)inhibitörlerine karşı aşırı hassasiyet.
• Anjiyotensin II reseptör blokörleri (ARB'ler) veya anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE)inhibitörleri ile aliskirenin beraber kullanımı diyabetes mellitus veya böbrek yetmezliği(GFR<60 ml/dk/1.73 m2) olan hastalarda kontrendikedir (Bkz. bölüm 4.4 ve 4.5)
• Geçmiş ADE inhibitörü tedavisi ile ilişkili anjiyoödem öyküsü.
• Kalıtsal ya da idiyopatik anjiyoödem.
• Gebeliğin ikinci ya da üçüncü trimesteri (Bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6).
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleriSemptomatik hipotansiyon
Semptomatik hipotansiyon, komplikasyonsuz hipertansif hastalarda seyrek görülür. Lisinopril
5/22
kullanan hipertansif hastalarda, diüretik tedavisi, beslenmedeki tuz kısıtlaması, diyaliz, diyare ya da kusmadan kaynaklanan hacim deplesyonu ya da şiddetli renine bağımlı hipertansiyonvarsa, hipotansiyonun oluşması daha olasıdır (Bkz. Bölüm 4.5 ve 4.8). Renal yetmezlikolsun/olmasın kalp yetmezliği olan hastalarda, semptomatik hipotansiyon gözlenmiştir; budurum daha çok yüksek dozlarda loop diüretik kullanımı, hiponatremi ya da fonksiyonel renalyetmezliğin eşlik ettiği şiddetli kalp yetmezliği olan hastalarda ortaya çıkmıştır. Semptomatikhipotansiyon riski artmış olan hastalar tedaviye başlanırken ve doz ayarlanırken yakındanizlenmelidir. Benzer uygulamalar, kan basıncında aşırı düşüşün miyokard infarktüsüne ya daserebrovasküler olaya yol açabileceği, iskemik kalp hastalığı ya da serebrovasküler hastalığıolan kişiler için de geçerlidir.
Hipotansiyon geliştiğinde, hasta sırt üstü yatar konuma getirilmeli ve gerekirse, intravenöz serum fizyolojik infüzyonu uygulanmalıdır. Geçici bir hipotansif yanıt daha sonraki dozlariçin bir kontrendikasyon olmayıp, hacim genişlemesi ardından kan basıncının yükselmesisonrasında kolaylıkla verilebilir.
Kan basıncı normal ya da düşük olan bazı kalp yetmezliği hastalarında, lisinopril ile sistemik kan basıncında ek düşüşler görülebilir. Bu, beklenen bir etki olup, genellikle tedaviye sonvermek için bir neden değildir. Hipotansiyonun semptomatik hale gelmesi durumunda,lisinopril dozunun azaltılması ya da kesilmesi gerekebilir.
İkili renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi (RAAS) blokajı
Duyarlı kişilerde özellikle bu sistemi etkileyebilecek kombinasyon kullanımlarında hipotansiyon, senkop, inme, hiperkalemi ve renal fonksiyonlarda değişiklikler (akut renalyetmezlik dahil) rapor edilmiştir. RAAS'ın dual blokajına yol açtığından ARB ya da ADEinhibitörlerinin aliskiren ile beraber kullanımı önerilmemektedir. Aliskirenin ARB ya da ADEinhibitörleriyle beraber kullanımı diabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (GFR<60ml/dak./1.73 m ) olan hastalarda kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3.).
Akut miyokard infarktüsünde hipotansiyon
Vazodilatör tedavisinden sonra hemodinamik durumunda ciddi kötüleşme riski olan akut miyokard infarktüsü hastalarında lisinopril tedavisine başlanmamalıdır. Bunlar sistolik kanbasıncı 100 mgHg ya da altında olan hastalar ya da kardiyojenik şok yaşayan hastalardır.İnfarktüsü takiben ilk 3 gün süresince, sistolik kan basıncı 120 mmHg ya da daha düşükolduğu takdirde, doz azaltılmalıdır. Sistolik kan basıncı 100 mmHg ya da daha düşük olduğutakdirde, idame dozları 5 mg'a ya da geçici olarak 2.5 mg'a indirilmelidir. Hipotansiyonsürdüğü takdirde (sistolik kan basıncı 1 saatten fazla 90 mm Hg'nin altındadır), lisinoprilkesilmelidir.
6/22
Aort ve mitral kapak stenozu / hipertrofik kardiyomiyopati
Diğer ADE inhibitörlerinde olduğu gibi, lisinopril aort stenozu ya da hipertrofik kardiyomiyopati gibi sol ventrikül çıkışında tıkanıklık olan ve mitral kapak stenozu olanhastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Renal fonksiyon bozukluğu
Renal yetmezlikte (kreatinin klerensi < 80 ml/dak), başlangıç lisinopril dozu hastanın kreatinin klerensine göre (Bkz. Bölüm 4.2, Tablo 1) ve daha sonra, hastanın tedaviye verdiğiyanıtın bir fonksiyonu olarak ayarlanmalıdır. Rutin potasyum ve kreatinin izlemi bu hastalariçin normal tıbbi uygulamanın bir parçasıdır.
Kalp yetmezliği olan hastalarda, ADE inhibitörleri ile tedaviye başlanmasını takiben gelişen hipotansiyon renal fonksiyonda ilave bir bozulmaya neden olabilir. Bu durumda, genelliklegeri dönüşlü akut renal yetmezlik bildirilmiştir.
Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri ile tedavi görmüş, bilateral renal arter stenozu ya da tek böbreğe giden arterde stenozu olan bazı hastalarda, kan üre ve serum kreatinindüzeylerinde, tedavinin kesilmesiyle birlikte düzelen artışlar görülmüştür. Bu özellikle renalyetmezliği olan hastalarda olasıdır. Eğer renovasküler hipertansiyon da mevcutsa, şiddetlihipotansiyon ve renal yetmezlik riskinde artış söz konusudur. Bu hastalarda, tedavi düşük doz,dikkatli doz titrasyonu ile yakın tıbbi gözlem ile başlatılmalıdır. Diüretik tedavisi yukarıdasayılanlara katkıda bulunan bir faktör olduğundan, diüretik tedavisi kesilmeli ve lisinopriltedavisinin ilk haftalarında renal fonksiyon izlenmelidir.
Görünürde önceden var olan renal vasküler hastalığı olmayan bazı hipertansif hastalarda, özellikle lisinopril bir diüretik ile birlikte verildiğinde, kan üre ve serum kreatinin düzeyinde,genellikle küçük ve geçici artışlar gözlenmiştir. Bu durum, önceden renal bozukluğu olanhastalarda daha olasıdır. Diüretiğin ve/veya lisinoprilin dozunun azaltılması veya ilacınkesilmesi gerekebilir.
Akut miyokard infarktüsünde lisinopril tedavisi, serum kreatinin konsantrasyonunun 177 mikromol/l üzerinde olması ya da 24 saatlik idrarda proteinin 500 mg üzerinde olması iletanımlanan renal disfonksiyonu olan hastalarda başlatılmamalıdır. Renal disfonksiyon (serumkreatinin konsantrasyonunun 265 mikromol/l değerini ya da tedavi öncesi değerin iki katınıaşması) lisinopril tedavisi sırasında gelişirse hekim lisinopril tedavisini kesmeyi düşünmelidir.
7/22
Aşırı duyarlılık/Anjiyoödem
Lisinopril dahil olmak üzere, anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri ile tedavi gören hastalarda nadiren yüz, ekstremiteler, dudaklar, dil, glotis ve/veya larinkste anjiyoödembildirilmiştir. Bu, tedavi sırasında herhangi bir zamanda meydana gelebilir. Bu tipdurumlarda, lisinopril derhal kesilmeli ve hastalar gönderilmeden önce semptomlarıntamamen ortadan kalkmasını sağlamak için uygun tedavi ve izlem uygulanmalıdır. Solunumsıkıntısı olmaksızın sadece dilde şişkinlik durumunda bile, antihistaminik ve kortikosteroidtedavisi yeterli olmayabileceğinden, hastaların uzun süre izlenmesi gerekebilir.
Çok nadiren, laringeal ödem ya da dil ödemi ile ilişkili anjiyoödeme bağlı ölümler bildirilmiştir. Dil, glotis ya da larinkste etkilenme gözlenen hastaların, özellikle de havayolları cerrahisi öyküsü olan hastaların hava yollarında tıkanma yaşamaları olasıdır. Bu tipdurumlarda, derhal acil durum tedavisi uygulanmalıdır. Bu tedavi adrenalin uygulamasınıve/veya hava yolunun açık tutulmasını kapsayabilir. Semptomlar tamamen ve kalıcı olarakortadan kalkana kadar hastaya yakın tıbbi gözetim uygulanmalıdır.
Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri diğer ırklara göre siyah ırktaki hastalarda daha yüksek bir anjiyoödem oranına yol açmaktadır.
ADE inhibitörü tedavisi ile bağlantılı olmayan anjiyoödem öyküsü olan hastalarda ADE inhibitörü kullanırken anjiyoödem riski artabilir (Bkz. Bölüm 4.3.).
Hemodiyaliz hastalarında görülen anafilaktoid reaksiyonlar
Yüksek geçirgenlikli membranlarla (örneğin, AN 69) diyalize giren ve eş zamanlı olarak bir ADE inhibitörü ile tedavi gören hastalarda anafilaktoid reaksiyonlar bildirilmiştir. Buhastalarda, farklı türde bir diyaliz membranı ya da farklı bir antihipertansif ilaç sınıfıkullanması düşünülmelidir.
Düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) aferezi sırasında gözlenen anafilaktoid reaksiyonlar
Nadiren, dekstran sülfat ile düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) aferezi sırasında ADE inhibitörü kullanan hastalarda yaşamı tehdit eden anafilaktoid reaksiyonlar gelişmiştir. Bureaksiyonlar, her bir aferezden önce ADE inhibitörü tedavisinin geçici olarak kesilmesi ileönlenmiştir.
8/22
Desensitizasyon
Desensitizasyon tedavisi sırasında (örneğin, himenoptera venom) ADE inhibitörü kullanan hastalarda uzun süreli anafilaktoid reaksiyonlar gözlenir. Aynı hastalarda, ADE inhibitörlerigeçici olarak kesildiğinde bu reaksiyonlar önlenmiş fakat tıbbi ürünün yanlışlıkla yenidenuygulanmasıyla tekrar ortaya çıkmıştır.
Karaciğer yetmezliği
Çok nadiren, ADE inhibitörleri kolestatik sarılık ile başlayan ve fulminan nekroz ve (bazen) ölüme ilerleyen bir sendrom ile ilişkilendirilmiştir. Bu sendromun mekanizmasıbilinmemektedir. Sarılık ya da hepatik enzimlerde belirgin yükselme saptanan hastalardalisinopril kesilmeli ve bu hastalar uygun tıbbi takibe alınmalıdır.
Nötropeni/Agranülositoz
ADE inhibitörü kullanan hastalarda nötropeni/agranülositoz, trombositopeni ve anemi bildirilmiştir. Normal renal fonksiyonuna sahip ve komplikasyon oluşturucu diğer faktörlerinolmadığı hastalarda, nötropeni nadiren oluşur. ACE inhibitörünün kesilmesinden sonranötropeni ve agranülositoz geri dönüşümlüdür. Lisinopril kollajen vasküler hastalığı olankişilerde, immünosupresan tedavi, allopurinol ya da prokainamid tedavisi gören kişilerde yada bu komplikasyon oluşturucu faktörlerin bir kombinasyonuna sahip kişilerde, özellikleönceden böbrek fonksiyonu bozukluğu varsa, çok dikkatli kullanılmalıdır. Bu hastalarınbazılarında, bazı durumlarda yoğun antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen ciddi enfeksiyonlargelişmiştir. Lisinopril bu tip hastalarda kullanılıyorsa, periyodik olarak akyuvar sayımıönerilir ve hastalara da herhangi bir enfeksiyon belirtisini bildirmeleri yönünde talimatverilmelidir.
Irk
Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, siyah ırktan olmayanlara kıyasla siyah ırka mensup kişilerde daha yüksek bir anjiyoödem oranına neden olmaktadır. Diğer ADEinhibitörlerinde olduğu gibi, muhtemelen siyah ırka mensup hipertansif popülasyonda düşükrenin düzeyi prevalansının yüksek olması nedeniyle, lisinopril siyah olmayanlara kıyaslasiyah ırka mensup hastalarda kan basıncını düşürmede daha az etkili olabilir.
Öksürük
ADE inhibitörlerinin kullanımı ile öksürük bildirilmiştir. Karakteristik olarak, öksürük balgamsız ve inatçı olup, tedavinin kesilmesinden sonra düzelir. ADE inhibitörü ileindüklenen öksürük, öksürüğün ayırt edici teşhisinin bir parçası olarak değerlendirilmelidir.
9/22
Cerrahi/Anestezi
Majör cerrahiye giren hastalarda ya da hipotansiyona neden olan ilaçlarla anestezi sırasında, lisinopril, kompansatuvar renin salgılanmasına sekonder olarak anjiyotensin II oluşumunubloke edebilir. Bu mekanizmaya bağlı olarak geliştiği düşünülen hipotansiyon gelişimi hacimgenişletilmesi ile düzeltilebilir.
Hiperkalemi
Lisinopril dahil, ADE inhibitörleri ile tedavi edilen bazı hastalarda serum potasyum düzeyinde yükselme gözlenmiştir. Hiperkalemi gelişme riski olan hastalar böbrek yetmezliğive diyabeti olan hastaları, eş zamanlı potasyum tutucu diüretikler, potasyum takviyeleri ya dapotasyum içeren tuz ikamelerini kullanan ya da serum potasyum değerinde artış ile ilişkili(örneğin, heparin) diğer ilaçları kullanan hastaları kapsamaktadır.
Yukarıdaki ilaçların eş zamanlı kullanımı uygun bulunursa, düzenli olarak serum potasyum düzeyinin izlemi önerilir (Bkz. Bölüm 4.5.).
Diyabetik hastalar
Oral antidiyabetik ilaçlar ya da insülin ile tedavi edilen diyabetik hastalarda, glisemik kontrol ADE inhibitörü ile tedavinin ilk ayında yakından izlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.5.).
Lityum
Lityum ve lisinopril kombinasyonu genellikle önerilmez (Bkz. Bölüm 4.5.).
Gebelik ve laktasyon
Gebelik: ADE inhibitörlerine gebelik sırasında başlanmamalıdır. ADE inhibitörü tedavisine devam edilmesi gerekli görülmedikçe, gebe kalmayı planlayan hastalar, gebelikte kullanımiçin kanıtlanmış bir güvenlilik profiline sahip alternatif antihipertansif tedavisinegeçirilmelidir.
Gebelik teşhisi konulduğunda, ADE inhibitörü ile tedavi derhal kesilmeli ve uygunsa, alternatif bir tedaviye başlanmalıdır (Bkz. Bölüm 4.3. ve 4.6.).
Laktasyon döneminde lisinopril kullanımı önerilmemektedir.
Bu tıbbi ürün, her tablette 41.2 mg mannitol ihtiva eder; bu dozda herhangi bir yan etki göstermesi beklenmemektedir.
10/22
APRİL-ACE; her bir tablette 124 mg laktoz içerir. Eğer daha önceden doktorunuz tarafından bazı şekerlere karşı intoleransınız olduğu söylenmişse, bu ilacı almadan önce doktorunuzlatemasa geçiniz.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Diüretikler
Lisinopril kullanan hastanın tedavisine diüretik eklendiğinde, antihipertansif etki genellikle aditiftir.
Özellikle diüretik tedavisine yakın bir zamanda başlayanlar olmak üzere, diüretik kullanmakta olan hastalarda lisinopril tedaviye eklendiğinde, bazen kan basıncı aşırıdüşebilir. Lisinopril ile semptomatik hipotansiyon gelişme olasılığı, lisinopril ile tedaviyebaşlamadan önce diüretik tedavisinin kesilmesi ile minimuma indirilebilir (Bkz. Bölüm 4.4.ve 4.2.).
Potasyum takviyeleri, potasyum tutucu diüretikler ya da potasyum içeren tuz ikameleri
Klinik çalışmalarda serum potasyum düzeyi genellikle normal sınırlar içerisinde kalmaklabirlikte, bazı hastalarda hiperkalemi oluşmuştur. Hiperkalemi gelişimi için risk faktörleriarasında renal yetmezlik, diyabet ve potasyum tutucu diüretiklerin (örneğin, spironolakton,triamteren ya da amilorid), potasyum takviyelerinin ya da potasyum içeren tuztakviyelerinin eş zamanlı kullanımı yer almaktadır. Potasyum takviyeleri, potasyum tutucudiüretikler ya da potasyum içeren tuz ikamelerinin kullanımı, özellikle renal disfonksiyonuolan hastalarda serum potasyum düzeyinde anlamlı bir artışa neden olabilir.
Lisinopril bir potasyum tutucu diüretik ile birlikte veriliyorsa, diüretik tarafından indüklenen hipokalemi iyileşebilir.
Lityum
Lityumun ADE inhibitörleri ile eş zamanlı kullanımı sırasında lityum konsantrasyonlarında geri dönüşlü artış ve toksisite bildirilmiştir. Tiyazid diüretiklerinin eş zamanlı kullanımılityum toksisitesi riskini artırabilir ve ADE inhibitörleri ile zaten artmış olan lityumtoksisitesini şiddetlendirebilir. Lisinoprilin lityum ile eş zamanlı kullanımı önerilmemeklebirlikte, kombinasyonun gerekli olduğu düşünülürse, serum lityum düzeyi dikkatleizlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.4).
>3 g/gün asetilsalisilik asit dahil non-steroidal antienflamatuvar ilaçlar (NSAİİ'ler)
ADE inhibitörleri NSAİİ (örn. Antiinflamatuvar doz rejimlerinde asetilsalisilik asit, COX - 2 inhibitörleri ve seçici olmayan NSAİİ) ile eş zamanlı kullanımında, antihipertansif etkiazalabilir. NSAİİ'ler ve ADE inhibitörlerinin eş zamanlı kullanımı, özellikle önceden renal
11/22
fonksiyonu kötü olan hastalarda olası akut renal yetmezlik ve serum potasyum düzeyinde artış dahil olmak üzere renal fonksiyonda kötüleşmeye neden olabilir. B u etkiler genelliklegeri dönüşlüdür. Kombinasyon özellikle yaşlı hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Hastalarınhidrasyonu yeterli biçimde sağlanmalı ve eş zamanlı tedaviye başladıktan sonra ve devamederken renal fonksiyonlar izlenmelidir.
Altın
ADE inhibitörü kullanan hastalarda, enjektabl altın uygulamasını takiben (örneğin; sodyum arotiyomalat) nitritoid reaksiyonlar (ciltte kızarma, bulantı, baş dönmesi ve hipotansiyondahil, çok şiddetli olabilecek vazodilatasyon semptomları) daha sık bildirilmiş tir.
Diğer antihipertansif ilaçlar
Bu ilaçların eş zamanlı kullanımı lisinoprilin hipotansif etkilerini artırabilir. Gliseril trinitrat ve diğer nitratlarla ya da diğer vazodilatörlerle eş zamanlı kullanım kan basıncını daha dadüşürebilir.
Lisinopril ile aliskiren içeren ilaçların birlikte kullanımından kaçınılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4.).
ve antipsikotiklerin ADE düşüşe neden olabilir (Bkz.
Trisiklik antidepresanlar / Antipsikotikler /Anestezikler
Bazı anestezik tıbbi ürünlerin, trisiklik antidepresanlarıninhibitörleri ile eş zamanlı kullanımı kan basıncında ilave birBölüm 4.4.).
Sempatomimetikler
Sempatomimetikler ADE inhibitörlerinin antihipertansif etkilerini azaltabilir.
Antidiyabetikler
Epidemiyolojik çalışmalar ADE inhibitörleri ile antidiyabetik ilaçların (insülin, oral hipoglisemik ilaçlar) eş zamanlı uygulamasının hipoglisemi riski ile birlikte kan glukozudüşürücü etkide artışa neden olabileceğini düşündürmüştür. Bu olayın olasılığının kombinetedavinin ilk haftalarında ve renal bozukluğu olan hastalarda daha yüksek olduğugörünmüştür.
Asetilsalisilik asit, trombolitikler, beta blokörler, nitratlar
Lisinopril asetilsalisilik asit (kardiyolojik dozlarda), trombolitikler, beta blokörler ve/veya nitratlar ile eş zamanlı kullanılabilir.
12/22
Aliskiren
ARB ya da ADE inhibitörlerinin aliskiren ile beraber kullanımı diabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (GFR <60 ml/dak./1.73 m ) olan hastalarda kontrendikedir (Bkz. Bölüm4.3 ve 4.4.).
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi: D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
ADE inhibitörü tedavisine devam edilmesi gerekli görülmedikçe, gebe kalmayı planlayan hastalar, gebelikte kullanım için kanıtlanmış bir güvenlilik profiline sahip alternatifantihipertansif tedavisine geçirilmelidir.
Gebelik dönemi
Lisinoprilin gebelik ve/veya fetüs/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır.
APRİL-ACE gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Gebeliğin ilk trimesterinde ADE inhibitörlerine maruziyeti takiben oluşan teratojenite riskine ilişkin epidemiyolojik kanıtlar kesin olmamakla birlikte, riskte küçük bir artışolasılık dışı bırakılamaz.
Gebelik teşhisi konulduğunda, ADE inhibitörü ile tedavi derhal kesilmeli ve uygunsa, alternatif bir tedaviye başlanmalıdır.
Gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterinde ADE inhibitörlerine maruziyetin insan fetotoksisitesini (azalmış renal fonksiyon, oligohidramnioz, kafatası kemikleşmesindegecikme) ve neonatal toksisiteyi (renal yetmezlik, hipotansiyon, hiperkalemi) indüklediğibilinmektedir (Bkz. Bölüm 5.3). Gebeliğin ikinci trimesterinden itibaren ADE inhibitörünemaruziyet olması durumunda, renal fonksiyon kontrolü ve kranial ultrason incelemesiönerilir.
Anneleri ADE inhibitörü kullanmış olan bebeklerin hipotansiyon, oligüri ve hiperkalemi açısından yakından izlenmesi gereklidir (Bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4). Plasentayı geçenlisinopril, peritoneal diyaliz ile yeni doğan bebeğin dolaşımından atılarak bi r miktar klinikfayda sağlar ve teorik olarak kan değişimi ile uzaklaştırılabilir.
13/22
Laktasyon dönemi
Lisinopril tabletin emzirme sırasında kullanımına dair bilgi olmadığı için, bu dönemde kullanılması önerilmez; özellikle yeni doğan bir bebeği ya da prematüre bir bebeğiemzirirken, emzirme döneminde daha iyi bir güvenlilik profiline sahip olduğu kanıtlanmışalternatif tedaviler tercih edilmelidir.
Üreme yeteneği / Fertilite
Veri bulunmamaktadır.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Araç ya da makine kullanırken, bazen baş dönmesi ya da yorgunluğun oluşabileceği dikkate alınmalıdır.
4.8. İstenmeyen etkiler
Lisinopril ve diğer ADE inhibitörleri ile tedavi sırasında aşağıdaki istenmeyen etkiler, belirtilen sıklıklarda gözlenmiştir: Çok yaygın (>%10), yaygın (>%1, < %10), yaygınolmayan (>0.1,< %1), seyrek (>0.01, %0.1), izole bildirimler dahil çok seyrek (<%0.01),bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Seyrek: Hemoglobinde azalma, hematokrit düzeyinde azalma.
Çok seyrek: Kemik iliği depresyonu, anemi, trombositopeni, lökopeni, nötropeni, agranülositoz (Bkz. Bölüm 4.4), hemolitik anemi, lenfadenopati, otoimmün hastalık.
Endokrin hastalıklar
Seyrek: Uygunsuz antidiüretik hormon salgılanması (SIADH)
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Çok seyrek: Hipoglisemi
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Baş dönmesi, baş ağrısı
Yaygın olmayan: Parestezi, vertigo, tat alma bozukluğu Seyrek: Mental konfüzyonBilinmiyor: Senkop
14/22
Psikiyatrik hastalıklar
Yaygın olmayan: Duygu-durum değişiklikleri, uyku bozuklukları Bilinmiyor: Depresif semptomlar
Kardiyak hastalıklar
Yaygın: Ortostatik etkiler (hipotansiyon dahil)
Yaygın olmayan: Yüksek riskli hastalarda muhtemelen aşırı hipotansiyona bağlı miyokard infarktüsü ya da serebrovasküler olay (Bkz. Bölüm 4.4), çarpıntı, taşikardi
Vasküler hastalıklar
Yaygın olmayan: Raynaud fenomeni.
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın: Öksürük Yaygın olmayan: Rinit
Çok seyrek: Bronkospazm, sinüzit, alerjik alveolit/eozinofilik pnömoni
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Diyare, kusma
Yaygın olmayan: Bulantı, karın ağrısı ve hazımsızlık Seyrek: Ağız kuruluğu
Çok seyrek: Pankreatit, intestinal anjiyoödem, hepati t- hepatoselüler ya da kolestatik sarılık ve karaciğer yetmezliği (Bkz. Bölüm 4.4)
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın olmayan: Döküntü, kaşıntı
Seyrek: Ürtiker, saç dökülmesi, psöriazis, aşırı duyarlılık/anjiyonörotik ödem: yüz, ekstremiteler, dudaklar, dil, glotis ve/veya larinkste anjiyonörotik ödem (Bkz. Bölüm 4.4.).Çok seyrek: Terleme, pemfigus, toksik epidermal nekroliz, Stevens-Johnson Sendromu,eritema multiforme, kütanöz psödolenfoma
Aşağıdakilerden birini ya da daha fazlasını iç erebilecek kompleks bir semptom bildirilmiştir: ateş, vaskülit, miyalji, artralji/artrit, pozitif antinükleer antikorlar (ANA),kırmızı kan hücresi sedimentasyon hızında (ESR) artış, eozinofili ve lökositoz, döküntü,ışığa duyarlılık ya da diğer dermatolojik belirtiler oluşabilir.
15/22
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın: Renal fonksiyonu bozukluğu Seyrek: Üremi, akut renal yetmezlikÇok seyrek: Oligüri/anüri
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Yaygın olmayan: Empotans Seyrek: Jinekomasti
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın olmayan: Yorgunluk, asteni
Araştırmalar
Yaygın olmayan: Kanda üre yükselmesi, serum kreatinin artışı, karaciğer enzimlerinde artış, hiperkalemi
Seyrek: Serum bilirubin artışı, hiponatremi
Klinik çalışmalardan elde edilen güvenlilik verileri lisinoprilin hipertansif pediyatrik hastalarda genellikle iyi tolere edildiğini ve bu yaş grubundaki güvenlilik profilininyetişkinlerde gözlenen ile benzer olduğunu düşündürmektedir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (
İnsanlarda doz aşımına dair sınırlı düzeyde veri mevcuttur. ADE inhibitörlerinin doz aşımına dair semptomlar arasında hipotansiyon, dolaşım şoku, elektrolit bozuklukları, renal yetmezlik,hiperventilasyon, taşikardi, çarpıntı, bradikardi, baş dönmesi, anksiyete ve öksürük yeralmaktadır.
Doz aşımı için önerilen tedavi intravenöz serum fizyolojik infüzyonudur. Hipotansiyon geliştiği takdirde, hasta şok pozisyonuna getirilmelidir. Mümkünse, anjiyotensin II infüzyonuve/veya intravenöz katekolaminlerle tedavi de düşünülebilir. Eğer ilaç yakın bir zamanda
16/22
alındıysa, lisinoprili vücuttan atmaya yönelik önlemler uygulanır (örneğin, kusma, gastrik lavaj, absorban madde ve sodyum sülfat uygulaması). Lisinopril genel dolaşımdanhemodiyaliz ile uzaklaştırılabilir (Bkz. Bölüm 4.4.). Tedaviye dirençli bradikardi içinpacemaker uygulaması endikedir. Yaşamsal belirtiler, serum elektrolit düzeyleri ve kreatininkonsantrasyonu sıkça izlenmelidir.
5. FARMAKOLOJIK ÖZELLIKLER5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri ATC Kodu: C09AA03
Etki mekanizması:
Lisinopril bir peptidil dipeptidaz inhibitörüdür. Anjiyotensin I'in vazokonstriktör peptid, anjiyotensin II'ye dönüşmesini katalize eden anjiyotensin dönüştürücü enzimi (ADE) inhibeeder. Anjiyotensin II ayrıca adrenal korteksten aldosteron salgısını da stimüle eder. ADE'nininhibisyonu anjiyotensin II konsantrasyonlarında azalmaya neden olup, vazopressöraktivitesinde ve aldosteron salgısında azalmaya yol açar; bu durum serum potasyumkonsantrasyonunda artışa neden olabilir.
Farmakodinamik etkiler
Lisinoprilin kan basıncını düşürme mekanizmasının primer olarak renin-anjiyotensin aldosteron sisteminin baskılanması olduğu düşünülmektedir; lisinopril düşük reninlihipertansiyona sahip hastalarda bile antihipertansif etki göstermektedir. ADE, bradikininindegradasyonuna yol açan bir enzim olan kininaz II ile özdeştir. Güçlü bir vazodilatör peptidolan bradikininin artmış düzeylerinin, lisinoprilin terapötik etkisinde rol oynayıp oynamadığıbilinmemektedir.
Klinik etkililik ve güvenlilik
Lisinoprilin kalp yetmezliğinde mortalite ve morbidite üzerindeki etkisi, yüksek dozla (günde bir kere 32.5 mg ya da 35 mg) düşük dozu (günde bir kere 2.5 mg ya da 5 mg)karşılaştırılarak çalışılmıştır. Sağ kalan hastalar için 46 aylık medyan takip süresi ile 3164hastada gerçekleştirilen bir çalışmada, yüksek doz lisinopril düşük doza kıyasla, tümnedenlere bağlı mortalite ve hospitalizasyon birleşik sonlanım noktasında %12'lik (p=0.002)risk azalması ve tüm nedenlere bağlı mortalite ve kardiyovasküler hospitalizasyonda(p=0.036) %8'lik risk azalması sağlamıştır. Tüm nedenlere bağlı mortalite (%8; p=0.128) vekardiyovasküler mortalitede (%10; p=0.073) risk azalması gözlenmiştir. Bir post-hoc
17/22
analizde, kalp yetmezliğine bağlı hospitalizasyon sayısı (p=0.002), düşük doza kıyasla yüksek doz lisinopril ile tedavi edilen hastalarda %24 azalmıştır. Yüksek ve düşük doz lisinopril iletedavi edilen hastalarda benzer semptomatik faydalar sağlanmıştır.
Çalışmanın sonuçları, yüksek ya da düşük doz lisinopril ile tedavi edilen hastaların genel advers olay profillerinin özellik ve sayı açısından benzer olduğunu göstermiştir. Hipotansiyonya da renal fonksiyonlarda değişim gibi ADE inhibisyonundan kaynaklanan öngörülebilirolaylar tedavi edilebilmiş ve nadiren tedavinin kesilmesine neden olmuştur. Öksürük düşükdoza kıyasla yüksek doz lisinopril ile tedavi edilen hastalarda daha nadir gözlenmiştir.
Bir akut miyokard infarktüsünü takiben 24 saat içerisinde tedavi uygulanan 19394 hastada, kontrole kıyasla, tek başına ya da kombinasyon halinde 6 hafta süresince uygulanan gliseriltrinitrat ve lisinoprilin etkilerini karşılaştırmak için 2x2 bir faktöriyel tasarım kullanılanGISSI-3 çalışmasında, lisinopril kontrole kıyasla mortalitede %11'lik, istatistiksel olarakanlamlı bir risk azalması sağlamıştır (2p=0.03). Gliseril trinitrat ile sağlanan risk azalmasıanlamlı olmamakla birlikte, lisinopril ve gliseril trinitrat kombinasyonu kontrole kıyaslamortalitede %17'lik anlamlı bir risk azalması sağlamıştır (2p=0.02). Önceden mortaliteaçısından yüksek riskli olarak tanımlanmış, yaşlı (70 yaş üzeri) ve kadınlardan oluşan altgruplarda, mortalite ve kardiyak fonksiyon birleşik sonlanım noktası için anlamlı bir faydagözlenmiştir. Yüksek riskli alt grupların yanı sıra, tüm hastalar için 6 ayda birleşik sonlanımnoktası, 6 hafta süresince lisinopril ya da lisinopril ve gliseril trinitrat kombinasyon tedavisiuygulananlar için anlamlı bir fayda göstererek, lisinopril için önleyici bir etki ortayakoymuştur. Tüm vazodilatör tedavilerinden bekleneceği üzere, lisinopril ile ilişkili olarakhipotansiyon ve renal fonksiyon bozukluğu insidansında artış görülse de, bu artışlarmortalitede orantılı bir yükselme ile ilişkili olmamıştır.
Mikroalbuminüri ile karakterize, yeni başlamış nefropatisi olan 335 hipertansif tip 2 diyabet hastasında, lisinoprili bir kalsiyum kanal blokörü ile karşılaştıran çift kör, randomize, çokmerkezli bir çalışmada, 12 ay süresince 10 mg ila 20 mg'lık dozda günde bir kere uygulananlisinopril sistolik/diyastolik kan basıncını 13/10 mmHg ve üriner albümin atılım oranını %40oranında azaltmıştır. Kan basıncında benzer bir azalma sağlayan kalsiyum kanal blokörünekıyasla, lisinopril üriner albümin atılım hızında anlamlı olarak daha fazla azalma göstererek,ADE inhibitörü etkisinin, kan basıncını düşürücü etkisine ilave olarak renal dokular üzerindedoğrudan bir mekanizma aracılığıyla mikroalbüminüriyi azalttığını ortaya koymuştur.Lisinopril tedavisi, glikozillenmiş hemoglobin (HbA1c) düzeyleri üzerinde anlamlı bir etkininoluşmaması ile gösterildiği üzere, glisemik kontrolü etkilememektedir.
18/22
Pediyatrik popülasyon
6 ila 16 yaş arası, hipertansiyonlu 115 pediyatrik hastayı kapsayan bir klinik çalışmada, 50 kg altındaki hastalar günde bir kere 0.625 mg, 2.5 mg ya da 20 mg lisinopril kullanmış ve 50 kgve üzerindeki hastalar ise günde bir kere 1.25 mg, 5 mg ya da 40 mg lisinopril kullanmıştır. 2haftanın sonunda, günde bir kere uygulanan lisinopril, 1.25 mg'ın üzerinde dozlardagösterilen tutarlı bir antihipertansif etkililik ile kan basıncını doza bağımlı bir şekildedüşürmüştür.
Bu etki, orta ve yüksek doz lisinopril tedavisinde kalmaya randomize edilenlere kıyasla plaseboya randomize edilen hastalarda diyastolik basıncın 9 mm Hg daha fazla yükseldiği birgeri çekme fazı ile doğrulanmıştır. Lisinoprilin doza bağımlı antihipertansif etkisi çeşitlidemografik alt gruplar arasında tutarlılık sergilemiştir: yaş, Tanner evresi, cinsiyet ve ırk.
5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
Lisinopril oral yoldan etkili, sülfidril içermeyen bir ADE inhibitörüdür.
Emilim:
Oral lisinopril uygulamasını takiben, akut miyokard infarktüsü olan hastalarda doruk serum konsantrasyonlarına ulaşma süresinde biraz uzama eğilimi olsa da, doruk serumkonsantrasyonları yaklaşık 7 saat içerisinde gözlenmektedir.
İdrardan geri kazanıma dayalı olarak, hastalar arasında %6-60 oranında bir değişkenlik görülmek üzere, çalışılan doz aralığında (5-80 mg) lisinoprilin ortalama emilim miktarıyaklaşık %25'dir. Mutlak biyoyararlanım kalp yetmezliği olan hastalarda yaklaşık %16oranında azalmaktadır. Lisinoprilin emilimi besinlerden etkilenmemektedir.
Dağılım ve biyotransformasyon:
Lisinopril, dolaşımdaki anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) dışında, serum proteinlerine bağlanır gibi görünmemektedir. Sıçanlarda gerçekleştirilen çalışmalar lisinoprilin kan-beyinbariyerini az miktarda geçtiğini göstermektedir.
Eliminasyon:
Lisinopril metabolize olmaz ve idrardan tamamen değişmemiş olarak atılır. Çoklu doz uygulamasında, lisinoprilin etkili birikim yarı ömrü 12.6 saattir. Lisinoprilin sağlıklıgönüllülerde klerensi yaklaşık 50 ml/dakika'dır. Azalan serum konsantrasyonları, ilaçbirikimine katkıda bulunmayan, uzamış bir terminal faz sergilemektedir. Bu terminal fazmuhtemelen ADE'e doyurulabilir bir bağlanmayı temsil etmekte olup, dozla orantılı değildir.
19/22
Hastalardaki karakteristik özellikler
Hepatik yetmezlik
Sirozlu hastalarda gözlenen karaciğer fonksiyonu bozukluğu, azalmış klerens nedeniyle, sağlıklı gönüllülere kıyasla, lisinopril emiliminde azalma (idrarda geri kazanma ile tayinedildiği üzere yaklaşık %30), fakat maruziyette artış (yaklaşık %50) ile sonuçlanmaktadır.
Renal yetmezlik
Renal fonksiyon bozukluğu, böbreklerden atılan lisinoprilin eliminasyonunu azaltmakla birlikte, bu azalma yalnızca glomerüler filtrasyon hızı 30 ml/dakika'nın altında olduğundaklinik önem kazanmaktadır. Hafif ila orta dereceli renal yetmezlikte (kreatinin klerensi: 3080 ml/dak.), ortalama EAA yalnızca %13 artarken, şiddetli renal yetmezlikte (kreatininklerensi:5-30 ml/dak) ortalama EAA'da 4.5 misli bir artış gözlenmiştir.
Lisinopril diyaliz ile atılabilir. 4 saatlik hemodiyaliz sırasında, plazma lisinopril konsantrasyonları, 40 ila 55 ml/dak arası bir diyaliz klerensiyle ortalama %60 azalmıştır.
Kalp yetmezliği:
Kalp yetmezliği olan hastalar sağlıklı gönüllülere kıyasla (EAA'de ortalama %125'lik bir artış) daha yüksek bir lisinopril maruziyetine sahiptir, fakat lisinoprilin idrarda gerikazanımına dayalı olarak, sağlıklı gönüllülere kıyasla yaklaşık %16'lık bir emilim azalmasıgörülür.
Pediyatrik popülasyon:
Lisinoprilin farmakokinetik profili, 30 ml/dak/1.73m 'lik bir GFR'ye sahip, 6 ila 16 yaş arası, 26 pediyatrik hipertansif hastada incelenmiştir. 0.1 ila 0.2 mg/kg'lık dozlardan sonra,lisinoprilin kararlı durum doruk plazma konsantrasyonları 6 saat içerisinde gözlenmiş veidrarda geri kazanıma dayalı emilim miktarı yaklaşık %28 bulunmuştur.
Bu değerler daha önce yetişkinlerde elde edilenlere benzerdir. Bu çalışmada çocuklarda gözlenen EAA ve Cmaks değerleri yetişkinlerde gözlenenlerle uyumlu bulunmuştur.
Yaşlılar
Yaşlı hastalar genç gönüllülere kıyasla daha yüksek kan düzeyi ve plazma konsantrasyon zaman eğrisi altında kalan alan için daha yüksek değerlere sahiptir (yaklaşık %60 artmış).
20/22
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Preklinik veriler konvansiyonel genel farmakoloji, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite ve karsinojenik potansiyel çalışmalarına dayalı olarak insanlar için özel bir tehlike ortayakoymamaktadır. Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörlerinin, sınıf olarak, geç fetüsgelişimi üzerinde advers etkileri indükleyerek, özellikle kafatasını etkilemek üzere, konjenitaletkilere ve fetus ölümüne neden olduğu gösterilmiştir. Fetotoksisite, rahim içi büyümegecikmesi ve açık duktus arteriozus da bildirilmiştir. Bu gelişimsel anomalilerin, kısmenADE inhibitörlerinin fetus renin-anjiyotensin sistemi üzerindeki doğrudan etkisine ve kısmende maternal hipotansiyondan kaynaklanan iskemi ile fetus-plasenta kan akışındaki ve fetusagiden oksijen/besin maddesi miktarındaki azalmalara bağlı olduğu düşünülmektedir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Mannitol
Laktoz
Nişasta
Prejelatinize Nişasta Magnezyum stearat (E572)
Kırmızı demir oksit (E172)
Sarı demir oksit (E172)
6.2. Geçimsizlikler
Geçerli değil.
6.3. Raf ömrü
24 aydır.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
30°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
Karton kutu içerisinde bulunan 28 tabletlik Al/PVC blister ambalajda.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller "Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği" ve "Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği"'ne uygunolarak imha edilmelidir.
21/22
7. RUHSAT SAHİBİ
Ad : Biofarma İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Adres : Akpınar Mah. Osmangazi Cad. No:156 Sancaktepe / İstanbulTelefon : (0216) 398 10 63 - 4 hatFaks :(0216)419 27 80
8. RUHSAT NUMARASI
189/92
9. İLK RUHSAT TARİHİ/ RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 14.01.1999 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
22/22