KISA ÜRÜN BİLGİSİ1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
PALUXON 40 mg film tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her tablet 40 mg paroksetine eşdeğerde 44,4 mg paroksetin hidroklorür içerir.
Yardımcı maddeler:
Mannitol 144,0 mg
Sodyum nişasta glikolat (Tip A) 12,0 mg
Diğer yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film tablet
Beyaz, yuvarlak, baskıya duyarlı, çentikli tablet, PX 40 baskılı film tablet.
Çentiğin amacı tabletin eşit dozlara bölünmesi içindir. Böylece tablet 20 mg'lık eşit yarımlara bölünebilir.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER4.1. Terapötik endikasyonlarYetişkinlerDepresyon:
Tepkisel ve şiddetli depresyon ve anksiyetenin eşlik ettiği depresyon dahil olmak üzere tüm depresyon tiplerine ait semptomların tedavisinde endikedir. Başlangıçta yeterli cevapalınmasını takiben PALUXON ile tedaviye yeterli süre devam edilmesi depresyonuntekrarlanmasını önlemede etkilidir.
Anksiyete bozuklukları:
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) semptomlarının tedavisi ve tekrarlamasının önlenmesi. Agorafobi ile birlikte veya agorafobi olmaksızın Panik Bozukluğu semptımlarının tedavisi vetekrarlamasının önlenmesi.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu/Sosyal Fobi tedavisi.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu semptomlarının tedavisi ve tekrarlanmasının önlenmesi.
Post Travmatik Stres Bozukluğu tedavisi.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji:
Depresyon:
Tavsiye edilen günlük doz 20 mg'dır. Bazı hastalarda dozu artırmak gerekebilir. Doz, hastanın cevabına göre, kademeli olarak günde 10 mg'lık artışlar ile günde maksimum 50 mg'ayükseltilebilir.
1 / 16
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB):
Tavsiye edilen günlük doz 40 mg'dır. Hastalarda tedaviye günde 20 mg ile başlanmalıdır ve doz haftada bir 10 mg/gün şeklinde artışlar ile yükseltilebilir. Bazı hastalar günlük dozunmaksimum 60 mg olana kadar artırılmasından fayda sağlar.
Panik Bozukluk:
Tavsiye edilen günlük doz 40 mg'dır. Hastalarda tedaviye günde 10 mg ile başlanmalıdır ve doz hastanın cevabına göre haftada bir 10 mg/gün şeklinde artışlar ile yükseltilebilir. Bazıhastalar günlük dozun günde maksimum 60 mg olana kadar artırılmasından fayda sağlar.Genelde bilindiği üzere, panik bozukluğun tedavisinin erken dönemlerinde paniksemptomatolojisinin kötüleşme potansiyeli vardır; bu yüzden başlangıç dozunun düşük olmasıtavsiye edilmektedir.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu/Sosyal Fobi:
Tavsiye edilen günlük doz 20 mg'dır. 20 mg'lık doza cevap vermeyen hastalarda gerektiğinde 10 mg'lık doz artırımları yararlı olabilir; günlük doz maksimum 50 mg olana kadar artırılabilir.Doz değişiklikleri en az 1 haftalık aralıklarla yapılmalıdır.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu:
Tavsiye edilen günlük doz 20 mg'dır. 20 mg'lık doza cevap vermeyen hastalarda gerektiğinde 10 mg'lık doz artırımları yararlı olabilir; doz, hastanın yanıtına göre maksimum günde 50 mg'akadar arttırılabilir.
Post Travmatik Stres Bozukluğu:
Tavsiye edilen günlük doz 20 mg'dır. 20 mg'lık doza cevap vermeyen hastalarda gerektiğinde 10 mg'lık doz artırımları yararlı olabilir; doz, hastanın yanıtına göre günde maksimum 50 mg'akadar artırılabilir.
Uygulama sıklığı ve süresi:
Tüm antidepresan ilaçlarda olduğu gibi, doz tedaviye başlanmasından sonraki ilk iki ila üç hafta içinde gözden geçirilmeli ve daha sonrasında klinik olarak uygun görüldüğü şekildeayarlanmalıdır.
Hastalar semptomlardan kurtulduklarından emin olana dek yeterli bir süre tedaviye devam ermelidir. Bu süre depresyon için aylarca, obsesif kompülsif bozukluk (OKB) ve panikbozukluk için daha da uzun olabilir. Birçok psikoaktif ilaçta olduğu gibi, ilacın anikesilmesinden kaçınılmalıdır
(bkz.
Özel kullanım uyarıları ve önlemleri ve İstenmeyen etkiler).
PALUXON tedavisinin kesilmesi:
Diğer psikoaktif ilaçlarda da olduğu gibi, genel olarak tedavinin aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır
(bkz.
Özel kullanım uyarıları ve önlemleri ve İstenmeyen etkiler). Azaltılan dozrejimi ile ilgili son klinik çalışmalar, 1 hafta aralıklarla günde 10 mg'lık doz azaltılmasınıiçermektedir. 20 mg/gün dozuna ulaşıldığında, hastalar tedavinin kesilmesinden önce 1 haftabu dozla devam etmiştir. Eğer doz azaltımı veya tedavinin sonlandırılmasına bağlı tolereedilmeyen semptomlar görülürse, önceden reçete edilen doza geri dönülmesi düşünülebilir.Sonrasında, doktor doz azaltımına daha kademeli olarak devam edebilir.
Uygulama şekli:
Oral kullanım içindir.
PALUXON'un günde bir defa sabahları yemekle birlikte alınması tavsiye edilir.
Tabletler çiğnenmeden yutulmalıdır.
2 / 16
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Şiddetli böbrek bozukluğu (kreatinin klerensi <30 ml/dak) veya karaciğer bozukluğu olan hastalarda paroksetinin plazma konsantrasyonunda artışlar meydana gelebilir. Tavsiye edilengünlük doz 20 mg'dır. Doz artırımı gerekliyse aralığın alt sınırına kadar olmalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
PALUXON 18 yaş altındaki çocuklar ve adolesanlarda endike değildir (
bkzGeriyatrik popülasyon:
Yaşlı hastalarda paroksetinin plazma konsantrasyonunda artış görülür. Tedaviye yetişkinler için saptanan başlangıç dozunda başlanmalıdır ve haftada bir 10 mg/gün şeklinde artışlar halindehastanın cevabına göre günde maksimum 40 mg'a kadar artırılabilir.
4.3. Kontrendikasyonlar
Paroksetine veya ilacın bileşimindeki maddelerden herhangi birine aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır.
PALUXON, monoaminoksidaz (MAO) inhibitörleri (seçici olmayan geri dönüşlü MAO inhibitörü bir antibiyotik olan linezolidi ve metiltiyoninium klorürü (metilen mavisi) dekapsayan) ile birlikte veya MAO inhibitör tedavisinin kesilmesini takip eden 2 hafta içindekullanılmamalıdır. Benzer şekilde, PALUXON ile tedavinin kesilmesini takip eden 2 haftaiçinde MAO inhibitörü kullanılmamalıdır
(bkz.
Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğeretkileşim şekilleri).
PALUXON tiyoridazin ile birlikte kullanılmamalıdır; çünkü CYP450 2D6 hepatik enzimini inhibe eden diğer ilaçlarda olduğu gibi paroksetin, tiyoridazinin plazma düzeyleriniyükseltebilir (
bkz
. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).
Tiyoridazin tek başına kullanıldığında, 'torsades de pointes' gibi ciddi ventriküler aritminin eşlik ettiği QT aralığının uzamasına ve ani ölüme yol açabilir.
PALUXON, pimozid ile kombinasyon şeklinde kullanılmamalıdır (
bkz4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavininbaşlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerindehastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranışdeğişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedaviedicilerce yakinen izlenmesi gereklidir.
PALUXON'un çocuklar ve 18 yaş altındaki adolesanlarda kullanımı endike değildir.
3 / 16
Çocuklar ve adolesanlar (18 yaş altı):
Antidepresanlarla tedavi, Majör Depresif Bozukluğu (MDB) ve diğer psikiyatrik bozuklukları olan çocuklar ve adolesanlarda, intihar düşüncesi ve davranışı riskinde artış ile ilişkilidir.Çocuklar ve adolesanlarda PALUXON ile yapılan klinik çalışmalarda, intihara ilişkin adversolaylar (intihar teşebbüsü ve intihar düşüncesi) ve düşmanca duygular (başlıca; agresyon, tersdavranış ve öfke) plaseboya nazaran paroksetin ile tedavi edilen hastalarda daha sıklıklagözlenmiştir
(bkz.
İstenmeyen etkiler).
Çocuklar ve adolesanlarda büyüme, olgunlaşma, bilişsel ve davranışsal gelişimle ilgili uzun süreli güvenlilik verileri yoktur.
Yetişkinlerde klinik kötüleşme ve intihar riski:
Özellikle MBD'si olan genç yetişkinler, PALUXON tedavisi süresince intihar davranışı açısından artan risk altındadırlar. Psikiyatrik bozukluğu olan yetişkinlerde yapılan plasebokontrollü çalışmaların analizleri, paroksetin ile tedavi edilen genç yetişkinlerde (18-24yaşlarındakini tanımlar) plaseboya kıyasla, daha yüksek intihar davranışı sıklığıgöstermektedir. (17/776 [%2.19]'a karşı 5/542 [%0.92]), ancak bu farklılık istatistiksel olarakanlamlı değildir. Daha büyük yaş gruplarında (25-64 yaş arası ve yaş > 65) böyle bir artışgörülmemiştir. MDB'li yetişkinlerde (her yaş) paroksetin ile tedavi edilen hastalarda, plaseboyakıyasla intihar davranışı sıklığında istatistiksel olarak anlamlı artış vardır (11/3455 [%0.32]'yekarşı 1/1978 [%0.05]; tümü intihar girişimi vakasıdır). Bununla birlikte, bu girişimlerin büyükçoğunluğu 18-30 yaş arası daha genç yetişkinlerde gerçekleşmiştir (11'in 8'i). Bu MDB verileri,diğer tüm psikiyatrik bozukluğa karşılık daha genç yaştaki yetişkin popülasyonda gözlenensıklık artışının 24 yaşın ötesine uzayabileceğini göstermektedir.
Depresyondaki hastalarda antidepresan tedavi alıp almadığından bağımsız olarak depresif semptomlarının kötüleşmesi ve/veya intihar düşüncesi ve davranışları (intihar eğilimi) ortayaçıkabilir. Bu risk anlamlı iyileşme oluncaya kadar devam eder. Genel klinik pratik, tümantidepresan tedavilerinde iyileşmenin erken dönemlerinde intihar riskinin artabileceğinigöstermiştir. Paroksetinin kullanıldığı diğer psikiyatrik durumlar da intihar davranış riskindeartış ile ilişkilidir ve bu durumlar MDB ile birlikte de bulunabilir. Bununla birlikte hikayesindeintihar davranışı veya düşüncesi olan hastalar, genç erişkinler, tedavi başlamadan önce belirliderecede intihar düşüncesi taşıyan hastalar intihar düşüncesi ve intihar teşebbüsü bakımındandaha fazla risk taşırlar. Bütün hastalar tedavi süresince, özellikle de tedavi sürecininbaşlangıcında veya doz değişim artış ya da azalma zamanlarında klinik kötüleşme (yenisemptomların gelişimi dahil) ve intihar yönünden gözlenmelidir.
Hastalar (ve hasta ile ilgilenen bakıcılar), durumlarında herhangi bir kötüleşme olup olmadığı (yeni semptomların gelişmesi dahil) ve/veya intihar fikri/davranışı veya kendine zarar vermedüşüncesi ortaya çıkıp çıkmadığını konusunda izlenmeleri gerektiği ve bu semptomlar varsahemen tıbbi yardım aramaları konusunda uyarılmalıdır. Ajitasyon, akatizi veya mani gibisemptomların altta yatan hastalık veya ilaç tedavisiyle ilişkili olabileceği göz önündebulundurulmalıdır
(bkz.
Akatizi, Mani ve Bipolar Hastalık, İstenmeyen etkiler).
Klinik olarak kötüleşen (yeni semptomların gelişmesi dahil) ve/veya intihar düşüncesi/davranışı ortaya çıkan hastalarda ve özellikle bu semptomlar şiddetliyse, anidenbaşlamışsa veya hastanın mevcut semptomlarının bir parçası değilse, ilacı kesme olasılığı dadahil tedavi rejiminin değiştirilmesi düşünülmelidir.
4 / 16
Akatizi:
Nadiren, paroksetin veya diğer SSRI'ların kullanımı, akatizi gelişimi ile ilişkilidir; bu, içten gelen bir huzursuzluk duygusu ve sübjektif huzursuzluğa eşlik eden yerinde oturamama veyaayakta hareketsiz duramama gibi psikomotor ajitasyon ile karakterizedir. Tedavinin ilk bir kaçhaftasında daha fazla görülmektedir.
Serotonin Sendromu/Nöroleptik Malign Sendrom:
Ender durumlarda serotonin sedromu gelişimi veya nöroleptik malign sendrom benzeri olaylar paroksetin tedavisiyle ilişkili olarak, özellikle diğer serotonerjik ve/veya nöroleptik ilaçlarlakombinasyon şeklinde kullanıldığında görülebilir. Bu sendromlar pontansiyel olarak yaşamıtehdit edici durumlara yol açabileceğinden, eğer bu gibi durumlar (hipertermi, rijidite,myoklonüs, vital bulguların olası hızlı dalgalanmalarıyla birlikte seyreden otonomikdengesizlik, konfüzyon, irritabilite, deliryum ve komaya ilerleyen aşırı ajitasyonu içeren mentaldurum değişiklikleri gibi semptom kümeleriyle karakterize) oluşursa paroksetin ile tedavikesilmeli, destekleyici semptomatik tedavi başlanmalıdır. Serotonerjik sendrom riskinden ötürüparoksetin serotonin öncü maddeleri (L-triptofan, oksitriptan gibi) ile kombinasyon şeklindekullanılmamalıdır
(bkz.
Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).
Mani ve Bipolar Bozukluk:
Majör depresif epizot bipolar bozukluğun ilk şekli olabilir. Genel olarak (kontrollü çalışmalarda saptanmamışsa da) bu epizotların yalnız başına antidepresan ile tedavisinin bipolar bozuklukriski altındaki hastalarda karma/manik epizotun ortaya çıkma olasılığını artırabildiğidüşünülmektedir. Antidepresan ile tedaviye başlamadan önce hastalar bipolar bozukluk riskialtında olup olmadıkları bakımından uygun şekilde taranmalıdır. Bu taramalar aile öyküsündeintihar, bipolar bozukluk ve depresyon dahil hastanın ayrıntılı psikiyatrik öyküsünü içermelidir.Paroksetinin bipolar depresyon tedavisinde kullanımı onaylanmamıştır. Tüm antidepresanlardaolduğu gibi, paroksetin mani hikayesi olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Tamoksifen:
Bazı çalışmalar tamoksifenin etkinliğinin, meme kanseri nüksü/mortalite açısından değerlendirildiğinde, paroksetin ile birlikte reçetelendirildiğinde paroksetinin irreversiblCYP2D6 inhibisyonunun bir sonucu olarak azalabileceğini göstermiştir
(bkz.
Etkileşimler).Bu risk uzun süreli birlikte uygulamalarda artabilir. Tamoksifen meme kanseri tedavisinde veyaönlenmesinde kullanıldığında, reçetelendiren hekimler CYP2D6 inhibisyonu düşük olan veyaolmayan alternatif antidepresanlar ile birlikte kullanımı değerlendirmelidir.
Kemik kırığı:
SSRI'ların da dahil olduğu bazı antidepresanlara maruz kalmaya bağlı olarak kemik kırığı riski ile ilgili yapılan epidemiyolojik çalışmalarda, ilaç kullanımı ile kırıklar arasında bir bağlantıolduğu rapor edilmiştir. Kırık riski tedavi sırasında ortaya çıkmaktadır, tedavinin ilkaşamalarında en yüksek orandadır. Paroksetin ile tedavi edilen hastaların takibi sırasında, kırıkriski göz önünde bulundurulmalıdır.
Monoaminoksidaz İnhibitörleri:
Paroksetin ile tedaviye MAO inhibitörleriyle tedavinin kesilmesinden en az 2 hafta sonra dikkatle başlanmalıdır ve paroksetin dozu optimal yanıta ulaşıncaya kadar aşamalı olarakartırılmalıdır
(bkz.
Diğer Tıbbi Ürünler ile Etkileşimler ve Diğer Etkileşim Şekilleri).
5 / 16
Böbrek/karaciğer yetmezliği:
Şiddetli böbrek yetmezliği veya karaciğer yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır (
bkz.
Pozoloji ve uygulama şekli).
Diyabet:
Diyabet hastalarında bir SSRI ile tedavi glisemik kontrolü değiştirebilir. İnsülin ve/veya oral hipoglisemik ilacın dozunun ayarlanması gerekebilir.
Epilepsi:
Diğer antidepresanlarda olduğu gibi, epilepsi hastalarında PALUXON kullanılırken dikkatli olunmalıdır.
Nöbetler:
PALUXON ile tedavi edilen hastalarda nöbetlerin meydana gelme sıklığı
%
0.1'den azdır. Nöbet gelişen hastalarda PALUXON kullanımı kesilmelidir.
Elektrokonvülsif tedavi (EKT):
PALUXON'un EKT ile birlikte uygulanması hakkında klinik deneyim kısıtlıdır.
Glokom:
Diğer SSRI'larda olduğu gibi, PALUXON midriyazise neden olabilir ve dar açılı glokom hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.
Hiponatremi:
Hiponatremi, başlıca yaşlılarda olmak üzere nadiren rapor edilmiştir. Paroksetinin kesilmesinden sonra ise genelde geriye dönmüştür.
Kanama:
PALUXON tedavisini takiben deri ve mukoz membran kanamaları (gastrointestinal ve jinekolojik kanamalar dahil) bildirilmiştir. Bu nedenle kanamaya eğilimi olduğu bilinen veyapredispozan faktörleri olan hastalarda PALUXON, kanama riskini artıran ilaçlarla birliktekullanılırken dikkatli olunmalıdır.
Kardiyak bozukluklar:
Kardiyak hastalıkları olan hastaların tedavisinde dikkatli olunmalıdır.
Yetişkinlerde paroksetin tedavisinin kesilmesi ile görülen semptomlar:
Yetişkinlerdeki klinik çalışmalarda; paroksetin ile tedavi edilen hastaların %30'unda ve plasebo ile tedavi edilen hastaların %20'sinde tedavinin kesilmesi ile birlikte advers etkiler meydanagelmiştir. Kesilme semptomlarının oluşumu, bağımlılık yapan ilaçlar veya suistimal edilenmaddelerde olduğu gibi değildir.
Sersemlik hali, duygusal rahatsızlıklar (parestezi ve elektrik şoku duygusu ve kulak çınlaması dahil), uyku bozuklukları (yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiteye, bulantı, titreme,konfüzyon, terleme, baş ağrısı ve diyare bildirilmiştir. Bunlar genellikle hafif veya ortaşiddettedir, ancak bazı hastalarda şiddetli olabilir. Semptomlar genellikle tedavinin kesilmesinitakiben ilk birkaç günde görülür; çok nadiren yanlışlıkla bir dozu kaçıran hastalarda da böylesemptomlar bildirilmiştir. Genellikle kendiliğinden ve iki hafta içinde düzelirse de bazıkişilerde daha uzun sürebilir (2-3 ay veya daha uzun). Bu nedenle paroksetin tedavisi kesilirken
6 / 16
doz, yavaş yavaş, hastanın gereksinmesine göre birkaç hafta veya aylık sürelerde azaltılmalıdır
(bkz.
Pozoloji ve Uygulama Şekli; PALUXON tedavisinin kesilmesi).
Çocuklar ve adolesanlarda paroksetin tedavisinin kesilmesi ile görülen semptomlar:
Çocuklar ve adolesanlardaki klinik çalışmalarda; paroksetin ile tedavi edilen hastaların %32'sinde ve plasebo ile tedavi edilen hastaların %24'ünde tedavinin kesilmesi ile adversetkiler meydana gelmiştir. Paroksetin kesilmesi ile birlikte hastaların en az %2'sinde bildirilenve plasebo ile bildirilenin en az iki katı oranda gelişen olaylar şunlardır: Emosyonel dengesizlik(intihar fikri, intihara teşebbüs, duygu durum değişiklikleri ve ağlamaklı olma hali dahil),sinirlilik, baş dönmesi, bulantı ve karın ağrısı
(bkz.
İstenmeyen etkiler).
Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol'den (23 mg) daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında “sodyum içermez”. Dozu nedeniyle herhangi bir uyarı gerekmemektedir.
Bu tıbbi ürün mannitol içerir, ancak dozu nedeniyle herhangi bir uyarı gerekmemektedir.
4.5. Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Serotonerjik ilaçlar:
Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörü (SSRI), Selektif Serotonin/Norepinefrin Geri Alım İnhibitörü (SNRI) grubu ilaçların, migren baş ağrısı olanlarda, 5-Hidroksitripamin reseptöragonisti ile birlikte kullanımı serotonerjik sendroma neden olabilir.
Eğer serotonerjik ilaçlar (L-triptofan, triptanlar, tramadol, SSRI'lar, lityum, fentanil ve St. John's Wort
bitkisi-Hypericum Perforatum(bkz.
Kontrendikasyonlar).
Pimozid:
Tek düşük doz pimozidin (2 mg) paroksetin ile birlikte verildiği bir çalışmada pimozid düzeylerinin arttığı gösterilmiştir. Bu olay paroksetinin bilinen CYP2D6 inhibitör özellikleri ileaçıklanmaktadır. Pimozidin dar terapötik indeksinden ötürü ve QT aralığını uzattığıbilindiğinden, PALUXON ile pimozidin birlikte kullanımı kontrendikedir
(bkz.
Kontrendikasyonlar).
İlaç metabolize eden enzimler:
PALUXON'un metobolizması ve farmakokinetiği ilaç metabolize eden enzimleri indükleyen veya inhibe eden ilaçlardan etkilenebilir.
PALUXON bilinen bir ilaç metabolize eden enzim inhibitörü ile beraber verilecekse, doz aralığının alt sınırındaki dozlarda verilmesine dikkat edilmelidir. Bilinen bir ilaç metabolizeeden enzim indükleyicisi (ör. karbamazepin, rifampisin, fenobarbital, fenitoin) ile beraberverilirken PALUXON için herhangi bir başlangıç dozu ayarlanmasına gerek yoktur. Sonradanyapılacak herhangi bir doz ayarlaması klinik etki (tolerabilite ve etkililik) ile yönlendirilmelidir.
Fosamprenavir/ritonavir:
Fosamprenavir/ritonavir ile paroksetinin birlikte verilmesi paroksetin plazma düzeylerini anlamlı derecede azaltır. Herhangi bir doz ayarlaması klinik etki (tolerabilite ve etkililik) ileyönlendirilmelidir.
7 / 16
Prosiklidin:
Paroksetinin günlük uygulaması prosiklidin plazma düzeylerini anlamlı ölçüde artırır. Eğer antikolinerjik etkiler görülürse prosiklidin dozu azaltılmalıdır
Antikonvülzanlar: Karbamazepin, fenitoin, sodyum valproat
Bunların epileptik hastalarda PALUXON ile birlikte kullanımı, farmakokinetik/farmakodinamik profilde herhangi bir etki yapmamıştır.
Nöromüsküler Blokerler:
SSRI'lar plazma kolinesteraz aktivitesini azaltıp, mivakuryum ve suksametonyumun nöromüsküler bloke edici etkisinin uzamasına yol açabilir.
Paroksetinin CYP2D6 inhibitör potensi:
SSRI'ları da içeren diğer antideprasanlarda olduğu gibi, paroksetin hepatik sitokrom P450 enzimi CYP2D6'yı inhibe eder. CYP2D6 inhibisyonu, birlikte uygulanan ve bu enzim ilemetabolize olan ilaçların plazma konsantrasyonlarının artmasına yol açabilir. Bunlar, bazıtrisiklik antideprasanlar (ör. amitriptilin, nortriptilin, imipramin ve desipramin), fenotiyazingrubu nöroleptikler (ör. perfenazin ve tiyoridazin), risperidon, atomoksetin, bazı Tip1c grubuantiaritmikler (ör. propafenon ve flekainid) ve metoprololdur.
Endoksifen, tamoksifenin önemli bir aktif metabolitidir; CYP2D6 tarafından üretilir ve tamoksifenin etkinliğine belirgin derecede katkı sağlar. Paroksetin tarafından CYP2D6'nınirreversibl inhibisyonu endoksifenin plazma konsantrasyonlarını düşürür (Uyarılar ve Önlemlerkısmına bakınız).
CYP3A4:
Paroksetin ve sitokrom CYP3A4 için substrat olan terfenadinin kararlı durum koşullarında birlikte uygulandığı bir
in vivoin vivo
etkileşim çalışması ise, paroksetininalprazolam farmakokinetiği üzerine etkisi olmadığını göstermiştir. Paroksetinin terfenadin,alprazolam ve CYP3A4 substratı olan diğer ilaçlarla birlikte uygulanmasının herhangi birtehlike yaratması beklenmemektedir.
Klinik çalışmalar, paroksetinin emilim ve farmakokinetiğinin besinler, antasidler, digoksin ve propranololdan etkilenmediği veya sadece marjinal düzeyde (ör: doz rejiminde hiçbir değişiklikgerektirmeyecek düzeyde) gıda, antasitler, digoksin ve propranololden etkilendiğinigöstermiştir.
Alkol:
Paroksetin alkolün yol açtığı zihinsel ve motor becerilerdeki bozukluğu artırmaz, ancak PALUXON ve alkolün birlikte kullanılması tavsiye edilmemektedir.
Oral antikoagulanlar:
Paroksetin ve oral antikoagulanlar arasında farmakodinamik bir etkileşim ortaya çıkabilir. Paroksetin ve oral antikoagulanların eşzamanlı kullanımı antikoagulan aktivite ve hemorajikrisk artışına yol açabilir. Bu nedenle, paroksetin oral antikoagulanlarla tedavi edilen hastalardadikkatli kullanılmalıdır
(bkz.
bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
8 / 16
NSAİİ, asetilsalisilik asit ve diğer antitrombosit ilaçlar:
Paroksetin ve NSAİİ, asetilsalisilik asit arasında farmakodinamik bir etkileşim ortaya çıkabilir. Paroksetin ve NSAİİ, asetilsalisilik asit eşzamanlı kullanımı hemorajik risk artışına yol açabilir
(bkz.
bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
SSRI kullanan hastalara eşzamanlı oral antikoagulan, trombosit fonksiyonlarını etkilediği ya da kanama riski artışı ile ilişkili olduğu bilinen ilaçlar (örn. klozapin gibi atipik antipsikotikler,fenotiazin, çoğu TSA, asetilsalisilik asit, NSAİİ, COX-2 inhibitörleri) kullanırken ya da kanamabozukluğu olan veya kanamaya neden olabilecek durumlarda dikkatli olunması önerilmektedir.
Özel popülasyona ilişkin ek bilgiler
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi: D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadııılar/Doğııııı Kontrolü (Kontrasepsiyon)
Paroksetin'in doğurganlık üzerine etkisi olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır.
Yine de çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.
Gebelik dönemi
İlacı reçete edecek hekimler, gebe kalmayı planlayan kadınlarda alternatif tedavi seçeneğini değerlendirmeli ve sadece potansiyel faydası olası riskten fazla ise PALUXON tedavisinivermelidir.
Paroksetin'in gebelik ve/veya fetüs/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır.
PALUXON gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Hayvan çalışmalarında teratojenik veya selektif embriyotoksik etki gözlenmemiştir.
İlk trimesterde antidepresan ilaç kullanımına maruz kalmayı takiben gebelik sonuçlarının araştırıldığı son epidemiyolojik çalışmalarda; paroksetin kullanımı ile ilişkili konjenitalmalformasyonların, özellikle de kardiyovasküler olanların (ör. ventriküler ve atriyal septaldefektler) riskinde artış bildirilmiştir. Veriler maternal paroksetine maruz kalmayı takiben,kardiyovasküler kusuru olan bebek sahibi olma riskinin yaklaşık 1/50 olduğunu göstermektedir.Genel popülasyon ile karşılaştırıldığında böyle kusurlar için beklenen oran yaklaşık 1/100'dür.İlacı reçete edecek hekimler, gebe kadınlar veya gebe kalmayı planlayan kadınlarda alternatiftedavi seçeneğini değerlendirmeli ve sadece potansiyel faydası olası riskten fazla isePALUXON tedavisini vermelidir. Gebe bir kadında PALUXON tedavisine son verme kararıalınmışsa, ilacı veren hekim, “Pozoloji ve uygulama şekli - PALUXON tedavisinin kesilmesive Özel kullanım uyarıları ve önlemleri - Yetişkinlerde paroksetin tedavisinin kesilmesi ilegörülen semptomlar” bölümlerine başvurmalıdır.
Paroksetin veya diğer SSRI'lara maruz kalan gebe kadınlarda erken doğum bildirilmiştir; ancak ilaç tedavisiyle aralarında neden-sonuç ilişkisi saptanmamıştır.
Gebeliğin son safhalarına kadar paroksetin kullanılmış ise yeni doğanlar gözlem altında tutulmalıdır; çünkü gebeliğin üçüncü trimesterinin sonunda paroksetine veya diğer SSRI'laramaruz kalan yeni doğanlarda komplikasyonlar bildirilmiştir. Ancak, ilaç tedavisi ile neden-
9 / 16
sonuç ilişkisi saptanmamıştır. Bildirilen klinik bulgular şunlardır: solunum güçlüğü, siyanoz, apne, nöbetler, ısı dengesizliği, beslenmede zorluk, kusma, hipoglisemi, hipertoni, hipotoni,hiperrefleksi, titreme, sinirlilik, irritabilite, letarji, devamlı ağlama ve uyuklama hali. Bazıolgularda bildirilen semptomlar neonatal kesilme sendromu olarak tanımlanmıştır. Olgularınçoğunda komplikasyonlar doğumdan hemen sonra veya doğumu takip eden 24 saat içindeortaya çıkmıştır.
Epidemiyolojik çalışmalar, gebelik sırasında özellikle gebeliğin son dönemlerinde SSRI'ların (paroksetin dahil) kullanımı, yeni doğanların inatçı pulmoner hipertansiyon riskindeki artışlailişkili olduğunu göstermiştir. Bebeklerde artan risk oranı, gebeliğin geç dönemlerindeSSRI'ları kullanan kadınlarda genel popülasyonda görülene oranla (1000 kadında 1-2) 4 ila5 kat daha fazla bildirilmiştir.
Laktasyon dönemi
Paroksetinin az bir miktarı anne sütü ile atılmaktadır. Yayınlanmış çalışmalarda emzirilen bebeklerin serum konsantrasyonlarında paroksetin tayin edilebilir düzeyin altında (<2ng/ml)veya çok düşüktür (<4ng/ml). Bu bebeklerde ilaç etkisi gözlenmemiştir.
Yine de, PALUXON'un anneye sağlaması beklenen yararları, bebeğe olan potansiyel riskinden fazla değilse, emzirme döneminde kullanılmamalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite
Bazı klinik çalışmalar SSRI grubu ilaçların (paroksetin dahil) sperm kalitesini etkileyebileceğini göstermiştir. Bu etki tedavinin kesilmesini takiben geri dönüşlüdür. Spermkalitesindeki değişiklik bazı erkeklerde fertiliteyi etkileyebilir.
4.7. Araç ve makina kullanma üzerindeki etkiler
Klinik deneyimler PALUXON ile tedavinin blişsel ve psikomotor fonksiyon bozukluğu ile ilişkili olmadığını göstermiştir. Ancak, tüm psikoaktif ilaçlarda olduğu gibi, hastalar araç vediğer makineleri kullanma yeterlilikleri konusunda uyarılmalıdır.
Paroksetinin alkolün sebep olduğu zihinsel ve motor becerilerde bozulmayı artırmamasına rağmen, paroksetin ve alkolün birlikte alınması önerilmemektedir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Aşağıdaki belirtilen istenmeyen etkilerin bazılarının sıklık ve şiddetinde, tedavinin devamı ile azalma görülebilir ve genellikle tedavinin kesilmesine yol açmaz. Listelenen advers etkilerorgan sistemlerine ve sıklıklarına göredir.
Sıklıklar şu şekilde tanımlanmaktadır:
Çok yaygın (>1/10), yaygın (>1/100 ila <1/10), yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100), seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000), çok seyrek (>1/10.000) ve bilinmiyor (eldeki verilerden hareketletahmin edilemiyor)
Yaygın ve yaygın olmayan olayların sıklığı genel olarak klinik çalışmalarda PALUXON kullanan 8000'den fazla hastadan elde edilen toplu güvenlilik verilerinden alınmış olup,plasebonun üstünde bir sıklıkla belirlenmiştir. Seyrek ve çok seyrek olaylar genelliklepazarlama sonrası verilerden saptanmış olup, gerçek sıklıktan çok, bildirilme oranını gösterir.
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Deri ve mukoz membranlarda anormal kanama (çoğunlukla ekimoz).
Çok seyrek: Trombositopeni.
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Çok seyrek: Şiddetli alerjik reaksiyonlar (anafilaktoid reaksiyonlar ve anjiyoödem dahil).
10 / 16
Endokrin hastalıkları
Çok seyrek: Uygun olmayan antidiüretik hormon salınım sendromu.
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Yaygın: Kolestrol seviyelerinde artış, iştah azalması.
Seyrek: Hiponatremi.
Hiponatremi genel olarak yaşlılarda bildirilmiştir ve uygun olmayan antidiüretik hormon salınım sendromuna bağlıdır.
Psikiyatrik hastalıklar
Yaygın: Uyuklama hali, uykusuzluk, ajitasyon, anormal rüyalar (kabus dahil).
Yaygın olmayan: Konfüzyon, halisünasyonlar.
Seyrek: Manik reaksiyonlar, ajitasyon, anksiyete, depersonalizasyon, panik atak, akatizi.
Bu semptomlar altta yatan hastalıkla ilgili olabilir.
Bilinmiyor: Paroksetin tedavisi sırasında ya da tedavi kesildikten hemen sonra intihar düşüncesi ve intihar davranışı bildirilmiştir.
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Sersemlik hali, titreme, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu.
Yaygın olmayan: Ekstrapiramidal bozukluklar.
Seyrek: Konvülsiyonlar, akatazi, huzursuz bacak sendromu.
Çok seyrek: Serotonin sendromu (semptomlar şunları içerebilir: ajitasyon, konfüzyon, aşırı terleme, halüsinasyonlar, hiperrefleksi, miyoklonus, taşikardi, ürperti ve titreme).
Altta yatan hareket bozukluğu olan hastaların veya nöroleptik ilaçlar kullanan hastalarda bazen oro-fasiyel distoniyi de içeren ekstrapiramidal bozukluklar bildirilmiştir.
Göz hastalıkları
Yaygın: Bulanık görme.
Yaygın olmayan: Midriyazis
(bkz.
Uyarılar ve Önlemler).
Çok seyrek: Akut glokom.
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Bilinmiyor: Tinnitus.
Kardiyak hastalıklar
Yaygın olmayan: Sinüs taşikardisi.
Seyrek: Bradikardi.
Vasküler hastalıklar
Yaygın olmayan: Kan basıncında geçici yükselme ya da düşme, postural hipotansiyon. Paroksetin kullanan hastalarda, özellikle önceden hipertansiyonu ya da anksiyetesi olanhastalarda kan basıncında geçici yükselme ya da düşme bildirilmiştir.
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları
Yaygın: Esneme.
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın: Bulantı.
Yaygın: Konstipasyon, diyare, kusma, ağız kuruluğu.
11 / 16
Çok seyrek: Gastrointestinal kanama.
Hepato-bilier hastalıklar
Seyrek: Karaciğer enzimlerinde artış.
Çok seyrek: Hepatik olaylar (örn. bazen sarılık ve/veya karaciğer yetmezliği ile ilişkili olan hepatit).
Karaciğer enzimlerinde artış bildirilmiştir. Pazarlama sonrası elde edilen raporlarda da çok seyrek olarak hepatik olaylar (örn. bazen sarılık ve/veya karaciğer yetmezliği ile ilişkili olanhepatit) bildirilmiştir. Karaciğer fonksiyon test sonuçlarında uzun süreli bir yükselmedurumunda PALUXON tedavisinin kesilmesi düşünülmelidir.
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın: Terleme.
Yaygın olmayan: Deri döküntüleri.
Çok seyrek: Şiddetli cilt advers reaksiyonları (eritema multiforme, Stevens Johnson Sendromu ve toksik epidermal nekroliz gibi), ürtiker, fotosensitivite reaksiyonları.
Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları
Seyrek: Artralji, miyalji.
Özellikle 50 yaş ve üzerindeki hastalarda yürütülen epidemiyolojik çalışmalar, SSRI ve TSA kullananlarda kemik kırığı riskinde artış göstermiştir. Mekanizması bilinmemektedir.
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın olmayan: İdrar retansiyonu, idrar tutamama.
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Çok yaygın: Cinsel disfonksiyon.
Seyrek: Hiperprolaktinemi/galaktore, menstrual bozukluklar (menoraji, metroraji, amenore dahil).
Çok Seyrek: Priapizm.
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın: Güçsüzlük, vücut ağırlığında artış.
Çok seyrek: Periferik ödem.
PALUXON tedavisinin kesilmesi ile görülen semptomlar
Yaygın: Sersemlik hali, duyusal bozukluklar, uyku bozuklukları, anksiyete, baş ağrısı.
Yaygın olmayan: Ajitasyon, bulantı, titreme, konfüzyon, terleme, emosyonel dengesizlik, görme bozuklukları, palpitasyon, diyare, iritabilite.
Pek çok psikoaktif ilaçta olduğu gibi, PALUXON tedavisinin özellikle ani kesilmesi sersemlik hali, duyusal rahatsızlıklar (parestezi ve elektrik çarpması hissi ve kulak çınlaması dahil), uykubozuklukları (kabuslar içeren), ajitasyon veya anksiyete, bulantı, baş ağrısı, titreme, konfüzyon,diyare ve terleme, emosyonel dengesizlik, görme bozuklukları, palpitasyon ve iritabilite gibisemptomlara neden olabilir. Hastaların çoğunda bu olaylar hafif ve orta şiddette olup, sınırlıdır.Hiçbir özel hasta grubu bu semptomlar için daha yüksek risk altında olmamakla beraber,PALUXON tedavisine daha fazla devam etmek gerekmediğinde, doz kademeli olarakazaltılarak kesilmelidir
(bkz.
Pozoloji ve uygulama şekli, Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
12 / 16
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Pediyatrik popülasyon:
Aşağıda belirtilen yan etkiler pediyatrik klinik çalışmalarda sıklık olarak hastaların en az %2'inde ve plaseboya göre iki katı oranda görülmüştür:
Duygusal dengesizlik (kendine zarar verme, intihar düşüncesi, intihar teşebbüsü, ağlama ve duygu durum değişiklikleri içeren), kızgınlık, iştah azalması, titreme, terleme, hiperkinezi veajitasyon. Majör Depresif Bozukluğu olan adolesanlarda yapılan klinik çalışmalarda intihardüşüncesi ve intihara teşebbüs gözlenmiştir. Kızgınlık, obsesif kompülsif bozukluğu olançocuklara özgüdür ve özellikle 12 yaşından küçük çocuklarda görülmüştür.
Doz azaltımı rejiminin kullanıldığı çalışmalarda (günlük doz, haftalık aralıklarla 10 mg/gün olmak üzere azaltılarak, haftalık 10 mg/gün doza kadar indirilmiştir) doz azaltımı veyaPALUXON tedavisinin kesilmesi esnasında görülen aşağıdaki semptomlara hastaların en az%2'inde ve plaseboya göre iki katı oranda rastlanmıştır: Duygusal dengesizlik, sinirlilik,sersemlik hali, bulantı ve abdominal ağrı
(bkz.
Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta:[email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
PALUXON'un geniş bir güvenlilik aralığı olduğu mevcut verilerle kanıtlanmıştır.
Paroksetinin aşırı dozda alındığında görülen semptomlar, istenmeyen etkiler başlığı altında bildirilen semptomlara ilaveten; kusma, ateş, kan basıncında değişimler, istemsiz kaskontraksiyonları, anksiyete ve taşikardidir.
Tek başına 2000 mg'a kadar paroksetin alan hastalarda dahi genel olarak ciddi sekeller olmaksızın düzelme meydana gelmiştir.
Koma veya EKG değişiklikleri gibi olaylar zaman zaman bildirilmiştir ve çok seyrek olarak ölümle sonuçlanmıştır, fakat bu olaylar genellikle PALUXON'un alkol ile birlikte veya alkololmadan diğer psikotropik ilaçlarla beraber alındığında meydana gelmiştir.
Bilinen özel bir antidotu yoktur.
Tedavi, herhangi bir antidepresanın aşırı dozda alınması durumunda alınacak tedbirlerden oluşmaktadır. Hayati belirtiler sıkça kontrol edilerek destekleyici tedbirler alınmalı ve dikkatligözlem yapılmalıdır. Hasta klinik bulgular ışığında veya uygun olduğunda ulusal zehir merkezitavsiyelerine göre tedavi edilmelidir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Selektif Serotonin Re-uptake İnhibitörleri ATC kodu: N06AB05
Etki mekanizması
Paroksetin, güçlü ve selektif bir 5-hidroksitriptamin (5-HT, serotonin) geri alım inhibitörüdür. Antidepresan etkisinin, Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavisindeki ve panik bozukluk
13 / 16
tedavisindeki etkisinin, beyin nöronlarındaki serotoninin geri alımına uyguladığı spesifik inhibisyonla ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Paroksetinin kimyasal açıdan trisiklik, tetrasiklik ve mevcut diğer antidepresanlarla ilgisi yoktur.
Paroksetinin muskarinik kolinerjik reseptör afinitesi düşüktür. Hayvan deneyleri sadece zayıf antikolinerjik özelliklerine işaret eder.
Bu selektif etkiye göre
in vitroı22ı2ıin vitroin vivo
çalışmalarda MSS depresan ve hipotansifözelliklerinin olmaması ile de desteklenmiştir.
Farmakodinamik etkiler:
Paroksetin psikomotor fonksiyonları bozmaz, etanolün depresan etkisini artırmaz. Paroksetin, önceden monoaminooksidaz (MAO) inhibitörleri veya triptofan verilen hayvanlarauygulandığında diğer seçici 5-HT geri alım inhibitörleri gibi aşırı 5-HT reseptörstimulasyonuna bağlı semptomlara sebep olur.
Paroksetinin, 5-HT geri alımını inhibe etmek için gerekli olanın üzerindeki dozlarda zayıf aktivasyon gösterdiği, davranışsal ve EEG çalışmalarında görülmüştür. Aktivasyon özellikleri'amfetamin benzeri' tabiatta değildir. Hayvan çalışmaları, paroksetinin kardiyovaskülersistemde iyi tolere edildiğini göstermiştir.
Paroksetin sağlıklı kişilere uygulandığında kan basıncı, kalp hızı ve EKG'de klinik olarak belirgin değişiklikler göstermemiştir.
Çalışmalar, noradrenalin geri alımını inhibe eden diğer antidepresanlardan farklı olarak paroksetinin, guanetidinin antihipertansif etkisini daha düşük oranda inhibe ettiğinigöstermektedir.
5.2. Farmamokinetik özelliklerGenel özellikler:
Emilim:
Paroksetin oral yolla alındıktan sonra iyi emilir ve ilk geçiş metabolizmasına maruz kalır. İlk geçiş metabolizmasından ötürü sistemik dolaşıma ulaşan paroksetin miktarı gastrointestinalkanalda emilen miktardan daha azdır. Daha yüksek tek dozlar ve çoklu dozlama ile vücudunmaruz kaldığı yük arttıkça ilk geçiş etkisi kısmi olarak doyurulur ve plazma klerensi azalır.
Dağılım:
Paroksetin dokulara yaygın olarak dağılır ve farmakokinetik hesaplamaların gösterdiğine göre vücuttaki paroksetinin sadece %1 'i plazmada bulunur. Terapötik konsantrasyonlarda plazmadamevcut paroksetinin yaklaşık %95'i proteine bağlıdır. Paroksetin plazma konsantrasyonlarıylaklinik etki (advers etkiler ve etkililik) arasında ilişki bulunmamıştır.
Biyotransformasyon:
Paroksetinin başlıca metabolitleri hızla atılan polar ve konjüge oksidasyon ve metilasyon ürünleridir. Bunların farmakolojik aktivitesi olmadığından, paroksetinin terapötik etkilerinekatkıda bulundukları söylenemez. Metabolizma paroksetinin nöronal 5-HT geri alımıüzerindeki seçici etkisini bozmaz.
Eliminasyon:
İdrarla dozun %2'sinden azı değişmeden, %64'ü metabolitleri şeklinde atılır.
14 / 16
Feçesten atılan dozun %36'sı safra yolu iledir ki, fekal atılım içinde değişmemiş paroksetin dozun %1'inden azdır.
Böylece paroksetinin eliminasyonunun hemen hemen tamamı metabolizma ile olur. Metabolik itrah iki fazlıdır; başlangıçta ilk geçiş metabolizmasının sonucunda ve daha sonra paroksetininsistemik eliminasyonu ile kontrol edilir. Eliminasyon yarı ömrü değişken olmakla birliktegenelde yaklaşık 1 gündür.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
Paroksetinin plazma konsantrasyonları emilime bağlı olarak orantısız olarak artmaktadır, bu nedenle farmakokinetik parametreler sabit değildir ve doğrusal olmayan kinetik gösterir. Fakatdoğrusal olmayan durum genellikle küçüktür ve düşük dozlarda düşük plazma düzeylerineulaşan hastalarla sınırlıdır.
Tedaviye başladıktan sonra 7-14 gün içerisinde sistemik dolaşımda kararlı durum seviyelerine ulaşılır ve uzun süreli tedavi sırasında farmakokinetikte değişme görülmez.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Yaşlılar ve Böbrek/Karaciğer Yetmezliği:
Yaşlılarda, şiddetli böbrek yetmezliğinde ve karaciğer yetmezliğinde plazma konsantrasyonlarında artış olur, fakat plazma konsantrasyonlarının aralığı sağlıklı erişkinbireylerle örtüşür.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Rhesus maymunlarında ve albino sıçanlarda toksikoloji çalışmaları yapılmıştır. Her ikisinde de metabolik yol insanlardaki ile aynıdır. Trisiklik antidepresanlar dahil lipofilik aminlerdenbeklendiği gibi, sıçanlarda fosfolipidoz gelişmiştir.
Önerilen klinik dozların 6 katı fazlası ile 1 yıla kadar yapılan çalışmalarda primatlarda fosfolipidoz gözlenmemiştir.
Karsinogenez: Fare ve sıçanlarda yapılan 2 yıllık çalışmalarda paroksetin tümörojenik etki göstermemiştir.
Genotoksisite:
In vitroin vivo
testlerde genotoksisite gözlenmemiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Mannitol
Mikrokristal selüloz Kopovidon
Sodyum nişasta glikolat (Tip A)
Kolloidal silikon anhidr Magnezyum stearatHipromelloz 5 cpsTalk, mikronizeTitanyum dioksit (E 171)
6.2. Geçimsizlikler
Bildirilmemiştir.
6.3. Raf ömrü
24 ay
15 / 16
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C'nin altındaki oda sıcaklığında ve kuru bir yerde saklayınız.
6.5. Ambalajının niteliği ve içeriği
Kutuda, Al/PVC blisterlerde 14 ve 28 film tablet
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da artık metaryeller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Sandoz İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Suryapı & Akel İş Merkezi Rüzgarlıbahçe Mah. Şehit Sinan Eroğlu Cad.
No: 6 34805 Kavacık-Beykoz/İstanbul
8. RUHSAT NUMARASI
126/80
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 11.02.2009 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
16 / 16