KISA ÜRÜN BİLGİSİ1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
DEKSAN şurup
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Her bir ölçekte (5 ml);
Etkin madde:
Parasetamol...................................120.0 mg
Dekstrometorfan hidrobromür.........15.0 mg
Klorfeniramin maleat........................2.0 mg
Psödoefedrin hidroklorür.................20.0 mg
Yardımcı madde(ler):
Etil alkol........................................600.0 mg
Sakkaroz........................................750.0 mg
Metil paraben.....................................4.0 mg
Propil paraben.................................1.75 mg
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASOTİK FORM
Şurup.
Pembe renkli, kiraz kokulu, hafif acımsı lezzette berrak görünüşlü çözelti.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
DEKSAN şurup, soğuk algınlığı, öksürük ve ateş semptomlarının (burunda ve paranazal sinüslerde konjesyon, burun akıntısı ve hapşırma) tedavisinde, boğazdaki ve bronşlardakiminör tahrişe bağlı kuru öksürüğün, minör ağrıların ve sızıların, baş ağrısının ve boğazağrısının tedavisinde kullanılır.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Doktora danışılmadan kullanılmamalıdır. Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde aşağıdaki dozlarda kullanılır:
12 yaşından büyük çocuklarda ve yetişkinlerde(44 kg ve üstü):
Her 6 saatte bir 20 ml
6-12 yaş grubundaki çocuklarda (22-43 kg):
Her 6 saatte bir 10 ml
24 saat içerisinde en fazla 4 doz kullanılır.Uygulama şekli:
Oral yoldan kullanılır.
1 / 19
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
DEKSAN, karaciğer veya böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanılırken dikkatli olunmalıdır.
DEKSAN şiddetli karaciğer veya böbrek yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir.
Pediyatrik popülasyon:
DEKSAN, 6 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır. 6-12 yaş arası kullanımı önerilmemektedir.
Geriyatrik popülasyon:
DEKSAN'ın yaşlılarda kullanımı araştırılmamıştır.
Diğer
Alkol alan kişilerde günlük alınan parasetamol dozunun 2 g'ı aşmaması gereklidir (bkz. Bölüm 4.4).
4.3 Kontrendikasyonlar
DEKSAN, aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:
• Etkin maddeler veya diğer adrenerjik ilaçlara veya içerdiği maddelerden herhangi birinekarşı aşırı duyarlılık
• Şiddetli karaciğer (Child-Pugh kategorisi > 9) veya böbrek hastalığı
• Şiddetli hipertansiyon ve taşikardinin eşlik ettiği hastalıklar
• Koroner arter hastalığı
• Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOİ) ile tedavi olanlarda (DEKSAN kullanımından 14gün içinde MAOİ (bir antibakteriyel olan furazolidon dahil)/RIMA almış ve/veya almayadevam eden hastalarda) kontrendikedir. Psödoefedrin ve bu tip bir ilacın aynı zamandakullanılması kan basıncında yükselmeye neden olabilir.
• Miksiyon sonrası mesanede bir miktar idrarın kaldığı, prostat adenomu
• Mesane boynunda obstrüksiyon
• Piloroduodenal obstrüksiyon
• Stenoz yapan peptik ülser
• Diabetes Mellitus
• Hipertiroidizm
• Akciğer hastalıkları (astım dahil)
• Epilepsi
• Dar açılı glokom
• Feokromasitoma hastalarında
• 6 yaş altı kullanımı kontrendikedir.
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
DEKSAN,
• 60 yaş üzerindeki hastalarda
2 / 19
• Aritmiler, kardiyovasküler hastalıklar, iskemik kalp hastalığı
• Hipertansiyon
• Prostat hipertrofisi
• Böbrek yetmezliği
• Tiroid fonksiyon bozukluklarında kullanımından kaçınılmalıdır.
• Perhiz
• Psikoz
• Solunum güçlüğü durumlarında
• Anemisi olanlar, akciğer hastaları, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olanhastalarda doktor kontrolü altında dikkatli kullanılmalıdır.
Önceden mevcut hepatik hastalığı bulunan hastalar için, yüksek dozda veya uzun süreli tedaviler esnasında periyodik aralıklarla karaciğer fonksiyon tetkikleri yapmak gerekebilir.Böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi < 10 ml/dk) halinde, doktorun parasetamol kullanımınınyarar/risk oranını dikkatle değerlendirmesi gerekir. Doz ayarlaması yapılmalı ve hastakesintisiz izlenmelidir.
Bir yıl boyunca günlük terapötik parasetamol dozları alan bir hastada hepatik nekroz ve daha kısa süreli olarak aşırı doz kullanan bir hastada karaciğer hasarı bildirilmiştir. 12-48 saatiçinde karaciğer enzimleri yükselebilir ve protrombin zamanı uzayabilir. Ancak kliniksemptomlar dozun alınmasından 1-6 gün sonrasına kadar görülmeyebilir.
Hepatatoksisite riskinden ötürü, parasetamol, tavsiye edilenden daha yüksek dozlarda ya da daha uzun süreli alınmamalıdır. Hafif veya orta şiddette karaciğer yetmezliği (Child-Pughkategorisi < 9) olan hastalar, parasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.
Terapötik dozlarda parasetamol uygulaması sırasında serum alanin saminotransferaz (ALT) düzeyi yükselebilir. Terapötik dozlarda parasetamol ile hepatik oksidatif stresi artıran vehepatik glutatyon rezervini azaltan ilaçların eşzamanlı kullanımı, alkolizm, sepsis veyadiabetes mellitus gibi çeşitli durumlar hepatik toksisite riskinde artışa yol açabilir.
Tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında kullanımından kaçınılmalıdır.
DEKSAN, monoamin oksidaz inhibitörleri kullanımı sırasında ya da kullanımını takip eden 2 hafta süresince kullanılmamalıdır.
Ameliyat durumunda tedavinin birkaç gün önceden durdurulması önerilir. Halojenli anestetiklerin kullanılması, hipertansif kriz riskini artırır.
Taşikardi veya palpitasyon gelişen duyarlı hastalarda, tedavi durdurulmalıdır.
3 / 19
Parasetamolü ilk kullananlarda veya daha önce kullanım hikayesi olanlarda, kullanımın ilk dozunda veya tekrarlayan dozlarında deride kızarıklık döküntü veya bir deri reaksiyonuoluşabilmektedir. Bu durumda doktor ile irtibata geçilerek ilacın kullanımının bırakılması vealternatif bir tedaviye geçilmesi gerekmektedir. Parasetamol ile deri reaksiyonu gösteren kişibir daha bu ilacı veya parasetamol içeren başka bir ilacı kullanmamalıdır. Bu durum, ciddi veölümle sonuçlanabilen Steven Johnson Sendromu (SJS), toksik epidermal nekroliz (TEN) veakut generalize ekzantematoz püstüloz (AGEP) dahil cilt reaksiyonlarına nedenolabilmektedir.
Parasetamol içeren ilaçların uzun süre kullanılmasını takiben yüksek doza ulaşıldığında, büyük ölçüde irreversibl böbrek yetersizliğiyle birlikte analjezik nefropati gelişme olasılığıgöz ardı edilemez.
Gilbert sendromu olan hastaların parasetamol kullanması, sarılık gibi klinik semptomlara ve daha belirgin hiperbilirubinemiye neden olabilir. Bu nedenle, bu hastalar parasetamolüdikkatli kullanmalıdırlar.
Hematopoietik disfonksiyon durumunda dozun azaltılması ve/veya dozlar arasındaki sürenin uzatılması gibi önlemler alınmalıdır.
Astım, kronik rinit ve kronik ürtikeri olan ve özellikle antiinflamatuar ilaçlara aşırı duyarlılığı olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Duyarlı kişilerde propifenazon ve parasetamol içerenilaçlarla nadiren astım krizleri ve anaflaktik şok bildirilmiştir.
Glukoz 6-fosfat dehidrojenaz eksikliği olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Seyrek olarak hemoliz vakaları görülebilir.
Orta düzeyde alkol ile birlikte eşzamanlı parasetamol alınması, karaciğer toksisitesi riskinde bir artışa yol açabilir. Alkolik karaciğer hastalarında dikkatli kullanılmalıdır. Alkol alankişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2 g'ı aşmamasıgerekir.
Parasetamol, psödoefedrin hidroklorür, klorfeniramin maleat ve dekstrometorfan hidrobromür içeren diğer ilaçların DEKSAN ile eşzamanlı kullanımından kaçınılmalıdır.
3-5 gün içinde yeni semptomların oluşması ya da ağrının ve/veya ateşin azalmaması halinde hastaların parasetamol kullanmaya son vermesi ve bir doktora danışması önerilir.
Parasetamol akut yüksek dozda ciddi karaciğer toksisitesine neden olur. Erişkinlerde kronik günlük dozlarda karaciğer hasarına neden olabilir.
Seyrek olarak psödoefedrin dahil olmak üzere sempatomimetik ilaçlarla posterior geri dönüşlü ensefalopati (PRES) / geri dönüşlü serebral vazokonstrisiyon sendromu (SCVS)bildirilmiştir. Bildirilen semptomlar ani başlangıç şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma ve görme
4 / 19
bozukluğudur. Olguların çoğu uygun tedavi ile birkaç günde düzelmiştir. PRES/RCVS semptomları gelişmesi halinde psödoefedrin hemen kesilmelidir.
Psödoefedrin ile iskemik kolit bildirimleri olmuştur. Şayet abdominal ağrı, rektal kanama ya da iskemik kolitin diğer semptomları gelişirse, psödoefedrin derhal durdurulmalı ve doktorabaşvurulmalıdır.
Serebral ateroskleroz İdiyopatik ortostatik hipotansiyon
6 yaşın altındaki çocuklarda zorunlu tıbbi gerekçe olmadan kullanılmamalıdır.
Önerilen dozu aşmamalı veya ardı ardına 5 günden daha uzun süre kullanılmamalıdır.
Yüksek doz parasetamol ve bu arada uzunca bir süre içerisinde kullanılan toplam dozun yüksekolması; irreversibl karaciğer yetersizliğiyle birlikte analjeziklere bağlı nefropati gelişmesineneden olabilir. Hastalar bu ilacı kullanırken, parasetamol içeren daha başka ürünlerkullanmamaları konusunda uyarılmalıdırlar.
Bu tıbbi ürünün her 5 ml'lik dozunda 600 mg etanol (alkol) vardır; bu değer her dozda yaklaşık 15 ml biraya veya 6.34 ml şaraba eşdeğerdir. Alkol bağımlılığı olanlar için zararlıolabilir. Hamile veya emziren kadınlar, çocuklar ve karaciğer hastalığı ya da epilepsi gibiyüksek risk grubundaki hastalar için dikkate alınmalıdır.
Bu tıbbi ürünün her dozunda 750 mg sakkaroz vardır. Nadir glukoz-galaktoz malabsorpsiyon hastalığı olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
Bu tıbbi ürün metil paraben ve propil paraben içermektedir. Alerjik reaksiyonlara (muhtemelen gecikmiş) sebebiyet verebilir.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Propantelin gibi mide boşalmasını yavaşlatan ilaçlar, parasetamolün yavaş emilmesine ve dolayısıyla parasetamolün etkisinin daha geç ortaya çıkmasına neden olabilir.
Metoklopramid gibi mide boşalmasını hızlandıran ilaçlar, parasetamolün daha hızlı emilmesine ve dolayısıyla parasetamolün etkisinin daha hızlı başlamasına neden olabilir.
Bazı hipnotikler ve antiepileptik ilaçlar (glutetimid, fenobarbital, fenitoin, karbamazepin, vb.) veya rifampisin gibi karaciğerde hepatik mikrozomal enzim indüksiyonuna sebep olanilaçların tek başına kullanıldığında zararsız olan parasetamol dozlarıyla eşzamanlı kullanımıkaraciğer hasarına yol açabilir. Aşırı alkol tüketimi halinde, terapötik dozlarda bileparasetamol alınması da karaciğer hasarına neden olabilir.
Parasetamolün kloramfenikol ile kombinasyon halinde kullanılması, kloramfenikolün yarılanma ömrünü uzatabilir ve dolayısıyla bu ilacın toksisite riskini arttırabilir.
5 / 19
Parasetamol (veya metabolitleri), K vitaminine bağımlı koagülasyon faktörü sentezinde rol oynayan enzimler ile etkileşir. Parasetamol ile varfarin veya kumarin türevleri arasındakietkileşimler, “uluslararası normalleştirilmiş oran” (International Normalized Ratio, INR)değerinde bir artışa ve kanama riskinde bir artışa neden olabilir. Bu nedenle, oral antikoagülankullanan hastalar, tıbbi denetim ve kontrol olmadan uzun süreli parasetamolkullanmamalıdırlar.
5-hidroksitriptamin (serotonin) tip 3 reseptör antagonistleri olan tropisetron ve granisetron, farmakodinamik etkileşim ile parasetamolün analjezik etkisini tamamen baskılayabilir.
Parasetamol ve azidotimidin (AZT-zidovudin) eşzamanlı kullanılması nötropeni eğilimini artırır. Bu nedenle tıbbi tavsiye olmadıkça, parasetamol AZT ile birlikte alınmamalıdır.
Birden fazla ağrı kesiciyle kombinasyon tedavisinden kaçınılması önerilmektedir. Bunun hastaya ekstra bir fayda sağladığını gösteren çok az kanıt vardır ve genelde istenmeyenetkilerde artışa yol açmaktadır.
Parasetamol emilim hızı metoklopramid ya da domperidon ile artabilir ve kolestiramin ile azalabilir.
St. John's Wort
(Hypericum perforatum
- sarı kantaron) parasetamolün kan düzeylerini azaltabilir.
Doz aşımında parasetamol karaciğerde harabiyeti risk taşır ve parasetamolün toksisitesi; karaciğerde toksik etki yaratabilecek diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında, kronik alkolizmdeveya aç kalmış hastalarda artabilir.
Besinler ile birlikte alındığında parasetamolün emilim hızı azalabilir.
DEKSAN, MAOI/RIMA alanlarda kullanılmamalıdır. Trisiklik antidepresanlar, iştah bastırıcı ilaçlar, sempatomimetik ajanlar (dekonjestanlar, iştah bastırıcılar ve amfetamin benzeripsikostimülanlar gibi) ve sempatomimetik aminlerin katabolizmasını etkileyen monoaminoksidaz inhibitörleri (furazolidon dahil) ile beraber kullanılması bazen kan basıncınınyükselmesine neden olabilir (bkz. Bölüm 4.3). Moklobemid ve oksitosin ile birlikte kullanımıtansiyon yükselmesine neden olabilir. Psödoefedrin içermesi nedeniyle DEKSAN, bretilyum,betanidin, guanetidin debrizokin, metildopa ve alfa ve beta adrenerjik blokör ilaçlar gibisempatik aktiviteyi engelleyen hipotansif ilaçların etkisini kısmen tersine çevirir (bkz. Bölüm4.4). Kardiyak glikozitler disritmi riskine, ergo alkaloitleri ise ergotizm riskine neden olabilir.
Klorfeniramin, santral sinir sistemine etkili ilaçların (sempatomimetikler, antidepresanlar) etkilerini artırabilir.
6 / 19
Alkol, barbitüratlar, hipnotikler, opioid analjezikler, anksiyolitikler ve antipsikotikler gibi santral sinir sistemi depresanlarının etkilerini artırabilir. Atropin, trisiklik antidepresanlar veMAO inhibitörlerinin antimuskarinik etkilerini artırabilir.
Klorfeniramin, fenitoin metabolizmasını inhibe eder, bu nedenle fenitoin toksisitesine neden olabilir.
Antihistaminikler derideki histamin yanıtını baskılayabileceği için alerji testleri yapılmadan birkaç gün önce kesilmelidir.
4.6 Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
DEKSAN'ın çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/doğum kontrolü üzerinde etkisi için çalışma bulunmamaktadır.
Gebelik dönemi
DEKSAN, gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Laktasyon dönemi
DEKSAN gerekli olmadıkça emzirme döneminde kullanılmamalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite
DEKSAN'ın üreme yeteneği üzerine etkisi ile ilgili klinik çalışma yoktur.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
DEKSAN, sedasyon yapabildiğinden, araç ya da makine kullanılırken dikkatli olmak gerekir.
4.8 İstenmeyen etkiler
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketletahmin edilemiyor)
Parasetamol
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Seyrek: Çok miktardaalındığında anemi, methemoglobinemi, uzun süreli
kullanımda hemolitik anemiye bağlı trombositopeni, trombositopenik purpura, lökopeni, nötropeni, pansitopeni gibi kan sayımı değişiklikleriBu yan etkiler parasetamol ile neden-sonuç ilişkisi içinde değildir.
Çok seyrek: Agranülositoz
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Seyrek: Alerjik reaksiyonlar, anaflaksi
7 / 19
Çok seyrek: Lyell sendromu
Bilinmiyor: Bronkospazm, pozitif alerji testi, immün trombositopeni
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Baş ağrısı, baş dönmesi, somnolans, parestezi
Bilinmiyor: Santral sinir sistemi stimülasyonu, ensefelopati, insomnia, tremor
Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın: Üst solunum yolu enfeksiyon belirtileri
Seyrek: Analjezik astım sendromu da dahil astım ve bronkospazm
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Bulantı, kusma, dispepsi, flatulans, karın ağrısı, konstipasyon
Yaygın olmayan: Gastrointestinal kanama
Seyrek: İshal
Hepatobilier hastalıklar
Seyrek: Çok miktarda alındığında hepatik bozukluk
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Seyrek: Ürtiker ve diğer deri döküntüleri, kaşıntı, alerjik ödem ve anjiyoödem,
akut generalize eksantematöz püstülozis, eritema multiform, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz (fatal sonuçlar dahil)
Bu belirti ilacın kesilmesiyle kaybolur.
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın olmayan: Parasetamolün terapötik dozlarını takiben nefrotoksik etkileri yaygın
değildir.
Uzun süreli uygulamada papiler nekroz bildirilmiştir.
Asetilsalisilik asiti tolere edemeyen hastalar (örneğin astım hastaları), yaygın olarak (%5-10) parasetamole reaksiyon gösterebilir.
Klorfeniramin maleat
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Seyrek: Anemi, hemolitikanemi, methemoglobinemi,trombositopeni,
trombositopenik purpura, lökopeni, nötropeni, pansitopeni, agranülositoz
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Seyrek:Anoreksi
Psikiyatrik hastalıklar
Seyrek:Depresyon, kabuslar
Sinir sistemi hastalıkları
Seyrek: Baş dönmesi, iritabilite, konsantre olamama
Bilinmiyor: Baş ağrısı, sedasyon,çocuklarda paradoksikaleksitasyon,yaşlılarda
konfüzyonal psikoz
Göz hastalıkları
Seyrek: Bulanık görme
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Seyrek:Tinnitus
Kardiyak hastalıklar
Seyrek: Taşikardi, palpitasyon,aritmi, hipotansiyon
8 / 19
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Seyrek: Bronşial sekresyonda kalınlaşma
Gastrointestinal hastalıklar
Seyrek: Bulantı, kusma, dispepsi, karın ağrısı, diyare
Bilinmiyor: Ağız kuruluğu
Hepato-biliyer hastalıkları
Seyrek: Sarılık dahil hepatit
Deri ve derialtı doku hastalıkları
Bilinmiyor: Ürtiker, eksfoliyatif dermatit dahil alerjik reaksiyonlar, fotosensitivite,
deri reaksiyonları
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Bilinmiyor: Kas seğirmesi ve inkoordinasyonu
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Bilinmiyor: Üriner retansiyon
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Seyrek: Halsizlik, göğüs sıkışması
Dekstrometorfan hidrobromürPsikiyatrik hastalıklar
Seyrek: Sinirlilik, uykusuzluk,anksiyete,halüsinasyonlar (özellikle çocuklarda)
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Uyuşukluk, sersemlik
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Bulantı, kusma, mide ağrısı,kabızlık, diyare
Psödoefedrin hidroklorürEndokrin hastalıkları
Bilinmiyor: Hepatik enzim artışı
Psikiyatrik hastalıklar
Yaygın: Sinirlilik, uykusuzluk
Yaygın olmayan: Yorgunluk, telaş hali, ajitasyon (huzursuzluk)
Seyrek: Halusinasyon (özellikle çocuklarda)paranoid delüsyon, huzursuzluk,
eksitabilite
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Sersemlik, baş dönmesi, baş ağrısı, huzursuzluk, uykusuzluk, midriyasis,
kas zayıflığı ve tremorları Bilinmiyor:İritabilite, anksiyete, baş ağrısı
Kardiyak hastalıklar
Seyrek: Taşikardi, hipertansiyon, diğer kardiyak disritmiler, prekoardiyal ağrı,
palpitasyonlar, ventrikül aritmi
Vasküler hastalıklar
Seyrek:Kan basıncı artışı *
*Sistolik kan basıncı artışı gözlenmiştir. Terapötik dozlarda psödoefedrinin kan basıncı üzerindeki etkisi klinik olarak anlamlı değildir.
9 / 19
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Bulantı, kusma, mide sorunları, ağız kuruluğu
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Seyrek: İritasyonlu veya iritasyonsuz deri döküntüleri, hipersensitivite
reaksiyonları, diğer sempatomimetiklerle çapraz reaksiyon, alerjik dermatit*
* Psödoefedrin kullanımı ardından bronkospazm, anjiyoödem gibi sistemik belirtileri olan/olmayan çeşitli alerjik deri reaksiyonları bildirilmiştir.
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın olmayan: Dizüri, erkek hastalarda üriner retansiyon (önceden mevcut bir prostatik
büyüme bu durumu hazırlayıcı faktör olabilir)
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr;e-posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
Parasetamol
Parasetamolü 10 g'dan fazla alan yetişkinlerde toksisite olasılığı vardır. Dahası, aşırı dozun zararı siroz olmayan alkolik karaciğer hastalığı olanlarda daha büyüktür. Çocuklarda aşırıdozu takiben karaciğer hasarı göreceli olarak daha nadirdir. Karaciğer hücre hasarı ile birlikteparasetamol aşırı dozajında normal erişkinlerde 2 saat civarında olan parasetamol yarı ömrügenellikle 4 saate veya daha uzun sürelere uzar. 14C-aminopirinden sonra 14CO2 atılımındaazalma bildirilmiştir. Bu; plazma parasetamol konsantrasyonu veya yarı ömür, veyakonvansiyonel karaciğer fonksiyon testi ölçümlerine nazaran parasetamol aşırı dozajı ilekaraciğer hücre hasarı arasında daha iyi ilişki kurar parasetamole bağlı fulminant karaciğeryetmezliğini takiben gelişen akut tübüler nekrozdan dolayı böbrek yetmezliği oluşabilir.Bununla beraber, bunun insidansı başka nedenlerden dolayı fulminant karaciğer yetmezliğiolan hastalarla karşılaştırıldığında bu grup hastalarda daha sık değildir. Nadiren, ilaç aldıktan2-10 gün sonra, sadece minimal karaciğer toksisitesi ile birlikte renal tübüler nekrozoluşabilir. Aşırı dozda parasetamol almış bir hastada kronik alkol alımının akut pankreatitgelişmesine katkıda bulunduğu bildirilmiştir. Akut aşırı doza ilaveten, parasetamolün günlükaşırı miktarlarda alımından sonra karaciğer hasarı ve nefrotoksik etkiler bildirilmiştir.
Semptomlar: Sedasyon ve ataksi doz aşımında en sık gelişen semptomlardır. Bulantı, göz kararması, kusma, taşikardi diğer semptomlardır.
Solgunluk, anoreksi bulantı ve kusma parasetamol doz aşımının sık görülen erken semptomlarıdır. Hepatik nekroz parasetamol doz aşımının dozla ilişkili komplikasyonudur.
10 / 19
Hepatik enzimler yükselebilir ve protrombin süresi 12 ila 48 saat içinde uzar, fakat klinik semptomlar ilacın alımını takiben 1 ila 6 gün görülmeyebilir.
Tedavi: Akut doz aşımında parasetamol, hepatotoksik etki gösterebilir, karaciğer nekrozuna bile neden olabilir. Hastayı gecikmiş hepatotoksisiteye karşı korumak için parasetamol aşırıdozajı hemen tedavi edilmelidir. Bunun için, absorbsiyonu azaltmayı (gastrik lavaj veya aktifkömür) takiben intravenöz N-asetilsistein veya oral metionin vermek gerekir. Eğer hastakusuyorsa veya aktif kömür ile konjuge edilmişse metionin kullanılmamalıdır. Doruk plazmakonsantrasyonları aşırı dozu takiben 4 saate kadar gecikebilir. Bu nedenle hepatotoksisiteriskini belirlemek için plazma parasetamol düzeyleri ilaç alımından en az 4 saat sonrasınakadar ölçülmelidir. Ek tedavi (ilave oral metionin veya intravenöz N-asetilsistein) kanparasetamol içeriği ve ilaç alımından beri geçen süre ışığı altında değerlendirilmelidir.Hepatik enzim indükleyici ilaçlar alan hastalarda, uzun süredir alkol bağımlısı olanlarda, veyakronik olarak beslenme eksikliği olanlarda N-asetil sistein ile tedavi eşiğinin %30-50düşürülmesi önerilir, çünkü bu hastalar parasetamolün toksik etkilerine karşı daha duyarlıolabilirler. Parasetamol aşırı dozajını takiben gelişebilecek fulminant karaciğer yetmezliğitedavisi uzmanlık gerektirebilir.
Psödoefedrin
Semptomlar: Psödoefedrin doz aşımında eksitasyon, huzursuzluk, halüsinasyon, hipertansiyon ve aritmi gibi merkezi sinir sisteim ve kardiyovasküler sistem semptomları ortaya çıkabilir.Şiddetli olgularda psikoz, konvülsiyon, koma ve hipertansif kriz gelişebilir. Potasyumunhücre dışından hücre içine kayması nedeniyle serum potasyum düzeyi düşebilir.
Tedavi: solunum destekleyici ve koruyucu ve konvülsiyonları kontrol edici önlemler alınmalıdır. Endike olduğu takdirde gastrik lavaj uygulanmalıdır. Mesane kateterizasyonugerekebilir. Beta blokörler kardiyovasküler kompliksayonları ve hipokalemiyi düzeltebilir.İstenirse, psödoefedrin atılımının hızlandırılması için diürezi veya diyaliz yapılabilir.
Klorfeniramin maleat
Semptomlar: Sedasyon, SSS paradoksal stimülasyonu, toksik psikoz, nöbet, apne, konvülsiyonlar, antikolinerjik etkiler, distonik reaksiyonlar ve aritmi dahil kardiyovaskülerkolaps
Tedavi: Gastrik lavaj veya ipeka şurubuyla emezis yoluyla tedaviye başlanmalıdır. Ardından aktif kömür ve katartikler uygulanarak absorbsiyonu azaltılır. Diğer semptomatik vedestekleyici önlemler kalp, solunum, böbrek ve karaciğer fonksiyonları ve sıvı-elektrolitdengesine göre özel dikkatle uygulanmalıdır.
Hipotansiyon ve aritmiler tedavi edilmelidir. SSS konvülsiyonları IV diazepam ile tedavi edilebilir.
Ciddi durumlarda hemoperfüzyon kullanılabilir.
11 / 19
Dekstrometorfan
Semptomlar: Dekstrometorfan doz aşımı yan etkiler bölümünde liste halinde sunulana benzer etkilere neden olabilir. Çok fazla aşırı dozu takiben ek semptom olarak eksitasyon, zihinselkarışıklık, yorgunluk, sinirlilik ve huzursuzluk, sersemlik, ataksi, distoni, halusinasyonlar,psikoz ve solunum baskılanması görülebilir.
Tedavi: Özel bir dekstrometorfan antagonisti olarak nalokson çocuklarda başarılı bir şekilde kullanılmıştır.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Diğer soğuk algınlığı preparatları ATC kodu: R05X
Klorfeniramin maleat, H1-reseptörleri üzerinde etkili bir antihistaminiktir; solunum yolu hastalıklarında sık görülen allerjik semptomları giderir. Kılcal damarlardaki geçirgenliğiazaltarak burun akıntısı, aksırma, gözde sulanma ve kaşıntı gibi belirtileri giderir.
Dekstrometorfan hidrobromür, opioid olmayan, öksürüğü santral sinir sistemindeki etkisiyle baskı altına alan (antitussif) ilaçlardandır. Etki mekanizmasını medulla oblangatada bulunanüzerindeki öksürük merkezi üzerinde gösterir ve etkisi öksürük refleksinin, santral sinirsistemi reseptörlerinin duyarlılık eşiğini artırarak inhibisyonu şeklindedir. 10-20 mg'lık tekbir oral dekstrometorfan dozu 1 saat içinde antitussif etkisini gösterir ve ektisi en az 4 saatsürer.
Psödoefedrin doğrudan veya dolaylı sempatomimetik aktiviteye sahiptir. Etkili bir üst solunum yolu dekonjestanıdır. Psödoefedrin hidroklorür, vazokonstriktördür. Solunum yollarımukozasındaki alfaadrenerjik reseptörleri etkileyerek damarları daraltır. Buvazokonstriksiyon, şişmiş durumdaki burun mukozasını büzer, dokudaki hiperemiyi, ödemive nazal konjesyonu azaltır; burundaki hava yollarının açık kalmasını sağlar. Psödoefedrin,sistolik kan basıncının yükseltilmesinde ve taşikardi yaratılmasında efedrinden daha azetkilidir. Ayrıca merkezi sinir sisteminin uyarılmasında da etkisi daha düşüktür. Psödoefedrin4 saat süren dekonjestan etkisine 30 dk içinde ulaşır.
60 mg psödoefedrinin, soğuk algınlığı ve rinitli hastalarda ve normal kişilerde ve alerjik rinitli hastalarda histamin uygulamasından sonra nazal hava akımı ile ölçüldüğü şekilde, etkili birnazal konjestan olduğu gösterilmiştir.
Parasetamol analjezik ve antipiretik bir ajandır. Parasetamolün terapötik etkilerinin, siklooksijenaz enziminin inhibisyonu sonucu prostaglandin sentezinin inhibisyonuna bağlıolduğu düşünülmektedir. Parasetamolün periferik siklooksijenaza oranla santralsiklooksijenaz üzerine daha etkili inhibitör olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Parasetamolünanaljezik ve antipiretik özellikleri vardır fakat sadece zayıf anti-enflamatuvar özelliklergösterir. Bu durum; enflamatuvar dokuların diğer dokulara oranla daha yüksek seviyelerde
12 / 19
hücresel peroksitler içermesi ve bu hücresel peroksidlerin paracetamolün siklooksijenaz inhibisyonunu önlemesiyle açıklanabilir.
5.2 Farmakokinetik özelliklerGenel özelliklerPsödoefedrin
Emilim:
Psödoefedrin oral uygulama sonrasında herhangi bir presistemik metabolizma olmadan, gastrointestinal kanaldan hızlıca ve tamamen emilir. Sağlıklı yetişkin gönüllülerde, 60 mgpsödoefedrinin verilmesiden yaklaşık 1,5 saat sonra (Tmaks) yaklaşık 180 ng/ml'lik bir dorukplazma konsantrasyonu (Cmaks) yaratmıştır.
Dağılım:
Psödoefedrinin görünen dağılım hacmi (Vd/F) yaklaşık 2,8 l/kg'dır.
Biyotransformasyon:
Psödoefedrin plazma yarılanma ömrü (T1/2) yaklaşık 5,5 saattir. Erkeklerde psödoefedrin çok az metabolize olur, yaklaşık %90'ı değişmeden idrarla atılır. Yaklaşık %1'i karaciğerdemetabolize olur. N-demetilasyon ile norpsödoefedrine dönüşür. Psödoefedrinin burundakikonjesyonu azaltan etkisi, uygulamadan 15-30 dakika sonra başlar.
Eliminasyon:
Psödoefedrin ve metaboliti idrar ile atılır. Dozun %55-90'ı herhangi bir değişikliğe uğramadan atılır. Psödoefedrinin görünen total vücut klerensi (Cl/F) 7,5 ml/dk/kg'dır. Sabiteliminasyon hızı yaklaşık 0.13 1sa-1'dir. İdrar asitlendiğinde psödoefedrinin idrar ile dışarıatılma hızı artar. Bunun tersine, idrar pH'si arttıkça, idrar ile dışarı atılma hızı azalır.
Böbrek yetmezliği psödoefedrinin plazma düzeylerini artıracaktır.
Zayıf bir temelde, böbrekten atılım düzeyi idrarın pH'sine bağlıdır. Düşük idrar pH'sine, tübüler geri emilim minimaldir ve idrar akış hızı ilacın klerensini etkilemez.
Yüksek pH'de (>7.0), psödoefedrin yaygın şekilde renal tubülde geri emilir ve renal klerens idrar akış hızına bağlıdır.
Doğrusallık ve doğrusal olmayan durum:
Veri mevcut değildir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek yetmezliği
Böbrek yetmezliği artmış plazma düzeylerine yol açar.
Psödoefedrin ile böbrek yetmezliğinde yapılmış spesifik çalışma yoktur. Ancak çeşitli derecelerde böbrek yetmezliği olan hastalarda 60 mg psödoefedrin + 8 mg akrivastin
13 / 19
kapsüllerinin tek doz uygulamasını takiben orta şiddetli ve şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda sağlıklı gönüllülere nazaren psödoefedrin Cmaks değeri 1,5 katı artmıştır. Tmaksdeğeri böbrek hastalarında değişmemiştir. Yarılanma ömrü, sağlıklı gönüllülere nazaran hafifve şiddetli böbrek yetmezliğinde sırasıyla 3-12 katı artmıştır.
Karaciğer yetmezliği
Hepatik yetmezliği olan hastalarda psödoefedrin ile yapılmış hiçbir spesifik çalışma yoktur.
Yaşlı hastalarda
Yaşlı hastalarda 60 mg psödoefedrin + 8 mg akrivastin kapsüllerinin tek doz uygulamasını takiben psödoefedrin için görülen T1/2 sağlıklı gönüllülerdekinin 1,4 katı olmuştur. GörünenCl/F sağlıklı gönüllülerdekinin 0.8 katı olmuştur ve Vd/F değişmemiştir. Psödoefedrin ileyaşlılarda yapılmış spesifik bir çalışma yoktur.
Klorfeniramin maleat
Emilim:
Klorfeniramin, mide-barsak kanalından nispeten yavaş emilir. Oral uygulama sonrası en yüksek plazma konsantrasyonlarına 2.5-6 saat içinde erişilir. Biyoyararlanımı %25-50oranındadır.
Dağılım:
Dolaşımda bulunan klorfeniraminin %70'i proteinlere bağlı haldedir. Klorfeniramin vücutta, santral sinir sistemi de dahil olmak üzere, geniş oranda dağılır.
Biyotransformasyon:
Karaciğerde belirgin oranda ilk-geçiş metabolizmasına uğrar. Klorfeniramin yüksek oranda metabolize edilir. Metabolitleri desmetil ve didesmetil klorfeniramindir.
Eliminasyon:
Klorfeniraminin farmakokinetiğinde belirgin bireysel farklılıklar bulunmaktadır; yarı ömrü 243 saat arasında bildirilmiştir. Klorfenamin maleat vücutta, yüksek oranda biyotransformasyon geçirir ve değişmeyen ilaç ve metabolitleri başlıca idrar yoluyla atılır.
Doğrusallık ve doğrusal olmayan durum:
Veri mevcut değildir.
Dekstrometorfan hidrobromür
Emilim:
Dekstrometorfan metabolizmasındaki bireysel farklılıklar nedeniyle, farmakokinetik değerleri oldukça değişkendir. 20 mg dekstrometorfan dozunun alınmasını takiben sağlıklıgönüllülerde, uygulamadan 2,5 saat sonra Cmaks litrede <1 mikrogramdan 8 mikrogramadeğişkenlik göstermiştir.
14 / 19
Dağılım:
Karaciğerdeki büyük ölçüde presistemik metabolizması nedeniyle, oral verilen dekstrometorfanın dağılımının ayrıntılı bir analizi yoktur.
Biyotransformasyon:
Dekstrometorfan oral alımı takiben karaciğerde hızlı ve geniş ölçüde ilk geçiş metabolizmasına uğrar. İnsan gönüllülerde genetik olarak kontrol edilen o-demetilasyondekstrometorfan farmakokinetiğinin başlıca determinantıdır. Bu oksidasyon sürecinin farklıfenotipleri vardır ve bu denekler arasında oldukça değişken bir farmakokinetiğe yol açar.Dekstrorfan başlıca metabolit olup antitussif etkisi de vardır.
Eliminasyon:
Metabolize olmayan dekstrometorfan, üç demetillenmiş morfinan metabolitiyle beraber: dekstrorfan (3-hidroksi-N-metilmorfinan olarak da bilinir.), 3-hidroksimorfinan ve 3-metoksimorfinan idrardaki konjugasyon ürünleri olarak bilinir. Değişmemiş ilaç ve antitussifözelliğe sahip metabolitler idrarla vücuttan atılır.
Doğrusallık ve doğrusal olmayan durum:
Veri mevcut değildir.
Parasetamol
Emilim:
Parasetamol, mide-barsak kanalından hızla ve tam olarak pasif difüzyon ile emilir; plazmadaki en yüksek konsantrasyonları formülasyona bağlı olarak genellikle oraluygulamadan sonra 30 ila 90 dakika arasında elde edilir. Gastrik boşalma, oral uygulananparasetamol absorpsiyonu için hız sınırlayıcı bir basamaktır. Parasetamol değişken bir orandailk geçiş metabolizmasına uğradığı için oral uygulamadan sonra sistemik dolaşımda tamolarak bulunmaz. Erişkinlerdeki oral biyoyararlanımının uygulanan parasetamol miktarınabağlı olduğu görülmektedir. Oral biyoyararlanım 500 mg'lık dozdan sonra %63 iken, 1 veya 2g (tablet formu) dozundan sonra yaklaşık %90'a yükselir.
Dağılım:
Parasetamol birçok vücut sıvısına eşit miktarda dağılır; tahmini dağılım hacmi 0.95 l/kg'dır. Terapötik dozları takiben parasetamol plazma proteinlerine önemli oranda bağlanmaz.
Çocuklardaki dağılım kinetiği (Vd/F) erişkinlerdekine benzerdir.
Biyotransformasyon:
Parasetamol karaciğerde metabolize olur ve insanda çok sayıda metabolitleri tanımlanmıştır. İdrarla atılan majör metaboliti glukuronid ve sülfat konjugatıdır. Parasetamolün %10 kadarıminör bir yolla sitokrom P-450 karma fonksiyonlu oksidaz sistemi (başlıca CYP2E1 veCYP3A4) ile reaktif bir metabolit olan asetamidokinona dönüşür. Bu metabolit hızlaindirgenmiş glutatyon ile konjuge olur ve sistein ve merkaptürik asit konjugatları şeklindeatılır. Büyük miktarlarda parasetamol alındığında hepatik glutatyon azalabilir ve vital
15 / 19
hepatoselüler makromoleküllerine kovalan olarak bağlanan hepatosit asetamidokinonun aşırı birikmesine yol açar. Bu da doz aşımı durumunda görülebilen hepatik nekroza yol açar.
Eliminasyon:
Eliminasyon yarı-ömrü, terapötik dozlarda 1-3 saat kadardır. Dozun %90-100'ü, 24 saat içerisinde glukuronid (%60), sülfat (%35) veya sistein (%3) konjügasyon ürünleri olarakböbrekler yoluyla vücuttan atılır. Tek dozu (1000 mg i.v.) takiben parasetamolün total vücutklerensi yaklaşık 5 ml/dak/kg'dır. Parasetamolün renal klerensi idrar akış hızına bağlıdır,fakat pH'ya bağlı değildir. Uygulanan ilacın %4'ten daha azı değişmemiş parasetamol halindeatılır. Sağlıklı bireylerde terapötik dozun yaklaşık %85-95'i 24 saat içinde idrar ile atılır.
Doğrusallık ve doğrusal olmayan durum:
Reaktif parasetamol metabolitlerinin karaciğer hücre proteinlerine bağlanması, hepatoselüler hasara sebep olur. Terapötik dozlarda, bu metabolitler, glutatyon tarafından bağlanır venontoksik konjugatlar oluştururlar. Ancak masif doz aşımı halinde, karaciğerin (glutatyonoluşumunu kolaylaştıran ve teşvik eden) SH-donörleri deposu tükenir; ilacın toksikmetabolitleri karaciğerde birikir ve karaciğer hücre nekrozu gelişir ve bu da karaciğerfonksiyonunda bozulmaya ve giderek hepatik komaya kadar ilerler.
Pozolojiye uygun kullanıldığında farmakokinetiği doğrusaldır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek yetmezliği
2-8 saatler arasında ortalama plazma yarılanma ömrü normal ve böbrek yetmezliği olan hastalarda aynıdır, fakat 8-24 saatler arasında böbrek yetmezliğinde eliminasyon hızı azalır.Kronik renal yetmezlikte glukronid ve sülfat konjugatlarında belirgin birikme olur. Anabileşiğin kısıtlı rejenerasyonuyla kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda birikenparasetamol konjugatlarında bir miktar ekstra elminasyon oluşabilir. Kronik böbrekyetmezliğinde parasetamol doz aralığını uzatmak tavsiye edilir. Hemodiyalizde parasetamolplazma düzeyleri azalabileceğinden terapötik kan düzeylerini korumak için ilave parasetamoldozları gerekebilir.
Karaciğer yetmezliği
Hafif karaciğer hastalığı olan hastalardaki ortalama plazma yarılanma ömrü normal bireylerdekine benzerdir; fakat ciddi karaciğer yetmezliğinde önemli derecede uzar (yaklaşık%75). Bununla beraber, yarılanma ömrünün uzamasının klinik önemi açık değildir; çünkükaraciğer hastalığı olan hastalarda ilaç birikmesi ve hepatotoksisite olduğu kanıtlanmamış veglutatyon konjugasyonu azalmamıştır. Kronik stabil karaciğer hastalığı olan 20 hastaya 13gün 4 g/gün parasetamol verilmesi karaciğer fonksiyonunda bozulmaya yol açmamıştır. Hafifkaraciğer hastalığında önerilen dozlarda alındığında parasetamolün zararlı olduğukanıtlanmamıştır. Bununla bereaber, şiddetli karaciğer hastalığında, plazma parasetamolyarılanma ömrü önemli derecede uzamıştır.
16 / 19
Yaşlı hastalarda
Genç ve yaşlı sağlıklı denekler arasında farmakokinetik parametrelerde gözlenen farklılıkların klinik olarak önemli olduğu düşünülmemektedir. Bununla beraber serum parasetamolyarılanma ömrünün belirgin derecede arttığını (yaklaşık %84) ve parasetamol klerensininzayıf, hareketsiz ve yaşlı hastalarda sağlıklı genç kişilere nazaran azaldığını (yaklaşık %47)düşündüren kanıtlar vardır.
Çocuklarda
Çalışmalar 0-2 gün arasındaki yeni doğanlarda ve 3-10 yaş arasındaki çocuklarda parasetamol majör metabolitinin parasetamol sülfat olduğunu göstermiştir. Yetişkinlerdeki ve 12 yaş veüzeri çocuklardaki veriler, majör metabolitin glukronid konjugatı olduğunu göstermiştir.Bununla beraber, parasetamolün genel eliminasyon hızında veya idrara geçen toplam ilaçmiktarında yaşa ilişkin önemli farklılıklar yoktur.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
DEKSAN şurup ile yapılmış hayvan çalışmaları bulunmamaktadır.
Psödoefedrin
Bakteri ve memelilerde yapılan
in vivoin vitro
tahlillerde pödoefedrinin genotoksik olmadığı saptanmıştır.
Psödoefedrinin karsinojenik potansiyeli olup olmadığı hakkında yeterli bilgi yoktur.
Psödoefedrin, sıçanlarda 432 mg/kg/gün oral doza veya tavşanlarda 200 mg/kg/gün oral doza kadar teratojenik etki göstermemiştir.
Psödoefedrin irreversibl herhangi bir organ toksisitesine neden olmaz, teratojenik ve karsinojenik değildir. Yetişkinlerde akut doz aşımı belirgin taşikardi ve sistemikhipertansiyona yol açar. Çocuklarda ise akut doz aşımı ile hipertansiyon değil ama taşikardibildirilmiştir.
Genel olarak bakıldığında psödoefedrin nazal dekonjestan olarak önerilen dozlarda kullanıldığında iyi tolere edilir ve güvenlidir. Ciddi doz aşımlarında bile irreversibl herhangibir toksisite oluşturmaz.
Klorfeniramin maleat
Klorfeniramin uzun zamandır insanlar tarafından kullanılmaktadır ve farmakovijilans verileri çok iyi tolere edildiğini, teratojenik ya da karsinojenik olmadığını ve ciddi doz aşımlarındabile irreversibl herhangi bir toksisite oluşturmadığını göstermektedir.
Dekstrometorfan
Dekstrometorfanın büyük miktarlarda uzun süre alınmasıyla bile, santral sinir sistemi ya da herhangi diğer organ sistemlerinde irreversibl toksisitesi olduğunu gösteren bir bulgu
17 / 19
bulunmamaktadır. Mevcut verilere göre dekstrometorfan, teratojenik, mutajenik ya da karsinojenik değildir.
Parasetamol
Akut Toksisite: Parasetamol yetişkin sıçanlara ve kobaylara oral yoldan verildikten sonra hafif toksik olduğu saptanmıştır. Farelerde ve yenidoğan sıçanlarda önemli oranda daha fazlatoksik olmasının sebebi ise, muhtemelen, farelerde maddenin farklı bir metabolizmasınınbulunması ve yenidoğan sıçanlarda hepatik enzim sisteminin olgunlaşmamış olmasıdır.
Köpekler ve kedilere daha yüksek dozlarda verildiğinde kusmaya sebep olmuştur. Bu nedenle bu hayvan cinslerinde oral LD50 değeri saptanamamıştır.
Kronik Toksisite: Toksik dozların verilmesinin ardından deney hayvanlarında yavaş kilo artışı, diürez, asidüri ve dehidratasyon ile enfeksiyonlara karşı duyarlılık artışı gibi etkilergözlenmiştir. Otopsi sırasında, abdominal organlarda kan akımı artışı, intestinal mukozairitasyonu gözlenmiştir.
Mutajenik ve Tümörojenik Potansiyeli: Sıçanlarda, hepatotoksik doz düzeyinde potansiyel bir genotoksisite gözlenmiş ve bu bulgu doğrudan bir DNA hasarı olarak değil,hepatotoksisite/miyelotoksisitenin dolaylı bir sonucu olarak açıklanmıştır. Dolayısıyla, bireşik doz varsayılabilir.
Diyeti 6.000 ppm'e kadar olan erkek sıçanlarda yapılan 2 yıllık bir çalışmada parasetamolün karsinojenik aktivitesine ilişkin herhangi bir bulgu bildirilmemiştir. Mononükleer hücrelösemisi insidansının artması nedeniyle dişi sıçanlarda bazı karsinojenik aktivite bulguları sözkonusudur. Diyeti 6.000 ppm kadar olan farelerde yapılan 2 yıllık bir çalışmada iseparasetamolün karsinojenik aktivitesini gösteren herhangi bir bulgu saptanmamıştır.
Üreme Toksisitesi: İnsanlarda kapsamlı kullanımdan sonra embriyotoksik veya teratojenik riskte bir artış gözlenmemiştir. Parasetamol hamilelik dönemlerinde de sıklıkla alınmaktaolup, gerek hamileliğin seyri gerekse doğmamış çocuk üzerinde herhangi bir olumsuz etkigörülmemiştir.
Hayvanlarda yapılan kronik toksisite araştırmalarında parasetamolün testiküler atrofiye neden olduğu ve spermatogenezi inhibe ettiği bildirilmiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1 Yardımcı maddelerin listesi
Sitrik asit monohidrat Sodyum siklamatEtil alkolSakkarozPropilen glikolGliserin
18 / 19
Metil paraben Propil parabenKiraz esansıF.D ve C Kırmızı No:3Distile su
6.2 Geçimsizlikler
Bilinen herhangi bir geçimsizliği yoktur.
6.3 Raf ömrü
36 ay
6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
DEKSAN, üzerinde (d) amblemi bulunan, tabanı PVC kaplı, sarı renkli aluminyum kapak ile kapatılmış amber renkli cam şişe içerisinde kullanıma sunulmaktadır.
Her bir karton kutu 100 ml şurup içeren 1 şişe ile birlikte 2.5 ml'ye işaretli 5 ml'lik 1 adet ölçü kabı ve kullanma talimatı içermektedir.
6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
“Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü” yönetmeliklerine uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Deva Holding A.Ş.
Halkalı Merkez Mah. Basın Ekspres Cad. 34303 No:1 Küçükçekm ece/İSTANBULTel: 0212 692 92 92Faks: 0212 697 00 24
8. RUHSAT NUMARASI(LARI)
72/84
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 05.06.1964 Ruhsat yenileme tarihi: 04.08.2003
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
19 / 19