KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
SERALİN® 50 mg çentikli film tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Sertralin HCl 55,95 mg (50 mg sertraline eşdeğer)
Yardımcı maddeler:
Sodyum nişasta glukolat 6,0 mg (0.18 mg sodyum ihtiva eder)
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film kaplı tablet.
Oblong, bikonveks, bir yüzü çentikli beyaz film kaplı tablet.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
SERALİN®, depresyon ile birlikte görülen anksiyete semptomları da dahil olmak üzere, depresyon tedavisinde, hastalarda mani hikayesi olsun veya olmasın, endikedir. Tatminkar bircevabı takiben, SERALİN® tedavisine devam edilmesi, depresyonun başlangıç epizodununnüksünün veya yeni depresyon epizodlarının oluşmasının engellenmesinde etkilidir.
SERALİN®, obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde endikedir. Başlangıçtaki yanıtı takiben obsesif kompulsif bozukluğun uzun süreli tedavisinde, SERALİN®'in, 2 yıla kadar devamlıetkililiği, güvenliliği ve tolerabilitesi gösterilmiştir.
SERALİN®, obsesif kompulsif bozukluğu olan 6 yaşından büyük pediyatrik hastaların tedavisinde de endikedir.
SERALİN®, agorafobi ile beraber seyreden panik bozukluğu dahil olmak üzere, panik bozukluğu tedavisinde endikedir.
SERALİN®, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisinde endikedir.
SERALİN®, sosyal fobinin (sosyal anksiyete bozukluğu) tedavisinde endikedir. Tatminkar bir cevabı takiben, SERALİN® tedavisine devam edilmesi, sosyal fobinin başlangıç epizodununnüksünün engellenmesinde etkilidir.
SERALİN®, premenstrüel disforik bozukluk (PMDB) tedavisinde endikedir.
1 / 22
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
SERALİN®, sabah veya akşam günde tek doz halinde verilmelidir.
Tedavinin Başlangıcı:
Depresyon ve Obsesif Kompulsif Bozukluk - SERALİN® tedavisine günde 50 mg dozla başlanmalıdır.
Panik Bozukluğu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Sosyal Fobi - Tedaviye günde 25 mg ile başlanmalıdır. Bu amaçla 50 mg'lık tablet, ikiye bölünebilir çentikli tablet formundasunulmuştur. Bir hafta sonra doz, günde tek doz 50 mg'a yükseltilmelidir. Bu doz ayarlaması,panik bozukluğunda karakterize olan tedavinin erken dönemindeki beklenmedik yan etkilerinsıklığını azaltır. Maksimum doz 200 mg/gün olacak şekilde titrasyon yapılabilir.
Premenstrüel Disforik Bozukluk - SERALİN® tedavisi hekimin değerlendirmesine bağlı olarak menstrüel siklus boyunca her gün veya sadece menstrüel siklusun luteal fazında günde50 mg ile başlamalıdır.
50 mg/gün doz ile yanıt alınamayan hastalar menstrüel siklus sırasında kullanımda günde 150 mg'a kadar veya menstrüel siklusun yalnızca luteal fazı sırasındaki kullanımda günde 100mg'a kadar olan doz artışından fayda sağlayabilirler (menstrüel siklus başına 50 mg'lıkartışlar şeklinde). Eğer luteal faz sırasında kullanımda günde 100 mg'lık doz belirlenmişse,her luteal faz periyodunun başında 3 gün boyunca 50 mg/gün'lük bir titrasyon basamağıuygulanmalıdır. SERALİN®'in eliminasyon yarılanma ömrünün 24 saat olduğu dikkatealınırsa, doz değişikliklerinin bir hafta içinde bir kereden daha sık olmaması gerekir.
Doz Artışı:
Doz değişimlerinin arasında en az bir hafta olmalıdır. Somnolans (uyku hali) görülürse dozun yatmadan önce alınması önerilir.
Terapötik etkinin başlaması 7 gün içinde görülebilir. Ancak, özellikle obsesif kompulsif bozukluğunda, terapötik cevabın ortaya çıkması için genellikle daha uzun sürelergerekmektedir.
İdame:
Tedavi süresinin uzatılması durumunda doz, en düşük etkili seviyesinde tutulmalı ve terapötik cevaba göre ayarlamalar yapılmalıdır.
Depresyon: Majör Depresif Bozukluğun tekrarlanmasını önlemek için daha uzun süreli tedavi uygun olabilir. Vakaların çoğunda, Majör Depresif Bozukluğun tekrarını önlemek içingereken doz süregelen epizodu engellemek için gerekenle aynıdır. Depresyonlu hastalar,semptomların tamamen geçtiğinden emin olunabilmesi için yeterli süre (en az 6 ay) tedaviedilmelidir.
Panik Bozukluğu ve Obsesif Kompulsif Bozukluk: Bu vakalarda relapsın önlenmesi gösterilemediği için tedavi düzenli olarak değerlendirilmelidir.
Premenstrüel Disforik Bozukluk:
SERALİN®'in 3 menstrüel siklustan daha uzun süre kullanımının etkililiği kontrollü klinik araştırmalarda sistematik olarak değerlendirilmemiştir. Bu nedenle uzun dönemli tedaviye
adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
2 / 22
devam edilmesine gerek olup olmadığına karar verilmesi için hastalar periyodik olarak yeniden değerlendirilmelidirler.
Tedavinin bırakılmasıyla görülen yoksunluk sendromları: Tedavi aniden kesilmemelidir. Yoksunluk sendromu riskini en aza indirmek için sertralin tedavisi sonlandırılırken doz 1-2haftalık bir süre boyunca kademeli olarak azaltılmalıdır. Dozun azaltılması veya tedavininbırakılmasının ardından tahammül edilemez semptomlar ortaya çıkarsa, önceden kullanılandozun tekrar kullanılmaya başlanması düşünülebilir. Bunu takiben, doz, daha düşük bir hızdaazaltılmaya devam edilebilir.
Uygulama şekli:
SERALİN® tablet gıdalarla birlikte veya ayrı verilebilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
SERALİN® büyük oranda karaciğerde metabolize olur. İlacın değişmeden idrarla atılımı eliminasyonun minör bir yoludur. SERALİN®'in düşük renalatılımından da beklendiği gibi SERALİN® dozu, böbrek yetmezliğinin derecesine bağlı olarakayarlanmak zorunda değildir (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Karaciğer yetmezliği:
Sertralin büyük oranda karaciğerde metabolize olduğundan karaciğer bozukluğu olan hastalarda SERALİN® kullanımı esnasında dikkatli olunmalıdır. Karaciğerbozukluğu olan hastalarda, daha düşük doz veya daha seyrek dozlam aralığındakullanılmalıdır. Sertralin ciddi karaciğer hastalığı olan hastalarda kullanılmamalıdır. (bkz.Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Pediyatrik popülasyon:
SERALİN®'in etkililik ve güvenliliği, 6 - 17 yaş arasındaki obsesif kompulsif bozukluğu olan pediyatrik hastalarda ortaya konmuştur. 13 - 17 yaş arasındakiobsesif kompulsif bozukluğu olan pediyatrik hastalarda SERALİN® uygulamasına 50 mg/gündozunda başlanmalıdır. 6 - 12 yaş arasındaki obsesif kompulsif bozukluğu olan pediyatrikhastalarda SERALİN® uygulamasına 25 mg/gün dozu ile başlanmalıdır. Bir hafta sonra 50mg/gün dozuna yükseltilmelidir. Cevabın yetersiz olduğu durumlarda müteakip dozlar,ihtiyaca göre günlük dozda 50 mg'lık artışlarla 200 mg/gün'e kadar yükseltilebilir.SERALİN®'in eliminasyon yarılanma ömrü 24 saattir; doz değişiklikleri bir haftadan kısaaralıklarla yapılmamalıdır.
Klinik bir çalışmada, 6 - 17 yaş arasındaki, depresyonlu veya obsesif kompulsif bozukluğu olan hastalarda, SERALİN®'in farmakokinetiği, yetişkinlerdekine benzer olarak ortayaçıkmıştır. Ancak, doz 50 mg'ın üzerine çıkarılırken, çocukların yetişkinlere nazaran genellikledaha az vücut ağırlıkları olduğu düşünülmelidir.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlı hastalarda, daha genç hastalardaki doz aralığı kullanılabilir. SERALİN®'in bu hasta populasyonundaki etkililiğini gösteren klinik çalışmalara, 700'denfazla yaşlı (> 65 yaş) hasta katılmıştır. Yaşlı hastalardaki istenmeyen etkilerin tipi ve insidansı,daha genç hastalardakine benzer olmuştur. Hiponatremi riskinin daha yüksek olmasınedeniyle yaşlı hastalarda doz belirlenirken dikkatli davranılmalıdır.
3 / 22
4.3. Kontrendikasyonlar
- SERALİN®, sertraline ya da ilacın içeriğindeki yardımcı maddelere karşı aşırı duyarlılığıolduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.
- Monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri alan hastalarda, ajitasyon, tremor ve hipertermibelirtilerini gösteren serotonin sendromu riskinden dolayı birlikte kullanım kontrendikedir. Bunedenle, sertralin MAO inhibitörleri ile kombine olarak veya MAO inhibitörü tedavisininkesilmesinden sonraki 14 gün içinde kullanılmamalıdır. Benzer şekilde, MAO inhibitörütedavisi başlatılacaksa sertralin en az 7 gün önce kesilmelidir (bkz. Bölüm 4.4 - Özelkullanım uyarıları ve önlemleri ve Bölüm 4.5 - Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğeretkileşim şekilleri).
- SERALİN® beraberinde pimozid kullanan hastalarda kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.5 Diğertıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Uzun QT sendromu/ Torsades de Pointes'e neden olabilen ilaçlar ile birlikte kullanıldığında uzun QT sendromu veya Torsades de Pointes oluşma riskini arttırabilir. Bu nedenle bu türilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.
Serotonin Sendromu (SS) veya Nöroleptik Malign Sendromu (NMS)
Sertralin dahil Serotonin Gerialım İnhibitörleri (SSRI) ile tedavi gören hastalarda Serotonin Sendromu (SS) veya Nöroleptik Malign Sendromu (NMS) gibi hayatı tehdit eden sendromlargörülmüştür. SSRI'lar, serotonin (5-HT) metabolizmasını zayıflatan (MAO inhibitörleri dahil)ilaçlar, antipsikotikler, serotonerjik ilaçlar (örn. Triptanlar ve fentanil ve analogları tramadol,dekstrometorfan, tapentadol, meperidin, metadon, pentazosin) ve diğer dopaminantagonistleriyle beraber kullanıldığında SS veya NMS riski artar. SS semptomları mentaldurum değişiklikleri (örn. ajitasyon, halüsinasyon, koma), otonom değişkenlik (örn. taşikardi,değişken kan basıncı, hipertermi) ve/veya gastrointestinal sendromlardır (örn. bulantı, kusma,diyare). Hipertermi, rijidite, vital bulgularda muhtemel hızlı dalgalanmalarla birlikte otonomdeğişkenlik ve mental durum değişiklikleri gibi SS'nin bazı bulguları NMS'ye benzer.Hastalar SS veya NMS sendromu bulguları açısından takip edilmelidir.
Monoamin Oksidaz İnhibitörleri:
Sertralin ile birlikte selektif MAO inhibitörü olan selejilin geri dönüşlü MAO inhibitörü olan moklobemid ve MAO inhibitörü linezolid alan hastalarda bazen fatal olabilen ciddireaksiyonlar bildirilmiştir. Bazı hastalarda serotonin sendromuna benzer durumlar meydanagelmiştir. Bu durumun içerdiği semptomlar şunlardır: hipertermi, rijidite, miyokloni, vitalbulgularda muhtemel hızlı dalgalanmalarla birlikte otonom değişkenlik, konfüzyon, irritabilitedahil mental durum değişiklikleri, deliryum ve komaya varabilen ileri derecede ajitasyon. Bunedenle, sertralin MAO inhibitörleri ile kombine olarak veya MAO inhibitörü tedavisininkesilmesinden sonraki 14 gün içinde kullanılmamalıdır. Benzer şekilde, MAO inhibitörütedavisi başlatılacaksa sertralin en az 7 gün önce kesilmelidir. (bkz. Bölüm 4.3Kontrendikasyonlar).
Diğer Serotonerjik İlaçlar:
Farmakodinamik etkileşim olasılığından dolayı, triptofan, fenfluramin, 5-HT agonistleri veya bitkisel bir ilaç olan St. John's Wort
(Hypericum perforatum,
sarı kantaron) gibi serotonerjiknörotransmisyonun etkilerini artıran ilaçlarla birlikte sertralin alınırken dikkatli olunmalı vemümkünse bu kombinasyonlardan kaçınılmalıdır.
adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
4 / 22
Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI), Antidepresan veya Antiobsesif İlaçlardan Sertraline Geçiş:
SSRI'lardan, antidepresanlardan veya antiobsesif ilaçlardan sertraline geçiş yapılırken, en uygun zamanlama konusunda sahip olunan kontrollü deneyimler sınırlıdır. Özelliklefluoksetin gibi uzun etkili ajanlardan sertraline geçerken dikkatli ve titiz bir tıbbideğerlendirme yapılmalıdır. Bir SSRI'dan diğerine geçiş için gerekli bir arınma (wash out)zamanı belirlenmemiştir.
QTc uzaması/ Torsades de Pointes
Sertralinin pazarlama sonrası kullanımında QTc uzaması ve Torsades de Pointes vakaları bildirilmiştir. Vakaların büyük çoğunluğu QTc uzaması/ Torsades de Pointes için diğer riskfaktörünü taşıyan hastalarda gözlenmiştir. Bu nedenle QTc uzaması için risk faktörü taşıyanhastalarda sertralin kullanılırken dikkatli olunmalıdır.
Mani/Hipomani Aktivasyonu:
Pazarlama öncesi çalışmalar sırasında sertralin ile tedavi edilen hastaların yaklaşık %0.4ünde mani veya hipomani aktivasyonu görülmüştür. Bu nedenle mani/hipomani hikayesi olanhastalarda sertralin kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Hastanın yakından takibi gereklidir.Manik durum oluşan hastalarda sertralin tedavisi kesilmelidir. Major afektif bozukluğu olanve piyasadaki diğer antidepresanlarla ve antiobsesif ilaçlarla tedavi edilen hastaların küçük biroranında da mani/hipomani aktivasyonu bildirilmiştir.
Şizofreni:
Şizofreni hastalarında psikotik semptomlar şiddetlenebilir.
Konvülsiyonlar:
Sertralin tedavisi sırasında konvülsiyonlar meydana gelebilir. Sertralinin, anstabil epilepsili hastalarda kullanımından kaçınılmalıdır ve epilepsisi kontrol altında olan hastalar dikkatleizlenmelidir. Hastada konvülsiyon gözlenirse sertralin tedavisi kesilmelidir.
İntiharİntihar düşüncesi veya klinik kötüleşme:
Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının intihar düşüncesi, girişimi ya da kendine zarar verme davranışlarını (intihar ile ilişkili olayları)arttırma olasılığı bulunmaktadır. Ayrıca geçmişinde intihar ile ilişkili olaylara ait öyküsü olanhastaların tedavi başlangıcında intihar düşüncesi veya girişimi açısından daha yüksek riskaltında olduğu bilinmektedir. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında, ilaçdozunun arttırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceğihuzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığıgibi nedenlerle hastanın gerek ailesi, gerekse tedavi ediciler tarafından yakinen izlenmesigereklidir. SERALİN®, obsesif kompulsif bozukluğu olan 6 yaşından büyük pediyatrikhastaların tedavisinde endikedir. Bunun dışında pediyatrik hastalarda endikasyon onayıyoktur.
Sertralin ile tedavi gören tüm hastalar, özellikle yüksek risk gurubundakiler, uygun bir şekilde izlenmeli ve klinik kötüleşme veya intihara eğilimli olma konusunda yakinen gözlenmelidir.Özellikle tedaviye başlarken ya da ilaç dozunda veya doz rejiminde bir değişiklikyapıldığında, hastalar, aileleri ve hasta yakınları klinik kötüleşme, intihar girişimi/düşüncesive davranışlardaki değişiklikler açısından takip gerekliliği konusunda dikkatli olmaları içinteşvik edilmelidirler. Özellikle depresyonlu hastalarda intihar girişimi riski
adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3kuYnUyS3k0RG83
5 / 22
değerlendirilmelidir. Doz aşımı riskini azaltmak için iyi hasta yönetimi ile uyumlu olacak şekilde en düşük miktarda ilaç sağlanmalıdır.
Anormal Kanama/Hemoraji:
SSRI'lar ile ekimoz ve purpuradan, yaşam tehdit edici hemorajiye kadar kanama anormallikleri bildirilmiştir. SSRI'lar, özellikle trombosit fonksiyonunu bozduğu bilinenilaçlar (örn. atipik antipsikotikler ve fenotiyazinler, trisiklik antidepresanların (TSA) çoğu,aspirin ve nonsteroidal antienflamatuvar ilaçlar (NSAI ilaçlar) ile birlikte kullanımda vekanama bozukluğu hikayesi olanlarda dikkatli kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.5 Diğer tıbbiürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).
Hiponatremi:
Sertralin de dahil olmak üzere SSRI'lar ya da serotonin ve norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI) ile tedavi sonucunda hiponatremi görülebilir. Birçok vakada hiponatremi, uygunsuzantidiüretik hormon sekresyonu sendromunun (SIADH) sonucu olarak görülmektedir. Serumsodyum düzeylerinin 110 mmol/L'nin altında bulunduğu vakalar bildirilmiştir. SSRI ve SNRIkullanımıyla yaşlı hastalarda, hiponatremi gelişme riski daha yüksek olabilir. Ayrıca, diüretikkullanan ya da başka bir şekilde volüm kaybı oluşmuş hastalarda da risk artabilir.Semptomatik hiponatremi görülen hastalarda sertralin kullanımına son verilmesi düşünülmelive uygun tıbbi girişim yapılmalıdır. Hiponatremi belirti ve semptomları arasında baş ağrısı,konsantrasyon güçlüğü, hafıza bozukluğu, konfüzyon, güçsüzlük ve düşmelere yol açabilendengesizlik yer almaktadır. Daha şiddetli ve/veya akut vakalarla ilişkili belirti ve semptomlararasında, halüsinasyon, senkop, konvülsiyon, koma, solunum durması ve ölüm yer almıştır.
Obsesif kompulsif bozukluk ve depresyon, panik bozukluğu ve depresyon, travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon, sosyal fobi ve depresyon ve de premenstrüel disforik bozuklukve depresyon arasındaki komorbidite iyi şekilde ortaya konduğu için, depresyonlu hastalarıtedavi ederken alınan önlemlerin aynısı, obsesif kompulsif bozukluğu, panik bozukluğu,travma sonrası stres bozukluğu, sosyal fobisi veya premenstrüel disforik bozukluğu olanhastaları tedavi ederken de dikkate alınmalıdır.
SSRI'lar (sertralin, sitalopram, paroksetin, fluoksetin ve fluvoksamin gibi) ve diğer yeni antidepresanların (venlafaksin, mirtazapin) gerek yetişkinlerde, gerekse çocuklardakullanımında, tedavinin özellikle ilk haftalarında ajitasyon şeklinde zarar verici davranışdeğişiklikleri görülebilir.
Adı geçen ilaçların (fluoksetinde çok ender olarak) ani kesilmelerinde “kesilme belirtileri”ne neden olabileceklerinden ilaç kullanımına doz azaltılarak son verilmesi uygun olacaktır.
Sertralin tedavisi sonlandırıldığında görülen yoksunluk semptomları:
Tedavi aniden kesildiyse yoksunluk semptomları daha sık görülür (bkz. Bölüm 4.2). Klinik çalışmalarda sertralinle tedavi edilen hastalarda, sertralin tedavisini bırakanlarda yoksunlukreaksiyonları %23 iken tedaviye devam edenlerde bu değer %12 olmuştur.
Yoksunluk semptomu riski tedavinin dozu ve süresi ile dozun azaltılma hızı dahil birçok faktöre bağlı olabilir. Sersemlik, duyularda bozukluk (parestezi dahil), uyku bozukluğu(uykusuzluk ve gergin rüyalar dahil), ajitasyon ve anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor vebaş ağrısı en fazla rapor edilen reaksiyonlardır. Genellikle bu semptomlar hafif veya ortaşiddetlidir, ancak bazı hastalarda daha şiddetli olabilir. Genellikle tedavinin sonlandırılmasınıtakip eden ilk birkaç günde ortaya çıkarlar, ancak ilacının tek dozunu atlatmış hastalarda
adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
6 / 22
benzer semptomların görüldüğüne dair nadir vaka bildirimleri mevcuttur. Bu semptomlar çoğunlukla kendiliğinden sınırlıdır ve 2 hafta içinde geçer, ancak bazı vakalar daha uzunsürebilir. (2 - 3 ay veya daha uzun). Bu nedenle tedavi sonlandırılacağı zaman sertralininhastanın ihtiyaçlarına göre birkaç hafta veya ay süresince yavaş yavaş azaltılarak bırakılmasıönerilir.
Akatizi/psikomotor hareketlilik:
Sertralin kullanımı, subjektif olarak rahatsız edici ve sıkıntı verici şeklinde tanımlanan hareketlilik, oturma veya yerinde duramama davranışıyla görülen hareket isteği ile karakterizeakatizi ile ilişkilendirilmiştir. Bu durum genellikle tedavinin ilk haftalarında ortaya çıkar. Busemptomların görüldüğü hastalarda, dozu arttırmak zararlı olabilir.
Diyabet/ Glisemik kontrol kaybı
Sertralinin de içinde bulunduğu SSRI grubu ilaç kullanan hastalarda yeni başlayan diyabet vakaları bildirilmiştir. Daha önceden diyabeti bulunan veya bulunmayan hastalardahiperglisemi ve hipoglisemi de dahil olmak üzere glisemik kontrol kaybı bildirilmiştir. Bunedenle hastalar glukoz dalgalanmalarının belirti ve bulgularına karşı takip edilmelidir.Özellikle diyabetli hastaların glisemik kontrolleri, kullanılan insülin ve/veya birliktekullanılan oral hipoglisemik ilaçların dozunun ayarlanması gerekebileceğinden, iyiizlenmelidir.
Laboratuar testleri:
Sertralin alan hastalarda, benzodiazepinler için idrarda hatalı pozitif immunoassay test sonucu bildirilmiştir. Bu sonuç, tarama testlerinin spesifik olmamasına bağlıdır. Hatalı pozitif testsonuçları, sertralin tedavisi sonlandırıldıktan birkaç gün sonra da gözlenebilir. Gazkromatografisi/ kütle spektrometrisi gibi doğrulayıcı bir test ile sertralin, benzodiazepinlerdenayırt edilmelidir.
Kapalı açılı glokom:
Sertralinin de içinde bulunduğu SSRI grubu ilaçlar, midriyazis ile sonuçlanabilen gözbebeği boyutunda değişime neden olabilirler. Bu midriyatik etki, özellikle yatkın hastalarda, gözaçısının daralması sonucu intraoküler basınç artışı ve kapalı açılı glokom ile sonuçlanabilir.Bu nedenle sertralin kapalı açılı glokomlu hastalarda veya glokom hikayesi bulunanlardadikkatli kullanılmalıdır.
Greyfurt Suyu:
Sertralinin greyfurt suyu ile birlikte alınması tavsiye edilmez (bkz. Bölüm 4.5).
Kemik Kırığı:
Epidemiyolojik çalışmalarda, özellikle 50 yaş üstü hastalarda sertralinin de dahil olduğu serotonin geri alım inhibitörleri ve TSA'ları kullanan hastalarda kemik kırığı riskinde artışgözlenmiştir. Bu riske yol açan mekanizma tam olarak anlaşılamamıştır.
Elektrokonvülsif Tedavi (EKT):
EKT ve sertralinin kombine kullanımının yarar ve risklerini gösteren klinik çalışmalar bulunmamaktadır.
Karaciğer Yetmezliği:
Sertralin yoğun bir biçimde karaciğerde metabolize olur. Çok dozlu bir farmakokinetik çalışmada, normal kişilerle karşılaştırıldığında, hafif stabil sirozu bulunan hastalarda daha
adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
7 / 22
uzun eliminasyon yarılanma ömrü ve yaklaşık üç kat daha büyük EAA (Eğri Altı Alan) ve Cmaks değerleri bulunmuştur. İki grup arasında plazma proteinlerine bağlanma bakımındanönemli farklılıklar bulunmamıştır. Sertralin karaciğer hastalığı olan kişilerde ihtiyatlakullanılmalıdır. Karaciğer bozukluğu olan hastalarda, daha düşük doz veya daha seyrekdozlam aralığında kullanılmalıdır. Sertralin ciddi karaciğer hastalığı bulunan hastalardakullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.2).
Böbrek Yetmezliği:
Sertralin büyük oranda karaciğerde metabolize olur. İdrarda değişmemiş ilacın atılımı eliminasyonun minör bir yoludur. Hafif ve orta şiddette böbrek bozukluğu olanlarda(kreatinin klerensi 30-60 ml/dak) ya da orta şiddette veya ciddi böbrek bozukluğubulunanlarda (kreatinin klerensi 10-29 ml/dak) tekrarlanan doz farmakokinetik parametreleri(EAA0-24 veya Cmaks) kontrol grubuyla belirgin fark göstermez. Çalışılan grupların tümündeyarılanma ömürleri benzerdir ve plazma proteinlerine bağlanmada hiçbir farklılık yoktur. Buçalışma göstermiştir ki sertralinin düşük renal atılımından beklendiği gibi sertralin dozu,böbrek yetmezliğinin derecesine bağlı olarak ayarlanmak zorunda değildir.
Geriyatrik popülasyon:
Klinik çalışmalara 65 yaşın üstünde 700'den fazla hasta katılmıştır. Sertralinin yaşlılardaki etkililiği ile advers etkilerin tipi ve insidansı genç hastalardakine benzerdir.
Ancak SSRI ve SNRI grubu ilaçlar, yaşlı hastalarda klinik olarak önemli hiponatremi ile ilişkilendirilmiştir. Bu hastalar için bu advers olay daha yüksek risk teşkil edebilir.
Pediyatrik popülasyon:
6-17 yaş grubundaki depresyonlu veya obsesif kompulsif bozukluğu olan hastalarda sertralin yetişkinlerdekine benzer bir farmakokinetik profil gösterir.
Sertralinin, çocuk ve adölesanlarda büyüme, cinsel olgunlaşma, kognitif ve davranışsal gelişim üzerine etkisine yönelik uzun dönem güvenlilik verileri ile ilgili sınırlı klinik kanıtbulunmaktadır. Pazarlama sonrası deneyimlerde, büyüme geriliği ve ergenlikte gecikme ileilgili az sayıda vaka bildirilmiştir. Klinik ilişki ve nedensellik henüz net değildir (bkz. Bölüm5.3).
Uzun dönem kullanımında doktorlar, pediyatrik hastaları büyüme ve gelişme anormallikleri bakımından izlemelidir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Sertralin ile birlikte MAO inhibitörleri kullanan hastalarda bazen fatal olabilen ciddi reaksiyonlar bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonlar ve Bölüm 4.4.- Özel kullanımuyarıları ve önlemleri). Sertralin, selejilin gibi geri dönüşsüz (non-selektif) MAO inhibitörleriile birlikte kullanılmamalıdır. Geri dönüşsüz (non-selektif) MAO inhibitörü ile tedavininkesilmesinden sonraki 14 gün içerisinde sertralin tedavisi başlatılmalıdır. Geri dönüşsüz (non-selektif) MAO inhibitörü ile tedavi başlatılacaksa, sertralin en az 7 gün önceden kesilmelidir.
Geri dönüşlü, selektif MAO inhibitörü (moklobemid)
Serotonin sendromu riski nedeniyle, sertralin ile birlikte moklobemid gibi geri dönüşlü, selektif MAO inhibitörlerinin kullanımı önerilmemektedir. Geri dönüşlü bir MAOinhibitörüyle tedaviyi takiben, sertralin tedavisine başlamadan önce 14 günden daha kısa bir
8 / 22
süre beklenebilir. Geri dönüşlü bir MAO inhibitörü ile tedaviye başlamadan en az 7 gün önce sertralin tedavisinin kesilmesi önerilmektedir.
Geri dönüşlü, non-selektif MAO inhibitörü (linezolid)
Bir antibiyotik olan linezolid zayıf, geri dönüşlü ve non-selektif bir MAO inhibitörüdür. Linezolid ve metilen mavisi sertralin tedavisi alan hastalara verilmemelidir.
Yakın zamanda MAO inhibitörü tedavisini bırakıp sertralin tedavisine başlayan veya MAO inhibitörü tedavisine başlanmadan önce yakın zamanlara kadar sertralin kullanmış olanhastalarda ciddi advers reaksiyonlar rapor edilmiştir. Bu reaksiyonlar tremor, miyoklonus,diaforez, bulantı, kusma, flushing (al basması), sersemlik ile nöroleptik malign sendrom,nöbet ve ölüm belirtilerine hipertermi dahildir.
Merkezi Sinir Sistemi (MSS) Depresanları ve Alkol:
Günde 200 mg sertralinin birlikte alınması, sağlıklı kişilerde alkolün, karbamazepinin, haloperidolün veya fenitoinin kognitif ve psikomotor performans üzerindeki etkisiniartırmamıştır. Bununla birlikte sertralinin alkol ile birlikte kullanımı tavsiye edilmemektedir.
QT aralığını uzatan ilaçlar
QTc aralığını uzatan ilaçlar (bazı antipsikotikler ve antibiyotikler gibi) ile eş zamanlı kullanımı, QTc uzaması ve/veya ventriküler aritmilerin (Torsades de Pointes v.b.) görülmeriskini arttırabilir.
Lityum:
Sağlıklı gönüllülerde yürütülen plasebo kontrollü bir çalışmada, iki doz halinde kullanılan sertralin, renal klerenste veya kararlı durum lityum seviyelerinde anlamlı bir değişikliğe sebepolmamıştır. Ancak plaseboya göre tremorda artış olmuştur ki, bu muhtemel birfarmakodinamik etkileşmenin işareti olabilir. Böyle durumlarda sertralin tedavisinebaşlanmasını takiben lityum dozunun ayarlanması ve plazma seviyelerinin izlenmesi tavsiyeedilir.
Fenitoin:
Normal gönüllülerde yapılan plasebo kontrollü bir çalışmada, günde 200 mg sertralinin kronik uygulamasıyla, fenitoin metabolizmasında klinik açıdan önemli bir inhibisyona yol açmadığıgösterilmiştir. Bununla birlikte sertralin tedavisine başlanmasının ardından, uygun fenitoindoz ayarlamaları ile plazma fenitoin konsantrasyonlarının izlenmesi tavsiye edilir. Birliktefenitoin kullanılması sertralin plazma seviyelerinde düşüşe neden olabilir.
Triptanlar
Sertralin ve sumatriptan kullanımının ardından güçsüzlük, hiperrefleksi, koordinasyon bozukluğu, konfüzyon, anksiyete ve ajitasyon görülen hastalara dair seyrek pazarlama sonrasıraporlar mevcuttur. Serotonerjik sendrom semptomları triptanlar grubuna dahil diğer ilaçlarile de görülebilir. Sertralin ve sumatriptanın beraber kullanımı klinik açıdan gerekli ise,hastanın uygun şekilde gözlenmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.4. - Özel kullanım uyarıları veönlemleri: Diğer Serotonejik İlaçlar).
Diğer Serotonerjik İlaçlar (bkz. Bölüm 4.4. - Özel kullanım uyarıları ve önlemleri):
SSRI ve SNRI grubu ilaçların, migren baş ağrısı olanlarda, 5-Hidroksitriptamin reseptör agonisti ile birlikte kullanımı serotonerjik sendroma neden olabilir.
9 / 22
Genel anestezide veya kronik ağrı tedavisinde kullanılan fentanil ile birlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır.
Proteinlere Bağlanan İlaçlar:
Sertralin plazma proteinlerine bağlandığından, plazma proteinlerine bağlanan diğer ilaçlarla etkileşim potansiyeli bulunduğu akılda tutulmalıdır. Ancak sırasıyla diazepam, tolbutamid vevarfarin ile yapılan üç etkileşim çalışmasında, sertralinin, substratların proteinlerebağlanmasında önemli bir etkisi olmadığı gösterilmiştir (bkz. Varfarin ve Diğer İlaçEtkileşmeleri alt bölümleri)
Varfarin:
Varfarin ile birlikte günde 200 mg sertralin verilmesi, protrombin zamanında klinik önemi bilinmeyen, küçük ancak istatistiksel açıdan önemli bir artışa sebep olmuştur. Bu nedenle,sertralin tedavisi başlatıldığında veya kesildiğinde protrombin zamanı dikkatlice izlenmelidir.
Pimozid:
2 mg'lık düşük, tek doz pimozid kullanılan kontrollü bir klinik araştırmada pimozid düzeyleri yaklaşık %35 artmıştır. Fakat bu duruma EKG'de herhangi bir değişiklik eşlik etmemiştir. Buetkileşmenin mekanizması bilinmemekle birlikte pimozidin dar terapötik indeksi ve pimozidindüşük dozunda görülen etkileşim nedeniyle sertralin ve pimozid birlikte kullanılmamalıdır(bkz. Bölüm 4.3 .- Kontrendikasyonlar)
Diğer İlaç Etkileşmeleri:
Sertralinin gerekli etkileşim çalışmaları yapılmıştır. Diazepam veya tolbutamidin günde 200 mg sertralin ile birlikte verilmesi, bazı farmakokinetik parametrelerde, küçük ancakistatistiksel açıdan önemli değişikliklere sebep olmuştur. Simetidin ile birlikte verilmesi,sertralin klerensinde önemli düşüşlere sebep olmuştur. Bu değişikliklerin klinik önemibilinmemektedir. Sertralin, atenololün beta-adrenerjik blokaj aktivitesini etkilememiştir.Glibenklamid veya digoksin ile birlikte günde 200 mg sertralin verilmesiyle bir etkileşimgözlenmemiştir.
Trombosit Fonksiyonunu Etkileyen İlaçlar:
Trombosit fonksiyonu üzerinde etkili ilaçlarla (örn. non-steroidal antienflamatuvar ilaçlar, asetilsalisilik asit ve tiklopidin) veya kanama riskini artıran diğer ilaçlarla, sertralin dahilSSRI'ların birlikte kullanımı kanama riskini artırabilir.
Nöromusküler Bloke Edici İlaçlar:
SSRI'lar plazma kolinesteraz aktivitesini azaltabildiğinden, mivaküryum veya diğer nöromusküler bloke edici ilaçların nöromusküler blok etkisinde uzamaya yol açabilir.
Sitokrom P450 (CYP) 2D6 Tarafından Metabolize Edilen İlaçlar:
İlaç metabolize eden izoenzim CYP 2D6'nın aktivitesinin inhibisyona uğratılması bakımından antidepresanlar arasında farklılık vardır. Bu durumun klinik önemi, inhibisyonun derecesineve beraber uygulanan ilacın terapötik indeksine bağlıdır. Dar terapötik indeksli CYP 2D6substratları, trisiklik antidepresanları, propafenon ve flekainid gibi sınıf I C antiaritmikleriiçerir. Etkileşim çalışmalarında sertralinin günde 50 mg kronik dozu ile CYP2D6 izoenzimaktivitesinin bir markeri olan desipraminin kararlı durum plazma düzeylerinde minimal biryükselme (ortalama %23-37) görülmüştür.
10 / 22
Diğer CYP Enzimleri (CYP 3A3/4, CYP 2C9, CYP 2C19, CYP 1A2) Tarafından Metabolize Edilen İlaçlar:
CYP 3A3/4: Üç ayrı
in vivo
etkileşim çalışmasında sertralin, kararlı durumda sitokrom P450 3A4 substratları, terfenadin, karbamazepin veya sisaprid ile birlikte uygulanmıştır. Buçalışmaların sonuçlarına göre sertralin, terfenadm, karbamazepin veya sisapridin plazmakonsantrasyonlarını artırmamıştır. Ayrıca sertralinin günlük 50 mg dozlarında kronikkullanımı 3A3/4 kaynaklı alprazolam metabolizmasını inhibe etmemektedir. Bu sonuçlarsertralinin, CYP 3A3/4 inhibisyon aktivitesinin klinik olarak anlamlı olmadığınıgöstermektedir.
CYP 2C9: Sertralinin günlük 200 mg dozunda kronik olarak tolbutamid, fenitoin ve varfarin ile birlikte uygulanmasıyla belirtilen ilaçların plazma konsantrasyonlarında belirgin şekildeklinik olarak anlamlı etkinin gözlenmemesi, sertralinin, CYP 2C9'un klinik olarak ilgili birinhibitörü olmadığını düşündürmektedir.
CYP 2C19: Sertralinin günlük 200 mg dozunda kronik olarak diazepam ile birlikte uygulanmasıyla belirtilen ilacın plazma konsantrasyonunda belirgin şekilde klinik olarakanlamlı etkinin gözlenmemesi, sertralinin, CYP 2C19'un klinik olarak ilgili bir inhibitörüolmadığını düşündürmektedir.
CYP 1A2:
In vitro
çalışmalarda sertralinin CYP 1A2 inhibisyon potansiyeli çok azdır ya da hiç yoktur.
Yiyeceklerle beraber alındığında sertralinin serum doruk konsantrasyonu artabilir.
8 sağlıklı Japon gönüllünün katıldığı bir çapraz çalışmada, günlük 3 bardak greyfurt suyu sertralinin plazma seviyesini yaklaşık %100 arttırmıştır. Diğer CYP3A4 inhibitörleri ileetkileşim belirlenmemiştir. Bu nedenle sertralin ile tedavi sırasında greyfurt suyukullanımından kaçınılmalıdır (bkz Bölüm 4.4)
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye:
Gebelik kategorisi: C
Sertralinin gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli ve kontrollü çalışmalar mevcut değildir. Hayvan deneyleri insan cevabı için her zaman bir kanıt olmadığından, sertralin gebelerdesadece beklenen yarar öngörülen riskten fazla ise kullanılmalıdır.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon):
Eğer hamilelikte ve/veya emzirme döneminde sertralin kullanılıyorsa, hekim, sertralini de içeren SSRI antidepresanları kullanan bazı annelerin yenidoğan bebeklerinde rapor edilen,aniden kesilme reaksiyonlarıyla uyumlu semptomların da dahil olduğu semptomlarınbildirildiğinin farkında olmalıdır.
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar, sertralin kullanıyorlar ise uygun bir doğum kontrol yöntemi uygulamalıdırlar.
Gebelik dönemi:
Sıçanlarda ve tavşanlarda, günlük maksimum insan dozunun (mg/kg) sırasıyla yaklaşık 20 misli ve 10 misli dozlarla üreme çalışmaları yapılmıştır. Hiçbir doz seviyesinde teratojenite
adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
11 / 22
delillerine rastlanmamıştır. Bununla birlikte, günlük maksimum insan dozunun (mg/kg) yaklaşık 2.5 ila 10 misline karşılık gelen doz seviyesinde, sertralin muhtemelen gebehayvanlar üzerindeki sekonder etkiye bağlı olarak fetuslarda kemik gelişiminin gecikmesineyol açmıştır.
Sertralinin maksimum insan dozunun (mg/kg) takriben beş misli doz seviyelerinde ana hayvana uygulanmasını takiben, yenidoğanın sürveyi azalmıştır. Yeni doğan sürveyi üzerinebenzer etkiler diğer antidepresan ilaçlar için de tanımlanmıştır. Bu etkilerin klinik önemibilinmemektedir.
Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde SSRI'lara maruz kalmak yenidoğanlarda dirençli pulmoner hipertansiyon (YDPH) riskini arttırabilir. Toplum genelinde her 1000 doğumdan 1-2'sindeYDPH görülür ve YDPH yenidoğanlarda mortalite ve morbiditeyle önemli derecede ilişkilidir.Bebeği YDPH ile doğan 377 kadın ile bebeği sağlıklı doğan 836 kadının karşılaştırıldığıretrospektif bir vaka-kontrol çalışmasında gebeliğin 20. haftasından sonra SSRI grubu ilaçlaramaruz kalan yenidoğanlarda, antidepresanlara maruz kalmayanlara göre, yaklaşık 6 kat dahafazla YDPH gelişme riski görülmüştür. İsveç'te 1997-2005 yılları arasında doğan 831,324bebekte yapılan bir çalışmada, hasta bildirimlerine göre gebeliğin “erken dönemlerinde” SSRIkullanımı ile ilişkili 2.4'lük YDPH risk oranı (%95 güven aralığı 1.2-4.3) bulunmuştur. Aynıçalışmada hasta bildirimlerine göre hem gebeliğin “erken dönemlerinde” hem de doğumöncesi gebeliğin “son dönemlerinde” SSRI kullanımı ile ilişkili 3.6'lık YDPH risk oranı (%95güven aralığı 1.2-8.3) bulunmuştur.
Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde, özellikle üçüncü trimesterde sertralin kullanımı devam ettiyse yenidoğanlar yakınen izlenmelidir. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde sertralinkullanımı sonucu yenidoğanlarda şu semptomlar görülmüştür: solunum yetmezliği, siyanoz,apne, nöbet, vücut sıcaklığında değişkenlik, beslenme güçlüğü, kusma, hipoglisemi, hipertoni,hipotoni, hiperrefleksi, tremor, sinirlilik, asabiyet, halsizlik, sürekli ağlama, somnolans veuyku zorluğu. Bu semptomlar serotonerjik etkilere veya yoksunluk sendromuna bağlı olabilir.Vakaların çoğunda komplikasyonlar doğumdan hemen sonra veya çok kısa bir zamanda (24saatten az) ortaya çıkar.
Laktasyon dönemi:
Sertralin anne sütüne geçer. Az sayıdaki emziren annede ve çocuklarında yapılan izole çalışmalarda anne sütündeki sertralin seviyeleri annenin serumundakinden daha konsantreolduğu halde, bebeklerin serumundaki sertralin seviyelerinin ihmal edilebilir veyasaptanamayacak seviyelerde olduğu gösterilmiştir. Sadece bir vakada bebekteki serumseviyesi annedekinin %50'si olmuştur, ancak bebekte herhangi bir sağlık problemigörülmemiştir. Bugüne kadar sertralin kullanımı sırasında emziren annelerle ilgili herhangi biradvers etki bildirilmemiş olsa da, risk göz ardı edilemez. Doktor tarafından beklenen yararınöngörülen risklerden fazla olduğuna karar verilmediği sürece emziren annelerde kullanılmasıönerilmez.
Üreme yeteneği/Fertilite:
Hayvan çalışmalarından elde edilen veriler sertralinin fertilite üzerine etkisi olduğunu göstermemektedir. (bkz. Bölüm 5.3)
İnsan vaka raporları, bazı SSRI'ların sperm kalitesi üzerine etkisinin geri dönüşlü olduğunu göstermiştir.
İnsan fertilitesi üzerine bugüne kadar herhangi bir etki gözlenmemiştir.
12 / 22
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Klinik farmakoloji çalışmaları sertralinin psikomotor performans üzerine hiçbir etkisi olmadığını göstermiştir. Ancak psikotrop ilaçlar, vasıta sürme veya makine kullanma gibipotansiyel olarak tehlikeli işlerin yapılabilmesi için gerekli zihinsel veya fiziksel kabiliyetleribozabileceğinden hasta bu konuda gereğince uyarılmalıdır.
4.8. İstenmeyen etkiler
Bulantı en sık görülen istenmeyen etkidir. Sosyal anksiyete bozukluğunda, erkeklerde cinsel disfonksiyon (ejakülasyon bozukluğu) sertralinde %14 oranında gerçekleşmişken bu oranplaseboda %0'dır. Bu istenmeyen etkiler genellikle doza bağlıdır ve tedavinin devamındageçici olmuştur.
Obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve sosyal anksiyete bozukluğu hastalarında yapılan çift kör, plasebo kontrollü çalışmalarda sıklıklagörülen istenmeyen etki profili depresyonlu hastalarda görülene benzer olmuştur.
Aşağıda depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve sosyal anksiyete bozukluğunda, pazarlama sonrası deneyimlerde (sıklığı“bilinmiyor” olarak geçmektedir) ve plasebo kontrollü çalışmalarda (2542 sertralin ve 2145plasebo alan hasta dahil edilmiştir) görülen advers etkiler verilmektedir. İstenmeyen etkilersıklık ve sistem organ sınıfı açısından aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketletahmin edilemiyor).
Enfeksiyon ve enfestasyonlar
Yaygın: Farenjit
Yaygın olmayan: Üst solunum yolu enfeksiyonu, rinit Seyrek: Divertikülit, gastroenterit, orta kulak iltihabı
İyi huylu ve kötü huylu neoplazmalar (kist ve polipler de dahil olmak üzere)
Seyrek: Neoplazmaa
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Seyrek: Lenfadenopati Bilinmiyor: Lökopeni, trombositopeni
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Hipersensitivite Seyrek: Anafilaktoit reaksiyonBilinmiyor: Alerji
Endokrin hastalıklar
Yaygın olmayan: Hipotiroidizm
Bilinmiyor: Hiperprolaktinemi, uygunsuz antidiüretik hormon salınımı
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Yaygın: İştah azalması, iştah artışıb
Seyrek: Diabetes mellitus, hiperkolesterolemi, hipoglisemi
Bilinmiyor; Hiponatremi, hiperglisemi
13 / 22
Psikiyatrik hastalıklar
Çok yaygın: Uykusuzluk
Yaygın: Depresyonb, depersonalizasyon, kabus görme, anksiyeteb, ajitasyonb, gerginlik, libido azalmasıb, diş gıcırdatma
Yaygın olmayan: Halüsinasyonb, agresyonb, öforib, apati, anormal düşünce Seyrek:Konversiyon bozukluğu, ilaç bağımlılığı, psikotik bozuklukb, paranoya, intihar
düşüncesid, uyurgezerlik, erken boşalma Bilinmiyor: Aşırı rüya görme
Sinir sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Sersemlik hali, somnolans, baş ağrısıb
Yaygın: Parestezib, tremor, hipertoni, disguzi, dikkat dağınıklığı
Yaygın olmayan: Konvülsiyonb, istemsiz kas kasılmasıb, koordinasyon bozukluğu, hiperkinezi, amnezi, hipoestezib, konuşma bozukluğu, postural baş dönmesi, senkop, migrenSeyrek: Komab, koreoatetoz, diskinezi, hiperestezi, duyularda bozuklukBilinmiyor: Hareket bozuklukları (hiperkinezi, hipertoni, distoni, dış gıcırdatma ve yürüyüşteanormallik gibi ekstrapiramidal semptomlar dahil). Ayrıca serotonin sendromu ve nöroleptikmalign sendromla ilişkili bulgu ve belirtiler bildirilmiştir: bazı vakalarda serotonerjik ilaçlarınbirlikte kullanılmasıyla ajitasyon, konfüzyon, diaforez, diyare, ateş, hipertansiyon, rijidite vetaşikardi. Akatizi ve psikomotor hareketlilik (bkz. Bölüm 4.4), serebrovasküler spazm (geridönüşlü serebral vazokonstriksiyon sendromu ve Call-Fleming sendromu (diffüz serebralvazokonstriksiyon) da içerecek şekilde).
Göz hastalıkları
Yaygın: Görme bozukluğu Yaygın olmayan: Midriyazisb
Seyrek: Glokom, lakrimal bozukluk, skotom, diplopi, fotofobi, hifema Bilinmiyor: Anormal görüş, göz bebeklerinde eşitsizlik
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın: Kulak çınlamasıb Yaygın olmayan: Kulak ağrısı
Kardiyak hastalıklar
Yaygın: Çarpıntıb Yaygın olmayan: Taşikardi
Seyrek: Miyokard infarktüsü, bradikardi, kardiyak bozukluk Bilinmiyor: QTc uzaması, Torsades de Pointes
Vasküler hastalıklar
Yaygın: Sıcak basmasıb
Yaygın olmayan: Hipertansiyonb, al basması.
Seyrek: Periferik iskemi, hematüri
Bilinmiyor: Anormal kanama (gastrointestinal kanama gibi)
Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın: Esnemeb
Yaygın olmayan: Bronkospazmb, dispne, burun kanaması
Seyrek: Laringospazm, hiperventilasyon, hipoventilasyon, hırıltılı solunum, disfoni, hıçkırık
Bu beBifemiyBEleİntffir&thsyelnaıkcğefichastaihğıolarak imzalanmıştır. Doküman http://ebs.titck.gov.tr/Basvuru/EImza/Kontrol adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
14 / 22
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın: Diyare, bulantı, ağız kuruluğu
Yaygın: Abdominal ağrıb, kusmab, kabızlıkb, dispepsi, gaz oluşumu
Yaygın olmayan: Özofajit, disfaji, hemoroid, aşırı tükürük salgısı, dilde bozukluk, geğirme Seyrek: Melena, hematokezya, stomatit, dilde ülser, diş bozukluğu, glossit, ağızda ülserBilinmiyor: Pankreatit
Hepato-bilier hastalıklar
Seyrek: Anormal karaciğer fonksiyonu
Bilinmiyor: Hepatit, sarılık ve karaciğer yetmezliği dahil ciddi karaciğer olayları
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın: Döküntüb, aşırı terleme
Yaygın olmayan: Periorbital ödemb, yüz ödemi, purpurab, alopesib, soğuk terleme, cilt kuruluğu, ürtikerb, pruritus
Seyrek: Dermatit, büllöz dermatit, foliküler döküntü, anormal saç dokusu, anormal deri kokusu
Bilinmiyor: Nadiren ciddi kütanöz advers reaksiyonlar bildirilmiştir (örn. Stevens-Johnson Sendromu ve epidermal nekroliz, anjiyoödem, fotosensitivite, ciltte reaksiyon)
Kas-iskelet hastalıkları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Yaygın: Artralji, miyalji
Yaygın olmayan: Osteoartrit, kas güçsüzlüğü, sırt ağrısı, kas seğirmesi Seyrek: Kemik bozukluğuBilinmiyor: Kas krampları
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın olmayan: Noktüri, üriner retansiyonb, poliüri, sık idrara çıkma (pollakiüri), miksiyon
bozukluğu, üriner inkontinansb
Seyrek: Oligüri, kesik kesik idrar yapma
Üreme sistemi ve meme hastalıklarıc
Çok yaygın: Ejakülasyon bozukluğu Yaygın: Erektil disfonksiyon
Yaygın olmayan: Vajinal hemoraji, cinsel disfonksiyon, kadında cinsel disfonksiyon, menstrüel düzensizlikler
Seyrek: Menoraji, atrofik vulvovajinit, balanopostit, genital akıntı, priapizmb, galaktoreb Bilinmiyor: Jinekomasti
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Çok yaygın: Yorgunlukb Yaygın: Göğüs ağrısıb, kırıklık
Yaygın olmayan: Periferik ödem, ürperme, ateşb, astenib, susama Seyrek: Herni, ilaç toleransının düşmesi, yürüme bozukluğu
Araştırmalar
Yaygın olmayan: Alanin aminotransferaz (ALT) düzeyinde artışb, aspartat aminotransferaz
(AST) düzeyinde artışb, kilo kaybıb, kilo artışıb
Seyrek: Anormal semen, serum kolesterol düzeyinde artış
ı/Kontrol
cORG83
15 / 22
Yaralanma ve zehirlenme
Seyrek: Yaralanma
Cerrahi ve tıbbi prosedürler
Seyrek: Vazodilatasyon
Advers reaksiyon depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu veya sosyal anksiyete bozukluğunda ortaya çıktıysa, organ sınıfı depresyonçalışmalarındaki organ sınıfına göre gruplanmıştır.
a: Sertralin kullanan bir hastada neoplazm görülmesine karşılık plasebo kolunda hiçbir vakada görülmemiştir.
b: Bu advers reaksiyonlar aynı zamanda pazarlama sonrası deneyimlerde de görülmüştür c: Sınıflandırma, o cinsiyet grubundaki hastaların toplam sayısını kullanarak yapılmıştır: sertralin(1118 erkek, 1424 kadın), plasebo (926 erkek, 1219 kadın).
Obsesif kompulsif bozukluk için, kısa dönemli, sadece 1-12 haftalık çalışmalar.
d: Sertralin tedavisi sırasında veya sertralin tedavisi bırakıldıktan sonraki erken dönemde intihar düşüncesi veya intihar davranışı görülen vakalar rapor edilmiştir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:Pediyatrik popülasyon:
SERALİN® ile tedavi edilen 600'den fazla pediyatrik hastada görülen istenmeyen etkilerin profili, genel olarak yetişkin çalışmalarında görülenlere benzer olmuştur. Kontrollü klinikçalışmalarda (n = 281 sertralin tedavisi alan hasta) aşağıdaki advers reaksiyonlarbildirilmiştir:
Çok yaygın (> 1/10): Baş ağrısı, uykusuzluk, diyare ve bulantı
Yaygın (> 1/100 ila < 1/10): Göğüs ağrısı, mani, ateş, kusma, anoreksi, afekt değişkenliği, agresyon, ajitasyon, sinirlilik, dikkat dağınıklığı, sersemlik, hiperkinezi, migren, somnolans,tremor, görme bozukluğu, ağız kuruluğu, dispepsi, kabus görme, yorgunluk, ürinerinkontinans, döküntü, akne, burun kanaması, karında şişkinlik ve gaz oluşumu.
Yaygın olmayan (> 1/1000 ila < 1/100): EKG'de QT aralığının uzaması, intihar girişimi, ekstrapiramidal bozukluk, parestezi, depresyon, halüsinasyon, purpura, hiperventilasyon,anemi, karaciğer fonksiyonlarında anormallik, alanin aminotransferazda artış, sistit, herpessimpleks, dış kulak iltihabı, kulak ağrısı, göz ağrısı, midriyazis, kırıklık, hematüri, püstülerdöküntü, rinit, yaralanma, kilo kaybı, kas seğirmesi, anormal rüya, apati, albuminüri, pollaküri,poliüri, meme ağrısı, menstrüel bozukluk, alopesi, dermatit, deri bozukluğu, deri kokusundaanormallik, ürtiker, diş gıcırdatma, flushing (al basması).
Bilinmiyor: Gece işemesi (enürezis)
Geriyatrik popülasyon:
SSRI ve SNRI grubu ilaçlar, yaşlı hastalarda klinik olarak anlamlı hiponatremi ile ilişkilendirilmiştir. Bu hastalar için bu advers olay daha yüksek risk teşkil edebilir. 50 yaş üstühastalarda yapılan epidemiyolojik çalışmalar SSRI ve TSA kullanan hastalarda kemikkırıklarında artış olduğunu göstermiştir. Bu durumun mekanizması bilinmemektedir.
Bu beLge.5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu uyarınca elektronik olarak imzalanmıştır. Doküman http://ebs.titck.gov.tr/Basvuru/EImza/Kontrol adresiŞüpheHiladıveÖs'. rea,ksiylQSrcarınnra^orlanmatŞt)okümamn doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
16 / 22
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi'ne (TÜFAM) bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Doz aşımı halinde sertralinin, geniş bir güvenlilik sınırı vardır. Sertralinin alınan tek ilaç olduğu 634 aşırı doz vakasından 8'i ölümle sonuçlanmıştır. Tek başına sertralinin 13.5 g'akadar olan aşırı dozlarının kullanımı bildirilmiştir. Özellikle, aşırı dozda kullanılan sertralinalkol ve/veya diğer ilaçlarla birlikte alındığında ölüm vakaları bildirilmiştir. Bu nedenle, hertürlü doz aşımı yoğun bir şekilde tedavi gerektirir. Doz aşımının semptomları, somnolans,gastrointestinal rahatsızlıklar (bulantı ve kusma v.b.), taşikardi, titreme, ajitasyon ve sersemlikhali gibi serotonin aracılı yan etkileri içerir. Koma daha seyrek sıklıkta olsa da bildirilmiştir.
Sertralinin doz aşımını takiben QTc uzaması/Torsades de Pointes bildirilmiştir. Bu nedenle tüm doz aşımlarında EKG takibi önerilir.
Sertraline karşı spesifik bir antidot yoktur. Gerektiğinde havayolu açılır ve yeterli oksijenasyon ve ventilasyon sağlanması önerilir. Doz aşımı tedavisinde lavaj kadar veya dahaetkili olması nedeniyle bir katartik ile birlikte kullanılabilen aktif kömür uygulamasıdüşünülmelidir. Kusturma tavsiye edilmez. Genel semptomatik ve destekleyici tedavi yanındaayrıca kardiyak (örn: EKG) ve vital bulguların monitorize edilmesi önerilmektedir. Sertralininbüyük dağılım hacmi nedeni ile zorlu diürez, diyaliz, hemoperfüzyon ve değişimtransfüzyonunun yararlı olması beklenmez.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antidepresanlar; Selektif Serotonin Gerialım İnhibitörleri (SSRI'lar) ATC kodu: N06AB06
Sertralin, nöronal 5-HT'nin
in vitro
güçlü ve spesifik bir gerialım inhibitörüdür ki bu hayvanlarda 5-HT'nin etkilerinin kuvvetlendirilmesi ile sonuçlanır. Norepinefrin ve dopaminnöronal gerialımı üzerinde sadece çok küçük bir etkisi vardır. Klinik dozlarda, sertralintrombositlere serotonin alımını bloke eder. Hayvanlarda stimulan, sedatif veya antikolinerjikaktivitesi ya da kardiyotoksisitesi yoktur. Sağlıklı gönüllülerde yapılan kontrollü klinikçalışmalarda sertralin sedasyon yapmamıştır ve psikomotor performansı etkilememiştir. 5-HTgeri alımı üzerine yaptığı selektif inhibisyon ile uyumlu olarak, sertralin katekolaminerjikaktiviteyi artırmaz.
In vitro(down-regülasyon)
ile ilişkilidir.
17 / 22
Kontrollü klinik çalışmalarda depresyon ve obsesif kompulsif bozukluk tedavisi sırasında kilo alma görülmemiştir; bazı hastalarda sertralin uygulamasıyla vücut ağırlığında azalmagörülebilir.
Sertralinin suistimal edilme potansiyeli saptanmamıştır. İnsanlarda sertralin, alprazolam ve d-amfetaminin suistimal eğiliminin karşılaştırıldığı plasebo kontrollü, çift kör, randomize çalışmada, sertralin suistimal potansiyelinin pozitif subjektif etkilerinin belirtilerinigöstermemiştir. Buna karşın, hem alprazolam hem de d-amfetamin ile değerlendirilenvakalarda ilaca eğilim, öfori ve suistimal potansiyeli plasebodan anlamlı şekilde daha fazlaolarak ölçülmüştür. Sertralin, d-amfetamine eşlik eden anksiyete ve stimülasyon veyaalprazolama eşlik eden sedasyon ve psikomotor bozukluklara yol açmamıştır. Sertralin, kendikendine kokain almak için eğitilmiş rhesus maymunlarında bir pozitif pekiştirici gibifonksiyon göstermez, ayrıca rhesus maymunlarında d-amfetamin veya pentobarbital içinayırıcı stimulus yerine geçmez.
Klinik çalışmalar:
Majör Depresif Bozukluk
Başlangıç olarak 8 hafta süreli açık tedavi fazında, 50-200 mg/gün sertralin uygulamasına yanıt veren ve ayaktan tedavi alan hastaları içeren bir çalışma yürütülmüştür. Bu hastalar(n=295) rastgele olarak 44 hafta süreyle çift kör 50-200 mg/gün sertralin veya plasebotedavisi gruplarına ayrılmıştır. Sertralin kullanan hastalarda, plasebo uygulanan hastalarakıyasla istatistiksel olarak anlamlı ölçüde daha düşük relaps oranı gözlenmiştir. Çalışmayıtamamlayan hastalar için ortalama doz 70 mg/gün olmuştur.
Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)
Uzun süreli bir çalışmada, 52 haftalık, tek kör, 50-200 mg/gün sertralin kullanımına yanıt alınmış olan ve OKB için DSM-III-R kriterlerini karşılayan hastalar (n=224), relaps veyayetersiz klinik yanıt nedeniyle çalışmadan ayrılmaların gözlenmesi için 28 hafta süreylerastgele olarak sertraline devam veya plasebo ikamesi uygulamalarına ayrılmıştır. Sertralintedavisine devam eden hastalarda, 28 haftalık süre boyunca, relaps veya yetersiz klinik yanıtnedeniyle çalışmadan ayrılma oranının, plasebo uygulanan hastalara göre anlamlı ölçüdedüşük olduğu görülmüştür. Bu patern kadın ve erkek hastalarda gösterilmiştir.
Panik Bozukluğu
Uzun süreli bir çalışmada, 52 haftalık, açık etiketli, 50-200 mg/gün sertralin kullanımına yanıt alınmış olan ve Panik Bozukluğu için DSM-III-R kriterlerini karşılayan hastalar (n=183),relaps veya yetersiz klinik yanıt nedeniyle çalışmadan ayrılmaların gözlenmesi için 28 haftasüreyle rastgele olarak sertraline devam veya plasebo ikamesi uygulamalarına ayrılmıştır.Sertralin tedavisine devam eden hastalarda, 28 haftalık süre boyunca, relaps veya yetersizklinik yanıt nedeniyle çalışmadan ayrılma oranının, plasebo uygulanan hastalara kıyaslaanlamlı ölçüde düşük olduğu görülmüştür. Bu patern kadın ve erkek hastalarda gösterilmiştir.
Travma-Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)
Popülasyon genelinde TSSB üzerine yapılan 3 çalışmadan elde edilen veriler erkeklerde alınan yanıtın kadınlara göre daha düşük olduğunu göstermiştir. İki pozitif genel popülasyonçalışmasında, erkek ve kadınlarda sertralin ve plaseboya verilen cevap oranı benzerdir(kadınlarda %57.2 sertraline karşılık %34.5 plasebo, erkeklerde %53.9 sertralinekarşılık %38.2 plasebo). Derlenmiş toplam popülasyon çalışmalarında erkek ve kadın hastasayıları sırasıyla 184 ve 430 olmuştur. Bu nedenle kadınlarda alınan sonuçlar daha sağlıklıdırve erkekler, daha düşük etkiyi açıklayan farklı başlangıç değişkenleriyle (daha fazla madde
adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
18 / 22
kötüye kullanım, oranları hastalığın daha uzun süredir devam etmesi, travmanın kaynağı, vs.) ilişkilidir.
Uzun süreli bir çalışmada, 24 haftalık, açık etiketli, 50-200 mg/gün sertralin kullanımına yanıt alınmış olan ve TSSB için DSM-III-R kriterlerini karşılayan hastalar (n=96), relapsıngözlenmesi için 28 hafta süreyle rastgele olarak sertraline devam veya plasebo ikamesiuygulamalarına ayrılmıştır. Sertralin tedavisine devam eden hastalarda, 28 haftalık süreboyunca, relaps oranının, plasebo uygulanan hastalara kıyasla anlamlı ölçüde düşük olduğugörülmüştür. Bu patern kadın ve erkek hastalarda gösterilmiştir.
Pediyatrik Obsesif Kompulsif Bozukluk
50-200 mg/gün dozlarında sertralinin etkililiği ve güvenliliği, obsesif kompulsif bozukluğun ayaktan tedavisinde depresyonu olmayan çocuklarda (6-12 yaş arası) ve ergenlerde (13-17 yaşarası) incelenmiştir. Bir haftalık plasebo uygulamasından sonra, hastalar 12 haftalık plaseboveya sertralin esnek tedavisi olarak rasgele gruplara ayrılmıştır. 6-12 yaş arası çocuklardagünde 25 mg doz ile başlanmıştır. Sertralin grubuna dağıtılan çocuklar, Çocuklar İçin Yale-Brown Obsesif Kompülsif Bozukluk Skalası (CY-BOCS) (p = 0.005), NIMH Global ObsesifKompülsif Bozukluk Skalası (p = 0.019) ve CGI İyileşme (p = 0.002) ölçeklerine göreplaseboya oranla önemli ölçüde iyileşme göstermiştir. Buna ek olarak, CGI Hastalık Şiddeti(p= 0.089) ölçeğinde de sertralin grubunda plaseboya oranla iyileşme eğilimi görülmüştür.CY- BOCS ölçeğine göre plasebo grubu için başlangıç ortalaması 22.25 + 6.15 ve başlangıcagöre değişim -3.4 + 0.82 olmuştur. Sertralin grubunda bu değerler başlangıç ortalaması için23.36 + 4.56 ve başlangıca göre değişim için -6.8 + 0.87 olmuştur. Başlangıçtan sonlanımnoktasına CY-BOCS'de (birincil etkililik ölçeği) %25 veya daha fazla azalma gösterenhastaların tedaviye yanıt veren olarak değerlendirildiği çalışma sonrası yapılan bir analizde,sertralin grubunda tedaviye yanıt verenler %53'ken plaseboda %37 olmuştur (p = 0.03).
Bu pediyatrik popülasyonda uzun süreli kullanım için güvenlilik ve etkililik verileri yeterli değildir.
6 yaşın altındaki çocuklar için veri mevcut değildir.
Sosyal Fobi (Sosyal Anksiyete Bozukluğu)
Sertralin (50-200 mg/gün) ve plasebonun karşılaştırıldığı çok merkezli, esnek dozlu bir sosyal fobi relaps önleme çalışmasında, 20 haftanın sonunda tedaviye yanıt veren hastalar rastgeleolarak 24 haftalık ek bir süre boyunca, sertraline devam (50-200mg/gün doz sınırları içinde),veya plaseboya devam uygulamalarına ayrılmıştır, plaseboya yanıt veren hastalar ise plaseboile çalışmaya devam etmiştir. 24 haftalık çalışmanın sonunda, sertralin ile tedaviye devameden hastalar, sertralinin plasebo ile değiştirildiği hastalara göre istatistiksel olarak anlamlışekilde düşük relaps oranı göstermiştir.
5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel Özellikler
Emilim:
Erkeklerde, 14 gün boyunca günde tek doz 50-200 mg uygulanmasını takiben, sertralin doruk plazma düzeylerine 4.5 - 8.4 saatte ulaşılır. Gıdalar ile beraber alınması sertralin tabletinbiyoyararlanımını anlamlı ölçüde değiştirmez.
Bu beDagtlimilı Elektronik İmza Kanunu uyarınca elektronik olarak imzalanmıştır. Doküman http://ebs.titck.gov.tr/Basvuru/EImza/Kontrol adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
19 / 22
Dolaşımdaki ilacın takriben %98'i plazma proteinlerine bağlıdır. Hayvan çalışmaları sertralinin büyük bir dağılım hacmi olduğunu göstermektedir. İnsanda, sertralinin 50-200 mgdozunun, 14 gün süresince, günde bir kez oral alınımından sonra doruk plazmakonsantrasyonları (Cmaks) dozdan sonraki yaklaşık 4.5 - 8.4'üncü (tmaks) saatlerde görülür.
Biyotransformasyon:
Sertralin, büyük oranda karaciğerde ilk geçiş metabolizmasına uğrar. Klinik ve
in vitroin vitroin vivo
depresyonmodellerindeki aktiviteye dair hiçbir kanıt mevcut değildir. N-desmetilsertralin aynı zamandap-glikoproteinin in vitro substratıdır. N-desmetilsertralinin yarılanma ömrü takriben 62-104saattir. Hem sertralin hem de N-desmetilsertralin oksitatif deaminasyona ve bunu takibenredüksiyona, hidroksilasyona ve glukuronit konjügasyonuna uğrar.
Eliminasyon:
Farmakokinetik profil adolesan veya yaşlılarda 18-65 yaş arasındaki yetişkinlerden anlamlı şekilde farklı değildir. Genç ve yaşlı erkek ve kadınlarda ortalama sertralinin yarılanma ömrüyaklaşık 26 saattir (22-36 saat aralığında). Terminal eliminasyon yarılanma ömrüne uygunolacak şekilde, bir haftalık günde tek doz uygulama ile elde edilen kararlı durumkonsantrasyonlarının yaklaşık iki katına kadar birikim olabilir. Sertralin ve N-desmetilsertralin yoğun bir biçimde metabolize olur ve sonuçta oluşan metabolitler idrar vefeçesle eşit miktarlarda atılır. Sertralinin sadece çok az bir miktarı (< %0.2) değişmedenidrarla atılır.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
50-200 mg doz aralığında sertralin doza bağlı bir farmakokinetik profil sergiler.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Karaciğer yetmezliği:
Primer olarak metabolize edildiği yer olduğu için karaciğer yetmezliği sertralin eliminasyonunu etkileyebilir. 21 gün boyunca günde 50 mg sertralin uygulanan ve kronikhafif karaciğer yetmezliği (n=10, Child-Pugh skorları 5-6 arasında olan 8 hasta ve Child-Pughskorları 7-8 arasında olan 2 hasta) olan hastalarda sertralin klerensi, karaciğer yetmezliğiolmayan aynı yaştaki gönüllülere (n=10) göre yaklaşık 3 kat daha fazla maruziyet yaratacakşekilde azalmıştır. Desmetilsertraline maruziyet ise yaklaşık 2 kat daha fazla olmuştur. İkigrup arasında plazma proteinlerine bağlanma oranı açısından belirgin bir fark görülmemiştir.Sertralinin orta ve ileri evre karaciğer yetmezliği hastalarındaki etkileri araştırılmamıştır.Sonuçlar karaciğer yetmezliği olan hastalarda sertralin kullanılacaksa dikkatli olunması, dahadüşük doz veya daha seyrek doz aralığında uygulanması gerektiğini göstermektedir (bkz.Bölüm 4.4 - Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Böbrek yetmezliği:
Orta ve ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda, önemli derecede sertralin birikimi olmamıştır. Pediyatrik popülasyon:
Sertralin farmakokinetiği, OKB'si bulunan 6-12 yaş arası 29 pediyatrik hasta ile 13-17 yaş Bubearasıol^ıergefiohaittadaaşa^ılmtştflrktrHastalarıp^ĞnmgilıkkbtaşlangiçsdjozuoZS/mgıli/kiıarâijMıarla
adresinden kontrol edilebilir. Güvenli elektronik imza aslı ile aynıdır. Dokümanın doğrulama kodu : lQ3NRM0FyZmxXS3k0YnUyS3k0RG83
20 / 22
arttırılarak, ya da 50 mg'lık başlangıç dozu 50 mg'lık aralıklarla arttırılarak, 32 gün içinde 200 mg/gün dozuna yükseltilmiştir. 25 mg ve 50 mg'lık tedaviler benzer şekilde tolereedilmiştir. 200 mg'lık dozun kararlı durumunda, 6-12 yaş grubunda sertralin plazmaseviyeleri, 13-17 yaş grubuna göre %35, erişkin gruba göre %21 daha yüksek olmuştur.Klerens bakımından erkek ve kız çocuklar arasında fark olmamıştır. Bu nedenle çocuklarda,özellikle düşük vücut ağırlığında olanlarda, 25 mg'lık başlangıç ve titrasyon aralığı dozuönerilmektedir.
Pediyatrik hastalar, sertralini biraz daha büyük oranda verimlilikle metabolize etseler de, pediyatrik OKB hastalarında, sertralinin farmakokinetiği yetişkinlerle karşılaştırılabilirdurumdadır. Ancak, düşük vücut ağırlığına (özellikle 6 - 12 yaş arası hastalarda) bağlı olarak,aşırı plazma seviyelerinden kaçınmak için, pediyatrik hastalarda daha düşük dozlarönerilebilir. Sertralinin ergenlerdeki farmakokinetik profili 18-65 yaş arası erişkinlerden farklıdeğildir.
Geriyatrik popülasyon:
Sertralinin yaşlılardaki farmakokinetiği daha genç yetişkinlerdekine (18 - 65 yaş) benzer olmuştur.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Güvenlilik farmakolojisi, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite ve karsinogenez çalışmalarından elde edilen klinik öncesi veriler insanlar için özel bir tehlikeye işaretetmemektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan üreme toksisitesi çalışmaları teratojenite veyaerkek fertilitesi üzerinde advers etki göstermemiştir. Fototoksisite muhtemelen maternaltoksisite ile ilişkilidir. Köpek yavrularında doğum sonrası hayatta kalım oranı ve kilo sadecedoğumdan sonraki ilk birkaç günde düşüktür. Erken doğum sonrası mortalitenin hamileliğin15. günü sonrası rahim içi maruziyet nedenli olduğunu gösteren bulgular vardır. Tedaviuygulanan anne köpeklerin yavrularında doğum sonrası görülen gelişme geriliklerinin, anneköpeklerdeki etkilerden kaynaklandığı düşünülmektedir ve insandaki risklerle ilgili değildir.
Hayvanlar üzerinde yapılan geniş çaptaki kronik güvenlilik değerlendirme çalışmaları, sertralinin klinik açıdan etkili olduğu dozdan birkaç katı daha fazla verilmesi durumunda bilegenellikle iyi tolere edildiğini göstermiştir. Ayrıca sertralinin mutajenik etkilerinin olmadığıgösterilmiştir.
Kemirgen veya kemirgen olmayan hayvan çalışmalarında fertilite üzerinde herhangi bir etki gözlenmemiştir.
Juvenil hayvan çalışmaları
Doğum sonrası 21'inci günden 56'ncı güne kadar (10, 40 veya 80 mg/kg/gün dozlarında) oral olarak sertralin uygulanan ve 196'ncı güne kadar herhangi bir doz uygulanmayan iyileşmefazı ile birlikte erkek ve dişi sıçanlarda bir juvenil toksisite çalışması değerlendirilmiştir.Erkek ve dişi sıçanlarda farklı doz seviyelerinde (erkeklerde 80 mg/kg, dişilerde > 10 mg/kgdozlarında) cinsel olgunlaşmada gecikme gözlenmiştir. Ancak bu bulguya rağmen erkek vedişi sıçanların hiçbirinin üreme sonlanım noktasında sertralin nedenli bir etki gözlenmemiştir.Bununla birlikte doğum sonrası 21'inci ve 56'ncı günlerde, dehidrasyon, burundan pigmentlisalgı boşalması ve ortalama vücut ağırlığı artışında azalma gözlenmiştir. Yukarıda bahsedilensertralin kullanımı ile görülen tüm etkiler doz uygulanmayan iyileşme fazı süresince geri
21 / 22
dönüşlü olmuştur. Sertralin uygulanan sıçanlarda görülen bu etkilerin klinik ilişkisi belirlenmemiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Sodyum nişasta glikolat Mikrokristalin selüloz (E460)
Kalsiyum fosfat dibazik dihidrat (E341)
Hidroksipropil selüloz (E463)
Magnezyum stearat (E572)
Hipromelloz Titanyum dioksit (E171)
Makrogol/PEG 400 Polisorbat 80 (E433)
6.2. Geçimsizlikler
Geçerli değildir.
6.3. Raf ömrü
24 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
Kutuda, 28 tablet içeren opak PVC/Al blister ambalajlarda sunulmaktadır.
6.6. Tıbbi ürünlerden arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.
Büyükdere Cad. No:193 34394 Şişli-İstanbulTel : (0212) 339 39 00Faks: (0212) 339 11 99
8. RUHSAT NUMARASI
211/39
9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 22.05.2007 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
22 / 22