KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
PROBLOK 100 mg film tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Metoprolol tartarat.....................100 mg
Yardımcı maddeler:
Yardımcı maddeler için bkz. 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film Tablet
PROBLOK 100 mg Film Tablet, beyaz, bikonveks, bir yüzü çentikli yuvarlak film kaplı tabletler
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik Endikasyonlar
• Hipertansiyon: Monoterapi şeklinde veya diğer antihipertansifler örn: diüretikperiferik vazodilatör veya bir anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörüile birlikte kombinasyon halinde.
• Anjina pektoris:Uzun süreli profilaksi için. Gerektiğinde akut krizleri yatıştırmakiçin nitrogliserin kullanılmalıdır.
• Supraventriküler ve ventriküler aritmileri içeren kardiyak taşiaritmi
• Teyid edilmiş veya şüpheli miyokard enfarktüsü, miyokard enfarktüsten sonrakisekonder koruma için
• Hipertiroidizm (yardımcı tedavi olarak)
• Palpitasyonlu fonksiyonel kalp hastalıkları
• Migrenin önlenmesi
4.2 Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji / Uygulama sıklığı ve süresi:
Dozaj her bir hastanın şartlarına adapte edilmelidir.
Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde aşağıdaki dozlarda kullanılır:
Hipertansiyon:
Günlük oral doz 100-200 mg, sabah tek doz halinde veya ikiye bölünmüş dozlar halinde (sabah ve akşam) alınır. Gerekirse ek olarak bir diğer antihipertansifverilebilir.
1 / 18
Angina pektoris:
Günlük oral doz 100-200 mg ikiye bölünmüş dozlar halinde alınır. Gerektiğinde günlük doz 400 mg'a kadar yükseltilebilir.
Kardiyak taşiaritmi:
Günlük 100 -150 mg doz 2-3'e bölünerek uygulanır. Gerekirse günlük doz 300 mg'a kadar yükseltilebilir.
Miyokard enfarktüsü:
Önerilen doz hastanın hemodinamik durumuna göre azaltılabilir.
Akut safhanın tedavisinden sonra idame tedavisi PROBLOK Tablet ile yapılır. Günlük doz 200 mg'dır, iki eşit doza bölünerek verilir. Tedavi en az 3 ay sürdürülmelidir.
Hipertiroidizm:
Günlük oral doz 150-200 mg (400 mg'a kadar yükseltilebilir) 3-4 bölünmüş dozlar halinde alınır.
Palpitasyonlu fonksiyonel kalp hastalıkları:
Günlük oral doz 100 mg sabah tek doz halinde uygulanır; gerektiğinde doz 200 mg'a çıkarılır ve ikiye bölünmüş dozlar halinde kullanılır (sabah ve akşam).
Migrenin önlenmesi:
Günlük oral doz 100 mg sabah tek doz halinde uygulanır; gerektiğinde günlük doz 200 mg'a çıkarılır ve ikiye bölünmüş dozlar halinde kullanılır (sabah ve akşam).
Uygulama şekli:
Oral tedavi için, film kaplı tabletler çiğnenmeksizin bir bardak su ile yutulmalıdır.
PROBLOK her zaman öğünlerle standart bir şekilde alınmalıdır. Eğer hekim hastadan PROBLOK'u kahvaltıdan önce ya da kahvaltıyla birlikte almasını isterse, bu durumdahasta tedavi boyunca PROBLOK'u aynı takvimi takip ederek almaya devam etmelidir.
Özel popülasyona ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Böbrek yetmezliği olan hastalarda PROBLOK için doz ayarlaması gerekli değildir.
Karaciğer yetmezliği
: Karaciğer yetmezliği olan hastalarda PROBLOK kan düzeyleri dikkate değer oranda artabilir. Dolayısıyla PROBLOK dikkatli bir şekilde düşükdozlarda başlatılmalı ve klinik yanıta göre aşamalı doz titrasyonu yapılmalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
PROBLOK'un pediatrik hastalarda güvenliği ve etkililiği kanıtlanmamıştır. Pediatrik çalışmalar gerçekleştirilmemiştir.
2 / 18
Geriyatrik popülasyon (>65 yaş):4.3 Kontrendikasyonlar
• Metoprolol ve benzer türevlere veya yardımcı maddelerden herhangi birisine karşıbilinen aşırı duyarlılık, diğer beta-blokörlere aşırı duyarlılık (beta-blokörlerarasında çapraz duyarlılık oluşabilir).
• İkinci veya üçüncü derece atriyoventriküler blok
• Dekompanse kalp yetmezliği
• Klinik olarak anlamlı sinüs bradikardisi (kalp atım hızı dakikada 45 ila 50'dendaha az.
• Hasta sinüs sendromu
• Şiddetli periferal arteriyel dolaşım bozuklukları
• Kardiyojenik şok
• Tedavi edilmemiş feokromasitoma (bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları veönlemleri)
• Hipotansiyon
• Şiddetli bronşiyal astımı veya şiddetli bronkospazm öyküsü olan hastalar
• Metabolik asidoz
• Miyokard enfarktüsü geçirmiş, kalp atım hızı dakikada <45-50, P-R aralığı>0.24saniye, sistolik kan basıncı <100 mm Hg olan hastalarda ve/veya şiddetli kalpyetmezliğinde PROBLOK kullanımı kontrendikedir.
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Advers ilaç reaksiyonları:
Bronkospastik hastalıklar:
Genel olarak bronkospastik hastalıkları olanlara PROBLOK dahil beta-blokörler verilmemelidir. Ancak hafif veya orta derecede bronkospastik hastalarda diğer uygunilaçların tolere edilmediği veya etkisiz oldukları durumlarda, göreceli kardiyoselektifolmasından dolayı PROBLOK dikkatle verilebilir. beta1 seçiciliği tam olmadığındanbeta2 agonisti birlikte uygulanmalı ve PROBLOK'un etkili olan en düşük dozukullanılmalıdır.
Diyabetik hastalarda:
PROBLOK, özellikle insülin veya hipoglisemik bileşikleri kullanan diabetes mellituslu hastalarda (bkz. Bölüm 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğeretkileşim şekilleri) dikkatle kullanılmalıdır. Diabetik hastalar, PROBLOK dahil beta-blokörlerin hipoglisemi ile oluşan taşikardiyi maskelediğine dair uyarılmalıdır; ancakhipogliseminin baş dönmesi ve terleme gibi diğer belirtileri anlamlı olarakbaskılanamaz ve terleme artabilir.
3 / 18
Kardiyovasküler sistem:
PROBLOK dahil beta-blokörler tedavi edilmemiş olan konjestif kalp yetmezliğinde kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonlar). Öncelikle bu durum stabilizeedilmelidir.
Atriyoventriküler iletim üzerine negatif etki göstermesinden dolayı, PROBLOK dahil beta-blokörler 1. derece atriyoventriküler blok olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır(bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonları).
Eğer hastada bradikardide bir artış meydana gelirse (kalp atımı dakikada 50-55 atımdan az) dozaj kademeli olarak azaltılmalı veya tedavi kademeli olarak kesilmelidir(bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonları).
Miyokart infarktüsü
Miyokart infarktüsü olan hastalarda eğer anlamlı hipotansiyon meydana gelirse, PROBLOK kesilmeli ve hastanın hemodinamik durumu ve miyokard iskemisinindüzeyi dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Yoğun hemodinamik takip gerekliolabilir ve uygun tedavi araçları kullanılmalıdır. Eğer hipotansiyon anlamlı bradikardiya da atriyoventriküler blokla bağlantılıysa tedavi bunların geri döndürülmesineyönelik olmalıdır.
Periferik dolaşım bozukluğu:
Periferik arteriyel dolaşım bozukluğu olan hastalarda (örn. Raynaud hastalığı veya olgusu, intermittan klaudikasyon), beta-blokör tedavisi bu gibi durumlarıağırlaştırdığından PROBLOK dikkatle kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.3Kontrendikasyonları)
Feokromositoma:
Feokromositoma olduğu bilinen veya olmasından şüphe edilen hastalarda, PROBLOK her zaman alfa-blokörle birlikte kombine halde ve alfa-bloker başlatıldıktan sonraverilmelidir (bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonları).
Anestezi ve ameliyat:
Kronik olarak uygulanan beta-bloker tedavisi önemli bir ameliyattan önce rutin olarak geri çekilmemelidir. Kalbin refleks adrenerjik uyarılara yanıt yeteneğinin bozulması,genel anestezi ve cerrahi prosedürlerin risklerini artırabilir. Eğer PROBLOK ile tedaviedilen hastada genel anestezi gerekiyorsa, hastanın beta-blokör kullandığı anestezistebildirilmelidir. Mümkün olduğunca düşük kardiyodepresan etkiye sahip bir anestetikajan kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.5 Diğer tıbbi ürünlerle etkileşim ve diğer etkileşimşekilleri). Ameliyattan önce PROBLOK dahil beta-blokör ile tedavinin kesilmesigerekliliği düşünülüyorsa, bu kademeli olarak yapılmalı ve genel anesteziden önce 48saat içinde bu işlem tamamlanmalıdır.
4 / 18
Ani geri çekilme:
PROBLOK tedavisi özellikle iskemik hastalığı olan hastalarda aniden kesilmemelidir. Mümkün olduğunca PROBLOK 10 günlük bir periyotta kademeli olarak kesilmeli,dozlar son 6 günde 25 mg'a azaltılmalıdır. Kesme sırasında hasta yakın gözlem altındatutulmalı ve gerektiğinde replasman tedavisi başlatılmalıdır. Angina pektorisinağırlaşmasını önlemek için, dozaj kademeli olarak 1-3 haftada azaltılmalı ve gerekirseaynı zamanda replasman tedavisine başlanmalıdır.
Anafilaktik reaksiyonlar:
Diğer bileşiklerle artan anafilaktik reaksiyonlar özellikle beta-blokör alan hastalarda şiddetli olabilir ve normal dozlarda adrenaline direnç gösterebilir. Yüksek anafilaksiriski bulunan hastalarda PROBLOK dahil beta-blokör kullanımından mümkünolduğunca kaçınılmalıdır.
Prinzmetal angina:
Beta-blokörler Prinzmetal anginada (variant tip angina pektoris) angina ataklarının sayısını ve süresini artırabilir. Bu tür hastalarda PROBLOK gibi nispeten selektif olanbeta1-reseptör blokörleri kullanılabilir, ancak son derece dikkatli olunmalıdır.
Tirotoksikoz
Beta-blokörler tirotoksikozun bazı klinik belirtilerini maskelerler. Bu nedenle, tirotoksikozu olan veya oluşmasından şüphe edilen hastalarda PROBLOK kullanırkentiroid ve kardiyak fonksiyonları yakından izlenmelidir.
Okulomukokutanöz sendromu:
Tam okulomukokutanöz sendromu PROBLOK kullanımında bildirilmemiştir. Ancak, bu sendromun bir kısmı (tek başına veya arasıra ciltte kızarıklıkla birlikte gözlerinkuruması) meydana gelmiştir. PROBLOK tedavisine son verildiğinde çoğu zaman bubelirtiler ortadan kalkar. Hastalar potansiyel oküler etkilere karşı dikkatlegözlenmelidir. Eğer bu gibi etkiler oluşursa, PROBLOK'un bırakılmasıdüşünülmelidir.
Etkileşimler:
Verapamil (fenilalkilamin) tipi kalsiyum kanal blokeri PROBLOK alan hastalara intravenöz yoldan verilmemelidir; çünkü bu durumda kardiyak arest riskibulunmaktadır (bkz. Bölüm 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşimşekilleri).
Özel popülasyonlar:
Hepatik yetmezliği:
Metoprolol güçlü hepatik ilk geçiş metabolizmasına uğrar ve başlıca karaciğerde metabolize olarak elimine edilir (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik özellikler). Bu
5 / 18
nedenle, hepatik yetmezliği metoprololün sistemik biyoyararlammım artırabilir ve total klerensi azaltabilir; plazma konsantrasyonlarında artışa yol açar. Dozayarlanmasına ihtiyaç duyulabilir.
Geriyatrik hastalar:
Yaşlı hastalar dikkatle tedavi edilmelidir. Kan basıncında veya kalp atım hızında çok belirgin bir azalma, hayati organlara giden kanın yetersiz düzeylere düşmesine nedenolabilir.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Tavsiye edilmeyen eş zamanlı kullanım sonucunda gözlemlenen etkileşimler:
Dikkate alınan etkileşimler:
Metoprolol üzerinde etkilere neden olan etkileşimler:
Diğer antihipertansif ilaçlar:
PROBLOK ve diğer antihipertansif ilaçların kan basıncı üzerine aditif etkisi vardır. Aynı zamanda katekolamin tüketen ilaçları, diğer beta-blokörleri (göz damlası şekli dedahil) veya MAO inhibitörleri alan hastalar gözetim altında tutulmalıdırlar. Ayrıca,geri dönüşümsüz bir MAO inhibitörü ile eşzamanlı uygulamanın bırakılmasını takiben14 güne kadar teorik olarak olasılıkla anlamlı hipertansiyon meydana gelebilir.
Kalsiyum kanal blokörleri (oral kullanım):
Bir beta-adrenerjik antagonistin bir kalsiyum kanal blokeri ile eşzamanlı uygulanması, negatif kronotropik ve inotropik etkiler nedeniyle miyokard kontraktilitesinde aditifbir azalmaya yol açabilir. PROBLOK ile birlikte verapamil tipte oral kalsiyum kanalblokörü kullanan hastalar gözetim altında tutulmalıdırlar.
Anti-aritmik ilaçlar:
Beta-blokerler anti-aritmik ajanların negatif inotropik etkisini ve onların atriyal iletim süresi üzerindeki etkisini arttırabilir. Özellikle daha önceden sinüs nodu disfonksiyonuolan hastalarda eşzamanlı amiodaron uygulaması, bradikardi, sinüs aresti veatriyoventriküler blok dahil olmak üzere aditif elektrofizyolojik etkilere neden olabilir.Kinidin, tokainid, prokainamid, ajmalin amiodaron, flekainid ve dizopiramid gibi anti-aritmik ajanlar, PROBLOK'un kalp atımı ve atriyoventriküler iletim üzerindekietkilerini güçlendirebilir.
Nitrogliserin:
Nitrogliserin PROBLOK'un hipotansif etkisini artırabilir.
Genel anestezikler:
Bazı inhalasyon anestezikleri beta-blokörlerin kardiyodepresan etkilerini artırabilir (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
6 / 18
CYP2D6 inhibitörleri:
Bu enzimin güçlü inhibitörleri metoprololün plazma konsantrasyonunu artırabilir. CYP2D6'nin güçlü inhibisyonu zayıf metabolize edici fenotipine değişimlesonuçlanabilir. (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik özellikler). Bu nedenle metoprolol ilegüçlü CYP2D6 inhibitörleri uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Bilinen klinik açıdanönemli güçlü CYP2D6 inhibitörleri fluvoksamin, fluoksetin, paroksetin, sertralinbupropion, klomipramin, desipramin gibi antidepresanlar, klorpromazin, flufenazin,haloperidol, tiyoridazin gibi antipsikotikler, kinidin ya da propafenon gibiantiaritmikler, ritonavir gibi antiretroviraller, difenhidramin gibi antihistaminikler,hidroksiklorokin ya da kinidin gibi antimalaryaller, terbinafin gibi antifungaller.
Hidralazin
Hidralazinin eşzamanlı uygulanması metoprololün presistemik metabolizmasını inhibe edebilir ve artmış metoprolol konsantrasyonlarına yol açabilir.
Digitalis glikozidleri:
Dijital glikozidleriyle birlikte kullanımı bradikardide artış ve/veya atriyoventriküler iletim süresinde artmaya neden olabilir. Kalp atış hızı ve PR aralığının izlenmesiönerilmektedir.
Sempatomimetikler:
Adrenalin, noradrenalin, izoprenalin, efedrin, fenilefrin, fenilpropanolamin ve ksantin türevleri dahil sempatomimetik ilaçların (antitüssifler ya da burun ve göz damlalarıdahil) beta-blokörlerle eşzamanlı uygulanması terapötik etkilerin karşılıklı inhibisyonunedeniyle presör yanıtı arttırabilir ve hipertansiyona yol açabilir. Ancak bu, seçiciolmayan beta-blokörlere oranla terapötik dozlarda beta1-seçici ilaçlarla daha azmeydana gelmektedir.
Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar:
COX-2 inhibitörleri dahil olmak üzere non steroidal anti-enflamatuar ilaçların bir beta-blokerle eşzamanlı uygulanması, büyük olasılıkla non steroidal anti-enflamatuar ilaçların neden olduğu renal prostaglandin sentezinin inhibisyonu ve sodyum sıvıtutulumunun bir sonucu olarak metoprololün antihipertansif etkisini azaltabilir.
Hepatik enzim indükleyiciler:
Enzim indükleyici ilaçlar metoprololün plazma konsantrasyonlarını etkileyebilir. Örneğin metoprololün plazma konsantrasyonları rifampisin tarafından azaltılır.
Diğer ilaçlar üzerinde etkilere neden olan etkileşimler:
Anti-adrenerjik ajanlar:
Guanetidin, betanidin, reserpin, alfa-metildopa ya da klonidin gibi alfa-adrenerjik blokerlerin antihipertansif etkisi beta-blokerle birlikte artabilir. Beta-adrenerjikblokerler, prazosinin ilk dozunun postüral hipotansif etkisini, büyük olasılıkla reflekstaşikardiyi engelleyerek arttırabilir. Buna karşılık beta adrenerjik blokerler, hastalar
7 / 18
eşzamanlı klonidin ve beta-adrenerjik bloker alırken klonidinin geri çekilmesine verilen hipertansif yanıtı da yükseltebilir.
Klonidinle birlikte PROBLOK kullanan hastalarda, eğer klonidin tedavisine son verilecekse, PROBLOK kullanımına klonidinin kesilmesinden birkaç gün önce sonverilmelidir.
Antidiyabetik ilaçlar, insülin:
Beta-blokerler hipoglisemiye verilen olağan hemodinamik yanıtı etkileyebilir ve kan basıncında şiddetli bradikardi ile bağlantılı bir artış meydana getirebilir. İnsülinkullanan diyabetik hastalarda, beta-blokör tedavisi artan veya uzun süre devam edenhipoglisemi ile ilişkili olabilir. Beta-blokörler sülfonil ürelerin hipoglisemik etkileriniantagonize de edebilir. Seçici olmayan beta-blokörlere oranla PROBLOK gibi beta-seçici ilaçlarla bu etki riski daha düşüktür. Ancak; PROBLOK kullanan diyabetikhastalar diyabet kontrol altına alınıncaya kadar izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.4 Özelkullanım uyarıları ve önlemleri).
Lidokain(ksilokain):
Metoprolol lidokainin klerensini azaltabilir ve böylece lidokain etkilerinin artmasına neden olabilir.
Lignokain:
Metoprolol lignokainin eliminasyonunu azaltabilir.
Prazosin:
İlk prazosin dozunu takip eden akut postüral hipotansiyon, PROBLOK dahil olmak üzere daha önce bir beta-blokör almakta olan hastalarda artabilir.
Ergot alkaloidi:
Beta-blokerlerle eşzamanlı uygulama ergot alkaloidlerinin vazokonstriktif etkisini arttırabilir.
Beta-blokerlerin sempatik ganglion blokerleri, diğer beta blokerler (göz damlası formunda olanlar dahil) veya MAO inhibitörleri ile birlikte kullanıldıkları durumlardadikkatli olunmalıdır.
Dipridamol:
Genel olarak beta-bloker uygulaması dipridamol enjeksiyonundan sonra dikkatli bir nabız takibi ile birlikte dipridamol testinden önce kesilmelidir.
Alkol:
Birlikte alındıklarında metoprolol alkolün farmakokinetik parametrelerini değiştirebilir.
8 / 18
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Özel popülasyonlara ilişkin herhangi bir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
Pediyatrik popülasyon: Pediyatrik popülasyonda herhangi bir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
4.6 Gebelik ve LaktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi C (ilk trimester)
D (2. ve 3. trimesterler)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum Kontrolü (Kontrasepsiyon)
Gebelik tanısının doğrulanmasını takiben acilen doktor bilgilendirilmelidir.
Gebelik dönemi:
Gebe kadınlarda metoprolol kullanımı ile ilgili verilerin miktarı sınırlıdır.
Gebeliğin ilk trimesterinde metoprolol ile deneyim sınırlıdır fakat metoprolole bağlı fetal malformasyon bildirilmemiştir. Bununla birlikte, beta-blokörler plasentalperfüzyonu azaltabilirler. Metoprolol plasentaya geçer.
Sınırlı hayvan verileri üreme toksisitesi açısından doğrudan ya da dolaylı zararlı etkilere işaret etmemektedir (bkz. Bölüm 5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri).Fötusun/annenin maruz kaldığı risk bilinmemektedir.
PROBLOK yalnızca belirgin şekilde gerekli olduğunda gebe kadınlara verilmelidir.
Gebelik sırasında PROBLOK ile tedavi durumunda, mümkün olan en düşük doz kullanılmalı ve uterus kontraktilitesindeki artışı ve beta-blokajının yeni doğan bebeküzerindeki etkilerini (örneğin bradikardi, hipoglisemi) önlemek için doğumdan 2 ila 3gün önce tedavinin kesilmesi düşünülmelidir.
Laktasyon dönemi
Az miktarda metoprolol, anne sütüne geçmektedir; terapötik dozlarda günde 1 L anne sütü tüketen bir bebek 1 mg'dan az bir metoprolol dozu almış olacaktır. Yine de annesütü ile beslenen bebekler beta-reseptörlerin blokajına ait belirti veya semptomlaryönünden yakından takip edilmelidir.
Üreme yeteneği / Fertilite
PROBLOK'un insan fertilitesi üzerindeki etkileri incelenmemiştir.
Metoprolol tartrat erkek sıçanlarda bir terapötik doz düzeyinde spermatogenezi etkilemiştir; diğer yandan hayvan fertilitesi çalışmalarında çok daha yüksek dozlardadöllenme oranlarını etkilememiştir (bkz. Bölüm 5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri)
9 / 18
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
PROBLOK tedavisi sırasında baş dönmesi, yorgunluk ya da görme bozukluğu meydana gelebilir. (bkz. Bölüm 4.8. İstenmeyen etkiler) ve bu nedenle hastanın arabaya da makine kullanma yeteneğini olumsuz yönde etkileyebilir.
4.8 İstenmeyen etkilerKlinik çalışmalarda gözlenen advers ilaç reaksiyonlarının getirilmiş özeti
Klinik çalışmalarda gözlenen advers ilaç reaksiyonları MedDRA sistem organ sınıfına göre listelenmektedir. Her bir sistem organ sınıfı içinde advers ilaç reaksiyonlarısıklığa göre sıralanmaktadır ve en sık reaksiyonlar birinci sıradadır. Her bir sıklıkgruplaması içinde advers ilaç reaksiyonları azalan ciddiyet sırasıyla sunulmaktadır.Buna ek olarak her bir advers ilaç reaksiyonu için ilgili sıklık kategorisi aşağıdakistandart terimleri temel almaktadır (CIOMS III): çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/ 100), seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000);çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Kan ve lenf sistemi hastalıkları:
Çok seyrek: Trombositopeni
Psikiyatrik hastalıklar:
Seyrek: Depresyon, kabuslar
Çok seyrek: Kişilik bozuklukları, halüsinasyonlar
Sinir sistemi hastalıkları:
Yaygın: Baş dönmesi, baş ağrısı
Seyrek: Bilinç düzeyinde bozulma, uyuklama, uykusuzluk, parestezi
Göz hastalıkları:
Çok seyrek: Görme bozukluğu (ör: bulanık görme), göz kuruluğu, gözde tahriş
Kulak ve iç kulak hastalıkları:
Çok seyrek: Kulak çınlaması, işitme güçlükleri1 (örn. hipoakuzi ve sağırlık)
Kardiyak hastalıkları:
Yaygın: Bradikardi,
Seyrek: Kardiyak yetmezlik, aritmiler, palpitasyon Çok seyrek: İletim bozuklukları, göğüs ağrısı
Vasküler hastalıklar:
Yaygın: Ortostatik hipotansiyon (bazen senkop ile birlikte);
Seyrek: Ödem, Raynaud fenomeni,
Çok seyrek: Gangren2.
10 / 18
Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar:
Yaygın: Efora bağlı nefes darlığı Seyrek: Bronkospazm3Çok seyrek: Rinit
Gastrointestinal hastalıklar:
Yaygın: Bulantı ve kusma, karın ağrısı Seyrek: Diyare veya konstipasyonÇok seyrek: Ağız kuruluğu,
Bilinmiyor: Retroperitoneal fibrozis4
Hepatobiliyer hastalıklar:
Bilinmiyor: Hepatit
Deri ve derialtı doku hastalıkları:
Seyrek: Deri döküntüleri (ürtiker şeklinde, psoriaziform ve distrofik deri lezyonları) Çok seyrek: Fotosensitivite reaksiyonu, hiperhidrozis, alopesi, psoriasisin kötüleşmesi.
Kas-iskelet hastalıkları, bağ doku ve kemik hastalıkları:
Seyrek: Kas spazmlar Çok seyrek: Artrit
Üreme sistemi hastalıkları:
Çok seyrek: Erektil fonksiyon bozukluğu, libido bozukluğu,
Bilinmiyor: Peyroni hastalığı4
Genel hastalıklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar:
Yaygın: Yorgunluk
Araştırmalar
Çok seyrek: Kilo artışı, karaciğer fonksiyon testlerinde anormallik 1Tavsiye edilen dozların aşılması halinde2Önceden şiddetli periferik dolaşım bozukluğu olan hastalarda3Obstrüktif akciğer hastalığı öyküsü olmayan hastalarda da ortaya çıkabilen4PROBLOK ile ilişkisi tam olarak kanıtlanmamıştır.
Spontan raporlarda ve literatür vakalarında bulunan advers ilaç reaksiyonları (bilinmiyor)
Aşağıdaki advers reaksiyonlar spontan vaka raporları ve literatür vakaları yoluyla PROBLOK ile kazanılan pazarlama sonrası deneyimden elde edilmiştir. Bureaksiyonlar belirsiz boyuttaki bir popülasyondan gönüllülük ilkesine dayalı olarakbildirildiğinden ve karıştırıcı faktörlere tabi olduğundan sıklıklarını güvenilir birşekilde belirlemek mümkün değildir ve bu nedenle bilinmiyor olarak kategorizeedilmiştir. Advers ilaç reaksiyonları MedDRA'da sistem organ sınıflarına göre
11 / 18
listelenmektedir. Her bir sistem organ sınıfı içinde advers ilaç reaksiyonlar azalan ciddiyete göre sunulmaktadır.
Spontan raporlarda ve literatürde bulunan advers ilaç reaksiyonları (bilinmiyor) Sinir sistemi hastalıkları:
Konfüzyonel durum
Araştırmalar
Kan trigliseridlerinde artma, yüksek yoğunluklu lipoproteinde (HDL) azalma
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarakizlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensupşarının herhangi bir şüpheli adversreaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmelerigerekmektedir.
Belirtiler ve semptomlar;
PROBLOK'un aşırı dozuna bağlı şiddetli hipotansiyon, sinüs bradikardisi, atriyoventriküler blok, miyokard infarktüsü, kalp yetmezliği, kardiyojenik şok, kalpdurması, bronkospazm, şuur kaybı (ve hatta koma), konvülsiyonlar, bulantı, kusma vesiyanoz ve ölüme yol açabilir.
Birlikte alkol, antihipertansifler, kinidin veya barbitüratlar alınması belirti ve semptomları ağırlaştırır.
Doz aşımının ilk belirtileri ilaç alındıktan sonra 20 dakika-2 saat içinde görülür. Kuvvetli doz aşımının etkileri plazma konsantrasyonlarında azalmaya rağmen birkaçgün devam eder.
Tedavi:
Hastalar hastaneye yatırılmalı ve genel olarak, yoğun bakım ünitesinde sürekli olarak kardiyak fonksiyon, kan gazları ve kan biyokimyası izlenmelidir. Suni solunum veyakalp pili takılması gibi acil destekleyici ölçümler gerekirse yapılmalıdır. Görünüşte iyiolan ve küçük miktarda doz aşımı bulunan hastalar dahi en az 4 saat süreylezehirlenme bulguları açısından yakından takip edilmelidir.
Potansiyel hayatı tehdit edici aşırı doz alımında, ilacın gastrointestinal kanaldan uzaklaştırılması için kusma uyarılmalı veya mide yıkanmalı (PROBLOK alımındansonraki 4 saat içindeyse) ve/veya aktif kömür kullanılmalıdır. Hemodiyaliz metoprololeliminasyonu için yararlı olmamaktadır.
12 / 18
Doz aşımının diğer klinik belirtileri modern yoğun bakım yöntemlerine dayalı bir şekilde semptomatik olarak tedavi edilmelidir.
Aşırı dozdan sonra beta-blokör yoksunluk fenomeni (bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri) oluşabilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ
5.1 Farmakodinamik Özellikleri
Farmakoterapötik grup: Kardiyoselektif beta-blokör ATC kodu: C07A B02
Metoprolol kardiyoselektif bir beta-blokördir, yani başlıca bronşlarda ve periferik damarlarda bulunan beta2-reseptörlerini etkilemek için gereken dozdan daha düşükdozlarda, esas olarak kalpte bulunan beta1-reseptörlerini etkiler. Metoprololün nemembran stabilize edici etkisi ne de parsiyel agonistik etkisi (intrinsiksempatomimetik aktivite) vardır.
Katekolaminlerin kalp üzerine olan uyarıcı etkilerini metoprolol azaltır veya inhibe eder. Bunun sonucunda kalp atım hızı, kardiyak kontraktilite ve kalp debisi azalır.
Metoprolol hem ayakta, hem de yatar vaziyette iken yükselmiş kan basıncını düşürür. Kan basıncında egzersize karşı cevap olarak oluşan artışları da azaltır. Metoprolol iletedavinin başlangıcında periferik damar direncinde bir artış olur; uzun süreli tedavisırasında bu normale döner veya bazı vakalarda azalır. Diğer tüm beta-blokörlerdeolduğu gibi, metoprololün antihipertansif etki mekanizması tam olarakanlaşılamamıştır. Ancak, metoprolol ile kan basıncında uzun süreli görülen azalmatotal periferal rezistansta bu kademeli azalmayla paralellik göstermektedir.
Angina pektorisli hastalarda, metoprolol iskemik olayların şiddet ve sıklığını azaltır ve fiziksel çalışma kapasitesini artırır. Bu yararlı etkiler kalp atımı veya miyokardiyalkontraktilitede azalma sonucu miyokardiyal oksijen isteğinde azalmaya bağlı olabilir.
Supraventriküler taşikardi veya atriyum fibrilasyonunda, ventriküler ekstrasistollerin veya diğer ventriküler aritmilerin varlığında, metoprololün kalp atım hızı üzerinedüzenleyici bir etkisi vardır. Antiaritmik etkisi, başlıca pacemaker hücrelerininotomatikliğinin inhibisyonuna ve atriyoventriküler kondüksiyon zamanının uzamasınabağlıdır.
Miyokard enfarktüsü olduğu şüphe edilen veya teyid edilen hastalarda, metoprolol mortaliteyi azaltır. Bu etki, infarktın büyüklüğünün sınırlanmasına olduğu kadar,şiddetli ventriküler aritmilerin sıklığının azalmasına da bağlanabilir. Metoprololünfatal olmayan miyokard enfarktüsünün tekrarlama sıklığını da azalttığı gösterilmiştir.Beta-blokör etkisi sayesinde, metoprolol palpitasyonlu fonksiyonel kalp hastalıklarınıntedavisi, migren profilaksisi ve hipertiroidizmde yardımcı bir ilaç olarak kullanım içinuygundur.
13 / 18
Metoprolol ile uzun süreli tedavi insülin hassasiyetini azaltabilir. Ancak metoprolol, insülin salınmasını ve karbonhidrat metabolizmasını selektif olmayan beta-blokörlerden daha az etkiler.
Kısa süreli çalışmalarda metoprololün kan lipid profilini değiştirebileceği gösterilmiştir. Trigliseridlerde bir artışa ve serbest yağ asitlerinde azalmaya nedenolabilir ve bazı vakalarda HDL fraksiyonunda selektif olmayan beta-blokörler ilegözlenenden daha az olan küçük azalmalar gözlenmiştir. Birkaç yıl süren uzun sürelibir çalışmada, kolesterol düzeylerinin azaldığı görülmüştür.
Famakokinetik ve farmakodinamik çalışmalar, plazmada yaklaşık 45nmol/L metoprolol ile gözlenen minimum farmakodinamik etki için maksimum beta-1-adrenoreseptör antagonistik aktivitesinin %30'unun hayati önemde olduğuna işaretetmektedir.
5.2 Farmakokinetik ÖzellikleriGenel özellikler
Emilim:
Tabletin oral olarak uygulanmasını takiben metoprolol gastrointestinal sistemden hızlı bir şekilde ve tamamen emilir. İlaç tüm gastrointestinal sistem boyunca tekdüze birşekilde emilir. Tabletlerin alınmasından yaklaşık 1,5-2 saat sonra kanda doruk plazmakonsantrasyonlarına ulaşılır. Metoprololün plazma konsantrasyonları 50-200 mg dozaralığında hemen hemen dozla orantılı olarak artar. Yoğun ilk geçiş metabolizmasınedeniyle metoprololün oral tek dozunun ancak yaklaşık %50'si sistemik dolaşımaulaşır. Oksidatif metabolizmadaki genetik farklılıktan dolayı presistemikeliminasyonun süresi kişiden kişiye değişiklik gösterir. Plazma profilleri kişilerarasında geniş değişkenlik göstermesine rağmen aynı kişide tekrarlanabilir.Tekrarlanan uygulamalardan sonra dozun sistemik dolaşıma ulaşan miktarı tek dozdansonra dolaşıma geçen miktardan %40 fazladır (bu da yaklaşık %70'dir). Bu, ilk-geçişmetabolizmasının kısmi doygunluğuna veya hepatik kan akışında azalma sonucuazalan klerense bağlıdır. Besinlerle birlikte alınması oral tek dozun sistemik dolaşımageçen miktarını %20-40 oranında artırabilir.
Dağılım:
Metoprolol hızla ve kapsamlı 3,2 ila 5,6 L/kg dağılım hacminde dağılır. Normal metabolizmaya sahip kişilerde kararlı durumda görünür dağılım hacmi (V
SS
) (4,84L/kg) zayıf metabolizmaya sahip kişilerden (2,83 L/kg) nispeten daha yüksektir. Yarı-ömrü doza bağımlı olmayıp tekrarlanan dozla değişmez. Plazmadaki metoprololünyaklaşık %10'u proteinlere bağlanır. Metoprolol plasentayı geçer ve anne sütündebulunur (bkz. Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı). Hipertansiyonu olanhastalarda serebrospinal sıvıdaki metoprolol konsantrasyonları plazmadaki ilebenzerdir. Metoprolol önemli bir P-glikoprotein substratı değildir; bu durummetoprolol farmakokinetiğindeki bireyler arası değişkenliğin büyük oranda CYP2D6metabolizmasından kaynaklanabileceğine işaret etmektedir.
14 / 18
Biyotransformasyon
:
Metoprolol karaciğerde sitokrom P450 sistemi enzimleriyle büyük oranda metabolize olur. Metoprololün temel metabolik yolakları alfa-hidroksilasyon, O-demetilasyon veoksidatif deaminasyondur. Metaprololün alfa-hidroksilasyonu stereo-selektiftir.Metoprololün oksidatif metabolizması major olarak polimorfik sitokrom P450 izoform2D6 (CYP2D6) nın genetik kontrolü altındadır.
Bununla birlikte, metoprololün P450 2D6'ya bağımlı metabolizmasının, ilacın güvenilirlik ya da tolerabilitesi üzerinde etkisi çok az ya da yok gibi görünmektedir.Metoprololün metabolitlerinden hiçbiri anlamlı olarak beta-blokör etkisine katkıdabulunmamaktadır.
Ancak yavaş metabolize edicilerdeki plazma konsantrasyonu, normal metabolize edicilerden birkaç kez daha yüksektir.
Eliminasyon:
Metoprololün ortalama eliminasyon yarı ömrü 3-4 saattir; metabolizması yavaş çalışanlarda yarı ömrü 7-9 saat arasındadır. 100 mg metoprolol tek bir oral uygulamayıtakiben medyan klerens zayıf metabolizör, normal metabolizör ve çok hızlımetabolizörlerde sırasıyla 31,168 ve 367 L/saat olarak belirlenmiştir.
Stereoizomerlerin renal klerensi renal atılımda stereo-selektivite sergilemez. Dozun yaklaşık %95'i idrarda saptanabilir. Çoğu kişide (metabolizması hızlı çalışanlar), oraldozun %5'inden az kısmı değişmemiş halde atılır. Metabolizması yavaş çalışanlarda,dozun %30 kadarı değişmemiş halde atılabilir.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum
:
Metoprolol doyurulabilir pre-sistemik metabolizma sergiler ve artan dozla birlikte maruziyette oransal olmayan bir artışa yol açar.
Besinlerin etkisi
Besinler metoprololun emilim hızını arttırıyor gibi görünmektedir; daha erken bir zamanda biraz daha yüksek bir maksimum plazma konsantrasyonuna yolaçmaktadırlar. Diğer yandan besinler klerens ya da maksimum pik konsantrasyonungözlendiği zaman (Tmaks) üzerinde anlamlı bir etki yapmamaktadır.
Bireydeki etki değişkenliklerinin en aza indirilmesi amacıyla PROBLOK'un her zaman öğünlerle standart bir şekilde alınması önerilmektedir: Eğer hekim hastadanPROBLOK'u kahvaltıdan önce ya da kahvaltıyla birlikte almasını isterse, bu durumdahasta tedavi boyunca PROBLOK'u aynı takvimi takip ederek almaya devam etmelidir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek yetmezliği
: Böbrek yetmezliği olan hastalarda metoprololün farmakokinetiği etkilenmemektedir. Diğer yandan kreatinin klerensi 5 ml/dak.'nın altında olanhastalarda onun daha aktif metabolitlerinden birisinin birikme olasılığı bulunmaktadır.
15 / 18
Ancak bu birikme metoprololün beta-blokör özelliklerini etkilemez. Böbrek yetmezliği olan hastalar genellikle normal dozlarla tedavi edilebilir.
Karaciğer yetmezliği:
İlaç büyük oranda karaciğer metabolizması yoluyla elimine edildiğinden, karaciğer yetmezliği metoprolol farmakokinetiğini etkileyebilir.Karaciğer yetmezliği olan hastalarda metoprololün eliminasyon yarı ömrü şiddetebağlı olarak dikkate değer oranda (7.2 saate kadar) uzayabilir.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyonda farmakokinetik veri mevcut değildir.
Geriyatrik popülasyon:
Geriyatrik popülasyon, yaşlı popülasyonda ilacın azalmış metabolizması ve karaciğere kan akışının azalmasının kombine bir sonucu olarak birazdaha yüksek bir metoprolol plazma konsantrasyonları sergileyebilir. Diğer yandan buartış klinik açıdan anlamlı ya da terapötik olarak önemli değildir. Metoprolol tekrarlıuygulama neticesinde birikmez ve yaşlı popülasyonda dozaj ayarlamasına gerekyoktur.
Enflamatuar hastalığı olan hastalar:
Enflamatuvar hastalığın metoprololün farmakokinetiği üzerine hiçbir etkisi yoktur.
Hipertiroidizmi olan hastalar:
Hipertroidizm metoprololün presistemik klerensini artırabilir.
Etnik Hassasiyet:
Metoprololün oksidatif metabolizması major olarak polimorfik sitokrom P450 izoform 2D6 (CYP2D6)nın genetik kontrol altındadır. Zayıf metabolize edici (ZM) fenotipiprevalansında belirgin etnik farklılıklar bulunmaktadır. Beyaz ırkın yaklaşık %7'si veuzak doğuluların %1'inden azı ZM'dir.
Yavaş CYP2D6 metabolize edicilerde, normal CYP2D6 aktivitesiyle birlikte hızlı metabolize edicilere kıyasla birkaç kat daha yüksek plazma metoprololkonsantrasyonu gözlenmektedir. Yavaş metabolize edicilerde daha düşük dozgerekebilir.
Cinsiyetin etkisi:
Erkek ve kadın popülasyon arasında eliminasyondaki olası farklılığa işaret eden anlamlı bir kanıt bulunmamaktadır; metoprolol doz uygulaması için cinsiyete spesifiköneriler gerekli değildir.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
Üreme sistemi üzerine toksik etkiler
Fare, sıçan ve tavşanlarda gerçekleştirilen üreme sistemi üzerindeki toksisite çalışmaları metoprolol tartarat ile ilgili teratojenik bir potansiyel ortaya koymamıştır.Preimplantasyon kaybında artışlar, dişi tavşan başına canlı fötusların sayısındadüşüşler ve/veya neonatal sağkalımda azalmaların gösterdiği gibi sıçanlarda 50 mg/kg
16 / 18
dozlarda ve tavşanlarda 25 mg/kg dozlarda başlamak üzere sıçanlar ve tavşanlarda embriyotoksisite ve/veya fetotoksisite gözlenmiştir. Yüksek dozlar, bir miktarmaternal toksisite ve doğumda minimal düzeyde düşük ağırlıklarla kendini gösteren,uterus içinde yavrunun büyümesinde gecikme görülmüştür. Metoprolol tartrat,sıçanlarda 3.5 mg/kg oral doz düzeylerinden başlayarak spermatogenez üzerinde geridönüşümlü advers etkilerle ilişkilendirilmiştir; diğer yandan, diğer çalışmalarda erkeksıçanlarda metoprolol tartrat üreme performansı üzerinde bir etki yapmamıştır.
Mutajenisite
Memeli somatik hücreleri ya da erkek farenin germinal hücrelerini içeren in vivo testlerde ve bakteriyel hücre sisteminde (Ames) metoprolol tartaratmutajenik/genotoksik potansiyel göstermemiştir.
Karsinojenisite
21 ila 24 ay süreyle 800 mg/kg'a kadar oral doz uygulamalarının ardından metoprolol tartarat fare ve sıçanlarda karsinojenik olmamıştır.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLERİ6.1 Yardımcı maddelerin listesi
Avicel pH101 (mikrokristalin selüloz)
Avicel pH102 (mikrokristalin selüloz)
Magnezyum stearat Aerosil 200 (kolloidal slika)
PVP K-90 (povidon)
Primojel (sodyum nişasta glikolat)
Film kaplama:
Instacoat Universal White
- Hidroksi propil metil selüloz
- Gliserin
- Talk
- Titanyum dioksit (E171)
6.2 Geçimsizlikler
Bilinen geçimsizliği yoktur.
6.3 Raf ömrü
Raf ömrü 24 aydır.
6.4 Saklamaya yönelik özel uyarılar
25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
Kutuda, Al/PVC blisterde, 20 tablet
17 / 18
6.6 Tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi ürünlerin Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imhaedilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Terra İlaç ve Kimya San. ve Tic. A.Ş.
İnkilap Mah. Küçüksu Cad. No: 109 / C Blok Kat:5 D:20-21 Ümraniye/İstanbul
8. RUHSAT NUMARASI
194/1
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsatlandırma tarihi: 13.10.1999 Son yenileme tarihi: 31.01.2004
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
18 / 18