KISA ÜRÜN BİLGİSİ
¡ Bu ilaç ek izlemeye tabidir. Bu üçgen yeni güvenlilik bilgisinin hızlı olarak belirlenmesini sağlayacaktır. Sağılık mesleği mensuplarının şüpheli advers reaksiyonları TÜFAM'abildirmeleri beklenmektedir. Bakınız Bölüm 4.8. Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması.
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
NEVESO XR 333 mg/145 mg uzatılmış salımlı film kaplı tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde:
Bir tablette:
500 mg sodyum valproat aktivitesine eşdeğer:
Sodyum valproat 333 mg
Valproik asit 145 mg
Yardımcı maddeler:
Sodyum lauril sülfat 1.1 mg
Yardımcı maddeler için 6.1.' e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Uzatılmış salımlı film kaplı tablet
Beyaz renkli, iki tarafı çentikli oblong film kaplı tablet
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Jeneralize veya parsiyel epilepsiler:
• Primer jeneralize nöbetler: Petit mal, grand mal, miyoklonik epilepsiler,
• Parsiyel nöbetler: Basit veya kompleks nöbetler,
• Sekonder jeneralize nöbetler,
• Mikst nöbet şekilleri.
Bipolar bozukluk manik epizotların tedavisinde endikedir. Manik epizod sonrası tedaviye cevap veren hastalarda sürdürüm tedavisi olarak kullanılabilir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli
NEVESO XR'ın formülasyonu uzun etkilidir ve doruk plazma konsantrasyonlarını düşürerek 24 saatlik periyotta plazma konsantrasyonunun daha düzenli olmasını sağlar.
1/23
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Günlük doz hastanın yaşı ve vücut ağırlığı dikkate alınarak düzenlenmelidir ve kişiden kişiye değişen cevap göz önünde bulundurulmalıdır.
Günlük doz, serum konsantrasyonu ve terapötik etki arasında net bir ilişki kurulamadığından, optimum doz klinik cevaba göre saptanmalıdır. Eğer nöbetlerin kontrolü yeterli düzeydedeğilse veya advers etkilerden şüphe ediliyorsa, klinik takibe ek olarak valproik asidin plazmadüzeyinin saptanması düşünülebilir. Bildirilen etkili plazma düzeyi genelde 40-100 mg/litre(300-700 pmol/litre)'dir.
NEVESO XR tedavisine başlama (oral uygulama):
• Bu günkü bilgilerimize göre sodyum valproat'ın enterik kaplı formlarından uzatılmışsalımlı formuna (NEVESO XR 333 mg/145 mg) geçerken aynı günlük dozun sürdürülmesiönerilir.
• Başka bir antiepileptik uygulanmayan hastalarda doz 2-3 gün aralarla artırılarak bir haftaiçinde optimum doza ulaşılır.
• Bir başka antiepileptik ile tedaviden sodyum valproat tedavisine geçerken iki hafta içindeyavaş yavaş NEVESO XR dozunu artırarak optimum doz ayarlanmalı ve diğer preparatlarlatedavi azaltılarak kesilmelidir.
• Eğer gerekiyorsa başka bir antiepileptik ilavesi yavaş yavaş doz artırılarak yapılmalıdır(Bkz. Bölüm 4.5.).
Pozoloji:
Epilepsi:
Başlangıç dozu genellikle günde 10-15 mg/kg olup, daha sonra optimum dozaja kadar çıkılır (Bkz. “NEVESO XR tedavisine başlama”). Ortalama günlük doz 20-30 mg/kg'dır.
• Erişkinlerde dozaj 20-30 mg/kg/gün civarındadır.
Bipolar bozukluklara bağlı maninin önlenmesi ve tedavisinde:
Tavsiye edilen başlangıç dozu günde 20 mg/kg sodyum valproattır. İstenilen klinik etkinliği sağlayacak minimum terapötik doza ulaşmak için doz mümkün olduğunca çabukartırılmalıdır.
Bipolar bozuklukların idame tedavisi için tavsiye edilen doz günde 1000 mg ila 2000 mg arasındadır. İstisnai durumlarda, doz günde 3000 mg'dan fazla olmayacak şekildearttırılabilir. Dozlar bireysel klinik cevaba göre ayarlanmalıdır.
Profilaktik tedavi en düşük etkin doz ile kişiye özel olarak uygulanmalıdır.
Uygulama şekli:
Ağızdan uygulanır.
Uzatılmış salımlı formun (NEVESO XR 333 mg/145 mg) kullanılması ilacın günde bir kez verilmesine imkan tanır; günde tek doz uygulaması tam olarak nöbet kontrolünün sağlandığıepilepsi vakalarında mümkündür.
2/23
NEVESO XR 333 mg/145 mg, erişkinlerin ve 17 kg'ın üzerindeki çocukların kullanımı içindir; 6 yaşın altındaki çocuklarda kullanıma uygun değildir.
Tabletler ezilmemelidir, çiğnenmeden yutulmalıdır ve tercihen yemeklerle birlikte alınmalıdır.
Günlük dozlardan birinin yanlışlıkla atlanması halinde, bir sonraki doz, doktorun tavsiye ettiği şekilde, normal olarak alınmalıdır. Atlanan dozu telafi etmek için, dozun iki katıalınmamalıdır.
Birden fazla dozun atlanması halinde ise, hemen doktora başvurulmalıdır.
Tedavi düzenli olarak sürdürülmeli, doktora danışılmadan herhangi bir değişiklik yapılmamalı veya kesilmemelidir. Tedavinin kademeli olarak kesilmesi gerekir.
Tedavinin birdenbire bırakılması (veya dozun büyük oranda azaltılması), nöbetlerin yeniden ortaya çıkmasına neden olabilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Karaciğer yetmezliği:
Aynı metabolik yolu kullandıkları için NEVESO XR ve salisilatlar aynı anda kullanılmamalıdır (Bkz. Bölüm 4.4. ve Bölüm 4.8.).
Valproik asidin de tedavilerine dahil olduğu hastalarda, ölümle sonuçlanabilen karaciğer yetmezliği dahil, karaciğer fonksiyon bozukluğu ortaya çıkmıştır (Bkz. Bölüm 4.3. ve Bölüm4.4.).
Salisilatlar 16 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır (Bkz. Aspirin/salisilat ürün bilgisi - Reye Sendromu). Bunun yanı sıra, 3 yaşın altındaki çocuklarda NEVESO XR ile birliktekullanım, karaciğer toksisitesi riskini artırabilir.
Böbrek yetmezliği:
Dozajın azaltılması gerekebilir. Plazma konsantrasyonlarının takibi yanıltıcı olabileceğinden, dozaj klinik takibe göre ayarlanmalıdır (Bkz. Bölüm 5.2.).
Pediyatrik popülasyon:
Epilepsi:
NEVESO XR 333 mg/145 mg formu 6 yaşın altındaki çocuklar için uygun değildir.
• 6-11 yaş arası çocuklarda dozaj 30 mg/kg/gün civarındadır.
• Ergenlik çağındaki çocuklarda 20-30 mg/kg (uzatılmış salımlı formu tercih edilmelidir).
• Kompleks parsiyel nöbetlerde 10 yaş ve yukarısı için kullanılmalıdır.
Bipolar bozukluklara bağlı maninin önlenmesi ve tedavisi:
• Valproatın bipolar bozukluklara bağlı maninin önlenmesi ve tedavisindeki güvenliliği veetkililiği 18 yaşın altındaki hastalarda değerlendirilmemiştir.
3/23
Geriyatrik popülasyon:
• Yaşlılarda sodyum valproatın farmakokinetiği değişiyorsa da klinik önemi sınırlıdır vedozaj nöbetlerin kontrolüne göre düzenlenmelidir.
Kız çocukları ve kız ergenler, çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar ve gebe kadınlar:
Valproat tedavisi epilepsi ya da bipolar bozukluk tedavisinde deneyimli bir uzman doktor tarafından başlatılmalı ve izlenmelidir. Tedaviye yalnızca diğer tedaviler etkisiz olduğunda yada tolere edilemediğinde başlanmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4. ve 4.6.) ve düzenli tedaviizlemlerinde yarar ve risk dikkatlice tekrar değerlendirilmelidir. Valproat tercihen monoterapiolarak ve etkili en düşük dozda reçete edilmelidir ve mümkünse yüksek tepe plazmakonsantrasyonundan kaçınmak için uzatılmış etkili formülasyon tercih edilmelidir. Günlükdoz en az iki tek doza bölünmelidir.
4.3. Kontrendikasyonlar
• Sodyum valproat veya ilaç içindeki yardımcı maddelere karşı aşırı duyarlılık öyküsüolanlarda
• Akut hepatit
• Kronik hepatit
• Kişide veya ailede özellikle ilaca bağlı ağır hepatit hikayesi (Child Pugh C)
• Hepatik porfiri
• Üre döngüsündeki enzim eksikliği olanlarda (Amonyak düzeyinin artmasına nedenolabilecek metabolik bir hastalığı olanlarda)
• Mitokodrial enzim polimeraz y (POLG) enzimini kodlayan nükleer gende mutasyonunneden olduğu mitokodrial hastalığı (POLG; Alpers-Huttenlocher Sendromu) olan hastalardave POLG ile ilişkili bozukluk şüphesi olan 2 yaşından küçük çocuklarda (Bkz. Bölüm 4.4.)
• Pankreas hastalıklarında
• Meflokin ile birlikte kullanım önerilmez.
Genellikle ilacın lamotrijin ile birlikte kullanımı önerilmez.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Kız çocukları/kız ergenler/çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar/gebelik.
Valproat kız çocukları/kız ergenler/çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar/gebe kadınlarda, yüksek teratojenik potansiyel ve uterusta valproata maruz kalan bebeklerde gelişimsel bozuklukriski nedeniyle diğer tedaviler etkisiz değilse ya da tolere edilebiliyorsa kullanılmamalıdır.Düzenli tedavi izlemlerinde yarar ve risk pubertede ve valproat ile tedavi edilen çocuk doğurmapotansiyeli olan bir kadın gebelik planladığında ya da gebe kaldığında dikkatlice tekrardeğerlendirilmelidir.
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar tedavi sırasında etkili kontrasepsiyon kullanmalıdır ve
4/23
gebelik sırasında valproat kullanımına ilişkin riskler hakkında bilgilendirilmelidir (Bkz. Bölüm 4.6.).
Hekim hastaya hasta bilgilendirme kitapçığı gibi riskleri anlamasına destekleyecek materyaller dahil olmak üzere kapsamlı bilgi verilmesini sağlamalıdır.
Hekim hastanın özellikle aşağıdakileri anlamasını sağlamalıdır:
• Gebelik sırasında maruziyette özellikle teratojenik riskler ve gelişimsel bozukluk riskleriolmak üzere risklerin doğası ve düzeyi.
• Etkili kontrasepsiyon kullanımının gerekli olduğu.
• Tedavinin düzenli izlenmesinin gerekli olduğu.
• Gebe kalmayı düşündüğünde ya da gebelik olasılığında hemen doktora danışmasının gerekliolduğu.
Gebelik planlayan kadında mümkünse konsepsiyon öncesinde uygun bir alternatif tedaviye geçilmesi için gerekli tüm çaba gösterilmelidir (Bkz. Bölüm 4.6.).
Valproat tedavisine yalnızca epilepsi ya da bipolar bozukluk tedavisinde deneyimli bir hekim tarafından valproat tedavisinin yarar ve risklerinin tekrar değerlendirilmesi sonrasında devamedilmelidir.
Uyarılar:
Valproatın kesilmesini takiben daha önceden olan semptomların ani rekürensine ait spesifik bir kanıt olmamakla birlikte, tedavinin kesilmesi doz zamanla azaltılarak bir uzmanınkontrolünde yapılmalıdır. Bu plazma konsantrasyonlarındaki ani değişikliklerin semptomlarınrekürensine yol açma olasılığı nedeniyle gereklidir. Plazma konsantrasyonlarındaki olasıdeğişkenliklerin klinik etkileri sebebiyle valproat preparatlarının birbiriyle değiştirilmesitavsiye edilmez.
Antiepileptik bir ilaç ile tedaviye başladıktan sonra, bazı epileptik hastalıklarda gözlemlenen spontan dalgalanmalardan bağımsız olarak hastada kriz sıklığının arttığı ya da yeni bir kriztipinin ortaya çıktığı nadir olarak görülebilir.
Valproat ile yapılan tedavide bu durumlar esas olarak, birlikte kullanılan diğer bir antiepileptik ilaçtan ya da farmakokinetik bir etkileşmeden (Bkz. Bölüm 4.5.), bir toksisitedurumundan (hepatopati veya ansefalopati: Bkz. Bölüm 4.4. ve 4.8.) ya da doz aşımından ilerigelir.
Bu tıbbi ürün vücutta valproik aside dönüştürüldüğünden, olası bir valproik asit doz aşımını önlemek için, aynı şekilde dönüşüme uğrayan diğer ürünlerle (örneğin divalproat, valpromid)birlikte kullanılmamalıdır.
Karaciğer Yetmezliği (Hepatopati):
Oluşma şartları:
5/23
Bazen fatalite ile de sonuçlanabilen, ciddi karaciğer bozukluğu vakaları çok nadir olarak bildirilmiştir. Epilepsi alanındaki klinik deneyimler göstermiştir ki; beyin hasarı, zeka geriliğive/veya konjenital metabolik veya dejeneratif hastalığı ve ciddi epilepsi nöbetleri olan 3 yaşınaltındaki çocuklar, özellikle kombine antikonvülzan tedavi görüyorlarsa en fazla risk altındaolan hastalardır. 3 yaşından sonra görülme sıklığı anlamlı olarak azalmakta ve risk yaşilerledikçe giderek düşmektedir.
Vakaların büyük bölümünde karaciğer hasarı tedavinin ilk 6 ayında, daha çok 2. ve 12. Haftalar arasında ve genellikle antiepileptiklerle çoklu tedavi sırasında görülmektedir.
Belirtiler:
Erken teşhis için klinik bulgular önemlidir. Sarılık öncesi görülebilecek aşağıdaki belirtiler, özellikle risk altındaki hastalarda (Bkz. “Oluşma şartları”) dikkate alınmalıdır.
• Spesifik olmayan ve genellikle ani ortaya çıkan ve bazen sürekli kusma ve karın ağrısınıneşlik ettiği asteni, anoreksi, yorgunluk hali ve baş dönmesi
• Uygun tedaviye rağmen epilepsi nöbetlerinin tekrarlanmasıBunlar ilacın derhal kesilmesi için bir göstergedir.
Bu tip klinik belirtilerin görülmesi halinde hastanın derhal doktora başvurması gerektiği bilinmelidir. Hasta çocuksa aynı uyarı ailesine yapılmalıdır. Klinik muayene ve karaciğerfonksiyonunun biyolojik değerlendirilmesini içeren incelemeler derhal gerçekleştirilmelidir.
Takip:
Tedaviden önce karaciğer fonksiyon testi yapılmalı ve daha sonra tedavinin ilk 6 ayında karaciğer fonksiyonu periyodik olarak kontrol edilmelidir.
Bilinen incelemeler içinde protein sentezini, özellikle protrombin düzeyini gösteren testler önemlidir. Eğer anormal derecede düşük protrombin düzeyi saptanırsa ve özellikle diğerlaboratuvar bulguları da mevcutsa (fibrinojen ve pıhtılaşma faktörlerinde önemli azalma,bilirubin düzeyinde yükselme ve transaminazlarda yükselme-kullanım için Bkz. “Önlemler”),NEVESO XR tedavisi durdurulmalıdır ve bir tedbir olarak aynı metabolik yolu kullandıklarıiçin NEVESO XR ile birlikte veriliyorsa salisilat kullanımı da kesilmelidir.
Karaciğer fonksiyon testleri özellikle riskli hastalarda (Bkz. Bölüm 4.4.) tedaviden önce (Bkz. Bölüm 4.3.) ve tedavinin ilk 6 ayında periyodik olarak yapılmalıdır.
Pek çok antiepileptikle olduğu gibi, özellikle tedavinin başlangıcında, karaciğer transaminazlarının klinik belirti olmadan, geçici hafif bir yükselişi görülebilir.
Bu hastalarda daha geniş biyolojik araştırma (protrombin düzeyi dahil) önerilir, gerekiyorsa doz ayarlanmalı ve testler tekrarlanmalıdır.
Pankreatit
6/23
Fatal sonuçlanan ağır pankreatit vakaları çok nadir olarak bildirilmiştir. Bu komplikasyon tüm yaş gruplarında tüm tedavi süresince görülebilir. Özellikle küçük çocuklarda bu risk daha daartmaktadır. Ciddi epilepsi nöbetleri veya nörolojik hasar veya çoklu antikonvülzan tedavirisk faktörleri olabilir. Pankreatite eşlik eden karaciğer yetmezliği fatalite riskini arttırır.
Akut karın ağrısı olan hastalarda hemen medikal değerlendirme yapılmalıdır. Pankreatit gelişmesi durumunda ise valproat kesilmelidir. Akut karın ağrısı olan veya bulantı, kusma veanoreksi gibi gastrointestinal şikayeti olan hastalarda pankreatit düşünülmelidir. Eğerpankreatik enzim düzeyleri artıyorsa tedavi kesilmeli ve uygun olan alternatif tedaviverilmelidir.
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar:
Bu tıbbi ürün, mutlaka gerekmedikçe (örn. diğer tedavilerin etkili olmadığı veya tolere edilemediği durumlar) çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda kullanılmamalıdır. Budeğerlendirme, sodyum valproat ilk kez reçete edilmeden önce veya halen sodyum valproatile tedavi edilmekte olan bir kadın gebeliği planlamadan önce yapılmalıdır. Çocuk doğurmapotansiyeli olan kadınlar, tedavi sırasında etkili bir doğum kontrol yöntemi uygulanmalıdır.
Doğurganlık çağında bulunan bütün epilepsili kadınlara gebelikle ilişkili riskler hakkında yeterli bilgi verilmelidir (Bkz. Bölüm 4.6.).
İntihar düşüncesi ve intihar davranışı:
Bu ilaçla tedavi edilen hastalarda intihar düşünceleri ve intihar davranışı bildirilmiştir. Bu nedenle hastalar intihar düşüncesi ve davranışı açısından yakından izlenmelidir. İntihardüşüncesi ve davranışı ortaya çıktığında, hasta ve hasta yakınının tıbbi destek almasıönerilmelidir.
Karbapenemler:
Sodyum valproat ile karbapenem cinsi antibiyotiklerin birlikte kullanılması önerilmez (Bkz. Bölüm 4.5.).
Bilinen ya da şüpheli mitokondrial hastalığı olan hastalar:
Valproat mitokondrial DNA ve nükleer kodlu POLG geninde mutasyonların neden olduğu mitokondrial hastalıkların klinik belirtilerini tetikleyebilir ya da kötüleştirebilir. Özellikle akutkaraciğer yetmezliği ve karaciğer ile ilişkili ölümler valproat tedavisi ile mitokondrial enzimpolimeraz y geninde mutasyonların enden olduğu herediter nörometabolik sendromları(POLG; örn. Alpers-Huttenlocher Sendromu) olan hastalarda daha yüksek oranda ilişkilibulunmuştur. POLG ile ilişkili bozukluklar aile öyküsü olan ya da POLG ile ilişkilibozukluğu düşündürecek semptomları (açıklanamayan ansefalopati, dirençli epilepsi (fokal,miyoklonik), başlangıçta status epileptikus, gelişme geriliği, psikomotor gerilik, aksonalsensorimotor nöropati, miyopati serebellar ataksi, oftalmopleji ya da oksipital auralı komplikemigren) olan hastalarda düşünülmelidir. Bu bozuklukların tanısal değerlendirmesine yönelikgüncel klinik uygulamalar doğrultusunda POLG mutasyon testi yapılmalıdır (Bkz. Bölüm4.3.).
7/23
Hematolojik:
Tedaviye başlamadan veya cerrahi girişim öncesi, spontan kanama veya hematom (Bkz. Bölüm 4.8.) durumunda kan kontrolleri (trombosit sayımı dahil kan sayımı, kanama zamanıve koagülasyon testleri) yapılmalıdır.
Çocuklar:
3 yaşın altındaki çocuklarda NEVESO XR uygulanacaksa monoterapi önerilir, ancak tedaviye başlamadan önce sodyum valproatın potansiyel yararına karşılık karaciğer harabiyeti veyapankreatit riski bu gruptaki hastalarda iyi değerlendirilmelidir (Bkz. Bölüm 4.4.). Çocuklardaaynı zamanda salisilat kullanımı, karaciğer toksisitesi (Bkz. Bölüm 4.4.) ve kanama riskinedeniyle önerilmemelidir.
Hiperamoniyemi:
Üre siklusunda enzim defekti bulunan hastalarda, sodyum valproat kullanımı tavsiye edilmez ve bu hastalarda tedaviye başlamadan önce metabolik tetkikler yapılmalıdır. Bazı hastalardastupor veya koma ile birlikte birkaç hiperamoniyemi vakası görülmüştür.
Sebebi açıklanamayan hepatogastrointestinal semptomlar (anoreksi, kusma, sitoliz krizi), letarji epizotları veya koma, mental gerilik öyküsü olan ya da ailesinden yenidoğan ya daçocuk ölümleri görülen çocuklarda, her türlü sodyum valproat tedavisinden önce, metaboliktetkikler ve özellikle aç karnına ve yemekten sonra kandaki amonyak düzeylerinebakılmalıdır.
Sistemik lupus eritematozus
Her ne kadar sodyum valproat kullanımı sırasında immün bozukluklar çok ender görülmüşse de, sistemik lupus eritematozuslu hastalarda kullanımı için potansiyel yararı ile riski iyideğerlendirilmelidir.
Kilo artışı
Hastalar tedaviye başlarken kilo artışı riski konusunda uyarılmalı ve bu riski azaltmak için, çoğunlukla diyetle ilgili olmak üzere, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Rabdomiyoliz
Karnitin palmitoiltransferaz (CPT) tip II eksikliği olan hastalar valproat kullanırken rabdomiyoliz riskinin daha yüksek olduğu konusunda uyarılmalıdır.
Alkol kullanımı
Sodyum valproatla tedavi sırasında alkol kullanımı önerilmez.
Böbrek yetmezliği:
Böbrek yetmezliği olanlarda plazma konsantrasyonlarının takibi yanıltıcı olabileceğinden, dozaj klinik gözleme göre ayarlanmalıdır (Bkz. Bölüm 5.1). Valproik asidin serbest serumkonsantrasyonlarının artabileceği göz önünde bulundurulmalı ve doz azaltılmalıdır.
8/23
Diyabetik hastalar:
Kısmen keton cisimcikleri şeklinde, başlıca böbrekler yoluyla elimine edildiğinden, diyabet şüphesi olanlarda idrar testine yanlış pozitif sonuç verebilir.
Bu tıbbi ürün her dozunda 2.01 mmol (ya da 46.17 mg) sodyum ihtiva eder. Bu durum, kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Konvülziyon oluşturma potansiyeli bulunan veya epilepsi eşiğini düşüren ilaçlarla kombine kullanımda dikkat edilmeli ve hatta söz konusu riskin ciddiyetine göre, bu tür ilaçların birliktekullanılmaması önerilmeli veya bu kombinasyonlar kontrendike olmalıdır. Bu ilaçlar,antidepresanların çoğunu (imipramin antidepresanlar, selektif serotonin geri-alıminhibitörleri), nöroleptikleri (fenotiyazinler ve butirofenonlar), meflokini (aşağıya Bkz.),bupropionu ve tramadolu kapsamaktadır.
Kontrendike olan kombinasyonlar:
•
Meflokin:Önerilmeyen kombinasyonlar:
•
Lamotrijin:
Sodyum valproat/valproik asit lamotrijinin metabolizmasını azaltır ve lamotrijinin ortalama yarılanma ömrünü yaklaşık iki kat artırır. Bu etkileşim lamotrijin toksisitesini artırabilir veözellikle de ciddi deri döküntülerine neden olabilir.
Bu nedenle klinik takip önerilir ve gerektiğinde dozlar (lamotrijin dozu azaltılarak) yeniden düzenlenmelidir.
Kullanımda önlem alınmasını gerektiren kombinasyonlar:
•
Nöroleptikler, MAO inhibitörleri ve benzodiazepinler:
NEVESO XR, nöroleptiklerin, MAO inhibitörleri ve benzodiazepinler gibi diğer psikotropların etkisini potansiyalize edebilir. Bu nedenle klinik takip ve gerekiyorsa dozunayarlanması önerilir.
Bir klinik araştırma, valproat veya lityum tedavisine olanzapin ilavesinin olanzapin ile ilişkili bazı yan etkilerin riskini (nötropeni, tremor, ağız kuruluğu, iştah artışı, kilo alma, konuşmabozukluğu ve sersemlik) artırabileceğini ileri sürmektedir.
•
İmipramin gibi antidepresan ilaçlar:
Jeneralize konvülziyon krizlerinin ortaya çıkma riski artar (antidepresan ilaç, epilepsi eşiğini düşürür). Klinik takip yapılması ve antidepresan tedavisinin ayarlanması gerekir.
9/23
•
Felbamat:
Serum valproik asit konsantrasyonlarını yükseltir ve doz aşımı riski ortaya çıkar. Valproik asit felbamatın ortalama klerensini
%
16'ya kadar azaltabilir. Felbamat ile kombine tedavisırasında ve kombine tedavi kesildikten sonra, klinik takip, laboratuvar kontrolü ve valproikasit dozunun ayarlanması gerekebilir.
•
Olanzapin:
Valproik asit olanzapinin plazma konsantrasyonunu düşürebilir.
•
Rufinamid:
Valproik asit rufinamidin plazma düzeyinde artışa yol açabilir. Bu artış valproik asit konsantrasyonuna bağlıdır. Bu etki çocuklarda daha fazla olduğundan bu popülasyondadikkatli kullanılmalıdır.
•
Karbamazepin:
Doz aşımı belirtileriyle birlikte karbamazepinin aktif metabolitinin plazma konsantrasyonları yükselir. Ayrıca, valproik asidin karaciğerde metabolize olma oranı karbamazepin tarafındanartırıldığı için, plazma konsantrasyonları düşer.
Valproat karbamazepinin toksik etkisini potansiyelize edebileceğinden, valproatla karbamazepinin kombine kullanımında klinik toksisite olabileceği bildirilmiştir.
Kombine tedavinin özellikle başlangıç döneminde, gerekli görüldüğü takdirde, doz ayarlaması ile birlikte klinik takip önerilir.
•
Karbapenemler, monobaktamlar: Meropenem, panipenem, aztreonam, imipenem:
Karbapenem sınıfından antibiyotiklerle birlikte kullanıldığında, iki gün içerisinde, bazenkonvülziyonlarla birlikte olmak üzere, valproik asit kan düzeylerinde % 60-100 oranındaazalmalar bildirilmiştir. Azalmanın hızlı başlaması ve yüksek düzeyde olması nedeniyle,valproik asitle stabilize olmuş hastalarda karbapenemlerin birlikte kullanımındankaçınılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4.). Eğer bu antibiyotiklerle tedaviden vazgeçmek mümkündeğilse, valproik asit kan düzeyinin yakın olarak izlenmesi gerekir.
•
Fenobarbital, primidon:
Hepatik metabolizmanın inhibisyonu ile doz aşımı belirtileriyle birlikte, genellikle çocuklarda, fenobarbitalin ya da primidonun plazma konsantrasyonları yükselir. Ayrıca,valproik asidin karaciğerde metabolize olma oranı fenobarbital veya primidon tarafındanartırıldığı için, plazma konsantrasyonları düşer.
Kombine tedavinin ilk 15 günü boyunca klinik takip yapılmalı ve sedasyon belirtileri görülmeye başlayınca fenobarbital ya da primidon dozları hemen azaltılmalıdır; özellikle ikiantikonvülzif ilacın plazma konsantrasyonları kontrol edilmelidir.
10/23
•
Fenitoin:
Fenitoinin plazma konsantrasyonları değişir. Sodyum valproat/valproik asit fenitoinin total plazma konsantrasyonunu artırır. Bundan başka serbest fenitoin yoğunluğu artabilir, budurumda doz aşımı belirtileri ortaya çıkabilir (valproik asit plazma proteinlerine bağlanmanoktalarında fenitoinin yerini alır ve karaciğerde parçalanmasını yavaşlatır). Fenitoin plazmadüzeyleri saptanırken serbest formu dikkate alınmalıdır.
Ayrıca, valproik asidin karaciğerde metabolize olma oranı fenitoin tarafından artırıldığı için, plazma konsantrasyonlarının düşme riski artar. Klinik takip yapılmalı, her iki antiepileptikilacın plazma dozajları ve pozolojileri ayarlanmalıdır.
•
Ketiyapin:
Valproat ile ketiyapinin eşzamanlı kullanımı nötropeni/lökopeni riskini artırabilir.
•
Zidovudin:
Valproat zidovudin plazma konsantrasyonunu artırarak, zidovudinin toksisitesini artırabilir.
•
Temozolamid:
Temozolamid ve NEVESO XR'ın birlikte uygulanması, temazolamidin klerensinde ufak bir düşüşe neden olabilir, bu klinik açıdan anlamlı değildir.
Diğer ilaçların valproat üzerindeki etkisi:
• Enzim indükleyici etkisi olan antiepileptikler (fenitoin, fenobarbital, karbamazepin) valproik asidin serum yoğunluklarını azaltır. Kombine tedavide dozlar klinik cevaba ve kandüzeylerine göre ayarlanmalıdır. Öte yandan, felbamat ile valproatın kombine kullanımı,valproik asit klerensini
%%
50 oranında azaltır ve buna bağlı olarak valproik asidinplazma konsantrasyonlarını yükseltir. Valproat dozu izlenmelidir.
• Valproik asit metabolitleri düzeyi eş zamanlı fenitoin ya da fenobarbital kullanımındaartabilir. Bu nedenle bu iki ilaç ile tedavi edilen hastalar hiperamoniyemi belirti vesemptomları açısından dikkatle izlenmelidir.
• Valproatla birlikte proteinlere yüksek oranda bağlanan ajanlar (asetilsalisilik asit) kullanıldığında, serumdaki serbest valproik asit düzeyi artabilir.
• Vitamin K'ya bağlı antikoagülan faktörle birlikte kullanılması halinde protrombin düzeyiyakından takip edilmelidir.
• Valproik asidin serum düzeyleri, aynı zamanda simetidin veya eritromisin kullanılırsaartabilir (karaciğer metabolizması azaldığı için).
• Rifampisin, valproik asidin serum düzeylerini düşürerek terapötik etkisini azaltabilir.Rifampisin ile birlikte kullanılması durumunda valproat dozunun ayarlanması gerekebilir.
• Kolestiramin eş zamanlı kullanımda valproatın absorpsiyonunu azaltabilir ve valproatplazma düzeyinde düşüşe yol açabilir.
• Proteaz inhibitörleri: Lopinavir ve ritonavir gibi proteaz inhibitörleri eş zamanlıkullanımda valproat plazma düzeyini düşürür.
11/23
• Valproat ile topiramat ve asetazolamidin eş zamanlı kullanımı ansefalopati ve/veyahiperamoniyemi ile ilişkili olmuştur. Bu iki ilaç ile tedavi edilen hastalar hiperamoniyemikansefalopati belirti ve semptomları açısından dikkatle izlenmelidir.
Diğer etkileşmeler:
Valproatın genelde enzim indükleyici etkisi yoktur; bu nedenle, hormonal kontraseptif kullanan kadınlarda östroprogestojenlerin etkisini azaltmaz. Antasitler, haloperidol, simetidinve ranitidin gibi ilaçlarla klinik olarak önemli etkileşme gözlenmemiştir.
Lityum:Dikkate alınması gereken kombinasyonlar:
• Nimodipin (oral yoldan ve enjeksiyon yoluyla): nimodipinin plazma konsantrasyonlarınınyükselmesiyle (metabolize olma oranı valproik asit tarafından azaltılır), hipotansif etkisi artar.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi: D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Kız çocukları ve kız ergenler, çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar ve gebe kadınlarda diğer tedaviler etkisiz değilse ya da tolere edilebiliyorsa valproat kullanılmamalıdır. Hangitipte olursa olsun epilepsi bulunan ve gebe kalma olasılığı olan kadınlara valproat reçeteedilmeden önce, bir uzmanın tavsiyesine başvurulması gereklidir. Çocuk doğurma potansiyeliolan kadınlar, tedavi sırasında etkili bir doğum kontrol yöntemi uygulamalıdır. Gebelikplanlayan kadında mümkünse konsepsiyon öncesinde uygun bir alternatif tedaviye geçilmesiiçin gerekli tüm çaba gösterilmelidir.
Bipolar bozukluklarda, gebelik planlanıyorsa, valproat profilaksisinin kesilmesi düşünülmelidir.
Gebelik dönemi
Tedavi edilmiş epilepsili annelerden elde edilen deneyimler sonucunda gebelik süresince valproat kullanımına ilişkin riskler şu şekilde tanımlanmıştır.
Bipolar hastalıklarda valproat profilaksisinin kesilmesi göz önüne alınmalıdır.
Nöbetler ile ilgili risk:
Gebelik esnasında, annenin geçireceği tonik klonik nöbetler veya hipoksi ile seyreden status epileptikus, anne ve doğmamış çocuk için ölümle sonuçlanabilir.
Sodyum valproat ile ilgili risk:
Hayvanlarda: Sıçan, fare ve tavşanlarda teratojenik etkiler göstermektedir.
12/23
İnsanlarda: Teratojenik etkiler gözlenmiştir.
Valproatın hem monoterapisi hem de politerapisi anormal gebelik sonlanımları ile ilişkilidir. Mevcut veriler valproatı içeren antiepileptik politerapisinin konjenital malformasyon riskininvalproat monoterapisine göre daha fazla olduğunu ileri sürmektedir.
Bir meta analizden (kayıt çalışmaları ve kohort çalışmaları) elde edilen veriler gebelik sırasında valproat monoterapisi uygulanmış epileptik kadınlar tarafından dünyaya getirilençocukların % 10.73'ünde konjenital malformasyonlar ortaya çıktığını (% 95 GA: 8.16-13.29)ve majör malformasyon riskinin bu popülasyonda arttığını (genel popülasyona oranla yaklaşık% 2-3) göstermektedir. Risk doza bağlı olup altındaki dozlarda riskin olmadığı bir eşik dozbelirlenememektedir.
Mevcut veriler minör ve majör malformasyon insidansının arttığını göstermektedir. En yaygın malformasyon tipleri nöral tüp defektleri, fasiyel dismorfizm, yarık dudak ve damak,kraniostenoz, kardiyak, renal ve ürogenital defektler, ekstremite defektleri (bilarteral Radiusaplazisi dahil) ve vücudun çeşitli sistemlerini tutan çoklu anomalileri içermektedir.
Gelişimsel bozukluklar:
Veriler uterusta valproata maruziyetin çocukların mental ve fiziksel gelişimi üzerinde advers etkileri olabileceğini göstermiştir. Riskin dozdan bağımsız oluştuğu görülmekle birlikte,mevcut verilerle riskin olmadığı eşik altındaki doz tespit edilememektedir. Bu etkiler içingebeliğin hangi döneminin riskli olduğu tam olarak belli değildir ve tüm gebelik boyunca birrisk olasılığı dışlanamamaktadır.
Uterusta valproata maruz kalmış okul öncesi çocuklarda yapılan çalışmalar bu çocukların
%
30-40'a varan bir bölümünde daha geç konuşma ve geç yürüme, zihinsel becerilerin düşükdüzeyde kalması, dil becerisinde yetersizlik (konuşma ve anlama) ve bellek sorunları gibierken dönme gelişiminde gecikmeler ortaya çıktığını göstermektedir.
Uterusta valproata maruz kalmış okul öncesi çocuklarda (6 yaş) ölçülen zeka katsayısının (IQ) diğer antiepileptiklere maruz kalmış çocuklarınkinden ortalama 7-10 puan düşükbulunmuştur. Karıştırıcı faktörlerin rolü dışlanamamakla birlikte, valproata maruz kalançocuklarda zihinsel bozukluk riskinin maternal IQ'dan bağımsız olabileceğine ilişkin kanıtmevcuttur.
Uzun dönemdeki sonuçlara ilişkin veriler sınırlıdır.
Mevcut veriler, genel çalışma popülasyonu ile karşılaştırıldığında uterusta valproata maruz kalmış çocuklarda otistik spektrum bozukluğu (yaklaşık 3 kat) ve çocukluk çağı otizmi(yaklaşık 5 kat) riskinde artış olduğunu göstermektedir. Otizm spektrum bozuklukları (OSM),yaygın sosyal etkileşim ve iletişim anomalileri ile şiddetli derecede sınırlı ilgi ve aşırıyineleyici davranış olarak görülen bir psikolojik durumdur. DSM-IV-TR'ye göre, otizmspektrum bozukluğu kapsamında beş ayrı kategori yer almaktadır: Otizm (otistik bozukluk),Asperger sendromu, atipik otizm (başka türlü adlandırılamayan otistik/yaygın gelişimselbozukluk), çocukluk dezentegratif bozukluğu, Rett sendromu).
13/23
Çalışmalardan birisi uterusta valproata maruz kalmış çocuklarda dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) semptomları gelişme olasılığının daha yüksek olabildiğinidüşündürmektedir.
Yukarıdaki veriler ışığında şu önerilerin dikkate alınması gerekir:
Bu tıbbi ürün, gebelik sırasında ve çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda, mutlaka gerekmedikçe (örn. diğer tedavilerin etkili olmadığı veya tolere edilemediği durumlar)kullanılmamalıdır. Bu değerlendirme, sodyum valproat ilk kez reçete edilmeden önce veyahalen VPA ile tedavi edilmekte olan bir kadın gebeliği planlamadan önce yapılmalıdır. Çocukdoğurma potansiyeli olan kadınlar, tedavi sırasında etkili bir doğum kontrol yöntemiuygulamalıdır.
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınların, gebelikte valproat kullanımının riskleri ve yararları konusunda bilgilendirilmesi gerekir.
Kız çocukları ve kız ergenler, çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar (Bkz. yukarı ve Bölüm 4.4.).
Eğer kadın hasta gebelik planlamak istiyorsa
• Gebelik sırasında maternal tonik klonik nöbetler ve hipoksi ile birlikte status epileptikusanne ve doğmamış bebek için ölüm riski taşıyabilir.
• Gebelik planlayan ya da gebe kadınlarda valproat tedavisi tekrar değerlendirilmelidir.
• Gebelik planlayan kadında mümkünse konsepsiyon öncesinde uygun bir alternatif tedaviyegeçilmesi için gerekli tüm çaba gösterilmelidir.
Valproat tedavisi epilepsi ya da bipolar bozukluk tedavisinde deneyimli bir hekim tarafından hasta için valproat tedavisinin yarar ve riskleri tekrar değerlendirilmeden kesilmemelidir. Riskve yararların dikkatli bir değerlendirilmesi sonucunda valproat tedavisi sürdürülürseaşağıdakiler önerilmektedir:
• Etkili en düşük doz kullanılmalı ve günlük valproat dozu gün boyu alınacak birkaç küçükdoza bölünmelidir. Yüksek tepe plazma konsantrasyonlarından kaçınmak için uzatılmışsalımlı formülasyonların kullanılması tercih edilmelidir.
• Gebelik öncesi folat desteği tüm gebeliklerde yaygın görülen nöral tüp defekti riskiniazaltabilir. Bununla birlikte mevcut kanıtlar valproat maruziyetine bağlı gelişen doğumdefektleri ya da malformasyonları önlediğini göstermemektedir.
• Olası nöral tüp defektleri ya da diğer malformasyonların saptanması için özel prenatalizlem uygulanmalıdır.
Bipolar bozukluk endikasyonunda, sodyum valproat tedavisinin kesilmesi düşünülmelidir.
Yeni doğandaki riskler:
Gebelik sırasında valproat kullanmış annelerden doğan yenidoğanlarda çok seyrek olarak hemorajik sendrom bildirilmiştir. Bu hemorajik sendrom trombositopeni, hipofibrinojenemive/veya diğer koagülasyon faktörlerinin azalması ile ilişkilidir. Afibrinojenemi debildirilmiştir ve ölümcül olabilir. Bununla birlikte, bu sendrom fenobarbital ve enzim
14/23
indüksiyonu yapan diğer ajanlarla tetiklenen vitamin K faktörlerinin azalmasından ayırt edilmelidir. Bu nedenle yenidoğanda trombosit sayımı, fibrinojen plazma düzeyi,koagülasyon testleri ve koagülasyon faktörleri araştırılmalıdır.
Anneleri gebeliğin üçüncü trimestrinde valproat kullanmış olan yenidoğanlarda hipoglisemi olguları bildirilmiştir.
Anneleri gebelik sırasında valproat kullanmış olan yenidoğanlarda hipotiroidizm olguları bildirilmiştir.
Anneleri gebeliğin son trimestrinde valproat kullanmış olan yenidoğanlarda geri çekilme sendromu (özellikle ajitasyon, irritabilite, hipereksitabilite, gerginlik, hiperkinezi, tonusbozuklukları, tremor, konvülziyonlar ve beslenme sorunları) ortaya çıkabilir.
Laktasyon dönemi
Valproat anne sütünde maternal serum düzeyinin
%%Üreme yeteneği/Fertilite
Valproat kullanan kadınlarda amenore, polikistik over ve testosteron düzeyinde artış bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8.). Valproat uygulaması erkeklerde fertiliteyi bozabilir (Bkz.Bölüm 4.8.). Olgu bildirimleri fertilite disfonksiyonunun tedavi kesildikten sonra geri dönüşlüolduğunu göstermektedir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Hastalar özellikle antikonvülzan politerapi veya benzodiazepinlerle birlikte kullanım halinde geçici uyku riskine karşı uyarılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.5.).
4.8. İstenmeyen etkiler
Aşağıda sıralanan advers etkilerin sıklığına ilişkin bilgiler şöyle tanımlanmıştır:
Çok yaygın (>1/10), yaygın (>1/100 ila <1/10), yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100), seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000), çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketletahmin edilemiyor).
Kan ve lenf sistemi hastalıkları:
Yaygın: Anemi, trombositopeni
Genelde sistemik olarak fark edilen ve klinik belirti vermeyen, doza bağlı trombositopeni vakaları bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.4.). Trombositopeninin asemptomatik olmasıdurumunda, eğer trombosit miktarı uygun ve epileptik hastalığın kontrolü mümkünse,yalnızca sodyum valproat pozolojisinin azaltılmasıyla, genellikle bu trombositopeninindüzelmesi sağlanabilir.
Yaygın olmayan: Pansitopeni, lökopeni
15/23
Seyrek: Saf kırmızı kan hücresi aplazisini de içeren kemik iliği yetmezliği ve agranülositoz, makrositik anemi, makrositoz.
Endokrin hastalıklar:
Yaygın olmayan: Uygunsuz antidiüretik hormon salgılanması sendromu (SIADH),
hiperandrojenizm (hirsutizm, virilizm, akne, erkek tipi alopesi ve/veya androjen artışı)
Seyrek: Hipotiroidizm (Bkz. Bölüm 4.6.).
Metabolizma ve beslenme hastalıkları:
Yaygın: Hiponatremi, kilo artışı*
*Kilo artışı polikistik over sendromu için bir faktör olduğundan dikkatlice izlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.4.).
Seyrek: Hiperamoniyemi (Bkz. Bölüm 4.4.), obezite
Sıklıkla karaciğer fonksiyon testlerinde değişikliğe neden olmayan özellikle birden fazla ilaç ile tedavi esnasında izole ve orta derecede hiperamoniyemi ortaya çıkabilmektedir. Bu durumtedavinin kesilmesini gerektirmez. Nörolojik semptomların eşlik ettiği hiperamoniyemi(komaya kadar giden) de bildirilmiştir. Bu vakalarda daha ileri tetkiklere başvurulmalıdır(Bkz. Bölüm 4.4.).
Benign, malign veya türü belirtilmemiş neoplazmlar (kistler ve polipler dahil):
Seyrek: Miyelodisplastik sendrom
Psikiyatrik hastalıklar:
Yaygın: Konfüzyonel durum, halüsinasyonlar, agresyon, ajitasyon*, dikkat bozukluğu*
Seyrek: Anormal davranış*, psikomotor hiperaktivite*, öğrenme bozukluğu*
*Bu yan etkiler daha çok pediatrik popülasyonda gözlenir.
Sinir sistemi hastalıkları:
Çok yaygın: Tremor
Yaygın: Ekstrapiramidal bozukluk, stupor*, somnolans, konvülziyon, bellek bozukluğu, baş ağrısı, nistagmus, baş dönmesi, (intravenöz enjeksiyonda baş dönmesi intravenöz enjeksiyonardından birkaç dakika içinde ortaya çıkar ve genellikle birkaç dakika içinde kendiliğindendüzelir).
Yaygın olmayan: Koma*, ensefalopati*, letarji* (aşağıya bakınız), geri dönüşümlü parkinsonizm, ataksi, parestezi
Geçici ve (veya) doz ile ilgili postural tremor/dinlenme halinde ince tremor, uyku hali ve uyuşukluk sıklıkla bildirilmiştir.
*Tedavi sırasında bazen geçici komaya/ensefalopatiye kadar gidebilen stupor ve letarji, tek başına veya konvülziyonlarda paradoksal artışla birlikte görülmüştür ve tedavidurdurulduğunda veya doz azaltıldığında, azalmıştır. Bu etkiler genellikle birden fazla ilaçlatedavi sırasında (özellikle fenobarbital veya topiramat) ve valproat dozu birden artırıldığındaortaya çıkar.
Seyrek:
Geri dönüşümlü beyin atrofisi ile birlikte geri dönüşümlü demans, kognitif bozukluk
16/23
Sinsi ve yavaş başlangıçlı tedavinin kesilmesini takiben birkaç hafta ya da birkaç ay içinde geriye dönebilen kognitif bozukluklar (demansın tüm klinik özelliklerini gösterebilen)bildirilmiştir.
Tetikte olma düzeyinde artış meydana gelebilir. Bu genelde yararlı olsa da bazen agresyona, hiperaktiviteye ve davranış bozukluğuna neden olabileceği rapor edilmiştir.
Kulak ve iç kulak hastalıkları:
Yaygın: Sağırlık
Vasküler hastalıklar:
Yaygın: Hemoraji (Bkz. Bölüm 4.4. ve 4.6.)
Bilinmiyor: Vaskülit
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın olmayan: Plevral efüzyon
Gastrointestinal hastalıklar:
Çok yaygın: Bulantı
Yaygın: Bazı hastalarda tedavinin ilk günlerinde sıklıkla sindirim sistemine ait yan etkiler (kusma, esas olarak jinjival hiperplazi olmak üzere jinjival bozukluklar, stomatit, üst karınağrısı, diyare) görülebilir, bunlar çoğunlukla tedaviyi durdurmaya gerek kalmadan birkaç güniçinde kendiliğinden ortadan kalkar.
Yaygın olmayan: Bazen letal olabilen, tedavinin erken kesilmesine ihtiyaç duyulabilecek pankreatit (Bkz. Bölüm 4.4.).
Hepato-bilier hastalıklar:
Yaygın: Karaciğer hasarı (Bkz. Bölüm 4.4.).
Deri ve deri altı hastalıkları:
Yaygın: Aşırı duyarlılık, geçici ve/veya doza bağlı olarak alopesi, tırnak ve tırnak yatağı bozuklukları
Yaygın olmayan: Anjiyoödem, döküntü, saç bozuklukları (saç yapısı anormallikleri, saç rengi değişiklikleri, saç uzama anormallikleri gibi)
Seyrek: Toksik epidermal nekroliz, Stevens-Johnson sendromu ve eritema multiforme, DRESS Sendromu (eozinofili ve sistemik semptomların görüldüğü ilaç reaksiyonu)
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları:
Yaygın olmayan: NEVESO XR'la uzun süre tedavi gören hastalarda kemik mineral yoğunluğunda azalma, osteopeni, osteoporoz ve kırıklar. NEVESO XR'ın kemikmetabolizmasını etkileme mekanizması henüz belirlenememiştir.
Seyrek: Sistemik lupus eritematosus (Bkz. Bölüm 4.4.), rabdomiyoliz (Bkz. Bölüm 4.4.).
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları:
Yaygın olmayan: Renal yetmezlik
17/23
Seyrek: Enürezis, tubulointerstisyel nefrit, geri dönüşümlü Fanconi sendromu (etki mekanizması henüz belirlenememiştir)
Üreme ile ilgili bozukluklar:
Yaygın: Dismenore Yaygın olmayan: AmenoreSeyrek: Erkeklerde kısırlık, polikistik overÇok seyrek: Jinekomasti
Konjenital ve ailesel/genetik hastalıklar
Teratojenik risk (Bkz. Bölüm 4.4. ve 4.6.)
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın olmayan: Hipotermi, şiddetli olmayan periferik ödem
Laboratuvar bulguları:
Seyrek: Koagülasyon faktörlerinde azalma (en az birinde), koagülasyon testlerinde anormallik (protrombin zamanında uzama, aktive parsiyel tromboplastin zamanında uzama, trombinzamanında uzama, INR'de uzama gibi) (Bkz. Bölüm 4.4. ve 4.6.), biotin eksikliği/biotinidazeksikliği.
Plazma konsantrasyonlarına bağlı olarak, valproat, tiroid hormonlarını plazma protein bağlayıcı bölgelerden ayırır ve onların metabolizmasını artırır. Bu, yanlış hipotiroidizmteşhisine yol açabilir.
Valproat esas olarak böbrekler yoluyla ve kısmen keton cisimcikleri şeklinde atıldığından, diyabetik hastalarda keton cisimciği atılımı testi yanlış pozitif sonuç verebilir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir
Maksimum terapötik düzeylerin 5-6 katına varan plazma konsantrasyonlarında bulantı, kusma ve sersemlik hissi dışında başka semptomların görülme olasılığı düşüktür. Akut, ağır dozaşımının belirtileri; muskuler hipotoni, hiporefleksi, miyozis, metabolik asidoz, solunumfonksiyonlarının bozulması, hipotansiyon ve dolaşım kollapsı/şoktur. Ağır doz aşımı fatalolabilir, ancak genellikle müdahaleden başarılı sonuç alınır.
18/23
Ancak semptomlar değişiklik gösterebilir ve çok yüksek plazma düzeylerinde nöbetler bildirilmiştir. Az sayıda serebral ödeme bağlı intrakraniyal hipertansiyon vakası bildirilmiştir.Valproat formülasyonundaki sodyum doz aşımında hipernatremiye yol açabilir.
Doz aşımının hastanedeki tedavisi: alımından 10-12 saat sonrasına kadar yararlı olabilecek gastrik lavaj; etkili diürezin idamesi; kalp ve solunum fonksiyonlarının takibi.
Çok nadir olarak renal diyaliz yapılabilir.
Birkaç izole vakada nalokson başarıyla kullanılmıştır.
Ağır doz aşımında, hemodiyaliz ve hemoperfüzyon ile başarılı sonuçlar alınmıştır.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antiepileptik ATC kodu: N03AG01
Etki mekanizması:
Valproat etkisini esas olarak merkezi sinir sistemi üzerinde oluşturur.
İnsanda birçok değişik nöbet tiplerinde ve hayvanlarda birçok farklı konvülziyon tiplerinde antikonvülzan etki göstermektedir.
Valproatın en olası etki mekanizması beyinde gama amino bütirik asit (GABA) sentezi veya metabolizması üzerine etkiyerek GABA'nın inhibitör etkisinin güçlendirilmesidir.
Valproatın etki mekanizmasının, GABA metabolizmasına presinaptik etkiyle ve/veya nöron zarındaki iyon kanallarına doğrudan postsinaptik etkiyle, GABA'nın aracılık ettiğiinhibisyonun güçlendirilmesine bağlı olduğu kabul edilmektedir.
Farmakodinamik etkiler:
Valproat üzerinde yapılan deneysel ve klinik çalışmalar iki tip antikonvülzan etkinin olduğunu öne sürmektedir.
Klinik etkililik:
Birincisi, valproatın plazma ve beyindeki konsantrasyonlarına bağlı direkt farmakolojik etkidir.
İkincisi ise, muhtemelen beyinde bulunan valproatın metabolitlerine, nörotransmiterlerin değişimlerine veya doğrudan membran etkilerine bağlı olduğu gözüken dolaylı etkidir. Buhipotez genellikle valproat kullanımdan sonra artan konsantrasyonlardaki gama-amino bütirikasit (GABA) nedeniyle ortaya atılmıştır.
19/23
Yavaş dalga uykusunun artması sonucunda uyku ara fazının sürekliliği valproat ile azalır.
Sodyum valproatın bazı in vitro çalışmalarda HIV virüsünün replikasyonunu stimüle ettiği gösterilmiştir; bununla birlikte bu etki hafif olup, dozla ilişkili değildir ve insanlardagösterilmemiştir.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Emilim:%
100'e yakındır. Oral uygulama sonrasında hızla absorbe olur ve sabit plazma yoğunluğuna 3-4 günde ulaşılır.
Doruk serum konsantrasyonuna ulaşması için geçen süre farmasötik formuna bağlıdır. Bir adet Sodyum valproat/valproik asit 500 mg uzun etkili film tablet alındıktan sonra dorukserum konsantrasyonuna 6.3±0.95 saat içinde ulaşılır. Total ve serbest doruk plazmakonsantrasyonları (Cmaks) enterik kaplı tablet formuna göre daha düşüktür (verilişten sonraki4. İle 14. Saatler arasında Cmaks %25 azalır, ancak görece olarak stabil bir plato izler). Budüzleşmiş piklerin bir sonucu olarak valproik asit konsantrasyonları daha düzenlidir ve gecegündüz boyunca daha homojen bir dağılım gösterir. Dozun günde 2 defa verilmesini takibenplazma düzeyindeki değişmeler yarıya düşer. Dozlar ile (total ve serbest) plazmakonsantrasyonları arasında daha lineer bir ilişki vardır.
Dağılım:
Dağılım hacmi esas olarak kanla ve hızlı geçişli hücre dışı sıvılarla sınırlıdır. Valporat BOS'a ve beyine geçer.
Valproat başta albümin olmak üzere plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanır; Bu bağlanma doza bağlı ve doyurulabilir özelliktedir. Yüksek dozlarda proteinlere bağlanmaazalır. Yaşlı hastalarda ve böbrek veya karaciğer fonksiyonları bozuk olan hastalarda plazmaproteinlerine bağlanması daha düşüktür.
Terapötik etki için gerekli olan minimum serum konsantrasyonu 40-50 mg/L olup aralık 40 mg/L - 100 mg/L arasındadır. 200 mg/L'nin üstünde seyreden düzeylerde doz azaltılmasıgereklidir.
Biyotransformasyon:
Valproatın sitokrom P450 enzimlerini indüklemez, diğer
antiepileptiklerin aksine, kendisinin ve diğer ilaçların (örneğin östroprogestojen ve oral antikoagülan) metabolizmasını artırmaz.
Sodyum valproat, glukuronidasyon ve beta, omega ve omega-1 oksidasyonu yoluyla metabolize olduktan sonra esas olarak idrarla (% 3'ü değişmeden) atılır.
Eliminasyon:
Yarılanma ömrü yaklaşık 15-17 saattir.
Valproat molekülü diyaliz edilebilir fakat hemodiyaliz sadece valproatın kandaki serbest formunu etkiler (yaklaşık % 10).
20/23
Diğer tıbbi ürünlerle (örn. primidon, fenitoin, fenobarbital ve karbamazepin gibi) birlikte kullanımda, enzim indüksiyonuna bağlı olarak yarılanma ömrü 4-9 saate düşebilir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Pediatrik popülasyon:
Yeni doğanlarda ve 18 aydan küçük bebeklerde plazma yarılanma ömrü 10-67 saat arasında değişir. En uzun yarılanma ömrü değerleri doğumdan hemen sonra kaydedilmiştir. 2 aylıktanbüyük bebeklerde sonuçlar giderek erişkinlere yaklaşır.
Yaşlılarda sodyum valproatın farmakokinetiği değişiyorsa da klinik önemi sınırlıdır ve dozaj nöbetlerinin kontrolüne göre düzenlenmelidir.
Gebelik:
Gebeliğin üçüncü trimestrinde dağılım hacminin artmasıyla, hepatik ve renal klerens artar ve sabit doz uygulanmasına rağmen serum konsantrasyonlarında düşüş görülebilir.
Gebelik döneminde plazma proteinlerine bağlanmada değişiklik olabileceği ve serbest (terapötik olarak aktif) valproat düzeylerinin artabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Karaciğer bozukluğu olan hastalar:
Karaciğer bozukluğu olan hastalarda yarılanma ömrü uzar. Doz aşımı halindi, 30 saatin üzerine çıkan yarılanma ömrü değerleri gözlenmiştir.
Böbrek bozukluğu olan hastalar:
Böbrek bozukluğu olan hastalarda yarılanma ömrü uzar.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Akut toksisite
Valproatla farklı hayvan türlerinde gerçekleştirilen akut toksisite testlerinde saptanan LD50 değerleri, oral uygulama sonrasında 1.200-1.600 mg/kg, intravenöz uygulama sonrasında 750950 mg/kg olarak bulunmuştur.
Tekrarlanan doz toksisitesi
Oral uygulamada toksik olmayan doz, sıçanlarda 150-200 mg/kg/gün (diyetle) ve köpeklerde 90 mg/kg/gün'dür. Bu yüksek dozlarda sıçanlarda ve köpeklerde, testis dejenerasyonu,lenfoid foliküllerde atrofi ve nörolojik bozukluklar (sedasyon, ataksi, tremor) gözlenmiştir.
Mutajenik ve karsinojenik potansiyel
İn vitroin vivo
mutajenisite testlerinin bazıları negatif bulunmuştur.
Sıçanlarda ve farelerde yapılan karsinojenisite çalışmaları, tolere edilen maksimum doza yakın dozlarda uygulanan valproatın karsinojenik potansiyelinin olmadığını göstermiştir.Sprague Dawley sıçanlarına ve ICR (HA/ICR) farelerine 2 yıl boyunca oral yoldan 80-170mg/kg/gün dozunda valproik asit uygulanmıştır. Her iki türde de farklı neoplazmlar
21/23
gözlenmiştir. Başlıca bulgular, yüksek dozda valproik asit alan erkek sıçanlarda, subkutan fibrosarkomaların insidansında istatistiksel açıdan anlamlı bir artış ve valproik asit alan erkekfarelerde, selim akciğer adenomları için istatistiksel açıdan anlamlı bir doza-bağlı eğilimdi.Bu bulguların insanlar için önemi bilinmemektedir.
Üreme toksisitesi
Valproat, incelenen bütün türlerde teratojenik etkiler göstermiştir; ilacın teratojenik potansiyeli ve malformasyon tipleri açısından türler arasında belirgin farklılıklar olduğusaptanmıştır. En fazla gözlenen anomaliler, vertebra füzyonu, kaburga füzyonu, böbreklezyonları, yarık damak ve eksensefalidir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Hidroksipropil metil selüloz
Asesülfam potasyum
Kolloidal silikon dioksit
Bazik butillenmiş metakrilat kopolimeri
Triasetin
Sodyum lauril sülfat Magnezyum stearatTitanyum dioksit
6.2. Geçimsizlikler
Geçerli değildir.
6.3. Raf ömrü
24 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C'nin altındaki oda sıcaklığında ve nemden koruyarak saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
Karton kutuda, 30 tabletlik Al/Al blister ambalajlarda, kullanma talimatı ile birlikte sunulmaktadır.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
22/23
7. RUHSAT SAHİBİ
BİLİM İLAÇ SAN. ve TİC. AŞ.
Kaptanpaşa Mah. Zincirlikuyu Cad. No: 184 34440 Beyoğlu-İSTANBULTel: +90 (212) 365 15 00Faks: +90 (212) 276 29 19
8. RUHSAT NUMARASI
2018/661
9. RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 28.11.2018 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
23/23