KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
ASEKET 25 mg/500 mg film tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Her bir film tablet;
Etkin madde:
Parasetamol 500 mg
25 mg deksketoprofene eşdeğer 36,9 mg deksketoprofen trometamol içerir.
Yardımcı maddeler:
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film tablet
Beyaz renkte film kaplı, oblong, bikonveks tabletler.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Osteoartrit, romatoid artrit ve ankilozan spondilit belirti ve bulgularının tedavisi ile akut gut artriti, akut kas iskelet sistemi ağrıları, postoperatif ağrı ve dismenore tedavisinde endikedir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Yetişkinler:
Ağrının cinsine ve şiddetine göre önerilen doz günde üç defa (8 saatte bir) bir film kaplı tablettir.
Deksketoprofenin toplam günlük dozu 75 mg'ı, parasetamolün toplam günlük dozu ise 4 g'ı geçmemelidir.
Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2000 mg'ı aşmaması gerekir.
Kısa sürede semptomları kontrol etmede kullanılan etkili en düşük dozla istenmeyen etkiler en aza indirilebilir. Ağız yolu ile alımı takiben diyare gerçekleşirse, dozlama uygun birşekilde azaltılmalıdır.
ASEKET kısa süreli kullanım için düşünülmeli ve tedavi semptomatik dönem ile sınırlandırılmalıdır. Hekim önerisi olmadan ASEKET üç ardışık günden fazlakullanılmamalıdır.
Uygulama şekli:
ASEKET, sadece oral yoldan kullanım içindir.
Yiyeceklerle birlikte alınması ilacın absorpsiyon hızını geciktirdiği için yemeklerden en az 30 dakika önce uygulanması önerilir.
ASEKET yeterli miktarda su ile birlikte alınmalıdır.
1 / 22
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Hafif derecede böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda ASEKET içeriğindeki deksketoprofenin başlangıç dozu 50 mg toplam günlük doza indirilmelidir. ASEKET orta veşiddetli böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Karaciğer yetmezliği:
Hafif veya orta derecede karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalar tedaviye düşük dozlarda başlamalı ve yakından izlenmelidir (ASEKET içeriğindeki deksketoprofenin toplamgünlük dozu 50 mg olmalı). ASEKET şiddetli karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalardakullanılmamalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
Çocuklarda ve adolesanlarda ASEKET'in içeriğindeki deksketoprofenin güvenliliği ve etkililiğini belirlemeye yönelik çalışma yapılmadığından, bu popülasyonda kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
ASEKET içeriğindeki deksketoprofenin yaşlı hastalarda önerilen başlangıç dozu 50 mg toplam günlük dozdur. İyi tolerans gösterdikleri doğrulandıktan sonra dozaj genel popülasyoniçin önerilen doza (75 mg) yükseltilebilir. ASEKET içeriğindeki parasetamolün yaşlılardakullanımı için özel doz ayarlaması yapılmasına gerek yoktur.
4.3. Kontrendikasyonlar
ASEKET, aşağıdaki durumlarda kullanılmamalıdır.
- Deksketoprofene, parasetamole, diğer nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlara (NSAİİ) veya ASEKET'in içeriğindeki herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılık
- Diğer NSAİİ'ler gibi, ASEKET de asetilsalisilik asit veya diğer prostaglandin sentetaz enzimini inhibe eden NSAİİ kullanımı ile astım krizleri, ürtikerleri ve akut nezlelerialevlenen hastalarda kullanılmamalıdır. Bu hastalarda NSAİİ'lere şiddetli, nadirenölümcül, anafilaksi benzeri reaksiyonlar oluştuğu bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.4 Özelkullanım uyarıları ve önlemleri - Anafilaktoid reaksiyonlar ve Önceden var olan astım).
- Koroner arter bypass greft (KABG) ameliyatı durumunda perioperatif ağrı tedavisinde (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri)
- Aktif veya şüpheli peptik ülseri/kanaması olan veya tekrarlayan peptik ülser/kanama veyakronik dispepsi hikayesi olan hastalarda
- Geçmişteki NSAİİ tedavisi ile ilişkili olarak aktif gastrointestinal (Gİ) kanama veya perforasyon öyküsü olan hastalarda
- Parasetamol içeren başka bir ilaç kullanan hastalarda
- Crohn hastalığı veya ülseratif kolit
- Glukoz 6 fosfat dehidregonaz enzim (G6PD) eksikliği
- Bronşiyal astım öyküsü
- Orta veya şiddetli böbrek fonksiyon bozukluğu
- Ağır kalp yetmezliği
- Şiddetli karaciğer fonksiyon bozukluğu
- Hemorajik diatezi veya diğer pıhtılaşma bozuklukları
- Gebelik ve laktasyon
2 / 22
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Deksketoprofen
Uyarılar
Çocuklarda ve adelosanlarda deksketoprofenin güvenliliği tespit edilmemiştir.
Alerjik durum hikayesi olan hastalarda kullanılırken dikkatli olunmalıdır.
Selektif siklooksijenaz-2 (COX-2) inhibitörleri içeren diğer NSAİİ'lerle birlikte kullanımından kaçınılmalıdır.
Gastrointestinal etkiler-gastrointestinal ülserasyon, kanama veya perforasyon riski: Deksketoprofen dahil NSAİİ'ler mide, ince bağırsak veya kalın bağırsakta inflamasyon,kanama, ülserasyon veya perforasyon gibi fatal olabilen ciddi Gİ advers etkilere nedenolabilir. Bu ciddi advers etkiler NSAİİ'ler ile tedavi edilen hastalarda uyarıcı bir belirti ileveya belirti olmadan, tedavi sırasında herhangi bir zamanda yaşanabilir. Bir NSAİİ ile tedavisırasında ciddi bir Gİ advers olay geliştiren her beş hastadan sadece biri semptomatiktir.NSAİİ'ler nedeniyle üst Gİ ülser, büyük kanama veya perforasyonların, 3 ila 6 ay süreyletedavi edilen hastaların yaklaşık %1'inde, bir yıl tedavi gören hastaların ise yaklaşık %2 ila%4'ü arasında meydana geldiği görülmektedir. Bu eğilimlerin zaman içinde sürmesi, hastanıntedavisinin herhangi bir safhasında ciddi bir Gİ olay geliştirme olasılığını arttırmaktadır. Nevar ki, kısa süreli tedavi dahi risksiz değildir.
Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar, önceden ülser veya Gİ kanama hikayesine sahip hastalara reçetelenirken son derece dikkatli olunmalıdır. Yapılan çalışmalar, NSAİİ kullanan, öncedenpeptik ülser ve/veya Gİ kanama hikayesine sahip hastaların, bu risk faktörlerine sahipolmayan hastalara kıyasla Gİ kanama geliştirme riskinin 10 kat fazla olduğunu göstermiştir.Ülser hikayesine ek olarak yapılan çalışmalarda, Gİ kanama riskini arttırabilecek aşağıdakilergibi birlikte uygulanan bir çok tedavi ve komorbiditeye yol açabilecek bir çok durumtanımlanmıştır: oral kortikosteroidlerle tedavi, antikoagülanlarla tedavi, NSAİİ'ler iletedavinin uzaması, sigara kullanımı, alkol bağımlılığı, ilerlemiş yaş ve genel sağlıkdurumunun kötü olması. Fatal Gİ olaylar hakkındaki spontan raporların çoğu yaşlı ve zayıfbünyeli hastalar tarafından bildirilmiştir; bu nedenle bu gibi durumların söz konusu olduğuhastalarda tedavi uygulanırken özellikle dikkatli olmak gerekmektedir.
Advers bir Gİ olayın potansiyel riskini en aza indirmek için, hastalar mümkün olan en kısa süreyle ve en düşük etkili NSAİİ dozu ile tedavi edilmelidir. Hastalar ve doktorlar NSAİİtedavisi sırasında Gİ ülserasyon ve kanama belirti ve semptomları açısından dikkatliolmalıdırlar ve eğer ciddi Gİ olaylardan şüphelenilirse hemen ek bir değerlendirme yapılmalıve ek bir tedaviye başlanmalıdır.
Eğer ciddi advers olay ortadan kalkmazsa, NSAİİ tedavisi durdurulmalıdır. Yüksek risk grubundaki hastalarda, NSAİİ'leri içermeyen alternatif tedaviler dikkate alınmalıdır.Gastrointestinal hastalığı (ülseratif kolit, Crohn hastalığı) hikayesi olan hastaların durumlarışiddetlenebileceğinden NSAİİ'ler dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.8İstenmeyen etkiler). Bu hastalar için ve beraberinde düşük doz asetilsalisilik asit veya Gİ riskiartırabilen diğer ilaçları kullanması gereken hastalar için koruyucu ajanlarla birlikte(örn. misoprostol veya proton pompası inhibitörü) kombinasyon terapisi düşünülmelidir (bkz.aşağıya ve Bölüm 4.5).
Gastrointestinal zehirlenme hikâyesi olan hastalarda, özellikle yaşlılarda, tedavinin başlangıç aşamasında görülen alışık olmadık abdominal semptomlar (özellikle Gİ kanama) raporedilmelidir.
3 / 22
Deksketoprofeni oral kortikosteroidler, varfarin gibi antikoagülanlar, seçici serotonin geri alım inhibitörleri ve asetilsalisilik asit (aspirin) gibi anti-trombositik ilaçlarla birlikte kullananhastalar ülserasyon veya kanama riskinin artabileceği konusunda önceden uyarılmalıdır. Tümnon-selektif NSAİİ'ler trombosit agregasyonunu inhibe edebilir ve prostaglandin sentezinininhibisyonuyla kanama zamanını uzatabilir. Bu nedenle, hemostazı etkileyen varfarin ya dadiğer kumarinler veya heparinler ile tedavi edilen hastaların deksketoprofen trometamolkullanması önerilmez (bkz. Bölüm 4.5).
Renal etkiler:
Uzun süreli NSAİİ kullanımı renal papiler nekroz ve diğer renal hasarlara yol açmaktadır. Ayrıca, renal prostaglandinler renal perfüzyonun idamesinde kompanse edici bir rol oynadığıiçin hastalarda renal toksisite de görülmüştür. Böyle hastalarda NSAİİ uygulanmasıprostaglandin formasyonunda ve ikincil olarak da renal kan akışında doza bağlı bir azalmayasebep olabilmekte, bu da aşikar renal dekompansasyonu hızlandırabilmektedir. Böyle birreaksiyona sebep olma riski en yüksek olan hastalar böbrek fonksiyonlarında bozulma, kalpyetmezliği, karaciğer disfonksiyonu olanlar, diüretik ve ADE inhibitörü kullananlar veyaşlılardır. NSAİİ tedavisinin durdurulmasının ardından genellikle tedavi öncesi duruma geridönülmektedir.
Bütün NSAİİ'ler gibi, deksketoprofen trometamol plazma üre azotunu ve kreatinini artırabilir. Diğer prostaglandin sentez inhibitörleri gibi, glomerüler nefrit, interstisyel nefrit, renalpapiller nekroz, nefrotik sendrom ve akut renal yetmezliğe yol açabilen renal sistem üzerindeistenmeyen etkilerle ilişkili olabilir.
İlerlemiş böbrek hastalıkları:
Deksketoprofen trometamolün ilerlemiş böbrek hastalığı olan hastalarda kullanımına ilişkin kontrollü çalışmalardan elde edilmiş bir bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle, ilerlemiş böbrekhastalığı olan hastalarda ASEKET tedavisi önerilmemektedir. Eğer ASEKET tedavisibaşlatılmışsa, hastanın böbrek fonksiyonlarının yakından takip edilmesi önerilir.
Diğer tüm NSAİİ'ler gibi, bazı karaciğer parametrelerinde geçici küçük artışlara ve SGOT ve SGPT'de anlamlı artışlara neden olabilir. Bu gibi parametrelerde ilaca bağlı artışlarolduğunda, tedavi sona erdirilmelidir.
Deksketoprofen hematopoetik bozukluklar, sistemik lupus eritematozus veya miks bağ dokusu hastalığı olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Diğer NSAİİ'ler gibi deksketoprofen de infeksiyöz hastalıkları maskeleyebilir.
Kardiyovasküler trombotik olaylar:
Çok sayıda selektif ve non-selektif COX-2 inhibitörü ile yapılan, 3 yıla varan klinik çalışmalarda ölümcül olabilen, ciddi kardiyovasküler (KV) trombotik olay, miyokardinfarktüsü ve inme riskinde artma gösterilmiştir. COX-2 selektif ve non-selektif tümNSAİİ'ler benzer risk taşıyabilir. Kardiyovasküler hastalığı olduğu veya kardiyovaskülerhastalık riski taşıdığı bilinen hastalar daha yüksek bir risk altında olabilir.
Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlarla tedavi gören hastalarda advers kardiyovasküler olay görülme riski olasılığını azaltmak için en düşük etkili doz mümkün olan en kısa süreylekullanılmalıdır. Önceden görülmüş bir kardiyovasküler semptom olmasa bile hekim ve hastaböyle olay gelişimlerine karşı tetikte olmalıdır. Hasta, ciddi kardiyovasküler olayların
4 / 22
semptom ve/veya belirtileri ile bunların görülmesi halinde yapması gerekenler konusunda bilgilendirilmelidir.
Eş zamanlı olarak asetilsalisilik asit kullanımının, NSAİİ kullanımına bağlı artmış ciddi kardiyovasküler trombotik olay riskini azalttığı yönünde tutarlı bir kanıt bulunmamaktadır.Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçların asetilsalisilik asit ile eş zamanlı olarak kullanımı ciddiGİ olay görülme riskini arttırmaktadır (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Koroner arter bypass greft ameliyatını takip eden ilk 10-14 günlük dönemde ağrı tedavisi için verilen COX-2 selektif bir NSAİİ üzerinde gerçekleştirilen iki büyük, kontrollü klinikçalışmada miyokard infarktüsü ve inme insidansında artış görülmüştür (bkz. Bölüm 4.3Kontrendikasyonlar).
Kontrol edilemeyen hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, iskemik kalp hastalığı tanısı konan, periferal arter hastalığı ve/veya serebrovasküler hastalığı olan hastalar dikkatli birşekilde değerlendirildikten sonra sadece deksketoprofen trometamol ile tedavi edilmelidir.
Kardiyovasküler hastalığı için risk faktörleri taşıyan (örn. hipertansiyon, hiperlipidemi, diabetes mellitus, sigara içme) hastaların uzun süreli tedavisine başlanmadan önce dikkatli birdeğerlendirme yapılmalıdır.
Hipertansiyon:
Diğer tüm NSAİİ'lerde olduğu gibi, deksketoprofen trometamol de hipertansiyon oluşumuna veya mevcut hipertansiyonun kötüleşmesine ve bu iki durum da kardiyovasküler olaylarınriskinin artmasına neden olabilir. Tiazid grubu diüretikler ya da loop diüretikleri ile tedaviedilen hastaların NSAİİ'leri kullanırlarken diüretik tedavi yanıtlarıbozulabilir.
Deksketoprofen trometamol de dahil, NSAİİ'ler hipertansiyonlu hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. ASEKET tedavisi başlangıcında ve tedavi seyri boyunca kan basıncı yakındanizlenmelidir.
Deri reaksiyonları:
Deksketoprofen trometamol de dahil olmak üzere NSAİİ'lerin kullanımıyla ilişkili olarak çok nadir eksfolyatif dermatit, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekrolizi de içerenve bazıları öldürücü olan ciddi cilt reaksiyonları bildirilmiştir. Bu ciddi olaylar uyarıolmaksızın oluşabilir. Hastalar ciddi deri reaksiyonlarının işaret ve semptomları konusundabilgilendirilmelidirler ve deri kızarıklığı ya da herhangi bir aşırı duyarlılık belirtisi ilkmeydana geldiğinde ASEKET kullanımı durdurulmalıdır.
Anafilaktoid reaksiyonlar:
Diğer NSAİİ'ler ile olduğu gibi, deksketoprofen ile de ender vakalarda, ilaca daha önce maruz kalmaksızın, anafilaktik/anafilaktoid reaksiyonlar dahil alerjik reaksiyonlar görülebilir.ASEKET, aspirin triadı olan hastalara verilmemelidir. Bu semptom kompleksi, tipik olarak,nazal polipli veya polipsiz riniti olan veya asetilsalisilik asit ya da NSAİİ kullanmalarınınardından şiddetli ve ölümcül olabilen bronkospazm gösteren astımlı hastalarda oluşmaktadır(bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonlar ve Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri -Önceden var olan astım). Anafilaktoid reaksiyon görüldüğünde acil servise başvurulmalıdır.
Hamilelik:
Gebeliğin geç dönemlerinde diğer NSAİİ'ler gibi deksketoprofen trometamol de kullanılmamalıdır, çünkü duktus arteriozusun (anne karnında açık olup doğumu takiben
5 / 22
kapanması gereken, kalpten çıkan iki büyük atardamar [aort ve pulmoner arter] arasındaki açıklık) erken kapanmasına neden olabilir.
Diğer NSAİİ'ler gibi deksketoprofen trometamol de dişi üreme fonksiyonuna zarar verebilir ve hamile kalmayı düşünen bayanlarda kullanımı önerilmemektedir. Hamile kalmada sorunyaşayan veya kısırlık tedavisi alanlarda deksketoprofen trometamol tedavisine araverilmelidir.
Konjestif kalp yetmezliği ve ödem:
Deksketoprofen trometamol dahil NSAİİ'ler ile tedavi edilen bazı hastalarda sıvı retansiyonu ve ödem gözlenmiştir. Bu nedenle, ASEKET sıvı retansiyonu veya kalp yetmezliği olanhastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Klinik çalışmalar ve epidemiyolojik veriler bazı NSAİİ'lerin (özellikle, yüksek dozlarda ve uzun süreli tedavi) kullanımının arteriyel trombotik olguların (miyokardiyal enfarktüs veyainme gibi) riskindeki küçük artışlar ile ilişkili olabileceğini desteklemektedir. Deksketoprofentrometamol'ün bu riski taşımadığına dair yeterli veri mevcut değildir.
Önlemler:
Genel:
Deksketoprofen trometamolün kortikosteroid yerine geçmesi veya kortikosteroid eksikliğini tedavi etmesi beklenmemelidir. Kortikosterodin aniden durdurulması hastalığın alevlenmesinesebep olabilir. Uzun süreli kortikosteroid tedavisi görmekte olan hastalar, kortikosteroidtedavisinin durdurulmasına karar verilmesi halinde, tedavilerini yavaş ve kademeli olarakazaltmalıdır.
ASEKET'in içeriğindeki deksketoprofen trometamol [ateş ve] enflamasyonu azaltmadaki farmakolojik aktivitesi, infeksiyöz olmadığı düşünülen ağrılı durumların komplikasyonlarınıtanıda kullanılan bu tanısal belirtilerin faydasını azaltabilir.
Hepatik etkiler:
Deksketoprofen trometamol de dahil olmak üzere NSAİİ alan hastaların %15 kadarında bir veya daha fazla karaciğer testinde sınır seviyede yükselmeler meydana gelebilir. Bulaboratuvar anomalileri ilerleyebilir, değişmeden kalabilir veya tedaviye devam edildiğindekendiliğinden geçebilir. Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar ile gerçekleştirilen klinikçalışmalarda hastaların yaklaşık %1'inde ALT ve AST seviyelerinde dikkate değer artışlar(normal düzeyin üst limitinin üç katı veya daha fazla) bildirilmiştir. Ayrıca, seyrek olarak,sarılık ve ölümcül fulminan hepatit, karaciğer nekrozu ve karaciğer yetmezliği gibi, bazılarıölümle sonuçlanmış şiddetli hepatik reaksiyon vakaları da bildirilmiştir. Deksketoprofentrometamol ile uzun süreli tedavi sırasında, bir ihtiyat tedbiri olarak, karaciğerfonksiyonlarının düzenli olarak izlenmesi gerekir. Anormal karaciğer fonksiyon testleri sebateder veya kötüleşirse, karaciğer hastalığına uygun klinik belirtiler veya semptomlar gelişirseveya diğer belirtiler (örneğin eozinofili, deri döküntüleri vs.) görülürse ASEKET ile tedavikesilmelidir.
Hematolojik etkiler:
Deksketoprofen trometamol de dahil olmak üzere NSAİİ alan hastalarda bazen anemi görülür. Bunun nedeni sıvı retansiyonu, Gİ kan kaybı veya eritropoez üzerindeki tam olaraktanımlanamayan bir etki olabilir. ASEKET de dahil olmak üzere NSAİİ'ler ile uzun süreli
6 / 22
tedavi gören hastalar, herhangi bir anemi belirti veya semptomu göstermeseler bile hemoglobin ve hematokrit seviyelerini düzenli olarak kontrol ettirmelidirler.
Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçların bazı hastalarda trombosit agregasyonunu inhibe eden kanama süresini uzattıkları gösterilmiştir. Asetilsalisilik asidin tersine, bunların trombositfonksiyonu üzerindeki etkileri kalitatif açıdan daha az, daha kısa süreli ve geri dönüşümlüdür.Önceden koagülasyon bozukluğu olan ya da antikoagülan kullanan ve trombosit fonksiyondeğişikliklerinden advers şekilde etkilenebilecek hastalar ASEKET kullanımı sırasındadikkatle izlenmelidir.
Önceden var olan astım:
Astımlı hastalarda asetilsalisilik aside duyarlı astım söz konusu olabilir. Asetilsalisilik aside duyarlı olan astımlı hastalarda asetilsalisilik asit kullanımı, ölümle sonuçlanabilen şiddetlibronkospazmla ilişkilendirilmiştir. Asetilsalisilik asit duyarlılığı olan bu hastalardaasetilsalisilik asit ile diğer NSAİİ'ler arasında bronkospazm da dahil olmak üzere çaprazreaktiflik bildirildiğinden, asetilsalisilik asit duyarlılığının bu formunun söz konusu olduğuhastalara ASEKET verilmemeli ve önceden astımı olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Laboratuvar testleri:
Ciddi Gİ sistem ülserasyonları ve kanama, uyarıcı semptomlar olmadan ortaya çıkabildiğinden, hekimler Gİ kanamanın belirti ya da semptomları açısından hastalarıizlemelidirler. Uzun dönemli NSAİİ tedavisi gören hastaların tam kan sayımı ve biyokimyaprofilleri periyodik olarak kontrol edilmelidir.
Eğer karaciğer ya da renal rahatsızlıkla uyumlu klinik belirti ve semptomlar gelişirse ya da sistemik belirtiler (örn. eozinofili, döküntü, vb.) ortaya çıkarsa ya da karaciğer test sonuçlarıanormal çıkarsa ya da kötüleşirse ASEKET alımı durdurulmalıdır.
Parasetamol
Parasetamolü ilk kullananlarda veya daha önce kullanım hikayesi olanlarda, kullanımın ilk dozunda veya tekrarlayan dozlarında deride kızarıklık, döküntü veya bir deri reaksiyonuoluşabilmektedir. Bu durumda doktor ile irtibata geçilerek ilacın kullanımının bırakılması vealternatif bir tedaviye geçilmesi gerekmektedir. Parasetamol ile deri reaksiyonu gözlenen kişibir daha bu ilacı veya parasetamol içeren başka bir ilacı kullanmamalıdır. Bu durum, ciddi veölümle sonuçlanabilen Steven Johnson Sendromu (SJS), toksik epidermal nekroliz (TEN) veakut generalize ekzantematöz püstüloz (AGEP) dahil cilt reaksiyonlarına nedenolabilmektedir.
Anemisi olanlarda, akciğer hastalarında, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda doktor kontrolü altında dikkatli kullanılmalıdır. Önceden mevcut hepatik hastalığıbulunan hastalar için, yüksek dozda veya uzun süreli tedaviler esnasında periyodik aralıklarlakaraciğer fonksiyon tetkikleri yapmak gerekebilir. Böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi < 10ml/dakika) halinde, doktorun parasetamol kullanımının yarar/ risk oranını dikkatledeğerlendirmesi gerekir. Doz ayarlaması yapılmalı ve hasta kesintisiz izlenmelidir.
Aşağıdaki durumlarda ilacın kullanılması, yeniden değerlendirilmelidir:
- İlaç ağrı için alınıyorsa (romatizma ağrıları dahil): Erişkinlerde ağrı 10 gün içinde, çocuklarda 5 gün içinde geçmezse, hastalık ağırlaşırsa, yeni belirtiler ortaya çıkarsa veyaağrılı bölge kızarıp şişerse
7 / 22
- İlaç ateş için alınıyorsa: Ateş 3 günden fazla sürerse, hastalık ağırlaşırsa veya yeni belirtiler ortaya çıkarsa
- İlaç farenjit (boğaz ağrısı) için alınıyorsa: Farenjit ağrısı 2 günde geçmezse veya ateş, baş ağrısı, deri döküntüsü, bulantı ve kusma varsa
Akut yüksek dozda parasetamol alınması ciddi karaciğer toksisitesine neden olabilir. Hepatotoksisite riskinden ötürü parasetamol, tavsiye edilenden daha yüksek dozlarda ya dadaha uzun süreli alınmamalıdır. Karaciğer yetmezliği (Child-Pugh kategorisi <9) olanhastalar, parasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.
Yetişkinlerde tek bir alım için minimum toksik doz 7,5-10 gramdır, çocuklarda ise 150 mg/kg'dır.
Eğer risk faktörleri mevcutsa bunların altındaki dozlar da hepatotoksik etki gösterebilir. Risk faktörleri şunlardır:
- Hepatik enzim (CYP2E1) indüktörleri kullanılıyorsa: Karbamazepin, fenitoin, barbitüratlar,primidon, rifampin.
- Hepatotoksik ilaçlar kullanılıyorsa: Makrolidler, anabolizanlar, statinler, etionamid, niasin,izoniazid, fenotiazinler.
- Glutatyon rezervlerinin azaldığı durumlar: Malnütrisyon, starvasyon, kaşeksi, HIV enfeksiyonu, kistik fibrozis.
Laboratuvar test etkileşimleri Parasetamol alanlarda:
- Kan şekeri: Glukoz oksidaz / peroksidaz metoduyla ölçüldüğünde olduğundan daha düşük gözlenir. Hekzokinaz / glukoz - 6 - fosfat dehidrogenaz metoduyla ölçüldüğünde olduğununaynı gözükür.
- Serumda ürik asit: Fosfotungstad metoduyla ölçüldüğünde olduğundan yüksek gözükür.
- Bentiromid testi sonuçları geçersizdir. Çünkü hem parasetamol hem bentiromid bir arilaminbileşiğine metabolize olarak bulunan p-aminobenzoik asid miktarını etkiler.
- Nitrosonaftol reaktifi ile yapılan idrarda kalitatif 6-hidroksiindol asetik asit (5 HİAA) testiyalancı pozitif sonuç verir. Kantitatif test etkilenmez.
Orta düzeyde alkol ile birlikte eşzamanlı parasetamol alınması, karaciğer toksisitesi riskinde bir artışa yol açabilir.
Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2000 mg'ı aşmaması gerekir.
Akut yüksek dozda ciddi karaciğer toksisitesine neden olur.
Erişkinlerde kronik günlük dozlarda karaciğer hasarına neden olabilir.
Alkolik karaciğer hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.
4.5. Dier tıbbi ürünlerle etkileimler ve dier etkileimekilleri
Deksketoprofen
Önerilmeyen kombinasyonlar:
Yüksek doz salisilatlar (>3 g/gün) dahil diğer NSAİİ'ler: Bazı NSAİİ ile birlikte uygulanması sinerjik etkiyle Gİ ülser ve kanama riskini arttırabilir.
Antikoagülanlar: Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar varfarin gibi antikoagülanların etkilerini arttırabilir deksketoprofenin yüksek oranda plazma proteinine bağlanması ve trombositfonksiyonun inhibisyonu gastroduodenal mukozaya zarar verebilir. Kombinasyontedavisinden kaçınılamadığı durumlarda yakın klinik gözlemler yapılmalı ve laboratuvardeğerleri izlenmelidir.
8 / 22
Varfarin: Varfarin ve NSAİİ'lerin Gİ kanamalar üzerindeki etkisi sinerjistik özelliktedir; yani bu iki ilacı birlikte kullanan hastaların ciddi Gİ kanama geçirme riski, bu iki ilacı tek başlarınakullanan hastalara göre daha yüksektir.
Heparinler: Hemoraji riskini arttırır (trombosit fonksiyonu inhibisyonu ve gastroduodenal mukozaya zarar verir). Kombinasyon tedavisinden kaçınılamadığı durumlarda yakın klinikgözlemler yapılmalı ve laboratuvar değerleri izlenmelidir.
Kortikosteroidler: Gastrointestinal ülserasyon veya kanama riskini artırır (bkz. Bölüm 4.4).
Lityum (bazı NSAİİ'ler ile birlikte tanımlanan): Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar plazma lityum düzeylerinde artışa ve renal lityum klerensinde azalmaya yol açmaktadır. Ortalamaminimum lityum konsantrasyonu %15 artmış ve renal klerens yaklaşık %20 azalmıştır. Buetkiler renal prostaglandin sentezinin NSAİİ tarafından inhibe edilmesine bağlanmaktadır.Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar kan lityum seviyelerini artıran toksik değerlere ulaşabilir(lityumun renal atılımı azalmıştır). Bu nedenle, bu parametre deksketoprofen ile tedavininbaşlangıcı, ayarlanması veya tedaviye ara verilmesi sırasında izlenmelidir.
Metotreksat (haftada 15 mg veya daha fazla kullanımı): Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçların tavşan böbrek kesitlerinde metotreksat akümülasyonunu rekabete dayalı olarak inhibe ettiğibildirilmiştir. Bu durum, bunların metotreksat toksisitesini arttırabileceğini gösterir.Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar metotreksat ile eş zamanlı kullanılıyorsa dikkatliolunmalıdır.
Hidantoinler ve sülfonamidler: Bu maddelerin toksik etkilerini arttırabilir.
Asetilsalisilik asit: Deksketoprofen asetilsalisilik asit ile birlikte verildiğinde, serbest deksketoprofen klerensi değişmese de protein bağlama oranı azalmaktadır. Bu etkileşiminklinik açıdan önemi bilinmiyor olmakla birlikte, diğer NSAİİ'lerde olduğu gibi,deksketoprofen ve asetilsalisilik asidin eş zamanlı olarak verilmesi, advers etki görülmeolasılığını arttırdığından, genellikle önerilmemektedir.
Dikkat gereken kombinasyonlar;
Diüretikler, ADE inhibitörleri ve anjiyotensin II reseptör agonistleri: Mevcut yayınlarda, NSAİİ'lerin ADE inhibitörlerinin antihipertansif etkisini azaltabileceği belirtilmektedir. Buetkileşim, NSAİİ'leri ADE-inhibitörleriyle birlikte almakta olan hastalarda dikkatealınmalıdır. Böbrek fonksiyonları kompromize olan (örn. susuz kalan veya karaciğerfonksiyonları kompromize olan yaşlı hastalarda) bazı hastalarda siklooksijenaz ve ADEinhibitörleri veya anjiyotensin II reseptör antagonistlerini inhibe eden ajanlarla birliktekullanımı renal fonksiyonların daha çok bozulmasına neden olabilir, genelde geridönüşümlüdür.
Bir diüretik ve deksketoprofenin birlikte reçetelendirildiği durumda hastanın yeteri miktarda su aldığından emin olmak ve tedavinin başlangıcında renal fonksiyon testinin izlenmesiönemlidir (bkz. Bölüm 4.4 Özel uyarılar ve önlemler).
Metotreksat (düşük dozlarda; haftada 15 mg'dan daha az kullanımı): Antiinflamatuvar ajanların renal klerensi azaltmasıyla metotreksatın hematolojik toksisitesi artmıştır.Kombinasyonun ilk haftalarında kan sayımı haftalık yapılmalıdır. Yaşlılarda olduğu gibi,hafif renal fonksiyon yetmezliği olan hastalarda daha sık izlenmelidir.
9 / 22
Pentoksifilin: Kanama riskini arttırır. Hasta izlenmeli ve kanama zamanı bakımından daha sık takip edilmelidir.
Zidovudin: Nonsteroid antiinflamatuvar ilaç alımına başlandıktan bir hafta sonra oluşan şiddetli anemi ile retikulositler üzerindeki etkiyle (Anemi ile birlikte kemik iliğindeneritrositlerin olgunlaşmamış formu olan retikulosit salınımı artmaktadır) kırmızı hücretoksisitesinde artma riski. Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlarla tedaviye başlanıldıktan ikihafta sonra kan değerleri takip edilmelidir.
Sülfonilüreler: Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar, sulfonilüreleri plazma proteinlerine bağlanma yerlerinden uzaklaştırarak hipoglisemik etkilerini arttırabilirler.
Göz önünde bulundurulması gereken kombinasyonlar;
Beta blokerler: Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar renal prostaglandin sentezinin inhibisyonu aracılığıyla görülen etkileri nedeniyle beta blokerlerin antihipertansif etkilerini azaltabilir.
Siklosporin ve takrolimus: Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar renal prostaglandin sentez inhibisyonu ile görülen etkileri nedeniyle siklosporinin ve takrolimusun nefrotoksisitesiniarttırabilir. Tedavi süresince renal fonksiyonlar ölçülmelidir.
Trombolitikler: Kanama riskini arttırır.
Anti-trombosit ajanlar ve seçici serotonin gerialım inhibitörleri (SSRI'lar): Gastrointestinal kanama riskini arttırır.
Probenesid: Deksketoprofenin plazma konsantrasyonları artabilir; bu etkileşme renal tübüler sekresyon bölgesindeki inhibitör bir mekanizmaya ve glukuronid konjugasyonuna bağlıolabilir ve deksketoprofen dozunun ayarlanmasını gerektirir.
Kardiyak glikozitler: Plazma glikozit konsantrasyonunu artırabilir.
Mifepriston: Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar ile mifepriston alımından sonraki 8-12 gün içinde kullanılmamalıdır.
Kinolon antibiyotikler: Hayvan çalışmaları NSAİİ'ler ile birlikte yüksek dozda kinolon alımının, konvülsiyonların gelişme riskini arttırabileceğini göstermektedir.
Furosemid: Klinik çalışmalar ve pazarlama sonrası gözlemler, deksketoprofen kullanımının bazı hastalarda furosemid ve tiyazidlerin natriüretik etkisini azaltabildiğini göstermektedir. Buyanıt, renal prostaglandin sentezinin inhibe edilmesine bağlanmaktadır. Nonsteroidantiinflamatuvar ilaçlarla eş zamanlı olarak tedavi uygulandığında hasta, böbrek yetmezliğibelirtileri yönünden (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri - Renal etkiler) vediüretik etkililiğinden emin olmak için yakından izlenmelidir.
Parasetamol
İlaç etkileşimleri:
- Hepatik enzim indüktörleri (karbamazepin, fenitoin, barbitüratlar, primidon, rifampisin)parasetamolün CYP 2E1 yoluyla metabolizmasını hızlandırarak klinik etkinliğini azaltır vetoksik ara ürün (NAPQI) oluşumunu hızlandırır.
- Hepatotoksik ilaç (makrolidler, anabolizanlar, statinler, etionamid, niasin, izoniazid,fenotiazinler) kullananlarda parasetamolün hepatotoksisite riski fazlalaşır.
10 / 22
- Varfarin, kumarin ve indandion sınıfı antikoagülanlarla birlikte yüksek dozda parasetamolkullanılması antikoagülan etkiyi arttırır. Bu durumda sık sık protrombin zamanı tayinleriyapılmalı, gerekiyorsa antikoagülan dozu ayarlanmalıdır. Ancak parasetamol kısa süreliolarak normal dozda kullanılıyorsa ve kronik olarak günde 2 gramdan daha az kullanılıyorsabuna gerek yoktur.
- Salisilat ve parasetamol kombinasyonlarının uzun süre kullanılması analjezik nefropati riskini arttırır. Bu şekilde kullanımlarda yüksek dozda (günde 1,35 gram veya kümülatifolarak yılda 1 kg) ve uzun süre (3 yıl veya daha uzun süre) kullanıldığında analjezik nefropati,renal papilla nekrozu, terminal böbrek yetmezliği ve böbrek veya mesane kanseri riski artar.Kombinasyonun dozu, içindeki salisilat veya parasetamolün bireysel dozlarını aşmamalıdır.Olası kombinasyon dozları için;
- Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlarla parasetamolün uzun süre birlikte kullanılması adversrenal etki riskini arttırır. Böyle kombinasyonlar doktor denetiminde kullanılmalıdır.
- Diflunisal, parasetamolün plazma konsantrasyonlarını
%
50 artırır ve hepatotoksisite riskininartmasına neden olur.
- Probenesid parasetamolle birlikte verildiğinde parasetamolün plazma klerensi azalır, yarı ömrü uzar. Parasetamolün, glukuronid ve sülfat konjugatlarının atılımı azalır.
- Kolestiramin, parasetamolün verilmesinden sonra bir saat içinde verilirse parasetamolünabsorpsiyonunu azaltır.
- Metoklopramid ve domperidon tipi gastrokinetik ilaçlar parasetamol absorpsiyonunu artırır.Ancak, birlikte kullanımdan kaçınmaya gerek yoktur.
Besinlerle etkileşim:
- Düzenli olarak zararlı olabilecek miktarda alkollü içki kullananlarda, akut toksik dozda veyakronik yüksek dozda parasetamolün hepatotoksisite riski fazlalaşır. Bu hastalar parasetamolyerine başka bir analjezik kullanmalıdır.
- Parasetamol yüksek karbonhidrat içeren bir yemekten sonra alınırsa absorpsiyonu yavaşlar.Ancak sistemik dolaşıma giren miktar değişmez. Vejetaryenlerde parasetamol absorpsiyonuyavaşlar ve azalır.
Biyolojik etkileşimler:
- Parasetamol ağrı ve ateş gibi aşı reaksiyonlarının tedavi ve önlenmesi amacı ile kullanıldığında aşıların immünostimülan etkisini azaltmaz. Bununla beraber DTaP (diphtheria
- tetanus toxoids - acellular pertussis) aşısının reaksiyonlarını önlemede etkisizdir.
Bitkisel ürünlerle etkileşim:
- Hibiscus (bamya çiçeği)'un parasetamolün plazma konsantrasyonlarını azalttığı bildirilmiştir. Bunun klinik önemi bilinmemektedir.
- Parasetamol hepatotoksik potansiyeli olan ekinezya (Echinacea angustifolia), kava (Pipermethysticum) ve salisilat içeren söğüt (Salix alba) ve çayır güzeli (Spiraea ulmaria) gibibitkisel ürünlerle birlikte alındığında hepatotoksisite riski artabilir.
- Parasetamol antitrombosit etkileri olan gingko (Gingko biloba), ginseng (Panax ginseng),sarmısak (Allium sativum), yaban mersini (Vaccinium myrtillis), kasımpatı (Chrysanthemumparthenium) ile birlikte kullanıldığında kanama riski artabilir.
- Parasetamol kumarin içeren sarı papatya (Anthemis nobilis), at kestanesi (Aesculushippocastanum), çemen otu (Trigonella foenum graecum), kızıl yonca (Trifolium pratense) vedemirhindi (Tamarindus indicus) ile birlikte kullanıldığında kanama riski artabilir.
- Meryem ana dikeni (Silybum marianum): Bu bitkiden hazırlanan silimarin kompleksflavonoidlerin bir karışımıdır. Deneysel olarak sıçanlarda karaciğer glutatyon düzeyini arttırır.
11 / 22
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Özel popülasyonlara ilişkin herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6.Gebelik ve laktasyon Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Diğer NSAİİ'ler gibi ASEKET'in etkin maddelerinden deksketoprofen trometamol de dişi üreme fonksiyonuna zarar verebilir ve hamile kalmayı düşünen bayanlarda kullanımıönerilmemektedir. Hamile kalmada sorun yaşayan veya kısırlık tedavisi alanlardadeksketoprofen trometamol tedavisine ara verilmelidir. ASEKET'in doğum kontrolü üzerineetkisine ilişkin veri bulunmamaktadır.
Gebelik dönemi
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/ fetal gelişim /ve-veya/ doğum /ve-veya/ doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz.Bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
ASEKET gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Deksketoprofen
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu hamileliği ve/veya embriyo/fetal gelişimi etkileyebilir. Epidemiyoloji çalışmalarından elde edilen veriler hamileliğin erken dönemlerindeprostaglandin sentez inhibitörünü kullandıktan sonra gastroşizis ve kardiyak malformasyon vedüşük riskinde artışlar olduğunu göstermiştir. Kardiyak malformasyon riski %1'den yaklaşık%1,5'e yükselmiştir. Riskin doz ve tedavinin süresi ile artabileceğine inanılmaktadır.
Hayvanlarda yapılan çalışmalar prostaglandin sentez inhibitörü kullanılmasının pre ve post-implantasyon kaybının artmasına ve embriyo-fetal ölüme neden olduğunu göstermiştir. Organojenik süreçte hayvanlara verilen prostaglandin sentez inhibitörünün kardiyovaskülerdahil çeşitli malformasyonların insidansını arttırmıştır. Deksketoprofen trometamol ileyürütülen hayvan çalışmalarında üreme toksisitesi gözlenmemiştir.
Hamileliğin bir ve ikinci trimesterinde gerekli olmadıkça deksketoprofen trometamol verilmemelidir. Hamile kalmayı düşünenlerde veya hamileliğin bir ve ikinci trimesterindedeksketoprofen trometamol kullanılacaksa düşük dozlarda kullanılmalı ve tedavi süresiolduğunca kısa tutulmalıdır.
Gebeliğin üçüncü trimesterinde bütün prostaglandin sentez inhibitörleri fetusa etki edebilir; -Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyon)-Oligo-hidro amnios ile birlikte renal yetmezliğe neden olan renal fonksiyon bozukluğu
Gebeliğin sonunda anne ve yeni doğan üzerine etkisi;
-Kanama zamanının uzaması, düşük dozlarda bile oluşabilecek antiagregan etki -Uterin kasılmaların inhibisyonu sonucu doğum sancısının uzaması veya gecikmesi
12 / 22
Parasetamol
Anneye terapötik dozlarda verildiğinde, parasetamol en erken 30 dakika içerisinde plasentadan geçer. Fetüste, parasetamol etkin bir biçimde sülfat konjügasyonu ile metabolizeolur.
Laktasyon dönemi
Deksketoprofenin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Parasetamolün anne sütü ile atılmasına rağmen emzirenlerde kontrendike olduğuna dair veri yoktur. Ancak ASEKETiçeriğindeki deksketoprofenden dolayı laktasyonda kullanımı önerilmemektedir.
Üreme yeteneği/Fertilite
Üreme yeteneği üzerine bir etkisi bildirilmemiştir. Deksketoprofen trometamol ile yürütülen hayvan çalışmalarında üreme toksisitesi gözlenmemiştir.
Hayvanlarda yapılan kronik toksisite araştırmalarında parasetamolün testiküler atrofiye neden olduğu ve spermatogenezi inhibe ettiği bildirilmiştir. İnsanlarda fertilite üzerinde yapılmışaraştırma bulunmamaktadır.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
ASEKET baş dönmesi ve uyuklamaya neden olabileceğinden makine veya araç kullanımı yeteneği üzerinde hafif veya orta şiddette etkiler oluşturabilir. Makine veya araç kullanırkendikkatli olunmalı veya makine veya araç kullanımından kaçınılmalıdır.
4.8. İstenmeyen etkiler
ASEKET içeriğindeki deksketoprofen ve parasetamolün kullanımı ile rapor edilen yan etkilerin görülme sıklığı aşağıda belirtilmektedir.
Çok yaygın (>1/10); yaygın (> 1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila < 1/100); seyrek (>1/10.000 ila < 1/1.000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerdenhareketle tahmin edilemiyor).
Deksketoprofen
Kan ve lenfatik sistem hastalıkları
Çok seyrek: Nötropeni, trombositopeni
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Çok seyrek: Anaflaktik şok dahil anaflaktik reaksiyon
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Seyrek: Anoreksi
Psikiyatrik hastalıklar
Yaygın olmayan: Anksiyete, insomnia
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Baş ağrısı, baş dönmesi, somnolans Seyrek: Parestezi, senkop
Göz hastalıkları
Çok seyrek: Görmede bulanıklık
13 / 22
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın olmayan: Vertigo Çok seyrek: Tinnitus
Kardiyak hastalıklar
Yaygın olmayan: Palpitasyon Çok seyrek: Taşikardi
Vasküler hastalıklar
Yaygın olmayan: Al basması Seyrek: HipertansiyonÇok seyrek
:Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Seyrek: Bradipne
Çok seyrek: Bronkospazm, dispne
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Bulantı ve/veya kusma, karın ağrısı, diyare, dispepsi Yaygın olmayan: Gastrit, konstipasyon, ağız kuruluğu, flatulansSeyrek
:
Peptik ülser, peptik ülser hemoraji veya peptik ülser perforasyonÇok seyrek: Pankreatit
Hepato-bilier hastalıklar
Çok seyrek: Hepatoselüler hasar
Deri ve derialtı doku hastalıkları
Yaygın olmayan: Raş
Seyrek: Akne, terlemede artış, ürtiker
Çok seyrek: Stevens Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz (Lyell's sendrom), anjiyonörotik ödem, yüzde ödem, fotosensitif reaksiyonlar, pruritus
Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları
Seyrek: Sırt ağrısı
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Seyrek: Poliüri
Çok seyrek: Nefrit veya nefrotik sendrom
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Seyrek: Menstrüel bozukluklar, prostatik bozukluklar
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın olmayan: Yorgunluk, ağrı, asteni, titreme, keyifsizlik Seyrek: Periferal ödem
Araştırmalar
Seyrek: Karaciğer fonksiyon test bozukluğu
Gastrointestinal: Genel olarak en sık görülen istenmeyen etkiler Gİ rahatsızlıklardır. Özellikle yaşlılarda peptik ülser, perforasyon veya Gİ kanama, bazen ölümcül olabilir,
14 / 22
gözlenebilmektedir. Uygulamayı takiben kusma, bulantı, diyare, flatulans, konstipasyon, dispepsi, abdominal ağrı, melena, hematemez, ülseratif stomatit, kolit alevlemesi ve Crohnhastalığı rapor edilmiştir. Daha az sıklıkla gastrit gözlenmiştir.
Nonsteroid antiinflamatuvar ilaç tedavisi ile ilişkili olarak ödem, hipertansiyon ve kardiyak yetmezliği rapor edilmiştir.
Diğer NSAİİ'lerde gözlenen istenmeyen etkiler deksketoprofen ile de gözlenebilir; aseptik menenjit (lupus eritematozusu veya mikst bağ doku hastalığı olan kişilerde daha çokgörülebilir); hematolojik reaksiyonlar (purpura, aplastik ve hemolitik anemi ve nadir olarakagranülositoz ve medullar hipoplazi).
Stevens Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz (çok nadir) dahil büllöz reaksiyonlar.
Klinik çalışmalar ve epidemiyolojik veriler arteriyel trombotik olayların (miyokardiyal enfarktüs veya kalp krizi) oluşma riskindeki küçük artışların bazı NSAİİ'lerin (özellikleyüksek dozlarda ve uzun süreli tedavide) kullanımı ile ilişkili olabileceğini desteklemektedir(bkz. Bölüm 4.4 Özel önlemler ve uyarılar).
Parasetamol
Parasetamol yaygın olarak kullanılmakta olup, önerilen dozlarda alındığında yan etkiler hafiftir ve genel olarak seyrek oluşur.
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Yaygın: Enfeksiyon
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Çok seyrek: Agranülositoz, trombositopeni, (izole bildirimler)
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Seyrek: Erupsiyon, ürtiker
Çok seyrek: Lyell sendromu, Stevens Johnson sendromu (izole bildirimler)
Bilinmiyor: Bronkospazm*, anafilaktik şok, alerji testi pozitif**, immün trombositopeni***
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Seyrek: Hipoglisemi
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Baş ağrısı, baş dönmesi, uyuklama, parestezi
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın olmayan: Denge bozukluğu
Kardiyak hastalıklar
Seyrek: Aritmi
Vasküler hastalıklar
Çok seyrek: Purpura
15 / 22
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın: Üst solunum yolları enfeksiyonu
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Bulantı, diyare, dispepsi, flatulans, karın ağrısı, konstipasyon, kusma Yaygın olmayan: Gastrointestinal kanama
Hepato-bilier hastalıklar
Çok yaygın: ALT üst sınırın üstünde Yaygın: ALT üst sınırın 1,5 katı
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Seyrek: Deri döküntüsü, kaşıntı, ürtiker, alerjik ödem ve anjiyoödem, akut generalize eksantematöz püstülozis, eritema multiform, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermalnekroliz (fatal sonuçlar dahil)
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Seyrek: Diürez
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın: Yüz ödemi
Yaygın olmayan: Periferik ödem
Çok seyrek: Ateş, asteni
Cerrahi ve tıbbi prosedürler
Yaygın olmayan: Post-tonsillektomi kanaması Yaygın: Post-ekstraksiyon (3.azı dişi) kanaması
Parasetamol ile NSAİİ'lerin karşılaştırıldığı 2100 hastayı kapsayan ikinci bir literatür taramasında parasetamol grubunda ilacın etkisinin yetersiz olması nedeniyle tedaviyi bırakmadaha sık gözlenmiştir. Parasetamol tedavisi gören her 10 hastadan biri tedaviyi yarıda kesmiş,ayrıca her 15 hastadan biri ilacın etkisini yetersiz bulduğu için tedaviyi kesmiştir. Nonsteroidantiinflamatuvar ilaçlar ile karşılaştırıldığında yan etkiler nedeni ile tedaviyi bırakma oranıdaha düşüktür.
Klinik laboratuar değerlendirmeleri klinik araştırmalarda terapötik dozlarda kullanılan parasetamolün yan etkileri ve laboratuvar değerlerindeki değişmeler plasebonunkilerdenfarksız bulunmuştur. Karaciğer fonksiyonu ile ilgili biyokimyasal değerlerdeki değişmelerilacın toksik dozlarda alındığını gösterir. İlaç toksik dozlarda alınmışsa aspartataminotransferaz (AST) ve alanin aminotrasferaz (ALT) 24 saat içinde yükselmeye başlar ve72 saat sonra doruğa erişir. Bunlardan herhangi birinin 1000 ünitenin üstüne yükselmesihepatotoksisite için tanımlayıcıdır. Bunların yanı sıra bilirubin ve kreatinin yükselir, glukozdüşer. Arteriyel pH'nın 7,30'un altına düşmesi, kreatininin 3,4 mg/dL'nin üstüne çıkması,protrombin zamanının 100 saniyeden fazla uzaması ve serum laktat düzeyinin 3,5 mmol/L'nin üstüne çıkması prognozun iyi olmadığını gösteren belirtilerdir. Özel gruplarda vedurumlarda güvenilirlik içsel ve dışsal faktörler. Parasetamolün istenmeyen ve toksiketkilerine karşı cinsiyet, ırk, boy, ağırlık, vücut yapısı, yaşam şekli ve yerine bağlı duyarlılıkfarkları bildirilmemiştir. Bunların dışında parasetamolün toksik etkilerine karşı duyarlılığıarttıran risk faktörleri ilaç etkileşimleri bölümünde yer almaktadır (bkz. Bölüm 4.5.).6 yaşından küçük çocuklar, parasetamolün toksik etkilerine daha az duyarlıdır. Bunda
16 / 22
glutatyon rezervlerinin ve detoksifıkasyon hızının yüksek olmasının rolü olduğu ileri sürülmüştür.
*Bronkospazm: Asetilsalisilik aside duyarlı astımlı hastaların %20'sinde görülür. **Parasetamol ile oral provokasyon testi: Parasetamolle ilişkili alerjik semptomları(erupsiyon, ürtiker, anafilaksi) olan hastaların %15,5' inde pozitiftir.
***İmmün trombositopeni: Parasetamol ve parasetamol sülfat varlığında antikorlar trombositlerin GPIIb/IIIa ve GPIb/IX/V reseptörlerine bağlanır. Parasetamol tedavisininkesilmesi parasetamolün plasebo ve NSAİİ'ler ile karşılaştırıldığı 2000 hastayı kapsayan birliteratür taramasında parasetamol ile plasebo arasında yan etkilerin sıklığı ve tedaviyi bırakmayönünden bir fark görülmemiştir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir.
Deksketoprofen
Deksketoprofenin yanlışlıkla veya fazla alındığı durumda hastanın klinik durumuna göre hemen semptomatik tedavi uygulanmalıdır. Doz aşımını izleyen semptomlar bilinmemektedir.Benzer tıbbi ürünlerin Gİ (kusma, anoreksi, karın ağrısı) ve nörolojik (uyuklama, başdönmesi, dikkat kaybı, baş ağrısı) bozukluklara neden olduğu bildirilmiştir.
Yetişkin veya çocuklar tarafından bir saat içinde 5 mg/kg'dan daha fazla alınırsa aktif kömür uygulanmalıdır. Deksketoprofen trometamol diyaliz ile uzaklaştırılabilir.
Parasetamol
Yetişkinlerde 10 g'dan fazla kullanılması halinde toksisite olasılığı vardır. Dahası, aşırı dozun zararı sirotik olmayan alkolik karaciğer hastalığı olanlarda daha büyüktür. Çocuklarda aşırıdozu takiben karaciğer hasarı göreceli olarak daha nadirdir.
Karaciğer hücre hasarı ile birlikte parasetamol aşırı dozajında normal erişkinlerde 2 saat civarında olan parasetamol yarılanma ömrü genellikle 4 saate veya daha uzun sürelere uzar.14C-aminopirinden sonra 14CÜ
2
atılımında azalma bildirilmiştir. Bu; plazma parasetamolkonsantrasyonu veya yarılanma ömrü veya konvansiyonel karaciğer fonksiyon testiölçümlerine nazaran parasetamol aşırı dozajı ile karaciğer hücre hasarı arasındaki ilişkiyi dahaiyi gösterir.
Parasetamole bağlı fulminan karaciğer yetmezliğini takiben gelişen akut tübüler nekrozdan dolayı böbrek yetmezliği oluşabilir. Bununla beraber, bunun insidansı başka nedenlerdendolayı fulminan karaciğer yetmezliği olan hastalarla karşılaştırıldığında bu grup hastalardadaha sık değildir. Nadiren, ilaç aldıktan 2-10 gün sonra, sadece minimal karaciğertoksisitesine karşın renal tübüler nekroz oluşabilir. Aşırı dozda parasetamol almış bir hastadakronik alkol alımının akut pankreatit gelişmesine katkıda bulunduğu bildirilmiştir. Akut aşırıdoza ilaveten, parasetamolün günlük aşırı miktarlarda alımından sonra karaciğer hasarı venefrotoksik etkiler bildirilmiştir.
Semptom ve belirtiler:
Solgunluk, anoreksi, bulantı ve kusma parasetamol aşırı dozajının sık görülen erken semptomlarıdır. Hepatik nekroz parasetamol aşırı dozajının dozla ilişkili komplikasyonudur.
17 / 22
Hepatik enzimler yükselebilir ve protrombin zamanı 12 ila 48 saat içinde uzar, fakat klinik semptomlar ilacın alımını takiben 1 ila 6 gün içinde belirgin olmayabilir.
Tedavi:
Hastayı gecikmiş hepatoksisiteye karşı korumak için parasetamol aşırı dozajı hemen tedavi edilmelidir. Bunun için, absorbsiyonu azaltmayı (gastrik lavaj veya aktif kömür) takibenintravenöz N-asetilsistein veya oral metionin vermek gerekir. Eğer hasta kusuyorsa veya aktifkömür ile konjugasyon yapılmışsa metionin kullanılmamalıdır. Doruk plazma parasetamolkonsantrasyonları aşırı dozu takiben 4 saate kadar gecikebilir. Bu nedenle, hepatoksisiteriskini belirlemek için plazma parasetamol düzeyleri ilaç alımından en az 4 saat sonrasınakadar ölçülmelidir. Ek tedavi (ilave oral metionin veya intravenöz N-asetilsistein) kanparasetamol içeriği ve ilaç alımından beri geçen süre ışığı altında değerlendirilmelidir.Hepatik enzim indükleyici ilaçlar alan hastalarda, uzun süredir alkol bağımlısı olanlarda veyakronik olarak beslenme eksikliği olanlarda N-asetilsistein ile tedavi eşiğinin %30-50düşürülmesi önerilir, çünkü bu hastalar parasetamolün toksik etkilerine karşı daha duyarlıolabilirler. Parasetamol aşırı dozajını takiben gelişebilecek fulminan karaciğer yetmezliğitedavisi uzmanlık gerektirir.
5.FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Propiyonik asit türevleri, analjezik ve antipiretikler ATC kodu: M01AE17 (deksketoprofen) ve N02BE01 (parasetamol)
Deksketoprofen trometamol
Deksketoprofen trometamol S-(+)-2-(3-benzoilfenil) propiyonik asidin trometamin tuzu, NSAİİ grubuna dahil analjezik, antiinflamatuvar ve antipiretik bir ilaçtır.
Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçların etki mekanizması, siklooksijenaz yolağının
inhibisyonuyla prostaglandin sentezinin azaltılmasıyla ilgilidir. Özellikle, prostaglandinler PGE1, PGE2, PGF2a ve PGD2 ve aynı zamanda prostasiklin PGI2 ve tromboksanları (TXA2 veTXB2) oluşturan, araşidonik asidin siklik endoperoksitlere, PGG2 ve PGH2,transformasyonunun inhibisyonu ile gerçekleşir. Ayrıca, prostaglandin sentezinin inhibisyonu,kinin gibi diğer inflamasyon mediyatörlerini de etkileyerek, direkt etkiye ilaveten indirekt biretkiye de neden olur. Deksketoprofen prostaglandin sentezini merkezi ve periferik olarakinhibe etmektedir.
Deney hayvanları ve insanlar üzerinde yürütülen çalışmalarda deksketoprofenin COX-1 ve COX-2 aktivitelerinin bir inhibitörü olduğu ispatlanmıştır.
Çeşitli ağrı modellerinde yapılan klinik çalışmalar, deksketoprofen trometamolün etkin analjezik etkisi olduğunu göstermiştir. Bazı çalışmalarda analjezik etki deksketoprofenuygulandıktan sonra 30 dakika içinde başlamıştır. Analjezik etkisi 4-6 saat sürmektedir.
Parasetamol
Parasetamol analjezik ve antipiretik etkili bir ilaçtır. Bu etkileri merkezi sinir sistemi ve periferde prostaglandin sentezini inhibe etmesine bağlıdır. Prostoaglandinler ağrı duyusutaşıyan sinir uçlarının duyarlılığını arttırır.
Parasetamol prostaglandin sentezini inhibe ederek bu sinir uçlarının duyarlılığını azaltır, ağrı eşiğini yükseltir, uyarı doğuşunu ve iletişimini inhibe eder. Antipiretik etkisi ise önhipotalamustaki termoregülasyon merkezinin prostaglandin E2 tarafından uyarılmasınıönlemesine bağlıdır. Parasetamolün antiinflamatuvar etkisi minimaldir.
18 / 22
5.2.Farmakokinetik özellikler Genel özellikler
Deksketoprofen
Emilim:
Deksketoprofen trometamolün insanlara oral uygulamasından 30 dakika sonra Cmaks'a ulaşılır. Besinlerle birlikte uygulandığında, EAA değişmemesine karşın deksketoprofen trometamolünCmaks'ı ve emilim hızı düşer (artmış tmaks).
Dağılım:
Deksketoprofen trometamolün dağılım yarı ömrü, 0,35 saattir. Deksketoprofen plazma proteinlerine özellikle albumine bağlanır (%99), diğer ilaçlarda olduğu gibi dağılım hacmininortalama değeri 0,25 L/kg'dan düşüktür. Çok dozlu farmakokinetik çalışmalarında, sonuygulamadan sonraki EAA'nın tek doz uygulamadan sonra elde edilenden farklı olmadığınıngözlenmesi, ilaç birikiminin oluşmadığının bir göstergesidir. Deksketoprofen yağ dokularındaksenobiotiklerin birikiminde yer almaz.
Atılım:
Deksketoprofenin başlıca eliminasyon yolu glukuronid konjugasyonunu izleyen renal atılımdır. Deksketoprofen trometamolün uygulanmasından sonra idrarda sadece S-(+)enantiomerinin elde edilmesi, insanlarda R-(-) enantiomerinin oluşmadığını göstermektedir.Deksketoprofen trometamolün eliminasyon yarı ömrü 1,65 saattir.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Deksketoprofen trometamolün tekrarlı doz uygulanmasından sonra elde edilen farmakokinetik parametreler tek doz uygulamasından sonra ilaç birikiminin olmadığını gösteren parametrelerile benzerlik göstermektedir.
Parasetamol
Emilim:
Parasetamol ağız yoluyla alındığında emilimi hızlı ve tamdır. Yüksek karbonhidrat içeren bir yemekten sonra alınırsa absorpsiyonu azalır. Açlık durumunda mutlak biyoyararlılığı %62-%69 kadardır. Biyoyararlanımdaki bu düşüş nedeni verilen bir oral dozun yaklaşık %20' sininilk geçiş metabolizmasına uğramasıdır. Doruk plazma konsantrasyonlarına 0,5-2 saatte ulaşır.650 mg'a kadar oral dozlardan sonra plazma doruk konsantrasyonları 5-20 pg/ml'dir (33,1132,4 mmol/L). Analjezik etkisi 30 dakikada başlar, 1-3 saatte maksimuma varır ve 3-4 saatsürer.
Dağılım:
Parasetamol vücut doku ve sıvılarına yaygın biçimde dağılır. Anne sütüne geçer. Annenin 650 mg'lık tek bir doz almasından 1-2 saat sonraki sütte konsantrasyonları 10-15 pg/ml'dir(66,2- 99,3 mmol/L). Ortalama süt/plazma konsantrasyonları oranı ise 1,24' tür. Proteinebağlanma oranı düşük olup % 20-50 arasındadır. Dağılım hacmi 0,95 L/ kg dır.
Biyotransformasyon:
Verilen bir oral dozun % 90-95'i karaciğerde glukuronik asit, sulfirik asit ve sistenin ile konjugasyonla metabolize olur. % 5' inden daha azı değişmeden idrarla çıkar. Parasetamolünaz bir miktarı karaciğer mikrozomlarındaki sitokrom P450 karma fonksiyonlu oksidazenzimleri (başlıca CYP2E1, daha az oranda CYP1A2 ve CYP3A4) tarafından N-hidroksilasyonla N-asetil-para benzokinonimine (NAPQI) dönüşür. Bu metabolit çok reaktifolup normalde glutatyon sentetaz enzimi aracılığı ile glutayonla birleşir ve bu komplekssistein ve merkapturik asit konjugatları şeklinde idrarla atılır. Ancak parasetamol yüksek
19 / 22
miktarda alınırsa bu mekanizma satüre olur ve metabolit karaciğer proteinlerinin sülfidril grupları ile reaksiyona girerek hepatik nekroza neden olur.
Atılım:
Parasetamol renal yolla metabolitler şeklinde vücuttan atılır. Yarı ömrü 1-4 saat (ortalama 2,7 saat), renal klerensi 5 ml / dak. dır. Akut doz aşımında, karaciğer hastalığında, yeni doğanda,yaşlılarda bu süre uzayabilir; çocuk popülasyonda ise daha kısadır. Parasetamol hemodiyalizve hemoperfüzyonla kandan uzaklaştırılabilir. Hemodiyalizle 120 ml/dak, hemoperfüzyonla200 ml/dak, peritoneal diyalizle <10 ml/dak kan parasetamolden temizlenebilir.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Genelde parasetamol serum konsantrasyonları ile analjezik etkisi arasında bir korelasyon yoktur.
Hastalardaki karakteristik özellikler:
Deksketoprofen
Böbrek yetmezliği:
Hafif-orta şiddette böbrek bozukluğu olan gönüllülerde, 12,5 mg deksketoprofen trometamolün tek dozunun alınmasının ardından, sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığındasadece Cmaks'da sırasıyla %22 ve %37 oranında artışlar gözlenmiştir.
Karaciğer yetmezliği:
Hafif-orta şiddette karaciğer yetersizliği olan hastalarda tek ve tekrar eden dozların alımını takiben, sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığında farmakokinetik parametrelerde istatistikselolarak anlamlı farklılıklar gözlenmemiştir.
Yaşlılar:
25 mg deksketoprofen trometamolün oral yolla verilmesinin ardından, genç gönüllülerle karşılaştırıldığında, yaşlı gönüllülerin EAA ve yarı ömür değerlerinde yaklaşık %50'lik birartış görülmüştür ve tek veya tekrar eden dozlardan sonra, klerenste %40'lık bir düşüşgörülmüştür
Parasetamol
Böbrek hastalıkları:
Böbrek yetmezliğinde parasetamol absorpsiyonu normaldir, terminal yarı ömrü ise uzar. Orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda parasetamolün glukuronid ve sülfatkonjugatlarının plazma konsantrasyonları artar ve plazma yarı ömürleri uzar (glukuronid 30,6saat, sülfat 21,8 saat, normalde 3 saat). Diyaliz hastalarında bu metabolitlerinkonsantrasyonları daha da yüksektir. Sistein ve merkaptürik konjugatlarının konsantrasyonlarıise son derece düşüktür. Parasetamol metabolitlerinin idrardaki oranları orta derecede renalyetmezliği olanlar hastalar ve sağlıklı bireylerde aynıdır.
Karaciğer hastalıkları:
Karaciğer hastalıklarında parasetamolün yarı ömrü sağlıklı bireylerdekine göre daha uzundur. Alkole bağlı olmayan kronik selim karaciğer hastalığında parasetamol biyoyararlanımıdeğişmez. Ayrıca terapötik dozlarda verilen parasetamol hastalığın klinik belirtilerini velaboratuar parametrelerini ağırlaştırmaz. Parasetamol aktif karaciğer hastalığında, karaciğeryetmezliğinde ve kronik alkolizmde kontrendikedir.
20 / 22
Pediyatrik popülasyon:
Parasetamolün eliminasyon yarı ömrü çocuklarda daha kısadır, yeni doğmuşlarda ise daha uzundur. Prematürelerde, yeni doğmuşlarda ve 10-12 yaşına kadar olan çocuklarda sülfatkonjugasyonu başlıca metabolik yoldur. 3-9 yaşları arasındaki çocuklarda idrarda oksidatifmetabolizma ürünlerine (NAPQI) rastlanmaz.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlı hastalarda parasetamolün absorpsiyonu ve dağılım hacmi değişmez; yarı ömrü ve klerensi azalabilir. Ancak bu değişmeler doz ayarlamasını gerektirecek ölçüde değildir.
5.3.Klinik öncesi güvenlilik verileri
Deksketoprofen
Geleneksel güvenlilik farmakolojisi, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite, karsinojenik potansiyel, üreme toksisitesi ve immunofarmakoloji çalışmalarına dayalı olan insanlarayönelik özel bir tehlike ortaya koymamaktadır. Fareler ve maymunlarda yürütülen kroniktoksisite çalışmaları 3 mg/kg/gün dozun yan etki oluşturma sınırında olmadığını göstermiştir.Deksketoprofenin başlıca yan etkisi yüksek dozda görülen Gİ erozyonlar ve doza bağlı olarakoluşan ülserlerdir.
Parasetamol
Deney hayvanlarında yapılan kronik toksisite araştırmalarında parasetamolün testiküler atrofiye neden olduğu ve spermatogenezi inhibe ettiği bildirilmiştir. İnsanlarda gebeliküzerindeki etkisinin incelenmesi için kontrollü araştırma yapılmamıştır. Kronik olarak her günalınan parasetamolün böbrek fonksiyonlarını bozduğu “analjezik nefropati”ye yol açtığıbildirilmiştir. Parasetamol mutat terapötik dozlar aşıldığında hepatotoksik etki gösterir. Buetkiyi gösteren ve karaciğerde oluşan bir ara metabolit (N-asetil- benzokinonimin) normaldeglutatyondaki sülfidril grupları tarafından nötralize edilir. Yüksek dozlarda bu sistemin satüreolması sonucu karaciğer proteinlerindeki sülfidril grupları reaksiyona girmeye başlar vekaraciğer nekrozu meydana gelir.
Farelerde akut toksisite testlerinde bulunan LD50 değeri 610 mg/kg'dır. Kedilerde günde 25 mg/kg ve daha sonra 50 mg/kg dozunda 22 hafta süre ile verildiğinde ağır karaciğernekrozuna neden olmuştur. Sıçanlar ilacın toksik etkisine daha az duyarlıdır. Bu tür içinbildirilen LD50 1000 mg/kg olup bu dozlarda dahi karaciğer nekrozu görülmez. Ayrıca aynıtürler için de değişik LD50 değerleri bildirilmiştir.
6.FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Mikrokristalin selüloz (E460)
Kolloidal silikon dioksit Prejelatinize nişastaSodyum nişasta glikolatMagnezyum stearatKısmi hidrolize polivinil alkolTitanyum dioksit (E171)
Polietilen glikol (makrogol)
Talk
6.2. Geçimsizlikler
Bilinen herhangi bir geçimsizliği bulunmamaktadır.
21 / 22
6.3.Raf ömrü
24 aydır.
6.4.Saklamaya yönelik özel tedbirler
25 °C altındaki oda sıcaklığında ve ışıktan koruyarak, ambalajında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
20 film kaplı tablet, şeffaf PVC/PVDC/Aluminyum folyo blister ile karton kutuda kullanma talimatı ile beraber ambalajlanır.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ:
Berko İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.
Yenişehir Mah. Özgür Sok. No: 16-18 Ataşehir/İstanbul 0 216 456 65 70 (Pbx)
0 216 456 65 79 (Faks)
8. RUHSAT NUMARASI:
2015/175
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ:
İlk ruhsat tarihi: 19/02/2015 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ:
22 / 22