KISA ÜRÜN BİLGİSİ1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
KATARİN FORTE 650 mg/200 mg/60 mg/4 mg film kaplı tablet
2. KALİTATİF ve KANTİTATİF BİLEŞİM
Her film tablet;
Etkin maddeler:
Parasetamol 650mg
Oksolamin sitrat 200mg
Klorfeniramin maleat 4mg
Psödoefedrin HCl 60mg
Yardımcı maddeler:
Laktoz monohidrat (sığır sütü kaynaklı) 146,70 mg Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film tablet.
Beyaz veya hemen hemen beyaz renkli, oblong, bir yüzü çentikli, bikonveks, film kaplı tablet. Çentiğin amacı yalnızca, gerektiğinde daha rahat yutmak için tabletin kırılmasınıkolaylaştırmaktır, tabletin eşit dozlara bölünmesi için değildir.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
KATARİN FORTE; üst solunum yolları akut enfeksiyonlarının semptomatik tedavisinde endikedir.
Analjezik, antipiretik, antihistaminik, antitüssif ve dekonjestan etkiye sahip kombinasyon preparatıdır.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji / uygulama sıklığı ve süresi:
12 yaşın üzerindeki çocuklar veyetişkinlerde: 6 ya da 8 saat ara ile 1 tane alınmak üzere günde ortalama 3 ya da 4 tablettir.
Günlük maksimum doz 4 tablettir.
Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2000 mg'ı aşmaması gerekir.
1 / 21
Uygulama şekli:
KATARİN FORTE, bol su ile ağızdan alınır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Hafif-orta şiddette karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Şiddetli karaciğerve böbrek yetmezliklerinde ise kullanılmamalıdır (Bkz: Kontrendikasyonlar).
Pediyatrik popülasyon:
12 yaş altındaki pediyatrik hastalarda kullanılmamalıdır. 6-12 yaş arasındaki çocuklarda KATARİN pediatrik şurup tercih edilmelidir.
Geriyatrik popülasyon:
Sağlıklı, hareketli yaşlılarda normal yetişkin dozu uygundur fakat herhangi bir hastalığın eşlik ettiği durumlarda doz ve dozlam sıklığı uygun bir şekilde azaltılmalıdır (Bkz. Bölüm 5.2.Farmakokinetik özellikler).
4.3. Kontrendikasyonlar
KATARİN FORTE aşağıdaki durumlarda kontrendikedir.
• İlacın içindeki etkin maddeler veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırıduyarlılığı olanlarda
• 12 yaşın altındaki çocuklarda
• Şiddetli karaciğer (Child-Pugh kategorisi > 9) ve böbrek yetmezliği olan hastalarda
• Şiddetli hipertansiyon ve taşikardinin eşlik ettiği hastalıklarda
• Şiddetli koroner arter hastalığı olanlarda
• Diğer sempatomimetik ilaçlar(dekonjestanlar, trisiklik antidepresanlar, iştah baskılayıcıilaçlar ya da amfetamin benzeri psikostimülanlar) ve beta blokörler kullanan hastalarda
• Monoamino oksidaz inhibitörleri ile tedavi olanlarda (KATARİN® FORTE kullanımındanönceki 14 gün içinde MAOİ (bir antibakteriyel olan furazolidon dahil) / RIMA almışve/veya almaya devam eden hastalarda) kontrendikedir. Psödoefedrin ve bu tip bir ilacınaynı zamanda kullanılması kan basıncında yükselmeye neden olabilir.
• Miksiyon sonrası mesanede bir miktar idrarın kaldığı, prostat adenomu
• Mesane boynunda obstrüksiyon
• Piloroduodenal obstrüksiyon
• Stenoz yapan peptik ülser
• Akciğer hastalıkları (astım dahil)
• Epilepsi
• Dar açılı glokom
2 / 21
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
- Parasetamolü ilk kullananlarda veya daha önce kullanım hikayesi olanlarda, kullanımınilk dozunda veya tekrarlayan dozlarında deride kızarıklık, döküntü veya bir derireaksiyonu oluşabilmektedir. Bu durumda doktor ile irtibata geçilerek ilacın kullanımınınbırakılması ve alternatif bir tedaviye geçilmesi gerekmektedir. Parasetamol ile derireaksiyonu gözlenen kişi bir daha bu ilacı veya parasetamol içeren başka bir ilacıkullanmamalıdır. Bu durum ciddi ve ölümle sonuçlanabilen Stevens Johnson Sendromu(SJS), toksik epidermal nekroliz (TEN) ve akut jeneralize ekzantematöz püstüloz (AGEP)dahil cilt reaksiyonlarına neden olabilmektedir.
- Anemisi olanlarda, akciğer hastalarında, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olanhastalarda doktor kontrolü altında dikkatli kullanılmalıdır. Önceden mevcut hepatikhastalığı bulunan hastalar için, yüksek dozda veya uzun süreli tedaviler esnasındaperiyodik aralıklarla karaciğer fonksiyon tetkikleri yapmak gerekebilir. Böbrek yetmezliği(kreatinin klerensi <10 ml/dakika) halinde, doktorun parasetamol kullanımının yarar/riskoranını dikkatle değerlendirmesi gerekir. Doz ayarlaması yapılmalı ve hasta kesintisizizlenmelidir.
- Bir yıl boyunca günlük terapötik parasetamol dozları alan bir hastada hepatik nekroz vedaha kısa süreli olarak aşırı doz kullanan bir hastada karaciğer hasarı bildirilmiştir. 12-48saat içinde karaciğer enzimleri yükselebilir ve protrombin zamanı uzayabilir. Ancak kliniksemptomlar dozun alınmasından 1-6 gün sonrasına kadar görülmeyebilir.
- Akut yüksek dozda ciddi karaciğer toksisitesine neden olur.
- Erişkinlerde kronik günlük dozlarda karaciğer hasarına neden olabilir.
- Hepatotoksisite riskinden ötürü, parasetamol, tavsiye edilenden daha yüksek dozlarda yada daha uzun süreli alınmamalıdır. Hafif veya orta şiddette karaciğer yetmezliği (ChildPugh kategorisi<9) olan hastalar, parasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.
- Terapötik dozlarda parasetamol uygulaması sırasında serum alanin aminotransferaz (ALT)düzeyi yükselebilir.
- Terapötik dozlarda parasetamol ile hepatik oksidatif stresi artıran ve hepatik glutatyonrezervini azaltan ilaçların eşzamanlı kullanımı, alkolizm, sepsis veya diabetes mellitusgibi çeşitli durumlar hepatik toksisite riskinde artışa yol açabilir.
- Yüksek dozlarda parasetamolün uzun süreli kullanılması böbrek hasarına neden olabilir.
- Genelde, özellikle diğer analjeziklerle kombinasyon halinde kesintisiz parasetamolkullanılması, kalıcı böbrek hasarına ve böbrek yetmezliği riskine (analjezik nefropatisi)yol açabilir.
- Gilbert sendromu olan hastaların parasetamol kullanması, sarılık gibi klinik semptomlarave daha belirgin hiperbilirubinemiye neden olabilir. Bundan dolayı, bu hastalarparasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.
3 / 21
- Hematopoietik disfonksiyon durumunda dozun azaltılması ve/veya dozlar arasındakisürenin uzatılması gibi önlemler alınmalıdır.
- Astım, kronik rinit ve kronik ürtikeri olan ve özellikle antiinflamatuvar ilaçlara aşırıduyarlılığı olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Duyarlı kişilerde propifenazon veparasetamol içeren ilaçlarla nadiren astım krizleri ve anafilaktik şok bildirilmiştir.
- Orta düzeyde alkol ile birlikte eşzamanlı parasetamol alınması, karaciğer toksisitesiriskinde bir artışa yol açabilir.
- Alkolik karaciğer hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.
- Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun2000 mg'ı aşmaması gerekir.
- Parasetamol, oksolamin sitrat, psödoefedrin hidroklorür veya klorfeniramin maleat içerendiğer ilaçların KATARİN FORTE ile eşzamanlı kullanımından kaçınılmalıdır.
- 3 - 5 gün içinde yeni semptomların oluşması ya da ağrının ve/veya ateşin azalmamasıhalinde, hastaların parasetamol kullanmaya son vermesi ve bir doktora danışması önerilir.
- Aritmisi olanlarda
- Kardiyovasküler hastalığı olanlarda
- İskemik kalp hastalığı olanlarda
- Diabetes mellitusu olanlarda
- Hipertiroidizm veya tiroid fonksiyon bozukluğu olanlarda
- Glokomu olanlarda
- Feokromositoma olanlarda
- Hipertansiyonu olanlarda
Normotansif hastalarda psödoefedrinin görünür hiçbir presör etkisi olmamakla beraber, KATARİN FORTE hafif-orta şiddette hipertansiyonu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır(bkz. Kontrendikasyonlar, Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).Kontrol edilemeyen hipertansiyonu olan hastalarda KATARİN FORTE'nin kan basıncıüzerindeki etkisi gözlenmelidir.
- Prostat hipertrofisi (hiperplazisi) ve mesane fonksiyon bozukluğu olanlarda
- Halüsinasyonlar, huzursuzluk, uyku düzensizliği oluştuğunda kesilmelidir.
- Şiddetli karaciğer yetmezliği ve böbrek yetmezliği olanlarla birlikte kardiyovasküler birhastalığı olanlarda
- 60 yaş üzerindeki hastalarda
- Tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointeshastalarında kullanımından kaçınılmalıdır.
- Serebral aterosklerozu olanlarda
- İdiyopatik ortostatik hipotansiyonu olanlarda
- Bronşit, bronşiektazisi olanlarda
4 / 21
Seyrek olarak psödoefedrin dahil olmak üzere sempatomimetik ilaçlarla posterior geri dönüşlü ensefalopati (PRES)/ geri dönüşlü serebral vazokonstriksiyon sendromu (RCVS)bildirilmiştir. Bildirilen semptomlar ani başlangıçlı şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma vegörme bozukluğudur. Olguların çoğu uygun tedavi ile birkaç günde düzelmiştir. PRES/RCVSsemptomları gelişmesi halinde psödoefedrin hemen kesilmelidir.
Çocuklar ve yaşlılar nörolojik antikolinerjik yan etkilere ve paradoksal eksitasyona daha duyarlıdır (enerji artışı, huzursuzluk, sinirlilik gibi belirtiler).
Bu tıbbi ürün laktoz monohidrat içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacıkullanmamaları gerekir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Parasetamol:
• Propantelin gibi mide boşalmasını yavaşlatan ilaçlar, parasetamolün yavaş emilmesineve dolayısıyla parasetamolün etkisinin daha geç ortaya çıkmasına neden olabilir.
• Metoklopramid gibi mide boşalmasını hızlandıran ilaçlar, parasetamolün daha hızlıemilmesine ve dolayısıyla parasetamolün etkisinin daha hızlı başlamasına nedenolabilir.
• Bazı hipnotikler ve antiepileptik ilaçlar (glutetimid, fenobarbital, fenitoin,karbamazepin, vb.) veya rifampisin gibi karaciğerde hepatik mikrozomal enzimindüksiyonuna sebep olan ilaçların tek başına kullanıldığında zararsız olanparasetamol dozlarıyla eşzamanlı kullanımı karaciğer hasarına yol açabilir. Aşırı alkoltüketimi halinde, terapötik dozlarda bile parasetamol alınması da karaciğer hasarınaneden olabilir.
• Parasetamolün kloramfenikol ile kombinasyon halinde kullanılması, kloramfenikolünyarılanma ömrünü uzatabilir ve dolayısıyla bu ilacın toksisite riskini arttırabilir.
• Parasetamol (veya metabolitleri), K vitamine bağımlı koagülasyon faktörü sentezinderol oynayan enzimler ile etkileşir. Parasetamol ile varfarin veya kumarin türevleriarasındaki etkileşimler, “uluslararası normalleştirilmiş oran” (InternationalNormalized Ratio, INR) değerinde bir artışa ve kanama riskinde bir artışa nedenolabilir. Bundan dolayı, oral antikoagülan kullanan hastalar, tıbbi denetim ve kontrololmadan uzun süreli parasetamol kullanmamalıdır.
• 5-hidroksitriptamin serotonin tip 3 reseptör antagonistleri olan tropisetron vegranisetron, farmakodinamik etkileşim ile parasetamolün analjezik etkisini tamamenbaskılayabilir.
5 / 21
• Parasetamol ve azidotimidin (AZT-zidovudin) eşzamanlı kullanılması nötropenieğilimini artırır. Bu nedenle tıbbi tavsiye olmadıkça, parasetamol AZT ile birliktealınmamalıdır.
• Birden fazla ağrı kesiciyle kombinasyon tedavisinden kaçınılması önerilmektedir.Bunun hastaya ekstra bir fayda sağladığını gösteren çok az kanıt vardır ve geneldeistenmeyen etkilerde artışa yol açmaktadır.
• Parasetamol emilim hızı metoklopramid ya da domperidon ile artabilir ve kolestiraminile azalabilir.
• St. John's Wort
(Hypericum perforatum-sarı
kantaron) parasetamolün kan düzeyleriniazaltabilir.
• Besinler ile birlikte alındığında parasetamolün absorbsiyon hızı azalabilir.
Oksolamin sitrat:
• Antikoagülan ilaçlarla tedavi görenler, KATARİN kullanmadan önce doktoradanışmalıdır.
Klorfeniramin maleat:
• Klorfeniramin santral etkili ilaçların (sempatomimetikler, antidepresanlar) etkileriniartırabilir.
• Alkol, barbitüratlar, hipnotikler, opioid analjezikler, anksiyolitikler ve antipsikotiklergibi santral sinir sistemi depresanlarının etkilerini artırabilir. Atropin, trisiklikantidepresanlar ve MAO inhibitörlerinin antimuskarinik etkilerini artırabilir.
• Klorfeniramin, fenitoin metabolizmasını inhibe eder, bu nedenle fenitoin toksisitesineneden olabilir.
• Antihistaminikler derideki histamin yanıtını baskılayabileceği için alerji testleriyapılmadan birkaç gün önce kesilmelidir.
Psödoefedrin hidroklorür:
• KATARİN FORTE, MAOI/RIMA alanlarda kullanılmamalıdır. Trisiklikantidepresanlar, iştah bastırıcı ilaçlar, sempatomimetik ajanlar (dekonjestanlar, iştahbastırıcılar ve amfetamin benzeri psikostimülanlar gibi) ve sempatomimetik aminlerinkatabolizmasını etkileyen monoamin oksidaz inhibitörleri (furazolidon dahil) ileberaber kullanılması bazen kan basıncının yükselmesine neden olabilir (Bkz. Bölüm4.3. Kontrendikasyonlar). Moklobemid ve oksitosin ile birlikte kullanımı tansiyonyükselmesine sebebiyet verebilir. Psödoefedrin içermesinden dolayı KATARİN®FORTE, bretilyum, betanidin, guanetidin debrizokin, metildopa ve alfa ve betaadrenerjik blokör ilaçlar gibi sempatik aktiviteyi engelleyen hipotansif ilaçların
6 / 21
etkisini kısmen tersine çevirir. Kardiyak glikozitler disritmi riskine, ergot alkaloidleri ise ergotizm riskine sebep olabilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon
Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi C'dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.
Gebelik dönemi
KATARİN FORTE'nin gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar gebelik ve/veya embriyonal/fetal gelişim ve/veyadoğum ve/veya doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir. İnsanlarayönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
KATARİN FORTE, gebelik döneminde yalnızca doktor tavsiyesi ile ve ilacın risk/fayda oranı göz önüne alınarak kullanılmalıdır.
Laktasyon dönemi
Emzirme döneminde hekim tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.
Psödoefedrin anne sütüne az miktarda geçer, fakat bunun emzirilen bebeklerdeki etki derecesi bilinmemektedir. Ağız yoluyla tek doz psödoefedrin verilen annenin sütüyle 24 saat içindebunun
%
0,5-0,7'sinin atılacağı tahmin edilmektedir. Klorfeniramin maleat anne sütüneönemli miktarda geçer; bu düzeyde ilacın bebek için zararlı etki oluşturduğu bilinmemekleberaber kullanılmaması önerilir. Klorfeniramin maleat ve diğer antihistaminikler laktasyonuinhibe edebilir.
KATARİN FORTE, eğer hekim ilacın emziren anneye sağlayacağı yararın, emzirilen bebek üzerindeki riskini haklı göstereceğine inanıyorsa dikkatle kullanılmalıdır.
Üreme yeteneği / Fertilite
KATARİN FORTE'nin üreme yeteneği üzerindeki etkisi ile ilgili klinik çalışma bulunmamaktadır.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
KATARİN FORTE uyuşukluğa, bazı hastalarda ise baş dönmesi veya somnolansa neden olabilir. Bu nedenle hastalar araç veya makine kullanırken dikkatli olmaları konusunda
7 / 21
uyarılmalıdırlar. Sedatif etkisi nedeniyle araç ve makine kullanmayı olumsuz yönde etkileyebilir. Uyku hali, trankilizanlar ve alkollü içeceklerin kullanımıyla artabilir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Sıklık sınıflandırması aşağıdaki gibidir:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketletahmin edilemiyor)
Parasetamolün istenmeyen etkileri genellikle hafiftir. 10 g'ın üzerinde alınması durumunda toksisite görülmesi muhtemeldir.
SİSTEM ORGAN SINIFI |
Advers reaksiyonlar |
SIKLIK |
|
Parasetamol |
Oksolamin |
Klorfeniramin |
Psödoefedrin |
Kan ve lenf sistemi hastalıkları |
Anemi
|
Seyrek 1
|
|
Seyrek
|
|
Hemolitik anemi
|
Seyrek
|
|
Seyrek
|
|
Methemoglobinemi
|
Seyrek 1
|
|
Seyrek
|
|
Trombositopeni
|
Seyrek 2
|
|
Seyrek
|
|
Trombositopenik
purpura
|
Seyrek 2
|
|
Seyrek
|
|
Lökopeni
|
Seyrek 2
|
|
Seyrek
|
|
Nötropeni
|
Seyrek 2
|
|
Seyrek
|
|
Pansitopeni
|
Seyrek 2
|
|
Seyrek
|
|
Agranülositoz
|
Çok seyrek
|
|
Seyrek
|
|
Bağışıklık sistemi hastalıkları |
Alerjik reaksiyonlar
|
Seyrek
|
|
|
|
Anaflaksi
|
Seyrek
|
|
|
|
Lyell sendromu
|
Çok seyrek
|
|
|
|
Bronkospazm
|
Bilinmiyor
|
|
|
|
Pozitif alerji testi
|
Bilinmiyor
|
|
|
|
İmmün
trombositopeni
|
Bilinmiyor
|
|
|
|
Metabolizma ve
beslenme
hastalıkları |
Anoreksi
|
|
|
Seyrek
|
|
Psikiyatrik
hastalıkları |
Sinirlilik
|
|
|
|
Yaygın
|
İnsomnia
|
|
|
|
Yaygın
|
Yorgunluk
|
|
|
|
Yaygın
olmayan
|
|
8 / 21
|
|
Telaş hali
|
|
|
|
Yaygın
olmayan
|
Ajitasyon
|
|
|
|
Yaygın
olmayan
|
Halüsinasyon
|
|
|
|
Seyrek 3
|
Paranoid delüzyon
|
|
|
|
Seyrek
|
Eksitabilite
|
|
|
|
Seyrek
|
Depresyon
|
|
|
Seyrek
|
|
Kabuslar
|
|
|
Seyrek
|
|
Sinir sistemi hastalıkları |
Baş ağrısı
|
Yaygın
|
|
Bilinmiyor
|
Bilinmiyor
|
Baş dönmesi
|
Yaygın
|
|
Seyrek
|
|
Somnolans
|
Yaygın
|
|
|
|
Parestezi
|
Yaygın
|
|
|
|
Santral sinir sistemi stimülasyonu
|
Bilinmiyor
|
|
|
|
Ensefalopati
|
Bilinmiyor
|
|
|
|
İnsomnia
|
Bilinmiyor
|
|
|
|
Tremor
|
Bilinmiyor
|
|
|
|
Sersemlik
|
|
|
|
Yaygın
|
İritabilite
|
|
|
Seyrek
|
Bilinmiyor
|
Anksiyete
|
|
|
|
Bilinmiyor
|
Konsantre olamama
|
|
|
Seyrek
|
|
Sedasyon
|
|
|
Bilinmiyor
|
|
Çocuklarda
paradoksikal
eksitasyon
|
|
|
Bilinmiyor
|
|
Yaşlılarda konfüzyonel psikoz
|
|
|
Bilinmiyor
|
|
Göz hastalıkları |
Bulanık görme
|
|
|
Seyrek
|
|
Çocuklarda optik illüzyon vakaları
|
|
Seyrek
|
|
|
Kulak ve iç kulak hastalıkları |
Tinnitus
|
|
|
Seyrek
|
|
Kardiyak
hastalıkları |
Taşikardi
|
|
|
Seyrek
|
Seyrek
|
Hipertansiyon
|
|
|
|
Seyrek
|
Diğer kardiyak
|
|
|
|
Seyrek
|
|
9 / 21
|
|
disritmiler
|
|
|
|
|
Palpitasyon
|
|
|
Seyrek
|
|
Aritmi
|
|
|
Seyrek
|
|
Hipotansiyon
|
|
|
Seyrek
|
|
Vasküler
hastalıkları |
Kan basıncı artışı
|
|
|
|
Seyrek4
|
Solunum, göğüs bozuklukları vemediastinalhastalıklar |
Üst solunum yolu enfeksiyon belirtileri
|
Yaygın
|
|
|
|
Analjezik astım sendromu da dahilastım
|
Seyrek
|
|
|
|
Bronkospazm
|
Seyrek
|
|
|
|
Bronşiyal
sekresyonda
kalınlaşma
|
|
|
Seyrek
|
|
Gastrointestinal
hastalıklar |
Bulantı
|
Yaygın
|
Seyrek
|
Seyrek
|
Yaygın
|
Kusma
|
Yaygın
|
Seyrek
|
Seyrek
|
Yaygın
|
Dispepsi
|
Yaygın
|
|
Seyrek
|
|
Flatulans
|
Yaygın
|
|
|
|
Karın ağrısı
|
Yaygın
|
|
Seyrek
|
|
Konstipasyon
|
Yaygın
|
|
|
|
Gastrointestinal
kanama
|
Yaygın
olmayan
|
|
|
|
Diyare
|
Seyrek
|
|
Seyrek
|
|
Ağız kuruluğu
|
|
|
Bilinmiyor
|
Yaygın
|
Mide yanması
|
|
Seyrek
|
|
|
|
Bağırsak
hareketlerinde artma
|
|
Seyrek
|
|
|
Hepatobiliyer
hastalıkları |
Hepatik bozukluk
|
Seyrek 1
|
|
|
|
Sarılık dahil hepatit
|
|
|
Seyrek
|
|
Deri ve derialtı doku hastalıkları |
Deri döküntüsü
|
Seyrek
|
|
|
Seyrek
|
Kaşıntı
|
Seyrek
|
|
|
|
Ürtiker
|
Seyrek
|
Çok seyrek
|
Bilinmiyor
|
|
Alerjik ödem
|
Seyrek
|
|
|
|
Anjiyoödem
|
Seyrek
|
|
|
|
|
10 / 21
|
|
Akut jeneralize
eksantematöz
püstülosiz
|
Seyrek*
|
|
|
|
Eritema multiform
|
Seyrek
|
|
|
|
Stevens-Johnson
sendromu
|
Seyrek*
|
|
|
|
Toksik epidermal nekroliz
|
Seyrek*
|
|
|
|
Hipersensitivite
reaksiyonları
|
|
|
|
Seyrek
|
Diğer
sempatomimetiklerle çapraz reaksiyon
|
|
|
|
Seyrek
|
Alerjik dermatit
|
|
|
|
Seyrek5
|
Eksfoliyatif dermatit dahil alerjikreaksiyonlar
|
|
|
Bilinmiyor
|
|
Fotosensitivite
|
|
|
Bilinmiyor
|
|
Deri reaksiyonları
|
|
|
Bilinmiyor
|
|
Kas-iskelet bozukluklar, bağdoku ve kemikhastalıkları |
Kas seğirmesi ve inkoordinasyonu
|
|
|
Bilinmiyor
|
|
Böbrek ve idrar hastalıkları |
Papiler nekroz
|
Yaygın
olmayan2
|
|
|
|
Dizüri
|
|
|
|
Yaygın
olmayan
|
Üriner retansiyon
|
|
|
Bilinmiyor
|
Yaygın
olmayan6
|
Genel bozukluklar ve uygulamabölgesine ilişkinhastalıkları |
Halsizlik
|
|
|
Seyrek
|
|
Göğüs sıkışması
|
|
|
Seyrek
|
|
|
1 Parasetamolün çok miktarda alınması durumunda
2 Parasetamolün uzun süre kullanılması durumunda
3 Özellikle çocuklarda
4Sistolik kan basıncı artışı gözlenmiştir. Terapötik dozlarda psödoefedrinin kan basıncı üzerindeki etkisi klinik olarak anlamlı değildir.
|
11 / 21
5Psödoefedrin kullanımı ardından bronkospazm, anjiyoödem gibi sistemik belirtileri olan/olmayan çeşitli alerjik deri reaksiyonları bildirilmiştir.
6Erkek hastalarda üriner retansiyon (önceden mevcut bir prostatik büyüme durumu hazırlayıcı bir faktör olabilir.)
*Ölümcül sonuçlara neden olabilir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir
Parasetamolü 10 g'dan fazla alan yetişkinlerde toksisite olasılığı vardır. Dahası, aşırı dozun zararı siroz olmayan alkolik karaciğer hastalığı olanlarda daha büyüktür. Çocuklarda aşırıdozu takiben karaciğer hasarı göreceli olarak daha nadirdir. Karaciğer hücre hasarı ile birlikteparasetamol aşırı dozajında normal erişkinlerde 2 saat civarında olan parasetamol yarı ömrügenellikle 4 saate veya daha uzun sürelere uzar. 14C-aminopirinden sonra 14CO2 atılımındaazalma bildirilmiştir. Bu; plazma parasetamol konsantrasyonu veya yarı ömür veyakonvansiyonel karaciğer fonksiyon testi ölçümlerine nazaran parasetamol aşırı dozajı ilekaraciğer hücre hasarı arasında daha iyi ilişki kurar. Parasetamole bağlı fulminant karaciğeryetmezliğini takiben gelişen akut tübüler nekrozdan dolayı böbrek yetmezliği oluşabilir.Bununla beraber, bunun insidansı başka nedenlerden dolayı fulminant karaciğer yetmezliğiolan hastalarla karşılaştırıldığında bu grup hastalarda daha sık değildir. Nadiren, ilaç aldıktan2-10 gün sonra, sadece minimal karaciğer toksisitesi ile birlikte renal tübüler nekrozoluşabilir. Aşırı dozda parasetamol almış bir hastada kronik alkol alımının akut pankreatitgelişmesine katkıda bulunduğu bildirilmiştir. Akut aşırı doza ilaveten, parasetamolün günlükaşırı miktarlarda alımından sonra karaciğer hasarı ve nefrotoksik etkiler bildirilmiştir.
Semptomlar: Solgunluk, anoreksi, bulantı ve kusma parasetamol doz aşımının sık görülen erken semptomlarıdır. Hepatik nekroz parasetamol doz aşımının dozla ilişkilikomplikasyonudur. Hepatik enzimler yükselebilir ve protrombin süresi 12 ila 48 saat içindeuzar, fakat klinik semptomlar ilacın alımını takiben 1 ila 6 gün içinde belirgin olmayabilir.
Tedavi: Hastayı gecikmiş hepatoksisiteye karşı korumak için parasetamol aşırı dozajı hemen tedavi edilmelidir. Bunun için absorpsiyonu azaltmayı (gastrik lavaj veya aktif kömür)takiben intravenöz N-asetilsistein veya oral metionin vermek gerekir. Eğer hasta kusuyorsa
12 / 21
veya aktif kömür ile konjugasyon yapılmışsa metionin kullanılmamalıdır. Doruk plazma parasetamol konsantrasyonları aşırı dozu takiben 4 saate kadar gecikebilir. Bu nedenle,hepatotoksisite riskini belirlemek için plazma parasetamol düzeyleri ilaç alımından en az 4saat sonrasına kadar ölçülmelidir. Ek tedavi (ilave oral metionin veya intravenöz N-asetilsistein) kan parasetamol içeriği ve ilaç alımından beri geçen süre ışığı altındadeğerlendirilmelidir. Hepatik enzim indükleyici ilaç alan hastalarda, uzun süredir alkolbağımlısı olanlarda veya kronik olarak beslenme eksikliği olanlarda N-asetilsistein ile tedavieşiğinin
%Oksolamin sitrat:
Literatürde 600 mg alan 3,5 yaşındaki çocukta görülen baş dönmesi ve renk solgunluğunun tedavisiz iyileştiği; 1300 mg alan 16 aylık çocukta görülen baş dönmesi, kusma veajitasyonun sedatif ve analeptik tatbiki ile arızasız iyileştiği bildirilmiştir.
Antidotu yoktur. Erkense mide boşaltılır, semptomatik ve eliminasyonu çabuklaştırıcı tedavi uygulanır.
Klorfeniramin maleat:
Semptomlar: Sedasyon, SSS paradoksal stimülasyonu, toksik psikozis, nöbet, apne, konvülsiyonlar, antikolinerjik etkiler, distonik reaksiyonlar ve aritmi dahil kardiyovaskülerkolaps.
Tedavi: Gastrik lavaj veya ipeka şurubuyla emezis yoluyla tedaviye başlanmalıdır. Ardından aktif kömür ve katartikler uygulanarak absorbsiyonu azaltılır. Diğer semptomatik vedestekleyici önlemler kalp, solunum, böbrek ve karaciğer fonksiyonları ve sıvı-elektrolitdengesine göre özel dikkatle uygulanmalıdır.
Hipotansiyon ve aritmiler tedavi edilmelidir. SSS konvülsiyonları IV diazepam ile tedavi edilebilir. Ciddi durumlarda hemoperfüzyon kullanılabilir.
Psödoefedrin:
Semptomlar: Psödoefedrin doz aşımında eksitasyon, huzursuzluk, halüsinasyon, hipertansiyon ve aritmi gibi merkezi sinir sistemi ve kardiyovasküler sistem semptomları ortaya çıkabilir.Şiddetli olgularda psikoz, konvülziyon, koma ve hipertansif kriz gelişebilir. Potasyumunhücre dışından hücre içine kayması nedeniyle serum potasyum düzeyi düşebilir.
Tedavi: Solunum destekleyici, koruyucu ve konvülsiyonları kontrol edici önlemler alınmalıdır. Endike olduğu takdirde gastrik lavaj uygulanmalıdır. Mesane kateterizasyonugerekebilir. Beta blokörler kardiyovasküler komplikasyonları ve hipokalemiyi düzeltebilir.
13 / 21
İstenirse, psödoefedrin atılımının hızlandırılması için asit diürezi veya diyaliz yapılabilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Analjezik-antipiretik (parasetamol), Sistemik nazal dekonjestan (psödoefedrin HCl), Sistemik antihistaminik (klorfeniramin maleat) ve Antitüssif (oksolaminsitrat) kombineATC Kodu: R05X
Etki mekanizması:
Parasetamol
Parasetamol, analjezik ve antipiretik bir ajandır. Parasetamolün terapötik etkilerinin, siklooksijenaz enziminin inhibisyonu sonucu prostaglandin sentezinin inhibisyonuna bağlıolduğu düşünülmektedir. Parasetamolün periferik siklooksijenaza oranla santralsiklooksijenaz üzerine daha etkili inhibitör olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Parasetamolünanaljezik ve antipiretik özellikleri vardır fakat sadece zayıf antiinflamatuvar özelliklergösterir. Bu durum; inflamatuvar dokuların diğer dokulara oranla daha yüksek seviyelerdehücresel peroksitler içermesi ve bu hücresel peroksitlerin parasetamolün siklooksijenazinhibisyonunu önlemesiyle açıklanabilir.
Klorfeniramin maleat
Klorfeniramin maleat; antihistaminik bir madde olup, kılcal damarlardaki geçirgenliği azaltarak burun akıntısı, aksırma, gözde sulanma ve kaşıntı gibi belirtileri giderir.
Oksolamin sitrat
Oksolamin, antiinflamatuvar etkide bir ajandır. Öksürük, genellikle solunum yolları mukozasının enflamasyonu ve tahrişi sonucu ortaya çıkan bir belirtidir. Öksürüğüsemptomatik olarak kesmekle esas tedavi yapılmış olmaz.
Oksolamin, solunum yolları mukozasının enflamasyonu ile birlikte ona bağlı ateş, ağrı ve spastik iritasyonu ortadan kaldırır; mukolitik etkisi ile sekresyonları sulandırır; sonuç olaraköksürüğü sebebi ile birlikte tedavi eder.
Etkisinin periferik olmasından dolayı oksolamin, merkezi öksürük kesicilere has yan etkilere (kabızlık, solunum depresyonu, baş dönmesi, sersemlik, alışkanlık) sebep olmaz; siliyerhareketleri inhibe etmez.
Tolerans çok iyidir ve tedavi marjı geniştir; tedavi dozundan çok yüksek dozlarda dahi yan etkilere ve toksik reaksiyonlara sebep olmaz.
14 / 21
Psödoefedrin HCl
Psödoefedrin, doğrudan veya dolaylı sempatomimetik aktiviteye sahiptir ve etkili bir üst solunum yolları dekonjestanıdır. Psödoefedrin, sistolik kan basıncının yükseltilmesinde vetaşikardi yaratılmasında efedrinden daha az etkilidir, ayrıca merkezi sinir sistemininuyarılmasında da etkisi daha düşüktür. Psödoefedrin 4 saat süren dekonjestan etkisine 30dakika içinde ulaşır.
60 mg psödoefedrinin, soğuk algınlığı ve rinitli hastalarda ve normal kişilerde ve alerjik rinitli hastalarda histamin uygulanmasından sonra nazal hava akımı ile ölçüldüğü şekilde,etkili bir nazal dekonjestan olduğu gösterilmiştir.
5.2. Farmakokinetik özelliklerParasetamol
Emilim:
Parasetamolün absorpsiyonu başlıca ince bağırsaklardan pasif difüzyon ile olur. Gastrik boşalma, oral uygulanan parasetamol absorpsiyonu için hız sınırlayıcı bir basamaktır. Dorukplazma parasetamol konsantrasyonu formülasyona bağlı olarak genellikle oral uygulamadansonra 30 ila 90 dakika arasında meydana gelir. Parasetamol değişken bir oranda ilk geçişmetabolizmasına uğradığı için oral uygulamadan sonra sistemik dolaşımda tam olarakbulunmaz. Erişkinlerdeki oral biyoyararlanımının uygulanan parasetamol miktarına bağlıolduğu görülmektedir. Oral biyoyararlanım 500 mg'lık dozdan sonra %63 iken, 1 veya 2 g(tablet formu) dozundan sonra yaklaşık %90'a yükselir.
Dağılım:
Parasetamol birçok vücut sıvısına eşit miktarda dağılır; tahmini dağılım hacmi 0,95 l/kg'dır. Terapötik dozları takiben parasetamol plazma proteinlerine önemli oranda bağlanmaz.Çocuklardaki dağılım kinetiği (Vd/F) erişkinlerdekine benzerdir.
Biyotransformasyon:
Terapötik dozlardan sonra parasetamolün plazma yarılanma ömrü 1,5-2,5 saat arasındadır. Parasetamol karaciğerde metabolize olur ve insanda çok sayıda metabolitleri tanımlanmıştır.İdrarla atılan majör metaboliti glukuronid ve sülfat konjugatıdır. Parasetamolün %10 kadarıminör bir yolla sitokrom P-450 karma fonksiyonlu oksidaz sistemi (başlıca CYP2E1 veCYP3A4) ile reaktif bir metabolit olan asetamidokinona dönüşür. Bu metabolit hızlaindirgenmiş glutatyon ile konjuge olur ve sistein ve merkaptürik asit konjugatları şeklindeatılır. Büyük miktarlarda parasetamol alındığında hepatik glutatyon azalabilir ve vitalhepatoselüler makromoleküllerine kovalan olarak bağlanan hepatosit asetamidokinonun aşırıbirikmesine yol açar. Bu da doz aşımı durumunda görülebilen hepatik nekroza yol açar.
Eliminasyon:
15 / 21
Tek dozu (1000 mg i.v.) takiben parasetamolün total vücut klerensi yaklaşık 5 ml/dak/kg'dır. Parasetamolün renal klerensi idrar akış hızına bağlıdır, fakat pH'ye bağlı değildir. Uygulananilacın %4'ten daha azı değişmemiş parasetamol halinde atılır. Sağlıklı bireylerde terapötikdozun yaklaşık %85-95'i 24 saat içinde idrar ile atılır.
Doğrusallık ve doğrusal olmayan durum:
Reaktif parasetamol metabolitlerinin karaciğer hücre proteinlerine bağlanması, hepatoselüler hasara sebep olur. Terapötik dozlarda, bu metabolitler, glutatyon tarafından bağlanır venontoksik konjugatlar oluştururlar. Ancak masif doz aşımı halinde, karaciğerin (glutatyonoluşumunu kolaylaştıran ve teşvik eden) SH-donörleri deposu tükenir; ilacın toksikmetabolitleri karaciğerde birikir ve karaciğer hücre nekrozu gelişir ve bu da karaciğerfonksiyonunda bozulmaya ve giderek hepatik komaya kadar ilerler.
Pozolojiye uygun kullanıldığında farmakokinetiği doğrusaldır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Renal yetmezlikte farmakokinetik:
2-8 saatler arasında ortalama plazma yarılanma ömrü normal ve böbrek yetmezliği olan hastalarda aynıdır, fakat 8-24 saatler arasında böbrekyetmezliğinde eliminasyon hızı azalır. Kronik renal yetmezlikte glukuronid ve sülfatkonjugatlarında belirgin birikme olur. Ana bileşiğin kısıtlı rejenerasyonuyla kronik böbrekyetmezliği olan hastalarda biriken parasetamol konjugatlarında bir miktar ekstra eliminasyonoluşabilir. Kronik böbrek yetmezliğinde parasetamol doz aralıklarını uzatmak tavsiye edilir.Hemodiyalizde parasetamol plazma düzeyleri azalabileceğinden terapötik kan düzeylerinikorumak için ilave parasetamol dozları gerekebilir.
Hepatik yetmezlikte farmakokinetik:
Hafif karaciğer hastalığı olan hastalardaki ortalama plazma yarılanma ömrü normal bireylerdekine benzerdir, fakat ciddi karaciğer yetmezliğindeönemli derecede uzar (yaklaşık %75). Bununla beraber, yarılanma ömrünün uzamasının klinikönemi açık değildir; çünkü karaciğer hastalığı olan hastalarda ilaç birikmesi ve hepatoksisiteolduğu kanıtlanmamış ve glutatyon konjugasyonu azalmamıştır. Kronik stabil karaciğerhastalığı olan 20 hastaya 13 gün günde 4 g parasetamol verilmesi karaciğer fonksiyonundabozulmaya yol açmamıştır. Hafif karaciğer hastalığında önerilen dozlarda alındığındaparasetamolün zararlı olduğu kanıtlanmamıştır. Bununla beraber, şiddetli karaciğerhastalığında, plazma parasetamol yarılanma ömrü önemli derecede uzamıştır.
Yaşlılarda farmakokinetik:
Genç ve yaşlı sağlıklı denekler arasında farmakokinetik parametrelerde gözlenen farklılıkların klinik olarak önemli olduğu düşünülmemektedir.Bununla beraber serum parasetamol yarılanma ömrünün belirgin derecede arttığını (yaklaşık%84) ve parasetamol klerensinin zayıf, hareketsiz ve yaşlı hastalarda sağlıklı genç kişilerenazaran azaldığını (yaklaşık %47) düşündüren kanıtlar vardır.
16 / 21
Çocuklarda farmakokinetik:
Çalışmalar 0-2 gün arasındaki yeni doğanlarda ve 3-10 yaş arasındaki çocuklarda parasetamol majör metabolitinin parasetamol sülfat olduğunugöstermiştir. Yetişkinlerdeki ve 12 yaş ve üzeri çocuklardaki veriler, majör metabolitinglukoronid konjugatı olduğunu göstermiştir. Bununla beraber, parasetamolün geneleliminasyon hızında veya idrara geçen toplam ilaç miktarında yaşa ilişkin önemli farklılıklaryoktur.
Klorfeniramin maleat
Emilim:
Klorfeniramin, mide-bağırsak kanalından nispeten yavaş emilir. Oral uygulama sonrası en yüksek plazma konsantrasyonlarına 2,5-6 saat içinde erişilir.
Biyoyararlanımı %25-50 oranındadır.
Dağılım:
Dolaşımda bulunan klorfeniraminin %70'i proteinlere bağlı haldedir.
Klorfeniramin vücutta, santral sinir sistemi de dahil olmak üzere, geniş oranda dağılır.
Biyotransformasyon ve eliminasyon:
Karaciğerde belirgin oranda ilk-geçiş metabolizmasına uğrar. Klorfeniraminin farmakokinetiğinde belirgin bireysel farklılıklar bulunmaktadır; yarı ömrü 2-43 saat arasındabildirilmiştir. Klorfeniramin yüksek oranda metabolize edilir. Metabolitleri desmetil vedidesmetil klorfeniramindir. Değişmeyen ilaç ve metabolitleri başlıca idrar yoluyla atılır.
Oksolamin sitrat
Emilim
:
Ağız yoluyla verildiğinde absorpsiyondan sonra antitüssif etkisini 1 saat içinde gösterir ve bu etki 3-4 saat sürer.
Dağılım
:
Oral yolla verildiğinde absorpsiyondan sonra vücut dokularına dağılır. Özellikle bronş mukozasına nüfuz ederek afferent sinir uçlarında anestezi oluşur ve impuls iletimini azaltır.
Biyotransformasyon
:
Hidrolitik ayrışımla dietilamin ve nötral bir türeve metabolize olur. İlacın bir kısmı değişmemiş molekül olarak vücuttan atılır.
Eliminasyon
:
İdrarla vücuttan atılan ilacın % 10'u değişmemiş molekül şeklindedir, % 0,6'sı ise nötral türevler ve hidrolizle oluşan dietilamin şeklindedir.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
Veri bulunmamaktadır.
17 / 21
Psödoefedrin hidroklorür
Emilim:
Psödoefedrin, oral uygulama sonrasında herhangi bir presistemik metabolizma olmadan, gastrointestinal kanaldan hızlıca ve tamamen emilir. Sağlıklı yetişkin gönüllülerde, 60 mgpsödoefedrinin verilmesi yaklaşık 1,5 saat sonra (Tmaks) yaklaşık 180 ng/ml'lik bir dorukplazma konsantrasyonu (Cmaks) yaratmıştır.
Dağılım:
Psödoefedrinin görünen dağılım hacmi (Vd/F) yaklaşık 2,8 l/kg'dır.
Biyotransformasyon:
Psödoefedrinin plazma yarılanma ömrü (t1/2) yaklaşık 5,5 saattir. Erkeklerde psödoefedrin çok az metabolize olur, yaklaşık %90'ı değişmeden idrarla atılır. Yaklaşık %1'i karaciğerdemetabolize olur, N-demetilasyon ile norpsödoefedrine dönüşür.
Eliminasyon:
Psödoefedrin ve metaboliti idrar ile atılır; dozun % 55 ile % 90'ı herhangi bir değişikliğe uğramadan atılır. Psödoefedrinin görünen total vücut klerensi (Cl/F) 7,5 ml/dak/kg'dır. Sabiteliminasyon hızı yaklaşık 0,13sa-1'dir. İdrar asitlendiğinde psödoefedrinin idrar ile dışarıatılma hızı artar. Bunun tersine, idrar pH'si arttıkça, idrar ile dışarı atılma hızı azalır.
Böbrek yetmezliği psödoefedrinin plazma düzeylerini artıracaktır.
Zayıf bir temelde, böbrekten atılım düzeyi idrarın pH'sine bağlıdır. Düşük idrar pH'sine, tübüler geri emilim minimaldir ve idrar akış hızı ilacın klerensini etkilemez.
Yüksek pH'de (>7,0), psödoefedrin yaygın şekilde renal tübülde geri emilir ve renal klerens idrar akış hızına bağlıdır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek yetmezliği:
Böbrek yetmezliği artmış plazma düzeylerine yol açar.
Psödoefedrin ile böbrek yetmezliğinde yapılmış spesifik çalışma yoktur. Ancak çeşitli derecelerde böbrek yetmezliği olan hastalarda 60 mg psödoefedrin + 8 mg akrivastinkapsüllerinin tek doz uygulamasını takiben orta şiddetli ve şiddetli böbrek yetmezliği olanhastalarda sağlıklı gönüllülere nazaran psödoefedrin Cmax değeri 1.5 misli artmıştır. Tmaxdeğeri böbrek hastalarında değişmemiştir. Yarılanma ömrü, sağlıklı gönüllülere nazaran hafifve şiddetli böbrek yetmezliğinde sırasıyla 3-12 misli artmıştır.
Karaciğer yetmezliği:
Hepatik yetmezliği olan hastalarda psödoefedrin ile yapılmış hiçbir spesifik çalışma yoktur.
Yaşlı hastalarda:
Yaşlı hastalarda 60 mg psödoefedrin + 8 mg akrivastin uygulanmasını takiben psödoefedrin için görülen t1/2 sağlıklı gönüllülerdekinin 1,4 katı olmuştur. Görünen Cl/F sağlıklı
18 / 21
gönüllülerdekinin 0,8 katı olmuştur ve Vd/F değişmemiştir. Psödoefedrin ile yaşlılarda yapılmış spesifik bir çalışma yoktur.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileriParasetamol
Akut Toksisite:
Parasetamol yetişkin sıçanlara ve kobaylara oral yoldan verildikten sonra hafif toksik olduğu saptanmıştır. Farelerde ve yenidoğan sıçanlarda önemli oranda daha fazla toksik olmasınınsebebi ise, muhtemelen, farelerde maddenin farklı bir metabolizmasının bulunması veyenidoğan sıçanlarda hepatik enzim sisteminin olgunlaşmamış olmasıdır.
Köpeklere ve kedilere daha yüksek dozlarda verildiğinde kusmaya sebep olmuştur; bu nedenle bu hayvan cinslerinde oral LD50 değeri saptanamamıştır.
Kronik Toksisite:
Toksik dozların verilmesinin ardından deney hayvanlarında yavaş kilo artışı, diürez, asidüri ve dehidratasyon ile enfeksiyonlara karşı duyarlılık artışı gibi etkiler gözlenmiştir. Otopsisırasında, abdominal organlarda kan akımı artışı, intestinal mukoza iritasyonu gözlenmiştir.
Mutajenik ve Tümörojenik Potansiyeli:
Sıçanlarda, hepatotoksik doz düzeyinde potansiyel bir genotoksisite gözlenmiş ve bu bulgu doğrudan bir DNA hasarı olarak değil, hepatotoksisite/miyelotoksisitenin dolaylı bir sonucuolarak açıklanmıştır. Dolayısıyla, bir eşik doz varsayılabilir.
Diyeti 6.000 ppm'e kadar olan erkek sıçanlarda yapılan 2 yıllık bir çalışmada parasetamolün karsinojenik aktivitesine ilişkin herhangi bir bulgu bildirilmemiştir. Mononükleer hücrelösemisi insidansının artmasından dolayı dişi sıçanlarda bazı karsinojenik aktivite bulgularısöz konusudur. Diyeti 6.000 ppm kadar olan farelerde yapılan 2 yıllık bir çalışmada iseparasetamolün karsinojenik aktivitesini gösteren herhangi bir bulgu saptanmamıştır.
Üreme Toksisitesi:
İnsanlarda kapsamlı kullanımdan sonra embriyotoksik veya teratojenik riskte bir artış gözlenmemiştir. Parasetamol hamilelik dönemlerinde de sıklıkla alınmakta olup, gerekhamileliğin seyri gerekse doğmamış çocuk üzerinde herhangi bir olumsuz etki görülmemiştir.Hayvanlarda yapılan kronik toksisite araştırmalarında parasetamolün testiküler atrofiye nedenolduğu ve spermatogenezi inhibe ettiği bildirilmiştir.
Oksolamin sitrat
19 / 21
Çeşitli hayvan türleri üzerinde yapılan toksikolojik çalışmalar, oksolaminin iyi tolere edildiğini; teratojenik veya mutajenik etkiler oluşturmadığını göstermiştir. Test edilen çeşitlihayvan türlerinde oral LD 50 değerleri, 650-2500 mg/kg arasındadır.
Klorfeniramin maleat
Yeterli klinik öncesi deneyim bulunmamaktadır.
Psödoefedrin hidroklorür
Bakteri ve memelilere yapılan
in vivoin vitro
tahlillerinde psödoefedrinin genotoksik olmadığı saptanmıştır.
Psödoefedrinin karsinojenik potansiyeli olup olmadığı hakkında yeterli bilgi yoktur. Psödoefedrin, sıçanlarda 432 mg/kg/gün oral doza veya tavşanlarda 200 mg/kg/gün oral dozakadar teratojenik etki göstermemiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Laktoz monohidrat (sığır sütü kaynaklı)
Kroskarmeloz sodyum Hidroksipropil selüloz (E463)
Magnezyum stearat (E572)
Hidroksipropil metil selüloz (E464)
Polietilen glikol Polisorbat
Titanyum dioksit (E171)
6.2. Geçimsizlikler
Bilinen bir geçimsizliği bulunmamaktadır.
6.3. Raf ömrü
24 ay.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
Alüminyum folyo / Opak PVC blisterde 20 tablet içeren karton kutularda.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
20 / 21
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliklerine uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Ad: Biofarma İlaç San.ve Tic. A.Ş.
Adres : Akpınar Mah. Osmangazi Cad. No:156 Sancaktepe / İstanbulTelefon:(0216) 398 10 63
Faks: (0216) 398 10 20
8. RUHSAT NUMARASI
202/37
9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 02.04.2003 Ruhsat yenileme tarihi: 24.03.2010
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
21 / 21