KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
ATOPRAN 20 mg film tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her bir film tablet 20 mg sitaloprama eşdeğer 24,99 mg sitalopram hidrobromür içerir.
Yardımcı maddeler:
Laktoz monohidrat (inek sütü kaynaklı) 51,51 mg
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film Tablet
Beyaz renkte, film kaplı, oval, bir yüzü çentikli, bikonveks tablet.
Tabletler eşit iki parçaya bölünebilir.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
Depresyon tedavisi ve relaps/rekürenslerin önlenmesi,
Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu,
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavilerinde kullanılır.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Tedavi süresi
Antidepresan etki genelde 2-4 hafta içinde görülür. Antidepresanlarla tedavi semptomatik olduğundan, iyileşmeden sonra relapsları engellemek için genellikle 6 ay gibi uygun bir süreboyunca tedavi devam ettirilmelidir. Tekrarlayıcı (ünipolar) depresyonu olan hastalarda yenikrizlerin önlenmesi için, idame tedavisine birkaç yıl devam edilmelidir.
Panik bozukluğu tedavisi amacı ile kullanıldığında ATOPRAN, yaklaşık 3 ay sonra maksimum etki gösterir ve tedaviye devam edildiği sürece cevap korunur.
OKB tedavisinde etkinin başlaması 2-4 hafta olup, iyileşme zaman içinde görülür.
1/18
Selektif Seretonin Gerialım İnhibitörü (SSRI) tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Tedavinin aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır. Yoksunluk reaksiyonu riskini azaltmak için sitalopram ile tedaviye son verileceği zaman doz, en az 1-2 haftalık süre içinde kademeliolarak azaltılmalıdır (bkz. bölüm 4.4 ve 4.8). Dozun azaltılması veya tedavinin kesilmesinitakiben tolere edilemeyen semptomlar meydana gelirse, önceden reçete edilen doza devamedilmesi düşünülebilir. Daha sonra doktor daha yavaş bir hızla dozu azaltmaya devamedebilir.
ErişkinlerDepresyon tedavisi
ATOPRAN oral yoldan tek doz olarak, günde 20 mg kullanılır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg'a yükseltilebilir.
Panik bozukluğu tedavisi
Günlük 20 mg'lık doza çıkmadan önce ilk hafta, günde 10 mg oral doz önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg'a yükseltilebilir.
OKB tedavisi
Başlangıç için önerilen günlük doz 20 mg'dır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg'a yükseltilebilir.
Uygulama şekli:
ATOPRAN günde tek doz olarak kullanılır. ATOPRAN besin alımından bağımsız olarak günün herhangi bir zamanında alınabilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Hafif veya orta böbrek bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez. Şiddetli böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klerensi <30 ml/dakika, bkz. bölüm 5.2) dikkatliolunması tavsiye edilir.
Karaciğer yetmezliği:
Hafif veya orta karaciğer bozukluğu olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevabagöre doz, günde en fazla 20 mg'a yükseltilebilir. Şiddetli karaciğer bozukluğu olan hastalardatedbirli olunması ve çok dikkatli doz titrasyonu yapılması tavsiye edilir(bkz. bölüm 5.2).
Pediyatrik popülasyon (18 yaş altı):
ATOPRAN, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır (bkz. bölüm 4.4).
Geriyatrik popülasyon (65 yaş üstü):
Yaşlı hastalarda doz, önerilen günlük dozun yarısına düşürülmelidir (ör. günlük 10-20 mg). Yaşlı hastalar için önerilen doz günde en fazla 20 mg'dır.
2/18
CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizörler
CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizör olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Bireysel hasta cevabına göre dozgünde en fazla 20 mg'a yükseltilebilir (bkz. bölüm 5.2).
4.3 Kontrendikasyonlar
Etkin madde veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir (bkz. bölüm 6.1).
Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI)
Sitalopram, günde 10 mg üzeri selejilinin de dahil olduğu bir MAOI ile beraber kullanılmamalıdır. Geri dönüşümsüz bir MAOI ile tedaviye son verildikten 14 gün sonrasınakadar veya geri dönüşümlü bir MAOI ile tedaviye son verildikten sonra bu ilacın kullanmatalimatında belirtilen zaman sonuna kadar sitalopram verilmemelidir. MAOI'ler ile tedaviye,sitalopram tedavisine son verildikten 7 gün sonra başlanabilir(bkz. bölüm 4.5).
Kan basıncının yakından gözlenmesi ve izlenmesi için yeterli imkanın olmadığı durumlarda, sitalopramın linezolid ile birlikte kullanılması kontrendikedir.
Pimozid ile birlikte kullanılması kontrendikedir (bkz. bölüm 4.5).
Sitalopram, bilinen uzamış QT aralığı veya konjenital uzamış QT sendromu olan hastalarda kontrendikedir.
Sitalopramın QT aralığını uzattığı bilinen diğer tıbbi ürünler ile kullanımı kontrendikedir (bkz. bölüm 4.5).
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Yaşlı hastalarda ve karaciğer veya böbrek yetmezliği olan hastalarda tedavi için bakınız bölüm 4.2.
Antidepresan ilaçların özellikle çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bunedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya dakesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibibeklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerekailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesi gereklidir.
Çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanlarda kullanımı
Antidepresanlar, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır. Klinik çalışmalarda antidepresanlar ile tedavi edilen çocuklar ve adolesanlar, plasebo iletedavi edilenlerle karşılaştırıldığında intiharla ilişkili davranışlar (intihar girişimi ve intihardüşünceleri) ve düşmanlık (çoğunlukla saldırganlık, zıtlaşma davranışı ve sinirlilik) daha sık
3/18
gözlenmiştir. Klinik bir gereksinime dayanarak yine de tedavi etme kararı alınırsa, hasta intihar semptomlarının ortaya çıkmasına karşı dikkatle izlenmelidir.
Bununla beraber, çocuklar ve adolesanların büyüme, olgunlaşma ve kognitif ve davranışsal gelişimlerine ilişkin uzun süreli güvenlilik verileri yeterli değildir.
Paradoksal anksiyete
Panik bozukluğu olan bazı hastalar, antidepresan tedavisinin başında artan anksiyete semptomları yaşayabilir. Bu paradoksal reaksiyon, tedaviye başlanmasından itibaren ilk ikihafta içinde çoğunlukla hafifler. Olası paradoksal anksiyojenik etkileri azaltmak için düşükbaşlangıç dozu önerilir (bkz. bölüm 4.2).
Hiponatremi
Muhtemelen uygunsuz antidiüretik hormon salgısı sebebiyle, SSRI kullanımı ile beraber nadir görülen bir yan etki olarak hiponatremi bildirilmiştir ve genellikle tedavininsonlandırılmasıyla geri dönüşümlüdür. Özellikle yaşlı kadın hastalarda risk daha yüksektir.
İntihar/intihar düşüncesi veya klinik kötüleşme
Depresyon, intihar düşüncesi, kendine zarar verme ve intihar (intiharla ilişkili olaylar) riskinde artış ile kendini gösterir. Bu risk, anlamlı bir remisyon oluşuncaya kadar devametmektedir. Tedavinin ilk birkaç haftası veya daha fazla sürede bir gelişme oluşamayabileceğiiçin hastalar, bir gelişme oluşuncaya kadar yakından izlenmelidir. Genel klinik tecrübeye göreiyileşmenin erken evrelerinde intihar riski artabilir.
Sitalopramın reçetelendirildiği diğer psikiyatrik durumlar da intiharla ilişkili olayların riskinde bir artış ile ilişkilendirilebilir. İlave olarak bu durumlar majör depresif bozukluklarile eş zamanlı olabilir. Bundan dolayı majör depresif bozukluğu olan hastalar tedavi edilirkenuygulanan önlemlerin aynısı diğer psikiyatik bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken deuygulanmalıdır.
İntiharla ilişkili olaylar geçmişi olan hastalar veya tedavi başlangıcından önce anlamlı derecede intihar düşüncesi sergileyen kişilerde intihar düşüncesi veya intihar girişimi riskinindaha fazla olduğu bilinmektedir. Bu kişiler tedavi sırasında dikkatle izlenmelidir.
Psikiyatrik bozukluğu olan yetişkin hastalarda, antidepresanlara ilişkin yapılan, plasebo kontrollü bir meta-analiz çalışması, 25 yaşın altındaki hastalarda intihar davranışı riskinin,plasebo ile karşılaştırıldığında, antidepresan alanlarda arttığını göstermiştir.
Hastalar yakından izlenmelidir ve bilhassa yüksek risk taşıyan hastalara, özellikle tedavinin erken evrelerinde ve doz değişikliklerini izleyen dönemlerde eşlik edilmelidir. Hastalar (vehastaya bakım verenler), herhangi bir klinik kötüleşme, intihar davranışı veya düşüncesi vedavranışlarda olağan dışı değişiklikler ortaya çıkması olasılığına karşı hastanın izlenmesigerektiği konusunda ve bu semptomlar ortaya çıktığında hemen bir doktora başvurmasıgerektiği konusunda uyarılmalıdır.
Akatizi/psikomotor huzursuzluk
SSRI/SNRI (Serotonin-noradrenalin geri alım inhibitörü) kullanımı, akatizi gelişimi (subjektif olarak hoş olmayan veya sıkıntılı huzursuzluk ile karakterize ve çoğu kez oturamama veya
4/18
hareketsiz duramama ile karakterize) ile ilişkilendirilmiştir. Bu durum çoğunlukla tedavinin ilk birkaç haftası içinde oluşmaktadır. Bu semptomların geliştiği hastalarda, dozun artırılmasızararlı olabilir.
Mani
Manik-depresif hastalarda, manik faza doğru değişim görülebilir. Hasta manik faza girerse sitalopram tedavisi sonlandırılmalıdır.
Nöbetler
Antidepresan ilaçlarda nöbetler potansiyel risktir. Nöbet gelişen her hastada sitalopram tedavisi bırakılmalıdır. Stabil olmayan epilepsi hastalarında sitalopram kullanımındankaçınılmalıdır ve kontrollü epilepsi hastaları dikkatle izlenmelidir. Nöbet sıklığında artışolursa sitalopram tedavisi kesilmelidir.
Diyabet
Diyabeti olan hastalarda bir SSRI ile tedavi, glisemik kontrolü değiştirebilir. İnsülin ve/veya oral hipoglisemik dozunun ayarlanması gerekebilir.
Serotonin sendromu
SSRI tedavisi gören hastalarda nadiren serotonin sendromu bildirilmiştir. Ajitasyon, tremor, miyokloni ve hipertermi gibi semptomların birlikte oluşumu bu durumun gelişimine işaretedebilir. Sitalopram ile tedavi derhal sonlandırılmalı ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır.
Serotonerjik ilaçlar
Sitalopram, sumatriptan veya diğer triptanlar, tramadol, oksitriptan ve triptofan gibi serotonerjik etkileri olan ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.
Kanama
SSRI'lar ile tedavide deri kanama zamanı ve/veya ekimoz, jinekolojik kanamalar, gastrointestinal kanamalar ve diğer deri ve mukoza kanamaları gibi kanama anomalileribildirilmiştir (bkz. bölüm 4.8). SSRI'larla tedavi edilen yaşlı hastalarda gastrointestinalkanama riski artabilir. SSRI kullanan hastalarda, özellikle trombosit fonksiyonunu etkilediğibilinen etkin maddeler veya kanama riskini artırabilen diğer etkin maddeler ile birliktekullanımda ve ayrıca kanama bozukluğu geçmişi olan hastalarda dikkatli olunması tavsiyeedilir (bkz. bölüm 4.5).
Glokom
Diğer SSRI'larla olduğu gibi, sitalopram midriyazise neden olabileceği için dar açılı glokomu olan veya glokom hikayesi olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
EKT (Elektrokonvülsif terapi)
SSRI'ların ve EKT'nin eşzamanlı uygulanması konusunda kısıtlı klinik tecrübe olduğu için dikkatli olunmalıdır.
5/18
St. John's Wort
Sitalopram ve St. John's Wort (Hypericum perforatum) içeren bitkisel preparatların birlikte kullanımında yan etkiler daha yaygın olabilir. Bu nedenle, sitalopram ve St. John's Wortpreparatları birlikte kullanılmamalıdır (bkz. bölüm 4.5).
SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Tedavi sonlandırıldığında, özellikle aniden kesildiğinde yoksunluk semptomları yaygındır (bkz. bölüm 4.8). Sitalopram ile yürütülen bir rekürans önleme çalışmasında aktif tedavininkesilmesinden sonraki yan etkiler, sitaloprama devam eden hastaların %20'sine karşıtedavinin kesildiği hastaların %40'ında görülmüştür.
Yoksunluk semptomlarının riski, tedavi süresi ve dozu ile doz azaltma hızını içeren birkaç faktöre bağlı olabilir. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları(imsomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor,konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik, irritabilite vegörme bozuklukları en yaygın olarak bildirilen reaksiyonlardır. Bu semptomlar genelliklehafif ve orta şiddettedir fakat bazı hastalarda şiddetli olabilirler.
Çoğu zaman tedavi kesildikten sonraki ilk birkaç gün içinde ortaya çıkarlar fakat nadiren, istemeden doz atlamış olan hastalarda da bu tür semptomların görüldüğü bildirilmiştir. Busemptomlar genellikle kişiye özgüdür ve çoğu zaman iki hafta içinde çözümlenmesinerağmen bazı bireylerde bu süre uzayabilir (2-3 ay veya daha uzun). Bu nedenle, tedavikesileceği zaman sitalopram, hastanın ihtiyaçlarına göre birkaç hafta veya aylık süredekademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. bölüm 4.2 SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülenyoksunluk semptomları).
Psikoz
Depresif episodları olan psikotik hastalarda tedavisi, psikotik semptomları artırabilir.
QT aralığı uzaması
Sitalopramın doza bağlı olarak QT aralığında uzamaya neden olduğu bulunmuştur. Pazarlama sonrası dönemde ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QTuzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması ve Torsades dePointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. bölüm 4.3, 4.5, 4.8,4.9 ve 5.1).
Belirgin bradikardisi olan hastalarda veya yakın zamanda akut miyokart enfarktüs geçirmiş veya kompanse olmayan kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunması önerilir.
Hipokalemi veya hipomagnezemi gibi elektrolit bozuklukları malign aritmi riskini artırır. Sitalopram ile tedaviye başlamadan önce bunların düzeltilmesi gereklidir.
Stabil kardiyak hastalığı olan hastalar tedavi ediliyorsa, tedaviye başlamadan önce elektrokardiyografi (EKG) ile değerlendirilmesi düşünülmelidir.
Eğer sitalopram ile tedavi sırasında kardiyak aritmi oluşursa, tedavi sonlandırılmalıdır ve EKG uygulanmalıdır.
6/18
ATOPRAN laktoz monohidrat içerdiğinden dolayı, nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacıkullanmamaları gerekir.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Farmakodinamik etkileşimler
Farmakodinamik seviyede; sitalopramın moklobemid ve buspiron ile birlikte kullanımı sonucu birkaç serotonin sendromu vakası görülmüştür.
Kontrendike kombinasyonlarMAO inhibitörleri
Sitalopram ve MAO inhibitörlerinin eş zamanlı kullanımı, serotonin sendromu dahil, ciddi istenmeyen etkilerle sonuçlanabilir (bkz. bölüm 4.3). SSRI ile birlikte, geri dönüşümsüz birMAOI olan selejilin ve geri dönüşümlü MAOI olan linezolid ve moklobemid de dahil olmaküzere bir MAOI alan ve SSRI tedavisini yeni bırakıp MAOI tedavisine başlamış hastalardaciddi ve bazen ölümcül reaksiyonlar rapor edilmiştir. Bazı vakalarda serotonin sendromunabenzer özelliklere rastlanmıştır. Bir etkin maddenin bir MAOI ile etkileşim semptomları;hipertermi, rijidite, miyokloni, yaşamsal göstergelerde olası ani değişiklikler ile otonomikinstabilite, konfüzyon, irritabilite ve koma ve deliryuma kadar ilerleyen aşırı ajitasyonukapsayan mental durum değişiklikleridir (bkz. bölüm 4.3).
Pimozid
Çalışmanın başından itibaren sürekli olmamasına karşın, 11 gün boyunca günde 40 mg rasemik sitalopram ile tedavi edilenlere 2 mg tek doz pimozidin beraber uygulanması,pimozidin EAA ve Cmaks değerlerinde artışa yol açmıştır.
Uzun QTsendromuna neden olan diğer ilaçlarla birlikte kullanım:
Pimozid ve sitalopramın beraber kullanımı QTc aralığında yaklaşık olarak 10 msn'lik ortalama bir artış ile sonuçlanmıştır. Pimozidin düşük dozunda elde edilen etkileşim nedeniylesitalopram ve pimozidin beraber kullanımı kontrendikedir.
Kullanımında önlem gerektiren kombinasyonlar
Selejilin (selektif MAO-B inhibitörü)
Sitalopram (günde 20 mg) ve selejilinin (günde 10 mg) (selektif bir MAO-B inhibitörü) eş zamanlı uygulandığı bir farmakokinetik/farmakodinamik etkileşim çalışmasında, klinik olarakbelirgin etkileşimler gözlenmemiştir. Sitalopram ve günde 10 mg'dan yüksek dozlardaselejilinin eş zamanlı kullanımı kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).
Serotonerjik tıbbi ürünler
SSRI, SNRI 5-hidroksitriptamin reseptör agonisti ilaçlar
Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörü (SSRI), Selektif Serotonin/Norepinefrin Geri Alım İnhibitörü (SNRI) grubu ilaçların, migren baş ağrısı olanlarda, 5-Hidroksitriptamin reseptöragonisti ile birlikte kullanımı serotonerjik sendroma neden olabilir.
7/18
Lityum ve triptofan
Sitalopramın lityumla beraber verildiği klinik çalışmalarda farmakodinamik etkileşimlere rastlanmamıştır. Ancak, SSRI'lar lityum veya triptofan ile beraber verildiğinde etki artışınadair raporlar mevcuttur, bu sebeple, sitalopramın bu ilaçlarla beraber kullanımında dikkatedilmelidir. Lityum seviyelerinin rutin izlenmesine her zamanki gibi devam edilmelidir.
Serotonerjik ilaç (ör: tramadol, sumatriptan) ile beraber alınması, 5-HT'ye bağlı etkilerin artışına yol açabilir. Daha fazla bilgi edilinene kadar, sitalopram ve sumatriptan ve diğertriptanlar gibi 5-HT agonistlerinin eş zamanlı kullanımı önerilmez (bkz. bölüm 4.4).
St. John's Wort
SSRI'lar ile St. John's Wort (hypericum perforatum) arasında istenmeyen etkilerin artışı ile sonuçlanabilecek dinamik etkileşmeler olabilir (bkz. bölüm 4.4). Farmakokinetik etkileşimleraraştırılmamıştır.
Kanama
Antikoagülanlar, non-steroid antienflamatuvar ilaçlar (NSAİİ), asetil salisilik asit, dipiridamol ve tiklopidin gibi platelet fonksiyonunu etkileyen tıbbi ürünler veya kanama riskini artırabilendiğer ilaçlar (ör: atipik antipsikotikler, fenotiyazinler, trisiklik antidepresanlar) ile aynı andatedavi edilen hastalarda dikkat gerekmektedir (bkz. bölüm 4.4).
Elektrokonvülzif tedavi (EKT)
Elektrokonvülzif tedavi ile sitalopramın kombine kullanımının risk veya yararlarını ortaya koyan klinik çalışma mevcut değildir (bkz. bölüm 4.4).
Alkol
Sitalopram ve alkol arasında herhangi bir farmakodinamik veya farmakokinetik etkileşim gösterilmemiştir. Ancak, sitalopram ve alkolün birlikte kullanılması önerilmez.
Nöbet eşiğini düşüren tıbbi ürünler
SSRI'lar nöbet eşiğini düşürebilirler. Nöbet eşiğini düşürme etkisi olan ilaçlar (ör: antidepresanlar [trisiklikler, SSRI'lar], nöroleptikler [fenotiyazinler, tiyoksantenler vebutirofenonlar]), meflokin, bupropiyon ve tramadol) ile eş zamanlı kullanımda dikkatliolunması önerilir.
QT aralığı uzaması
Sitalopram ve QT aralığını uzatan diğer tıbbi ürünler arasında farmakokinetik ve farmakodinamik çalışmalar yapılmamıştır. Sitalopram ve bu ilaçların ilave etkileridışlanamamaktadır. Bu nedenle, sitalopramın Sınıf IA ve III antiaritmikler, antipsikotikler (ör:fenotiyazin türevleri, pimozid, haloperidol), trisiklik antidepresanlar, bazı antimikrobiyalajanlar (ör: sparfloksasin, moksifloksasin, eritromisin IV, pentamidin, anti-sıtma ilaçlarıözellikle halofantrin), bazı antihistaminikler (astemizol, mizolastin) gibi QT aralığını uzatantıbbi ürünler ile eş zamanlı uygulanması kontrendikedir.
Farmakokinetik etkileşimler
Sitalopramın demetilsitaloprama biyotrasformasyonu; sitokrom P450 sistemi izozimleri olan CYP2C19 (yaklaşık %38), CYP3A4 (yaklaşık %31) ve CYP2D6 (yaklaşık %31) tarafından
8/18
gerçekleştirilir. Sitalopramın birden fazla CYP tarafından metabolize edilmesi gerçeği; biyotransformasyon inhibisyonunun, bir enzimin inhbisyonunun diğer biri tarafındandengelenebileceği olasılığından daha düşük olduğu anlamına gelmektedir. Bu nedenle,sitalopramın diğer ilaçlarla beraber alınmasının, farmakokinetik ilaç etkileşimleri oluşturmariski düşüktür.
Yiyecek
Sitalopramın absorpsiyonu ve diğer farmakokinetik özelliklerinin yiyeceklerden etkilendiğine dair bir bildirim olmamıştır.
Diğer ilaçların sitalopram _farmakokinetiği üzerine etkisi
Ketokonazol (potent CYP3A4 inhibitörü) ile beraber alınması sitalopramın farmakokinetiğini değiştirmemiştir. Lityum ve sitalopram ile yapılan farmakokinetik etkileşim çalışmasındaherhangi bir farmakokinetik etkileşime rastlanmamıştır. Simetidin (potent CYP2D6, 3A4 ve1A2 inhibitörü) sitalopramın ortalama kararlı durum seviyelerinde orta derecede artışa yolaçmıştır. Sitalopram, simetidin ile birlikte uygulandığında dikkatli olunması tavsiye edilir.Doz ayarlaması gerekebilir
Sitalopramın diğer ilaçlar üzerine etkileri
Sitalopramla metoprololün (bir CYP2D6 substratı) beraber alındığı bir farmakokinetik/ farmakodinamik etkileşim çalışması; metoprolol konsantrasyonlarında iki katı artış olduğunugöstermiştir ancak, metoprololün sağlıklı gönüllülerde kan basıncı ve kalp hızı üzerinde olanetkisinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlenmemiştir. Sitalopram ve metoprolol eşzamanlı uygulandığında dikkatli olunması tavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.Sitalopram ve demetilsitalopram; belirgin inhibitör etkisi olduğu bilinen diğer SSRI'larlakarşılaştırıldığında, CYP2C9, CYP2E1 ve CYP3A4'ün ihmal edilebilir ölçüde inhibitörleri vesadece CYP1A2, CYP2C19 ve CYP2D6'nın zayıf inhibitörleridir.
Levomepromazin, digoksin ve karbamazepin
Sitalopram, CYP1A2 substratları (klozapin ve teofilin), CYP2C9 (varfarin), CYP2C19 (imipramin ve mefenitoin), CYP2D6 (spartein, imipramin, amitriptilin, risperidon) veCYP3A4 (varfarin, karbamazepin (ve metaboliti karbamazepin epoksit) ile birlikteverildiğinde bir değişim gözlemlenmemiş veya klinik olarak önemli olmayan çok küçükdeğişiklikler görülmüştür.
Sitalopram ve levomepromazin veya digoksin arasında, sitalopramın P-glikoproteini indüklediği veya inhibe ettiğini gösteren herhangi bir etkileşim gözlenmemiştir.
Desipramin, imipramin
Bir farmakokinetik çalışmada, sitalopram ve imipramin seviyelerinde herhangi bir etki gösterilmezken, imipraminin primer metaboliti olan desipramin seviyelerinde artış olmuştur.Desipramin sitalopram ile kombine edildiğinde, desipraminin plazma konsantrasyonlarındaartış gözlenmiştir. Desipramin dozunun azaltılması gerekebilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.
9/18
Pediyatrik popülasyon:
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi C'dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
ATOPRAN ile tedavi sırasında kontrasepsiyon yöntemi kullanılmasına yönelik veriler yetersizdir. Doğum kontrol yöntemleri ile etkileşimine dair veriler yetersizdir.
Gebelik dönemi
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Gebe kadınlara ait yayımlanmış veriler (2500'den fazla maruziyet sonucu) herhangi bir malformatif feto-/neonatal toksisiteye işaret etmemektedir. Hamilelerde kullanımı hakkındaklinik tecrübe sınırlıdır. Ancak, çok açıkça gerekli olmadıkça ve risk/yarar değerlendirmesiçok dikkatli yapılmadan sitalopram gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Hamileliğin ileri evrelerinde (özellikle son üç ayında) sitalopram kullanımı devam ederse, yeni doğanlar gözlemlenmelidir. Hamilelik sırasında ilacın aniden kesilmesindenkaçınılmalıdır.
Hamileliğin ileri evrelerinde SSRI/SNRI kullanımı sonrası yeni doğanlarda şu etkiler oluşabilir: solunum güçlüğü, siyanoz, apne, nöbetler, sıcaklık dengesizliği, besleme güçlüğü,kusma, hipoglisemi, hipertoni, hipotoni, hiperrefleksi, tremor, sinirlilik, irritabilite, letarji,sürekli ağlama, uyuklama hali ve uyuma zorluğu. Bu semptomlar, serotonerjik etkilerdenveya kesilme semptomlarından dolayı olabilir. Örneklerin çoğunda komplikasyonlardoğumdan hemen sonra veya 24 saatten az bir süre içinde başlamaktadır.
Gebelik sırasında, özellikle ileri evrelerinde, SSRI kullanımına ilişkin epidemiyolojik veriler, yeni doğanda potansiyel dirençli pulmoner hipertansiyon riskinde artış olduğunu ortayakoymaktadır. Risk, 1000 gebelikten yaklaşık 5'inde gözlemlenmiştir. Genel popülasyonda,1000 gebelikten 1-2'sinde kalıcı pulmoner hipertansiyon vakası meydana gelmektedir.
Laktasyon dönemi
Sitalopram anne sütüne geçmektedir. Emmekte olan bebeğin, annenin günlük dozunun (mg/kg) yaklaşık %5'ini alacağı tahmin edilmektedir. Yeni doğanlarda herhangi bir etkigörülmemiştir veya minör etkiler görülmüştür. Ancak mevcut bilgi, çocuklardaki riskindeğerlendirilebilmesi için yetersizdir. ATOPRAN emzirme döneminde kullanılmamalıdır.
Üreme yeteneği / Fertilite
Hayvan verileri sitalopramın sperm kalitesini etkilediğini göstermiştir (bkz. Bölüm5.3). SSRI'lar ile olan insan vaka raporları sperm kalitesindeki etkilerin geri dönüşümlü olduğunugöstermiştir. İnsan fertilitesi üzerindeki etkisine ait veriler yetersizdir.
10/18
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Sitalopramın araç ve makine kullanma üzerinde hafif veya orta düzeyde etkisi bulunmaktadır. Psikoaktif tıbbi ürünler, acil durumlara tepki verme ve değerlendirme yetisini azaltabilirler.Hastalar bu etkiler hakkında bilgilendirilmeli ve araç veya makine kullanma yeteneklerininetkilenebileceği konusunda uyarılmalıdır.
4.8 İstenmeyen etkiler
Sitalopramla gözlemlenen advers etkiler genellikle hafif ve geçicidir. Tedavinin ilk veya ikinci haftalarında daha sık olarak görülürler ve ardından genellikle kaybolurlar. Adversetkiler “MedDRA Tercih Edilen Terim”e göre verilmiştir.
Şu reaksiyonlar için doz yanıt ilişkisi vardır: terleme artışı, ağız kuruluğu, uykusuzluk, uyuklama hali, ishal, bulantı ve yorgunluk.
Aşağıdaki tablo, çift-kör plasebo kontrollü çalışmalarda veya pazarlama sonrası dönemde hastaların %1'i ve %1'inden fazlasında görülen ve SSRI'lar ve/veya sitalopramlailişkilendirilen advers etkilerin yüzdesini göstermektedir.
Sıklıklar şu şekilde gruplandırılmaktadır: çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100, <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000, <1/100); seyrek (>1/10.000, <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000),bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
MedDRA Sistem Organ Sınıfı |
Sıklık |
Advers etki |
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
|
Bilinmiyor
|
Trombositopeni
|
Bağışıklık sistemi hastalıkları
|
Bilinmiyor
|
Hipersensitivite Anafilaktik reaksiyon
|
Endokrin hastalıkları
|
Bilinmiyor
|
Uygunsuz ADH salgısı
|
Metabolizma ve
beslenme
hastalıkları
|
Yaygın
|
İştah azalması, kilo azalması
|
Yaygın olmayan
|
İştah artışı, kilo artışı
|
Seyrek
|
Hiponatremi
|
Bilinmiyor
|
Hipokalemi
|
Psikiyatrik
hastalıklar
|
Yaygın
|
Ajitasyon, libido azalması, anksiyete, sinirlilik hali, konfüzyonel durum, orgazm anomalisi(kadın), anormal rüyalar
|
Yaygın olmayan
|
Agresyon, depersonalizasyon, halüsinasyon, mani
|
|
|
Bilinmiyor
|
Panik atak, bruksizm, huzursuzluk, intihar düşüncesi, intiharla ilişkili davranışlar1
|
|
Çok yaygın
|
Uyuklama hali, uykusuzluk
|
11/18
Sinir sistemi hastalıkları
|
Yaygın
|
Tremor, parestezi, baş dönmesi, dikkat bozukluğu
|
Yaygın olmayan
|
Senkop
|
Seyrek
|
Grand mal konvülsiyon, diskinezi, tat alma bozukluğu
|
Bilinmiyor
|
Konvülsiyon, serotonin sendromu, ekstrapiramidal bozukluk, akatizi, hareketbozukluğu
|
Göz hastalıkları
|
Yaygın olmayan
|
Midriyazis
|
Bilinmiyor
|
Görme bozukluğu
|
Kulak ve iç kulak hastalıkları
|
Yaygın
|
Çınlama
|
Kardiyak hastalıklar
|
Yaygın olmayan
|
Bradikardi, taşikardi
|
Bilinmiyor
|
Elektrokardiyogramda QT uzaması, Torsades de Pointes dahil ventriküler aritmi
|
Vasküler hastalıklar
|
Seyrek
|
Kanama
|
Bilinmiyor
|
Ortostatik hipotansiyon
|
Solunum, göğüs bozuklukları vemediastinalhastalıklar
|
Yaygın
|
Esneme
|
Bilinmiyor
|
Burun kanaması
|
Gastrointestinal
hastalıklar
|
Çok yaygın
|
Ağız kuruluğu, bulantı
|
Yaygın
|
İshal, kusma, kabızlık
|
Bilinmiyor
|
Gastrointestinal kanama (rektal kanama dahil)
|
Hepato-bilier
hastalıklar
|
Seyrek
|
Hepatit
|
Bilinmiyor
|
Anormal karaciğer fonksiyon testleri
|
Deri ve deri altı doku hastalıkları
|
Çok yaygın
|
Terleme artışı
|
Yaygın
|
Kaşıntı
|
Yaygın olmayan
|
Ürtiker, alopesi, kızarıklık, purpura, fotosensitivite
|
Bilinmiyor
|
Ekimoz, anjiyoödem
|
Kas-iskelet sistemi bozuklukları, bağdoku ve kemikhastalıkları
|
Yaygın
|
Miyalji, artralji
|
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
|
Yaygın olmayan
|
Üriner retansiyon
|
Üreme sistemi ve
|
Yaygın
|
İktidarsızlık, boşalma bozukluğu, boşalma eksikliği
|
Yaygın olmayan
|
Kadın: Menoraji
|
12/18
meme hastalıkları
|
Bilinmiyor
|
Galaktore Kadın: Metroraji Erkek:Priapizm
|
Genel bozukluklar
|
Yaygın
|
Yorgunluk
|
ve uygulama
|
Yaygın olmayan
|
Ödem
|
bölgesine ilişkin hastalıklar
|
Seyrek
|
Yüksek ateş
|
Hasta sayısı: Sitalopram/plasebo = 1346/545
^italopram tedavisi sırasında veya tedavinin sonlandırılmasının ardından erken dönemde, intihar düşüncesi ve intihar ile ilişkili davranışlara ilişkin vakalar bildirilmiştir (bkz. bölüm4.4).
Kemik kırılmaları
Esas olarak 50 yaş ve üzerindeki hastalarda yürütülen epidemijolojik çalışmalar, SSRI ve trisiklik antidepresan alan hastalarda kemik kırılması riskinde bir artış olduğunu göstermiştir.Bu riski oluşturan mekanizma bilinmemektedir.
QT aralığı uzaması
Pazarlama sonrası dönemde, ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması veTorsades de Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. bölüm4.3, 4.4, 4.5, 4.9 ve 5.1).
SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Sitalopram tedavisinin sonlandırılması, özellikle aniden kesilmesi yaygın olarak yoksunluk semptomlarına neden olur. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil), uykubozuklukları (insomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veyakusma, tremor, konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik,irritabilite ve görme bozuklukları en yaygın olarak bildirilen reaksiyonlardır. Bu semptomlargenellikle hafif ve orta şiddettedir ve kişiye özgüdür. Fakat bazı hastalarda şiddetli olabilirve/veya daha uzun sürebilirler. Bu nedenle, sitalopram tedavisi daha fazla gerekligörülmediğinde tedavinin kesilirken doz kademeli olarak azaltılmalıdır(bkz. bölüm 4.2 ve 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir
tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
13/18
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
Toksisite
Sitalopramın doz aşımı konusunda kapsamlı klinik veri sınırlıdır ve birçok vaka bildirimi diğer ilaçlar/alkol ile beraber kullanımındaki doz aşımlarını içermektedir. Sitalopramla tekbaşına doz aşımında ölüm vakaları bildirilmiştir fakat ölüm vakalarının çoğunluğu beraberkullanıldığı ilaçların doz aşımını içermektedir.
Semptomlar
Sitalopram doz aşımında şu semptomlar bildirilmiştir: konvülsiyon, taşikardi, uyuklama hali, QT aralığı uzaması, koma, kusma, tremor, hipotansiyon, kalp durması, bulantı, serotoninsendromu, ajitasyon, bradikardi, baş dönmesi, dal bloğu, QRS uzaması, hipertansiyon vemidriyazis, Torsades de Pointes, stupor, terleme, siyanoz, hiperventilasyon ve atriyal veventriküler aritmi.
Tedavi
Sitalopramın bilinen spesifik bir antidotu bulunmamaktadır. Tedavi, semptomatik ve destekleyici olmalıdır. Aktif kömür, sodyum sülfat gibi ozmotik olarak çalışan bir laksatif vemidenin boşaltılması dikkate alınmalıdır. Eğer bilinç bozukluğu varsa, hasta entübeedilmelidir. EKG ve yaşamsal belirtiler izlenmelidir.
Konjestif kalp yetmezliği/bradiaritmileri olan hastalarda, QT aralığını uzatan ilaçları eş zamanlı kullanan veya metabolizması etkilenmiş (ör: karaciğer bozukluğu olan) hastalardaaşırı doz durumunda EKG izlenmesi tavsiye edilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grubu: antidepresanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri.
ATC kodu: N06AB04
Etki mekanizması
Biyokimyasal çalışmalar ve davranış çalışmaları sitalopramın, serotonin (5-HT)-geri alımının potent bir inhibitörü olduğunu göstermiştir. Uzun dönem sitalopram tedavisi sonucu 5-HTgeri alım inhibisyonuna tolerans oluşmaz.
Sitalopram, noradrenalin (NA), dopamin (DA) ve gama aminobütirik asit (GABA) geri alımı üzerinde herhangi bir etkisi olmayan veya minimal etkisi olan çok selektif bir Serotonin GeriAlım İnhibitörü'dür (SSRI). Sitalopramın; 5-HT1A, 5-HT2, DA D1 ve D2 reseptörleri, alfap
alfa2-, Beta-adrenoreseptörleri, histamin H muskarinik kolinerjik, benzodiazepin ve opioid reseptörleri gibi bir dizi reseptöre afinitesi yoktur veya çok azdır.
Sitalopramın ana metabolitlerinin, potens ve selektivite oranları sitalopramdan daha düşük olmasına rağmen SSRI özelliğini taşırlar. Ancak, metabolitlerin selektivite oranları birçokyeni SSRI'nınkinden daha yüksektir. Metabolitler genel antidepresan etkisine katkıdabulunmazlar.
14/18
Farmakodinamik etkileri
Hızlı göz hareketi (REM) uykusunun önlenmesi, antidepresan aktivitenin göstergesi olarak kabul edilir. Sitalopram; trisiklik antidepresanlar, diğer SSRI'lar ve monoamin oksidaz(MAO) inhibitörleri gibi REM uykusunu önler ve derin yavaş dalga uykusunu artırır.
Sitalopram opioid reseptörlere bağlanmasa da, bilinen opioid analjeziklerin antinosiseptif etkisini kuvvetlendirir.
İnsanlarda sitalopram kognitif (entellektüel işlev) ve psikomotor performansı düşürmez. Tek başına veya alkolle beraber kullanılsa da, sedatif özellikleri yoktur veya çok azdır.
Gönüllü bireylerde yapılan tek doz çalışmasında, sitalopramın tükürük salgılamayı azaltmadığı görülmüştür. Sağlıklı gönüllülerde yapılan herhangi bir çalışmada, sitalopramınkardiyovasküler parametreler üzerinde belirgin etkisi görülmemiştir. Sitalopramın büyümehormonu serum seviyeleri üzerinde etkisi yoktur. Sitalopram, serotoninin proklaktin uyarıcıetkisine sekonder olarak, diğer SSRI'lar gibi, plazma prolaktin düzeylerini artırabilir. Ancakbunun klinik bir anlamlılığı görülmemiştir.
Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir çift-kör plasebo kontrollü EKG çalışmasında, QTc (Fridericia düzeltmesi) için başlangıçtan itibaren değişim günlük 20 mg dozda 7,5 ms (%90Cl 5,9-9,1) ve günlük 60 mg dozda 16,7 ms (%90 Cl 15-18,4) olmuştur (bkz. bölüm 4,3, 4,4,4,5, 4,8 ve 4,9).
5.2 Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
Emilim:
Emilim hemen hemen tamdır ve besin alımından bağımsızdır (Tmaks ortalama 3 saat). Oral biyoyararlanım yaklaşık %80'dir.
Dağılım:
Görünür dağılım hacmi (Vd) Beta yaklaşık 12-17 L/kg'dır. Sitalopram ve ana metabolitleri için plazma proteinine bağlanması %80'in altındadır.
Biyotransformasyon:
Sitalopram; aktif demetilsitalopram, didemetilsitalopram, sitalopram-N-oksit ve aktif olmayan bir deamine propiyonik asit türevine metabolize olur. Ana bileşikten daha zayıf olmalarınarağmen, tüm aktif metabolitler de SSRI'dır. Değişmeden kalan sitalopram plazmadaki baskınbileşiktir. Demetilsitalopram ve didemetilsitalopram konsantrasyonları genellikle, sitalopramkonsantrasyonunun sırasıyla %30-50 ve %5-10'udur. Sitalopramın demetilsitalopramabiyotrasformasyonu; CYP2C19 (yaklaşık %38), CYP3A4 (yaklaşık %31) ve CYP2D6(yaklaşık %31) tarafından gerçekleştirilir.
Eliminasyon:
Eliminasyon yarılanma ömrü (T1/2) yaklaşık 1/ gündür. Sistemik sitalopram plazma klerensi (Kls) yaklaşık 0,3-0,4 L/dakika ve oral plazma klerensi (Kloral) yaklaşık 0,4 L/dakikadır.
15/18
Sitalopramın önemli kısmı (%85) karaciğerden, geri kalan %15'i böbreklerden atılır; günlük dozun %12-23'ü değişmemiş sitalopram olarak idrarla atılır. Karaciğer (rezidüel) klerensiyaklaşık 0,3 L/dakika, böbrek klerensi yaklaşık 0,05-0,08 L/dakikadır.
Doğrusallık:
Kinetiği doğrusaldır. Kararlı durum plazma seviyelerine 1-2 haftada ulaşılır. 300 nmol/L'lik (165-405 nmol/L) ortalama konsantrasyonlara 40 mg'lik günlük dozla erişilmiştir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Yaşlı hastalar (65 yaş üstü)
Yaşlı hastalarda metabolizmanın hızının düşük olması sonucu, daha uzun yarılanma ömürleri (1,5-3,75 gün) ve düşük klerens değerleri (0,08-0,3 L/dakika) gözlenmiştir. Aynı dozla tedaviedilen yaşlı hastalarda kararlı durum plazma konsantrasyon değerleri daha genç hastalara göreyaklaşık iki kat daha fazladır.
Karaciğer yetmezliği
Karaciğer işlevi azalmış olan hastalarda sitalopram daha yavaş elimine edilir. Karaciğer işlevi normal olan hastalara göre, sitalopram yarılanma ömrü yaklaşık iki kat daha uzun ve belirlibir dozda sitalopram kararlı durum plazma konsantrasyonları yaklaşık iki kat daha fazladır.
Böbrek yetmezliği
Sitalopram; böbrek işlevi hafif ve orta derecede azalmış olan hastalarda daha yavaş elimine olur ancak bunun sitalopramın farmakokinetiği üzerine önemli bir etkisi yoktur. Böbrek işleviciddi derecede azalmış olan (kreatinin klerensi <30 ml/dakika) hastaların tedavisine ait bilgimevcut değildir (bkz. bölüm 4.2).
Polimorfizm
İn vivo5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
Akut toksisite :
Sitalopramın akut toksisitesi düşüktür.
Kronik toksisite :
Kronik toksisite çalışmalarında, sitalopramın terapötik kullanımına ilişkin, endişe arz edecek bir duruma rastlanmamıştır.
Üreme toksisitesi :
Üreme toksisite çalışmalarından (segment I; fertilite ve genel üreme performası, segment II; teratojenite ve segment III; peri-post natal çalışmalar) alınan verilere göre, sitalopramınhamilelik potansiyeli olan kadınlarda kullanımı hakkında özel dikkat göstermeye sebepyoktur.
16/18
Maternal toksisite oluşturan günlük 56 mg/kg dozlarda, sıçanlarda yapılan embriyotoksisite çalışmalarında, omurga ve gögüs kafesi kemiğinde, kemik anomalileri görülmüştür. Maternalplazma seviyesi, insanlardaki terapötik konsantrasyonun 2-3 katıdır. Sıçanlarda, sitalopram,fertilite, gebelik ve postnatal gelişim üzerinde etki yapmamış ancak yavruların doğumkilolarında azalma görülmüştür. Sitalopram ve metabolitleri, maternal plazma düzeyinin 1015 katı daha fazla fötal konsantrasyonlara erişir.
Hayvan verileri sitalopramın fertilite indeksinde ve gebelik indeksinde düşüşe, insanın maruz kaldığı dozların üzerindeki dozlarda anormal sperm ve implantasyon sayısında azalmayaneden olduğunu göstermiştir.
Mutajenik ve karsinojenik potansiyel :
Sitalopramın mutajenik veya karsinojenik etki potansiyeli yoktur.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1 Yardımcı maddelerin listesi
Laktoz monohidrat (inek sütü kaynaklı)
Mikrokristalin selüloz Mısır nişastasıPovidon K-30Krospovidon XLMagnezyum stearat
Film kaplama:
Titanyum dioksit
Polietilen glikol 400
Laktoz monohidrat (inek sütü kaynaklı)
Hipromelloz
6.2 Geçimsizlikler
Yeterli veri yoktur.
6.3 Raf ömrü
24 ay.
6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
Karton kutuda, 28 tablet içeren Al/PVC/PVDC blisterde, kullanma talimatı ile birlikte sunulmaktadır.
17/18
6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği'ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
BİLİM İLAÇ SAN. ve TİC. AŞ.
80670 Maslak-İSTANBUL
8. RUHSAT NUMARASI
210/65
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 27.02.2007 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
18/18