KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
İBUPROFEN-PF 800 mg/8 ml I.V. infüzyonluk çözelti Steril
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her flakon 800 mg ibuprofen içeren 8 ml çözelti içerir.
Yardımcı maddeler:
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
İnfüzyonluk çözelti içeren flakon.
Her flakon; renksiz, berrak, pH'sı 7,00 - 7,80 olan, steril çözelti içerir.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
İBUPROFEN-PF,
- Hafif ve orta dereceli ağrı tedavisinde
- Opioid analjeziklerle beraber orta ve ileri dereceli ağrı tedavisinde
- Ateş tedavisinde kullanılır.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
İBUPROFEN-PF en kısa sürede en düşük etkili dozda kullanılmalıdır. Başlangıç tedavisine cevap alındıktan sonra, doz ve sıklık hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre ayarlanmalıdır.Toplam günlük doz 3200 mg'ı geçmemelidir.
Böbreklerdeki yan etki riskini azaltmak için, İBUPROFEN-PF uygulamadan önce hastaların yeteri kadar hidrate olması sağlanmalıdır.
Ağrı tedavisinde:
Gereksinime göre, 6 saatte bir 400 mg ila 800 mg arasındaki dozlarda uygulanmalıdır. İnfüzyon süresi minimum 30 dakika olmalıdır.
Ateş tedavisinde:
400 mg'lık uygulamayı takiben, gereksinime göre her 4-6 saatte bir 400 mg veya her 4 saatte bir 100-200 mg uygulanmalıdır. İnfüzyon süresi minimum 30 dakika olmalıdır.
İstenmeyen etkiler, semptomları kontrol altına almak için gerekli olan en düşük etkin dozun en kısa sürede kullanılması ile en aza indirilebilir (Bkz. Bölüm 4.4).
Uygulama şekli:
İBUPROFEN-PF, ancak uygun bir çözelti ile seyreltildikten sonra intravenöz infüzyon olarak uygulanmalıdır. Muhtemel geçimsizlikleri önlemek için İBUPROFEN-PF sadece, % 0,9
1/17
sodyum klorür çözeltisi,
% 5
Dekstroz çözeltisi veya ringer laktat çözeltisi ile seyredilmelidir (bkz. Bölüm 6.2. Geçimsizlikler).
Seyreltilen çözelti 4 mg/mL veya daha düşük nihai konsantrasyonda olmalıdır. İBUPROFEN-PF'nin her 8 mL'si 200 ml'den az olmayan çözeltide seyredilmelidir.
İnfüzyon süresi minimum 30 dakika olmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Böbrek veya karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
17 yaşın altındaki pediyatrik popülasyonda etkinlik ve güvenilirliğine dair yeterli veri bulunmadığından, bu yaş grubunda kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
Olası yan etkilerden dolayı (bkz. Bölüm 4.4) yaşlı hastalarda kullanımı sırasında dikkat edilmelidir. Genelde tedaviye en düşük doz ile başlanmalı, hastanın karaciğer, böbrek ve kalpfonksiyonları izlenmeli ve eşlik eden hastalık veya başka ilaç tedavisi olmamalıdır.
Yaşlı hastalarda ciddi gastrointestinal advers olay riski artmıştır.
4.3. Kontrendikasyonlar
İBUPROFEN-PF aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:
- İbuprofen, diğer non steroid antiinflamatuvar (NSAİ) ilaçlara veya İBUPROFEN-PFiçeriğindeki bileşenlerden herhangi birine aşırı duyarlılığı olanlarda,
- Asetil salisilik asit veya diğer NSAİ ilaç kullanımı sonrası astım, ürtiker veya alerjik tipreaksiyon öyküsü olanlarda (Bu tür hastalarda NSAİİ'lara karşı ciddi, nadiren ölümcülolabilen anafilaktik benzeri reaksiyonlar rapor edilmiştir),
- Koroner arter by-pass graft cerrahisi peri-operatif ağrı tedavisinde,
- Gebeliğin son trimesteri
- Şiddetli kalp yetmezliği (NYHA Sınıf IV) durumunda,
- Şiddetli karaciğer yetmezliği durumunda,
- Şiddetli böbrek yetmezliği durumunda.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleriKardiyovasküler risk:
- NSAİİ'lar ölümcül olabilecek kardiyovasküler trombotik olaylar, miyokard infarktüsü veinme riskinde artışa neden olabilir. Bu risk kullanım süresine bağlı olarak artabilir.Kardiyovasküler hastalığı olan veya kardiyovasküler hastalık risk faktörlerini taşıyanhastalarda risk daha yüksek olabilir.
- İBUPROFEN-PF koroner arter by-pass graft cerrahisi perioperatif ağrı tedavisindekontrendikedir.
2/17
Gastrointestinal (GI) risk:
NSAİİ'lar kanama, ülserasyon, mide veya bağırsak perforasyonu gibi ölümcül olabilecek ciddi GI advers etkilere yol açarlar. Bu advers olaylar herhangi bir zamanda, önceden uyarıcıbir semptom vererek veya vermeksizin ortaya çıkabilirler. Yaşlı hastalar ciddi GI etkilerbakımından daha yüksek risk taşımaktadırlar.
Kardiyovasküler trombotik olaylar:
Klinik çalışmalar, özellikle yüksek dozda (2400 mg/gün) ibuprofen kullanımının arteriyel trombotik olayların (örn. miyokard enfarktüsü ya da inme) riskinde küçük bir artış ile ilişkiliolabileceğini göstermektedir. Bütünüyle ele alındığında epidemiyolojik çalışmalar, düşük dozibuprofenin (örn. < 1200 mg/gün), miyokard enfarktüsü riskinde artış ile ilişkili olabileceğinidüşündürmemektedir.
Kontrol altına alınmayan hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği (NYHA II-III), mevcut iskemik kalp hastalığı, periferik arter hastalığı ve/veya serobrovasküler hastalığı olan hastalar,sadece dikkatli bir değerlendirme sonrasında ve yüksek dozlardan (2400 mg/gün) kaçınarakibuprofen ile tedavi edilmelidirler.
Özellikle yüksek dozlarda ibuprofen (2400 mg/gün) kullanımı gerektiğinde, kardiyovasküler olaylara yönelik risk faktörleri olan (örn. hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabet, sigara)hastalarda uzun süreli bir tedavi başlatılmadan önce de dikkatli değerlendirme yapılmalıdır.
Hipertansiyon:
İbuprofen dahil NSAİİ'lar, yeni hipertansiyon gelişimine veya var olan hipertansiyonun kötüleşmesine yol açabilirler. Her iki durumda da kardiyovasküler olayların oluşma sıklığınınartmasına katkıda bulunabilir. İbuprofen dahil NSAİİ'lar hipertansiyonlu hastalarda dikkatlikullanılmalıdır. NSAİİ tedavisinin başlangıcında ve tedavi süresince kan basıncı yakından takipedilmelidir.
NSAİİ alımına bağlı olarak ADE inhibitörleri, tiyazid ya da kıvrım diüretikleri alan hastalarda, bu tedavilere yetersiz yanıt gelişebilir.
Konjestif kalp yetmezliği ve ödem:
NSAİİ kullanan bazı hastalarda sıvı retansiyonu ve ödem gözlenmiştir. İBUPROFEN-PF sıvı retansiyonu ya da kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Gastrointestinal (Gİ) etkiler, ülserasyon, kanama ve perforasyon riski:
İbuprofen dahil NSAİİ'lar; mide, ince bağırsak veya kalın bağırsak inflamasyonu, kanaması, ülserasyonu ve perforasyonu gibi ölümcül olabilen ciddi gastrointestinal advers olaylara yolaçabilirler. Bu ciddi advers olaylar NSAİİ' lar ile tedavi edilen hastalarda herhangi birzamanda, önceden uyarıcı bir semptom vererek ya da herhangi bir semptom vermeksizin ortayaçıkabilir. NSAİİ tedavisinde ciddi üst gastrointestinal advers etki gelişen beş hastadan sadecebiri semptomatiktir. NSAİİ'ların neden olduğu üst gastrointestinal ülser, büyük kanama ya daperforasyon, 3-6 ay süreyle tedavi gören hastaların yaklaşık %1'inde, bir yıl süreyle tedavigören hastaların ise %2-4' ünde ortaya çıkmaktadır. Daha uzun süreli kullanımda bu eğilim
3/17
devam ederken, tedavi süresince herhangi bir zamanda ciddi gastrointestinal advers olay gelişme olasılığı artar. Ancak kısa süreli tedavi bile risksiz değildir.
Önceden ülser hastalığı ya da gastrointestinal kanama hikayesi olan hastalara ibuprofen dahil NSAİİ'lar önerilirken çok dikkatli olunmalıdır. Önceden peptik ülser hastalığı ve/veyagastrointestinal kanama hikayesi olan NSAİİ kullanan hastalarda gastrointestinal kanamagörülme riski, bu risk faktörlerinden hiçbirine sahip olmayan hastalara göre 10 kattan dahafazladır. NSAİİ'lar ile tedavi edilen hastalarda gastrointestinal kanama riskini arttıran diğerfaktörler; beraberinde oral kortikosteroid ya da antikoagülan kullanımı, daha uzun süreli NSAİİtedavisi, sigara içimi, alkol kullanımı, ileri yaş, genel sağlık durumunun zayıf olmasıdır. Aniölümcül gastrointestinal olaylar en çok yaşlı veya bakıma ihtiyaç duyan hastalardagörüldüğünden, bu hasta popülasyonunun tedavisinde özellikle dikkatli olunmalıdır.
NSAİİ ilaçlar ile tedavi edilen hastalarda olası bir gastrointestinal advers olay riskini en aza indirmek için, en düşük etkin doz olası en kısa sürede kullanılmalıdır. Hastalar ve doktorlarNSAİİ tedavisi boyunca, gastrointestinal ülserasyon ve kanama belirti ve semptomlarına karşıhazırlıklı olmalı ve herhangi bir gastrointestinal advers olay şüphesi durumunda derhaldeğerlendirme ve tedaviyi başlatmalıdırlar. Ciddi gastrointestinal advers olay olasılığı ortadankalkana kadar, NSAİİ tedavisinin sonlandırılması da alınacak tedbirler arasındadır. Yüksekriskli hastalarda NSAİİ içermeyen alternatif tedaviler düşünülmelidir.
Asetil salisilik asit ve diğer NSAİİ'ların birlikte kullanımı ciddi gastrointestinal advers olay riskini artırmaktadır. Gastrointestinal hastalık öyküsü olan hastalar, özelliklede yaşlı olanhastalar, tedavinin başlangıç dönemlerinde, olağandışı herhangi bir abdominal semptomu(özellikle gastrointestinal kanama) bildirmelidir.
İbuprofen alan hastalarda gastrointestinal kanama veya ülserasyon gelişirse tedavi kesilmelidir.
Yaşlı hastalarda NSAİİ ilaçlara karşı artan sıklıkta advers reaksiyon (özellikle ölümcül olabilen gastrointestinal kanama ve perforasyon) mevcuttur.
Ciddi deri reaksiyonları:
İbuprofen dahil NSAİİ'lar, eksfolyatif dermatit, Stevens-Johnson Sendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN) gibi ölümcül olabilen ciddi deri reaksiyonlarına neden olabilir. Buciddi etkiler herhangi bir uyarıcı semptom olmaksızın ortaya çıkabilir. Hastalar deri üzerindeciddi belirtilerin işaret ve semptomları hakkında bilgilendirilmeli, deri döküntüsü veya başkabir aşırı duyarlılık belirtisi görüldüğü anda, İBUPROFEN-PF tedavisi sonlandırılmalıdır.
Astımlı hastalar:
Astımlı hastalarda asetil salisilik aside duyarlı astım olabilir. Asetil salisilik asit-duyarlı astımı olan hastalarda asetil salisilik asit kullanımı, ölümcül olabilen ciddi bronkospazmlailişkilendirilmiştir. Bu tür asetil salisilik asit-duyarlı hastalarda asetil salisilik asit ve NSAİİ'lararasında bronkospazm dahil çapraz reaksiyonlar rapor edildiğinden, İBUPROFEN-PF asetilsalisilik asit duyarlı hastalarda kontrendikedir.
4/17
İbuprofenin bu tip hastalarda bronkospazma neden olduğu rapor edildiğinden, bronşiyal astımlı ya da bronşiyal astım hikayesi olan hastalara ibuprofen uygularken dikkatli olunmalıdır.
Oftalmolojik etkiler:
Çalışmalarda, ibuprofen uygulamasına dayandırılabilecek oküler değişiklikler gösterilmemiştir. Nadir olgularda, papillit, retrobulbar optik nörit ve papillödem gibiistenmeyen oküler bozukluklar, ibuprofen dahil olmak üzere NSAİ ilaç kullananlar tarafındanbildirilmiştir. Ancak nedensel ve etki ilişkisi saptanmamıştır; dolayısıyla ibuprofen tedavisisırasında görme bozukluğu gelişen hastalara oftalmolojik muayene yapılmalıdır.
Karaciğer üzerindeki etkiler:
İbuprofen dahil NSAİİ'ları kullanan hastaların
%
15'inde, bir veya daha fazla karaciğer testinde sınırda yükselmeler görülebilir. Bu laboratuvar anormallikleri, devam eden tedavi ileilerleyebilir, değişmeden kalabilir veya geçici olabilir. Hastalarda NSAİİ'larla yapılan klinikçalışmaların yaklaşık % 1'inde, kayda değer ALT, AST yükselmeleri (normal üst değerlerinyaklaşık 3 veya daha fazla katı) rapor edilmiştir. Ek olarak sarılık, fulminant hepatit, karaciğernekrozu, karaciğer yetmezlik gibi, bazıları ölümle sonuçlanan nadir ciddi karaciğerreaksiyonları bildirilmiştir. İbuprofen tedavisindeyken, hastada karaciğer fonksiyonununbozulduğuna dair belirti ve/veya semptomlar oluşmuşsa veya karaciğer testleri anormalse, dahaciddi karaciğer reaksiyonlarının gelişimine yönelik değerlendirme yapılmalıdır. Eğer karaciğerhastalığı gelişimi ile uyumlu klinik belirti ve semptomlar veya sistemik belirtiler (eozinofili,deri döküntüsü vb.) ortaya çıkarsa, ibuprofen tedavisi kesilmelidir.
Böbrekler üzerindeki etkiler:
Dehidrate olmuş hastalarda İBUPROFEN-PF ile tedaviye başlarken dikkatli olunmalıdır. NSAİİ'ların uzun süre kullanımı papiller nekroz ve diğer böbrek hasarları ile sonuçlanmaktadır.Böbrek toksisitesi, böbrek perfüzyonunun sağlanmasında prostaglandinlerin telafi edicietkinliği olan hastalarda görülmüştür. Bu hastalarda NSAİİ uygulaması prostaglandinoluşumunda doza bağlı bir azalmaya ve ikincil olarak böbrek yetmezliğini hızlandırabilenböbrek kan akımında azalmaya neden olabilir. Böbrek fonksiyonları bozukluğu, kalpyetmezliği ve karaciğer bozukluğu olanlar, diüretik ve ADE inhibitörleri alanlar ve yaşlılarda,bu reaksiyonun gelişme riski daha fazladır. NSAİİ tedavisinin kesilmesi ile genellikle tedaviöncesi duruma geri dönülmektedir.
İleri böbrek yetmezliği:
Kontrollü klinik çalışmalardan ibuprofenin ilerlemiş böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanımına dair herhangi bir bilgi mevcut değildir. Dolayısı ile ileri böbrek yetmezliği olanhastalarda İBUPROFEN-PF kullanılması önerilmez. Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalardaİBUPROFEN-PF ile tedavi gerekmekteyse, hastanın böbrek fonksiyonları yakındanizlenmelidir.
5/17
Aseptik menenjit:
Oral ibuprofen tedavisi gören hastalarda ateş ve koma ile seyreden aseptik menenjit gözlenmiştir. Bu durum daha çok sistemik lupus eritematozis ve ilgili bağ dokusu hastalıklarıolan hastalarda görülse de, altta yatan kronik hastalığı olmayan hastalarda da rapor edilmiştir.İbuprofen kullanan bir hastada menenjit belirti ve semptomları gelişirse, bu belirti vesemptomların ibuprofen tedavisi ile ilişkili olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Hematolojik etkiler:
İBUPROFEN-PF kullanım öncesinde seyreltilmelidir. İBUPROFEN-PF'nin seyreltilmeden infüze edilmesi hemolize neden olabilir. (bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli)
İbuprofen dahil NSAİİ alan hastalarda anemi gelişebilir. Bu durum; sıvı tutulması, gizli veya aşikar gastrointestinal kan kaybı veya eritropoez üzerinde tam tanımlanmamış bir etkidenkaynaklanabilir. İbuprofen dahil NSAİİ'larla uzun süreli tedavideki hastalarda, anemi veya kankaybı belirtisi veya semptomu varsa, hemoglobin veya hematokrit değerleri kontrol edilmelidir.
NSAİİ'lar trombosit agregasyonunu inhibe ederler ve bazı hastalarda kanama süresini uzattıkları gösterilmiştir. Asetil salisilik asitten farklı olarak, trombosit fonksiyonu üzerineetkileri kantitatif olarak daha az, daha kısa süreli ve geri dönüşümlüdür. Koagülasyonbozukluğu olan veya antikoagülan kullanan hastalar gibi, trombosit fonksiyonundakideğişikliklerden olumsuz etkilenebilecek hastalar dikkatlice izlenmelidir.
İnflamasyonun ve ateşin maskelenmesi:
Ateşin ve inflamasyonun düşürülmesinde ibuprofenin farmakolojik aktivitesi, bu belirtilerin nonenfeksiyöz ve ağrılı durumların komplikasyonlarının saptanmasındaki tanılayıcıözelliklerini azaltabilir.
Anafilaktoid reaksiyonlar:
Diğer NSAİİ'lar gibi, daha önce ibuprofen kullanımı bilinmeyen hastalarda anafilaktoid reaksiyonlar oluşabilir. Asetil salisilik asit triadı olan hastalarda İBUPROFEN-PFkontrendikedir. Bu belirti kompleksi tipik olarak, daha önce nazal polipli veya polipsiz rinitgeçirmiş astım hastalarında veya asetil salisilik asit veya diğer NSAİİ'ların alımı sonrası ciddipotansiyel olarak ölümcül bronkospazm gösteren hastalarda oluşabilir. (Bkz. 4.3Kontrendikasyonlar)
Monitörizasyon:
Ciddi gastrointestinal ülserasyonları ve kanamalar belirti ve bulgu olmaksızın da gelişebildiği için doktorlar gastrointestinal kanama belirti ve semptomlarını izlemelidir.
Uzun süreli NSAİİ tedavisi gören hastaların tam kan sayımı ve biyokimya testleri periyodik olarak kontrol edilmelidir. Klinik belirti ve semptomlar karaciğer ve böbrek hastalığı gelişimiile uyumlu ise, sistemik belirtiler meydana geldiyse (eozinofili, döküntü gibi) veya anormalkaraciğer değerleri devam ediyor veya daha da kötüleşiyorsa İBUPROFEN-PF kullanımısonlandırılmalıdır.
6/17
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Antiplatelet ajanlar ve selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSGAİ): Gastrointestinal kanama riskini arttırırlar.
Aminoglikozitler: NSAİİ'lar aminoglikozitlerin atılımını azaltabilir.
Kortikosteroidler: NSAİİ'lar ile kullanıldığında kanama ve gastrointestinal ülserasyon riski artar. Hastalığın şiddetlenmesi veya böbrek yetmezliğinden kaçınmak için, uzayankortikosteroid tedavisindeki hastalar, tedavi programlarına ibuprofen eklendiğinde,kortikosteroid tedavilerini aniden kesmek yerine yavaşça azaltmalıdırlar.
Bitkisel ekstreler: Ginkgo biloba (Japon eriği) NSAİİ'larla kullanıldığında kanama riskini arttırabilir.
Siklosporin: NSAİİ'larla kullanıldığında böbrekteki prostasiklin sentezinin azalmasına bağlı olarak nefrotoksisite riski artar.
Kardiyak glikozitleri: NSAİİ'lar kalp yetmezliğini şiddetlendirebilir, glomerüler filtrasyon hızını azaltır ve plazma kalp glikozid seviyelerini arttırır. Kalp glikozidleri ile tedavi edilenhastalarda dikkatli olunmalıdır.
Mifepriston: NSAİİ'lar mifepristonun etkilerini azaltabileceğinden, mifepriston
uygulamasından sonraki 8-12 gün boyunca NSAİİ'lar kullanılmamalıdır.
Kinolon türevi antibiyotikler: Hayvan verileri NSAİİ'ların kinolon antibiyotikleriyle ilişkili konvülsiyon riskini artırabileceğine işaret etmektedir. NSAİİ ve kinolonları birlikte alanhastalarda konvülsiyon gelişme riski artabilir. Etkileşim çalışmaları sadece yetişkinlerdeyapılmıştır.
COX-2 inhibitörleri ve diğer NSAİİ'lar: Potansiyel aditif etkiler nedeniyle, selektif siklooksijenaz-2 selektif inhibitörleri dahil diğer NSAİİ'lar ile birlikte kullanımındankaçınılmalıdır.
Zidovudin: NSAİİ'lar zidovudin ile birlikte kullanıldığında hematolojik toksisite riski artar. Eş zamanlı zidovudin ile ibuprofen tedavisi alan HIV (+) hemofili hastalarında hematoma vehemartroz riskinde artışa dair belirti bulunmaktadır.
Asetil salisilik asit: Asetilsalisilik asit ve ibuprofenin birlikte uygulanması, artan advers etki potansiyeli nedeniyle önerilmemektedir.
Deneysel veriler, eş zamanlı kullanıldıklarında ibuprofenin düşük doz asetilsalisilik asidin platelet agregasyonu üzerindeki etkisini kompetitif olarak inhibe edebileceğini göstermektedir.Bu verilerin klinik olarak ekstrapolasyonu ile ilgili belirsizlikler bulunmasına rağmen,ibuprofenin uzun süreli ve sürekli kullanımının, düşük doz asetilsalisilik asidin kardiyoprotektif
7/17
etkisini azaltabileceği olasılığı göz ardı edilemez. Ara sıra kullanılan ibuprofen ile klinik olarak anlamlı bir etki gözlenmesi muhtemelen beklenmemektedir (Bkz. Bölüm 5.1).
Beta-blokörler: NSAİİ'lar, beta-adrenoseptör bloke edici ilaçların antihipertansif etkilerini azaltır.
Kaptopril: Araştırmalar, ibuprofenin kaptoprilin sodyum atılımı üzerindeki etkisini azalttığını belirtmektedir.
Varfarin ve Antikoagülanlar
Varfarin ve NSAİİ'ların gastrointestinal kanama üzerine etkileri sinerjiktir. Bu ilaçları beraber kullanan hastalarda gastrointestinal kanama riski, bu ilaçları tek başına kullanan hastalara göredaha yüksektir (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemler). NSAİİ'ların varfarin ilebirlikte kullanımı ciddi bazen ölümcül kanama ile ilişkilendirilmiştir. Bu etkileşiminmekanizması bilinmemektedir ancak NSAİİ kullanımın uyardığı gastrointestinal ülserasyonveya varfarinin antikoagülan etkisi ile trombosit fonksiyonun inhibisyonuna NSAİ ilacınarttırıcı etkisinin bu duruma neden olabileceği düşünülmektedir.
Antitrombositer ajanlar (Tiklopidin, klopidogrel): NSAİİ'lar, trombosit fonksiyonunun inhibisyonundan dolayı klopidogrel, tiklodipin ile kombinasyon halinde kullanılmamalıdır.
Metotreksat
NSAİİ'ların tavşan böbrek kesitlerinde metotreksat birikmesini yarışmalı olarak inhibe ettiği bildirilmiştir. Bu durum, NSAİİ'ların metotreksat toksisitesini arttırabileceğini göstermektedir.Metotreksat ve NSAİİ'lar birlikte kullanıldıklarında dikkatli olunmalıdır.
H2 Antagonistleri
İnsan gönüllülerde yapılan çalışmalarda, simetidin veya ranitidinin ibuprofen ile birlikte uygulanımı ibuprofen serum konsantrasyonları üzerine önemli bir etki oluşturmamıştır.
ADE İnhibitörleri ve Diüretikler
Anti-hipertansifler (ADE inhibitörleri, anjiyotensin reseptör blokerleri, beta-blokerler, diüretikler ve pulmoner hipertansiyonda kullanılan ilaçlar (endotelin reseptör antagonistleri,bosentan)): NSAİİ'lar, antihipertansif etkiyi azaltabilir. Seçici COX-2 inhibitörleri dahil olmaküzere NSAİİ'lar ile aynı zamanda ADE inhibitörleri ve anjiotensin-II antagonistleriuygulandığında böbrek yetmezliği olan hastalarda (örn. dehidrate yaşlı hastalar) genelliklereversibl olmak üzere akut böbrek yetmezliği için artan bir risk söz konusudur. Bu nedenleözellikle yaşlı hastalar olmak üzere böbrek yetmezliği olan hastalara bu kombinasyon dikkatleuygulanmalıdır. Kombinasyon tedavisi başladıktan sonra ve tedavi sırasında düzenli aralıklarlahastalar yeterli şekilde hidrate edilmeli ve böbrek fonksiyonu kontrol edilmelidir.
Diüretikler (tiyazid, tiyazid benzeri diüretikler ve kıvrım diüretikleri) aynen, NSAİİ'ların nefrotoksisite riskini arttırabilir. NSAİİ'lar muhtemelen prostaglandin sentezinin
8/17
inhibisyonundan dolayı furosemid ve bumetanidin diüretik etkisini giderebilmektedir. Ayrıca tiyazidlerin antihipertansif etkisini de azaltabilmektedir.
Lityum:
NSAİİ'lar, plazma lityum seviyesinde yükselme ve böbrek lityum klerensinde azalmaya neden olurlar. Ortalama minimum lityum konsantrasyonu %15 artar ve lityum böbrek klerensi %20azalır. Bu etki, NSAİİ'ların böbrek prostaglandin sentezini inhibe etmeleri ileilişkilendirilmiştir. Bu sebeple, NSAİİ'lar ve lityum birlikte kullanıldıklarında hastalar lityumtoksisitesi belirtileri için izlenmelidir.
Alkol: Kanama gibi önemli gastrointestinal yan etki riskleri artabileceğinden dolayı ibuprofen ve alkolün birlikte kullanımından kaçınılmalıdır.
Sülfonilüre: NSAİİ'lar sülfonilüre grubu ilaçların etkilerini potansiyalize edebilirler. Sülfonilüre tedavisi görmekte olan hastalarda ibuprofen kullanımı ile çok seyrek hipoglisemirapor edilmiştir.
Selektif seratonin geri-alım inhibitörleri, SSRI (örn: paroksetin, fluoksetin, sertralin): SSRAI'leri ve NSAİİ'ların her ikisi de, örneğin gastrointestinal kanaldan kaynaklanan, kanamariskinde artışa neden olmaktadır. Bu risk kombinasyon tedavi durumunda artmaktadır. Sözkonusu mekanizma muhtemelen, seratoninin trombositlerdeki geri alımının azalması ileilişkilendirilebilir.
Kolestramin: İbuprofen ile kolestraminin eş zamanlı uygulaması, ibuprofen absorbsiyonunu geciktirmekte ve azaltmaktadır (%25 oranında). Bu ilaçlar en az 2 saat arayla alınmalıdır.
Takrolimus: NSAİİ'lar takrolimus ile beraber verildiğinde nefrotoksisite riskinde olası bir artış beklenebilir. Prostasiklinin böbrekteki azalan sentezinden dolayı, NSAİİ'lar ve takrolimusun eşzamanlı uygulamasının artan nefrotoksisite riskine neden olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle,böbrek fonksiyonu kombinasyon tedavisi durumunda yakın şekilde izlenmelidir.
CYP2C9 İnhibitörleri: İbuprofenin, CYP2C9 inhibitörleri ile birlikte uygulanması, ibuprofene (CYP2C9 substratı) maruziyeti arttırabilir. Vorikonazol ve flukonazol (CYP2C9 inhibitörleri)ile yapılan bir çalışmada, yaklaşık %80-100 oranında artmış bir S(+) ibuprofen maruziyetigösterilmiştir. Özellikle yüksek dozdaki ibuprofenin vorikonazol veya flukonazol gibi potentCYP2C9 inhibitörleri ile birlikte uygulanması durumunda, ibuprofen dozunun düşürülmesidüşünülmelidir.
4.6.Gebelik ve laktasyon Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: C (3. Trimesterde D'dir)
9/17
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Gebe kalmayı düşünen kadınlarda veya gebeliğinin birinci veya ikinci trimesterinde olan kadınlarda ibuprofen kullanılması durumunda, uygulanacak dozun mümkün olduğunca düşükve tedavi süresinin mümkün olduğunca kısa tutulması gerekmektedir.
Gebelik dönemi
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo/fetal gelişimi olumsuz etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler, gebeliğin erken dönemindeprostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra düşük ve kardiyak malformasyongastroşizis riskinde bir artış göstermektedir. Kardiyovasküler malformasyonun mutlak riski%1'den daha düşük düzeylerden yaklaşık olarak %1,5'e yükselmiştir. Riskin tedavi dozu vesüresi ile yükseldiğine inanılmaktadır. Hayvanlarda, prostaglandin sentez inhibitörüuygulanmasının pre ve post-implantasyon kayıplarında artış ve embriyo/fetal ölümlerlesonuçlandığı gösterilmiştir. Ayrıca, organogenez döneminde prostaglandin sentez inhibitörüverilen hayvanlarda kardiyovasküler malformasyonlar da dahil olmak üzere çeşitlimalformasyonların sıklığında artışlar bildirilmiştir. Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde,kesin olarak gerekli olmadıkça ibuprofen verilmemelidir. İBUPROFEN-PF, gebe kalmayaçalışan veya gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde bulunan bir kadına verilirse, doz mümkünolduğu kadar kısa tutulmalıdır.
Üçüncü trimester esnasında bütün prostaglandin sentez inhibitörleri fetüsü aşağıdakilere maruz bırakabilir:
- Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken kapanması ve pulmonerhipertansiyon).
- Oligohidramniyoz ile birlikte böbrek yetmezliğine ilerleyebilecek böbrekdisfonksiyonu
Anne ve yenidoğanda gebeliğin sonunda aşağıdakilere neden olabilir:
- Kanama zamanında uzama
- Doğumun gecikmesine ve uzun sürmesine neden olan uterus kontraksiyonlarınıninhibisyonu
Sonuç olarak, İBUPROFEN-PF gebeliğin son trimesterinde kontrendikedir.
Laktasyon dönemi
Bu ilacın, anne sütüyle atılıp atılmadığı bilinmemektedir. Birçok ilacın anne sütüne geçmesi ve İBUPROFEN-PF' den dolayı emzirilen bebek için olası ciddi advers etki potansiyeli nedeniyle,ilacın anne için önemi dikkate alınarak emzirmenin ya da ilacın kesilmesine karar verilmelidir.
Üreme yeteneği/Fertilite
Çalışmalar, ibuprofenin üreme veya gelişim üzerine toksisitesi olmadığını göstermektedir. Bununla beraber, tavşanlarda erken gebelik döneminde, vücut ağırlığında azalma ve gastrikülser ile belirlenen, anne için 60 mg/kg/gün toksik dozda, bir kısım olaylar gözlenmiştir(yaşayan fetüs sayısında azalma ve implantasyon ve korpora lutea oranına ilişkin azalma).
10/17
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
İBUPROFEN-PF; sersemlik, rehavet, yorgunluk ve görme bozuklukları gibi istenmeyen etkilere neden olabilir. Eğer bu istenmeyen etkiler görülürse, hastalar araç ve makinekullanmamaları konusunda uyarılmalıdırlar.
4.8. İstenmeyen etkiler
İstenmeyen etkiler aşağıdaki sıklık derecelerine göre sınıflandırılır:
Çok yaygın (> 1/10); yaygın (> 1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (> 1/1000 ila <1/100); seyrek (> 1/10.000 ila < 1/1.000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor. (eldeki verilerden hareketletahmin edilemiyor.)
Sistem Organ Sınıfı |
Sıklık |
İstenmeyen Etki |
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
|
Yaygın
|
Rinit
|
Seyrek
|
Aseptik menenjit (özellikle sistemik lupus eritematozusve karma bağ dokusuhastalığı gibi otoimmünhastalığı olan hastalarda)boyun sertliği, baş ağrısı,bulantı, kusma, ateş, yönduygusunu yitirme gibisemptomlarla birlikte
|
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
|
Yaygın
|
Anemi; kanama, hemoglobin düşüşü, hipokalemi,hipoproteinemi, nötropeni,kanda üre artışı,hipernatremi, eozinofili,hipoalbüminemi, LDH artışı,trombositemi, yaradakanama
|
Yaygın olmayan
|
Lökopeni, trombositopeni, agranülositoz, aplastik anemive hemolitik anemi
|
Bağışıklık sistemi hastalıkları
|
Seyrek
|
Anafilaktik reaksiyon
|
Psikiyatrik hastalıklar
|
Yaygın
|
İnsomnia, anksiyete
|
Seyrek
|
Depresyon, konfüzyonal durum, halüsinasyon
|
Sinir sistemi hastalıkları
|
Çok yaygın
|
Baş ağrısı
|
Yaygın
|
Baş dönmesi
|
Yaygın olmayan
|
Parestezi, somnolans
|
Seyrek
|
Optik nevrit
|
|
11/17
|
Göz hastalıklar
|
Yaygın olmayan
|
Görme bozukluğu
|
Seyrek
|
Toksik optik nöropati
|
Kulak ve iç kulak hastalıkları
|
Yaygın olmayan
|
Duyma bozukluğu
|
Seyrek
|
Tinnitus, vertigo
|
Vasküler hastalıklar
|
Yaygın
|
Hipertansiyon, hipotansiyon
|
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
|
Yaygın
|
Öksürük, bakteriyel pnömoni
|
Yaygın olmayan
|
Astım, bronkospazm, dispne
|
Gastrointestinal Sistem Hastalıkları
|
Çok yaygın
|
Mide bulantısı, kusma, flatulans, diyare
|
Yaygın
|
Dispepsi, konstipasyon, melena, hematemez,gastrointestinal hemoraji
|
Yaygın olmayan
|
Gastrit, duodenal ülser, gastrik ülser, oral ülserasyon,gastrointestinal perforasyon
|
Çok seyrek
|
Pankreatit
|
Bilinmeyen
|
Kolit ve Chron hastalığı
|
Hapato-biliyer hastalıklar
|
Yaygın olmayan
|
Hepatit, sarılık, hepatik fonksiyon bozukluğu
|
Seyrek
|
Hepatik hasar
|
Çok seyrek
|
Hepatik yetmezlik
|
Deri ve deri-altı doku hastalıkları
|
Yaygın
|
Döküntü
|
Yaygın olmayan
|
Ürtiker, purpura, anjioödem, ışığa duyarlı reaksiyon
|
Seyrek
|
Steven-Johnson sendromu dahil büllöz deri iltihabı,toksik epidermal nekroliz veeritema multiforme
|
Bilinmeyen
|
Eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaçreaksiyonu (DRESSsendromu)
|
Böbrek ve idrar hastalıkları
|
Yaygın
|
Üriner retansiyon
|
Yaygın olmayan
|
Tubulo interstisyel nefrit, nefrotik sendrom ve renalyetmezlik
|
Diğer
|
Yaygın
|
Abdominal ağrı, periferik ödem, yorgunluk
|
Klinik çalışmalarda raporlanan en yaygın advers reaksiyonlar, bulantı, gaz, kusma ve baş ağrısıdır. İbuprofen ile yapılan kontrollü denemelerde advers olaylar nedeniyle ilacınkesilmesinde en yaygın neden kaşıntıdır (<%1).
12/17
Klinik çalışmalar, özellikle yüksek dozda (2400 mg/gün) ibuprofen kullanımının arteriyel trombotik olayların (örn. miyokard enfarktüsü ya da inme) riskinde küçük bir artış ile ilişkiliolabileceğini göstermektedir (Bkz. Bölüm 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; eposta:[email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Yetişkinlerde oral ibuprofene bağlı doz aşımı sonrası oluşan belirti ve semptomlar; karın ağrısı, bulantı, kusma, uyuşukluk ve sersemliktir. İBUPROFEN-PF ile akut doz aşımının tedavisi içinözel bir önlem bulunmamaktadır. İbuprofen'in bilinen bir antidotu yoktur. Doz aşımıdurumunda İBUPROFEN-PF'nin kesilmesi ve bir sağlık merkezine başvurulması gerekir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antiinflamatuvar ve antiromatizmal ürünler (non-steroid)
ATC kodu: M01AE01
Diğer NSAİİ'lar gibi ibuprofenin de etki mekanizması tam olarak anlaşılamamışsa da, prostaglandin sentezi inhibisyonu ile ilişkili olabililir. İbuprofen antiinflamatuar, analjezik veantipiretik etkiye sahiptir.
İbuprofen [-] R ve [+] S izomerlerinin rasemik bir karışımıdır. İn-vivo ve in-vitro çalışmalar klinik etkinlikten [+] S izomerinin sorumlu olduğunu göstermektedir. Farmakolojik olaraketkisiz olduğu düşünülmekle birlikte, [-] R formu yetişkinlerde yavaşça ve tamamen olmasada(~%60) etkin olan [+] S türüne dönüşmektedir. [-] R izomeri etkin madde seviyesinisürdürmek için depo olarak işe yarar.
Deneysel veriler, eş zamanlı kullanıldıklarında ibuprofenin düşük doz asetilsalisilik asidin platelet agregasyonu üzerindeki etkisini kompetitif olarak inhibe edebileceğini göstermektedir.Bazı farmakodinamik çalışmalarda, hızlı salımlı asetilsalisilik asit dozundan (81 mg) önceki 8saat içinde veya dozdan sonraki 30 dakika içinde tek doz 400 mg ibuprofen alındığındaasetilsalisilik asidin tromboksan veya trombosit agregasyonunun oluşumunda etkisinin azaldığıgözlenmiştir. Bu verilerin klinik olarak ekstrapolasyonu ile ilgili belirsizlikler bulunmasınarağmen, ibuprofenin uzun süreli ve sürekli kullanımının, düşük doz asetilsalisilik asidinkardiyoprotektif etkisini azaltabileceği olasılığı göz ardı edilemez. Ara sıra kullanılan ibuprofenile klinik olarak anlamlı bir etki gözlenmesi muhtemelen beklenmemektedir (Bkz. Bölüm 4.5).
5.2. Farmakokinetik özellikler
İbuprofenin farmakokinetik parametrelerini gösteren gönüllüler ile yapılmış çalışmasına ait veriler aşağıdaki tabloda sunulmuştur.
13/17
İntravenöz İbuprofenin Farmakokinetik Parametreleri |
|
400 mg* İbuprofen Ortalama (% CV) |
800 mg* İbuprofen Ortalama (% CV) |
Hasta sayısı |
12
|
12
|
AUC (mcg.sa/mL) |
109,3 (26,4)
|
192,8 (18,5)
|
Cmax (mcg/mL) |
39,2 (15,5)
|
72,6 (13,2)
|
KEL (1/sa) |
0,32 (17,9)
|
0,29 (12,8)
|
T1/2 (sa) |
2,22 (20,1)
|
2,44 (12,9)
|
AUC
= Eğri altında kalan alan
Cmax
= Pik plazma konsantrasyonu
CV
= Varyasyon katsayısı
KEL
= Birinci derece eliminasyon hız sabiti
T1/2
= Eliminasyon yarı ömrü
*Emilim:
İBUPROFEN-PF uygulama yeri nedeniyle (intravenöz) direkt kana karışır.
Dağılım
:
Birçok NSAİİ gibi ibuprofen; plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanır (20 mcg/mL'de >%99 bağlanma). Protein bağlanması doyurulabilirdir ve >20 mcg/mL konsantrasyonlardabağlanma doğrusal değildir. Oral dozlama verilerine göre, ibuprofen dağılım hacmi yaşa veyaateşe bağlı olarak değişebilmektedir.
Biyotransformasyon:
İbuprofenin yaklaşık %90'ı iki asıl metabolite (metabolit A ve metabolit B) metabolize olur. Bu metabolitlerin antiinflamatuvar ve analjezik etkileri bulunmaktadır.
Metabolit A: (+)2,4'-(2-hidroksi-2-metilpropilfenil)-propiyonik asit Metabolit B: (+)2,4'-(2-karboksipropilfenil)-propiyonik asit
Eliminasyon:
İbuprofen atılımında asıl yol böbreklerdir. 500 mg'lık oral doz uygulamasını takiben 24 saat içerisinde ibuprofenin %95'i idrarla atılır: %35'i metabolit A (%15'i serbest, %20 konjugat),%51'i metabolit B (%42 serbest, %9 konjuge), %9 ibuprofen (%1 serbest, %8 konjuge).
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
>20 mcg/mL konsantrasyonlarda plazma proteinlerine bağlanımı doğrusal değildir.
Klinik Çalışmalar
• Analjezik (Ağrı)
Akut ağrıda ibuprofenin etkisi iki çok merkezli, randomize, çift kör, plasebo kontrollü çalışmada değerlendirilmiştir.
14/17
Abdominal histeroktemi geçirmiş bayanlarla yapılan çalışmada 319 hasta rastgele seçilmiştir ve her 6 saatte bir uygulanan (operasyon sırasında başlatılan) 800 mg ibuprofen ya da plaseboile tedavi edilmişlerdir, gerektiğinde morfin uygulanmıştır. İbuprofen uygulanan hastalardaplasebo uygulananlara göre (47 mg ve 56 mg, sırasıyla) 24 saatlik uygulama içinde istatistikselolarak önemli derecede morfin ihtiyacının azaldığı etkinlik verisi olarak elde edilmiştir. Bubulgunun klinik olarak uygunluğu; ibuprofen ile 24 saatten fazla tedavi edilen hastalardaki ağrıyoğunluğunda azalma olmasıyla desteklenmiştir.
Abdominal ya da ortopedik ameliyat geçirmiş hastalarla yapılan çalışmada, 406 hasta (87 erkek, 319 bayan) randomize edilerek her 6 saatte bir uygulanan ibuprofen 400 mg, ibuprofen 800 mgya da plasebo verilmiştir ve gerektiğinde morfin uygulanmıştır. Bu çalışmada etkin tedavilerlehine eğilimler olmasına rağmen, ibuprofen 800 mg veya 400 mg ya da plasebo alan hastalararasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gösterilememiştir.
Antipiretik (Ateş)
Ateş üzerine ibuprofenin etkisi iki çok merkezli, çift kör çalışmada değerlendirilmiştir.
Çok merkezli çalışmada, vücut sıcaklığı 38,3oC (101oF) veya üzerinde olan hastanede yatan 120 hastaya (88 erkek, 32 kadın) randomize olarak ibuprofen 400 mg, 200 mg, 100 mg ya daplasebo, 24 saat içinde 4 saatte bir uygulanmıştır. Her bir ibuprofen dozu, 100 mg, 200 mg ve400 mg, plasebo ile karşılaştırıldığında (%65, %73, %77 ve %32 sırasıyla) 4 saat sonundaistatistiksel olarak önemli derecede vücut sıcaklıklarının düştüğü (<38,3oC) görülmüştür. Dozyanıtları aşağıdaki grafikte gösterilmektedir.
Şekil 1 :
Hastanede yatan ateşli hasta tedavi grubundaki sıcaklık düşüşü
15/17
Tek merkezli çalışmada; hastanede yatan vücut sıcaklığı >38°C (100,4°F) olan 60 komplikasyonsuz
P. falciparum5.3.Klinik öncesi güvenlilik verileri
Metabolik aktivasyon uygulanan veya uygulanmayan AMES testinde ibuprofen mutajenik etki göstermemiştir. Sıçan ve farelerde ibuprofen karsinojenik etki göstermemiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Arjinin
Enjeksiyonluk su
6.2. Geçimsizlikler
Geçimlilik araştırmaları bulunmadığından bu tıbbi ürün diğer tıbbi ürünlerle karıştırılmamalıdır. Muhtemel geçimsizlikleri önlemek için İBUPROFEN-PF sadece, % 0,9sodyum klorür çözeltisi,
%6.3. Raf ömrü
24 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25 °C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
İBUPROFEN-PF, %5 Dekstroz, %0,9 Sodyum Klorür veya ringer laktat çözeltileriyle seyreltildikten sonra hemen kullanılmalıdır.
Çözelti hemen kullanılmadığı takdirde, kullanılmadan önce saklanması sağlık mesleği mensubunun sorumluluğundadır; çözelti 25°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
Seyreltme, saklama ve kullanım sonu arasındaki toplam süre 24 saati geçmemelidir.
Ambalaj açılmadan önce 25°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
Bromobutil tıpa ve şeffaf flip off kapakla kapatılmış renksiz Tip I cam flakon
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Uygulamadan önce, görsel olarak üründe partikül madde ve renk değişikliği kontrolü yapılmalıdır. Tek seferde kullanılmalıdır. Kullanılmayan çözelti atılmalıdır.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği“ ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
POLİFARMA İLAÇ SAN. VE TİC. AŞ.
Vakıflar OSB Mahallesi, Sanayi Caddesi,
16/17
No:22/1Ergene/TEKİRDAĞ Tel: 0282 675 14 04Fax: 0282 675 14 05e-mail:[email protected]
8. RUHSAT NUMARASI
2019/394
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 18.08.2019 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
17/17