Alfabetik İlaç RehberiDetaylı İlaç AraYeni Listelenilen İlaçlarEn Çok Aranan İlaçlarPazarda Bulunamayan İlaçlar

Afebryl 300 Mg /300 Mg/200 Mg Efervesan Tablet Kısa Ürün Bilgisi

KISA ÜRÜN BİLGİSİ1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

AFEBRYL 300 mg / 300 mg / 200 mg Efervesan Tablet

2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

Her efervesan tablette,

Etkin madde: Formül

Asetilsalisilik asit (aspirin) 300 mg

Askorbik asit (vitamin C) 300 mg

Parasetamol (asetaminofen) 200 mg

Yardımcı madde: Formül

Sodyum bikarbonat 1170 mg

Sorbitol 83mg

Laktoz monohidrat 94mg

Sodyum sakarin 15 mg

bulunmaktadır.

Yardımcı maddeler için bölüm 6.1 'e bakınız.

3. FARMASÖTİK FORMU

Efervesan tablet

Yuvarlak, beyaz renkli, ortası çentikli tabletler.

4. KLİNİK BİLGİLER
4.1. Terapötik endikasyonlar

AFEBRYL, 16 yaş ve üstü adölesanlar ile erişkinlerde, soğuk algınlığı ve nezle ile ilişkili ağrı ve ateş durumunda endikedir.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi

Tedavi süreci semptomların görüldüğü zaman süresince mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır.

Yetişkinlerde ve 16 yaş üstü adolesanlarda:

Günde 1 ila 4 tablet kullanılır. İki tablet alımı arasındaki süre genellikle 4 saattir. Maksimum dozlar, bir kerede 2 tablet ve 24 saatte 6 tablettir.

Yetişkinler için tavsiye edilen maksimum doz miktarı (6 tablet) 1,8 gram Asetilsalisilik asit miktarını geçmemelidir. İltihap karşıtı diğer antiinflamatuar diğer ilaçlarla birliktekullanılmamalıdır. Böbrek yetmezliği durumunda alınan tablet miktarı azaltılmalıdır.

Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2 gramı aşmaması gerekir.

1

Uygulama Şekli:

Ağız yoluyla alınır.

Yarım bardak suyun içinde kaşık yardımıyla karıştırarak tabletin suda çözünmesini sağlayınız. AFEBRYL tablet neme karşı duyarlıdır, dolayısıyla daha etkin saklamak için kullanımdan hemensonra tüpü kapatınız.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek/Karaciğer Yetmezliği:


Hafif ve orta şiddette karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.

Şiddetli karaciğer ve böbrek yetmezliklerinde ise kullanılmamalıdır (bakınız 4.3. Kontrendikasyonlar).

Pediyatrik popülasyon:


AFEBRYL, çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. 16 yaş altında spesifik bir endikasyon olmadıkça kullanımı önerilmez.

Geriyatrik popülasyon:


Karaciğer veya böbrek yetmezliği çoğunlukla yaşlılarda gözlemlenir, dolayısıyla AFEBRYL kullanım dozajı bu durumlar göz önünde bulundurularak ayarlanmalıdır.

4.3. Kontrendikasyonlar

- AFEBRYL'in aktif bileşenlerine veya ilacın herhangi bir bileşenine karşı aşırı duyarlık (bkz.6.1 Yardımcı maddelerin listesi)

- Salisilatların veya benzer etkiye sahip maddelerin, özellikle de non-steroid antiinflamatuvarilaçların kullanımıyla tetiklenen astım öyküsü varlığında

- Mide-barsak ülseri, sindirim sisteminde kanama, kanamalı diatez veya herhangi bir kanamadurumu,

- Şiddetli karaciğer yetmezliği olan kişilerde,

- Şiddetli böbrek yetmezliği olan kişilerde,

- Şiddetli kardiyak yetmezliği olan kişilerde,

- 15 mg/hafta veya daha yüksek dozda metotreksat ile kombine kullanım

- Gebeliğin son trimesteri (bkz. 4.6 Gebelik ve laktasyon)

- Hiperoksalüri, asitüri veya normal idrar pH'sı ve oksalüri ile birlikte sürülen böbrek taşıvakalarında bu ilaç kullanılmamalıdır.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

AFEBRYL aşağıdaki durumlarda özel bir dikkat gösterilerek kullanılmalıdır:

Asetilsalisilik asit

• Analjeziklere/antiinflamatuvar ajanlara/antiromatizmallere karşı aşırı duyarlık durumunda vediğer alerjilerin varlığında,

• Kronik ve tekrarlayan ülser hastalığı da dahil olmak üzere gastrointestinal ülser öyküsü ya dagastrointestinal kanama öyküsü varlığında,

2

• Antikoagülanlarla eşzamanlı tedavi söz konusu olduğunda (Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimlerve diğer etkileşim türleri kısmına bakınız),

• Renal fonksiyonun ya da kardiyovasküler dolaşımın bozulmuş olduğu hastalarda (örn, renalvasküler hastalık, konjestif kalp yetmezliği, hacim deplesyonu, majör cerrahi, sepsis ya damajör hemorajik olaylar), keza Asetilsalisilik asit böbrek yetmezliği ve akut renal yetmezlikriskini daha da artırabilir.

• Şiddetli glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) eksikliği olan hastalarda Asetilsalisilik asithemolizi veya hemolitik anemiyi indükleyebilir. Hemoliz riskini artıran faktörler yüksek doz,ateş ve akut enfeksiyonlardır.

• Bozulmuş karaciğer fonksiyonu varlığında,

• İbuprofen, asetilsalisilik asitin platelet agregasyonu üzerindeki inhibitör etkisini etkiler.Asetilsalisilik asit kullanıp, ağrı için de ibuprofen alan hastalar doktorlarına danışmalıdır (bkz.

4.5. Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim türleri),

• Asetilsalisilik asit bronkospazm gelişimini, astım ataklarını ya da diğer aşırı duyarlıkreaksiyonlarını tetikleyebilir. Risk faktörleri arasında önceden var olan astım, saman nezlesi,nazal polipler ya da kronik solunum yolu hastalıkları yer alır. Aynı durum diğer maddelere karşıalerjik reaksiyon (deri reaksiyonları, kaşıntı, ürtiker gibi) sergileyen hastalar için de geçerlidir.

• Uygulama sonrasında trombosit agregasyonu üzerinde birkaç gün süreyle devam eden inhibitöretkisine bağlı olarak, Asetilsalisilik asit, cerrahi müdahaleler (diş çekimi gibi küçükoperasyonlar dahil) sırasında ya da sonrasında kanama eğiliminde artışa yol açabilir.

• Düşük dozlarda, Asetilsalisilik asit ürik asit atılımını azaltır. Bu durum, yatkınlığı olan kişilerdegut ataklarını tetikleyebilir.

• Asetilsalisilik asit içeren ürünler çocuklarda ve ergenlerde görülen, ateşli veya ateşsiz seyredenviral enfeksiyonlarda bir doktora danışılmadan kullanılmamalıdır. Bazı viral hastalıklarda,özellikle de influenza A, influenza B ve varisella enfeksiyonlarında, çok seyrek görülen ancakacil tıbbi müdahale gerektiren Reye sendromu riski söz konusudur. Eşzamanlı olarakAsetilsalisilik asit kullanıldığında bu risk artabilir; bununla birlikte herhangi bir nedensellikilişkisi gösterilmemiştir. Bu hastalıklarda gözlenen sürekli kusma Reye sendromunun bir işaretiolabilir. Çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.

• Yeterli olarak kontrol edilmemiş hipertansiyon hastaları dikkatlice izlenmelidir.

Askorbik asit

• Askorbik asitin yüksek dozları, üriner oksalat seviyelerini yükseltir ve böbrekte kalsiyumoksalat taşlarının oluşumuna sebep olabilir. Böbrek fonksiyonları bozulmuş olan veya böbrektaşı öyküsü olan hastalar, bu etkiye daha duyarlı olabilir.

• Askorbik asit, demir absorbsiyonunu arttırdığından yüksek dozlar hemokromatoz, talasemi,polisitemi, lösemi ya da sideroblastik anemili hastalarda tehlikeli olabilir. Aşırı demir yükühastalığı durumunda askorbik asit alımı minimumda tutulmalıdır.

3

• Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6DP) enzim eksikliği bulunan hastalara Askorbik asitverildiğinde hemoliz gelişebildiğinden dikkatli olunmalıdır.

• Askorbik asitin yüksek dozlarının orak hücreli anemi hastalarında orak hücre krizleri ile ilişkiliolduğu ortaya konmuştur.

• Diyabetik hastalarda C vitamini kullanımı idrarda glikoz tayini testlerinde yanlış sonuçlarınelde edilmesine neden olur ancak kan şekeri düzeyi üzerine herhangi bir etkisi yoktur. Bunedenle diabet testi yapmadan 2-3 gün önceden C vitamini alınımı kesilmelidir.

• Yüksek dozda Askorbik asitin ürik asit atılımı üzerindeki etkisinden dolayı hastalarda gutartiritine neden olabilir.

• Askorbik asitin hızla çoğalan ve geniş şekilde yayılmış tümörleri şiddetlendirebildiğidüşünülmektedir.

Parasetamol

• Parasetamolü ilk kullananlarda veya daha önce kullanım hikayesi olanlarda, kullanımın ilkdozunda veya tekrarlayan dozlarında deride kızarıklık, döküntü veya bir deri reaksiyonuoluşabilmektedir. Bu durumda doktor ile irtibata geçilerek ilacın kullanımının bırakılması vealternatif bir tedaviye geçilmesi gerekmektedir. Parasetamol ile deri reaksiyonu gözlenen kişibir daha bu ilacı veya parasetamol içeren başka bir ilacı kullanmamalıdır. Bu durum, ciddi veölümle sonuçlanabilen Steven Johnson Sendromu (SJS), toksik epidermal nekroliz (TEN) veakut generalize ekzantematöz püstüloz (AGEP) dahil cilt reaksiyonlarına neden olabilmektedir.

• Anemisi olanlar, akciğer hastaları, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalardadoktor kontrolü altında dikkatli kullanılmalıdır. Önceden mevcut hepatik hastalığı bulunanhastalar için, yüksek dozda veya uzun süreli tedaviler esnasında periyodik aralıklarla karaciğerfonksiyon tetkikleri yapmak gerekebilir. Böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi < 10 ml/dakika)halinde, doktorun parasetamol kullanımının yarar/risk oranını dikkatle değerlendirmesi gerekir.Doz ayarlaması yapılmalı ve hasta kesintisiz izlenmelidir.

• Bir yıl boyunca günlük terapötik parasetamol alan bir hastada hepatik nekroz ve daha kısa süreliolarak aşırı doz kullanan bir hastada karaciğer hasarı bildirilmiştir. 12-48 saat içinde karaciğerenzimleri yükselebilir ve protrombin zamanı uzayabilir. Ancak klinik semptomlar dozunalınmasından 1 -6 gün sonrasına kadar görülmeyebilir.

• Kronik günlük dozlarda ve akut yüksek dozlarda karaciğer hasarına neden olabilir.

• Hepatotoksisite riskinden ötürü, parasetamol, tavsiye edilenden daha yüksek dozlarda ya dadaha uzun süreli alınmamalıdır. Hafif veya orta şiddette karaciğer yetmezliği (Child-PughKategorisi < 9) olan hastalar, parasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.

• Terapötik dozlarda parasetamol uygulaması sırasında serum alanin aminotransferaz (ALT)düzeyi yükselebilir.

• Terapötik dozlarda parasetamol ile hepatik oksidatif stresi arttıran ve hepatik glutatyonrezervini azaltan ilaçların eşzamanlı kullanımı, alkolizm, sepsis veya diabetes mellitus gibiçeşitli durumlar hepatik toksisite riskinde artışa yol açabilir.

4

• Sepsis gibi glutatyon eksikliği olan hastalarda, parasetamol kullanımı metabolik asidoz riskiniarttırabilir. Ciddi bir enfeksiyonunuz varsa bu metabolik asidoz riskini arttırabilir.

Metabolik asidoz belirtileri şunlardır:

> Derin, hızlı ve zorlanarak nefes alıp verme

> Mide bulantısı ve kusma

> İştahsızlık

• Yüksek dozlarda parasetamolün uzun süreli kullanılması böbrek hasarına neden olabilir.

• Genelde, özellikle diğer analjeziklerle kombinasyon halinde kesintisiz parasetamolkullanılması, kalıcı böbrek hasarına ve böbrek yetmezliği riskine (analjezik nefropatisi) yolaçabilir.

• Glukoz-6-fosfatdehidrojenaz eksikliği olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Seyrek olarak hemolizvakaları görülebilir.

• Gilbert Sendromu olan hastaların parasetamol kullanması, sarılık gibi klinik semptomlara vedaha belirgin hiperbilirubinemiye neden olabilir. Bundan dolayı, hastalar parasetamolü dikkatlikullanmalıdırlar.

• Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2000mg'ı aşmaması gerekir.

• Orta düzeyde alkol ile birlikte eş zamanlı parasetamol alınması, karaciğer toksisitesi riskindebir artışa yol açabilir. Alkolik karaciğer hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.

• Parasetamol içeren diğer ilaçların AFEBRYL ile eşzamanlı kullanımından kaçınılmalıdır.

• 3-5 gün içinde yeni semptomların oluşması ya da ağrının ve/veya ateşin azalmaması halinde,hastaların parasetamol kullanmaya son vermesi ve bir doktora danışması önerilir.

• Alkolik karaciğer hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.

Afebryl her tabletinde 322 mg sodyum ihtiva eder. Bu durum, kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu ürün her tabletinde 83 mg sorbitol içermektedir. Nadir kalıtımsal fruktoz intolerans problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

Bu ürün her tabletinde 94 mg laktoz monohidrat içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacıkullanmamaları gerekir.

4.5. Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Asetilsalisilik asit

Eşzamanlı kullanımı kontrendike olan ilaçlar:

- 15mg/hafta ya da daha yüksek dozlarda kullanılan metotreksat:

5

Metotreksatın hemotolojiktoksisitesindeartış(genelolarakantiinflamatuvarilaçlar

metotreksatın renal klirensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerine bağlanmasını inhibe ederler; bakınız 4.3 Kontrendikasyonlar).

Kullanım önlemleri gerektiren kombinasyonlar:

- 15 mg/haftadan daha düşük dozda kullanılan metotreksat:

Metotreksatın hematolojiktoksisitesindeartış(genelolarakantiinflamatuvarilaçlar

metotreksatın renal klirensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerine bağlanmasını inhibe ederler).

- İbuprofen:

İbuprofenin eş zamanlı kullanımı, Asetilsalisilik asit tarafından indüklenen geri dönüşümsüz platelet inhibisyonunu antagonize eder. Yüksek kardiyovasküler risk taşıyan hastalardaibuprofen tedavisi, asetilsalisilik asitin kardiyovasküler koruyucu özelliklerini sınırlayabilir.

- Antikoagülanlar, trombolitikler, antiplatelet ilaçlar (tiklodipin, klopidogrel gibi) :

Kanama zamanı uzayabilir. Asetilsalisilik asitin trombolitiklerden önce alınması kanama riskini arttırabilir.

- Diğer non-steroid antiinflamatuvar ilaçlar ile birlikte salisilat kullanımı:

Sinerjistik etkiye bağlı olarak ülser ve gastrointestinal kanama riski artabilir.

- Selektif Serotonin Re-uptake İnhibitörleri (SSRI):

Sinerjik etkiye bağlı olarak ülser ve üst gastrointestinal kanama riskini artırabilir.

- Digoksin:

Renal atılımındaki azalmaya bağlı olarak, digoksinin plazma konsantrasyonu yükselebilir.

- Antidiyabetikler, örn: İnsülin, sülfonilüre:

Yüksek Asetilsalisilik asit dozları, asetilsalisilik asitin hipoglisemik etkisi ve sülfonilüre grubu oral antidiyabetiklerin plazma proteinine bağlanma yerinden uzaklaştırılması ile hipoglisemiketkiyi artırabilir.

- Diüretiklerin Asetilsalisilik asit ile kombinasyonu:

Renal prostaglandin sentezinin azalmasına bağlı olarak glomeruler filtrasyonda azalma olur.

- Addisson hastalığında yerine koyma tedavisi için kullanılan hidrokortizon dışındaki sistemikglukokortikoidler:

Kortikosteroid tedavisi sırasında kandaki salisilat düzeyleri azalır ve kortikosteroidler ile salisilatların eliminasyonunun artması nedeniyle kortikosteroid tedavisi sonlandırıldıktan sonrasalisilat doz aşımı riski ortaya çıkabilir. Gastrointestinal ülser ya da kanama riskinde artışolabilir.

- Anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörlerinin (ADE) Asetilsalisilik asit ile kombinasyonu:Vazodilatör prostaglandinlerin inhibisyonuna bağlı olarak glomeruler filtrasyonda azalma olur.Ayrıca, antihipertansif etki azalır.

- Valproik asit:

6

Valproik asiti proteinlere bağlanma yerinden uzaklaştırarak valproik asit toksisitesine yol açabilir.

- Alkol:

Asetilsalisilik asitin ve alkolün aditif etkisine bağlı olarak gastrointestinal mukoza hasarında artış ve kanama süresinde uzama olabilir.

- Karbonik anhidraz enzimleri:

Her ne kadar yüksek dozlar için bazı bilgiler spesifiğe edilmiş olsa da bu etkileşim potansiyel olarak bulunabilir, ancak klinik olarak önemi bulunmamaktadır.

- Sülfinpirazon, benzbromaron, probenesid gibi ürikozürikler:

Ürikozürik etki azalır (renal tübüler ürik asit eliminasyon çekişmesi).

• AFEBRYL içerisinde bulunan Asetilsalisilik asit, aşağıdaki ilaçların etkisini artırabilir:İbritumomab, omasetaksin, tositumomab

• Aşağıdaki ilaçlar, AFEBRYL içerisinde bulunan Asetilsalisilik asitin etkisini artırabilir:Kalsiyum kanal blokerleri, dasatinib, glukosamin, ketorolak (nazal/sistemik), multivitaminler,omega-3 yağlı asitleri, polisülfat sodyum, potasyum fosfat, vitamin E, amonyum klorür,tipranavir, treprostinil.

• AFEBRYL içerisinde bulunan Asetilsalisilik asit, aşağıdaki ilaçların etkisini azaltabilir:Hiyaluronidaz, Multivitaminler (ADEK, folat), tiludronat,

• Aşağıdaki ilaçlar, AFEBRYL içerisinde bulunan Asetilsalisilik asitin etkisini azaltabilir:Ketorolak (nazal/sistemik)

Askorbik asit

- Oral kontraseptifler C vitamininin serum düzeyini düşürür. Asetilsalisilik asit, disülfiram,meksitetin, demir, fenitoin, barbitürat ve tetrasiklin C vitamininin idrar yoluyla atılımını artırır.Flufenazin ve varfarin ile etkileşmektedir.

- Askorbik asitin yüksek dozları asidik ilaçların beklenmeyen renal tübüler reabsorbsiyonunaneden olabilecek şekilde idrarın asidik olmasına yol açar, asidik ilaçların kan düzeyleriniartarak istenmeyen etkiler ortaya çıkarır. Bazik ilaçların ise terapötik etkisinde azalmaya yolaçacak şekilde reabsorbsiyonda azalma görülür.

Parasetamol

Parasetamol karaciğerde metabolize edilir. Bazı parasetamol metabolitleri hepatotoksiktir ve güçlü enzimatik endüktörlerle (rifampisin, bazı antikonvülsiyonlar vb.) birlikte kullanımı hepatotoksikreaksiyonlara yol açabilir.

- Kolestiramin: Kolestiramin parasetamol emilimini düşürebilir. Parasetamol ve kolestireminineş zamanlı uygulaması gerektiği durumlarda; parasetamol, kolestiramin uygulamasından 1 saatönce veya 4 saat sonra alınmalıdır.

- Enzimatik indikatör ve alkol: Uyku hapı, karbamazepin, fenitoin, primidon, izoniazid,rifampisin ve alkol gibi enzimatik indiktörlerle birlikte kullanılması parasetamolün toksisite

7

riskini arttırabilir. Bu tür hastalarda günlük maksimum doz miktarı kesinlikle aşılmamalıdır. (4.2, 4.4, 4.9)

- Probenesid: Parasetamol ve glukronik asit birleşimi engellendiği takdirde probenesid,parasetamol açıklığını yarıya kadar indirgeyebilir. Parasetamol ve probenesidin eş zamanlıyürütülen tedavi süresince doz aşımı riskine karşı bu olasılık göz önünde bulundurulmalıdır.

- Zidovudin:Parasetamol ve zidovudinin eş zamanlı uygulaması nötropeniye ve

hepatotoksisiteye yol açabilir. Zidovudin uygulaması ile eş zamanlı tedavi görmüş hastalarda aşırı parasetamol uygulamasından kaçınılmalıdır. Zidovudin ile parasetamol kullanımı zorunluolduğu, özellikle yetersiz beslenme durumlarında, beyaz kan hücreleri ve karaciğer fonksiyonukontrol altında tutulmalıdır.

- K vitamini antagonisti: Düzenli olarak yüksek dozda parasetamol kullanımı K vitaminininantagonist etkisinin güçlenmesine neden olabilir. Bu durumda Uluslararası Normal Oran(INR)'nın düzenli kontrolü tavsiye edilir.

- Lamotrijin: Terapötik etkinin düşüşüyle birlikte olası bir karaciğer metabolizması indükasyonunedeniyle lamotrijinin biyoyararlanımı düşebilir.

- Metaklopramid ve domperidon: Metaklopramid gibi mide boşalmasını hızlandıran ilaçlar,parasetamolün daha hızlı emilmesine ve dolayısıyla parasetamolün etkisinin daha hızlıbaşlamasına neden olabilir. Parasetamol emilim hızı metoklopramid ya da domperidon ileartabilir.

- Tanı testleri ve etkileşim: Parasetamol uygulaması; fosfotungustik asit yöntemiyle kandaki ürikasit oranının belirlenmesine ve glukoz oksidaz-peroksidaz yöntemiyle kan şekeri oranınınbelirlenmesine müdahale edebilir.

- Hormonal antikontraseptifler/östrojen: Metabolizmanın uyarılması nedeniyle parasetamolünplazma oranının azalması.

- Kloramfenikol:Hepatik metabolizmanın inhibisyonuyla kloramfenikol toksisitesinin

güçlenmesi.

- Tropisetron ve granisetron: 5-hidroksitriptamin (serotonin) tip 3 reseptör antagonistleri olantropisetron ve granisetron, farmakodinamik etkileşim ile parasetamolün analjezik etkisinitamamen baskılayabilir.

- Kombine ağrı kesici kullanımı: Birden fazla ağrı kesiciyle kombinasyon tedavisindenkaçınılması önerilmektedir. Bunun hastaya ekstra bir fayda sağladığını gösteren çok az kanıtvardır ve genelde istenmeyen etkilerde artışa yol açmaktadır.

- St.John's Wort

(Hypericum perforatum-sarıÖzel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Etkileşim çalışması yapılmamıştır.

8

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel Tavsiye Gebelik kategorisi D'dir.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Asetilsalisilik asit

Düşük doz asetilsalisilikasitin kontraseptif metodlarla klinik olarak ilişkili etkileşimini gösteren klinik ve klinik öncesi çalışma mevcut değildir. Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar,uygun bir doğum kontrol yöntemi kullanmalıdır.

Askorbik asit

Oral kontraseptifler Askorbik asit serum düzeylerini düşürür.

Parasetamol

Parasetamolün doğurganlık üzerine etkisi olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır. Yine de çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.

Gebelik dönemi

Asetilsalisilik asit

Hayvan çalışmalarında reprodüktif toksisite gösterilmiştir (Bkz. 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri).

Asetilsalisilik asit birinci ve ikinci trimesterde açıkça zorunlu olmadığı müddetçe kullanılmamalıdır. Hamile kalmayı düşünen ya da gebeliğin ilk ve ikinci trimesterindeki kadınlartarafında asetilsalisilik asit içeren ilaçlar kullanılıyorsa, doz mümkün olduğunca düşük ve tedavisüresi de mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır.

Gebeliğin üçüncü trimesterinde ise Asetilsalisilik asit kullanımı kontrendikedir (Bkz. 4.3 Kontrendikasyonlar).

Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebelik ve/veya embriyonal/fetal gelişimini istenmeyen şekilde etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalar erken gebelik döneminde prostaglandin senteziniinhibe eden ilaçların kullanılmasının düşük ve malformasyon riskini artırabileceğini düşündürür.Riskin doz ve tedavi süresine göre artış gösterdiğine inanılır (Eldeki veriler Asetilsalisilik asitalımı ile düşük riskinin arttığına dair ilişkiyi destekler nitelikte değildir). Asetilsalisilik asit içinmalformasyona yönelik epidemiyolojik çalışma verileri tutarlı olmamakla birlikte, artangastroşizis (karın duvarının doğuştan yarık şeklinde açık olması) riski göz ardı edilmemelidir.14.800 anne ve çocuğunda yapılan prospektif çalışmalarda erken gebelikte (1. ve 4. aylar)kullanımının malformasyon oranında artış ile ilişkisi bulunmamıştır.

Gebeliğin üçüncü trimesterinde kullanıldığında, tüm prostaglandin sentezi inhibitörleri fetüste aşağıdaki etkilere neden olabilir:

- Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriosusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyon)

- Oligohidramniozun eşlik ettiği renal yetmezliğe kadar varabilen renal fonksiyon bozukluğu

9

Anne ve yeni doğan üzerinde ise aşağıdaki etkilere neden olabilir:

- Kanama zamanının uzamasına ve düşük dozlarda dahi antiagregan etkiye neden olabilir.

- Rahim kasılmalarının inhibisyonuna, böylece de geç ya da uzun doğuma neden olabilir.

Sonuç olarak gebeliğin üçüncü trimesterinde Asetilsalisilik asit kullanımı kontrendikedir. Askorbik asit

Askorbik asit plasentadan geçer. Gebelik sırasında yüksek doz alımıyla fetus buna adapte olabilir ve doğum sonrası yoksunluk sendromu şeklinde Askorbik asit eksikliği gelişebilir. Bu nedenleilacın yüksek dozları (örn; 1 gramın üzerindeki dozlar) beklenen yararlar potansiyel riskten fazlaolmadıkça gebelerde veya gebe kalma olasılığı olanlarda kullanılmamalıdır.

Parasetamol

Gebelikte kullanım güvenliliği belirlenmemiştir. Parasetamol plasentayı geçer ve fötal dolaşımda maternal dolaşımdakine benzer düzeylere ulaşır. Bununla beraber, parasetamol terapötikdozlarının kısa süreli olarak anne tarafından alınmasının insanda teratojenik etkilerle ilişkiliolmadığına dair epidemiyolojik kanıtlar vardır.

Parasetamol için, gebeliklerde maruz kalmaya ilişkin yeterli klinik veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik / embriyonal / fetal gelişim / doğum ya da doğum sonrasıgelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir.

Laktasyon dönemi

Asetilsalisilik asit

Salisilatlar ve metabolitleri düşük miktarlarda anne sütüne geçer. Bugüne kadar hiçbir yeni doğanda nadir kullanımları takiben advers etki görülmediğinden, süt vermenin kesilmesigenellikle gerekli değildir. Bununla birlikte düzenli kullanımda ya da yüksek dozlardan sonraemzirmeye devam edilmemelidir.

Askorbik asit

AFEBRYL içindeki Askorbik asit anne sütüne geçtiği bilindiğinden, emzirme döneminde bebeğe olası etkileri göz önüne alınarak dikkatli kullanılmalıdır

Parasetamol

Emziren annelerdeki bir farmakokinetik çalışmada 650 mg'lık dozun %1'inden azı anne sütünde saptanmıştır. Benzer sonuçlar diğer çalışmalarda da bulunmuştur. Bu nedenle emziren annetarafından terapötik dozların alınması bebek üzerinde bir risk oluşturmaz.

Üreme yeteneği/Fertilite

Asetilsalisilik asit

Salisilatların çeşitli hayvan türlerinde teratojenik etkileri olduğu bulunmuştur. Prenatal maruziyet sonucunda, implantasyon bozuklukları, embriyotoksik ve fetotoksik etkiler ve öğrenmekapasitesinde bozukluklar bildirilmiştir.

Askorbik asit

Üreme yeteneği ve fertilite üzerine etkisi bilinmemektedir.

Parasetamol

10

Hayvanlarda yapılan kronik toksisite araştırmalarında parasetamolün testiküler atrofiye neden olduğu ve spermatogenezi inhibe ettiği bildirilmiştir. İnsanlarda fertilite üzerindeki etkisiniaraştıran yeterli çalışma bulunmamaktadır. Bazı çalışmalarda non-steroidal antiinflamatuvarilaçların fertilite üzerine engelleyici etkisi olduğu bildirilmekle beraber kesin sonucavarılmamıştır.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerine etkiler

AFEBRYL tedavisinin araç ve makine kullanımı üzerine bilinen herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Bazı hastalarda parasetamol kullanımına bağlı olarak baş dönmesi veya somnolansgörülebilir. Parasetamol kullanan hastaların uyanık kalmalarını gerektiren faaliyetler sırasındadikkatli olmaları gerekmektedir.

4.8. İstenmeyen etkiler

İstenmeyen etkiler sıklık ve sistem organ sınıfı açısından aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır:

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahminedilemiyor).

Parasetamolün istenmeyen etkileri genellikle hafiftir. 10 g'ın üzerinde alınması durumunda toksisite görülmesi muhtemeldir.

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Asetilsalisilik asit

Seyrek/Çok seyrek: Özellikle hipertansiyonu kontrol edilemeyen ve / veya münferit vakalarda potansiyel olarak yaşamı tehdit edebilecek, antikoagülanlarla eş zamanlı tedavi gören hastalardaserebral kanama gibi ciddi kanamalar bildirilmiştir.

Şiddetli glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6DP) eksikliği formları olan hastalarda hemoliz ve hemolitik anemi bildirilmiştir.

Muhtemelen kanama süresinin uzadığı, burun kanaması, dişeti kanaması, kütanöz kanama veya ürogenital kanama gibi kanamalar (bkz. bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Bu etki,kullanımdan sonra 4 ila 8 gün kadar sürebilir.

Askorbik asit

Çok seyrek: Glikoz-6-Fosfat Dehidrojenaz (G6PD) eksikliğinde hemoliz Parasetamol

Seyrek: Çok miktarda alındığında anemi, methemoglobinemi, uzun süreli kullanımda hemolitik anemiye bağlı trombositopeni, trombositopenik purpura, lökopeni, nötropeni ve pansitopeni gibikan sayımı değişiklikleri

Bu yan etkiler parasetamol ile neden-sonuç ilişkisi içinde değildir.

Çok seyrek: Agranülositoz, trombositopeni

Bağışıklık sistemi hastalıkları:

Asetilsalisilik asit

11

Seyrek: Özellikle astım hastalarında cilt, solunum yolları, gastrointestinal kanal ve kardiyovasküler sistemde aşırı duyarlılık reaksiyonları. Semptomlar arasında hipotansiyon, dispneatakları, rinit, geniz tıkanması, anafilaktik şok ve anjiyonörotik ödem bulunabilir.

Askorbik asit

Çok seyrek: Aşırı duyarlılık reaksiyonları

Parasetamol

Seyrek: Alerjik reaksiyonlar, anafilaksi Çok seyrek: Lyell sendromu

Bilinmiyor: Bronkospazm, pozitif alerji testi, immün trombositopeni

Metabolizma ve beslenme hastalıkları:

Asetilsalisilik asit Çok seyrek: Hipoglisemi

Düşük dozlarda Asetilsalisilik asit ürik asit atılımını azaltır. Bu durum eğilimi olan hastalarda gut ataklarına neden olabilir.

Sinir sistemi hastalıkları:

Asetilsalisilik asit

Bilinmiyor: Baş ağrısı, baş dönmesi, işitme bozukluğu, kulak çınlaması veya zihin karışıklığı aşırı doz belirtileri olabilir (bkz. bölüm 4.9 Doz aşımı ve tedavisi).

Parasetamol

Yaygın: Baş ağrısı, baş dönmesi, somnolans, parestezi

Bilinmiyor: Santral sinir sistemi stimülasyonu, ensefalopati, insomni, tremor

Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar

Parasetamol

Yaygın: Üst solunum yolu enfeksiyon belirtileri

Seyrek: Analjezik astım sendromu da dahil astım ve bronkospazm

Gastrointestinal hastalıklar:

Asetilsalisilik asit

Yaygın: Mide yanması, mide bulantısı, kusma, karın ağrısı ve ishal. Gastrointestinal kanaldan az miktarda kan kaybı (mikro hemoraj)

Yaygın olmayan: Çok seyrek vakalarda perforasyona yol açabilecek yaygın olmayan gastrointestinal ülserler, gastrointestinal kanama (uzun süreli AFEBRYL kullanımı,gastrointestinal kanaldan gizli kan kaybına bağlı olarak demir eksikliği anemisine neden olabilir),gastrointestinal enflamasyon.

Melena ya da hematemez durumunda derhal doktorunuza bildirmelisiniz.

Askorbik asit

Çok seyrek: Bulantı, kusma, diyare, mide krampı

12
Parasetamol

Yaygın: Bulantı, kusma dispepsi, flatulans, karın ağrısı, konstipasyon Yaygın olmayan: Gastrointestinal kanamaSeyrek: İshal

Hepato-bilier hastalıklar:

Asetilsalisilik asit

Çok seyrek: Yüksek karaciğer değerleri Parasetamol

Seyrek: Çok miktarda alındığında hepatik bozukluk Çok seyrek: Hepatik disfonksiyon

Deri ve deri altı doku hastalıkları:

Asetilsalisilik asit

Yaygın olmayan: Cilt reaksiyonları (eritema eksudativum multiformeye kadar varan çok seyrek vakalar).

Askorbik asit

Bilinmiyor: Flushing ya da kızarıklık Parasetamol

Seyrek: Deri döküntüsü, kaşıntı, ürtiker, alerjik ödem ve anjiyoödem, akut generalize eksantematöz püstülozis, eritema multiform, Stevens- Johnson sendromu ve toksik epidermalnekroliz (fatal sonuçlar dahil).

Bu belirti ilacın kesilmesiyle kaybolur.

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları:

Asetilsalisilik asit

Çok seyrek: Böbrek fonksiyon bozukluğu ve akut böbrek yetmezliği Askorbik asit

Seyrek: İdrar yapmada güçlük

Bilinmiyor: Böbrek taşı oluşumu, hiperoksalüri, diürez Parasetamol

Yaygın olmayan: Parasetamolün terapötik dozlarını takiben nefrotoksik etkileri yaygın değildir. Uzun süreli uygulamada papiler nekroz bildirilmiştir.

Şüpheli advers reaksiyonlarının raporlanması


Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanaksağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta:[email protected]; tel:0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)

13

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Asetilsalisilik asit

Salisilat toksisitesi (2 gün süreyle > 100 mg/kg/günlük doz toksisite oluşturabilir) kronik, terapötik olarak kazanılmış intoksikasyondan ve çocukların ilacı kazara yutması ya da rastlantısalintoksikasyonlar da dahil olmak üzere potansiyel olarak yaşamı tehdit edebilecek akutintoksikasyonlardan (doz aşımı) kaynaklanabilir.

Belirti ve semptomların özgül olmaması nedeniyle kronik salisilat zehirlenmesi sinsi seyredebilir. Hafif kronik salisilat toksisitesi ya da salisilizm genel olarak yalnızca yüksek dozların tekrarlayankullanımlarından sonra oluşur. Semptomları; baş dönmesi, vertigo, kulak çınlaması, sağırlık,terleme, bulantı ve kusma, baş ağrısı ve konfüzyondur; bunlar dozun düşürülmesiyle kontroledilebilir. Kulak çınlaması, 150 ila 300 mikrogram/ml düzeyindeki plazma konsantrasyonlarındaoluşabilir. Daha ciddi advers olaylar 300 mikrogram/ml'nin üzerindeki konsantrasyonlardagözlenir.

Akut intoksikasyonun temel özelliği asit-baz dengesinde yaşa ve intoksikasyonun şiddetine göre değişebilecek şiddetli bozulmadır. Çocuklardaki en yaygın görünüm metabolik asidozdur.Zehirlenmenin şiddeti tek başına plazma konsantrasyonlarından kestirilemez. Asetilsalisilik asitinemilimi gastrik boşalmanın azalmasına, midede konkresyon oluşumuna bağlı olarak ya da enterikpreparatların alımı sonucu gecikebilir. Asetilsalisilik asit intoksikasyonunun yönetimi, durumundüzeyi, evresi ve klinik semptomları göz önünde bulundurularak ve standart zehirlenme yönetimitekniklerine uygun olarak belirlenir. Öncelikli olarak yapılması gerekenler ilacın atılımınınhızlandırılması ile elektrolit ve asit-baz metabolizmasının düzeltilmesi olmalıdır.

Salisilat zehirlenmesinin karmaşık patofizyolojik etkilerine bağlı olarak belirti ve semptomlar /

tetkiklere ilişkin bulgular aşağıdakileri kapsayabilir:

_

Belirti ve semptomlar

Tetkiklere ilişkin bulgular

Terapötik önlemler

HAFİF VE ORTA

ŞİDDETLİ

İNTOKSİKASYON


Gastrik lavaj, tekrarlayan aktif kömür uygulaması, zorlualkali diürez

Taşipne, hiperventilasyon, solunumsal alkaloz
Alkalemi, alkalüri

Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması

Diyaforez


Bulantı, kusma


ORTA VE ŞİDDETLİ İNTOKSİKASYON


Gastrik lavaj, tekrarlayan aktif kömür uygulaması, zorlualkalin diürez, şiddetliolgularda hemodiyaliz

Kompansatuvar metabolik asidozun eşlik ettiğisolunumsalalkaloz
Asidemi, asidüri

Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması

Hiperpireksi

Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması

Solunumsal: hiperventilasyon, non-kardiyojenik pulmonerödemden solunum durması,asfiksiye kadar değişir



14

Kardiyovasküler: disaritmiler, hipotansiyondankardiyovasküler areste kadardeğişir
Kan basıncında, EKG'de değişiklikler gibi

Sıvı ve elektrolit kaybı; dehidratasyon, oligüri ilaböbrek yetmezliği

Hipokalemi, hipernatremi, hiponatremi, böbrekfonksiyonunda değişikliklergibi

Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması

Glukoz metabolizmasında bozulma, ketoz

Hiperglisemi,hipoglisemi (özellikle çocuklarda)Keton düzeylerinde artış


Kulak çınlaması, sağırlık


Gastrointestinal kanama


Hematolojik: trombosit inhibisyonundankoagülopatiye kadar değişir

Örnek; PT'de uzama, hipoprotrombinemi


Nörolojik: letarji, konfüzyondan koma venöbetlere uzanan bir aralıktaklinik görünümlerle seyredentoksik ensefalopati ve MSSbaskılanması



Askorbik asit

Nadiren de olsa yüksek dozlarda diüretik ve/veya diyare görülebilir. Ayrıca okzalat kristalleri oluşumu da görülebilir. Böyle durumlarda C vitamini alımı kesmek yeterlidir.

Parasetamol

Yetişkinlerde 10 gramdan fazla kullanılması halinde toksisite olasılığı vardır. Dahası, aşırı dozun zararı sitotik olmayan alkolik karaciğer hastalığı olanlarda daha büyüktür. Çocuklarda aşırı dozutakiben karaciğer hasarı göreceli olarak daha seyrektir. Karaciğer hücre hasarı ile birlikteparasetamol aşırı dozajında normal erişkinlerde 2 saat civarında olan parasetamol yarılanma ömrügenellikle 4 saate veya daha uzun sürelere uzar. 14C-aminopirinden sonra 14CÜ2 atılımında azalmabildirilmiştir. Bu plazma konsantrasyonu veya yarılanma ömrü veya konvansiyonel karaciğerfonksiyon testi ölçümlerine nazaran parasetamol aşırı dozajı ile karaciğer hücre hasarı arasındakiilişkiyi daha iyi gösterir.

Parasetamole bağlı fulminant karaciğer yetmezliğini takiben gelişen akut tübüler nekrozdan dolayı böbrek yetmezliği oluşabilir. Bununla beraber, bunun insidansı başka nedenlerden dolayıfulminant karaciğer yetmezliği olan hastalarla karşılaştırıldığında bu grup hastalarda daha sıkdeğildir. Seyrek olarak, ilaç alındıktan 2-10 gün sonra, sadece minimal karaciğer toksisitesinekarşın renal tübüler nekroz oluşabilir. Aşırı dozda parasetamol almış bir hastada kronik alkolalımının akut pankreatit gelişmesine katkıda bulunduğu bildirilmiştir. Akut aşırı doza ilaveten,parasetamolün günlük aşırı miktarlarda alımından sonra karaciğer hasarı ve nefrotoksik etkilerbildirilmiştir.

Semptom ve belirtiler:

Solgunluk, anoreksi, bulantı ve kusma parasetamol aşırı dozajının sık görülen erken semptomlarıdır. Hepatik nekroz parasetamol aşırı dozajının, dozla ilişkili komplikasyonudur.Hepatik enzimler yükselebilir ve protrombin zamanı 12 ila 48 saat içinde uzar, fakat klinik

15

semptomlar ilacın alımını takiben 1 ila 6 gün içinde belirgin olmayabilir.

Tedavi:

Hastayı gecikmiş hepatotoksisiteye karşı korumak için parasetamol aşırı dozajı hemen tedavi edilmelidir. Bunun için, absorbsiyonu azalmaya (gastrik lavaj veya aktif kömür) takibenintravenöz N-asetilsistein veya oral metionin vermek gerekir. Eğer hasta kusuyorsa veya aktifkömür ile konjugasyon yapılmışsa metionin kullanılmamalıdır. Doruk plazma parasetamolkonsantrasyonları aşırı dozu takiben 4 saate kadar gecikebilir. Bu nedenle, hepatotoksisite riskinibelirlemek için plazma parasetamol düzeyleri ilaç alımından en az 4 saat sonrasına kadarölçülmelidir. Ek tedavi (ilave oral metionin veya intravenöz N-asetilsistein) kan parasetamoliçeriği ve ilaç alımından beri geçen süre ışığı altında değerlendirilmelidir.

Hepatik enzim indükleyici ilaçlar alan hastalarda, uzun süredir alkol bağımlısı olanlarda veya kronik olarak beslenme eksikliği olanlarda N-asetilsistein ile tedavi eşiğinin %30-50 düşürülmesiönerilir, çünkü bu hastalar parasetamolün toksik etkilerine karşı daha duyarlı olabilirler.Parasetamol aşırı dozajını takiben gelişebilecek fulminant karaciğer yetmezliği tedavisi uzmanlıkgerektirir.

5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapik sınıf: Analjezik ve antipiretik,

ATC Kodu: N02BE51

Asetilsalisilik asit Etki mekanizması

Asetilsalisilik asit, trombositlerde tromboksan A2 sentezini engelleyerek trombosit agregasyonunu inhibe eder. Etki mekanizması, siklooksijenaz-1 ve 2 (COX-1 ve 2) geri döndürülemez şekildeinhibisyonuna dayanır. Trombositlerin bu enzimi yeniden sentezlemesi mümkün olmadığından,bu inhibe edici etki özellikle trombositlerde belirgindir. Asetilsalisilik asitin, trombositler üzerindeayrıca diğer inhibe edici etkileri olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle, çeşitli vaskülerendikasyonlarda kullanılır.

Asetilsalisilik asit, analjezik, antipiretik ve antiinflamatuvar özellikleri ile asitik, steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar grubuna aittir. Daha yüksek oral dozlar, ağrıyı dindirmek ve soğukalgınlıkları veya grip gibi hafif ateşli durumlarda, ateşin düşürülmesi ve eklem ve kas ağrılarınındindirilmesi ve akut veya romatoid artrit, osteoartrit ve ankilozan spondilit gibi kronikinflamatuvar bozukluklarda kullanılır.

Askorbik asit

C Vitamini suda çözünen antioksidan özelliğine sahip önemli bir vitamindir. Vücudun C vitamini stoklama miktarı düşük olduğundan dolayı, düzenli miktarlarda C vitamini alımı önemkazanmaktadır. C vitamini (askorbik asit) ve metaboliti olan dehidroaskorbik asit C vitamininetkisini ortaya çıkaran bir reversibl redoks sistemini oluşturur. C vitamini eksikliğinde ortaya çıkanen önemli bir tablo da skorbüt olayıdır. Kollogen oluşumuna bağlı olarak skorbüt şikayetleri olanyara iyileşmesi ve gecikmesi, kemik büyümesindeki düzensizlikler, dentin ve damar frajilitesigörülmektedir. C vitamini kollogen üretiminde de aktif rol oynamaktadır. Karnitin biyosenteziiçinde C vitamini önemlidir. Karnitin, yağ asitinin mitokondrilere taşınmasında ve bu şekilde deenerji ortaya çıkmasında rol almaktadır. Kaslarda görülen güçsüzlük ve yorgunluk da karnitin

16

eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkmaktır. Hayvan deneylerinde yapılan çalışmalarda C vitamini, kolesterolün arteriyoskleroza yol açmayan safra asitlerine dönüşmesinde rol oynamaktadır. Cvitamini eksikliğinde glukokortikoid salınımı azalır ve buna bağlı olarak vücudun sterese karşıdaha zayıf bir reaksiyon ortaya çıkar. Askorbik asit böbrek üstü bezlerde bulunmaktadır vekortizon sentezini hızlandırmaktadır. Askorbik asit antioksidan özelliği sayesinde organizma içinzararlı olan serbest radikalleri inaktif hale getirir. C vitamini antioksidan özelliği sayesinderetinaya zarar verebilecek serbest radikalleri inaktif hale getirerek koruma özelliğine sahiptir.Askorbik asit dengesinin korunması durumunda katarakt riski de anlamlı ölçüde azalmaktadır.Askorbik asit lökosit hareketliliğini artırarak bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi faaliyetinde debulunmaktadır. C vitamini interferon oluşumunda rol oynadığı da düşünülmektedir. Askorbik asitgıdalardan demir emilimini de sağlamaktadır ve bu şekilde demir eksikliği anemisine karşı bir etkigöstermektedir.

Parasetamol

Parasetamol, analjezik ve antipiretik bir ajandır. Parasetamolün terapötik etkilerinin, siklooksijenaz enziminin inhibisyonu sonucu prostoglandin sentezinin inhibisyonuna bağlı olduğudüşünülmektedir. Parasetamolün periferik siklooksijenaza oranla santral sanaljezik ve antipiretiközellikleri vardır fakat sadece zayıf anti-enflamatuvar özellikler gösterir. Bu durum; enflamatuvardokuların diğer dokulara oranla daha yüksek seviyelerde hücresel peroksidler içermesi ve buperoksidlerin parasetamolün siklooksijenaz inhibisyonunu önlemesiyle açıklanabilir.

5.2. Farmakokinetik özelliklerEmilim

AFEBRYL'in suda çözülmesiyle mide ve ince bağırsağın başlangıcında hızlı bir şekilde emilir. Asetilsalisilik asitin çözülümü, uzun süre gastrik mukoza ile temas önlenir ve böylelikle kanamariski azalır.

Dağılım

Asetilsalisilik asit

Asetilsalisilik asit ve salisilik asit, plazma proteinlerine geniş ölçüde bağlanır ve hızla vücuda dağılır.

Salisilik asit anne sütüne geçer ve plasenta bariyerini geçer.

Askorbik asit

C vitamininin plazma proteinlerine bağlanma oranı yaklaşık olarak %24'dür. Serum konsantrasyonları normal olarak 10 mg/l'dir. (60 p,mol/l) 6 mg/l'nin (35 p,mol/l) altındakikonsantrasyonlar, C vitamini alımının yeterli miktarda olmadığını gösterir. 4 mg/L (20^mol/L) 5altındaki konsantrasyonlar ise, vitamin alımının yetersiz olduğunu gösterir. Klinik skorbütte iseserum konsantrasyonları 2 mg/l'nin (10 ^mol/l) altında olmaktadır.

Parasetamol

Parasetamol birçok vücut sıvısına eşit miktarda dağılır. Terapötik dozları takiben parasetamol plazma proteinlerine önemli oranda bağlanmaz. Çocuklardaki dağılım kinetiği (Vd/F)erişkinlerdekine benzerdir.

Biyotransformasyon:

Asetilsalisilik asit

17

Asetilsalisilik asit, absorpsiyon sırasında ve sonrasında, ana etkin metaboliti olan salisilik asite dönüşür.

Salisilik asit, ağırlıklı olarak hepatik metabolizma tarafından elimine edilir.

Metabolitleri, salisilürik asit, salisilfenil glukuronid, salisilasetil glukuronid, gentisik asit ve gentisürik asittir.

Askorbik asit

Askorbik asit, dehidroaskorbik asite ve dehidroaskorbik asit üzerinden de oksalik asite metabolize olmaktadır.

Parasetamol

Terapotik dozlardan sonra parasetamolün plazma yarılanma ömrü 1.5-2.5 saat arasındadır. Parasetamol karaciğerde metabolize olur ve insanda çok sayıda metabolitleri tanımlanmıştır.İdrarla atılan major metabolite glukuronid ve sulfat konjugatıdır. Parasetamolün %10 kadarı minorbir yolla sitokrom P-450 karma fonksiyonlu oksidaz sistemi (başlıca CYP2E1 ve CYP3A4) ilereaktif bir metabolit olan asitamidokinona dönüşür. Bu metabolit hızla indirgenmiş glutatyon ilekonjuge olur ve sistein ve merkaptürik asit konjugatları şeklinde atılır. Büyük miktarlardaparasetamol alındığında hepatik glutatyon azalabilir ve vital hepatosellüler makromoleküllerinekovalan olarak bağlanan hepatosit asetamindokinonun aşırı birikmesine yol açar. Bu da doz aşımıdurumunda görülebilen hepatik nekroza yol açar.

Eliminasyon

Asetilsalisilik asit

Salisilik asitin metabolizması karaciğer enzimi kapasitesi ile sınırlı olduğundan eliminasyon kinetiği doza bağlıdır. Eliminasyon yarı ömrü, bu nedenle, düşük dozlar sonrasında 2 - 3 saatarasında değişir ve yüksek dozlar sonrasında yaklaşık 15 saate çıkar.

Salisilik asit ve metabolitleri, esas olarak böbrek yoluyla atılır.

Askorbik asit

1 g'lık askorbik asit dozunun ağız yoluyla verilmesinden sonra yarı ömrü 13 saattir. Ana atılım böbrekler yoluyla olmaktadır. Yüksek dozlarda dışkı yoluyla atılmaktadır.

Parasetamol

1000 mg i.v. kullanımı takiben parasetamolün total vücut klerensi yaklaşık 5 ml/dak/kg'dır. Parasetamolün renal klerensi idrar akış hızına bağlıdır, fakat pH'ya bağlı değildir. Uygulananilacın %4'ten daha azı değişmemiş parasetamol olarak atılır. Sağlıklı bireylerde terapötik dozunyaklaşık %85-95'i 24 saat içinde idrar ile atılır.

Doğrusallık / Doğrusal Olmayan Durum:

Asetilsalisilik asit

Asetilsalisilik asit kinetiği ilk geçiş sürecini takip eder. Bu sebeple, terapotik dozlarda farmakokinetiği doğrusaldır.

Parasetamol

Reaktif parasetamol metabolitlerinin karaciğer hücre proteinlerine bağlanması, hepatosellüler hasara sebep olur. Terapötik dozlarda bu metabolitleri, glutatyon tarafından bağlanır ve nontoksikkonjugatlar oluştururlar. Ancak massif doz aşımı halinde, karaciğerin (glutatyon oluşumunukolaylaştıran ve teşvik eden) SH-donörleri depose tükenir; ilacın toksik metabolitleri karaciğerdebirikir ve karaciğer hücre nekrozu gelişir ve bu da karaciğer fonksiyonunda bozulmaya ve giderekhepatik komaya kadar ilerler.

18

Pozolojiye uygun kullanıldığında farmakokinetiği doğrusaldır.

5.3. Klinik öncesi güvenlik verileri

Asetilsalisilik asit

Asetilsalisilik asitin klinik öncesi güvenlilik profili iyi belgelenmiştir.

Hayvan çalışmalarında salisilatların, yüksek dozlarda böbrek hasarı dışında, başka bir organik hasara neden olmadığı gösterilmiştir.

Asetilsalisilik asit, mutajenik potansiyeline bağlı olarak,

in vitroin vivo

olarak mutajenisite yönünden ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Genel bulgular, mutajenik etkiye ilişkin herhangi birkanıt ortaya çıkarmamıştır. Aynı durum karsinojenisite çalışmaları açısından da geçerlidir.

Salisilatlar, hayvan çalışmalarındaki birkaç hayvan numunesinde, teratojenik etkiler göstermiştir. Doğum öncesi maruz kalma sonrasında, implantasyon bozuklukları, embriyotoksik ve fetotoksiketkiler ve yavrularda öğrenme yeteneği bozukluğu tanımlanmıştır.

Askorbik asit Bildirilmemiştir.

Parasetamol Akut toksisite:

Parasetamol yetişkin sıçanlara ve kobaylara oral yoldan verildikten sonra hafif toksik olduğu saptanmıştır. Farelerde ve yenidoğan sıçanlarda önemli oranda daha fazla toksik olmasının sebebiise, muhtemelen, farelerde maddenin farklı bir metabolizmasının bulunması ve yenidoğansıçanlarda hepatik enzim sisteminin olgunlaşmamış olmasıdır.

Kronik Toksisite:

Toksik dozların verilmesinin ardından deney hayvanlarında yavaş kilo artışı, diürez, asitüri ve dehidratasyon ile enfeksiyonlara karşı duyarlılık artışı gibi etkiler gözlenmiştir. Otopsi sırasında,abdominal organlarda kan akımı artışı, intestinal mukoza irritasyonu gözlenmiştir.

Mutajenik ve Tümörojenik Potansiyeli:

Sıçanlarda, hepatotoksik doz düzeyinde potansiyel bir genotoksisite gözlenmiş ve bu bulgu doğrudan bir DNA hasarı olarak değil, hepatotoksisite/miyelotoksisitenin dolaylı bir sonucu olarakaçıklanmıştır. Dolayısıyla, bir eşik doz varsayılabilir.

Diyeti 6000 ppm'e kadar olan erkek sıçanlarda yapılan 2 yıllık bir çalışmada parasetamolün karsinojenik aktivitesine ilişkin herhangi bir bulgu bildirilmemiştir. Mononükleer hücre lösemisiinsidansının artmasından dolayı dişi sıçanlarda bazı karsinojenik aktivite bulguları söz konusudur.Diyeti 6000 ppm kadar olan farelerde yapılan 2 yıllık bir çalışmada ise parasetamolün karsinojenikaktivitesini gösteren herhangi bir bulgu saptanmamıştır.

Üreme Toksisitesi:

İnsanlarda kapsamlı kullanımdan sonra embriyotoksik veya teratojenik riskte bir artış gözlenmemiştir. Parasetamol hamilelik dönemlerinde de sıklıkla alınmakta olup, gerek hamileliğinseyri gerekse doğmamış çocuk üzerinde herhangi bir olumsuz etki görülmemiştir.

19

Hayvanlarda yapılan kronik toksisite araştırmalarında parasetamolün testiküler atrofiye neden olduğu spermatogenezi inhibe ettiği bildirilmiştir.

6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi

Sodyum bikarbonat Sitrik asit anhidrusSorbitol

Laktoz monohidrat Sodyum sakarinLimon uçucu yağ esansı

6.2. Geçimsizlikler

Yoktur.

6.3. Raf ömrü

30 aydır.

6.4. Saklamaya yönelik özel uyarılar

AFEBRYL havayla çok çabuk etkileşime girer, dolayısıyla kullanımdan hemen sonra tüpü sıkıca kapatınız.

25oC'nin altında oda sıcaklığında saklayınız.

Ambalaj üzerinde belirtilen son kullanma tarihi geçmiş ilaçları kullanmayınız.

Çocukların erişemeyeceği yerlerde, ambalajında saklayınız.

6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği

1 tüp 16 efervesan tablet içeren kutudadır. Her biri suda çözünür ve silika jel kapsül yardımıyla dış etkilerden korunur.

6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliklerine uygun olarak imha edilmelidir.

7. RUHSAT SAHİBİ

Galepharma İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Sarıgazi Mah. Osmangazi Cad.

Karagöz Sok. No:7/A Sancaktepe/İSTANBULTel: 0216 509 1552Fax: 0216 484 8392

8. RUHSAT NUMARASI

2019/3869. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ

İlk r uhsat tarihi : 27.07.1994

Ruhsatyenileme tarihi : 09.08.2019

20

10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ

09.08.20 19


21

İlaç Bilgileri

Afebryl 300 Mg /300 Mg/200 Mg Efervesan Tablet

Etken Maddesi: Parasetamol , Asetilsalisilik Asit, Askorbik Asit

Pdf olarak göster

Google Reklamları

İlgili İlaçlar

  • Afebryl 16 Efervesan Tablet
  • Ana Sayfa | Hakkımızda | İlaçlar | İlaç Ara | İlaç Firmaları | Gizlilik | Bize Ulaşın

    Telif Hakkı 2008-2024 © İlaç Prospektüsü. Tüm Hakları Saklıdır.
    Uyarı: Sitemizde yayınladığımız ilaç bilgileri ile doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanmayınız!
    Aksi halde doğabilecek sağlık sorunlarından ilacprospektusu.com sorumlu tutulamaz.