Çeşitli İlaçlar
KISA ÜRÜN BİLGİSİ1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
ROXİMAX 60 mg film tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Raloksifen 60 mg
Yardımcı maddeler:
Laktoz (sığır sütü kaynaklı) 152 mg
Yardımcı maddeler için bkz. 6.1
3. FARMASÖTİK FORM
Film tablet.
Beyaz, oval film kaplı tabletler.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
ROXİMAX;
- Postmenopozal kadınlarda osteoporozun tedavisinde,
- Osteoporozlu ve meme kanseri gelişimi için aşağıda tanımlanmış yüksek risklipostmenopozal kadınlarda invaziv meme kanseri gelişim riskinin azaltılması amacıylakullanımında endikedir:
Postmenopozal kadınlarda meme kanseri gelişimi için yüksek risk taşıyan grup:
• Lobuler karsinoma in situ
• Reseptör pozitif (ER ve/veya PR pozitif) duktal karsinoma in situ
• Meme biyopsisi ile atipik duktal hiperplazili olgular
• Birinci derece akrabalarından 1 veya daha fazlasında meme kanseri varlığı
• GAIL modeline göre 5 yılda meme kanseri gelişim riski %1,66 üzerinde olan olgular
Bu özelliklerden en az birine sahiplerse 5 yıl süreyle kullanımı endikedir.
4.2 Pozoloji ve uygulamaekliPozoloji / Uygulama sıklıı ve süresi:
Önerilen doz, oral yolla günde bir kez 60 mg'lık ROXİMAX tabletidir.
Hastalığın doğası nedeniyle ROXİMAX, uzun süreli bir tedavi olarak planlanmaktadır.
Uygulamaekli:
Oral yoldan kullanılır.
Tablet günün herhangi bir saatinde, aç ya da tok karnına alınabilir.
Diyetle alımın düşük olduğu kadınlarda genel olarak kalsiyum ve D vitamini desteği önerilmektedir.
1 /13Özel popülasyonlara ilikin ek bilgiler:Böbrek yetmezliği:
ROXİMAX ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonlar).
Hafif ve orta derecede böbrek yetmezliğinde ROXİMAX dikkatle kullanılmalıdır.
Karaciğer yetmezliği:
ROXİMAX karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonlar).
Pediyatrik popülasyon:
ROXİMAX'nın çocuklarda kullanılması ile ilgili bir endikasyon yoktur. Bu nedenle çocuklarda kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlılarda doz ayarlaması gerekmez.
4.3 Kontrendikasyonlar
• Etkin madde ya da yardımcı maddelerden herhangi birine karsı aşırı duyarlılığı olanlarda,
• Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda (bkz. Bölüm 4.6 Gebelik ve Laktasyon),
• Derin ven trombozu, pulmoner emboli ve retinal ven trombozu dahil olmak üzere, aktif yada geçirilmiş venöz tromboembolik (VTE) olay öyküsü olan hastalarda,
• Kolestaz (safra akımının azalması veya tamamen durması) dahil karaciğer yetmezliğihastalarında,
• Ağır böbrek yetmezliği olanlarda,
• Açıklanamayan uterus kanaması olan hastalarda kontrendikedir.
• Endometrium kanseri belirti ya da semptomları olan hastaların, bu hasta grubuna aitgüvenlilik verisi bulunmadığından, bu ilacı kullanmamaları gerekir.
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Venöz tromboembolik olay riski
Raloksifen kullanan hastalardaki venöz tromboembolik olay riski, hormon replasman tedavisi için bildirilen riske benzer şekilde artış gösterir. Hangi etiyolojik gruptan olursa olsun venöztromboembolik olay riski taşıyan hastalarda risk-yarar oranı dikkate alınmalıdır.
Uzun süreli hareketsizlik
Uzun süreli hareketsizliğe yol açan bozukluk ya da hastalıklarda, raloksifen tedavisi kesilmelidir. Raloksifen tedavisi hastalık durumunda hemen ya da uzun süreli hareketsizliğinbaşlayacağı düşünülen tarihten 3 gün önce kesilmelidir. Hareketsizliğe yol açan bozuklukiyileşmeden ve hasta tamamen hareketli hale gelmeden tedaviye yeniden başlanmamalıdır.
Koroner kalp hastalığı/Felç
Postmenopozal kadınlarda yapılan bir çalışmada koroner kalp hastalığı olanlarda ya da koroner olaylar açısından artmış risk altında bulunanlarda, plaseboya kıyasla raloksifen miyokardenfarktüs, akut koroner sendrom nedeniyle hospitalizasyon, toplam kardiyovasküler mortaliteya da felç dahil genel mortalite insidansını etkilememiştir. Ancak, raloksifen alan kadınlarda
2 /13
felç nedeniyle ölümde artış olmuştur. Felç mortalitesinin insidansı plasebo için yılda 1000 kadında 1,5, raloksifen için ise 1000 kadında 2,2'dir. Felç hikayesi olan veya geçici iskemikatak ya da atriyal fibrilasyon gibi felç ile ilgili önemli risk faktörleri bulunan postmenopozalkadınlara raloksifen reçete edilirken bu bulgu göz önünde bulundurulmalıdır.
Endometrium proliferasyonu
Endometrium proliferasyonu ile ilgili bir kanıt bulunmamaktadır. Raloksifen tedavisi sırasında herhangi bir uterus kanamasının olması beklenmedik bir olaydır ve bir uzman tarafından tamolarak araştırılmalıdır. Raloksifen tedavisi sırasında uterus kanaması ile ilgili en sık rastlananiki tanı endometrium atrofisi ve benign endometrium polipleridir. Dört yıl boyunca raloksifenkullanan postmenopozal kadınlarda benign endometrium poliplerinin bildirimleri plaseboya(%0,3) kıyasla
%
0,9 olmuştur.
Karaciğer bozukluğu
Raloksifen esas olarak karaciğerde metabolize edilir. Sirozu ve hafif karaciğer yetersizliği olan hastalara (Child-Pugh sınıf A) tek doz raloksifen verildiğinde, raloksifenin plazmakonsantrasyonları kontrollere göre 2,5 kat daha yüksek bulunmuştur. Bu artış ile total bilirubinkonsantrasyonları arasında korelasyon saptanmıştır. Karaciğer yetmezliği bulunan hastalardakigüvenlilik ve etkililik daha kapsamlı olarak değerlendirilene kadar, bu hasta grubundaraloksifen kullanımı önerilmez. Eğer değerlerde artış gözlenirse, serum total bilirubin, gamaglutamil transferaz, alkalin fosfataz, ALT ve AST tedavi süresince yakından izlenmelidir.
Hipertrigliseridemi
Sınırlı klinik veriler, oral estrojene bağlı hipertrigliseridemi (>5,6 mmol/L) öyküsü bulunan hastalarda, raloksifen tedavisinin serum trigliserid düzeylerinde belirgin artışla bağlantılıolabileceğini göstermektedir. Böyle bir tıbbi öyküsü olan hastalarda, raloksifen tedavisisırasında serum trigliserid düzeyleri izlenmelidir.
Meme kanseri
Raloksifenin meme kanseri olan hastalardaki güvenliliği yeterince araştırılmamıştır. Erken ya da ilerlemiş meme kanserinde kullanılan ajanlar ile raloksifenin birlikte kullanımına ait veribulunmamaktadır. Bu nedenle, ROXİMAX osteoporozun tedavisi ve önlenmesi için sadece,meme kanseri tedavisinin adjuvan tedaviler de dahil olmak üzere tamamlanmasından sonrakullanılmalıdır.
Sistemik estrojenler
Raloksifenin sistemik estrojenler ile birlikte kullanımına ilişkin güvenlilik bilgisi sınırlı olduğundan, bu şekilde kullanımı önerilmemektedir. Raloksifen, vazodilatasyonu (sıcakbasması) ya da estrojen eksikliği ile ilişkili menopoza ait diğer semptomları azaltmakta etkilideğildir.
Laktoz içeriği
ROXİMAX laktoz içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyonu problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Gastrointestinal sistem ilaçları
Eş zamanlı kalsiyum karbonat ya da alüminyum veya magnezyum hidroksit içeren antasit kullanımı, raloksifenin sistemik maruziyetini etkilemez.
3 /13
Oral antikoagülanlar
Raloksifen ve varfarinin eş zamanlı uygulanması bileşiklerden herhangi birinin farmakokinetiğini değiştirmemektedir. Ancak, protrombin zamanında küçük azalmalargözlenmiştir ve eğer raloksifen varfarin ya da başka bir kumarin türevi ile birlikte uygulanırsaprotrombin zamanı izlenmelidir. Protrombin zamanı üzerindeki etkiler, halihazırda kumarinantikoagülan tedavisi alan hastalarda ROXİMAX ile tedaviye başlanmasının ardından birkaçhafta sonra da gelişebilir.
Kortikosteroidler
Raloksifen uygulaması, tek doz olarak uygulanan metilprednizolonun farmakokinetiğini değiştirmez.
Digoksin
Raloksifen digoksinin kararlı durum EAA değerini etkilemez. Digoksinin Cmaks değeri %5'ten az bir oranda artmıştır.
Birlikte kullanılan diğer ilaçlar
Birlikte kullanılan ilaçların raloksifen plazma konsantrasyonlarına etkisi önleme ve tedavi çalışmalarında değerlendirilmiştir. Sık olarak beraber kullanılan ilaçlar arasında parasetamol,asetilsalisilik asit, ibuprofen ve naproksen gibi non-steroidal antienflamatuvar ilaçlar, oralantibiyotikler, H1 antagonistler, H2 antagonistler ve benzodiazepinler yer almaktadır. Birliktekullanılan ajanların raloksifenin plazma konsantrasyonları üzerinde klinik olarak bir etkisibulunmamıştır.
Eş zamanlı estrojen kullanımı
Klinik çalışma programında atrofik vajinal semptomların tedavisi için gerektiği takdirde vajinal estrojen preparatlarının kullanımına izin verilmiştir. ROXİMAX kullanan hastalarda vajinalestrojen preparatlarının kullanımında plasebo kullananlara kıyasla artış gözlenmemiştir.
Raloksifen,
in vitro
olarak varfarin, fenitoin ya da tamoksifenin bağlanmasıyla etkileşmemiştir.
Kolestiramin
Kolestiramin raloksifen emilimini ve enterohepatik dolaşımını belirgin ölçüde azalttığından, raloksifen ile kolestiramin (ya da diğer anyon değiştirici reçinelerle) birlikte kullanılmamalıdır.
Ampisilin ve diğer oral antibiyotikler
Ampisilin ile birlikte uygulandığında, raloksifenin doruk plazma konsantrasyonları azalır. Ancak, raloksifenin genel emilim ve eliminasyonu bu durumdan etkilenmediği için, raloksifenampisilin ile birlikte uygulanabilir.
Hormonlar
Raloksifen seks steroidine bağlanan globülin (SHBG), tiroksine bağlanan globülin (TBG) ve kortikosteroidlere bağlanan globülin (CBG) dahil olmak üzere, hormonlara bağlanan globülinkonsantrasyonlarını orta derecede artırdığından total hormon konsantrasyonlarının artmasınaneden olur. Bu değişiklikler, serbest hormon konsantrasyonlarını etkilemez.
4.6 Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi "X"'dir.
4 /13Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
ROXİMAX yalnızca postmenopozal kadınlarda kullanılmalıdır.
ROXİMAX, çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar tarafından kullanılmamalıdır.
Gebelik dönemi
ROXİMAX gebelik döneminde kullanılmamalıdır. ROXİMAX gebe bir kadına uygulanması durumunda fetal zarara neden olabilir. Gebelik sırasında yanlışlık sonucu ROXİMAXalındığında ya da ilacın kullanımı sırasında gebe kalındığında, hasta fetus üzerindeki olasızararlı etkiler konusunda bilgilendirilmelidir.
Laktasyon dönemi
Raloksifenin anne sütüyle atılıp atılmadığı bilinmemektedir. Bu nedenle klinik kullanımı emziren kadınlarda önerilememektedir. ROXİMAX bebeğin gelişimini etkileyebilir.
Üreme yetenei / Fertilite
Hayvan çalışmaları üreme toksisitesinin olduğunu göstermiştir.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Raloksifenin araç ya da makine kullanma yeteneği üzerinde, bilinen herhangi bir etkisi yoktur.
4.8 İstenmeyen etkiler
13.000'in üzerinde postmenopozal kadının katıldığı osteoporozun tedavisi ve önlenmesi çalışmalarındaki tüm istenmeyen etkiler kaydedilmiştir. Bu çalışmalardaki tedavi süresi 6 ila60 ay arasında değişmiştir. İstenmeyen reaksiyonların büyük çoğunluğu tedavinin kesilmesinigerektirmemiştir.
Önleme popülasyonunda, ROXİMAX ile tedavi edilen 581 hastanın %10,7'sinde, plasebo verilen 584 hastanın %11,1'inde herhangi bir istenmeyen etki nedeniyle tedaviye sonverilmiştir. Tedavi popülasyonunda ROXİMAX ile tedavi edilen 2.557 hastanın %12,8'inde,plasebo verilen 2.576 hastanın %11,1'inde herhangi bir klinik advers deneyim nedeniyle tedavisonlandırılmıştır.
Osteoporoz klinik çalışmalarında raloksifen kullanımı ile ilişkili bulunan istenmeyen etkiler aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. Sıklık oranı su şekilde tanımlanmıştır: Çok yaygın (1/10);Yaygın (1/100 ila <1/10); Yaygın olmayan (1/1.000 ila <1/100); Seyrek (1/10.000 ila <1/1.000);Çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Vasküler hastalıklar
Çok yaygın : Vazodilatasyon (sıcak basması)
Yaygın olmayan : Derin ven trombozu, pulmoner emboli, retinal ven trombozu dahil olmak üzere venöz tromboembolik olaylar, yüzeysel ven tromboflebiti
Kas - iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları
Yaygın :Bacak krampları
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesineilikin hastalıklar
Çok yaygın :Grip sendromu
Yaygın :Periferal ödem
Plasebo kullanan hastalar ile kıyaslandığı zaman ROXİMAX kullanan hastalarda vazodilatasyon (sıcak basması) görülmesi orta düzeyde artmıştır. (2-8 yıldır postmenopozda
5 /13
olanlarda, osteoporoz önleme çalışmalarında ROXİMAX ile
%24,3,
plasebo ile %18,2; ortalama 66 yas olan osteoporoz tedavi çalışmalarında ROXİMAX için %10,6, plasebo için%7,1). Bu istenmeyen reaksiyon tedavinin ilk 6 ayında sık olarak bildirilmiş ve tekrardannadiren meydana gelmiştir.
Koroner kalp hastalığı saptanmış ya da koroner olay riski artmış durumdaki 10101 postmenopozal kadında yapılan bir çalışmada (RUTH), vazodilatasyonun (sıcak basması)ortaya çıkma oranı raloksifen ile tedavi edilen hastalarda %7,8, plasebo ile tedavi edilenhastalarda ise %4,7 olarak bulunmuştur.
Plasebo kontrollü klinik çalışmaların tümünde derin ven trombozu, pulmoner emboli, retinal ven trombozu dahil olmak üzere venöz tromboembolik olaylar %0,8 oranında ya da 1000 hastayılında yaklaşık olarak 3,22 vakada görülmüştür. ROXİMAX kullanan hastalarda plaseboyakıyasla 1,60'lık (GA 0,95, 2,71) rölatif risk gözlenmiştir.
Tromboembolik olay riski tedavinin ilk 4 ayında en yüksekti. Yüzeysel ven tromboflebiti %1'den daha az sıklıkta görülmüştür.
RUTH çalışmasında, venöz tromboembolik olaylar raloksifen grubunda yaklaşık %2 oranında (veya 1000 hasta-yıl başına 3,88 vaka) görülmüş, plasebo grubunda ise bu oran %1,4 (veya1000 hasta-yıl başına 2,70 vaka) olarak saptanmıştır. RUTH çalışmasında tüm VTE olaylar içintehlike oranı, HR = 1,44, (1,06 - 1,95) olarak saptanmıştır. Yüzeysel ven tromboflebitiraloksifen grubunda %1 sıklıkta, plasebo grubunda ise %0,6 sıklıkta görülmüştür.
Diğer görülen istenmeyen etki bacak krampları idi (önleme grubunda raloksifen için % 5,5, plasebo için %1,9 ve tedavi grubunda raloksifen için %9,2, plasebo için % 6,0). RUTHçalışmasında, raloksifen grubunun %12,1'inde, plasebo ile tedavi edilen grubun ise %8,3'ündebacak krampları gözlenmiştir.
Grip sendromu raloksifen ile tedavi edilen hastaların %16,2'si ve plasebo ile tedavi edilen hastaların %14,0'ı tarafından bildirilmiştir.
İstatistiksel olarak önemli olmayan (p>0,05) ancak belirgin bir doz eğilimi gösteren bir diğer değişiklik daha görülmüştür. Bu, önleme popülasyonunda raloksifen kullananlarda %3,1,plasebo kullananlarda ise %1,9 oranında, tedavi popülasyonunda Raloksifen kullananlarda%7,1, plasebo kullananlarda ise %6,1 oranında oluşan periferal ödemdir.
RUTH çalışmasında, raloksifen ile tedavi edilen hastaların %14,1'inde, plasebo ile tedavi edilen hastaların ise %11,7'sinde periferik ödem gözlenmiş; bunun istatistiksel açıdan anlamlıolduğu saptanmıştır.
Osteoporozlu hastalarda yapılan plasebo kontrollü raloksifen klinik çalışmalarında raloksifen tedavisi boyunca trombosit sayılarında (%6-10) hafif düşüş bildirilmiştir.
AST ve/veya ALT düzeylerinde raloksifen ile nedensellik ilişkisinin göz ardı edilemeyeceği orta derecede yükselmelerin görüldüğü nadir sayıda vaka bildirilmiştir. Benzer düzeyde bir artışplasebo kullanan hastalarda da bildirilmiştir.
Koroner kalp hastalığı saptanmış ya da koroner olay riski artmış durumdaki postmenopozal kadınlarda yapılan bir çalışmada (RUTH), raloksifen ile tedavi edilen hastaların %3,3'ünde,plasebo ile tedavi edilen hastaların ise %2,6'sında ek bir advers reaksiyon olarak safra tası
6 /13
gözlenmiştir. Raloksifen grubunda gözlenen kolesistektomi oranı (%2,3) ile plasebodaki oran (%2) arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildir.
Bazı klinik çalışmalarda ROXİMAX (n=317) sürekli kombine (n=110) hormon replasman tedavisi (HRT) ile ya da siklik (n=205) HRT karşılaştırmıştır. Meme ile ilgili semptomlarınve uterus kanamalarının sıklığı raloksifen ile tedavi edilen kadınlarda HRT (herhangi bir formu)ile tedavi edilen kadınlara göre belirgin olarak daha düşüktür.
Pazarlama sonrası deneyimlerde bildirilen olaylar aşağıdaki tabloda sunulmuştur.
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Çok seyrek : Trombositopeni
Sinir sistemi hastalıkları
Çok seyrek : Migren de dahil olmak üzere baş ağrısı
Vasküler hastalıklar
Seyrek :Venöz tromboembolik reaksiyon
Çok seyrek :Arteriyel tromboembolik reaksiyon
Gastrointestinal hastalıklar
Çok seyrek : Bulantı, kusma, karın ağrısı, hazımsızlık gibi gastrointestinal
semptomlar
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Çok seyrek :Döküntü
Üreme sistemi ve meme ile ilgili hastalıklar
Çok seyrek : Ağrı, büyüme ve hassasiyet gibi hafif meme semptomları
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Seyrek :Periferik ödem
Aratırmalar
Çok seyrek :Kan basıncında artış
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirilmesi gerekmektedir
Klinik çalışmalarda, 8 hafta süresince 600 mg'lık ve 3 yıl süresince de 120 mg'lık günlük dozlar iyi tolere edilmiştir.
Bir kerede 120 mg'lık dozdan fazla kullanan yetişkin hastalarda bacak krampları ve bas dönmesi semptomları bildirilmiştir.
7 /13
2 yaş altındaki çocuklarda kazaen meydana gelen doz aşımı vakalarında, bildirilen maksimum doz 180 mg olmuştur. Çocuklarda kazaen doz aşımı semptomları arasında ataksi, baş dönmesi,kusma, döküntü, ishal, tremor, “flushing”(yüz ve boyun kızarması) ve alkalen fosfatazdayükselme görülmüştür.
En yüksek aşırı doz yaklaşık 1,5 gramdır. Aşırı doz ile ilişkili ölüm vakası bildirilmemiştir.
Raloksifen hidroklorür için spesifik bir antidot yoktur.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1 Farmakodinamik Özellikler
Farmakoterapötik grup: Selektif Estrojen Reseptör Modülatörü (SERM)
ATC kodu: G03XC01
Bir selektif estrojen reseptör modülatörü (SERM) olan raloksifenin, estrojene yanıt veren dokularda selektif agonist ve antagonist aktivitesi bulunmaktadır. Kemik üzerinde ve kısmenkolesterol metabolizması üzerinde agonist olarak etki etmektedir (total ve LDL-kolesteroldüzeyinde azalma) ancak hipotalamus, uterus ya da meme dokularında böyle bir etkisi yoktur.
Raloksifenin biyolojik etkileri estrojenin etkileri ile benzer şekilde olup, estrojen reseptörlerine yüksek oranda afinite ile bağlanarak ve gen ekspresyonu regülasyonu şeklindedir. Bubağlanma, farklı dokularda estrojen tarafından regüle edilen çok sayıdaki gende farklı düzeydeekspresyona neden olur. Yeni veriler estrojen reseptörlerinin gen ekspresyonunu liganda,dokuya ve/veya gene spesifik en az 2 farklı yol ile düzenlendiğini göstermektedir.
a) İskelet Etkileri
Menopozda ortaya çıkan estrojen varlığındaki azalma, kemik rezorpsiyonunda, kemik kaybı ve kırık oluşma riskinde belirgin bir artışa yol açar. Kemik oluşumu rezorpsiyonla ortaya çıkankaybı karşılayacak düzeyde olmazsa, özellikle menopozdan sonraki ilk 10 yılda kemik kaybıhızlı olur. Osteoporoz oluşumuna neden olabilen diğer risk faktörleri erken menopoz; osteopeni(en az 1 SD düşük pik kemik kütlesi); ince vücut yapısı; beyaz ya da Asya etnik orijinli veailede osteoporoz öyküsünü içermektedir. Replasman tedavileri genellikle aşırı kemikrezorpsiyonunu tersine çevirmektedir. Osteoporoz bulunan postmenopozal kadınlarda,raloksifen vertebra kırıklarının insidansını azaltır, kemik kütlesini korur ve kemik mineralyoğunluğunu (BMD) artırır.
Bu risk faktörlerine dayanarak ve yaşam boyu yüksek osteoporotik kırık riski de dikkate alınarak, omur BMD değeri normal genç popülasyondaki ortalama değere göre 1 ve 2,5 SDarasında düşük olan kadınlarda menopozdan sonraki 10 yıl içerisinde raloksifen ile osteoporozönlenmesinde endikedir. Ayrıca raloksifen, osteoporoz tedavisinde, omur BMD değeri normalgenç popülasyondaki ortalama değere göre 2,5 SD düşük olan osteoporozlu ve/veya BMD'denbağımsız olarak vertebra kırığı bulunan kadınlarda endikedir.
i) Kırık insidansı: Ortalama yaşları 66 olan ve osteoporozu ya da mevcut bir kırıkla birlikteosteoporozu bulunan 7.705 postmenopozal kadının katıldığı bir çalışmada 3 yıl süreyle yapılanraloksifen tedavisi vertebra kırığı insidansını sırasıyla %47 (RR 0,53, GA 0,35, 0,79; p < 0,001)ve %31 (RR 0,69, GA 056, 086; p < 0001) azaltmıştır.
Osteoporoz bulunan 45 kadın ya da mevcut bir kırıkla birlikte osteoporoz bulunan 15 kadının bir ya da daha fazla vertebra kırığının önlenmesi için 3 yıl raloksifen kullanması gerekmiştir.
8 /13
Osteoporozu olan ya da mevcut bir kırıkla birlikte osteoporoz bulunan hastalarda 4 yıl süreyle raloksifen tedavisi vertebra kırığı insidansını sırasıyla %46 (RR 0,54, GA 0,38, 0,75) ve %32(RR 0,68, GA 0,56, 0,83) azaltmıştır. Sadece 4. yılda raloksifen yeni vertebra kırığı riskini %39(RR 0,61, GA 0,43, 0,88) azaltmıştır. Vertebra dışı kırıklar üzerinde herhangi bir etkigösterilmemiştir. 4. yıldan 8.yıla kadar tüm hastaların eş zamanlı olarak bifosfonat, kalsitoninve florür kullanmalarına izin verilmiştir. Bu çalışmadaki tüm hastalar ek olarak kalsiyum ve Dvitamini almışlardır. RUTH çalışmasında, genel klinik kırıklar sekonder son nokta olarakincelenmiştir. Raloksifen, klinik vertebra kırığı insidansını plaseboya göre %35 oranındaazaltmıştır (HR 0,65, GA 0,47, 0,89). Bu bulgular BMD ve vertebra kırıkları açısındanbaşlangıçta mevcut olan farklılıklardan etkilenmiş olabilir. Tedavi gruplarının vertebra dışı yenikırık insidansları arasında herhangi bir farklılık gözlenmemiştir. Çalışma boyunca kemiküzerinde etkili diğer ilaçların es zamanlı olarak kullanılmasına izin verilmiştir.
ii) Kemik Mineral Yoğunluğu (BMD): İki yıllık bir tedavi periyodunda uterusu olan ve olmayan60 yaşına kadar olan postmenopozal kadınlarda günde bir kezlik raloksifenin etkililiğikanıtlanmıştır. Kadınlar 2 ila 8 yıldır postmenopozal dönemdedir. Üç çalışma raloksifen vekalsiyum ya da kalsiyum eklenmiş plasebo ile tedavi edilen 1,764 postmenopozal kadınıiçermiştir. Bu çalışmalardan birinde kadınlara daha önce histerektomi uygulanmıştı. Plasebo ilekarşılaştırıldığında, raloksifen kullananlarda, kalça ve omurdaki kemik yoğunluğunda vetoplam vücut mineral kütlesinde anlamlı artışlar oluşturmuştur. Bu artış genellikle plasebo ilekarşılaştırıldığında BMD'de %2'lik bir artış şeklinde olmuştur. 7 yıl boyunca raloksifen almışolan tedavi popülasyonunda BMD'de benzer bir artış görülmüştür. Önleme çalışmalarında,raloksifen tedavisi sırasında BMD'de bir artış ya da azalma yasayan hastaların yüzdesiaşağıdaki gibidir: omur için %37'de azalma ve %63'de artış; toplam kalça için %29'da azalmave %71'de artış.
iii) Kalsiyum kinetikleri: Raloksifen ve estrojen, kemik yeniden yapılanması ve kalsiyummetabolizmasını benzer şekilde etkilemektedir. Raloksifen öncelikle azalan üriner kalsiyumkayıplarına bağlı olarak kalsiyum dengesinde günde 60 mg'lık bir ortalama pozitif kayma veazalmış kemik rezorpsiyonuyla ilişkili olmuştur.
iv) Histomorfometri (kemik kalitesi): Raloksifen ile estrojenin karşılaştırıldığı bir çalışmadaher iki tıbbi ürün ile tedavi edilen hastalardan elde edilen kemikler histolojik olarak normalbulunmuş, mineralizasyon defekti, ağsı kemik ya da kemik iliği fibrozu kanıtı saptanmamıştır.
Raloksifen kemik rezorpsiyonunu azaltır; kemik üzerindeki bu etki, kemik çevrimi belirteçlerinin serum ve idrar düzeylerinde azalma, radyokalsiyum kinetiği çalışmalarınadayanan kemik rezorpsiyonunda azalma ve BMD artısı ve kırık insidansında azalmayla ortayaçıkar.
b) Lipid metabolizması ve kardiyovasküler risk üzerindeki etkiler
Klinik çalışmalar günde 60 mg'lık raloksifen dozunun total kolesterol (%3 ila %6) ve LDL kolesterolü (%4 ila %10) anlamlı biçimde azalttığını göstermiştir. En büyük düşüşler en yüksekbaşlangıç kolesterolü düzeyi olan kadınlarda olmuştur. HDL kolesterol ve trigliseridkonsantrasyonları anlamlı bir değişiklik göstermemiştir. Raloksifen ile 3 yıl tedaviden sonrafibrinojen azalmıştır (%6,71). Osteoporoz tedavi çalışmasında, plasebo ile karşılaştırıldığındaanlamlı olarak daha az raloksifen ile tedavi edilen hastada hipolipidemik tedaviye başlanmasıgerekli olmuştur.
9 /13
8 yıllık raloksifen tedavisi, osteoporoz tedavi çalışmasına katılan hastalarda kardiyovasküler olay riskini belirgin biçimde etkilememiştir. Benzer şekilde, RUTH çalışmasında, plasebo ilekarşılaştırma yapıldığında raloksifenin miyokard enfarktüsü, akut koroner sendrom nedeniylehospitalizasyon, inme ya da genel kardiyovasküler mortalite dahil olmak üzere genel mortaliteinsidansını etkilemediği saptanmıştır (ölümcül inme riskindeki artış için bkz. Bölüm 4.4 Özelkullanım uyarıları ve önlemleri).
Raloksifen tedavisi sırasında nispi venöz tromboembolik olay riski plasebo ile karşılaştırıldığında 1,60 (GA 0,95, 2,71) olurken, estrojen ya da hormon replasman tedavisiylekarşılaştırıldığında 1 (GA 0,3, 6,2) olmuştur. Tromboembolik olay riski tedavinin ilk dörtayında en yüksek düzeyde olmuştur.
c) Endometrium ve pelvis tabanı üzerindeki etkiler
Klinik çalışmalarda, raloksifen postmenopozal uterus endometriumunu uyarmamıştır.
Plasebo ile karşılaştırıldığında, raloksifen, lekelenme ya da kanama veya endometriyal hiperplazi ile ilişkili olmamıştır. Tüm doz gruplarındaki 831 kadında yaklaşık 3,000transvajinal ultrason (TVUs) incelemesi yapılmıştır. Raloksifen ile tedavi edilen kadınlarda herzaman plasebodan ayırt edilemeyen bir endometriyal kalınlık saptanmıştır. 3 yıl tedavidensonra günde 60 mg raloksifen ile tedavi edilen 211 kadının %1,9'unda transvajinal ultrasonladeğerlendirildiği üzere endometrial kalınlıkta en az 5 mm artış olurken, plasebo alan 219kadında bu oran %1,8 olmuştur. Uterus kanaması bildirimi insidansı açısından raloksifen veplasebo grupları arasında fark olmamıştır.
Günde 60 mg raloksifen ile 6 ay tedaviden sonra alınan endometriyal biyopsiler tüm hastalarda proliferatif olmayan endometriyumu ortaya koymuştur. Ayrıca, önerilen günlük raloksifendozunun 2,5 katıyla yapılan bir çalışmada endometriyal proliferasyon kanıtı görülmemiş, uterushacminde artış olmamıştır.
Osteoporoz tedavi çalışmasında, bir çalışma popülasyonu alt grubunda (1.644 hasta) 4 yıl süreyle yıllık olarak endometriyal kalınlık değerlendirilmiştir. Raloksifen ile tedavi edilenkadınlardaki endometriyal kalınlık ölçümleri 4 yıl tedaviden sonra başlangıçtan farklıolmamıştır. Vajinal kanama (lekelenme) ya da vajinal akıntı insidansları açısından raloksifenve plasebo ile tedavi edilen kadınlar arasında fark olmamıştır. Plasebo ile tedavi edilenkadınlara kıyasla daha az sayıda raloksifen ile tedavi edilen kadında uterus prolapsusu içincerrahi girişim gerekli olmuştur. 3 yıllık raloksifen tedavisinin ardından elde edilen güvenlilikbilgisi, raloksifen tedavisinin pelvis tabanı gevşemesini ve pelvis tabanı cerrahisiniarttırmadığını düşündürmektedir.
4 yıl sonra, raloksifen endometriyal ya da over kanseri riskini artırmamıştır. 4 yıl boyunca raloksifen tedavisi alan postmenopozal kadınların %0,9'unda benign endometriyal poliplerbildirilirken, bu oran plasebo alan kadınlarda %0,3 olmuştur.
d) Meme dokusu üzerindeki etkiler
Raloksifen meme dokusunu uyarmamaktadır. Tüm plasebo kontrollü çalışmalarda raloksifen, meme semptomlarının (şişmenin olmaması, hassasiyet ve meme ağrısı) sıklığı ve ciddiyetiaçısından plasebo ile bir fark oluşturmamıştır.
4 yıllık osteoporoz tedavi çalışması süresince (7705 hastayı kapsayan), raloksifen tedavisi plaseboya kıyasla toplam meme kanseri riskini %62 (RR 0,38; GA 0,21, 0,69), invazif memekanseri riskini %71 (RR 0,29, GA 0,13, 0,58) ve estrojen reseptörü (ER) pozitif invazif meme
10 /13
kanseri riskini %79 (RR 0.21, GA 0,07, 0,50) oranında azaltmıştır. Raloksifen tedavisinin ER negatif meme kanseri riski üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Bu gözlemler raloksifenin memedokusunda gerçek bir estrojen agonist aktivitesi olmadığını desteklemektedir.
e) Kognitif fonksiyon üzerindeki etkiler
Kognitif fonksiyon üzerinde herhangi bir advers etkisi görülmemiştir.
5.2 Farmakokinetik ÖzelliklerGenel özellikler
Emilim
:
Raloksifen oral uygulamadan sonra hızla emilir. Oral dozun yaklaşık %60'ı emilmektedir. Yaygın presistemik glukuronid konjugasyon söz konusudur. Raloksifenin mutlakbiyoyararlanımı %2'dir. Ortalama maksimum plazma konsantrasyonuna ve biyoyararlanımaulaşma süresi raloksifenin ve glukuronid metabolitlerinin sistemik ara-dönüşümüne ve kendisiile birlikte glukuronid metabolitlerinin enterohepatik sikluslarına bağlıdır.
Dağılım
:
Raloksifen vücutta geniş dağılım hacmine sahiptir ve dağılım hacmi doza bağımlı değildir. Raloksifen (%98-99 oranında) plazma proteinlerine güçlü bir şekilde bağlanır.
Biyotransformasyon
:
Raloksifen, glukuronid konjugatlarına yaygın ilk geçiş metabolizmasına uğrar: raloksifen-4'-glukuronid, raloksifen-6-glukuronid ve raloksifen-6,4'-diglukuronid. Başka bir metabolit tespit edilmemiştir. Raloksifen, raloksifen ve glukuronid metabolitlerinin kombinekonsantrasyonlarının %1'inden azını kapsamaktadır. Raloksifen seviyeleri, enterohepatik geridönüşüm ile 27,7 saatlik plazma yarılanma ömrü vererek sağlanmaktadır.
Raloksifenin tek oral dozlarının sonuçları çoklu doz farmakokinetiğini öngörmektedir. Raloksifenin artan dozları plazma zamanı konsantrasyon eğrisinin (EAA) altında kalan alandaorantısal artıştan hafif derecede daha az olarak sonuçlanmaktadır.
Eliminasyon
:
Raloksifen dozunun ve glukuronid metabolitlerinin büyük bölümü 5 gün içerisinde esas olarak feçes ile atılır; idrarla atılan kısım %6'dan azdır.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum
:
Raloksifenin tek oral dozlarının sonuçları çoklu doz farmakokinetiğini öngörmektedir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek Yetmezliği
:
Toplam dozun %6'dan azı idrarla atılır. Bir popülasyon farmakokinetik çalışmasında, yağsız vücut kütlesine göre ayarlanmış kreatinin klerensindeki %47'lik bir azalma raloksifenklerensinde %17'lik, raloksifen konjugatlarının klerensinde %15'lik azalma ile sonuçlanmıştır.
Karaciğer Yetmezliği
:
Siroz ve hafif derecede karaciğer yetmezliği (Child Pugh-sınıf A) bulunan hastalarda tek doz raloksifenin farmakokinetik özellikleri, sağlıklı bireylerdeki değerler ile karşılaştırılmıştır.
11 /13
Plazma raloksifen konsantrasyonları kontrollere göre yaklaşık 2,5 kat daha yüksek bulunmuş ve bilirubin konsantrasyonlarıyla korelasyon göstermiştir.
5.3 Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri
Sıçanlarda gerçekleştirilen 2 yıl süreli bir karsinojenik etki çalışmasında, yüksek doz (279 mg/kg/gün) raloksifen verilen dişi sıçanların overlerindeki granüloza/teka hücre tümörlerindeartış saptanmıştır. Bu grupta, raloksifenin sistemik EAA'sı postmenopozal kadınlara verilen 60mg dozun yaklaşık olarak 400 katıydı. Farelerde gerçekleştirilen 21 ay süreli bir çalışmada, 41210 mg/kg/gün raloksifen verilen erkek farelerdeki testiküler interstisiyel hücre tümörlerindeve prostatik adenom ve adenokarsinolarında artış saptanmıştır; ayrıca 210 mg/kg/gün raloksifenverilen erkek farelerde prostatik leiomyoblastom insidansı artmıştır. 9-242 mg/kg/günraloksifen (insanlardaki EAA'nın 0,3-32 katı) verilen dişi farelerde benign ve maligngranüloza/teka hücreli tümörler ve epitel kökenli benign tümörler dahil, over tümörlerinde artışgözlenmiştir. Bu çalışmalarda, overleri çalışır durumda bulunan ve hormon uyarısına yüksekyanıt veren dişi kemirgenler üreme siklusu boyunca tedavi edilmiştir. Bu kemirgen modelindeyüksek yanıt veren overlerin tersine, menopoz sonrasındaki insanların overleri reprodüktifhormonal stimülasyona rölatif olarak yanıtsız kalmaktadır.
Raloksifen, yapılan geniş kapsamlı pek çok testte genotoksik etkide bulunmamıştır.
Hayvanlarda gerçekleştirilen çalışmalarda gözlenen reprodüktif ve gelişim etkileri, raloksifenin bilinen farmakolojik profiliyle uyumludur. 0,1-10 mg/kg/gün dozlarında dişi sıçanlarda tedaviboyunca raloksifen, estrojen sikluslarını bozmuştur ancak tedavinin sonlanmasından sonra fertilçiftleşmeyi geciktirmemiştir, marjinal olarak yavruların boyutları küçülmüş, gestasyon birazuzamış ve neonatal gelişim sürecindeki olayların zamanlamasında küçük değişikliklerkaydedilmiştir. İmplantasyon dönemi öncesinde raloksifen verildiğinde embriyoimplantasyonu bozulmuş ve gecikmiş, buna bağlı olarak gestasyon süresi uzamış ve yavruboyutları küçülmüştür, ancak sütten kesilmeye kadar olan dönemde yavru gelişiminde herhangibir bozukluk saptanmamıştır. Teratoloji çalışmaları tavşanlarda ve farelerdegerçekleştirilmiştir. Tavşanlarda düşük yapma ve düşük oranda ventriküler septal bozukluklar(0,1 mg/kg) ve hidrosefali (10 mg/kg) görülmüştür. Sıçanlarda fetal gelişmenin gecikmesi,çıkık kaburga ve böbrek kavitasyonu oluşmuştur (1 mg/kg).
Raloksifen sıçan uterusunda güçlü antiestrojenik etkide bulunmuş ve sıçanlarda ve farelerde estrojene bağlı meme tümörlerinin büyümesini önlemiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1 Yardımcı maddelerin listesi
Laktoz anhidrus (inek sütü kaynaklı),
Laktoz monohidrat (sığır sütü kaynaklı),
Krospovidon,
Povidon K-30,
Polisorbat 80,
Magnezyum stearat,
Opadry YS-IR-7003 Beyaz (Hipromelloz, titanyum dioksit (E 171), Makrogol 400, Polisorbat 80),
Karnauba mumu
12 /136.2 Geçimsizlikler
ROXİMAX 60 mg film tabletin herhangi bir ilaç ya da madde ile geçimsizliği olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır.
6.3 Raf ömrü
24 ay
6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde ve orijinal ambalajında saklayınız.
İlacı dondurmayınız; aşırı sıcaktan ve güneş ışığından koruyunuz.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
PVC/PVDC/Al blister ambalajlar 28 adet film kaplı tablet içerir.
6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliklerine uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Sanofi İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Esentepe Mah. Büyükdere Cad.
193 Apt. No: 193/14 Şişli - İstanbulTel: 0 212 339 39 00Faks: 0 212 339 11 99
8. RUHSAT NUMARASI
211/23
9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 14.05.2007 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
13 /13