Alfabetik İlaç RehberiDetaylı İlaç AraYeni Listelenilen İlaçlarEn Çok Aranan İlaçlarPazarda Bulunamayan İlaçlar

Retrovir 250 Mg Sert Kapsül Kısa Ürün Bilgisi

KISA ÜRÜN BİLGİSİ

1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

RETROVİR 250 mg sert kapsül

2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:

Her kapsül 250 mg zidovudin içerir.

Yardımcı maddeler:

Yardımcı maddeler için Bölüm 6.1'e bakınız.

3. FARMASÖTİK FORM

Sert kapsül

Mavi kapaklı beyaz gövdeli sert jelatin kapsüller

4. KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1. Terapötik endikasyonlar

RETROVİR'in oral formülasyonları, İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü (HIV) ile enfekte erişkinlerin ve çocukların tedavisinde diğer anti-retroviral ilaçlarla kombinasyon halindekullanılmak üzere endikedir.

RETROVİR kemoprofilaksisi, HlV-pozitif hamile kadınlarda (hamileliğin 14. haftasından sonra) ve yeni doğan bebeklerde, HIV'in maternal-fötal geçiş oranını azalttığıgösterildiğinden endikedir (bkz. Bölüm 4.6).

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

RETROVİR uygulanması HIV enfeksiyonunun tedavisi konusunda deneyimli bir hekim tarafından yürütülmelidir.

Erişkinler ve en az 30 kg ve üstü adolesanlar:

Diğer antiretroviral ilaçlarla kombine olarak RETROVİR'in önerilen dozu günde iki kere 250 mg veya günde iki kere 300 mg'dır.

Uygulama şekli:

Oral kullanım içindir.

veya sıvılara eklenebilir. Eklendikten sonra hemen tüketilmelidir.

Belge Do

Tüm dozun uygulanmasının sağlanması için kapsüllerin açılmadan yutulması önerilmektedir. Kapsülleri yutamayan hastalar için kapsüller açılabilir ve toz az miktarda yarı katı gıdalara

ıttps://www.turkiye.gov.tr/saglik-titck-ebys

1Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:Böbrek yetmezliği:

Şiddetli böbrek yetmezliği olanlarda oral zidovudin klirensi normal renal fonksiyona sahip sağlıklı deneklerdeki klirensin yaklaşık %50'sidir. Şiddetli böbrek yetmezliği olan (kreatininklirensi <10 ml/dk) hastalara günde 300-400 mg verilmesi uygundur. Hematolojikparametreler ve klinik cevap sonraki doz ayarlaması ihtiyacını etkileyebilir. Hemodiyaliz veperiton diyalizinin, zidovudinin eliminasyonu üzerinde önemli hiçbir etkisi yokken,glukuronid metabolitinin eliminasyonu artar. Periton diyalizi ve hemodiyaliz ile hayatınısürdüren son dönem böbrek hastalığı olanlar için önerilen doz, 6-8 saatte bir 100 mg'dır (bkz.Bölüm 5.2).

Karaciğer yetmezliği:

Siroz hastalarıyla ilgili veriler, karaciğer işlev bozukluğu olan hastalarda, glukuronidasyonun azalmasından dolayı zidovudin birikimi olabileceğini göstermektedir. Sirozu olmayan hafifkaraciğer yetmezlikli [Child-Pugh puanı 5-6] hastalarda zidovudin klirensi sağlıklı kişilerdekigibidir, bu nedenle doz ayarlaması gerekmez. Orta ve şiddetli karaciğer yetmezliği [Child-Pugh puanı 7-15] olan hastalarda zidovudin maruziyetinin gösterdiği değişkenlik nedeniyleözgün doz önerisinde bulunulamaz ve bu nedenle bu hastalarda zidovudin kullanılmasıönerilemez.

Pediyatrik popülasyon:

Vücut ağırlığı 30 kg'dan az ve en az 9 kg olan çocuklarda:

Diğer antiretroviral ilaçlarla kombine kullanılan RETROVİR'in önerilen dozu, günde iki kere 9 mg/kg'dır. Zidovudin ile maksimum doz günde iki kere 300 mg'ı (günlük 600 mg)aşmamalıdır.

Vücut ağırlığı 9 kg'dan az ve en az 4 kg olan çocuklarda:

Zidovudinin önerilen dozu diğer antiretroviral ilaçlarla kombine kullanılan günde iki kere alınan 12 mg/kg'dır.

Vücut ağırlığı 4 kg'dan daha az olan çocuklarda:

Özel doz önerisinde bulunmak için yeterli bilgi bulunmamaktadır (bkz. Maternal-fötal geçişin önlenmesi; Bölüm 5.2).

Geriyatrik popülasyon:

65 yaşın üzerindeki hastalarda zidovudin farmakokinetiği çalışılmamıştır ve buna dair özgül bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, yaşlı hastalarda böbrek işlevlerinin azalması vehematolojik parametrelerde değişiklikler gibi yaşa bağlı değişimler göz önündebulundurularak, RETROVİR kullanımı öncesinde ve kullanım süresince bu hastaların uygunşekilde izlenmesi önerilir.

Hematolojik advers reaksiyon gösteren hastalar:

Hemoglobin seviyesi 7,5 g/dl (4,65 mmol/l) ile 9 g/dl (5,59 mmol/l) arasına ya da nötrofil sayısı 0,75x109/l ile 1,0x109/l arasına düşen hastalarda RETROVİR dozunun azaltılması veyakesilmesi gerekebilir (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4).

Maternal-fötal geçişin önlenmesinde doz:

Aşağıdaki RETROVİR doz rejimlerinin etkili olduğu gösterilmiştir (bkz. Bölüm 4.6).

2

ACTG 076 çalışması: Doğum başlayıncaya kadar hamilelere (gestasyonun 14. haftasından sonra) önerilen oral doz 500 mg/gün'dür (günde 5 kez 100 mg). Doğum süresince ve doğumanında RETROVİR intravenöz olarak bir saatin üzerinde 2 mg/kg dozunda verilmeli ve bunutakiben göbek kordonu klempleninceye kadar 1 mg/kg/saat dozunda sürekli infüzyonlauygulanmalıdır.

Yeni doğan bebeğe doğumdan sonra 12 saat içinde RETROVİR başlanarak, 6 saatte bir oral yolla 0,2 mL/kg (2 mg/kg) dozunda uygulanmalı ve 6 haftalık oluncaya kadar devamedilmelidir. İnfantlarda doğru dozu uygulayabilmek için uygun ölçüde enjektör kullanımısağlanmalıdır. Oral yolla ilaç alamayan bebeklere RETROVİR intravenöz olarak 6 saatte bir,30 dakikadan uzun süreli infüzyonlarla 1.5 mg/kg dozunda verilmelidir.

Thailand-Centers for Disease Control (CDC) çalışması: Hamilelerde önerilen, gestasyonun 36. haftasından itibaren doğum başlayıncaya kadar günde 2 kez oral yolla 300 mg vedoğumun başlamasından sonununa kadar her 3 saatte bir oral yolla 300 mg RETROVİRuygulanmasıdır.

4.3. Kontrendikasyonlar

RETROVİR, zidovudine veya Bölüm 6.1'de listelenen yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.

RETROVİR, nötrofil sayısı anormal ölçüde düşük (0,75 x 109/l'den az) veya hemoglobin seviyesi anormal ölçüde düşük (7,5 g/dl veya 4,65 mmol/l'den az) olan hastalarauygulanmamalıdır.

RETROVİR, fototerapi dışında tedavi gerektiren hiperbilirubinemisi olan ya da transaminaz düzeyi normalin üst sınırının beş katına kadar yükselmiş olan yenidoğanlarda kontrendikedir.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Antiretroviral tedavi ile etkili viral süpresyonun cinsel yolla bulaşma riskini önemli ölçüde azalttığı kanıtlanmış olsa da kalıntı bir risk göz ardı edilemez. Ulusal kılavuzlara uygun olarakbulaşmayı önleyecek önlemlerin alınması gerekir.

RETROVİR, HIV enfeksiyonunun ya da AIDS hastalığının tedavisini sağlamaz. RETROVİR veya başka herhangi bir antiretroviral tedavisi gören hastalarda fırsatçı enfeksiyonlar ve HIVenfeksiyonunun diğer komplikasyonları gelişmeye devam edebilir.

Rifampisin veya stavudin ile birlikte zidovudinin eş zamanlı kullanımından kaçınılmalıdır (bkz. Bölüm 4.5).

Hematolojik advers reaksiyonlar:


RETROVİR alan hastalarda anemi (genellikle 6 haftalık RETROVİR tedavisinden önce görülmemekle birlikte bazen daha erken görülebilir), nötropeni (genellikle 4 haftalıktedaviden önce görülmemekle birlikte bazen daha erken görülebilir) ve lökopeni (genelliklenötropeniye ikincil olarak) gelişmesi beklenebilir. Bu durum, yüksek RETROVİR dozlarında(1200-1500 mg/gün) ve tedavi öncesi kemik iliği rezervi yetersiz olan, özellikle ilerlemiş HIVhastalığı bulunan kişilerde daha sık meydana gelmiştir (bkz. Bölüm 4.8).

3

Hematolojik parametrelerin dikkatle izlenmesi gerekir. İlerlemiş semptomatik HIV hastalığı olanlarda, kan testlerinin ilk 3 aylık tedavi süresinde en az 2 haftada bir ve daha sonra en azayda bir yapılması önerilir. Hastanın genel durumuna bağlı olarak, kan testleri daha az sıklıkta(örneğin 1 ila 3 ayda bir) yapılabilir.

Hemoglobin değerinin 7,5 g/dl (4,65 mmol/l) ila 9 g/dl'ye (5,59 mmol/l) düştüğü veya nötrofil sayısının 0,75x109/l ila 1,0x109/l'ye düştüğü hastalarda kemik iliğinin toparlandığınadair kanıt görülünceye kadar günlük doz azaltılabilir. Bir diğer seçenek olarak, kemikiliğindeki toparlanma RETROVİR tedavisine kısa bir ara (2 ila 4 hafta) verilerekhızlandırılabilir. Kemik iliğinin toparlanması genellikle 2 hafta içerisinde görülür ve busüreden sonra RETROVİR tedavisi azaltılmış dozda yeniden başlatılabilir. Ağır anemisi olanhastalarda doz ayarlaması transfüzyon gereksinimini mutlaka ortadan kaldırmaz (bkz. Bölüm

4.3).

Laktik asidoz:


Zidovudin kullanımında genellikle hepatomegali ve hepatik steatoz ile ilişkili laktik asidoz rapor edilmiştir. Erken semptomları (semptomatik hiperlaktatemi) arasında benign sindirimsemptomları (bulantı, kusma ve karın ağrısı), spesifik olmayan halsizlik, iştah kaybı, kilokaybı, solunum semptomları (hızlı ve/veya derin nefes alma) veya nörolojik semptomlar(motor güçsüzlük dahil) bulunmaktadır.

Laktik asidoz yüksek mortaliteye sahiptir ve pankreatit, karaciğer yetmezliği ya da böbrek yetmezliği ile ilişkili olabilir.

Laktik asidoz genellikle tedaviye başlandıktan sonra birkaç ay içerisinde görülmüştür.

Semptomatik hiperlaktatemi ve metabolik/laktik asidoz, progresif hepatomegali veya aminotransferaz seviyelerinde ani artış durumlarında zidovudin tedavisine ara verilmelidir.

Hepatomegalisi, hepatiti ya da karaciğer hastalığı ve hepatik steatoz için bilinen diğer risk faktörleri (bazı tıbbi ürünleri ve alkol kullanımını da içeren) olan hastalarda (özellikle obezkadınlarda) nükleozit analogları kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Eş zamanlı hepatit Cenfeksiyonu olan ve alfa interferon ve ribavirin ile tedavi edilen hastalarda özel bir risk sözkonusudur.

Yüksek riskli hastalar yakından izlenmelidir.

_

In uteromaruziyet sonrası mitokondriyal fonksiyon bozukluğu:


Nükleozit ve nükleotit analogları, mitokondriyal fonksiyonu değişik derecelerde etkileyebilir; bu etki en fazla stavudin, didanozin ve zidovudin ile görülmüştür.

In uteroin utero

maruz kalan ve özellikle nörolojik bulgular olmak üzere bilinmeyen etiyolojinin şiddetliklinik bulgularını gösteren çocukların hepsi için bu bulgular göz önünde bulundurulmalıdır.

4

Bu bulgular, HlV'nin dikey geçişini önlemek için hamile kadınlarda antiretroviral tedavinin kullanılmasıyla ilgili mevcut önerileri etkilememektedir.

Lipoatrofi:


Zidovudin tedavisi, mitokondriyal toksisite ile bağlantılı olan subkutan yağ kaybı ile ilişkilendirilmiştir. Lipoatrofinin insidansı ve şiddeti kümülatif maruziyet ile ilgilidir. Enbelirgin olarak yüzde, ekstremitelerde ve kalçalarda görülen bu yağ kaybı zidovudiniçermeyen bir rejime geçilmesinin ardından geri döndürülmeyebilir. Zidovudin ve zidovudiniçeren diğer ürünler (COMBİVİR ve TRİZİVİR) ile tedavi sırasında hastalar lipoatrofibulguları açısından düzenli olarak değerlendirilmeli ve lipoatrofi gelişimindenşüpheleniliyorsa tedavide alternatif bir rejime geçiş yapılmalıdır.

Kilo ve metabolik parametreler:


Antiretroviral tedavi sırasında kiloda ve kan lipitleri ve glukozu düzeylerinde artış görülebilir. Bu gibi değişiklikler hastalık kontrolü ve yaşam şekli ile kısmen bağlantılı olabilir. Lipitleriçin, bazı vakalarda tedavi etkisi olduğuna dair kanıtlar vardır; ancak kilo alımı için, bununherhangi bir özel tedaviyle ilişkisine dair kuvvetli kanıt bulunmamaktadır. Kan lipitleri veglukozunun takibi için mevcut HIV tedavisi kılavuzlarına başvurulmalıdır. Lipitbozukluklarının tedavisi klinik açıdan uygun olduğu şekilde yapılmalıdır.

Karaciğer bozukluğu:


Siroz olmaksızın hafif derecede karaciğer bozukluğu (Child-Pugh skoru 5-6) olan hastalarda zidovudin klirensi sağlıklı gönüllülerdekine benzer olmuştur; bu nedenle, zidovudinindozunun ayarlanması gerekmez. Orta ila şiddetli derece karaciğer bozukluğu (Child-Pughskoru 7-15) olan hastalarda zidovudin maruziyetinde görülen yüksek değişkenlik nedeniylespesifik doz önerilerinde bulunulamaz; bu nedenle, bu hasta grubunda zidovudin kullanımıönerilmemektedir.

Kronik hepatit B ya da C hastası olup kombinasyon antiretroviral tedavisi gören hastalarda şiddetli ve potansiyel olarak fatal hepatik advers olay riski artar. Hepatit B ya da C için eşzamanlı antiviral tedavi için bu ilaçların ürün bilgilerine bakınız.

Kronik aktif hepatit dahil olmak üzere önceden karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kombinasyon antiretroviral tedavi sırasında karaciğer fonksiyon bozukluğu sıklığıartar ve bu hastalar standart uygulamaya göre takip edilmelidir. Bu hastalarda karaciğerhastalığında kötüleşmeye dair kanıt olduğunda tedaviye ara verilmesi ya da tedavininkesilmesi düşünülmelidir (bkz. Bölüm 4.2).

İmmün reaktivasyon sendromu:


Kombinasyon antiretroviral tedavi (KART) başlangıcında şiddetli bağışıklık sistemi yetersizliği olan HIV ile enfekte hastalarda, asemptomatik ya da rezidüel fırsatçı patojenlerekarşı enflamatuvar bir reaksiyon gelişebilir ve ciddi klinik durumlara ya da semptomlarınkötüleşmesine yol açabilir. Tipik olarak, bu tür reaksiyonlar KART başlangıcından sonraki ilkbirkaç hafta ya da ay içinde gözlenir. İlişkili örnekler arasında sitomegalovirüs retiniti,jeneralize ve/veya fokal mikobakteriyel enfeksiyonlar ve

Pneumocystis jirovecii

pnömonisiyer alır. Herhangi bir enflamatuvar semptom gecikmeksizin değerlendirilmeli ve gerektiğindetedaviye başlanmalıdır. İmmün reaktivasyon durumunda otoimmün hastalıkların (örneğin,Graves hastalığı ve otoimmün hepatit) meydana geldiği de bildirilmiştir; diğer yandan, ortayaçıkış süresi değişkendir ve tedavi başlatıldıktan aylar sonra meydana gelebilir.

5

Hastalar eş zamanlı olarak kullandıkları diğer ilaçların yaratacağı riskler konusunda uyarılmalıdır (bkz. Bölüm 4.5).

Yaşlılarda ve böbrek veya karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanım:


Bkz. Bölüm 4.2.

Osteonekroz:


Etiyolojisinin çok faktörlü (kortikosteroid kullanımı, alkol tüketimi, şiddetli immünosüpresyon, yüksek beden kitle indeksini içeren) olduğu düşünülmekle birlikte,özellikle ileri HIV hastalığı olan ve/veya uzun süre kombinasyon antiretroviral tedavisi(KART) gören hastalarda olmak üzere osteonekroz olguları bildirilmiştir. Hastalara eklemağrısı/acısı, eklem sertliği ya da hareket güçlüğü geliştiğinde hekime başvurmalarıönerilmelidir.

Hepatit C koenfeksiyonu olan hastalar:


Artmış anemi riski nedeniyle ribavirin ile birlikte zidovudin kullanımı önerilmemektedir (bkz. Bölüm 4.5).

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Sınırlı olan veriler, zidovudin ve rifampisin birlikte kullanıldığında zidovudinin EAA (plazma konsantrasyonu eğri altı alanı) değerinin %48±%34 oranında azaldığını göstermektedir. Budurum zidovudin etkililiğinin kısmen veya tamamen kaybolmasına neden olabilir. Zidovudinile birlikte rifampisin kullanımından kaçınılmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).

Zidovudin ile stavudinin birlikte kullanımı

in vitro

olarak antagonistiktir. Zidovudin ile birlikte stavudin kullanımından kaçınılmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).

Probenisid zidovudinin EAA'sını %106 artırmaktadır (aralık %100 ile %170). Her iki ilacı birlikte kullanan hastaların hematolojik toksisite açısından yakından takip edilmesi gereklidir.

Lamivudin ile birlikte kullanıldığında zidovudinin Cmaks'ında orta düzeyde bir artış (%28) gözlemlenmiştir, ancak genel maruziyet (EAA) anlamlı ölçüde etkilenmemiştir. Zidovudininlamivudin farmakokinetiği üzerinde etkisi yoktur.

RETROVİR kullanan bazı hastalarda fenitoin kan seviyelerinin düşük olduğu bildirilmiş, bir hastada ise seviyenin yüksek olduğu görülmüştür. Bu gözlemler, fenitoin seviyelerinin her ikitıbbi ürünü de kullanan hastalarda dikkatle izlenmesi gerektiğine işaret etmektedir.

Atovakuon:


Zidovudinin atovakuon farmakokinetiğini etkilediği düşünülmemektedir. Bununla birlikte, farmakokinetik veriler atovakuonun zidovudinin glukuronid metabolitine metabolizma oranınıazalttığını göstermiştir (kararlı durumda zidovudin EAA değeri %33 artmış ve glukuronid pikplazma konsantrasyonu %19 azalmıştır). Zidovudinin 500 veya 600 mg/gün dozlarında, akutPCP tedavisi için üç haftalık, eş zamanlı atovakuon tedavisinin daha yüksek zidovudin plazmakonsantrasyonlarına bağlı yan etki insidansını artırmasının mümkün olmadığıdüşünülmektedir. Uzun süreli atovakuon tedavisi gören hastaların izlenmesinde özellikledikkatli olunmalıdır.

6

Valproik asit, flukonazol ya da metadonun zidovudin ile eş zamanlı kullanımının EAA artışı ve buna bağlı olarak klirens azalmasına yol açtığı gösterilmiştir. Sınırlı veri bulunduğundanbu bulguların klinik açıdan önemi açıklığa kavuşmamıştır fakat zidovudin valproik asit,flukonazol ya da metadon ile eş zamanlı kullanıldığında hastalar zidovudinin potansiyeltoksisitesi açısından yakından izlenmelidir.

HIV tedavisinin bir parçası olarak zidovudin kullanıldığı durumlarda ribavirin kaynaklı anemi alevlenmesi rapor edilmiştir, ancak etki mekanizması tam olarak açıklanamamıştır. Artmışanemi riski nedeniyle zidovudin ile birlikte ribavirin kullanımı önerilmemektedir (bkz. Bölüm

4.4). Halihazırda birlikte kullanılıyorsa, kombinasyon ART rejiminde zidovudinin değiştirilmesi düşünülmelidir. Bu durum özellikle zidovudin nedenli anemi öyküsü olanhastalarda önemlidir.

Potansiyel olarak nefrotoksik ya da miyelosüpresif ilaçlarla (örneğin; sistemik pentamidin, dapson, pirimetamin, ko-trimoksazol, amfoterisin, flusitozin, gansiklovir, interferon,vinkristin, vinblastin ve doksorubisin) birlikte, özellikle akut tedavide, uygulanmasızidovudine karşı advers reaksiyon riskini artırabilir. Bu tıbbi ürünlerden herhangi biriyle eşzamanlı tedavi uygulanması gerekiyorsa, böbrek işlevi ve hematolojik parametrelerinizlenmesinde daha dikkatli olunmalı ve gerekirse bir veya daha fazla ilacın dozuazaltılmalıdır.

Klinik çalışmalardan elde edilen sınırlı veriler, profilakside kullanılan dozlarda kotrimoksazol, aerolize pentamidin, primethamin ve asiklovirin zidovudine karşı adversreaksiyon riskini anlamlı derecede artırdığını göstermemektedir.

Klaritromisin tabletleri zidovudin emilimini azaltmaktadır. Zidovudin ile klaritromisin alımı arasında en az iki saat ara verilerek bu durum engellenebilir.Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Yaşlı hastalarda veya renal veya hepatik yetmezliği bulunan hastalarda etkileşim çalışmaları yapılmamıştır.Pediyatrik popülasyon:

Pediyatrik hastalarda etkileşim çalışmaları yapılmamıştır.4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye

Gebelik kategorisi: CÇocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Doğurganlık potansiyeli bulunan kadınlara zidovudin kullanımı süresince uygun bir kontrasepsiyon yöntemi önerilmelidir.

Gebelik dönemi

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/fetal gelişim /ve-veya/ doğum /ve-veya/doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. Bölüm5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.$ElR9XİR#ssskljQolffladıfesivgeb?>life,dyösfmi"deii8Hlla^!{lffl,amalıâ)r,olffladıfesivgeb?>life,dyösfmi"deii8Hlla^!{lffl,amalıâ)r,


Belge Do



7


Genel bir kural olarak, gebe kadınlarda HIV enfeksiyonunun tedavisi için antiretroviral ajanların kullanımına ve sonuç olarak HIV enfeksiyonunun yenidoğana dikey geçiş riskiniazaltmaya karar verirken hayvan çalışmalarından elde edilen veriler (bkz. Bölüm 5.3) ve gebekadınlar üzerindeki klinik deneyim göz önünde bulundurulmalıdır. Mevcut durumdazidovudinin gebe kadınlarda kullanımının ve takibinde yenidoğanın tedavisinin HIV'inmaternal-fötal geçiş oranını azalttığı gösterilmiştir.

Gebe kadınlardan elde edilen büyük miktarda veri (birinci trimesterden 3000'den fazla sonuç ve ikinci ve üçüncü trimester maruziyetinden 3000'den fazla sonuç) malformatif toksisiteyeişaret etmemektedir. Klinik açıdan gerekliyse RETROVİR gebelik döneminde kullanılabilir.Bahsedilen büyük miktardaki verilere göre insanlarda malformatif risk muhtemel değildir.

Zidovudin, hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda üreme toksisitesi bulgularıyla ilişkilendirilmiştir (bkz. Bölüm 5.3). RETROVİR'in etkin maddeleri hücresel DNAreplikasyonunu inhibe edebilir ve bir hayvan çalışmasında zidovudinin transplasentalkarsinojen olduğu gösterilmiştir. Bu bulguların klinik anlamı bilinmemektedir. İnsanlardazidovudinin plasental transferinin gerçekleştiği gösterilmiştir.

Mitokondriyal fonksiyonda bozukluk:


Nükleozit ve nükleotit analoglarının

in vitroin vivoin uteroLaktasyon dönemi

HIV ile enfekte kadınlara tek doz 200 mg zidovudin verilmesini takiben sütteki ve serumdaki ortalama zidovudin konsantrasyonunun benzer olduğu saptanmıştır. HIV geçişini önlemekiçin, HIV ile enfekte kadınların bebeklerini hiçbir koşul altında emzirmemeleriönerilmektedir.

Üreme yeteneği/Fertilite

Zidovudin, 450 mg/kg/gün'e kadar verilen oral dozlarda erkek veya dişi sıçanlarda fertiliteyi etkilememiştir. RETROVİR'in kadınlarda fertilite üzerindeki etkisine dair veri mevcutdeğildir. Erkeklerde ise RETROVİR'in sperm sayısına, şekline veya motilitesine etkisi olduğugösterilmemiştir.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

RETROVİR'in araç kullanma performansı veya makine kullanma becerisi üzerine etkilerini araştıran çalışma bulunmamaktadır Ek olarak, ilacın farmakolojisinden yola çıkarak bu tipaktivitelere etkisi tahmin edilemez. Bununla beraber, hastanın klinik durumu veRETROVİR'in yan etki profili hastanın araç ve makine kullanma becerisi değerlendirilirkenakılda tutulmalıdır.

4.8. İstenmeyen etkiler

Erişkinlerdeki ve çocuklardaki advers reaksiyon profili benzerdir. En ciddi advers reaksiyonlar anemi (transfüzyon gerektirebilir), nötropeni ve lökopeniyi içerir. Bu adversreaksiyonlar, yüksek dozlarda (1200-1500 mg/gün) ve ileri seviyede HIV hastalığı olanlarda


özellikle tedavi öncesi kemik iliği rezervi zayıf olduğunda) ve özellikle de CD4 hücre sayımı

bulama Kodu: rZW56MÖFyQ3NRQ3NRSHY3TnUAlffFyRG83'3 BelgrTakıp Adresı:https://www.turkıye.gov.tr/sagfik-tıtck-ebys BelgrTakıp Adresı:https://www.turkıye.gov.tr/sagfik-tıtck-ebys


Belge Do


rnUyl


https:


.tıırkıye.gov.trsagM


ebys


8


100/mm3'ten az olan hastalarda daha sıklıkla gözlemlenmiştir. Doz azaltılması veya tedavinin kesilmesi gerekli olabilir (bkz. Bölüm 4.4)

RETROVİR tedavisi başlangıcında nötrofil sayımları, hemoglobin seviyeleri ve serum vitamin B12 seviyeleri düşük olan hastalarda nötropeni insidansı daha yüksek olmuştur.

RETROVİR ile tedavi edilen hastalarda aşağıdaki olaylar bildirilmiştir.

En azından muhtemelen tedavi ile ilişkili olduğu düşünülen advers olaylar (advers ilaç reaksiyonları) vücut sistemi, organ sınıfı ve mutlak sıklığa göre aşağıda verilmiştir. Sıklıksınıflandırması şu şekildedir:

Çok yaygın: >1/10

Yaygın: >1/100 ila <1/10

Yaygın olmayan: >1.000 ila <1/100

Seyrek: >1/10.000 ila <1/1.000

Çok seyrek: <1/10.000

Bilinmiyor: Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Yaygın: Anemi, nötropeni ve lökopeni

Yaygın olmayan: Kemik iliği hipoplazisiyle birlikte pansitopeni, trombositopeni

Seyrek: Saf eritrosit aplazisi

Çok seyrek: Aplastik anemiMetabolizma ve beslenme hastalıkları

Seyrek: Hipoksemi olmaksızın laktik asidoz, anoreksiPsikiyatrik hastalıkları

Seyrek: Anksiyete ve depresyonSinir sistemi hastalıkları

Çok yaygın: Baş ağrısı

Yaygın: Sersemlik hali

Seyrek: İnsomnia (uykusuzluk), parestezi, somnolans, mental aktivite kaybı,

konvülsiyonlarKardiyak hastalıkları

Seyrek: KardiyomiyopatiSolunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları

Yaygın olmayan: Dispne

Seyrek: ÖksürükGastrointestinal hastalıkları

Çok yaygın: Bulantı

Yaygın: Kusma, karın ağrısıve ishal

Yaygın olmayan: Flatulans (mide ve bağırsakta aşırı gaz toplanması)

Seyrek: Oral mukoza pigmentasyonu, tat bozukluğu ve dispepsi, pankreatit

Henato-bilier hastalıkları Bu belge' güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.

9

Yaygın: Karaciğer enzimleri ve bilirübin kan düzeylerinde yükselme

Seyrek: Steatoz ile birlikte ciddi hepatomegali gibi karaciğer bozuklukları

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Yaygın olmayan: Döküntü ve kaşıntı

Seyrek: Tırnak ve deride pigmentasyon, ürtiker ve terleme

Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları

Yaygın: Miyalji

Yaygın olmayan: Miyopati

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Seyrek: Sık idrara çıkma

Üreme sistemi ve meme hastalıkları

Seyrek: Jinekomasti

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları

Yaygın: Kırıklık, yorgunluk

Yaygın olmayan: Ateş, yaygın ağrı, asteni

Seyrek: Üşüme-titreme, göğüs ağrısıvegrip benzeri sendrom

Plasebo kontrollü ve açık etiketli araştırmalardan elde edilen veriler, mide bulantısı ve sık bildirilen diğer klinik advers reaksiyonların insidansının RETROVİR tedavisinin ilkhaftalarından itibaren zaman içinde sürekli olarak azaldığını göstermektedir.

Maternal-fötal geçişin önlenmesine yönelik RETROVİR kullanımında görülen advers reaksiyonlar:


Plasebo kontrollü bir çalışmada, genel klinik advers reaksiyonlar ve laboratuvar testlerindeki anormallikler kadınlar için RETROVİR ve plasebo gruplarında benzer olmuştur. Bununlabirlikte, zidovudin ile tedavi edilen kadınlarda doğum öncesinde hafif ve orta şiddetteaneminin daha fazla görülme eğilimi olmuştur.

Aynı çalışmada, bu endikasyonla RETROVİR'e maruz kalan bebeklerdeki hemoglobin konsantrasyonları, plasebo grubundaki bebeklerin hemoglobin konsantrasyonlarına göre, birazdaha düşük olmuş, fakat transfüzyon gerekli olmamıştır. Anemi, RETROVİR tedavisinintamamlanmasından sonra 6 hafta içinde düzelmiştir. Diğer klinik advers reaksiyonlar velaboratuvar testlerindeki anormallikler RETROVİR ve plasebo gruplarında benzer olmuştur.İntrauterin dönemde ve bebeklik döneminde RETROVİR'e maruz kalmanın uzun vadedekisonuçları bilinmemektedir.

Zidovudin kullanımı ile birlikte genellikle şiddetli hepatomegali ve hepatik steatoz ile ilişkili ve bazen ölümcül olabilen laktik asidoz vakaları rapor edilmiştir (bkz. Bölüm 4.4).

Zidovudin ile tedavi en çok yüz, uzuvlar ve kalçada belirgin olan deri altı yağ dokusu kaybı ile ilişkilendirilmiştir. RETROVİR tedavisi alan hastalar lipoatrofi bulguları açısındanyakından takip edilmeli ve değerlendirilmelidir. Lipoatrofi geliştiği görülürse, RETROVİRtedavisi durdurulmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).

10

Antiretroviral tedavi sırasında kilo ile kan lipitleri ve glukoz seviyeleri artabilir (bkz. Bölüm

4.4).

Kombinasyon antiretroviral tedavisi (KART) başlangıcında şiddetli immün yetmezliği bulunan HIV ile enfekte hastalarda, asemptomatik veya rezidüel fırsatçı enfeksiyonlara karşıinflammatuvar reaksiyon ortaya çıkabilir. Otoimmün hastalıklar da (örneğin, Graves hastalığıve otoimmün hepatit) raporlanmıştır; ancak, raporlanan başlangıç zamanı değişkendir ve buolaylar tedavi başlangıcından aylar sonra ortaya çıkabilir (bkz. Bölüm 4.4).

Özellikle genel olarak bilinen risk faktörleri, ileri HIV hastalığı ya da uzun süreli kombinasyon antiretroviral tedavisi (KART) kullanan hastalarda osteonekroz olgularıbildirilmiştir. Bunun sıklığı bilinmemektedir (bkz. Bölüm 4.4).

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması:


Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Bulgu ve belirtiler:


Zidovudinin aşırı dozunun akut alınmasını takiben; burada belirtilen halsizlik, baş ağrısı, kusma ve ara sıra olan hematolojik problemler gibi istenmeyen etkiler olarak listelenenlerdışında başka özel bir semptom veya bulgu tanımlanmamıştır. Belirlenemeyen miktardazidovudin alan ve 17 g'dan daha yüksek bir doz aşımı ile uyumlu serum seviyeleri olan birhastada kısa dönem klinik, biyokimyasal veya hematolojik bir sekel saptanmamıştır.

Tedavisi:


Hastalar toksisite belirtileri açısından yakından izlenmeli (bkz. Bölüm 4.8) ve gerekli destekleyici tedavi uygulanmalıdır.

Hemodiyaliz ve periton diyalizinin zidovudinin atılımı üzerinde göründüğü kadarıyla sınırlı bir etkisi vardır, fakat diyaliz glukuronid metabolitinin eliminasyonunu hızlandırır.

5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1 Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grubu: Sistemik kullanılan antiinfektifler, nükleozid analoğu ATC Kodu: J05AF01

Etki mekanizması:


Zidovudin, HIV dahil olmak üzere retrovirüslere karşı

in vitro

yüksek etkili bir antiviral ajandır.

Zidovudin, hem enfekte olmuş hem de enfekte olmamış hücrelerde hücresel timidin kinaz ile monofosfat (MP) türevine fosforillenir. Sonrasında zidovudin-MP'nin difosfata (DP) ve dahasonra da trifosfat (TP) türevine fosforilasyonu sırasıyla hücresel timidilat kinaz ve spesifik

BeL«5«D,slm,ayesıukina^asF>y.oluyla RSkftlali,ze.MSdilirs3 Zidovudin-TSa™vkia! ,.£svsr3dytıınsk,ripiaz:cınbSir

11

inhibitörü ve substratı olarak görev yapar. Daha fazla proviral DNA oluşumu, zidovudin-MP'nin zincire dahil edilmesi ve daha sonra zincirin sonlanması yoluyla bloke edilir. Zidovudin-TP'nin HIV revers transkriptaz için yarışması hücresel DNA polimeraz alfa içinolandan yaklaşık 100 kat daha fazladır.

Klinik viroloji:


HlV'in zidovudine karşı

in vitroİn vitroin vitroin vitro

duyarlılıktaki azalmanın sıklığıve derecesinin, ilerlemiş hastalıktakine göre, belirgin derecede az olduğunu göstermektedir.

Zidovudin dirençli suşların ortaya çıkmasıyla birlikte duyarlılıktaki azalma klinik olarak zidovudin monoterapisinin kullanılabilirliğini azaltmaktadır. Klinik çalışmalarda, kliniksonlanım noktası verileri zidovudinin, özellikle de lamivudinle ve ayrıca didanozin veyazalsitabinle kombinasyon halinde kullanıldığında, hastalık ilerleme ve mortalite riskindeanlamlı azalma sağladığını göstermektedir. Zidovudin ve lamivudinle birlikte kombinasyonhalinde proteaz inhibitörü kullanımının, tek başına çift kombinasyonu kullanımına göre,hastalık ilerlemesini geciktirme ve sağ kalımı artırma açısından ilave fayda sağladığıgösterilmiştir.

Antiretroviral ajanların kombinasyonlarının

in vitroin vitro

çalışmaları, zidovudinekarşı dirençli virüs izolatlarının aynı zamanda lamivudine karşı direnç kazandığındazidovudine karşı duyarlı hale gelebildiğini göstermektedir. Klinik çalışma bulguları, öncedenantiretroviral tedavi almamış bireylerde lamivudin artı zidovudinin zidovudine karşı dirençliizolatların ortaya çıkışını geciktirdiğini göstermiştir.

Zidovudin ve diğer antiretrovirallar arasında

in

vitro olarak antagonistik etki görülmemiştir (test edilen ajanlar: abakavir, didanozin, lamivudin ve interferon-alfa).

Timidin analoglarına (zidovudin bunlardan biridir) karşı direncin özellikleri iyi belirlenmiştir. Bu direnç; HIV revers transkriptazın 41, 67, 70, 210, 215 ve 219 numaralı kodonlarında sayısıaltıya varan spesifik mutasyonun kademeli birikimi ile gerçekleşir. 41. ve 215. kodonlardakimutasyonların kombinasyonuyla veya altı mutasyondan en az dördünün birikmesiyle virüslertimidin analoglarına karşı fenotipik direnç geliştirir. Bu timidin analoğu mutasyonları yalnızbaşına herhangi bir diğer nükleozide karşı yüksek düzeyde çapraz dirence neden olmaz;böylece onaylanmış diğer revers transkriptaz inhibitörlerinin daha sonra kullanılabilmesineolanak tanır.

İlki HIV revers transkriptazın 62, 75, 77, 116 ve 151 numaralı kodonlarındaki mutasyonları ile karakterize olan ve ikincisi T69S mutasyonunu ve 6 bazlık çiftin aynı pozisyona girmesiniiçeren iki farklı paterndeki çoklu ilaç direnci mutasyonları zidovudine ve aynı zamanda onaylıdiğer nükleozit revers transkriptaz inhibitörlerine karşı fenotipik dirence yol açar. Bu iki farklıpaterndeki çoklu nükleozit direnç mutasyonlarının her ikisi de gelecekte terapötikseçeneklerini büyük ölçüde kısıtlar.

ABD'deki ACTGO76 çalışmasında, HIV-pozitif gebe kadınlarda (gebeliğin 14-34'üncü

Belge Doinodan Z\tibafoen)3WQ3miHYTYWylaÖTyRG83''

enidoğan bebeklerinin 6 haftalık

•esi: httpsj/w w w. turkıy e. gov.tr/saglık-tıtck-ebYS


elge Takıp Adresi :https'

bys


12


olana kadar tedavisinin (her 6 saatte bir 2 mg/kg), HlV-l'in anneden fetüse geçiş oranını azaltmada etkili olduğu gösterilmiştir (enfeksiyon oranı plasebo için %23 ve zidovudin için%8). Daha kısa süreli 1998 Tayland CDC çalışmasında, gebeliğin 36. haftasından doğumakadar sadece oral RETROVİR tedavisi kullanılması (günde iki kez 300 mg), HIV'in maternal-fötal geçiş oranını azaltmıştır (enfeksiyon oranı plasebo için %19, zidovudin için %9). Bu vematernal-fötal HIV geçişini önlemek için zidovudin rejimlerini karşılaştıran yayımlanmış birçalışmadan elde edilen veriler, perinatal HIV geçişini önlemekte kısa maternal tedavilerin(gebeliğin 36. haftasından itibaren) daha uzun süreli maternal tedavilerden (gebeliğin 14-34'üncü haftasından itibaren) daha az etkili olduğunu göstermiştir.

5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler

Emilim:


Zidovudin bağırsaktan iyi emilir ve araştırılan bütün doz seviyelerinde biyoyararlanımı %60-70 arasında olmuştur. Biyoeşdeğerlilik çalışmasına göre, günde iki defa 300 mg zidovudin tablet alan 16 hastada kararlı durum ortalama (%CV) C[ss]maks, C[ss]min ve EAA[ss] seviyelerisırasıyla 8,57 (%54) mikromol (veya 2,29 mikrogram/ml), 0,08 (%96) mikromol (veya 0,2mikrogram/ml) ve 8,39 (%40) saat*mikromol (2,24 saat*mikrogram/ml) olmuştur.

Dağılım:


İntravenöz zidovudinle yapılan araştırmalarda ortalama terminal plazma yarılanma ömrü 1,1 saat, ortalama toplam vücut klirensi 27,1 ml/dk/kg ve görünür dağılım hacmi 1,6 l/kgolmuştur.

Erişkinlerde doz uygulamasından 2-4 saat sonra ortalama beyin-omurilik sıvısı/plazma zidovudin konsantrasyonu oranı yaklaşık 0,5 olarak bulunmuştur. Veriler, zidovudininplasentadan geçtiğini ve amniyon sıvısı ve fetüs kanında bulunduğunu göstermektedir.Zidovudin, semen ve sütte de saptanmıştır.

Plazma proteinlerine bağlanma göreceli olarak düşüktür (%34-38) ve bağlanma bölgesindeki yer değişimine bağlı ilaç etkileşimleri beklenmez.

Biyotransformasyon:


Zidovudin, primer olarak hepatik konjugasyon ile bir inaktif glukuronide edilmiş metabolite elimine edilir. Zidovudinin plazma ve idrardaki en önemli metaboliti 5'-glukuroniddir ve renalatılım yoluyla elimine edilen dozun yaklaşık %50-80'ini oluşturur. Zidovudinin intravenözuygulanması sonrasında 3'amino-3'-deoksitimidin (AMT) metaboliti de saptanmıştır.

Eliminasyon:


Zidovudinin renal klirensi kreatinin klirensinden önemli ölçüde yüksektir ve bu durum anlamlı derecede tübüler sekresyonunun olduğunu göstermektedir.

Hastalardaki karakteristik özelliklerPediyatrik popülasyon

Emilim:


5-6 aylıktan büyük çocuklarda zidovudinin farmakokinetik profili erişkinlerdeki ile benzerdir.

n .bütün

an iyi emilir; biyoyararlanımı %65'lik

elge Takıp Awesı:https://wwwtunaye.gov.tr/saglık-tıtck-ebys

Belge Do13


bir ortalamayla %60-74'tür. C[ss]maks seviyeleri, 120 mg (solüsyon olarak)/m2 vücut yüzey alanı dozunda RETROVİR verildikten sonra 4,45 mikrom ol (1,19 mikrogram/ml) ve 180mg/m2 vücut yüzey alanı dozunda 7,7 mikromol (2,06 mikrogram/ml) olmuştur. Çocuklardagünde dört defa 180 mg/m2 dozlarında sistemik maruziyet (24 saat EAA 40,0 saat mikromolveya 10,7 saat mikrogram/ml), günde altı defa 200 mg alan erişkinlerdekine (40,7 saatmikromol veya 10,9 saat mikrogram/ml) benzer olmuştur.

Dağılım:


İntravenöz dozdan sonra ortalama terminal plazma yarılanma ömrü ve toplam vücut klirensi sırasıyla 1,5 saat ve 30,9 ml/dk/kg olmuştur.

Çocuklarda ortalama beyin-omurilik sıvısı/plazma zidovudin konsantrasyonu oranı, oral tedavide uygulamadan 0,5-4 saat sonra belirlendiği gibi, 0,52-0,85 arasında değişirken,intravenöz tedavide bir saatlik infüzyondan 1-5 saat sonra 0,87 olmuştur. Sürekli intravenözinfüzyon sırasında, ortalama kararlı durum beyin-omurilik sıvısı/plazma konsantrasyonu oranı0,24 olmuştur.

Biyotransformasyon:


Majör metabolit 5'-glukuroniddir. İntravenöz uygulamadan sonra dozun %29'u değişmemiş olarak idrarda tespit edilmiştir ve %45'i glukuronid şeklinde atılmıştır.

Eliminasyon:


Zidovudinin renal klirensi kreatinin klirensinden önemli ölçüde yüksektir ve bu durum anlamlı derecede tübüler sekresyonunun olduğunu göstermektedir.

Yenidoğan ve küçük bebeklerdeki farmakokinetik üzerine elde edilen mevcut veriler, zidovudin glukuronidasyonunun azalması sonucu biyoyararlanımının arttığını, klirensininazaldığını ve 14 günlükten küçük bebeklerde yarılanma ömrünün uzadığını göstermektedir,fakat sonrasında farmakokinetiği erişkinlerde bildirilenle benzerlik gösterir.

Gebelik

Hamileliğin son trimesterinde 8 hastada zidovudin farmakokinetiği araştırılmıştır. Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde zidovudin birikimine dair hiçbir kanıt bulunamamıştır. Zidovudinfarmakokinetiğinin hamile olmayan erişkinlerdekine benzer olduğu belirlenmiştir.Zidovudinin plasentadan pasif geçişi ile uyumlu olarak, doğumda bebeğin plazmasındakizidovudin konsantrasyonunun doğum sırasında annedeki plazma konsantrasyonu ile aynıolduğu saptanmıştır.

Geriyatrik popülasyon

65 yaşın üzerindeki hastalarda zidovudinin farmakokinetiğine ilişkin özel bir veri bulunmamaktadır.

Böbrek yetmezliği

Şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda oral uygulamanın ardından görünen zidovudin klirensi normal renal fonksiyonu olan sağlıklı kişilerde bildirilenin yaklaşık %50'si olmuştur.Hemodiyaliz ve periton diyalizinin zidovudin eliminasyonu üzerinde anlamlı bir etkisi yokkeninaktif glukuronid metabolitinin eliminasyonu ise artar (bkz. Bölüm 4.2).

Karaciğer yetmezliği

Belge Do

14

Karaciğer yetmezliği olan hastalarda zidovudin farmakokinetiğiyle ilgili sınırlı veri bulunmaktadır (bkz. Bölüm 4.2).

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Mutajenite:


Ames testinde herhangi bir mutajenisite kanıtı görülmemiştir. Buna karşın, zidovudin fare lenfoma hücrelerinde yapılan testlerde zayıf mutajenik aktivite göstermiş ve bir

in vitroin vitroin vivoin vivoin utero

maruziyeti olan fetüslerde, tek başına zidovudine maruziyete kıyasla,nükleozit analoğu-DNA katılımı birçok fötal organda daha yüksek seviyelerde olmuştur vetelomer kısalmasının daha fazla olduğuna dair kanıtlar gösterilmiştir. Bu bulguların klinikönemi bilinmemektedir.

Karsinojenisite:


Farelerde ve sıçanlarda zidovudin ile yapılan oral karsinojenisite çalışmalarında geç ortaya çıkan vajinal epitelyal tümörler gözlenmiştir. Diğer bir intravajinal karsinojenisite çalışması,vajinal tümörlerin kemirgenlerin vajinal epitelinin idrardaki yüksek konsantrasyonlardakimetabolize olmamış zidovudine uzun dönem maruz kalması sonucu oluştuğu hipotezinidoamıştır. Diğer türlerin her iki cinsinde de zidovudinden kaynaklanan bundan başkatümörlere rastlanmamıştır.

Ek olarak, farelerde iki transplasental karsinojenisite çalışması gerçekleştirilmiştir. Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsünde yapılan bir çalışmada gebe fareye gebeliğin 12.-18. günlerindemaksimum tolere edilen dozda zidovudin uygulanmıştır. Bir yıllık post-natal dönemde, enyüksek doza (420 mg/kg vücut ağırlığı) maruz kalan yavruların akciğer, karaciğer ve dişiüreme sisteminde kanser insidansında artış gözlenmiştir.

İkinci çalışmada farelere maksimum 40 mg/kg vücut ağırlığı olmak üzere 24 ay boyunca zidovudin uygulanmıştır. Bu uygulamaya gebeliğin 10. günü başlanarak devam edilmiştir.Çalışmadan alınan sonuçlar geç ortaya çıkan vajinal epitelyal tümörler ile sınırlı kalmıştır. Bubulgular standart oral karsinojenisite çalışmalarından alınan sonuçlar ile tümör başlangıçzamanı ve insidans açısından benzerdir. Böylece bu ikinci çalışmada zidovudinintransplasental karsinojen olduğuna dair kanıt bulunamamıştır.

Sonuç olarak, ilk çalışmadan elde edilen transplasental karsinojenisite verileri hipotetik risk gösterirken gebelik esnasında zidovudin kullanımının enfekte olmamış çocuğa maternal HIVenfeksiyonun geçme riskini azalttığı sonucuna varılmıştır.

15

Üreme sisteminde toksisite:


Organogenezin majör periyodunda zidovudinin oral yolla 450 ve 500 mg/kg/gün dozlarına kadar sırasıyla gebe sıçan ve tavşanlarda kullanıldığı çalışmalarda teratojeniteye dair kanıtbulunamamıştır. Öte yandan, 150 ila 450 mg/kg/gün verilen sıçanlarda ve 500 mg/kg/günverilen tavşanlarda fötal resorpsiyonlarda istatiksel olarak anlamlı bir artış olmuştur.

Daha sonra raporlanan farklı bir çalışmada, sıçanlara oral medyan letal doza (3683 mg/kg) çok yakın olan 3000 mg/kg/gün dozun verilmesinin belirgin maternal toksisiteye ve fötalmalformasyonların insidansında artışa neden olduğu bulunmuştur. Bu çalışmada test edilendaha düşük dozlarda (600 mg/kg/gün veya daha az) teratojenisite kanıtı bulunamamıştır.

6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi

Mısır nişastası Mikrokristalin selülozSodyum nişasta glikolat (tip A)

Magnezyum stearat Titanyum dioksitİndigo karmin (E132)

Jelatin (sığır kaynağından elde edilir.)

Capsugel code 10A1 Black veya Capsugel code 10A2 Black. Bileşimleri şu şekildedir:

- Etanolde %45 (%20 esterlenmiş) shellac glaze (yalnızca Capsugel code 10A1 Blackiçin)

- Shellac (E904) (yalnızca Capsugel code 10A2 Black için)

- Siyah demir oksit (E172)

- Propilen glikol (E1520)

- %28 amonyum hidroksit (E527) (yalnızca Capsugel code 10A1 Black için)

- Güçlü amonyum çözeltisi (E527) (yalnızca Capsugel code 10A2 Black için)

- Potasyum hidroksit (E525) (yalnızca Capsugel code 10A2 Black için)

6.2. Geçimsizlikler

Geçerli değildir.

6.3. Raf ömrü

60 ay

6.4. Saklamaya yönelik özel uyarılar

30 °C'nin altındaki oda sıcaklığında ve kuru bir yerde saklanmalıdır. Işıktan korunmalıdır.

6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği

Kutuda, PVC/alüminyum blisterde 40 adet kapsül

6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

16

Kullanılmamış ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği”'ne uygun olarak imha edilmelidir.

7. RUHSAT SAHİBİ

GlaxoSmithKline İlaçları San. ve Tic. A.Ş.

Büyükdere Cad. No.173, 1. Levent Plaza B Blok 34394 1. Levent / İstanbulTelefon: 0212 339 44 00Faks: 0212 339 45 00

8. RUHSAT NUMARASI

97/88

9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ

İlk ruhsat tarihi: 25.09.1995 Ruhsat yenileme tarihi: 27.07.2020

10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ

17

İlaç Bilgileri

Retrovir 250 Mg Sert Kapsül

Etken Maddesi: Zidovudin

Pdf olarak göster

Kullanma talimatı ve kısa ürün bilgileri

  • Retrovir 250 Mg Sert Kapsül - KUB
  • Retrovir 250 Mg Sert Kapsül - KT
  • Google Reklamları

    İlgili İlaçlar

  • Retrovir 250 Mg 40 Kapsül
  • Ana Sayfa | Hakkımızda | İlaçlar | İlaç Ara | İlaç Firmaları | Gizlilik | Bize Ulaşın

    Telif Hakkı 2008-2024 © İlaç Prospektüsü. Tüm Hakları Saklıdır.
    Uyarı: Sitemizde yayınladığımız ilaç bilgileri ile doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanmayınız!
    Aksi halde doğabilecek sağlık sorunlarından ilacprospektusu.com sorumlu tutulamaz.