KISA ÜRÜN BİLGİSİ1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
HİDROZON 100 mg İ.M./İ.V enjeksiyon/İ.V. infüzyon için liyofilize toz içeren flakon +
çözücü ampul
Steril
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her bir flakon, 100 mg hidrokortizona eşdeğer 141 mg tamponlanmış hidrokortizon sodyum süksinat içerir.
Çözücü ampul; 2 ml enjeksiyonluk su içerir.
Yardımcı madde(ler):
Yardımcı madde bulunmamaktadır.
3. FARMASÖTİK FORM
İ.M./İ.V enjeksiyon/İ.V. infüzyon için liyofilize toz içeren flakon + çözücü ampul Beyaz, hemen hemen beyaz liyofilize toz
4. KLİNİK ÖZELLİKLERİ
4.1. Terapötik endikasyonlar
HİDROZON hızlı ve yoğun kortikosteroid etkisinin gerekli olduğu aşağıdaki durumlarda kullanılır:
Endokrin hastalıkları:
Primer veya sekonder adrenokortikal yetmezlik,
Kollajen doku hastalıkları:
Sistemik lupus eritematozus,
Deri hastalıkları:
Şiddetli eritema multiforme (Stevens-Johnson sendromu),
Alerjik reaksiyonlar:
Bronşiyal astım, anaflaktik reaksiyonlar,
Sindirim sistemi hastalıkları:
Ülseratif kolit, Crohn hastalığı,
Solunum Sistemi Hastalıkları:
Mide içeriğinin aspirasyonu,
Tıbbi acil durumlar
: Adrenokortikal yetmezliğe sekonder şok tedavisinde veya
adrenokortikal yetmezlik mevcut olduğunda konvansiyonel tedaviye yanıt vermeyen şok tedavisinde kullanılır.
1
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji /uygulama sıklığı ve süresi:
İntravenöz enjeksiyon acil durumlarda ilk tercih edilen yoldur. İlk acil periyodu takiben, uzun etkili enjeksiyonluk ilaç veya oral preparat verilmesine dikkat edilmelidir.
Genellikle durumun şiddetine bağlı olarak 1-10 dakikalık bir süre içinde intravenöz enjeksiyonla uygulanan doz, 100 mg - 500 mg arasında değişmektedir. Bu doz hastanın yanıtıve klinik durumuna göre 2, 4 veya 6 saat aralıklarla tekrar edilebilir.
Genel olarak yüksek dozlu kortikosteroid tedavisine sadece hastanın durumu stabilize oluncaya kadar devam edilmelidir ve bu süre genellikle 48-72 saati geçmemelidir.HİDROZON ile 48-72 saatten fazla tedaviye devam edilirse hipernatremi oluşabilir, bunedenle HİDROZON yerine çok az veya hiç sodyum retansiyonu oluşturmayan metilprednizolon sodyum süksinat gibi bir kortikosteroid tercih edilmelidir.
HİDROZON'un yüksek dozuyla ilişkili yan etkiler bulunmasına rağmen, kısa süreli kortikosteroid tedavisinde de nadiren peptik ülser oluşabilir. Profilaktik antiasit tedavisi etkiliolabilir.
Kortikosteroid tedavisinden sonra aşırı strese maruz kalan hastalar adrenokortikal yetmezlik semptomları ve belirtileri için yakından takip edilmelidir.
Uygulama şekli:
HİDROZON, intravenöz enjeksiyon, intravenöz infüzyon veya intramüsküler enjeksiyonla uygulanabilir.
Ürünün seyreltilmesine ilişkin talimatlar:
• İntravenöz veya intramüsküler enjeksiyonluk çözeltiyi aseptik olarak hazırlamak için birflakon içeriğine en fazla 2 ml steril enjeksiyonluk su (çözücü ampul içeriği) ilave edilir,çalkalanır ve kullanmak için şırıngaya çekilir.
• İntravenöz infüzyon için; önce flakona en fazla 2 ml steril enjeksiyonluk su ilave edilir,çalkalanarak liyofilize toz çözülür. Bu çözelti, 100-1000 ml (en az 100 ml), su içinde %5dekstroz (Eğer hastada sodyum kısıtlaması yoksa izotonik sodyum klorür solüsyonu veyaizotonik sodyum klorür solüsyonu içinde %5 dekstroz) içine ilave edilir.
Belirtilen şekilde sulandırıldığında çözeltinin pH'sı 7 - 8'dir.
Bu ilaç intratekal veya epidural kullanım için önerilmez.
2
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer hastalığı olan hastalarda, etki artabilir (Bkz. Bölüm 4.4) ve dozun azaltılarak uygulanması düşünülebilir.
Böbrek yetmezliği:
HİDROZON böbrek yetmezliği olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
HİDROZON öncelikle akut olarak, küçük dozlarda ve mümkün olan en kısa süre ile kullanılmalıdır.
Yaşlılarda dozda bir değişiklik yapılmasını gerektirecek bir bilgi yoktur. Ancak, yaşlılarda kortikosteroidlerin yaygın yan etkilerinin daha ciddi sonuçlar doğurabileceği göz önündebulundurularak yaşlı hastaların tedavisi planlanmalı ve yakın klinik gözetim yapılmalıdır(Bkz. Bölüm 4.4).
Pediyatrik popülasyon:
Bebekler ve çocuklar için doz azaltılabilir, doz daha çok durumun ciddiyetine, hastanın verdiği cevaba, yaşına veya vücut ağırlığına bağlıdır, ancak günlük doz 25 mg'dan azolmamalıdır (Bkz. Bölüm 4.4).
4.3. Kontrendikasyonlar
HİDROZON aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:
- Hidrokortizona veya formülasyonunda bulunan herhangi bir bileşene (Bkz. Bölüm 6.1)karşı bilinen aşırı duyarlılığı olanlarda,
- Spesifik anti-infektif tedavisi olmayan sistemik mantar enfeksiyonlarında,
- İmmunosupresif dozda kortikosteroid alan hastalarda canlı veya zayıflatılmış canlı aşılarınuygulanması kontrendikedir.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Uyarılar ve önlemler:
Kullanma talimatını hastanın okuması sağlanmalıdır.
3
En kısa sürede en düşük etkili doz kullanımı ile istenmeyen etkiler minimuma indirilebilir. Hastalığın aktivitesine karşı uygun dozu titre etmek için hastanın sık sık incelenmesigereklidir (Bkz. Bölüm 4.2).
Uzun süreli tedavi sırasında adrenal kortikal atrofi gelişir ve tedavi kesildikten sonra aylarca sürebilir. 3 haftadan daha fazla sürede sistemik kortikosteroidin fizyolojik dozundan (yaklaşık30 mg hidrokortizon) daha fazlasını almış hastalarda ilacın geri çekilmesi ani olmamalıdır.Doz azaltılmasının nasıl uygulanacağı, büyük ölçüde sistemik kortikosteroid dozunundüşürülmesi sonucunda hastalığın tekrar nüksedip nüksetmemesine dayanır.
Hastalık aktivitesinin klinik değerlendirmesi, ilacın geri çekilmesi esnasında gerekli olabilir. Eğer kortikosterodin geri çekilmesinde hastalığın nüksetme ihtimali yoksa fakat HPAbaskılanması hakkında belirsizlik varsa, sistemik kortikosteroidin dozu hızla fizyolojik dozaazaltılabilir. Hidrokortizonun 30 mg olan bir günlük dozuna ulaşıldığında, doz azalımı HPA-ekseninin iyileştirilmesine izin vermek için yavaş olmalıdır.
3 haftaya kadar devam eden sistemik kortikosteroid tedavisinin birdenbire kesilmesi, eğer hastalığın nüks etme ihtimali mümkün görünmüyor ise uygundur. 3 hafta süreyle 160 mg'akadar hidrokortizon dozlarının birdenbire kesilmesinin, hastaların büyük çoğunluğunda klinikolarak anlamlı HPA-ekseni supresyonuna yol açması olası değildir.
Aşağıdaki hasta gruplarında, 3 hafta veya daha az süreli kürlerden sonra dahi sistemik kortikosteroid tedavisinin kademeli olarak geri çekilmesi gerektiği dikkate alınmalıdır:
• Sistemik kortikosteroidlerin tekrarlanan kürlerini özellikle 3 haftadan fazla almış hastalar,
• Uzun süreli tedavinin (aylar veya yıllarca) kesilmesinden sonra bir yıl içinde kısa bir kürreçete edildiğinde,
• Eksojen kortikosteroid tedavisinden başka, adrenokortikal yetmezliği olabilen hastalar,
• 160 mg hidrokortizondan daha fazla sistemik kortikosteroid dozunu alan hastalar,
• Akşamları tekrarlayan dozları alan hastalar.
Hastalar, riski en aza indirmek için gereken önlemlerin alınması konusunda, hekim, ilaç, doz ve tedavi süresi ile ilgili detaylı bilgi içeren “Steroid Tedavisi” kartını taşımalıdır.
4
İmmünosupresan etkiler/Enfeksiyonlara karşı artmış duyarlılık:
Kortikosteroidler enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilir ve bunların kullanımı sırasında yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. Enflamatuvar yanıtın ve bağışıklık fonksiyonununbaskılanması, mantar, viral ve bakteriyel enfeksiyonlara yatkınlığı ve onların şiddetini artırır.Klinik görünüm genellikle atipik olabilir ve tanımlanmasından önce ileri bir safhaya ulaşmışolabilir.
Canlı veya canlı, zayıflatılmış aşıların uygulanması, immünosüpresif dozda kortikosteroid alan hastalarda kontrendikedir. Öldürülmüş veya inaktive edilmiş aşılar, immünosüpresifdozda kortikosteroid alan hastalara uygulanabilir; ancak, bu aşılara verilen cevabı azaltabilir.İmmün baskılayıcı olmayan kortikosteroid dozu alan hastalarda belirtilen immünizasyonprosedürleri denenebilir.
İmmün sistemini baskılayan ilaçlar kullanan kişiler, enfeksiyonlara karşı sağlıklı bireylere göre daha yatkındır. Örneğin suçiçeği ve kızamık, bağışıklığı olmayan çocuklarda veyakortikosteroid kullanan yetişkinlerde daha ciddi hatta ölümcül seyredebilir. Normalde hafif birhastalık olmasına karşın, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda ölümcül olabileceğindensuçiçeği ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Suçiçeği ile ilgili kesin bir öyküsü olmayanhastalara (ya da çocukların ebeveynlerine), suçiçeği veya zona geçirenlerle yakın kişiselteması önlemek ve maruz kalma halinde ise acil tıbbi müdahale için başvurudabulunmalarının gerektiği konusunda uyarıda bulunulmalıdır. Varicella/zoster immunoglobin(VZIG) ile pasif bağışıklık, sistemik kortikosteroid alan veya önceki 3 ay içinde kullanmışolan bağışıklığı olmayan hastalarda gereklidir; suçiçeğine maruz kaldıktan sonra 10 güniçerisinde uygulanmalıdır. Eğer suçiçeği tanısı doğrulanırsa, hastalığın özel bakımı ve aciltedavisi garanti edilmelidir. Kortikosteroidler kesilmemelidir ve doz arttırılması gerekebilir.
Kızamığa maruz kalmadan kaçınılmalıdır. Maruziyet oluşması durumunda, derhal tıbbi yardım alınmalıdır. Normal intramüsküler immünoglobulin ile profilaksi (önlem) gerekliolabilir.
HİDROZON'un aktif tüberkülozda kullanımı sınırlı olmalıdır. Kortrikosteroid, fulminan veya dissemine tüberküloz gibi durumlarda hastalığın yönetimi için uygun anti tüberküloztedavisi ile birlikte kullanılmıştır. Eğer kortikosteroidler latent tüberkülozlu veya tüberkülinreaktivitesi olan hastalarda endike ise hastalığın reaktivasyonu olabileceğinden yakın gözlem
5
gereklidir. Uzun süreli kortikosteroid tedavisi esnasında, bu hastalara kemoprofilaksi yapılmalıdır.
Alerjik reaksiyonlar meydana gelebilir. Parenteral hidrokortizon tedavisi sonrası nadiren cilt reaksiyonları ve anafilaktik/anafilaktoid reaksiyonlar bildirilmiştir. İlacı kullanan doktorlarböyle bir olasılık için hazırlıklı olmalıdırlar. Özellikle hastanın ilaç alerjisi varsa,uygulamadan önce uygun önleyici tedbirler alınmalıdır.
Digoksin gibi kardiyoaktif ilaçlar alan hastalarda steroidin indüklediği elektrolit bozuklukları/potasyum kaybı olabileceğinden dikkatli olunmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8).
Tedavi takibinin kesilmesinden sonra geri dönüşümlü olabilecek hepatobiliyer bozukluklar bildirilmiştir. Karaciğer hastalarında hidrokortizonun metabolizması ve eliminasyonu önemliölçüde azaldığından, hidrokortizonun etkisi bu hastalarda artabilir.
Oküler etkiler:
Kortikosteroidler, oküler herpes simpleks'i olan hastalarda korneal perforasyon korkusu nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır.
Uzun süre kortikosteroid kullanımı posterior subkapsüler kataraktlar ve nükleer kataraktlar (özellikle çocuklarda), egzoftalmi veya artmış göz içi basıncına neden olabilir, bu da optiksinirlerde olası hasara yol açabilecek glokom ile sonuçlanabilir. Gözde sekonder mantar veviral enfeksiyonlarının oluşumu, glukokortikoid alan hastalarda ayrıca artabilir.
Sistemik ve topikal kortikosteroid kullanımı ile görme bozukluğu rapor edilebilir. Eğer bir hasta bulanık görme veya başka görme bozuklukları gibi semptomlar gösterirse, hastakatarakt, glokom veya kullanımdan sonra bildirilen santral seröz korioretinopati gibi nadirgörülen hastalıkları içerebilecek olası nedenlerin değerlendirilmesi için bir göz doktorunabaşvurmalıdır. Santral seröz koryoretinopati, retina yırtılmasına yol açabilir.
İntratekal/epidural uygulama yollarıyla ilişkili olarak ciddi tıbbi olaylar bildirilmiştir. Kortikosteroid kullanan hastalarda, tipik olarak yüksek dozlarda uzun süreli kullanımdaepidural lipomatoz rapor edilmiştir.
Venöz tromboemboliyi içeren trombozun kortikosteroidlerle oluştuğu bildirilmiştir. Sonuç olarak, kortikosteroidler, tromboembolik bozukluklara yatkın veya ön planda olan hastalardadikkatli kullanılmalıdır.
6
Septik şokta kortikosteroidlerin rolü hem yararlı hem de zararlı etkileri bildiren erken çalışmalarla belirlenmelidir. Daha yakın zamanlarda, tamamlayıcı kortikosteroidlerin, adrenalyetmezlik gösteren septik şoklu hastalarda yararlı olduğu öne sürülmüştür. Ancak septik şoktarutin kullanımları önerilmez. Kısa süreli, yüksek doz kortikosteroidlerin sistematik birincelemesi, kullanımını desteklememiştir. Bununla birlikte, meta-analizler ve bir inceleme,daha uzun süreli (5-11 gün) düşük doz kortikosteroidlerin, özellikle vazopressör bağımlıseptik şoklu hastalarda ölüm oranını azaltabileceğini göstermektedir.
Endokrin etkileri:
Olağandışı strese maruz kalan kortikosteroid tedavisi alan hastalarda, stresli durumdan önce, stresli durum sırasında ve sonrasında hızlı etkili kortikosteroid dozunun arttığıbelirtilmektedir. Uzun süreler boyunca uygulanan farmakolojik kortikosteroid dozu,hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) supresyona (sekonder adrenokortikal yetmezlik) nedenolabilir. Oluşan adrenokortikal yetmezliğin derecesi ve süresi hastalar arasında değişkendir vedoz, sıklık, uygulama süresi ve glukokortikoid tedavisinin süresine bağlıdır. Ek olarak,glukokortikoidler aniden çekildiğinde ölümcül sonuçlara yol açan akut adrenal yetmezlikoluşabilir. Bu nedenle ilaca bağlı ikincil adrenokortikal yetmezlik, dozajın kademeli olarakazaltılmasıyla en aza indirilebilir. Bu tür göreceli yetersizlik, tedavinin kesilmesinden sonraaylarca sürebilir; bu nedenle, bu dönemde meydana gelen herhangi bir stres durumunda,hormon tedavisi yeniden başlatılmalıdır. Adrenokortikal yetmezlikle ilişkili olmayan birsteroid “yoksunluk sendromu” da glukokortikoidlerin aniden kesilmesinin ardından ortayaçıkabilir. Bu sendrom, anoreksi, bulantı, kusma, uyuşukluk, baş ağrısı, ateş, eklem ağrısı,deskuamasyon, miyalji, kilo kaybı ve/veya hipotansiyon gibi semptomları içerir. Bu etkilerindüşük kortikosteroid seviyelerinden ziyade glukokortikoid konsantrasyonundaki anideğişimden kaynaklandığı düşünülmektedir. Glukokortikoidler, Cushing sendromunuoluşturabileceğinden veya şiddetlendirebileceğinden, Cushing hastalığı olan hastalardaglukokortikoidlerden kaçınılmalıdır. Hipotiroidizm hastalarında kortikosteroidlerin etkisiartmıştır.
Kardiyak etkileri:
Glukokortikoidlerin dislipidemi ve hipertansiyon gibi kardiyovasküler sistem üzerindeki advers etkileri, yüksek dozlarda ve uzun süreli kullanımlarda, mevcut kardiyovasküler riskfaktörleri olan tedavi edilmiş hastalarda ek kardiyovasküler etkilere neden olabilir. Buna göre,bu hastalarda kortikosteroidler titizlikle kullanılmalı ve gerektiğinde risk modifikasyonuna ve
7
ek kardiyak izlemeye dikkat edilmelidir. Düşük dozda tedavi, kortikosteroid tedavisinde komplikasyon insidansını azaltabilir. Sistemik kortikosteroidler konjestif kalp yetmezliğidurumlarında dikkatli kullanılmalı ve sadece kesinlikle gerekliyse kullanılmalıdır.
Özel önlemler:
Sistemik kortikosteroid kullanımı göz önünde bulundurulduğunda aşağıdaki koşullardaki hastalarda özellikle dikkat etmek gerekir ve hasta sıklıkla izlenmelidir:
1. Osteoporoz genellikle uzun süreli kullanım ve yüksek doz glukokortikoidler ile ilişkilidir.Osteoporoz hastalarında kortikosteroidler dikkatli kullanılmalıdır (postmenopozal kadınlarözellikle risk altındadır).
2. Hipertansiyon
3. Şu an veya geçmişte mevcut olan ciddi affektif bozukluk öyküsü (özellikle önceki steroidpsikozu)
4. Hidrokortizon dahil kortikosteroidler kan glukozunu artırabilir, önceden var olandiyabetleri kötüleştirebilir ve uzun süreli kortikosteroid tedavisindekileri (veya ailedediyabet öyküsü) diabetes mellitus hastalığına yatkınlaştırabilir.
5. Tüberküloz geçmişi
6. Glokom (veya ailede glokom öyküsü)
7. Kortikosteroid kaynaklı miyopati geçmişi
8. Karaciğer yetmezliği veya siroz
9. Kortikosteroidler böbrek yetmezliği olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
10. Epilepsi
11. Peptik ülserasyon
12. Yeni intestinal anastomozlar
13. Tromboflebite yatkınlık
14. Abse veya diğer piyojenik enfeksiyonlar
15. Ülseratif kolit
16. Divertikül
17. Myastenia gravis
18. Yakın zamanda geçirilmiş miyokard infarktüsü (miyokard rüptürü bildirilmiştir)
19. Kaposi sarkomu, kortikosteroid tedavisi alan hastalarda meydana geldiği bildirilmiştir.Kortikosteroidlerin kesilmesi klinik remisyona neden olabilir.
8
20. Sistemik kortikosteroidlerin uygulanmasından sonra ölümcül olabilen feokromositomakrizi bildirilmiştir. Kortikosteroidler, yalnızca uygun bir risk/fayda değerlendirmesindensonra feokromositoma şüphesi olan veya teşhis konan hastalara uygulanmalıdır.
21. Araştırmalar
Hidrokortizon kan basıncının yükselmesine, tuz ve su tutulmasına ve potasyum atılımının artmasına neden olabilir. Tuz diyeti ve potasyum takviyesi gerekli olabilir. Bütünkortikosteroidler kalsiyum atılımını artırır.
22. Psikiyatrik etkiler
Hastalar ve/veya bakıcıları, sistemik steroidler ile potansiyel olarak ciddi psikiyatrik advers reaksiyonların olabileceği konusunda uyarılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8). Belirtilergenellikle tedaviye başladıktan sonra birkaç gün veya hafta içinde ortaya çıkar. Riskler,yüksek dozlarda/sistemik maruziyet ile daha yüksek olabilir ki bu durum yan etki riskiniarttırabilir (Bkz. Bölüm 4.5). Buna rağmen uygulanan doz seviyeleri; yan etkilerin türü,ciddiyeti ve süresinin öngörülebilmesine izin vermez.
Yan etkiler için spesifik tedavi gerekli olabilir, ancak çoğu reaksiyon, dozun azaltılması ya da geri çekilmesi ile ortadan kalkar. Kaygı verici psikolojik belirtiler ortaya çıkarsa,özellikle de depresif ruh hali ya da intihar düşüncesinden şüphelenilirse hastaların/hastabakıcılarının doktora başvurmaları gerektiği konusunda uyarılmaları gereklidir. Bu türreaksiyonlar nadiren bildirilmiş olmasına rağmen, sistemik steroidlerin azaltılarak ve/veyageri çekilmesi esnasında veya hemen sonra olası psikiyatrik rahatsızlıklar için hastalarve/veya bakıcıları dikkatli olmalıdır. Kendilerinde veya birinci derece akrabalarında halenmevcut olan veya daha önceden ciddi duygusal bozukluk geçmişi olan hastalarda sistemikkortikosteroidlerin kullanımına özellikle dikkat etmek gereklidir. Bu durum, ciddiduygusal bozukluk, depresif veya manik-depresif hastalık ve bir önceki steroid psikozuiçerebilir.
23. Gastrointestinal etki
Yüksek doz kortikosteroidler akut pankreatite neden olabilir. Tedavi sırasında karşılaşılan peptik ülserlerden kortikosteroidlerin kendi başlarına sorumlu olup olmadıkları konusundauluslararası net bir karar yoktur; bununla birlikte, glukokortikoid tedavisi, peptik ülsersemptomlarını maskeleyebilir, böylece delinme veya kanama önemli bir ağrı olmadangerçekleşebilir. Glukokortikoid tedavisi peritoniti veya perforasyon, tıkanma veyapankreatit gibi gastrointestinal bozukluklarla ilişkili diğer belirti veya semptomlarımaskeleyebilir.Nonsteroidal antienflamatuar ilaçlar (NSAİİ'ler)ile birlikte,
gastrointestinal ülser gelişme riski artar.
9
24. Diğer
Glukokortikoidlerle tedavinin komplikasyonları dozun büyüklüğüne ve tedavi süresine bağlı olduğundan, her bir durumda günlük veya aralıklı tedavinin kullanılıpkullanılmayacağına ile ilgili olarak tedavinin dozu ve süresine ilişkin bir risk/fayda kararıverilmelidir.
En düşük muhtemel kortikosteroid dozu, tedavi altındaki durumu kontrol etmek için kullanılmalı ve dozajda azalma mümkün olduğunda, azaltma kademeli yapılmalıdır.Kobikistat içeren ürünler de dahil olmak üzere CYP3A inhibitörleri ile birlikte eş zamanlıtedavinin sistemik yan etki riskini arttırması beklenir. Yararı, sistemik kortikosteroid yanetkileri riskinden ağır basmadıkça kombinasyondan kaçınılmalıdır, bu durumda hastalarsistemik kortikosteroid yan etkileri açısından izlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.5).
Aspirin ve nonsteroidal anti-enflamatuar ajanlar, kortikosteroidlerle birlikte dikkatlice kullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.5).
Kortikosteroidler, nöbet bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Çocuklarda kullanımı:
Kortikosteroidler, bebekler, çocukluk ve ergenlik döneminde geriye dönüşü olmayan büyüme geriliğine neden olabilir. Tedavi mümkün olan en kısa sürede minimum doz ile sınırlıolmalıdır. Steroid kullanımı çok ciddi endikasyonlar için sınırlı tutulmalıdır. Uzun sürelikortikosteroid tedavisinde bebeklerin ve çocukların büyüme ve gelişmeleri dikkatlicegözlenmelidir. Uzun süreli, günlük bölünmüş doz glukokortikoid tedavisi alan çocuklardabüyüme baskılanabilir. Böyle bir rejimin kullanımı en ciddi endikasyonlarlasınırlandırılmalıdır. Uzun süreli kortikosteroid tedavisi alan bebekler ve çocuklar, kafa içibasıncının artması nedeniyle özel risk altındadır. Çocuklarda yüksek doz kortikosteroidlerpankreatite neden olabilir.
Prematüre doğan bebeklerde hidrokortizon uygulamasından sonra hipertrofik kardiyomiyopati bildirilmiştir, bu nedenle uygun tanısal değerlendirme ile kardiyak yapı ve fonksiyon takibiyapılmalıdır.
Yaşlılarda kullanımı:
Sistemik kortikosteroidlerin sık görülen yan etkileri olan osteoporoz, hipertansiyon, hipokalemi, diyabet, enfeksiyona yatkınlık ve cildin incelmesi, yaşlılarda daha ciddi biçimdesonuçlanabilir. Yaşamı tehdit eden reaksiyonları önlemek için yakın klinik gözetim gereklidir.
10
Kortikosteroidler kafa travması veya inme tedavisi için kullanılmamalıdır, çünkü yararının olmamasının yanı sıra zararları da olabilir. Travmatik beyin hasarı için çok merkezli birçalışmada, plaseboya kıyasla metilprednizolon sodyum süksinat verilen hastalardayaralanmadan 2 hafta ve 6 ay sonra artan bir mortalite ortaya çıkmıştır. Metilprednizolonsodyum süksinat tedavisi ile bir ilişki kurulmamıştır.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
1. Hidrokortizon 1ip-hidroksiteroid dehidrojenaz tip 2(11P-HSD2) ve sitokrom
P450(CYP)3A4 enzimi ile metabolize olur. CYP3A4 enzimi steroidlerin 6P-hidroksilasyonunu, hem endojen hem de sentetik steroidlerin Faz I metabolik basamağını katalizler. İndüksiyonla (upregulasyon) veya CYP3A4 enzimi inhibisyonuylaglukokortikoid metabolizmasını değiştiren birçok diğer bileşik de CYP3A4'ün ayrıcasubstratlarıdır.
2. CYP3A4 inhibitörleri:Hepatik klirensi düşürebilir ve plazma hidrokortizon
konsantrasyonlarını artırabilir. Bir CYP3A4 inhibitörü (ör. ketokonazol, itrakonazol, klaritromisin ve greyfurt suyu) varlığında, steroid toksisitesinden kaçınılması içinhidrokortizon dozu azaltılabilir.
3. CYP3A4 indükleyicileri:Hepatik klirensi artırabilir ve plazma hidrokortizon
konsantrasyonlarını düşürebilir. Bir CYP3A4 indükleyicisi (ör. rifampin, karbamazepin, fenobarbital ve fenitoin) varlığında, hidrokortizon dozu beklenen cevaba ulaşması içinartırılabilir.
4. CYP3A4 substratları: Başka bir CYP3A4 substratı varlığında, hidrokortizonun hepatikklirensi etkilenebilir, uygun doz ayarlamaları gerekebilir. İlacın tek başına kullanımınabağlı advers olayların oluşması eş zamanlı kullanımına bağlı oluşmasından daha olasıolabilir.
5. CYP3A4 kaynaklı olmayan etkiler: Hidrokortizon ile oluşan diğer etkileşimler ve etkileraşağıdaki Tablo 1'de tanımlanmıştır.
Tablo 1 en sık görülen ve/veya klinik açıdan anlamlı hidrokortizon ilaç etkileşimlerinin veya etkilerinin tanımlarını sağlar.
Tablo 1. Hidrokortizon ile önemli ilaç veya etkin madde etkileşimleri/etkileri
İlaç sınıfı veya türü-İLAÇ veya ETKİN MADDE |
Etkileşim/Etki |
Antibakteriyel
|
CYP3A4 inhibitörü
|
11
- İZONİYAZİD
|
|
Antibiyotik, Antitüberküloz - RİFAMPİN
|
CYP3A4 indükleyicisi
|
Antikoagülanlar (oral)
|
Kortikosteroidlerin oral antikoagülanlar üzerindeki etkileri değişkendir. Antikoagülanların azalmış etkileriyanında kortikosteroidlerle birlikte verildiğinde artmışetki bildirimleri de bulunmaktadır. Bu sebeple, istenenantikoagülan etkilerinin sağlanması için koagülasyonbelirtileri izlenmelidir.
|
Antikonvülsan - KARBAMAZEPİN
|
CYP3A4 indükleyicisi (ve substratı)
|
Antikonvülsanlar
- FENOBARBİTAL
- FENİTOİN
|
CYP3A4 indükleyicileri
|
Antikolinerjikler - NÖROMUSKÜLERBLOKERLER
|
Kortikosteroidler antikolinerjiklerin etkilerini değiştirebilir.
1) Yüksek dozlarda kortikosteroid ve nöromuskülerbloker ilaçlar gibi (ilave bilgi için bkz. Bölüm 4.4)antikolinerjiklerin eşzamanlı kullanımı ile ilgili bir akutmiyopati bildirilmiştir.
2) Kortikosteroid kullanan hastalarda panküronyum veveküronyumun nöromusküler bloklama etkilerininantagonizmi bildirilmiştir. Bu etkileşim tüm rakipnöromusküler blokerlerda beklenebilir.
|
Antikolinesterazlar
|
Steroidler antikolinesterazların myastenia gravis üzerindeki etkilerini azaltabilir.
|
Antidiyabetikler
|
Kortikosteroidlerin kan glikoz konsantrasyonlarını artırdığından, antidiyabetik ajanların doz ayarlamalarıgereklidir.
|
Antiemetikler
- APREPİTANT
- FOSAPREPİTANT
|
CYP3A4 inhibitörleri (ve substratları)
|
Antifungaller
- ITRAKONAZOL
- KETOKONAZOL
|
CYP3A4 inhibitörleri (ve substratları)
|
Antiviraller - HIV-PROTEAZİNHİBİTÖRLERİ
|
CYP3A4 inhibitörleri (ve substratları)
1) İndinavir ve ritonavir gibi proteaz inhibitörleri,kortikosteroidlerin plazma konsantrasyonlarınıartırabilir.
2) Kortikosteroidler HIV-proteaz inhibitörlerininmetabolizmasını indükleyerek, plazmakonsantrasyonlarının azalmasına neden olabilir.
|
Farmakokinetik Güçlendirici
|
CYP3A4 inhibitörleri
|
12
- KOBİSTAT
|
|
Aromataz İnhibitörleri - AMİNOGLUTETİMİD
|
Aminoglutetimid-indükleyici adrenal supresyon uzatılmış glukokortikoid tedavisinden kaynaklananendokrin değişikliklerini şiddetlendirebilir.
|
Kalsiyum Kanal Blokeri - Diltiazem
|
CYP3A4 inhibitörü (ve substrat)
|
Kardiyak Glikozitler - DİGOKSİN
|
Kortikosteroidlerin kardiyak glikozitlerle eş zamanlı kullanımı aritmi veya hipokalemiye bağlı dijitaltoksisite olasılıklarını artırır. Bu ilaç tedavisikombinasyonunu kullanan tüm hastalarda serumelektrolit tayinleri, özellikle potasyum seviyeleriyakından izlenmelidir.
|
Kontraseptifler (Oral)
- ETİNİLESTRADİOL/ NORETİNDRON
|
CYP3A4 inhibitörleri (ve substratları)
|
Östrojenler (östrojen içeren oral kontraseptifler dahil)
|
CYP3A4 inhibitörü (ve substrat)
Östrojenler, transkortin konsantrasyonunu artırarak ve böylece metabolize edilecek hidrokortizon miktarınıazaltarak hidrokortizonun etkilerini kuvvetlendirebilir.Hidrokortizonun doz ayarı, östrojenlerin kararlı birdozaj rejimine eklenmesi veya çıkarılması durumundagerekli olabilir.
|
GREYFURT SUYU
|
CYP3A4 inhibitörü
|
İmmünosupresan - SİKLOSPORİN
|
CYP3A4 inhibitörleri (ve substratları)
Hem siklosporin hem de kortikosteroidlerin aktiviteleri eşzamanlı kullanımlarında artabilir. Bu eş zamanlıkullanımla ilgili konvülsiyonlar bildirilmiştir.
|
İmmünosupresan
- SİKLOFOSFAMİD
- TAKROLİMUS
|
CYP3A4 substratları
|
Makrolid Antibakteriyel
- KLARİTROMİSİN
- ERİTROMİSİN
|
CYP3A4 inhibitörleri (ve substratları)
|
Makrolid Antibakteriyel - TROLEANDOMİSİN
|
CYP3A4 inhibitörü
|
NSAİİ (Steroid Olmayan Antiinflammatuvar İlaçlar)
- Yüksek Doz ASPİRİN (Asetilsalisilik asit)
|
1) Kortikosteroidler NSAİİ'lerle birlikte verildiğindegastrointestinal kanama ve ülserasyon vakalarında artışolabilir.
2) Kortikosteroidler azalan salisilat serum seviyelerinesebep olabilecek yüksek doz aspirin klirensiniartırabilir. Kortikosteroid tedavisine devam edilmemesisalisilat toksisitesi riskini artıran artan salisilat serumseviyelerine yol açabilir.
|
13
Potasyum Tüketen Ajanlar
Kortikosteroidler potasyum tüketen ajanlarla (ör. diüretikler) birlikte kullanıldığında, hastalar hipokalemigelişmesi açısından yakından izlenmelidir.Kortikosteroidlerin amfoterisin B, ksantinler veya beta2 agonistleri ile birlikte kullanımında da ayrıcahipokalemi riski artmaktadır. Amfoterisin B vehidrokortizonun birlikte kullanıldığında kardiyakgenişlemesi ve konjestif kalp yetmezliği ile seyredenvakalar bildirilmiştir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Özel popülasyonlara ilişkin hiçbir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin hiçbir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda ve doğum kontrolü (kontrasepsiyon) uygulayanlarda ilacın kullanımı yönünden bir veri bulunmamaktadır.
Gebelik dönemi
Hidrokortizonun gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (Bkz. Bölüm5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir. HİDROZON gerekli olmadıkçagebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Kortikosteroidlerin plasentaya geçme özelliği, bireysel ilaçlar arasında değişkendir ancak, hidrokortizon kolayca plasentaya geçer.
Kortikosteroidlerin gebe hayvanlara uygulanması damak yarığı, rahim içi gelişme geriliği ve beynin büyüme ve gelişiminin etkilenmesi gibi fetal gelişim anomalilerine sebebiyet verebilir.İnsanlarda damak yarığı gibi konjenital anomalilerin oluşumunun kortikosteroid kullanımısonucunda arttığına dair bir kanıt yoktur, bununla birlikte kortikosteroidlerin gebelik
14
döneminde uzun bir süre veya tekrarlayan dozlarla uygulanması, rahim içi gelişme geriliği riskini artırabilir.
Doğum öncesi dönemde kortikosteroidlere maruz kalması sonucunda yeni doğanda teorik olarak böbreküstü bezi yetmezliği meydana gelebilir, fakat genellikle doğum sonrasındakendiliğinden düzelir ve bu durum klinik açıdan nadiren ciddidir. Bütün ilaçlarda olduğu gibi,kortikosteroidlerde anne ve çocuğa sağlayacağı yararın oluşabilecek riskten daha fazla olduğudurumlarda verilmelidir. Bununla birlikte, kortikosteroidler gerekli olduğunda, normalgebeliği olan hastalar, gebe değilmiş gibi tedavi edilebilir.
Bazı kortikosteroidler plasentadan kolayca geçer. Bazı retrospektif çalışmalar, kortikosteroid alan annelerden doğan bebeklerde düşük doğum ağırlık oranının arttığını göstermiştir.İnsanlarda düşük doğum ağırlığı riskinin dozla ilişkili olduğu ve düşük kortikosteroid dozlarıuygulanarak en aza indirilebileceği görülmektedir.
Gebelikte uzun süreli kortikosteroid tedavisi gören annelerde doğan bebeklerde katarakt gözlenmiştir.
Laktasyon dönemi
Hidrokortizon ile ilgili bir veri olmamasına rağmen kortikosteroidler anne sütüne geçer. Hidrokortizon'un günlük 160 mg'a kadar olan dozlarının bebekte sistemik etkilere sebepolması pek mümkün değildir. Bu dozdan fazla alan annelerin bebekleri adrenal supresyonseviyesine sahip olabilir, fakat emzirmenin bebeğe sağlayacağı yararın oluşacak herhangi birteorik riskten daha önemli olduğu muhtemeldir. Bu tıbbi ürün emzirme döneminde yalnızcaanne ve bebeğe olan fayda-risk oranının dikkatlice değerlendirilmesinden sonrakullanılmalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite
Hayvan çalışmalarında kortikosteroidlerin fertiliteyi bozduğu gösterilmiştir. Kortikosteroidli sıçanlarda fertilite üzerindeki yan etkiler sadece erkeklerde gözlenmiştir ve tersineçevrilebilirdir (Bkz. Bölüm 5.3). Bu bilginin klinik açıdan anlamı belirsizdir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Kortikosteroidlerin araç ve makine kullanımı üzerine etkisi sistematikolarak
değerlendirilmemiştir. Kortikosteroidler ile tedaviden sonra baygınlık, vertigo ve konvülsiyon
15
gibi yan etkiler oluşabilir. Eğer hastada bu etkiler gözlenirse, araç veya makine kullanmaması gerekir.
4.8. İstenmeyen etkiler
HİDROZON normalde kısa vadeli kullanıldığında yan etkilerin görülme olasılığı çok düşüktür, ancak kortikosteroid tedavisinde bilinen yan etkilerin oluşması mümkündür (Bkz.Bölüm 4.4). İstenmeyen etkiler aşağıdaki kategorilere göre listelenmiştir:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila <1/100), seyrek (>1/10000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketletahmin edilemiyor).
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Bilinmiyor: Fırsatçı enfeksiyon
(Kist ve polipler de dahil olmak üzere) İyi huylu ve kötü huylu neoplazmalar
Bilinmiyor: Kaposi sarkomu (kortikosteroid tedavisi alan hastalarda ortaya çıktığı bildirilmiştir)
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Lökositoz
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Hipersensitivite, anafilaktik reaksiyon, anafilaktoid reaksiyon
Endokrin hastalıkları
Bilinmiyor: Cushingoid, hipopitüiterizm, steroid yoksunluk sendromu
GERİ ÇEKİLME SEMPTOMLARI - Uzun süreli tedaviyi takiben kortikosteroid dozunun çok hızlı bir şekilde azalması akut adrenal yetmezliğe, hipotansiyona ve ölüme neden olabilir.Bununla birlikte bu, idame tedavisinin uygulandığı endikasyonlarda kortikosteroidinkullanıldığı durumlar için daha fazla geçerlidir (Bkz. Bölüm 4.4); ateş, miyalji, artralji, buruniltihabı, konjonktivit, ağrılı kaşıntılı deri nodülleri ve kilo kaybı gibi bir “yoksunluksendromu” da oluşabilir.
16
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Bilinmiyor: Metabolik asidoz, sodyum retansiyonu, su tutulumu, alkalozis hipokalemik, dislipidemi, bozulmuş glikoz toleransı, artan insülin gereksinimi (veya diyabetiklerde oralhipoglisemik maddeler), lipomatozis, iştah artışı, kilo artışı.
Psikiyatrik hastalıklar
Bilinmiyor: Afektif bozukluklar (Depresyon öforik ruh hali, etkilenebilirlik, uyuşturucu bağımlılığı, intihar düşünceleri dahil), psikotik reaksiyonlar (mani, delüzyonlar,halüsinasyonlar ve şizofreni şiddetlenmesi dahil), ruhsal bozukluk, kişilik değişimi,konfüzyonal durum, anksiyete, ruh halindeki ani değişimler, anormal davranış, uykubozuklukları, sinirlilik.
Sinir sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Epidural lipomatoz, çocuklarda papilödem ile artmış intra-kranial basınç (psödotümör serebri) genellikle hidrokortizonun geri çekilmesinden sonra bildirilmiştir, iyihuylu intrakranial hipertansiyon, nöbet, amnezi, bilişsel bozukluk, baş dönmesi, baş ağrısı.
Göz hastalıkları
Bilinmiyor: Santral seröz korioretinopati, katarakt, glokom, egzoftalmi, bulanık görme (Bkz. Bölüm 4.4), optik sinirde muhtemel hasar ile artmış intra-oküler basınç, korneal veya skleralincelme, oftalmik viral veya fungal hastalıkların alevlenmesi
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Bilinmiyor: Vertigo
Kardiyak hastalıklar
Bilinmiyor: Miyokard enfarktüsü sonrası miyokard rüptürü, duyarlı hastalarda konjestif kalp yetmezliği, prematüre bebeklerde hipertropik kardiomiyopati.
Vasküler hastalıklar
Bilinmiyor: Hipertansiyon, hipotansiyon, tromboembolizm dahil tromboz.
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Bilinmiyor: Hıçkırık, pulmoner embolizm
17
Gastrointestinal hastalıklar
Bilinmiyor: Peptik ülser (olası peptik ülser perforasyonu ve peptik ülser kanaması ile), bağırsak perforasyonu, gastrik kanama, pankreatit, özefageal ülserasyonu, özofagealkandidiyazis, karın şişliği, karın ağrısı, diyare, dispepsi, mide bulantısı.
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Bilinmiyor: Anjiyoödem, hirsutizm, peteşi, ekimozlar, deri atrofisi, eritem, hiperhidroz, deride damarlanma, döküntü, kaşıntı, ürtiker, akne, deri hipopigmentasyonu, telanjiyektazi,deri hiperpigmentasyonu.
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Bilinmiyor: Kas zayıflığı, miyalji, miyopati, kas atrofisi, osteoporoz, osteonekroz, patolojik kırık, nöropatik atrofi, eklem ağrısı, büyüme geriliği.
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Bilinmiyor: Menstruasyon düzensizliği, amenore.
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Bilinmiyor: Bozulmuş iyileşme, periferal ödem, steril apse, keyifsizlik, yorgunluk, enjeksiyon bölgesi reaksiyonu.
Araştırmalar
Bilinmiyor: Azalmış karbonhidrat toleransı, azalmış kan potasyum düzeyi, artmış idrar kalsiyumu, alanin aminotransferaz artışı, aspartat aminotransferaz artışı, kan alkali fosfatazartışı, kan üre artışı, deri testlerine verilen reaksiyonların baskılanması*, kilo artışı*Tercih edilen MedDRA terimi değil
Yaralanma ve zehirlenme
Bilinmiyor: Spinal kompresyon kırığı, tendon rüptürü (özellikle aşil tendonu)
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarakizlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers
18
reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir
HİDROZON ile akut doz aşımında herhangi bir klinik sendrom yoktur. Hidrokortizon diyaliz edilebilir. Doz aşımı durumunda, spesifik bir antidot yoktur; tedavi destekleyici vesemptomatiktir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ
5.1. Farmakodinamik özelliklerFarmakoterapötik Grup:ATC kodu
: H02AB09
Doğal olarak oluşan ve sentetik olan glukokortikoidler, adrenokortikal steroidlerdir.
Aynı zamanda, tuz tutma özelliklerine sahip olan doğal olarak ortaya çıkan glukokortikoidler (hidrokortizon ve kortizon), adrenokortikal eksiklik durumlarında replasman tedavisi olarakkullanılır. Sentetik analogları öncelikle birçok organ sistemindeki bozukluklardaantienflamatuar etkileri için kullanılır.
Hidrokortizon sodyum süksinat, hidrokortizon ile aynı metabolik ve anti-inflamatuar etkilere sahiptir. Parenteral olarak ve eş molar miktarlarda verildiğinde, iki bileşik biyolojik aktivitedeeşdeğerdir. Suda çözünür hidrokortizonun sodyum süksinat esteri, az miktarda birseyrelticideki yüksek doz hidrokortizonun intravenöz uygulanmasına izin verir ve özellikleyüksek kan seviyelerinde hidrokortizonun hızlı bir şekilde gerekli olduğu durumlardafaydalıdır. İntravenöz hidrokortizon sodyum süksinat enjeksiyonunun ardından, gözle görülüretkiler bir saat içinde ortaya çıkar ve değişken bir süre devam eder.
Glukokortikoidler derin ve çeşitli metabolik etkilere neden olur. Ek olarak, çeşitli uyaranlara karşı vücudun bağışıklık yanıtını modifiye eder.
Metilprednizolon sodyum süksinat ve hidrokortizon sodyum süksinatın relatif potensi (eozinofil sayısının düşmesi ile gösterildiği gibi), intravenöz uygulamayı takiben beşe birdir.Bu, metilprednizolon ve hidrokortizonun relatif oral potensi ile tutarlıdır.
19
5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
Sağlıklı erkek deneklerdeki hidrokortizonun farmakokinetiği, 20 mg'den daha yüksek bir tek intravenöz hidrokortizon sodyum süksinat dozu tatbik edildiğinde doğrusal olmayan kinetikgöstermiştir ve hidrokortizona karşılık gelen farmakokinetik parametreleri Tablo 2'desunulmuştur.
Tablo 2. Tek intravenöz dozları takip eden ortalama (SD) hidrokortizon farmakokinetik parametreleri
|
Sağlıklı erkek yetişkinler (21-29 yaş, N=6) |
Doz (mg)
|
5
|
10
|
20
|
40
|
Toplam maruz kalma (EAA0-®; ng.h/mL)
|
410 (80)
|
790 (100)
|
1480 (310)
|
2290 (260)
|
Klirens (KL; mL/min/m2)
|
209 (42)
|
218 (23)
|
239 (44)
|
294 (34)
|
Kararlı durumda dağılım hacmi (Hkdd; L)
|
20,7 (7,3)
|
20,8 (4,3)
|
26 (4,1)
|
37,5 (5,8)
|
Eliminasyon yarı ömür (t1/2; saat)
|
1,3 (0,3)
|
1,3 (0,2)
|
1,7 (0,2)
|
1,9 (0,1)
|
|
EAAo-®: Sıfırdan sonsuza kadar eğrinin altında kalan alan.
|
Emilim:
Hidrokortizon sodyum süksinatın 5, 10, 20 ve 40 mg tek intravenöz dozlarının sağlıklı erkek bireylerde uygulanmasını takiben, dozlamadan 10 dakika sonrasında elde edilen ortalamadeğerler sırasıyla 312, 573, 1095 ve 1854 ng/ml'dir. Hidrokortizon sodyum süksinatintramüsküler olarak uygulandığında hızlıca emilir.
Dağılım:
Hidrokortizon dokulara büyük ölçüde yayılır, kan-beyin bariyerini geçer ve anne sütüne karışır. Hidrokortizon için kararlı durum dağılım hacmi yaklaşık 20 ila 40 L arasında değişir(Tablo 2). Hidrokortizon transkortin (ör. kortikosteroid bağlayıcı globülin) ve albümin gibiglikoproteinlere bağlanır. İnsanlarda hidrokortizon plazma protein bağlanması yaklaşık%92'dir.
Biyotransformasyon:
Hidrokortizon (ör. kortizol) 11P-HSD2 ile kortizona ve sonrasında dihidrokortizon ve tetrahidrokortizona metabolize olur. Diğer metabolitler dihidrokortizol, 5a-dihidrokortizol,
20
tetrahidrokortizol ve 5a-tetrahidrokortizolü içerir. Kortizon 1ip-hidroksisteroid dehidrojenaz tip I (11P-HSD1) ile kortizole dönüştürülebilir. Hidrokortizon da ayrıca CYP3A4 tarafından6P-hidroksikortizole (6P-OHF) metabolize olur ve 6P-OHF bireyler arası geniş değişkenlikgöstererek toplam metabolitlerin %2,8'i ila %31,7'si arasında değişir.
Eliminasyon:
Uygulanan dozun eliminasyonu yaklaşık 12 saat içinde tamamlanır. Hidrokortizon sodyum süksinat intramüsküler olarak uygulandığında, intravenöz enjeksiyondan sonra gözlendiğinebenzer bir modelde elimine olur.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik veriler
Karsinojenez:
Hidrokortizon 2 yıllık bir karsinojenez çalışmaları sonucunda erkek ve dişi sıçanlarda tümör vakalarını artırmamıştır.
Mutajenez:
Hidrokortizonun da dahil olduğu bir steroid hormon sınıfı olan kortikosteroidler bakteriyel mutagenisite tayininde tutarlı olarak negatiftir. Hidrokortizon ve deksametazon insanlenfositlerinde
in vitroin vivo
kromozom sapmalarına sebep olmuştur.Ancak bu bulguların biyolojik ilişkisi, hidrokortizon 2 yıl süren bir karsinojenisite çalışmasıesnasında dişi ve erkek sıçanlarda tümör vakalarını artırmadığından dolayı açık değildir.Fludrokortizon (9a-florohidrokortizon, yapısal olarak hidrokortizona benzer) insanlenfositlerinin kromozom sapma tayininde negatiftir.
Üreme toksisitesi:
Kortikosteroidlerin sıçanlarda uygulandığında kısırlığı azalttığı gösterilmiştir. Erkek sıçanlara 0, 10 ve 25 mg/kg/gün dozlarında kortikosteron subkütan enjeksiyon ile 6 hafta boyuncagünde bir kez uygulanmıştır ve işlem görmemiş dişi sıçanlar ile çiftleştirilmiştir. 15. gündensonra yüksek doz 20 mg/kg/gün'e düşürülmüştür. Yardımcı organ ağırlığının azalması ileikincil olabilecek çiftleşme ilgisinde azalma gözlemlenmiştir. İmplantasyon ve canlı fetüssayıları azaltılmıştır. İnsan dozu ile eşdeğer dozlarda verildiğinde, kortikosteroidler çoğutürde teratojenik etki gösterirmiştir. Hayvan üreme çalışmalarında, glikokortikoidlerinsakatlık (yarık damak, iskelet sakatlıkları), embriyo-fetal letalite (ör. tekrar emilimlerde artış)ve rahim-içi büyümede gecikme vakalarını artırdığı gösterilmiştir. Gebe farelerde ve
21
hamsterlarda hidrokortizon ile uygulandığında organogenez esnasında yarık damak oluşumu gözlenmiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Yardımcı madde bulunmamaktadır.
6.2. Geçimsizlikler
Bilinen geçimsizliği bulunmamaktadır.
6.3. Raf ömrü
36 ay
Flakon içeriği çözücüsü (enjeksiyonluk su) ile sulandırıldıktan sonra hemen kullanılmalıdır, kullanılmayan kısım atılmalıdır.
6.4. Saklamaya yönelik özel uyarılar
25°C altındaki oda sıcaklığında ambalajında saklayınız. “Bölüm 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli” kısmında belirtilenlerden başka seyrelticiler tavsiye edilmez. Sulandırılan flakoniçeriği kullanılmadan önce partiküler madde ve renk değişikliği açısından gözle kontroledilmelidir.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
Her ambalaj bir flakon ve bir ampul içerir.
Flakon: 3 ml kapasiteli, tip I renksiz cam flakon
Ampul: 2 ml çözelti içeren, 2 ml kapasiteli tip I renksiz cam ampul
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
HİDROZON ampuller tek kullanımlıktır. Kullanılmamış çözelti atılmalıdır. Sadece partikül içermeyen berrak çözeltiler kullanılmalıdır.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller 'Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği' ve 'Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği'ne uygun olarak imha edilmelidir.
22
7. RUHSAT SAHİBİ:
VEM İLAÇ San. ve Tic. AŞ Maslak Mahallesi AOS 55. Sokak42 Maslak A Blok Sit. No: 2/134Sarıyer/İSTANBUL
8. RUHSAT NUMARASI
2014/136
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 18.02.2014 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
23