KISA ÜRÜN BİLGİSİ1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
RİTALİN® LA 20 mg modifiye salımlı kapsül
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Metilfenidat hidroklorür 20 mg
Yardımcı maddeler:
Sukroz (Şeker kürecikleri) 122,77 mg
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Modifiye salımlı kapsül
Üzerinde bronz renkli mürekkep ile NVR (başlık kısmı) ve R20 (gövde kısmı) baskıları bulunan, beyaz opak sert jelatin kapsüller içinde bulunan beyaz kirli beyaz renkli boncuklar.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
RİTALİN LA diğer tedavilerin tek başına yetersiz olduğu, 6 yaş ve üstündeki çocuklarda Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite bozukluklarının (DEHB) kapsamlı tedavi programındaendikedir. Tedavi, çocuk psikiyatrisi veya psikiyatri uzmanı gözetiminde yapılmalıdır.
Hastalık tanısı DSM-IV kriteri veya ICD -10 kılavuzuna göre ve hastanın tam hikayesi ve değerlendirmesine dayandırılarak konulmuş olmalıdır.
Ancak teşhis sadece birkaç semptomun varlığında konulmamalıdır.
Bu sendroma ilişkin spesifik etiyoloji bilinmemektedir ve tek bir tanı testi yoktur. Yeterli bir tanı için tıbbi, psikolojik, eğitimsel ve sosyal kaynakların kullanılması gerekir.
Kapsamlı tedavi programında, psikolojik, eğitimsel, sosyal önlemler bulunur ve ayrıca tedavide, kısa süreli dikkat, dikkat dağınıklığı, duygusal kararsızlık, tepkisel, orta ve şiddetlihiperaktivite, minör nörolojik belirtiler ve anormal EEG bulgularıyla karakterize davranışsendromları olan çocukların stabil hale gelmesi amaçlanır. Öğrenme yetisi etkilenmişolabilir ya da olmayabilir.
Metilfenidat tedavisi bu sendroma sahip tüm çocuklar için önerilmez, bu yüzden ilacın kullanımına ilişkin karar verilirken çocuğun semptomlarının derecesi ve kronikliği çocuğunyaşına göre dikkatli biçimde değerlendirilmelidir.
1 / 18
Uygun eğitsel yaklaşım esastır ve psikososyal girişimler genellikle yararlıdır. Diğer tedavilerin tek başına yetersiz olduğu durumlarda, ilaca başlama kararı hastanınsemptomlarının ciddiyetinin ayrıntılı olarak değerlendirilmesine dayalı olarak verilmelidir.Metilfenidat her zaman ruhsatlı endikasyonlarına ve reçeteleme / tanı rehberine görekullanılmalıdır.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli
Çocuklarda tedavi, çocukluk ve/veya ergenlik çağı davranış bozuklukları alanında uzman bir hekimin denetimi altında başlatılmalıdır.
Tedavi Öncesi İzleme:
İlaç reçete edilmeden önce, hastanın kardiyovasküler durumu (kan basıncı, kalp atımı sayısı) kontrol edilmeli ve değerlendirilmelidir.
Hastanın kapsamlı hikayesi; eş zamanlı kullanılan ilaçlar, önceki ve mevcut psikiyatrik bozuklukları veya semptomları, varsa ailede ani kardiyak/açıklanamayan ölüm öyküsüiçermelidir. Hastanın tedavi öncesi boy ve kilosu büyüme tablosuna kaydedilmelidir (bkz.Bölüm 4.3 ve 4.4).
Tedavi Süresince İzleme:
Hastanın büyüme, psikiyatrik ve kardiyovasküler durumu düzenli olarak izlenmelidir (bkz bölüm 4.4)
• Doz ayarlaması sırasında ve sonrasında en az altı ayda bir kan basıncı ve nabızkaydedilmelidir.
• Boy, kilo ve iştah, en az altı ayda bir büyüme tablosuna kaydedilmelidir.
• Her doz ayarlamasında ve en az altı ayda bir her muayenede, yeni psikiyatrikbozuklukların gelişip gelişmediği veya mevcut bozuklukların kötüleşip kötüleşmediğiizlenmelidir.
Hasta, metilfenidatı eğlence amaçlı ya da yanlış kullanım olasılığı ve suistimal riski açısından izlenmelidir.
Doz titrasyonu:
Metilfenidat hidroklorür ile tedavinin başlangıcında dikkatli doz ayarlaması şarttır.
Yeterli semptom kontrolünü sağlayan en düşük günlük doz uygulanmalıdır.
Pozoloji:
Metilfenidat tedavisine başlarken dikkatli doz titrasyonu yapmak gerekir.
Doz titrasyonuna mümkün olan en düşük doz ile başlanmalıdır.
Bu tıbbi ürünün diğer yitilikleri ve metilfenidat içeren başka ürünler de mevcut olabilir.
Eğer doz titrasyonundan sonraki bir aylık sürede semptomlarda düzelme olmazsa, ilaç kesilmelidir.
Semptomlarda kötüleşme olursa ya da diğer advers olaylar meydana gelirse, dozaj azaltılmalı ya da gerekirse ilaç kesilmelidir.
En düşük toplam günlük doz ile tatmin edici semptom kontrolü sağlayan rejim uygulanmalıdır.
2 / 18
RİTALİN LA kapsül, uyku bozukluklarına neden olabileceğinden sabahın çok geç saatlerinde alınmamalıdır.
Çocuklar (6 yaş ve üzeri):
RİTALİN LA kapsül günde bir kez sabahleyin oral uygulanmak içindir. Önerilen başlangıç dozu günde bir kez RİTALİN 20 mg kapsüldür. Klinisyenin kararına göre daha düşük birbaşlangıç dozu uygun olduğunda hasta tedaviye RİTALİN LA 10 mg kapsül ile başlayabilirya da alternatif olarak tedaviye konvansiyonel kısa etkili RİTALİN 10 mg tablet ilebaşlanması ve bu formülasyon için hastaya öneri doğrultusunda sürekli olarak dozunyükseltilmesi önerilir. Metilfenidatın maksimum günlük dozu 60 mg'dır.
Eğer ilacın etkisi akşam çok erken ortadan kalkarsa, davranış bozukluğu ve/veya uykusuzluk görülebilir. Standart RİTALİN tabletin düşük bir miktardaki akşam dozu bu sorununçözümünde yardımcı olabilir.
Bu durumda, günde iki kez, kısa etkili RİTALİN 10 mg tablet rejimi ile yeterli semptom kontrolünün sağlanabileceği göz önünde bulundurulabilir.
Kısa etkili RİTALİN 10 mg tabletin küçük bir akşam dozunun olumlu ve olumsuz yönleri, uykuya dalma bozuklukları ile karşılaştırılarak değerlendirilmelidir.
RİTALİN 10 mg kısa etkili tablet ile geç saatte bir ek dozun gerektiği durumlarda, RİTALİN LA kapsül ile tedaviye devam edilmemelidir. Ancak, bir eşdeğer kahvaltı/öğleyemeği dozu ile konvansiyonel hızlı salım rejimi altında iken, aynı ek dozun gerektiğibilinen durumlarda RİTALİN LA kapsüller ile tedaviye devam edilebilir.
DEHB'de periyodik değerlendirme:
Hastanın durumunu değerlendirmek için, RİTALİN tedavisi periyodik olarak kesilmelidir. İlaç geçici veya kalıcı olarak kesildiğinde düzelme devam edebilir. İlaç tedavisi süresizolmamalıdır ve süresiz olması gerekli de değildir. DEHB'li çocuklarda kullanıldığındagenellikle tedaviye ergenlik sırasında veya sonrasında son verilebilir.
Uygulama şekli:
RİTALİN LA günde bir kez sabahleyin oral uygulanmak içindir.
RİTALİN LA kapsüller aç veya tok karnına alınabilir. Kapsüller bütün halde yutulabilir ya da kapsülün içeriği az miktarda bir yiyecek üzerine serpilerek uygulanabilir (aşağıdakispesifik talimatlara bakınız).
RİTALİN LA kapsüller ve/veya kapsül içeriği ezilmemeli, çiğnenmemeli ya da bölünmemelidir.
Kapsül içeriğinin yiyecek üzerine serpilmesi şeklinde uygulama:
Kapsüller dikkatle açılıp ve tanecikler yumuşak bir besin maddesinin (örn. elma püresi, reçel, ezme, yoğurt) üzerine serpilebilir. Bu formülasyonun modifiye salımlı özelliklerinietkileyebileceğinden dolayı, besin sıcak olmamalıdır. İlaç ve besin karışımı hemen vetamamen tüketilmelidir. İlaç ve besin karışımı daha sonra kullanılmak üzeresaklanmamalıdır.
Hastalarda RİTALİN LA modifiye salımlı kapsüle geçiş:
Tek doz şeklinde uygulanan RİTALİN LA, günde iki kez uygulanan aynı toplam RİTALİN dozu ile benzer genel metilfenidat maruziyeti (EAA) sağlar. RİTALİN LA'nın önerilendozu, hızlı salımlı formülasyonun toplam günlük dozuna eşit olmalı. Örnekler tablo 1'deverilmektedir.
3 / 18
Tablo 1.
|
Önceki metilfenidat dozu
|
Önerilen RİTALİN LA modifiye salımlı kapsül dozu
|
Günde iki kez 10 mg metilfenidat
|
Günde bir kez 20 mg
|
Günde iki kez 15 mg metilfenidat
|
Günde bir kez 30 mg
|
Günde iki kez 20 mg
|
Günde bir kez 40 mg
|
|
Diğer metilfenidat rejimleri için, başlangıç dozu seçilirken klinik muhakeme kullanılmalıdır. Maksimum doz çocuklarda DEHB tedavisinde 60 mg'dır.
Çocuklarda ve adolesanlarda uzun süreli kullanım (12 aydan fazla)
Uzun süreli metilfenidat kullanımının etkililiği ve güvenliliği, çocuklarda ve ergenlerde yapılan kontrollü klinik çalışmalarla sistematik olarak değerlendirilmemiştir. Metilfenidattedavisi genellikle ergenlik süresince ya da ergenlikten sonra kesilir. Metilfenidat tedavisininsınırsız olması gerekli değildir. DEHB'li çocuklarda ve adolesanlarda uzun süreli (12 aydanfazla) RİTALİN LA kullanımını seçen hekim, hastanın ilaçsız nasıl fonksiyon göreceğinideğerlendirmek için her bir hasta için, ilaçsız denemelerle ilacın uzun dönemde etkililiğiyararını tekrar değerlendirmelidir. Metilfenidat hidroklorür tedavisine, çocuğun durumunundeğerlendirilmesi açısından dönem dönem en az yılda birkaç kez (tercihen okul tatillerinde)ara verilmelidir. İlacın geçici veya kalıcı olarak kesildiği durumlarda iyileşmeler görülebilir.
Doz azaltımı ve ilacın kesilmesi
Bir ay içinde uygun doz ayarlamalarından sonra semptomlarda iyileşme gözlenmezse, tedavi sonlandırılmalıdır. Semptomların ağırlaştığı ya da başka advers olayların meydana geldiğidurumlarda, doz azaltılmalı ya da gerekirse ilaç kesilmelidir.
Erişkinler
Metilfenidat DEHB'li erişkinlerde kullanılmak üzere ruhsatlandırılmamıştır. Bu yaş grubunda güvenlilik ve etkililiği belirlenmemiştir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Pediyatrik popülasyon:
Metilfenidat 6 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır. Bu yaş grubunda güvenlilik ve etkililiği araştırılmamıştır.
Geriyatrik popülasyon:
Metilfenidat yaşlılarda kullanılmamalıdır. Bu yaş grubunda güvenlilik ve etkililiği belirlenmemiştir. RİTALİN LA, DEHB bulunan 60 yaşın üzerindeki hastalardaçalışılmamıştır.
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
RİTALİN LA'in böbrek/karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanımına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu tür hastalarda kullanımında dikkatli olunmalıdır.
4.3. Kontrendikasyonlar
• Metilfenidata ya da ürünün diğer bileşenlerine karşı aşırı duyarlılık
• Glokom
• Feokromasitoma
4 / 18
• Non-selektif, geri dönüşsüz monoamin oksidaz inhibitörleriyle (MAOİ) yapılan tedavisırasında veya bu ilaçların kesilmesini takiben en az 14 gün içinde hipertansif kriz riskinedeniyle (bakınız Bölüm 4.5)
• Hipertiroidi ve tirotoksikoz
• Ağır depresyon, anoreksiya nervoza veya anoreksik bozukluklar, intihar eğilimi, psikotiksemptomlar, şiddetli duygudurum bozuklukları, manik epizodlar, şizofreni, psikopati ya daborderline kişilik bozuklukları hikayesi olan ya da tanısı
• Ağır ve episodik (Tip I) Bipolar duygudurum bozukluğu tanısı ya da hikayesi
• Şiddetli hipertansiyon, kalp yetmezliği, arterial okluzif hastalıklar, angina, hemodinamikaçıdan önemli konjenital kalp hastalıkları, kardiyomiyopati, miyokart enfarktüsü, hayatıtehdit edebilecek aritmi, kardiyak iyon kanallarının fonksiyon bozukluğunun neden olduğukanalopatiler
• Önceden var olan serebrovasküler (örneğin, serebral anevrizma, vaskülit veya felç)hastalıklar
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Metilfenidat tedavisi, DEHB'li çocukların tümünde endike değildir ve ilaca başlama kararı çocuğun yaşı ile ilişkili olarak, semptomların şiddeti ve kronikliğinin ayrıntılı olarakdeğerlendirilmesine dayalı olarak verilmelidir.
Çocuklarda ve adolesanlarda uzun süreli kullanım (12 aydan fazla)
Çocuklarda ve adolesanlarda metilfenidatın uzun süreli kullanımının güvenlilik ve etkililiği kontrollü çalışmalarda sistematik olarak değerlendirilmemiştir. Metilfenidat tedavisininyapılması ve gerekliliği belirsizdir. Metilfenidat tedavisi genellikle ergenlik sırasında veyasonrasında kesilir. Uzun süreli tedavi (Örn. 12 aydan uzun süre) gören hastaların Bölüm 4.2ve Bölüm 4.4'e göre kardiyovasküler durum, büyüme, iştah, yeniden psikiyatrik bozuklukgelişimi veya mevcut psikiyatrik bozukluğun kötüleşmesi açısından sürekli olarak dikkatleizlenmesi gerekmektedir. İzlenmesi gereken psikiyatrik bozukluklar; motor ve vokal tikler,agresif veya düşmanca davranış, ajitasyon, anksiyete, depresyon, psikoz, mani, delüzyon,irritabilite, doğallığın kaybı, geri çekilme ve bir düşünce veya harekete fazlasıyla saplanıpkalmayı içerir (ancak bunlarla sınırlı değildir).
DEHB'li çocuklarda ve adolesanlarda uzun süreli (12 ay üzeri) metilfenidat kullanımına karar veren hekim, belirli aralıklarda, ilaçsız deneme süresi ile ilacın uzun süreli faydasınıtekrar değerlendirmelidir. Metilfenidat kullanımının, en az yılda bir kez kesilmesi veçocuğun durumunun (tercihen okul tatili dönemlerinde) değerlendirilmesi önerilmektedir.İlacın geçici veya kalıcı olarak kesildiği durumlarda kalıcı iyileşmeler görülebilir.
Erişkinler
Metilfenidat DEHB'li yetişkinlerde kullanılmak üzere ruhsatlandırılmamıştır. Bu yaş grubunda güvenlilik ve etkililik üzerine herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Yaşlılar
Metilfenidat yaşlılarda kullanılmamalıdır. Bu yaş grubunda güvenlilik ve etkililiği belirlenmemiştir. RİTALİN LA, 60 yaşın üzerindeki hastalarda DEHB için çalışılmamıştır.
6 yaşın altındaki çocuklar
Metilfenidat 6 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır. Bu yaş grubunda güvenlilik ve etkililiği araştırılmamıştır.
5 / 18
Kardiyovasküler durum
Uyarıcı ilaçlarla tedavi edilmesi düşünülen hastaların kardiyak hastalık açısından ani kardiyak veya açıklanamayan ölüm ya da malign aritmi ile ilgili aile öyküsü alınmalıdır,fiziksel muayenesi yapılmalıdır. Şüpheli aile öyküsü ya da kardiyovasküler hastalık izlenimidurumunda bir uzman tarafından kardiyak değerlendirme yapılması gerekmektedir.Metilfenidat kullanımı sırasında palpitasyon, efor sonucu göğüs ağrısı, açıklanamayansenkop, dispne veya kardiyak hastalığı düşündüren başka semptomların geliştiği hastalaracilen bir uzman tarafından kardiyak değerlendirmeye alınmalıdır.
Metilfenidatın DEHB'li çocuklarda ve adolesanlarda yapılan klinik çalışmalarından elde edilen analiz verileri metilfenidat kullanan hastaların genellikle diastolik ve sistolik kanbasınçlarında kontrol grubuna göre 10 mmHg'dan daha fazla değişiklik olabileceğinigöstermiştir. Çocuklarda ve adolesanlarda bu kardiyovasküler etkilerin kısa ve uzun dönemsonuçları bilinmemektedir, ancak klinik çalışma verilerinde gözlemlenen bu etkilersonucunda klinik komplikasyon olasılığı göz ardı edilemez. Kan basıcında veya kalp atımhızında artış nedeni ile riskli hastaların tedavisinde dikkatli olunmalıdır. Metilfenidat iletedavide kontrendike olan durumlar için Bölüm 4.3'e bakınız.
Kardiyovasküler durum dikkatli izlenmelidir. Her doz ayarlamasında ve sonrasında en az her altı ayda bir kan basıncı ve nabız yüzdelik bir çizelgeye kaydedilmelidir.
Mevcut bir kardiyovasküler bozukluk durumunda bir uzman çocuk kardiyoloğunun tavsiyesi olmadıkça metilfenidat kullanımı kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).
Ani ölüm ve mevcut olan yapısal kardiyak anomaliler veya diğer ciddi kardiyak bozukluklar Çocuklarda normal dozlarda santral sinir sistemi stimülanlarının kullanılması ile ilişkili aniölüm bildirilmiştir, ölüm bildirilen çocukların bazılarında yapısal kardiyak anomali ya dadiğer ciddi kalp problemleri vardır. Bazı kalp rahatsızlıkları kendi başlarına ani ölüm riskitaşısalar da, stimülanların sempatomimetik etkilerine maruz kalmamaları için, ciddi kardiyakproblem, bilinen yapısal kardiyak anomali, kardiyomiyopati, ciddi kalp ritm anomalisi veyadiğer ciddi kardiyak problemleri olan çocuklar veya adolesanlar için stimülanlar önerilmez.
kullanım ve kardiyovasküler olaylar
Santral sinir sistemi stimülanlarının yanlış kullanımı ani ölüm ve diğer ciddi kardiyovasküler advers olaylarla ilişkilendirilebilir.
Serebrovasküler bozukluklar
Metilfenidat tedavisinin kontrendike olduğu serebrovasküler durumlar için Bölüm 4.3'e bakınız. Ek risk faktörlerine sahip (kardiyovasküler hastalık öyküsü, kan basıncını artıraneşzamanlı ilaç kullanımı) hastalar, metilfenidat tedavisine başladıktan sonra her doktorziyaretinde nörolojik durumları ve semptomlar açısından değerlendirilmelidir.
Serebral vaskülit, metilfenidat kullanımı ile görülen çok nadir görülen bir idiyosenkrazik reaksiyondur. Yüksek risk grubu olabilecek hastaların belirlenmesi ve altta yatan klinikproblemin ilk belirleyicisi olabilen semptomların başlaması hakkında çok az kanıt vardır.Yüksek şüpheli duruma dayanan vaskülitin erken tanısında, metilfenidatın hemen kesilmesierken tedaviye olanak sağlayabilir. Bu nedenle metilfenidat tedavisi sırasında serebraliskemi ile ilişkili yeni nörolojik semptomların gözlendiği hastalarda tanı tekrardeğerlendirilmelidir. Bu semptomlar şiddetli baş ağrısı, uyuşukluk, halsizlik, paraliz, görme,konuşma, dil, hafıza veya koordinasyon bozukluğunu içerebilir.
6 / 18
Hemiplejik serebral palsili hastalarda metilfenidat kullanımı kontrendike değildir.
Psikiyatrik bozukluklar
Psikiyatrik bozuklukların DEHB ile komorbidite göstermesi yaygın bir durumdur. Bu durum, stimülan ürünler reçete edilirken dikkate alınmalıdır. Psikiyatrik semptomlarınortaya çıkması veya mevcut psikiyatrik bozuklukların kötüleşmesi durumunda hasta içinfayda, riskten fazla olmadığı sürece metilfenidat verilmemelidir.
Hastalarda dozun her ayarlaması sonrasında en az altı ayda bir ve her doktor ziyaretinde psikiyatrik bozuklukların durumu takip edilmelidir. Psikiyatrik bozuklukların gelişmesi veyavar olanın kötüleşmesi durumunda tedavinin kesilmesi uygun olabilir.
Mevcut psikotik veya manik semptomların kötüleşmesi
Psikotik hastalarda metilfenidat uygulanması, davranış ve düşünme bozukluğu semptomlarını ağırlaştırabilir.
Yeni psikotik ve manik semptomların ortaya çıkması
Daha önceden psikotik hastalık veya mani öyküsü olmayan çocuklarda ve adolesanlarda tedaviyle ortaya çıkan psikotik semptomlar (görsel/dokunsal/işitsel halüsinasyonlar vedelüzyonlar) veya mani, normal dozda metilfenidat kullanımından kaynaklanabilir. Oluşanmanik veya psikotik semptomlarda, metilfenidatın rolü değerlendirilmeli, gerekirse tedavikesilmelidir.
Agresif veya saldırgan davranış
Stimülanlarla tedavi agresiflik ve saldırganlığın ortaya çıkmasına ya da kötüleşmesine neden olabilir. Metilfenidat ile tedavi gören hastalar tedavinin başlangıcında, her doz ayarlamasısonrasında en azından altı ayda bir ve her muayenede agresif davranışlar, saldırganlığınortaya çıkması ya da kötüleşmesi açısından yakından izlenmelidir. Doktorlar, davranışdeğişikliği görülen hastalarda tedavi konusunda bir değişikliğe gerek olup olmadığınıdeğerlendirmelidir.Tedavinin kesilmesi düşünülebilir.
İntihar eğilimi
DEHB tedavisi sırasında intihar düşüncesi veya davranışı gelişen hastalar derhal bir doktor tarafından değerlendirilmelidir. Altta yatan bir psikiyatrik durumun kötüleşmesi veyametilfenidat ile tedavinin olası rolü saptanmalıdır. Altta yatan psikiyatrik durumun tedavisiya da metilfenidat tedavisinin bırakılma olasılığı değerlendirilmelidir.
Tikler
Metilfenidat, motor ve verbal tiklerin başlaması ya da şiddetlenmesi ile ilişkilidir. Tourette sendromunda ağırlaşma da bildirilmiştir. Metilfenidat kullanımı öncesi hastanın aile öyküsüalınmalı, çocuklarda tikler hakkında veya Tourette sendromu için değerlendirmeyapılmalıdır. Metilfenidat tedavisi süresince hastalarda tiklerin ortaya çıkması ya dakötüleşmesi düzenli olarak izlenmelidir. Takip, her doz ayarlaması ve sonrasında en azından6 ayda bir ya da her doktor ziyaretinde yapılmalıdır.
Anksiyete, ajitasyon veya gerginlik
Metilfenidat var olan anksiyete, ajitasyon ve gerginliği kötüleştirebilir. Hastalar anksiyete, ajitasyon ve gerginlik açısından öncelikle değerlendirmelidir ve hastalar tedavi sırasında herdoz ayarlamasında ve en az 6 ayda bir ya da her muayenede semptomların ortaya çıkışı veyakötüleşmesi açısından düzenli olarak takip edilmelidir.
7 / 18
Bipolar bozukluk şekilleri
Komorbid bipolar bozukluğu olan DEHB'li hastalar (tedavi edilmemiş tip I Bipolar Bozukluk veya diğer bipolar bozukluk türleri) metilfenidat kullanımı sırasında, mikst/maniknöbetlerin gelişme olasılığı nedeni ile izlenmelidir. Komorbid depresif semptomları olanhastalar metilfenidat tedavisine başlamadan önce bipolar bozukluk açısından risk taşıyıptaşımadıklarının belirlenmesi için uygun şekilde taranmalıdır; bu tarama, aile öyküsündeintiharı, bipolar bozukluğu ve depresyonu içeren detaylı psikiyatrik öyküyü içermelidir. Buhastalarda sürekli olarak yakından takip büyük önem taşımaktadır (Bkz.yukarıda'PsikiyatrikBozukluklar' ve Bölüm 4.2.). Hastalar her doz ayarlaması ve sonrasında en az 6 ayda bir veher doktor ziyaretinde semptomlar açısından takip edilmelidir.
Büyüme
Metilfenidatın çocuklarda uzun süreli kullanımda kilo alımında orta derecede yavaşlama ve büyüme geriliği rapor edilmiştir.
Metilfenidatın boy ve kilo üzerindeki nihai etkileri bilinmemektedir ve çalışılmaktadır. Metilfenidat kullanımı sırasında büyüme takip edilmelidir: boy, kilo ve iştah en az altı aydabir büyüme tablosuna kaydedilmelidir. Beklendiği şekilde büyümeyen, uzamayan ya da kiloalmayan hastaların tedavileri kesilmelidir.
Nöbetler
Metilfenidat, epilepsisi olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Metilfenidatın, daha önceden nöbet öyküsü olan hastalarda, nöbetleri olmaksızın EEG anomalisi olan hastalarda, nadirennöbet öyküsü ve önceden nöbetlere dair hiçbir EEG bulgusu olmayan hastalarda nöbeteşiğini düşürebileceğine dair bazı klinik bulgular mevcuttur. Nöbet sıklığı artması veya yeninöbet gelişmesi durumunda ilaç kesilmelidir.
Kötüye kullanım, yanlış kullanım ve diversiyon
Hastalarda metilfenidat diversiyon, yanlış ve kötüye kullanım riski açısından dikkatle izlenmelidir.
Metilfenidat, ilaç bağımlılığı ya da alkolizm öyküsü olan hastalara verilirken olası kötüye kullanım, yanlış kullanım ve diversiyon açısından dikkatli olunmalıdır.
Kronik kötüye kullanım, değişik derecelerde anormal davranışla birlikte belirgin toleransa ve psişik bağımlılığa neden olabilir. Özellikle, parenteral kullanım sonucunda açık psikotikataklar oluşabilir.
DEHB tedavisine karar verirken hastanın yaşı, madde kullanımı açısından risk faktörlerinin varlığı (komorbid karşıt olma-karşı gelme bozukluğu veya davranış bozukluğu ve bipolarbozukluk gibi) dikkate alınmalıdır. Duygusal değişkenliği olan hastalarda (alkol veya maddebağımlılığı öyküsü olanlar gibi) dozajı kendi inisiyatiflerine göre artırabileceklerindendikkatli olunmalıdır.
Madde kötü kullanımı açısından yüksek riskli bazı hastalar için metilfenidat veya diğer stimülan kullanımı uygun olmayabilir ve uyarıcı olmayan tedaviler düşünülmelidir.
İlacın kesilmesi
İlacın kesilmesi sırasında kronik aşırı hareketliliğin yanı sıra olası depresyona karşı hasta, dikkatle gözlenmelidir. Bazı hastalar uzun süreli takip gerektirir.
Kötüye kullanım durumunda ağır depresyon gelişebileceğinden hasta dikkatle takibe alınmalıdır.
8 / 18
Yorgunluk
Metilfenidat yorgunluğun önlenmesi ya da tedavisi için kullanılmamalıdır.
Metilfenidat formülasyonunun seçimi
Metilfenidat içeren ilacın kullanımına, tedaviyi uygulayan hekimin hastalarını değerlendirerek karar vermesi gerekir ve bu seçim, istenen etkinin süresine bağlıdır.
İlaç taraması
Bu ilaç, içerdiği metilfenidat nedeniyle amfetaminler için yapılan laboratuvar testlerinde, özellikle de immunoassay tarama testlerinde yanlış pozitif çıkarabilir.
Hematolojik etkiler
Metilfenidat ile uzun süreli tedavinin güvenliliği tam olarak bilinmemektedir. Lökopeni, trombositopeni, anemi veya ciddi renal ya da hepatik bozuklukları da içeren diğerdeğişikliklerin görülmesi durumunda tedavinin bırakılması düşünülebilir.
Priapizm
Metilfenidat ürünleri kullanan yetişkin ve pediatrik hastalarda bazen cerrahi müdahalenin gerekli olduğu, uzatılmış ve ağrılı ereksiyon bildirilmiştir. Priapizm, ilaca başlandığındadeğil de kullanıldıktan bir süre sonra, genellikle dozun arttırılmasını takiben gelişmiştir.Priapizm aynı zamanda ilaç bırakıldıktan sonra geri çekilme periyodunda da oluşmuştur.Normal olmayan şekilde uzamış veya ağrılı ve sık ereksiyon gelişen hastaların acilendoktoruna başvurması gerekmektedir.
Şeker kürecikleri (Sukroz)
Nadir kalıtımsal fruktoz intoleransı, glukoz-galaktoz malabsorpsiyonu veya sukraz-izomaltaz yetmezliği problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Farmakokinetik etkileşim:
Metilfenidatın eşzamanlı kullanılan ilaçların plazma konsantrasyonlarını nasıl etkilediği bilinmemektedir. Bu nedenle metilfenidatı diğer ilaçlarla (özellikle terapötik indeksi darolan ilaçlar) birlikte kullanırken dikkatli olunması önerilmektedir.
Metilfenidat, sitokrom P450 tarafından klinik olarak anlamlı derecede metabolize edilmez. Sitokrom P450 indükleyicileri veya inhibitörlerinin metilfenidatın farmakokinetiği üzerindeanlamlı herhangi bir etkiye sahip olması beklenmemektedir. Bunun tersi olarak,metilfenidatın d- ve l- enantiomerleri sitokrom P450 1A2, 2C8, 2C9, 2C19, 2D6, 2E1 veya3A'yı anlamlı olarak inhibe etmemektedir. Ancak, metilfenidatın, antikoagülan olankumarin'in, antikonvülzanların (örneğin fenobarbital, fenitoin, primidon) ve bazıantidepresanların (trisiklikler ve selektif serotonin geri alım inhibitörleri) metabolizmasınıinhibe edebileceğine dair raporlar vardır. Birlikte metilfenidat uygulanmasına başlarken yada tedavi kesilirken bu ilaçların doz ayarlamasını yapmak ve plazmadaki ilaçkonsantrasyonlarını (ya da kumarin alınması durumunda pıhtılaşma zamanlarını) izlemekgerekli olabilir.
Farmakodinamik etkileşimler:
Antihipertansif ilaçlar
Metilfenidat hipertansiyon tedavisi için kullanılan ilaçların etkililiğini azaltabilir.
9 / 18
Kan basıncını artıran ilaçlarla kullanım
Metilfenidatın kan basıncını artırabilen başka ilaçlarla eşzamanlı kullanımında dikkatli olunmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4 Kardiyovasküler ve Serebrovasküler durum). Hipertansif krizolasılığı nedeniyle, non-selektif geri dönüşsüz MAOİ ile tedavi gören veya önceki 2 haftaboyunca tedavi görmüş hastalarda kullanılmamalıdır. (Bkz. Bölüm 4.3)
Alkol ile birlikte kullanım
Alkol, metilfenidat da dahil olmak üzere psikoaktif ilaçların santral sinir sistemi üzerindeki advers etkilerini şiddetlendirebilir. Bu nedenle hastaların tedavi sırasında alkolden uzakdurmaları önerilmektedir.
Çok yüksek alkol konsantrasyonlarında kinetik profil, daha çabuk salım benzeri bir modele doğru değişebilir.
Halojenli anesteziklerle birlikte kullanım
Ameliyat sırasında halojenli anesteziklerle birlikte kullanımı ile ani kan basıncı yükselmesi riski vardır. Ameliyat planlanıyorsa, ameliyat günü metilfenidat kullanılmamalıdır.
Santral etkili alfa-2 agonistleri ile birlikte kullanım (ör. klonidin)
Klonidin ile birlikte kullanımda ani ölümü de içeren ciddi advers olaylar bildirilmiştir. Klonidin ve diğer santral etkili alfa-2-agonistleri ile birlikte metilfenidat kullanımınıngüvenliliği sistematik olarak değerlendirilmemiştir.
Dopaminerjik ilaçlarla kullanım
Metilfenidatın antipsikotikleri de içeren dopaminerjik ilaçlar ile birlikte kullanımı sırasında dikkatli olunması önerilir. Metilfenidat, ekstraselüler dopamin düzeylerini arttırdığındandoğrudan veya dolaylı dopamin agonistleri (DOPA ve trisiklik antidepresanlar dahil) veyadopamin antagonistleri (antipsikotikler dahil) ile eşzamanlı uygulandığında farmakodinamiketkileşime girebilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Özel popülasyonlara ilişkin hiçbir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin hiçbir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadııılar/Doğııııı kontrolü (Kontrasepsiyon)
Doğurganlık çağındaki kadınlar için özel bir öneri için destekleyici bir veri bulunmamaktadır.
Oral kontraseptiflerle etkileşimi ile ilgili herhangi bir klinik veri bulunmamaktadır.
Gebelik dönemi
İlk trimesterde maruz kalan toplam yaklaşık 3.400 gebeliğin incelendiği kohort çalışmasından elde edilen veriler, genel doğum kusurları riskinin arttığını göstermemektedir.
10 / 18
Kardiyak malformasyonlann görülme sıklığında, maruziyetin olmadığı gebelikler ile karşılaştırıldığında gebeliğin ilk trimesterinde metilfenidat alan her 1000 kadında konjenitalkardiyak malformasyonlarla doğan 3 ilave bebeğe karşılık gelecek şekilde küçük bir artışolmuştur (karma ayarlanmış bağıl risk, 1,3; % 95 GA, 1,0-1,6).
Spontan olgu raporlarında, başta fetal taşikardi ve solunum sıkıntısı olmak üzere neonatal kardiyorespiratuvar toksisite olguları bildirilmiştir.
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir. (bkz.bölüm 5.3, Klinik öncesi güvenlilik verileri). İnsanlara yönelik potansiyel riskbilinmemektedir.
Tedaviyi geciktirmenin hamileliğe daha büyük risk oluşturacağına dair bir klinik karar verildiği durumlarharicinde, metilfenidatın hamilelik esnasında kullanımı
önerilmemektedir.
Laktasyon dönemi
Metilfenidat ile tedavi edilmiş bir annenin sütünde metilfenidata rastlanmıştır.
Metilfenidat kullanan annenin emzirdiği bebeğin kilosunda belirlenmemiş bir azalmanın olduğu; ancak annenin metilfenidat tedavisini kestikten sonra bebeğin kilo aldığı ile ilgili birolgu raporu bulunmaktadır. Emzirme dönemindeki bebekler için risk göz ardı edilmemelidir.
Emzirmenin durdurulup durdurulmayacağına ya da metilfenidat tedavisinin durdurulup durdurulmayacağına/tedaviden kaçınılıp kaçınılmayacağına ilişkin karar verilirken,emzirmenin çocuk açısından faydası ve metilfenidat tedavisinin emziren anne açısındanfaydası dikkate alınmalıdır.
Üreme yeteneği / Fertilite
Metilfenidatın fertilite üzerindeki etkisine dair insanda elde edilmiş veri rapor edilmemiştir. Hayvan çalışmalarında, fertilite üzerine klinik açıdan anlamlı bir etki gözlenmemiştir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Metilfenidat sersemlik, uyuşukluk ile akomodasyon güçlükleri, diplopi ve görme bulanıklığı gibi görme bozukluklarına neden olabilir. Araç ve makine kullanımı üzerinde orta şiddettebir etki yapabilir. Hastalar olası etkiler konusunda uyarılmalıdır. Etkilenmeleri durumundaaraç sürme ve makine kullanma gibi potansiyel olarak tehlikeli aktivitelerden kaçınmalarısöylenmelidir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Aşağıdaki tabloda RİTALİN LA ve diğer metilfenidat hidroklorür formülasyonları ile yürütülen klinik çalışmalarda ve pazarlama sonrası spontan raporlarda gözlenen tüm adversilaç reaksiyonları (ADR'ler) gösterilmektedir.
RİTALİN LA ve diğer metilfenidat hidroklorür formülasyonlarından elde edilen advers ilaç reaksiyonlarının sıklıkları farklı ise, sıklık derecesi yüksek olan veritabanı kullanılmıştır.
11 / 18
Şu terimler ve sıklık dereceleri kullanılmıştır:
Çok yaygın (> 1/10) yaygın (> 1/100 ila < 1/10) yaygın olmayan (> 1/1.000 ila <1/100) seyrek (> 1/10.000 ila <1/1.000) çok seyrek (< 1/10.000) bilinmiyor (eldeki verilerdenhareketle tahmin edilemiyor)
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Yaygın: Nazofarenjit Yaygın olmayan: Gastroenterit 3
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Çok seyrek: Anemi, lökopeni, trombositopeni, trombositopenik purpura Bilinmiyor: Pansitopeni
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Anjiyonörotik ödem, anafilaktik reaksiyonlar, oriküler şişkinlik, büllöz hastalıklar, eksfoliyatif durumlar, ürtiker, kaşıntı1, döküntü, erüpsiyonlar1 gibi aşırıduyarlılık reaksiyonları
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
1
Çok yaygın: İştahta azalma2
Yaygın: Anoreksi, çocuklarda sürekli kullanımda kısmen kilo ve boy artışında azalma1
Psikiyatrik hastalıklar
1
Çok yaygın: Uykusuzluk, gerginlik
Yaygın: Anoreksi, duygu durumunda dalgalanmalar, saldırganlık1, ajitasyon1, anksiyete1, depresyon1, sinirlilik, anormal davranış, huzursuzluk2, uyku bozuklukları2, libido azalması3,panik atak3, stres3, bruksizm*
Yaygın olmayan: Psikotik bozukluklar1, işitsel, görsel ve dokunsal halüsinasyonlar1, öfke, intihar düşüncesi, duygu durum değişikliği, duygu durumunun çalkantılı olması,huzursuzluk, ağlamaklı olmak, tikler1, Tourette sendromunun veya var olan tiklerininkötüleşmesi1, aşırı tetikte olma (hipervijilans), gerginlik3Seyrek: Mani1, yönelim bozukluğu, libido bozukluğu
Çok seyrek: İntihar girişimi (gerçekleştirilmiş intihar da dahil)1, gelip geçici depresif duygu durum1, anormal düşünce, apati, tekrar eden davranışlar, aşırı odaklanmaBilinmiyor: Delüzyonlar1, düşünce bozuklukları1, kafa karışıklığı hali, bağımlılık, aşırı çokve çabuk konuşma hali (logore).
Hızlı salımlı formülasyonların kullanımında kötüye kullanım ve bağımlılık daha sık bildirilmiştir (sıklığı bilinmiyor).
Sinir sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Baş ağrısı
Yaygın: Baş dönmesi, sersemlik hali2, diskinezi, psikomotor aşırı aktivite, uyku hali Yaygın olmayan: Sedasyon, akatizi3, disfemi
Çok seyrek: Konvülziyonlar, koreoatetoid hareketler, geriye dönüşlü iskemik nörolojik hasar
Nöroleptik malign sendrom (NMS; çok seyrek olarak rapor edilmiştir. Bu raporların çoğunda hastaların diğer ilaçları kullanmasından dolayı metilfenidatın buradaki etkisi kesindeğildir.)
12 / 18
Bilinmiyor: Serebrovasküler bozukluklar1 (vaskülit, serebral hemoraji, serebrovasküler kazalar serebral arteritler, serebral oklüzyonlar dahil), grand mal konvulziyonlar1, migren
Göz hastalıkları
Yaygın olmayan: Diplopi, bulanık görme
Seyrek: Görsel akomodasyonda zorluklar, midriyazis, görme bozukluğu
Kardiyak hastalıklar
1
Yaygın: Aritmi, taşikardi, palpitasyonlar,
Yaygın olmayan: Göğüs ağrısı Seyrek: Angina pektoris
Çok seyrek: Kardiyak arest, miyokard enfarktüsü
Bilinmiyor: Supraventriküler taşikardi, bradikardi, ventriküler ekstrasistoller, ekstrasistoller
Vasküler hastalıklar
1
Yaygın: Hipertansiyon, periferik soğukluk
2
Çok seyrek: Serebral arterit ve/veya tıkanma, Raynaud fenomeni
Solunum, göğüs bozuklukları ve ıııediastinal hastalıkları
Yaygın: Öksürük, faringolaringeal ağrı, dispne2
Gastrointestinal hastalıkları
Çok yaygın: Bulantı
2, ağız kuruluğu
2
Yaygın: Karın ağrısı, ishal, mide rahatsızlığı ve kusma, dispepsi3, diş ağrısı3 Yaygın olmayan: Kabızlık
Hepato-biliyer hastalıklar
Yaygın olmayan: Hepatik enzim yükselmesi
Çok seyrek: Hepatik koma da dahil anormal karaciğer fonksiyonu
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın: Alopesi, aşırı terleme
2, kaşıntı, döküntü, ürtiker
Yaygın olmayan: Anjiyonörotik ödem, büllöz hastalıklar, eksfoliyatif durumlar
Seyrek: Maküler döküntü, eritem
Çok seyrek: Eritema multiforme, eksfoliyatif dermatit, sabit ilaç döküntüsü
Kas-iskelet bozukluklar, bağ dokusu ve kemik hastalıkları
Yaygın: Eklem ağrısı
Yaygın olmayan: Miyalji, kas seyirmesi, kas sıkılığı3
Çok seyrek: Kas krampları Bilinmiyor: Trismus*
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın olmayan: Hematüri Bilinmiyor: İnkontinans
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Seyrek: Jinekomasti
Bilinmiyor: Erektil disfonksiyon, priapizm, ereksiyon artışı ve uzun süreli ereksiyon
13 / 18
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın: Pireksi, çocuklarda uzun süreli kullanıma bağlı büyümede yavaşlama1, gergin
hissetmek3, yorgunluk2, susuzluk3
Yaygın olmayan: Göğüs ağrısı
Çok seyrek: Ani kardiyak ölüm1
Bilinmiyor: Göğüs rahatsızlığı, hiperpireksi
Araştırmalar
Yaygın: Kan basıncında ve kalp atım hızında değişiklikler (genellikle artış)1, kiloda azalma1 Yaygın olmayan: Kardiyak üfürüm1, karaciğer enzimlerinde artış
Çok seyrek: Kan alkalen fosfataz artışı, kanda bilirubin artışı, trombosit sayısında azalma, anormal akyuvar sayımı
1Bölüm 4.4'e bakınız
2Erişkinlerde yapılan klinik çalışmalarda, çocuk ve ergenlerdekinden daha fazla sıklıkta olduğu bildirilen ADR'ler
3Çocuk ve adolesanlarda olmayıp, erişkinlerde yapılan klinik çalışmalarda saptanan ADR'ler
* Yetişkin DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozuklugu) çalışmalarında hesaplanmış sıklığa dayalı (pediatrik çalışmalarda vaka bildirilmemiştir).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir.
Hastalara doz aşımı tedavisi uygulanırken RİTALİN LA'dan metilfenidatın uzatılmış salım formülasyonlarından gecikmiş salım yaptığı unutulmamalıdır.
Belirti ve semptomlar:
Akut aşırı doz alımında özellikle merkezi ve sempatik sinir sisteminin aşırı uyarılması sonucunda kusma, ajitasyon, tremor, hiperrefleksi, kas seyirmesi, konvülsiyonlar (belkikomayla takip edilen), öfori, konfüzyon, halüsinasyonlar, delirium, terleme, sıcak basması,baş ağrısı, hiperpireksi, taşikardi, çarpıntı, kardiyak aritmiler, hipertansiyon, midriyazis vemukoz mebranlarda kuruluk ve rabdomiyoliz görülebilir.
Önerilen tedavi
RİTALİN LA aşırı dozuna karşı spesifik bir antidot yoktur.
Tedavi uygun destekleyici uygulamalardan oluşur: Hastanın kendi kendisine zarar vermesi önlenmeli ve hasta zaten mevcut olan aşırı uyarılmayı ağırlaştıracak dış stimülanlara karşıkorunmalıdır. Hastanın kendini yaralaması önlenir ve hastada mevcut aşırı uyarıyı daha dakötüleştirecek dış uyarılara karşı hasta korunur. Eğer bulgu ve belirtiler çok ciddi değilse vehastanın bilinci yerinde ise mide içeriği gastrik lavaj uygulanarak boşaltılabilir. Gastriklavaj uygulanmasından önce eğer mevcutsa ajitasyon ve nöbetler kontrol altına alınmalı ve
14 / 18
solunum yolu açık tutulmalıdır. Bağırsağın detoksikasyonu için yapılabilecek diğer uygulamalar arasında aktif kömür ve müshil uygulaması yer almaktadır. Şiddetlientoksikasyon varlığında, gastrik lavaj uygulamasından önce dikkatli bir şekilde titre edilenbenzodiazepin dozu verilebilir.
Dolaşım ve solunum fonksiyonlarının devamı için yoğun bakım sağlanmalıdır. Pireksi için eksternal soğutma uygulamaları gerekli olabilir.
Metilfenidat hidroklorürün doz aşımı tedavisinde periton diyalizi ya da ekstrakorporeal hemodiyalizin etkililiği belirlenmemiştir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Psikostimülanlar, santral etkili sempatomimetikler ATC kodu: N06BA04
Etki mekanizması: RİTALİN LA motor aktivitelerden çok mental aktiviteler üzerinde etkili olan hafif bir MSS uyarıcısıdır. İnsanlardaki etki biçimi tam olarak anlaşılamamıştır, ancakuyarıcı etkilerinin dopamin salıverilmesini tetiklemeden striatumda dopamin geri alımınıninhibisyonuna bağlı olduğu düşünülmektedir.
RİTALİN LA'in çocuklardaki mental ve davranış üzerine etki mekanizması açıklığa kavuşmamış olduğu gibi bu etkilerin merkezi sinir sistemi ilintili etkilerine işaret eden birkanıt da saptanmamıştır.
Ritalin d-metilfenidat ve l-metilfenidatın 1:1 rasemik karışımıdır. l-enantiyomerinin farmakolojik olarak inaktif olduğu düşünülmektedir.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Emilim:
Etkin madde metilfenidat hidroklorür Ritalin LA kapsülden hızla ve neredeyse tamamen emilir. Yoğun ilk geçiş metabolizmasına bağlı olarak mutlak biyoyararlanımı d-enantiyomeri için %22±8 ve l-enantiyomeri için %5±3 bulunmuştur. Gıdayla birliktealınması, kan plazma konsantrasyonunu (Cmaks) %23 ve konsantrasyon-zaman eğrisialtındaki alanı (EAA) %15 artırmıştır fakat emilim oranı üzerinde bir etkisi olmamıştır,metilfenidatın emilimi üzerinde önemli bir etkisi yoktur.
Günde iki kez verilen Ritalin tabletlerine kıyasla günde bir kez verilen Riatlin LA kapsül için doruk ve dip plazma metilfenidat konsantrasyonlarıarasındaki dalgalanmalar dahaküçüktür.
Dağılım:
Kanda metilfenidat ve metabolitleri plazmada (%57) ve eritrositlerde (%43) dağılır. Metilfenidat ve metabolitlerinin plazma proteinlerine bağlanma oranı düşüktür (%10-33).Dağılım hacmi d-MPH için 2,65± 1,11 L/kg ve l-MPH için 1,80±0,91 L/kg bulunmuştur.
Gıdaların Etkileri:
Ritalin LA, gıdalarla birlikte veya gıdalar olmadan uygulanabilir. Yağ yönünden zengin bir kahvaltı ya da elma püresi ile alınan Ritalin LA ile aç karnına alınan Ritalin LA'nınbiyoyararlanımı arasında herhangi bir farklılık görülmemiştir. Gıda bulunmadığında dozyığılması olduğunun kanıtı bulunmamaktadır.
15 / 18
Kapsülü yutamayan hastalarda, kapsül içeriği yumuşak gıdaların (örneğin elma püresi gibi) üzerine serpilerek uygulanabilir.
Biyotransformasyon:
Metilfenidatın karboksilesteraz CES1A1 aracılığıyla biyotransformasyonu hızlı ve kapsamlıdır. a-fenil-2-piperidil asetik asidin (ritalinik asit) (PPAA) dorukkonsantrasyonlarına metilfenidat uygulandıktan yaklaşık 2 saat sonra ulaşılır ve değişmemişmaddenin değerleri ile karşılaştırıldığında 30-50 kat daha yüksektir. PPAA'nın yarılanmaömrü, metilfenidatın yarılanma ömründen kabaca iki kat daha uzundur ve ortalama sistemikklirens 0,17 litre/saat/kg'dır. Hidroksillenmiş metabolitlerin (örn. hidroksimetilfenidat vehidroksiritalinik asit) sadece küçük miktarları tespit edilebilir düzeylerdedir. Terapötiketkinliğinin esas olarak ana maddeye bağlı olduğu izlenimi mevcuttur.
Eliminasyon:
Metilfenidat plazmadan ortalama 2 saatlik bir yarılanma ömür ile elimine edilir. Sistemik klirens d-MPH için 0,4±0,12 L/saat/kg ve l-MPH için 0,73±0,28 L/saat/kg'dır. 48-96 saatiçinde uygulanan dozun %78-97'si idrara ve %1-3'ü feçese metabolitler formunda atılır.Değişikliğe uğramamış metilfenidat ancak küçük miktarlarda (<% 1) idrarda görülür. Dozunçoğunluğu, idrara PPAA şeklinde atılır (%60-86).
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Yaklaşık 40 nmol/litre (11 ng/ml) olan doruk plazma konsantrasyonlarına, 0,3 mg/kg uygulandıktan ortalama yaklaşık 1-2 saat sonra ulaşılır. Bununla birlikte doruk plazmakonsantrasyonları hastalar arasında büyük farklılık göstermektedir. Konsantrasyon-zamaneğrisi altındaki alan (EAA) ve doruk plazma konsantrasyonu (Cmaks) dozla orantılıdır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Metilfenidatın hiperaktif çocuklarda ve sağlıklı erişkin gönüllülerde farmakokinetik davranışları arasında görünür fark yoktur.
Normal böbrek fonksiyonuna sahip hastalardan elde edilen eliminasyon verileri, değişikliğe uğramamış metilfenidatın böbrekle atılımımın, bozulmuş böbrek fonksiyonu varlığındahemen hemen hiç azalmayacağını düşündürmektedir. Diğer yandan PPAA'nın böbrekleatılması azalabilir.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri Karsinojenisite
Sıçanlarda ve farelerde gerçekleştirilen yaşam boyu karsinojenisite çalışmalarında, yalnızca erkek farelerde olmak üzere malignan karaciğer tümörlerinin sayısında bir artışbelirlenmiştir. Bu bulgunun insanlar açısından önemi bilinmemektedir.
Metilfenidat klinik dozun düşük katlarında, üreme performansı ya da fertiliteyi etkilememiştir.
Gebelik-embriyonal/fetal gelişim:
Metilfenidatın tavşanlarda teratojenik olabileceği düşünülmektedir. 200 mg/kg/gün dozda iki ayrı batında doğan yavrularda malrotasyonlu arka uzuvlarla birlikte spina bifidagözlenmiştir. Bu dozdaki maruziyet (EAA), 60 mg olarak belirlenmiş maksimum önerileninsan dozunda (MHRS) ekstrapolasyonla belirlenmiş maruziyetten yaklaşık 5,1 kat dahayüksektir. Spina bifidanın gözlenmediği, bir sonraki daha düşük dozdaki maruziyet,
16 / 18
MRHD'de ekstrapolasyonla belirlenmiş maruziyetin 0,7 katı olmuştur. İkinci bir çalışma, maternal olarak toksik olarak değerlendirilen 300 mg/kg'lık yüksek bir dozlagerçekleştirilmiştir. Hayatta kalan, 12 batında doğan yavrularda (92 fetüs) spina bifidagörülmemiştir. 300 mg/kg'daki maruziyet (EAA), MRHD'de ekstrapolasyonla belirlenmişdeğerin 7,5 katıdır.
Genotoksisite çalışmalarında insanlar açısından özel bir riskin mevcut olduğu sonucu çıkarılamaz.
Jüvenil Hayvan Toksisite Verileri
Genç sıçanlar üzerinde yürütülen bir çalışmada metilfenidat, postnatal dönemin erken bir aşamasında (postnatal 7. gün) başlatılıp cinsel olgunlaşmaya kadar (postnatal 10. hafta)sürdürülecek şekilde, 9 hafta boyunca 100 mg/kg/gün dozlara kadar olmak üzere oral yoldanuygulanmıştır. Bu hayvanlar erişkinlikte (postnatal 13. ila 14. haftalar) test edildiklerinde,daha önce 50 mg/kg/gün (mg/m2 bazında MRHD'nin yaklaşık 6 katı) ya da daha yüksek birdozla tedavi edilmiş erkekler ve dişilerde spontan lokomotor aktivitede azalma gözlenmiştirve en yüksek doza (mg/m2 bazında MRHD'nin 12 katı) maruz bırakılmış dişilerde spesifikbir öğrenme görevinin ediniminin kusurlu olduğu görülmüştür. Sıçanlarda jüvenilnörodavranışsal gelişim için etkinin gözlenmediği düzey 5 mg/kg/gün'dür (mg/m2 bazındaMRHD'nin yarısı). Sıçanlarda gözlenen uzun süreli davranışsal etkilerin klinik önemibilinmemektedir.
Metilfenidat sıçanlarda teratojenik olarak değerlendirilmemiştir. Sıçanlarda maternal toksik dozlarda, fetal (örn. Yavruların tamamının kaybı) ve maternal toksisiteye rastlanmıştır.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Amonyum metakrilat kopolimer Jelatin (sığır ve/veya domuz jelatini)
Metakrilik asit-metil metakrilat kopolimeri
Makrogol
Şeker kürecikleri
Talk
Titanyum dioksit (E 171)
Trietil sitrat
6.2. Geçimsizlikler
Geçerli değil.
6.3. Raf ömrü
24 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
Nemden koruyunuz. 25 °C'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
HDPE şişelerde
30 modifiye salımlı kapsül içeren HDPE şişe çocuk emniyetli polipropilen (PP) kapaklı
17 / 18
6.6. Beşeri Tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imhaedilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Novartis Sağlık, Gıda ve Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.
Kavacık/Beykoz/İstanbul
8. RUHSAT NUMARASI
2017/786
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 12.10.2017 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENMETARİHİ
18 / 18