Alfabetik İlaç RehberiDetaylı İlaç AraYeni Listelenilen İlaçlarEn Çok Aranan İlaçlarPazarda Bulunamayan İlaçlar

Prednol 4 Mg Tablet Kısa Ürün Bilgisi

KISA ÜRÜN BİLGİSİ

1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

PREDNOL® 4 mg tablet

2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

Her bir tablette;

Etkin madde:

Metilprednisolon 4 mg

Yardımcı madde(ler):

Laktoz monohidrat (inek sütünden elde edilen) ~54,65 mg

Sodyum nişasta glikolat 8 mg

Yardımcı maddeler için bölüm 6.1'e bakınız.

3. FARMASOTİK FORM

Tablet.

Beyaz, yuvarlak, düz yüzeyli, tek çentikli tablet

Çentik fonksiyonel değildir ve tableti eşit parçalara bölmek için kullanılamaz.

4. KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1. Terapötik endikasyonlar

PREDNOL glukokortikoid etkinliğin istendiği şu gibi durumlarda endikedir:

Endokrin hastalıklar: Primer ve sekonder adrenal yetmezlik (hidro-kortizon veya kortizon ilk seçenektir; gerekli hallerde sentetik analoglar mineralokortikoidler ile birliktekullanılabilirler; bebeklerde mineralokortikoid takviyesi özel önem taşır), akutadrenokortikal yetmezlik, konjenital adrenal hiperplazi, kanserle ilişkili hiperkalsemi,nonsüpuratif tiroidit.

Romatizmal hastalıklar: Kısa süre için yardımcı tedavi olarak verilmek üzere (hastanın akut bir olayı veya alevlenmeyi atlatabilmesi için): Romatoid artrit (düşük dozuygulamaları ile jüvenil romatoid artrit dahil), psöriatik artrit, ankilozan spondilit, akut gutartriti, posttravmatik osteoartrit, akut nonspesifik tenosinovit, akut ve subakut bursit veepikondilit, osteoartrit sinoviti.

Kollajen doku hastalıkları: Bir alevlenme esnasında veya seçilmiş vakalarda idame tedavisi olarak: Sistemik lupus eritematosus, sistemik dermatomiyozit (polimiyozit), akutromatoid kardit.

Deri hastalıkları: Pemfigus, şiddetli eritema multiforme (Stevens-Johnsons sendromu), eksfoliyatif dermatit, büllöz dermatitis herpetiformis, şiddetli psöriyazis, şiddetli seboreikdermatit ve mikozis fungoides.

Alerjik reaksiyonlar: Geleneksel tedavinin yeterli miktarına rağmen geçmeyen şiddetli veya faaliyeti engelleyen alerjik durumları kontrol altına almak için: Bronşiyal astım,

1

kontakt dermatit, atopik dermatit, serum hastalığı, mevsimsel veya perennial alerjik rinit, ilaç aşırı duyarlılık reaksiyonları, ürtikeriyal transfüzyon reaksiyonları ve akutnoninfeksiyöz larenks ödemi.

Göz hastalıkları: Göz ve etrafındaki dokuların şiddetli, akut veya kronik, alerjik veya enflamatuvar rahatsızlıkları: Herpes zoster oftalmikus, iritis, iridosiklitis, korioretinitisyaygın posterior uveit ve koroidit, optik nevrit, sempatetik oftalmi, ön segmentenflamasyonu, alerjik konjonktivit, alerjik korneal marjinal ülser ve keratit.

Solunum sistemi hastalıkları: Semptomatik sarkoidoz, berillioz, diğer yöntemlerle tedavi edilemeyen Löffler sendromu, aspirasyon pnömonisi ve gerekli antitüberküloz tedavi ilebirlikte fulminan ya da dissemine pulmoner tüberküloz,

Hematolojik hastalıklar: Kazanılmış (otoimmün) hemolitik anemi, yetişkinlerdeki sekonder trombositopeni, eritroblastopeni (kırmızı kan hücresi anemisi), konjenital(eritroid) hipoplastik anemi, yetişkinlerde idiyopatik trombositopenik purpura.

Neoplastik hastalıklar: Palyatif tedaviler için, yetişkinlerde lösemi ve lenfoma, çocukluk çağında akut lösemi.

Ödem durumları: Üremisiz idiyopatik tip veya lupus eritematoz nedeniyle oluşan nefrotik sendromdaki proteinürinin azaltılması veya diürezin arttırılması.

Sinir sistemi hastalıkları: Multipl sklerozun akut alevlenmesi.

Gastrointestinal hastalıklar: Hastanın, hastalığın kritik bir dönemini atlatabilmesi için: Ülseratif kolit (sistemik tedavi) ve rejyonel enterit (sistemik tedavi).

Diğer: Uygun antitüberküloz kemoterapi ile beraber kullanıldığında, subaraknoid blok ya da gelişmesi muhtemel blok ile tüberküloz menenjiti, nörolojik veya miyokardiyalsemptomlar içeren trişinoz.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

Genel olarak tedaviye, yüksek dozlarla başlanır, uygulamanın daha sonraki aşamalarında azaltılır. Başarılı bir tedavi başlangıcının ardından günlük doz, istenilen etkinin sağlanmasıiçin gerekli olan minimum doza ulaşılana kadar belli aralıklarla (bir veya birkaç gün)kademeli olarak azaltılır. Başlangıç dozu tedavi edilen duruma göre değişebilir.Yetişkinler için günlük başlangıç dozu 360 mg'a kadar çıkabilir.

Sübstitüsyon tedavisinde günlük doz4-8 mg'dır (Addison hastalığında

mineralokortikosteroid tedavisine ilave olarak), stres durumunda 16 mg'a kadar dozlar uygulanabilir.

PREDNOL birden kesilmemeli, aşamalı olarak doz azaltılarak tedavi sonlandırılmalıdır.

Uygulama şekli:

Tabletler yemek sırasında veya yemekten hemen sonra bir miktar sıvı (yaklaşık 'A bardak) yardımı ile çiğnenmeden yutulmalıdır. Özellikle idame dozu ayarlandıktan sonra ikigünlük toplam dozun ya gün aşırı sabahları tek doz halinde uygulanmasına (alternatiftedavi) ya da toplam günlük dozun tek doz halinde her sabah verilmesine çalışılmalıdır.

2

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

Böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmemektedir ancak bu hastalarda sistemik kortikosteroidler dikkatli kullanılmalıdır ve hasta sıklıkla izlenmelidir.Hepatik siroz hastalarında daha düşük dozlar yeterli olabilir ve genel olarak dozunazaltılması gerekebilir.

Pediyatrik popülasyon:

Çocuklar için geçerli doz klinik yanıta ve klinisyen hekimin önerisine göre ayarlanmalıdır. Tedavi mümkün olan en kısa doz ve süreyle kısıtlanmalıdır. Mümkün olduğu durumlarda,tedavi günaşırı günlerde tek doz şeklinde verilmelidir. Çocuklar için başlangıç dozu 0,81,5 mg/kg'dır. Günlük doz 80 mg'ı aşmamalıdır. İdame dozu 4-8 olup, kısa süre için 8mg'a kadar uygulanabilir.

PREDNOL kullanımıyla büyümede gerileme riski söz konusu olduğundan, çocuklarda zorunlu nedenler olmadıkça kullanılmamalıdır.

Geriyatrik popülasyon:

Geriyatrik hastalarda tedavi planlanırken kortikosteroidlerin özellikle osteoporoz, diyabet, hipertansiyon, enfeksiyona duyarlılık ve derinin incelmesi gibi istenmeyen etkilerinin dahaciddi olarak ortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).

4.3. Kontrendikasyonlar

- Sistemik fungal enfeksiyonu olan,

- Belirli bir antiinfektif tedavi uygulanmayan sistemik enfeksiyonu olan,

- Metilprednisolona, diğer glukokortikoidlere veya formülasyondaki yardımcımaddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kullanılmamalıdır.

Canlı veya zayıflatılmış aşıların verilmesi, immünosüpresif dozda kortikosteroid alan hastalarda kontrendikedir.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

immünosüpresif Etkiler / Enfeksiyonlara Artan Duyarlılık

Kortikosteroidler enfeksiyona yatkınlığı artırabilir, bazı enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilir ve kullanımları sırasında yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. İnflamatuvaryanıtın ve bağışıklık fonksiyonunun baskılanması, mantar, viral ve bakteriyelenfeksiyonlara karşı duyarlılığı ve şiddetini arttırır. Klinik tablo sıklıkla atipik olabilir vefarkına varılamadan ileri bir aşamaya ulaşabilir.

Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanan kişiler, enfeksiyonlara karşı sağlıklı bireylerden daha hassastır. Örneğin suçiçeği ve kızamık, bağışıklık sistemi olmayankortikosteroid tedavisi alan çocuklarda veya yetişkinlerde daha ciddi veya hatta ölümcülseyredebilir.

Normalde zararları az bir hastalık olan suçiçeği, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda ölümcül olabileceğinden ciddi bir endişe kaynağıdır. Suçiçeği geçirmediği kesin olarakbilinen hastalara (veya çocukların ebeveynlerine) suçiçeği veya herpes zoster ile yakınkişisel temastan kaçınmaları ve maruz kalmaları durumunda acil tıbbi yardım almaları

3

önerilmelidir. Sistemik kortikosteroid alan veya daha önceki 3 ay içerisinde bunları kullanan bağışıklığı olmayan hastalara, Varisella/zoster immünoglobulin (VZIG) ile pasifimmünizasyonu yapılması gerekmektedir; bu, su çiçeği maruziyetinden sonraki 10 güniçinde yapılmalıdır. Suçiçeği tanısı doğrulanırsa, hastalık uzman bakımı ve acil tedavigerektirir. Kortikosteroidler durdurulmamalıdır ve dozun arttırılması gerekebilir.

Kızamığa maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Maruz kalma durumunda derhal tıbbi yardım alınmalıdır. Normal intramüsküler immünoglobulinli profilaksi gerekebilir.

Benzer şekilde, kortikosteroidler, Strongyloides hiperenfeksiyon ve genellikle şiddetli enterokolit ile potansiyel olarak ölümcül gram-negatif septiseminin eşlik ettiği yaygın larvagöçü ile yayılmalarına neden olabilecek Strongyloides (kıl kurdu) enfesyonu gibi bilinenveya şüpheli parazitik enfeksiyonları olan hastalarda çok dikkatli kullanılmalıdır.

Canlı veya zayıflatılmış aşıların verilmesi, immünosüpresif dozda kortikosteroid alan hastalarda kontrendikedir. Diğer aşılara karşı antikor yanıtı azaltılabilir.

Aktif tüberkülozda kortikosteroid kullanımı, kortikosteroidin uygun bir antitüberküloz rejim ile birlikte hastalığın tedavisi için kullanıldığı, aniden başlayan veya yayılmıştüberküloz için sınırlandırılmalıdır. Latent tüberküloz veya tüberkülin reaktivitesi olanhastalarda kortikosteroidler kullanılıyorsa, hastalığın reaktivasyonu görülebileceğindenyakın gözlem gereklidir. Uzun süreli kortikosteroid tedavisi sırasında, bu hastalarkemoprofilaksi almalıdır.

Kaposi sarkomunun kortikosteroid tedavisi alan hastalarda ortaya çıktığı bildirilmiştir. Kortikosteroidlerin kesilmesi klinik remisyona neden olabilir.

Septik şokta kortikosteroidlerin rolü, hem yararlı hem de zararlı etkileri bildiren erken çalışmalarla tartışmaya açıktır. Daha yakın zamanlarda, tamamlayıcı kortikosteroidlerin,adrenal yetmezlik gösteren septik şoklu hastalarda yararlı olduğu öne sürülmüştür. Ancakseptik şokta rutin kullanım önerilmez. Kısa süreli, yüksek doz kortikosteroidlerin kullanımıile ilgili yapılan sistematik bir derleme, kullanımını desteklememiştir. Bununla birlikte,meta-analizler ve bir derleme, daha uzun süreli (5-11 gün) düşük doz kortikosteroidlerinmortaliteyi azaltabileceğini göstermiştir.

Bağışıklık Sistemi

Kortikosteroid tedavisi alan hastalarda nadir görülen cilt reaksiyonları ve anafilaktik/anafilaktoid reaksiyonlar meydana geldiğinden, uygulamadan önce, özellikle dehastanın herhangi bir ilaca alerjisi varsa, uygun ihtiyati önlemler alınmalıdır.

Endokrin Etkiler

Olağandışı strese maruz kalan kortikosteroid tedavisi alan hastalarda, stresli durum öncesinde, sırasında ve sonrasında hızlı etki eden kortikosteroid dozunda artış görülmüştür.Adrenal kortikal atrofi, uzun süreli tedavi sırasında gelişir ve tedaviyi bıraktıktan sonraaylarca sürebilir. 3 haftadan daha fazla bir süre için sistemik kortikosteroidin fizyolojikdozlarından daha fazlasını alan hastalarda (yaklaşık 6 mg metilprednizolon) ilaç kesinlikleaniden kesilmemelidir. Doz azaltma işleminin nasıl yapılması gerektiği, büyük ölçüdesistemik kortikosteroidlerin dozu azaldıkça hastalığın nüksetme ihtimalinin olupolmadığına bağlıdır. Kesilme sırasında hastalık aktivitesinin klinik değerlendirmesigerekebilir. Hastalığın sistemik kortikosteroidlerin kesilmesi üzerine nüks etmesi

4

muhtemel değilse, ancak HPA (Hipotalomus Hipofiz-Adrenal) aksın baskılanması konusunda belirsizlik varsa, sistemik kortikosteroid dozu fizyolojik dozlara hızlaazaltılabilir. Günlük 6 mg metilprednizolon dozuna ulaşıldığında, HPA aksın çalışmasınıtekrar sağlamak için doz daha yavaş azaltılmalıdır.

Hastalığın tekrarlama ihtimalinin düşük olduğu durumlarda 3 haftaya kadar süren sistemik kortikosteroid tedavisinin aniden kesilmesi uygundur. 3 hafta süreyle günde 32 mgmetilprednizolon dozunun aniden kesilmesinin, hastaların çoğunda klinik olarak HPAaksın baskılanmasına yol açma olasılığı düşüktür. Aşağıdaki hasta gruplarında, 3 haftaveya daha az süren tedaviden sonra bile sistemik kortikosteroid tedavisinin kademeliolarak kesilmesi düşünülmelidir:

• Özellikle 3 haftadan daha uzun süren, tekrarlanan sistemik kortikosteroid tedavisi almışhastalar.

• Uzun süreli tedavinin kesilmesinden sonra bir ay içinde kısa bir süre verildiğinde (ayveya yıl)

• Eksojen kortikosteroid tedavisinden başka adrenokortikal yetmezlik nedeni olabilecekhastalar. Ayrıca, glukokortikoidler aniden kesildiğinde ölümcül sonuçlara yol açan akutadrenal yetmezlik oluşabilir.

• Günde 32 mg metilprednizolondan daha fazla sistemik kortikosteroid dozu alan hastalar.

• Tekrarlayan dozu akşam alan hastalar.

Adrenokortikal yetmezlikle ilişkili olmayan bir steroid “yoksunluk sendromu” da glukokortikoidlerin aniden kesilmesinin ardından ortaya çıkabilir. Bu sendrom, anoreksi,bulantı, kusma, letarji, baş ağrısı, ateş, eklem ağrısı, deskuamasyon, kas ağrısı, kilo kaybıve /veya hipotansiyon gibi semptomları içerir. Bu etkilerin, düşük kortikosteroidseviyelerinden ziyade glukokortikoid konsantrasyonundaki ani değişimden kaynaklandığıdüşünülmektedir.

Glukokortikoidler, Cushing sendromuna neden olabilir veya ağırlaştırabilir, bu nedenle Cushing hastalığı olan hastalarda glukokortikoidlerden kaçınılmalıdır.

Hipotiroidli hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle özen gösterilmeli ve sık hasta takibi gereklidir.

Metabolizma ve Beslenme Bozuklukları

Metilprednizolon dahil olmak üzere kortikosteroidler kan glukozunu artırabilir, önceden var olan diyabetleri kötüleştirebilir ve uzun süreli kortikosteroid tedavisi alan hastalarıdiabetes mellitusa yatkın kılabilir.

Diabetes mellitusu (veya ailede diyabet öyküsü) bulunan hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özel dikkat ve sıklıkla hasta takibi gerekir.

Psikiyatrik Etkiler

Hastalar ve/veya bakıcılar, sistemik steroidlerle potansiyel olarak ciddi psikiyatrik advers reaksiyonların ortaya çıkabileceği konusunda uyarılmalıdır (bkz. Bölüm 4.8). Belirtilertipik olarak tedavi başlangıcından sonra birkaç gün veya hafta içinde ortaya çıkar. Dozseviyeleri reaksiyonun başlangıç, tip, şiddet veya sürelerinin tahmin edilmesine izinvermemesine rağmen, riskler, yüksek dozlarda / sistemik maruz kalma durumunda daha

5

yüksek olabilir (ayrıca bkz. Bölüm 4.5). Spesifik tedavi gerekli olabilir ancak, çoğu reaksiyon dozun azaltılmasından veya kesilmesinden sonra iyileşir.

Hastalar/bakıcılar, özellikle depresif bir ruh hali veya intihar düşüncesi olduğundan şüpheleniliyorsa endişe verici psikolojik semptomlar ortaya çıkarsa tıbbi yardım almayateşvik edilmelidir. Hastalar / bakıcılar, bu tür reaksiyonların nadiren rapor edilmesinerağmen, sistemik steroidlerin dozların alınması sırasında veya azaltılması/kesilmesininhemen sonrasında meydana gelebilecek olası psikiyatrik bozukluklara karşı uyanıkolmalıdır.

Kendileri veya birinci derece akrabalarında mevcut olan veya daha önce şiddetli duygulanım bozukluğu öyküsü olan hastalarda sistemik kortikosteroid kullanılmasınaözellikle dikkat edilmelidir. Bunlar, depresif veya manik-depresif hastalıkları ve öncedengeçirilen steroid psikozunu içerir.

Sinir Sistemi Etkileri

Nöbet bozukluğu ve myastenia gravis hastalarında (Kas-İskelet Etkileri bölümünde miyopati açıklamasına bakınız) sistemik kortikosteroid kullanımı dikkate alındığındahastaların sık gözetilmesi gerektiğine özellikle dikkat edilmelidir.

Tipik olarak yüksek dozlarda, uzun süreli kortikosteroid alan hastalarda, epidural lipomatoz bildirilmiştir.

Oküler Etkiler

Sistemik ve topikal kortikosteroid kullanımıyla görme bozukluğu bildirilebilir. Hasta bulanık görme veya diğer görme bozuklukları gibi semptomlar gösterirse; hastanın,sistemik ve topikal kortikosteroidlerin kullanımından sonra bildirilen katarakt, glokomveya santral seröz koryoretinopati (SSKR) gibi nadir hastalıkları içerebilecek olasınedenlerin değerlendirilmesi için bir göz doktoruna yönlendirilmesi düşünülmelidir.Santral seröz koryoretinopati, retinanın ayrılmasına yol açabilir.

Korneal delinme korkusu olduğu için glokomlu (veya ailede glokom öyküsü olan) ve oküler herpes simpleks hastalarında sistemik kortikosteroid kullanımı düşüldüğündeözellikle özen gösterilmelidir ve sık hasta takibi gereklidir.

Uzun süreli kortikosteroid kullanımı, optik sinirlerde hasar oluşumuna neden olabilecek glokomla sonuçlanabilecek artmış göz içi basıncı veya egzoftalmi ile posterior subkapsülerkataraktlar ve nükleer kataraktlar (özellikle çocuklarda) oluşturabilir.

Gözün ikincil mantar ve viral enfeksiyonları da, glukokortikoid alan hastalarda artabilir.

Kardiyak Olaylar

Glukokortikoidlerin dislipidemi ve hipertansiyon gibi kardiyovasküler sistem üzerindeki advers etkileri, yüksek dozlar ve uzun süreli alımlarda, mevcut kardiyovasküler riskfaktörleri olan tedavi edilmiş hastaları ek kardiyovasküler etkilere yatkın kılabilir. Bunagöre, bu hastalarda kortikosteroidler titizlikle kullanılmalı ve gerektiğinde riskmodifikasyonuna ve ek kardiyak izlemeye dikkat edilmelidir. Düşük doz ve alternatif günterapisi, kortikosteroid tedavisinde komplikasyon sıklığını azaltabilir.

Sistemik kortikosteroidler konjestif kalp yetmezliği durumlarında dikkatli ve ancak kesinlikle gerekliyse kullanılmalıdır.

6

Yakın zamanda miyokard infarktüsü geçirmiş hastalarda (miyokard rüptürü rapor edilen) sistemik kortikosteroid kullanımı düşünüldüğünde özel dikkat verilmedilir ve sık hastatakibi gereklidir.

Steroid kaynaklı elektrolit bozukluğu/potasyum kaybı nedeniyle digoksin gibi kardiyoaktif ilaçlar alan hastalara dikkat edilmelidir (bkz. Bölüm 4.8).

Vasküler Etkiler

Aşağıdaki durumlara sahiphastalardasistemikkortikosteroid kullanımı göz önüne

alındığında özellikle özen gösterilmeli ve sık hasta takibi yapılmalıdır.

Hipertansiyon Tromboflebit eğilimi

Kortikosteroidlerle venöz tromboemboli de dahil olmak üzere trombozun ortaya çıktığı bildirilmiştir. Sonuç olarak, kortikosteroidler, tromboembolik bozukluklara sahip veyayatkın olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

Gastrointestinal Etkiler

Yüksek doz kortikosteroidler akut pankreatite neden olabilir.

Aşağıdaki durumlara sahiphastalardasistemikkortikosteroid kullanımı göz önüne

alındığında özellikle dikkat edilmeli ve sık hasta takibi yapılmalıdır.

Peptik ülserasyon.

Taze bağırsak anastomozları.

Apse veya diğer piyojenik enfeksiyonlar.

Ülseratif kolit.

Divertikülit.

Glukokortikoid tedavisi; perforasyon, tıkanmave pankreatit gibi gastrointestinal

bozukluklarla ilişkili diğerbelirti vesemptomları ya da peritoniti maskeleyebilir.

NSAID'lerle birlikte, gastrointestinal ülser gelişme riski artar.

Hepatobiliyer Etkiler

Karaciğer yetmezliği veya sirozlu hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle dikkat edilmeli ve sık hasta takibi yapılmalıdır.

Nadiren hepatobiliyer bozukluklar bildirilmiştir, bu vakaların çoğunda, tedavinin kesilmesinden sonra düzelme görülmüştür. Bu nedenle uygun izleme gereklidir.

Kas İskelet Etkileri

En sık nöromüsküler iletim bozukluğu olan hastalarda (örn., miyastenia gravis) veya nöromüsküler bloke edici ilaçlar (örn., pankronyum) gibi antikolinerjiklerle birlikte tedavigören hastalarda ortaya çıkan yüksek dozda kortikosteroid kullanımıyla akut bir miyopatibildirilmiştir. Bu akut miyopati vücuda yayılır, oküler ve solunum kaslarını tutabilir vekuadriparezi ile sonuçlanabilir. Kreatin kinaz yükselebilir. Kortikosteroidlerinkesilmesinden sonra klinik düzelme veya iyileşme haftalar veya yıllar sürebilir.

7

Osteoporozlu hastalarda (menopoz sonrası kadınlar özellikle risk altındadır) sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle dikkat edilmeli ve sık hasta takibiyapılmalıdır.

Böbrek ve İdrar

Sistemik sklerozu olan hastalarda dikkat etmek gereklidir, çünkü metilprednizolon da dahil olmak üzere kortikosteroidlerle tedavi sırasında skleroderma renal krizi sıklığı artmıştır.Kan basıncı ve böbrek fonksiyonu (s-kreatinin) bu nedenle rutin olarak kontrol edilmelidir.Renal krizden şüphelenildiğinde, kan basıncı dikkatlice kontrol edilmelidir.

Böbrek yetmezliği olan hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle dikkat edilmeli ve sık hasta takibi yapılmalıdır.

Yaralanma, zehirlenme ve işlemsel komplikasyonlar

Sistemik kortikosteroidler, travmatik beyin hasarında endike değildir ve bu nedenle tedavi etmek için kullanılmamalıdır, çok merkezli bir çalışma, metilprednizolon sodyum süksinatuygulanan hastalarda plaseboya kıyasla yaralanma sonrası 2 hafta ve 6 ayda mortaliteninarttığını ortaya koymuştur. Metilprednizolon sodyum süksinat tedavisi ile nedensel birilişki kurulmamıştır.

Skleroderma Renal Kriz


15mg/gün ve daha yüksek dozlarda prednisolon ve eşdeğerlerini kullanan sistemik sklerozlu hastalar, ölümcül olabilen Skleroderma Renal Kriz ile beraber ani başlangıçlıhipertansiyon ve akut böbrek yetmezliği gözlenebileceği hakkında uyarılmalıdır.

Bu sebeple tansiyon ve renal fonksiyon (s-kreatinin) rutin olarak izlenmelidir. Renal krizden şüphelenildiğinde, tansiyon dikkatle kontrol edilmelidir.

Diğer

İstenmeyen etkiler, minimum süre için en düşük etkili dozu kullanarak ve günlük gereksinimi tek bir sabah dozu olarak veya mümkün olduğunda alternatif günlerde tek birsabah dozu olarak uygulayarak en aza indirilebilir. Dozu hastalık aktivitesine karşı uygunşekilde titre etmek için sık hasta incelemesi gerekir (bkz. Bölüm 4.2).

Hastalar riski en aza indirmek için alınacak önlemler konusunda net rehberlik sağlayan ve reçete yazan kişi, ilaç, dozaj ve tedavi süresi hakkında ayrıntılı bilgi veren 'Steroid Tedavi'kartlarını taşımalıdır.

Kobikistat içeren ürünler de dahil olmak üzere CYP3A inhibitörleri ile birlikte tedavinin sistemik yan etki riskini arttırması beklenir. Fayda, artmış sistemik kortikosteroid yanetkileri riskinden daha ağır basmadığı sürece kombinasyondan kaçınılmalıdır; kullanıldığıdurumlarda ise hastalar sistemik kortikosteroid yan etkileri açısından izlenmelidir (bkz.Bölüm 4.5).

Aspirin ve steroidal olmayan antienflamatuvar ajanlar, kortikosteroidlerle birlikte dikkatlice kullanılmalıdır.

Sistemik kortikosteroidlerin uygulanmasından sonra ölümcül olabilen feokromositoma krizi bildirilmiştir. Kortikosteroidler sadece uygun risk/fayda değerlendirmesinden sonraşüpheli veya tanımlanmış feokromositoma hastalarına uygulanmalıdır.

8

Pediatrik popülasyon:


Kortikosteroidler bebeklik, çocukluk ve ergenlikte büyüme geriliğine neden olur. Uzun süreli kortikosteroid tedavisinde bebeklerin ve çocukların büyüme ve gelişmeleri dikkatlicegözlenmelidir. Tedavi, mümkün olan en kısa süre için minimum dozajlasınırlandırılmalıdır. Hipotalamo-hipofiz adrenal aksın ve büyüme geriliğininbaskılanmasını en aza indirmek için, mümkünse alternatif günlerde tek bir doz olaraktedavi uygulanmalıdır (bkz. Bölüm 4.2).

Uzun süreli kortikosteroid tedavisi alan bebekler ve çocuklar, kafa içi basıncının artması riski altındadır.

Çocuklarda yüksek doz kortikosteroidler pankreatit oluşturabilir.

Yaşlılarda kullanımı


Artan yaşla birlikte sistemik kortikosteroidlerin yan etkileri özellikle osteoporoz, hipertansiyon, hipokalemi, diyabet, enfeksiyona duyarlılık ve deri incelmesi gibi durumlardaha şiddetli ortaya çıkabilir. Yakın klinik izlem, hayatı tehdit eden reaksiyonlardankaçınmak için gereklidir.

PREDNOL'ün içeriğinde yaklaşık 54,65 mg laktoz monohidrat bulunur. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glukoz galaktoz malabsorpsiyonproblemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol (23 mg)'dan daha az sodyum ihtiva eder; yani aslında “sodyum içermez”.

4.5. Diğer tıbbi ürünlerle etkileşim ve diğer etkileşim şekilleri

Metilprednizolon bir sitokrom P450 enzimi (CYP) substratıdır ve temel olarak CYP3A4 enzimi tarafından metabolize edilir. CYP3A4, yetişkin insanların karaciğerinde en bolbulunan CYP alt ailesinin baskın enzimidir. Hem endojen hem de sentetik kortikosteroidleriçin temel Faz I metabolik basamağı olan steroidlerin 6P-hidroksilasyonunu katalize eder.CYP3A4'ün substratı olan diğer birçok bileşikten bir kısmının (diğer ilaçlar da dahil),CYP3A4 enziminin indüksiyonu (yukarı regülasyon) veya inhibisyonu yoluylaglukokortikoid metabolizmasını değiştirdiği gösterilmiştir.

İlaç Sınıfı ve Tipi -İLAÇ veya MADDE

Etkileşim

Etki

Antibiyotik, Antitüberküler
-RIFAMPIN
-RIFABUTIN

CYP3A4

indükleyici

CYP3A4 İNDÜKLEYİCİLERİ -CYP3A4 aktivitesini indükleyen ilaçlar genel olarak hepatikklirensi arttırır ki bu da CYP3A4için substrat olan ilaçların plazmakonsantrasyonunun azalmasınaneden olur. Birlikteuygulandıklarında, istenen sonucuelde etmek için metilprednizolondozajında bir artış gerektirebilir.

Antikonvülsanlar
-FENOBARBITAL
-FENITOIN
-PRIMIDON

Antikonvülsan

-KARBAMAZEPIN

CYP3A4
indükleyici
(ve
CYP3A4 İNDÜKLEYİCİLERİ -Yukarıdaki kutuya bakınız. CYP3A4 SUBSTRATLAR -

9


substratı)

Başka bir CYP3A4 substratı varlığında, metilprednizolonunhepatik klirensi etkilenebilir vedozaj ayarlaması gerekebilir. Heriki ilacın da kullanımı ile ilişkiliadvers olayların, ilaçların birliktekullanılması ile ortaya çıkmaolasılığı artar.

Makrolit Antibakteriyel -TROLEANDOMISIN
CYP3A4
İnhibe
edici

CYP3A4 İNHİBE EDİCİLER-CYP3A4 aktivitesini inhibe eden ilaçlar genellikle hepatik klirensiazaltır ve metilprednizolon gibiCYP3A4 substrat ilaçlarınınplazma konsantrasyonunu arttırır.Bir CYP3A4 inhibitörününvarlığında, steroid toksisitesiniönlemek için metilprednizolondozunun titre edilmesi gerekebilir.

-GREYFURT SUYU

Kalsiyum Antogonisti -MIBEFRADIL

Histamin H2 reseptör Antagonisti -SIMETIDIN

Antibakteriyel

-IZONIAZID

Ek olarak, izoniazidin asetilasyon hızını ve klirensini artırmakyönünde metilprednizolonunpotansiyel etkisi vardır.

Antiemetik
-APREPITANT
-FOSAPREPITANT
CYP3A4 İnhibeedici (vesubstrat)

CYP3A4 İNHİBE EDİCİLER-Yukarıdaki kutuya bakınız. CYP3A4 SUB STRATLAR-Başka bir CYP3A4 substratıvarlığında, metilprednizolonunhepatik klirensi etkilenebilir vedozaj ayarlaması gerekebilir. Heriki ilacın da kullanımı ile ilişkiliadvers olayların, ilaçların birliktekullanılması ile ortaya çıkmaolasılığı artar.

(1) Aynı anda siklosporin vemetilprednizolon kullanımı ile birveya her iki ilacın plazmakonsantrasyonlarını artırabilen ilekarşılıklı metabolizmainhibisyonu meydana gelir. Bunedenle, her iki ilacın dakullanımı ile ilişkili adversolayların, ilaçların birliktekullanılması ile ortaya çıkmaolasılığı artar.

(2) İndinavir ve ritonavir gibiproteaz inhibitörleri,kortikosteroidlerin plazmakonsantrasyonlarını artırabilir.

(3) Kortikosteroidler, HIV-proteaz inhibitörlerinin

Antifungal
-ITRAKONAZOL
-KETOKONAZOL

Kalsiyum Kanalı Blokörü -DILTIAZEM

Kontraseptifler (Oral) ETINILESTRADIOL/NORETHINDRON
İmmünosüpresan -SIKLOSPORIN (1)
Makrolit Antibakteriyal
-KLARITROMISIN
-ERITROMISIN
Antiviraller
-HIV-PROTEAZ INHIBITORLERİ (2)(3)
Farmakokinetik arttırıcılar -KOBISISTAT

10



metabolizmasını indükleyebilir, bu da azalmış plazmakonsantrasyonuyla sonuçlanır.

İmmünosüpresan

-SIKLOFOSFAMIT

-TAKROLIMUS

CYP3A4

substrat

CYP3A4 SUB STRATLAR-Başka bir CYP3A4 substratı varlığında, metilprednizolonunhepatik klirensi etkilenebilir vedozaj ayarlaması gerekebilir. Heriki ilacın da kullanımı ile ilişkiliadvers olayların, ilaçların birliktekullanılması ile ortaya çıkmaolasılığı artar.

NSAID'ler (Steroidal olmayan anti-inflamatuar ilaçlar (4)

-yüksek doz ASPIRIN (5)

(asetilsalisilik asit)

CYP3A4
aracılı
olmayan
etkiler

(4) NSAID'lerle kortikosteroidlerverildiğinde gastrointestinalkanama ve ülserasyon insidansıartış gösterebilir.

(5) Metilprednizolon, salisilatserum seviyelerinin azalmasınayol açabilen yüksek doz aspirininklerensini artırabilir.Metilprednizolon tedavisininkesilmesi salisilat toksisitesiriskinin artmasına nedenolabilecek salisilat serumseviyelerinin yükselmesine nedenolabilir.

Antikolinerjikler (6)

-NÖROMÜSKÜLER BLOKÖRLER (7)

(6) Nöromüsküler bloke ediciilaçlar gibi antikolinerjiklerinyüksek dozda kortikosteroid ilebirlikte kullanımıyla akutmiyopati bildirilmiştir. (Ek bilgiiçin Bkz. Bölüm 4.4 kas-iskeletsistemi.)

(7) Kortikosteroid alan hastalarda,pankuronyum ve vekuronyumunnöromüsküler bloke edicietkilerinin antagonizmasıbildirilmiştir. Bu etkileşimin tümrekabetçi nöromüskülerblökerlerle olması beklenebilir.

Antikolinesterazlar

Steroidler miyastenia gravisde antikolinesterazların etkileriniazaltabilir.

Anti diyabetikler

Kortikosteroidler kan şekeri konsantrasyonlarınıartırabildiğinden, anti diyabetikajanların dozaj ayarlamasıgerekebilir.

Anti-koagülanlar (Oral)

Kumarin antikoagülanlarının etkililiği, eşzamanlı kortikosteroid

11



tedavisi ile arttırılabilir ve spontan kanamayı önlemek için INR veyaprotrombin süresinin yakındanizlenmesi gerekir.

Potasyum-azaltıcı ajanlar

Kortikosteroidler, potasyum azaltan ajanlarla (yani diüretikler)birlikte alındığında, hastalar,hipokaleminin gelişimi açısındanyakından izlenmelidir. Ayrıca;amfoterisin B, ksantanlar veyabeta 2 agonistleriyle eşzamanlıkortikosteroid kullanımı ilehipokalemi riski artar

Aromataz inhibe ediciler -AMİNOGLUTETMİD

Aminoglutetimid kaynaklı adrenal supresyon, uzamış glukokortikoidtedavisinin neden olduğuendokrin değişikliklerişiddetlendirebilir.

4.6. Gebelik ve LaktasyonGenel tavsiye:

Gebelik kategorisi: C.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon):

Bazı vaka raporlarında, intrauterin araçlar kullanılan kadınlarda kortikosteroidlerle tedavi ile kontrasepsiyonun azaldığı bildirilmiştir.

Gebelik dönemi:

Kortikosteroidlerin plasentayı geçme kabiliyeti ilaçlar bazında değişkenlik göstermektedir, ancak metilprednizolon plasentayı geçmektedir. İnsanlarda düşük doğum ağırlığı riskinindozla ilişkili olduğu ve düşük kortikosteroid dozları uygulanarak en aza indirilebileceğigörülmektedir.

Hamilelik sırasında önemli miktarda kortikosteroid almış annelerden doğan bebekler, adrenal yetmezlik belirtileri açısından dikkatlice izlenmeli ve değerlendirilmelidir.Hipoadrenalizm teorik olarak yeni doğanda kortikosteroidlere doğum öncesi maruzkalmanın ardından ortaya çıkabilir, ancak doğumdan sonra genellikle kendiliğinden düzelirve nadiren klinik olarak önemlidir.

Metilprednizolon ile yeterli insan üreme çalışmaları yapılmadığından, bu tıbbi ürün, tüm ilaçlarda olduğu gibi, hamilelikte yalnızca anneye, embriyoya, fetusa veya çocuğa olanyarar-risk oranının dikkatlice değerlendirilmesinden sonra kullanılmalıdır. Bununlabirlikte, kortikosteroidler gerekli olduğunda, normal hamileliği olan hastalar, sanki hamiledeğilmiş gibi tedavi edilebilir.

Hamilelikte uzun süre kortikosteroid tedavisi gören annelerden doğan bebeklerde katarakt gözlenmiştir.

12

Laktasyon dönemi:

Kortikosteroidler küçük miktarlarda anne sütüne geçer, ancak günlük 40 mg metilprednisolon dozunun bebeklerde sistemik etkilere neden olması beklenmemektedir.Bundan daha yüksek doz alan annelerin bebekleri bir dereceye kadar adrenal supresyongösterebilir. Bu tıbbi ürün emzirme döneminde yalnızca anne ve bebeğe olan fayda-riskoranının dikkatlice değerlendirilmesinden sonra kullanılmalıdır.

Üreme yeteneği/Fertilite:

Kortikosteroidlerin hayvan çalışmalarında doğurganlığı azalttığı gösterilmiştir (bkz. Bölüm 5.3).

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Kortikosteroidlerin makine sürme ve kullanma becerisi üzerindeki etkisi sistematik olarak değerlendirilmemiştir. Kortikosteroidlerle tedaviden sonra baş dönmesi, vertigo, görmebozuklukları ve yorgunluk gibi istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle araba veyamakine kullanımı için risk oluşturabilir.

4.8. İstenmeyen etkiler

Sıklığa ilişkin bilgiler şöyle tanımlanmıştır: Çok yaygın (>1/10), yaygın ( >1/100 ila < 1/10), yaygın olmayan (>1/1.000 ila < 1/100), seyrek (>1/10.000 ila < 1/1.000), çok seyrek(< 1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Hipotalamik-hipofiz-adrenal supresyon da dahil olmak üzere kortikosteroidlerin kullanımıyla ilişkili öngörülebilir istenmeyen yan etkilerin sıklığı; ilacın göreceli gücü,

dozaj, uygulama zamanı ve tedavi süresi ile ilişkilidir (bkz. Bölüm 4.4).

_

MerDRA

Sistem Organ Sınıfı

Sıklık!

İstenmeyen Etkiler

Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

Yaygın

Enfeksiyon (klinik semptom ve bulguların baskılanması ile enfeksiyonların ciddiyeti vehassasiyetinin artması dahil)

Bilinmiyor

Fırsatçı enfeksiyon; uyuyan tüberkülozun nüksü, Peritonit!

Kan ve lenfatik sistem bozuklukları

Bilinmiyor

Lökositoz

Bağışıklık sistemi bozuklukları

Bilinmiyor

İlaç aşırı duyarlılığı Anafilaktik reaksiyonAnafilaktoid reaksiyon

Endokrin bozuklukları

Yaygın

Cushingoid

Bilinmiyor

Hipopitüiterizm

Neoplazmalar iyi huylu, kötü huylu vebelirtilmemiş (kistler vepolipler dahil)

Bilinmiyor

Kaposi sarkoması

Metabolizma ve beslenme bozuklukları

Yaygın

Sodyum retansiyonu, sıvı retansiyonu

Bilinmiyor

Metabolik asidoz, Alkaloz hipokalemik; Dislipidemi; Glukoz toleransının bozulması;insülin için (veya şeker hastalarında oralhipoglisemik ajanlar için) artan gereksinimler;Lipomatoz; İştah artışı (bu, kilo artışına neden

13


olabilir); Epidural lipomatoz.

Psikiyatrik bozukluklar

Yaygın

Affektif bozukluk (depresif ve öforik ruh hali dahil)

Bilinmiyor

Psikotik bozukluk (mani, delüzyon, halüsinasyon ve şizofreni (şiddetlenmesi),psikotik davranış, affektif bozukluk (afektlabilite, psikolojik bağımlılık, intihardüşüncesi dahil), mental bozukluk, kişilikdeğişikliği, ruh halinin değişken olması, bilinçbulanıklığı, anormal davranış, anksiyete,uykusuzluk, iritabilite.

Sinir sistemi bozuklukları

Bilinmiyor

Artmış intrakranyal basınç (papilloödem ile birlikte (benign intrakranyal hipertansiyon)),nöbet, amnezi, kognitif bozukluk, sersemlik,baş ağrısı

Göz bozuklukları

Yaygın

Katarakt

Çok seyrek

Görme bulanıklığı (ayrıca bkz. Bölüm 4.4)

Bilinmiyor

Glokom, ekzoftalmi, korneanın incelmesi, skleranın incelmesi, koriyoretinopati

Kulak ve iç kulak bozuklukları

Bilinmiyor

Vertigo

Kardiyak bozukluklar

Bilinmiyor

Konjestif kalp yetmezliği (duyarlı hastalarda), miyokard infarktüsü takiben miyokardınyırtılması

Vasküler bozukluklar

Yaygın

Hipertansiyon

Bilinmiyor

Hipotansiyon, arteriyel emboli, trombotik olaylar

Solunum, göğüs ve mediyastinal bozukluklar

Bilinmiyor

Pulmoner emboli, hıçkırıklar

Gastrointestinal

bozukluklar

Yaygın

Peptik ülser (olası peptik ülser perforasyonu ve peptik ülser hemorajisi ile birlikte)

Bilinmiyor

Bağırsak perforasyonu, mide kanaması, pankreatit, özofajit ülseratif, özofajit, karınşişkinliği, karın ağrısı, ishal, dispepsi, midebulantısı

Hepatobiliyer bozukluklar

Bilinmiyor

Karaciğer enzimlerinin artışı (örneğin, alanin aminotransferaz artışı, aspartataminotransferaz artışı)

Deri ve deri altı doku bozuklukları

Yaygın

Deri atrofisi, akne

Bilinmiyor

Anjiyoödem, hirsutizm, peteşi, ekimoz, eritema, hiperhidroz, cilt çizgileri; döküntü,ürtiker, telenjiektazi

Kas-iskelet ve bağ doku bozuklukları

Yaygın

Kas zayıflığı, büyüme geriliği

Bilinmiyor

Patolojik fraktür, osteonekroz, kas atrofisi, nöropatik artropati, miyopati, osteoporoz,artralji, miyalji.

Üreme sistemi ve meme bozuklukları

Bilinmiyor

Menstrüasyon düzensizliği

14

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Bilinmiyor

Skleroderma Renal Kriz*

*Skleroderma Renal Kriz: Farklı alt popülasyonlar arasında Skleroderma RenalKriz oluşumu çeşitlenir. En yüksek risk,yaygın sistemik sklerozlu hastalarda raporedilmiştir. En düşük risk ise sınırlıskleroderma (%2) ve çocukluk çağıskleroderma (%1) hastalarında raporedilmiştir.

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkinhastalıkları

Yaygın

İyileşme bozukluğu

Bilinmiyor

Periferik ödem, yorgunluk, halsizlik Geri çekilme semptomları - Uzun sürelitedaviden sonra kortikosteroid dozunun çokhızlı bir şekilde azaltılması akut adrenalyetmezlik, hipotansiyon ve ölüme nedenolabilir (bkz. Bölüm 4.4).

Araştırmalar

Yaygın

Kandaki potasyum düzeyinde azalma

Bilinmiyor

Artmış intraoküler basınç, azalmış karbonhidrat toleransı, idrarda kalsiyum artışı,kan alkalin fosfataz artışı, kanda üre artışı,deri testlerine verilen reaksiyonlarınbaskılanması *

Yaralanma, zehirlenme ve

yöntemsel

komplikasyonlar

Bilinmiyor

Tendon yırtılması (özellikle aşil tendonu), spinal kompresyon kırığı

* MedDRA'da tercih edilen bir terim değil

t Peritonit perforasyon, obstrüksiyon veya pankreatit gibi gastrointestinal bir bozukluğun birincil belirtisi veya semptomu olabilir (bkz. Bölüm 4.4).

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması


Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonuTürkiye FarmakovijilansMerkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir

(www.titck.gov.tr; e-posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).

4.9. Doz Aşımı ve Tedavisi

Metilprednisolon uygulanmasına birdenbire değil zamanla son verilmelidir. Belirgin olabilen herhangi bir yan etki tarafından üretilen semptomları hafifletmek için gerekliönlemler alınmalıdır. Doz aşımından sonraki iki yıl içerisinde ortaya çıkabilen başka birtravmada hastanın kortikosteroidlerle desteklenmesi gerekebilir.

Metilprednisolonun akut doz aşımının kliniksendromu bulunmamaktadır.

Glukokortikoidlerle doz aşımında akut toksisite ve/veya ölüm seyrek olarak bildirilmiştir. Doz aşımında spesifik antidot bulunmamaktadır. Tedavi semptomatik ve destekleyiciolmalıdır. Metilprednisolon, hemodiyaliz ile vücuttan uzaklaştırılabilir.

15

5. FARMAKOLOJIK ÖZELLIKLER5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup:ATC Kodu:

H02AB04

Metilprednizolon, sentetik bir glukokortikoid ve prednizolonun bir metil türevidir. Metilprednizolon, bağışıklık sistemini derinden inhibe etme kapasitesine sahip güçlü biranti-enflamatuvar ajandır.

Glukokortikoidler öncelikle hücre içi glukokortikoid reseptörlerine bağlanarak ve bunları aktive ederek etki gösterir. Aktive edilmiş glukokortikoid reseptörleri, DNA'nın promotörbölgelerine bağlanır (transkripsiyonu aktive edebilir veya baskılayabilir) ve histonların de-asetilasyonu yoluyla genlerin inaktivasyonuna neden olan transkripsiyon faktörlerini aktiveeder.

Kortikosteroid uygulamasının ardından, gen ekspresyonundaki değişikliklerden kaynaklanan klinik etkilerin görülmesi birkaç saat gecikmeli olur.

Gen ekspresyonu ile ilgili olmayan diğer etkiler daha erken ortaya çıkabilir. Kortikosteroidler böbrek, sıvı ve elektrolit dengesini, lipid, protein ve karbonhidratmetabolizmasını, iskelet kası, kardiyovasküler sistem, bağışıklık sistemi, sinir sistemi veendokrin sistemini etkiler. Kortikosteroidler, stres sırasında fonksiyonların korunmasındada kritik öneme sahiptir.

5.2. Farmakokinetik özellikler

Metilprednizolon farmakokinetiği, uygulama yolundan bağımsız olarak lineerdir.

Genel Özellikler

Emilim:


Metilprednisolon hızla absorbe olur ve maksimum plazma metilprednisolon konsantrasyonu, normal sağlıklı yetişkinlere oral yoldan verilişin ardından yaklaşık 1,5 ila2,3 saatte elde edilir. Metilprednisolonun normal sağlıklı gönüllülerde oral uygulamayıtakiben mutlak biyoyararlanımı genellikle yüksektir (%82-89).

Dağılım:


Metilprednisolon dokulara geniş bir dağılım gösterir, kan-beyin engelini geçer ve anne sütünde salgılanır. Görünür dağılım hacmi yaklaşık 1,4 L / kg'dir.

Metilprednisolon insanlarda yaklaşık %77 oranında plazma proteinine bağlanır.

Metabolizma:


Kortikosteroidler esas olarak karaciğerde, ayrıca böbreklerde metabolize edilir ve idrarla atılır.

İnsanlarda, metilprednizolon karaciğerde inaktif metabolitlere metabolize edilir; temel metabolitler 20a-hidroksimetilprednizolon ve 20P-hidroksimetilprednizolondur.

16

Karaciğerdeki metabolizma, öncelikle CYP3A4 enzimi ile gerçekleşir. (CYP3A4 aracılı metabolizmaya dayanan ilaç etkileşimlerinin bir listesi için bölüm 4.5'e bakınız.).Metilprednizolon, birçok CYP3A4 substratı gibi, ATP bağlama kaseti (ABC) taşımaproteini p-glikoproteini için doku dağılımını ve diğer ilaçlar ile etkileşimi etkileyen birsubstrat da olabilir.

Eliminasyon:


Tüm metilprednisolonun ortalama eliminasyon yarı ömrü 1,8-5,2 saattir. Toplam klirens yaklaşık 5 ila 6 mL/dak/kg'dir.

5.3. Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri

Konvansiyonel güvenlilik farmakolojisi ve tekrarlanan doz toksisitesi çalışmalarına dayanarak, beklenmeyen bir tehlike tespit edilmemiştir. Tekrarlanan doz çalışmalarındagörülen toksisiteler, eksojen adrenokortikal steroidlere maruz kalmaya devam edilmesinebağlı meydana gelmesi beklenen toksisitelerdir.

Mutajenite Potansiyeli:

Metilprednizolon, genotoksisite açısından tam olarak değerlendirilmemiştir. Yapısal olarak ilişkili metilprednizolon analoglarını kullanan çalışmalarda, bakteri ve memelihücrelerinde sınırlı çalışmalarda potansiyel genetik ve kromozom mutasyonları için kanıtgöstermemiştir.

Karsinojenite Potansiyeli:

Metilprednizolon, rodentlerde veya fare ve sıçanlarda karsinojenite çalışmalarında tam olarak değerlendirilmemiştir. Fare ve sıçanlarda karsinojenite açısından test edilen diğerglukokortikoidlerle değişken sonuçlar elde edilmiştir. Bununla birlikte, yayınlanmışveriler, budesonid, prednizolon ve triamsinolon asetonid gibi ilgili birçok glukokortikoidin,içme suyunda erkek sıçanlarda oral uygulamadan sonra hepatoselüler adenom ve karsinominsidansını arttırabileceğini göstermektedir. Bu tümörijenik etkiler, mg/m2 bazında ifadeedilen tipik klinik dozlardan daha az olan dozlarda meydana gelmiştir. Bu bulguların klinikönemi bilinmemektedir.

Üreme toksisitesi:

Metilprednizolon hayvan doğurganlığı çalışmalarında değerlendirilmemiştir. Kortikosteron uygulanan erkek sıçanlarda doğurganlık üzerine advers etkiler olduğu ve bunların geridönüşlü olduğu gözlenmiştir. Azalan ağırlıklar ile prostat ve seminal veziküllerdemikroskobik değişiklikler gözlenmiştir. İmplantasyon ve canlı fetüslerin sayısı azalmış veiyileşme süresi sonunda çiftleşme sonrasında bu etkiler kaybolmuştur.

Hamilelikte insanlarda oral tedavi için kullanılanlara benzer dozlarda metilprednizolon ile tedavi edilen farelerin yavrularında, artmış bir yarık damak görülme oranı gözlenmiştir.İnsanlarda oral terapide kullanılana benzer fakat anneler için toksik olan dozdametilprednizolon ile tedavi edilen hamile sıçanlar arasında, artmış kardiyovaskülerbozukluk sıklığı ve vücut ağırlığının azaldığı gözlenmiştir. Buna karşılık, başka birçalışmada insanlarda tipik olarak kullanılanların veya oral terapinin <1-18 katı dozdasıçanlarda teratojenik bir etki görülmemiştir. İnsanda kullanılan dozlardan daha düşükdozlarda metilprednizolonla tedavi edilen hamile tavşanların yavrularında; cenin ölümsıklığı, çeşitli merkezi sinir sistemi ve iskelet anomalileri bildirilmiştir. Bu bulgularınhamilelikte metilprednizolon ile tedavi edilen annelerden doğan bebeklerde malformasyon

17

görülme riski ile ilgisi bilinmemektedir. Rapor edilen teratojenik etkiler için güvenlilik marjları bilinmemektedir.

6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi

Nişasta

Prejelatinize nişasta Talk

Magnezyum stearat Sodyum nişasta glikolatLaktoz monohidrat

6.2. Geçimsizlikler

Bilinen herhangi bir geçimsizliği bulunmamaktadır.

6.3. Raf ömrü

36 ay

6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler

25°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği

PREDNOL 4 mg tablet, 20 tabletlik blister ambalajda kullanma talimatı ile birlikte karton kutuda bulunur.

6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

“Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.

7. RUHSAT SAHİBİ

Gensenta İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.

İş Kuleleri, Levent Mah., Meltem Sok. No: 10 Kule: 2 Kat: 24 4. Levent, Beşiktaş, İstanbulTel: 0212 337 38 00

8. RUHSAT NUMARASI

104/68

9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ

İlk ruhsat tarihi: 12.05.1970 Ruhsat yenileme tarihi: 08.07.2009

18

10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ


19

İlaç Bilgileri

Prednol 4 Mg Tablet

Etken Maddesi: Metilprednisolon

Pdf olarak göster

Kullanma talimatı ve kısa ürün bilgileri

  • Prednol 4 Mg Tablet - KUB
  • Prednol 4 Mg Tablet - KT
  • Google Reklamları

    İlgili İlaçlar

  • Prednol 4 Mg 20 Tablet
  • Ana Sayfa | Hakkımızda | İlaçlar | İlaç Ara | İlaç Firmaları | Gizlilik | Bize Ulaşın

    Telif Hakkı 2008-2024 © İlaç Prospektüsü. Tüm Hakları Saklıdır.
    Uyarı: Sitemizde yayınladığımız ilaç bilgileri ile doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanmayınız!
    Aksi halde doğabilecek sağlık sorunlarından ilacprospektusu.com sorumlu tutulamaz.