KISA ÜRÜN BİLGİSİ1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
PRECORT-LİYO 20 mg I.M./I.V. enjeksiyon için liyofilize toz içeren ampul Steril
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her bir ampul, 20 mg metilprednisolona eşdeğer 26,51 mg metilprednisolon sodyum süksinat içerir.
Çözücü ampul; 2 ml enjeksiyonluk su içerir.
Yardımcı madde(ler):
Dibazik sodyum fosfat heptahidrat (*)____1,4175 mg
Monobazik sodyum fosfat anhidr. 0,8 mg
Sodyum klorür...............................0,5 mg
Laktoz monohidrat (sığır kaynaklı)... 20 mg (*) 0,75 mg dibazik sodyum fosfat anhidre eşdeğerdir.
Yardımcı maddeler için bkz. 6.1.
3. FARMASÖTİK FORM
Enjeksiyon için liyofilize toz içeren ampul Beyaz renkte, liyofilize kek
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
PRECORT-LİYO hızlı ve kuvvetli kortikosteroid etkisi gereken aşağıdaki şu gibi durumların tedavisinde endikedir:
Endokrin hastalıkları: Primer ve sekonder adrenal yetmezlik (hidro-kortizon veya kortizon ilk seçenektir; gerekli hallerde sentetik analoglar mineralortikoidler ile birlikte kullanılabilirler;bebeklerde mineralokortikoid takviyesi özel önem taşır), akut adrenokortikal yetmezlik,konjenital adrenal hiperplazi, kanserle ilişkili hiperkalsemi, nonsüpuratif tiroidit.
1
Romatizmal hastalıklar : Kısa süre için yardımcı olarak verilmek üzere (hastanın akut bir olayı veya alevlenmeyi atlatabilmesi için): Akut gut artriti, akut romatizmal kardit, ankilozanspondilit, psoriatik artrit, romatoid artrit (düşük doz uygulamaları ile juvenil romatoid artritdahil). Dermatomiyozit, temporal arterit, polimiyozit ve sistemik lupus eritematozus tedavisi.
Deri hastalıkları: Otoimmün büllöz hastalıklar, eritema multiforme, Steven-johnson sendromu gibi ilaç reaksiyonları, pyoderma gangrenosum, sistemik lupus eritematosus, ekzemalar gibihekimin gerekli gördüğü inflamatuar dermatolojik hastalıklarda endikedir.
Alerjik reaksiyonlar: Geleneksel tedavinin yeterli miktarına rağmen geçmeyen şiddetli veya faaliyeti engelleyen alerjik durumları kontrol altına almak için: Bronşiyal astım, kontaktdermatit, atopik dermatit, serum hastalığı, mevsimsel veya perennial alerjik rinit, ilaç aşırıduyarlılık reaksiyonları, ürtikeriyal transfüzyon reaksiyonları ve akut noninfeksiyöz larenksödemi.
Göz hastalıkları: Göz ve etrafındaki dokuların şiddetli, akut veya kronik, alerjik veya enflamatuvar rahatsızlıkları: Herpes zoster oftalmikus, iritis, iridosiklitis, korioretinitis yaygınposterior uveit ve koroidit, optik nevrit, sempatetik oftalmi, ön segment enflamasyonu
Gastrointestinal hastalıklar: Hastanın, hastalığın kritik bir dönemini atlatabilmesi için: Ülseratif kolit (sistemik tedavi) ve rejyonel enterit (sistemik tedavi).
Solunum sistemi hastalıkları: Semptomatik sarkoidoz, berillioz, diğer yöntemlerle tedavi edilemeyen Löffler sendromu, aspirasyon pnömonisi ve gerekli antitüberküloz tedavi ile birliktefulminan ya da dissemine pulmoner tüberküloz,
Hematolojik hastalıklar: PRECORT-LİYO geniş bir yelpazede gerek non-malign (ör: immün trombositopenik purpura, hemolitik anemi gibi) gerekse malign (lenfoma, lösemi, multiplemyelom) hematolojik hastalıkların tedavisinde tek başına veya diğer tedavi edici ajanlar ilekombine kullanım şekline endikedir.
Neoplastik hastalıklar: Palyatif tedaviler için, yetişkinlerde lösemi ve lenfoma, çocukluk çağında akut lösemi.
2
Ödem durumları: Üremişiz idiyopatik tip veya lupus eritematoz nedeniyle oluşan nefrotik sendromdaki proteinürinin azaltılması veya diürezin arttırılması.
Sinir sistemi hastalıkları: Pnömokokkal menenjit, myastenia gravis, kronik inflamatuvar demiyelinizan nöropati, vaskülit gibi otoimmun nörolojik hastalıklar ve diğer nörolojikhastalıklarda gereklilik durumlarında kullanılır.
Standart akut şok tedavisine cevap vermeyen şoklar: Kardiyojenik şok, anafilaktik şok, hipovolemik şok, karışık şok durumları, travma, yanıklar, çeşitli etiyolojik nedenli geç şoklar veakut spinal kord travmaları.
Diğerleri: Uygun antitüberküloz kemoterapi ile beraber kullanıldığında, subaraknoid blok ya da gelişmesi muhtemel blok ile tüberküloz menenjiti. Nörolojik veya miyokardiyal semptomlariçeren trişinoz
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Doz, durumun ciddiyetine göre değiştirilmelidir, başlangıç dozu 10 ila 500 mg arasında değişecektir. Transplantasyon sonrası greft reddetme reaksiyonlarının tedavisinde, 1 g / gün'ekadar bir doz gerekebilir. Doz ve protokoller, graft reddetme reaksiyonlarının tedavisindemetilprednizolon sodyum süksinat kullanılarak yapılan çalışmalarda farklılık göstermesinerağmen, yayınlanmış literatür, akut rejeksiyon için en yaygın olarak kullanılan 500 mg ila 1 garasındaki dozları desteklemektedir. Uzun süreli yüksek doz kortikosteroid tedavisikortikosteroidin indüklediği ciddi yan etkilere neden olabileceğinden, bu dozlarda tedavi,hastanın durumu stabilize olana kadar 48-72 saatlik bir süre ile sınırlandırılmalıdır (bkz. Bölüm4.4 ve bölüm 4.8).
Yetişkin dozu için detaylı öneriler şu şekildedir:
Anafilaktik reaksiyonlar: Ani hemodinamik etki için öncelikle adrenalin veya noradrenalin uygulanmalı sonrasında kabul edilen diğer uygulamalarla birlikte PRECORT-LİYO intravenözolarak enjekte edilmelidir. Uzun süreli hemodinamik etkileri ile kortikosteroidlerin tekrarlayanakut anafilaktik atakların önlenmesinde önem taşıdığına dair kanıtlar vardır.
3
Aşırı duyarlılık reaksiyonları: PRECORT-LİYO 30 dakika ila 2 saat içerisinde rahatlama sağlar. Astımlı hastalara PRECORT-LİYO intravenöz yoldan 40 mg dozda verilebilir, hastanın yanıtınagöre tekrarlanabilir. Bazı astımlı hastalarda birkaç saat boyunca yavaş intravenöz damla şeklindeuygulama avantajlı olabilir.
Transplantasyon sonrası graft reddi reaksiyonları: Günde 1 gr'a kadar olan transplantasyon dozları, rejeksiyon krizlerini bastırmak için kullanılmakta olup, akut rejeksiyon için en yaygınolarak 1 g ila 500 mg'lık dozlar kullanılır. Tedavi sadece hastanın durumu stabil hale gelenekadar devam edilmelidir; genellikle 48-72 saati aşmamalıdır.
Serebral ödem: Kortikosteroidler beyin tümörleriyle (primer ve metastatik) ilişkili serebral ödemlerin azaltılması veya önlenmesinde kullanılır.
Tümöre bağlı ödem olan hastalarda kortikosteroid dozunun giderek azaltılması, intrakranyal basıncta rebound artışın önlenmesi açısından önemlidir. Doz azaldıkça beyinde şişlik görülürse,parenteral olarak verilen daha yüksek ve sık dozlarla tekrar başlanır. Belirli maligniteleri olanhastaların, aylar veya hatta ömür boyu oral kortikosteroid tedavisine devam etmeleri gerekebilir.Radyasyon tedavisi sırasında ödem kontrolü için benzer veya daha yüksek dozlar yardımcıolabilir.
Beyin tümörüne bağlı ödem için önerilen doz uygulamaları aşağıdaki şekildedir:
Uygulama A (1) Doz (mg) Pre-operatif 20Operasyon sırasında 20-40
|
Uygulama yolu IMIV
|
Aralık (saat) 3-61
|
Uygulama süresi
|
Operasyon sonrası 20
|
IM
|
3
|
24 saat
|
16
|
IM
|
3
|
24 saat
|
12
|
IM
|
3
|
24 saat
|
8
|
IM
|
3
|
24 saat
|
4
|
IM
|
3
|
24 saat
|
4
|
IM
|
6
|
24 saat
|
4
|
IM
|
12
|
24 saat
|
Uygulama B (2) Doz (mg)
|
Uygulama yolu
|
Aralık (saat)
|
Uygulama süresi
|
Pre-operatif 40
|
IM
|
6
|
2-3
|
Operasyon sonrası 40
|
IM
|
6
|
3-5
|
20
|
Oral
|
6
|
1
|
12
|
Oral
|
6
|
1
|
4
Oral
Oral
Oral
8
4
4
1
1
1
10 günden sonra tedavi kesilmelidir.
Erişkinlerde multipl sklerozun akut alevlenmelerinin tedavisinde önerilen doz 3 gün boyunca günde 1 gram veya 5 gün boyunca günde 1 gramdır. En az 30 dakika boyunca intravenözinfüzyon olarak verilmelidir.
Diğer endikasyonlarda tedavi edilen klinik probleme bağlı olarak başlangıç dozu 10-500 mg arasında değişmektedir. Yüksek dozlar ciddi, akut durumların kısa süreli tedavisinde kullanılır.250 mg'a kadar olan başlangıç dozları en az 5 dakika, 250 mg'ın üzerinde dozlar ise en az 30dakika süresinde intravenöz yoldan uygulanmalıdır. Devam eden dozlar hastanın yanıtına veklinik durumuna bağlı olarak belirlenen aralıklarla intravenöz veya intramüsküler olarakuygulanabilir. Kortikosteroid tedavisi konvansiyonel tedavinin yerine bir tedavi değil,konvansiyonel tedaviye yardımcı bir tedavidir.
İntravenöz infüzyon için başlangıçta hazırlanan solüsyon %5 dekstroz, izotonik sodyum klorür ya da %5 dekstroz+izotonik sodyum klorür içerisinde seyreltilebilir. Uyum problemlerindenkaçınmak için bahsi geçen solüsyonlar dışında diğer ilaçlar ayrı olarak verilmelidir.
Uygulama şekli:
Liyofilize tozu içeren ampul, çözücüsü ile çözüldükten sonra hazırlanan çözelti IM enjeksiyonla veya IV infüzyon yolu ile uygulanabilir. Acil durumlarda tercih edilen uygulama şekli IVenjeksiyondur. İstenilen doz IV yolla yavaş bir şekilde (birkaç dakikalık süreler halinde) verilir.Kas içi enjeksiyonların derin olması gerekir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek /Karaciğer yetmezliği:
PRECORT-LİYO böbrek ve karaciğer yetmezliği olan hastalarda kontrol altında tutularak kullanılmalıdır.
Lupus nefritinde:
Yüksek doz genel tedavisi, IV uygulama: 3 gün boyunca günde 1 g verilir.
5
Pediyatrik popülasyon:
Hematolojik, romatik veya renal durumlar gibi endikasyonların yüksek doz tedavilerinde, 30 mg/kg/gün'den maksimum 1 g/gün'e kadar olan dozlar önerilmektedir. Bu doz gün içerisindeveya takip eden günlerde üçe bölünerek verilebilir. Transplantasyon sonrası graft reddireaksiyonlarında, 3 güne kadar 10-20 mg/kg/gün'den maksimum 1 g/gün'e kadar olan dozlarönerilmektedir. Astım tedavisinde, 1-4 mg/kg/gün dozu 1-3 gün için önerilmektedir.PRECORT-LİYO kullanımıyla büyümede gerileme riski söz konusu olduğundan, çocuklardazorunlu nedenler olmadıkça kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
PRECORT-LİYO, primer olarak kısa süreli koşullarda kullanılır. Özel bir uygulama bulunmamaktadır ancak geriyatrik hastalarda tedavi planlanırken kortikosteroidlerin istenmeyenetkilerinin daha ciddi olarak ortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulmalıdır ve hastalar klinikolarak izlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.4).
4.3. Kontrendikasyonlar
- Metilprednisolona, diğer glukokortikoidlere veya formülasyondaki yardımcı maddelerdenherhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olan,
- Sistemik fungal enfeksiyonu olan,
- Belirli bir antiinfektif tedavi uygulanmayan sistemik enfeksiyonu olan hastalardakullanılmamalıdır.
- İntratekal uygulanması kontrendikedir.
- İnek sütüne alerjisi olduğu bilinen veya şüphelenilen hastalarda kontrendikedir (Bkz. Bölüm4.4).
- Canlı veya canlı zayıflatılmış aşıların uygulanması, immünosupresif dozlarda kortikosteroidalan hastalarda kontrendikedir.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
İmmünosüpresan Etkiler/Enfeksiyonlara Artırılmış Duyarlılık
Kortikosteroidler enfeksiyona duyarlılığı artırabilir, bazı enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilir ve kullanımları sırasında yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. İnflamatuar yanıtın ve bağışıklıkfonksiyonunun baskılanması, fungal, viral ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı duyarlılığı ve buenfeksiyonların ciddiyetini arttırır. Klinik görünüm, sıklıkla atipik olabilir ve tanı konulmadanönce ileri bir evreye ulaşabilir.
6
Bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanan hastalar, sağlıklı bireylere göre enfeksiyonlara daha duyarlıdırlar. Örneğin, suçiçeği ve kızamık, bağışıklığı olmayan çocuklarda veya kortikosteroidkullanan yetişkinlerde daha ciddi veya ölümcül seyredebilir.
Suçiçeği enfeksiyonu, normalde hafif bir hastalık olmasına rağmen, immün sistemi baskılanmış hastalarda ölümcül olabilir. Önceden suçiçeği geçirmemiş hastalar (veya ebeveynler), suçiçeğigeçiren veya herpes zoster enfeksiyonu olan kişiler ile temastan kaçınmalı, temas gerçekleşir iseacil tıbbi yardım istemelidirler. Temasta bulunan kişilere Varicella zoster immunglobulini(VZIG) ile pasif immünizasyon düşünülmelidir. Sistemik kortikosteroid alan veya 3 ay içindekullanmış olan, bu hastalığa bağışıklığı bulunmayan kişilerin, temastan sonra 10 gün içindeaşılanmaları önerilir. Eğer suçiçeği tanısı doğrulanırsa, acil tedavi ve uzman bakımı gerekir.Kortikosteroidler kesilmez hatta dozun artırılması gerekebilir.
Hastalara kızamıktan kaçınmaları ve temas halinde ise acil tıbbi yardım istemeleri konusunda bilgi verilmelidir. Normal immünglobülin ile intramusküler profilaksiye gerek duyulabilir.
Benzer şekilde, kortikosteroidler, sıklıkla şiddetli enterokolit ve potansiyel olarak ölümcül gram-negatif septisemi ile birlikte, yaygın larva migrasyonuyla yaygınlaşan Strongyloides hiperinfeksiyonuna ve yayılmasına yol açabilen Strongyloides (kıl kurdu) infestasyonu gibibilinen veya şüphelenilen parazit enfeksiyonları olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Canlı veya canlı, zayıflatılmış aşıların uygulanması, kortikosteroidlerin immünsüpresif dozlarını alan hastalarda kontrendikedir. Diğer aşılara karşı antikor cevabı azaltılabilir.
Aktif tüberkülozda kortikosteroid kullanımı sadece fulminan veya dissemine tüberkülozda sistemik antitüberküloz rejimi ile birlikte kullanılabilir. Eğer latent tüberkülozu olan veyatüberkülin reaktivitesi bulunan hastalarda kortikosteroidlerin kullanılması gerekirse, hastalıkreaktive olabileceği için yakından izlem gerekmektedir. Uzun süreli kortikosteroid tedavisialması gereken bu hastalarda kemoproflaksi uygulanmalıdır.
Kortikosteroid tedavisi alan hastalarda Kaposi sarkomu görülmüştür. Kortikosteroid tedavisinin kesilmesi ile remisyon meydana gelebilir.
7
Kortikosteroidlerin septik şoktaki rolü, hem yararlı hem de zararlı etkileri bildiren erken çalışmalarla tartışmıştır. Bir klinik çalışmadan elde edilen veriler, septik şoktametilprednisolon'un etkinliğini ortaya koymuştur. Bu da yüksek serum düzeyleri ile çalışmayagiren ya da tedaviden sonra ikincil bir enfeksiyon gelişen hastalarda daha yüksek bir mortaliteolduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle bu ürün septik sendrom veya septik şok tedavisindekullanılmamalıdır. Kortikosteroidlerin septik şoktaki rolü tartışmalıdır ve erken çalışmalar hemyararlı hem de zararlı etkiler bildirmektedir. Daha yakın zamanlarda, tamamlayıcıkortikosteroidlerin, adrenal yetmezlik gösteren yerleşik septik şoku olan hastalarda faydalıolduğu öne sürülmüştür. Ancak, septik şokta rutin kullanımı önerilmemektedir. Kısa süreliyüksek doz kortikosteroidlerin sistematik olarak gözden geçirilmesi onların kullanımınıdesteklememektedir. Bununla birlikte, meta-analizler ve bir gözden geçirme, düşük dozkortikosteroidlerin uzun süreli kürlerinin (5-11 gün) özellikle vazopresöre bağlı septik şoku olanhastalarda mortaliteyi azaltabileceğini düşündürmektedir.
Bağışıklık Sistemi Etkileri
Alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Parenteral metilprednisolon tedavisinden sonra seyrek olarak cilt reaksiyonları ve anafilaktik / anafilaktoid reaksiyonlar bildirilmiştir. İlacı kullanandoktorlar böyle bir olasılıkla başa çıkmaya hazır olmalıdır. Özellikle hastanın ilaç alerjisigeçmişi olduğunda, uygulamadan önce uygun önlemler alınmalıdır.
İnek sütü alerjisi
PRECORT-LİYO 20 mg, yardımcı madde olarak sığır kaynaklı laktoz monohidrat içermektedir ve bu nedenle, eser miktarlarda inek sütü proteinleri (inek sütü alerjenleri) içerebilir. Akut alerjikdurumlar için tedavi edilmiş, inek sütü proteinlerine alerjisi olan hastalarda, bronkospazm veanafilaksi dahil ciddi alerjik reaksiyonlar bildirilmiştir. İnek sütüne alerjisi olduğu bilinen veyaşüphelenilen hastalara PRECORT-LİYO 20 mg uygulanmamalıdır (Bkz. Bölüm 4.3).
Akut alerjik durumların tedavisi için PRECORT-LİYO 20 mg alan ve semptomları kötüleşen veya yeni alerjik semptomlar geliştiren hastalarda inek sütü proteinlerine alerjik reaksiyonlardikkate alınmalıdır (Bkz. Bölüm 4.3). PRECORT-LİYO 20 mg kullanımı durdurulmalı vehastanın durumu uygun şekilde tedavi edilmelidir.
Endokrin Etkiler
Alışılmadık strese maruz kalan kortikosteroid tedavisi alan hastalarda, stresli durum öncesinde, sırasında ve sonrasında hızlı etkili kortikosteroidlerin doz artışı gereklidir.
8
Uzun süreli olarak uygulanan kortikosteroidlerin farmakolojik dozları hipotalamus-hipofiz-adrenal (HPA) baskılanmaya (ikincil adrenokortikal yetmezlik) neden olabilir. Oluşan adrenokortikal yetmezliğin derecesi ve süresi hastalar arasında değişkendir ve doz, sıklık,uygulama süresi ve glukokortikoid tedavisinin süresine bağlıdır. Bu etki alternatif gün terapisikullanılarak en aza indirilebilir.
Ek olarak, glukokortikoidler aniden kesilirse ölümcül bir sonuca yol açan akut adrenal yetmezlik ortaya çıkabilir.
Sistemik kortikosteroidlerin fizyolojik dozlarından (yaklaşık 6 mg metilprednisolon) daha yüksek dozlarını 3 haftadan uzun süre kullanan hastalarda, ilacın aniden kesilmemesi gerekir.
İlaç kaynaklı ikincil adrenokortikal yetmezlik, dozun kademeli olarak azaltılmasıyla en aza indirilebilir. Doz azaltımı, sistemik kortikosteroid dozununun azaltılması ile hastalığın muhtemelnüks etmesine büyük ölçüde bağlı olarak gerçekleştirilir. İlacın kesilmesi sırasında hastalıkaktivitesinin klinik değerlendirmesi gerekebilir. Eğer hastalık, sistemik kortikosteroitlerinkesilmesi ile nüksetmiyorsa, fakat hipotalamus-hipofiz-adrenal (HPA) supresyonu hakkındaşüphe varsa, sistemik kortikosteroid dozu hızla fizyolojik dozlara düşürülebilir. Günlük 6 mgmetilprednisolon dozuna erişildiğinde, HPA aksın düzelmesine izin vermek için dozunazaltılması yavaşlatılmalıdır.
3 haftaya kadar sistemik kortikosteroid kullanan hastalarda, eğer hastalığın nüks etmesi muhtemel değilse ilaç aniden kesilebilir. Hastaların büyük çoğunluğunda, 3 haftaya kadar günlük32 mg metilprednisolon dozlarında kortikosteroid kullanımının HPA-aksı baskılanmasına yolaçması beklenmez. Aşağıdaki hasta gruplarında, tedavi süresi 3 hafta veya daha kısa olsa dailacın kademeli olarak kesilmesi önerilir:
• Tekrarlayan sistemik kortikosteroid kürleri uygulanan hastalar (özellikle 3 haftadan uzunsürmüşse),
• Uzun süreli (aylar veya yıllar) kortikosteroid tedavisini takiben, bir yıl içinde kısa süreli bir küruygulanması gerekmişse,
• Ekzojen kortikosteroid tedavisi dışında adrenokortikal yetmezlik riski taşıyan hastalar,
• Günde 32 mg metilprednisolondan daha yüksek dozlarda tedavi gören hastalar
• Dozlarını tekrarlayan şekilde akşam almakta olan hastalar.
9
Hastalar, ilacın dozunu ve tedavinin süresini açıkça izah eden ve riskleri minimuma indirmek için alınacak önlemleri açıklayan “Steroid Tedavisi” kartlarını taşımalıdırlar.
Bu tip göreceli yetmezlik, tedavinin kesilmesinden sonra aylarca sürebilir; bu nedenle, bu dönemde ortaya çıkan stres durumunda, hormon tedavisi yeniden yapılmalıdır.
Adrenokortikal yetmezlik ile ilişkili görünmeyen bir steroid “yoksunluk sendromu”, aynı zamanda glukokortikoidlerin aniden kesilmesinin ardından da ortaya çıkabilir. Bu sendrom,anoreksiya, mide bulantısı, kusma, uyuşukluk, baş ağrısı, ateş, eklem ağrısı, deskuamasyon (pulpul dökülme), kas ağrısı, kilo kaybı ve/veya hipotansiyon gibi semptomları içerir. Bu etkilerin,düşük kortikosteroid düzeylerinden ziyade glukokortikoid konsantrasyonundaki ani değişimebağlı olduğu düşünülmektedir.
Glukokortikoidler Cushing sendromuna neden olabilir veya şiddetlendirebilir, bu nedenle Cushing hastalığı olan hastalarda glukokortikoidlerden kaçınılmalıdır.
Hipotiroidizmli hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı düşünüldüğünde ve hasta takibi gerektiğinde özellikle dikkatli olunmalıdır.
Metabolizma ve Beslenme
Diabetes mellitus (veya diyabet aile öyküsü) olan hastalarda sık sık hasta takibi gereklidir. Metilprednisolon da dahil olmak üzere kortikosteroidler, kan şekerini arttırabilir, önceden varolan diyabeti kötüleştirebilir ve uzun süreli kortikosteroid tedavisi diabetes mellitus'ayatkınlaştırır.
Psikiyatrik Etkiler
Hastalar ve/veya hasta yakınları, sistemik steroid tedavisi ile görülebilecek ciddi psikiyatrik advers reaksiyonlar konusunda uyarılmalıdırlar (bkz. Bölüm 4.8). Semptomlar tedavininbaşlangıcından sonra birkaç gün ila birkaç hafta içinde ortaya çıkabilirler. Riskler yüksekdoz/sistemik maruziyetle daha yüksek olabilir (ayrıca bkz. Bölüm 4.5). Ancak doz seviyelerireaksiyonun başlangıcı, tipi, şiddeti veya süresinin tahminine izin vermez. Advers reaksiyonlarınbüyük çoğunluğu, doz azaltılmasına veya ilacın kesilmesine yanıt verirse de özgün tedaviuygulanması gerekebilir. Özellikle depresyon veya intihar düşüncesi gibi bulguların varlığındahastalar ve/veya hasta yakınları, endişe verici psikolojik belirtiler gelişirse yardım istenmesikonusunda uyarılmalıdırlar. Ayrıca nadir de olsa bu tür reaksiyonların ilaç tedavisi sırasında
10
olduğu gibi, ilacın doz azaltılması veya ilaç kesimini takiben kısa süre içinde de gelişebileceği konusunda da uyarıda bulunulmalıdır.
Kendilerinde veya birinci dereceden akrabalarında şiddetli affektif bozukluk olan veya öyküsü bulunan hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı düşünüldüğünde özellikle dikkat edilmesigerekir. Bu bozukluklar depresif veya manik-depresif hastalığı ve önceki steroid psikozunuiçerir.
Şiddetli affektif bozuklukları (özellikle önceki steroid psikozu) olan veya daha önce geçmişi olan hastalarda sık aralıklarla takip gereklidir.
Sinir Sistemi Etkileri
Nöbet bozuklukları olan hastalarda kortikosteroidler dikkatli kullanılmalıdır. Epilepsi hastalarında sık aralıklarla hasta takibi gereklidir.
Miyastenia gravisli hastalarda kortikosteroidler dikkatli kullanılmalıdır. (Ayrıca Kas-iskelet Etkileri bölümünde miyopati tablosuna bakınız). Miyastenia gravisli hastalarda sık aralıklarlahasta takibi gereklidir.
İntratekal/epidural uygulama yollarıyla ilişkili ciddi tıbbi olaylar bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8).
Tipik olarak yüksek dozlarda uzun süre kortikosteroid kullanan hastalarda epidural lipomatoz rapor edilmiştir.
Oküler Etkiler
Glokomlu veya ailede glokom öyküsü olan hastalarda ve oküler herpes simpleks olan (kornea perforasyonu riskinden dolayı) hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı özel dikkat gerektirirve hastayı sık izlemek gereklidir.
Kortikosteroidlerin uzun süreli kullanımı, posterior subkapsüler katarakt ve nükleer katarakt (özellikle çocuklarda), ekzoftalmi veya göz içi basıncında artışa neden olabilir. Bu da optiksinirlere muhtemel hasar veren glokom ile sonuçlanabilir. Glukokortikoidleri alan hastalardaikincil fungal ve viral enfeksiyonlar da gelişebilir.
11
Kortikosteroid tedavisi, retina yırtılmasına yol açabilen Santral seröz korioretinopati ile ilişkilendirilmiştir.
Sistemik ve topikal kortikosteroid kullanımında görme bozukluğu rapor edilebilir. Hastada bulanık görme veya diğer görme bozuklukları gibi semptomlar varsa, katarakt, glokom veyasistemik ve topikal kortikosteroidlerin kullanımından sonra bildirilmiş olan santral serözkorioretinopati (CSCR) gibi nadir görülen hastalıkları içerebilecek olası nedenlerindeğerlendirilmesi için hastanın bir göz doktoruna sevk edilmesi düşünülmelidir. Santral serözkoryoretinopati, retina yırtılmasına yol açabilir.
Kardiyak Etkiler
Glukokortikoidlerin kardiyovasküler sistem üzerindeki dislipidemi ve hipertansiyon gibi yan etkileri, yüksek dozlar ve uzun süreli kürler kullanılıyorsa, mevcut kardiyovasküler riskfaktörleri olan hastaları ek kardiyovasküler etkilere karşı predispoze edebilir. Buna göre, buhastalarda kortikosteroidler bilinçli olarak kullanılmalı ve gerekirse risk modifikasyonu ve ekkardiyak izlemeye dikkat edilmelidir. Düşük doz ve alternatif günlük tedavi kortikosteroidtedavisindeki komplikasyonların insidansını azaltabilir.
Metilprednisolon'un (10 dakikadan daha kısa bir süre boyunca uygulanan 500 mg'dan daha yüksek) yüksek dozlarının hızlı intravenöz uygulanması ile ilişkili kardiyak aritmiler ve/veyadolaşım sistemi çökmesi ve/veya kalp durması oluştuğunu gösteren birkaç rapor bulunmaktadır.Bradikardi, metilpredni solon sodyum süksinatın yüksek dozlarının uygulanması sırasında veyasonrasında bildirilmiştir ve infüzyon hızı ve süresiyle ilişkili olmayabilir.
Sistemik kortikosteroidler konjestif kalp yetmezliği vakalarında dikkatli bir şekilde ve sadece kesinlikle gerekliyse kullanılmalıdır.
Steroidin neden olduğu elektrolit bozukluğu/potasyum kaybı nedeniyle digoksin gibi kardiyoaktif ilaçlar alan hastalarda dikkatli olunmalıdır (bkz. Bölüm 4.8).
Konjestif kalp yetmezliği veya yeni miyokard infarktüsü (miyokard rüptürü bildirilmiştir) geçiren hastalarda sık aralıklarla hasta takibi gereklidir.
Vasküler Etkiler
Steroidler, hipertansiyonlu hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Sık aralıklarla hasta takibi gereklidir.
12
Venöz tromboembolizm dahil trombozun kortikosteroidlerle oluştuğu bildirilmiştir. Sonuç olarak kortikosteroidler, tromboembolik hastalıklara yatkın veya ön planda olan hastalarda dikkatlikullanılmalıdır.
Gastrointestinal Etkiler
Kortikosteroidlerin yüksek dozu akut pankreatit yapabilir.
Tedavi sırasında karşılaşılan peptik ülserlerden kortikosteroidlerin sorumlu olup olmadığı konusunda evrensel bir anlaşma yoktur. Bununla birlikte, glukokortikoid tedavisi, peptik ülsersemptomlarını maskeleyebilir. Böylece perforasyon veya hemoraji, önemli bir ağrı olmadanortaya çıkabilir. Glukokortikoid tedavisi, perforasyon, obstrüksiyon veya pankreatit gibigastrointestinal bozukluklarla ilişkili peritonit veya diğer bulgu ve semptomları maskeleyebilir.
NSAİİ'larla kombinasyon halinde, gastrointestinal ülser gelişme riski artmaktadır.
Aşağıdaki durumlara sahip hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı düşünüldüğünde özellikle dikkatli olunmalı ve hasta takibi gereklidir.
Ülseratif kolit.
Perforasyon, apse veya diğer piyojenik enfeksiyonlar.
Divertikülit.
Taze bağırsak anastomozları.
Peptik ülserasyon.
Hepatobilier Etkiler
Akut hepatit veya karaciğer enzim artışı dahil olmak üzere ilaç kaynaklı karaciğer hasarı, siklik atımlı IV metilprednisolondan (genellikle başlangıç dozunda > 1 g/gün) kaynaklanabilir. Seyrekolarak hepatotoksisite vakaları bildirilmiştir. Başlangıç zamanı birkaç hafta veya daha uzunolabilir. Bu vakaların çoğunda, tedavinin geri çekilmesinden sonra geri döndürülebilirler. Bunedenle uygun izleme gereklidir.
Kas-iskelet Etkileri
13
Miyastenia gravis veya osteoporozlu hastalarda (post-menopozal kadınlar özellikle risk altında) sistemik kortikosteroid kullanımı düşünüldüğünde özellikle dikkatli olunmalıdır ve hasta takibigereklidir.
Osteoporoz, glukokortikoidlerin yüksek dozlarda uzun süreli kullanımıyla ilişkili yaygın fakat seyrek görülen bir yan etkisidir.
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Sistemik sklerozlu hastalarda dikkatli olunmalıdır, çünkü metilprednizolon da dahil olmak üzere kortikosteroidlerle birlikte skleroderma renal kriz insidansı artmıştır. Bu nedenle kan basıncı veböbrek fonksiyonu (s-kreatinin) rutin olarak kontrol edilmelidir. Böbrek krizindenşüphelenildiğinde, kan basıncı dikkatli bir şekilde kontrol edilmelidir.
Böbrek yetmezliği olan hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı düşünüldüğünde özellikle dikkatli olunmalıdır ve hasta takibi gereklidir.
Araştırmalar
Ortalama ve yüksek dozlarda hidrokortizon veya kortizon, kan basıncının yükselmesine, tuz ve su tutulmasına ve artmış potasyum atılımına neden olabilir. Bu etkilerin, yüksek dozlardakullanıldığında, sentetik türevlerle ortaya çıkma olasılığı daha düşüktür. Diyet tuzu kısıtlamasıve potasyum takviyesi gerekli olabilir. Tüm kortikosteroidler kalsiyum atılımını artırır.
Yaralanma, zehirlenme ve prosedürel komplikasyonlar
Sistemik kortikosteroidler endike değildir ve bu nedenle travmatik beyin hasarı tedavisi için kullanılmamalıdır, çok merkezli bir çalışmada, plaseboya kıyasla metilprednizolon sodyumsüksinat verilen hastalarda yaralanmadan 2 hafta ve 6 ay sonra artan bir mortalite ortayaçıkmıştır. Metilprednizolon sodyum süksinat tedavisi ile nedensel bir ilişki kurulamamıştır.
Skleroderma Renal Kriz
15mg/gün ve daha yüksek dozlarda prednisolon ve eşdeğerlerini kullanan sistemik sklerozlu hastalar, ölümcül olabilen Skleroderma Renal Kriz ile beraber ani başlangıçlı hipertansiyon veakut böbrek yetmezliği gözlenebileceği hakkında uyarılmalıdır.
Bu sebeple tansiyon ve renal fonksiyon (s-kreatinin) rutin olarak izlenmelidir. Renal krizden şüphelenildiğinde, tansiyon dikkatle kontrol edilmelidir.
14
Diğer
Glukokortikoidlerle yapılan tedavinin komplikasyonları dozun büyüklüğüne ve tedavi süresine bağlı olduğundan, her bir vakada günlük veya aralıklı tedavinin uygulanıp uygulanmayacağınadair tedavi doz ve süresi konusunda bir risk/fayda kararı verilmelidir.
Kobisistat içeren ürünler de dahil olmak üzere CYP3A inhibitörleri ile birlikte yapılan tedavinin, sistemik yan etki riskini artırması beklenmektedir. Fayda, sistemik kortikosteroid yan etkilerininartmış riskinden daha ağır basmadıkça, sistemik kortikosteroid yan etkileri açısından takipedilmesi gereken durumlarda, kombinasyon tedavisinden kaçınılmalıdır (bakınız bölüm 4.5).
Tedavi altındaki durumun kontrol altına alınması için mümkün olan en düşük kortikosteroid dozu kullanılmalıdır ve dozun azaltılması mümkün olduğunda azaltma kademeli olmalıdır.
Kortikosteroidler ile birlikte aspirin ve non-steroidal anti-inflamatuar ajanlar dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır.
Sistemik kortikosteroid uygulamasından sonra ölümcül olabilen feokromositoma krizi bildirilmiştir. Kortikosteroidler sadece uygun bir risk/fayda değerlendirmesi yapıldıktan sonraşüpheli veya tanımlanmış feokromasitoma olan hastalara uygulanmalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
Uzamış kortikosteroid tedavisi alan bebek ve çocuklarda büyüme ve gelişme dikkatle izlenmelidir.
Uzun süreli, günlük, bölünmüş doz glukokortikoid tedavisi alan çocuklarda büyüme baskılanabilir ve bu türden bir rejimin kullanımı en acil endikasyonlarla sınırlandırılmalıdır.Alternatif glukokortikoid tedavisi genellikle bu yan etkiyi önler veya en aza indirir.
Uzamış kortikosteroid tedavisi alan bebekler ve çocuklar, kafa içi basınç artışı nedeniyle özel risk altındadır.
Prematüre bebeklere metilprednizolon verilmesinden sonra hipertrofik kardiyomiyopati gelişebilir, bu nedenle uygun tanısal değerlendirme yapılmalı ve kalp fonksiyonları ve yapısıizlenmelidir.
15
Yüksek doz kortikosteroidler çocuklarda pankreatit oluşturabilir.
Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol (23 mg)'dan daha az sodyum ihtiva eder; yani aslında “sodyum içermez”.
PRECORT-LİYO laktoz (sığır kaynaklı) içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacıkullanmamaları gerekir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Metilprednizolon bir sitokrom P450 enzim (CYP) substratıdır ve temel olarak CYP3A4 enzimi tarafından metabolize edilir. CYP3A4, yetişkin insanlarda karaciğerdeki en bol CYP alt ailesininbaskın enzimidir. Hem endojen hem de sentetik kortikosteroidler için temel Faz I metabolikadımı olan steroidlerin 6P-hidroksilasyonunu katalize eder. Diğer birçok bileşik, bazıları (vediğer ilaçların yanı sıra) indüksiyon (upregülasyon) veya CYP3A4 enziminin inhibisyonuyoluyla glukokortikoid metabolizmasını değiştiren CYP3A4 substratlarıdır.
CYP3A4 İNHİBİTÖRLERİ - CYP3A4 aktivitesini inhibe eden ilaçlar genellikle hepatik klerensi azaltır ve metilprednisolon gibi CYP3A4 substrat ilaçların plazma konsantrasyonunu arttırır.CYP3A4 inhibitörü varlığında, metilprednisolon dozunun streoid toksisitesini önlemek içinayarlanması gerekebilir.
CYP3A4 İNDÜKLERLERİ - CYP3A4 aktivitesini indükleyen ilaçlar genelde hepatik klerensi artırır ve CYP3A4 için substrat olan ilaçların plazma konsantrasyonunu azaltır. Birlikteuygulandıklarında istenen etkiye ulaşabilmek için metilprednisolon dozunun arttırılmasıgerekebilir.
CYP3A4 SUBSTRATLARI - Başka bir CYP3A4 substratının varlığında, metilprednisolonun hepatik klerensi, ilgili doz ayarlamaları ile etkilenebilir. İlaçların birlikte uygulandıklarındaoluşan advers etkiler tek başlarına iken kullanımlarından daha fazla olabilir.
CYP3A4-ARACILI OLMAYAN ETKİLER - Metilprednisolon ile ortaya çıkan diğer etkileşimler ve etkiler aşağıda Tablo l'de açıklanmıştır.
16
Tablo 1, metilprednisolon ile en yaygın ve/veya klinik olarak önemli ilaç etkileşimlerinin veya etkilerinin bir listesini ve açıklamalarını sunmaktadır.
Tablo 1. Metilprednisolon ile önemli ilaç veya etkin madde etkileşimleri/etkileri
İlaç Sınıfı veya Türü - İLAÇ VEYA ETKİNMADDE |
Etkileşim |
Etki |
Makrolid Antibakteriyel
|
CYP3A4
|
CYP3A4 İNHİBİTÖRÜ.
|
- TROLEANDOMİSİN
|
İNHİBİTÖRÜ
|
Metilprednisolonun plazma
|
Antibakteriyel
|
|
konsantrasyonunda bir artış meydana
|
- İZONİYAZİD
|
|
gelebilir. Metilprednisolon dozunun
|
- GREYFURT SUYU
|
|
steroid toksisitesini önlemek için titre edilmesi gerekebilir.
Ek olarak, metilprednisolonun, İzoniyazidin asetilasyon oranını veklirensini arttırmak için potansiyel biretkisi vardır.
|
Antibiyotik, Antitüberküloz
|
CYP3A4
|
CYP3A4 İNDÜKLEYİCİSİ
|
- RİFAMPİN
|
İNDÜKLEYİCİSİ
|
Metilprednizolonun plazma
|
Antikonvülsanlar
|
|
konsantrasyonunda bir azalma
|
- FENOBARBİTAL
|
|
meydana gelebilir. Birlikte
|
- FENİTOİN
|
|
uygulandıklarında istenen etkiye ulaşabilmek için metilprednisolondozunun arttırılması gerekebilir.
|
17
Antiemetik
|
CYP3A4
|
CYP3A4 İNHİBİTÖRLERİ (ve
|
- APREPİTANT
|
İNHİBİTÖRLERİ
|
SUBSTRATLAR)
|
- FOSAPREPİTANT
|
(ve SUBSTRATLAR)
|
Metilprednizolonn hepatik klerensi
|
Antifungal
|
|
inhibe edilebilir veya indüklenebilir,
|
- İTRAKONAZOL
|
|
bu da metilprednizolonun plazma
|
- KETOKONAZOL
|
|
konsantrasyonunda bir artış veya azalmaya neden olur. İlgili bir dozaj
|
Antiviraller
|
|
ayarlaması gerekli olabilir. Her iki
|
- HIV-PROTEAZ
|
|
ilacın kullanımı ile ilişkili advers
|
İNHİBİTÖRLERİ
|
|
olayların uygulama ile ortaya çıkması
|
|
|
daha olası olabilir.
|
Farmakokinetik geliştiriciler
|
|
|
-KOBİSİSTAT
|
|
1) İndinavir ve ritonavir gibi proteaz inhibitörleri kortikosteroidlerin plazma
|
Kalsiyum Kanal Blokörü
|
|
konsantrasyonlarını artırabilir.
|
- DİLTİAZEM
|
|
2) Kortikosteroidler, düşük plazma
|
Kontraseptifler (oral)
|
|
konsantrasyonlarına neden olan HIV
|
- ETİNİLES TRADİOL /
|
|
proteaz inhibitörlerinin
|
NORETİSTERON
|
|
metabolizmasını indükleyebilir.
|
İmmunosüpresan
|
|
Siklosporin
|
- SİKLOSPORİN
|
|
(1) Metilprednisolon ve siklosporinin
|
|
|
birlikte kullanımı ile metabolizma
|
Makrolid Antibakteriyel
|
|
karşılıklı inhibe olabilir, ilaçlardan
|
- KLARİTROMİSİN
|
|
birinin veya her ikisinin de plazma
|
- ERİTROMİSİN
|
|
konsantrasyonu artabilir. Bu sebeple ilaçlar birlikte uygulandıklarındaoluşan advers etkiler tek başlarına ikenkullanımlarından daha fazla olabilir.
|
|
|
2) Aynı zamanda metilprednisolon ve
|
18
|
|
siklosporin kullanımı ile konvülsiyonlar bildirilmiştir.
|
Antikonvülsan - KARBAMAZEPİN
|
CYP3A4
İNDÜKLEYİCİSİ (ve SUBSTRAT)
|
CYP3A4 İNDÜKLEYİCİSİ (ve SUBSTRAT)
Metilprednizolonn hepatik klerensi inhibe edilebilir veya indüklenebilir,bu da metilprednizolonun plazmakonsantrasyonunda bir artış veyaazalmaya neden olur. İlgili bir dozajayarlaması gerekli olabilir. Her ikiilacın kullanımı ile ilişkili adversolayların uygulama ile ortaya çıkmasıdaha olası olabilir.
|
İmmunosüpresan
- SİKLOFOFAMİD
- TAKROLİMUS
|
CYP3A4
SUBSTRATLARI
|
CYP3A4 SUBSTRATLARI Metilprednizolon hepatik klerensiinhibe edilebilir veya indüklenebilir,bu da metilprednizolonun plazmakonsantrasyonunda bir artış veyaazalmaya neden olur. İlgili bir dozajayarlaması gerekli olabilir. Her ikiilacın kullanımı ile ilişkili adversolayların uygulama ile ortaya çıkmasıdaha olası olabilir.
|
Antikoagülanlar (oral)
|
CYP3A4-Aracılı Olmayan Etkiler
|
Metilprednizolonun oral antikoagülanlar üzerindeki etkisideğişkendir. Kortikosteroidlerleeşzamanlı olarak verildiğindeantikoagülanların azalmış etkileribildirilmiştir. Bu nedenle, istenenantikoagülan etkilerini korumak için
|
19
|
|
koagülasyon indeksleri izlenmelidir.
|
Antikolinerjikler - NÖROMÜSKÜLERBLOKERLER
|
|
Kortikosteroidler antikolinerjiklerin etkisini etkileyebilir.
(1) Nöromüsküler bloke edici ilaçlar gibi antikolinerjiklerle birliktekortikosteroidlerin yüksek dozdakullanımı ile akut miyopatibildirilmiştir. (Ek bilgi için bkz. Bölüm4.4 Kas-iskelet sistemi.)
|
|
|
(2) Kortikosteroid alan hastalarda panküronyum ve veküronyumunnöromüsküler bloke edici etkilerininantagonize olduğu bildirilmiştir. Buetkileşim bütün yarışmalınöromüsküler blokörlerle beklenebilir.
|
Antikolinesterazlar
|
|
Steroidler myastenia graviste antikolinesterazların etkileriniazaltabilir.
|
Anti-diyabetikler
|
|
Kortikosteroidler kan glikoz konsantrasyonlarını artırabileceğinden,anti-diyabetik ajanların dozayarlamaları gerekebilir.
|
Aromataz inhibitörleri -AMİNOGLUTİMİD
|
|
Aminoglutimid-indüklü adrenal supresyon, uzamış glukokortikoidtedavisinin neden olduğu endokrindeğişiklikleri şiddetlendirebilir.
|
NSAİİ'lar (non-steroidal anti-inflamatuar ilaçlar)
- yüksek doz ASPİRİN (asetilsalisilik asit)
|
|
(1) Kortikosteroidler NSAİİ ile birlikteverildiğinde gastrointestinal kanama veülserasyon insidansında artış olabilir.
(2) Metilprednisolon, salisilat serumseviyelerinin azalmasına yol açabilen
|
20
|
|
yüksek doz aspirin klirensini artırabilir. Metilprednisolontedavisinin kesilmesi, salisilattoksisitesinin artmasına neden olacakşekilde salisilat serum seviyelerindeartışa yol açabilir.
|
Potasyum tüketen ajanlar
|
|
Kortikosteroidler eşzamanlı olarak potasyum tüketen ajanlar (yanidiüretikler) ile uygulandığında,hastalar hipokalemi gelişimi içinyakından gözlenmelidir.
Kortikosteroidler diüretiklerin diüretik etkisini antagonize eder.
Ayrıca, amfoterisin B, ksantanlar veya beta2 agonistleri ile kortikosteroidlerinbirlikte kullanımıyla artan birhipokalemi riski de vardır.
|
Kortikosteroidler tüm antihipertansiflerin hipotansif etkisini antagonize eder.
Kortikosteroidler kardiyak glikozitler ile verildiğinde hipokalemi riskinde artış vardır.
Kortikosteroidlerin etkileri mifepristondan 3-4 gün sonra azaltılabilir.
Alkol/Beslenme/Bitki etkileşimleri:
Alkol: Alkol ile birlikte kullanımından kaçınılmalıdır (gastrik mukozal irritasyonu arttırabilir).
Besin: Metilprednisolon kalsiyum absorpsiyonunu engeller. Kafein kısıtlanmalıdır.
Bitkisel ürünler: St. John's wort (sarı kantaron), metilprednisolon düzeylerini düşürebilir. Cat's claw ve ekinezya ile birlikte kullanımından kaçınılmalıdır (immünostimulan etkileri vardır).
Geçimsizlikler
Geçimsizlik ve stabilite problemlerinden kaçınmak için, metilprednisolon sodyum süksinatın IV uygulama yolu ile verilen diğer bileşiklerden ayrı olarak uygulanması tavsiye edilir.Metilprednisolon sodyum süksinat ile çözelti içinde fiziksel olarak uyumsuz olan ilaçlar arasında
21
allopurinol sodyum, doksapram hidroklorür, tigesiklin, diltiazem hidroklorür, kalsiyum glukonat, vekuronyum bromür, rokuronyum bromür, sisatrakuryum besilat, glikopirolat ve propofol yeralır. (Ek bilgi için bölüm 6.2'ye bakınız.)
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Bazı vaka raporlarında, rahim içi araç kullanan kadınlarda kortikosteroidlerle tedavi ile kontrasepsiyonun azaldığı bildirilmiştir.
Gebelik dönemi
Kortikosteroidlerin plasentayı geçme yeteneği bireysel ilaçlar arasında değişmektedir, ancak Metilprednisolon plasental bariyeri geçer.
Kortikostreoidlerin gebe hayvanlara uygulanması yarık damak dahil fötal gelişim anomalilerine, rahim içi gelişimde geriliğe ve beynin büyüme ve gelişmesi üzerinde etkilere neden olabilir.Kortikosteroidlerin erkeklerde yarık damak gibi konjenital anomali görülme sıklığında artışasebep olduklarına yönelik veri yoktur ancak gebelik döneminde uzun dönem veya tekrarlanankullanımlarda kortikosteroidler rahim içi büyüme geriliği riskini arttırabilirler. Hipoadrenalizm,teorik olarak, kortikosteroidlere prenatal maruziyeti takiben yenidoğanda ortaya çıkabilir, ancakgenellikle doğumdan sonra kendiliğinden düzelir ve nadiren klinik olarak önemlidir. Hamileliksırasında önemli miktarda kortikosteroid almış annelerden doğan bebekler dikkatle izlenmeli veadrenal yetmezlik belirtileri açısından değerlendirilmelidir. Tüm ilaçlarda olduğu gibi,kortikosteroidler sadece anne ve çocuğa sağlanan faydalar risklerden daha ağır basıldığındareçete edilmelidir. Kortikosteroidler gerekli olduğunda, normal gebelikleri olan hastalar, gebeolmayan bir durumda oldukları gibi tedavi edilebilirler.
Metilprednizolon sodyum süksinat ile yeterli insan üreme çalışmaları yapılmadığından, bu tıbbi ürün hamilelik sırasında anne ve fetüse yarar risk oranının dikkatli bir şekildedeğerlendirilmesinden sonra kullanılmalıdır.
İnsanlarda, düşük doğum ağırlığı riski doza bağlı olarak görülür ve daha düşük kortikosteroid dozları uygulanarak en aza indirilebilir.
22
Hamilelik sırasında kortikosteroidlerle uzun süreli tedavi gören annelerden doğan bebeklerde katarakt gözlenmiştir.
Laktasyon dönemi
Metilprednisolon düşük miktarda anne sütüne geçer. Günlük 40 mg'a kadar olan metilprednisolon kullanımı bebekte sistemik etkilere neden olmaz. Bu tıbbi ürün, anne ve bebekiçin fayda-risk oranının dikkatli bir şekilde değerlendirilmesinden sonra, emzirme sırasındakullanılmalıdır. Klinik nedenlerle yüksek dozlar gerekirse, bebeğin anne sütüyle birliktemetilprednisolon almasını önlemek için emzirmeden kaçınılmalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite
Kortikosteroidlerin hayvan çalışmalarında doğurganlığı bozduğu gösterilmiştir (bkz. Bölüm 5.3). Kadınlarda kortikosteroid tedavisi menstrüel düzensizliklere yol açabilir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Bazı istenmeyen etkiler (görme bozuklukları ya da göz içi basınçta artıştan dolayı görmede azalma, baş dönmesi, baş ağrısı gibi) hastanın konsantrasyon ve reaksiyon kabiliyetini bozabilir.Bu nedenle araba veya makine kullanımı için risk oluşturabilir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Aşağıdaki advers reaksiyonlar aşağıdaki uygulama yollarıyla bildirilmiştir: İntratekal/Epidural: Araknoidit, fonksiyonel gastrointestinal bozukluk/mesane disfonksiyonu, baş ağrısı, menenjit,paraparezi/parapleji, nöbet ve duyu bozuklukları.
Normal koşullar altında metilprednisolon tedavisi kısa süreli olarak kabul edilir. Bununla birlikte, özellikle yüksek dozda tedavi kullanıldığında kortikosteroid tedavisine atfedilebilecekyan etkilerin fark edilmesi gerekir (bkz. Bölüm 4.4). Bu gibi yan etkiler şunlardır:
Sıklık sınıflandırılması aşağıdaki gibidir:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahminedilemiyor).
23
MedDRA
Sistem Organ Sınıfı |
Sıklık! |
İstenmeyen etkiler |
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar |
Bilinmiyor |
Enfeksiyon (klinik semptom ve bulguların baskılanması ileenfeksiyonların ciddiyeti vehassasiyetinin artması dahil); Fırsatçıenfeksiyon; Uyuyan tüberkülozuntekrarlaması (bkz. Bölüm 4.4),
Peritonit#
|
(Kist ve polipler de dahil olmak üzere) iyi huylu vekötü huylu neoplazmalar |
Bilinmiyor |
Kortikosteroid tedavisi alan hastalarda kaposi sarkomununoluştuğu bildirilmiştir.Kortikosteroidlerin kesilmesi klinikremisyona neden olabilir.
|
Kan ve lenf sistemi hastalıkları |
Bilinmiyor |
Lökositoz
|
Bağışıklık sistemi hastalıkları |
Bilinmiyor |
Aşırı duyarlılık (Anafilaktik reaksiyon; Anafilaktoid reaksiyon).
|
Endokrin hastalıklar |
Bilinmiyor |
Cushingoid; Hipopitüitarizm (hipotalamo-hipofiz-adrenal aksınbastırılması dahil); Steroid yoksunluksendromu (ateş, miyalji, artralji, rinit,konjonktivit, ağrılı kaşıntılı derinodülleri ve kilo kaybı dahil).
|
Metabolizma ve beslenme hastalıkları |
Bilinmiyor |
Metabolik asidoz; Sodyum retansiyonu; Sıvı retansiyonu;Bozulmuş glikoz toleransı; Alkalozhipokalemik; Dislipidemi; Artaninsülin gereksinimleri (veyadiyabetiklerde oral hipoglisemik
|
24
|
|
ajanlar); Lipomatozis; Artan iştah (kilo artışı ile sonuçlanabilir);Epidural lipomatozis.
|
Psikiyatrik hastalıklar |
Bilinmiyor |
Tüm kortikosteroidler için affektif bozukluklar (irritabl, öforik, depresifve değişken duygudurum, uyuşturucubağımlılığı ve intihar düşüncelerigibi) dahil olmak üzere geniş biryelpazede psikiyatrik reaksiyonlar,psikotik reaksiyonlar (mani,delüzyonlar, halüsinasyonlar veşizofreni dahil), davranışbozuklukları, sinirlilik, anksiyete,uyku bozuklukları ve konfüzyon veamnezi gibi bilişsel işlevbozuklukları bildirilmiştir. Hemyetişkinlerde hem de çocuklardareaksiyonlar oluşabilir. Yetişkinlerdeşiddetli reaksiyonların sıklığı% 5 -%6 olarak tahmin edilmiştir.Kortikosteroidlerin geri çekilmesindepsikolojik etkiler bildirilmiştir;frekans bilinmemektedir.
|
Sinir sistemi hastalıkları |
Bilinmiyor |
Papilödem ile artmış intrakraniyal basınç [Benign intrakranialhipertansiyon]; Nöbet; Amnezi;Bilişsel bozukluk; Baş dönmesi; Başağrısı.
|
Göz hastalıkları |
Seyrek |
Bulanık görme (bkz. Bölüm 4.4)
|
Bilinmiyor |
Arka subkapsüler kataraktlar; Ekzoftalmus (gözün öne doğruilerlemesi); Glokom; Optik sinireolası hasar ile papilödem; Korneal
|
25
|
|
veya skleral incelme; Oftalmik viral veya fungal hastalıklarınalevlenmesi; Santral serözkorioretinopati
|
Kulak ve iç kulak hastalıkları |
Bilinmiyor |
Vertigo.
|
Kardiyak hastalıklar |
Bilinmiyor |
Duyarlı hastalarda konjestif kalp yetmezliği; Aritmi.
|
Vasküler hastalıklar |
Bilinmiyor |
Hipertansiyon; Hipotansiyon; Trombotik olaylar
|
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinalhastalıklar |
Bilinmiyor |
Hıçkırık; Pulmoner emboli.
|
Gastrointestinal hastalıklar |
Bilinmiyor |
Peptik ülser (olası peptik ülser perforasyonu ve peptik ülserkanaması ile birlikte); Gastrikkanama; İnstestinal perforasyon;Pankreatit; Ülseratif özofajit;Özofajit; Özofagus kandidiyazis;Karın ağrısı; Karın şişliği; İshal;Dispepsi; Mide bulantısı; Kusma;Ağızda kötü tat, özellikle hızlıuygulama ile ortaya çıkabilir.
|
Hepatobiliyer hastalıklar |
Bilinmiyor |
Hepatitj; Karaciğer enzimlerinin artışı (örneğin, alaninaminotransferaz artmıştır (ALT,SGPT), aspartat aminotransferazartmıştır (AST, SGOT)).
|
Deri ve deri altı doku hastalıkları |
Bilinmiyor |
Ekimozlar; Deri atrofisi (ince kırılgan cilt); Akne; Anjioödem; Peteşi; Cilttedamarlanma; Telanjiyektazi; Cilttehipopigmentasyon veyahiperpigmentasyon; Hirsutizm;
|
26
|
|
Kızarıklık; Eritem; Kaşıntı; Ürtiker; Hiperhidroz.
|
Kas-iskelet sistemi ve bağ dokusu bozuklukları |
Bilinmiyor |
Büyüme geriliği; Osteoporoz; Kas zayıflığı; Osteonekroz; Patolojikkırık; Kas atrofisi; Miyopati;Nöropatik artropati; Atralji; Miyalji.
|
Üreme sistemi ve meme hastalıkları |
Bilinmiyor |
Menstürasyon düzensizliği; Amenore.
|
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkinhastalıklar |
Bilinmiyor |
Bozulmuş yara iyileşmesi; Periferik ödem; Enjeksiyon bölgesireaksiyonu; Yorgunluk; Halsizlik;Geri çekme semptomları - Uzunsüreli tedaviden sonra kortikosteroiddozunda çok hızlı bir azalma, akutadrenal yetmezliğe, hipotansiyona veölüme neden olabilir. Bununlabirlikte, bu sürekli tedavinin verildiğibir endikasyonla kortikosteroidleriçin daha uygulanabilirdir (bkz.Bölüm 4.4).
|
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları |
Bilinmiyor |
Skleroderma Renal Kriz*
|
Araştırmalar |
Bilinmiyor |
Artmış intraoküler basınç; Karbonhidrat toleransında azalma;Kandaki potasyum düzeyinde azalma(potasyum kaybı); idrarda kalsiyumdüzeyinin artması; Kanda alkalifosfataz düzeyinin artması; Kandaüre miktarının artması; Deri testlerinereaksiyonların baskılanması.
|
Yaralanma, zehirlenme ve |
Bilinmiyor |
Tendon rüptürü (özellikle Aşil
|
27
tendonu); Spinal kompresyon kırığı (vertebral kompresyon kırıkları).
prosedürel komplikasyonlar
t IV uygulamada hepatit rapor edilmiştir (bakınız bölüm 4.4).
#
Peritonit; perforasyon, obstrüksiyon veya pankreatit gibi bir gastrointestinal bozukluğun birincil belirtisi veya semptomu olabilir (bkz. Bölüm 4.4).
*Skleroderma Renal Kriz: Farklı alt popülasyonlar arasında Skleroderma Renal Kriz oluşumu çeşitlenir. En yüksek risk, yaygın sistemik sklerozlu hastalarda rapor edilmiştir. En düşük risk isesınırlı skleroderma (%2) ve çocukluk çağı skleroderma (%1) hastalarında rapor edilmiştir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir.
PRECORT-LİYO'nun kortikosteroidlerle akut doz aşımının klinik sendromu yoktur. Kortikosteroidlerin aşırı dozunu takiben akut toksisite ve/veya ölüm raporları nadirdir. Doz aşımıdurumunda spesifik bir panzehir mevcut değildir; tedavi destekleyici ve semptomatiktir.Metilprednizolon diyaliz edilebilir. Kronik doz aşımını takiben, belirli bir süre boyunca dozseviyelerinin kademeli olarak azaltılmasıyla adrenal supresyon olasılığına karşı korunmalıdır.Böyle bir durumda, hastanın başka herhangi bir stresli epizod sırasında desteklenmesigerekebilir.
5. FARMAKOLOJIK ÖZELLIKLER5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grubu: Üreme hormonları ve insülinler haricindeki sistemik hormonal preperatlar; Sistemik kullanıma yönelik kortikosteroidler; Sistemik kullanıma yönelikkortikosteroidler, düz; GlukokortikoidlerATC kodu: H02AB04
Metilprednisolon sentetik ve fluorsuz bir kortikosteroiddir. Metilprednisolonun antienflamatuar etkinliği, prednisolonunkinden daha güçlüdür. Vücutta su ve tuz tutulumunu indükleyici etkisiise prednisolonunkinden daha azdır.
28
Metilprednisolon sodyum süksinat, metilprednisolon ile aynı metabolik ve antienflamatuar etkilere sahiptir. Parenteral yoldan eşdeğer dozlarda uygulandıklarında, her iki bileşiğin biyolojiketkinlikleri eşdeğerdir. İntravenöz uygulama sonrası eozinofil sayısının baskılanması göstergeolarak alındığında metilprednisolon sodyum süksinatın, hidrokortizon sodyum süksinata görepotensi en az 4 kat daha fazladır. Bu veri metilprednisolon ve hidrokortizonun oral uygulamasonrası göreceli potensi ile tutarlılık göstermektedir. Metilprednizolon, hidrokortizonun en azbeş katı anti-inflamatuar aktiviteye sahip bir kortikosteroiddir. Glukokortikoid vemineralokortikoid etkisinin geliştirilmiş ayrımı, sodyum ve su tutma insidansının azalmasınaneden olur.
Glukokortikoidler güçlü ve çok çeşitli metabolik etkilere sahiptirler. Buna ek olarak değişik uyaranlara karşı vücudun bağışıklık cevabını da hafifletirler.
Doğal kortikosteroidlerin (hidrokortizon ve kortizon), tuz tutucu özellikleri de bulunmakla birlikte, adrenokortikal yetmezlik durumunda replasman tedavisi amacıyla kullanılmaktadırlar.Doğal kortikosteroidlerin sentetik analogları ise güçlü antienflamatuvar etkinlikleri nedeniylebirçok organ sistemi bozukluklarında kullanılmaktadırlar.
5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
Metilprednizolon farmakokinetiği, uygulama yolundan bağımsız olarak doğrusaldır.
Emilim:
Metilprednisolon sodyum süksinatın intravenöz infüzyonundan sonra (20 dakika süreyle 30 mg/kg veya 30-60 dakika süreyle 1 g), yaklaşık 20 mcg/ml doruk metilprednisolonkonsantrasyonuna ulaşmıştır. Altı yetişkin gönüllüye yapılan tek 40 mg IV bolus enjeksiyonunardından doruk metilprednisolon düzeyleri 42-47 mcg/100 ml olarak bildirilmiştir. IMenjeksiyonla IV enjeksiyondan daha düşük doruk düzeyler elde edilse de, plazma düzeylerimetilprednisolon absorpsiyonun oranı diğer uygulama yoluyla eşdeğer olduğundan uzun süredevam etmektedir. Metilprednisolonun 40 mg dozda 22 erkek yetişkine IM enjeksiyonundansonra 2 saat içerisinde 33,67 mcg/100 ml doruk plazma konsantrasyonuna ulaşılmıştır.
Dağılım:
Metilprednizolon dokulara yaygın olarak dağılır, kan-beyin bariyerini geçer ve anne sütüne geçer. Görünür dağılım hacmi yaklaşık 1,4 L/kg'dır. Metilprednizolonun insanlarda plazmaproteinlerine bağlanma oranı yaklaşık %77'dir.
29
Biyotransformasyon:
Metilprednizolon, esas olarak globuline ve daha az albümine olmak üzere plazma proteinlerine geniş ölçüde bağlanır. Sadece bağlanmamış kortikosteroidin farmakolojik etkileri vardır veyametabolize edilir. Metabolizma karaciğerde ve daha az oranda böbrekte gerçekleşir. İnsanlarda,metilprednizolon karaciğerde inaktif metabolitlere metabolize edilir; başlıcaları 20a-hidroksimetilprednizolon ve 20 P -hidroksimetilprednizolondur.
Karaciğerdeki metabolizma esas olarak CYP3A4 yoluyla gerçekleşir. (CYP3A4 aracılı metabolizmaya dayalı ilaç etkileşimlerinin listesi için bkz. bölüm 4.5).
Metilprednizolon, birçok CYP3A4 substratı gibi, doku dağılımını ve diğer ilaçlarla etkileşimleri etkileyen ATP bağlayıcı kaset (ABC) taşıma proteini p-glikoprotein için bir substrat olabilir.
Eliminasyon:
Metabolitler idrarla atılır.
Toplam metilprednizolonun ortalama eliminasyon yarı ömrü 1,8 ila 5,2 saat aralığındadır. Toplam klerens yaklaşık 5 ila 6 mL/dak/kg'dır. Ortalama eliminasyon yarı ömrü normal sağlıklıyetişkinlerde 2,4 ila 3,5 saat arasında değişir ve uygulama yolundan bağımsız gibigörünmektedir.
Sağlıklı yetişkin gönüllülere intravenöz veya intramüsküler metilprednizolon enjeksiyonunu takiben toplam vücut klirensi yaklaşık 15-16 L/saat'tir. 22 yetişkin erkek gönüllüye tek bir 40 mgIM enjeksiyondan 2 saat sonra 33,67 mikrogram/100 ml'lik pik metilprednizolon plazmaseviyelerine ulaşılmıştır.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri:
Konvansiyonel güvenlik farmakolojisi ve tekrarlanan doz toksisitesi çalışmalarına dayanarak, beklenmedik bir tehlike belirlenmemiştir. Tekrarlanan doz çalışmalarında görülen toksisiteler,ekzojen adrenokortikal steroidlere sürekli maruz kalındığında ortaya çıkması beklenenlerdir.
Mutajenik potansiyel:
Metilprednizolon, genotoksisite için resmi olarak değerlendirilmemiştir. Metilprednizolonun yapısal olarak ilişkili analogları kullanılarak yapılan çalışmalar, bakteriler ve memelihücrelerinde sınırlı çalışmalarda genetik ve kromozom mutasyonları için bir potansiyel kanıtgöstermemiştir.
30
Kanserojenik potansiyeli:
Metilprednizolon, kemirgen karsinojenisite çalışmalarında resmi olarak değerlendirilmemiştir. Farelerde ve sıçanlarda karsinojenisite için test edilen diğer glukokortikoidler ile değişkensonuçlar elde edilmiştir. Bununla birlikte, yayınlanan veriler, budesonid, prednizolon vetriamsinolon asetonid içeren çeşitli ilgili glukokortikoidlerin içme suyunda erkek sıçanlara oraluygulandıktan sonra hepatosellüler adenom ve karsinomların insidansını artırabildiğinigöstermektedir. Bu tümörij enik etkiler, mg/m2 bazında tipik klinik dozlardan daha az olandozlarda ortaya çıkmıştır. Bu bulguların klinik önemi bilinmemektedir.
Üreme toksisitesi:
Hayvan fertilite çalışmalarında metilprednizolon değerlendirilmemiştir. Kortikosteron uygulanan erkek sıçanlarda fertilite üzerine olumsuz etkiler gözlemlenmiştir ve geri dönüşümlüdür. Prostatve seminal veziküllerde azalan ağırlıklar ve mikroskobik değişiklikler gözlemlenmiştir.İmplantasyonların sayısı ve canlı fetüsler azalmış ve iyileşme periyodunun sonunda çiftleşmesonrasında bu etkiler ortadan kalkmıştır.
Hamilelik sırasında tedavi edilen farelerin yavrularında, tipik olarak insanlarda oral tedavi için kullanılanlara benzer dozlarda metilprednizolon ile artan bir sıklıkta yarık damak görülmüştür.
İnsanlarda oral tedavi için kullanılana benzer bir dozda metilprednizolon ile tedavi edilen gebe sıçanların yavrularında artmış kardiyovasküler defekt sıklığı ve azalmış vücut ağırlığıgözlemlenmiştir, ancak anneler için zehirlidir. Buna karşılık, başka bir çalışmada insanlarda tipikolarak kullanılan veya oral terapinin <1-18 katı dozlarda sıçanlarda teratojenik etkigörülmemiştir. İnsanlarda kullanılan dozlardan daha düşük dozlarda metilprednizolon ile tedaviedilen hamile tavşanların yavrularında yüksek fetal ölüm sıklığı ve çeşitli merkezi sinir sistemive iskelet anomalileri bildirilmiştir. Bu bulguların gebelikte metilprednizolon ile tedavi edilenannelerden doğan bebeklerde malformasyon riski ile ilişkisi bilinmemektedir. Bildirilenteratojenik etkilerin güvenlik sınırları bilinmemektedir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Dibazik sodyum fosfat heptahidrat Monobazik sodyum fosfat anhidr.
31
Laktoz monohidrat (sığır kaynaklı)
Sodyum klorür
6.2. Geçimsizlikler
Perfüzyon izotonik çözeltilerde yapılmalıdır (serum fizyolojik veya glukoz).
6.3. Raf ömrü
24 ay'dır.
Sulandırıldıktan sonra bekletilmeden kullanılmalıdır.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25 °C altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
5 ml renksiz cam ampul ve 2 ml çözücü cam ampul
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
İntravenöz infüzyon için, başlangıçta hazırlanan çözelti, su içinde
%%
5 dekstroz ile seyreltilebilir. Diğer ilaçlarlaolumsuz etkileşim sorunlarından kaçınmak için PRECORT-LİYO, sadece söz konusuçözücülerde ayrı ayrı uygulanmalıdır.
İstenmeyen etkiler minimum süre için en düşük etkili doz kullanılarak en aza indirilebilir (bakınız bölüm 4.4).
Parenteral ilaç ürünleri, mümkün olan her yerde, partiküler madde ve uygulamadan önce renk değişikliği için görsel olarak incelenmelidir.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Ürünlerin Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.
Mahmutbey Mah. 2477. Sok. No:23
32
Bağcılar / İstanbul Tel. : 0212 410 39 50Faks. : 0212 447 61 65
8. RUHSAT NUMARASI(LARI)
228/63
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 29.12.2010 Ruhsat yenileme tarihi: -
10. KUB'ÜN YENİLENME TARİHİ
33