KISA URUN BILGISI
¡ Bu ilaç ek izlemeye tabidir. Bu üçgen yeni güvenlilik bilgisinin hızlı olarak belirlenmesini sağlayacaktır. Sağlık mesleği mensuplarının şüpheli advers reaksiyonları TÜFAM'abildirmeleri beklenmektedir. Bakınız Bölüm 4.8 Advers reaksiyonlar nasıl raporlanır?
1. BEŞERI TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
GLİMATİNE 400 mg film kaplı tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her bir film kaplı tablet;
İmatinib mesilat 478 mg (400 mg İmatinib'e eşdeğer) içerir.
Yardımcı maddeler:
Yardımcı maddeler için 6.1.'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film kaplı tablet.
Oval bikonveks, koyu sarı kahverengimsi turuncu renkli film kaplı tabletler.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
GLİMATİNE'nin endikasyonları:
• Yeni tanı konmuş Philadelphia kromozomu pozitif kronik faz kronik miyeloid lösemi(KML) hastalarında,
• Akselere faz Philadelphia kromozomu pozitif kronik miyeloid lösemi (KML) hastalarında,
• Blastik faz Philadelphia kromozomu pozitif kronik miyeloid lösemi (KML) hastalarında,
• Diğer tedavilere dirençli Philadelphia kromozomu pozitif kronik miyeloid lösemi (KML)hastalarında,
• İlk tanısı Philadelphia kromozomu pozitif kronik miyeloid lösemi (KML) olan ancaktedavi ile Philadelphia kromozomu negatif hale gelen kronik/akselere/blastik faz kronikmiyeloid lösemi hastalarında,
• Kronik miyeloid lösemili (KML) olan 3 yaş ve üzerindeki çocuklarda birinci basamaktedavide,
• Erişkin hastalarda rezeke edilemeyen ve/veya metastatik malign C-KIT reseptörü taşıyangastrointestinal stromal tümör (GIST) hastalarında,
• Opere edilmiş, C-KIT reseptörü pozitif bulunan erişkin GIST (gastrointestinal stromaltümör) hastalarında AFIP* kriterlerine göre yüksek risk** taşıyanlarda adjuvan tedavide üçyıl süre ile,
• Yeni tanı konulmuş Philadelphia kromozomu pozitif yetişkin ve pediyatrik akut lenfoblastiklösemi (Ph+ ALL) hastalarında klinik yararı gösterilmiş çoklu ajanlı kemoterapi şemaları ilekombine olarak remisyon indüksiyonu amacıyla,
• Relaps-refrakter Philadelphia kromozomu pozitif akut lenfoblastik lösemi (Ph+ALL)hastalarında klinik yararı gösterilmiş çoklu ajanlı kemoterapi şemaları ile kombine olarakremisyon indüksiyonu amacıyla,
• FIP1L1-PDGFRA füzyon geni laboratuvar incelemeleriyle gösterilen hipereozinofiliksendrom ve sistemik mastositoz hastalarında kullanılabilir.
(* Armed Forces Institute of Pathology (AFIP) kriterleri bölüm 5.1 Farmakodinamik özellikler'de verilmiştir. **AFIP kriterlerine göre yüksek riskli grupların tanımı;
1- Mide yerleşimli alanlarda tümör büyüklüğü 6 cm'nin üzerinde olan ve mitotik indeksi 5'in üzerindebulunanlar
2- Mide dışındaki yerleşimlerde 10 cm ve üzerinde tümör büyüklüğü olan ya da mitotik indeksi 5'in üzerindebulunanlar)
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Tedavi, hematolojik malign hastalıklar ve malign sarkomlar bulunan hastaların tedavisinde deneyimi olan bir doktor tarafından başlatılmalıdır.
Tedavi, hasta yarar sağladığı sürece devam ettirilmelidir.
Kronik Miyeloid Lösemi de (KML) Dozaj
GLİMATİNE'nin önerilen dozu, kronik fazdaki erişkin KML hastaları için 400 mg/gündür. Kronik faz KML, aşağıdaki tüm kriterlerin karşılandığı durum olarak tanımlanır: kanda ve
9
kemik iliğinde blast < %15, periferik kan bazofilleri < %20, trombosit > 100 x 10 /L. GLİMATİNE'nin önerilen dozu, akselere fazdaki erişkin hastalar için 600 mg/gündür.
Akselere faz, aşağıdakilerden herhangi birinin varlığı olarak tanımlanır: kanda ve kemik iliğinde blast > %15 fakat < %30, kanda ve kemik iliğinde blast artı promiyelosit > %30 (<
9
%30 blasta neden olur), periferik kan bazofilleri > %20, trombosit < 100 x 10 /L (tedaviden ilişkisiz olarak). GLİMATİNE'nin önerilen dozu, blast krizindeki erişkin hastalar için 600mg/gündür. Blast krizi, kanda veya kemik iliğinde ~ %30 blast ya da hepatosplenomegaliharici bir ekstramedüller hastalık olarak tanımlanır.
İlaca bağlı oluşan ciddi advers etki ve ağır lösemiyle ilişkili nötropeni veya trombositopeni gelişmemiş olması koşuluyla, hastalığın ilerlemesi (herhangi bir zamanda), en az 3 aylıktedaviden sonra tatmin edici bir hematolojik yanıt alınamaması, 12 aylık tedaviye rağmensitogenetik cevap elde edilmemesi veya daha önce elde edilmiş olan hematolojik ve/veyasitogenetik yanıtın kaybolması gibi durumlarda; kronik fazda hastalık bulunanlarda dozun 400mg'dan 600 mg'a yükseltilmesi, ya da hızlanmış faz veya blast krizi bulunan hastalarda dadozun 600 mg'dan maksimum 800 mg günlük doza yükseltilmesi düşünülebilir.
Philedelphia kromozomu pozitif, akut lenfoblastik lösemide (Ph+ ALL) dozaj
Ph+ ALL hastalarında önerilen GLİMATİNE dozajı, remisyon indüksiyon kemoterapi şemaları çerçevesinde belirlenir.
Hipereozinofilik sendrom ve sistemik mastositozda dozaj
Yetişkin hipereozinofilik sendrom ve sistemik mastositoz hastalarında önerilen GLİMATİNE dozajı, günde 100 mg'dır. Yanıtsız hallerde 400 mg'a dek çıkılabilir. Bu doz aşılamaz.
Gastrointestinal Stromal Tümörlerde (GIST) dozaj
Yetişkin, rezeke edilemeyen ve/veya metastatik malign GIST hastalarında önerilen GLİMATİNE dozajı, günde 400 mg'dır.
Değerlendirmelerin tedaviye yetersiz yanıtı ortaya koymaları durumunda, advers ilaç reaksiyonları göstermeyen hastalarda dozun 400 mg'dan 600 mg veya 800 mg'a yükseltilmesidüşünülebilir.
GIST rezeksiyonunu takiben yetişkin hastaların adjuvan tedavisinde önerilen GLİMATİNE dozu 400mg/gün'dür. Önerilen tedavi süresi 36 aydır. Adjuvan tedavi ortamında,GLİMATİNE ile optimum tedavi süresi bilinmemektedir.
Advers reaksiyonlar için doz ayarlamalarıHematolojik olmayan advers reaksiyonlar
GLİMATİNE kullanıldığında eğer ciddi hematolojik olmayan advers reaksiyon gelişirse, tedavi bu olay ortadan kalkıncaya kadar durdurulmalıdır. Daha sonra, olayın ilk ciddiyetinegöre değişecek şekilde tedavi devam ettirilir.
Eğer bilirubin, normal sınırın üst limitini (NSÜL) 3 kattan fazla aşacak şekilde yükselirse ya da karaciğer transaminazlarında NSÜL değerinin 5 katından fazla artış olursa, GLİMATİNE,bilirubin düzeyleri <1,5 x NSÜL ve transaminaz düzeyleri <2,5 x NSÜL seviyesine ininceyekadar durdurulmalı ve daha sonra da azaltılmış günlük dozlarla devam ettirilmelidir.Yetişkinlerde doz 400 mg'dan 300 mg'a veya 600 mg'dan 400 mg'a veya 800 mg'dan600 mg'a, çocuklarda ise 260 mg/m2/gün'den 200 mg/m2/gün'e veya 340 mg/m2/gün'den260 mg/m2/gün'e düşürülmelidir.
Hematolojik advers reaksiyonlar
Ağır nötropeni ve trombositopeni geliştiği takdirde dozun azaltılması ya da tedavinin kesilmesi aşağıdaki tabloda belirtildiği şekilde düzenlenmelidir.
Tablo 1 Nötropeni ve trombositopeni için doz ayarlamaları |
Eozinofili ile ilişkili SM ve FIP1L1-PDGFR-alfa füzyonkinaz ile birlikteHES
(başlangıç dozu 100 mg)
|
ANC <1,0 x 109/L ve/veya
trombosit sayısı <50 x 109/L
|
1. ANC >1,5 x 109/L ve trombosit sayısı>75 x 109/L oluncaya kadar GLİMATİNEtedavisi durdurulur.
2. GLİMATİNE tedavisine önceki dozda(yani ciddi advers reaksiyongerçekleşmeden önceki dozda) devamedilir.
|
Kronik faz KML, SM, HES ve GIST
(başlangıç dozu 400 mg)
|
ANC <1,0 x 109/l ve/veya
trombositler <50 x 109/l
|
1. ANC >1,5 x 109/L ve trombositler >75x 109/L oluncaya kadar GLİMATİNEtedavisi durdurulur.
2. Tedaviye önceki GLİMATİNE dozu ile(ciddi advers reaksiyon gelişmesindenönce) yeniden başlanır.
3. ANC <1,0 x 109/L ve/veya trombositler<50 x 109/L olacak şekilde olaytekrarladığında, 1. Basamağı tekrarlanırve GLİMATİNE'ne azaltılmış olarak 300mg'lık dozla başlanır.
|
|
1. ANC >1,5 x 109/L ve trombosit sayısı>75 x 109/L oluncaya kadar GLİMATİNEtedavisi durdurulur.
2. GLİMATİNE tedavisine önceki dozda(yani ciddi advers reaksiyongerçekleşmeden önceki dozda) devamedilir.
3. ANC <1,0 x 109/L ve/veya trombositsayısının <50 x l09/L olduğu durumyinelendiği takdirde, 1.adım yenidenuygulanır ve GLİMATİNE tedavisine doz260 mg/m1'ye düşürülerek devam edilir.
ANC <1,0 x 109/L ve/veya
trombosit sayısı <50 x 109/L
Pediyatrik kronik
fazda KML
(340 mg/m
1 dozda)
1. Sitopeninin lösemiye bağlı olupolmadığı kontrol edilir (kemik iliğiaspiratı ya da biyopsisi)
2. Eğer sitopeni lökopeniye bağlı değil iseGLİMATİNE dozu 400 mg'a düşürülür.
3. Eğer sitopeni 2 hafta devam ederse, doz300 mg'a düşürülür.
4. Eğer sitopeni 4 hafta devam ederse ve
hala lösemiyle ilişkili değil ise ANC >1 x 109/L ve trombositler >20 x 109/Loluncaya kadar GLİMATİNE tedavisidurdurulur ve daha sonra 300 mg ile
tedaviye başlanır.
_
a ANC <0,5 x 109/l ve/veya
trombositler <10 x 109/l
Hızlanmış faz KML ve blast krizi ve Ph+ALL (başlangıç dozu600 mg)
ANC= mutlak nötrofil sayısı
aen az 1 aylık tedaviden sonra ortaya çıkan
Uygulama şekli:
Reçetedeki doz, gastrointestinal etkileri en aza indirmek için yemek sırasında ve büyük bir bardak suyla yutulmalıdır. Günde 400 veya 600 miligramlık dozlar bir defada.800 miligramlık ise her birinde 400'er miligram olmak üzere sabah ve akşam iki bölümdealınmalıdır.
Film kaplı tabletleri yutamayan hastalarda tablet, bir bardak suda veya elma suyunda dağıtılabilir. İhtiyaç duyulan sayıda tablet, uygun hacimde içeceğin (100 miligramlık tabletiçin yaklaşık 50, 400 miligramlık tablet için yaklaşık 200 mL) içerisine konarak bir kaşıklakarıştırılır. Meydana gelen süspansiyon, tablet(ler)in tam olarak dağılmasından sonra derhaliçilmelidir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Karaciğer yetmezliği:
İmatinib, temel olarak karaciğer yoluyla metabolize olur. Hafif, orta şiddette veya şiddetli karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalara, önerilen minimal doz olan günde 400 mgverilmelidir. Bu doz, tolere edilemediği takdirde azaltılabilir (bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanımuyarıları ve önlemleri, 4.8. İstenmeyen etkiler, 5.1. Farmakodinamik özellikler ve
5.2. Farmakokinetik özellikler).
Böbrek yetmezliği:
İmatinib ve metabolitleri böbrek yoluyla önemli miktarda atılmazlar. Böbrek yetmezliği olan veya diyaliz uygulanan hastalara böbrek bozukluğu başlangıç dozu olarak, önerilen minimumdoz, günlük 400 mg verilebilir. Bununla birlikte, bu hastalarda dikkatli olunması önerilir.Tolere edilememesi halinde doz azaltılabilir ya da etki görülmemesi halinde doz arttırılabilir(bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Pediyatrik popülasvon:
GLİMATİNE'nin KML endikasyonunda 2 yaşın altındaki çocuklarda ve Ph+ ALL endikasyonunda 1 yaşın altındaki çocuklarda kullanımıyla ilgili herhangi bir deneyimbulunmamaktadır. GLİMATİNE'nin diğer endikasyonlarda çocuklarda kullanılmasıkonusundaki deneyim çok sınırlıdır.
İmatinibin 18 yaşın altındaki MDS/MPD, DFSP, GIST ve HES/CEL hastası çocuklardaki güvenliliği ve etkililiği klinik çalışmalarda belirlenmemiştir. Halihazırda mevcut yayımlanmışveriler bölüm 5.1'de özetlenmektedir fakat pozoloji ile ilişkili bir öneridebulunulamamaktadır (bkz. bölüm 5.1. Farmakodinamik özellikler).
2
Çocuklarda doz uygulaması vücut yüzey alanını (mg/m ) temel almalıdır. Kronik faz ve 1
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlılarda spesifik olarak imatinib farmakokinetiği araştırılmamıştır.
Katılan hastaların %20'sinden fazlasının 65 ve daha yukarı yaşlarda olduğu klinik çalışmalarda, yetişkin hastalarda yaşla ilişkili anlamlı farmakokinetik farklılıklargözlenmemiştir. Yaşlılarda, özel bir doz önerisi gerekli değildir.
4.3. Kontrendikasyonlar
Aktif maddeye veya eksipiyanlardan herhangi birine karşı aşırı duyarlılık.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
GLİMATİNE, başka ilaçlarla eşzamanlı olarak kullanıldığında önemli ilaç etkileşimleri görülme potansiyeli bulunmaktadır. GLİMATİNE, proteaz inhibitörleri, azol antifungaller,belirli makrolitler (bkz. bölüm 4.5), dar terapötik pencereye sahip CYP3A4 substratları (örn.siklosporin, pimozid, takrolimus, sirolimus, ergotamin, diergotamin, fentanil, alfentanil,terfenadin, bortezomib, dosetaksel, kinidin) veya varfarin ve diğer kumarin türevleri ilebirlikte verildiğinde dikkatli olunmalıdır (bkz. bölüm 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimlerve diğer etkileşim şekilleri).
İmatinib ve CYP3A4 enzimini indükleyen tıbbi ürünlerin (örn. deksametazon, fenitoin, karbamazepin, rifampisin, fenobarbital veya Hypericum perforatum [Sarı kantaron])eşzamanlı kullanımı, GLİMATİNE maruziyetini önemli ölçüde azaltarak terapötikbaşarısızlık riskini artırabilir. Bu nedenle kuvvetli CYP3A4 indükleyicilerinin ve imatinibineşzamanlı uygulamasından kaçınılmalıdır (bkz. bölüm 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimlerve diğer etkileşim şekilleri).
Hipotiroidizm:
GLİMATİNE tedavisi sırasında levotiroksin replasmanı yapılan tiroidektomi hastalarında klinik hipotiroidizm olguları bildirilmiştir. Bu tür hastalarda tiroid stimule edici hormon(TSH) düzeyleri yakından izlenmelidir.
Hepatotoksisite:
GLİMATİNE temel olarak karaciğerde metabolize olur ve atılımın yalnızca %13'ü böbrekler aracılığıyladır. Karaciğer disfonksiyonu (hafif, orta şiddette ve şiddetli) olan hastalarda,periferik kan sayımları ve karaciğer enzimleri dikkatli bir şekilde izlenmelidir (bkz. Bölüm4.2. Pozoloji ve uygulama şekli, 4.8. İstenmeyen etkiler, 5.1. Farmakodinamik özellikler, 5.2.Farmakokinetik özellikler). GIST hastalarında karaciğer yetmezliğine sebebiyet verebilecekkaraciğer metaztazları görülmesi olasıdır.
İmatinib ile karaciğer yetmezliği ve hepatik nekroz dahil karaciğer hasarı vakaları gözlenmiştir. İmatinib, yüksek doz kemoterapi rejimleri ile kombine edildiğinde ciddi hepatikreaksiyonlarda bir artış bildirilmiştir. İmatinib, karaciğer fonksiyon bozukluğu potansiyeliolan kemoterapi kürleriyle birlikte kullanılacaksa, karaciğer fonksiyonlarının izlenmesitavsiye edilir (bkz Bölüm 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri,Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler).
Sıvı retansiyonu:
GLİMATİNE alan yeni tanı konulmuş KML hastalarının yaklaşık %2,5'inde ciddi sıvı retansiyonu (plevra efüzyonu, ödem, pulmoner ödem, asit, yüzeysel ödem) ortaya çıktığıbildirilmiştir. Bu nedenle, hastalarda düzenli aralıklarla kilo kontrolü önerilir. Beklenmedik,ani bir kilo artışı dikkatli araştırılmalı ve gerektiğinde uygun destek tedavisi uygulanmalı veterapötik önlemler alınmalıdır. Klinik çalışmalarda, yaşlı hastalarda ve daha önceden kardiyakhastalık hikayesi bulunanlarda bu olayların insidanslarının arttığı saptanmıştır. Kardiyakdisfonksiyonu olan hastalarda dikkatli olunmalıdır.
Kalp hastalığı ya da böbrek yetmezliği olan hastalar:
Kalp hastalığı, kalp yetmezliği açısından risk faktörleri bulunan veya böbrek yetmezliği hikayesi olan hastalar dikkatlice takip edilmeli, kalp veya böbrek yetmezliğini düşündürenbelirti ve semptomları olan her hasta değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir.
Miyokardiyum içinde hipereozinofili sendromu (HES) hücrelerinin gizli sızdırmasının görüldüğü hastalarda izole kardiyojenik şok/sol ventrikül disfonksiyonu olguları, imatinibtedavisine başlanmasıyla beraber oluşan HES hücre degranülasyonu ile ilişkilendirilmiştir. Budurumun sistemik steroidler kullanılarak, dolaşımı destekleyen önlemler alarak ve imatinibtedavisini geçici olarak durdurarak düzeltilebileceği bildirilmiştir. Yaygın olmayan kardiyakyan etkiler bildirildiği için, GLİMATİNE tedavisine başlamadan önce dikkatli bir yarar/zarar(risk) değerlendirmesi yapılmalıdır. Miyelodisplastik/miyeloproliferatif hastalıklar(MDS/MPD) ve sistemik mastositoz yüksek eozinofil düzeyleri ile ilişkili olabilir. Bunedenle, eozinofil düzeylerinin yüksek olduğu MDS/MPD vakalarında, sistemik mastositoz(SM) vakalarında ve HES vakalarında kardiyoloji uzmanı tarafından değerlendirme yapılmalı,ekokardiyografik inceleme yapılmalı ve serum troponin düzeyleri ölçülmelidir.
Bunlardan birinde anormallik tespit edilirse kardiyoloji uzmanı ile beraber takip edilmeli ve tedavi başlangıcında imatinible birlikte 1-2 hafta boyunca 1-2 mg/kg dozunda sistemik steroidkullanılması düşünülmelidir.
Gastrointestinal kanama:
Rezeke edilemeyen ve/veya metastatik GIST'li hastalarda yürütülen bir çalışmada gerek gastrointestinal gerekse tümör içi hemorajiler bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.8 İstenmeyenetkiler). Eldeki verilere dayanılarak, GIST'li hastaları her iki hemoraji tipi açısından dahayüksek risk altına sokan herhangi bir predispozan faktör tanımlanmamıştır (örn. tümörbüyüklüğü, tümör yeri, pıhtılaşma bozuklukları). Vaskülarite artışı ve kanamaya yatkınlıktaartış, GIST'in doğasında yer aldığından ve hastalığın klinik seyrinin parçası olduğundan, tümhastalarda hemoraji izlemi ve kontrolüne yönelik standart uygulamalar ve prosedürleruygulanmalıdır.
Ayrıca, KML, ALL ve diğer hastalıkları olan hastalarda pazarlama sonrası deneyimde nadir bir gastrointestinal hemoraji nedeni olarak gastrik antral vasküler ektazi (GAVE) bildirilmiştir(bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler). Gerektiğinde, GLİMATİNE tedavisinin bırakılmasıdüşünülmelidir.
Tümör lizis sendromu:
Tümör lizis sendromu TLS meydana gelme olasılığı nedeniyle, GLİMATİNE başlatılmadan önce klinik açıdan anlamlı dehidrasyonun düzeltilmesi ve yüksek ürik asit düzeylerinintedavisi önerilmektedir (bkz. Bölüm 4.8. İstenmeyen etkiler).
Hepatit B reaktivasyonu:
Hepatit B virüsü (HBV) kronik taşıyıcısı olan hastalarda, BCR-ABL tirozin kinaz inhibitörleri ile tedavi sonrası, Hepatit B reaktivasyonu ortaya çıkmıştır. Bazı vakalar, karaciğer nakli veyaölüme sebep olan akut karaciğer yetmezliği veya fulminan hepatit ile sonuçlanır.
GLİMATİNE tedavisine başlanmadan önce, hastalar HBV enfeksiyonu açısından test edilmelidir. Pozitif HBV serolojisine sahip (aktif hastalığı olanlar dahil) ve tedavi sırasında
HBV enfeksiyonu için pozitif test sonucu veren hastalarda, tedavi başlatılmadan önce karaciğer hastalığı ve HBV tedavisi konusunda uzman hekimlere danışılmalıdır.
GLİMATİNE ile tedaviye ihtiyaç duyan HBV taşıyıcıları, tedavi boyunca ve tedavi sonlandırıldıktan sonra birkaç ay boyunca aktif HBV enfeksiyonu bulgu ve belirtileri içinyakından izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.8).
Fototoksisite:
GLİMATİNE tedavisi ile ilişkili fototoksisite riski nedeniyle doğrudan güneş ışığına maruziyetten kaçınılmalı ya da maruziyet en aza indirilmelidir. Hastalara, koruyucu kıyafetlerya da yüksek güneş koruma faktörüne (SPF) sahip güneş kremlerinin kullanımı gibi önlemleralmaları söylenmelidir.
Trombotik mikroanjiyopati:
BCR-ABL tirozin kinaz inhibitörleri (TKI'lar), GLİMATİNE için bireysel vaka raporları dahil olmak üzere trombotik mikroanjiyopati (TMA) ile ilişkilendirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8).Eğer GLİMATİNE alan bir hastada TMA ile ilişkili laboratuar ya da klinik bulgular meydanagelirse, tedavi bırakılmalı ve ADAMTS13 aktivitesi ve anti-ADAMTS13-antikorununbelirlenmesi dahil olmak üzere TMA için kapsamlı bir değerlendirme yapılmalıdır. Eğerdüşük ADAMTS13 aktivitesi ile birlikte anti-ADAMTS13-antikoru yükselmişse,GLİMATİNE tedavisi yeniden başlatılmamalıdır.
Laboratuvar testleri:
GLİMATİNE ile tedavi sırasında düzenli olarak tam kan sayımları yapılmalıdır. KML hastalarında GLİMATİNE tedavisine, nötropeni ya da trombositopeni eşlik etmiştir. Bununlabirlikte, bu sitopenilerin ortaya çıkışı, hastalığın tedavi edildiği evreye bağlıdır ve kronikfazda KML bulunan hastalarla karşılaştırıldığında, hızlanmış fazda KML ya da blast krizindebulunan hastalarda daha sık olmaktadır. Bölüm 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli bölümündeönerildiği gibi GLİMATİNE tedavisi kesilebilir ya da dozu azaltılabilir.
GLİMATİNE alan hastalarda karaciğer fonksiyonu (transaminazlar, bilirubin, alkalin fosfataz) düzenli olarak takip edilmelidir.
Böbrek fonksiyonu bozuk olan hastalarda, imatinib plazma maruziyetinin, böbrek fonksiyonu normal olan hastalara kıyasla daha yüksek olduğu görülmektedir; bunun olası nedeniimatinibi bağlanan bir protein olan alfa-asit glikoproteinin (AGP) plazma düzeylerinin buhastalarda daha yüksek olmasıdır. Böbrek bozukluğu olan hastalarda en düşük başlangıç dozuverilmelidir. Şiddetli böbrek bozukluğu olan hastalar dikkatle tedavi edilmelidir. Doz, tolereedilmiyorsa azaltılabilir (bkz. bölüm 4.2 ve 5.2).
Uzun süreli imatinib tedavi, böbrek fonksiyonunda klinik olarak anlamlı azalma ile ilişkili olabilir. Bu nedenle imatinib tedavisine başlanmadan önce böbrek fonksiyonudeğerlendirilmeli ve tedavi sırasında yakından izlenmeli, böbrek fonksiyon bozukluğuaçısından risk faktörleri gösteren hastalara özellikle dikkat edilmelidir. Böbrek fonksiyonbozukluğu gözlenirse, standart tedavi kılavuzları uyarınca uygun kontrol ve tedavi reçeteedilmelidir.
Pediatrik popülasyon
İmatinib alan çocuklarda ve ergenlik öncesi çocuklarda görülen büyüme geriliğine ilişkin vaka raporları alınmıştır. KML pediatrik popülasyonundaki gözlemsel bir çalışmada iki küçükalt kümede pubertal durum veya cinsiyet fark etmeksizin medyan boy standart sapmaskorlarında 12 ve 24 ay sonra istatistiksel olarak anlamlı (fakat klinik anlamlılığı belirsiz) birazalma bildirilmiştir. İmatinib tedavisi görmekte olan çocuklarda büyümenin yakındanizlenmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.8).
4.5. Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
İmatinibin plazma konsantrasyonlarını değiştiren ilaçlar İmatinibin plazma konsantrasyonlarını arttırabilen ilaçlar:
Sitokrom P450 izoenzimlerinden CYP3A4 aktivitesini inhibe eden maddeler (örn. indinavir, lopinavir/ritonavir, ritonavir, sakinavir, telaprevir, nelfinavir ve boseprevir gibi proteazinhibitörleri; ketokonazol, itrakonazol, posakonazol ve varikonazol gibi azol antifungalajanlar; eritromisin, klaritromisin ve telitromisin gibi belirli makrolidler) metabolizmayıazaltabilir ve imatinib konsantrasyonlarını arttırabilirler. Sağlıklı deneklere tek dozketokonazol (bir CYP3A4 inhibitörü) ile birlikte uygulandığında, imatinibe maruz kalmadurumunda anlamlı bir artış ortaya çıkmıştır (imatinibin ortalama Cmaks ve EAA değerlerisırasıyla %26 ve %40 artmıştır).
GLİMATİNE, CYP3A4 izoziminin inhibitörleri ile birlikte verilirken dikkatli olunmalıdır. İmatinibin plazma konsantrasyonlarını azaltabilen ilaçlar:
CYP3A4 aktivitesini indükleyen maddeler (örn. deksametazon, fenitoin, karbamazepin, rifampisin, fenobarbital, fosfenitoin, pirimidon ya da St. John's Worth olarak da bilinen
Hypericum perforatum
ile eşzamanlı uygulama GLİMATİNE'ne maruz kalmayı belirginşekilde azaltabilir ve bu durum tedavinin başarısız olma riskini arttırabilir. Tedavi öncesiverilen birden fazla 600 mg rifampisin dozunun ardından tek bir 400 mg GLİMATİNEdozunun uygulanması, Cmaks ve EAA(0-ro) değerlerinde, rifampisin tedavisinin olmadığıdurumdaki ilgili değerlerin en az %54 ve %74'ü oranında düşüşe neden olmuştur.GLİMATİNE ile tedavi edilen malign gliomalı hastalarda karbamazepin, okskarbazepin vefenitoin gibi enzim indükleyici antiepileptik ilaçlar (EIAED'ler) alırken benzer sonuçlargözlenmiştir. İmatinib için plazma EAA, EIAED kullanmayan hastalara kıyasla %73azalmıştır. Rifampisin veya diğer güçlü CYP3A4 indükleyicileri ile imatinibin birliktekullanımından kaçınılmalıdır.
İmatinib ile plazma konsantrasyonu değişebilen ilaçlar:
İmatinib, simvastatinin (CYP3A4 substratı) ortalama Cmaks ve EAA değerlerini sırasıyla 2 ve 3,5 kat arttırmaktadır ve bu durum CYP3A4'ün imatinib tarafından inhibe edildiğinigöstermektedir. Bu nedenle GLİMATİNE, dar bir terapötik pencereye sahip CYP3A4substratlarıyla (örn. siklosporin, pimozid, takrolimus, sirolimus, ergotamin, diergotamin,fentanil, alfentanil, terfenadin, bortezomib, dosetaksel, kinidin) birlikte uygulandığındadikkatli olunmalıdır. GLİMATİNE, CYP3A4 tarafından metabolize edilen diğer ilaçların daplazma konsantrasyonunu arttırabilir (örn. triazolo-benzodiazepinler, dihidropiridin kalsiyumkanal blokörleri, bazı HMG-KoA redüktaz inhibitörleri, örn. statinler, vs.).
İmatinib kullanımı ile birlikte bilinen artmış kanama riski nedeniyle (örn. hemoraji), anti-koagülasyon gerektiren hastalar varfarin gibi kumarin türevleri yerine düşük molekül ağırlıklı ya da standart heparin ile tedavi edilmelidir.
In vitro
ortamda imatinib, CYP3A4 aktivitesini etkileyen konsantrasyonların benzeri konsantrasyonlarda sitokrom P450 izoenzimlerinden CYP2D6 aktivitesini de inhibeetmektedir.
Günde iki kez 400 mg dozda uygulanan imatinibin CYP2D6-aracılı metoprolol metabolizması üzerinde zayıf bir inhibitör etkisi vardır; metoprolol Cmaks ve EAA değerleri yaklaşık %23kadar artar (%90 GA [1.16-1.30]). İmatinib, CYP2D6 substratları ile bir arada uygulandığındadoz ayarlamalarının gerekli olmadığı görülmektedir ancak metoprolol gibi dar terapötikpencereye sahip CYP2D6 substratları ile dikkatli olunması tavsiye edilir. Metoprolol iletedavi edilen hastalarda klinik izlem göz önünde bulundurulmalıdır.
İmatinib
in vitroin vivo
koşullarda, 400 mg imatinib ve 1000 mg parasetamoluygulamasının ardından görülmemiştir. Daha yüksek imatinib ve parasetamol dozlarıçalışılmamıştır. Bu nedenle yüksek dozda GLİMATİNE ve parasetamol eşzamanlıuygulanırken dikkatli olunmalıdır.
Levotiroksin kullanan tiroidektomi hastalarında GLİMATİNE eşzamanlı kullanıldığında levotiroksine plazma maruziyeti azalabilir (bkz. bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları veönlemleri). Bu nedenle dikkat önerilir. Bununla birlikte gözlenen etkileşimin mekanizmasıhalen bilinmemektedir.
Tüm Ph+ ALL hastalarında kemoterapiyle eşzamanlı olarak imatinib uygulanmasıyla ilgili klinik deneyim vardır (bkz. Bölüm 5.1. Farmakodinamik özellikler), ancak imatinib vekemoterapi rejimleri arasındaki ilaç-ilaç etkileşimleri iyi tanımlanmamıştır. İmatinibin adversetkileri, örn. hepatotoksisite, miyelosupresyon ya da diğerleri artış gösterebilir veL-asparaginaz ile eşzamanlı kullanımın hepatatoksite artışıyla ilişkili olabileceği bildirilmiştir(bkz. Bölüm 4.8. İstenmeyen etkiler). Bu nedenle, GLİMATİNE'nin kombinasyondakullanımı özel dikkat gerektirmektedir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Özel popülasyonlara ilişkin klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
Pediyatrik popülasyon
Pediyatrik popülasyona ilişkin klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye:
Gebelik kategorisi: D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon):
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara tedavi sırasında ve tedavi durdurulduktan sonra en az 15 gün boyunca etkili bir kontrasepsiyon uygulamaları önerilmelidir.
Gebelik dönemi:
İmatinibin gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır. GLİMATİNE, gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz.Bölüm 5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri). İmatinibin gebe kadınlarda kullanımına ilişkinklinik çalışmalar mevcut değildir. GLİMATİNE alan kadınlarda spontan düşükler ve bebektekonjenital anomalilerle ilgili pazarlama sonrası raporlar mevcuttur. GLİMATİNE, beklenenfayda potansiyel riske ağır basmadığı sürece gebelik sırasında kullanılmamalıdır. Gebeliksırasında kullanılması durumunda, hastaya fötüs üzerindeki potansiyel riskleri hakkında bilgiverilmelidir.
Laktasyon dönemi:
İmatinibin insan sütüne geçişi hakkında sınırlı bilgi vardır. Emziren iki kadında yapılan çalışmalar hem imatinibin hem de aktif metabolitinin anne sütüne geçebileceğini ortayakoymuştur. Tek bir hastada incelenen süt plazma oranı, imatinib için 0,5 ve metabolit için 0,9olarak belirlenerek metabolitin süte daha fazla geçtiğini düşündürmüştür. İmatinib vemetabolitinin toplam konsantrasyonu ve bebeklerin maksimum günlük süt alımıdüşünüldüğünde, toplam maruziyetin düşük olması beklenir (bir terapötik dozun ~%10'u).Bununla birlikte, bebeğin imatinibe düşük dozlarda maruz kalmasının etkileribilinmediğinden, anneler GLİMATİNE tedavisi sırasında ve tedavi durdurulduktan sonra enaz 15 gün boyunca bebeklerini emzirmemelidir.
Üreme yeteneği / Fertilite:
Yapılan klinik dışı çalışmalarda, üreme parametreleri üzerinde etkiler gözlenmiş olsa da dişi ve erkek farelerin fertiliteleri etkilenmemiştir. (bkz. Bölüm 5.3) GLİMATİNE alan hastalardailacın fertilite ve gametogenez üzerindeki etkileri ile ilgili çalışmalar yapılmamıştır.
GLİMATİNE tedavisi gören ve fertilite konusunda endişe duyan hastalar hekimlerine danışmalıdır.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkileri
Hastalara imatinib ile tedavi sırasında baş dönmesi, somnolans ya da bulanık görme gibi istenmeyen etkiler yaşayabilecekleri bildirilmelidir.
Bu nedenle, araba ya da araç kullanırken dikkatli olunması önerilmelidir.
4.8. İstenmeyen etkiler
İleri aşamalarda maligniteleri olan hastalarda, altta yatan hastalık, progresyon ve sayısız tıbbi ürünün eşzamanlı uygulanması ile bağlantılı çeşitli semptomlar nedeniyle adversreaksiyonların nedensellik ilişkisinin değerlendirilmesini zorlaştıran sayısız karmaşıklaştırıcıtıbbi durum mevcut olabilir.
KML klinik çalışmalarında ilaçla ilişkili advers reaksiyonlar nedeniyle ilacın kesilmesi durumu, yeni tanı konan hastaların %2,4'ünde, interferon tedavisinin başarısız olmasındansonra geç kronik fazdaki hastaların %4'ünde, interferon tedavisinin başarısız olmasındansonra hızlanmış fazdaki hastaların %4'ünde ve interferon tedavisinin başarısız olmasındansonra blast krizindeki hastaların %5'inde gözlenmiştir. GIST çalışmasında ilaç, hastaların%4'üne ilaçla ilişkili advers reaksiyonlar nedeniyle kesilmiştir.
İki istisna haricinde advers reaksiyonlar tüm endikasyonlarda benzer olmuştur. GIST ile karşılaştırıldığında KML hastalarında daha fazla miyelosüpresyon görülmüştür, bu durumolasılıkla altta yatan hastalık ile ilişkilidir. Rezekte edilemeyen ve/veya metastatik GIST'lihastalarda yürütülen bir çalışmada 7 (%5) hasta CTC derece 3/4 GI kanamalar (3 hasta),tümör içi kanamalar (3 hasta) ya da ikisini birden (1 hasta) yaşamıştır. GI tümör bölgeleri GIkanamaların kaynağı olmuş olabilir (bkz. bölüm 4.4). GI ve tümör kanamaları ciddi ve bazenölümcül olabilmektedir. Her iki endikasyonda en sık bildirilen (>%10) ilaçla ilişkili adversreaksiyonlar hafif bulantı, kusma, ishal, abdominal ağrı, yorgunluk, kas ağrısı, kas kramplarıve döküntü olmuştur. Yüzeysel ödemler tüm çalışmalarda yaygın bir bulgu olmuş ve temeldeperiorbital ya da alt uzuv ödemleri şeklinde tarif edilmiştir. Bununla birlikte, bu ödemlernadiren şiddetli olmuş ve diüretiklerle, diğer destekleyici önlemlerle veya GLİMATİNE dozuazaltılarak kontrol edilebilmiştir.
İmatinib Ph+ ALL hastalarında yüksek doz kemoterapi ile kombine edildiğine transaminaz yükselmesi ve hiperbilirubinemi formunda geçici karaciğer toksisitesi gözlenmiştir. Sınırlıgüvenlilik veritabanı göz önünde bulundurulduğunda, çocuklarda şu ana kadar bildirilenadvers olaylar, erişkin Ph+ ALL hastalarında bilinen güvenlilik profili ile uyumludur. Ph+ALL hastası çocuklardaki güvenlilik veritabanı çok sınırlı olmakla birlikte herhangi bir yenigüvenlilik endişesi tanımlanmamıştır.
Plevral efüzyon, assit, pulmoner ödem ve yüzeysel ödemin eşlik ettiği ya da etmediği hızlı kilo artışı gibi çeşitli advers reaksiyonlar kolektif olarak “sıvı tutulumu” şeklinde tarifedilebilir. Bu reaksiyonlar genellikle imatinib tedavi geçici olarak durdurularak vediüretiklerle ya da diğer uygun destekleyici bakım önlemleriyle kontrol edilebilmektedir.Diğer yandan, bu reaksiyonların bazıları şiddetli ya da yaşamı tehdit edici olabilmektedir veblast krizi olan çeşitli hastalar plevral efüzyon, konjestif kalp yetmezliği ve böbrekyetmezliğinden oluşan kompleks bir klinik öykü ile yaşamlarını kaybetmiştir. Pediatrik klinikçalışmalarda özel bir güvenlilik bulgusu söz konusu olmamıştır.
İstenmeyen etkiler MedDRA sistem organ sınıfına göre listelidir. Sıklıklar şu şekilde tanımlanmıştır: Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila 1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/1.000); çok seyrek (< 1/10.000); bilinmiyor (eldeki veriler ile tahmin edilemiyor). Aşağıdabildirilen advers reaksiyonlar ve sıklıkları, KML ve GIST için yürütülen çalışmalaradayanmaktadır.
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Yaygın olmayan: Herpes zoster, herpes simplex, nazofarenjit, pnömoni1, sinüzit, selülit, üst solunum yolu enfeksiyonu, influenza, idrar yolu enfeksiyonu, gastroenteritis, sepsis.
Seyrek: Fungal enfeksiyon Bilinmiyor: Hepatit B reaktivasyonu*
(Kist ve polipler de dahil olmak üzere) iyi huylu ve kötü huylu neoplazmalar
Seyrek: Tümör lizis sendromu Bilinmiyor: Tümör kanaması/tümör nekrozu*
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Nötropeni, trombositopeni, anemi.
Yaygın: Pansitopeni, febril nötropeni.
Yaygın olmayan: Trombositemi, lenfopeni, kemik iliği depresyonu, eozinofili, lenfadenopati. Seyrek: Hemolitik anemi, trombotik mikroanjiyopati
Bağışıklık sistemi hastalıkları:
Bilinmiyor: Anafilaktik şok*
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Yaygın: Anoreksi.
Yaygın olmayan: Hipokalemi, iştah artışı, hipofosfatemi, iştah azalması, dehidrasyon, gut, hiperürisemi, hiperkalsemi, hiperglisemi, hiponatremiSeyrek: Hiperkalemi, hipomagnezemi.
Psikiyatrik hastalıklar
Yaygın: Uykusuzluk.
Yaygın olmayan: Depresyon, libido azalması, anksiyete.
Seyrek: Konfüzyon.
Sinir sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Baş ağrısı
2.
Yaygın: Baş dönmesi-sersemlik, parestezi, tat duyusu bozuklukları, hipoestezi.
Yaygın olmayan: Migren, somnolans, senkop, periferik nöropati, bellek bozukluğu, siyatik, huzursuz ayak sendromu, tremor, beyin kanaması.
Seyrek: Kafa-içi basıncının artması, konvülziyon, optik nörit.
Bilinmiyor: Serebral ödem*
Göz hastalıkları
Yaygın: Göz kapağı ödemi, lakrimasyon artışı, konjunktiva kanaması, konjunktivit, göz kuruması, bulanık görme.
Yaygın olmayan: Göz tahrişi, göz ağrısı, orbita ödemi, sklera kanaması, retina kanaması, blefarit, maküla ödemi.
Seyrek: Katarakt, glokom, papilödem.
Bilinmiyor: Vitröz kanama*
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın olmayan: Vertigo, kulak çınlaması, işitme kaybı.
Kardiyak hastalıklar
Yaygın olmayan: Palpitasyonlar, taşikardi, konjestif kalp yetmezliği3, pulmoner ödem.
Seyrek: Aritmi, atriyal fibrilasyon, kardiyak arest, miyokart enfarktüsü, angina pektoris, perikardiyal efüzyon.
Bilinmiyor: Perikardit*, kalp tamponadı*
Vasküler hastalıklar4
Yaygın: Al basması, kanama.
Yaygın olmayan: Hipertansiyon, hematom, subdural hematom, periferik soğukluk,
hipotansiyon, Raynaud fenomeni.
Bilinmiyor: Tromboz/emboli*
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın: Dispne, burun kanaması, öksürük.
Yaygın olmayan: Plevral efüzyon5, faringolaringeal ağrı, farenjit.
Seyrek: Plevra ağrısı, pulmoner fibroz, pulmoner hipertansiyon, pulmoner kanama.
11*
Bilinmiyor: Akut respiratuvar yetmezlik , interstisyal akciğer hastalığı*
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın: Bulantı, ishal, kusma, dispepsi, karın ağrısı6.
Yaygın: Aşırı miktarda bağırsak gazları, karında gerilme, gastro-özofageal reflü, kabızlık, ağız kuruması, gastrit.
Yaygın olmayan: Stomatit, ağız ülserasyonu, gastrointestinal kanama7, geğirme, melena, özofajit, asit, gastrik ülseri, kan kusma, dudak iltihabı, disfaji, pankreatit.
Seyrek: Kolit, ileus, enflamatuar barsak hastalığı.
Bilinmiyor: İleus/intestinal obstrüksiyon*, gastrointestinal perforasyon*, divertikülit*, gastrik antral vasküler ektazi (GAVE)*
Hepato-bilier hastalıklar
Yaygın: Karaciğer enzimlerinde artış.
Yaygın olmayan: Hiperbilirübinemi, hepatit, sarılık.
Seyrek: Karaciğer yetmezliği8, hepatik nekroz.
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Çok yaygın: Periorbital ödem, dermatit/egzama/deri döküntüsü.
Yaygın: Kaşıntı, yüz ödemi, deride kuruma, eritem, alopesi, gece terlemeleri, ışığa duyarlılık reaksiyonu.
Yaygın olmayan: Püstüler döküntü, kontüzyon, terlemede artış, ürtiker, ekimoz, çürük eğiliminde artış, hipotrikoz, deride hipopigmentasyon, eksfoliyatif dermatit, tırnak kırılması,folikülit, peteşiler, psoriazis, purpura, deride hiperpigmentasyon, büllöz erupsiyonlar.
Seyrek: Akut febril nötrofilik dermatoz (Sweet's hastalığı), tırnakta renk kaybı, anjiyonörotik ödem, veziküler döküntü, eritem multiform, lökositoklastik vaskülit, Stevens-Johnsonsendromu, akut jeneralize ekzantematöz püstülozis (AGEP).
Bilinmiyor: Palmar-plantar eritrodisestezi sendromu (el-ayak sendromu)*, likenoid keratoz*, liken planuz*, toksik epidermal nekroliz*, eozinofili ve sistemik semptomlarla ilaç döküntüsü(DRESS sendromu)*, psödoporfiri*
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Çok yaygın: Kas spazmları ve krampları, miyalji 9, artralji, kemik ağrısı10 da dahil olmak üzere kas-iskelet ağrıları.
Yaygın: Eklemlerde şişme.
Yaygın olmayan: Kaslarda ve eklemlerde sertlik.
Seyrek: Kas zayıflığı, artrit, rabdomiyoliz/miyopati
Bilinmiyor: Avasküler nekroz/kalça osteonekrozu*, çocuklarda büyüme geriliği*
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın olmayan: Böbrek ağrısı, hematüri, akut böbrek yetmezliği, idrar sıklığında artış. Bilinmiyor: Kronik böbrek yetmezliği
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Yaygın olmayan: Jinekomasti, erektil disfonksiyon, menoraji, düzensiz menstrüasyon, cinsel disfonksiyon, meme başında ağrı, memelerde büyüme, skrotum ödemi.
Çok seyrek: Hemorajik korpus luteum, hemorajik over kisti
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Çok yaygın: Sıvı retansiyonu ve ödem, yorgunluk.
Yaygın: Güçsüzlük, pireksi, anazarka, titreme nöbetleri, kaslarda sertlikler.
Yaygın olmayan: Göğüs ağrısı, keyifsizlik.
Laboratuvar bulguları
Çok yaygın: Vücut ağırlığı artışı.
Yaygın: Vücut ağırlığı azalması.
Yaygın olmayan: Kanda kreatinin düzeyinin yükselmesi, kandaki kreatin fosfokinaz düzeyinin yükselmesi, kandaki laktat dehidrojenaz düzeyinin yükselmesi, kanda alkalinfosfataz düzeyinin yükselmesi.
Seyrek: Kanda amilaz düzeyinin yükselmesi.
* Bu tür reaksiyonlar, esas olarak imatinib ile edinilen pazarlama sonrası deneyimlerden rapor edilmiştir. Bu veriler, spontan vaka raporlarının yanı sıra devam eden çalışmalardan alınan ciddi advers olayları, genişletilmişerişim programlarım, klinik farmakoloji çalışmalarını ve onaylanmamış endikasyonlarda keşif çalışmalarınıiçermektedir. Bu reaksiyonlar belirsiz büyüklükteki bir popülasyondan bildirildiğinden, sıklıklarını güvenilir birşekilde tahmin etmek veya imatinib maruziyetiyle nedensel bir ilişki kurmak her zaman mümkün değildir.
1
Transforme KML hastalarında ve GIST hastalarında en sık pnömoni bildirilmiştir.
2 GIST hastalarında en sık baş ağrısı görülmüştür.
3
Bir hasta yılı esasında, konjestif kalp yetmezliği de dahil olmak üzere kardiyak olaylar transforme KML hastalarında kronik KML hastalarından daha sık gözlemlenmiştir.
4
GIST hastalarında en sık kızarma görülmüştür; GIST ve transforme KML (KML-AF ve KML-BK) hastalarında en sık görülen ise kanamadır (hematom, hemoraji).
5
Plevral efüzyon GIST hastalarında ve transforme KML (KML- AF ve KML- BK) hastalarında kronik KML hastalarından daha yaygın olarak bildirilmiştir.
6/7 Abdominal ağrı ve gastrointestinal kanama en sık GIST hastalarında görülmüştür.
8
Bazı ölümcül hepatik yetmezlik ve hepatik nekroz vakaları bildirilmiştir.
9
Pazarlama sonrasında, imatinib ile tedavi sırasında veya bırakılmasından sonra müsküloskeletal ağrı gözlenmiştir.
10 KML hastalarında kas iskelet ağrısı ve ilişkili olaylar GIST hastalarından çok daha sık gözlemlenmiştir.
11
İleri evrede hastalığı, ağır enfeksiyonları, şiddetli nötropenisi ve diğer ciddi eşlik eden rahatsızlıkları olan hastalarda fatal vakalar bildirilmiştir.
Laboratuvar testi anormallikleri Hematoloji
KML'de başta nötropeni ve trombositopeni olmak üzere sitopeniler tüm çalışmaların devamlı bir bulgusu olmuş, >750 mg gibi daha yüksek dozlarda daha sık oldukları düşünülmüştür(faz I çalışma). Bununla birlikte, sitopenilerin ortaya çıkışı, aynı zamanda açıkça hastalığınevresine de bağlı olmuştur. Sitopeniler, yeni tanı konulan KML vakalarında, diğer vakalarakıyasla daha seyrektir. Evre 3 veya 4 nötropenilerin (ANC <1,0 x 109/L) vetrombositopenilerin (trombosit sayısı <50 x 109/L) blast krizindeki ve hızlanmış fazdakisıklığı, yeni tanı konulan kronik faz KML vakalarındakinin 4-6 katıdır. Yeni tanı kronik fazKML vakalarında %16,7 nötropeni ve %8,9 trombositopeni görülürken, bu oranlar hızlanmışve blastik fazda sırasıyla, %59-64 ve %44-63 olarak bildirilmiştir. Yeni tanı konulmuş olankronik faz KML vakalarında evre 4 nötropeni (ANC <0,5 x 109/L) ve trombositopeni(trombosit sayısı <10 x 109/L), sırasıyla yalnızca %3,6 ve <%1 oranında görülmüştür.Nötropenik ve trombositopenik periyotların ortalama süresi genellikle sırasıyla 2 ve 3.haftalar arasında ve 3 ve 4. haftalar arasında yer almıştır. Bu olaylar, genellikle GLİMATİNEile tedavinin dozu azaltılarak ya da tedavi kesilerek kontrol edilebilir, ancak bazı nadirvakalarda kalıcı olarak tedavinin bırakılmasına neden olabilir. Pediyatrik KML hastalarındaen sık gözlenen toksisiteler; nötropeni, trombositopeni ve anemi dahil olmak üzere 3 ya da 4.derece sitopeniler olmuştur. Bunlar genellikle ilk birkaç ay içerisinde gerçekleşmektedir.
Rezeke edilemeyen ya da metastatik malign GIST (çalışma B2222) bulunan hastalarda, sırasıyla hastaların % 5.4 ve % 0.7'sinde evre 3 ve 4 anemi bildirilmiştir ve bu durum enazından bazı hastalarda gastrointestinal ya da intra-tümöral kanamayla ilişkili olabilir.Sırasıyla hastaların % 7.5 ve %2.7'sinde evre 3 ve 4 nötropeni ve hastaların % 0.7'sinde evre3 trombositopeni görülmüştür. Hiçbir hastada evre 4 trombositopeni gelişmemiştir. Özellikletedavinin ilk 6 haftasında beyaz kan hücresi ve nötrofil sayılarında azalmalar ortaya çıkmış,bu değerler daha sonra nispeten sabit kalmıştır.
Biyokimya
KML hastalarında transaminazlarda (< % 5) ya da bilirubinde (< %1) ciddi artışlar olmuştur ve genellikle doz azaltılarak ya da kesilerek (bu epizodların ortalama süresi yaklaşık 1 haftaolmuştur) kontrol altına alınmıştır. KML hastaların % 1'inden azında karaciğer laboratuaranormallikleri nedeniyle tedavi sürekli olarak kesilmiştir. GIST hastalarının (çalışma B2222)%6.8'inde 3. veya 4. evre SGPT (serum glutamik piruvik transferaz); %4.8'inde 3. veya 4.
evre SGOT (serum glutamik oksaloasetik transferaz) yükselmeleri kaydedilmiş; bilirübin düzeyi yükselen hastaların oranı %3'ün altında kalmıştır.
Nadir sitolitik ve kolestatik hepatit ve karaciğer yetmezliği olguları söz konusu olmuştur; yüksek doz parasetamol kullanan bir hasta dahil olmak üzere bunların bazıları ölümlesonuçlanmıştır.
Seçili advers reaksiyonların tanımlanmasıHepatit B reaktivasyonu
BCR-ABL TKI'lerle ilişkili olarak hepatit B reaktivasyonu bildirilmiştir. Bazı vakalarda, karaciğer nakliyle veya ölümle sonuçlanan akut karaciğer yetmezliği veya fulminan hepatitortaya çıkmıştır (bkz. Bölüm 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir.
e-posta:
[email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Terapötik dozlardan daha yüksek dozlarla deneyim sınırlıdır. İmatinib doz aşımı ile ilgili bireysel vakalar spontan olarak ve literatürde bildirilmiştir. Genellikle, bu vakalarda bildirilensonuçlar düzelme ya da iyileşme şeklinde olmuştur. Doz aşımı halinde, hasta gözlem altındatutulmalı ve uygun semptomatik tedavi uygulanmalıdır.
Farklı doz aralıklarında bildirilen olaylar aşağıda verilmiştir:
Erişkinlerde doz aşımı:
1200 ila 1600 mg (1 ila 10 gün arasında değişen sürelerle): Bulantı, kusma, diyare, döküntü, eritem, ödem, şişme, yorgunluk, kas spazmları, trombositopeni, pansitopeni, karın ağrısı, başağrısı, iştahta azalma.
1800 ila 3200 mg (6 gün boyunca günde 3.200 mg'a kadar dozlar): Güçsüzlük, miyalji, CPK düzeyinde yükselme, bilirubin düzeyinde yükselme, gastrointestinal ağrı.
6400 mg (tek doz): Literatürde yer alan bir vakada, bulantı, kusma, karın ağrısı, pireksi, yüzde şişme, nötrofil sayısında azalma, transaminaz düzeylerinde yükselme görülen bir hastabildirilmiştir.
8 ila 10 g (tek doz): Kusma ve gastrointestinal ağrı bildirilmiştir.
Pediyatrik doz aşımı:
400 mg'lık tek doza maruz kalan 3 yaşındaki bir erkek çocukta kusma, diyare ve anoreksi; 980 mg'lık tek doza maruz kalan 3 yaşındaki diğer bir erkek çocukta ise lökosit sayısındaazalma ve diyare görülmüştür.
Doz aşımı durumunda hasta gözlemlenmeli ve uygun destek tedavisi verilmelidir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antineoplastik ajan, protein-tirozin kinaz inhibitörü, BCR-ABL tirozin kinaz inhibitörleriATC kodu: L01EA01
Etki mekanizması:
İmatinib küçük bir molekül yapısına sahip bir protein-tirozin kinaz inhibitörüdür; Bcr-Abl tirozin kinaz (TK) aktivitesini ve birçok reseptör TK'yı kuvvetli bir şekilde inhibe etmektedir:KIT, c-KIT proto-onkogen tarafından kodlanan kök hücre faktörü (Stem cell factor - SCF)reseptörü, diskoidin etki bölgesine ait reseptörler (DDR1 ve DDR2), koloni uyarıcı faktörreseptörü (CSF-1R), trombosit kökenli büyüme faktörü (Platelet derived growth factor -PDGF) reseptörleri alfa ve beta (PDGFR-alfa ve PDGFR-beta). İmatinib aynı zamanda bureseptör kinazların aktivasyonunun aracılık ettiği hücresel olayları da inhibe edebilmektedir.
Farmakodinamik etkiler:
İmatinib,
in vitre,i^ vivo
düzeylerde kırılma noktalarının yoğunlaştığı bölge-Abelson (Bcr-Abl) tirozin kinazı güçlü bir şekilde inhibe eden bir protein-tirozin kinaz inhibitörüdür. Bileşik, Bcr-Abl pozitif hücre dizilerinde, Philadelphia kromozom pozitif KMLve ALL hastalarının yeni lösemi hücrelerinde selektif olarak proliferasyonu inhibe etmekte veapopitozisi uyarmaktadır.
Bileşik,
in vivo
olarak, Bcr-Abl pozitif tümör hücreleri kullanılan hayvan modellerinde tek ajan olarak anti-tümör aktivite gösterir.
İmatinib, aynı zamanda trombosit türevi büyüme faktörü (Platelet derived growth factor -PDGF) ve kök hücre faktörü (Stem cell factor - SCF), c-KIT için reseptör tirozin kinazların bir inhibitörüdür ve PDGF- ve SCF- tarafından yönlendirilen hücresel olayları inhibe eder.
InvitroKronik Miyeloid Lösemide Klinik Çalışmalar
İmatinibin etkinliği, bir bütün olarak elde edilen hematolojik ve sitogenetik yanıt oranlarını ve hastalıksız sağkalım süresini temel alır. Yeni tanı almış KML harici, hastalık ilişkilisemptomların iyileşmesi veya sağkalım süresinin artması gibi klinik faydaların olduğunugösteren kontrollü çalışma yoktur.
İleri evre, blast veya hızlandırılmış faz hastalıkta Philadelphia kromozomu pozitif (Ph +) KML, diğer Ph + lösemiler veya kronik fazda KML'si olan fakat daha önce interferon-alfa(IFN) tedavide başarısız olunan hastalarda üç büyük, uluslararası, açık etiketli, kontrollüolmayan Faz II çalışma yapılmıştır. Yeni tanı almış Ph + KML hastalarında büyük, açıketiketli, çok merkezli, uluslararası, randomize bir Faz III çalışma yürütülmüştür. Ek olarak, ikiFaz I çalışmada ve bir Faz II çalışmada çocuklar tedavi edilmiştir.
Bütün klinik çalışmalarda hastaların %38-40'ının en az 60, %10-12'sinin en az 70 yaşında olduğu bildirilmiştir.
Kronik faz, yeni tanı konulmuş:
Bu faz III çalışmasında, imatinib monoterapisi, interferon-alfa (IFN) + sitarabin (ARA-C) kombinasyonuyla karşılaştırılmıştır. Yanıtsızlık (6 ayda tamhematolojik yanıt (CHR) olmaması, artan WBC, 24 ayda majör sitogenetik yanıt (MCyR)olmaması), yanıt kaybı (CHR veya MCyR kaybı) veya tedaviye şiddetli intolerans gösterenhastaların alternatif tedavi koluna geçmelerine izin verilmiştir. İmatinib grubundaki hastalardagünde 400 miligramlık doz kullanılmıştır. IFN grubunda, hastalar 10 gün / ay boyuncasubkutan Ara-C 20 mg / m
2 / gün ile kombinasyon halinde subkutan olarak 5 MIU / m
2 / günhedef IFN dozu ile tedavi edilmiştir.
Toplam 1106 (her grupta 553) hasta, randomize edilmiştir. İki kol arasında çalışma başlangıcı özellikleri iyi düzeyde dengelenmiştir. Medyan yaş 51 yıl (aralık 18-70 yıl) olup, hastaların %21,9'u 60 yaşında veya üzerindedir. % 59'u erkek ve % 41'i kadın; % 89,9'u beyaz ve % 4,7'sisiyah hastalardan oluşmuştur. Son hastanın çalışmaya alınmasından yedi yıl sonra, İmatinibve IFN kollarında medyan birinci basamak tedavi süresi sırasıyla 82 ve 8 ay olmuştur.İmatinib ile ikinci basamak tedavinin medyan süresi 64 aydır. Genel olarak, birinci basamakolarak imatinib alan hastalarda verilen ortalama günlük doz 406±76 mg'dır. Çalışmanınprimer etkililik sonlanım noktası progresyonsuz sağkalımdır. Progresyon, aşağıdakiolaylardan herhangi biri olarak tanımlanmıştır: hızlanmış faz veya blast krizine progresyon,ölüm, CHR veya MCyR kaybı ya da uygun terapötik tedaviye rağmen bir CHR'ye ulaşamayanhastalarda WBC artışı. Ana sitogenetik yanıt, hematolojik yanıt, moleküler yanıt (minimalrezidüel hastalığın değerlendirilmesi), hızlandırılmış faza kadar geçen süre veya blast krizi vehayatta kalma, ana sekonder sonlanım noktalardır. Yanıt verileri Tablo 2'de gösterilmektedir.
Tablo 2 Yeni tanı konulan KML çalışmasındaki yanıt oranları (84 aylık veri) |
(En iyi yanıt oranları) |
İmatinib
n= 553
|
IFN + Ara-C
n= 553
|
Hematolojik yanıt |
|
|
THY oranın (%)
|
534 (96,6) * |
313 (56,6) * |
[%95 güven aralığı]
|
94,7, 97,9
|
52,4, 60,8
|
Sitogenetik yanıt |
|
|
Majör yanıtn (%)
|
490 (88,6) * |
129 (23,3) * |
[%95 güven aralığı]
|
[85,7, 91,1]
|
[19,9, 27,1]
|
Tam CyRn (%)
|
456 (82,5) * |
64 (11,6) * |
Kısmi CyRn (%)
|
34 (6.1)
|
65 (11,8)
|
Moleküler Yanıt
|
|
|
12 aydaki majör yanıt (%)
|
50,2
|
9,6
|
24 aydaki majör yanıt (%)
|
70,2
|
25
|
84 aydaki majör yanıt (%)
|
87,9
|
75
|
|
* pM<0,001, Fischer's exact test.
** Moleküler yanıt oranları erişilebilir verilere bağlıdır.
|
Hematolojik yanıt kriterleri (bütün yanıtlar >4 hafta sonra doğrulanmalıdır):
Kandaki lökosit sayısı <10 x 109/L, trombosit sayısı <450 x 109/L, miyelosit+metamiyelosit <%5; kanda blast hücresi veya promiyelosit yok, bazofiller <%20, kemik iliği dışında hastalık yok.
Sitogenetik yanıt kriterleri:
tam (%0 Ph+ metafazlar), kısmi (%1-35), minör (%36-65) veya minimal (%66-95). Majör yanıt (%0-35), hem kısmi hem tam yanıtları içerir [1],
Majör moleküler yanıt kriterleri:
Gerçek-zaman kantitatif revers kriptaz polimeraz zincir reaksiyonuyla ölçülen BCR-ABL transkriptlerinin periferik kanda, başlangıç düzeyine göre en az 3 log azalması.
Birinci basamak tedavide tam hematolojik yanıt, majör sitogenetik yanıt ve tam sitogenetik yanıt oranları, son muayene tarihinde yanıtsızlıkların sansürlendiği Kaplan-Meier yaklaşımıkullanılarak hesaplanmıştır. Bu yaklaşım kullanıldığında, İmatinib ile birinci basamak tedaviiçin hesaplanan kümülatif yanıt oranları 12 aylık tedaviden 84 aylık tedaviye şu şekildedüzelme göstermiştir: THY %96,4'ten %98,4'e ve TSY %69,5'ten %87,2'ye.
7 yıllık takipte, İmatinib grubunda 93 (%16,8) olay olmuştur: 37 (%6,7) hızlanmış faz/blastik kriz (AF/BK) ilerleme, 31 (%5,6) major sitogenetik yanıt (MSY) kaybı, 15 (%2,7) tamhematolojik yanıt (THY) kaybı ya da white blood cell (beyaz kan hücresi) (WBC) artışı ve 10(%1,8) KML ile ilişkisiz ölüm. Buna karşılık IFN+Ara-C grubunda 165 (%29,8) olay olmuşve bunların 130'u birinci seçenek IFN+Ara-C tedavisi sırasında meydana gelmiştir.
Tedavide geçen süre ile birlikte hızlandırılmış faza veya blast krizine yıllık progresyon oranı azalmış ve dördüncü ve beşinci yıllarda yıllık % 1'den az olmuştur. 84 ayda progresyonsuzsağkalım tahmini oranı İmatinib grubunda % 81,2 ve kontrol grubunda % 60,6 bulunmuştur(p <0,001). İmatinib için herhangi bir türdeki yıllık progresyon oranları da zamanla azalmıştır.
İmatinib ve IFN+Ara-C gruplarında, sırasıyla, toplam 71 (%12,8) ve 85 (%15,4) hasta ölmüştür. 84 ayda randomize İmatinib ve IFN+Ara-C gruplarında tahmin edilen genelsağkalım, sırasıyla %86,4 (83, 90) ve %83,3 (80, 87) düzeyindedir (p=0,073, log-rank testi).Bu olaya kadar geçen zaman sonlanım noktası, IFN + Ara-C'den İmatinibe yüksek geçişoranından büyük ölçüde etkilenir.
İmatinib tedavisinin kronik fazdaki, yeni tanı konulmuş KML'deki sağkalım etkisi, aynı rejimde IFN+Ara-C (n=325) kullanılan başka bir Faz III çalışmadan elde edilen birincilverilerle birlikte yukarıda belirtilen İmatinib verilerinin retrospektif analizinde ayrıntılı olarakincelenmiştir. Bu yayında, genel sağkalım bakımından İmatinibin IFN+Ara-C karşısındakiüstünlüğü kanıtlanmıştır (p<0,001); 42 ay içinde 47 (%8,5) İmatinib hastası ve 63 (%19,4)IFN+Ara-C hastası ölmüştür.
İmatinib tedavisindeki hastalarda sitogenetik yanıt ve moleküler yanıt derecesi, uzun dönem sonuçlar üzerinde açık bir etkiye sahip olmuştur. 12 ayda TSY'si (KSY) olan hastalarıntahmini %96'sında (%93) akselere faza/blast krizine progresyon olmazken 12 ayda MSY'siolmayan hastaların sadece %81'inde 84 ayda ilerlemiş KML'ye progresyon olmadığıgörülmüştür (genel p<0,001, TSY ile KSY arasında p=0,25).12 ayda Bcr-Abl
transkriptlerinde en az 3 logaritmalık azalması olan hastalarda akselere faza/blast krizine progresyonsuz kalma olasılığı 84 ayda %99 bulunmuştur. 18 aylık dönüm noktası analizinedayanılarak benzer bulgular tespit edilmiştir.
Bu çalışmada günde 400 mg'dan 600 mg'a, ardından günde 600 mg'dan 800 mg'a doz artırımlarına izin verilmiştir. 42 aylık izlem sonrasında 11 hasta sitogenetik yanıtlarındadoğrulanmış bir kayıp (4 hafta içinde) deneyimlemiştir. Bu 11 hastanın 4'ünde doz günde 800mg'a artırılmış olup hastaların 2'si sitogenetik yanıtı tekrar elde etmiş (1'inde kısmi, 1'indetam; tam yanıt elde eden ayrıca moleküler yanıta da ulaşmıştır), diğer yandan dozlarıartırılmayan 7 hastanın sadece biri tam sitogenetik yanıtı tekrar elde etmiştir. Doz artırımıöncesindeki hasta popülasyonu (n=551) ile karşılaştırıldığında, dozun günde 800 mg'ayükseltildiği 40 hastada bazı advers reaksiyonların yüzdesi daha yüksek olmuştur. Daha sıkgörülen advers reaksiyonlar gastrointestinal hemorajileri, konjonktivit ve transaminazlar veyabilirubinde yükselmeyi içermiştir. Diğer advers olaylar daha düşük ya da eşit sıklıklabildirilmiştir.
Kronik faz, interferon tedavisi^^^ başarısız kaldığı hastalar:
532 hasta, 400 miligramlık başlangıç dozuyla tedavi edilmiştir. Bu hastalar; hematolojik başarısızlık (%29), sitogenetik
başarısızlık (%35) veya interferon intoleransı (%36) olmak üzere başlıca 3 gruba ayrılmıştır.
6
Hastalar daha önce medyan 14 ay boyunca >25 x 10 IU/hafta dozlarda IFN tedavisi görmüştür ve hepsi de geç kronik fazdadır; tanıdan itibaren geçen medyan süre 32 aydır.Çalışmanın birincil etkililik değişkeni majör sitogenetik yanıt oranıdır (tam yanıt artı kısmıyanıt, kemik iliğinde %0 ila %35 Ph+ metafaz).
Bu çalışmada hastaların %65'i bir majör sitogenetik yanıta ulaşmıştır; hastaların %53'ünde (doğrulanmış %43) yanıt tamdır (Tablo 3). Hastaların %95'inde tam hematolojik yanıtaulaşılmıştır.
Hızlanmış faz:
Bu fazdaki 235 KML vakasanın ilk 77'sinde tedaviye günde 400 mg ile başlanmıştır; daha sonra çalışma protokolü, daha yüksek İmatinib dozlarının kullanılmasmaolanak tanıyacak şekilde tadil edilmiştir ve geriye kalan 158 hasta, başlangıçta 600 mgİmatinib kullanmıştır.
Tam hematolojik yanıt, hiçbir lösemi kanıtının mevcut olmaması (kemik iliğindeki ve kandaki blast hücrelerinin kaybolması, ancak periferik kan tablosunda, tam yanıt için gerekendüzelmenin gerçekleşmemesi) veya kronik faz kronik miyeloid lösemiye dönüş olaraktanımlanan tam hematolojik yanıt ede edilme oranı, bu çalışmanın etkililik konusundakideğerlendirilen primer parametresi olmuştur. Doğrulanmış hematolojik yanıt, hastaların %71,5'inde elde edilmiştir. Bu hastalardan % 27,7'sinde ayrıca majör sitogenetik yanıt ( %20,4'ünde tam sitogenetik yanıt) alınmış olması önemlidir. 600 mg İmatinib kullananhastalarda bugünkü saptamalara göre tahmini ortanca medyan hastalıksız sağkalım ve genelsağkalım oranları, sırasıyla 22,9 ay ve 42,5 ay olarak hesaplanmıştır.
Miyeloid blast krizi:
Bu çalışma, blast krizi gelişmiş olan 260 hasta üzerinde yapılmıştır. Bu hastaların 95'i (%37'si), hızlanmış faz veya yine blast krizi nedeniyle daha önce dekemoterapi görmüştür (“önceden tedavi edilmiş olan hastalar”), 165 (%63) hastada ise dahaönce kemoterapi uygulanmamıştır (“önceden tedavi edilmemiş olan hastalar”). Başlangıçdozu, ilk 37 hastada 400 miligramdı; daha sonra yapılan protokol tadilatı, daha yüksekdozların kullanılmasına olanak verdiğinden, diğer 223 hasta, başlangıçta 600 mg İmatinibkullanmıştır.
Primer etkililik parametresi, hızlanmış faz çalışmasında olduğu gibi yine tam hematolojik yanıt, lösemi kanıtının mevcut olmaması veya kronik faza dönüş olarak tanımlanan,hematolojik yanıt oranı olmuştur. Hastaların %31'inde hematolojik yanıt elde edilmiştir (dahaönce tedavi görmemiş hastalarda %36, daha önce tedavi görmüş hastalarda %22). 600 mgİmatinib kullanan hastalardaki hematolojik yanıt oranı, 400 mg İmatinib kullanmış olanlarakıyasla daha yüksektir (%16'ya karşılık %33, p=0,0220). Daha önceden tedavi edilmemiş vetedavi edilmiş hastaların mevcut tahmini ortalama sağkalımı sırasıyla 7,7 ve 4,7 aydır.
Lenfoid blast krizi:Tablo 3 KML vakalarında elde edilen yanıtlar
Çalışma 0110
|
Çalışma 0109
|
Çalışma 0102
|
37 aylık veri
|
40.5 aylık veri
|
38 aylık veri
|
Kronik faz,
|
Hızlanmış faz
|
Miyeloid blast krizi
|
IFN başarısızlığı
|
|
|
(n=532)
|
(n=235)
|
(n=260)
|
Hastaların yüzdesi (%95 güven aralığı)
|
Hematolojik yanıt1
|
% 95 (92,3-96,3)
|
% 71 (65,3-77,2)
|
% 31 (25,2-36,8)
|
Tam hematolojik yanıt (THY)
|
% 95
|
% 42
|
% 8
|
Lösemi kanıtı yok (NEL)
|
-
|
% 12
|
% 5
|
Kronik faza dönüş (RTC)
|
-
|
% 17
|
% 18
|
Majör sitogenetik yanıt2
|
% 65 (61,2-69,5)
|
% 28 (22,0-33,9)
|
% 15 (11,2-20,4)
|
Tam
|
% 53
|
% 20
|
% 7
|
(Onaylanmış3) [% 95 CI]
|
% 43 (38,6.2-47,2)
|
% 16 (11,3-21,0)
|
% 2 (0,6-4,4)
|
Kısmi
|
% 12
|
% 7
|
% 8
|
|
1 Hematolojik yanıt kriterleri (bütün yanıtlar >4 hafta sonra doğrulanmış olmalıdır):
THY : çalışma 0110 [kandaki WBC <10 x 109/lt, trombosit sayısı <450 x 109/lt, miyelosit + metamiyelosit
<5%; kanda blast veya promiyelosit yok; bazofiller <%20, kemik iliği dışında hastalık yok] ve çalışma 0102 ve 0109 [ANC >1,5 x 109/lt, trombosit sayısı >100 x 109/lt, kanda blast hücresi yok, BM blasthücresi oranı <%5 ve BM dışında hastalık yok].
NEL : THY ile aynı kriterler; yalnızca ANC >1 x 109/lt ve trombosit sayısı >20 x 109/lt (çalışma 0102 ve 0109'da).
RTC : BM ve PB blast hücresi oranı <%15; PM ve PB blast hücresi + promiyelosit oranı <%30, PB bazofil oranı <%20, dalak ve karaciğer hariç BM dışında hastalık yok (çalışma 0102 ve 0109'da).
ANC= mutlak nötrofil sayısı, BM= kemik iliği, PB= periferik kan, WBC= lökosit sayısı
2 Sitogenetik yanıt kriterleri:
Majör yanıt= tam (%0 Ph+ metafaz) + kısmi (%1-35) yanıt
3İlk kemik iliği çalışmasından en az bir ay sonra gerçekleştirilen ikinci kemik iliği sitogenetik değerlendirmesiyle doğrulanan tam sitogenetik yanıt.
Pediyatrik hastalar:
Kronik faz KML'si (n=11) veya blast krizi aşamasında KML'si ya da Ph+ akut lösemileri (n=15) olan, 18 yaş altı toplam 26 pediatrik hasta bir faz I doz yükseltmeçalışmasına kaydedilmiştir. Bu, yoğun ön tedavi görmüş hastalardan oluşan bir
popülasyondur: hastaların %46'sı önceden BMT ve %73'ü önceden çoklu ajanlı kemoterapi
2 2 2
görmüştür. Hastalar 260 mg/m /gün (n=5), 340 mg/m /gün (n=9), 440 mg/m /gün (n=7) ve
2
570 mg/m /gün (n=5) Imatinib dozları ile tedavi edilmiştir. Sitogenetik verileri mevcut olan 9 kronik faz KML hastasının 4'ünde (%44) ve 3'ünde (%33) sırasıyla tam ve kısmi sitojenikyanıt elde edilmiş olup bu oranlar %77 MCyR değeri ile sonuçlanmıştır.
Yeni tanı almış ve tedavi edilmemiş, kronik fazda KML'si olan toplam 51 pediatrik hasta açık-etiketli, çok merkezli, tek kollu bir faz II çalışmaya kaydedilmiştir. Hastalar 340mg/m2/gün İmatinib ile tedavi edilmiş, doz sınırlayıcı toksisitesi hariç ara verilmemiştir.
İmatinib tedavisi yeni tanı konmuş pediatrik KML hastalarında, 8 haftalık tedavi sonrasında %78 CHR oranı ile hızlı yanıt sağlamaktadır. Yüksek CHR oranına, hastaların %65'inde tamsitojenik yanıt (CCyR) gelişimi eşlik etmiş olup bu oran, erişkinlerde gözlenen sonuç ilekarşılaştırılabilir niteliktedir. Ek olarak, hastaların %16'sında kısmı sitojenik yanıt (PCyR)gözlenmiş, bu da %81 MCyR değerini vermiştir. CCyR'ye ulaşan hastaların büyükçoğunluğu, Kaplan-Meier tahmine dayalı 5,6 aylık yanıta kadar geçen medyan süre ileCCyR'ye 3 ila 10'uncu aylar arasında ulaşmıştır.
Avrupa İlaç Ajansı, Philadelphia kromozomu (bcr-abl translokasyon) pozitif kronik faz kronik miyeloid lösemide pediatrik popülasyonun tüm alt kümelerinde İmatinib ile çalışmalarınsonuçları sunma zorunluluğunu iptal etmiştir (pediatrik kullanım ile ilgili bilgi için bkz.bölüm 4.2).
Ph+ ALL için klinik çalışmalar
Yeni teşhis edilen Ph+ ALL:
Kontrol grubuna yer vererek yapılan ve imatinibin, 55 yaş ve üzeri yeni tanı almış 55 hastada kemoterapi indüksiyonuyla karşılaştırıldığı bir çalışmada (ADE10), tek ajan olarak kullanılanimatinib, kemoterapiye kıyasla anlamlı derecede daha yüksek tam hematolojik yanıt oranı ilesonuçlanmıştır (%50'ye karşılık %96,3, p=0.0001). Kemoterapiye yanıt vermeyen veya zayıfyanıt veren hastalarda imatinib kurtarma tedavisi olarak kullanıldığında, 11 hastanın 9'unda(%81,8) tam hematolojik yanıt elde edilmiştir. Bu klinik etki, 2 haftalık tedaviden sonra,kemoterapi kolu ile karşılaştırıldığında imatinib ile tedavi edilen hastalarda, bcr-abltranskriptlerinde daha büyük bir azalmayla ilişkilendirilmiştir (p=0,02). Tüm hastalarindüksiyon sonrasında imatinib ve konsolidasyon kemoterapisi almış (bkz. Tablo 4) ve bcr-abl transkriptlerinin düzeyleri sekizinci haftada iki kolda aynı olmuştur. Çalışma tasarımıdoğrultusunda beklendiği üzere, iki grup arasında remisyon süresi, hastalıksız sağkalım veyagenel sağkalım açısından herhangi bir fark gözlenmemiş, ancak tam moleküler yanıt eldeedilen ve minimal rezidüel hastalık düzeyinde kalan hastalarda gerek remisyon süresi(p=0,01) gerekse hastalıksız sağkalım (p=0,02) bakımından sonuçlar daha iyi olmuştur.
Kontrol gruplarına yer verilmeyen dört klinik çalışmada (AAU02, ADE04, AJP01 ve AUS01) yeni tanı almış 211 Ph+ ALL hastasından oluşan bir popülasyonda gözlenen sonuçlar,yukarıda tarif edilen sonuçlar ile uyumludur. Kemoterapi indüksiyonu ile kombinasyonhalindeki imatinib (bkz. Tablo 4) %93'lük bir tam hematolojik yanıt oranı (değerlendirilebilir158 hastanın 147'si) ve %90'lık bir majör sitogenetik yanıt oranı (değerlendirilebilir 21hastanın 19'u) sonuçlarını vermiştir. Tam moleküler yanıt oranı %48 bulunmuştur(değerlendirilebilir 102 hastanın 49'u).
Hastalıksız sağkalım (DFS) ve genel sağkalım (OS) her durumda 1 yılı geçmiştir ve iki çalışmadaki (AJP01 ve AUS01) geçmiş kontrolden üstün olmuştur (DFS p<0,001; OS
p<0,0001).
Tablo 4 Imatinible kombinasyon halinde kullanılan kemoterapi rejimi
Çalışma ADE10 |
Faz öncesi
|
DEX 10 mg/m2 oral, gün 1-5; CP 200 mg/m2 i.v., gün 3, 4, 5MTX 12 mg intratekal, gün 1
|
Remisyon indüksiyonu
|
DEX 10 mg/m2 oral, gün 6-7, 13-16;
VCR 1 mg/m2 i.v., gün 7, 14;
IDA 8 mg/m2 i.v. (0.5 h), gün 7, 8, 14, 15; CP 500 mg/m2 i.v. (1 h), gün 1;
Ara-C 60 mg/m2 i.v., gün 22-25, 29-32
|
Konsolidasyon tedavisi I, III, V
|
MTX 500 mg/m2 i.v. (24 h), gün 1, 15; 6-MP 25 mg/m2 oral, gün 1-20
|
Konsolidasyon tedavisi II, IV
|
Ara-C 75 mg/m2 i.v. (1 h), gün 1-5; VM26 60 mg/m2 i.v. (1 h), gün 1-5
|
Çalışma AAU02 |
İndüksiyon tedavisi (de novoPh+ ALL)
|
Daunorubisin 30 mg/m2 i.v., gün 1-3, 15-16;
VCR 2 mg toplam doz i.v., gün 1, 8, 15, 22;
CP 750 mg/m2 i.v., gün 1, 8;
Prednizon 60 mg/m2 oral, gün 1-7, 15-21;
IDA 9 mg/m2 oral, gün 1-28;
MTX 15 mg intratekal, gün 1, 8, 15, 22;
Ara-C 40 mg intratekal, gün 1,8, 15, 22; Metilprednizolon 40 mg intratekal, gün 1, 8, 15, 22
|
Konsolidasyon (de novoPh+ ALL)
|
Ara-C 1000 mg/m2/12 h i.v. (3 h), gün 1-4; Mitoksantron 10 mg/m2 i.v., gün 3-5;
MTX 15 mg intratekal, gün 1; Metilprednizolon 40 mg intratekal, gün 1
|
Çalışma ADE04 |
Faz öncesi
|
DEX 10 mg/m2 oral, gün 1-5; CP 200 mg/m2 i.v., gün 3-5;MTX 15 mg intratekal, gün 1
|
İndüksiyon tedavisi I
|
DEX 10 mg/m2 oral, gün 1-5;
VCR 2 mg i.v., gün 6, 13, 20;
Daunorubisin 45 mg/m2 i.v., gün 6-7, 13-14
|
İndüksiyon tedavisi II
|
CP 1 g/m2 i.v. (1 h), gün 26, 46;
Ara-C 75 mg/m2 i.v. (1 h), gün 28-31, 35-38, 42-45; 6-MP 60 mg/m2 oral, gün 26-46
|
Konsolidasyon tedavisi
|
DEX 10 mg/m2 oral, gün 1-5;
Vindesine 3 mg/m2 i.v., gün 1;
MTX 1.5 g/m2 i.v. (24 h), gün 1; Etoposide 250 mg/m2 i.v. (1 h) gün 4-5;Ara-C 2 x 2 g/m2 i.v. (3 h, q 12 h), gün 5
|
Çalışma AJP01 |
İndüksiyon tedavisi
|
CP 1.2 g/m2 3 i.v. (3 h), gün 1;
Daunorubisin 60 mg/m3 i.v. (1 h), gün 1-3; Vinkristin 1.3 mg/m3 i.v., gün 1, 8, 15, 21;Prednizolon 60 mg/m3/gün oral
|
Konsolidasyon tedavisi
|
Değişimli kemoterapi kürü: MTX 1 g/m3 i.v. (24 h) gün 1 ile yüksek kemoterapi ve 4 siklus boyunca Ara-C 2 g/m3 i.v. (q 12 h), gün 2-3
|
İdame
|
VCR 1.3 g/m3 i.v., gün 1; Prednizolon 60 mg/m3 oral, gün 1-5
|
Çalışma AUS01 |
İndüksiyon-konsolidasyon
tedavisi
|
Hyper-CVAD rejimi: CP 300 mg/m3 i.v. (3 h, q 12 h), gün 1-3;
Vinkristin 2 mg i.v., gün 4, 11;
Doksorubisin 50 mg/m3 i.v. (24 h), gün 4;
Değişimli olarak DEX 40 mg/gün gün 1-4 ve 11-14 ya da MTX 1 g/m3 i.v. (24 h) gün 1 ve Ara-C 1 g/m3 i.v. (2 h, q 12 h), gün 2-3 (toplam 8 kür).
|
İdame
|
13 ay boyunca aylık olarak VCR 2 mg i.v.; Prednizolon 200 mg oral, 13 ay boyunca ayda 5 gün
|
Tüm tedavi rejimleri CNS profilaksisi için steroid uygulaması içermelidir.
|
Ara-C: sitozin arabinozid; CP: siklofosfamid; DEX: deksametazon; MTX: metotreksat; 6-MP: 6-merkaptopürin; VM26: Teniposide; VCR: vinkristin; IDA: idarubisin; i.v.: intravenöz.
|
Tablo 5 Çalışma I2301'de imatinib ile kombinasyon halinde kullanılan kemoterapi
rejimi |
Konsolidasyon bloğu 1 (3 hafta)
|
VP-16 (100 mg/m2/gün, IV): 1-5. günler İfosfamid (1,8 g/m2/gün, IV): 1-5. günler
MESNA (3 saatte bir 360 mg/m2/doz, x 8 doz/gün, IV): 1-5. günler
G-CSF (5 üg/kg, SC): 6-1. günler veya en düşük değer sonrası ANC > 1500 olana
kadar
IT Metotreksat (yaşa düzeltilmiş): SADECE 1. gün Üçlü IT tedavisi (yaşa düzeltilmiş): 8., 15. gün
|
Konsolidasyon bloğu 2 (3 hafta)
|
Metotreksat (24 saatte 5 g/m2, IV): gün 1
Leucovorin (36 saatte 75 mg/m2, IV; 15 mg/m2 IV veya PO 6 saatte bir x
6 doz)iii: 2. ve 3. günler
Üçlü IT tedavisi (yaşa düzeltilmiş): gün 1
ARA-C (3 g/m2/doz q 12 h x 4, IV): 2. ve 3. günler
G-CSF (5 üg/kg, SC): 4-13 günler en düşük değer sonrası ANC > 1500 olana kadar
|
Yeniden indüksiyon bloğu 1 (3 hafta)
|
VCR (1,5 mg/m2/gün, IV): 1, 8 ve 15. günler
DAUN (45 mg/m2/gün bolus, IV): 1 ve 2. günler
CPM (250 mg/m2/doz 12 saatte bir x 4 doz, IV): 3 ve 4. günler
PEG-ASP (2500 IU/m2, IM): gün 4
G-CSF (5 üg/kg, SC): 5-14. günler veya en düşük değer sonrası ANC > 1500 olana kadar
Üçlü IT tedavisi (yaşa düzeltilmiş): 1 ve 15. günler DEX (6 mg/m2/gün, PO): 1-7 ve 15-21. günler
|
Yoğunlaştırma bloğu 1 (9 hafta)
|
Metotreksat (24 saatte 5 g/m2, IV): 1 ve 15. günler
Leucovorin (36. saatte 75 mg/m2, IV; 15 mg/m2 IV veya PO 6 saatte bir x
6 doz)iii: 2, 3, 16 ve 17. günler
Üçlü IT tedavisi (yaşa düzeltilmiş): 1 ve 22. günler
VP-16 (100 mg/m2/gün, IV): 22-26. günler
CPM (300 mg/m2/gün, IV): 22-26. günler
MESNA (150 mg/m2/gün, IV): 22-26. günler
G-CSF (5 üg/kg, SC): 27-36. günler veya en düşük değer sonrası ANC > 1500 olana kadar
ARA-C (3 g/m2, 12 saatte bir, IV): 43, 44. günler L-ASP (6000 IUnit/m2, IM): gün 44
|
Yeniden indüksiyon bloğu 2 (3 hafta)
|
VCR (1,5 mg/m2/gün, IV): 1, 8 ve 15. günler
DAUN (45 mg/m2/gün bolus, IV): 1 ve 2. günler
CPM (250 mg/m2/doz 12 saatte bir x 4 doz, iv): 3 ve 4. günler
PEG-ASP (2500 IUnit/m2, IM): gün 4
G-CSF (5 üg/kg, SC): 5-14. günler veya en düşük değer sonrası ANC > 1500 olana kadar
Üçlü IT tedavisi (yaşa düzeltilmiş): 1 ve 15. günler DEX (6 mg/m2/gün, PO): 1-7 ve 15-21. günler
|
Yoğunlaştırma bloğu 2 (9 hafta)
|
Metotreksat (24 saatte 5 g/m2, IV): 1 ve 15. günler
Leucovorin (36. saatte 75 mg/m2, IV; 15 mg/m2 IV veya PO 6 saatte bir x
6 doz)iii: 2, 3, 16, ve 17. günler
Üçlü IT tedavisi (yaşa düzeltilmiş): 1 ve 22. günler
VP-16 (100 mg/m2/gün, IV): 22-26. günler
CPM (300 mg/m2/gün, IV): 22-26. günler
MESNA (150 mg/m2/gün, IV): 22-26. günler
G-CSF (5 üg/kg, SC): 27-36. günler veya en düşük değer sonrası ANC > 1500 olana kadar
ARA-C (3 g/m2, 12 saatte bir, IV): 43, 44. günler L-ASP (6000 IUnit/m2, IM): gün 44
|
İdame (8 haftalık döngüler) Döngü 1-4
|
MTX (24 saatte 5 g/m2, IV): gün 1
Leucovorin (36. saatte 75 mg/m2, IV; 15 mg/m2 IV veya PO 6 saatte bir x 6
|
|
|
doz)iii: 2. ve 3. günler
Üçlü IT tedavisi (yaşa düzeltilmiş): 1, 29. günler
VCR (1,5 mg/m2, IV): 1, 29. günler
DEX (6 mg/m2/gün PO): 1-5.; 29-33. günler
6-MP (75 mg/m2/gün, PO): 8-28. günler
Metotreksat (20 mg/m2/hafta, PO): 8, 15, 22. günler
VP-16 (100 mg/m2, IV): 29-33. günler
CPM (300 mg/m2, IV): 29-33. günler
MESNA IV 29-33. günler
G-CSF (5 üg/kg, SC): 34-43. günler
|
İdame (8 haftalık döngüler) Döngü 5
|
Kraniyal ışınlama (sadece Blok 5)
Tanıda CNS1 ve CNS2 olan tüm hastalar için 8 fraksiyonda 12 Gy Tanıda CNS3 olan hastalar için 10 fraksiyonda 18 GyVCR (1,5 mg/m2/gün, IV): 1, 29. günlerDEX (6 mg/m2/gün, PO): 1-5; 29-33. Günler
6-MP (75 mg/m2/gün, PO): 11-56. günler (Döngü 5'in 1. gününde başlayarak 6-10 günlük kraniyal ışınlama sırasında 6-MP durdurulur. Kraniyal ışınlamatamamlandıktan sonra 1. gün 6- MP'ye başlanır.)
Metotreksat (20 mg/m2/hafta, PO): 8, 15, 22, 29, 36, 43, 50. günler
|
İdame (8 haftalık döngüler) Döngü 6-12
|
VCR (1,5 mg/m2/gün, IV): 1, 29. günler DEX (6 mg/m2/gün, PO): 1-5; 29-33. günler6-MP (75 mg/m2/gün, PO): 1-56. günler
Metotreksat (20 mg/m2/hafta, PO): 1, 8, 15, 22, 29, 36, 43, 50. günler
|
G-CSF = granülosit koloni uyarıcı faktör, VP-16 = etoposid, MTX = metotreksat, IV = intravenöz, SC = subkutan, IT = intratekal, PO = oral, IM = intramüsküler, ARA-C = sitarabin, CPM = siklofosfamid, VCR =vinkristin, DEX = deksametazon, DAUN = daunorubisin, 6-MP = 6-merkaptopurin, E.Coli L-ASP = L-asparaginaz, PEG-ASP = PEG asparaginaz, MESNA = 2-merkaptoetan sülfonat sodyum, iii = veya MTX düzeyi<0,1 pM olana kadar, 6 saatte bir = her 6 saatte bir, Gy = Gray
Çalışma AIT07, kemoterapi ile kombinasyon halinde imatinib ile tedavi edilen 128 hastayı (1 ila <18 yaş) içeren çok merkezli, açık etiketli, randomize, Faz II / III bir çalışmadır. Buçalışmadan elde edilen güvenlilik verilerinin, imatinibin Ph + ALL hastalarında güvenlilikprofili ile uyumlu olduğu görülmektedir.
Nüksetmiş/tedaviye dirençli Ph+ ALL
İmatinib, yineleyen/refraktör Ph+ ALL hastalarında tek ajan olarak kullanıldığında, 411 hastanın 53'ünde yanıt değerlendirilebilmiş, hematolojik yanıt oranı %30 (%9'u tam) vemajör sitogenetik yanıt oranı ise %23 olarak bulunmuştur (Not: 411 hastanın 353'ü, primeryanıt verileri toplanmaksızın genişletilmiş erişim çalışmasında tedavi edilmiştir). 411yineleyen/refraktör Ph+ ALL hastasından oluşan toplam popülasyonda progresyona kadargeçen medyan süre 2,6 ile 3,1 ay aralığında olurken, değerlendirilebilir 401 hastada medyangenel sağkalım 4,9 ile 9 ay aralığında bulunmuştur. Bu veriler, sadece 55 yaş ve üzeri hastalardahil edilecek şekilde yeniden analiz yapıldığında da benzer olmuştur.
SM ile İlgili Klinik Çalışmalar
ABL, KIT ya da PDGFR protein tirozin kinazlarla ilişkili yaşamı tehdit edici hastalıkları olan farklı hasta popülasyonlarında İmatinibin test edildiği açık-etiketli, çok merkezli bir faz IIklinik çalışma (çalışma B2225) yürütülmüştür. Bu çalışmada tedavi edilen ve 45'indehematolojik hastalıklar, 140'ında da çeşitli solid tümörler bulunan 185 hastadan 5'inde SMsaptanmıştır. SM hastaları günlük 100 mg ila 400 mg İmatinib ile tedavi edilmiştir.Yayınlanmış 10 vaka raporu ve vaka serisinde, yaşları 26 ila 85 arasında değişen 25 SMhastası daha bildirilmiştir. Bu hastalara da günlük 100 mg ila 400 mg dozda İmatinibuygulanmıştır. SM için tedavi edilen toplam popülasyonun (30 hasta) 10'unda (%33) tamhematolojik yanıt, 9'unda (%30) kısmi hematolojik yanıt elde edilmiştir (toplam yanıt oranı%63). Sitogenetik anormallikler yayınlanmış raporlarda ve çalışma B2225'te tedavi edilen 30hastanın 21'inde değerlendirilmiştir. Bu 21 hastanın sekizinde FIP1L1-PDGFR-alfa füzyonkinaz saptanmıştır. Çalışma B2225'te tedavi edilen hastalarda ortanca medyan tedavi süresi13 ay olmuş (aralık: 1,4-22,3 ay), yayınlanmış literatürde yanıt veren hastalarda ise aralık 1 ayila 30 ayın üzerinde bir süre arasında değişmiştir.
HES/CEL ile İlgili Klinik Çalışmalar
ABL, KIT ya da PDGFR protein tirozin kinazlarla ilişkili yaşamı tehdit edici hastalıkları olan farklı hasta popülasyonlarında İmatinibin test edildiği açık-etiketli, çok merkezli bir faz IIklinik çalışma (çalışma B2225) yürütülmüştür. Bu çalışmada HES'i olan 14 hasta günde 100mg ila 1000 mg dozda İmatinib ile tedavi edilmiştir. Yayınlanmış 35 vaka raporu ve vakaserisinde bildirilen HES/CEL'li 162 hasta daha günlük 75 mg ila 800 mg dozlarında İmatinibalmıştır. 176 hastadan oluşan toplam popülasyonun 117'sinde sitogenetik anormalliklerdeğerlendirilmiştir. Bu 117 hastanın 61'inde FIP1L1-PDGFRa füzyon kinaz tanımlanmıştır.Diğer 3 yayınlanmış raporda dört HES hastasının daha FIP1L1-PDGFRa pozitif olduğubulunmuştur. 65 FIP1L1-PDGFRa füzyon kinaz pozitif hastanın tümü, aylarca sürdürülen birCHR elde etmiştir (raporlama sırasında sansürlenen 1+ ila 44+ ay arasında). Yakın tarihli biryayında bildirildiği gibi, bu 65 hastadan 21'i, 28 aylık (aralık 13-67 ay) ortalama bir takipsüresiyle tam moleküler remisyona ulaşmıştır. Bu hastaların yaşları 25 ile 72 aralığındaolmuştur. Ek olarak, olgu raporlarında araştırmacılar tarafından semptomatolojide ve diğerorgan disfonksiyon anormalliklerindeki gelişmeler bildirilmiştir. Kalp, sinir, deri/deri altıdoku, solunum/göğüs/mediastinal, kas-iskelet/bağ dokusu/vasküler ve gastrointestinal organsistemlerinde gelişmeler bildirilmiştir.
HES/CEL'li pediyatrik hastalarda kontrollü çalışma yoktur. 3 yayında PDGFR gen yeniden düzenlemeleri ile ilişkili HES ve CEL'li üç (3) hasta bildirilmiştir. Bu hastaların yaşları 2 ila16 yıl arasında değişmiştir ve imatinib günde 300 mg / m2 veya günlük 200 ila 400 mgarasında değişen dozlarda verilmiştir. Tüm hastalar tam hematolojik yanıt, tam sitogenetikyanıt ve/veya tam moleküler yanıt elde etmiştir.
Rezeke edilemeyen ya da metastatik GIST'de yapılan klinik çalışmalar
Rezektabl olmayan veya metastatik malign gastrointestinal stromal tümörleri (GIST) olan hastalarda faz II, açık etiketli, randomize, kontrolsüz çok uluslu bir çalışma yürütülmüştür. Buçalışmaya 147 hasta kaydedilmiş ve 36 ay boyunca günde bir kez oral olarak 400 mg veya600 mg kullanımına randomize edilmiştir. Bu hastalar 18 ila 63 yaşında olup, rezektablolmayan ve/veya metastatik Kit-pozitif malign GIST patolojik tanısına sahiptir.İmmünohistokimya Kit antikoru ile (A-4502, tavşan poliklonal antiserumu, 1:100; DAKOCorporation, Carpinteria, CA) antijen geri kazanımı sonrası avidin-biotin-peroksidazkompleksi yöntemi ile analize göre rutin olarak yürütülmüştür.
Birincil etkililik kanıtı objektif yanıt oranlarını temel almıştır. Tümörlerin en az bir hastalık bölgesinde ölçülebilir olması gerekmiş olup, yanıt karakterizasyonu Güneybatı OnkolojiGrubu (SWOG) kriterlerini temel almıştır. Bulgular Tablo 6'da sunulmaktadır.
Tablo 6STIB2222 kodlu GIST çalışmasında en iyi tümör yanıtı
Yanıtlar |
Tüm dozlar (n=147) 400 mg n=73600 mg n=74n(%) |
Tam yanıt
|
1 (0.7)
|
Kısmi yanıt
|
98 (66.7)
|
Stabil hastalık
|
23 (15.6)
|
İlerleyici hastalık
|
18 (12.2)
|
Değerlendirilemeyen
|
5 (3.4)
|
Bilinmeyen
|
2 (1.4)
|
İki doz grubu arasında yanıt oranları bakımından farklılıklar söz konusu olmamıştır.
Ara analiz tarihinde önemli sayıda stabil hastalığa sahip hasta, daha uzun süreli tedavi ile kısmi yanıta ulaşmıştır (medyan takip süresi 31 ay). Yanıta kadar geçen medyan süre 13 haftaolmuştur (%95 GA 12-23). Yanıt veren olgularda tedavi başarısızlığına kadar geçen medyansüre 122 hafta (%95 GA 106-147), genel çalışma popülasyonunda ise 84 hafta (%95 GA 71109) bulunmuştur. Medyan genel sağkalım noktasına ulaşılamamıştır. 36 aylık izlemsonrasında Kaplan-Meier sağkalım tahmini %68'dir.
İki klinik çalışmada (çalışma B2222 ve gruplar arası çalışma S0033), günlük İmatinib dozu, 400 mg veya 600 mg daha düşük günlük dozlarında progrese olan hastalarda 800 mg'ayükseltilmiştir. Doz, toplam 103 hastada 800 mg'a çıkarılmıştır; doz yükseltildikten sonra 6hasta kısmi yanıta ve 21 hasta hastalık stabilizasyonuna ulaşarak %26'lık genel klinik yanıtsonucunu vermiştir. Eldeki güvenlilik verilerinden yola çıkılarak, 400 mg veya 600 mg dahadüşük günlük dozlarında progrese olan hastalarda dozun günde 800 mg'a çıkarılmasının,İmatinibin güvenlilik profilini etkilemediği görülmektedir.
Adjuvan GIST için klinik çalışmalar
Adjuvan tedavi koşullarında İmatinib, 773 hasta ile yürütülen çok merkezli, çift kör, uzun süreli, plasebo kontrollü bir faz III çalışmada (Z9001) araştırılmıştır. Bu hastaların yaşları 1891 aralığında olmuştur. İmmünhistokimya ile KIT proteini eksprese eden primer GISTyönünde histolojik tanısı bulunan ve en geniş yerinde >3 cm tümör büyüklüğüne sahip olan,çalışmaya kayıt öncesindeki 14-70 gün içerisinde primer GIST'i tam gross rezeksiyon ilealınan hastalar dahil edilmiştir. Primer GIST rezeke edildikten sonra hastalar şu iki koldanbirine randomize edilmiştir: bir yıl süreyle İmatinib 400 mg/gün veya plasebo.
Çalışmanın birincil sonlanma noktası, randomizasyon tarihinden rekürense ya da herhangi bir nedene bağlı ölüme kadar geçen süre şeklinde tanımlanan rekürenssiz sağkalım (RFS)olmuştur.
İmatinib RFS'de anlamlı uzama sağlamış, İmatinib grubunda hastaların %75'i 38. ayda rekürenssiz iken plasebo grubundaki hastaların %75'i 20. ayda rekürenssiz kalmıştır (sırasıyla%95 GA [30-hesaplanamaz]; [14-hesaplanamaz]); (tehlike oranı = 0.398 [0.259-0.610],p<0.0001). Bir yıl sonunda genel RFS, plasebo (%82.3) karşısında İmatinib için anlamlıdüzeyde daha iyi bulunmuştur (%97.7) (p<0.0001). Bu şekilde rekürens riski plaseboya oranla%89 azaltılmıştır (tehlike oranı = 0.113 [0.049-0.264]).
Primer GIST'lerine yönelik ameliyatları sonrasında hastalardaki rekürens riski, şu prognoz faktörleri esas alınarak retrospektif şekilde değerlendirilmiştir: tümör büyüklüğü, mitotikindeks, tümör yeri. Mitotik indeks verileri, tedavi amaçlı (ITT) popülasyonu oluşturan 713hastanın 556'sı için mevcut idi. Birleşik Devletler Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) ve SilahlıKuvvetler Patoloji Enstitüsü (AFIP) risk sınıflandırmalarına göre yapılan alt grupanalizlerinin sonuçları Tablo 7'de gösterilmektedir. Düşük ve çok düşük risk gruplarındaherhangi bir fayda gözlenmemiştir. Genel bir sağkalım faydası gözlenmemiştir.
Tablo 7
NIH ve AFIP risk sınıflandırmasına göre Z9001 deneyi RFS analiz özeti |
Risk
Kriteri |
Risk
Seviyesi |
Hasta
yüzdesi (%) |
Olay sayısı/ Hasta sayısı |
Genel tehlikeoranı (95%CI)* |
|
RFS oranları (%) |
12 aylık |
24 aylık |
İmatinib Plasebo'ya karşı |
İmatinib
Plasebo'ya
karşı |
İmatinib
Plasebo'ya
karşı |
NIH |
Düşük |
29.5 |
0/86'e karşı 2/90 |
NE. |
100'e karşı 98.7 |
100'e karşı 95.5 |
Orta |
25.7 |
4/75'e karşı 6/78 |
0.59 (0.17; 2.10) |
100'e karşı 94.8 |
97.8'e karşı 89.5 |
Yüksek |
44.8 |
21/140'e karşı 51/127 |
0.29 (0.18; 0.49) |
94.8'e karşı 64.0 |
80.7'ye karşı 46.6 |
AFIP |
Çok düşük |
20.7 |
0/52'e karşı 2/63 |
NE. |
100'e karşı 98.1 |
100'e karşı 93.0 |
Düşük |
25.0 |
2/70'e karşı 0/69 |
NE. |
100'e karşı 100 |
97.8'e karşı 100 |
Orta |
24.6 |
2/70'e karşı 11/67 |
0.16 (0.03; 0.70) |
97.9'a karşı 90.8 |
97.9'a karşı 73.3 |
Yüksek |
29.7 |
16/84'e karşı 39/81 |
0.27 (0.15; 0.48) |
98.7'ye karşı 56.1 |
79.9'a karşı 41.5 |
|
*Full takip periyodu- NE-Tahmin edilebilir değil
|
İkinci bir çok merkezli, açık etiketli faz III çalışmada (SSG XVIII/AIO), cerrahi GIST rezeksiyonu sonrasında olan ve aşağıdaki durumlardan birinin bulunduğu hastalarda 400mg/gün İmatinib ile 36 ay karşısında 12 aylık tedavi karşılaştırılmıştır: tümör çapı > 5 cm vemitotik sayım > 5/50 yüksek güç alanı (HPF); veya tümör çapı > 10 cm ve herhangi birmitotik sayım veya mitotik sayımı > 10/50 HPF olan herhangi bir büyüklükteki tümör ya daperiton boşluğuna doğru rüptüre olan tümörler. Toplam 397 hastadan olur alınmış ve buhastalar çalışmaya randomize edilmiştir (199 hasta 12 ay kolunda ve 198 hasta 36 ay kolunda)medyan yaş 61 idi [aralık 22 ila 84 yaş]). Medyan takip süresi 54 ay olup (randomizasyondanveri kesme tarihine kadar) ilk hastanın randomize edilişinden veri kesme tarihine kadar geçenmedyan süre 83 aydır.
Çalışmanın birincil sonlanma noktası, randomizasyon tarihinden nükse ya da herhangi bir nedene bağlı ölüme kadar geçen süre şeklinde tanımlanan nükssüz sağkalım (RFS) olmuştur.
36 aylık İmatinib tedavisi, 12 aylık İmatinib tedavisi ile karşılaştırıldığında RFS'de anlamlı ölçüde uzama sağlamıştır (genel tehlike oranı (HR) = 0.46 [0.32, 0.65], p<0.0001) (Tablo 8,Şekil 1).
Buna ek olarak, 36 aylık İmatinib tedavisi, 12 aylık İmatinib tedavisi ile karşılaştırıldığında genel sağkalım (OS) süresini anlamlı ölçüde uzatmıştır (HR = 0.45 [0.22, 0.89], p=0.0187)(Tablo 8, şekil 2).
Daha uzun süreli tedavi (> 36 ay) yeni rekürenslerin oluşumunu geciktirebilmektedir; ancak, bu bulgunun genel sağkalım üzerindeki etkisi halen bilinmemektedir.
Toplam ölüm sayısı 12 aylık tedavi kolu için 25 ve 36 aylık tedavi kolu için 12 şeklinde olmuştur.
İmatinib ile 36 ay süreli tedavi, ITT analizinde, yani tüm çalışma popülasyonun dahil edildiği analizde, 12 aylık tedaviden daha üstün bulunmuştur. Mutasyon tipine göre yapılan planlı biralt grup analizinde, ekson 11 mutasyonları olan hastalarda 36 aylık tedavide RFS için tehlikeoranı 0.35 olmuştur [%95 GA: 0.22, 0.56].
Gözlemlenen olay sayısının düşük olması sebebiyle, daha az yaygın olan mutasyon alt grupları için herhangi bir sonuç çıkartılamamaktadır.
Tablo 8 |
12 aylık ve 36 aylık İmatinib Tedavisi (SSGXVin/AIO Çalışması) |
RFS |
12 aylık tedavi kolu |
36 aylık tedavi kolu |
%(GA) |
%(GA) |
12 ay |
93.7 (89.2-96.4) |
95.9 (91.9-97.9) |
24 ay |
75.4 (68.6-81.0) |
90.7 (85.6-94) |
36 ay |
60.1 (52.5-66.9) |
86.6 (80.8-90.8) |
48 ay |
52.3 (44.0-59.8) |
78.3 (70.8-84.1) |
60 ay |
47.9 (39.0-56.3) |
65.6 (56.1-73.4) |
Sağkalım
36 ay |
94.0 (89.5-96.7) |
96.3 (92.4-98.2) |
48 ay |
87.9 (81.1-92.3) |
95.6 (91.2-97.8) |
60 ay |
81.7 (73.0-87.8) |
92.0 (85.3-95.7) |
»ekil 1 Primer rekürenssiz sağkalım sonlanım noktası
|
için Kaplan-Meier tahminleri (ITT
|
|
popülasyonu)
|
Şekil 2 Genel sağkalım için Kaplan-Meier tahminleri (ITT popülasyonu)
C-Kit pozitif GIST olan pediyatrik hastalarda kontrollü çalışma yoktur. 7 yayında GIST'li (Kit ve PDGFR mutasyonları olan veya olmayan) onyedi (17) hasta bildirilmiştir. Bu hastalarınyaşı 8 ila 18 aralığında olmuştur ve imatinib, hem adjuvan hem de metastatik koşullardagünde 300 ila 800 mg arasında değişen dozlarda verilmiştir. GIST tedavisi gören pediyatrikhastaların çoğunda c-kit veya PDGFR mutasyonlarını doğrulayan veriler bulunmamakta olupbu durum karışık klinik sonuçlara yol açmış olabilir.
5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
GLİMATİNE'nin farmakokinetiği 25-1000 mg'lık bir doz aralığında değerlendirilmiştir. Plazma farmakokinetik profüleri 1. günde ve plazmada kararlı düzeylerin elde edildiği 7. yada 28. günde analiz edilmiştir.
Emilim
:
Tablet formülünün ortalama mutlak biyoyararlanımı % 98'dir. Bir oral dozu takiben plazma imatinib eğri altında kalan alan (EAA) değerlerinde, yüksek oranda hastalar arası değişkenlikgörülmüştür. Yüksek yağ içeren bir gıda ile birlikte verildiğinde, imatinibin emilim oranıminimal düzeyde azalmış (Cmaks'da % 11 azalma ve tmaks'da 1,5 saatlik uzama), açlıkkoşullarına göre EAA değerinde küçük bir azalma (% 7,4) olmuştur. Geçirilmişgastrointestinal cerrahinin ilaç absorpsiyonu üzerindeki etkisi araştırılmamıştır.
Dağılım
:
Klinik açıdan uygun konsantrasyonlarda kullanılan imatinibin plazma proteinlerine bağlanması yaklaşık %95 olmuş,
in vitro
deneyler temelinde, daha çok albümin vealfa-asit-glikoproteine, az miktarda da lipoproteine bağlanmıştır.
Biyotransformasvon
:
İnsanlarda, dolaşımdaki temel metaboliti ana ilaç ile
in vitro
benzer etki gücünde (potens) olduğu gösterilmiş N-demetillenmiş piperazin (CGP71588) türevidir. Bu metabolitin plazmaEAA değerinin imatinibin EAA değerinin sadece %16'sı olduğu bulunmuştur. N-demetilemetabolitin plazma proteinlerine bağlanması, asıl bileşiğinkine benzerdir.
İmatinib ve N-demetil metaboliti birlikte, dolaşımdaki radyoaktivitenin yaklaşık %65'ini oluşturmuştur (EAA (0-48saat)). Dolaşımdaki radyoaktivitenin kalan kısmı bir dizi minörmetabolitten oluşmuştur.
İn vitro sonuçlar CYP3A4'ün, imatinib biyotransformasyonunu katalize eden başlıca P450 enzimi olduğunu göstermiştir. Potansiyel eşzamanlı ilaçlardan (asetaminofen, asiklovir,allopurinol, amfoterisin, sitarabin, eritromisin, flulonazol, hidroksiüre, norfloksasin, penisilinV) oluşan bir panelde sadece eritromisin (IC50 50 mikromolar) ve flukonazol (IC50 118mikromol) imatinib metabolizmasında klinik açıdan anlamlı olabilecek inhibisyongöstermiştir.
İn vitro koşullarda imatinibin CYP2C9, CYP2D6 ve CYP3A4/5'in markör substratlarmm kompetitif bir inhibitörü olduğu gösterilmiştir. İnsan karaciğeri mikrozomlarında Ki değerlerisırasıyla 27, 7.5 ve 7.9 mikromol /l bulunmuştur. Hastalarda imatinibin maksimal plazmakonsantrasyonları 2-4 mikromol /l'dir, dolayısıyla bir arada uygulanan ilaçların CYP2D6ve/veya CYP3A4/5 aracılı metabolizmasında inhibisyon olasıdır. İmatinib, 5-fluorourasilbiyotransformasyonuna müdahale etmemiştir fakat kompetitif CYP2C8 inhibisyonu (Ki =34.7 mikromol) sonucu paklitaksel metabolizmasını inhibe etmiştir. Bu Ki değeri, hastalardabeklenen imatinib plazma düzeylerinin çok üzerindedir, dolayısıyla 5-fluorourasil ya dapaklitakselin imatinib ile bir arada uygulanması sonucu herhangi bir etkileşimbeklenmemektedir.
Eliminasyon
:
İmatinibin 14C-işaretli tek oral dozundan sonra, dozun yaklaşık %81'i 7 gün içinde feçesle (dozun %68'i) ve idrarla (dozun %13'ü) itrah edilmiştir. Değişmemiş durumdaki imatinib,dozun %25'ini (%5 idrar, %20 feçes) oluşturmuştur, geriye kalan kısım metabolitlerdir.
Doğrusallık / doğrusal olmayan durum
:
Sağlıklı gönüllülerde oral uygulamanın ardından, imatinibin t1/2 değeri yaklaşık 18 saat olması günde tek doz şeklindeki pozolojinin uygun olduğu izlenimini vermektedir. Oral olarak25-1000 mg imatinib uygulandıktan sonra artan dozla birlikte ortalama EAA artışı doğrusalbir seyir izlemiştir. Tekrarlanan dozlarda imatinib kinetiğinde değişiklik olmamış ve gündebir kez uygulandığında birikim, kararlı ilaç konsantrasyonunun 1,5-2,5 katı olmuştur.
Farmakokinetik / farmakodinamik ilişkiler:
Popülasyon farmakokinetiği
KML hastalarındaki popülasyon farmakokinetiği analizlerine göre yaşın dağılım hacmi üzerinde küçük bir etkisi olmuştur (> 65 yaşındaki hastalarda % 12 artış). Bu değişimin klinikaçıdan anlamlı olmadığı düşünülmüştür. Vücut ağırlığının imatinib klerensi üzerindekietkisine bakıldığında, 50 kg ağırlığındaki bir kişide klerensin 8.5 l/s, olması beklenirken, 100kg ağırlığındaki bir kişideki klerens 11.8 l/s'e yükselmektedir.
Bu değişiklikler vücut ağırlığına göre bir doz ayarlaması yapılması için yeterli olarak kabul edilmemiştir. Cinsiyetin imatinib kinetiği üzerinde etkisi olmamıştır.
GIST hastalarında farmakokinetik
GIST hastalarında kararlı durum maruziyeti, aynı dozajda (400 mg/gün) KML hastaları için gözlenenden 1.5 kat daha yüksek olmuştur. GIST hastalarındaki ön popülasyonfarmakokinetiği analizine dayalı olarak, üç değişkenin (albümin, WBC ve bilirubin) imatinibfarmakokinetiği ile anlamlı ilişkiye sahip olduğu bulunmuştur. Daha düşük albümin değerleridaha düşük klirense (CL/f) sebep olmuş ve daha yüksek WBC düzeyleri CL/f azalmasınaneden olmuştur. Ancak bu ilişkiler, doz ayarlamasını gerektirecek ölçüde anlamlı şekilde önplana çıkmamıştır. Bu hasta popülasyonunda hepatik metastazların varlığı potansiyel olarakkaraciğer yetmezliğine ve azalmış metabolizmaya yol açabilir.
Çocuklarda farmakokinetik
Bir Faz I ve Faz II çalışmasında oral imatinib, pediatrik hastalarda da, erişkin hastalardaki gibi hızla emilmiştir. Çocuklarda 260 ve 340 mg/m2 imatinible elde edilen EAA değerleri,erişkinlerde sırasıyla 400 ve 600 mg imatinible elde edilenler gibidir. 340 mg/m2 imatinibinbirinci ve sekizinci günlerdeki EAA(0-24 saat) değerleri bu ilacın, tekrarlanan dozlardan sonra1.7 kat biriktiğini göstermiştir.
Hematolojik bozuklukları (KML, Ph+ALL ya da imatinib ile tedavi edilen diğer hematolojik bozukluklar) olan pediyatrik hastalarda birleştirilmiş popülasyon farmakokinetiği analizinedayalı olarak imatinib klerensi vücut yüzey alanının (VYA) artmasına paralel olarakyükselmektedir. VYA etkisi için düzeltme yapıldıktan sonra, yaş, vücut ağırlığı ve vücut kitle
indeksi gibi diğer demografik faktörler imatinib maruziyeti üzerinde klinik açıdan anlamlı
2
etkiler yapmamıştır. Yapılan analiz, günde bir kere 260 mg/m (günde 400 mg'ı geçmemek
2
üzere) ya da günde bir kere 340 mg/m alan (günde 600 mg'ı geçmemek üzere) pediyatrik hastalarda imatinib maruziyetinin, günde bir kere 400 mg ya da 600 mg imatinib alan yetişkinhastalardakine benzer olduğunu doğrulamıştır.
Organ fonksiyonu bozukluğu
İmatinib ve metabolitleri böbrek yoluyla anlamlı miktarda atılmazlar.
Böbrek fonksiyonlarında hafif ve orta şiddette bozukluk olan hastalar, böbrek fonksiyonları normal hastalardan daha yüksek plazma değerlerine sahip görünmektedir. Artış yaklaşıkolarak 1,5-2 kattır ve imatinibin güçlü bir biçimde bağlandığı plazma alfa asit glikoprotein(AGP) değerinde 1,5 katlık bir artışa karşılık gelir. Böbrek bozukluğu olan hastalardaimatinibin serbest ilaç klerensi muhtemelen böbrek fonksiyonları normal hastalardakinin birbenzeridir çünkü böbrekler yoluyla atılım imatinib için minör bir eliminasyon yolunuoluşturmaktadır (bkz. 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli, 4.4. Özel kullanım uyarıları veönlemleri).
Farmakokinetik analiz sonuçlarının kişiden kişiye değişikliklerin söz konusu olduğunu göstermesine rağmen, değişik derecelerde karaciğer yetersizliği olan hastalardaki imatinibeortalama maruz kalım, karaciğer fonksiyonları normal olan hastalara kıyasla yükselmemiştir(bkz. 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli, 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri,4.8. İstenmeyen Etkiler).
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
İmatinibin klinik öncesi güvenliliği sıçanlarda, köpeklerde, maymunlarda ve tavşanlarda değerlendirilmiştir.
Çoklu doz toksisite çalışmaları sıçanlarda, köpeklerde ve maymunlarda hafif ile orta dereceli hematolojik değişiklikler ortaya koymuş, sıçanlarda ve köpeklerde bu değişikliklere kemikiliği değişiklikleri eşlik etmiştir.
Karaciğer, sıçanlarda ve köpeklerde hedef organ olmuştur. İki türde de transaminazlarda hafif ila orta dereceli artışlar ve kolesterol, trigliseritler, total protein ve albümin düzeylerinde hafifdüşüşler gözlenmiştir. Sıçan karaciğerinde herhangi bir değişiklik görülmemiştir. İki haftasüreyle tedavi edilen köpeklerde yükselmiş karaciğer enzimleri, hepatoselüler nekroz, safrakanalı nekrozu ve safra kanalı hiperplazisi ile şiddetli karaciğer toksisitesi gözlenmiştir.
İki hafta süreyle tedavi edilen maymunlarda fokal mineralizasyon ve renal tübüllerin dilatasyonu ve tübüler nekroz ile renal toksisite gözlenmiştir. Bu hayvanların birkaçında kanüre azotunda (BUN) ve kreatininde artış gözlenmiştir. 13 haftalık çalışmada sıçanlarda > 6mg/kg dozlarda serum veya idrar parametrelerinde değişiklikler olmaksızın mesane ve renalpapilla transisyonel epitelyum hiperplazisi gözlenmiştir. Kronik imatinib tedavisi ile fırsatçıenfeksiyonların oranında artış gözlenmiştir.
39 haftalık maymun çalışmasında NOAEL (advers etkinin görülmediği düzey), 15 mg/kg olan en düşük dozda saptanmış olup bu doz, beden yüzeyi bazında 800 mg'lık maksimum insandozunun yaklaşık üçte biridir. Tedavi, bu hayvanlarda normalde baskılanmış olan malaryalenfeksiyonlarda kötüleşme ile sonuçlanmıştır.
İmatinib, bir in vitro bakteriyel hücre testinde (Ames test), bir in vitro memeli hücre testinde (fare lenfoması) ve bir in vivo sıçan mikronükleus testinde test edildiğinde genotoksik etkigöstermemiştir. Metabolik aktivasyon varlığında klastojenisiteye (kromozom aberasyonu)yönelik bir in vitro memeli hücre testinde (Çin hamsterı overi) imatinib için pozitifgenotoksik etkiler elde edilmiştir. Üretim prosesinin, son üründe de bulunan iki ara ürünüAmes testinde mutajenisite açısından pozitiftir. Bu ara ürünlerden biri ayrıca fare lenfomatestinde de pozitif sonuç vermiştir.
Bir fertilite çalışmasında çiftleşmeden önce 70 gün süreyle dozlar uygulanan erkek sıçanlarda testiküler ve epididimal ağırlıklar ve hareketli sperm yüzdesi, beden yüzey alanı bazında 800mg/gün maksimum klinik dozu ile yaklaşık olarak eşit olan 60 mg/kg dozunda azalmıştır. Buetki < 20 mg/kg dozlarda görülmemiştir. Köpekte > 30 mg/kg oral dozlarda spermatogenezdede hafif ila orta dereceli bir azalma gözlenmiştir. Dişi sıçanlar çiftleşmeden önce 14 günsüreyle ve 6. gestasyon gününe kadar dozlar uygulandığında çiftleşme ya da gebe hayvansayısında herhangi bir etki söz konusu olmamıştır. 60 mg/kg dozunda dişi sıçanlarda önemliölçüde implantasyon sonrası fetal kayıp ve canlı fetüs sayısında azalma olmuştur. Bu etki < 20mg/kg dozlarda görülmemiştir.
Sıçanlarla yürütülen bir oral prenatal ve postnatal gelişim çalışmasında 45 mg/kg/gün grubunda gestasyonun 14 ya da 15. gününde kırmızı vajinal akıntı kaydedilmiştir. Aynı dozdaölü doğan yavru sayısı ve ayrıca doğum sonrası 0-4 günler arasında ölen yavru sayısı daartmıştır. F1 yavrularda aynı doz düzeyinde ortalama vücut ağırlıkları doğumdan öldürülenekadar geçen sürede azalmıştır ve prepusyal ayrılma kriterine ulaşan yavru sayısı da hafifazalmıştır. 45 mg/kg/gün dozunda F1 fertilitesi etkilenmemiş, diğer yandan rezorpsiyonsayısında artış ve canlı fetüs sayısında azalma tespit edilmiştir. Gerek anne hayvanlar gerekseF1 nesil için etkinin gözlenmediği düzey (NOEL) 15 mg/kg/gün (800 mg'lık maksimum insandozunun dörtte biri) olmuştur.
İmatinib organogenez sırasında, vücut yüzey alanı bazında 800 mg/gün maksimum klinik doz ile yaklaşık olarak eşit olan >100 mg/kg dozlarda sıçanlara uygulandığında teratojen etkigöstermiştir. Teratojenik etkiler eksensefali veya ensefalosel, frontal kemiklerinolmaması/eksik olması ve parietal kemiklerin olmamasını içermiştir. Bu etkiler < 30 mg/kgdozlarda görülmemiştir.
Sıçanlarda juvenil gelişim toksikolojisi çalışmasında yeni hedef organ belirlenmemiştir
(doğum sonrası 10 ila 70. gün). Juvenil toksikoloji çalışmasında, ortalama pediyatrik
2
maruziyet olarak önerilen en yüksek doz olan 340 mg/m düzeyinin yaklaşık 0,3 ila 2 katı düzeylerde, büyüme üzerinde geçici etkiler ve vaginal açılma ve prepusyal ayrılmada gecikme
gözlenmiştir. Ayrıca, ortalama pediyatrik maruziyet olarak önerilen en yüksek doz olan 340
2
mg/m düzeyinin yaklaşık 2 katı düzeylerde, juvenil hayvanlarda (yaklaşık olarak sütten kesilme döneminde) mortalite gözlemlenmiştir.
2 yıllık sıçan karsinojenisite çalışmasında 15, 30 ve 60 mg/kg/gün olarak imatinib uygulanması, erkeklerde 60 mg/kg/gün dozunda ve dişilerde > 30 mg/kg/gün dozunda yaşamsüresi üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı azalmaya neden olmuştur. Ölenlerde yapılanhistopatolojik inceleme, ölümün temel nedeni ya da öldürülme nedeni olarak kardiyomiyopati(her iki cinsiyet), kronik ilerleyici nefropati (dişiler) ve prepusyal bez papillomunu ortayakoymuştur. Neoplastik değişiklikler açısından hedef organlar böbrekler, mesane, üretra,prepusyal ve klitoral bez, ince bağırsak, paratiroid bezleri, adrenal bezler ve glandüler-olmayan mide olmuştur.
Prepusyal/klitoral bezde papilloma/karsinoma sırasıyla 400 mg/gün veya 800 mg/gün
dozlarında insan günlük maruziyetinin 0.5 veya 0.3 katına (EAA bazında) ya da çocuklarda
2
340 mg/m /gün dozunda günlük maruziyetin 0.4 katına karşılık gelen (EAA bazında) 30 mg/kg/gün dozundan itibaren gözlenmiştir. Etki gözlenmeyen düzey (NOEL) 15 mg/kg/gün
olmuştur. 400 mg/gün veya 800 mg/gün dozlarında insan günlük maruziyetinin sırasıyla 1,7
2
veya 1 katına (EAA bazında) ya da çocuklarda 340 mg/m /gün dozunda günlük maruziyetin 1,2 katına karşılık gelen (EAA bazında) 60 mg/kg/gün dozunda renal adenoma/karsinoma,mesane ve üretra papilloması, ince bağırsak adenokarsinomaları, paratiroit bezleriadenomaları, adrenal bezlerde benign ve malign medüller tümörler ve glandüler olmayanmide papillomaları/karsinomalan görülmüştür. Etki gözlenmeyen düzey (NOEL) 30mg/kg/gün olmuştur.
Sıçan karsinojenisite çalışmalarından elde edilen bu bulguların insanlar için anlamı bilinmemektedir.
Erken dönem klinik çalışmalarda tanımlanmayan non-neoplastik lezyonlar kardiyovasküler sistem, pankreas, endokrin organlar ve dişlerle ilgili olmuştur. En önemli değişiklikler bazıhayvanlarda kalp yetmezliği belirtilerine yol açan kardiyak hipertrofi ve dilatasyonuiçermiştir.
Etkin madde imatinib, tortul tabaka organizmaları için çevresel risk oluştur.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Mikrokristalin selüloz Tip 101 Mikrokristalin selüloz Tip 102Krospovidon
Hidroksipropil metil selüloz Kolloidal silikon dioksitMagnezyum stearatOpadry II turuncu 85F230022
- Polivinil alkol
- Polietilen glikol/Makrogol
- Sarı demir oksit (E172)
- Talk
- Titanyum dioksit (E171)
- Kırmızı demir oksit (E172)
6.2. Geçimsizlikler
Geçerli değildir.
6.3. Raf ömrü
60 ay.
6.4. Saklamaya yönelik özel uyarılar
25°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
Her karton kutu, PVC/PE/PVDC-Alu blisterler içerisinde 30 film kaplı tablet ve kullanma talimatı içerir.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
World Medicine Ophthalmics İlaçları Ltd. Şti.
Bağcılar / İSTANBUL
8. RUHSAT NUMARASI
2022/778
9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi : 22.12.2022
Ruhsat yenileme tarihi :
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ
1
ilerlemiş faz KML'si ve Ph+ ALL'si olan çocuklar için 340 mg/m günlük doz önerilmektedir (toplam doz günde 600 mg'ı geçmemelidir). Tedavi KML ve Ph+ ALL'de günde bir kere dozuygulaması yoluyla verilebilir. KML'de alternatif olarak günlük doz iki uygulamayabölünebilir - sabah bir ve akşam bir (bkz. bölüm 5.1. Farmakodinamik özellikler).
2
Pediyatrik hastalar:
I2301 çalışmasında, Ph+ ALL'si olan toplam 93 pediyatrik, ergen ve genç yetişkin hasta (18 ila 22 yaşları arasındaki 4 hasta dahil) açık etiketli, çok merkezli, sıralı
gruplu, randomize olmayan bir faz III çalışmaya kaydedilmiş ve indüksiyon tedavisinden
3
sonra yoğun kemoterapi ile kombinasyon halinde Imatinib (340 mg/m /gün) ile tedavi edilmiştir. İmatinib 1. gruptan 5. gruba doğru artan süre ve daha erken İmatinib tedavisiolacak şeklilde aralıklı olarak uygulanmıştır; en düşük İmatinib yoğunluğu grup 1'de ve enyüksek İmatinib yoğunluğu grup 5'tedir (ilk kemoterapi tedavi kürleri sırasında sürekligünlük İmatinib doz uygulaması ile gün olarak en uzun süre). Grup 5 hastalarında (n=50)kemoterapi ile kombinasyon halinde tedavi kürünün erken dönemlerinde İmatinibi sürekligünlük maruziyet, İmatinibsiz standart kemoterapinin uygulandığı tarihsel kontrollerle(n=120) karşılaştırıldığında 4 yıllık olaysız sağkalımı (EFS) artırmıştır (sırasıyla %69,6'yakarşılık %31,6). Grup 5 hastalarında tahmini 4 yıllık GS, tarihsel kontrollerdeki %44.8 değeriile karşılaştırıldığında %83.6 olmuştur.
Kohort 5'teki 50 hastadan 20'si (% 40) hematopoietik kök hücre nakli almıştır.