KISA URUN BILGISI
1. BEŞERI TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
DİCLOMEC SR 100 mg tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde:
100 mg
Diklofenak sodyum
Yardımcı madde(ler):
Laktoz Monohidrat 73.1 mg/tablet
Sunset Yellow Slake (Gün batımı sarısı) 0.044 mg/tablet
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Uzatılmış salımlı tablet
Pembe renkte, yuvarlak, bikonveks, kenarı eğimli tabletler
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Osteoartrit, romatoid artrit ve ankilozan spondilit belirti ve bulgularının tedavisi ile akut gut artriti, akut kas-iskelet sistemi ağrıları ve postoperatif ağrı tedavisinde endikedir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji:
Genel bir öneri olarak, doz kişiye göre ayarlanmalıdır. Gerekli en kısa süre boyunca etkili olan en düşük doz kullanılarak advers etki semptomları en aza indirilmelidir.
Uygulama sıklığı ve süresi:
Erişkinler
Tavsiye edilen başlangıç günlük dozu 100-150 mg'dır. Günde 1 tablet DİCLOMEC SR 100 mg tablet ya da günde 2 kere ürünün diğer bir dozu olan DİCLOMEC SR 75 mg tablet verilir)
Daha hafif vakalarda, uzun süreli tedavide olduğu gibi, günde 75 ila 100 mg genellikle yeterlidir.
Semptomlar gece veya sabah en belirgin olduğunda, DİCLOMEC SR 100 mg tablet tercihen akşam verilmelidir.
Uygulama şekli:
Tabletler sıvı ile, bütün olarak, tercihen yemekle birlikte yutulmalıdır ve bölünmemeli ya da çiğnenmemelidir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği
DİCLOMEC böbrek yetmezliği (GFR <15 ml/min/1,73 m^) olan hastalarda kontrendikedir (bkz., bölüm 4.3.).
Böbrek yetmezliği olan hastalarda spesifik çalışmalar yürütülmediğinden, spesifik doz ayarlamasına ilişkin önerilerde bulunulamaz. Hafif ila orta şiddette böbrek yetmezliği olanhastalara DİCLOMEC uygulanırken dikkat edilmelidir (bkz., bölüm 4.4.)
Karaciğer yetmezliği
DİCLOMEC karaciğer yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir (bkz., bölüm 4.3.). Karaciğer yetmezliği olan hastalarda spesifik çalışmalar yürütülmediğinden, spesifik dozayarlamasına ilişkin önerilerde bulunulamaz. Hafif ila orta şiddette karaciğer yetmezliği olanhastalara DİCLOMEC uygulanırken dikkat gösterilmelidir (bkz., bölüm 4.4.)
Pediyatrik popülasyon:
Doz gücünden dolayı, DİCLOMEC SR 100 mg tablet çocuklar ve ergenler için uygun değildir.
Geriyatrik popülasyon:
DİCLOMEC SR'ın farmakokinetiği yaşlı hastalarda klinik olarak anlamlı düzeyde bozulmamasına rağmen, non-steroidal antienflamatuar (NSAİİ) ilaçlar genel olarak,istenmeyen etkilere daha eğilimli olan bu gibi hastalarda dikkatli kullanılmalıdırlar. Özelliklehassas veya vücut ağırlığı düşük olan yaşlı hastalarda en düşük etkili dozun kullanılması vehastanın NSAİ ilaç tedavisi boyunca gastro-intestinal kanama olasılığına karşı takip edilmesiönerilmektedir (bkz. Bölüm 4.4).
Bilinen kardiyovasküler hastalık ya da önemli kardiyovasküler risk faktörleri:
Konjestif kalp yetmezliği (NYHA I) veya kardiyovasküler hastalık açısından önemli risk faktörleri (örn., ilaç tedavisi ile kontrol altına alınamayan hipertansiyon) olan hastalar,diklofenak ile sadece dikkatli kardiyovasküler değerlendirme sonrasında tedavi edilmelidirler.Diklofenak ile kardiyovasküler riskler, doz ve maruz kalma süresi ile artabileceğinden vemümkün olan en kısa süre için en düşük etkili günlük doz kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.4.)
4.3. Kontrendikasyonlar
Etkin maddeye ya da yardımcı maddelerden herhangi birisine karşı bilinen aşırı duyarlılığı olan kişilerde,
Aktif gastrit veya intestinal ülser, kanama ya da perforasyonda (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.8), Gebeliğin son trimesterinde (bkz. Bölüm 4.6.)
Karaciğer yetmezliğinde (Child-Pugh sınıf C) (karaciğer ve asitli siroz)
Böbrek yetmezliğinde (GFR<15 ml/dak/1,73 m^)
İskemik kalp hastalığı, periferik arter hastalığı, serebrovasküler hastalık ve konjestif kalp yetmezliği (NYHAİsınıfisfidw5fflası iIIrrI¥ılndurumlarında
Belge Do
• Daha önceden diğer nonsteroidal antiinflamatuvar (NSAİ) ilaçlar gibi, diklofenak daibupurofen, asetilsalisilik asit veya diğer prostaglandin sentetaz enzimini inhibe edenNSAİ ilaç kullanımı ile bronkospazm, anjiyoödem ürtiker, akut rinit, nazal polip veyaalerji benzeri semptom öyküsü hastalarda (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5) kontrendikedir.
• Koroner arter bypass grefti (CABG) cerrahisinde post-operatif ağrı tedavisindekontrendikedir (bkz. bölüm 4.4).
• NSAİİ tedavisi ile ilişkili gastrointestinal kanama veya perforasyon öyküsü
• Aktif veya tekrarlayan peptik ülser / kanama öyküsü (kanıtlanmış ülserasyon veyakanamanın iki veya daha fazla farklı epizotu)
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Kardiyovasküler (KV) Risk:
• NSAİ ilaçlar ölümcül olabilecek KV trombotik olaylar, miyokard infarktüsü ve inme riskinde artışa neden olabilir. Bu risk kullanım süresine bağlı olarak artabilir. KVhastalığı olan veya KV hastalık risk faktörlerini taşıyan hastalarda risk daha yüksekolabilir.
• DİCLOMEC SR koroner arter bypass greft (CABG) cerrahisinde post-operatif ağrı tedavisinde kontrendikedir
Gastrointestinal (GI) Risk:
• NSAİ ilaçlar kanama, ülserasyon, mide veya bağırsak perforasyonu gibi ölümcül olabilecek ciddi GI istenmeyen etki riskinde artışa yol açarlar. Bu istenmeyen etkilerherhangi bir zamanda, önceden uyarıcı bir semptom vererek veya vermeksizin ortayaçıkabilirler. Yaşlı hastalar ciddi GI etkiler bakımından daha yüksek risktaşımaktadırlar.
Genel:
Semptomları kontrol altına almak için gereken en düşük etkili doz, en kısa süre boyunca kullanılarak istenmeyen etkiler minimize edilebilir (bkz. Bölüm 4.2).
Sinerjistik faydaları olduğuna dair kanıt olmadığı ve ilave istenmeyen etki potansiyeli nedeniyle; DİCLOMEC, siklooksijenaz-2 selektif inhibitörleri gibi sistemik NSAİ ilaçlarlaeşzamanlı kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.5). Temel tıbbi gerekçelerden dolayı yaşlılardadikkatli kullanılmalıdır. Özellikle, hassas veya düşük vücut ağırlığına sahip yaşlılarda endüşük etkili dozun kullanılması önerilmektedir (bkz. Bölüm 4.2).
Diklofenak dahil olmak üzere diğer NSAİ ilaçlarda olduğu gibi, ilaca daha önce maruziyet olmaksızın anafilaktik/anafilaktoid reaksiyonlar dahil alerjik reaksiyonlar meydana gelebilir(bkz. Bölüm 4.8).
Diğer NSAİ ilaçlarda olduğu gibi diklofenak, farmakodinamik özellikleri nedeniyle enfeksiyon belirti ve semptomlarını gizleyebilir.
Steroidal olmayan anti-enflamatuar ilaçlarla (NSAİİ'ler) tedavi sırasında herhangi bir zamanda COX-2 seçici olsun veya olmasın, uyarı semptomları veya predispozan bir geçmişiolmasa bile, gastrointestinal ülserasyon, kanama veya delinme oluşabilir. Bu riski en azaindirmek için, mümkün olan en kısa tedavi süresi için en düşük etkili doz verilmelidir.
Plasebo kontrollü çalışmalar, bazı COX-2 seçici inhibitörleri ile trombotik kardiyovasküler ve serebrovasküler komplikasyon riskinde artış olduğunu göstermiştir. Bu riskin, bireyselNSAİİ'lerin COX-1 / COX-2 seçiciliği ile doğrudan ilişkili olduğu henüz bilinmemektedir. Şuanda maksimum diklofenak dozu ile uzun süreli tedavi için karşılaştırılabilir klinik çalışmaverisi mevcut olmadığından, benzer şekilde yüksek risk olasılığı göz ardı edilemez. Bu türveriler elde edilinceye kadar, klinik olarak doğrulanmış koroner kalp hastalığı,serebrovasküler bozukluklar, periferik arter tıkayıcı hastalığı veya önemli risk faktörleri (örn.,Hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabet, sigara içme) olan hastalarda diklofenak kullanılmadanönce dikkatli bir risk-fayda değerlendirmesi yapılmalıdır). Bu risk nedeniyle, en düşük etkilidoz mümkün olan en kısa tedavi süresi için verilmelidir.
NSAİİ'lerin böbrek üzerine olan etkileri ödem ve/veya arteriyel hipertansiyon ile sıvı tutulmasını içerir. Bu nedenle, diklofenak, kalp yetmezliği olan hastalarda ve sıvı tutulmasınayatkın olan diğer durumlarda dikkatli kullanılmalıdır. Aynı zamanda, eş zamanlı diüretik veyaACE inhibitörleri alan veya hipovolemi riski yüksek olan hastalarda da dikkat edilmelidir.Sonuçlar yaşlılarda genellikle daha ciddidir. DİCLOMEC ile tedavi gören hastalardagastrointestinal kanama veya ülserasyon meydana gelirse, tıbbi ürün kesilmelidir.
Gastrointestinal Etkiler:
Ölümcül olabilen gastrointestinal kanama, ülserasyon veya delinme diklofenak dahil tüm NSAİ ilaçlarla bildirilmiştir ve tedavi sırasında herhangi bir zamanda uyarıcı bir belirti ya daciddi gastrointestinal olay hikayesi olsun veya olmasın görülebilir. Bunlar genellikle yaşlıhastalarda daha ciddi sonuçlara yol açar. Eğer DİCLOMEC alan hastalarda gastrointestinalkanama veya ülserasyon gelişirse tıbbi ürün kesilmelidir.
NSAİİ tedavisi gören hastalarda GI kanama riskini artıran diğer faktörler arasında oral kortikosteroid veya antikoagülan kullanımı, NSAİİ tedavisinin uzaması, sigara kullanımı,alkol kullanımı, ileri yaş ve genel sağlık durumunun kötü olması bulunmaktadır. Ölümcül GIolaylar hakkındaki spontan bildirimlerin çoğu yaşlı ve zayıf bünyeli hastalarla ilgiliolduğundan, böyle hastaların tedavisinde özel dikkat gösterilmelidir.
Diklofenak dahil tüm diğer NSAİ ilaçlarla olduğu gibi gastrointestinal (GI) hastalık belirtileri gösteren veya geçmişinde gastrik veya intestinal ülserasyon, kanama ya da perforasyonudüşündüren bir hikayesi olan hastalarda yakın medikal takip zorunludur ve DİCLOMECreçetelenirken özel dikkat gösterilmelidir (bkz. Bölüm 4.8). Özellikle kanama ya daperforasyon ile komplike olmuş ülser öyküsü olan hastalarda ve yaşlılarda NSAİİ dozu arttıkçaGI kanama riski artar.
Kanama ya da perforasyon ile komplike olmuş ülser öyküsü olan hastalarda ve yaşlılarda GI kanama riskini azaltmak için, tedaviye etkili en düşük dozda başlanmalı ve devam edilmelidir.
Bu hastalarda ve beraberinde düşük dozda asetilsalisilik asit (ASA) ya da gastrointestinal riski arttırabilecek başka tıbbi ürünler kullanılması gereken hastalarda koruyucu ajanlarla (örn.proton pompa inhibitörleri ya da mizoprostol) kombine tedavi düşünülmelidir.
Başta yaşlılar olmak üzere GI toksisite öyküsü olan hastalar, her türlü alışılmadık abdominal semptomu (özellikle GI kanama) bildirmelidir.
Beraberinde, sistemik kortikosteroidler, antikoagülanlar (varfarin gibi) anti-trombosit ajanlar (aspirin gibi) ya da selektif serotonin geri alım inhibitörleri gibi ülserasyon ya da kanamariskini arttırabilecek ilaçlar alan hastalarda dikkatli olunması önerilir (bkz. Bölüm 4.5).
Klinik tabloları ağırlaşabileceği için ülseratif kolit veya Crohn hastalığı olan hastalarda yakın tıbbi takip yapılmalıdır ve dikkatli olmak gerekmektedir (bkz. Bölüm 4.8).
Diklofenak da dahil olmak üzere NSAİİ'ler, gastrointestinal anastomoz sızıntısı riskinde artışla ilişkili olabilir. Gastrointestinal cerrahi sonrası diklofenak kullanılırken yakın tıbbigözetim yapılması ve dikkatli olunması önerilir.
Hepatik etkiler:
Klinik tabloları ağırlaşabileceği için karaciğer fonksiyonu bozuk olan hastalarda DİCLOMEC reçetelendiğinde yakın tıbbi takip yapılmalıdır.
Diğer NSAİ ilaçlar ile olduğu gibi diklofenak sodyum ile de karaciğer enzimlerinden bir veya birden fazlası yükselebilir. Bu durum, diklofenak ile ilgili klinik çalışmalarda (hastalarınyaklaşık %15'inde) çok sık gözlenmiştir, ancak klinik semptomlar nadiren görülmüştür. Buvakaların çoğu, belirgin olmayan artışlar içermektedir. Sık sık (vakaların %2,5'inde) gözlenenartışlar ılımlıdır (normalin üst sınırının > 3 ila < 8 katı), bununla birlikte belirgin artışların(normal limitin üst sınırının > 8 katı) görülme sıklığı %1 civarında kalmıştır. Yukarıdabelirtilen klinik çalışmalarda, artmış karaciğer enzim seviyelerine, vakaların %0,5'inde klinikolarak ortaya çıkan karaciğer hasarı eşlik etmiştir. Yüksek enzim seviyeleri ilacınkesilmesinden sonra genellikle geri dönüşümlü olmuştur. Ayrıca, seyrek olarak, sarılık veölümcül fulminan hepatit, karaciğer nekrozu ve karaciğer yetmezliği gibi, bazıları ölümlesonuçlanmış şiddetli hepatik reaksiyon vakaları da bildirilmiştir. DİCLOMEC ile uzun sürelitedavi sırasında (örneğin tablet ya da suppozituvarlar ile), önleyici bir tedbir olarak, hepatikfonksiyonun düzenli olarak izlenmesi gerekir. Karaciğer fonksiyon testlerindeki bozukluksürer veya kötüleşirse, karaciğer hastalığı ile uyumlu klinik belirti ve bulgular gelişirse veyadiğer bulgular (örneğin eozinofili, deri döküntüleri vs.) görülürse DİCLOMEC tedavisikesilmelidir. Diklofenak sodyum kullanımı ile prodromal semptomlar olmaksızın hepatitgörülebilir. Hepatik porfirisi olan hastalarda DİCLOMEC kullanılırken dikkatli olunmalıdır,çünkü atak tetiklenebilir.
Renal Etkiler:
Prostaglandinlerin böbrek kan akışını sürdürmedeki önemi nedeniyle, diklofenak dahil yüksek dozda NSAİ ilaçlarla uzun süreli tedavi sıklıkla (%1-10) ödem ve hipertansiyona neden olur.Kardiyak veya böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda, hipertansiyon öyküsü olanhastalarda, yaşlı hastalarda, böbrek fonksiyonunu önemli ölçüde etkileyebilecek diüretiklerveya tıbbi ürünler ile birlikte tedavi gören hastalarda ve herhangi bir nedenden dolayı (örneğinmajör ameliyattan önce veya sonra) önemli derecede hücre dışı hacim kaybı olan hastalardaözellikle dikkat gerekir (bkz. Bölüm 4.3). DİCLOMEC kullanılan bu gibi durumlarda, önlem
olarak böbrek fonksiyonunun izlenmesi önerilmektedir. Hastalar genellikle tedavi kesildikten sonra, tedavi öncesi durumlarına geri dönerler.
Diklofenak dahil NSAİ ilaç tedavisiyle sıvı retansiyonu ve ödem bildirildiği için, kardiyak ya da böbrek fonksiyon bozukluğu, hipertansiyon öyküsü olan hastalarda, yaşlılarda, diüretiklerya da böbrek fonksiyonunu anlamlı ölçüde etkileyen tıbbi ürünler ile birlikte tedavi edilenhastalarda ve herhangi bir nedenle (örneğin majör cerrahi öncesi ve sonrası) gelişebilen önemliekstraselüler hacim eksikliği olan hastalarda özel bir dikkat gereklidir (bkz. Bölüm 4.3). Böylevakalarda DİCLOMEC kullanıldığında, önleyici tedbir olarak, renal fonksiyonun izlenmesitavsiye edilir. İlaç kesildikten sonra genellikle tedavi öncesi duruma dönülür.
İlerlemiş Böbrek Hastalıkları:
DİCLOMEC'in ilerlemiş böbrek hastalığı olan hastalarda kullanımına ilişkin kontrollü çalışmalarda elde edilmiş bir bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle, ilerlemiş böbrek hastalığıolan hastalarda DİCLOMEC tedavisi önerilmemektedir. Eğer DİCLOMEC tedavisibaşlatılmışsa hastanın renal fonksiyonlarının yakından takip edilmesi önerilir.
Deri Reaksiyonları:
DİCLOMEC de dahil olmak üzere NSAİ ilaçların kullanımıyla ilişkili olarak çok nadir eksfolyatif dermatit, Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekrolizi (Lyell'ssendromu) ve eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaç döküntüsü sendromunu(DRESS) da içeren ve bazıları ölümcül olan ciddi cilt reaksiyonları bildirilmiştir (bkz. Bölüm4.8). Hastalar en çok tedavinin erken döneminde bu reaksiyonlar açısından risk altında gibigörünmektedir ve vakaların çoğunda reaksiyon tedavinin ilk ayında ortaya çıkmaktadır. Ciltdöküntüsü ve mukoza lezyonlarının ilk göründüğü anda ya da aşırı duyarlılığın herhangi birbaşka belirtisi ortaya çıktığında DİCLOMEC kesilmelidir.
Kardiyovasküler ve Serebrovasküler Etkiler:
Diklofenak tedavisine, kardiyovasküler olaylar için önemli risk faktörlerini (örneğin, hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabetes mellitus, sigara gibi) taşıyan hastalarda, ancak dikkatlibir değerlendirme sonrasında başlanmalıdır. Diklofenakın kardiyovasküler riskleri doz vemaruz kalma süresi ile birlikte artabileceğinden, en düşük etkili günlük doz mümkün olan enkısa süre için kullanılmalıdır. Bu yüzden, diklofenak tedavisinde mümkün olan en kısa tedavisüresi ve en düşük etkili doz tercih edilmelidir. Özellikle 4 haftayı aşan tedavilerde, Sağlıkmesleği mensuplarının hastaların diklofenak tedavisine devam etme gerekliliğini düzenliolarak tekrar değerlendirmelidir.
Kardiyovasküler hastalığı olduğu veya kardiyovasküler hastalık riski taşıdığı bilinen hastalar daha yüksek bir risk altında olabilir. Önceden görülmüş bir kardiyovasküler semptom olmasabile hekim ve hasta böyle olay gelişimlerine karşı tetikte olmalıdır. Hasta, ciddikardiyovasküler olayların semptom ve/veya belirtileri ile bunların görülmesi halinde yapmasıgerekenler konusunda bilgilendirilmelidir.
Hipertansiyon öyküsü olan ve/veya hafif-orta dereceli konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda, NSAİİ tedavisi ile ilişkili olarak sıvı tutulumu ve ödem bildirilmiştir. Bu hastalariçin uygun bir tedavi ve izlem önerilmektedir (bkz. Bölüm 4.3).
Diklofenakın da dahil olduğu NSAİİ'ler ile özellikle yüksek dozda ve uzun süreli tedavi, ciddi kardiyovasküler trombotik olaylarda (miyokard infarktüsü ve inme dahil) küçük bir artış ileilişkili olabilir.
Hastalar uyarı vermeksizin görülebilecek ciddi arteriyotrombotik olayların belirti ve semptomları (örn., göğüs ağrısı, nefes darlığı, güçsüzlük, geveleyerek konuşma) açısındantetikte olmalıdır. Hastalara bu tip bir olay durumunda derhal hekime başvurmalarısöylenmelidir.
Hematolojik etkiler:
Diğer NSAİ ilaçlar ile olduğu gibi, DİCLOMEC ile uzun süreli tedavi sırasında kan sayımı takibi tavsiye edilir.
Diğer NSAİ ilaçlar gibi, DİCLOMEC trombosit agregasyonunu geçici olarak inhibe edebilir. Hemostaz defektleri olan hastalar dikkatle izlenmelidir.
Solunum hastalıkları:
Astım hastalarında, mevsimsel alerjik rinit, nazal mukozada şişme (örn. nazal polipler), kronik obstrüktif akciğer hastalıkları ya da solunum sisteminin kronik enfeksiyonları (özellikle alerjikrinit benzeri semptomlarla bağlantılı olarak) olan hastalarda, NSAİ ilaçlarla, astımalevlenmeleri gibi reaksiyonlar (analjezik intoleransı/analjezik astımı olarak da adlandırılır),Quincke ödemi ya da ürtiker diğer hastalardan daha sıktır. Bu nedenle, bu hastalara özel dikkatgösterilmesi önerilir (acil durum için hazırlıklı olma). Bu öneri, başka maddelere alerjik olan,örneğin cilt reaksiyonları, kaşıntı ya da ürtikeri olan hastalar için de geçerlidir.
Anafilaktoid Reaksiyonlar:
Diğer nonsteroidal antiinflamatuvar (NSAİ) ilaçlarla olduğu gibi, diklofenak ile ender vakalarda, ilaca daha önce maruz kalmaksızın, anaflaktik/anaflaktoid reaksiyonlar dahilalerjik reaksiyonlar görülebilir.
Enfeksiyon belirtilerini maskeleme:
Diğer NSAİ ilaçlar gibi, DİCLOMEC de enfeksiyonun belirti ve bulguları maskeleyebilir.
farmakodinamik özelliklerinden dolayı,
Kadınlarda fertilite:
DİCLOMEC kullanımı, kadın fertilitesini olumsuz etkiler ve hamile kalmaya çalışan kadınlarda kullanılması önerilmemektedir. Hamile kalmada zorlanan veya kısırlıkincelemesinden geçmekte olan kadınlarda DİCLOMEC kullanımının durdurulmasıdüşünülmelidir.
Geriyatrik hastalar:
Yaşlı hastalarda, temel tıbbi esaslara dikkat edilmelidir. Özellikle, çelimsiz/güçsüz veya vücut ağırlığı düşük olan yaşlı hastalara etkili en düşük doz verilmesi tavsiye edilir.
DİCLOMEC SR tabletler laktoz içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacıkullanmamaları gerekir.
DİCLOMEC SR'da bulunan sunset yellow slake (gün batımı sarısı) alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
DİCLOMEC'in selektif sikloksijenaz-2 inhibitörleri de dahil diğer sistemik NSAİİ'larla birlikte kullanılmasından kaçınılmalıdır. Aşağıdaki etkileşimler, DİCLOMEC SR tabletlerve/veya diklofenakın diğer farmasötik formları ile gözlemlenenleri içermektedir.
Göz önünde bulundurulması gereken gözlenmiş etkileşimler:
Güçlü CYP2C9 inhibitörleri:
Diklofenak metabolizmasının inhibisyonu nedeniyle doruk plazma konsantrasyonunda ve diklofenak maruziyetinde önemli bir artışla sonuçlanabileceğinden diklofenak ile güçlüCYP2C9 inhibitörleri (vorikonazol gibi) birlikte reçete edildiğinde dikkat edilmesi önerilir.
CYP2C9 indükleyicileri:
Diklofenak ile CYP2C9 indükleyicilerini (rifampisin gibi) birlikte uygularken dikkatli olunması gerekir. Bu, plazma konsantrasyonunda önemli bir düşüşe ve diklofenak'a karşı aşırımaruziyete neden olabilir.
Lityum:
Birlikte kullanıldığında diklofenak, lityumun plazma konsantrasyonlarını yükseltebilir. Serum lityum düzeyinin takibi önerilir.
Digoksin:
NSAİİ'ler, digoksinin renal klirensini azaltabilir ve eşzamanlı kullanılırsa plazma konsantrasyonlarını yükseltebilir. Serum digoksin düzeyinin takibi önerilir.
Diüretikler ve antihipertansif ajanlar:
Diğer NSAİ ilaçlar gibi, diklofenak'ın diüretikler ya da antihipertansif ajanlarla (örn. beta-blokörler, anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri) birlikte kullanılması antihipertansif etkilerinde bir azalmaya neden olabilir. Bu nedenle, kombinasyon dikkatliuygulanmalıdır ve özellikle yaşlılarda olmak üzere hastaların kan basınçları periyodik olaraktakip edilmelidir. Hastalar uygun bir şekilde hidrate edilmeli ve yüksek nefrotoksisite riskinedeniyle özellikle diüretikler ve ADE inhibitörleri ile eşzamanlı olarak kullanılmayabaşlanmasının ardından ve sonrasında periyodik olarak böbrek fonksiyonunun takibine önemverilmelidir. (bkz. Bölüm 4.4).
Siklosporin ve Takrolimus:
Diklofenak, diğer NSAİ ilaçlar gibi renal prostaglandinler üzerine etkisiyle siklosporin ve takrolimusun nefrotoksisitesini artırabilir. Bu hastalarda diklofenak, siklosporin veyatakrolimus almayan hastalarda kullanılan doza göre daha düşük dozlarda verilmelidir.
Hiperkalemiye neden olduğu bilinen ilaçlar:
Potasyum tutucu diüretikler, siklosporin, takrolimus ve trimetoprim ile eş zamanlı tedavi serum potasyum düzeylerinin artması ile ilişkili olabilir. Bu nedenle, serum potasyumdüzeyleri sıkça kontrol edilmelidir (bkz. Bölüm 4.4).
Kinolon türevi antibakteriyel ilaçlar:
NSAİİ ve kinolon kullanan hastalarda, konvülsiyon gelişme riski artabilir. NSAİİ ilaçlarla kinolonların birlikte kullanılmalarmdan kaynaklanmış olabilen izole konvülsiyon bildirimleribulunmaktadır.
Göz önünde bulundurulması gereken öngörülen etkileşimler:
Furosemid:
Klinik çalışmalar ve pazarlama sonrası gözlemler, DİCLOMEC kullanımının bazı hastalarda furosemid ve tiyazidlerin natriüretik etkisini azaltabildiğini göstermektedir. Bu yanıt, renalprostaglandin sentezinin inhibe edilmesine bağlanmaktadır. NSAİİ'lerle eş zamanlı olaraktedavi uygulandığında hasta, böbrek yetmezliği belirtileri yönünden (bkz. bölüm 4.4) vediüretik etkililiğinden emin olmak için yakından izlenmelidir.
Diğer NSAİ İlaçlar ve kortikosteroidler:
Diklofenak ve diğer sistemik NSAİ ilaçlar ya da kortikosteroidlerin birlikte uygulanması gastrointestinal istenmeyen etkilerin sıklığını artırabilir (bkz. Bölüm 4.4).
Antikoagülanlar ve antitrombosit ajanlar:
Birlikte uygulanmaları kanama riskini artırabileceği için dikkatli olunması önerilir (bkz. Bölüm 4.4). Klinik çalışmalarda DİCLOMEC'in antikoagülanların etkisi üzerinde bir tesiriolduğuna dair bir işaret olmamasına rağmen, DİCLOMEC ve antikoagülanları birlikte alanhastalarda, çok ender olarak kanama riskinin arttığı bildirilmiştir. Bu nedenle böyle hastalarındikkatle izlenmesi tavsiye edilir.
Varfarin:
Varfarin ve NSAİİ'lerın GI kanamaları üzerindeki etkisi sinerjistik özelliktedir; yani bu iki ilacı birlikte kullanan hastaların ciddi GI kanaması geçirme riski bu iki ilacı tek başlarınakullanan hastalara göre daha yüksektir.
Aspirin:
Diğer NSAİİ'lerde olduğu gibi, diklofenak ve aspirinin eş zamanlı olarak verilmesi, advers etki görülme olasılığını artırdığından, genellikle önerilmemektedir.
Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar):
Sistemik NSAİ ilaçlar ve SSRI'ların birlikte uygulanmaları gastrointestinal kanama riskini arttırabilir (bkz. Bölüm 4.4).
Antidiyabetikler;
Klinik çalışmalar diklofenakın oral antidiyabetik ilaçlarla birlikte, onların klinik etkilerini etkilemeksizin verilebileceğini göstermiştir. Ancak, çok ender olarak diklofenak ile tedavisırasında antidiyabetik ilaçların dozunu ayarlamayı gerektirecek hipoglisemik vehiperglisemik etkiler bildirilmiştir. Bu nedenle birlikte uygulanmaları sırasında önlem olarakkan glukozu düzeyinin takibi önerilir.
Ayrıca, önceden böbrek yetmezliği olan hastalarda diklofenak ile birlikte uygulanma sonucu metabolik asidoz riski, izole edilmiş raporlarda mevcuttur.
Metotreksat:
Diklofenak dahil NSAİ ilaçlar metotreksat tedavisinden önceki veya sonraki 24 saat içinde verildiğinde metotreksatın kandaki konsantrasyonları yükselebileceğinden ve toksisitesiartabileceğinden dikkat edilmesi önerilir.
Kolestipol ve kolestiramin:
Bu ajanlar diklofenak emilimini geciktirebilir veya azaltabilir. Dolayısıyla, diklofenak uygulamasının kolestipol/kolestiramin uygulamasından en az bir saat önce veya 4 ila 6 saatsonra gerçekleştirilmesi önerilmektedir.
Mifepriston:
NSAİ ilaçlar mifepristonun etkisini azalttıgından, mifepriston kullanımından sonra 8-12 gün NSAİ ilaçlar kullanılmamalıdır.
Fenitoin:
Diklofenak ile eş zamanlı fenitoin kullanımında, fenitoine maruziyette artış beklendiğinden, fenitoin plazma konsantrasyonu takip edilmelidir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi C/D (3. Trimester)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
DİCLOMEC kullanımı, kadın fertilitesini olumsuz etkileyebilir ve hamile kalmaya çalışan kadınlarda kullanılması önerilmemektedir. Hamile kalmada zorlanan veya kısırlıkincelemesinden geçmekte olan kadınlarda DİCLOMEC kullanımının durdurulmasıdüşünülmelidir.
Gebelik dönemi
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo/fetal gelişimi olumsuz şekilde etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler, erken gebelikte birprostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra, düşük ve/veya kalp malformasyonu vegastroşizis riskinde bir artış olduğunu düşündürmektedir. Bu çalışmaların sonucuna görekardiyovasküler malformasyon için mutlak risk %1'den azken yaklaşık %1,5'e yükselmiştir.
Riskin, tedavinin dozu ve süresi ile arttığı düşünülmektedir. Hayvanlarda, bir prostaglandin sentez inhibitörü uygulamasının, implantasyon öncesi ve sonrasındaki kaybın ve embriyo-fetal ölümlerin artmasına neden olduğu gösterilmiştir.
Ayrıca, organogenetik dönemde bir prostaglandin sentez inhibitörü verilen hayvanlarda
1!•1..111Buıbâlaâ, güveı>li^lektroniWmza İle İmzalanmıştır. • «i^ ı •! ı* *ı •
Belge Doardi¥.pv^skülersolâfllâfeıdal^yçeşiib8malformısyeofliars3reiflsi4ansın^kıar|tıs}/sbgi^tilmiştir.
Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterlerinde, kesinlikle gerekli olmadıkça diklofenak verilmemelidir. Diklofenak gebe kalmaya çalışan bir kadın tarafından veya gebeliğin ilk veyaikinci trimesterleri sırasında kullanılıyorsa, doz düşük ve tedavi süresi mümkün olduğuncakısa tutulmalıdır.
Oligohidramniyoz/^enidoğan Böbrek Yetmezliği:
NSAİİ'lerin gebeliğin yaklaşık 20. haftasında veya daha sonrasında kullanımı, oligohidroamniyoz ve bazı durumlarda yenidoğan böbrek yetmezliğine yol açan fetal böbrekfonksiyon bozukluğuna neden olabilir. NSAİİ başlangıcından 48 saat sonra nadirenoligohidroamniyoz bildirilmiş olmasına rağmen, bu olumsuz sonuçlar ortalama olarak günlerilâ haftalarca tedaviden sonra görülür. Oligohidroamniyoz, her zaman olmasa da sıklıklatedavinin kesilmesiyle geri döndürülebilir. Uzamış oligohidroamniyoz komplikasyonları,örneğin, uzuv kontraktürlerini ve gecikmiş akciğer olgunlaşmasını içerebilir. Bazı pazarlamasonrası bozulmuş yenidoğan böbrek fonksiyonu vakalarında, değişim transfüzyonu veyadiyaliz gibi invaziv prosedürler gerekli olmuştur. DİCLOMEC tedavisi 48 saati aşarsa,amniyotik sıvının ultrasonla izlenmesini düşünün. Oligohidramniyoz oluşursa DİCLOMEC'isonlandırın ve klinik uygulamaya göre takip edin.
Gebeliğin üçüncü trimesterinde tüm prostaglandin sentez inhibitörleri fetusu aşağıdaki durumlara maruz bırakabilir:
• Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriosusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyonile birlikte)
• Renal disfonksiyon; oligo-hidroamnioz ile birlikte böbrek yetmezliğine ilerleyebilir.
Ayrıca anne ve yenidoğanı, gebelik döneminin sonunda aşağıdaki durumlara maruz bırakabilir:
• Kanama zamanında olası uzama; çok düşük dozlarda bile meydana gelebilen bir anti-agreganetki
• Gecikmiş ya da uzamış doğuma yol açacak şekilde rahim kasılmalarının inhibisyonuSonuç olarak DİCLOMEC, gebeliğin üçüncü trimesterinde kullanılmamalıdır.
Laktasyon dönemi
Diğer NSAİ ilaçlar gibi diklofenak anne sütüne az miktarda geçmektedir. Bu nedenle, bebekteki istenmeyen etkileri önlemek için emzirme sırasında DİCLOMECkullanılmamalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite
Diğer NSAİ ilaçlar gibi DİCLOMEC'in kullanımı dişi doğurganlığını bozabilir. Gebe kalmaya çalışan kadınlarda önerilmez. Gebe kalmakta zorluklar yaşayan ya da infertilite açısındanaraştırılmakta olan kadınlarda DİCLOMEC'in kesilmesi düşünülebilir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
DİCLOMEC kullanırken görme bozuklukları, baş dönmesi, vertigo, uyku hali ya da diğer merkez sinir sistemi bozuklukları yaşayan hastalar, araç veya makine kullanmamalıdırlar.
4.8. İstenmeyen etkiler
lu belge, güvenli eleklronik* imza ile irazalanmıştıp.
ldirimlerden ve li
ıSlde.gÇdi)^aHadve-i§yilaç
11
reaksiyonları MeDRA sistem organ sınıfına göre listelenmiştir. Her bir sistem organ sınıfında advers ilaç reaksiyonları en sık olan önce gelecek şekilde sıklıklarına göre sıralanmıştır. Herbir sıklık grubunda, advers ilaç reaksiyonları azalan ciddiyet sırasına göre verilmiştir. Ayrıca,her advers ilaç reaksiyonu için sıklık kategorisi aşağıdaki şekildedir (CIOMS III):
Çok yaygın (> 1/10); yaygın (> 1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (> 1/1.000 ila < 1/100); seyrek (> 1/10.000 ila < 1/1.000); çok seyrek (< 1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerdenhareketle tahmin edilemiyor).
Aşağıda belirtilen istenmeyen etkiler DİCLOMEC SR tabletler ve/veya kısa ya da uzun vadeli kullanımda diğer diklofenak farmasötik formları için bildirilenleri içermektedir.
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Çok seyrek:
Trombositopeni, lökopeni, anemi (hemolitik ve aplastik anemi dahil), agranülositoz.
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Seyrek: Aşırı duyarlılık, anafilaktik ve anafilaktoid reaksiyonlar (hipotansiyon ve şok dahil). Çok seyrek: Anjiyonörotik ödem (yüz ödemi dahil).
Psikiyatrik hastalıklar
Çok seyrek: Dezoryantasyon, depresyon, uykusuzluk, kabus görme, irritabilite, psikotik bozukluk.
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Baş ağrısı, baş dönmesi.
Seyrek: Uyku hali, yorgunluk
Çok seyrek: Parestezi, hafıza bozukluğu, konvülsiyon, anksiyete, titreme, aseptik menenjit, tat bozuklukları, serebrovasküler olay.
Bilinmiyor: Konfüzyon, halusinasyon, duygu bozukluğu, halsizlik
Göz hastalıkları
Çok seyrek: Görme bozukluğu, bulanık görme, çift görme.
Bilinmiyor: Optik Nörit
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın: Vertigo.
Çok seyrek: Kulak çınlaması, işitmede zayıflama.
Kardiyak hastalıklar
Yaygın olmayan*: Miyokard infarktüsü, kalp yetmezliği, palpitasyonlar, göğüs ağrısı. Bilinmiyor: Kounis sendromu.
Vasküler hastalıklar
Yaygın: Hipertansiyon Çok seyrek: Vaskülit.
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
A /j*j Bu h^ge, güvenil elektronik imza ile imzalanmıştır.
Seyrek: Astım (dispne dahil).
Çok seyrek: Pnömonit.
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Bulantı, kusma, diyare, dispepsi, abdominal ağrı, şişkinlik, anoreksi.
Seyrek: Gastrit, gastrointestinal kanama, hematemez, kanlı diyare, melena, gastrointestinal ülser (kanamalı veya kanamasız - perforasyon ile veya perforasyon olmaksızın peritoniteneden olabilecek ya da yaşlılarda ölüm ile sonuçlanabilecek).
Çok seyrek: Kolit (hemorajik kolit, ülseratif kolit veya Crohn hastalığının alevlenmesi dahil), kabızlık, stomatit (ülseratif stomatit dahil), glossit, özofagus bozukluğu, intestinal diyaframhastalığı, pankreatit.
Bilinmiyor: İskemik kolit.
Hepato-bilier hastalıklar
Yaygın: Transaminazlarda artış.
Seyrek: Hepatit, sarılık, karaciğer bozukluğu.
Çok seyrek: Fulminan hepatit, hepatik nekroz, karaciğer yetmezliği.
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın: Döküntü.
Seyrek: Ürtiker.
Çok seyrek: Büllöz dermatit, egzama, eritem, eritema multiforme, Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz (Lyell sendromu), eksfolyatif dermatit, alopesi, ışığaduyarlılık reaksiyonu, purpura, Henoch-Schonlein purpura, kaşıntı.
Bilinmiyor: Eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaç döküntüsü (DRESS).
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın: Sıvı retansiyonu, ödem.
hematüri, proteinüri, nefrotik sendrom,
Çok seyrek: Akut böbrek yetmezliği,
tubulointerstisyel nefrit, renal papiller nekroz.
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Çok seyrek: İmpotans
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Seyrek: Ödem
* Sıklık yüksek dozla (150 mg/gün) uzun dönem tedavi verilerini yansıtır.
Seçili advers ilaç reaksiyonlarının açıklaması Arteriyotrombotik olaylar
Meta-analiz ve farmakoepidemiyolojik veriler, özellikle yüksek dozda (günlük 150 mg) ve uzun dönem tedavi sırasında diklofenak kullanımı ile ilişkili olarak arteriyotrombotik olaylarriskinde (örneğin miyokard enfarktüsü veya inme) küçük bir artışa işaret etmektedir (bkz.bölüm 4.4 ve 4.3).
Görsel etkiler
Görme bozukluğu, bulanık görme ve diplopi gibi görme bozuklukları NSAİİ etkileri arasında gösterilebilir ve genellikle ilaç kesilmesi sonrası geri dönüşümlüdür. Prostaglandin sentezinininhibisyonu ve retinal kan akışını değiştiren diğer ilgili bileşikler, görme bozukluklarınasebebiyet verebilir. Diklofenak tedavisi sırasında bu semptomlar ortaya çıkarsa, diğernedenleri dışlamak için oftalmolojik bir muayene olarak düşünülebilir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir.
tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Semptomlar
Diklofenak doz aşımına bağlı tipik bir klinik tablo yoktur. Doz aşımı, baş ağrısı, mide bulantısı, epigastrik ağrı, dezoryantasyon, eksitasyon, koma, bayılma, kusma, gastrointestinalkanama, diyare, baş dönmesi, kulak çınlaması veya konvülsiyon gibi semptomlara nedenolabilir. Ciddi zehirlenme durumunda, akut böbrek yetmezliği ve karaciğer hasarı mümkündür.
Terapötik önlemler
Diklofenak dahil NSAİ ilaçlarla akut zehirlenmenin tedavisi, esas olarak destekleyici önlemler ve semptomatik tedaviden ibarettir. Hipotansiyon, böbrek yetmezliği, konvülsiyon,gastrointestinal bozukluk ve solunum depresyonu gibi komplikasyonlara karşı destekleyiciönlemler ve semptomatik tedavi uygulanır.
Proteinlere yüksek oranda bağlanmaları ve yaygın metabolizmaları nedeniyle NSAİ ilaçların eliminasyonunda muhtemelen zorlu diürez, diyaliz veya hemoperfüzyon gibi özel önlemleryardımcı değildir.
Potansiyel toksik bir aşırı dozun alımından sonra aktif kömür kullanımı ve hayatı tehdit edici potansiyele sahip dozun alımından sonra gastrik dekontaminasyon (örn. kusma, gastrik lavaj)düşünülebilir.
Böbrek ve karaciğer fonksiyonları yakından izlenmelidir. Potansiyel toksik miktarların alımından sonra hastalar en az dört saat boyunca gözlemlenmelidir. Sık veya uzun sürelikonvülsiyonlar intravenöz diazepam ile tedavi edilmelidir. Diğer önlemler, hastanın klinikdurumuna göre belirlenebilir.
5.
FARMAKOLOJIK ÖZELLIKLER
5.1. Farmakodinamik özelliklerFarmakoterapötik grup: ıAnetiienflaematuv.a&kvezaniimrzomâtizrmal ürünler, non-steroidler, asetikrmakoterapötik grup: ıAnetiienflaematuv.a&kvezaniimrzomâtizrmal ürünler, non-steroidler, asetik
ATC kodu: M01AB05 Etki mekanizması
DİCLOMEC belirgin antiromatizmal, antiinflamatuvar, analjezik ve antipiretik özelliklere sahip, nonsteroidal yapıda bir bileşim olan diklofenak sodyum içerir. Deneysel olarak dagösterildiği üzere, prostaglandin biyosentezinin inhibisyonu diklofenakın etki mekanizmasıiçin esas kabul edilmektedir. Prostaglandinler enflamasyon, ağrı ve ateş oluşumunda majörrol oynarlar.
Diklofenak sodyum,
in vitro
olarak, insan vücudunda erişilenlere eşdeğer konsantrasyonlarda, kıkırdakta proteoglikan biyosentezini baskılamaz.
Farmakodinamik etkiler
DİCLOMEC, romatizmal hastalıklarda kullanıldığında, antiinflamatuvar ve analjezik özellikleriyle dinlenme sırasında ve hareket halinde ortaya çıkan ağrı, sabah sertliği veeklemlerde şişme gibi semptom ve belirtileri belirgin bir şekilde ortadan kaldırır ve aynızamanda fonksiyonda düzelme sağlar.
Travma sonrası ve postoperatif enflamatuvar durumlarında DİCLOMEC hem spontan ağrıyı hem de harekete bağlı ağrıyı hızla dindirir ve enflamasyona bağlı şişlik ve yarada gelişenödemi azaltır.
DİCLOMEC SR, özellikle günde 100 mg doz kullanması gereken hastalar için uygundur. Günde bir defa alınması, özellikle uzun süreli tedaviyi kolaylaştırır ve muhtemel dozlamahatalarını önlemede yardımcı olur.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Genel özellikler
Emilim:
Değişmemiş diklofenak ve hidroksillenmiş metabolitlerinin idrardaki miktarlarından edinilen bilgilere göre, DİCLOMEC SR ve mide suyuna dayanıklı enterik kaplı tabletlerden salınan veemilen diklofenak miktarı aynıdır. Bununla birlikte diklofenakın DİCLOMEC SR'dansistemik yararlanımı, aynı dozdaki mide suyuna dayanıklı tabletlerle elde edilenin ortalama%82'sidir (muhtemelen “ilk geçiş” metabolizmasına bağımlı salınma oranından dolayı).DİCLOMEC SR'dan etkin maddenin daha yavaş salınmasının bir sonucu olarak, ulaşılandoruk konsantrasyonlar mide suyuna dayanıklı enterik kaplı tabletlerin verilmesinden sonraelde edilenlerden daha düşüktür.
100 mg uzatılmış salımlı bir tabletin alınmasından ortalama 4 saat sonra 0,5 mikrogram/ml (mikromol/L) ortalama doruk plazma konsantrasyonuna erişilir.
DİCLOMEC SR'ın sistemik yararlanımı ve emilimi üzerine yiyeceklerin klinik olarak herhangi bir etkisi yoktur.
Diğer taraftan, DİCLOMEC SR 100 mg alındıktan 24 saat sonra 13 ng/ml (40 nmol/L) olan ortalama plazma konsantrasyonları saptanabilir.
Karaciğerden ilk geçişinde (“ilk geçiş” etkisi) diklofenakın yaklaşık yarısı metabolize edildiği için, ağız yoluyla verilmesini takiben konsantrasyon eğrisinin altında kalan alan, aynı dozunparenteral yolla verilmesini takiben elde edilenin yaklaşık yarısıdır.
DİCLOMEC SR 100 mg tabletlerden günde 1 kez alındığında elde edilen konsantrasyon 22 ng/ml (70 nmol/L) civarındadır.
Dağılım:
Diklofenak, başta albumine olmak üzere (%99,4), serum proteinlerine %99,7 oranında bağlanır. Sanal dağılım hacmi 0,12-0,17 l/kg'dır.
Diklofenak sinovyal sıvıya geçer. Plazmada doruk konsantrasyona ulaştıktan 2-4 saat sonra sinovyal sıvıda maksimum konsantrasyonlara erişir. Sinovyal sıvıdan eliminasyon yarı ömrü3 ila 6 saattir. Doruk plazma düzeylerine eriştikten 2 saat sonra, sinovyal sıvıda etkin maddekonsantrasyonları plazmadakinden daha yüksek düzeye ulaşır ve 12 saat boyuncaplazmadakinden daha yüksek kalır.
Emziren bir annenin sütünde düşük konsantrasyonda (100 ng/ml) diklofenak saptanmıştır. Anne sütü alan bir bebeğin midesine giren tahmini miktar 0,03 mg/kg/gün dozuna eşdeğerdir.
Biyotransformasyon:
Diklofenakın biyotransformasyonu, kısmen esas molekülün glukuronidasyonu, fakat esas olarak, çoğu glukuronid konjugatlarına dönüşen, çeşitli fenolik metabolitlerin (3'-hidroksi-,4'-hidroksi-,5-hidroksi, 4',5-dihidroksi- ve 3' hidroksi-4'-metoksi-diklofenak) elde edildiği,tek ve multipl hidroksilasyonu ve metoksilasyonu ile olur. Bu fenolik metabolitlerin ikisidiklofenaktan çok daha az derecede de olsa biyolojik olarak aktiftir.
Eliminasyon:
Diklofenakın total sistemik klirensi 263 ± 56 ml/dak. (Ort değer ± SD)'dır. Plazmadaki terminal yarı ömrü 1 ila 2 saattir. Metabolitlerin 4'ü (aktif olan 2 metabolit de dahil) 1-3 saatlikkısa plazma yarı ömrüne sahiptir. Bir metabolitin (3'-hidroksi-4'-metoksi-diklofenak) plazmayarı ömrü çok daha uzundur. Ancak, bu metabolit hemen hemen inaktiftir.
Verilen dozun yaklaşık %60'ı esas molekülün glukuronid konjugatı şeklinde ve çoğu glukuronid konjugatlarına dönüşen metabolitleri halinde idrarla atılır. %1' inden daha azıdeğişmemiş ilaç şeklinde atılır. Dozun geri kalan kısmı, metabolitleri halinde safra yoluylafeçese atılır.
Doğrusallık/Doğrusal Olmayan Durum:
Emilen miktar dozaj gücü ile lineer olarak ilişkilidir.
Hastalardaki karekteristik özellikler
Böbrek yetmezliği:
Böbrek yetmezliği olan hastalarda, mutad dozlarda uygulandığında, tek doz kinetiğine göre değişmemiş aktif maddenin birikmediği gösterilmiştir. Kreatinin klirensi 10 ml/dak' nın altınadüştüğünde, hidroksi metabolitlerin hesaplanmış kararlı durum plazma düzeyleri normal
kişilerdekinden yaklaşık 4 kat daha fazladır. Bununla beraber, metabolitler safra vasıtasıyla uzaklaştırılırlar.
Karaciğer yetmezliği:
Kronik hepatiti veya dekompanse olmayan sirozu olan hastalarda, diklofenakın kinetiği ve metabolizması karaciğer hastalığı olmayan hastalardaki ile aynıdır.
Pediyatrik popülasyon:
Doz gücünden dolayı, DİCLOMEC SR çocuklar ve ergenler için uygun değildir.
Geriatrik popülasyon:
İlacın emilimi, metabolizması ve atılımında yaşa bağlı herhangi bir farklılık gözlenmemiştir. Yaşlı hastalarda, temel tıbbi esaslara dikkat edilmelidir. Özellikle, çelimsiz/güçsüz veya vücutağırlığı düşük olan yaşlı hastalara etkili en düşük doz verilmesi tavsiye edilir.
Klinik çalışmalar:
DİCLOMEC, uzun zamandır kullanılmakta olan, klinik verileri iyi bilinen bir üründür.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Diklofenak ile yapılan akut ve tekrarlanan doz toksisitesi çalışmaları ve genotoksisite, mutajenite ve karsinojenite çalışmalarından elde edilen preklinik veriler önerilen terapötikdozlarda insanlara özgü herhangi bir zararın olmadığını göstermiştir.
Farelerde lenfoma (timus) ve sıçanlarda subkutan fibromlar, fibroadenomlar (meme bezi) veya C-hücre adenomları (tiroid bezi) görülme sıklığının tümü; kullanılan hayvan suşu içinlaboratuvarın kontrol aralığındadır ve tesadüfen meydana gelmiş kabul edilmiştir.
Sıçanlarda yapılan tüm toksisite çalışmalarında, mezenterik lenf nodlarının hipertrofisi veya reaktif hiperplazili lenfadenit gözlenmiştir. Bu değişikliklere maymunlarda yapılançalışmalarda da görülen nötrofili eşlik etmiştir. Bunların gastrointestinal sistemde gözlenenülserlere ikincil reaksiyonlar olduğu tahmin edilmektedir. İki yıllık bir çalışmada, diklofenakile tedavi edilen sıçanlarda kalpteki trombotik vasküler tıkanıklıklarında doza bağlı bir artışgözlenmiştir.
Ek çalışmalar, sıçanlarda tekrarlanan oral dozlarla (> 1 mg/kg vücut ağırlığı), diklofenak'ın doğurganlığı etkileyen etkilere neden olduğunu göstermektedir (düşük testosteron seviyesi,histopatolojik değişikliklerle birlikte azalmış epididim ve testis ağırlığı). İki kuşak birçalışmada > 1,25 mg/kg dozlarını takip eden F1 kuşağında da benzer etkiler gözlenmiştir.Köpeklerde günlük subkutan 2 mg/kg diklofenak sodyum dozu, artmış spermatid sayısınaneden olmuştur. Diğer çalışmalar, tekrarlanan > 0,5 mg/kg diklofenak dozu takiben dişisıçanlarda çiftleşme sıklığının azaldığını göstermektedir. Bu nedenle hem erkek hem de kadındoğurganlığı üzerindeki etkisi göz ardı edilemez.
Diklofenak, kemirgenlerde plasenta bariyerini geçmektedir. NSAİİ verilmesi (diklofenak dahil), tavşanlarda ovulasyonu ve sıçanlarda implantasyon ve plasentasyonu inhibe etmiş,hamile sıçanlarda duktus arteriosusun erken kapanmasına sebep olmuştur. Sıçanlarda
ı«ı1n1j_1, Bu belge, cüv^li elel^ronik İmza İle İmzalanmıştır.n . ıı ı i.. ..
Belge DoAklsaefakıfta^e£nalA)toksil)Idozıaibdistosi, uzamjşıge§fâsyten,fetalıâalka.l}mda-tdHşüş ve
intrauterin büyüme geriliği ile ilişkili bulunmuştur. Diklofenakın hem üreme parametreleri ve doğum hem de rahim içindeyken duktus arteriosusun daralması üzerindeki zayıf etkileriprostaglandin sentez inhibitörleri sınıfının farmakolojik sonuçlarıdır (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.6).
Farelerde yapılan bir çalışmada, 4 mg/kg maternal toksik dozda teratojenite (yarık damak) gözlenmiştir. Sıçanlar ve tavşanlarda, maternal olarak toksik seviyeye kadar olan dozlarteratojenik etkilere yol açmamıştır. Tavşanlarda yapılan bir çalışmada, gecikmiş ossifikasyonve düşük fetal ağırlık araştırmalarda gözlenen tek değişiklik olmuştur.
Maternal olarak toksik dozlarda, yavruların perinatal ve doğum sonrası gelişimi zarar görmüştür (doğurganlık, ayrıca doğum ağırlığı ve gecikmiş doğum sonrası büyüme).
6.
FARMASOTIK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Tablet çekirdeği:
Hidroksipropil Metil Selüloz (K15M-2208)
Kolloidal Silikondioksit (200)
Laktoz Monohidrat (sığır sütü)
Magnezyum Stearat Talk
Mikrokristalin Selüloz (PH 102)
Povidon (K-30)
Film kaplama:
Polietilen Glikol 400
Simetikon Emülsiyon
Sunset Yellow Slake (gün batımı sarısı)
Brilliant Scarlett 4R Lake Titanyum DioksitHidroksipropil Metil Selüloz (E5)
6.2. Geçimsizlikler
Bilinen geçimsizliği yoktur.
6.3. Raf ömrü
36 ay.
6.4.Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
DİCLOMEC SR tabletleri, çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
PVC/PVDC/PE-Alüminyum Folyo blister
Belge Do^abİStİ秣efl
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği" ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Reşitpaşa Mah. Eski Büyükdere Cad. No:4 34467 Maslak / Sarıyer / İSTANBUL0212 366 84 000212 276 20 20
8. RUHSAT NUMARASI
165/75
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 26.08.1993 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ