KISA URUN BILGISI1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
METADEM 50 mg/2 ml I.M./I.V. enjeksiyonluk çözelti içeren ampul Steril
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her bir 2 ml'lik ampul 50 mg deksketoprofene eşdeğer 73,8 mg deksketoprofen trometamol içerir.
Yardımcı madde(ler):
Her bir 2 ml'lik ampulde:
Etanol (%96)..........................200 mg
Sodyum klorür........................8 mg
Sodyum hidroksit....................y.m.
Yardımcı maddeler için bölüm 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Enjeksiyonluk çözelti içeren ampul Berrak ve renksiz çözelti
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Osteoartrit, romatoid artrit ve ankilozan spondilit belirti ve bulgularının tedavisi ile akut gut artriti, akut kas iskelet sistemi ağrıları (ör. bel ağrısı), post-operatif ağrı, dismenore ve renalkolik tedavisinde endikedir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/Uygulama sıklığı ve süresi:
Yetişkinler
Tavsiye edilen doz her 8-12 saatte bir 50 mg'dır. Günlük maksimum doz olan 150 mg'ı aşmamak şartıyla, 6 saat arayla uygulanabilir.
METADEM, kısa süreli kullanım içindir ve tedavi akut semptomatik dönem ile sımrlandmlmalıdır (maksimum 2 gün). Hastalar mümkün olan sürede oral analjezik tedaviyegeçmelidirler.
Semptomları kontrol etmek amacıyla gerekli en kısa sürede en düşük etkili doz kullanılarak istenmeyen etkiler en aza indirilebilir (Bkz. Bölüm 4.4)
Orta ve ağır şiddetteki postoperatif ağrıların olduğu durumda, METADEM, eğer endike ise, opioid analjezikler ile bir arada, yetişkinlerde tavsiye edilen dozlarda kullanılabilir (Bkz.Bölüm 5.1).
Uygulama şekli:
METADEM intramüsküler ya da intravenöz yollarla uygulanabilir.
İ.M. uygulama:
1 adet METADEM içeriği (2 mL) kas içine derin ve yavaş bir enjeksiyon ile verilmelidir.
İ.V. uygulama:
İ.V. infüzyon: Bölüm 6.6'da tarif edilen şekilde hazırlanan seyreltik çözelti, 10 ile 30 dakika arası bir sürede yavaş bir şekilde damar içine infüzyon ile verilmelidir. Çözelti daima güneşışığından korunmalıdır.
İ.V. bolus: Gerekli ise, bir METADEM içeriği (2 mL) 15 saniyeden uzun bir sürede yavaş İ.V. bolus ile verilebilir.
İlacın kullanımı ile ilgili talimatlar:
METADEM İ.M. veya İ.V. bolus ile verildiğinde, çözelti, renkli ampulden çekildikten hemen sonra enjekte edilmelidir (Bkz. Bölüm 6.2 ve 6.6).
İ.V. infüzyon ile verildiğinde, çözelti aseptik olarak seyreltilmeli ve güneş ışığından korunmalıdır (Bkz. Bölüm 6.3 ve 6.6). Uygulamadan önce tıbbi ürünün seyreltme talimatı içinbölüm 6.6'ya bakınız.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Hafif böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klirensi 60-89 mL/dk) toplam günlük doz 50 mg'a indirilmelidir (Bkz. Bölüm 4.4). METADEM orta ve ağır böbrek yetmezliği olanhastalarda (kreatinin klirensi <59 mL/dk) kullanılmamalıdır (Bkz. Bölüm 4.3).
Karaciğer yetmezliği:
Hafif ve orta derecede (Child-Pugh skoru 5-9 arası) karaciğer bozukluğu olan hastalarda toplam günlük doz 50 mg'a indirilmelidir ve ilacın kullanımı sırasında karaciğer fonksiyonlarıdikkatli bir şekilde izlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.4). METADEM, ağır karaciğer bozukluğuolan (Child-Pugh skoru 10-15 arası) hastalarda kullanılmamalıdır (Bkz. Bölüm 4.3).
Pediyatrik popülasyon:
METADEM'in çocuklarda ve adolesanlarda yapılmış çalışmaları bulunmamaktadır. Bu nedenle güvenliliği ve etkililiği kanıtlanmadığı için çocuk ve adolesanlarda kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlılarda genellikle doz ayarlamasına ihtiyaç duyulmamaktadır. Yaşlı hastalarda böbrek fonksiyonlarının fizyolojik olarak gerilemesi nedeniyle, böbrek fonksiyonlarının hafifçebozulması durumunda daha düşük bir doz (toplam günlük doz 50 mg) tavsiye edilir (Bkz.Bölüm 4.4).
4.3. Kontrendikasyonlar
METADEM aşağıdaki durumlarda uygulanmamalıdır:
• Deksketoprofene, diğer NSAİİ'lere veya bölüm 6.1'de listelenen, üründeki herhangi biryardımcı maddeye karşı duyarlılığı olan hastalar
• Benzer etkiye sahip maddelerin (ör. asetilsalisilik asit ve diğer NSAİİ'ler) astım, bronkospazm, akut rinit ataklarını hızlandırdığı veya nazal polip, ürtiker veyaanjiyonörotik ödeme neden olduğu hastalar
• Ketoprofen veya fibratlar ile tedavi sırasındaki bilinen fotoallerjik veya fototoksikreaksiyonlar
• Aktif veya şüpheli gastrointestinal ülseri/kanaması olan hastalarda veya peptik ülser/gastrointestinal kanama veya gastrointestinal kanama, ülserleşme veya perforasyonöyküsü olan hastalar
• Kronik dispepsi öyküsü bulunan hastalar
• Geçmişte uygulanan NSAİİ tedavisiyle ilişkili gastrointestinal kanama veya perforasyonöyküsü olan hastalar
• Diğer aktif kanama veya kanama bozukluğu olan hastalar
• Crohn hastalığı veya ülseratif koliti olan hastalar
Ciddi kalp yetmezliği olan hastalar
Orta veya ciddi böbrek yetmezliği olan hastalar (kreatinin klirensi < 59 mL/dk)
Ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalar (Child-Pugh skoru 10-15)
Hemorajik diyatez veya diğer pıhtılaşma bozukluğu olan hastalar
Şiddetli dehidrasyonu olan hastalarda (kusma, diyare veya yetersiz sıvı alımı sebebiyle)
Gebeliğin 3. trimestrinde ve laktasyon döneminde (Bkz. Bölüm 4.6)
METADEM, koroner arter bypass greft (KABG) cerrahisi durumunda perioperatif ağrı tedavisinde kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.4).
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Kardiyovasküler risk:
• NSAİİ'ler ölümcül olabilecek kardiyovasküler trombotik olaylar, miyokard infarktüsü veinme riskinde artışa neden olabilir. Bu risk, kullanım süresine bağlı olarak artabilir.Kardiyovasküler hastalığı olan veya kardiyovasküler hastalık risk faktörlerini taşıyanhastalarda risk daha yüksek olabilir (Bkz. Uyarılar).
• METADEM, koroner arter bypass greft (KABG) ameliyatı durumunda perioperatif ağrıtedavisinde kontrendikedir (Bkz. Uyarılar).
Gastrointestinal (Gİ) risk:
NSAİİ'ler kanama, ülserasyon, mide veya barsak perforasyonu gibi ölümcül olabilecek ciddi Gİ advers etkilere yol açarlar. Bu advers olaylar herhangi bir zamanda, önceden uyarıcı birsemptom vererek veya vermeksizin ortaya çıkabilirler. Yaşlı hastalar ciddi Gİ etkilerbakımından daha yüksek risk taşımaktadırlar (Bkz. Uyarılar).
Çocuklarda ve adolesanlarda kullanım güvenliliği tespit edilmemiştir.
Alerji hikayesi olan hastalarda kullanırken dikkatli olunmalıdır.
METADEM'in siklooksijenaz-2 selektif inhibitörleri içeren NSAİİ'lerle birlikte kullanılmasından kaçınılmalıdır.
Semptomları kontrol etmek için gerekli en kısa sürede en düşük etkili doz kullanılarak istenmeyen etkiler en aza indirilebilir (Bkz. Bölüm 4.2 ve aşağıda açıklanan gastrointestinalve kardiyovasküler riskler).
Gastrointestinal (Gİ) etkiler-ülserasyon, kanama veya perforasyon riski:
Önceden uyarıcı belirtiler veya geçmişte ciddi gastrointestinal olay öyküsü olup olmadığına bakılmaksızın tedavi süresince herhangi bir zamanda NSAİİ'ler ile ilişkili olarak ölümcülolabilen gastrointestinal kanama, ülser ve perforasyon olguları bildirilmiştir. METADEM alanhastalarda gastrointestinal kanama veya ülser meydana geldiğinde tedavi kesilmelidir.Özellikle de kanama veya perforasyonun eşlik ettiği ülser öyküsü olan hastalarda (Bkz.Bölüm 4.3) ve yaşlı bireylerde NSAİİ dozu arttırıldıkça gastrointestinal kanama, ülser veyaperforasyon riski artmaktadır.
NSAİİ ile tedavi sırasında ciddi bir Gİ advers olay gelişen her beş hastadan yalnızca biri semptomatiktir. NSAİİ'ler nedeniyle üst Gİ ülser, majör kanama veya proferasyonların, 3 ila6 ay süreyle tedavi edilen hastaların yaklaşık %1'inde, bir yıl tedavi gören hastaların iseyaklaşık %2-4'ünde meydana geldiği görülmektedir. Uzun süreli tedavi sırasında bueğilimlerin devam etmesi, hastanın tedavisinin herhangi bir safhasında ciddi bir Gİ olaygelişme olasılığını arttırmaktadır. Bununla birlikte, kısa süreli tedavi dahi risksiz değildir.
NSAİİ kullanan, önceden peptik ülser ve/veya Gİ kanama hikayesine sahip hastalarda, bu risk faktörlerine sahip olmayan hastalara kıyasla Gİ kanama gelişme riski 10 kat fazladır.NSAİİ'ler ile tedavi edilen hastalarda Gİ kanama riskini arttırabilecek diğer faktörler; oralkortikosteroidlerle tedavi, antikoagulanlarla tedavi, NSAİİ'ler ile tedavinin uzaması, sigarakullanımı, alkol kullanımı, ilerlemiş yaş ve genel sağlık durumunun kötü olmasıdır. ÖlümcülGİ olaylara ait spontan bildirimlerin çoğu, yaşlı veya güçsüz hastalara aittir. Bu nedenle, buhasta gruplarının tedavisinde özel dikkat gösterilmelidir.
Advers bir Gİ olayın potansiyel riskini en aza indirmek için, hastalar mümkün olan en kısa süreyle ve en düşük etkili NSAİİ dozu ile tedavi edilmelidir. Hastalar ve hekimler NSAİİtedavisi sırasında Gİ ülserasyon ve kanama belirti ve semptomları açısından dikkatliolmalıdırlar ve eğer ciddi Gİ olaylardan şüphelenirse hemen ek bir değerlendirme yapılmalıve ek bir tedaviye başlanmalıdır. Eğer ciddi advers olay ortadan kalkmazsa, NSAİİ tedavisidurdurulmalıdır. Yüksek risk grubundaki hastalarda, NSAİİ'leri içermeyen alternatif tedavilerplanlanmalıdır.
Tüm NSAİİ'lerde olduğu gibi, deksketoprofen trometamol ile tedaviye başlamadan önce tamamen iyileşmiş olduklarından emin olmak için özofajit, gastrit ve/veya peptik ülseröyküsü araştırılmalıdır. Gastrointestinal semptomları veya gastrointestinal hastalık hikayesiolan hastalar sindirim bozuklukları, özellikle gastrointestinal kanama açısından izlenmelidir.
NSAİİ'ler, gastrointestinal hastalık öyküsü olan hastalara (ülseratif kolit, Crohn hastalığı) dikkatle verilmelidir, çünkü durumları kötüleşebilir (Bkz. Bölüm 4.8).
Yaşlılar:
Yaşlılarda özellikle ölümcül olabilecek gastrointestinal kanama ve perforasyon olmak üzere NSAİİ kaynaklı advers reaksiyon sıklığı artmıştır (Bkz. Bölüm 4.2). Bu hastalar tedaviyeuygun olan en düşük dozda başlamalıdır.
Bu hastalarda ve eş zamanlı düşük doz asetilsalisilik asit veya gastrointestinal riski arttırma olasılığı bulunan diğer ilaçları kullanması gereken hastalarda koruyucu ajanlarla yapılankombinasyon tedavisi (örneğin, misoprostol veya proton pompası inhibitörleri)düşünülmelidir (Bkz. Bölüm 4.5).
Özellikle yaşlılarda olmak üzere gastrointestinal toksisite öyküsü bulunan hastalar özellikle tedavinin başlangıç evrelerindeki olağan dışı abdominal semptomları (özelliklegastrointestinal kanama) bildirmelidir.
Oral kortikosteroidler, varfarin benzeri antikoagülanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri veya asetilsalisilik asit benzeri anti-platelet ajanlar gibi ülser veya kanama riskiniarttırabilecek ilaçları eş zamanlı alan hastalarda dikkatli olunması önerilmelidir (Bkz. Bölüm4.5).
Tüm non selektif NSAİİ'ler trombosit agregasyonunu baskılayabilirler ve prostaglandin sentezi inhibisyonu ile kanama süresini uzatabilirler. Postoperatif dönemde düşük molekülerağırlıklı heparinin profilaktik dozları ile birlikte deksketoprofen trometamol kullanımı,kontrollü klinik çalışmalarda değerlendirilmiştir ve koagülasyon parametreleri üzerindeherhangi bir etkisine rastlanmamıştır. Bu nedenle, varfarin veya diğer kumarinler veyaheparinler gibi hemostaz ile etkileşime giren diğer tedavileri alan hastalarda, deksketoprofenkullanımı önerilmez.
NSAİİ tedavisiyle ilişkili sıvı tutulumu ve ödem bildirildiğinden hipertansiyon ve/veya hafif -orta şiddette konjestif kalp yetmezliği öyküsü bulunan hastalarda uygun takibin ve önerilerin yapılması gereklidir.
Klinik araştırmalar ve epidemiyolojik veriler bazı NSAİİ'lerin (özellikle yüksek dozda ve uzun süreli tedavide) kullammınm arteriyel trombotik olaylarda (örneğin miyokard enfarktüsüveya inme) hafif bir risk artışı ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Deksketoprofentrometamol açısından bu riski hariç tutacak yeterli veri bulunmamaktadır.
Renal etkiler:
Renal fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli uygulanmalıdır. Bu hastalarda NSAİİ'lerin kullanımı böbrek fonksiyonlarında bozulma, sıvı tutulması ve ödem ilesonuçlanabilir. Diüretik tedavisi alan hastalarda veya artmış nefrotoksisite riski nedeniylehipovolemi geliştirebilecek hastalarda da dikkatli olunmalıdır.
Dehidrasyonu ve muhtemelen ilişkili artmış böbrek toksisitesini önlemek için tedavi sırasında yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır.
Tüm NSAİİ'lerde olduğu gibi, deksketoprofen trometamol plazma üre azotunu ve kreatinini arttırabilir. Diğer prostaglandin sentez inhibitörlerinde olduğu gibi, glomerular nefrit,interstisyel nefrit, renal papilar nekroz, nefrotik sendrom ve akut renal rahatsızlığa nedenolabilen renal sistem yan etkileri ile ilişkilendirilebilir. Yaşlı hastaların böbrekfonksiyonlarında bozulma olasılığı daha yüksektir (Bkz. Bölüm 4.2).
Uzun süreli NSAİİ kullanımı renal papiller nekroz ve diğer renal hasarlara yol açmaktadır. Ayrıca, renal prostaglandinler renal perfüzyonun idamesinde kompanse edici bir rol oynadığıiçin, hastalarda renal toksisite de görülmüştür. Bu durumdaki hastalara NSAİİ uygulanmasıprostaglandin sentezinde ve ikincil olarak da renal kan akımında doza bağlı bir azalmayasebep olabilmekte, bu da renal dekompansasyonu hızlandırabilmektedir. Böyle birreaksiyonun gözlenme riskinin çok yüksek olduğu hastalar böbrek fonksiyonlarında bozulma,kalp yetmezliği, karaciğer disfonksiyonu olanlar, diüretik ve anjiyotensin dönüştürücü enzim(ADE) inhibitörü kullananlar ve yaşlılardır.
NSAİİ tedavisinin durdurulmasının ardından genellikle tedavi öncesi duruma geri dönülmektedir.
Karaciğer güvenliliği:
Hepatik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Tüm diğer NSAİİ'ler gibi, bazı karaciğer parametrelerinde geçici küçük artışlara ve SGOT ve SGPT'de anlamlı artışlara neden olabilir. Bu gibi parametrelerde ilaçla ilişkili artışlarolduğunda, tedavi sona erdirilmelidir. Yaşlı hastalarda karaciğer fonksiyon bozukluğu olmasıdaha olasıdır (Bkz. Bölüm 4.2).
İlerlemiş böbrek hastalıkları:
METADEM, orta - şiddetli renal bozukluğu olan hastalarda (keratin klirensi < 59 mL/dk) kontrendikedir.
METADEM'in ilerlemiş böbrek hastalığı olan hastalarda kullanımına ilişkin kontrollü klinik çalışmalardan elde edilmiş bilgi mevcut değildir. Bu nedenle, ileri böbrek hastalığı olan buhastalarda METADEM ile tedavi önerilmemektedir. METADEM tedavisinin başlatılmasıgerekiyorsa, hastanın böbrek fonksiyonunun yakından izlenmesi tavsiye edilir.
Kardiyovasküler etkiler:
Hipertansiyon öyküsü ve/veya hafif ila orta derecede kalp yetmezliği olan hastalar için uygun izleme ve tavsiye gereklidir. NSAİİ tedavisi ile ilişkili olarak sıvı retansiyonu ve ödembildirildiği için kalp yetmezliği tetiklenmesi riskini arttırması nedeniyle özellikle daha öncekalp yetmezliği atakları olan kalp hastalığı öykülü hastalarda özel dikkat gösterilmelidir.Klinik çalışma ve epidemiyolojik veriler, bazı NSAİİ'lerin (özellikle yüksek dozlarda ve uzunsüreli tedavide) kullanımının, arteriyel trombotik olay (örneğin miyokard enfarktüsü veyainme) riskinde küçük bir artış ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Deksketoprofen içinböyle bir riski hariç tutmak için yeterli veri yoktur.
Kardiyovasküler trombotik olaylar:
Çok sayıda selektif ve non-selektif COX-2 inhibitörü ile yapılan, 3 yıla varan klinik çalışmalarda ölümcül olabilen, ciddi kardiyovasküler (KV) trombotik olay, miyokardinfarktüsü ve inme riskinde artma olduğu görülmüştür. Selektif veya non-selektif COX-2inhibitörü tüm NSAİİ'ler benzer risk taşıyabilir. Kardiyovasküler hastalığı olduğu veyakardiyovasküler hastalık riski taşıdığı bilinen hastalar daha yüksek risk altında olabilir. NSAİİtedavisi gören hastalarda advers kardiyovasküler olay görülme riski olasılığını azaltmak içinen düşük etkili doz, mümkün olan en kısa süreyle kullanılmalıdır. Önceden görülmüş birkardiyovasküler semptom olmasa bile hekim ve hasta bu tür olayların gelişmesine karşı tetikteolmalıdır. Hasta, ciddi kardiyovasküler olayların semptomları ve/veya belirtileri ve bunlarıngörülmesi halinde yapması gerekenler konusunda önceden bilgilendirilmelidir.
Eş zamanlı olarak aspirin kullanımının, NSAİİ kullanımına bağlı artmış ciddi kardiyovasküler trombotik olay riskini azalttığı yönünde tutarlı bir kanıt bulunmamaktadır. NSAİİ'lerinaspirinle eş zamanlı olarak kullanımı ciddi Gİ olay görülme riskini arttırmaktadır.
KABG ameliyatını takip eden ilk 10-14 günlük dönemde ağrı tedavisi için verilen bir selektif COX-2 NSAİİ ile gerçekleştirilen iki geniş kontrollü klinik çalışmada miyokard infarktüsü veinme insidansında artış görülmüştür (Bkz. Bölüm 4.3).
METADEM, KABG ameliyatı durumunda perioperatif ağrı tedavisinde kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.4).
Sonuç olarak, kontrol altında olmayan hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, iskemik kalp hastalığı gelişmiş, periferal arteriyel hastalık ve/veya serebrovasküler hastalığı olan hastalarsadece dikkatli bir değerlendirme yapıldıktan sonra deksketoprofen trometamol ile tedaviedilmelidir. Kardiyovasküler hastalık risk faktörlerini (örneğin, hipertansiyon, hiperlipidemi,diabetes mellitus, sigara içmek) taşıyan hastalarda uzun süreli tedaviye başlamadan öncebenzer bir değerlendirme yapılmalıdır.
Seçici olmayan tüm NSAİİ'ler, trombosit agregasyonunu inhibe edebilir ve prostaglandin sentezinin inhibisyonu yoluyla kanama süresini uzatabilir. Postoperatif dönemdedeksketoprofen ve profilaktik düşük moleküler ağırlıklı heparin dozlarının birlikte kullanımıkontrollü klinik çalışmalarda değerlendirilmiş ve pıhtılaşma parametreleri üzerinde herhangibir etki gözlenmemiştir. Bununla birlikte, varfarin veya diğer kumarinler veya heparinler gibihemostaz ile etkileşime giren tedavi alan hastalar, deksketoprofen uygulanıyorsa dikkatleizlenmelidir (bkz. Bölüm 4.5).
Yaşlı hastaların kardiyovasküler fonksiyonlarında bozukluk olma olasılığı daha yüksektir (bkz. Bölüm 4.2).
Hipertansiyon:
Diğer tüm NSAİİ'lerde olduğu gibi, deksketoprofen de hipertansiyon oluşumuna veya daha önceden mevcut olan hipertansiyonun kötüleşmesine neden olur ve bu iki durum dakardiyovasküler olay riskinin artmasına yol açabilir. Tiyazid grubu diüretikler ya da kıvrımdiüretikler ile tedavi edilen hastaların NSAİİ'leri kullanırlarken diüretik tedaviye yanıtlarıazalabilir. Deksketoprofen de dahil, NSAİİ'ler hipertansiyonlu hastalarda dikkatlikullanılmalıdır. Deksketoprofen tedavisi başlangıcında ve tedavi seyri boyunca kan basıncı(KB) yakından izlenmelidir.
Konjestif kalp yetmezliği ve ödem:
Deksketoprofen dahil NSAİİ'ler ile tedavi edilen bazı hastalarda sıvı retansiyonu (tutulumu) ve ödem gözlenmistir. Bu nedenle deksketoprofen sıvı retansiyonu veya kalp yetmezliği olanhastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Deri reaksiyonları:
Deksketoprofen dahil NSAİİ'lerin kullanımı ile ilişkili olarak çok nadiren olmak üzere; eksfoliyatif dermatit, Stevens-Johnson sendromunu ve toksik epidermal nekroliz dahil bazıölümcül ciddi deri reaksiyonları bildirilmiştir. Bu ciddi olaylar herhangi bir uyarı olmaksızınoluşabilir. Tedavinin başlangıcında hastaların bu reaksiyonlar bakımından en yüksek riskaltında olduğu görülmüştür, vakaların pek çoğunda reaksiyonun başlaması, tedavinin ilk ayıiçerisinde meydana gelmiştir. Hastalar ciddi deri reaksiyonlarının işaret ve semptomlarıkonusunda önceden bilgilendirilmelidirler ve deri döküntüsü, mukozal lezyonlar veya başkaherhangi bir aşırı duyarlılık belirtisi görüldüğü ilk anda METADEM kesilmelidir.
Anafilaktoid reaksiyonlar:
Diğer NSAİİ'ler ile olduğu gibi deksketoprofen ile de, ilaca daha önceden maruz kalıp kalmadığı bilinmeyen bazı hastalarda, anafilaktoid reaksiyonlar görülebilir. METADEM,aspirin triadı (Astımlılarda görülen analjezik intolerans veya asetilsalisilik asit intoleransına(ASAİ) “Aspirin triadı” denilmektedir.) olan hastalara verilmemelidir. Bu semptomkompleksi, tipik olarak, nazal polipli ve polipsiz riniti olan veya aspirin ya da NSAİİkullanmalarının ardından şiddetli ve ölümcül olabilen bronkospazm görülen astımlı hastalardaortaya çıkmaktadır (Bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4). Anafilaktoid reaksiyon görüldüğünde acil servisebaşvurulmalıdır.
Gebelik:
Gebeliğin üçüncü trimesterinde diğer NSAİİ'ler gibi deksketoprofen de kullanılmamalıdır; çünkü duktus arteriozusun (anne karnında açık olup doğumu takiben kapanması gereken,kalpten çıkan iki büyük atardamar [aort ve pulmoner arter] arasındaki açıklık) erkenkapanmasına neden olabilir. METADEM gebeliğin üçüncü trimesterinde ve laktasyondakontrendikedir.
Önlemler
Genel:
Deksketoprofenin kortikosteroid yerine geçmesi veya kortikosteroid eksikliğini tedavi etmesi beklenmemelidir. Kortikosteroidlerin aniden durdurulması, hastalığın alevlenmesine sebepolabilir. Uzun süreli kortikosteroid tedavisi görmekte olan hastalar, kortikosteroid tedavisinindurdurulmasına karar verilmesi halinde, tedavilerini yavaş ve kademeli olarak azaltmalıdır.
METADEM'in ateş ve enflamasyonu azaltmadaki farmakolojik aktivitesi, infeksiyöz olmadığı düşünülen ağrılı durumların komplikasyonlarının saptanmasında kullanılan tanısalbelirtilerin yararlanabilirliğini azaltabilir.
Hepatik etkiler:
Deksketoprofen de dahil olmak üzere NSAİİ alan hastaların %15 kadarında bir veya daha fazla karaciğer testinde üst sınıra kadar yükselmeler meydana gelebilir. Bu laboratuvaranomalileri ilerleyebilir, değişmeden kalabilir veya tedaviye devam edildiğinde kendiliğindengeçebilir. NSAİİ'ler ile gerçekleştirilen klinik çalışmalarda hastaların yaklaşık %1'inde ALTve AST aktivitelerinde ciddi artışlar (normal düzeyin üst limitinin üç katı veya daha fazla)bildirilmiştir. Ayrıca, seyrek olarak, sarılık ve ölümcül fulminan hepatit, karaciğer nekrozu vekaraciğer yetmezliği gibi, bazıları ölümle sonuçlanmış şiddetli hepatik reaksiyon vakaları dabildirilmiştir.
Karaciğer bozukluğuna işaret eden rahatsızlığı olan veya anormal karaciğer test sonucu olan hastalarda, deksketoprofen ile tedavi sırasında, daha ciddi hepatik reaksiyonlar gelişmişolabileceği için hasta bu açıdan da değerlendirilmelidir. Karaciğer fonksiyon testlerindekibozukluk sürer veya kötüleşirse, karaciğer hastalığı ile uyumlu klinik belirti ve semptomlargelişirse veya diğer bulgular (örneğin eozinofili, deri döküntüleri vs.) görülürse METADEMtedavisi kesilmelidir ve uygun tetkikler istenmelidir.
Hematolojik etkiler:
Deksketoprofen de dahil olmak üzere NSAİİ alan hastalarda bazen anemi görülür. Bunun nedeni sıvı retansiyonu, gizli veya bariz Gİ kan kaybı veya eritropoez üzerindeki tam olaraktanımlanamayan bir etki olabilir. Deksketoprofen de dahil olmak üzere NSAİİ'ler ile uzunsüreli tedavi gören hastalar, herhangi bir anemi belirti veya semptomu gösterirlersehemoglobin, hematokrit seviyelerini düzenli olarak kontrol ettirmelidirler.
NSAİİ'lerin bazı hastalarda trombosit agregasyonunu inhibe eden kanama süresini uzattıkları gösterilmiştir. Aspirinin tersine, bunların trombosit fonksiyonu üzerine etkileri kantitatifaçıdan daha az, daha kısa süreli ve geri dönüşümlüdür. Önceden koagülasyon bozukluğu olanya da antikoagülan kullanan ve trombosit fonksiyon değişikliklerinden dolayı istenmeyenetkilerin görülmesi muhtemel hastalar METADEM kullanımı sırasında dikkatle izlenmelidir.
Hastalar için bilgi:
Bir NSAİİ ile tedaviyi başlatmadan önce ve devam eden tedavi süresince, periyodik
olarak hastalara aşağıdaki bilgilerin verilmesi gerekir. Hastaların yazılan her reçeteye
eşlik eden NSAİİ Kılavuzu'nu okuması teşvik edilmelidir.
1. Diğer NSAİİ'ler gibi, ARVELES da miyokard enfarktüsü veya inme gibi ciddikardiyovasküler yan etkilere neden olabilir. Bu tür yan etkiler hastaneye yatışla ve hattaölümle sonuçlanabilir. Her ne kadar ciddi KV olaylar uyarıcı semptomlar olmadanmeydana gelebilirse de, hastaların göğüs ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, konuşma güçlüğügibi semptom ve bulgular konusunda tetikte olmaları ve gösterge oluşturan herhangi birsemptom veya bulgu gözlediği anda tıbbi tavsiye aramaları gerekir. Hastalara bu izlemintaşıdığı önemin anlatılması gerekir (Bkz. UYARILAR, Kardiyovasküler Etkiler).
2. Diğer NSAİİ'ler gibi, ARVELES de gastrointestinal rahatsızlık ve nadir olarak ülser,kanama gibi hastaneye yatışla ve hatta ölümle sonuçlanan ciddi gastrointestinal yanetkilere neden olabilir. Her ne kadar ciddi gastrointestinal kanal ülserasyonları ve kanama,uyarı semptomları olmadan da meydana gelebilse de, hastaların ülserasyon ve kanamasemptomlarına karşı tetikte olması; epigastrik ağrı, dispepsi, melena ve hematemez gibigösterge oluşturan herhangi bir semptom veya bulgu gözlediği anda tıbbi tavsiyeistemeleri gerekir. Hastalara bu izlemin taşıdığı önemin anlatılması gerekir (Bkz.UYARILAR, Gastrointestinal Etkiler: Ülserasyon, Kanama ve Perforasyon Riski).
3. Diğer NSAİİ'ler gibi, ARVELES de ciltte eksfolyatif dermatit, Stevens-JohnsonSendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN) gibi ciddi yan etkilere neden olabilir.Bu tür yan etkiler hastaneye yatış ve hatta ölümle neticelenebilir. Her ne kadar ciddi ciltreaksiyonları uyarı semptomları ve bulguları olmadan da meydana gelebilse de, hastalarınciltte kabartı, döküntü, ateş veya kaşıntı gibi aşırı duyarlılık semptom ve bulgularına karşıtetikte olması; gösterge oluşturan herhangi bir semptom veya bulgu gözlediği anda tıbbitavsiye istemesi gerekir. Hastalara, herhangi bir tipte cilt döküntüsü gelişirse derhal ilacıkesmeleri ve en kısa sürede hekime başvurmaları tavsiye edilmelidir.
4. Hastaların açıklanamayan kilo artışı veya ödemle ilgili semptom ve bulgularını derhalhekimlerine bildirmesi gerekir.
5. Hastaların karaciğer toksisitesiyle ilgili uyarıcı semptom ve bulgular (örneğin bulantı,yorgunluk, uyuşukluk, kaşıntı, sarılık, karın sağ üst kadranında hassasiyet ve grip benzerisemptomlar) hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Eğer bunlar oluşursa, hastaya tedaviyiderhal kesmesi ve hemen tıbbi tedavi araması gerektiği anlatılmalıdır.
6. Hastaların anafilaksi benzeri reaksiyon belirtileri (ör. soluk almada güçlük, yüzde veboğazda şişme) konusunda bilgilendirilmesi gerekir. Eğer bunlar meydana gelirse,hastanın derhal acil tıbbi tedavi araması gerektiği anlatılmalıdır (Bkz. UYARILAR).
7. Hamileliğin son evresinde diğer NSAİİ'ler gibi METADEM de kullanılmamalıdır; çünküduktus arteriozusun erken kapanmasına neden olabilir.
Önceden var olan astım:
Astımlı hastalarda aspirine duyarlı astım söz konusu olabilir. Aspirine duyarlı olan astımlı hastalarda aspirin kullanımı, ölümle sonuçlanabilen şiddetli bronkospazmlailişkilendirilmiştir. Aspirin duyarlılığı olan bu hastalarda aspirin ile diğer NSAİİ'ler arasındabronkospazm da dahil olmak üzere çapraz reaksiyon bildirildiğinden, aspirin duyarlılığının buformunun söz konusu olduğu hastalara METADEM verilmemeli ve önceden astımı olanhastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Laboratuvar testleri:
Ciddi Gİ sistem ülserasyonları ve kanama, uyarıcı semptomlar olmadan ortaya çıkabildiği için, hekimler Gİ kanamanın belirti ya da semptomları açısından hastaları izlemelidirler. Uzunsüreli NSAİİ tedavisi gören hastaların tam kan sayımı ve biyokimya profilleri periyodikolarak kontrol edilmelidir. Eğer karaciğer ya da renal rahatsızlıkla uyumlu klinik belirti vesemptomlar gelişirse ya da sistemik belirtiler (örneğin; eozinofili, döküntü vb.) ortaya çıkarsaya da karaciğer fonksiyon testleri anormal çıkarsa ya da kötüleşirse METADEM tedavisidurdurulmalıdır.
Diğer bilgiler:
Aşağıdaki rahatsızlıkları olan hastalarda özellikle dikkatli olunmalıdır:
• Porfirin metabolizmasının konjenital bozukluğu (ör. akut aralıklı porfiri)
• Dehidratasyon
• Büyük ameliyattan hemen sonra
Doktor uzun süreli deksketoprofen tedavisinin gerekli olduğunu düşünürse, hastanın karaciğer ve böbrek fonksiyonları ile kan sayımı düzenli olarak kontrol edilmelidir.
Çok nadir durumlarda ciddi akut aşırı duyarlılık reaksiyonları (örneğin anafilaktik şok) gözlenmiştir. METADEM alımını takiben şiddetli aşırı duyarlılık reaksiyonlarının ilkbelirtilerinde, tedavi kesilmelidir. Semptomlara bağlı olarak, tıbbi olarak gerekli prosedürleruzman sağlık görevlileri tarafından başlatılmalıdır.
Kronik rinit, kronik sinüzit ve/veya nazal polipoz ile kombine olarak astımı olan hastalar, asetilsalisilik asit ve/veya NSAİİ'lere karşı diğer insanlardan daha yüksek risk altındadır. Butıbbi ürünün uygulanması, özellikle asetilsalisilik aside veya NSAİİ'lere alerjisi olanhastalarda, astım ataklarına veya bronkospazmaya neden olabilir (Bkz. Bölüm 4.3).METADEM hematopoetik bozukluklar, sistemik lupus eritematozus veya karışık bağ dokusuhastalığı olan hastalara dikkatle uygulanmalıdır.
Diğer NSAİİ'ler gibi, deksketoprofen bulaşıcı hastalıkların semptomlarını maskeleyebilir.
Altta yatan enfeksiyon semptomlarının maskelenmesi:
Deksketoprofen, uygun tedavinin gecikmeli başlatılmasına ve dolayısıyla enfeksiyonun sonucunun kötüleşmesine neden olabilecek enfeksiyon semptomlarını maskeleyebilir. Bu,bakteriyel toplum kökenli pnömonide ve suçiçeği için bakteriyel komplikasyonlardagözlenmiştir.
Bu ilaç, enfeksiyon ile ilişkili ağrının giderilmesi için uygulandığında enfeksiyonun izlenmesi tavsiye edilir. Hastane dışı ortamlarda, semptomlar devam ederse veya kötüleşirse hasta birdoktora danışmalıdır.
İstisnai olarak, suçiçeği ciddi kutanöz ve yumuşak dokuların enfeksiyöz komplikasyonlarının kaynağı olabilir. Bugüne kadar, NSAİİ'lerin bu enfeksiyonların kötüleşmesinde neden olanrolü göz ardı edilemez. Bu nedenle, suçiçeği durumunda METADEM kullanımındankaçınılması önerilir.
Diğer NSAİİ'ler gibi, deksketoprofen infeksiyöz hastalıkların semptomlarını maskeleyebilir. NSAİİ'lerin kullanımı ile geçici yumuşak doku enfeksiyonları agrevasyonu izole vakalardabildirilmiştir. Bu yüzden tedavi sırasında bakteriyel enfeksiyon belirtilerinin ortaya çıkmasıveya ağırlaşması durumunda, hastanın vakit kaybetmeden bir doktora başvurması tavsiyeedilir.
Pediyatrik popülasyon:
Çocuklarda ve ergenlerde kullanımının güvenli olup olmadığı tespit edilmemiştir.
Her bir METADEM 5 ml bira veya 2,08 ml şaraba eşdeğer 200 mg etanol içermektedir. Alkolizm şikayeti bulunanlar için zararlıdır. Hamile veya emziren kadınlarda, çocuklarda vekaraciğer hastalığı veya epilepsi gibi olan yüksek risk grubundaki hastalar için dikkatealınmalıdır.
Bu tıbbi ürün her bir dozunda 1 mmol (23 mg)'den daha az sodyum içerir; yani aslında “sodyum içermez”.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Aşağıdaki etkileşmeler genelde tüm NSAİ ilaçlar için geçerlidir:
Önerilmeyen kombinasyonlar:
• Yüksek doz salisilatlar (>3 g/gün) ve diğer NSAİİ'ler (siklooksijenaz-2 seçici inhibitörleridahil): Sinerjistik etkiyle gastrointestinal ülser ve kanama riskini arttırabilecekleri için,birkaç NSAİİ'nin eş zamanlı kullanılmasından kaçınılmalıdır.
• Antikoagülanlar: Deksketoprofenin plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanması,platelet fonksiyonunu inhibe etmesi ve gastroduodenal mukoza hasarına yol açmasınedeniyle NSAİİ'ler varfarin benzeri anti-koagülanların etkilerini arttırabilirler (Bkz.Bölüm 4.4). Eğer kombinasyondan kaçınılamıyorsa, yakın klinik gözlem yapılmalı velaboratuvar değerleri takip edilmelidir.
• Heparinler: Hemoraji riski artar (trombosit fonksiyonu inhibisyonu ve gastroduodenalmukoza hasarına bağlı olarak). Eğer kombinasyondan kaçınılamıyorsa, yakın klinikgözlem yapılmalı ve laboratuvar değerleri takip edilmelidir.
• Kortikosteroidler: Gastrointestinal ülser veya kanama riskinde artış (Bkz. Bölüm 4.4).
• Lityum (birçok NSAİİ'lerle tanımlanmıştır): NSAİİ'ler kan lityum düzeylerini (lityumunböbreklerle atılımını azaltarak) artırırlar ve toksik düzeylere ulaşmasına neden olabilirler.Dolayısıyla bu parametre, deksketoprofen ile tedavinin başlangıcı, ayarlanması vekesilmesi sırasında izlemeyi gerektirir.
• Metotreksatın 15 mg/hafta veya daha yüksek dozlarda kullanılması:Genelde,
antiinflamatuvar ajanlarla renal klirensinde meydana gelen azalma nedeniyle gelişen metotreksatın hematolojik toksisitesinde artış
• Hidantoinler ve sülfonamidler: Bu bileşiklerin toksik etkileri artabilir.
• Aspirin: Deksketoprofen aspirinle birlikte verildiğinde, serbest deksketoprofen klirensideğişmese de protein bağlama oranı azalmaktadır. Bu etkileşimin klinik açıdan önemibilinmiyor olmakla birlikte, diğer NSAİİ'lerde olduğu gibi, METADEM ve aspirinin eşzamanlı olarak verilmesi, advers etki görülme olasılığını artırdığından, genellikleönerilmemektedir.
Dikkat gerektiren kombinasyonlar:
• Diüretikler, ADE inhibitörleri, antibakteriyel aminoglikozidler ve anjiyotensin II reseptörantagonistleri: Deksketoprofen, diüretiklerin ve diğer antihipertansif ilaçların etkisiniazaltabilir. Böbrek fonksiyonu bozulmuş olan bazı hastalarda (ör. dehidrate hastalar ya daböbrek fonksiyonu bozulmuş yaşlı hastalar), siklo-oksijenazı inhibe eden ajanlar ve ADEinhibitörleri ya da anjiyotensin II reseptör antagonistlerin veya antibakteriyelaminoglikozidlerin birlikte kullanılması, böbrek fonksiyonunun genellikle geri dönüşlüolacak şekilde daha da bozulmasına neden olabilir. Deksketoprofen ile bir diüretiğinbirlikte reçetelendirildiği durumlarda hastaların yeterli düzeyde hidrate olduklarındanemin olunmalı ve tedavinin başlangıcında renal fonksiyonlar izlenmelidir (Bkz. Bölüm4.4).
• Metotraksatın 15 mg/hafta'dan daha düşük dozlarda kullanılması: Geneldeantiinflamatuvar bileşiklerle renal klirensinin azaltılmasına bağlı olarak metotreksatınhematolojik toksisitesi artar. Kombinasyonun ilk haftalarında kan sayımı haftalık olarakizlenmelidir. Hafif renal fonksiyon bozukluğu olan durumlarla, yaşlılarda da izlemeartırılmalıdır.
• Pentoksifilin: Kanama riskinde artış olabilir. Klinik izleme arttırılmalı ve kanama zamanıdaha sık kontrol edilmelidir.
• Zidovudin: NSAİİ başladıktan bir hafta sonra meydana gelen şiddetli anemi ile, retikülositler üzerindeki etkisi aracılığı ile alyuvar toksisitesinde artış riski. NSAİİ'ler iletedaviye başladıktan bir iki hafta sonra tam kan sayımı yapılmalı ve retikülosit sayısıkontrol edilmelidir.
• Sülfonilüreler: NSAİİ'ler plazma proteinlerine bağlanma yerlerinden uzaklaştıraraksülfonilürelerin hipoglisemik etkilerini artırabilirler.
Göz önünde bulundurulması gereken kombinasyonlar:
• Beta-blokörler: Bir NSAİİ ile tedavi, prostaglandin sentezinde azalma ile antihipertansifetkileri azaltabilir.
• Siklosporin ve takrolimus: NSAİİ'lerin renal prostaglandin aracılıklı etkileriylenefrotoksisite artabilir. Kombinasyon tedavisi sırasında renal fonksiyon ölçülmelidir.
• Trombolitikler: Kanama riskinde artma.
• Anti-platelet ajanlar ve selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar):Gastrointestinal kanama riskinde artış (Bkz. Bölüm 4.4)
• Probenesid: Deksketoprofenin plazma konsantrasyonları artabilir; bu etkileşme renaltübüler sekresyon bölgesindeki inhibitör bir mekanizmaya ve glukuronokonjugasyonabağlı olabilir ve deksketoprofen dozunun ayarlanmasını gerektirir.
• Kardiyak glikozitleri: NSAİİ'ler plazma glikozid konsantrasyonunu arttırabilirler.
• Mifepriston:Teorik olarak, prostaglandin sentetaz inhibitörlerinin, mifepristonun
etkinliğini değiştirebilme riski vardır. NSAİİ'ler mifepriston alımından sonraki 8-12 gün içinde kullanılmamalıdır.
• Kinolon antibiyotikleri: Hayvan deneylerinden elde edilen veriler, NSAİİ'ler ile birlikteyüksek dozda kinolon alımının, konvülsiyonların gelişme riskini artırabileceğinigöstermektedir.
• Tenofovir: NSAİİ ile eşzamanlı kullanım, plazma üre azotunu ve kreatininini artırabilir,böbrek fonksiyonu üzerinde potansiyel bir sinerjik etkiyi kontrol etmek için böbrekfonksiyonu izlenmelidir.
• Deferasiroks: NSAİİ'lerle birlikte kullanılması gastrointestinal toksisite riskini artırabilir.
• Deferasiroksun bu maddelerle birlikte kullanılması durumunda yakın klinik izlemegereklidir.
• Pemetrekset: NSAİİ'lerle birlikte kullanılması pemetrekset eliminasyonunu azaltabilir, bunedenle daha yüksek dozlarda NSAİİ'ler uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Hafif ila ortaderecede böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klirensi 45 ila 79 mL/dakika),pemetrekset uygulamasından 2 gün önce ve 2 gün sonra pemetrekset ile eş zamanlı NSAİİuygulamasından kaçınılmalıdır.
• Furosemid:Klinik çalışmalar ve pazarlama sonrası gözlemler, deksketoprofen
kullanımının bazı hastalarda furosemid ve tiyazidlerin natriüretik etkisini azaltabildiğini göstermektedir. Bu yanıt, renal prostaglandin sentezinin inhibe edilmesinebağlanmaktadır. NSAİİ'lerle eş zamanlı olarak tedavi uygulandığında hasta, böbrekyetmezliği belirtileri yönünden (Bkz. Bölüm 4.4) ve diüretik etkililiğinden emin olmakiçin yakından izlenmelidir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Özel popülasyonlara ilişkin herhangi bir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin herhangi bir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir. Çocuklarda ve adolesanlarda güvenliliği ve etkililiği kanıtlanmadığı için kullanımıönerilmemektedir.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi:1. ve 2. trimesterde C; 3. trimesterde D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar uygun bir doğum kontrolü uygulamalıdır.
Gebelik dönemi
METADEM'in hamileliğin üçüncü trimestrinde kullanılması kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3). Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo-fetal gelişimi olumsuzyönde etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler gebeliğin erkendöneminde prostaglandin sentezi inhibitörlerinin kullanılmasından sonra düşük, kardiyakmalformasyon ve karın duvarının doğuştan, yarık şeklinde açık olması ile tanımlananteratojenik bir etki oluşum riskinde artışla ilgili bir kaygıyı ortaya çıkarmışlardır. Mutlakkardiyovasküler malformasyon riski %1'in altında iken, yaklaşık %1,5 düzeyine yükselmiştir.Doz arttıkça ve tedavi süresi uzadıkça riskin arttığı düşünülmektedir.
Kesin gerekli olmadıkça, gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde, deksketoprofen trometamol verilmemelidir. Deksketoprofen trometamol gebelik planlayan, gebeliğin birinci veya ikincitrimesterindeki hastalar tarafından kullanılacaksa, tedavi dozu mümkün olduğunca düşükolmalı ve tedavi süresi mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır. Hayvanlarda, bir prostaglandinsentez inhibitörü uygulanmasının, implantasyon öncesi ve sonrası kayıplarda artışla veembriyo-fetal ölümle sonuçlandığı gösterilmiştir. Ek olarak, organogenetik dönemde birprostaglandin sentez inhibitörü verilen hayvanlarda kardiyovasküler sistem dahil olmak üzereçeşitli malformasyon insidanslarınm arttığı bildirilmiştir. Bununla birlikte, deksketoprofen ileyapılan hayvan çalışmaları üreme toksisitesi varlığını göstermemiştir (Bkz. Bölüm 5.3).
Gebeliğin üçüncü trimesterinde, tüm prostaglandin sentezi inhibitörleri fetüsü aşağıdaki risklerle karşı karşıya getirirler:
• Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyon)
• Oligohidramniyozun eşlik ettiği böbrek yetmezliğine ilerleyebilen böbrek fonksiyonbozukluğu
Gebeliğin sonunda ise anne ve yeni doğan aşağıdaki risklerle karşı karşıya kalabilir:
• Oldukça düşük dozlarda dahi görülebilen anti-agregasyon etki nedeniyle kanamazamanının olası uzaması
• Geç veya uzamış doğum eylemine neden olabilecek şekilde uterus kasılmalarının inhibisyonu
Laktasyon dönemi
Deksketoprofenin anne sütü ile atılıp atılmadığı bilinmemektedir. METADEM emzirme sırasında kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3).
Üreme yeteneği/Fertilite
Diğer NSAİİ'ler gibi, deksketoprofen trometamol kullanımı kadın üremesinde bozukluğa sebep olabilir ve hamile kalmaya çalışan kadınlarda önerilmez. Hamile kalmakta güçlükçeken ya da infertilite açısından incelenen kadınlarda, deksketoprofen trometamolkullanımının bırakılması düşünülmelidir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Deksketoprofen tabletleri baş dönmesi, görme bozuklukları veya uyuşukluk gibi istenmeyen etkilere neden olabilir. Bu durumlarda, tepki verme, karayolu trafiğinde aktif olarak yer almave araç kullanma yeteneği bozulabilir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Parenteral deksketoprofen ile yapılan klinik çalışmalarda deksketoprofen trometamol ile ilişkili olma olasılığı bulunduğu rapor edilen ayrıca deksketoprofenin ruhsat almasından sonrabildirilen advers reaksiyonlar aşağıda tablo şeklinde gösterilmekte olup reaksiyonlar sistemorgan sınıfına göre düzenlenip görülme sıklığına göre sıralanmışlardır.
İstenmeyen etkilerin sınıflandırılmasında aşağıda belirtilen terminoloji kullanılmıştır: Çok yaygın >1/10, yaygın >1/100 ve <1/10, yaygın olmayan >1/1.000 ve <1/100, seyrek>1/10.000 ve <1/1.000), çok seyrek <1/10.000, bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahminedilemiyor).
SİSTEM
ORGAN
SINIFI
|
Yaygın
|
Yaygın olmayan
|
Seyrek
|
Çok seyrek İzole bildirimler
|
Kan ve lenf
sistem
hastalıkları
|
|
Anemi
|
|
Nötropeni
Trombositopeni
|
Bağışıklık
sistemi
hastalıkları
|
|
|
Larinks ödemi
|
Anaflaktik şok dahil anaflaktikreaksiyon
|
Metabolizma ve
beslenme
hastalıkları
|
|
|
Hiperglisemi,
hipoglisemi,
hipertrigliseride
mi,
anoreksi
|
|
Psikiyatrik
hastalıklar
|
|
Uykusuzluk,
anksiyete
|
|
|
Sinir sistemi hastalıkları
|
|
Baş ağrısı, baş
dönmesi,
uyuklama
|
Parestezi,
senkop
|
|
Göz hastalıkları
|
|
Bulanık görme
|
|
|
Kulak ve iç
kulak
hastalıkları
|
|
Vertigo
|
Kulak çınlaması (tinnitus)
|
|
Kardiyak
hastalıklar
|
|
Çarpıntı
(palpitasyon)
|
Ekstrasistol,
taşikardi
|
|
Vasküler
hastalıklar
|
|
Hipotansiyon, yüzde kızarıklık
|
Hipertansiyon,
yüzeysel
tromboflebit
|
|
Solunum, göğüs bozuklukları vemediastinalhastalıklar
|
|
|
Bradipne
|
Bronkospazm,
dispne
|
Gastrointestinal
hastalıklar
|
Bulantı, kusma
|
Karın ağrısı, dispepsi, diyare,kabızlık, kankusma, ağızkuruluğu
|
Peptik ülserasyon,peptik ülserkanaması veyaperforasyonu(Bkz. Bölüm4.4)
|
Pankreas
iltihabı
|
Hepatobiliyer
hastalıklar
|
|
|
Hepatoselüler
hasar
|
|
Deri ve deri altı doku hastalıklar
|
|
Dermatit, pruritis, deridöküntüsü,terlemede artış
|
Ürtiker, akne
|
Stevens
Johnson
sendromu,
toksik
epidermal
nekroliz
(Lyell
sendromu),
anjiyo ödem,
yüzde ödem,
fotosensitivite
reaksiyonları
|
Kas-iskelet bozuklukları,bağ doku vekemikhastalıkları
|
|
|
Kas sertleşmesi, eklem
sertleşmesi, kas krampları, belağrısı/sırt ağrısı
|
|
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
|
|
|
Akut renal
yetmezlik,
poliüri, böbrek
ağrısı,
ketonüri,
proteinüri
|
Nefrit veya
nefrotik
sendrom
|
Üreme sistemi ve memehastalıklar
|
|
|
Adet dönemi bozuklukları,prostatbozuklukları
|
|
Genel
bozukluklar ve uygulamabölgesine ilişkinhastalıklar
|
Enjeksiyon yerinde ağrı,inflamasyoniçeren
enjeksiyon yeri reaksiyonları,morarma veya
|
Ateş, kas yorgunluğu,ağrı, soğuk hissi,
|
Rigor, periferal ödem
|
|
|
kanama
|
|
|
|
Araştırmalar
|
|
|
Karaciğer
fonksiyon
testlerinde
anormallikler
|
|
Gastrointestinal: En sık gözlemlenen advers olaylar gastrointestinal özelliktedirler. Özellikle yaşlılarda olmak üzere bazen ölümcül seyredebilen peptik ülser, perforasyon veyagastrointestinal kanama meydana gelebilmektedir (Bkz. Bölüm 4.4). İlacın kullanımındansonra bulantı, kusma, diyare, flatulans, kabızlık, dispepsi, karın ağrısı, melena, hematemez,ülseratif stomatit, kolit ve Crohn hastalığında kötüleşme (Bkz Bölüm 4.4) bildirilmiştir. Dahanadiren gastrit gözlenmiştir.
NSAİİ tedavisiyle ilişkili olarak ödem, hipertansiyon ve kalp yetmezliği bildirilmiştir.
Diğer NSAİİ'lerde olduğu gibi aşağıdaki istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir: Belirgin olarak sistemik lupus eritematozus veya karışık bağ dokusu hastalığı olan hastalarda oluşabilenaseptik menenjit ve hematolojik reaksiyonlar (purpura, aplastik ve hemolitik anemi ve nadirenagranülositoz ve medullar hipoplazi).
Stevens Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz (oldukça nadir) dahil büllöz reaksiyonlar bildirilmiştir.
Klinik araştırmalar ve epidemiyolojik veriler bazı NSAİİ'l erin (özellikle yüksek dozda ve uzun süreli tedavide) kullanılmasına arteriyel trombotik olaylarda (örneğin miyokardenfarktüsü veya inme) hafif risk artışının eşlik edebildiğini ileri sürmektedir (Bkz. Bölüm4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarakizlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli adversreaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir
Aşırı dozu takiben ortaya çıkan semptomlar bilinmemektedir. Benzer tıbbi ürünler, gastrointestinal (kusma, anoreksi, abdominal ağrı) ve nörolojik (uyuşukluk, vertigo,dezoryantasyon, baş ağrısı) rahatsızlıklara neden olmuştur.
Kazara veya fazla alımı veya uygulanması durumunda hastanın klinik durumuna göre acilen, semptomatik tedavi uygulanmalıdır.
Deksketoprofen trometamol diyaliz ile uzaklaştırılabilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antiinflamatuvar ve antiromatik ürünler, non-steroidler, propiyonik asit türevi
ATC kodu: M01AE17
Deksketoprofen trometamol S-(+)-2-(3-benzoilfenil) propiyonik asidin trometamin tuzu, non-steroidal antiinflamatuvar ilaç (NSAİİ) grubuna dahil analjezik, antiinflamatuvar ve antipiretik bir ilaçtır.
Etki mekanizması
Non-steroid antiinflamatuvar ilaçların etki mekanizması, siklooksijenaz yolağının inhibisyonuyla prostaglandin sentezinin azaltılmasıyla ilişkilidir.
Özellikle, araşidonik asidin, prostaglandinler (PGE1, PGE2, PGF2a ve PGD2) ve aynı zamanda prostasiklin (PGI2) ve tromboksanları (TxA2 ve TxB2) oluşturan siklikendoperoksitler (PGG2 ve PGH2) transformasyonunun inhibisyonu söz konusudur. Ayrıca,prostaglandin sentezinin inhibisyonu, kinin gibi diğer inflamasyon mediyatörlerini deetkileyerek, direkt etkiye ilaveten indirekt bir etkiye de neden olur.
Farmakodinamik etkiler
Deksketoprofenin deney hayvanları ve insanlar üzerinde COX-1 ve COX-2 aktiviteleri inhibitör olduğu gösterilmiştir.
Klinik etkililik ve güvenlilik
Çeşitli ağrı modellerinde yapılan klinik çalışmalar, deksketoprofen trometamolün etkin analjezik etkisi olduğunu göstermiştir.
Orta ile şiddetli ağrıların giderilmesinde İ.M. ve İ.V. olarak kullanılan deksketoprofen trometamolün analjezik etkinliği, kas-iskelet sistemi ağrılarında (akut bel ağrısı modeli) verenal kolikte olduğu kadar cerrahi ağrı modellerinde (ortopedik ve jinekolojik cerrahi/midecerrahisi) de incelenmiştir.
Yapılan çalışmalarda analjezik etki hızlı başlamış ve ilk 45 dakika içinde en yüksek seviyesine erişmiştir. 50 mg deksketoprofen alımından sonraki analjezik etki süresi genellikle8 saattir.
Postoperatif ağrı ile ilgili klinik çalışmalar, deksketoprofenin trometamolün, opioidler ile birlikte kullanıldığında opioid ihtiyacını önemli ölçüde azalttığını göstermiştir. Hastalarınkontrolündeki bir analjezik cihaz vasıtasıyla morfin aldığı postoperatif ağrı gidermekonusundaki bir çalışmada, deksketoprofen ile tedavi görmekte olan hastalar, plasebogrubunda bulunan hastalara göre anlamlı bir şekilde daha az morfine (%30-45 arası daha az)ihtiyaç duymuşlardır.
5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
Emilim:
Deksketoprofen trometamolün İ.M. yolla verilmesinden sonra, doruk konsantrasyonuna 20 dakikada erişilmektedir (10 ile 45 dakika arasındadır). 25 ile 50 mg arasındaki tek doz için,eğrinin altında kalan alanın (EAA), hem İ.M. hem de İ.V. kullanımlardan sonra doza orantılıolduğu kanıtlanmıştır.
Dağılım:
Plazma proteinlerine yüksek düzeyde bağlanan (%99) diğer ilaçlarda olduğu gibi, dağılım hacminin ortalama değeri 0,25 L/kg'dan düşüktür. Dağılım yarı ömrü yaklaşık olarak 0,35saattir.
Çok dozlu farmakokinetik çalışmalarda, son İ.M. veya İ.V. enjeksiyon sonrasındaki Cmaks ve EAA değerlerinin tek bir dozun alınmasından sonra elde edilenlerden farklı olmadığıgözlenmiştir. Bu durum vücutta ilaç birikiminin olmadığını göstermektedir.
Biyotransformasyon:
Deksketoprofen trometamolün uygulanmasından sonra idrarda sadece S-(+) enantiyomerinin elde edilmesi, insanlarda S-(+) enantiyomerinin, R-(-) enantiomerine dönüşmediğinigöstermektedir.
Eliminasyon:
Eliminasyon yarı ömrü 1-2,7 saat arasında değişmektedir. Deksketoprofenin başlıca eliminasyon yolu, glukuronid konjügasyonunu izleyen renal atılımdır.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Deksketoprofen trometamol, intramusküler veya intravenöz uygulamayı takiben sistemik maruziyet sırasında doza bağlı bir artış ile doğrusal farmakokinetik gösterir.
Hastalardaki karekteristik özellikler
Yaşlılar:
Tek ve tekrarlanan oral dozlarda sağlıklı yaşlı bireylerde (65 yaş ve üzeri) ilacın vücutta kalış süresi genç gönüllülere göre anlamlı olarak daha fazladır (%55'e kadar). Bununla beraber,doruk konsantrasyonları ve doruk konsantrasyonlara ulaşmak için geçen zamanda istatistikselolarak anlamlı bir fark yoktur. Tek ve tekrarlanan dozlardan sonra ortalama eliminasyon yarıömrü uzamakta (%48'e kadar) ve total klerens ise azalmaktadır.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Preklinik veriler, güvenlilik farmakolojisi, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite, üreme toksisitesi ve immunofarmakolojinin klasik çalışmalarına dayanarak insanlar için Kısa ÜrünBilgileri'nin diğer bölümlerinde daha önce belirtilenler dışında özel bir tehlikegöstermemiştir. Farelerde ve maymunlarda yürütülen kronik toksisite çalışmaları, insan içinönerilen maksimum dozdan 2 kat daha yüksek dozlarda Ters Etki Gözlemlenmeyen Düzey(No Observed Adverse Effect Level) (NOAEL) vermiştir. Maymunlarda, yüksek dozlardagözlenen başlıca istenmeyen etki doza bağımlı olarak oluşan gastrointestinal erozyonlar veülserlerdir. Bu etkiler, önerilen maksimum insan dozundan 14-18 kat daha yüksek bir ilaçmaruziyetini belirleyen dozlarda ortaya çıkmıştır. Hayvanlarda kanserojen potansiyel üzerineçalışma yoktur.
NSAİİ'lerin tüm farmakolojik sınıfı için kabul edildiği gibi, deksketoprofen trometamol, hayvan modellerinde hem dolaylı olarak hamile annelerde gastrointestinal toksisite yoluylahem de doğrudan fetüsün gelişimi üzerine etkisiyle, embriyo-fetal sağkalımda değişikliklereneden olabilir.
6. FARMASOTIK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Etanol (%96)
Sodyum klorür Sodyum hidroksitEnjeksiyonluk su
6.2. Geçimsizlikler
Çökelmeye neden olacağından, METADEM, dopamin, prometazin, pentazosin, petidin veya hidroksizin çözeltilerinin küçük hacimleri ile (örneğin bir enjektörde) karıştırılmamalıdır.Bölüm 6.6'da ifade edildiği şekilde elde edilen infüzyon için kullanılacak olan seyreltilmişçözeltiler, prometazin veya pentazosin ile karıştırılmamalıdır.
Bu ürün Bölüm 6.6'da bahsedilenler dışında başka hiçbir tıbbi ürün ile karıştırılmamalıdır.
6.3. Raf ömrü
48 ay
Bölüm 6.6'da verilen talimatlara göre seyreltilen ve gün ışığından yeterince korunarak saklanan seyreltik çözeltinin, 25°C'de 24 saat boyunca kimyasal olarak stabil kaldığıgösterilmiştir.
Mikrobiyolojik açıdan ürün seyreltildikten sonra derhal kullanılmalıdır. Eğer derhal kullanılmazsa, kullanımdan önceki saklama süreleri ve koşulları kullanıcının sorumluğundaolacaktır ve seyreltme işlemi, kontrollü ve aseptik koşullarda gerçekleşmemişse saklamasüresi ve koşulu normal olarak 2 ila 8°C'de 24 saatten daha uzun bir süre olmamalıdır.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C altında oda sıcaklığında saklayınız, ışıktan koruyunuz.
Ampulleri orijinal karton kutularında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
Kutu içerisinde, 2 mL çözelti içeren, 2 mL kapasiteli, 6 adet amber renkli Tip I cam ampullerde kullanıma sunulmaktadır.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
İ.V. yolla uygulanacağı zaman, bir ampul (2 mL) içeriği normal salin, glukoz veya Ringer laktat çözeltisi ile 30 ile 100 mL arasında bir hacme seyreltilmelidir. Çözelti aseptik olarakseyreltilmelidir ve güneş ışığından korunmalıdır (Bkz. Bölüm 6.3). Seyreltilmiş çözelti berrakolmalıdır.
İnfüzyon için 100 mL normal salin veya glukoz çözeltisinde seyreltilmiş çözeltilerin, enjeksiyon için aşağıdaki ilaçlarla uyumlu oldukları gösterilmiştir: Dopamin, heparin,hidroksizin, lidokain, morfin, petidin ve teofilin.
METADEM ile seyreltilmiş olan çözeltiler, plastik ambalajlarda saklandığında veya Etil Vinil Asetat (EVA), Selüloz Propiyonat (CP), Düşük Yoğunluktaki Polietilen (LDPE) veya PoliVinil Klorür (PVC) maddelerinden yapılma cihazlar yolu ile verildiğinde, etkin madde ilesaklama ortamı arasında bir etkileşim görülmemiştir.
METADEM tek kullanımlıktır ve kalan çözelti atılmalıdır. İlacı uygulamadan önce çözeltinin berrak ve renksiz olduğundan emin olmak için çözelti gözle incelenmelidir, partiküllü maddegözleniyorsa kullanılmamalıdır.
7. RUHSAT SAHİBİ
VEM İLAÇ San. ve Tic. AŞ Maslak Mahallesi AOS 55. Sokak42 Maslak A Blok Sit. No: 2/134Sarıyer/İSTANBUL
8. RUHSAT NUMARASI(LARI)
2014/732
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 24.09.2014 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ