Alfabetik İlaç RehberiDetaylı İlaç AraYeni Listelenilen İlaçlarEn Çok Aranan İlaçlarPazarda Bulunamayan İlaçlar

Selectra 25 Mg Film Kaplıtablet Kısa Ürün Bilgisi

KISA ÜRÜN BILGISI

1. BEŞERI TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

SELECTRA 25 mg film kaplı tablet

2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:

Sertralin hidroklorür 27,975 mg (25 mg sertraline eşdeğer)

Yardımcı maddeler:

Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.

3. FARMASÖTİK FORM

Film kaplı tablet

Yeşil renkli, oblong film kaplı tabletler

4. KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1. Terapötik endikasyonlar

SELECTRA, depresyon ile birlikte görülen anksiyete semptomları da dahil olmak üzere, depresyon tedavisinde, hastalarda mani hikayesi olsun veya olmasın, endikedir. Tatminkar bircevabı takiben, SELECTRA tedavisine devam edilmesi, depresyonun başlangıç epizodununnüksünün veya yeni depresyon epizodlarının oluşmasının engellenmesinde etkilidir.

SELECTRA, obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde endikedir. Başlangıçtaki yanıtı takiben obsesif kompulsif bozukluğun uzun süreli tedavisinde, SELECTRA'nın, 2 yıla kadar devamlıetkililiği, güvenliliği ve tolerabilitesi gösterilmiştir.

SELECTRA, obsesif kompulsif bozukluğu olan 6 yaşından büyük pediyatrik hastaların tedavisinde de endikedir.

SELECTRA, agorafobi ile beraber seyreden panik bozukluğu dahil olmak üzere, panik bozukluğu tedavisinde endikedir.

SELECTRA, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisinde endikedir.

SELECTRA, sosyal fobinin (sosyal anksiyete bozukluğu) tedavisinde endikedir. Tatminkar bir cevabı takiben, SELECTRA tedavisine devam edilmesi, sosyal fobinin başlangıçepizodunun nüksünün engellenmesinde etkilidir.

SELECTRA, premenstrüel disforik bozukluk (PMDB) tedavisinde endikedir.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

SELECTRA, sabah veya akşam günde tek doz halinde verilmelidir.

Tedavinin Başlangıcı:


Depresyon ve Obsesif Kompulsif Bozukluk

SELECTRA tedavisine günde 50 mg dozla başlanmalıdır.

Panik Bozukluğu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Sosyal Fobi


Tedaviye günde 25 mg ile başlanmalıdır. SELECTRA 25 mg Film kaplı tablet günde bir defa ya da SELECTRA 50 mg'lık çentikli tablet, ikiye bölünerek kullanılabilir. Bir hafta sonradoz, günde tek doz 50 mg'a yükseltilmelidir. Bu doz ayarlaması, panik bozukluğundakarakterize olan tedavinin erken dönemindeki beklenmedik yan etkilerin sıklığını azaltır.Maksimum doz 200 mg/gün olacak şekilde titrasyon yapılabilir.

Premenstrüel Disforik Bozukluk


SELECTRA tedavisi hekimin değerlendirmesine bağlı olarak menstrüel siklus boyunca her gün veya sadece menstrüel siklusun luteal fazında günde 50 mg ile başlamalıdır.

50 mg/gün doz ile yanıt alınamayan hastalar menstrüel siklus sırasında kullanımda günde 150 mg'a kadar veya menstrüel siklusun yalnızca luteal fazı sırasındaki kullanımda günde 100mg'a kadar olan doz artışından fayda sağlayabilirler (menstrüel siklus başına 50 mg'lıkartışlar şeklinde). Eğer luteal faz sırasında kullanımda günde 100 mg'lık doz belirlenmişse,her luteal faz periyodunun başında 3 gün boyunca 50 mg/gün'lük bir titrasyon basamağıuygulanmalıdır. SELECTRA'nın eliminasyon yarılanma ömrünün 24 saat olduğu dikkatealınırsa, doz değişikliklerinin bir hafta içinde bir kereden daha sık olmaması gerekir.

Doz Artışı:


Doz değişimlerinin arasında en az bir hafta olmalıdır. Somnolans (uyku hali) görülürse dozun yatmadan önce alınması önerilir.

Terapötik etkinin başlaması 7 gün içinde görülebilir. Ancak, özellikle obsesif kompulsif bozukluğunda, terapötik cevabın ortaya çıkması için genellikle daha uzun sürelergerekmektedir.

İdame:


Tedavi süresinin uzatılması durumunda doz, en düşük etkili seviyesinde tutulmalı ve terapötik cevaba göre ayarlamalar yapılmalıdır.

Depresyon


Majör depresif bozukluğun tekrarlanmasını önlemek için daha uzun süreli tedavi uygun olabilir. Vakaların çoğunda, majör depresif bozukluğun tekrarını önlemek için gereken dozsüregelen epizodu engellemek için gerekenle aynıdır. Depresyonlu hastalar, semptomlarıntamamen geçtiğinden emin olunabilmesi için yeterli süre (en az 6 ay) tedavi edilmelidir.

Panik Bozukluğu ve Obsesif Kompulsif Bozukluk


Bu vakalarda relapsın önlenmesiegösifirilsm,ed^âyçinıigdâv,itd.üzenli olarak değerlendirilmelidir.

Belge Do


Premenstrüel Disforik Bozukluk


SELECTRA'nın 3 menstrüel siklustan daha uzun süre kullammınm etkililiği kontrollü klinik araştırmalarda sistematik olarak değerlendirilmemiştir. Bu nedenle uzun dönemli tedaviyedevam edilmesine gerek olup olmadığına karar verilmesi için hastalar periyodik olarakyeniden değerlendirilmelidirler.

Tedavinin bırakılmasıyla görülen yoksunluk sendromları

Tedavi aniden kesilmemelidir.

Yoksunluk sendromu riskini en aza indirmek için sertralin tedavisi sonlandırılırken doz 1-2 haftalık bir süre boyunca kademeli olarak azaltılmalıdır. Dozun azaltılması veya tedavininbırakılmasının ardından tahammül edilemez semptomlar ortaya çıkarsa, önceden kullanılandozun tekrar kullanılmaya başlanması düşünülebilir. Bunu takiben, doz, daha düşük bir hızdaazaltılmaya devam edilebilir.

Uygulama şekli:

SELECTRA sabah veya akşam günde tek doz halinde verilmelidir.

SELECTRA, gıdalarla birlikte veya ayrı verilebilir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:Böbrek yetmezliği:

SELECTRA büyük oranda karaciğerde metabolize olur. İlacın değişmeden idrarla atılımı eliminasyonun minör bir yoludur. SELECTRA'nın düşük renal atılımından da beklendiği gibiSELECTRA dozu, böbrek yetmezliğinin derecesine bağlı olarak ayarlanmak zorunda değildir(bkz. Bölüm 4.4).

Karaciğer yetmezliği:

Sertralin büyük oranda karaciğerde metabolize olduğundan karaciğer bozukluğu olan hastalarda SELECTRA kullanımı esnasında dikkatli olunmalıdır. Karaciğer bozukluğu olanhastalarda, daha düşük doz veya daha seyrek dozlam aralığında kullanılmalıdır. Sertralin ciddikaraciğer hastalığı olan hastalarda kullanılmamalıdır. (bkz. Bölüm 4.4).

Pediyatrik popülasyon:

SELECTRA

'

nın etkililik ve güvenliliği, 6-17 yaş arasındaki obsesif kompulsif bozukluğu olan pediyatrik hastalarda ortaya konmuştur. 13-17 yaş arasındaki obsesif kompulsifbozukluğu olan pediyatrik hastalarda SELECTRA uygulamasına 50 mg/gün dozundabaşlanmalıdır. 6-12 yaş arasındaki obsesif kompulsif bozukluğu olan pediyatrik hastalardaSELECTRA uygulamasına 25 mg/gün dozu ile başlanmalıdır. Doz, bir hafta sonra 50 mg/gündozuna yükseltilebilir. Cevabın yetersiz olduğu durumlarda müteakip dozlar, ihtiyaca göregünlük dozda 50 mg'lık artışlarla 200 mg/gün'e kadar yükseltilebilir.

SELECTRA

'

nın eliminasyon yarılanma ömrü 24 saattir; doz değişiklikleri bir haftadan kısa aralıklarla yapılmamalıdır.

Klinik bir çalışmada, 6-17 yaş arasındaki, depresyonlu veya obsesif kompulsif bozukluğu olan hastalarda, SELECTRA'nın farmakokinetiği, yetişkinlerdekine benzer olarak ortayaçıkmıştır. Ancak, doz 50 mg'ın üzerine çıkarılırken, çocukların yetişkinlere nazaran genellikledaha az vücut ağırlıkları olduğu düşünülmelidir. ,,

^ DU^elge, güvemi ereKtroniK imza ile imzalanmıştır.

Belge DoGeriyatrik popülasyon:

Yaşlı hastalarda, daha genç hastalardaki doz aralığı kullamlabilir. SELECTRA

'4.3. Kontrendikasyonlar

- SELECTRA, sertraline ya da ilacın içeriğindeki Bölüm 6.1'de listelenen yardımcı maddelerekarşı aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.

- Monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri alan hastalarda, ajitasyon, tremor ve hipertermibelirtilerini gösteren serotonin sendromu riskinden dolayı birlikte kullanım kontrendikedir. Bunedenle, sertralin MAO inhibitörleri ile kombine olarak veya MAO inhibitörü tedavisininkesilmesinden sonraki 14 gün içinde kullanılmamalıdır. Benzer şekilde, MAO inhibitörütedavisi başlatılacaksa sertralin en az 7 gün önce kesilmelidir (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5).

- SELECTRA beraberinde pimozid kullanan hastalarda kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.5).

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Serotonin Sendromu (SS) veya Nöroleptik Malign Sendromu (NMS)


Sertralin dahil Serotonin Gerialım İnhibitörleri (SSRI) ile tedavi gören hastalarda Serotonin Sendromu (SS) veya Nöroleptik Malign Sendromu (NMS) gibi hayatı tehdit eden sendromlargörülmüştür. SSRI'lar, serotonin (5-HT) metabolizmasını zayıflatan (metilen mavisi gibiMAO inhibitörleri dahil) ilaçlar, antipsikotikler, diğer serotonerjik ilaçlar (örn. triptanlar vefentanil ve analogları tramadol, dekstrometorfan, tapentadol, meperidin, metadon, pentazosin,amfetaminler), diğer opiatlar ve diğer dopamin antagonistleriyle beraber kullanıldığında SSveya NMS riski artar. SS semptomları mental durum değişiklikleri (örn. ajitasyon,halüsinasyon, deliryum, koma), otonom değişkenlik (örn. taşikardi, değişken kan basıncı, başdönmesi, terleme, flushing (al basması), hipertermi), nöromuskuler semptomlar (örn. tremor,rijidite, miyoklonus, hiperrefleksi, inkoordinasyon) ve/veya gastrointestinal sendromlardır(örn. bulantı, kusma, diyare). Hastalar SS veya NMS sendromu bulguları açısından takipedilmelidir.

Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI), antidepresan veya antiobsesif ilaçlardan sertraline geçiş


SSRI'lardan, antidepresanlardan veya antiobsesif ilaçlardan sertraline geçiş yapılırken, en uygun zamanlama konusunda sahip olunan kontrollü deneyimler sınırlıdır. Özelliklefluoksetin gibi uzun etkili ajanlardan sertraline geçerken dikkatli ve titiz bir tıbbideğerlendirme yapılmalıdır. Bir SSRI'dan diğerine geçiş için gerekli bir arınma (wash out)zamanı belirlenmemiştir.

Diğer serotonerjik ilaçlar


Farmakodinamik etkileşim olasılığından dolayı, amfetaminler, triptofan, fenfluramin, 5-HT agonistleri veya bitkisel bir ilaç olan St. John's Wort (Hypericum perforatum, sarı kantaron)gibi serotonerjik nörotransmisyonun etkilerini artıran ilaçlarla birlikte sertralin alınırkendikkatli olunmalı ve mümkünse bu kombinasyonlardan kaçınılmalıdır.

QTc uzaması/ Torsades de Pointes (TdP)


Sertralinin pazarlama sonrası kullanımında QTc uzaması ve TdP vakaları bildirilmiştir. Vakaların büyük çoğunluğu QTc uzaması/ TdP için diğer risk faktörünü taşıyan hastalardagözlenmiştir. QTc uzaması üzerindeki etki sağlıklı gönüllülerde gerçekleştirilen kapsamlı birQTc çalışmasında, istatistiksel olarak anlamlı pozitif maruziyet yanıt ilişkisi gösterilerekdoğrulanmıştır. Bu nedenle sertralin, kardiyak hastalık, hipokalemi veya hipomagnezemi,ailesel QTc uzaması öyküsü, bradikardi ve QTc aralığını uzatan ilaç tedavilerinin birliktekullanımı gibi (bkz. Bölüm 4.5 ve 5.1) QTc uzaması için ek risk faktörü taşıyan hastalardasertralin kullanılırken dikkatli olunmalıdır.

Mani/hipomani aktivasyonu


Sertralin dahil olmak üzere piyasadaki diğer antidepresanlarla ve antiobsesif ilaçlarla tedavi edilen hastaların küçük bir oranında da mani/hipomani semptomları bildirilmiştir.Mani/hipomani hikayesi olan hastalarda sertralin kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Hastanınyakından takibi gereklidir. Manik durum oluşan hastalarda sertralin tedavisi kesilmelidir.

Şizofreni


Şizofreni hastalarında psikotik semptomlar şiddetlenebilir.

Konvülsiyonlar


Sertralin tedavisi sırasında konvülsiyonlar meydana gelebilir. Sertralinin, anstabil epilepsili hastalarda kullanımından kaçınılmalıdır ve epilepsisi kontrol altında olan hastalar dikkatleizlenmelidir. Hastada konvülsiyon gözlenirse sertralin tedavisi kesilmelidir.

İntihar, intihar düşüncesi, intihara eğilim veya klinik kötüleşme


Depresyon, intihar düşünceleri, kendine zarar verme ve intihar riski (intiharla ilişkili olaylar) ile ilişkilidir. Bu risk, anlamlı bir remisyon oluşana kadar devam eder. İyileşme, tedavinin ilkbirkaç haftası ve sonrasında ortaya çıkmayacağı için, hastalar bu iyileşme gerçekleşene kadaryakından izlenmelidir. İyileşme sürecinin erken aşamalarında intihar riskinin artabileceğigenel bir klinik deneyimdir.

Sertralinin reçete edildiği diğer psikiyatrik durumlar da, intiharla ilişkili olayların artması ile ilişkili olabilir. Ek olarak, bu koşullar majör depresif bozukluk ile birlikte olabilir. Majördepresif bozukluğu olan hastaları tedavi ederken yapılan gözlemlere, diğer psikiyatrikbozukluklar tedavi edilirken de dikkat edilmelidir.

Hikayesinde intiharla ilişkili olayları olan veya tedaviye başlamadan önce anlamlı derecede intihar düşüncesi olan hastaların, intihar düşünceleri veya intihar girişimi riskinin daha yüksekolduğu bilinmektedir ve tedavi sırasında dikkatli bir şekilde takip edilmelidir. Psikiyatrikbozukluğu olan erişkin hastalarda antidepresan ilaçların plasebo kontrollü klinikçalışmalarının meta analizinde, 25 yaşın altındaki hastalarda plaseboya kıyaslaantidepresanlarla artan intihar davranışı riski ortaya çıkmıştır.

Özellikle tedaviye başlarken ve doz değişikliklerinde yüksek risk grubunda bulunan hastalar yakından takip edilmelidir. Hastalar (ve hasta bakıcıları) klinik kötüleşme, intihargirişimi/düşüncesi ve davranışlardaki olağandışı değişiklikler açısından takip gerekliliği ve busemptomların ortaya çıkması durumunda derhal medikal yardım almaları gerektiği konusundauyarılmalıdırlar.

Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullammlarmm intihar düşüncesi, girişimi ya da kendine zarar verme davranışlarını (intihar ile ilişkili olayları)arttırma olasılığı bulunmaktadır. Ayrıca geçmişinde intihar ile ilişkili olaylara ait öyküsüolan hastaların tedavi başlangıcında intihar düşüncesi veya girişimi açısından daha yüksekrisk altında olduğu bilinmektedir. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında,ilaç dozunun arttırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceğihuzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığıgibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi ediciler tarafından yakinen izlenmesigereklidir. Sertralin, obsesif kompulsif bozukluğu olan 6 yaşından büyük pediyatrikhastaların tedavisinde endikedir. Bunun dışında pediyatrik hastalarda endikasyon onayı

yoktur.

_

Anormal kanama/hemoraji


Kutanöz kanama (ekimoz ve purpura) ve ölümcül hemorajiler de dahil olmak üzere gastrointestinal veya jinekolojik kanama gibi diğer hemorajik olaylar dahil SSRI'larla kanamaanormallikleri bildirilmiştir. SSRI ve SNRI'lar postpartum hemoraji riskini artırabilirler (bkz.Bölüm 4.6 ve 4.8). SSRI'lar, özellikle trombosit fonksiyonunu bozduğu bilinen ilaçlar (örn.antikoagülanlar, atipik antipsikotikler ve fenotiyazinler, trisiklik antidepresanların (TSA)çoğu, aspirin ve nonsteroidal antienflamatuvar ilaçlar (NSAI ilaçlar)) ile birlikte kullanımdave kanama bozukluğu hikayesi olanlarda dikkatli kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.5).

Hiponatremi


Sertralin de dahil olmak üzere SSRI'lar ya da serotonin ve norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI) ile tedavi sonucunda hiponatremi görülebilir. Birçok vakada hiponatremi, uygunsuzantidiüretik hormon sekresyonu sendromunun (UAHSS) sonucu olarak görülmektedir. Serumsodyum düzeylerinin 110 mmol/L'nin altında bulunduğu vakalar bildirilmiştir. SSRI ve SNRIkullanımıyla yaşlı hastalarda, hiponatremi gelişme riski daha yüksek olabilir. Ayrıca, diüretikkullanan ya da başka bir şekilde volüm kaybı oluşmuş hastalarda da risk artabilir.Semptomatik hiponatremi görülen hastalarda sertralin kullanımına son verilmesi düşünülmelive uygun tıbbi girişim yapılmalıdır. Hiponatremi belirti ve semptomları arasında baş ağrısı,konsantrasyon güçlüğü, hafıza bozukluğu, konfüzyon, güçsüzlük ve düşmelere yol açabilendengesizlik yer almaktadır. Daha şiddetli ve/veya akut vakalarla ilişkili belirti ve semptomlararasında, halüsinasyon, senkop, konvülsiyon, koma, solunum durması ve ölüm yer almıştır.

Obsesif kompulsif bozukluk ve depresyon, panik bozukluk ve depresyon, travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon, sosyal fobi ve depresyon arasındaki komorbidite iyi şekilde ortayakonduğu için, depresyonlu hastaları tedavi ederken alınan önlemlerin aynısı, obsesifkompulsif bozukluk, panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu ve sosyal fobisi olanhastaları tedavi ederken de dikkate alınmalıdır.

Kemik kırığı


Epidemiyolojik çalışmalarda, sertralinin de dahil olduğu serotonin geri alım inhibitörleri ve TSA'ları kullanan hastalarda kemik kırığı riskinde artış gözlenmiştir. Bu riske yol açanmekanizma tam olarak anlaşılamamıştır.

Sertralin tedavisi sonlandırıldığında görülen yoksunluk semptomları


Tedavi aniden kesildiyse yoksunluk semptomları daha sık görülür (bkz. Bölüm 4.2). Klinik çalışmalarda sertralinle tedavi edilen hastalarda, sertralin tedavisini bırakanlarda yoksunlukreaksiyonları %23 iken tedaviye devam edenlerde bu değer %12 olmuştur.

Bu Delge, güvenli elektronik imza ile imzalamıştır.

Yoksunluk semptomu riski tedavinin dozu ve süresi ile dozun azaltılma hızı dahil birçok faktöre bağlı olabilir. Sersemlik, duyularda bozukluk (parestezi dahil), uyku bozukluğu(uykusuzluk ve gergin rüyalar dahil), ajitasyon ve anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremorve baş ağrısı en fazla rapor edilen reaksiyonlardır. Genellikle bu semptomlar hafif veya ortaşiddetlidir, ancak bazı hastalarda daha şiddetli olabilir. Genellikle tedavinin sonlandırılmasınıtakip eden ilk birkaç günde ortaya çıkarlar, ancak ilacının tek dozunu atlatmış hastalardabenzer semptomların görüldüğüne dair nadir vaka bildirimleri mevcuttur. Bu semptomlarçoğunlukla kendiliğinden sınırlıdır ve 2 hafta içinde geçer, ancak bazı vakalar daha uzunsürebilir. (2-3 ay veya daha uzun). Bu nedenle tedavi sonlandırılacağı zaman sertralininhastanın ihtiyaçlarına göre birkaç hafta veya ay süresince yavaş yavaş azaltılarak bırakılmasıönerilir (bkz. Bölüm 4.2).

Akatizi/psikomotor hareketlilik


Sertralin kullanımı, subjektif olarak rahatsız edici ve sıkıntı verici şeklinde tanımlanan hareketlilik, oturma veya yerinde duramama davranışıyla görülen hareket isteği ile karakterizeakatizi ile ilişkilendirilmiştir. Bu durum genellikle tedavinin ilk haftalarında ortaya çıkar. Busemptomların görüldüğü hastalarda, dozu arttırmak zararlı olabilir.

Diyabet/glisemik kontrol kaybı


Sertralinin de içinde bulunduğu SSRI grubu ilaç kullanan hastalarda yeni başlayan diyabet vakaları bildirilmiştir. Daha önceden diyabeti bulunan veya bulunmayan hastalardahiperglisemi ve hipoglisemi de dahil olmak üzere glisemik kontrol kaybı bildirilmiştir. Bunedenle hastalar glukoz dalgalanmalarının belirti ve bulgularına karşı takip edilmelidir.Özellikle diyabetli hastaların glisemik kontrolleri, kullanılan insülin ve/veya birliktekullanılan oral hipoglisemik ilaçların dozunun ayarlanması gerekebileceğinden, iyiizlenmelidir.

Elektrokonvülsif tedavi (EKT)


EKT ve sertralinin kombine kullanımının yarar ve risklerini gösteren klinik çalışmalar bulunmamaktadır.

Greyfurt suyu


Sertralinin greyfurt suyu ile birlikte alınması tavsiye edilmez (bkz. Bölüm 4.5).

Laboratuar testleri


Sertralin alan hastalarda, benzodiazepinler için idrarda hatalı pozitif immunoassay test sonucu bildirilmiştir. Bu sonuç, tarama testlerinin spesifik olmamasına bağlıdır. Hatalı pozitif testsonuçları, sertralin tedavisi sonlandırıldıktan birkaç gün sonra da gözlenebilir. Gazkromatografisi/kütle spektrometrisi gibi doğrulayıcı bir test ile sertralin, benzodiazepinlerdenayırt edilmelidir.

Kapalı açılı glokom


Sertralinin de içinde bulunduğu SSRI grubu ilaçlar, göz bebeğinde midriyazis ile sonuçlanabilen boyut değişimine neden olabilir. Bu midriyatik etki, özellikle yatkınhastalarda, göz açısının daralması sonucu intraoküler basınç artışı ve kapalı açılı glokom ilesonuçlanabilir. Bu nedenle sertralin kapalı açılı glokomlu hastalarda veya glokom hikayesibulunanlarda dikkatli kullanılmalıdır.

Karaciğer yetmezliği


Sertralin yoğun bir biçimde karaciğerde metabolize olur. Çok dozlu bir farmakokinetik çalışmada, normal kişilerle karşılaştırıldığında, hafif stabil sirozu bulunan hastalarda dahauzun eliminasyon yarılanma ömrü ve yaklaşık üç kat daha büyük EAA (Eğri Altı Alan) veCmaks değerleri bulunmuştur. İki grup arasında plazma proteinlerine bağlanma bakımındanönemli farklılıklar bulunmamıştır. Sertralin karaciğer hastalığı olan kişilerde ihtiyatlakullanılmalıdır. Karaciğer bozukluğu olan hastalarda, daha düşük doz veya daha seyrekdozlam aralığında kullanılmalıdır. Sertralin ciddi karaciğer hastalığı bulunan hastalardakullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.2).

Böbrek yetmezliği


Sertralin büyük oranda karaciğerde metabolize olur. İdrarda değişmemiş ilacın atılımı eliminasyonun minör bir yoludur. Hafif ve orta şiddette böbrek bozukluğu olanlarda(kreatinin klerensi 30-60 ml/dk) ya da orta şiddette veya ciddi böbrek bozukluğu bulunanlarda(kreatinin klerensi 10-29 ml/dk) tekrarlanan doz farmakokinetik parametreleri (EAA0-24 veyaCmaks) kontrol grubuyla belirgin fark göstermez. Çalışılan grupların tümünde yarılanmaömürleri benzerdir ve plazma proteinlerine bağlanmada hiçbir farklılık yoktur. Bu çalışmagöstermiştir ki sertralinin düşük renal atılımından beklendiği gibi sertralin dozu, böbrekyetmezliğinin derecesine bağlı olarak ayarlanmak zorunda değildir.

Geriyatrik popülasyon


Klinik çalışmalara 65 yaşın üstünde 700'den fazla hasta katılmıştır. Yaşlılarda sertralinin advers etkilerinin tipi ve insidansı genç hastalardakine benzerdir.

Ancak SSRI veya SNRI grubu ilaçlar, yaşlı hastalarda klinik olarak önemli hiponatremi ile ilişkilendirilmiştir. Bu hastalar için bu advers olay daha yüksek risk teşkil edebilir.

Cinsel işlev bozukluğu


Seçici serotonin gerialım inhibitörleri (SSRI'lar) cinsel işlev bozukluğu semptomlarına neden olabilir (bkz. Bölüm 4.8). SSRI tedavisi kesilmesine rağmen semptomların devam ettiği uzunsüreli cinsel işlev bozukluğu raporları mevcuttur.

Pediyatrik popülasyon


Sertralin, 6-17 yaş grubu obsesif kompulsif bozukluğu olan hastalar dışında, 18 yaşın altındaki çocuk ve adölesanların tedavisinde kullanılmamalıdır. İntiharla ilgili davranışlar(intihar girişimi ve intihar düşünceleri) ve düşmanlık (baskın olarak saldırganlık, karşıtdavranış ve öfke) gibi istenmeyen etkiler, antidepresanlar ile tedavi edilen çocuklar veadölesanlar arasında yapılan klinik çalışmalarda, plaseboyla tedavi edilenlere kıyasla daha çokgözlenmiştir. Klinik ihtiyaca göre, tedavi kararı yine de alınırsa; hasta intihar belirtilerininortaya çıkma durumu ihtimaline karşı dikkatle izlenmelidir. Ayrıca, çocuk ve adölesanlardabüyüme, cinsel olgunlaşma, kognitif ve davranışsal gelişim üzerine etkisine yönelik uzundönem güvenlilik verileri ile ilgili sadece klinik kanıt bulunmaktadır. Pazarlama sonrasıdeneyimlerde, büyüme geriliği ve ergenlikte gecikme ile ilgili az sayıda vaka bildirilmiştir(bkz. Bölüm 5.3). Uzun dönem kullanımında doktorlar, pediyatrik hastaları büyüme vegelişme anormallikleri bakımından izlemelidir.

SELECTRA'nın bileşimindeki FD&C Yellow No: 6 (E110) alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Kontrendike olanlar


Monoamin Oksidaz İnhibitörleri


Geri dönüşsüz MAO inhibitörleri (selejilin)


Sertralin, selejilin gibi geri dönüşsüz MAO inhibitörleri ile birlikte kullanılmamalıdır. Geri dönüşsüz MAO inhibitörü ile tedavinin kesilmesinden sonraki 14 gün içerisinde sertralintedavisi başlatılmamalıdır. Geri dönüşsüz MAO inhibitörü ile tedavi başlatılacaksa, sertralinen az 7 gün önceden kesilmelidir.

Geri dönüşlü, selektif MAO inhibitörü (moklobemid)


Serotonin sendromu riski nedeniyle, sertralin ile birlikte moklobemid gibi geri dönüşlü, selektif MAO inhibitörlerinin kullanılmamalıdır. Geri dönüşlü bir MAO inhibitörüyle tedaviyitakiben, sertralin tedavisine başlamadan önce 14 günden daha kısa bir süre beklenebilir. Geridönüşlü bir MAO inhibitörü ile tedaviye başlamadan en az 7 gün önce sertralin tedavisininkesilmesi önerilmektedir.

Geri dönüşlü, non-selektif MAO inhibitörü (linezolid)


Bir antibiyotik olan linezolid zayıf, geri dönüşlü ve non-selektif bir MAO inhibitörüdür. Linezolid ve metilen mavisi sertralin tedavisi alan hastalara verilmemelidir.

Yakın zamanda MAO inhibitörü tedavisini bırakıp sertralin tedavisine başlayan veya MAO inhibitörü tedavisine başlanmadan önce yakın zamanlara kadar sertralin kullanmış olanhastalarda ciddi advers reaksiyonlar rapor edilmiştir. Bu reaksiyonlar tremor, miyoklonus,terleme, bulantı, kusma, flushing (al basması), sersemlik ile nöroleptik malign sendromözelliklerine benzeyen hipertermi, nöbet ve ölümdür.

Pimozid


2 mg'lık düşük, tek doz pimozid kullanılan kontrollü bir klinik araştırmada pimozid düzeyleri yaklaşık %35 artmıştır. Fakat bu duruma EKG'de herhangi bir değişiklik eşlik etmemiştir. Buetkileşmenin mekanizması bilinmemekle birlikte pimozidin dar terapötik indeksi nedeniylesertralin ve pimozid birlikte kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3)

Aşağıdakilerin sertralinle birlikte uygulanması önerilmemektedir


Merkezi Sinir Sistemi (MSS) depresanları ve alkol


Günde 200 mg sertralinin birlikte alınması, sağlıklı kişilerde alkolün, karbamazepinin, haloperidolün veya fenitoinin kognitif ve psikomotor performans üzerindeki etkisiniartırmamıştır. Bununla birlikte sertralinin alkol ile birlikte kullanımı tavsiye edilmemektedir.

Diğer serotonerjik ilaçlar

(bkz. Bölüm 4.4)

Genel anestezide veya kronik ağrı tedavisinde kullanılan fentanil, diğer serotonerjik ilaçlar (diğer serotonerjik antidepresanlar, triptanlar, amfetaminler dahil) ve diğer opiat ilaçlar ilebirlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır.

Özel ÖnlemlerQTaralığını uzatan ilaçlar


QTc aralığını uzatan ilaçlar (bazı antipsikotikler ve antibiyotikler gibi) ile eş zamanlı kullanımı, QTc uzaması ve/veya ventriküler aritmilerin (TdP vb.) görülme riskini arttırabilir(bkz. Bölüm 4.4 ve 5.1).

Lityum


Sağlıklı gönüllülerde yürütülen plasebo kontrollü bir çalışmada, sertralin ile lityumun birlikte kullanılması lityumun farmakokinetiğinde anlamlı bir değişikliğe sebep olmamıştır. Ancakplaseboya göre tremorda artış olmuştur ki, bu muhtemel bir farmakodinamik etkileşmeninişareti olabilir. Sertralinin lityum ile birlikte kullanımında hastalar uygun şekilde izlenmelidir.

Fenitoin


Normal gönüllülerde yapılan plasebo kontrollü bir çalışmada, günde 200 mg sertralinin kronik uygulamasıyla, fenitoin metabolizmasında klinik açıdan önemli bir inhibisyona yol açmadığıgösterilmiştir. Bununla birlikte, bazı vaka raporları sertralin kullanan hastalarda yüksekfenitoin maruziyetine neden olduğu için sertralin tedavisine başlanmasının ardından, uygunfenitoin doz ayarlamaları ile plazma fenitoin konsantrasyonlarının izlenmesi tavsiye edilir.Diğer CYP3A4 indükleyicilerinin, örn. fenobarbital, karbamazepin, St. John's Wort,rifampisinin birlikte kullanılması sertralin plazma düzeylerinde azalmaya neden olabilir.

Triptanlar


Sertralin ve sumatriptan kullanımının ardından güçsüzlük, hiperrefleksi, koordinasyon bozukluğu, konfüzyon, anksiyete ve ajitasyon görülen hastalara dair seyrek pazarlama sonrasıraporlar mevcuttur. Serotonerjik sendrom semptomları triptanlar grubuna dahil diğer ilaçlarile de görülebilir. Sertralin ve sumatriptanın beraber kullanımı klinik açıdan gerekli ise,hastanın uygun şekilde gözlenmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.4).

SSRI ve SNRI grubu ilaçların, migren baş ağrısı olanlarda, 5-Hidroksitriptamin reseptör agonisti ile birlikte kullanımı serotonerjik sendroma neden olabilir.

Varfarin


Varfarin ile birlikte günde 200 mg sertralin verilmesi, bazı nadir durumlarda INR değerinde dengesizliğe sebep olabilen protrombin zamanında küçük ancak istatistiksel açıdan anlamlıbir artışa sebep olmuştur. Bu nedenle, sertralin tedavisi başlatıldığında veya kesildiğindeprotrombin zamanı dikkatlice izlenmelidir.

Diğer ilaç etkileşmeleri


Simetidin ile birlikte verilmesi, sertralin klerensinde anlamlı düşüşlere sebep olmuştur. Bu değişikliklerin klinik önemi bilinmemektedir. Sertralin, atenololün beta-adrenerjik blokajaktivitesini etkilememiştir. Digoksin ile birlikte günde 200 mg sertralin verilmesiyle biretkileşim gözlenmemiştir.

Trombosit fonksiyonunu etkileyen ilaçlar


Trombosit fonksiyonu üzerinde etkili ilaçlarla (örn. non-steroidal antienflamatuvar ilaçlar, asetilsalisilik asit ve tiklopidin) veya kanama riskini artıran diğer ilaçlarla, sertralin dahilSSRI'ların birlikte kullanımı kanama riskini artırabilir.

Nöromusküler bloke edici ilaçlar


SSRI'lar plazma kolinesteraz aktivitesini azaltabildiğinden, mivaküryum veya diğer nöromusküler bloke edici ilaçların nöromusküler blok etkisinde uzamaya yol açabilir.

Sitokrom P450 tarafından metabolize edilen ilaçlar


Sertralin, CYP2D6'mn hafif-orta düzeyde bir inhibitörü olarak davranabilir. Etkileşim çalışmalarında sertralinin günde 50 mg kronik dozu ile CYP2D6 izoenzim aktivitesinin birgöstergesi olan desipraminin kararlı durum plazma düzeylerinde orta derecede bir yükselme(ortalama %23-37) görülmüştür. Klinikle ilgili etkileşimler, özellikle yüksek sertralin dozseviyelerinde trisiklik antidepresanlar, tipik antipsikotikler ve sınıf 1C antiaritmikleri(propafenon, flekainid) gibi dar bir terapötik indekse sahip diğer CYP2D6 substratları ilemeydana gelebilir.

Sertralin, CYP3A4, CYP2C9, CYP2C19 ve CYP1A2'nin bir inhibitörü olarak klinik olarak anlamlı sonuç ortaya çıkarmaz. Bu, CYP3A4 substratları (endojen kortizol, karbamazepin,terfenadin, alprazolam), CYP2C19 substratı diazepam ve CYP2C9 substratları tolbutamid,glibenklamid ve fenitoin ile in-vivo etkileşim çalışmaları ile de doğrulanmıştır. In vitroçalışmalar sertralinin CYP1A2'yi inhibe etme potansiyelinin çok az olduğunu veya hiçolmadığını göstermektedir.

8 sağlıklı Japon gönüllü ile yapılan çaprazlama çalışmada, günde üç bardak greyfurt suyu içilmesi, sertralin plazma düzeylerini yaklaşık %100 arttırmıştır. Bu nedenle, sertralin iletedavi sırasında greyfurt suyu alımından kaçınılmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).

Greyfurt suyu ile etkileşim çalışmasına dayanarak, sertralin ve güçlü CYP3A4 inhibitörlerinin eşzamanlı uygulanmasının, (örn. Proteaz inhibitörleri, ketokonazol, itrakonazol, posakonazol,vorikonazol, klaritromisin, telitromisin ve nefazodon) sertralin plazma düzeylerinde büyükartışlara neden olacağı söylenebilir. Bu ayrıca, orta CYP3A4 inhibitörler (örn. aprepitant,eritromisin, flukonazol, verapamil ve diltiazem) için de geçerli olacaktır. Sertralin ile tedavisırasında güçlü CYP3A4 inhibitörlerinin alınması önlenmelidir.

Sertralin plazma seviyeleri CYP2C19'un zayıf metabolize edicilerinde hızlı metabolize ediciler ile karşılaştırıldığında yaklaşık %50 oranında artmaktadır (bkz. Bölüm 5.2). GüçlüCYP2C19 inhibitörleri ile etkileşim (örn. omeprazol, lansoprazol, pantoprazol, rabeprazol,fluoksetin, fluvoksamin) göz ardı edilemez.

Yiyeceklerle beraber alındığında sertralinin serum doruk konsantrasyonu artabilir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:Pediyatrik popülasyon:

Pediyatrik majör depresyon hastalarında etkililiği gösterilmemiştir. 6 yaşından küçük çocuklarda kullanımına ve etkileşimine ilişkin veri yoktur.

4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye

Gebelik kategorisi: C

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/doğum kontrolü (kontrasepsiyon)

\ \ ^'1-Bu belge^güvenli,elektronik imza ile imzalanmıştır., .ı • ı ^ ııBelge Doffiğusma2potafisiyfl^3a^nkad^r?„sertraline|u'llıx,eflâfit^se«uysuft>^.^4pâumtiko-nifPlffiğusma2potafisiyfl^3a^nkad^r?„sertraline|u'llıx,eflâfit^se«uysuft>^.^4pâumtiko-nifPl

yöntemi uygulamalıdırlar.

Gebelik dönemi

Gebelerde yapılmış kontrollü çalışma yoktur. Bununla birlikte, önemli miktarda veri, sertralinin konjenital malformasyonları indüklediğine dair kanıt ortaya koyamamıştır. Hayvançalışmaları, muhtemelen, bileşimin farmakodinamik etkisinin ve/veya bileşiğin fetüsüzerindeki doğrudan farmakodinamik etkisinin neden olduğu maternal toksisiteye bağlı olaraküreme sistemi üzerindeki etkilerine ilişkin kanıtlar göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3).

Hamilelik sırasında sertralinin kullanımının bazı yenidoğanlardaki geri çekilme reaksiyonları ile uyumlu semptomlara neden olduğu bildirilmiştir. Bu durum diğer SSRI antidepresanlar ilede gözlenmiştir Annenin tedavisinden beklenen yararın öngörülen risklerden fazla olduğunakarar verilmediği sürece sertralin kullanımı önerilmez.

Gözlemsel veriler, SSRI ve SNRI maruziyetini takiben doğumdan önceki ay içinde postpartum hemoraji riskinin (2 katından az) arttığını göstermektedir (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.8).

Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde, özellikle üçüncü trimesterde sertralin kullanımı devam ettiyse yenidoğanlar yakından izlenmelidir. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde sertralinkullanımı sonucu yenidoğanlarda şu semptomlar görülebilir: solunum yetmezliği, siyanoz,apne, nöbet, vücut sıcaklığında değişkenlik, beslenme güçlüğü, kusma, hipoglisemi, hipertoni,hipotoni, hiperrefleksi, tremor, sinirlilik, huzursuzluk, letarji, sürekli ağlama, somnolans veuyku zorluğu. Bu semptomlar serotonerjik etkilere veya yoksunluk sendromuna bağlı olabilir.Vakaların çoğunda komplikasyonlar doğumdan hemen sonra veya çok kısa bir zamanda (24saatten az) ortaya çıkar.

SSRI grubu ilaçların hamilelik süresince alımında yeni doğanda potansiyel dirençli pulmoner hipertansiyon riski bulunmaktadır. Epidemiyolojik veriler, hamilelikte özellikle gebeliğinilerleyen dönemlerinde SSRI'lara maruz kalmanın, yenidoğanlarda dirençli pulmonerhipertansiyon (YDPH) riskini artırabileceğini göstermiştir. Gözlenen risk, her 1.000 gebelikteyaklaşık 5 vakadır. Genel popülasyonda 1.000 doğumdan 1-2'sinde YDPH vakası ortayaçıkmaktadır.

Sertralinin gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir.

Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

SELECTRA gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

Laktasyon dönemi

Sertralin anne sütüne geçer. Anne sütündeki sertralin düzeyi ile ilgili yayınlanmış veriler, sertralin ve N-desmetilsertralin metabolitinin süte az miktarda geçtiğini göstermektedir. Azsayıdaki emziren annede ve çocuklarında yapılan izole çalışmalarda anne sütündeki sertralinseviyeleri annenin serumundakinden daha konsantre olduğu halde, bebeklerin serumundakisertralin seviyelerinin ihmal edilebilir veya saptanamayacak seviyelerde olduğu gösterilmiştir.Sadece bir vakada bebekteki serum seviyesi annedekinin %50'si olmuştur, ancak bebekteherhangi bir sağlık problemi görülmemiştir. Bugüne kadar sertralin kullanımı sırasındaemziren annelerle ilgili herhangi bir advers etki bildirilmemiş olsa da, risk göz ardı edilemez.Doktor tarafından beklenen yararın öngörülen risklerden fazla olduğuna karar verilmediğisürece emziren annelerde kullanılması önerilmez.

Üreme yeteneği/fertilite

Hayvan çalışmalarından elde edilen veriler sertralinin fertilite üzerine etkisi olduğunu göstermemektedir (bkz. Bölüm 5.3).

İnsan vaka raporları, bazı SSRI'ların sperm kalitesi üzerine etkisinin geri dönüşlü olduğunu göstermiştir.

İnsan fertilitesi üzerine bugüne kadar herhangi bir etki gözlenmemiştir.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Klinik farmakoloji çalışmaları sertralinin psikomotor performans üzerine hiçbir etkisi olmadığını göstermiştir. Ancak psikotrop ilaçlar, vasıta sürme veya makine kullanma gibipotansiyel olarak tehlikeli işlerin yapılabilmesi için gerekli zihinsel veya fiziksel kabiliyetleribozabileceğinden hasta bu konuda gereğince uyarılmalıdır.

4.8. İstenmeyen etkiler

Bulantı en sık görülen istenmeyen etkidir. Sosyal anksiyete bozukluğunda, erkeklerde cinsel disfonksiyon (ejakülasyon bozukluğu) sertralinde %14 oranında gerçekleşmişken bu oranplaseboda %0'dır. Bu istenmeyen etkiler genellikle doza bağlıdır ve tedavinin devamındageçici olmuştur.

Obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve sosyal anksiyete bozukluğu hastalarında yapılan çift kör, plasebo kontrollü çalışmalarda sıklıklagörülen istenmeyen etki profili depresyonlu hastalarda görülene benzer olmuştur.

Aşağıda depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve sosyal anksiyete bozukluğunda, pazarlama sonrası deneyimlerde (sıklığı“bilinmiyor” olarak geçmektedir) ve plasebo kontrollü çalışmalarda (2.542 sertralin ve 2.145plasebo alan hasta dahil edilmiştir) görülen advers etkiler verilmektedir. İstenmeyen etkilersıklık ve sistem organ sınıfı açısından aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır:

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketletahmin edilemiyor).

Enfeksiyon ve enfestasyonlar

Yaygın: Üst solunum yoluenfeksiyonu, farenjit, rinit

Yaygın olmayan: Gastroenterit, ortakulakiltihabı

Seyrek: Divertikülit§

İyi huylu ve kötü huylu neoplazmalar (kist ve polipler de dahil olmak üzere)

Yaygın olmayan: Neoplazma

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Seyrek:

Lenfadenopati, lökopeni*§, trombositopeni

i *§


Belge DoBağışıklık sistemi hastalıkları

Yaygın olmayan: Hipersensitivite*, mevsimsel alerji*

Seyrek:


'odu: 1ZW56Q3NR:


Anafilaktoit reaksiyon

;^nik imza ile imzalanmıştır.


nUy


Belge Takip Adresi:https://www.turkiye.gov.tr/saglik-titck-ebysEndokrin hastalıklar

Yaygın olmayan: Hipotiroidizm*

Seyrek: Hiperprolaktinemi*§, uygunsuz antidiüretik hormon salmımı*§


Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Yaygın: İştah azalması, iştah artışı*

Seyrek: Diabetes mellitus*, hiperkolesterolemi, hipoglisemi*,

hiponatremi*§


hiperglisemi

Psikiyatrik hastalıklar


Çok yaygın: Yaygın:

Yaygın olmayan: Seyrek:


Uykusuzluk

Depresyon*, depersonalizasyon, kabus görme, anksiyete*, ajitasyon*, gerginlik, libido azalması*, diş gıcırdatma*

İntihar düşüncesi/davranışı, psikotik bozukluk*, apati, anormal düşünce halüsinasyon*, agresyon*, öfori*, paranoya

Konversiyon bozukluğu*§, paroniri*§, ilaca bağlılık/çekilme sendromu, uyurgezerlik, erken boşalma


Sinir sistemi hastalıkları


Çok yaygın: Yaygın:


Yaygın olmayan:

Seyrek:

Sersemlik hali, baş ağrısı*, somnolans
Tremor, hareket bozuklukları (hiperkinezi, hipertoni, distoni, diş gıcırdatma ve yürüyüşte anormallik gibi ekstrapiramidal semptomlardahil), parastezi*, hipertoni*, disguzi, dikkat dağınıklığıAmnezi, hipoestezi*, istemsiz kas kasılması*, senkop*, hiperkinezi*,migren*, konvülsiyon*, postural baş dönmesi, koordinasyon bozukluğu,konuşma bozukluğu

Koma*, akatizi (bkz. Bölüm 4.4), diskinezi, hiperestezi, serebrovasküler spazm (geri dönüşlü serebral vazokonstriksiyon sendromu ve Call-Fleming sendromu (diffüz serebral vazokonstriksiyon) da içerecekşekilde)*§, psikomotor huzursuzluk (bkz. Bölüm 4.4), duyulardabozukluk, koreoatetoz§. Ayrıca serotonin sendromu* ve nöroleptikmalign sendromla ilişkili bulgu ve belirtiler bildirilmiştir: Bazı vakalardaserotonerjik ilaçların birlikte kullanılmasıyla ilişkili ajitasyon,konfüzyon, diaforez, diyare, ateş, hipertansiyon, rijidite ve taşikardi§


Göz hastalıkları

Yaygın:

Yaygın olmayan: Seyrek:

Bilinmiyor:


Görme bozukluğu*

Midriyazis*

Glokom, lakrimal bozukluk, skotom, diplopi, fotofobi, anormal görüş§, göz bebeklerinde eşitsizlik*§

Makulopati


hifema* §,

Kulak ve iç kulak hastalıkları

Yaygın: Kulak çınlaması*

Yaygın olmayan: Kulak ağrısı




Kardiyak hastalıklar

Yaygın: Çarpıntı*

Yaygın olmayan: Taşikardi*, kardiyak bozukluk

Seyrek: Miyokard infarktüsü*§, bradikardi, QTc uzaması* (bkz. Bölüm 4.4, 4.5

ve 5.1), Torsades de Pointes*§ (bkz. Bölüm 4.4, 4.5 ve 5.1)

Vasküler hastalıklar

Yaygın: Sıcak basması*

Yaygın olmayan: Hipertansiyon*, flushing (al basması), anormal kanama (gastrointestinal

kanama gibi)*, hematüri*

Seyrek: Periferik iskemi

Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar

Yaygın: Esneme*

Yaygın olmayan: Bronkospazm*, dispne, burun kanaması*

Seyrek: Laringospazm, hiperventilasyon,hipoventilasyon, hırıltılı solunum*§,

disfoni, hıçkırık, interstisyel akciğer hastalığı*§

Gastrointestinal hastalıklar

Çok yaygın: Diyare, bulantı, ağız kuruluğu

Yaygın: Abdominal ağrı*, kusma*, kabızlık*,dispepsi,gaz oluşumu

Yaygın olmayan: Özofajit, disfaji, hemoroid, aşırı tükürük salgısı, dilde bozukluk,

geğirme, diş bozukluğu, melena, glossit

Seyrek: Ağızda ülser, hematokezya, stomatit,dilde ülser, pankreatit*§

Bilinmiyor: Mikroskobik kolit*

Hepato-bilier hastalıklar

Seyrek: Anormal karaciğer fonksiyonu, hepatit, sarılık ve karaciğer yetmezliği

dahil ciddi karaciğer olayları

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Yaygın: Döküntü*, aşırı terleme

Yaygın olmayan: Periorbital ödem*, purpura*, alopesi*, soğuk terleme, cilt kuruluğu,

ürtiker*, pruritus*, dermatit, yüz ödemi

Seyrek: Nadiren ciddi kütanöz advers reaksiyonlar bildirilmiştir (örn. Stevens-

Johnson Sendromu* ve epidermal nekroliz*§, cilt reaksiyonları*^, anjiyoödem, fotosensitivite§), büllöz dermatit, foliküler döküntü,anormal saç dokusu, anormal deri kokusu

Kas-iskelet hastalıkları, bağ doku ve kemik hastalıkları

Yaygın: Artralji*, miyalji, sırt ağrısı

Yaygın olmayan: Osteoartrit, kas güçsüzlüğü, kas seğirmesi, kas krampları*

Seyrek: Rabdomiyoliz*§, kemik bozukluğu

Bilinmiyor: Trismus*

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Yaygın olmayan: Sık idrara çıkma (pollakiüri), noktüri, üriner retansiyon, poliüri, miksiyon

bozukluğu, üriner inkontinans*

Seyrek: Oligüri, kesik kesik idrar yapma*

Üreme sistemi ve meme hastalıkları

Çok yaygın: Ejakülasyon bozukluğu

Yaygın: Erektil disfonksiyon, menstrüel düzensizlikler*

Yaygın olmayan: Vajinal hemoraji, cinsel disfonksiyon (bkz. Bölüm 4.4), menoraji, kadında

cinsel disfonksiyon (bkz. Bölüm 4.4)

Seyrek: Atrofik vulvovajinit, balanopostit*§,genitalakıntı, jinekomasti*, priapizm*,

galaktore*

Bilinmiyor: Postpartum hemoraji*^

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Çok yaygın: Yorgunluk*

Yaygın: Göğüs ağrısı*, kırıklık*, ateş*, asteni*

Yaygın olmayan: Periferik ödem*, ürperme, yürüme güçlüğü*, susama

Seyrek:

Herni, ilaç toleransının düşmesi

Araştırmalar

Yaygın: Kilo artışı*

Yaygın olmayan: Alanin aminotransferaz (ALT) düzeyinde artış*, aspartat aminotransferaz

(AST) düzeyinde artış*, kilo kaybı*

Seyrek: Anormal semen, serum kolesterol düzeyinde artış*, trombosit fonksiyonunun

değişmesi*§, anormal klinik laboratuvar sonuçları

Yaralanma ve zehirlenme

Yaygın: Yaralanma

Cerrahi ve tıbbi prosedürler

Seyrek: Vazodilatasyon

Advers reaksiyon depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu veya sosyal anksiyete bozukluğunda ortaya çıktıysa, organ sınıfı depresyonçalışmalarındaki organ sınıfına göre gruplanmıştır.

* Bu advers reaksiyonlar pazarlama sonrası deneyimlerde de görülmüştür § Bu advers reaksiyonlar “3 kuralı” kullanılarak %95 güven aralığının tahmin edilen üst sınırıile temsil edilmiştir.

^ Bu olay, SSRI ve SNRI'ların terapötik sınıfı için rapor edilmiştir (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6).


Sertralin tedavisi sonlandırıldığında görülen yoksunluk semptomları


Sertralin tedavisinin sonlandırılması (özellikle aniden) genellikle yoksunluk semptomlarına yol açar. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (paraestezi dahil), uyku bozuklukları (uykusuzlukve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor ve baş ağrısıen sık bildirilenlerdir. Genellikle bu olaylar hafif ile orta şiddette ve kendiliğinden sınırlıdır.Bununla birlikte, bazı hastalarda ciddi ve/veya uzun süreli olabilirler. Bu nedenle, sertralintedavisine artık ihtiyaç duyulmadığında, doz azaltma yoluyla kademeli olarak kesilmesiönerilmektedir (bkz. Bölüm 4.2 ve 4.4).

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:Pediyatrik popülasyon:

Sertralin ile tedavi edilen 600'den fazla pediyatrik hastada görülen istenmeyen etkilerin profili, genel olarak yetişkin çalışmalarında görülenlere benzer olmuştur. Kontrollü klinikçalışmalarda (n=281 sertralin tedavisi alan hasta) aşağıdaki advers reaksiyonlar bildirilmiştir:

Çok yaygın (> 1/10):

Baş ağrısı (%22), uykusuzluk (%21), diyare (%11) ve bulantı (%15)

Yaygın (> 1/100 ila < 1/10):

Göğüs ağrısı, mani, ateş, kusma, anoreksi, afekt değişkenliği, agresyon, ajitasyon, sinirlilik, dikkat dağınıklığı, sersemlik, hiperkinezi, migren, somnolans,tremor, görme bozukluğu, ağız kuruluğu, dispepsi, kabus görme, yorgunluk, ürinerinkontinans, döküntü, akne, burun kanaması, karında şişkinlik ve gaz oluşumu.

Yaygın olmayan (> 1/1.000 ila < 1/100):

EKG'de QT aralığının uzaması (bkz. Bölüm 4.4, 4.5 ve 5.1), intihar girişimi, konvülsiyon, ekstrapiramidal bozukluk, parestezi, depresyon,halüsinasyon, purpura, hiperventilasyon, anemi, karaciğer fonksiyonlarında anormallik, alaninaminotransferazda artış, sistit, herpes simpleks, dış kulak iltihabı, kulak ağrısı, göz ağrısı,midriyazis, kırıklık, hematüri, püstüler döküntü, rinit, yaralanma, kilo kaybı, kas seğirmesi,anormal rüya, apati, albuminüri, pollaküri, poliüri, meme ağrısı, menstrüel bozukluk, alopesi,dermatit, deri bozukluğu, deri kokusunda anormallik, ürtiker, diş gıcırdatma, flushing (albasması).

Bilinmiyor:Geriyatrik popülasyon:

SSRI ve SNRI grubu ilaçlar, yaşlı hastalarda klinik olarak anlamlı hiponatremi ile ilişkilendirilmiştir. Bu hastalar için bu advers olay daha yüksek risk teşkil edebilir. 50 yaş üstühastalarda yapılan epidemiyolojik çalışmalar SSRI ve TSA kullanan hastalarda kemikkırıklarında artış olduğunu göstermiştir. Bu durumun mekanizması bilinmemektedir.

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması:


Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr;e-posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Toksisite


Sertralinin hasta popülasyonuna ve/veya eş zamanlı ilaca bağlı olarak bir güvenlik sınırlaması vardır. Aşırı dozda kullanılan sertralinin, tek başına ya da alkol ve/veya diğer ilaçlarla birliktealındığında ölüm vakaları bildirilmiştir. Bu nedenle, her türlü doz aşımı yoğun bir şekildetedavi gerektirir.

Semptomlar


Doz aşımının semptomları, somnolans, gastrointestinal rahatsızlıklar (bulantı ve kusma v.b.), taşikardi, titreme, ajitasyon ve sersemlik hali gibi serotonin aracılı yan etkileri içerir. Komadaha seyrek sıklıkta olsa da bildirilmiştir.

Sertralinin doz aşımını takiben QTc uzaması/Torsades de Pointes bildirilmiştir. Bu nedenle tüm doz aşımlarında EKG takibi önerilir (bkz. Bölüm 4.4, 4.5 ve 5.1).

Doz aşımı tedavisi


Sertraline karşı spesifik bir antidot yoktur. Gerektiğinde havayolu açılır ve yeterli oksijenasyon ve ventilasyon sağlanması önerilir. Doz aşımı tedavisinde lavaj kadar veya dahaetkili olması nedeniyle bir katartik ile birlikte kullanılabilen aktif kömür uygulamasıdüşünülmelidir. Kusturma tavsiye edilmez. Genel semptomatik ve destekleyici tedavi yanındaayrıca kardiyak (örn: EKG) ve vital bulguların monitorize edilmesi önerilmektedir. Sertralininbüyük dağılım hacmi nedeni ile zorlu diürez, diyaliz, hemoperfüzyon ve değişimtransfüzyonunun yararlı olması beklenmez.

5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup: Sinir Sistemi; Psikoanaleptikler; Antidepresanlar; Selektif Serotonin Gerialım İnhibitörleri (SSRI'lar)

ATC kodu: N06AB06

Etki mekanizması


Sertralin, nöronal 5-HT'nin in vitro güçlü ve spesifik bir gerialım inhibitörüdür ki bu hayvanlarda 5- HT'nin etkilerinin kuvvetlendirilmesi ile sonuçlanır. Norepinefrin ve dopaminnöronal gerialımı üzerinde sadece çok küçük bir etkisi vardır. Klinik dozlarda, sertralintrombositlere serotonin alımını bloke eder. Hayvanlarda stimulan, sedatif veya antikolinerjikaktivitesi ya da kardiyotoksisitesi yoktur. Sağlıklı gönüllülerde yapılan kontrollü klinikçalışmalarda sertralin sedasyon yapmamıştır ve psikomotor performansı etkilememiştir. 5-HTgeri alımı üzerine yaptığı selektif inhibisyon ile uyumlu olarak, sertralin katekolaminerjikaktiviteyi artırmaz. Sertralinin muskarinik (kolinerjik), serotonerjik, dopaminerjik, adrenerjik,histaminerjik, GABA veya benzodiazepin reseptörlerine belirgin afinitesi yoktur.Hayvanlarda sertralinin kronik uygulanması, klinik olarak etkili diğer antidepresanlar veantiobsesif ilaçlarda gözlendiği gibi beyin norepinefrin reseptörlerinin azalması (down-regülasyon) ile ilişkilidir.

Sertralinin suistimal edilme potansiyeli saptanmamıştır. İnsanlarda sertralin, alprazolam ve d-amfetaminin suistimal eğiliminin karşılaştırıldığı plasebo kontrollü, çift kör, randomize çalışmada, sertralin suistimal potansiyelinin pozitif sübjektif etkilerinin belirtilerinigöstermemiştir. Buna karşın, hem alprazolam hem de d-amfetamin ile tedavi edilen vakalardailaca eğilim, öfori ve suistimal potansiyeli plasebodan anlamlı şekilde daha fazla olarakölçülmüştür. Sertralin, d-amfetaminin neden olduğu anksiyete ve stimülasyon veyaalprazolamın neden olduğu sedasyon ve psikomotor bozukluklara yol açmamıştır. Sertralin,kendi kendine kokain almak için eğitilmiş rhesus maymunlarında bir pozitif pekiştirici gibifonksiyon göstermemiştir, ayrıca rhesus maymunlarında d-amfetamin veya pentobarbital içinayırıcı stimulus yerine geçmemiştir.

Klinik etkililik ve güvenlilik


Majör Depresif Bozukluk


Başlangıç olarak 8 hafta süreli açık tedavi fazında, 50-200 mg/gün sertralin uygulamasına yanıt veren ve ayaktan tedavi alan depresyon hastalarını içeren bir çalışma yürütülmüştür. Buhastalar (n=295) rastgele olarak 44 hafta süreyle çift kör 50-200 mg/gün sertralin veyaplasebo tedavisi gruplarına ayrılmıştır. Sertralin kullanan hastalarda, plasebo uygulananhastalara kıyasla istatistiksel olarak anlamlı ölçüde daha düşük relaps oranı gözlenmiştir.Çalışmayı tamamlayan hastalar için ortalama doz 70 mg/gün olmuştur. Sertralin ve plasebokolları için yanıt verenlerin (nüksetmeyen hastalar olarak tanımlandı) yüzdesi sırasıyla %83,4ve %60,8 idi.

Travma-Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)


Popülasyon genelinde TSSB üzerine yapılan 3 çalışmadan elde edilen veriler erkeklerde alınan yanıtın kadınlara göre daha düşük olduğunu göstermiştir. İki pozitif genel popülasyonçalışmasında, erkek ve kadınlarda sertralin ve plaseboya verilen cevap oranı benzerdir(kadınlarda %57,2 sertraline karşılık %34,5 plasebo, erkeklerde %53,9 sertraline karşılık%38,2 plasebo). Derlenmiş genel popülasyon çalışmalarında erkek ve kadın hasta sayılarısırasıyla 184 ve 430 olmuştur. Bu nedenle kadınlarda alınan sonuçlar daha sağlıklıdır veerkekler, daha düşük etkiyi açıklayan farklı başlangıç değişkenleriyle (daha fazla maddekötüye kullanım oranları, hastalığın daha uzun süredir devam etmesi, travmanın kaynağı, vs.)ilişkilidir.

Kardiyak Elektrofızyoloji


Sağlıklı gönüllülerde supraterapötik maruziyet seviyelerinde kararlı durumda yürütülen özel kapsamlı bir QTc araştırmasında (önerilen maksimum günlük dozun iki katı olan 400 mg/gündozunda tedavi uygulanmıştır), sertralin ile plasebo arasında QTcF bakımından zamana göreeşleştirilmiş En Küçük Kareler ortalama farkı için 2 yönlü %90 GA değerlerinin üst sınırı(11,666 msn), doz sonrası 4. saat zaman noktasında, önceden tanımlanmış 10 msn'lik eşikdeğerin üzerindedir. Maruziyet-yanıt analizi QTcF ile sertralin plazma konsantrasyonlarıarasında hafifçe pozitif bir ilişki olduğunu göstermiştir [0,036 msn/(ng/mL); p <0,0001].Maruziyet-yanıt modeline göre, klinik olarak anlamlı QTcF uzama eşiği (yani 10 msn'yiaşması için hesaplanan %90 GA için), önerilen en yüksek sertralin dozunu (200 mg/gün)takiben ortalama Cmaks değerinden (86 ng/mL) en az 2,6 kat daha fazladır (bkz. Bölüm 4.4,4.5, 4.8 ve 4.9)

Pediyatrik Obsesif Kompulsif Bozukluk


50-200 mg/gün dozlarında sertralinin etkililiği ve güvenliliği, obsesif kompulsif bozukluğun ayaktan tedavisinde depresyonu olmayan çocuklarda (6-12 yaş arası) ve ergenlerde (13-17 yaşarası) incelenmiştir. Bir haftalık tek kör plasebo uygulamasından sonra, hastalar 12 haftalıkplasebo veya sertralin esnek tedavisi olarak rastgele gruplara ayrılmıştır. 6-12 yaş arasıçocuklarda günde 25 mg doz ile başlanmıştır. Sertralin grubuna randomize edilen çocuklar,Çocuklar İçin Yale-Brown Obsesif Kompülsif Bozukluk Skalası (CY-BOCS) (p=0,005),NIMH Global Obsesif Kompülsif Bozukluk Skalası (p=0,019) ve CGI İyileşme (p=0,002)ölçeklerine göre plaseboya kıyasla anlamlı ölçüde iyileşme göstermiştir. Buna ek olarak, CGIHastalık Şiddeti (p=0,089) ölçeğine göre de sertralin grubunda plaseboya kıyasla daha fazlaiyileşme eğilimi görülmüştür. CY-BOCS ölçeğine göre plasebo grubu için başlangıçortalaması 22,25+6,15 ve başlangıca göre değişim -3,4+0,82 olmuştur. Sertralin grubunda budeğerler başlangıç ortalaması için 23,36+4,56 ve başlangıca göre değişim için -6,8+0,87olmuştur. Başlangıçtan sonlanım noktasına kadar CY-BOCS'de (primer etkililik ölçeği) %25veya daha fazla azalma gösteren hastaların tedaviye yanıt veren olarak değerlendirildiğiçalışma sonrası yapılan bir analizde, sertralin grubunda tedaviye yanıt verenler %53 ikenplaseboda %37 olmuştur (p=0,03).

Bu pediyatrik popülasyonda uzun süreli kullanım için güvenlilik ve etkililik verileri yeterli değildir.

6 yaşın altındaki çocuklar için veri mevcut değildir.

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)


Depresyonu olmayan erişkinlerde (18-65 yaş) yapılan üç çok merkezli, plasebo kontrollü çalışmada (OKB-1, OKB-2 ve OKB-3 çalışmaları) sertralin hidroklorürün OKB tedavisindekietkililiği gösterilmiştir. Her üç çalışmadaki hastalarda orta-ağır OKB (DSM-III ya da DSM-III-R) olup Yale-Brown Obsesif-Kompulsif Ölçeği (Y-BOCS) ile yapılan başlangıçdeğerlendirilmesinde toplam puan 23 ile 25 arasında değişmiştir.

• OKB-1 çalışması 50-200 mg/gün aralığında esnek sertralin hidroklorür dozlarınınkullanıldığı ve sertralin hidroklorürün maksimum tolere edilen doza kadar 4 günde bir50 mg'lık doz artışları ile titre edildiği 8 haftalık randomize, plasebo kontrollü birçalışmadır. Çalışmayı tamamlayanlarda ortalama doz 186 mg/gün olmuştur. Sertralinhidroklorür alan hastalarda (n=43) Y-BOCS toplam skorunda ortalama azalmayaklaşık 4 puan olup plasebo ile tedavi edilen hastalardaki (n=44) 2 puanlıkazalmadan istatistiksel olarak anlamlı oranda daha fazladır. Başlangıçtan son vizite Y-BOCS skorunda ortalama değişiklik (birincil etkililik sonlanım noktası) sertralinhidroklorür için -3,79 ve plasebo için -1,48'dir.

• OKB-2 çalışması sertralin hidroklorürün 50, 100 ve 200 mg/gün dozlarında verildiği12 haftalık, randomize, plasebo kontrollü, sabit dozlu bir çalışmadır. Sertralinhidroklorür (n=240) iki hafta boyunca 4 günde bir 50 mg'lık doz artışları ile titreedilmiştir. 50 mg ve 200 mg/gün dozlarında sertralin hidroklorür alan hastalarıntoplam Y-BOCS skorlarında ortalama azalmalar yaklaşık 6 puan olup plasebo iletedavi edilen hastalarda (n=84) görülen 3 puanlık azalmadan istatistiksel olarakanlamlı oranda daha fazladır. Başlangıçtan son vizite Y-BOCS skorunda ortalamadeğişiklik (birincil etkililik sonlanım noktası) sertralin hidroklorür için -5,7 (50 mg,100 mg ve 150 mg için toplu sonuçlar) ve plasebo için -2,85'dir.

• OKB-3 çalışması 50-200 mg/gün doz aralığında esnek sertralin hidroklorür dozlarınınkullanıldığı 12 haftalık randomize, plasebo kontrollü bir çalışmadır; çalışmayıtamamlayanlarda ortalama doz 185 mg/gün olmuştur. Sertralin hidroklorür (n=241)hastanın randomize edildiği doza kadar 4 günde bir 50 mg'lık doz artışları ile titreedilmiştir. Sertralin hidroklorür alan hastalarda Y-BOCS toplam skorunda ortalamaazalma yaklaşık 7 puan olup plasebo ile tedavi edilen hastalardaki (n=84) yaklaşık 4puanlık azalmadan istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazladır. Başlangıçtanson vizite Y-BOCS skorunda ortalama değişiklik (birincil etkililik sonlanım noktası)sertralin hidroklorür için -6,5 ve plasebo için -3,6'dır.

Yaşın ve cinsiyetin sonuca etkileri için yapılan analizler yaşa ya da cinsiyete göre yanıtta farklılık olduğunu düşündürmemiştir.

Sertralin hidroklorürün etkililiği, OKB relapsı riskinin azalması açısından incelenmiştir. OKB-4 çalışmasında OKB için DSM-III-R kriterlerine uyan 18-79 yaş arasında, 52 haftalıktek kör çalışmasında 50-200 mg/gün dozunda sertralin hidroklorüre yanıt veren hastalar(n=224), relaps ya da yetersiz klinik yanıt nedeniyle tedavinin bırakılması analizininyapılması için 28 haftaya kadar bir gözlem süresi için sertralin hidroklorüre devam etmeye yada yerine plasebo kullanmaya randomize edilmiştir. Tek kör çalışma sırasında yanıt Y-BOCSskorunda başlangıca göre >%25 azalma ve CGI iyişleşmenin 1 (çok iyileşme), 2 (epeyiyileşme) ya da 3 (minimal iyileşme) olması olarak tanımlanmıştır. Çift kör fazda yetersizklinik yanıt, hastanın durumunda araştırmacının değerlendirmesine göre çalışmanınbırakılması ile sonlanan kötüleşmeyi göstermiştir. Çift kör faz sırasında relaps, aşağıdabelirtilen koşulların karşılanması olarak tanımlanmıştır (Koşul 1 ve 2'nin üç ardışık vizitte vekoşul 3'ün 3. vizitte karşılanması):

• Koşul 1: Y-BOCS skorunun > 5 puan artması ve başlangıca göre minimum 20 puanartışı

• Koşul 2: CGI-I'nin > 1 puan artması

• Koşul 3: Hastanın durumunda araştırmacının kanısına göre alternatif bir tedaviyigerektiren kötüleşme

Takip eden 28 haftalık dönemde plasebo alan hastalarla karşılaştırıldığında sürekli sertralin hidroklorür alan hastalarda relaps ya da yetersiz klinik yanıt nedeniyle çalışmayı bırakmaoranları istatistiksel olarak anlamlı oranda daha düşük olmuştur. Bu patern hem kadın hem deerkek gönüllülerde gösterilmiştir.

Panik Bozukluğu


Uzun süreli bir çalışmada, 52 haftalık, açık etiketli, 50-200 mg/gün sertralin kullanımına yanıt alınmış olan ve Panik Bozukluğu için DSM-III-R kriterlerini karşılayan hastalar(n=183), relaps veya yetersiz klinik yanıt nedeniyle çalışmadan ayrılmaların gözlenmesi için28 hafta süreyle rastgele olarak sertraline devam veya plasebo ikamesi uygulamalarınaayrılmıştır. Sertralin tedavisine devam eden hastalarda, 28 haftalık süre boyunca, relaps veyayetersiz klinik yanıt nedeniyle çalışmadan ayrılma oranının, plasebo uygulanan hastalarakıyasla anlamlı ölçüde düşük olduğu görülmüştür. Bu patern kadın ve erkek hastalardagösterilmiştir.

Sosyal Fobi (Sosyal Anksiyete Bozukluğu)


Sertralin hidroklorürün SAB (aynı zamanda sosyal fobi olarak da bilinir) tedavisinde etkililiği SAB için DSM-IV kriterlerine uyan erişkin poliklinik hastalarında yapılan iki çok merkezli,randomize, plasebo kontrollü çalışmada (SAB-1 ve SAB-2 çalışmaları) gösterilmiştir.

SAB-1 çalışması sertralin hidroklorürü (50-200 mg/gün, n=211) plasebo (n=204) ile karşılaştıran ve sertralin hidroklorürün ilk hafta 25 mg/gün dozunda başlanarak iki haftada bir50 mg'lık artışlarla maksimum tolere edilen doza kadar titre edildiği 12 haftalık esnek dozçalışmasıdır. Çalışma sonuçları aşağıda belirtilen ölçümlerle değerlendirilmiştir:

1) Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeği (LSAS), sosyal ve performans durumlarındakorku, endişe ve kaçınmayı ölçen, klinisyenin uyguladığı 24 maddeli bir araçtır.

2) Klinik Global İyileşme İzlenimi (CGI-I) kriteri CGI-I<2 (çok veya epey iyileşme)olması ile tanımlanan tedaviye yanıt veren hastaların oranı.

Sertralin hidroklorür LSAS ve yanıt veren hastaların yüzdesi ile yapılan ölçümlere dayanarak plasebodan anlamlı olarak daha etkili bulunmuştur.

SAB-2 çalışması sertralin hidroklorürü (50-200 mg/gün, n=135) plasebo (n=69) ile karşılaştıran 20 haftalık esnek doz çalışmasıdır. Sertralin hidroklorür maksimum tolere edilendoza kadar 3 haftada bir 50 mg'lık artışlarla titre edilmiştir. Çalışma sonuçları aşağıdabelirtilen ölçümlerle değerlendirilmiştir:

1) Sosyal ya da performans durumlarından korkuyu, kaçınmayı ve bunlara psikolojikyanıtı ölçen klinisyenin puanladığı çok maddeli bir araç olan Duke Kısa Sosyal FobiÖlçeği (BSPS)

2) Fobik kaçınma ve sıkıntının şiddetindeki değişikliği ölçen 5 maddeli, hastanınpuanladığı bir araç olan Marks Korku Anketi Sosyal Fobi Alt Ölçeği (FQ-SPS)

3) CGI-I yanıt verme kriteri olan <2

Sertralin hidroklorürün BSPS toplam skoru ve korku, kaçınma ve psikolojik faktör skorları ve bunun yanı sıra FQ-SPS toplam skoru ile yapılan ölçümlere dayanarak plasebodan istatistikselolarak anlamlı oranda daha etkili olduğu ve CGI-I ile tanımlandığı şekilde sertralinhidroklorüre yanıt veren hastaların plaseboya göre istatistiksel olarak anlamlı oranda dahafazla olduğu gösterilmiştir. Alt grup analizleri tedavi sonucunda cinsiyet temelinde farklılıklarolduğunu düşündürmemiştir. Irkın ya da yaşın sonucun üzerindeki etkisini belirlemek içinbilgi yetersizdir.

SAB-3 çalışmasında SAB için DSM-IV kriterine uyan ve 20 haftalık plasebo-kontrollü çalışmada 50-200 mg/gün sertralin hidroklorür almaya randomize edilen ve yanıt veren (CGI-I 1 ya da 2) hastalar 24 hafta boyunca relaps açısından gözlemlemek için sertralinhidroklorüre devam etmek ya da yerine plasebo kullanmak üzere randomize edilmiştir.Relaps, Hastalığın Şiddetinin Klinik Global İzleniminde (CGI-S) başlangıca göre >2 puanartış ya da etkisizlik nedeni ile çalışmanın bırakılması olarak tanımlanmıştır. Bu 24 haftadatedaviye sertralin hidroklorür ile devam eden hastalarda plasebo ikame alan hastalara görerelaps istatistiksel olarak anlamlı oranda daha düşük olmuştur.

5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel Özellikler

Emilim:


Erkeklerde, 14 gün boyunca günde tek doz 50-200 mg uygulanmasını takiben, sertralin doruk plazma düzeylerine 4,5-8,4 saatte ulaşılır. Gıdalar ile beraber alınması sertralin tabletinbiyoyararlanımını anlamlı ölçüde değiştirmez.

Dağılım:


Dolaşımdaki ilacın takriben %98'i plazma proteinlerine bağlıdır.

Biyotransformasyon:


Sertralin, büyük oranda karaciğerde ilk geçiş metabolizmasına uğrar.

Klinik ve in vitro verilerin ışığında, sertralinin karaciğerde çoklu biyotransformasyon yolakları (CYP3A4, CYP2C19 ve CYP2B6 dahil) aracılığıyla metabolize olduğusaptanmıştır. Sertralin ve majör metaboliti N-desmetilsertralin aynı zamanda p-glikoproteininin vitro substratıdır.

Eliminasyon:


Ortalama sertralinin yarılanma ömrü yaklaşık 26 saattir (22-36 saat aralığında). Terminal eliminasyon yarılanma ömrüne uygun olacak şekilde, bir haftalık günde tek doz uygulama ileelde edilen kararlı durum konsantrasyonlarının yaklaşık iki katına kadar birikim olabilir. N-desmetilsertralinin yarılanma ömrü takriben 62-104 saattir. Sertralin ve N-desmetilsertralinyoğun bir biçimde metabolize olur ve sonuçta oluşan metabolitler idrar ve feçesle eşitmiktarlarda atılır. Sertralinin sadece çok az bir miktarı (<%0,2) değişmeden idrarla atılır.

Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:


50-200 mg doz aralığında sertralin doza bağlı bir farmakokinetik profil sergiler.

Hastalardaki karakteristik özellikler

Karaciğer yetmezliği:


Karaciğer hasarı olan hastalarda sertralinin yarı ömrü uzar ve EAA 3 kat artar (bkz. Bölüm 4.2 ve 4.4).

Böbrek yetmezliği:


Orta ve ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda, önemli derecede sertralin birikimi olmamıştır.

OKB'li pediyatrik popülasyon:


Sertralin farmakokinetiği, OKB'si bulunan 6-12 yaş arası 29 pediyatrik hasta ile 13-17 yaş arası 32 ergen hastada çalışılmıştır. Hastalar, 25 mg'lık başlangıç dozu 25 mg'lık aralıklarlaarttırılarak, ya da 50 mg'lık başlangıç dozu 50 mg'lık aralıklarla arttırılarak, 32 gün içinde200 mg/gün dozuna yükseltilmiştir. 25 mg ve 50 mg'lık tedaviler benzer şekilde tolereedilmiştir. 200 mg'lık dozun kararlı durumunda, 6-12 yaş grubunda sertralin plazmaseviyeleri, 13-17 yaş grubuna göre %35, erişkin gruba göre %21 daha yüksek olmuştur.Klerens bakımından erkek ve kız çocuklar arasında fark olmamıştır. Bu nedenle çocuklarda,özellikle düşük vücut ağırlığında ..olanlarda,, 25 mg'lık başlangıç ve titrasyon aralığı dozu

BelgeDcöiQ0£llm^fctediE^6 A^öleS^^laC d&yettşklOİerıgibi doz^apabilirvdresi:https://www.turkiye.gov.tr/saglik-titck-ebys

Pediyatrik hastalar, sertralini biraz daha büyük oranda verimlilikle metabolize etseler de pediyatrik OKB hastalarında, sertralinin farmakokinetiği yetişkinlerle karşılaştırılabilirdurumdadır. Ancak, düşük vücut ağırlığına (özellikle 6-12 yaş arası hastalarda) bağlı olarak,aşırı plazma seviyelerinden kaçınmak için, pediyatrik hastalarda daha düşük dozlarönerilebilir.

Adölesanlar ve yaşlılar:


Sertralinin ergenlerdeki ve yaşlılardaki farmakokinetik profili 18-65 yaş arası erişkinlerden farklı değildir.

Farmakogenomik:


Sertralinin plazma seviyesi, CYP2C19 zayıf metabolize edicilerde güçlü metabolize edicilere göre yaklaşık %50 daha yüksek bulunmuştur. Klinik anlamı net değildir, hastalarda klinikyanıta göre titrasyon yapılması gerekir.

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Güvenlilik farmakolojisi, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite ve karsinogenez çalışmalarından elde edilen klinik öncesi veriler insanlar için özel bir tehlikeye işaretetmemektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan üreme toksisitesi çalışmaları teratojenite veyaerkek fertilitesi üzerinde advers etki göstermemiştir. Fototoksisite muhtemelen maternaltoksisite ile ilişkilidir. Köpek yavrularında doğum sonrası hayatta kalım oranı ve kilo sadecedoğumdan sonraki ilk birkaç günde düşüktür. Erken doğum sonrası mortalitenin hamileliğin15. günü sonrası rahim içi maruziyet nedenli olduğunu gösteren bulgular vardır. Tedaviuygulanan anne köpeklerin yavrularında doğum sonrası görülen gelişme geriliklerinin, anneköpeklerdeki etkilerden kaynaklandığı düşünülmektedir ve insandaki risklerle ilgili değildir.

Hayvanlar üzerinde yapılan geniş çaptaki kronik güvenlilik değerlendirme çalışmaları, sertralinin klinik açıdan etkili olduğu dozdan birkaç katı daha fazla verilmesi durumunda bilegenellikle iyi tolere edildiğini göstermiştir. Ayrıca sertralinin mutajenik etkilerinin olmadığıgösterilmiştir.

Kemirgen veya kemirgen olmayan hayvan çalışmalarında fertilite üzerinde herhangi bir etki gözlenmemiştir.

Juvenil hayvan çalışmaları


Doğum sonrası 21'inci günden 56'ncı güne kadar (10, 40 veya 80 mg/kg/gün dozlarında) oral olarak sertralin uygulanan ve 196'ncı güne kadar herhangi bir doz uygulanmayan iyileşmefazı ile birlikte erkek ve dişi sıçanlarda bir juvenil toksisite çalışması değerlendirilmiştir.Erkek ve dişi sıçanlarda farklı doz seviyelerinde (erkeklerde 80 mg/kg, dişilerde >10 mg/kgdozlarında) cinsel olgunlaşmada gecikme gözlenmiştir. Ancak bu bulguya rağmen erkek vedişi sıçanların hiçbirinin üreme sonlanım noktasında sertralin nedenli bir etki gözlenmemiştir.Bununla birlikte doğum sonrası 21'inci ve 56'ncı günlerde, dehidrasyon, burundan pigmentlisalgı boşalması ve ortalama vücut ağırlığı artışında azalma gözlenmiştir. Yukarıda bahsedilensertralin kullanımı ile görülen tüm etkiler doz uygulanmayan iyileşme fazı süresince geridönüşlü olmuştur. Sertralin uygulanan sıçanlarda görülen bu etkilerin klinik ilişkisibelirlenmemiştir.

6. FARMASOTIK ÖZELLİKLER

6.1. Yardımcı maddelerin listesi

Dikalsiyum fosfat dihidrat Mikrokristalin selüloz PH 101Hidroksipropil selülozSodyum nişasta glikolatMagnezyum stearatHidroksipropil selülozHPMC 2910/Hipromellos 5 cPTitanyum dioksit (E 171)

FD&C Blue No: 2 Kinolin sarısı lakFD&C Yellow No: 6

6.2. Geçimsizlikler

Geçerli değil

6.3. Raf ömrü

24 ay

6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler

25 °C'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği

28 film kaplı tablet içeren opak PVDC / Alüminyum folyo blister ve karton kutu ambalaj

6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.

7. RUHSAT SAHİBİ

Adı : SANOVEL İLAÇ SAN. VE TİC. AŞ.

Adresi : 34460 İstinye - İstanbul Tel No : (212) 362 18 00Faks No : (212) 362 17 38

8. RUHSAT NUMARASI

2019/591

9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ

İlk ruhsat tarihi: 12.11.2019 Ruhsat yenileme tarihi:

10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ


İlaç Bilgileri

Selectra 25 Mg Film Kaplıtablet

Etken Maddesi: Sertralin Hci

Pdf olarak göster

Google Reklamları

Ana Sayfa | Hakkımızda | İlaçlar | İlaç Ara | İlaç Firmaları | Gizlilik | Bize Ulaşın

Telif Hakkı 2008-2024 © İlaç Prospektüsü. Tüm Hakları Saklıdır.
Uyarı: Sitemizde yayınladığımız ilaç bilgileri ile doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanmayınız!
Aksi halde doğabilecek sağlık sorunlarından ilacprospektusu.com sorumlu tutulamaz.