Alfabetik İlaç RehberiDetaylı İlaç AraYeni Listelenilen İlaçlarEn Çok Aranan İlaçlarPazarda Bulunamayan İlaçlar

Sutent 25 Mg Kapsül Kısa Ürün Bilgisi

KISA ÜRÜN BILGISI1. BEŞERI TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

SUTENT® 25 mg Kapsül Sitotoksik

2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:

Her bir kapsül 25 mg sunitinibe eşdeğer 33,4 mg sunitinib malat içerir.

Yardımcı maddeler:

Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.

3. FARMASÖTİK FORM

Sert jelatin kapsül

İki parçalı, opak baskılı, gövdesi İsveç turuncusu, kapağı karamel renkli, sert jelatin boyut 3 kapsüller, sarı ile turuncu arası renkte granül içerir.

4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar

Gastrointestinal Stromal Tümör (GİST)

SUTENT imatinib mesilat tedavisine dirençli veya intoleran anrezektabl ve/veya metastatik gastrointestinal stromal tümörlerin (GİST) tedavisinde endikedir.

Metastatik Renal Hücreli Karsinom (mRHK)

SUTENT ilerlemiş ve/veya metastatik renal hücreli karsinom (mRHK) tedavisinde endikedir.

Pankreatik Nöroendokrin Tümör (pNET)

SUTENT, metastatik veya lokal ileri evrede olup cerrahi tedavisi mümkün olmayan, somatostatin analogları tedavisi sonu progresyon gelişen iyi differansiye pankreatiknöroendokrin tümörlerin (pNET) tedavisinde endikedir.

4.2 Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

Tedavi kanser ilaçlarını uygulama konusunda tecrübeli bir hekim tarafından başlatılmalıdır.

GİST ve mRHK için; önerilen SUTENT dozu 4 hafta kesintisiz günde 1 defa 50 mg ağızdan alınarak ve daha sonra 2 hafta ara vermek suretiyle 6 haftalık kürütamamlayacak şekildedir.


pNET için SUTENT'in önerilen dozu; planlı bir ara verme dönemi olmaksızın günde bir kez oral yolla 37,5 mg'dır.

GİST ve mRHK için, 12,5 mg'lık artış veya azaltmalarla doz modiflkasyonlan bireysel güvenlilik ve tolerabiliteye bağlı olarak uygulanabilir. Günlük dozlar 25 mg'ın altınadüşmemeli ve 75 mg'ı geçmemelidir.

Bireysel güvenlilik ve tolere edilebilirlik göz önüne alınarak, pNET için 12,5 mg'lık adımlarla doz ayarlaması yapılabilir. Faz III pNET çalışmasında uygulanan maksimumdoz günde 50 mg olmuştur.

Bireysel güvenlilik ve tolerabiliteye bağlı olarak doza ara vermek gerekebilir.

Rifampisin gibi kuvvetli CYP3A4 indükleyici ile birlikte SUTENT kullanımından sakınılmalıdır. Eğer kullanılması gerekiyorsa, kullanan hastalarda dozun 12,5 mg'lıkmiktarlarla (GİST ve mRHK için günde 87,5 mg'a kadar veya pNET için günde 62,5mg'a kadar) artırılması gerekebilir. Klinik yanıt ve tolerabilite dikkatle izlenmelidir.Ketokonazol gibi CYP3A4 inhibitörü ile birlikte SUTENT kullanımındansakınılmalıdır. Eğer birlikte kullanılması mutlaka lazımsa kullanan hastalardatolerabilite ve/veya klinik yanıta bağlı olarak SUTENT dozu 12,5 mg'lık kademelerleGİST ve mRHK için günlük minimum 37,5 mg'a veya pNET için günde 25 mg'adüşürülebilir. Eşzamanlı ilaç seçiminde CYP3A4'ü indükleyici veya inhibe edicipotansiyeli çok düşük olan veya hiç olmayan alternatif ilaçlar düşünülmelidir. (Bkz.Bölüm 4.4)

Uygulama şekli:

SUTENT, aç karnına veya yemekle beraber, oral olarak alınabilir. Bir doz atlandıysa hastaya ilave doz verilmemelidir. Hasta bir sonraki gün önerilen normal doz ile devametmelidir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

Hafif (Child-Pugh Sınıf A) ve orta (Child-Pugh Sınıf B) karaciğer yetmezliği olan hastalarda başlangıç dozunun ayarlamasına gerek yoktur. Ciddi (Child-Pugh Sınıf C)karaciğer yetersizliği olan hastalarda çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle şiddetlikaraciğer yetmezliği olan hastalarda sunitinib kullanımı ile ilgili bir öneridebulunulamamaktadır. (Bkz. Bölüm 5.2)

Orta-ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda veya hemodiyalize giren son dönem böbrek yetmezliği hastalarına sunitinib verilirken başlangıç doz ayarlaması gerekli değildir.Takip eden dozlar güvenlilik ve tolerabiliteye göre ayarlanmalıdır. (Bkz. Bölüm 5.2)

Pediyatrik popülasyon:

SUTENT'in 18 yaşın altındaki hastalardaki güvenlilik ve etkililiği değerlendirilmemiştir. Şu an var olan veriler Bölüm 4.8, 5.1 ve 5.2'de anlatılmıştır, fakat bu popülasyondaSUTENT kullanımı önerilmemektedir.

Geriyatrik popülasyon:

SUTENT'e ait klinik çalışmalardaki hastaların yaklaşık %34'ünün yaşı 65 veya üzeridir. Genç ve yaşlı hastalar arasında güvenlilik ve etkililik açısından herhangi bir anlamlıfark gözlenmemiştir.

4.3 Kontrendikasyonlar

Sunitinib malat veya SUTENT kapsülleri bileşenlerinden herhangi birine aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir (Bkz. Bölüm 6.1).

4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Potent CYP3A4 indükleyicileri sunitinibin plazma konsantrasyonunu azaltabileceğinden birlikte kullanımından kaçınılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.2 ve 4.5).

Cilt ve doku bozuklukları


Hastalar aynı zamanda SUTENT ile tedavi boyunca saç veya ciltte depigmentasyon olabileceği konusunda uyarılmalıdır. Ciltte kuruluk, kalınlık veya çatlama, ayaktabanları veya avuç içlerinde nadiren kızarıklık veya kabarcıklar diğer olasıdermatolojik etkiler arasında sayılabilir.

Yukarıda adı geçen olaylar kümülatif (birikimli) değildir; tipik olarak reversibl olup genellikle tedaviye son vermeyi gerektirmemiştir. Piyoderma gangrenosum (genelliklesunitinib kullanımı bırakıldıktan sonra geri dönüşlü olan ağrılı deri ülseri) vakalarıbildirilmiştir. Bazıları ölümle sonuçlanmış eritema multiforme (EM), Steven-Johnsonsendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN) dahil ciddi kutanöz reaksiyonlarbildirilmiştir. SJS, TEN veya EM belirtileri veya semptomları (örn. genellikle sutoplaması ve mukozal lezyonlar ile seyreden ilerlemiş deri döküntüleri) mevcutsa,sunitinib tedavisi sonlandırılmalıdır. SJS veya TEN teşhisi doğrulanmışsa, tedaviyetekrar başlanmamalıdır. EM'den şüphelenilen bazı olgularda, reaksiyonun sonaermesinin ardından daha düşük dozda sunitinib tedavisine yeniden başlanması hastalartarafından tolere edilmiştir. Bu hastalardan bazıları eş zamanlı olarak kortikosteroid veantihistaminik tedavisi almıştır (Bkz. Bölüm 4.8).

Hemoraji ve tümörlerin kanaması


SUTENT ile yapılan klinik çalışmalarda ve pazarlama sonrası deneyimlerde, gastrointestinal sistem, solunum, üriner sistem ve beyin hemorajisi gibi bazıları ölümcülolabilecek hemorajik olaylar bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8).

Kanama olaylarının rutin değerlendirmesi, tam kan sayımı ve fizik muayene ile yapılmalıdır.

Hemorajik olaylar yaşamış solid tümörlü hastaların, yaklaşık yarısında en çok görülen hemorajik advers olay burun kanamasıdır. Burun kanaması olaylarından bazıları ciddiolup, çok seyrek olarak ölüme yol açmıştır.

Tümörlerin kanama olayları bazen tümör nekrozuna eşlik eder, bu kanamalar fatal olabilir.


Tümör hemorajisi aniden oluşabilir ve akciğer tümörleri olgularında, ciddi ve hayatı tehdit edici hemoptizi veya akciğer kanaması olarak görülebilir. mRHK, akciğer kanserive GİST tedavisi için SUTENT kullanan hastalarda pazarlama sonrası deneyim olarakakciğer kanaması (bazıları ölümle sonuçlanmıştır) oluşmuş ve bu durum klinikçalışmalarda da gözlemlenmiştir. SUTENT, akciğer kanseri olan hastalarda kullanımiçin onaylı değildir.

Eş zamanlı olarak antikoagülan (örn.; varfarin, asenokumarol) tedavisi alan hastalar tam kan sayımı (trombositler), koagülan faktörler (PT/INR) ve fiziksel muayene ileperiyodik olarak kontrol edilmelidir.

Gastrointestinal olaylar


Diyare, mide bulantısı/kusma, karın ağrısı, dispepsi ve stomatit en çok rapor edilen gastrointestinal yan etkilerdir. Ayrıca özofajit de rapor edilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8).

Tedavi gerektiren gastrointestinal advers olaylar için destekleyici bakım, antiemetik, antasit veya antidiyareik ilaç tedavisi ile sağlanabilir.

SUTENT ile tedavi edilen, intra-abdominal maligniteleri olan hastalarda gastrointestinal perforasyonu kapsayabilen, ciddi bazen ölümcül olabilen gastrointestinalkomplikasyonlar oluşmuştur.

Hipertansiyon


Ciddi hipertansiyon (>200 mmHg sistolik veya 110 mmHg diyastolik) dahil sunitinib ile ilişkili olarak hipertansiyon bildirilmiştir. Hastalar hipertansiyon için taranmalı veuygun oldukça kontrol edilmelidir. İlaç müdahalesiyle kontrol edilemeyen ağırhipertansiyonlu hastalarda geçici olarak ilaç tedavisinin durdurulması önerilir.Hipertansiyon uygun olarak kontrol altına alındığında tedaviye yeniden başlanabilir(Bkz. Bölüm 4.8).

HematoloHk bozukluklar


Sunitinib ile ilişkili olarak azalmış mutlak nötrofil sayıları ve azalmış trombosit sayısı bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8). Yukarıda adı geçen olaylar kümülatif (birikimli) değil;tipik olarak reversibl olup genellikle tedaviye son vermeyi gerektirmemiştir. Faz IIIçalışmalardaki bu olayların hiçbiri ölümcül olmamakla birlikte pazarlama sonrasıdeneyimlerde trombositopeni ve nötropenik enfeksiyonların eşlik ettiği hemorajilidurumlarda seyrek olarak ölüm olguları rapor edilmiştir.

Sunitinib ile tedavi esnasında erken ve geç dönemde anemi gözlenmiştir.

SUTENT ile tedavi gören hastalarda, her tedavi kürünün başlangıcında tam kan sayımı yapılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8).

Kardiyak bozukluklar


SUTENT kullanan hastalarda bazıları ölümle sonuçlanan, kalp yetmezliği, kardiyomiyopati, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun normalin alt sınırının altınadüşmesi, miyokardit ve miyokardiyal iskemi ve miyokard enfarktüsünün de dahilolduğu kardiyovasküler olaylar rapor edilmiştir. Bu veriler sunitinibin kardiyomiyopatiriskini arttırdığını göstermektedir. İlaca özgü etki dışında sunitinib ile indüklenen

Belge Do

4

kardiyomiyopati için tedavi gören hastalarda ilave risk faktörleri tespit edilmemiştir. Bu olaylar açısından risk taşıyan veya kardiyovasküler hikayesi olan hastalarda dikkatlikullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8).

SUTENT uygulamasından önce 12 ay içinde miyokard enfarktüsü (ciddi/stabil olmayan anjinayı kapsayan), koroner/periferik arter by-pass grafti, semptomatik KKY,serebrovasküler olay veya geçici iskemik atak veya akciğer embolisi gibi kardiyakbulguları olan hastalar, SUTENT klinik çalışmalarına dahil edilmemiştir. Bunun gibieş zamanlı rahatsızlıkları olan hastaların sunitinible ilişkili sol ventrikül işlev bozukluğugelişimi için daha yüksek bir riskte olup olmadıkları bilinmemektedir.

Doktorlara SUTENT'in risk/yarar oranını göz önünde bulundurmaları tavsiye edilir. Kardiyak risk faktörü olan ve/veya koroner arter hastalığı hikayesi olan hastalarSUTENT alırken, KKY'nin klinik belirtileri ve semptomları için dikkatli olarakgözlenmelidirler. Hasta sunitinib alırken, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunda (SVEF)için başlangıç ve periyodik değerlendirmeleri de düşünülmelidir. Kardiyak riskfaktörleri olmayan hastalarda, ejeksiyon fraksiyonunun başlangıç değeri ölçülmelidir.

KKY'nin klinik belirtilerinin varlığında, sunitinibin kesilmesi önerilir. Sunitinib dozu, klinik KKY bulgusu olmayan ancak, SVEF<%50 ve başlangıca göre >%20 düşüşgöstermiş hastalarda kesilmeli ve /veya azaltılmalıdır.

QTaralığı uzaması


Sunitinib'e maruz kalan hastalarda QT aralığı uzaması ve

Torsade de pointesTorsade de pointes

de dahil olmak üzereventriküler aritmilerde artmış bir riske yol açabilir.

Sunitinib; bilinen QT aralığı uzama öyküsü, antiaritmik ya da QT aralığını uzatabilen bir ilaç alan veya daha önceden bilinen önemli kardiyak hastalığı, bradikardi veyaelektrolit bozukluğu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Güçlü CYP3A4inhibitörleri ile eş zamanlı tedavi, sunitinibin plazma konsantrasyonunuyükseltebileceği için, dikkatli kullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.2, 4.5 ve 4.8).

Venöz tromboembolik olaylar


Derin ven trombozu ve pulmoner emboli de dahil olmak üzere sunitinib alan hastalarda tedaviye bağlı venöz tromboembolik olaylar bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8). Pazarlamasonrası deneyimlerde ölümcül sonuç veren pulmoner emboli vakaları gözlenmiştir.

Arteriyel tromboembolik olaylar


Sunitinib ile tedavi edilen hastalarda bazıları ölümcül olan arteriyel tromboembolik (ATE) olaylar raporlanmıştır. En sık gözlenen olaylar serebrovasküler olaylar, geçiciiskemik atak ve serebral enfarktüs şeklindeydi. Altta yatan malign hastalık ve yaşın 65veya üzerinde olmasına ek olarak, hipertansiyon, diyabet ve daha önceki tromboembolikhastalık ATE ile ilişkili risk faktörleri arasında yer alır.

Belge Do


5



Anevrizmalar ve arter diseksi^yonları


Vasküler endotelyal büyüme faktör (VEGF) yolak inhibitörlerinin, hipertansiyonu olan veya olmayan hastalarda kullanılması, anevrizmalar ve/veya arter diseksiyonlarıoluşumunu kolaylaştırabilir. SUTENT'e başlamadan önce hipertansiyon veya anevrizmaöyküsü gibi risk faktörleri olan hastalarda bu risk dikkatle değerlendirilmelidir.

TrombotikMikroanjiyopati (TMA)


Trombotik trombositopenik purpura (TTP) ve hemolitik uremik sendorumu (HUS) dahil olmak üzere, bazen böbrek yetmezliğine veya ölümcül bir sonuca yol açan, hemolitikanemi, trombositopeni, yorgunluk, nörolojik belirtilerde dalgalanma, böbrek yetmezliğive ateş görülmesi durumunda TMA tanısı düşünülmelidir. TMA gelişen hastalardasunitinib tedavisi durdurulmalı ve acilen tedaviye başlanmalıdır. Sunitinib tedavisininbırakılmasından sonra TMA etkilerinin düzeldiği gözlemlenmiştir (Bkz. Bölüm 4.8).

Tiroid disfonksiyonu


Tiroid fonksiyonlarının başlangıçta laboratuvar ölçümleri tüm hastalara önerilir ve hipotiroidizmli veya hipertiroidizmli hastalar, sunitinib tedavisi başlatılmadan öncestandart tıbbi uygulama ile tedavi edilmelidirler. Sunitinib tedavisi sırasında her 3 aydabir tiroid fonksiyonları rutin olarak izlenmelidir. Ek olarak, sunitinib tedavisindeki bütünhastalar, tiroid disfonksiyonun belirtileri ve semptomları için yakından gözlenmelidirler.Tiroid disfonksiyonuna dair belirtileri ve/veya semptomları olan hastalarda tiroidfonksiyonunun laboratuvar takibi yapılmalı ve standart tıbbi tedavi uygulanmalıdır.

Sunitinib ile tedavi edilen hastalarda erken veya geç olarak hipotirodizm gözlenmiştir. (Bkz. Bölüm 4.8)

Pankreatit


SUTENT kullanan çeşitli solid tümörlü hastalarda serum lipazı ve amilazında artışlar görülmüştür. Çeşitli solid tümörlü hastalarda lipaz seviyelerindeki artışlar geçici olmuşve genellikle pankreatite ait semptomlar veya belirtilere eşlik etmemişlerdir (Bkz. Bölüm4.8).

Bazıları ölümcül olabilen ağır pankreatit olguları bildirilmiştir. Eğer pankreatit bulguları varsa sunitinib kesilmeli ve uygun destekleyici tedavi yapılmalıdır.

Hepatotoksisite


Sunitinib tedavisi gören hastalarda hepatotoksisite gözlemlenmiştir. Sunitinib tedavisi gören solid tümörlü hastaların %1'inden azında, bazıları ölümle sonuçlanan, karaciğeryetmezliği olguları görülmüştür. Tedaviye başlanmadan, her tedavi siklusunda ve klinikolarak endike olduğu durumlarda karaciğer fonksiyon testleri (alanin transaminaz[ALT], aspartat transaminaz [AST], bilirubin seviyeleri) takip edilmelidir. Eğerkaraciğer yetmezliği semptomları veya belirtileri mevcutsa, sunitinib tedavisidurdurulmalı ve durum düzelmediyse tedaviye devam edilmemeli ve uygun destekleyicitedavi yapılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8).

Belge Do



6


Böbrek _ fonksiyonu


Böbrek bozuklukları, böbrek yetmezliği ve/veya akut böbrek yetmezliği olan hastalarda, bazıları ölümcül olan olgular bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8).

Sunitinib alan hastalardaki böbrek bozukluğu/yetmezliği ile ilişkili risk faktörleri arasında, altta yatan renal hücreli karsinoma ek olarak, ilerlemiş yaş, diyabet, altta yatanböbrek işlev bozukluğu, kalp yetmezliği, hipertansiyon, sepsis,dehidratasyon/hipovolemi ve rabdomiyoliz yer alır.

Orta ve ileri derecede proteinürisi olan hastalarda devam eden sunitinib tedavisinin güvenliliği sistematik olarak değerlendirilmemiştir.

Proteinüri ve nadiren nefrotik sendrom olguları raporlanmıştır. Başlangıçta idrar tahlili yapılması önerilir ve hastalarda proteinürinin gelişimi ya da kötüleşmesi takipedilmelidir. Nefrotik sendromlu hastalarda sunitinib kesilmelidir.

Fistül


Eğer fistül oluşumu gözlenirse, sunitinib tedavisi hemen kesilmelidir. Fistüle sahip hastalarda sunitinib kullanımına devam edilmesi ile ilgili sınırlı bilgi mevcuttur (Bkz.Bölüm 4.8).

Yara iyileşmesinde gecikme


SUTENT tedavisi süresince yara iyileşmesinde gecikme olguları rapor edilmiştir.

Sunitinibin yara iyileşmesi üzerindeki etkisine dair resmi klinik çalışma yapılmamıştır. Majör cerrahi girişim geçirecek olan hastalarda sunitinib tedavisinegeçici olarak ara verilmesi önerilir. Majör cerrahi müdahaleden ne kadar sonrasunitinib tedavisine yeniden başlanacağı konusunda sınırlı klinik deneyim mevcuttur.Bu nedenle, majör bir cerrahi müdahaleyi takiben sunitinib tedavisine yeniden devametme, operasyon sonrası iyileşmeye bağlı klinik değerlendirmeyle kararlaştırılır.

Çenede osteonekroz


SUTENT ile tedavi edilen kanser hastalarında çene osteonekrozu olguları bildirilmiştir. Olguların çoğu daha önceden veya eş zamanlı olarak i.v. bifosfonat tedavisi alanhastalarda bildirilmiş olup bu durum çene osteonekrozu için belirlenmiş bir riskfaktörüdür. SUTENT ve i.v. bifosfonatlar aynı anda veya ardı ardına kullanıldığındadikkatli olunmalıdır.

İnvaziv dental girişimler de tanımlanmış risk faktörüdür. SUTENT ile tedaviye başlamadan önce dental muayene ve preventif dental işlemler üzerinde düşünülmelidir.Önceden veya hali hazırda i.v. bifosfonat alan hastalarda mümkünse invaziv dentalprosedürlerden kaçınılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8).

Hipersensitivite/Anjiyoödem


Eğer hipersensitivite nedeniyle anjiyoödem oluşursa, sunitinib tedavisi kesilmeli ve standart tıbbi bir bakım yapılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8).

Belge Do



7


Nöbetler


Sunitinib klinik çalışmalarında ve pazarlama sonrası deneyimlerde nöbetler gözlenmiştir. Hipertansiyon, baş ağrısı, uyarılabilirlikte azalma, mental fonksiyonlardadeğişiklik ve kortikal körlüğü kapsayan görme kaybı gibi geri dönüşlü lökoensefalopatisendromunu (RPLS) ile tutarlı nöbetleri ve bulguları/semptomlarıolan hastalar,

hipertansiyonun kontrol altına alınması dahil tıbbi müdahale ile kontrol edilmelidirler. Sunitinibin geçici olarak durdurulması önerilir; düzelmeyi takiben, tedavi eden doktorunkararı ile tedavi devam ettirilebilir (Bkz. Bölüm 4.8).

Tümör Lizis Sendromu (TLS)


Bazıları ölümcül olan TLS olguları klinik çalışmalarda nadir olarak gözlenmiştir ve sunitinib kullanan hastalarda pazarlama sonrası deneyimlerde raporlanmıştır. TLS içinrisk faktörleri arasında yüksek tümör yükü, önceden var olan kronik böbrek yetmezliği,oligüri, dehidratasyon, hipotansiyon ve asidik idrar bulunur. Bu hastalar yakından takipedilmeli ve klinik olarak belirtildiği şekilde tedavi edilmeli ve profilaktik hidrasyongöz önünde tutulmalıdır.

Enfeksiyonlar


Nötropeni ile birlikte veya nötropeni olmaksızın bazıları ölümle sonuçlanan ciddi enfeksiyonlar bildirilmiştir. Perineum'un da dahil olduğu bazen ölümcül olabilennekrotizan fasiitis olguları seyrek olarak rapor edilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8).

Sunitinib tedavisi nekrotizan fasiitis gelişmiş hastalarda kesilmeli ve uygun tedaviye hemen başlanmalıdır.

Hipoglisemi


SUTENT tedavisi sırasında bazıları klinik olarak semptomatik olan ve bilinç kaybından dolayı hastaneye kaldırılmayı gerektiren kan şekerinde düşüş bildirilmiştir.Semptomatik hipoglisemi durumunda SUTENT tedavisine geçici olarak araverilmelidir. Diyabet hastalarında hipoglisemi riskini en aza indirmek için kullanılananti-diyabetik ilaçların dozunun ayarlanması gerekliliğini değerlendirmek için kanglukoz seviyesi düzenli olarak kontrol edilmelidir (Bkz. Bölüm 4.8).

Sodyum

Bu tıbbi ürün her “doz”unda (kapsülde) 1 mmol (23 mg)'dan daha az sodyum ihtiva eder; yani aslında “sodyum içermez”.

4.5 Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Etkileşim çalışmaları sadece yetişkinlerde yapılmıştır.

Sunitinib plazma konsantrasyonunu artırabilen ilaçlar:

CYP3A4 inhibitörlerinin etkisi


Sağlıklı gönüllülerde tek doz sunitinib ile potent CYP3A4 inhibitörü, ketokonazolün eş zamanlı uygulanması sunitinib+primer metabolit kompleksinin Cmaks ve EAA0-«değerlerini sırasıyla %49 ve %51 artırır.

Belge Do



8


SUTENT'in potent CYP3A4 sınıfından diğer inhibitörler (örn. itrakonazol, ritonavir, greyfurt suyu, eritromisin, klaritromisin) ile birlikte uygulanması sunitinibkonsantrasyonlarını artırabilir. Bu nedenle, inhibitörlerle birlikte uygulamadankaçınılmalıdır veya CYP3A4 inhibe edici potansiyeli olmayan veya en az potansiyeliolan alternatif bir eş zamanlı ilaç seçimi düşünülmelidir. Bunun mümkün olmadığıdurumlarda, tolere edilebilirlik dikkatli şekilde izlenerek, SUTENT dozunun GİST vemRHK için günde minimum 37,5 mg'a ve pNET için 25 mg'a indirilmesi gerekebilir(Bkz. Bölüm 4.2).

Meme kanseri direnç proteini (BCRP) inhibitörlerinin etkisi


Sunitinib ile BRCP inhibitörleri arasında etkileşim ile ilgili sınırlı klinik veri bulunmaktadır ve sunitinib ile diğer BCRP inhibitörleri arasında etkileşim olasılığı gözardı edilemez (Bkz. Bölüm 5.2).

Sunitinib plazma konsantrasyonunu azaltabilen ilaçlar:

indükleyicisi, rifampisin ile eş kompleksinin Cmaks ve EAA0-oo

CYP3A4 indükleyicilerinin etkisi

Sağlıklı gönüllülerde tek doz SUTENT'in CYP3A4zamanlı uygulanması sunitinib+primer metabolitdeğerlerini sırasıyla %23 ve %46 azaltmıştır.

SUTENT'in potent CYP3A4 indükleyicileri (örn. deksametazon, fenitoin, karbamazepin, rifampisin, fenobarbital veya sarı kantaron olarak da bilinen Hypericumperforatum/St. John's Wort) ile birlikte uygulanması sunitinib konsantrasyonlarınıazaltabilir. Bu nedenle, indükleyicilerle birlikte uygulamasından kaçınılmalıdır veyaCYP3A4 indükleyici potansiyeli olmayan veya en az potansiyeli olan alternatif bir eşzamanlı ilaç seçimi düşünülmelidir. Bunun mümkün olmadığı durumlarda, tolereedilebilirlik dikkatli şekilde izlenerek, SUTENT dozunun 12,5 mg'lık artışlarlaarttırılması gerekebilir (GİST ve mRHK için günde 87,5 mg'a ya da pNET için günde

62,5 mg'a kadar) (Bkz. Bölüm 4.2).

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Pediyatrik popülasyon:

Bu popülasyonla ilgili herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

4.6 Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye

Gebelik kategorisi: D

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar SUTENT tedavisi sırasında gebe kalmama konusunda uyarılmalıdır. Tedavi süresince uygun doğum kontrol yöntemi uygulanmalıve gebe kalmaktan kaçınılmalıdır.

Gebelik dönemi

Sunitinib malatın gebelik ve/veya fetüs/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır. SUTENT, potansiyel yararı fetüse olan potansiyel riskinden fazlaolmadığı sürece, gebeliku dösepifldeeikulliB,ıimafflalııdırştır.

Belge Do



9


Gebe kadınlar üzerinde yapılan bir çalışma yoktur. Hayvanlarda yapılan çalışmalar, fetal malformasyonlar dahil olmak üzere üreme toksisitesi göstermiştir (Bkz. Bölüm 5.3).Gebelik döneminde SUTENT kullanılırsa veya hasta SUTENT tedavisi sırasında gebekalırsa; hasta, ilacın fetüs üzerindeki potansiyel zararlı etkisi konusunda uyarılmalıdır.

Laktasyon dönemi

Sunitinib ve/veya metabolitleri sıçan sütüne geçmektedir. Sunitinib veya onun primer aktif metabolitinin, insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. İlaçların geneldeinsan sütüne geçmesi ve emzirilen bebekler üzerinde ciddi advers etki potansiyelinedeniyle SUTENT tedavisi sırasında emzirme durdurulmalıdır.

Üreme yeteneği/Fertilite

Klinik dışı bulgulara dayalı olarak, erkek ve dişi fertilitesi SUTENT tedavisinden etkilenebilir. (Bkz. Bölüm 5.3)

4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

SUTENT araç ve makine kullanımı yeteneği üzerinde minor etkilere sahiptir. Hastalar SUTENT ile tedavi sırasında baş dönmesi olabileceği konusunda uyarılmalıdır.

4.8 İstenmeyen etkiler

Sunitinib ile ilişkilendirilen ve bazıları ölümcül olan en önemli ciddi advers etkiler böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, pulmoner emboli, gastrointestinal perforasyon vehemorajidir (örn. solunum yolları, gastointestinal, tümör, idrar yolları ve beyinhemorajileri). Herhangi bir derecedeki en yaygın advers etkiler (RHK, GİST ve pNETçalışmalarındaki hastalarda görülen) iştahta azalma, tat alma bozuklukları,hipertansiyon, bitkinlik, gastrointestinal bozukluklar (örn. diyare, bulantı, stomatit,dispepsi ve kusma), ciltte renk farklılaşması ve palmar-plantar eritrodizestezisendromudur. Bu semptomlar tedavi devam ederken hafifleyebilir. Hipotirodizm tedaviesnasında ortaya çıkabilir. Hematolojik rahatsızlıklar (örn. nötropeni, trombositopeni veanemi) çok yaygın advers etkilerdendir.

Bölüm 4.4 ve 4.8'de belirtilen advers etkiler dışında sunitinib tedavisi ile ilgili olması olası olan ölümcül olaylar çoklu organ yetmezliği, disemine intravasküler koagülasyon,peritoneal hemoraji, adrenal yetmezlik, pnömotoraks, şok ve ani ölümdür.

7115 kişilik bir veri setinden GİST, mRHK ve pNET hastalarında bildirilen advers reaksiyonlar, sistem, organ, sınıf ve sıklık derecesine göre aşağıda listelenmiştir. Klinikçalışmalarda belirlenen pazarlama sonrası yan etkiler de yer almaktadır.

Çok yaygın (>1/10), yaygın (>1/100 ila <1/10), yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100), seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000), çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerdenhareketle tahmin edilemiyor) olarak tanımlanmaktadır.

Belge Do



10


Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

*c*
mantar

Yaygın: Viralenfeksiyonlar^, solunum enfeksiyonla^b,*,abselerc

enfeksiyonları^, idrar yolu enfeksiyonları, deri enfeksiyonlane, sepsis^”* Yaygın olmayan: Nekrotizan fasiitis*, bakteriyel enfeksiyonlar®

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

nötropeni, lökopeni

Çok Yaygın: Anemi, trombositopeni, Yaygın: LenfopeniYaygın olmayan: PansitopeniSeyrek: Trombotik mikroanjiyopatih,*

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Yaygın olmayan: Hipersensitivite Seyrek: Anjiyoödem

Endokrin hastalıkları

Çok Yaygın: Hipotiroidizm

Yaygın olmayan: Hipertiroidizm Seyrek: Tiroidit

Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Çok Yaygın: İştahta azalmat

Yaygın: Dehidratasyon*,hipoglisemi

Seyrek: Tümör lizis sendromu*

Psikiyatrik hastalıklar

Çok Yaygın: Uykusuzluk Yaygın: Depresyon

Sinir sistemi hastalıkları

Çok Yaygın: Sersemlik

,

baş ağrısı, tat alma bozuklukları!

Yaygın: Parestezi, periferal nöropati, hipoestezi, hiperestezi

Yaygın olmayan: Serebral hemoraji*,serebrovasküler olay*, geçici iskemik atak

Seyrek: Geri dönüşlü posterior ensefalopati sendromu*

Göz hastalıkları

Yaygın: Periorbital ödem, lakrimasyon artışı, göz kapağında ödem

Kardiyak hastalıklar

Yaygın: Miyokardiyal iskemik,*, ejeksiyon fraksiyonunda azalmal

Yaygın olmayan: Miyokardiyal enfarktüsm,*, kalp yetmezliği*, konjestif kalp yetmezliği,

kardiyomiyopati*, perikard efüzyonu, elektrokardiyogramda QT uzaması

Seyrek: Sol ventriküler yetmezlik*, Torsades de pointes

Vasküler hastalıklar

Çok Yaygın: Hipertansiyon

Yaygın: Derin ven trombozu, sıcak basma, yüzün kızarması Yaygın olmayan: Tümör hemoraji*

Bilinmiyor: Anevrizmalar vflgarterıdiaaksiyonlarfe' İmzalanmıştır.

Belge Do

11

Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar

Çok Yaygın: Burun kanaması, dispne, öksürük

orofarengeal ağrın, nazal
Yaygın: Pulmoner emboli*, plevral efüzyon*, hemoptizi,
konjesyon, burunda kuruluk

Yaygın olmayan: Pulmoner hemoraji*, solunum yetmezliği*

Gastrointestinal hastalıklar

Çok Yaygın: Stomatito, abdominal ağnp, kusma, diyare, dispepsi, mide bulantısı, kabızlık Yaygın: Gastro-özofageal reflü hastalığı, disfaji, gastrointestinal hemoraji*, özofajit*,abdominal distansiyon, abdominal rahatsızlık, rektal hemoraji, diş eti kanaması, ağızülseri, proktalji, keilitis, hemoroid, glossodini, oral ağrı, gaz, ağız kuruluğu, ağızdarahatsızlık hissi, geğirme
Yaygın olmayan: Gastrointestinal perforasyonq,*, pankreatit, anal fistül, kolitr

Hepato-biliyer hastalıklar

Yaygın olmayan: Karaciğer yetmezliği*, kolesistits,*, karaciğer fonksiyon anormallikleri Seyrek: Hepatit

Deri ve derialtı doku hastalıkları

Çok Yaygın: Ciltte renk değişikliğit, palmar-plantar eritrodizestezi sendromu, döküntüu, saç renginde değişim, cilt kuruluğu

Yaygın: Ciltte soyulma, deri reaksiyonuv, egzema, su toplaması, eritem, saç dökülmesi, akne, prurit, cilt hiperpigmentasyonu, deride lezyon, hiperkeratoz, dermatit, tırnakbozukluklarıw

Seyrek: Eritema multiforme*, Stevens-Johnson sendromu*, gangrenli piyodermi, toksik epidermal nekroz*

Kas-iskelet hastalıkları, bağ dokusu ve kemik hastalıkları

Çok Yaygın: Ekstremitelerde ağrı, eklemlerde ağrı, sırt ağrısı Yaygın: Kas iskelet ağrısı, kas güçsüzlüğü, miyalji, kas spazmıYaygın olmayan: Çenede osteonekroz, fistül*

Seyrek: Rabdomiyoliz*, miyopati

akut böbrek yetmezliği*, proteinüri

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Yaygın: Kromatüri, böbrek yetmezliği . Yaygın olmayan: İdrar yolunda hemorajiSeyrek: Nefrotik sendrom

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Çok Yaygın: Mukozal inflamasyon, bitkinlikx, ödemy, ateş Yaygın

:Araştırmalar

Yaygın: Kilo kaybı, beyaz kan hücresi sayısında azalma, lipaz artışı, trombosit sayısında azalma, hemoglobin azalması, amilaz artışız, aspartat amino transferazda artış, alaninamino transferaz artışı, kanda kreatinin artışı, kan basıncı artışı, kanda ürik asit artışıYaygın olmayan: Kanda kreatin fosfokinaz artışı, kanda tiroid stimülan hormon (TSH)artışı

Belge Do



12


*Ölümcül olayları içermektedir Aşağıdaki terimler birleştirilmiştir:aNasofaranjit ve oral herpes

bBronşit, alt solunum yolu enfeksiyonu, pnömoni ve solunum yolu enfeksiyonu c Apseler, eklemli organlarda apseler, anal apseler, diş eti apseleri, karaciğer apsesi,pankreatik apseler, perineal apseler, perirektal apseler, rektal apseler, subkutan apselerve diş apseleri

dÖzofaringal kandidiyaz, oral kandidiyaz eSelülit, deri enfeksiyonları

f

Sepsis ve septik şok

gAbdominal apseler, abdominal sepsis, divertikülit, osteomiyelit hTrombotik mikroanjiyopati, trombotik trombositopenik purpura, hemolitik üremiksendrom

iİştahta azalma, anoreksi

jDisguzi, agüzi, tat alma duyusunda bozulma

kAkut koroner sendrom, anjina pektoris, stabil olmayan anjina, koroner arterde tıkanma, miyokardiyal iskemil Ejeksiyon fraksiyonunda azalma/anormallik

mAkut miyokardiyal enfarktüs, miyokardiyal enfarktüs, sessiz miyokardiyal enfarktüs nOrofaringeal ve faringolaringeal ağrıoStomatit ve aftöz stomatit

pAbdominal ağrı, alt abdominal ağrı ve üst abdominal ağrı qGastrointestinal perforasyon ve intestinal perforasyon^Kolit ve iskemik kolitsKolesistit ve akalkülöz kolesistit

^Deride sararma, deride renk değişikliği ve pigmentasyon bozuklukları

uPsöriyaziform dermatit, eksfoliyatif döküntü, döküntü, eritrematöz döküntü, foliküler

döküntü, generalize döküntü, maküler döküntü, makülo papüler döküntü, papüler

döküntü, pruritik döküntü

vDeri reaksiyonları ve deri bozuklukları,

wTırnak bozuklukları ve renk değişiklikleri

xBitkinlik, asteni

yYüz ödemi, ödem ve periferal ödem

zAmilaz ve amilaz artışı

Seçilmiş advers etkilerin tanımları:

Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar


Bazı olgularda, nötropeninin eşlik ettiği veya etmediği kimileri ölümcül olan ciddi enfeksiyonlar rapor edilmiştir. Bazen fatal olabilen, perineumunki de dahil olmak üzerenekrotizan fasiit gözlenmiştir (Bkz. Bölüm 4.4).

Kan ve lenf sistemi bozuklukları


Grade 3 ve 4 şiddetindeki olgularda azalmış mutlak nötrofil sayısı, Faz III GİST çalışmasındaki hastaların sırasıyla %10 ve %1,7'sinde, Faz III mRHK çalışmasındakihastaların %16 ve %1,6'sında ve Faz III pNET çalışmasındaki hastaların %13 ve%2,4'ünde bildirilmiştir. Grade 3 ve 4 şiddetindeki olgularda azalmış trombosit sayısı,Faz III GİST çalışmasındaki hastaların sırasıyla %3,7 ve %0,4'ünde, Faz III mRHKçalışmasındaki hastaların %8,2 ve %1,1'inde ve Faz III pNET çalışmasındaki hastaların%3,7 ve %1,2'sinde bildirtlmt|firtÖkz!'°B'öİüm'4-'^'^"™5t'''-


Bir Faz III GİST çalışmasında, plasebo alan hastaların %17'sine karşılık, SUTENT alan hastaların %18'inde kanama bulguları oluşmuştur. Daha önceden tedavi almamış mRHKhastalarında, interferon-a (IFN-a) alan hastaların %11'ine karşılık, SUTENT alanhastaların %39'u kanama bulguları göstermiştir. IFN-a grubundaki hastaların 5'ine (%1,7)karşı, SUTENT kullananlardan 17 (%4,5) hasta Grade 3 kanama bulgusu göstermiştir.Sitokin-refrakter mRHK için SUTENT alan hastaların %26'sında kanama gözlenmiştir.Faz III pNET çalışmasında plasebo kullanan hastaların %9,85'ine kıyasla sunitinibkullanan hastaların %21,7'sinde burun kanaması dışında kanama olayları gözlenmiştir(Bkz. Bölüm 4.4).

Klinik araştırmalarda GİST'i olan hastaların yaklaşık %2'sinde tümör hemorajisi meydana gelmiştir.

Bağışıklık sistemi bozuklukları


Anjiyoödemi de içeren aşırı duyarlılık reaksiyonları raporlanmıştır (Bkz. Bölüm 4.4).

Endokrin hastalıkları


Daha önceden tedavi almamış hastalarla yapılan bir mRHK çalışmasında, sunitinib kullanan hastaların 61'inde (%16) ve IFN-a kolunda 3 hastada (<%1) ve sitokine-refrakter hastalarla yapılan iki mRHK çalışmasında hastaların 7'sinde (%4) advers etkiolarak hipotiroidizm rapor edilmiştir.

Ayrıca, sitokin-refrakter mRHK hastaların 4 (%2) tanesinde TSH yükselmeleri rapor edilmiştir. Sonuç olarak, mRHK popülasyonunun %7'sinde, tedaviyle ortaya çıkanhipotiroidizmin klinik ve laboratuvar kanıtı vardır. Gelişen hipotiroidizm sunitinibkullanan GİST'i olan hastaların %6,2'sinde görülürken bu oran plasebo kullananhastalarda %1'dir. Faz III pNET çalışmasında sunitinib alan 6 hastada (%7,2) ve plaseboalan bir hastada (%1,2) hipotiroidizm bildirilmiştir.

Meme kanseri olan hastalardaki prospektif olarak yürütülen iki çalışmada tiroid fonksiyonu izlendi; SUTENT'in meme kanserinde kullanımı onaylanmamıştır. Birçalışmada, sunitinib alan 15 (%13,6) hastada ve standard bakım gören 3 (%2,9) hastadahipotiroidizm raporlanmıştır. Kan TSH'sinde artış, sunitinib alan 1 (%0,9) hastadabildirilmiş ve standart bakım gören kimsede rastlanmamıştır. Hipertiroidizm, sunitinibile tedavi edilen herhangi bir hastada raporlanmamıştır ve standard bakım gören 1hastada (%1,0) raporlanmıştır. Bir diğer çalışmada; hipotiroidizm, sunitinib alan toplam31 (%13) hastada ve kapesitabin alan 2 (%0,8) hastada bildirilmiştr. Kan TSH artışı,sunitinib alan 12 (%5,0) hastada bildirilmiştir ve kapesitabin alan hiçbir hastadagörülmemiştir. Hipertiroidizm, sunitinib alan 4 (%1,7) hastada bildirildi ve kapesitabinalan hiçbir hastada bildirilmemiştir. Kan TSH düşüşü, sunitinib alan 3 (%1,3) hastadabildirilmiştir ve kapesitabin alan hiçbir hastada bildirilmemiştir. T4 artışı, sunitinib alan2 (%0,8) hastada bildirilmiştir ve kapesitabin alan 1 (%0,4) hastada bildirilmiştir. T3artışı, sunitinib alan 1 (%0,8) hastada ve kapesitabin alan hiçbir hastada bildirilmemiştir.Bildirilen tüm tiroid-ilişkili olaylar Grade 1 ve 2 'de olmuştur (Bkz. Bölüm 4.4).

Belge Do



14


Metabolizma ve beslenme bozuklukları


mRHK ve GİST hastaları ile karşılaştırıldığında pNET hastalarında daha fazla sıklıkta hipoglisemi olayları rapor edilmiştir. Yine de klinik çalışmalardagözlemlenen bu yan etkilerin çoğunun çalışma tedavisi ile ilgili olduğudüşünülmemiştir (Bkz. Bölüm 4.4).

Sinir sistemi bozuklukları


Sunitinib'in klinik çalışmalarında ve pazarlama sonrası deneyimlerinde, geri dönüşümlü posterior lökoensefalopati'nin nöbet ve radyolojik kanıtı bulunan hastalarda, kimisiölümcül olan az sayıda (%<1) bildirim olmuştur. Beyin metastazına ait radyolojikkanıtı olan veya olmayan hastalarda nöbet gözlemlenmiştir (Bkz. Bölüm 4.4).

Kardiyak bozukluklar


SUTENT ile tedavi gören GİST'i olan hastaların yaklaşık %2'sinde, sitokine refrakter mRHK hastalarının %4'ünde ve plasebo ile tedavi gören hastaların %2'sinde, SVEFnormalin en düşük sınırının altında ve %20'den daha fazla azalmalar olmuştur.SVEF'deki bu düşüşler düzenli bir progresyon göstermeyip, sıklıkla tedavinin devamındaiyileşmeyle sonuçlanmıştır. Daha önceden tedavi almamış mRHK çalışmasında, SUTENTve IFN-a'daki hastaların sırasıyla, %27'si ve %15'i, normalin alt sınırının altında bir SVEFdeğeri göstermiştir. Sunitinib alan iki hastada (<%1) konjestif kalp yetmezliği (KKY)teşhis edilmiştir.

GİST hastalarının %1,2'sinde ve plasebo ile tedavi gören hastaların %1'inde 'kalp yetmezliği', 'konjestif kalp yetmezliği veya 'sol ventrikül yetmezliği' gibi advers olaylarbildirilmiştir. Pivotal Faz III GİST çalışmasında (n=312) tedaviye bağlı ölümcül kardiyakreaksiyonlar çalışmanın her iki kolunda (sunitinib ve plasebo) %1 oranında görülmüştür.Sitokine refrakter mRHK hastalarında yapılan Faz II çalışmada hastalardan %0,9'undatedaviye bağlı ölümcül miyokard enfarktüsü görülürken daha önceden tedavi almamışmRHK hastalarında yapılan Faz III çalışmada IFN-a alan hastaların %0,6'sında ölümcülkardiyak olaylar görülmüş olup sunitinib alan hastalarda bu oran %0'dır. Faz III pNETçalışmasında, sunitinib alan bir (%1) hastada tedavi ile ilişkili fatal kalp yetmezliğimeydana gelmiştir.

Vasküler hastalıklar


Hipertansiyon: Hipertansiyon klinik çalışmalarda çok yaygın olarak bildirilmiştir. Bu hasta popülasyonunun yaklaşık %2,7'sinde SUTENT dozu azaltılmış veya geçici olarakertelenmiştir. Bu hastaların hiçbirinde SUTENT ile tedaviye son verilmemiştir. Bu hastapopülasyonunun yaklaşık %4,7'sinde ciddi hipertansiyon (>200 mmHg sistolik veya 110mmHg diyastolik) meydana gelmiştir. Hipertansiyon, daha önceden tedavi görmemişmRHK için IFN-a alan hastaların %3,6'sına karşılık, SUTENT alan hastaların yaklaşık%33,9'unda rapor edilmiştir. Ciddi hipertansiyon, önceden tedavi edilmemiş SUTENThastalarının %12'sinde ve IFN-a alan hastaların %1'inden azında oluşmuştur. Faz IIIpNET çalışmasında hipertansiyon plasebo alan hastaların %4,9'unda raporlanmışkensunitinib alanlar hastalarda bu oran %26,5'dir. pNET olan hastalarda şiddetlihipertansiyon, sunitinib alanların %10'unda ve plasebo alanların %3'ünde meydanagelmiştir.

Belge Do



15


Venöz tromboembolik olaylar: GİST ve mRHK dahil olmak üzere yapılan klinik çalışmalarda sunitinib alan solid tümörlü hastaların yaklaşık %1'inde tedaviye bağlı venöztromboembolik olaylar raporlanmıştır.

Bir Faz III GİST çalışmasında plasebo alan herhangi bir hastada venöz tromboembolik olay tespit edilmemesine karşın SUTENT alan yedi hastada (%3) venöz tromboembolikolay tespit edilmiştir: bu yedi hastanın beşinde, Grade 3 derin ven trombozu (DVT) veikisinde Grade 1 ya da 2 derin ven trombozu (DVT) gelişmiştir. Bu yedi GİST hastasınındördünde, ilk DVT incelemesini takiben tedavi kesilmiştir.

Tedavi görmemiş mRHK hastalarında yapılan Faz III çalışmada sunitinib alan on üç hastada (%3) ve iki sitokine refrakter mRHK çalışmasındaki dört hastada (%2) venöztrombolik olay raporlanmıştır. Bu hastaların dokuzunda pulmoner emboli mevcut olup,birinde Grade 2, diğer sekiz tanesinde ise Grade 4 derecesindedir. Bu hastalardan 8'indebirinde Grade 1, ikisinde Grade 2, dördünde Grade 3 ve birinde Grade 4 derecesinde olmaküzere DVT bulunmaktadır. Sitokine refrakter mRHK çalışmasındaki pulmoner embolisimevcut olan bir hastada doz kesilmesine gerek duyulmuştur.

IFN-a alan tedavi görmemiş mRHK hastalarının altısında (%2), venöz tromboembolik olaylar gözlenmiştir; bir hastada (<%1) Grade 3 DVT ve beş hastanın (%1) hepsinde Grade4 olan pulmoner emboli görülmüştür.

Faz III pNET çalışmasında sunitinib alan 1 hastada (%1,2) ve plasebo alan 5 hastada (%6,1) venöz tromboembolik olaylar bildirilmiştir. Plasebo kullanan 2 hastada biri Grade2 biri Grade 3 olmak üzere DVT bulunmaktadır.

GİST, mRHK ve pNET çalışmalarının hiç birinde ölümcül bir olgu bildirilmemiştir. Ölüm ile sonuçlanan olgular pazarlama sonrası görülmüştür.

Faz III çalışmalarında sunitinib alan GİST hastalarının yaklaşık %3,1'inde ve mRHK hastalarının yaklaşık %1,2'sinde pulmoner emboli olguları gözlenmiştir. Faz IIIçalışmalarında sunitinib alan pNET hastalarında pulmoner emboli görülmemiştir.Pazarlama sonrası çalışmalarda ölümle sonuçlanan seyrek olgular gözlenmiştir.

SUTENT uygulamasından önce 12 ay içinde pulmoner emboli yaşayan hastalar sunitinib klinik çalışmalarına dahil edilmemiştir.

Faz III çalışmalarında sunitinib alan hastalardan, GİST hastalarının yaklaşık %17,8'inde, mRHK hastalarının yaklaşık %26,7'sinde ve pNET hastalarının %12'sindepulmoner olaylar (dispne, plevral efüzyon, pulmoner emboli veya pulmoner ödem gibi)bildirilmiştir.

Klinik çalışmalarda sunitinib alan GİST ve mRHK hastaları dahil solid tümörlü hastaların yaklaşık %22,2'sinde pulmoner olaylar gözlemlenmiştir.

Gastrointestinal bozukluklar


GİST veya mRHK tedavisi için sunitinib alan hastalarda nadiren (%1'inden az) pankreatit görülmüştür. Faz III pNET çalışmasında tedavi ile ilişkili pankreatit bildirilmemiştir (Bkz.Bölüm 4.4).

Belge Do



16


Bir Faz III GİST çalışmasında plasebo alan hastaların %0,98'inde ölümcül gastrointestinal kanama görülmüştür.

Hepato-biliyer bozukluklar


Karaciğer fonksiyon testi anormalliklerini, hepatit veya karaciğer yetmezliğini içerebilen hepatik disfonksiyon bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.4).

olan piyoderma gangrenosum (ağrılı deri ülseri)

Deri ve deri altı doku hastalıkları

İlacın bırakılmasıyla geri dönüşlübildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.4).

Kas-iskelet sistemi ve bağ dokusu bozuklukları


Bazıları akut böbrek yetmezliği ile birlikte olan miyopati ve/veya rabdomiyoliz olguları rapor edilmiştir. Kas toksisitesinin belirtileri veya semptomları görülenhastaların bakımları standart tıbbi uygulamalar doğrultusunda yapılmalıdır (Bkz. Bölüm4.4).

Bazı olgularda ölümle sonuçlanan, bazen tümör nekrozu ve regresyonu ile bazen ilişkili olan fistül oluşumu rapor edilmiştir (Bkz. Bölüm 4.4).

SUTENT ile tedavi edilen kanser hastalarında çene osteonekrozu olguları bildirilmiştir; olguların çoğu daha önceden veya eş zamanlı olarak i.v. bisfosfonat tedavisi almışlardırve/veya invazif dental işlemler gerektiren dental hastalık hikayesine sahiptirler ve budurumlar çene osteonekrozu için belirlenmiş risk faktörleridir (Bkz. Bölüm 4.4).

Araştırmalar


Klinik olmayan çalışmalardan

(in vitro ve in vivo )

elde edilen veriler, önerilen insan dozunun üzerindeki dozlarda sunitinibin kalp aksiyon potansiyelinin repolarizasyonsürecini inhibe ettiğini yani QT uzamasına neden olduğunu ortaya koymaktadır.

Solid tümörlü 450 hastanın %1,1'inde 60 msn'den fazla sürede başlangıca kıyasla değişimler ve %0,5'inde ise QTc aralığında 500 msn'yi aşan artışlar meydana gelmiştir;bu parametrelerin her ikisi de potansiyel anlamlı değişiklikler olarak kabul edilmiştir.Yaklaşık olarak terapötik konsantrasyonun iki katında sunitinibin QTkF (Frederikakonsantrasyonu) aralığını uzattığı gösterilmiştir.

QT aralığı uzaması, ilerlemiş maligniteli 20-87 yaşları arasında 24 hastanın katıldığı bir deney ile araştırılmıştır. Bu çalışmanın terapötik konsantrasyonlarda (3. gün) baselinecorrection metodu kullanılarak ve terapötik dozdan daha fazla (9. gün) dozda her ikibaşlangıç düzeltme metodu kullanılarak elde edilen sonuçları sunitinibin QT aralığı (%90GA, üst limit >15 msn ile ortalama plasebo ayarlı değişiklik >10 msn olaraktanımlanmıştır) üzerinde etkisi olduğunu göstermiştir. Hiçbir hastanın QT aralığı >500msn değildir. 3. günde dozdan 24 saat sonra (yani 50 mg'lik önerilen başlangıç dozundansonra beklenen terapötik plazma konsantrasyonunda) baseline correction metodukullanılarak QTcF aralığı üzerinde bir etki gözlenmiş olmasına rağmen bu bulgununklinik olarak önemi belirsizdir.

Terapötik doza ya da terapötik maruz kalmadan daha büyük doza karşılık gelen zamanlarda kapsamlı birffieriijEKGideğerlendirmlesiyapıidığında değerlendirilebilir veya

Belge Do

17

Belge Takip Adresi:https://www.turkiye.gov.tr/saglik-titck-ebys

tedavisi amaçlanan hasta (ITT) grubundan hiçbirinde görülen QT aralığında uzama “ciddi” (yani yan etkiler için ortak terminoloji kriteri (CTCAE) versiyon 3.0'a göre Grade3'e eşit veya büyük) değildir.

Tedavi edici plazma konsantrasyonlarında, başlangıca göre maksimum ortalama QTcF değişikliği 9 msn (%90 GA: 15,1 msn) olmuştur. Tedavi edici konsantrasyonlarınyaklaşık olarak iki katında, başlangıca göre maksimum QTcF ortalama değişikliği 15,4msn (%90 GA: 22,4 msn) olmuştur. Bir pozitif kontrol olarak kullanılan moksifloksasin(400 mg), başlangıca göre 5,6 msn'lik bir maksimum ortalama QTcF değişikliğigöstermiştir. Herhangi bir hastada Grade 2'den (CTCAE v.3.0) daha büyük QTc aralığıgözlenmemiştir (Bkz. Bölüm 4.4).

mRHK'da uzun dönem güvenlilik


mRHK hastalarında sunitinibin uzun dönem güvenliliği; ilk basamak; bevasizumab-refrakter ve sitokin-refrakter tedavi rejimlerinde 5739 hastaya ait verilere dayanarak (bu hastaların 807'si (%14) >2 yıldan 6 yıla kadar tedavi görmüştür) tamamlanmış 9 klinikçalışmaya dahil olan hastalar analiz edilmiştir. Uzun dönem sunitinib tedavisi alan 807hastada; 6 yıllık periyod boyunca yeni vaka olarak ortaya çıkabilen ve zaman içinde artanhipotiroidi hariç olmak üzere; tedavi ile ilişkili advers olayların (TİAO) çoğu öncelikleilk 6 ay-1 yılda oluşmuş ve sonrasında stabil seyretmiş ya da zamanla sıklıkta azalmagöstermiştir. Sunitinib ile uzatılmış tedavi yeni TİAO tipleri ile ilişkiligörünmemektedir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Pediyatrik popülasyon:

Sunitinib'in güvenlilik profili, aşağıda açıklandığı gibi bir Faz I doz arttırma çalışmasından, bir Faz II açık etiketli çalışmadan, bir Faz 1/2 tek kollu çalışmadan veyayınlardan elde edilmiştir.

Refrakter solid tümörleri olup, büyük bölümü primer beyin tümörü tanısıyla katılan 35 hastada; 30'u pediyatrik hastalardan (3-17 yaş) ve 5'i genç erişkin hastalardan (18-21yaş) oluşan, oral sunitinibe ilişkin bir Faz I doz artış çalışması gerçekleştirilmiştir.Çalışmaya katılan herkeste yan etkiler gözlemlenmiştir; kardiyak toksisite de dahil buyan etkilerin çoğu ciddidir (toksisite grade >3). En yaygın görülen yan etkiler,gastrointestinal (GI) toksisite, nötropeni, halsizlik ve A^T yükselmesidir. Kardiyakyan etki riski daha önceden antrasiklinlere veya kardiyak irradyasyona maruz kalmışpediyatrik hastalarda kalmamışlara oranla daha yüksek olmuştur. Daha öncedenantrasiklinlere veya kardiyak irradyasyona maruz kalmasından bağımsız olarak bupediyatrik hastalarda maksimum tolere edilen doz (MTD) tanımlanmıştır (Bkz. Bölüm5.1).

Reküran/progresif/refrakter ileri dereceli gliomu (HGG) veya epandimomu bulunan, 27'si pediyatrik (3-16 yaş) ve 2'si genç erişkin hastadan (18-19 yaş) oluşan 29 hastada, Faz IIaçık etiketli bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Her iki grupta da Grade 5 advers reaksiyongörülmemiştir. En yaygın (>% 10) tedaviye bağlı advers reaksiyonlar nötrofil sayısınınazalması (6 [%20,7] hasta) ve intrakraniyal hemoraji (3 [%10,3] hasta) olmuştur.

Belge Do



18


İleri anrezektabl GİST'i olan 6 pediyatrik hastada (13-16 yaş) Faz 1/2 tek kollu bir çalışma yapılmıştır. En sık görülen advers ilaç reaksiyonları, diyare, mide bulantısı, beyaz kanhücresi sayısında azalma, nötropeni ve baş ağrısı olmuştur ve her biri 3 (%50) hastadaprimer olarak Grade 1 veya 2 seviyesinde görülmüştür. 6 hastadan 4'ünde (%66,7) Grade3-4 tedaviye bağlı advers reaksiyon (Grade 3 hipofosfatemi, nötropeni ve trombositopeninher biri 1 hastada ve 1 hastada Grade 4 nötropeni) görülmüştür. Bu çalışmada ciddi adversreaksiyonlar veya Grade 5 advers reaksiyonlar bildirilmemiştir. Hem klinik çalışmada hemde yayınlarda, güvenlilik profili yetişkinlerde bilinen güvenlilik profili ile uyumluolmuştur.

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması


Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarakizlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli adversreaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TUFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir(www.titck.gov.tr; e- posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 21835 99)

4.9 Doz aşımı ve tedavisi

SUTENT kullanımında doz aşımının tedavisi için spesifik bir antidot yoktur ve doz aşımı tedavisi için genel destekleyici ölçümler gerekmektedir. Endike ise, emilmemişilacın eliminasyonu emesis ve gastrik lavaj ile yapılabilir. Doz aşımı olgularıbildirilmiştir; bazı olgular SUTENT'in bilinen güvenlilik profiliyle uyumlu olan adversolaylarla ilişkilidir.

5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1 Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup: Antinoeplastik ve immünomodülatör ilaçlar, antineoplastik ajanlar, protein kinaz inhibitörleri, diğer protein kinaz inhibitörleri ATC kodu: L01EX01

Sunitinib; tümör gelişiminde, neoanjiyogenezde ve kanserin metastatik progresyonunda rol oynayan bir çok tirozin kinaz reseptörünü (TKR) inhibe eder. Sunitinib trombositkaynaklı büyüme faktörü reseptörleri (PDGFRa ve PDGFRP), VEGF reseptörleri(VEGFR1, VEGFR2 ve VEGFR3), kök hücre faktör reseptörü (kIT), Fms-tipi tirozinkinaz-3 (FLT3), koloni uyarıcı faktör reseptörü (CSF- 1R) ve glial hücre kaynaklınörotrofik faktör reseptörünün (RET) inhibitörü olarak tanımlanmıştır. Başlıcametaboliti olan desetil sunitinibin, biyokimyasal ve hücresel testlerde sunitinibebenzer etkide olduğu gösterilmiştir.

Klinik Çalışmalar

SUTENT'in klinik güvenlilik ve etkililiği imatinibe toleransı olmayan veya imatinib rezistan olan (imatinib tedavisi süresince veya sonrasında hastalık progresyonu görülen)malign gastrointestinal stromal tümörlü (GİST) hastaların tedavisinde ve metastatikrenal hücre karsinomlu (mRHK) hastaların tedavisinde ve anrezektabl pNET olanhastaların tedavisinde araştırılmıştır.

Belge Do



19


Etkililik; GİST'de tümör progresyonuna kadar geçen süreyi (TTP) ve sağkalımdaki artışı, tedavi uygulanmamış mRHK için progresyonsuz sağkalımı ve sitokine dirençlimRHK için objektif yanıt oranlarını, pNET için de progresyonsuz sağkalımı temelalmıştır.

Gastrointestinal Stromal Tümörler (GİST)

İmatinibe (medyan maksimum günlük doz 800 mg) dirençli ve intoleransı olmasından dolayı GİST tedavisinde başarısız olunan hastalarda açık etiketli, doz ayarlama çalışmasıgerçekleştirilmiştir. Çalışmaya ilacı farklı doz ve doz şeması uygulanan sürelerdeuygulayan 97 adet hasta dahil edilmiştir; bunlardan 55'i ilacı önerilen tedavi süresi olan4 hafta kullanıp, 2 hafta ara vermek suretiyle (''4/2 şeması'') 50 mg olarak almıştır. Buçalışmada medyan TTP 34,0 haftadır ( %95 GA = 22,0 hafta-46,0 hafta).

İmatinibi tolere edemeyen veya imatinib (medyan maksimum günlük doz 800 mg) ile tedavi esnasında veya sonrasında hastalık progresyonu görülen GİST'i olan hastalardarandomize, çift-kör ve plasebo-kontrollü bir Faz III çalışma gerçekleştirilmiştir. Buçalışmada 312 hasta, hastalık progresyonu veya çalışmadan başka bir sebeple çekilmeolmadığı sürece 50 mg SUTENT veya plaseboyu ağızdan günde bir kez ve 4/2 şemasınagöre alacak şekilde randomize (2:1) edilmiştir (hastaların 207'si SUTENT, 105'iplasebo almıştır). Çalışmanın primer etkililik sonlanım noktası, randomizasyondanobjektif tümör progresyona kadar geçen süre olarak tanımlanan TTP idi.

Önceden belirlenen ara dönem analizinde, SUTENT için medyan TTP (progresyona kadar geçen süre) araştırmacı değerlendirmesinde 28,9 hafta (%95 GA=21,3-34,1 hafta)ve bağımsız değerlendirmeye göre 27,3 hafta (%95 GA=16,0-32,1) olup, plasebokolundaki araştırmacı değerlendirmesine göre 5,1 haftalık (%95GA=4,4-10,1),

bağımsız değerlendirmedeki 6,4 haftalık (%95 GA=4,4-10,0) TTP'den istatistiksel anlamlı olarak daha uzun olmuştur. Genel sağkalım (OS)'deki fark istatistiksel olaraksunitinib lehinedir [HR: 0,491 (%95 GA:0,290-0,831)]. Ölüm riski sunitinib koluylakarşılaştırıldığında plasebo kolunda 2 kat fazladır.

Etkililik ve güvenlilik interim analiz sonuçları sonrası çalışma körlemeden çıkarılmış ve plasebo kolundaki hastalara açık etiketli sunitinib tedavisi önerilmiştir.

Başta plasebo alan 99 hastada dahil çalışmanın açık etiketli tedavi fazında toplam 255 hasta sunitinib almıştır.

Çalışmanın açık etiket fazındaki primer ve sekonder sonlanım noktası analizleri zamanında elde edilen interim analiz sonuçlarını doğrulamıştır (Bkz. Tablo 1).

Belge Do



20



Çift-kör tedavia



Medyan (%95 GA)

Risk Oranı

Plasebo / Çapraz geçişgrubutedavib

Sonlanım

noktası

SUTENT

Plasebo

(%95 GA)

p

Primer


TTP (hafta)


Ara

27,3 (16,0-32,1)

6,4 (4,4-10,0)

0,329 (0,233-0,466)

<0,001

-

Final

26,6 (16,0-32,1)

6,4 (4,4-10,0 )

0,339 (0,244-0,472)

<0,001

10,4 (4,3-2,0)

Sekonder


PFS (hafta) c


Ara

24,1 (11,1-28,3)

6,0 (4,4-9,9)

0,333 (0,238-0,467)

<0,001

-

Final

22,9 (10,9-28,0)

6,0 (4,4-9,7)

0,347 (0,253-0,475)

<0,001

-

ORR (%)d


Ara

6,8 (3,7-11,1)

0 (-)

NA

0,006

-

Final

6,6 (3,8-10,5)

0 (-)

NA

0,004

10,1 (5,0-17,8)

OS (hafta)e







Ara


-

-

0,491 (0,290-0,831)

0,007

-

Final


72,7 (61,3-83,0)
64,9 (45,7-96,0)

0,876 (0,679-1,129)

0,306

-

Kısaltmalar: GA = güven aralığı; ITT = tedavisi amaçlanan hasta; NA = uygulanamaz; ORR = objektif yanıt oranları; OS = genel sağkalım; PFS = progresyonsuz sağkalım; TTP = tümör progresyonuna kadargeçen süre.

a ITT popülasyonunun çift-kör tedavi sonuçları ve uygun olduğu şekilde merkezi radyologların incelemesi kullanmıştır.

b Çalışma körlemeden çıkarıldıktan sonra plasebodan SUTENT'e geçen 99 hastanın etkilili sonuçları. Başlangıç noktası, çaprazlama olduğunda sıfırlanmış ve etkililik analizleri araştırmacınındeğerlendirmesi baz alınarak yapılmıştır.

c Ara PFS sayıları orijinal verilerin tekrar hesaplanması sonucu güncellenmiştir. d Objektif yanıt oranları (ORR) %95 GA ile, onaylanmış yanıt veren hasta yüzdesi olarak verilmiştire Medyan verilere henüz olgunlaşmadığından ulaşılamamıştır.

ITT popülasyonundaki medyan OS sunitinib ve plasebo kollarında sırasıyla 72,7 hafta ve

64,9 haftadır (HR 0,876, %95 GA: 0,679-1,129, p = 0,306). Bu analizde plasebo kolu dahaönceden açık etiketli sunitinib tedavisi almış ve plaseboya randomize edilmiş hastalarıiçermektedir.

Tedavi edilmemiş renal hücreli karsinomu (mRHK)

Tedavi-edilmemiş mRHK'li hastalarda tek ajan olarak sunitinib ve IFN-a'yı karşılaştıran bir çok merkezli, uluslararası Faz III randomize çalışma yapılmıştır. Yedi yüz elli (750)hasta ya sunitinib ile tekrarlayan 6 haftalık siklüsler halinde 4 hafta 50 mg günlük oral doztakiben 2 hafta ara ( 4/2 doz şeması) veya i lk hafta 3 milyon ünite (MU) ikinci hafta 6MU ve üçüncü hafta 9 MU ve bundan sonra her hafta ardışık olmayan 3 gün subkütanolarak IFN-a almak üzere birebir (1: 1) randomize edilmiştir.

Sunitinib tedavisinin medyan süresi 11,1 ay (0,4-46,1 aralığında), IFN-a tedavisinin medyan süresi ise 4,1 aydır (0,1-45,6 aralığında). Tedavi ile alakalı ciddi yan etkilersunitinib ve IFN-a alan hastalarda sırasıyla %23,7 ve %6,9 olarak raporlanmıştır. Bununyanında yan etkilerden dolayı tedavinin yarım bırakılma oranı sunitinib için %20 iken IFN-a için %23'dür. Doz kesilmesi sunitinib kullanan 202 hastada (%54) görülmüşken IFN-akullanan hastalarda bu sayı 141'dir (%39). Doz azaltılması ise sunitinib ve IFN-a kullananhastaların sırasıyla 194 (%52) ve 98 (%27)'inde görülmüştür. Hastalar progresyon

Belge Do



21


görülene kadar ya da tedaviden çıkarılana kadar tedavi edilmişlerdir.

Primer etkililik sonlanım noktası progresyonsuz sağkalımdır (PFS). Planlı bir ara analiz, sunitinib için IFN-a'nın üstünde istatistiksel olarak anlamlı bir avantaj göstermiştir. Buçalışmada medyan PFS sırasıyla 47,3 ve 22,0; HR 0,415'tir. (%95 GA: 0,320-0,539,p<0,001). Diğer sonlanım noktaları objektif yanıt oranı (ORR), OS ve güvenliliktir. Primersonlanım noktası elde edildikten sonra çekirdek radyolojik değerlendirmeye devamedilmemiştir. Final analizde araştırıcının değerlendirmesi ile ORR sunitinib kolu için %46(%95 GA: 41-51) IFN-a kolu için %12 (%95 GA: 9-16) olarak belirlenmiştir (p<0,001).

IFN-a ile karşılaştırıldığında sunitinib tedavisi daha uzun sağkalım süreleriyle ilişkilendirilmiştir. Medyan OS sunitinib kolu için 114,6 hafta (%95 GA: 100,1-142,9)ve IFN-a kolu için 94,9 hafta (%95 GA: 77,7-117,0) olmuştur [HR= 0,821 (%95 GA:0,673-1,001); log-rank testi ile p=0,0510.]

ITT popülasyonunda gözlemlenen ve çekirdek radyolojik laboratuvar değerlendirmesine ile belirlenen genel PFS ve OS tablo 2'de özetlenmiştir:

Tablo 2-Daha önce tedavi edilmemiş mRHK etkililik sonlanım noktası özetleri (ITT popülasyonu)

PFS özeti


Sunitinib

IFN-a



(N = 375)

(N = 375)

Progrese olmayan veya ölen hastalar [n (%)]
161 (42,9)
176 (46,9)
Progrese olmayan veya ölen hastalar [n (%)]
214 (57,1)
199 (53,1)
PFS (hafta)
Çeyrek (%95 GA)

%25

22,7 (18,0-34,0)
10,0 (7,3-10,3)

%50

48,3 (46,4-58,3)
22,1 (17,1-24,0)

%75

84,3 (72,9-95,1)
58,1 (45,6-82,1)
Tabakalandırılmamış analiz
Risk oranı (sunitinib vs IFN-a)

0,5268

Risk oranı için %95 GA

(0,4316-0,6430)

p-değeria

<0,0001

OS özeti

Sunitinib

IFN-a


(N =

375)

(N = 375)

Progrese olmayan veya ölen hastalar [n (%)]
185 (49,3)

175 (46,7)

Progrese olmayan veya ölen hastalar [n (%)]
190 (50,7)

200 (53,3)

OS (hafta)
Çeyrek (%95 GA)

%25

56,6 (48,7-68,4)

41,7 (32,6-51,6)

%50

114,6 (100,1-142,9)

94,9 (77,7-117,0)

%75

NA (NA-NA)

NA (NA-NA)

Tabakalandırılmamış analiz
Risk oranı (sunitinib vs IFN-a)

0,8209

Risk oranı için %95 GA

(0,6730-1,0013)

p-değeria

0,0510

Kısaltmalar: GA = güven aralığı; IFN-a = interferon-alfa; ITT = tedavisi amaçlanan hasta; N = hasta sayısı; NA = uygulanamaz; OS = genel sağkalım; PFS = progresyonsuz sağkalıma 2 taraflı log-rank testinden.

Belge Do



22


Sitokin-refrakter metastatik renal hücreli karsinom

Sunitinib ile bir Faz II çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışma interleukin-2 ya da IFN-a ile birlikte önceki sitokin tedavisine refrakter hastaları kapsamaktadır. 63 hasta 50 mg oralsunitinib (6 haftalık tamamlanmış siklüs-4 hafta boyunca günde bir kere ve takiben 2 haftadinlenme periyodu (4/2 doz şeması)) ile başlamıştır. Primer sonlanım noktası ORR'dir.RECIST (solid tümörlerde yanıt değerlendirme kriteri) kriterlerine göre belirlenmiştir.

Bu çalışmada objektif yanıt oranı % 36,5'dır (%95 GA: %24,7-%49,6). Progresyona kadar geçen süre (TTP) 37,7 haftadır (%95 GA: 24,0-46,4 hafta).

Açık etiketli, tek kollu, çok merkezli, doğrulayıcı bir çalışmada sunitinibin etkililik ve güvenliliği bir önceki sitokin tedavisine refrakter mRHK hastalarında değerlendirilmiştir.106 hasta 4/2 şemasına göre en az 1 doz 50 mg sunitinib almıştır.

Bu çalışmanın primer sonlanım noktası ORR'dir. Sekonder sonlanım noktası TTP, yanıt süresi (DoR) ve OS'yi içermektedir. Bu çalışmada ORR %35,8 (%95 GA: %26,8-%47,5).Medyan DoR'ye ve OS'ye henüz ulaşılamamıştır.

Pankreatik nöroendokrin tümörler (pNET)

Destekleyici Faz 2, açık etiketli, çok merkezli çalışma, rezektabl olmayan pNET'li hastalarda günde tek ajan olarak sunitinibin etkililiğini ve güvenliliğini, 4/2 şemasında [4haftalık tedavi, 2 haftalık dinlenme periyodu, günde bir kere 50 mg] değerlendirdi. 66hastanın pankreatik adacık hücreli tümör kohortunda birincil sonlanım noktası yanıt oranı%17 idi.

Unrezektabl pNET olan hastalarda tek başına sunitinib ile ilgili Faz III, çok merkezli, uluslararası, randomize, çift kör plasebo kontrollü bir pivot çalışma yapılmıştır.

Hastalar, RECIST'e dayalı olarak, önceki 12 ay içinde belgelenmiş progresyona ihtiyaç duydu ve planlanmış bir istirahat dönemi (n = 86) veya plasebo (n = 85) olmadan, gündebir kez 37,5 mg sunitinib almak üzere randomize edildi (1: 1).

Primer objektif, plasebo alan hastalara karşı sunitinib alan hastalarda PFS'yi karşılaştırmaktı. Diğer sonlanım noktaları arasında OS, ORR, Hasta Tarafından BildirilenSonuçlar ve güvenlik yer almaktadır.

Demografik veriler, sunitinib ve plasebo grupları arasında karşılaştırılabilir düzeydeydi. Buna ek olarak, sunitinib hastalarının %49'unda plasebo hastalarının %52'sindefonksiyonel olmayan tümörler vardı ve her iki kolun %92'sinde karaciğer metastazı vardı.

Çalışmada somatostatin analoglarının kullanımına izin verildi.

Sunitinib hastalarının toplam %66'sı buna karşın plasebo hastalarının %72'si daha önce sistemik tedavi aldı. Buna ek olarak, sunitinib hastalarının %24'ü plasebo hastalarının ise%22'si somatostatin analogları almıştır.

Belge Do



23


Plaseboya kıyasla sunitinib için araştırmacılar tarafından değerlendirilen PFS'de klinik olarak anlamlı bir avantaj gözlenmiştir. Medyan PFS, sunitinib kolunda 11,4 ay veplasebo kolunda 5,5 ay olmuştur [risk oranı (nispi risk) : 0,418 (%95 GA 0,263-0,662),

p = 0,0001].

Hastalığın progresyonunu belirlemek için RECIST'in araştırmacı tümör ölçümleri uygulanmasına dayanan türetilmiş tümör yanıt değerlendirmeleri yapıldığında benzersonuçlar gözlemlenmiştir (Tablo 3). Değerlendirilen temel özelliklerin tüm alt gruplarında,önceki alınan sistemik tedavilerin sayısına göre bir analizi de içerecek şekilde sunitiniblehine bir risk oranı gözlenmiştir. Sunitinib kolunda 29 hasta ve plasebo kolunda 24 hastaönceden sistemik tedavi almadı; bu hastalardan PFS için risk oranı 0,365 (%95 GA: 0,1560,857), p = 0,0156 idi. Benzer şekilde, sunitinib kolundaki 57 hastada (28'i önceden birsistemik terapi ve 29'u önceden 2 veya daha fazla sistemik terapi almış) ve plasebokolundaki 61 hastada (25'i önceden bir sistemik terapi ve 36'sı önceden 2 veya daha fazlasistemik terapi almış), PFS için risk oranı 0,456 (%95 GA: 0,264-0,787), p = 0,0036 idi.

Progresyon kararının, araştırmacı tarafından bildirilen tümör ölçümlerine dayandığı, PFS olayı olarak muamele edilen çalışma sonlandırma haricindeki nedenlerle sansürlenmiş tümhastalarda PFS duyarlılık analizi yapıldı. Bu analiz, sunitinibin tedavi etkisinin konservatifbir tahminini sağlamış ve 0,507 değerinde bir risk oranı (%95 GA: 0,350-0,733), p =0,000193 ortaya koyarak birincil analizi desteklemiştir.

pNET ile ilgili pivot çalışma, bağımsız bir “ İlaç İzleme Komitesi”'nin önerisi üzerine erken sonlandırılmıştır ve birincil sonlanım noktası, her ikisi de tedavi etkisinin tahminlerinietkilemiş olan araştırmacı değerlendirmesine dayandırılmıştır.

PFS'nin araştırmacı temelli değerlendirmesinde yanlılığı bertaraf edebilmek için kör bağımsız merkez incelemesi yapıldı; bu inceleme araştırmacı değerlendirmesinidesteklemiştir. Tablo 3'te gösterilmiştir.

Belge Do



24


Etkililik parametresi

SUTENT (n = 86)

Plasebo (n = 85)

HR

(%95 GA)

p-değeri

Araştırmacı değerlendirmesine göre progresyonsuz sağkalım [medyan,aylar (%95 GA)]

11,4

(7,4-19,8)

5,5

(3,6-7,4)

0,418

(0,263-0,662)

0,0001a

Araştırıcı tümör değerlendirmelerine RECIST uygulanmasına dayanantüretilmiş tümör yanıtı değerlendirmesiile progresyonsuz sağkalım [medyan,aylar (%95 GA)]

12,6

(7,4-16,9)

5,4

(3,5-6,0)

0,401

(0,252-0,640)

0,000066a

Tümör değerlendirmelerinin kör bağımsız merkez gözdengeçirilmesiyle progresyonsuz sağkalım[medyan, aylar (%95

GA)],

12,6

(11,1-20,6)

5,8

(3,8-7,2)

0,315

(0,181-0,546)

0,000015 a

Genel sağkalım [5 yıl takip] [medyan, aylar (%95

GA)]

38,6

(25,6-56,4)

29,1

(16,4-36,8)

0,730

(0,504-1,057)

0,0940 a

Objektif yanıt oranı [%, (%95 GA)]

9,3

(3,2-15,4)

0

NA

0,0066b

GA=Güven Aralığı, HR=Risk Oranı, NA=Uygulanamaz, pNET=Pankreatik Nöroendokrin Tümör a İki taraflı, tabakalanmamış log rank testib Fisher's Exact testi

Şekil 1 - pNET Faz 3 çalışmasında, Kaplan Meier Progresyonsuz Sağkalım Grafiği

SUTENT 86 Plasebo 85

52

42

34

20

20

9

15

2


Kısaltmalar: GA=Güven Aralığı; N=Hasta Sayısı; PFS=Progresyonsuz Sağkalım; pNET=Pankreatik Nöroendokrin Tümör

OS verileri, çalışma sonunda olgunlaşmamıştır. Sunitinib kolu için [20,6 ay (%95 GA 20,6, NR) verileri, plasebo kolu için NR (%95 GA 15,5, NR) verileri ilekarşılaştırıldığında risk oranı: 0,409 (%95 GA: 0,187-0,894), p-değeri = 0,0204]'dır.Sunitinib kolunda 9 ve plasebo kolunda 21 ölüm meydana gelmiştir.

Belge Do


25



Hastalık progresyonu sırasında hastalar körleştirilmemiştir ve plasebo alan hastalara, ayrı bir uzantı çalışmasında açık etiketli SUTENT'e erişim sunulmuştur. Çalışmanınerken dönemde sonlanması nedeniyle, kalan hastalar körleştirilmemiştir ve bu hastalara,ayrı bir uzantı çalışmasında açık etiketli SUTENT'e erişim sağlanmıştır. Plasebokolundaki 85 hastadan (%69,4) 59'u, hastalığın ilerlemesi veya çalışma sonlanmasındakikörleme kalktıktan sonra açık etiketli sunitinibe geçti. Uzatma çalışmasında 5 yıllık izlemsonrasında gözlemlenen OS, 0,730 (%95 GA 0,504-1,057) risk oranını gösterdi.

Avrupa Kanser Araştırma ve Tedavisi Organizasyonu Yaşam Kalitesi Anketinden (EORTC QLQC-30) alınan sonuçlar; toplamda genel sağlık ile ilişkili yaşam kalitesininve beş fonksiyon alanının (fiziksel, rol, bilişsel, duygusal ve sosyal), sınırlı adverssemptomatik etkilerle, plaseboya karşı sunitinib tedavisi alan hastalarda korunduğunugöstermiştir.

Progresif, ileri/metastatik, iyi diferansiye edilmiş, rezeke edilemeyen pNET'li hastalarda sunitinibin etkililiğini ve güvenilirliğini değerlendiren Faz IV çok uluslu, çok merkezli,tek kollu, açık etiketli bir çalışma gerçekleştirildi.

Yüz altı hasta (hiçbir tedavi almamış kohortunda 61 hasta ve sonraki basamak kohortunda 45 hasta) günde bir kez 37,5 mg oral yoldan sunitinib ile kesintisiz günlük dozlamaprogramı ile tedavi gördü.

Araştırmacı tarafından değerlendirilen progresyonsuz sağkalım hem genel popülasyonda (%95 GA: 10,9-16,7) hem de hiçbir tedavi almamış kohortta (%95 GA: 7,4-16,8) 13,2 ayidi.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Pediyatrik popülasyon:

Pediyatrik hastalarda sunitinib kullanımına ilişkin deneyimler kısıtlıdır (Bkz. Bölüm 4.2).

Refrakter solid tümörleri olup, büyük bölümü primer beyin tümörü tanısı olan 35 hastada; 30'u pediyatrik hastalardan (3-17 yaş) ve 5'i genç erişkin hastalardan (18-21 yaş) oluşan,oral sunitinibe ilişkin, bir Faz I doz artış çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın birincikısmında doz kısıtlayıcı kardiyotoksisite gözlenmiş ve bu nedenle önceden potansiyelkardiyotoksik tedaviler (antrasiklinler dahil) veya kardiyak radyasyon uygulananhastalar dışlanacak şekilde düzeltme yapılmıştır. Daha önce kanser tedavisi alan fakatkardiyak toksisite açısından risk faktörleri bulunmayan hastaların yer aldığı çalışmanınikinci kısmında, 4/2 şemasında günlük 15 mg/m2 dozunda (MTD) sunitinib genellikletolere edilebilir ve klinik açıdan kontrol altına alınabilir olmuştur. Olguların hiçbirindetam yanıt veya kısmi yanıt elde edilmemiştir. 6 hastada (%17) stabil hastalıkgözlenmiştir. GİST'i olan bir hasta, 15 mg/m2 doz düzeyinde dahil edilmiş ve yararailişkin kanıt gözlenmemiştir. Gözlenen advers ilaç reaksiyonları genel olarak erişkinlerdegörülenlere benzer bulunmuştur (Bkz. Bölüm 4.8).

HGG veya epandimomu bulunan, 27'si pediyatrik hastadan (3-16 yaş) ve 2'si genç erişkin hastadan (18-19 yaş) oluşan 29 hastada, Faz II açık etiketli bir çalışma gerçekleştirilmiştir.Çalışma, hastalık kontrolünün olmaması nedeniyle planlı bir ara dönem analizi sırasındakapatılmıştır. Medyan BESşigHGGıigrubuffldaz2ij3inayaı«âştfipandimoma grubunda 2,7 ay

26

Belge Do

olmuştur. Medyan genel OS, HGG grubunda 5,1 ay ve epandimoma grubunda 12,3 ay olmuştur. En yaygın (>% 10) tedaviye bağlı advers olayların, her iki grupta kombine olaraknötrofil sayısının azalması (6 hasta [%20,7]) ve intrakraniyal hemoraji (3 hasta [%10,3])olduğu bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8).

Günde 15 mg/m2 ila 30 mg/m2 arasında değişen dozlarda 4/2 şemasına göre sunitinib alan, yaşları 13-16 arasında değişen GİST'i olan 6 pediyatrik hastada oral sunitinibin bir Faz^ çalışmasından elde edilen kanıtlar ve mevcut yayınlanmış veriler (GİST'i olan 20pediyatrik veya genç erişkin hasta) sunitinib tedavisinin, 26 hastadan 18'inde (%69,2)hem imatinib yetersizliğinden veya intoleransından sonra (21 hastadan 16'sında stabilhastalık) hem de novo/cerrahi ameliyat sonrasında (5 hastadan 2'sinde stabil hastalık)hastalık stabilizasyonu sağladığı gözlenmiştir. Faz ^ çalışmasında, 6 hastanın 3'ündestabil hastalık ve 3'ünde hastalık ilerlemesi gözlenmiştir (sırasıyla 1 hastaya neo adjuvanve 1 hastaya adjuvan imatinib verilmiştir). Aynı çalışmada, 6 hastanın 4'ünde (%66,7)Grade 3-4 tedaviye bağlı advers olaylar (Grade 3 hipofosfatemi, nötropeni vetrombositopeninin her biri 1 hastada ve 1 hastada Grade 4 nötropeni) görülmüştür. Ekolarak, yayınlar, 5 hastada gözlenen şu Grade 3 advers ilaç reaksiyonları bildirmiştir:Yorgunluk (2), gastrointestinal advers ilaç reaksiyonları (diyare dahil) (2), hematolojikadvers ilaç reaksiyonları (anemi dahil) (2), kolesistit (1), hipertiroidizm (1) ve mukozit(1).

GİST'i olan pediyatrik hastalarda (6-17 yaş grubu) sunitinibin farmakokinetik (PK) ve kilit güvenlilik ile etkililik sonlanım noktalarının ekstrapolasyonu amacıyla, birpopülasyon PK ve farmakokinetik/farmakodinamik (PK/PD) analizi gerçekleştirilmiştir.Bu analizde GİST veya solid tümörleri olan erişkinlerden ve solid tümörleri olanpediyatrik hastalardan toplanan veriler temel alınmıştır. Modelleme analizleridoğrultusunda, küçük yaş ve düşük vücut ölçümlerinin plazma ilaç maruziyetinegüvenlilik ve etkililik yanıtlarını olumsuz etkilemediği belirlenmiştir. Sunitinibyarar/riskinin, küçük yaş veya düşük vücut ölçümlerinden olumsuz etkilenmediği vebaşlıca plazma ilaç maruziyetine bağlı olduğu görülmüştür.

Avrupa İlaç Ajansı, böbrek veya renal pelvis karsinomunun (nefroblastom, nefroblastomatoz, berrak hücreli sarkom, mezoblastik nefrom, renal medüller karsinomve böbrek rabdoid tümörü hariç olmak üzere) tedavisinde çocuk nüfusun tüm altgruplarında SUTENT ile yapılan çalışmaların sonuçlarını sunma yükümlülüğündenferagat etti (çocuklarda kullanım hakkında bilgi için bölüm 4.2'ye bakın).

Avrupa İlaç Ajansı, gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörlerin (nöroblastom, nöroganglioblastoma, feokromasitom hariç) tedavisinde çocuk nüfusunun tüm altgruplarında SUTENT ile yapılan çalışmaların sonuçlarını sunma yükümlülüğündenferagat etti (bkz. çocuklarda kullanım hakkında bilgi için bölüm 4.2).

Belge Do


27

Belge Takip Adresi:https://www.turkiye.gov.tr/saglik-titck-ebys5.2 Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler

Sunitinibin farmakokinetiği 135 sağlıklı gönüllüde ve solid tümörlü 266 hastada değerlendirilmiştir. Her iki grupta da farmakokinetik benzerdir.

Emilim:


Sunitinib ağızdan uygulanmasını takiben 6-12 saat (Tmaks) içinde maksimum konsantrasyona (Cmaks) ulaşır. Yiyeceklerin sunitinibin biyoyararlanımına herhangi biretkisi yoktur. Sunitinib ve primer aktif metabolitin kararlı durum konsantrasyonlarına10-14 gün içinde ulaşılır. 14. gün itibariyle sunitinib ve aktif metabolitinin kombineplazma konsantrasyonları 62,9-101 ng/ml olup, bu konsantrasyonlar klinik verilerdeöngörülen

in vitroin vivo

olaraktümör stazı/büyümesini azaltacak hedef konsantrasyonlardır. Primer aktif metabolittoplam maruziyetin %23-%37'sini oluşturmaktadır. Tekrarlayan günlük uygulamalardaveya test edilen doz rejimlerinin tekrarlayan kürlerinde sunitinib veya primer aktifmetabolitinin farmakokinetiğinde anlamlı değişiklikler olmamıştır.

Dağılım:


Sunitinib ve primer aktif metabolitinin

in vitro

çalışmalarda konsantrasyondan bağımsız olarak plazma proteinine bağlanma derecesi sırasıyla %95 ve %90 olmuştur. Sunitinibiçin dağılım hacmi (Vd), dokulara dağılımı gösterecek şekilde, büyüktür (2230 litre).

Metabolik etkileşimler


Test edilen tüm sitokrom P450 izoformları (CYP1A2, CYP2A6, CYP2B6, CYP2C8, CYP2C9, CYP2C19, CYP2D6, CYP2E1, CYP3A4/5, ve CYP4A9/n) için hesaplanan

invitro

Ki değerleri; sunitinib ve primer aktif metabolitinin, bu enzimlerle metabolize olandiğer etkin maddelerin metabolizmasını indükleme ihtimalinin az olacağını göstermektedir.

Biyotransformasyon:


Sunitinib asıl olarak, bir sitokrom P450 enzimi olan CYP3A4 tarafından metabolize edilir. Primer aktif metaboliti desetil sunitinibtir ve bu metabolit tekrardan CYP3A4tarafından metabolize edilir.

Sunitinibin potent CYP3A4 indükleyicileri veya inhibitörleri ile birlikte kullanımı ile sunitinibin plazma düzeyi değişebileceğinden, birlikte kullanımından kaçınılmalıdır(Bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5).

Eliminasyon:


Atılım primer olarak feçes yoluyla (%61) gerçekleşir. Renal eliminasyon metabolitler ile birlikte uygulanan dozun %16'sıdır. Sunitinib ve primer aktif metaboliti plazmada,idrarda ve feçeste görülen ilaç bağlantılı esas bileşiklerdir ve sırasıyla %91,5, %86,4 ve%73,8 oranında görülmektedir. Minör metabolitler idrar ve feçeste görülmüş, ancakgenellikle plazmada görülmemişlerdir. Total oral klerens (CL/F) 34-62 litre/saatolmuştur. Sağlıklı gönüllülere tek doz oral uygulamanın ardından sunitinibin terminalyarılanma ömrü yaklaşık olarak 40-60 saat iken, primer aktif desetil metabolitininki 80110 saat olmuştur.

Bu belge

Belge Do


28


Doğrusallık / Doğrusal olmayan durum:


25-100 mg'lık doz aralığında plazma konsantrasyon-zaman eğrisi altındaki alan (EAA) ve Cmaks dozla orantılı olarak artar. Günlük tekrarlayan uygulamalarda sunitinib miktarı3-4 katına çıkarken, primer metabolitinin miktarı 7-10 katına çıkar.

BCRP inhibitörü olan ilaçlarla birlikte kullanım


In vitroHastalardaki karakteristik özellikler

Karaciğer yetmezliği:


Sunitinib ve aktif metaboliti esas olarak karaciğer tarafından metabolize edilir. Hafif (Child-Pugh Sınıf A) veya orta (Child-Pugh Sınıf B) karaciğer yetmezliği olanhastalarda sunitinibin tek bir dozuna sistemik maruz kalım, normal karaciğer fonksiyonuolan deneklerle karşılaştırıldığında benzer olmuştur. Sunitinib, ciddi (Child- Pugh SınıfC) karaciğer yetersizliği olan hastalarda çalışılmamıştır.

Çalışmalara ALT veya AST değerleri >2,5xULN (normalin en üst sınırı) veya karaciğer metastazı > 5,0 x ULN olan hastalar dahil edilmemiştir.

Böbrek yetmezliği:


Popülasyon farmakokinetik analizleri, kreatinin klerensi 42-347 ml/dak olan hastalarda, sunitinibin klerensinin değişmediğini göstermektedir. Tek doz SUTENTuygulamasından sonra, ciddi böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi <30ml/dak) olankişilerle normal renal fonksiyona (kreatinin klerensi >80ml/dak) sahip kişilerde sistemikmaruziyet aynı olmuştur. Son evre böbrek yetmezliği hastalarında sunitinib ve primermetabolitinin hemodiyalizle eliminasyonu yapılamasa da, normal böbrek fonksiyonunasahip kişilerle karşılaştırıldığında sistemik maruziyet sunitinib için %47, primermetaboliti için %31 daha az olmuştur.

Kilo ve performans durumu:


Demografik verinin popülasyon farmakokinetik analizi, vücut ağırlığı veya performans durumunda, başlangıç doz ayarlamalarının gerekli olmadığını gösterir.

Belge Do



29


Cinsiyet:


Eldeki veriler kadınlarda görünür sunitinib klerensinin (CL/F) erkeklere oranla %30 daha az olduğunu göstermektedir; ancak bu fark başlangıç dozunun değiştirilmesinigerektirmemektedir.

Pediyatrik popülasyon:


Pediyatrik hastalarda sunitinib kullanımına ilişkin deneyimler kısıtlıdır (Bkz. bölüm 4.2). GİST ve solid tümörleri olan erişkin hastaları ve solid tümörleri olan pediyatrikhastaları içeren toplu veritabanına ilişkin popülasyon PK analizleri tamamlanmıştır. Yaşve vücut ölçümlerinin (toplam vücut ağırlığı veya vücut yüzey alanı) yanı sıra diğer eşdeğişkenlerin sunitinib ve metabolitlerinin önemli PK parametreleri üzerindeki etkisinideğerlendirmek üzere adımsal eş değişken modelleme analizleri yapılmıştır. Test edilenyaş ve vücut ölçümü ile ilişkili eş değişkenlerden yaş, sunitinibin görünen klerensiüzerinde anlamlı bir eş değişken olarak belirlenmiştir (pediyatrik hasta ne kadarküçükse, görünen klerens o kadar düşüktür). Benzer şekilde, vücut yüzey alanı, aktifmetabolitin görünen klerensi üzerinde anlamlı bir eş değişken olarak belirlenmiştir(vücut yüzey alanı ne kadar düşükse, görünen klerens o kadar düşüktür).

Ayrıca, 3 pediyatrik çalışmadan toplu veri setine ilişkin birleştirilmiş popülasyon PK analizine göre (2 pediyatrik solid tümör çalışması ve 1 pediyatrik GİST çalışması: 6-11 yaşve 12-17 yaş) başlangıç vücut yüzey alanı (BSA), sunitinibin ve aktif metabolitiningörünen klirensi üzerinde anlamlı bir eş değişken olarak belirlenmiştir. Bu analizedayanarak, BSA değerleri 1,10 ve 1,87 m2 arasında olan pediyatrik hastalarda günlükyaklaşık 20 mg/m2'lik bir doz, sunitinib ve aktif metabolitine plazma maruziyetinin(EAA'nın %75 ila %125'i arasında), GİST'i olan yetişkinlere, 4/2 şemasına göre (EAA1233 ng.hr/mL) günlük 50 mg sunitinib uygulaması ile gözlenen plazma maruziyetinebenzer olması beklenir. Pediyatrik çalışmalarda, 15 mg/m2 olan başlangıç sunitinib dozu(Faz I doz-artış çalışmasında tanımlanan MTD'ye göre, Bkz. Bölüm 5.1), GİST'i olanpediyatrik hastalarda 22,5 mg/m2'ye ve ardından bireysel hasta güvenliliği/tolereedilebilirliğine bağlı olarak 30 mg/m2'ye (toplam günlük 50 mg dozu aşmayacak şekilde)yükselmiştir. Ayrıca, GİST'i olan pediyatrik hastalarda yayınlanmış literatürlere göre, 16,6mg/m2 ila 36 mg/m2 arasında değişmekte olan hesaplanmış başlangıç dozu, toplam günlük50 mg dozu aşmayacak şekilde 40,4 mg/m2'ye kadar yükselmiştir.

5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri

Maymun ve sıçanlarda 9 aya kadar devam eden tekrarlayan doz toksisite çalışmalarında primer hedef organ etkileri gastrointestinal sistem (maymunlarda emezis ve diyare),adrenal bez (sıçanlarda fibrozis görülen nekrozu takiben ve maymunlarda kortikalkonjesyon ve/veya hemoraji), hemolenfopoetik sistem (kemik iliği hiposelülaritesi vetimusta lenfoid dokunun azalması, dalak ve lenf nodülü), ekzokrin pankreas (tek hücrenekrozuyla asinar hücre degranülasyonu), tükrük bezi (asinar hipertrofi), eklem(büyüme plağı kalınlaşması), uterus (atrofi), overler (azalmış foliküler gelişim)görülmüştür. Tüm bu bulgular klinik olarak anlamlı bir sunitinibin plazma maruziyetiseviyesinde görülmüştür. QT aralığında uzama, böbrekte mezangiyal matriks,gastrointestinal sistemde ve oral mukozada hemoraji ve testislerde (tübüler atrofi) veanterior pitüiter hücreleri hipertrofisi diğer çalışmalarda görülen ilave etkilerarasındadır. Uterustaki (endometriyal atrofi) ve kemik büyüme plağındaki (fizealkalınlaşma veya kıkırdak displazisi) değişimler sunitinibin farmakolojik etkisiyle

Belge Do


30

ilişkilendirilmiştir. Bu bulguların çoğu tedavi kesildiğinde 2-6 hafta içinde geri dönüşümlü olmuştur.

Genotoksisite

Sunitinibin genotoksik potansiyeli

in vitroin vivoin vitroin vitroin vivo

olarakklastojenik değildi. Esas aktif metabolit genotoksisite açısından değerlendirilmemiştir.

Karsinojenite

1 aylık oral gavaj doz-aralığı belirleme çalışmasında (0, 10, 25, 75 veya 200 mg/kg/gündozlarında) devamlı günlük dozlama yapılan rasH2 transgenik farelerde test edilen enyüksek dozda (200 mg/kg/gün) dudenumun Brunner bezinin karsinoması ve hiperplazisigözlenmiştir.

RasH2 transgenik farelerde günlük dozlama ile 6 aylık bir oral gavaj karsinojenite çalışması (0, 8, 25, 75 (50'ye azaltılan) mg/kg/gün) yapılmıştır. Günlük 25 mg/kg'lık vedaha fazla dozlarda 1-veya 6- aylık süreleri (günlük önerilen dozu kullanan hastalarınEAA'sının 7,3 katı veya daha fazlası) takiben gastroduodenal karsinomalar, arka planhemajiyosarkom insidansında artış, ve/veya gastrik mukozal hiperplazi gözlenmiştir.

2 yıllık bir sıçan karsinojenite çalışmasında (0, 0,33, 1, veya 3 mg/kg/gün), sunitinibin 7günlük uygulamasız periyodların takip ettiği 28 günlük sikluslarla uygulanması; erkeksıçanlara 3 mg/kg/gün dozda 1 yılı aşkın uygulamayı (RDD (önerilen günlük doz)uygulanan hastalarda EAA'nın 7,8 katı veya daha fazla) takiben adrenal medulladafeokromositom ve hiperplazi insidansında artışla sonuçlanmıştır. Dişilerde >1mg/kg/gün ve erkeklerde 3 mg/kg/gün uygulamayı takiben duodenumda Brunner bezkarsinomu oluşmuştur ve erkeklerde 3 mg/kg/gün uygulamayı takiben glandüler midedemüköz hücre hiperplazisi belirgindir (EAA, RDD uygulanan hastaların sırasıyla >0,9,7,8 ve 7,8 katı). Sunitinib uygulaması ile yapılan fare ve sıçan karsinojeniteçalışmalarında (rasH2 transgenik) gözlenen beoplastik bulguların insanlara etkisibelirlenmemiştir.

Üreme ve Gelişim Toksisitesi

Üreme toksisite çalışmalarında dişi ya da erkek fertilitesi üzerine herhangi bir etki gözlemlenmemiştir. Bununla birlikte, sıçanlarda ve maymunlarda yapılmış tekrar-doztoksisite çalışmalarında, klinik açıdan anlamlı sistemik maruz kalım düzeylerinde,foliküler atrezi, korpora lutea dejenerasyonu, uterusta endometrial değişiklikler ve uterusve over ağırlıklarında azalma şeklinde dişi fertilitesi üzerindeki etkiler gözlenmiştir.Erkek fertilitesi üzerinde insanın sistemik olarak maruz kaldığının 25 katı plazma temasseviyelerinde, testislerde tübüler atrofi, epididimiste sperm azalması ve prostat veseminal veziküllerde kolloid deplesyon şeklinde etkiler gözlenmiştir.

Sıçanlarda, embriyo-fetal mortalite, insanın sistemik olarak maruz kaldığının 5,5 katı maruziyette; yaşayan fetüslerin sayısında azalma, rezorbsiyonların (erken ve toplam)sayısında artış, implantasyQags,qnrasJeikay^ârdaeaEtışn28ırgebeden 8'inde yavru sayısı

Belge Do



31


kaybı olarak belirlendi. Tavşanlarda, insanın sistemik olarak maruz kaldığının 3 katı plazma maruz kalım düzeylerinde; rezorbsiyon sayısındaki artışa bağlı olarak uterusağırlığında ve canlı fetüs sayısında azalma, implementasyon sonrası kayıplarda artış ve6 gebeden 4'ünde yavru sayısı kaybı gözlendi.

Sıçanlarda organogenezis sırasında

>

5 mg/kg/gün sunitinib ile tedavi, insanın sistemik olarak maruz kaldığının 5,5 katı plazma maruz kalım düzeylerinde ortaya çıkar veözellikle torasik/lumbar vertebrada osifikasyonda gecikmeyle karakterize fetal iskeletmalformasyonları insidansında artışı içeren gelişimsel etkilerle sonuçlanır. Tavşanlarda,gelişim etkileri, klinikte gözlenene yaklaşık olarak eşit plazma seviyelerindeki artmışyarık dudak insidansı ve insanın sistemik olarak maruz kaldığının 2,7 katı plazmamaruziyet düzeyinde artmış yarık dudak ve yarık damak insidansını kapsar.

Sunitinib (0,3; 1,0; 3,0 mg/kg/gün), hamile sıçanlarda pre ve postnatal gelişim çalışmasında değerlendirilmiştir. 1 mg/kg/gün'den büyük dozlarda gebelik ve laktasyondöneminde maternal kilo alımı azalmıştır ancak 3 mg/kg/gün doza kadar (tahminimaruziyet RDD uygulanan hastalarda EAA'nın 2,3 katı veya daha fazla) herhangi birmaternal üreme toksisitesi gözlenmemiştir. 3 mg/kg/gün dozda emzirmeden kesilmeöncesi ve sonrası yavruların ağırlıklarında azalma gözlenmiştir. 1 mg/kg/gün dozdagelişim toksisitesi gözlenmemiştir (yaklaşık maruziyet RDD uygulanan hastalardaEAA'nın 0,9 katı veya daha fazla).

6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1 Yardımcı maddelerin listesi

Kapsül içeriği:

Mannitol (E421)

Kroskarmeloz Sodyum (E468)

Povidon Saf Su

Magnezyum Stearat (E572)

Kapsül kılıfı (Baskılı, İsveç Turuncusu/Karamel, Boyut #3, Sert Jelatin Kapsül):

Siyah Demir Oksit (E172)

Kırmızı Demir Oksit (E172ii)

Sarı Demir Oksit (E172iii)

Titanyum Dioksit (E171)

Jelatin (E441)

Beyaz Baskı Mürekkebi: Şellak (E904)

Dehidraft Alkol İzopropil AlkolBütil alkol

Propilen Glikol (E1520) Sodyum Hidroksit (E524)Povidon

lu belge


Titanyum Dioksit

lama Ko^u: 1ZW5603NRS


Belge Do


lZW56Q3NRSHY3SHY3ZW56ZW56Q3NRM0Fy



32


Ürün, sığır kaynaklı jelatin hammaddesi içermektedir.

6.2 Geçimsizlikler6.3 Raf ömrü

36 ay

6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler

25°C'nin altında oda sıcaklığında saklanmalıdır.

6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği

Her biri 7 kapsül içeren Aluminyum/PVC/Aclar® blisterlerde ambalajlanmıştır. Paket büyüklüğü 28 (7^4) kapsül halindedir.

6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imhaedilmelidir.

7. RUHSAT SAHİBİ

Pfizer PFE İlaçları A.Ş.

Esentepe Mah. Büyükdere Cad.

Levent 199 Blok No: 199 İç Kapı No: 106 Şişli / İstanbul

8. RUHSAT NUMARASI

123/71

9. İLK RUHSAT TARİHİ/ RUHSAT YENİLEME TARİHİ

İlk ruhsat tarihi: 06.12.2007 Ruhsat yenileme tarihi: 07.10.2013

10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ


Belge Do^^ Belge Takip Adresi:https://www.turkiye.gov.tr/saglik-titck-ebys

İlaç Bilgileri

Sutent 25 Mg Kapsül

Etken Maddesi: Sunitinib Malat

Pdf olarak göster

Kullanma talimatı ve kısa ürün bilgileri

  • Sutent 25 Mg Kapsül - KUB
  • Sutent 25 Mg Kapsül - KT
  • Google Reklamları

    Ana Sayfa | Hakkımızda | İlaçlar | İlaç Ara | İlaç Firmaları | Gizlilik | Bize Ulaşın

    Telif Hakkı 2008-2024 © İlaç Prospektüsü. Tüm Hakları Saklıdır.
    Uyarı: Sitemizde yayınladığımız ilaç bilgileri ile doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanmayınız!
    Aksi halde doğabilecek sağlık sorunlarından ilacprospektusu.com sorumlu tutulamaz.