KISA URUN BILGISI
¡ Bu ilaç ek izlemeye tabidir. Bu üçgen yeni güvenlilik bilgisinin hızlı olarak belirlenmesini sağlayacaktır. Sağlık mesleği mensuplarının şüpheli advers reaksiyonları TÜFAM'abildirmeleri beklenmektedir. Bakınız Bölüm 4.8 Advers reaksiyonlar nasıl raporlanır?
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
ANCATİS 5 mg film kaplı tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Ambrisentan 5.0 mg
Yardımcı maddeler:
Laktoz monohidrat (sığır kaynaklı) 95.0 mg
Lesitin 0.1 mg
FD&C
#¥Ö/Allura red Aluminum Lake 0.0075 mg (E129)
Yardımcı maddeler için 6.1 'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film tablet
Açık pembe renkte, oblong film kaplı tabletler
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapotik endikasyonlar
ANCATİS, WHO fonksiyonel sınıf II ve III pulmoner arteriyel hipertansiyonlu (PAH) erişkin hastaların tedavisinde, kombinasyon tedavisi dahil, endikedir. İdiyopatik PAH (IPAH) ve bağdoku hastalığı ile ilişkili PAH'ta etkililiği gösterilmiştir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/ uygulama sıklığı ve süresi:
Tedavi PAH tedavisinde deneyimli bir hekim tarafından başlatılmalıdır.
Ambrisentan monoterapisi:
ANCATİS başlangıç dozu günlük 5 mg'dır. Hastanın klinik cevabına ve tolerabilitesine göre doz günlük 10 mg'a kadar çıkarılabilir.
Ambrisentanın tadalafıl ile kombinasyonu:
ANCATİS'in tadalafil ile birlikte kullanıldığı durumlarda doz günlük 10 mg'a ayarlanmalıdır.
AMBITION çalışmasında, hastalara tolerabiliteye bağlı olarak 10 mg ambrisentan uygulanmadan önce ilk 8 hafta boyunca günde 5 mg ambrisentan uygulanmıştır (bkz.Bölüm5.1). Tadalafil ile kombinasyon halinde kullanıldığında, hastalara 5 mg ambrisentan ve 20 mgtadalafil uygulanmıştır. Tolerabiliteye bağlı olarak tadalafil dozu 4 haftadan sonra 40 mg'a veambrisentan dozu 8 haftadan sonra 10 mg'a artırılmıştır. Hastaların %90'ından fazlasındabaşarılı olunmuştur. Dozlar ayrıca tolerabiliteye bağlı olarak azaltılabilmiştir.
Sınırlı veriler ambrisentan tedavisinin aniden kesilmesinin PAH semptomlarının tekrar kötüleşmesi ile ilişkili olmadığını düşündürmektedir.
Siklosporin A ile birlikte kullanımda ANCATİS'in dozu günlük 5 mg ile sınırlandırılmalı ve hasta dikkatle takip edilmelidir.
Uygulama şekli:
ANCATİS tabletler oral yolla alınır. Tabletler bütün olarak yutulmalıdır ve aç veya tok karnına alınabilir. Tabletler bölünmemeli, ezilmemeli veya çiğnenmemelidir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:Böbrek yetmezliği:
Böbrek yetmezliği olan hastalarda dozun ayarlanması gerekli değildir (bkz. Bölüm 5.2). Şiddetli böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi < 30 ml/dak) olan hastalarda ambrisentan ile ilgiliveriler sınırlıdır; bu hasta popülasyonunda tedavi dikkatli bir şekilde başlatılmalı ve doz 10 mgANCATİS'e çıkarıldığında özel dikkat gösterilmelidir.
Karaciğer yetmezliği:
Ambrisentan şiddetli karaciğer yetmezliği olan (sirozun eşlik ettiği veya etmediği) bireylerde incelenmemiştir. Ambrisentan metabolizmasının temel yolakları glukuronidasyon ve dahasonra safradaki eliminasyon ile oksidasyon olduğundan, karaciğer yetmezliğinin ambrisentanmaruziyetini (Cmaks ve EAA) artırması beklenebilir. Bu nedenle şiddetli karaciğer yetmezliğiveya klinik açıdan anlamlı şekilde yüksek hepatik aminotransferaz değerleri (Normal üst sınırın3 katından yüksek (>3xULN)) olan hastalarda ANCATİS tedavisine başlanmamalıdır;bkz.Bölüm 4.3 ve 4.4).
Pediyatrik popülasyon:
18 yaşın altındaki hastalarda güvenlilik ve etkililiğine ilişkin veri bulunmadığından, bu hasta grubunda ANCATİS kullanımı önerilmemektedir. (bkz. Bölüm 5.3).
Geriyatrik popülasyon:
65 yaş ve üzerindeki hastalarda dozun ayarlanması gerekli değildir (bkz.Bölüm 5.2).
4.3. Kontrendikasyonlar
•
Etkin maddeye, soyaya veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığıolan hastalarda (bkz. Bölüm 6.1)
•
Soya yağı ihtiva ettiğinden dolayı fıstık ya da soyaya alerjiniz varsa (bkz. Bölüm 4.4)
•
Hamile hastalarda (bkz. Bölüm 4.6)
•
Güvenilir doğum kontrol yöntemlerinden birini uygulamayan çocuk doğurma potansiyelibulunan kadınlarda (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6),
•
Emzirme dönemindeki kadınlarda (bkz. Bölüm 4.6)
• Siroz ile birlikte veya tek başına şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda (bkz. Bölüm4.2)
•
Hepatik aminotransferazların (aspartat aminotransferaz (AST) ve/veya alaninaminotransferaz (ALT)) başlangıç değerleri >3xULN olan hastalarda (bkz. Bölüm 4.2 ve4.4)
•4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Ambrisentan, WHO fonksiyonel sınıf I olarak klasifiye edilen PAH hastalığında yarar/risk dengesinin belirlenmesine yetecek sayıda hasta üzerinde incelenmemiştir.
WHO fonksiyonel sınıf IV olarak klasifiye edilen PAH hastalarında monoterapi olarak Ambrisentan'ın etkililiği belirlenmemiştir. Klinik durumun kötüleşmesi halinde, hastalığınşiddetli evresinde önerilen tedavi (örn, epoprostenol) düşünülmelidir.
Karaciğer fonksiyonu
Karaciğer fonksiyon anomalileri PAH ile ilişkilendirilmiştir. Ambrisentan ile, potansiyel olarak tedavi ile ilişkili olarak altta yatan otoimmün hepatitin alevlenmesi ihtimali, hepatik hasar vehepatik enzim yükselmeleri dahil olmak üzere, otoimmün hepatit ile uyumlu vakalargözlenmiştir (bkz. Bölüm 4.8 ve 5.1). Bu nedenle hepatik aminotransferazlar (ALT ve AST)ANCATİS tedavisine başlamadan önce değerlendirilmelidir. Başlangıç ALT ve/veya ASTdeğerleri normal üst limitin 3 katından yüksek olan hastalarda ANCATİS tedavisinebaşlanmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3).
Hastalar klinik olarak hepatik hasar belirtileri açısından gözlenmelidir ve ALT ile AST'nin aylık takibi önerilmektedir. Hastada inatçı, açıklanamayan, klinik anlamlı ALT ve/veya ASTartışı gelişirse veya ALT ve/veya AST artışına hepatik hasar (örneğin, sarılık) bulgu vesemptomları eşlik ediyorsa, ambrisentan tedavisi sonlandırılmalıdır.
Karaciğer hasarı veya sarılığa ilişkin klinik belirtilerin bulunmadığı hastalarda hepatik enzim anomalilerinin düzelmesini takiben ANCATİS tedavisine yeniden başlanması düşünülebilir.Böyle durumlarda bir hepatoloğa danışılması önerilmektedir.
Hemoglobin konsantrasyonu
Hemoglobin konsantrasyonları ve hematokrit değerlerindeki düşüşler ambrisentan dahil endotelin reseptör antagonisti (ERA) sınıfı ilaçlar ile ilişkilendirilmiştir ve bazen transfüzyongerektiren anemi ile sonuçlanabilir (bkz. Bölüm 4.8). Bu düşüşün büyük bir bölümü tedavininilk birkaç haftasında saptanmış olup hemoglobin değerleri genelde daha sonra stabil halegelmiştir. Hemoglobin konsantrasyonunda başlangıca göre ortalama düşüş (0,9 g/dl ila 1.2 g/dl)pivotal Faz 3 klinik çalışmaların uzun süreli açık etiketli uzatma evrelerinde tedavinin 4. yılınadek sürmüştür. Pazarlama sonrası dönemde, kan hücresi transfüzyonu gerektiren anemivakaları rapor edilmiştir (bkz. Bölüm 4.8).
Klinik açıdan anlamlı anemi tanısı konulan hastalarda ANCATİS tedavisine başlanması önerilmemektedir. ANCATİS tedavisine başlanmadan önce, tedavi sırasında, örneğin 1. ayda,3. ayda ve klinik uygulamaya bağlı olarak daha sonra periyodik şekilde hemoglobin ve/veyahematokrit düzeylerinin ölçülmesi önerilmektedir. Hemoglobin veya hematokrit düzeylerindeklinik açıdan anlamlı düşüş gözlenir ve diğer nedenler elimine edilirse dozun azaltılması veyatedavinin kesilmesi düşünülmelidir. Anemi insidansı, ambrisentan ve tadalafilin monoterapiolarak verilmesine kıyasla (sırasıyla %7 ve %11) ambrisentan tadalafil ile kombinasyon halindeuygulandığında artmıştır (%15 advers olay sıklığı).
Sıvı tutulması
Ambrisentan dahil ERA ile periferik ödem gözlenmiştir. Ambrisentan ile yapılan klinik çalışmalarda çoğu periferik ödem vakası hafif ila orta şiddette olmuştur. Buna karşın, 65 yaş veüstü hastalarda periferik ödem sıklığı ve şiddeti daha fazla görülebilir. Kısa dönem klinikçalışmalarda periferik ödem 10 mg ambrisentan dozuyla daha yaygın şekilde bildirilmiştir (bkz.Bölüm 4.8).
Ambrisentan tedavisine başlandıktan sonraki birkaç hafta içerisinde sıvı tutulumu vakalarına ilişkin pazarlama sonrası raporlar alınmış ve bazı vakalarda sıvı dengesinin düzenlenmesi veyadekompanse kalp yetmezliği için diüretik kullanımı veya hastane yatışı gerekmiştir. Hastadaönceden mevcut aşırı sıvı yükü mevcutsa ambrisentan tedavisine başlanmadan önce bu sorunklinik olarak uygun şekilde düzeltilmelidir.
Ambrisentan tedavisi sırasında kilo artışı ile birlikte ya da kilo artışı olmaksızın klinik olarak anlamlı sıvı tutulumu meydana gelirse, bu durumun ambrisentana ya da altta yatan kalpyetmezliğine bağlı olup olmadığının ve özel bir tedaviye ya da ambrisentan tedavisininkesilmesine gerek olup olmadığının belirlenmesi için ek değerlendirmeler yapılmalıdır.Periferik ödem insidansı, ambrisentan ve tadalafilin monoterapi olarak verilmesine kıyasla(sırasıyla %38 ve %28) ambrisentan tadalafil ile kombinasyon halinde uygulandığında artmıştır(%45 advers olay sıklığı). Periferik ödem en fazla tedavinin başlatıldığı ilk ay içindegözlenmiştir.
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar
ANCATİS çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda tedavi öncesi hamilelik testi negatif çıkmadıysa ve güvenli kontrasepsiyon uygulanmıyorsa kullanılmamalıdır. Hastaya uygunkontrasepsiyon ile ilgili herhangi bir şüphe olması durumunda kadın doğum uzmanınadanışılması önerilmektedir. Ambrisentan ile tedavi süresince aylık gebelik testinin yapılmasıönerilmektedir (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.6).
Pulmoner venooklüzif hastalık
Pulmoner venooklüzif hastalığı olan hastalarda endotelin reseptör antagonistleri gibi vazodilatatör ilaçlar ile pulmoner ödem olguları bildirilmiştir. Ambrisentan ile tedavi sırasındaPAH hastalarında akut pulmoner ödem gelişirse, pulmoner venooklüzif hastalık olasılığıdüşünülmelidir.
Diğer tıbbi ürünlerle birlikte kullanımı
Ambrisentan kullanmakta olan hastalarda rifampisin tedavisi başlatılması durumunda hastanın yakın takibi gerekir (bkz. Bölüm 4.5 ve 5.2).
Yardımcı maddeler
ANCATİS laktoz monohidrat içermektedir. Bu nedenle nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacıkullanmamaları gerekir.
ANCATİS azo sınıfı boyar madde olarak
FD&C #40/Allura
red Aluminum Lake (E129) içermektedir, bu nedenle alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
ANCATİS içeriğinde soya ihtiva eder. Eğer fıstık ya da soyaya alerjiniz varsa ANCATİS'ı kullanmayınız.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Ambrisentan
in vitroin vivo
klinik dışı çalışmalarda klinik açıdan anlamlı konsantrasyonlarda Faz I veya II ilaç metabolize edici enzimleri inhibe etmez veya indüklemez.Bu durum ambrisentanın bu yolaklar ile metabolize edilen tıbbi ürünlerin profilini değiştirmepotansiyelinin düşük olduğunu düşündürmektedir.
Ambrisentanın CYP3A4 aktivitesini indükleme potansiyeli sağlıklı gönüllülerde araştırılmış ve ambrisentanın CYP3A4 izoenzimi üzerinde indükleyici etkiye sahip olmadığını düşündürenbulgular elde edilmiştir.
Siklosporin A
Sağlıklı gönüllülerde kararlı durumda ambrisentan ve siklosporin A'nın eşzamanlı uygulanması ambrisentan maruziyetini 2 kat artırmıştır. Bunun nedeni ambrisentan farmakokinetiğinde etkilitaşıyıcıların ve metabolik enzimlerin siklosporin A tarafından inhibisyonu olabilir. Bu nedenleambrisentan dozu siklosporin A ile birlikte kullanıldığında günde 5 mg ile sınırlandırılmalıdır.(bkz. Bölüm 4.2). Ambrisentanın çoklu dozları siklosporin A maruziyeti üzerinde etkiliolmamıştır ve bu nedenle siklosporin A'nın dozunun ayarlanması gerekli değildir.
Rifampisin
Sağlıklı gönüllülerde rifampisin ((organik anyon taşıyıcı polipeptit (OATP) inhibitörü, güçlü CYP3A ve 2C19 indükleyicisi, P-gp ve üridindifosfo glukuronosiltransferaz [UGT]indükleyicisi) ile eş zamanlı uygulama ilk doz ardından ambrisentan maruziyetini geçici olarakartırmıştır (yaklaşık 2 kat). Bununla birlikte 8. güne kadar kararlı durumda rifampisinverilmesinin klinik olarak ambrisentan maruziyeti üzerinde etkisi görülmemiştir. Ambrisentankullanmakta olan hastalarda rifampisin tedavisi başlatılması durumunda hastanın yakın takibigerekir (bkz. Bölüm 4.4 ve 5.2).
Fosfodiesteraz inhibitörleri:
Sağlıklı gönüllülerde ambrisentanın, ister sildenafil isterse tadalafil (her ikisi de CYP3A4 substratıdır) olsun, bir fosfodiesteraz inhibitörü ile birlikte verilmesi ne fosfodiesterazinhibitörünün ne de ambrisentanın farmakokinetiklerini anlamlı bir şekilde etkilememiştir (bkz.Bölüm 5.2).
Diğer hedeflendirilmiş PAH tedavileri:
PAH tedavisi için diğer ilaçlarla (örneğin, prostanoidler ve çözünür guanilat siklaz stimülatörleri) birlikte uygulandığında ambrisentanın etkililiği ve güvenliliği PAH hastalarındayürütülen kontrollü klinik çalışmalarda özel olarak araştırılmamıştır (bkz. Bölüm 5.1). Bilinenbiyotransformasyon verileri temelinde çözünür guanilat siklaz stimülatörleri veya prostanoidlerile spesifik ilaç-ilaç etkileşimleri beklenmemektedir (bkz. Bölüm 5.2). Bununla birlikte, builaçlarla özel ilaç-ilaç etkileşimi çalışmaları yürütülmemiştir. Bu nedenle, bu ilaçların birliktedikkatli şekilde kullanılması önerilmektedir.
Oral kontraseptifler
Sağlıklı gönüllülerde yürütülen bir klinik çalışmada, günde bir kez ambrisentan 10 mg ile sağlanan kararlı durumda kombine oral kontraseptiflerin etinil östradiol ve noretindronbileşenlerinin tek doz farmakokinetiği anlamlı derecede etkilenmemiştir (bkz. Bölüm 5.2). Bufarmakokinetik çalışmaya dayanarak ambrisentanın östrojen ya da progestojen içerenkontraseptiflerin maruziyetini anlamlı derecede etkilemesi beklenmez.
Varfarin
Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir çalışmada, ambrisentan varfarinin kararlı durum farmakokinetiğini ve antikoagülan aktivitesini etkilememiştir (bkz. Bölüm 5.2). Varfarin ayrıcaambrisentan farmakokinetiği üzerinde klinik açıdan anlamlı bir etkiye sahip değildir. Buna ekolarak, ambrisentanın haftada bir alınan varfarin tipi antikoagülan dozu, protrombin zamanı(PT) ve uluslararası normalleştirilmiş oran (INR) üzerinde önemli bir etkisi gözlenmemiştir.
Ketokonazol:
Kararlı durumda ketokonazol (güçlü bir CYP3A4 inhibitörü) uygulanması ambrisentan maruziyetinde klinik açıdan anlamlı bir artışa neden olmamıştır (bkz. Bölüm 5.2).
Ambrisentanın ksenobiyotik taşıyıcılar üzerindeki etkisi
İn vitro
olarak; klinik açıdan uygun konsantrasyonlarda ambrisentanın P-glikoprotein (Pgp), meme kanseri direnç proteini (BCRP), çoklu ilaç direnci ile ilişkili protein 2 (MRP2), safra tuzudışarı atım pompası (BSEP), organik anyon transport polipeptitleri (OATP1B1 ve OATP1B3)ve sodyum bağımlı taurokolat ko-transporter polipeptit (NTCP) dahil insan taşıyıcılarındainhibe edici etkisi yoktur.
Ambrisentan, bir P-gp-aracılı dışarı akış substratıdır.
Sıçan hepatositlerinde gerçekleştirilen
in vitro
çalışmalar ayrıca ambrisentanın P-gp, BSEP veya MRP2 protein ekspresyonunu indüklemediğini göstermiştir.
Sağlıklı gönüllülerde kararlı durumda ambrisentan uygulanımı bir Pgp substratı olan digoksinin tek doz farmakokinetiğinde klinik açıdan anlamlı etkiye sahip değildir (bkz. Bölüm 5.2).
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi: X
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Tedavi öncesi yapılan gebelik testi negatif değilse ve güvenilir doğum kontrol yöntemi uygulanmıyorsa, çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda ANCATİS tedavisinebaşlanmamalıdır. Bireysel olarak hastalarda hangi kontraseptif yöntemin kullanılacağına kararverilemiyorsa bir jinekoloğa danışılmalıdır. ANCATİS tedavisi sırasında ayda bir gebelik testiyapılmalıdır (bkz. Bölüm 4.3).
Gebelik dönemi
ANCATİS gebelikte kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3). Hayvanlarda yapılan çalışmalar ambrisentanın teratojenik olduğunu göstermiştir. İnsanlarda deneyim mevcut değildir.
ANCATİS kullanan kadınlar fetal hasar riski konusunda uyarılmalı ve gebe kaldıkları takdirde alternatif tedaviye başlanmalıdır (bkz. Bölüm 4.3, 4.4 ve 5.3).
Laktasyon dönemi:
Ambrisentanın anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Hayvanlarda ambrisentanın anne sütüne geçişi incelenmemiştir. Bu nedenle laktasyon sırasında ANCATİS kullanımıkontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).
Üreme yeteneği/Fertilite
Erkek hayvanlarda ambrisentan dahil kronik ERA uygulaması, testiküler tübüler atrofi gelişimi ile ilişkilendirilmiştir (bkz. Bölüm 5.3). ARIES-E çalışmasında ambrisentana uzun sürelimaruziyetin sperm sayısı üzerindeki zararlı etkisine ilişkin net bir kanıta rastlanmasa da, kronikambrisentan uygulaması spermatogenez belirteçlerinde değişiklikler ile ilişkilendirilmiştir.Plazma inhibin-B konsantrasyonunda bir azalma ve plazma FSH konsantrasyonunda bir artışgözlenmiştir. Erkek insan fertilitesi üzerindeki etki bilinmemekle birlikte, spermatogenezdebozulma göz ardı edilemez. Klinik çalışmalarda kronik ambrisentan uygulaması plazmatestosteronunda bir değişiklik ile ilişkilendirilmemiştir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Ambrisentan araç ve makine kullanma kapasitesi üzerinde hafif veya orta şiddette bir etkiye sahiptir. Hastanın muhakeme, motor ve bilişsel yetenekler gerektiren görevleri yerine getirmebecerisi değerlendirilirken hastanın klinik durumu ve ambrisentanın advers reaksiyon profili(hipotansiyon, baş dönmesi, asteni, yorgunluk gibi) akılda bulundurulmalıdır (bkz. Bölüm 4.8).Hastalar araç veya makine kullanmadan önce ambrisentandan nasıl etkilenebileceklerikonusunda bilgilendirmelidir.
4.8 İstenmeyen etkiler
Güvenlilik profilinin özeti:
Ambrisentanın güvenliliği, monoterapi ve/veya kombinasyon halinde, PAH'ı bulunan 1200'den fazla hastanın dahil edildiği klinik çalışmalarda değerlendirilmiştir (bkz. Bölüm 5.1.).12 hafta süreli plasebo kontrollü klinik çalışma verilerine dayanarak tanımlanmış olan adversreaksiyonlar ortaya çıktıkları sistem organ ve sınıflarına ayrıca görülme sıklıklarına göreaşağıda yer almaktadır. Daha uzun süreli plasebo kontrolü olmayan çalışmalardan (ARIES-Eve AMBITION (tadalafil ile kombinasyon halinde)) elde edilen bilgiler de aşağıdasunulmaktadır. Uzun vadeli tedavi ile veya tadalafil ile kombinasyon halinde ambrisentan içindaha önce bilinmeyen advers reaksiyonlar tanımlanmamıştır. Daha uzun gözlem sürelerinesahip, kontrollü olmayan çalışmalarda belirlenen güvenlilik profilinin (ortalama gözlem süresi79 hafta) kısa süreli çalışmalarda gözlenene benzer olduğu bulunmuştur. Rutin farmakovijilansverileri de ayrıca sunulmaktadır.
Ambrisentan ile gözlemlenen en yaygın advers reaksiyonlar periferal ödem, su tutulması ve baş ağrısı (sinüs baş ağrısı ve migren dahil olmak üzere) olmuştur. Daha yüksek doz (10 mg) buadvers reaksiyonlar için daha yüksek insidans ile ilişkili bulunmuştur ve kısa dönem klinikaraştırmalarda periferal ödem 65 yaş ve üzeri hastalarda daha şiddetli görülme eğilimindedir(bkz. Bölüm 4.4).
Sıklık ifadeleri şu şekilde tanımlanmıştır: çok yaygın (>1/10), yaygın (>1/100 ila <1/10), yaygın olmayan (>1/1,000 ila <1/100), seyrek (>1/10,000 ila <1/1000), çok seyrek (<1/10,000),bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor). Doz ile ilişkili advers reaksiyonlariçin sıklık kategorisi, daha yüksek ambrisentan dozuna bağlıdır. Sıklık kategorileri; çalışmasürelerindeki farklılıklar, önceden var olan diğer durumlar ve çalışmanın başlangıcındaki hastaözellikleri gibi faktörlere açıklama getirmemektedir. Klinik araştırma deneyimlerine bağlıolarak belirlenen advers reaksiyon sıklık kategorileri, normal klinik pratikte ortaya çıkan adversreaksiyonların sıklığını yansıtmayabilir. Advers reaksiyonlar, sıklık kategorilerine görelistelenmiştir.
Ambrisentan ile tedavide ARIES-E ve AMBITION çalışmalarından elde edilen istenmeyenKan ve lenf sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Anemi (hemoglobin ve/veya hematokrit seviyesinin azalması)
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Yaygın: Aşırı duyarlılık reaksiyonları (örn, anjiyoödem, deride döküntü, kaşıntı)
Sinir sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Baş ağrısı (sinüs baş ağrısı, migren dahil), baş dönmesi
Göz hastalıkları
Yaygın: Görme bozukluğu (bulanık görme, görmede azalma dahil)
Kardiyak hastalıklar
Çok yaygın: Palpitasyon Yaygın: Kalp yetmezliği
Vasküler hastalıklar
Yaygın: Sıcak basması, hipotansiyon, senkop
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Çok yaygın: Dispne, nazofarenjit, nazal konjesyon Yaygın: Epistaksis, sinüzit, rinit
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın: Bulantı, diyare
Yaygın: Karın ağrısı, konstipasyon, kusma
Deri ve deri altı doku bozuklukları
Çok yaygın: Deride döküntü9
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Çok yaygın: Periferik ödem, sıvı tutulumu, yorgunluk Yaygın: Göğüs ağrısı/göğüste rahatsızlık hissi, asteni
Ambrisentanın tadalafil ile kombinasyonunda AMBITION çalışmasından elde edilen istenmeyen etkiler:Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Anemi (hemoglobin ve/veya hematokrit seviyesinin azalması)
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Yaygın: Aşırı duyarlılık reaksiyonları (örn, anjiyoödem, deride döküntü, kaşıntı)
Sinir sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Baş ağrısı (sinüs baş ağrısı, migren dahil), baş dönmesi
Göz hastalıkları
Yaygın: Görme bozukluğu (bulanık görme, görmede azalma dahil)
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın: Tinnitus
Yaygın olmayan: Ani duyma kaybı
Kardiyak hastalıklar
Çok yaygın: Palpitasyon Yaygın: Kalp yetmezliği
Vasküler hastalıklar
Çok yaygın: Sıcak basması Yaygın: Hipotansiyon, senkop
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Çok yaygın: Dispne, nazofarenjit, nazal konjesyon Yaygın: Epistaksis, sinüzit, rinit
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın: Bulantı, diyare, kusma Yaygın: Karın ağrısı, konstipasyon
Deri ve deri altı doku bozuklukları
Çok yaygın: Deride döküntü9
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Çok yaygın: Periferik ödem, sıvı tutulumu, yorgunluk, göğüs ağrısı/göğüste rahatsızlık hissi Yaygın: Asteni
Ambrisentan ile tedavide ARIES-C ve pazarlama sonrası çalışmalardan elde edilen istenmeyen etkiler:Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Yaygın1: Anemi (hemoglobin ve/veya hematokrit seviyesinin azalması)
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Aşırı duyarlılık reaksiyonları (örn, anjiyoödem, deride döküntü, kaşıntı)
Sinir sistemi hastalıkları
Çok yaygın
2: Baş ağrısı (sinüs baş ağrısı, migren dahil)
Yaygın3: Baş dönmesi
Göz hastalıkları
Bilinmiyor4: Görme bozukluğu (bulanık görme, görmede azalma dahil)
Kardiyak hastalıklar
Yaygın: Kalp yetmezliği5, palpitasyon
Vasküler hastalıklar
Yaygın: Sıcak basması, hipotansiyon3 Yaygın olmayan3: Senkop
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın: Epistaksis
3, dispne
3,6, üst solunum yolu (örn, nazal, sinüs) konjesyonu
7, nazofarenjit
7,
rinit7, sinüzit7
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Karın ağrısı, konstipasyon, bulantı3, kusma3, diyare3
Hepatobiliyer hastalıklar
Yaygın3: Hepatik transaminaz yükselmesi Yaygın olmayan3,8: Hepatik hasar, otoimmun hepatit
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Çok yaygın: Periferik ödem, sıvı tutulumu
Yaygın: Asteni3, yorgunluk3, göğüs ağrısı/göğüste rahatsızlık hissi
^“Seçilmiş advers reaksiyonların tanımı” başlığına bakınız.
2 Baş ağrısı sıklığı 10 mg ambrisentan dozu ile artmaktadır.
3 Rutin farmakovijilans izleminden elde edilmiş yan etkiler olup sıklıkları plasebo kontrollüklinik çalışmalara göre belirlenmiştir.
4 Rutin farmakovijilans izleminden elde edilmiş yan etkilerdir.
5 Bildirilen kalp yetmezliği vakalarının büyük bir bölümü sıvı tutulması ile ilişkili bulunmuştur.Rutin farmakovijilans izleminden elde edilmiş yan etkiler olup sıklıkları plasebo kontrollüklinik çalışmalarının istatiksel modellemesine göre belirlenmiştir.
6 Etiyolojisi kesin olmayan kötüleşen dispne vakaları ambrisentan tedavisine başlandıktan kısasüre sonra bildirilmiştir.
7 Nazal konjesyon insidansı ambrisentan tedavisi sırasında doz ile ilişkili bulunmuştur.
8 Ambrisentan tedavisi boyunca otoimmün hepatit alevlenmesi ve etiyolojisi belirsiz karaciğerhasarını içeren otoimmün hepatit vakaları rapor edilmiştir.
9 Deri döküntüsü eritematöz döküntü, generalize döküntü, papülar döküntü ve pruritikdöküntüyü içermektedir.
Seçilmiş advers reaksiyonların tanımı
Hemoglobin seviyesinde azalma:
Pazarlama sonrası dönemde kan hücresi transfüzyonu gerektiren anemi vakaları raporlanmıştır (bkz. Bölüm 4.4). Hemoglobin seviyesinde azalma (anemi) sıklığının 10 mg'lık ANCATİSdozu ile daha yüksek olduğu gözlenmiştir. 12 haftalık plasebo kontrollü Faz 3 klinikçalışmalarda ortalama hemoglobin konsantrasyonu ambrisentan alan hasta gruplarında azalmışolup bu azalma 4. hafta gibi erken sürede saptanmıştır (azalma 0,83 g/dl); başlangıca göreortalama değişim sonraki 8 haftalık sürede stabil kalmıştır. Ambrisentan tedavisi alan gruptakitoplam 17 hastada (% 6,5) hemoglobin değerinde başlangıca göre % 15 ve daha fazla azalmagözlenmiş ve daha sonra bu değer normal sınırın altına inmiştir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Günlük 10 mg'ın üstünde ambrisentan dozları ile tedavi edilen PAH hastaları ile ilgili deneyim mevcut değildir. Sağlıklı gönüllülerde tek dozluk 50 ve 100 mg'lık uygulamalar (önerilenmaksimum dozun 5 ila 10 katı) baş ağrısı, sıcak basması, baş dönmesi, bulantı ve nazalkonjesyon ile ilişkili bulunmuştur.
Etki mekanizması nedeniyle ANCATİS doz aşımı potansiyel olarak hipotansiyona yol açabilir (bkz. Bölüm 5.3). Belirgin hipotansiyon vakalarında aktif kardiyovasküler desteğe ihtiyaçduyulabilir. Bilinen spesifik bir antidotu yoktur.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Pulmoner arteriyel hipertansiyon için antihipertansifler ATC kodu: C02K X02
Etki mekanizması
Ambrisentan oral uygulamaya yönelik, endotelin A (ET
A
) reseptörü için selektif bir propanoik asit sınıfı ERA'dır. Endotelin PAH patofizyolojisinde anlamlı bir role sahiptir.
• Ambrisentan güçlü (Ki 0,016 nM) ve yüksek oranda seçici bir ETA antagonistidir (ETB ilekarşılaştırıldığında ETA seçiciliği yaklaşık 4.000 kat daha fazladır).
•A
reseptör alt tipini bloke etmektedir. Bu blokaj vazokonstriksiyon ve düz kas hücreproliferasyonuna neden olan ikinci haberci sistemlerin endotelin aracılı aktivasyonunu önler.
•AB
reseptörü aracılı vazodilatör nitrik oksit ve prostasiklin üretimini koruması beklenmektedir.
Klinik etkililik ve güvenlik
İki randomize, çift kör, çok merkezli, plasebo kontrollü Faz 3 pilot çalışma (ARIES-1 ve 2) yapılmıştır. ARIES-1 çalışmasında 201 hasta yer almış ve ambrisentan 5 mg ve 10 mg ileplasebo karşılaştırılmıştır. ARIES-2 çalışmasında 192 hasta yer almış ve ambrisentan 2,5 mgve 5 mg ile plasebo karşılaştırılmıştır. Her iki çalışmada ambrisentan hastaların digoksin,antikoagülanlar, diüretik, oksijen ve vazodilatörler (kalsiyum kanal blokerleri, ACEinhibitörleri) kombinasyonunu içerebilen destekleyici/temel ilaca eklenmiştir. Dahil edilenhastalarda bağ doku hastalıkları ile ilişkili PAH veya İPAH mevcuttur (PAH-CTD). Hastalarınçoğunda WHO fonksiyonel sınıf II (% 38,4) veya sınıf III (% 55,0) semptomları mevcuttur.Önceden mevcut karaciğer hastalığı (siroz veya klinik açıdan anlamlı şekilde artanaminotransferaz) ve PAH için diğer hedefe yönelik tedavilerin (örneğin prostanoidler)kullanıldığı hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir. Bu çalışmalarda hemodinamik parametrelerdeğerlendirilmemiştir.
Faz 3 çalışmalar için tanımlanan primer sonlanma noktası başlangıca göre 6 dakikalık yürüme mesafesinde (6DYM) 12. haftada görülen değişiklik ile değerlendirilen egzersizkapasitesindeki düzelme olmuştur. Her iki çalışmada da ambrisentan tedavisi tüm ambrisentandozları için 6DYM'de anlamlı düzelme sağlamıştır.
Başlangıca göre 12. haftada ortalama (6DYM)'de plaseboya göre ayarlanmış düzelme sırasıyla ARIES 1 ve 2 çalışmalarında 5 mg grubu için 30,6 m (%95 GA: 2,9 ila 58,3; p=0,008) ve 59,4m olmuştur (%95 GA: 29,6 ila 89,3; p<0,001). ARIES-1 çalışmasında 10 mg grubundakihastalarda 12. haftadaki ortalama 6DYM değerinde plaseboya göre ayarlanmış düzelme 51,4 molmuştur (%95 GA: 26,6 ila 76,2; p <0,001).
Faz 3 çalışmaların önceden tanımlanmış bir birleşik analizi (ARIES-C) yapılmıştır. 6DYM'de plaseboya göre ayarlanmış ortalama düzelme 5 mg dozu için 44.6 m (%95 GA: 24,3 ila 64,9;p<0,001) ve 10 mg dozu için 52,5 m olmuştur (%95 GA: 28,8 ila 76,2; p<0.001).
ARIES-2 çalışmasında ambrisentan tedavisi (kombine doz grubu), plasebo ile karşılaştırıldığında PAH'ın klinik kötüleşmesini anlamlı şekilde geciktirmiştir (p<0,001) verisk oranı (HR) %80'lik düşüş olduğunu göstermiştir (%95 GA; %47 ila %92). Ölçüm kriterleri;ölüm, akciğer transplantasyonu, PAH nedeniyle hospitalizasyon, atriyal septostomi, PAHtedavisinde kullanılan diğer ajanların tedaviye eklenmesi ve tedaviyi erken bırakma kriterleriniiçermiştir. Plasebo ile karşılaştırıldığında, kombine doz tedavi grubunda SF-36 SağlıkAnketinin fiziksel fonksiyon ölçeğinde istatistiksel olarak anlamlı şekilde yükselme ortayaçıktığı gözlenmiştir (-0,20±8,14'e karşılık 3,41±6,96, p=0,005). Ambrisentan tedavisi ile 12.haftada Borg Dispne İndeksinde (BDI) istatistiksel olarak anlamlı şekilde iyileşme ortayaçıkmıştır (plaseboya göre düzeltilmiş BDI; -1,1 [%95 GA: -1,8 ila -0,4; p=0,019; kombine dozgrubu]).
Uzun süreli veriler
ARIES 1 ve 2 çalışmalarına dahil edilen hastalar, bu çalışmaları takip eden uzun süreli, açık etiketli bir uzatma çalışmasına (ARIES E) devam etmek üzere uygun bulunmuştur (n=383).Kombine ortalama maruziyet 145 ± 80 hafta ve maksimum maruziyet yaklaşık 295 haftaolmuştur. Bu çalışmanın temel birincil sonlanma noktaları, serum LFT'leri de dahil olmak üzereuzun süreli ambrisentan maruziyeti ile ilişkili advers olayların insidansı ve şiddeti olmuştur.Uzun vadeli ambrisentan maruziyeti ile gözlemlenen güvenlilik bulguları, genellikle 12 haftalıkplasebo kontrollü çalışmalarda gözlemlenenlerle uyumlu olmuştur.
Ambrisentan kullanan gönüllülerde gözlenen sağkalım oranları (kombine ambrisentan dozu grubu) bir yıllık sürede % 93, iki yıllık sürede %85 ve üç yıllık sürede ise %79 olmuştur.
Açık etiketli bir çalışmada (AMB222), ambrisentan aminotransferaz anomalileri nedeniyle daha önce diğer ERA tedavisinin kesildiği hastalarda serum aminotransferazkonsantrasyonlarında artışın değerlendirilmesi için 36 hastada incelenmiştir. Ambrisentan ileortalama 53 haftalık tedavi sırasında dahil edilen hastaların hiçbirisinde tedavinin kesilmesinigerektirecek derecede doğrulanmış serum ALT>3xULN bulgusu gözlenmemiştir. Bu sürezarfında hastaların % 50'sinde 5 mg ambrisentan dozunun 10 mg dozuna arttırılmasıgerekmiştir.
Tüm Faz 2 ve 3 çalışmalarda (ilgili açık etiketli ek çalışmalar dahil) >3xULN serum aminotransferaz anomalisinin kümülatif insidansı ortalama 79,5 haftalık maruziyet süresinde17/483 denektir. Bu ambrisentan için 100 hasta yılında 2,3 olay oranına karşılık gelmektedir.Açık etiketli uzun süreli ARIES-E uzatma çalışmasında, ambrisentan ile tedavi edilenhastalarda >3xULN serum aminotransferaz yükselmesi oluşumunun 2 yıllık riski %3,9olmuştur.
Diğer klinik bilgiler
Bir Faz 2 çalışmada (n=29) (AMB220) PAH hastalarında 12 hafta sonra hemodinamik parametrelerde bir düzelme gözlenmiştir. Ambrisentan tedavisi ortalama kardiyak endekste birartış, ortalama pulmoner arter basıncında bir düşüş ve ortalama pulmoner vasküler dirençte birdüşüşe neden olmuştur.
Ambrisentan tedavisi ile sistolik ve diyastolik kan basınçlarında bir azalma bildirilmiştir. 12 hafta süreli plasebo kontrollü klinik çalışmalarda, başlangıçtan tedavinin sonuna kadar sistolikve diyastolik kan basınçlarındaki ortalama azalma sırasıyla 3 mm Hg ve 4,2 mm Hg olmuştur.Sistolik ve diyastolik kan basınçlarındaki ortalama azalmalar, uzun vadeli açık etiketli ARIES-E çalışmasında, ambrisentan ile tedavide 4 yıla kadar devam etmiştir.
Sağlıklı gönüllülerde gerçekleştirilmiş olan bir ilaç etkileşimi çalışmasında, ambrisentan ya da sildenafilin farmakokinetik özelliklerinde klinik olarak anlamlı bir değişiklik olmadığı vekombinasyon tedavisinin iyi tolere edildiği gözlenmiştir. ARIES-E çalışmasında 22 hasta(%5,7), AMB222 çalışmasında ise 17 hasta (%47) ambrisentan ile birlikte sildenafilkullanmıştır. Bu hasta popülasyonunda güvenliliğe dair ek kaygılar ortaya çıkmamıştır.
Tadalafil ile kombinasyon halinde klinik etkililik
Ambrisentan ve tadalafil başlangıç kombinasyonunun tek başına ambrisentan veya tadalafil monoterapisine karşı etkililiğini değerlendirmek üzere daha önce tedavi görmemiş, 2:1:1oranında randomize edilmiş 500 PAH hastasında çok merkezli, çift kör, aktif komparatörlü,olay yönlendirmeli bir Faz 3 sonuç çalışması (AMBn2565/AMBITION) yürütülmüştür.Hiçbir hasta tek başına plasebo kullanmamıştır. Birincil analiz birleştirilmiş monoterapigruplarına karşı kombinasyon grubudur. Ayrı ayrı monoterapi gruplarına karşı kombinasyontedavisi grubuna ilişkin destekleyici karşılaştırmalar da yapılmıştır. Ciddi anemi, sıvı tutulumuveya seyrek retinal hastalıkları olan hastalar araştırıcı kriterlerine göre hariç tutulmuştur.Başlangıçta ALT ve AST değerleri >2xULN olan hastalar da hariç tutulmuştur.
Başlangıçta, hastaların %96'sı daha önce PAH'a özgü tedavi görmemiş olup, tanıdan çalışmaya girişe kadar geçen medyan süre 22 gündür. Hastalar ambrisentan 5 mg ve tadalafil 20 mgdozuna başlatılmış ve tolerabilite sorunları yaşamadıkları sürece 4. haftada 40 mg tadalafil ve8. haftada 10 mg ambrisentana titre edilmiştir. Kombinasyon tedavisi için medyan çift körtedavi süresi 1,5 yıldan fazladır.
Birincil sonlanım noktası aşağıdaki şekilde tanımlanan ilk klinik başarısızlık olayına kadar geçen süredir:
- Ölüm veya
- PAH'da kötüleşme nedeniyle hastaneye yatırılma,
- Hastalık progresyonu,
- Tatmin edici olmayan uzun vadeli klinik yanıt.
Tüm hastalar için ortalama yaş 54 olmuştur (SD 15; aralık 18-75 yaş). Başlangıçta hastaların WHO FC değeri II (%31) ve FC III (%69) olmuştur. İdiyopatik veya kalıtımsal PAH çalışmapopülasyonundaki en yaygın etiyoloji olmuş (%56), bunu bağ dokusu bozukluklarına bağlıPAH (%37), ilaçlar ve toksinler ile ilişkili PAH (%3), düzeltilmiş basit konjenital kalp hastalığıile ilişkili PAH (%2) ve HIV ile ilişkili PAH (%2) izlemiştir. WHO FC II ve III durumuna sahiphastalar başlangıçta ortalama 353 metrelik 6DYM'ye sahip olmuştur.
Sonuç sonlanım noktaları
Kombinasyon tedavisi ile tedavi, birleştirilmiş monoterapi grubuna kıyasla, nihai değerlendirme vizitine kadar bileşik klinik başarısızlık sonlanım noktasında %50 risk azalması(tehlike oranı [HR] 0,502; %95 GA: 0,348 ila 0,724; p=0,0002) ile sonuçlanmıştır (Şekil 1 veTablo 1). Tedavi etkisi kombinasyon tedavisinde hastaneye yatırılmalarda %63 azalmadankaynaklanmış, erken dönemde elde edilmiş ve korunmuştur. Kombinasyon tedavisinin birincilsonlanım noktası üzerindeki etkililiği her bir monoterapiye kıyasla ve yaş, etnik köken, coğrafikbölge, etiyoloji (iPAH/hPAH ve PAH-CTD) alt grupları arasında tutarlı olmuştur. Etki hem FCII hem de FC III hastaları için anlamlı olmuştur.
Tablo 1 |
|
Ambrisentan + Tadalafil(N=253) |
Monoterapi
Birleştirilmiş
(N=247) |
Ambrisentan
monoterapi
(N=126) |
Tadalafil
monoterapi
(N=121) |
İlk Klinik Başarısızlık Olayına Kadar Geçen Süre (Karara Bağlanmış) |
Klinik başarısızlık, sayı(%)
|
46 (%18)
|
77 (%31)
|
43 (%34)
|
34 (%28)
|
Tehlike oranı (%95 GA)
|
|
0,502
(0,348, 0,724)
|
0,477
(0,314, 0,723)
|
0,528
(0,338,
0,827)
|
P-değeri, Log-sıra testi
|
|
0,0002
|
0,0004
|
0,0045
|
İlk Klinik Başarısızlık Olayı Olarak Bi |
eşen (Karara Bağlanmış) |
Ölüm (tüm nedenler)
|
9 (%4)
|
8 (%3)
|
2 (%2)
|
6 (%5)
|
Ağırlaşan PAH nedeniyle hastaneyeyatış
|
10 (%4)
|
30 (%12)
|
18 (%14)
|
12 (%10)
|
Hastalık progresyonu
|
10 (%4)
|
16 (%6)
|
12 (%10)
|
4 (%3)
|
Tatmin edici olmayan uzun vadeli klinikyanıt
|
17 (%7)
|
23 (%9)
|
11 (%9)
|
12 (%10)
|
|
Ağırlaşan PAH için İlk Hastaneye Yatışa Kadar Geçen Süre (Karara Bağlanmış) |
İlk hastaneye yatış, sayı (%)
|
19 (%8)
|
44 (%18)
|
27 (%21)
|
17 (%14)
|
Tehlike oranı (%95GA)
|
|
0,372
|
0,323
|
0,442
|
P-değeri, Log-sıra testi
|
|
0,0002
|
< 0,0001
|
0,0124
|
İkincil s^^lanım noktaları
İkincil sonlanım noktaları test edilmiştir:
Tablo 2
İkincil sonlanım noktaları(başlangıçtan 24.haftaya kadardeğişim
|
Ambrisentan + Tadalafil |
Monoterapi
Birleştirilmiş |
Farklılık ve Güven Aralığı
|
p değeri
|
NT-proBNP (% azalma)
|
-67,2
|
-50,4
|
% farklılık -33,8: %95 GA:-44,8, -20,7
|
p<0,0001
|
24. haftada tatmin edici bir klinikyanıta ulaşangönüllülerin %'si
|
39
|
29
|
Olasılıklar oranı 1,56;
%95 GA: 1,05, 2,32
|
p=0,026
|
6DYM (metre, medyan değişim
|
49,0
|
23,8
|
22,75 m; %95 GA: 12,00,33,50
|
p<0,0001
|
İdiyopatik pulmoner fibröz:
%11'inde sekonder pulmoner hipertansiyon (WHO grup 3) bulunan 492 idiyopatik pulmoner fibroz (IPF) hastası (ambrisentan N=329, plasebo N=163) ile yapılan çalışmada, primer etkililiksonlanım noktasına ulaşılamayacağı belirlendiğinden çalışma erken sonlandırılmıştır(ARTEMIS-IPF çalışması). Ambrisentan grubunda 90 (%27), plasebo grubunda 28 (%17) IPFprogresyonu (solunum nedenli hastaneye yatış dahil) ya da ölüm vakası gözlenmiştir. Bunedenle, ambrisentan sekonder pulmoner hipertansiyon olsun ya da olmasın IPF hastalarındakontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).
5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
Emilim:
Ambrisentan insanlarda hızlı bir şekilde emilmektedir. Oral uygulamadan sonra ambrisentanın maksimum plazma konsantrasyonları (Cmaks) tipik şekilde açlık ve tokluk koşullarındadozlamadan yaklaşık 1.5 saat sonra meydana gelmektedir. Cmaks ve plazma konsantrasyonuzaman eğrisi altındaki alan EAA terapötik doz aralığında doza orantısal olarak artmaktadır.Kararlı duruma genelde 4 günlük tekrarlı dozlama sonunda erişilmektedir.
Sağlıklı gönüllülere açlık koşullarında ve yüksek oranda yağ içeren bir öğünden sonra ambrisentan uygulanımını içeren bir gıda etkisi çalışması Cmaks değerinin % 12 düşerken
EAA'mn değişmediğini göstermiştir. Pik konsantrasyondaki bu düşüş klinik açıdan anlamlı olmadığından ambrisentan aç veya tok karnına alınabilir.
Dağılım:
Ambrisentan plazma proteinine yüksek oranda bağlanmaktadır. Ambrisentanın
in vitro
plazma proteinine bağlanma oranı ortalama % 98,8 olup 0,2 - 20 mikrogram/ml aralığındakonsantrasyondan bağımsızdır. Ambrisentan temelde albümine (% 96,5) ve daha düşükdüzeyde alfaı-asit glikoproteine bağlanmaktadır.
Ambrisentanın eritrositlere dağılımı düşük olup ortalama kan:plazma oranı erkekler ve kadınlarda sırasıyla 0,57 ve 0,61'dir.
Biyotransformasyon:
Ambrisentan non-sülfonamid (propionik asit) ERA' dır.
Ambrisentan birçok UGT izoenzim (UGT1A9S, UGT2B7S ve UGT1A3S) aracılığıyla ambrisentan glukuronidi (% 13) oluşturmak üzere glukuronizayona maruz kalmaktadır.Ambrisentan ayrıca başta CYP3A4 ve daha düşük düzeyde CYP3A5 ve CYP2C19 aracılığı ile4-hidroksimetil ambrisentan (% 21) oluşturmak üzere oksidatif metabolizmaya maruz kalmaktave bu ürün ilave glukuronizasyon sonucu 4-hidroksimetil ambrisentan glukuronidine (% 5)dönüşmektedir. 4-hidroksimetil ambrisentan'ın insan endotelin reseptörü için bağlanmaafinitesi ambrisentandan 65 kat daha düşüktür. Bu nedenle plazmada gözlenenkonsantrasyonlarda (ana bileşik ambrisentana göre yaklaşık % 4) 4-hidroksimetilambrisentanın, ambrisentanın farmakolojik aktivitesine katkıda bulunması beklenmemektedir.
İn vitroin vitroin vitroin vitroİn vitro
verilere dayanarak,ambrisentanın klinik olarak uygun konsantrasyonlarda BSEP, BCRP, Pgp, MRP2, OATP1B1/3veya NTCP yolu ile taşıma veya sitokrom P450 enzimleri 1A2, 2A6, 2B6, 2C8, 2C9, 2C19,2D6, 2E1 ve 3A4 veya UGT1A1, UGT1A6, UGT1A9, UGT2B7 üzerinde bir etkisinin olmasıbeklenmemektedir.
Kararlı durumda ambrisentanın (günde bir kez 10 mg) PT ve INR ile ölçülen tek doz varfarinin (25 mg) farmakokinetiği ve farmakodinamiği üzerindeki etkileri 20 sağlıklı gönüllüdearaştırılmıştır. Ambrisentan, varfarinin farmakokinetiği veya farmakodinamiğinde klinikaçıdan anlamlı etkilere sahip değildir. Benzer şekilde birlikte varfarin ile uygulanmasıambrisentanın farmakokinetiğini etkilememektedir (bkz. Bölüm 4.5).
Yedi günlük sildenafil dozajının (günde üç kez 20 mg) tek doz ambrisentanın farmakokinetiği ve yedi günlük ambrisentan dozajının (günde bir kez 10 mg) tek doz sildenafilinfarmakokinetiği üzerindeki etkisi 19 sağlıklı gönüllüde araştırılmıştır. Birlikte ambrisentanuygulanmasını takiben sildenafil Cmaks değerindeki % 13'lük artış dışında sildenafil, N-desmetil-sildenafil ve ambrisentanın farmakokinetik parametrelerinde başka bir değişiklikmevcut değildir. Sildenafil Cmaks değerindeki bu hafif artışın klinik açıdan anlamlı olduğudüşünülmemektedir (bkz. Bölüm 4.5).
Kararlı durumda ambrisentanın (günde bir kez 10 mg) tek doz tadalafil farmakokinetiği üzerinde ve kararlı durumda tadalafilin (günde bir kez 40 mg) tek doz ambrisentanfarmakokinetiği üzerindeki etkileri 23 sağlıklı gönüllüde araştırılmıştır. Tadalafilfarmakokinetiği üzerinde ambrisentanın klinik açıdan anlamlı etkisi olmamıştır. Benzer olarak,tadalafilin birlikte uygulanması ambrisentan farmakokinetiğini etkilememiştir (bkz. Bölüm4.5).
Tekrarlı doz ketokonazol (günde bir kez 400 mg) uygulanmasının tek doz 10 mg ambrisentanın farmakokinetiği üzerindeki etkileri 16 sağlıklı gönüllüde araştırılmıştır. EAA(o-inf) ve Cmaks ileölçülen ambrisentan maruziyeti sırasıyla % 35 ve % 20 artmıştır. Maruziyetteki bu değişikliğinklinik açıdan anlamlı olmadığı düşünüldüğünden ambrisentan ile birlikte ketokonazoluygulanabilir.
Tekrarlı doz siklosporin A (günde iki kez 100-150 mg) uygulamasının ambrisentanın (günde bir kez 5 mg) kararlı durum farmakokinetiği üzerine etkisi ve tekrarlı doz ambrisentan (gündebir kez 5 mg) uygulamasının siklosporin A'nın (günde iki kez 100-150 mg) kararlı durumfarmakokinetiği üzerine etkisi sağlıklı gönüllülerde araştırılmıştır. Çoklu doz siklosporin Avarlığında ambrisentanın Cmaks ve EAA(0-x)'sı artmıştır (sırasıyla %48 ve %121). Budeğişiklikler nedeniyle, siklosporin A ile birlikte uygulandığında ambrisentanın dozu günde birkez 5 mg ile sınırlandırılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2). Buna karşın, ambrisentanın çoklu dozuygulamasının siklosporin A maruziyeti üzerinde klinik açıdan anlamlı bir etkisi olmamıştır vebu nedenle siklosporin A'nın dozunun ayarlanmasına gerek yoktur. Akut ve tekrarlı dozrifampisin (günde bir kez 600 mg) uygulamasının ambrisentanın (günde bir kez 10 mg) kararlıdurum farmakokinetiği üzerine etkisi sağlıklı gönüllülerde araştırılmıştır. Rifampisinin ilkdozlarını takiben, ambrisentan EAA(0-T)'sında geçici artış (rifampisinin birinci ve ikincidozunu takiben sırasıyla %121 ve %116) gözlemlenmiştir; bunun nedeni muhtemelenrifampisinle ilgili OATP inhibisyonudur. Buna karşın, çoklu doz rifampisin uygulamasınıtakiben 8. günde ambrisentan maruziyetinde klinik olarak anlamlı bir etki olmamıştır.Ambrisentan tedavisi alan hastalarda rifampisin tedavisi başlandığında yakından takipgereklidir (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5).
Tekrarlı doz şeklinde uygulanan ambrisentan (10 mg) uygulanmasının tek doz şeklinde uygulanan digoksinin farmakokinetiği üzerindeki etkileri 15 sağlıklı gönüllüde araştırılmıştır.Çoklu doz ambrisentan digoksin EAA0-son ve en düşük konsantrasyonlarda hafif bir artışa vedigoksin Cmaks değerinde % 29 artışa neden olmuştur. Digoksin maruziyetinde çoklu dozambrisentan varlığında gözlenen artış klinik açıdan anlamlı olarak değerlendirilmemiş olupdigoksin dozunda ayarlama gerekli değildir (bkz. Bölüm 4.5).
12 gün boyunca ambrisentan (günde bir kez 10 mg) uygulamasının etinil estradiol (35 mikrogram) ve noretindron (1 mg) içeren oral kontraseptiflerin tek dozunun farmakokinetiğiüzerine etkisi sağlıklı kadın gönüllülerde araştırılmıştır. Cmaks ve EAA0-ro, etinil estradiol içinhafif azalmış (sırasıyla %8 ve %4), noretindron için hafif artmıştır (sırasıyla %13 ve %14).Etinil estradiol ve noretindron maruziyet değişiklikleri küçük olmuştur ve klinik olarak anlamlıolmaları beklenmemektedir (bkz. Bölüm 4.5).
Eliminasyon:
Ambrisentan ve metabolitleri temelde safrada hepatik ve/veya ekstrahepatik metabolizma aracılığıyla elimine edilmektedir. Uygulanan dozun yaklaşık % 22'si oral uygulamadan sonraidrarda geri kazanılmakta olup, bunun % 3,3'ü değişmemiş formda ambrisentandır. İnsanlardaplazma eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 13,6 ila 16,5 saattir.
Özel popülasyonlar
Sağlıklı gönüllüler ve PAH hastalarında yapılan bir popülasyon farmakokinetik analizinde elde edilen bulgulara göre, ambrisentanın farmakokinetiği cinsiyet veya yaştan etkilenmemiştir(bkz. Bölüm 4.2).
Böbrek yetmezliği
Ambrisentan anlamlı renal metabolizma veya renal klerense (atılım) maruz kalmamaktadır. Bir popülasyon farmakokinetiği analizinde kreatinin klirensinin oral ambrisentan klerensinietkileyen istatistiksel açıdan anlamlı bir değişken olduğu belirlenmiştir. Oral klerenstekiazalmanın boyutu, orta şiddette böbrek yetmezliği olan hastalarda orta düzeyde (% 20-40)olduğundan bu düşüşün klinik açıdan anlamlı olması beklenmemektedir. Bununla birlikte,şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunması gereklidir (bkz. Bölüm 4.2).
Karaciğer yetmezliği
Ambrisentanın temel metabolizma yolu glukuronidasyon ve oksidasyon ile daha sonra safrada meydana gelen eliminasyon olduğundan karaciğer yetmezliğinin ambrisentan maruziyetinde(Cmaks ve EAA) bir artışa neden olması beklenebilir. Bir popülasyon farmakokinetiği analizindeoral klerensin artan bilirubin düzeylerinin bir fonksiyonu olarak azaldığı gösterilmiştir. Bununlabirlikte bilirubinin etkisi orta düzeydedir (bilirubin düzeyi 0,6 mg/dl olan bir hastaya kıyaslabilirubin düzeyi artarak 4,5 mg/dl olan bir hastada oral ambrisentan klerensi yaklaşık % 30 dahadüşük olacaktır). Şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda ambrisentanın farmakokinetiği(siroz ile veya siroz olmadan) araştırılmamıştır. Bu nedenle ambrisentan şiddetli karaciğeryetmezliği veya klinik açıdan anlamlı şekilde yüksek hepatik aminotransferaz değerleri(>3xULN) olan hastalarda kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4).
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Sınıfa özgü primer farmakolojik etki nedeniyle yüksek tek doz ambrisentan (doz aşımı) uygulanması, arteriyel basıncı düşürebilme ve hipotansiyona ve vazodilatasyon ile ilişkilisemptomlara neden olma potansiyeline sahiptir.
Ambrisentanın safra asidi taşıyıcısının bir inhibitörü olduğu veya aşırı hepatotoksisiteye neden olduğu gösterilmemiştir.
İnsanlardaki terapötik düzeylerin altındaki maruziyetlerde kronik uygulamadan sonra kemirgenlerde nazal kavite epitelyumunda enflamasyon ve değişiklikler görülmüştür.Köpeklerde, hastalarda gözlenenin 20 katından daha yüksek maruziyetlerde kronik yüksek dozambrisentan uygulanmasını takiben hafif enflamatuvar yanıtlar gözlenmiştir.
Klinik EAA'nın 3 katı maruziyet düzeylerinde ambrisentan uygulanan sıçanların nazal kavitesinde etmoid konkada nazal kemik hiperplazisi gözlenmiştir. Nazal kemik hiperplazisifare veya köpeklerde ambrisentan ile gözlenmemiştir. Sıçanlarda diğer bileşiklerle edinilendeneyime göre nazal konkalarda kemikteki hiperplazi nazal enflamasyona karşı bilinen biryanıttır.
Ambrisentan memeli hücrelerinde
in vitroin vivo
kemirgen çalışmasındaambrisentan için mutajenik veya genotoksik etki kanıtı saptanmamıştır.
Sıçan ve farelerde 2 yıllık oral dozaj çalışmalarında karsinojenik potansiyele dair bir kanıt saptanmamıştır. Yalnızca en yüksek dozda erkek sıçanlarda selim meme fibroadenomunda hafifartış gözlenmiştir. Bu dozda erkek sıçanların sistemik ambrisentan maruziyeti (kararlı durumEAA'ya göre) 10 mg/gün klinik dozuyla erişilenin 6 katı olmuştur.
Erkek sıçanlar ve farelerde güvenlilik marjı olmaksızın yapılan oral tekrarlı doz toksisite ve fertilite çalışmalarında, bazen aspermi ile ilişkilendirilen testiküler tübüler atrofi gözlenmiştir.Testiküler değişiklikler, doz uygulanmayan periyotta değerlendirildiğinde tam olarakdüzeltilebilir olmamıştır. Bununla birlikte, 39 haftaya kadarki çalışmalarda EAA'ya göreinsanlarda görülenden 35 kat yüksek bir maruziyette köpeklerde testiküler değişiklikgözlenmemiştir. Erkek sıçanlarda, (300 mg/kg/gün'e kadar olan) test edilen hiçbir dozdaambrisentanın sperm motilitesine etkisi görülmemiştir. 300 mg/kg/gün dozunda morfolojikolarak normal spermlerin yüzdesinde küçük bir azalma (%10'dan daha az) gözlemlenmiştir,ancak bu 100 mg/kg/gün dozunda (10 mg/gün klinik dozunun 9 katından fazla olan klinikmaruziyet) gözlemlenmemiştir. Ambrisentanın erkeklerde fertilite üzerindeki etkisibilinmemektedir.
Ambrisentanın tavşan ve sıçanlarda teratojenik olduğu gösterilmiştir. Test edilen tüm dozlarda alt çene, dil ve/veya damak anomalileri görülmüştür. Buna ek olarak sıçanlarda yapılançalışmada interventriküler septal defektler, gövde damarlarında damar defektleri, tiroid vetimus anomalileri, sfenoid kemik tabanında osifikasyon umblikal ve umblikal arterin mesaneninsağ tarafında değil sol tarafında yer alması insidansında artış görülmüştür. TeratojenisiteninERA maddelerin bir sınıf etkisi olduğundan şüphelenilmektedir.
Geç gebelik ile laktasyon döneminde dişi sıçanlara insanlarda önerilen maksimum dozda EAA'nın 3 katı maruziyette ambrisentan uygulanması maternal davranışlarda yan etkilereneden olmuş, yavru hayatta kalımı azaltmış ve yavruların üreme yeteneğinde bozulmaya(nekropside küçük testis bulgusu ile) neden olmuştur.
Postnatal 7. günden 26., 36. veya 62. güne kadar günde bir defa oral olarak ambrisentan uygulanan jüvenil sıçanlarda; nefes alma sesleri, apne ve hipoksi görülmesinden sonramorfolojik veya nörodavranışsal değişiklik olmaksızın beyin ağırlığında azalma (-%3 ila -%8)görülmüştür. Bunlar, EAA'ya göre 10 mg'daki insan pediyatrik maruziyetlerinin (9 ila 15 yaş)yaklaşık 1,8 ila 7 katı maruziyetlerde gerçekleşmiştir. Bu bulgunun pediyatrik popülasyon içinklinik açıdan önemi henüz bilinmemektedir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLERİ6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Laktoz monohidrat (Sığır kaynaklı)
Mikrokristalin selüloz Kroskarmellos sodyumMagnezyum stearatPolivinil AlkolTitanyum dioksit (E171)
Polietilen glikol 3350 Talk
Polietilen glikol 8000
Lesitin (Soya kaynaklı)
FD&C #40/Allura Red Aluminum Lake (E 129)
6.2. Geçimsizlikler
Geçerli değildir.
6.3. Raf Ömrü
24 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25 °C'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
10 ve 30 film kaplı tablet içeren, opak beyaz PVDC / Al blister ve karton kutu ambalaj.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların kontrolü yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHIBI
Adı : SANOVEL İLAÇ SAN. VE TİC. AŞ.
Adresi : İstinye Mahallesi, Balabandere Caddesi, No: 14 34460 Sarıyer/İstanbul
Tel No : 0 212 362 18 00 Faks No : 0 212 362 17 38
8. RUHSAT NUMARASI
2019/244
9. İLK RUHSAT TARIHİ/RUHSAT YENİLEME TARIHI
İlk Ruhsat Tarihi: 09.05.2019 Ruhsat Yenileme Tarihi:
10. KUB'ün yenilenme TARIHI
Şekil 1 |
|