KISA URUN BILGISI
1. BEŞERI TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
LUNGERLO 150 mg film kaplı tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her bir film kaplı tablet 150 mg erlotinibe eşdeğer miktarda 163,9 mg erlotinib hidroklorür içerir.
Yardımcı maddeler:
143,9 mg
Laktoz monohidrat (inek sütünden elde edilir)
Yardımcı maddeler için Bölüm 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film kaplı tablet.
Sarımsı beyaz renkte, yuvarlak bikonveks, bir yüzünde '150' baskılı film kaplı tablettir.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK):
LUNGERLO, epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) gen exon 19 delesyonu ve/veya exon 21(L858R) mutasyonu akredite bir laboratuvarda gösterilen, metastatiknon-skuamöz küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastalarının birinci basamak tedavisindeve yukarıda tanımlanan mutasyon ve delesyonu olan non-skuamöz küçük hücreli dışıakciğer kanseri hastalarında bir basamak kemoterapi sonu progresyonunda ikincibasamak tedavisinde progresyona kadar kullanımı endikedir.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
LUNGERLO tedavisi, antikanser terapilerin kullanımında deneyimli olan bir hekim tarafından başlatılmalıdır.
Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde;
Standart doz:
Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri:
İleri veya metastatik evre küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) olan birinci basamak kemoterapi almamış hastalarda LUNGERLO tedavisine başlamadan önceEGFR mutasyon testi yapılmalıdır.
Önerilen günlük LUNGERLO dozu yemeklerden en az bir saat önce veya en az iki saat sonra alınmak üzere 150 mg'dır.
Uygulama şekli:
Ağızdan alınır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Doz ayarlaması gerektiğinde, dozu 50 mg'lık adımlarla düşürmeniz tavsiye edilmektedir (Bkz. Bölüm 4.4).
CYP3A4 substratları ve düzenleyicileri ile eş zamanlı kullanımında doz ayarlaması gerekebilir (Bkz. Bölüm 4.5).
Karaciğer yetmezliği:
Erlotinib birincil olarak karaciğer aracılığıyla metabolize edilir ve safra ile itrah edilir. Hafif derece karaciğer fonksiyon bozukluğu (Child-Pugh skoru 7-9) olan hastalarkaraciğer fonksiyonu yeterli olan hastalar ile karşılaştırıldığında, erlotinib atılımıbenzer olmasına rağmen, karaciğer yetmezliği olan hastalarda LUNGERLOuygulanırken dikkatli olunmalıdır. Eğer ciddi advers olaylar gelişirse, doz azaltımıveya LUNGERLO'ya ara verilmesi düşünülmelidir. Ciddi karaciğer fonksiyonbozukluğu olan hastalarda (AST/SGOT ve ALT/SGPT değerleri >5x normal üst sınır)erlotinibin güvenliliği ve etkililiği çalışılmamıştır (Bkz. Bölüm 4.4 ve 5.2). Totalbilirubini normal üst limitten 3 kat yüksek olan hastalarda LUNGERLOkullanılmamalıdır.
Böbrek yetmezliği:
Erlotinibin güvenlilik ve etkililiği böbrek yetmezliği bulunan hastalarda (serum kreatinin konsantrasyonu >1,5x normal üst sınır) araştırılmamıştır. Farmakokinetikçalışmalara göre hafif veya orta derece böbrek yetmezliği hastalarında doz ayarlamasıgerekmemektedir (Bkz. Bölüm 5.2). İleri derece böbrek yetmezliği hastalarındaLUNGERLO kullanımı önerilmemektedir.
Pediyatrik popülasyon:
Erlotinibin güvenlilik ve etkililiği onaylı endikasyonlarda 18 yaşın altındaki hastalarda araştırılmamıştır. Pediyatrik hastalarda kullanımı önerilmemektedir.
Geriyatrik popülasyon:
Erlotinibin güvenlilik ve etkililiği yaşlı hastalarda araştırılmamıştır.
Sigara içenler:
Sigara içmenin erlotinib maruziyetini %50-60 azalttığı gösterilmiştir. Halihazırda sigara içen küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) hastalarında tolere edilebilenmaksimum LUNGERLO dozu 300 mg'dır.
Sigara içmeye devam eden hastalarda, başarısız kemoterapi sonrası ikinci basamak tedavide önerilen 150 mg doz ile karşılaştırıldığında 300 mg doz kullanımı etkililikteartış göstermemiştir. Güvenlilik verileri 300 mg ve 150 mg dozları arasındakarşılaştırılabilirdir ancak, daha yüksek erlotinib dozu alan hastalarda döküntü,
interstisyel akciğer hastalığı ve diyare insidansında sayısal bir artış olmuştur. Halihazırda sigara içen hastalara sigarayı bırakmaları önerilmelidir (bkz. Bölüm 4.4,4.5, 5.1 ve 5.2).
4.3 Kontrendikasyonlar
LUNGERLO, erlotinib veya Bölüm 6.1'de listelenen yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık durumunda kontrendikedir.
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
EGFR mutasyon durumunun saptanması
LUNGERLO'nun lokal ileri ya da metastatik KHDAK'de birinci basamak tedavide kullanımı değerlendirilirken, hastanın EGFR mutasyon durumunun belirlenmesiönemlidir.
Doku örneğinden elde edilen tümör DNA'sını veya kan (plazma) örneğinden elde edilen dolaşımdaki serbest DNA'yı (cfDNA) kullanan, önceden belirlenmiş pozitifliklimitleri olan ve EGFR mutasyon durumunun belirlenmesi konusunda faydasıkanıtlanmış, valide, sağlam, güvenilir ve duyarlı bir test uygulanmalıdır.
Eğer plazma bazlı cfDNA kullanılmış ve sonuç aktive edici mutasyonlar yönünden negatif bulunmuşsa, plazma bazlı testle yalancı negatif sonuçlar çıkması muhtemelolduğundan mümkünse doku testi de yapılmalıdır.
Sigara içenler
Sigara içmeyenlere kıyasla sigara içenlerde erlotinib plazma konsantrasyonlarının düşük olması sebebiyle, halihazırda sigara içenlere sigarayı bırakmaları önerilmelidir.Konsantrasyondaki düşüş derecesinin klinik olarak anlamlı olması beklenmektedir(bkz. Bölüm 4.2, 4.5, 5.1 ve 5.2).
İnterstisyel Akciğer Hastalığı
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) tedavisi için erlotinib almakta olan hastalarda çok seyrek olarak, bazıları ölümcül olabilen, interstisyel akciğer hastalığı(İAH) benzeri olgular bildirilmiştir. KHDAK'deki BR.21 isimli faz III çalışmadaciddi interstisyel akciğer hastalığı benzeri olguların görülme sıklığı plasebo veerlotinib gruplarında %0,8 olmuştur.
KHDAK için randomize kontrollü klinik çalışmaların (kontrol grubu olmaması nedeniyle faz I ve tek kollu faz II çalışmaları hariç) meta analizinde, İAH benzeriolguların insidansı erlotinib grubunda %0,9 ve kontrol grubundaki hastalarda %0,4olmuştur.
İnterstisyel akciğer hastalığı benzeri olgu bulunduğundan şüphe edilen hastalarda bildirilen tanılara bazı örnekler, pnömoni, radyasyon pnömonisi, aşırı duyarlılıkpnömonisi, interstisyel pnömoni, interstisyel akciğer hastalığı, obliteratif bronşiyolit,pulmoner fibrozis, akut solunum sıkıntısı sendromu (ASSS), akciğer infiltrasyonu,
3
alveolittir. Bu semptomlar, erlotinib tedavisine başladıktan birkaç gün sonra ile birkaç ay arasında ortaya çıkmıştır. Eş zamanlı veya öncesindeki kemoterapi, öncesinderadyoterapi, daha önceden mevcut olan parankimal akciğer hastalığı, metastatikakciğer hastalığı veya pulmoner enfeksiyonlar gibi karıştırıcı faktörler sıkgörülmüştür. Japonya'da yapılan çalışmalarda daha yüksek interstisyel akciğerhastalığı insidansı (%1,5 mortalite oranı ile yaklaşık olarak %5) görülmüştür.
Dispne, öksürük ve ateş gibi ani başlangıçlı yeni ve/veya ilerleyici açıklanamayan pulmoner semptomlar gelişen hastalarda, LUNGERLO tedavisi tanısaldeğerlendirmeler tamamlanana dek kesilmelidir. İnterstisyel akciğer hastalığı tanısıkonacak olursa, LUNGERLO tedavisi kesilmeli ve gereken uygun tedaviyebaşlanmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8).
Diyare, dehidratasyon, elektrolit dengesizliği, böbrek yetmezliği
Erlotinib kullanmakta olan hastaların yaklaşık %50'sinde diyare (bazı nadir vakalardaölümle sonuçlanabilen) gözlenmiş olup, orta ve şiddetli diyarenin loperamid ile tedaviedilmesi gerekir. Bazı olgularda dozun düşürülmesi gerekli olabilir. Klinikçalışmalarda 50 mg'lik adımlar şeklinde doz düşürülmesi yapılmıştır. 25 mg'lıkadımlar şeklinde doz azaltma üzerine çalışılmamıştır. Şiddetli veya inatçı diyare,bulantı, iştahsızlık ve dehidratasyon ile birlikte kusma görülmesi halindeLUNGERLO tedavisi kesilmeli ve dehidratasyonu tedavi etmek için gerekli önlemleralınmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8). Hipokalemi ve akut renal yetmezliği vakaları (bazılarıölümcül olabilen) seyrek olarak bildirilmiştir. Bazı renal yetmezlikler eş zamanlıkemoterapi uygulaması ile iç içe girerken, bazıları da diyareye, kusma ve/veyaiştahsızlığa bağlı dehidratasyona sekonder olmuştur. Daha şiddetli veya inatçı diyarevakalarında veya dehidratasyona yol açan vakalarda, özellikle kötüleştiren risk faktörü(özellikle beraber kullanılan kemoterapi ve diğer ilaçlar, semptomlar veya hastalıklarveya ileri yaş dahil diğer yatkınlık durumları) bulunan hasta gruplarında, LUNGERLOtedavisi kesilmelidir ve hastayı intravenöz olarak yoğun bir şekilde rehidrate etmekiçin gerekli önlemler alınmalıdır. Ek olarak, dehidratasyon riski bulunan hastalarda,böbrek fonksiyonları ve potasyum dahil serum elektrolitleri periyodik olarakizlenmelidir.
Hepatit, hepatik yetmezlik
Erlotinib tedavisi sırasında, ölümcül de olabilen seyrek hepatik bozukluk vakaları bildirilmiştir. Karıştırıcı faktörler önceden var olan karaciğer hastalığı veya eşlik edenhepatotoksik medikasyonları içermektedir. Bu yüzden, bu hastalarda periyodikkaraciğer fonksiyon testleri düşünülmelidir. Karaciğer fonksiyonlarındaki değişikliklerciddi olduğunda LUNGERLO dozlamasına ara verilmelidir (Bkz. Bölüm 4.8).LUNGERLO'nun ciddi hepatik disfonksiyonu olan hastalarda kullanılmasıönerilmemektedir.
Gastrointestinal perforasyon
LUNGERLO kullanan hastalarda yaygın olmayan (bazı vakalarda ölümle sonuçlanabilen) şekilde görülen gastrointestinal perforasyonun gelişme riski yüksektir.
Antianjiyogenik ilaçlar, kortikosteroid, NSAİİ ve/veya taksan bazlı kemoterapi ile eş zamanlı tedavi alan veya daha önceden peptik ülserasyon veya divertiküler hastalıkgeçmişi olan hastalarda risk yüksektir. Gastrointestinal perforasyon gelişen hastalarda,LUNGERLO tedavisi kalıcı olarak kesilmelidir (Bkz. Bölüm 4.8).
Büllöz veya eksfoliyatif deri hastalıkları
Steven Johnson sendromu/toksik epidermal nekrolizi işaret eden çok seyrek vakaları içeren, bazıları ölümcül olabilen büllöz, kabartılı ve eksfolyatif deri rahatsızlıklarıbildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8). Hastalar ciddi büllöz, kabartılı ve eksfoliyatif derirahatsızlıkları geliştirirse, LUNGERLO tedavisine ara verilmelidir veya kesilmelidir.Büllöz ve eksfolyatif deri rahatsızlıkları bulunan hastalar deri enfeksiyonuna karşı testedilmeli ve lokal tedavi kılavuzlarına göre tedavi edilmelidir.
Oküler hastalıklar
Hastalarda göz enflamasyonu, lakrimasyon, ışığa hassasiyet, bulanık görme, gözde ağrı ve/veya kızarıklık gibi akut ya da kötüleşen keratit oluşumuna işaret edensemptomların görülmesi halinde derhal göz hekimine başvurulmalıdır. Eğer ülseratifkeratit teşhis edilmişse LUNGERLO tedavisine ara verilmelidir veya kesilmelidir.Eğer keratit teşhis edilmişse tedaviye devam edilmesinin risk-yarar değerlendirmesidikkatlice yapılmalıdır. LUNGERLO keratit, ülseratif keratit ve şiddetli göz kuruluğuöyküsü olanlarda dikkatle kullanılmalıdır. Kontakt lens, keratit ve ülserasyon için riskfaktörüdür. Erlotinib kullanımı sırasında çok seyrek korneal perforasyon veyaülserasyon vakaları bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8).
Diğer tıbbi ürünlerle etkileşim
CYP3A4'ün potent indükleyicileri LUNGERLO'nun etkililiğini azaltabilirken CYP3A4'ün potent inhibitörleri toksisitede artışa yol açabilir. Bu tip tedavi ajanlarınınbirlikte kullanımından kaçınılmalıdır (bkz. Bölüm 4.5).
Diğer etkileşim şekilleri
Erlotinib 5'ten yüksek pH seviyesinde çözünürlükte azalma ile karakterizedir. Proton pompası inhibitörleri, H2 antagonistleri ve antasidler gibi üst gastrointestinal sisteminpH'sını değiştiren tıbbi ürünler, erlotinibin çözünürlüğünü dolayısıylabiyoyararlanımını değiştirebilir. Bu ürünlerle birlikte kullanıldığında LUNGERLOdozunun artırılması, maruziyet düşüşünü telafi etmeyecektir. Erlotinibin protonpompası inhibitörleriyle birlikte kullanımından kaçınılmalıdır. Erlotinibin, H2antagonistleri ve antasidlerle birlikte kullanımındaki etki bilinmemektedir, ancakdüşük biyoyararlanım beklenmektedir. Dolayısıyla, bu kombinasyonların birliktekullanılmasından kaçınılmalıdır (bkz. Bölüm 4.5). LUNGERLO tedavisi sırasındaantasid kullanımı gerekliyse, günlük LUNGERLO dozundan en az 4 saat önce veya 2saat sonra alınmalıdır.
Diğer
LUNGERLO, daha önce herhangi bir EGFR yolağı inhibitörü kullanmış hastalarda kullanılmaz.
Yardımcı maddeler:
Her bir LUNGERLO film kaplı tablet laktoz monohidrat içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyonproblemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Etkileşim çalışmaları yalnızca yetişkinler üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Erlotinib ve diğer CYP substratları
Erlotinib CYP1A1'in potent bir inhibitörü, CYP3A4 ve CYP2C8'in orta derecede inhibitörü ve
in vitro
UGT1A1 ile glukoronidasyonun güçlü bir inhibitörüdür.CYP1A1'in güçlü inhibisyonunun fizyolojik bağlamı CYP1A1'in insan dokularındakiçok sınırlı ekspresyonu sebebiyle bilinmemektedir.
Erlotinib, CYP1A2'nin orta düzey inhibitörü olan siprofloksasin ile birlikte uygulandığında, erlotinibe maruziyet [EAA] %39 oranda anlamlı düzeyde artmış, öteyandan maksimum konsantrasyon (Cmaks) seviyelerinde istatistiksel olarak anlamlıherhangi bir değişim bulunmamıştır. Benzer şekilde, aktif metabolite maruziyetsırasıyla EAA ve Cmaks seviyeleri için yaklaşık %60 ve %48 oranında artmıştır. Sözkonusu artışların klinik anlamlılığı saptanmamıştır. Siprofloksasin veya güçlüCYP1A2 inhibitörleri (örn. fluvoksamin) erlotinib ile kombine edildiğinde dikkatliolunmalıdır. Erlotinib kaynaklı advers reaksiyonların gözlenmesi halinde, erlotinibindozu azaltılabilir.
Erlotinibin ön tedavisi veya eş zamanlı uygulaması, prototip CYP3A4 substratları midazolam ve eritromisinin klerensini değiştirmemiştir, ancak midazolamın oralbiyoyararlanımını %24'e kadar azalttığı görülmüştür. Başka bir klinik çalışmada,erlotinibin eş zamanlı uygulanan CYP3A4/2C8 substratı paklitakselinfarmakokinetiğini etkilemediği gösterilmiştir. Bu nedenle diğer CYP3A4substratlarının klerensi ile anlamlı etkileşimlerin olması pek mümkün değildir.
Glukoronidasyonun inhibisyonu, UGT1A1'in substratları olan ve yalnızca bu yolla atılan tıbbi ürünlerle etkileşimlere neden olabilir. Düşük UGT1A1 ekspresyonseviyeleri bulunan veya genetik glukoronidasyon bozukluklarına (örn. Gilberthastalığı) sahip olan hastalar, artmış bilirubin serum konsantrasyonu ortaya koyabilirve bu hastalar dikkatle tedavi edilmelidir.
Erlotinib insanlarda karaciğerde hepatik sitokromlar, birincil olarak CYP3A4 ve daha az ölçüde CYP1A2 ile metabolize edilmektedir. Bağırsakta CYP3A4 ile, akciğerdeCYP1A1 ile ve tümör dokusunda CYP1B1 tarafından gerçekleştirilen ekstrahepatikmetabolizma da erlotinibin metabolik klerensine ayrıca katkıda bulunmaktadır. Buenzimler tarafından metabolize edilen veya bu enzimlerin inhibitörü veyaindükleyicisi olan ilaçlarla potansiyel etkileşimler ortaya çıkabilir.
CYP3A4 aktivitesinin potent inhibitörleri, erlotinib metabolizmasını azaltır ve erlotinib plazma konsantrasyonlarını arttırırlar. CYP3A4 metabolizmasınınketokonazol ile inhibisyonu (5 gün süreyle, ağızdan günde iki kez 200 mg) artmış birerlotinibe maruz kalma (medyan erlotinib maruziyetinde %86 artış [EAA - eğri altıalan]) ve yalnızca erlotinibe kıyasla Cmaks değerinde %69'luk bir artışa yol açmıştır.Bu nedenle, erlotinib azol antifungalleri (başka deyişle ketakonazol, itrakonazol,vorikonazol) protez inhibitörleri, eritromisin veya klaritromisin gibi güçlü CYP3A4inhibitörleri ile kombine edildiğinde dikkatli olunmalıdır. Gerekli ise, özellikletoksisite görülüyorsa, erlotinib dozu azaltılmalıdır.
CYP3A4 aktivitesinin güçlü indükleyicileri, erlotinib metabolizmasını artırır ve erlotinib plazma konsantrasyonlarını anlamlı düzeyde düşürürler. Bir klinik çalışmadaerlotinib ve güçlü bir CYP3A4 indükleyicisi olan rifampisinin (7 gün süreyle, ağızdangünde 1 kez 600 mg) eş zamanlı kullanımı medyan erlotinib EAA seviyelerinde%69'luk düşüş ile sonuçlanmıştır. Rifampisinin 450 mg tek erlotinib dozu ile eşzamanlı uygulaması, erlotinibe ortalama maruziyeti (EAA) rifampisin tedavisiolmaksızın uygulanan tek doz 150 mg erlotinib dozu ile gözlenen seviyenin %57,5'iile sonuçlanmıştır. Bu nedenle, LUNGERLO'nun CYP3A4 indükleyicileriyle eşzamanlı uygulamasından kaçınılmalıdır. LUNGERLO'nun rifampisin gibi güçlü birCYP3A4 indükleyicisi ile eş zamanlı uygulanması gerektiği hastalarda güvenlilik(böbrek ve karaciğer fonksiyonları ve serum elektrolitleri dahil) yakından izlenerekdozda 300 mg'a kadar artış yapılması değerlendirilmelidir ve 2 haftadan uzun süreyleiyi tolere edilmesi halinde, yakın güvenlilik izlemesi ile 450 mg'a kadar bir artış dahayapılması dikkate alınabilir. Örneğin fenitoin, karbamazepin, barbitüratlar veya St.John's Wort
(hypericum perforratum)
gibi diğer indükleyicilerle de maruziyetdüzeyinde azalma oluşabilir. Söz konusu etkin maddeler erlotinib ile kombineedildiğinde dikkat edilmelidir. Mümkün olduğu zamanlarda güçlü CYP3A4indükleyici aktivitesi bulunmayan alternatif tedavi seçenekleri değerlendirilmelidir.
Erlotinib ve kumarin türevi antikoagülanlar
Erlotinib alan hastalarda yükselmiş Uluslararası Normalleştirilmiş Oran (INR -International Normalized Ratio) ve bazı durumlarda öldürücü bulunmuş kanama olgularına sebep olan varfarin dahil kumarin türevi antikoagülanlar ile etkileşimlerbildirilmiştir. Kumarin türevi antikoagülan ilaçları kullanmakta olan hastalarprotrombin zamanı veya INR değişiklikleri açısından düzenli olarak izlenmelidir.
Erlotinib ve statinler
LUNGERLO ile bir statin kombinasyonu, seyrek görülen rabdomiyoliz dahil statin kaynaklı miyopati potansiyelini artırabilir.
Erlotinib ve sigara içenler
Bir farmakokinetik etkileşim çalışmasının sonuçları sigara kullananlarda erlotinib uygulaması sonrasında EAAinf, Cmaks ve plazma konsantrasyonunda sigarakullanmayanlara kıyasla 24 saatte sırasıyla anlamlı 2,8-, 1,5- ve 9 katı azalmaolduğunu göstermiştir. Bu nedenle halihazırda sigara içmekte olan hastalarLUNGERLO ile tedavi başlatılmadan önce mümkün olan en kısa sürede sigarayı
bırakmaları için teşvik edilmelidir, çünkü aksi takdirde plazma erlotinib konsantrasyonları azalmaktadır.
CURRENTS çalışmasından elde edilen veriler, sigara içen hastalarda önerilen 150 mg doz ile karşılaştırıldığında, 300 mg'lık yüksek erlotinib dozunun fayda gösterdiğinedair herhangi bir kanıt göstermemiştir. Güvenlilik verileri 300 mg ve 150 mg dozlarıarasında karşılaştırılabilirdir ancak, daha yüksek erlotinib dozu alan hastalardadöküntü, interstisyel akciğer hastalığı ve diyare insidansında sayısal bir artış olmuştur(bkz. Bölüm 4.2, 4.4, 5.1 ve 5.2).
Erlotinib ve p-glikoprotein inhibitörleri
Erlotinib, P-glikoprotein etkin maddesi taşıyıcısı için bir substrattır. Pgp inhibitörleri (ör:siklosporin ve verapamil) ile eş zamanlı uygulama erlotinib dağılımını ve /veyaeliminasyonunu değiştirebilir. Bu etkileşimin sonucunda, ör. MSS toksisitesiaçısından neler olduğu saptanmamıştır. Bu tür durumlarda dikkatli olunmalıdır.
Erlotinib ve pH değiştiren tıbbi ürünler
Erlotinib 5'ten yüksek pH seviyesinde çözünürlükte azalma ile karakterizedir. Üst sindirim kanalının pH'sını değiştiren ilaçlar, erlotinib çözünürlüğünü ve buna bağlıolarak biyoyararlanımını değiştirebilir. Erlotinibin bir proton pompası inhibitörü olanomeprazol ile birlikte uygulanması erlotinib maruziyetini [EAA] ve maksimumkonsantrasyonunu [Cmaks] sırasıyla %46 ve %61 azaltmıştır. Tmaks ve yarı ömründeherhangi bir değişiklik olmamıştır. Erlotinib ve bir H2-reseptör antagonisti olanranitidinin 300 mg'ı ile beraber kullanılması, erlotinibe maruziyeti [EAA] ve Cmaks'ısırasıyla %33 ve %54 oranında azaltmıştır. Bu tip ajanlarla eş zamanlı uygulandığındaLUNGERLO'nun dozunun artırılmasının maruziyetteki bu kaybı telafi etmesi pekmümkün değildir. Bununla birlikte, erlotinib 150 mg günde iki kere, ranitidinden 2saat önce veya 10 saat sonrasında ayrı saatlere bölünerek kullanılırsa, erlotinibmaruziyeti [EAA] ve Cmaks sırasıyla sadece %15 ve %17 oranında azalmıştır.Antasitlerin erlotinib emilimi üzerindeki etkisi araştırılmamıştır, ancak emilimbozularak plazma seviyelerinde düşüşe yol açabilir. Özet olarak, erlotinibin protonpompası inhibitörleri ile kombinasyonundan kaçınılmalıdır. LUNGERLO ile tedavisırasında antasitlerin kullanımı düşünülüyorsa, bu ilaçların LUNGERLO'nun günlükdozundan en az 4 saat önce veya 2 saat sonra alınması gerekir. Ranitidin kullanımıdüşünülüyorsa, ayrı saatlere bölünerek kullanılmalı, başka deyişle LUNGERLO,ranitidin dozu alınmadan en az 2 saat önce veya alındıktan 10 saat sonra alınmalıdır.
Erlotinib ve Gemsitabin
Bir Faz Ib çalışmada, gemsitabinin erlotinib farmakokinetiği üzerinde anlamlı herhangi bir etkisine veya erlotinibin gemsitabin farmakokinetiği üzerinde anlamlıherhangi bir etkisine rastlanmamıştır.
Erlotinib ve Karboplatin/Paklitaksel
Erlotinib, platin konsantrasyonlarını artırır. Bir klinik çalışmada karboplatin ve paklitaksel ile birlikte erlotinib kullanımı, toplam platin EAAo-48 değerinde %10,6'lık
8
bir artışa yol açmıştır. İstatistiksel olarak anlamlı olmasına rağmen, bu farkın klinik açıdan önemli olduğu düşünülmemektedir. Klinik uygulamada karboplatinmaruziyetini artıran, böbrek yetmezliği gibi diğer kofaktörler olabilir. Erlotinibfarmakokinetiği üzerine karboplatin veya paklitakselin anlamlı etkisibulunmamaktadır.
Erlotinib ve Kapesitabin
Kapesitabin, erlotinib konsantrasyonlarını artırabilir. Tek ajan olarak erlotinib uygulanan çalışmadan elde edilen değerlerle karşılaştırıldığında, kapesitabin ilebirlikte uygulanan erlotinib çalışmasında, erlotinib EAA'sı istatistiksel olarak anlamlıderecede artmaktadır ve Cmaks düzeyi sınırda bir artış göstermektedir. Kapesitabinfarmakokinetiği üzerinde erlotinibin anlamlı etkisi bulunmamaktadır.
Erlotinib ve proteazom inhibitörleri
Çalışma mekanizmasına bağlı olarak, bortezomib dahil proteazom inhibitörlerinin erlotinib gibi EGFR inhibitörlerinin etkisini değiştirmesi beklenebilir. Bu değişim,proteazomdan EGFR degradasyonunu gösteren sınırlı klinik veriler ve preklinikçalışmalarla desteklenmektedir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Özel popülasyonlara ilişkin etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
Erlotinibin 18 yaşın altındaki hastalarda etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6 Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi: D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/ Doğum kontrolü(Kontrasepsiyon)
Doğurganlık potansiyeline sahip kadınların LUNGERLO kullanırken gebe kalmaktan kaçınmaları konusunda uyarılmaları gereklidir. Tedavi sırasında ve tedavinintamamlanmasından sonraki en az iki hafta boyunca, yeterli doğum kontrol yöntemlerikullanılmalıdır.
Gebelik dönemi
Gebe kadınlarda erlotinib kullanımı ile ilgili yeterince veri bulunmamaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar teratojenisite veya abnormal parturisyon ileilgili bir sonuç göstermemiştir. Buna karşın, gebelik üzerinde olası bir advers olay,tavşan ve sıçanlarda artan embriyo/fetal letalite görüldüğünden göz ardıedilememektedir (bkz. Bölüm 5.3). İnsanlar için potansiyel risk bilinmemektedir.LUNGERLO kesinlikle gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.Gebe kadınlarda tedavi, ancak anne için beklenen faydaların, fetüs için doğabilecekrisklerden daha üstün olması halinde sürdürülmelidir.
Laktasyon dönemi
Erlotinibin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Erlotinibin süt üretimindeki etkisini veya anne sütünde bulunmasını değerlendiren herhangi bir çalışmayapılmamıştır. Bebek için potansiyel zarar bilinmediğinden, anneler LUNGERLOkullanırken ve son dozu aldıktan en az 2 hafta sonraya kadar emzirmemelerikonusunda uyarılmalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite
Hayvanlarda yapılan çalışmalarda fertilite bozukluğu görülmemiştir. Ancak, hayvanlardaki çalışmalar, üreme parametreleri üzerinde etkileri olduğugösterildiğinden fertilite üzerine advers etkiler göz ardı edilemez (bkz. Bölüm 5.3).İnsanlar için potansiyel risk bilinmemektedir.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Araç ve makine kullanımı üzerine etkileri ile ilgili bir çalışma yapılmamıştır; bununla beraber erlotinib mental yeteneklerde zayıflama ile ilişkili değildir.
4.8 İstenmeyen etkiler
Erlotinibin güvenlilik değerlendirmesi, en az bir doz 150 mg erlotinib monoterapi alan 1500 hastadan ve gemsitabinle kombinasyon halinde 100 mg veya 150 mg erlotinibalan 300 hastanın verilerine dayanmaktadır.
Erlotinib ile monoterapi veya kombinasyon halinde kemoterapi alan hastalarda ortaya çıkan advers reaksiyonların insidansı Ulusal Kanser Enstitüsü - Ortak ToksisiteKriterleri (NCI-CTC) Derecesine göre Tablo 1'de özetlenmektedir. Listelenenistenmeyen etkiler erlotinib ile tedavi edilen hastalarda plasebo grubuna göre daha sık(>%3) ve erlotinib grubunda hastaların en az %10'unda ortaya çıkan adversreaksiyonlardır. Diğer klinik çalışmalarda ortaya çıkan istenmeyen etkiler Tablo 2'deözetlenmektedir.
Klinik araştırmalarda ortaya çıkan istenmeyen etkiler Tablo 1'de MedDRA organ sistemine göre sıralanmıştır. İstenmeyen etkileri sıklıklarına göre sıralamak için şuterimler kullanılmıştır: çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100, <1/10); yaygın olmayan(>1/1.000, <1/100); seyrek (>1/10.000, <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor(eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Her bir sıklık gruplamasında, advers reaksiyonlar azalan ciddiyet sırasına göre sunulmaktadır.
Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri (KHDAK) (LUNGERLO, monoterapi olarak kullanılır.)
EGFR Mutasyonlu Hastaların Birinci Basamak Tedavisi
154 hastada gerçekleştirilen açık etiketli, randomize, Faz III ML20650 çalışmasında EGFR aktive edici mutasyonları olan KHDAK hastalarının birinci basamaktedavisinde erlotinibin güvenliliği 75 hastada değerlendirilmiştir. Bu hastalarda yenigüvenlilik sinyalleri gözlenmemiştir.
ML20650 çalışmasında erlotinib ile tedavi edilen hastalarda en sık görülen yan etkiler döküntü ve diyare olmuştur (sırasıyla %80 ve %57), çoğu Derece 1/2'dir ve girişimolmadan yönetilebilmiştir. Derece 3 döküntü ve diyare, hastaların sırasıyla %9'u ve%4'ünde görülmüştür. Derece 4 döküntü veya diyare görülmemiştir. Hem döküntühem de diyare, hastaların %1'inde erlotinibin bırakılmasına neden olmuştur.
Döküntü ve diyare için doz modifikasyonları (kesilmeler veya azaltmalar), sırasıyla hastaların %11'i ve %7'sinde gerekli olmuştur.
İdame Tedavi
Diğer iki çift kör, randomize, plasebo kontrollü Faz III çalışmalarında BO18192 (SATURN) ve BO25460 (IUNO); erlotinib, birinci basamak kemoterapiden sonraidame olarak uygulanmıştır. Bu çalışmalar, birinci basamak standart platin bazlıkemoterapiyi takiben ileri evre, tekrarlayan veya metastatik KHDAK'li toplam 1532hastada yürütülmüş ve yeni güvenlilik sinyalleri tanımlanmamıştır.
BO18192 ve BO25460 çalışmalarında erlotinib ile tedavi edilen hastalarda en sık görülen advers reaksiyonlar döküntü (BO18192: tüm dereceler %49,2, derece 3: %6,0;BO25460: tüm dereceler %39,4, derece 3: %5,0) ve diyaredir (BO18192: tümüdereceler %20,3, derece 3: %1,8 BO25460: tüm dereceler %24,2, derece 3: %2,5).Her iki çalışmada da Derece 4 döküntü veya diyare gözlenmemiştir. BO18192çalışmasında hastaların sırasıyla %1'inde ve <%1'inde döküntü ve diyare erlotinibtedavisinin kesilmesine neden olurken, BO25460 çalışmasında hiçbir hasta döküntüveya diyare nedeniyle erlotinib tedavisini bırakmamıştır. BO18192 çalışmasındahastaların sırasıyla %8,3 ve %3'ünde ve BO25460 çalışmasında hastaların sırasıyla%5,6 ve %2,8'inde döküntü ve diyare için doz modifikasyonları (kesilmeler veyaazaltmalar) gerekli olmuştur.
İkinci ve İleri Basamak Tedavi
Randomize, çift-kör bir çalışmada (BR.21; erlotinib ikinci seçenek tedavi olarak uygulanmıştır), döküntü (%75) ve diyare (%54) en yaygın rapor edilen adversreaksiyonlar olmuştur. Çoğu şiddet açısından Derece 1 veya Derece 2 düzeyindeolmuş ve müdahaleye gerek kalmaksızın düzelmişlerdir. Derece 3/4 döküntü ve diyareerlotinib ile tedavi edilen hastaların sırasıyla %9'unda ve %6'sında ortaya çıkmıştır veher biri hastaların %1'inin çalışmadan ayrılması ile sonuçlanmıştır. Döküntü ve diyareiçin hastaların sırasıyla %6 ve %1'inde doz düşüşüne ihtiyaç olmuştur. BR.21çalışmasında, döküntünün başlamasına kadar geçen medyan süre 8 gün ve diyareninbaşlamasına kadar geçen medyan süre 12 gün olarak bulunmuştur.
Genel olarak, döküntü gün ışığı alan bölgelerde ortaya çıkabilen veya kötüleşebilen
hafif veya orta şiddette eritematöz ve papulopustüler döküntü olarak kendini belli etmektedir. Gün ışığına maruz kalan hastalarda, koruyucu giysiler ve/veya güneşkoruyucu preparat (örn. mineral içeren) kullanımı önerilebilir.
Tablo 1: BR.21 (Erlotinib ile tedavi) ve PA.3 (Erlotinib+gemsitabin ile tedavi) çalışmalarında hastaların %>10'unda görülen ve plasebo grubuna göredaha sık (> 3%) görülen yan etkiler
|
Erlotinib |
|
(BR.21) |
Erlotinib |
|
(PA.3) |
Sıklık |
|
N = 485 |
|
|
N = 259 |
|
|
kategorisi ve |
|
Tüm |
|
|
Tüm |
|
|
en yüksek insidans |
NCI-CTC Derecesi |
Dereceler |
3 |
4 |
Dereceler |
3 |
4 |
|
MedDRA Tercih edilen terimi |
% |
% |
% |
% |
% |
% |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar |
|
|
|
|
|
|
çok yaygın
|
Enfeksiyon*
|
24
|
4
|
0
|
31
|
3
|
<1
|
|
Metabolizma ve
beslenme
hastalıkları
Anoreksiya
|
52
|
8
|
1
|
|
|
|
çok yaygın
|
Kilo azalması
|
-
|
-
|
-
|
39
|
2
|
0
|
çok yaygın
|
Göz hastalıkları |
|
|
|
|
|
|
|
Kuru göz sendromu
|
12
|
0
|
0
|
-
|
-
|
-
|
çok yaygın
|
(keratokonjonktivit sikka) Konjuktivit
|
12
|
<1
|
0
|
-
|
-
|
-
|
çok yaygın
|
Psikiyatrik hastalıklar |
|
|
|
|
|
|
|
Depresyon
|
|
|
|
19
|
2
|
0
|
çok yaygın
|
Sinir sistemi hastalıkları |
|
|
|
|
|
|
|
Nöropati
|
-
|
-
|
-
|
13
|
1
|
<1
|
çok yaygın
|
Baş ağrısı
|
-
|
-
|
-
|
15
|
<1
|
0
|
çok yaygın
|
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinalhastalıklar |
|
|
|
|
|
|
|
Dispne
|
41
|
17
|
11
|
|
|
|
çok yaygın
|
Öksürük
|
33
|
4
|
0
|
16
|
0
|
0
|
çok yaygın
|
Gastrointestinal hastalıklar |
|
|
|
|
|
|
|
Diyare**
|
54
|
6
|
<1
|
48
|
5
|
<1
|
çok yaygın
|
Bulantı
|
33
|
3
|
0
|
-
|
-
|
-
|
çok yaygın
|
Kusma
|
23
|
2
|
<1
|
-
|
-
|
-
|
çok yaygın
|
Stomatit
|
17
|
<1
|
0
|
22
|
<1
|
0
|
çok yaygın
|
Karın ağrısı
|
11
|
2
|
<1
|
-
|
-
|
-
|
çok yaygın
|
Dispepsi
|
-
|
-
|
-
|
17
|
<1
|
0
|
çok yaygın
|
Flatulans
|
-
|
-
|
-
|
13
|
0
|
0
|
çok yaygın
|
|
Erlotinib N = 485 |
|
(BR.21) |
Erlotinib
N = 259 |
|
(PA.3) |
Sıklık
kategorisi ve |
NCI-CTC Derecesi |
Tüm
Dereceler |
3 |
4 |
Tüm
Dereceler |
3 |
4 |
en yüksek insidans |
MedDRA Tercih edilen terimi |
%
|
%
|
%
|
%
|
%
|
%
|
|
Deri ve deri altıdoku
hastalıkları
Döküntü***
|
75
|
8
|
<1
|
69
|
5
|
0
|
çok yaygın
|
Kaşıntı
|
13
|
<1
|
0
|
-
|
-
|
-
|
çok yaygın
|
Kuru cilt
|
12
|
0
|
0
|
-
|
-
|
-
|
çok yaygın
|
Alopesi
|
-
|
-
|
-
|
14
|
0
|
0
|
çok yaygın
|
Genel bozukluklar ve uygulamabölgesine ilişkinhastalıklar
Yorgunluk
|
52
|
14
|
4
|
73
|
14
|
2
|
çok yaygın
|
Pireksi
|
-
|
-
|
-
|
36
|
3
|
0
|
çok yaygın
|
Titreme
|
-
|
-
|
-
|
12
|
0
|
0
|
çok yaygın
|
* Nötropeni ile birlikte o
|
an veya ol
|
mayan ciddi enfeksiyonlar pnömoni, sepsis ve deri altı dokusu
|
|
iltihabını içermektedir.
** Dehidrasyon, hipokalemi ve renal yetmezliğe yol açabilir. *** Dermatit akneiform dahil döküntü- Eşik altında kalan yüzdeye denk gelir.
|
Tablo2:Sıklığa Göre Advers Etkilerin Özeti
Sistem organ sınıfı
|
Çok yaygın (>1/10)
|
Yaygın (>1/100 ila<1/10)
|
Yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100)
|
Seyrek (>1/10.000ila <1/1.000)
|
Çok seyrek (<1/10.000)
|
Göz hastalıkları |
|
- Keratit
- Konjonktivit1
|
- Kirpik değişiklikleri2
|
|
- Kornealperforasyonlar
- Kornealülserasyon
- Üveit
|
Solunum,
göğüs
bozuklukları ve mediastinalhastalıklar |
|
- Epistaksis
|
- İnterstisyel akciğer hastalığı (İAH)3
|
|
|
Gastrointestinal
hastalıklar |
Diyare7
|
- Gastrointestinal kanama4,7
|
- Gastrointestinal perforasyonlar7
|
|
|
Hepato-biliyer
hastalıklar |
- Karaciğer fonksiyontestleri
anormallikleri5
|
|
|
- Karaciğer yetmezliği6
|
|
Deri ve deri altı dokuhastalıkları |
- Döküntü
|
- Alopesi
- Cilt kuruluğu1
- Paronişi
- Folikülit
- Akne/akneyebenzerdermatit
- Deriçatlakları
|
- Hirşutizm
- Kaş değişiklikleri
- Tırnak kırılması vekaybı
-Hiperpigmentasyon gibi hafif derireaksiyonları
|
-Palmar plantar
eritrodisestezi
sendromu
|
- Stevens-Johnson sendromu /Toksikepidermal nekroliz
|
Böbrek ve idrar
yolu hastalıkları |
|
- Böbrek yetmezliği
|
- Nefrit
- Proteinüri
|
|
|
1 PA.3 klinik çalışmasında.
2 Kirpiklerin uzaması, anormal uzaması ve kalınlaşmasını içerir.
3 KHDAK veya diğer gelişmiş solid tümörlerin tedavisinde erlotinib kullanan hastalarınfatalitesini içerir. Japonya'daki hastalarda daha yüksek insidans görülmüştür (bkz. Bölüm4.4).
4 Klinik çalışmalarda, bazı olaylar aynı zamanda varfarin kullanımıyla, bazılarıysa aynızamanda NSAİİ kullanımıyla ilişkilendirilmiştir (bkz. Bölüm 4.5).
5 Alanin aminotransferaz [ALT], aspartat aminotransferaz [AST] ve bilirubin yükselmesidahildir. Bu olaylar, PA.3 klinik çalışmasında çok yaygındır ve BR.21 klinik çalışmasındayaygındır. Görülen olaylar genellikle hafif ila orta ciddiliktedir, geçicidir veya karaciğermetastazıyla ilişkilidir.
6 Fataliteler dahildir. Altta yatan faktörler, önceden var olan karaciğer hastalığı veya aynızamanda hepatotoksik ilaç kullanımını içermektedir. (bkz. Bölüm 4.4).
7 Fataliteler dahildir (bkz. Bölüm 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarakizlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli adversreaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmelerigerekmektedir
Semptomlar:
Sağlıklı kişilerde 1.000 mg'a varan ve kanser hastalarında 1.600 mg'a varan tek oral dozlar tolere edilmiştir. Sağlıklı kişilerde tekrarlanan günde iki kez 200 mg dozu, dozuygulamasının henüz birkaç gün sonrasından itibaren kötü tolere edilmiştir. Buçalışmaların verilerine dayanarak, önerilen dozun üzerinde diyare, döküntü ve olasıkaraciğer transaminazları yükselmesi gibi şiddetli advers olaylar ortaya çıkabilir.
Yönetim:
Doz aşımından şüphelenilmesi durumunda, LUNGERLO kesilmeli ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antineoplastik ilaç, protein kinaz inhibitörü, epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) tirozin kinaz inhibitörleriATC kodu: L01EB02
Etki mekanizması:
Erlotinib epidermal büyüme faktör reseptörü/insan epidermal büyüme faktör tip 1 reseptörünün (EGFR, aynı zamanda HER1 olarak bilinen) inhibitörüdür. EGFR'ninintrasellüler fosforilizasyonunu etkili bir şekilde inhibe eder. EGFR/HER1 reseptörünormal hücre ve kanser hücrelerinin hücre yüzeylerinde eksprese edilir. Klinik dışımodellerde, EGFR fosfotirozininin inhibisyonu hücre stazı ve/veya ölümü ilesonlanmaktadır.
EGFR mutasyonları antiapopitotik ve proliferatif sinyal yollarında konstitütif aktivasyona yol açabilir. Erlotinibin bu EGFR mutasyon pozitif tümörlerde EGFRaracılı sinyalleri engelleyen güçlü etkisi, EGFR'nin mutant kinaz bölgesindeki ATPbağlayan bölgesine erlotinibin sıkıca bağlanmasına atfedilmiştir. Aşağı akım sinyalinengellenmesi nedeniyle, hücre çoğalması durmakta ve intrinsik apopitotik yolla hücreölümü başlamaktadır. EGFR'yi aktive eden bu mutasyonların ekspresyonununtetiklendiği fare modellerinde tümör regresyonu gözlenmiştir.
Klinik etkililik
EGFR aktive eden mutasyonları olan hastalarda küçük hücreli dışı akciğer kanserinin (KHDAK) birinci basamak tedavisi (monoterapi olarak LUNGERLO uygulaması)
EGFR aktive eden mutasyonları olan KHDAK hastalarının birinci basamak tedavisinde erlotinib ilacının etkinliği faz III, randomize, açık etiketli çalışmadagösterilmiştir (ML20650, EURTAC). Bu çalışma metastatik veya lokal olarak ilerievre (evre IIIB ve IV) KHDAK olan, daha önce ilerlemiş hastalığı için kemoterapiveya sistemik antitümör tedavisi almamış, EGFR tirozin kinaz bölgesindemutasyonları (ekson 19 delesyonu veya ekson 21 mutasyonu) bulunan beyaz ırktanhastalarda gerçekleştirilmiştir. Hastalar günlük erlotinib 150 mg veya dört döngüplatin bazlı ikili kemoterapi almak üzere 1:1 oranında randomize edilmişlerdir.
Birincil sonlanım noktası, araştırmacının değerlendirdiği progresyonsuz sağkalım (PFS) olan çalışmaya ait etkililik sonuçları Tablo 3'te verilmektedir.
Şekil 1: ML20650 (EURTAC) çalışmasında araştırmacı tarafından
değerlendirilen PFS için Kaplan-Meier eğrisi (Nisan 2012 kesimli)
HR: Risk oram, GA: Güven aralığı, PFS: Progresyonsuz sağkalım
Tablo 3: ML20650 (EURTAC) çalışmasında erlotinibin kemoterapi ile karşılaştırmalı etkililik sonuçları
|
|
Erlotinib |
Kemoterapi |
Risk Oranı (95% GA) |
p-değeri |
Önceden planlanmışara analiz(%35 OSmatürite)(n=153)
Kesim
tarihi:
Ağustos
2010
|
|
n=77
|
n=76
|
|
|
Birincil sonlanım noktası:
Progresyonsuz Sağkalım (PFS, ay olarakmedyan)*
Araştırmacı tarafından değerlendirilen **
Bağımsız inceleme **
|
9.4
10.4
|
5,2
5,4
|
0,42
[0,27-0,64]
0,47
[0,27-0,78]
|
p<0,0001
p=0,003
|
En İyi Genel Yanıt Oranı (CR/PR)
|
%54,5
|
%10,5
|
|
p<0,0001
|
Genel Sağkalım (OS) (ay)
|
22,9
|
18,8
|
0,80
[0,47-1,37]
|
p=0,4170
|
Araştırma
amaçlı
analiz
(%40 OS
|
|
n=86
|
n=87
|
|
|
PFS (ay olarak medyan), Araştırmacı tarafındandeğerlendirilen
|
9,7
|
5,2
|
0,37
[0,27-0,54]
|
p<0,0001
|
matürite) (n=173)Kesimtarihi: Ocak2011
|
En İyi Genel Yanıt Oranı (CR/PR)
|
%58,1
|
%14,9
|
|
p<0,0001
|
OS (ay)
|
19,3
|
19,5
|
1,04
[0,65-1,68]
|
p=0,8702
|
Güncellenmi ş analiz(%62 OSmatürite)
(n=173)
Kesim tarihi: Nisan2012
|
|
n=86
|
n=87
|
|
|
PFS (ay olarak medyan)
|
10,4
|
5,1
|
0,34
[0,23-0,49]
|
p<0,0001
|
OS*** (ay)
|
22,9
|
20,8
|
0,93
[0,64-1,36]
|
p=0,7149
|
|
CR=komple yanıt; PR=kısmi yanıt
* Hastalığın ilerlemesi veya ölüm riskinde %58'lik bir düşüş gözlemlenmiştir ** Araştırmacı ve IRC arasındaki genel uyum oranı %70'tir.
*** Kemoterapi kolundaki hastaların daha sonra bir EGFR tirozin kinaz inhibitörü ile tedavi alan %82'si ve bu hastaların 2'si dışında tümünün daha sonra erlotinib kullanması ile yüksekbir çapraz geçiş oranı gözlemlenmiştir.
|
Birinci basamak kemoterapi sonrası KHDAK'nin idame tedavisi (monoterapi olarak LUNGERLO uygulaması)
KHDAK için birinci basamak kemoterapiden sonra idame olarak erlotinibin etkililiği ve güvenliliği, randomize, çift kör, plasebo kontrollü bir çalışmada araştırılmıştır(BO18192, SATURN). Bu çalışma, 4 kür platin bazlı ikili kemoterapiden sonraprogresyon göstermemiş, lokal olarak ilerlemiş veya metastatik KHDAK'li 889hastada gerçekleştirilmiştir. Hastalar, hastalık progresyonuna kadar günde bir kere oralolarak erlotinib 150 mg veya plasebo almak üzere 1:1 oranında randomizeedilmişlerdir. Çalışmanın birincil sonlanım noktası, tüm hastalarda progresyonsuzsağkalımdır (PFS). Temel demografik ve hastalık özellikleri, iki tedavi kolu arasında iyidengelenmiştir. ECOG PS>1 olan, önemli hepatik veya renal komorbiditesi olanhastalar çalışmaya dahil edilmemiştir.
Bu çalışmada, genel popülasyonda, birincil PFS sonlanım noktası (HR= 0,71 p< 0,0001) ve ikincil OS sonlanım noktası (HR= 0,81 p=0,0088) için fayda görülmüştür.Ancak en büyük fayda, önemli bir PFS faydası (HR=0,10, %95 GA, 0,04 - 0,25;p<0,0001) ve 0,83'lük bir genel sağkalım HR'si (%95 GA, 0,34 -2,02) gösteren,EGFR aktive edici mutasyonları olan hastalarda (n= 49) önceden tanımlanmış bir keşifanalizinde gözlenmiştir. EGFR mutasyonu pozitif alt gruptaki plasebo hastalarının%67'si, EGFR-TKİ'lerle ikinci veya daha ileri basamak tedavisi almıştır.
BO25460 (IU^O) çalışması, tümörleri EGFR aktive edici bir mutasyon (ekson 19 delesyonu veya ekson 21 L858R mutasyonu) bulundurmayan ve dört kür platin bazlıkemoterapiden sonra hastalık progresyonu göstermemiş ileri evre KHDAK'li 643hastada gerçekleştirilmiştir.
Çalışmanın amacı, erlotinib uygulanan birinci basamak idame tedavisinin genel sağkalımını, hastalığın ilerlemesi sırasında uygulanan erlotinib ile karşılaştırmaktır.
Çalışma birincil sonlanım noktasını karşılamamıştır. Tümörü EGFR aktive edici bir mutasyon bulundurmayan hastalarda birinci basamak idame tedavisinde erlotinibingenel sağkalımı, ikinci basamak tedavi olarak uygulanan erlotinibden üstün değildir(HR= 1,02, %95 GA, 0,85 - 1,22, p=0,82). PFS'nin ikincil sonlanım noktası, idametedavisinde erlotinib ve plasebo arasında fark göstermemiştir (HR=0,94, %95 GA,0,80 - 1,11; p=0,48).
BO25460 (IUNO) çalışmasından elde edilen verilere göre, EGFR aktive edici mutasyonu olmayan hastalarda birinci basamak idame tedavisi için erlotinib kullanımıönerilmemektedir.
En az bir başarısız kemoterapi sonrası KHDAK tedavisi (monoterapi olarak LUNGERLO uygulaması)
İkinci-üçüncü basamak tedavi olarak erlotinib ilacının etkililik ve güvenliliği randomize, çift kör, plasebo kontrollü çalışmada (BR.21) gösterilmiştir. Bu çalışmadayer alan 731 hastada en az bir kemoterapi rejiminden sonra lokal olarak ilerlemiş veyametastatik KHDAK vardır. Hastalar günde bir kere oral olarak erlotinib 150 mg veyaplasebo almak üzere 2:1 oranında randomize edilmişlerdir. Çalışma sonlanımnoktaları: genel sağkalım, progresyonsuz sağkalım (PFS), yanıt oranı, yanıt süresi,akciğer kanserine bağlı belirtilerin (öksürük, dispne ve ağrı) kötüleşmesine dek geçensüre ve güvenliliktir. Birincil sonlanım noktası sağkalımdır.
Demografik özellikler iki tedavi grubu arasında dengelidir. Hastaların üçte ikisi erkektir ve yaklaşık üçte birinde başlangıç Doğu Kooperatif Onkoloji Grubu (ECOG)performans durumu (PS) 2 olup, %9'unda başlangıç ECOG PS 3'tür. Erlotinib veplasebo grubundaki hastaların sırasıyla %93 ve %92 kadarı daha önce platin içerenrejim ve sırasıyla %36 ve %37 kadarı taksan tedavisi almıştır.
Erlotinib grubunda plaseboya göre ölüm için ayarlanan tehlike oranı (HR) 0,73 (%95 GA, 0,60 - 0,87) (p =0,001) olarak saptanmıştır. 12. ayda yaşayan hastaların oranıerlotinib ve plasebo grupları için sırasıyla %31,2 ve %21,5 olarak saptanmıştır.Medyan genel sağkalım erlotinib grubunda 6,7 ay iken (%95 GA, 5,5 - 7,8 ay)plasebo grubunda 4,7 aydır (%95 GA, 4,1 - 6,3 ay).
Genel sağkalım üzerine etki farklı hasta alt kümelerinde incelenmiştir. Genel sağkalım üzerine erlotinib etkisi şu hastalarda benzerdir: başlangıç performans durumu (ECOG)2-3 (HR = 0,77, %95 GA, 0,6-1,0) veya 0-1 (HR = 0,73, %95 GA, 0,6-0,9),erkek (HR = 0,76, %95 GA, 0,6-0,9) veya kadın (HR = 0,80, %95 GA, 0,6-1,1), < 65yaş (HR = 0,75, %95 GA, 0,6-0,9) veya daha yaşlı hastalar (HR = 0,79, %95 GA, 0,61,0), daha önce bir rejim alan hastalar (HR = 0,76, %95 GA, 0,6-1,0) veya daha öncebirden fazla rejim alan (HR = 0,75, %95 GA, 0,6-1,0), beyazlar (HR = 0,79, %95 GA,0,6-1,0) veya Asyalı hastalar (HR = 0,61, %95 GA, 0,4-1,0), adenokarsinomu olanlar(HR = 0,71, %95 GA, 0,6-0,9) veya skuamöz hücreli karsinomu olanlar (HR = 0,67,%95 GA, 0,5-0,9). Şu hastalarda ise benzer değildir: diğer histolojileri olanlar (HR1,04, %95 GA, 0,7-1,5), tanıda hastalığı evre IV olan hastalar (HR = 0,92, %95 GA,0,7-1,2) veya tanıda hastalığı evre < IV olanlar (HR = 0,65, %95 GA, 0,5-0,8). Dahaönce hiç sigara içmemiş olan hastalar, şu anda veya eskiden sigara içenlere nazaran
18
(HR = 0,87, %95 GA, 0,71-1,05) erlotinibden daha fazla fayda sağlamıştır (sağkalım HR = 0,42, %95 GA, 0,28-0,64).
EGFR ekspresyon durumu bilinen hastaların %45 kadarında, EGFR pozitif tümörleri olanların tehlike oranı 0,68 (% 95 GA, 0,49-0,94) ve EGFR-negatif tümörü olanlarıntehlike oranı 0,93 (% 95 GA, 0,63-1,36) olarak saptanmıştır (EGFR pharmDx kitkullanılan IHC ile tanımlanmıştır ve yüzde ondan az boyalı tümör hücresi EGFRnegatif olarak tanımlanmıştır. Kalan %55 hastanın EGFR ekspresyon durumubilinmemektedir ve HR 0,77 (%95 GA, 0,61-0,98) olarak saptanmıştır.
Erlotinib grubunda ortalama PFS 9,7 haftadır (%95 GA, 8,4 - 12,4 hafta) ve plasebo grubunda 8,0 haftadır (%95 GA, 7,9 - 8,1 hafta).
Objektif yanıt oranı, Solid Tümörlerde Yanıt Değerlendirme Kriterleri'ne (RECIST) göre erlotinib grubunda %8,9 olarak saptanmıştır (%95 GA, 6,4 - 12,0). İlk 330 hastamerkezi olarak değerlendirilmiştir (yanıt oranı %6,2); 401 hasta araştırmacı tarafındandeğerlendirilmiştir (yanıt oranı %11,2).
Medyan yanıt süresi 34,3 hafta olup, 9,7 ila 57,6+ hafta arasındadır. Tam yanıt, kısmi yanıt veya stabil hastalık yaşayan hasta oranı sırasıyla erlotinib ve plasebo gruplarında%44,0 ve %27,5 olarak saptanmıştır (p = 0,004).
Erlotinib için sağkalım faydası, (RECIST'e göre) nesnel tümör yanıtı elde etmeyen hastalarda da gözlenmiştir. Bunun kanıtı, en iyi yanıtı stabil hastalık veya progresifhastalık olan hastalar arasında ölüm için HR'nin 0,82 (%95 GA, 0,68 - 0,99)olmasıyla ortaya konmuştur.
Erlotinib, plaseboya nazaran semptomlar üzerinde de fayda göstermiş olup öksürük, dispne ve ağrının kötüleşmesi için geçen süre anlamlı derecede uzamıştır.
Lokal ileri veya metastatik, sigara içen (yılda ortalama 38 paket) KHDAK hastalarında kemoterapi sonrası ikinci basamak tedavide iki erlotinib dozunun karşılaştırıldığı (300mg'a karşılık 150 mg) çift-kör, randomize Faz III çalışmada (MO22162,CURRENTS), 300 mg doz progresyonsuz sağkalım faydası göstermemiştir (sırasıyla7 hafta ve 6,86 hafta).
Sekonder sonlanım noktalarının tümü primer sonlanım noktalarıyla tutarlıdır ve günde 300 mg ve 150 mg erlotinib ile tedavi edilen hastalar arasında sağkalım farkıgörülmemiştir (HR 1,03, %95 GA 0,80 - 1,32). Güvenlilik verileri, 300 mg ve 150mg dozları arasında karşılaştırılabilirdir ancak, daha yüksek erlotinib dozu alanhastalarda döküntü, interstisyel akciğer hastalığı ve diyare insidansında sayısal birartış olmuştur. CURRENTS çalışmasından elde edilen veriler, sigara içen hastalardaönerilen 150 mg doz ile karşılaştırıldığında 300 mg dozla herhangi bir yarargörülmediğini göstermiştir.
CURRENT çalışmasındaki hastalar EGFR mutasyon durumuna göre seçilmemiştir (bkz. Bölüm 4.2, 4.4, 4.5 ve 5.2).
5.2 Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
Emilim
:
Oral uygulama sonrasında erlotinib ortalama doruk plazma düzeylerine oral dozdan yaklaşık 4 saat sonra ulaşır. Normal sağlıklı gönüllülerdeki bir çalışmada yaklaşık%59'luk bir biyoyararlanım elde edilmiştir. Bir oral doz sonrasındaki biyoyararlanım,yiyeceklerle birlikte arttırılabilir.
Dağılım
:
Erlotinib, 232 L'lik ortalama sanal dağılım hacmine sahiptir ve insan tümör dokularına dağılır. Günlük 150 mg oral erlotinib dozu almakta olan 4 hastada (3'üküçük hücreli dışı akciğer kanserli [KHDAK], biri de larinks kanserli) yapılan birçalışmada, tedavinin 9. günündeki cerrahi eksizyonlardan alınan tümör örnekleri,tümördeki erlotinib konsantrasyonlarının ortalama 1,185 ng/g doku olduğunu ortayakoymuştur. Bu da kararlı durumda gözlenen doruk plazma konsantrasyonlarının genelortalamasının %63'üne karşılık gelmektedir (%5-161 aralığı). Primer aktifmetabolitler ortalama 160 ng/g doku konsantrasyonlarında tespit edilmiş olup budeğer de kararlı durumda gözlenen doruk plazma konsantrasyonlarının %113'lükgenel ortalamasına denk gelmektedir (%88-130). Plazma protein bağlanması yaklaşıkolarak %95'tir. Erlotinib serum albumine ve alfa-1 asit glikoproteine (AAG)bağlanmaktadır.
Biyotransformasyon:
Erlotinib insanlarda karaciğerde hepatik sitokrom enzimleri tarafından, birincil olarak CYP3A4 ve daha az ölçüde CYP1A2 tarafından metabolize edilmektedir.CYP4A4'ün bağırsaktaki, CYP1A1'in akciğerdeki, CYP1B1'in tümör dokusundakiekstrahepatik metabolizması erlotinibin metabolik klerensine potansiyel olarak yardımeder.
Tespit edilen 3 ana metabolik yol mevcuttur: 1) yan zincirlerden biri veya her ikisinin O-demetilasyonu ve bunu takiben karboksilik aside oksidasyon; 2) asetilen kısmınınoksidasyonu ve takiben aril karboksilik aside hidrolizi; ve 3) fenil-asetilen kısmınınaromatik hidroksilasyonu. Yan zincirlerden birinin O-demetilasyonu ile oluşan OSI420 ve OSI 413 primer metabolitleri preklinik
in vitroin vi'vo
tümörmodellerindeki erlotinib ile karşılaştırılabilir etkiye sahiptir. Bunlar plazmadaerlotinibin <%10'u oranında mevcut bulunup, erlotinib ile benzer farmakokinetikgösterirler.
Eliminasyon
:
Erlotinib büyük oranda metabolitleri halinde birincil olarak feçes ile atılırken (>%90), renal eliminasyon bir oral dozun yalnızca küçük bir miktarına (yaklaşık %9) karşılıkgelir. Tek ajan olarak erlotinib verilen 591 hastadaki bir popülasyon farmakokinetik
analizi, 36,2 saatlik ortalama yarı-ömürle, 4,47 L/saatlik ortalama görünen klerens ortaya koymuştur. Bu nedenle, kararlılık durumu plazma konsantrasyonlarınaulaşılmasının yaklaşık 7-8 gün içinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
Yeterli veri yoktur.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Beklenen görünür klerens ile hasta yaşı, vücut ağırlığı, cinsiyet ve etnik özellikler arasında anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir. Erlotinib farmakokinetiğini değiştirenhastaya ait faktörler, serum total bilirubin, albümin ve alfa-1 asit glikoproteinkonsantrasyonları ve sigara kullanımının devam etmesidir. Artmış total bilirubinserum konsantrasyonları ve albümin ve alfa-1 asit glikoprotein konsantrasyonları dahayavaş hızda erlotinib klerensi ile birliktelik göstermiştir. Bu farklılıkların klinikrelevansı belli değildir. Bununla birlikte, sigara içenlerde daha hızlı bir erlotinibklerensi gözlenmiştir. Bu durum, tek bir oral doz olarak 150 mg erlotinib alan, sigaraiçmeyen ve halihazırda sigara içen sağlıklı bireylerde yapılan farmakokinetikçalışmada doğrulanmıştır. Cmaks'ın geometrik ortalaması sigara içmeyenlerde 1.056ng/mL iken sigara içenlerde 689 ng/mL olmuştur ve sigara içenler için sigaraiçmeyenlere göre ortalama oran %65,2'dir (95% GA: 44,3 ila 95,9, p = 0,031). EAAo-infiçin geometrik ortalama sigara içmeyenlerde 18726 ngxh/mL ve sigara içenlerde6.718 ngxh/mL olmuştur ve ortalama oran %35,9'dur (95% GA: 23,7 ila 54,3, p <0,0001). C24h için geometrik ortalama sigara içmeyenlerde 288 ng/mL ve sigaraiçenlerde 34,8 ng/mL olmuştur ve ortalama oran %12,1'dir (95% GA: 4,82 ila 30,2, p= 0,0001).
Pivotal faz III KHDAK çalışmasında, halihazırda sigara içenlerde erlotinib için kararlı durum plazma konsantrasyonu 0,65 mcg/mL olmuştur ve bu değer sigarayıbırakanlarda veya hiç sigara içmemiş bireylerde görülen konsantrasyonun iki katındandaha azdır (1,28 mcg/mL, n=108). Bu etki ile birlikte görülen erlotinib plazmaklerensinde %24'lük bir artış gözlenmiştir. Daha önce sigara içmiş olan KHDAKhastaları üzerinde yapılan faz I doz eskalasyon çalışmasında, kararlı durumdakifarmakokinetik analizleri erlotinib dozu 150 mg'den maksimum tolere edilebilir dozolan 300 mg'ye artırıldığında erlotinib maruziyetinde doz orantılı artış göstermiştir.Bu çalışmadaki halihazırda sigara içenlerde uygulanan 300 mg dozda kararlı durumplazma konsantrasyonu 1,22 mcg/mL olmuştur (n=17) (bkz. Bölüm 4.2, 4.4, 4.5 ve5.1).
Farmakokinetik çalışmaların sonuçlarına göre, plazma konsantrasyonlarını düşürebileceği için, halihazırda sigara içen hastalara LUNGERLO tedavisi alırkensigarayı bırakmaları önerilmelidir.
Populasyon farmakokinetik analizinden elde edilen sonuçlara göre bir opioid varlığının maruziyeti %11 oranında artırdığı görülmüştür.
Pediyatrik populasyon:
Pediyatrik hastalara özgün çalışmalar bulunmamaktadır.
Geriyatrik populasyon:
Yaşlı hastalara özgün çalışmalar bulunmamaktadır.
Karaciğer yetmezliği:
Erlotinib birincil olarak karaciğer aracılığıyla metabolize edilir. Solid tümörleri olan ve orta derecede hepatik fonksiyon bozukluğu bulunan hastalarda (Child-Pugh skoru7-9) erlotinib EAAo-t ve Cmaks geometrik ortalaması sırası ile 27000 ngxh/mL ve 805ng/mL olmuştur ve bu değerler primer karaciğer kanseri veya hepatik metastazlarıolanlar da dahil olmak üzere hepatik fonksiyonları yeterli olan hastalarda sırası ile29300 ngxh/mL ve 1.090 ng/mL şeklindedir. Cmaks değerinin orta derecede hepatikfonksiyon bozukluğu olan hastalarda istatiksel olarak anlamlı derecede daha düşükolmasına karşın bu farkın klinik olarak anlamlı olmadığı düşünülmektedir. Şiddetlihepatik disfonksiyonun erlotinib farmakokinetiği üzerindeki etkisi ile ilgili veribulunmamaktadır. Popülasyon farmakokinetik analizinde, total bilirubinin artmışserum konsantrasyonlarının daha düşük erlotinib klerensi hızı ile ilişkili olduğugörülmüştür.
Böbrek yetmezliği:
Erlotinib ve metabolitlerinin böbrekler tarafından atılımı önemli ölçüde değildir. Tek bir dozun %9'dan azı idrar ile atılmaktadır. Populasyon farmakokinetik analizinde,erlotinib klerensi ve kreatinin klerensi arasında klinik olarak anlamlı bir ilişkigörülmemiştir ancak kreatinin klerensi 15 mL/dk'den az olan hastalar ile ilgili bir veribulunmamaktadır.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
En az bir hayvan türü veya çalışmada gözlenmiş olan kronik doz verilmesine bağlı etkiler kornea (atrofi, ülserasyon), deri (foliküler dejenerasyon ve enflamasyon,kızarıklık ve alopesi), overler (atrofi), karaciğer (karaciğer nekrozu), böbrekler (renalpapiller nekroz ve tübüler dilatasyon) ve gastrointestinal sistem (mide boşalmasındagecikme ve diyare) üzerine etkileri içermiştir. Kırmızı kan hücresi parametreleridüşmüş ve beyaz kan hücreleri, öncelikle de nötrofiller artmıştır. Alaninaminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST) ve bilirubinde tedavi ileilişkili artışlar meydana gelmiştir. Bu bulgular, klinik olarak anlamlı maruziyetlerinaltındaki maruziyetlerde görülmüştür.
Etki mekanizmasına dayanarak, erlotinibin teratojenik olma potansiyeli bulunmaktadır. Sıçanlarda ve farelerde maksimum tolere edilebilir doz ve/veyamaternal olarak toksik dozlarda yapılan reproduktif toksikoloji testlerinden elde edilenveriler reproduktif (sıçanlarda embriyotoksisite, tavşanlarda ise embriyo resorpsiyonve fetotoksisite) ve gelişimsel (yavru büyümesinde düşüş ve sıçanlarda sağkalım)toksisite göstermiştir ancak bu teratojenik değildir ve fertiliteyi olumsuz bozmamıştır.Bu bulgular klinik olarak anlamlı tüm maruziyetlerde görülmüştür.
Konvansiyonel genotoksisite çalışmalarında erlotinib negatif sonuç göstermiştir. Sıçanlarda ve farelerde erlotinib ile yapılan iki yıllık karsinojenisite çalışmaları insanterapötik maruziyetini aşan maruziyetlere kadar negatif olmuştur (Cmaks ve/veyaEAA'ya dayanarak, sırası ile 2 kata ve 10 kata kadar daha fazla).
Sıçanlarda UV irradyasyonu sonrası hafif derecede fototoksik deri reaksiyonu görülmüştür.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1 Yardımcı maddelerin listesi
Laktoz monohidrat (inek sütünden elde edilir)
Mikrokristalin selüloz (Tip 102)
Mikrokristalin selüloz (Tip 200)
Sodyum nişasta glikolat (Tip A)
Magnezyum stearat
Opadry 200F280000 White (Polivinil alkol, titanyum dioksit, talk, makrogol/PEG, metakrilik asit ve etil akrilat kopolimer, sodyum bikarbonat)
6.2 Geçimsizlikler
Yeterli veri yoktur.
6.3 Raf ömrü6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
30 film kaplı tabletlik alüminyum folyo üst (PVC/PVDC termolak) - alüminyum folyo alt (45AL/25OPA/60PVC) blister.
6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış/Son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin imhası
Farmasötik ürünlerin çevreye bırakılmasından kaçınılmalıdır. İlaçlar, atık suları ve evsel atık ile imha edilmemelidir. Varsa bulunduğunuz yerdeki donanımlı atıktoplama sistemlerini kullanınız.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyallar “Tıbbi Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Reşitpaşa Mah. Eski Büyükdere Cad. No:4 34467 Maslak / Sarıyer / İstanbulTel: 0212 366 84 00Faks: 0212 276 20 20
8. RUHSAT NUMARASI
2023/315
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 20.08.2023 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ