Alfabetik İlaç RehberiDetaylı İlaç AraYeni Listelenilen İlaçlarEn Çok Aranan İlaçlarPazarda Bulunamayan İlaçlar

Aspirin 100 Mg Tablet Kısa Ürün Bilgisi

KISA ÜRÜN BILGISI

1. BEŞERI TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

ASPİRİN® 100 mg tablet

2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:

100 mg asetilsalisilik asitYardımcı maddelerin tam listesi için 6.1'e bakınız.

3. FARMASÖTİK FORM

Tablet

Pembe renkli, aromatik kokulu tablet.

4. KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1 Terapötik endikasyonlar

• Anstabil anjina pektoriste standart tedavinin bir parçası olarak,

• Akut miyokard infarktüsünde standart tedavinin bir parçası olarak,

• Reinfarktüs profilaksisinde,

• Arteriyel kan damarları ile ilgili operasyon ve diğer girişimleri takiben [Perkütantranslüminal koroner anjiyoplasti (PTKA), koroner arter by-pass grefti (KABG)]

• Riskli hasta gruplarında geçici iskemik ataklar ve serebral infarktüsün önlenmesindekullanılır.

• Kawasaki hastalığında;

- Ateşli dönemde inflamasyonu azaltmak için,

- Koroner anevrizmada trombosit agregasyonunun önlenmesinde profilaktik olarakkullanılır.

4.2 Pozoloji ve uygulama şekli

Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde:

Pozoloji:

Çocuk ve adolesanlar için ürünün

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

bölümüne bakınız.

• Antistabil anjina pektoriste standard tedavinin bir parçası olarak günde 1 kez 75-300

mg,

• Akut miyokard infarktüsünde standart tedavinin bir parçası olarak günde 1 kez 75300 mg,

• Reinfarktüs profılaksisinde günde 1 kez 75-300 mg,

• Arteriyel kan damarları ile ilgili operasyon ve diğer girişimleri takiben [Perkütantransluminal coroner anjiyoplasti (PTKA), coroner arter by-pass grefti (KAGB)]günde 1 kez 75-300 mg,

• Riskli hasta gruplarında geçici iskemik ataklar ve serebral infarktüsün önlenmesindegünde 1 kez 75-300 mg kullanılır.

• Kawasaki hastalığında;

• Ateşli dönemde inflamasyonu azaltmak için 30-50 mg/kg gün ya da yüksek dozda 80-100mg/kg/gün, günde 3-4 dozda ateş düşene kadar veya 14 gün boyunca tedaviye devam edilir.Maksimum doz 4 g/gündür.

• Koroner anevrizmada trombosit agregasyonunun önlenmesinde profilaktik olarak 3-5mg/kg/gün dozunda kullanılır.

Uygulama sıklığı ve süresi:

Doktora veya diş hekimine danışılmadan 4 günden daha uzun süre ya da yüksek dozlarda

kullanılmamalıdır.

İlacın yanlışlıkla alınması ile ilgili olarak (Bkz. Bölüm 4.4).

Uygulama şekli:

Yemeklerden sonra bol su ile birlikte ağızdan alınmalıdır.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek/Karaciğer yetmezliği

ASPİRİN, böbrek ve karaciğer yetmezliğinde dikkatli kullanılmalıdır. Şiddetli böbrek

ve karaciğer yetmezliğinde ise kontrendikedir.

Pediyatrik popülasyon:

Asetilsalisilik asit içeren ürünler çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.

4.3 Kontrendikasyonlar

ASPİRİN, aşağıda belirtilen durumlarda kullanılmamalıdır:

- Asetilsalisilik aside, diğer salisilatlara veya ilacın herhangi bir bileşenine karşı aşırıduyarlılık,

- Salisilatların veya benzer etkiye sahip maddelerin, özellikle de non-steroidalantiinflamatuvar ilaçların kullanımıyla tetiklenen astım öyküsü,

- Akut gastrointestinal ülser,

- Kanama diyatezi,

- Şiddetli böbrek yetmezliği,

- Şiddetli karaciğer yetmezliği,

- Şiddetli kalp yetmezliği,

- Diğer NSAID'lere (indometasin, fenilbutazon, ibuprofen, difluzal) karşı çapraz aşırıduyarlılığı olan kişilerde. Asetilsalisilik asit ve sodyum salisilat, salisilamid veya kolin

salisilat arasında çapraz aşırı duyarlılık yok gibi görünmektedir. (Bkz. 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri)

- Hemorajik durumlar (örn. hemofili)

- Heparin tedavisi gören hastalarda

- 15 mg/hafta veya daha yüksek dozda metotreksat ile kombine kullanım (Bkz. 4.5 Diğertıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri)

- Gebeliğin son trimesterinde (Bkz. Bölüm 4.6)

4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Asetilsalisilik asit aşağıdaki durumlarda özel dikkat gösterilerek kullanılmalıdır:

• Analjeziklere/ anti-inflamatuvar ajanlara / anti-romatizmal ilaçlara karşı aşırıduyarlılık durumunda ve diğer alerjilerin varlığında,

• Kronik ve tekrarlayan ülser hastalığı da dahil olmak üzere gastrointestinal ülseröyküsü ya da gastrointestinal kanama öyküsü olanlarda,

• Hipoprotrombinemi, K vitamini eksikliği vb. gibi pıhtılaşma bozuklukları olankişilerde.

• Antikoagülanlarla eşzamanlı tedavi söz konusu olduğunda (diğer tıbbi ürünlerleetkileşimler ve diğer etkileşim türleri kısmına bakınız),

• Asetilsalisilik asit böbrek fonksiyon bozukluğu ve akut böbrek yetmezliği riskiniartırabileceğinden, böbrek fonksiyonları ya da kardiyovasküler fonksiyonbozukluğu (örn. renal vasküler hastalık, konjestif kalp yetmezliği, hacimazalması, majör ameliyat, sepsis ya da majör hemorajik olaylar) olan hastalarda,

• Bozulmuş karaciğer fonksiyonu durumunda,

Asetilsalisilik asit bronkospazm gelişimini, astım ataklarını ya da diğer aşırı duyarlılık reaksiyonlarını tetikleyebilir. Risk faktörleri arasında önceden var olan astım, samannezlesi, nazal polipler ya da kronik solunum yolu hastalıkları yer alır. Benzer durumdiğer maddelere karşı alerjik reaksiyon (deri reaksiyonları, kaşıntı, ürtiker gibi) sergileyenhastalar için de geçerlidir.

Uygulama sonrasında trombosit agregasyonu üzerinde birkaç gün süreyle devam eden inhibitör etkisine bağlı olarak, asetil salisilik asit, cerrahi müdahaleler (diş çekimi gibi küçükoperasyonlar dahil) sırasında ya da sonrasında kanama eğiliminde artışa yol açabilir.

Düşük dozlarda, asetilsalisilik asit ürik asit atılımını azaltır. Bu durum, yatkınlığı olan kişilerde gut ataklarını tetikleyebilir.

Asetilsalisilik asit içeren ürünler, ergenlerde ateşli veya ateşsiz seyreden viral enfeksiyonlarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. Bazı viral hastalıklarda,özellikle de influenza A, influenza B ve varisella enfeksiyonlarında, çok seyrek görülenancak acil tıbbi müdahale gerektiren, yaşamı tehdit eder nitelikte bir hastalık olan Reyesendromu riski söz konusudur. Eşzamanlı olarak asetilsalisilik asit kullanıldığında burisk artabilir; ancak bununla birlikte herhangi bir nedensellik ilişkisi gösterilmemiştir.Bu hastalıklarda gözlenen ısrarcı kusma Reye sendromunun bir işareti olabilir. Çocuklardadoktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. 18 yaşından küçükler için kullanılmasıönerilmez.

Şiddetli glukoz 6 fosfat dehidrogenaz (G6PD) eksikliği olan hastalarda asetilsalisilik asit hemoliz ya da hemolitik anemi ortaya çıkmasına neden olabilir. Hemoliz riskini artıranfaktörler yüksek doz, ateş ya da akut enfeksiyondur.

Ağrı kesici ilaç kullanımı alışkanlık haline gelirse, böbrek yetmezliğine kadar varabilecek böbrek hasarı yaratabilir. Bu durum, özellikle de çok sayıda değişik ağrı kesici ürünkombinasyonu kullanılıyorsa artış gösterebilir.

4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Kontrendike etkileşmeler:

15mg/hafta ya da daha yüksek dozda metotreksat:

Metotreksatın hematolojik toksisitesinde artış (genel olarak anti-inflamatuvar ilaçlar metotreksatın renal klerensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerinebağlanmasını inhibe ederler. Metotreksat, hematolojik toksisitedeki artış nedeniyle, genelolarak steroidal olmayan antienflamatuar ilaçlarla böbrek atılımının azalması ve bağlanmayerlerinden plazma proteinlerine yer değiştirmesi nedeniyle haftada 15 mg'a eşit veya dahayüksek dozlarda kontrendikedir. (Bkz. 4.3 Kontrendikasyonlar).

Kullanım önlemleri gerektiren kombinasyonlar:

15 mg/hafta'dan daha düşük dozda kullanılan metotreksat:

Metotreksatın hematolojik toksisitesinde artış (genel olarak anti-inflamatuvar ilaçlar metotreksatın renal klerensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerinebağlanmasını inhibe ederler). Artan hematolojik toksisite nedeniyle salisilatların metotreksatile haftada 15 mg'dan daha düşük dozlarda eşzamanlı kullanımından kaçınılmalıdır (çünküsalisilatlar renal atılımda azalmaya ve bağlanma yerlerinden plazma proteinlerine yerdeğiştirmeye neden olarak kan seviyelerinde artışa neden olur).

İbuprofen:

İbuprofenin eşzamanlı kullanımı, asetilsalisilik asit tarafından indüklenen geri dönüşümsüz platelet inhibisyonunu antagonize eder. Yüksek kardiyovasküler risk taşıyanhastalarda ibuprofen tedavisi, asetilsalisilik asidin kardiyovasküler koruyucu özelliklerinisınırlayabilir. Antikoagülanlar, trombolitikler, antiplatelet ilaçlar (tiklodipin, klopidogrelgibi): Kanama zamanı uzayabilir. Asetilsalisilik asitin trombolitiklerden önce alınmasıkanama riskini arttırabilir. Deneysel verilere dayanarak, ibuprofen birlikte uygulandığındadüşük doz aspirinin trombosit agregasyonu üzerindeki etkisini inhibe edebilir. Bununla

birlikte, bu verilerin sınırlamaları ve klinik vakalarda ex vivo bulgulardan sonuç çıkarılmasına ilişkin belirsizlikler, İbuprofen'in düzenli kullanımı konusunda hiçbir kesinsonucun çıkarılamayacağı anlamına gelir. Etkinin ara sıra ibuprofen kullanımındankaynaklandığı düşünülmektedir (bkz. bölüm 5.1).

Antikoagülanlar, trombolitikler, antiplatelet ilaçlar (tiklodipin, klopidogrel gibi):

Kanama zamanı uzayabilir. Asetilsalisilik asitin trombolitiklerden önce alınması kanama riskini arttırabilir.

Diğer non steroid antiinflamatuvar ilaçlar ile birlikte yüksek dozda salisilat kullanımı: Sinerjik etkiye bağlı olarak ülser ve gastrointestinal kanama riskinde artış.

Selektif Serotonin Re-uptake İnhibitörleri (SSRI) :

Olası sinerjik etkiye bağlı olarak üst gastrointestinal kanama riskinde artış.

Benzbromaron, probenesid gibi ürikozürik ilaçlar:

Ürikozürik ilaçların etkisi azalabilir (renal tübüler ürik asit eliminasyonu için kompetisyon nedeniyle).

Digoksin:

Renal atılımındaki azalmaya bağlı yükselebilir.


olarak, digoksinin plazma konsantrasyonu

Antidiyabetikler (örn: İnsülin, sülfonilüre):

Yüksek asetilsalisilik asit dozları, asetilsalisilik asidinhipoglisemik etkisi ve sülfonilüre (tolazamid, tolbutamid) grubu oral an tidiyabetiklerin plazma proteinlerinden ayrılmasınaneden olarak hipoglisemik etkiyi artırabilir. Hipoglisemik ataklarla sonuçlanabilir. Yüksekdozlardaki salisilatlar, hipoglisemik aktivite nedeniyle ve ayrıca antidiyabetik tabletlerinhipoglisemik aktivitesini artıran sülfonilürelerin bağlanma yerlerinden plazma proteinlerineyer değiştirmesi nedeniyle kan şekeri seviyelerini düşürür. İkincisinin dozunun azaltılmasıgerekebilir.

Diüretiklerin yüksek dozda asetilsalisilik asit kombinasyonu:

Renal prostaglandin sentezindeki azalmaya bağlı olarak, glomerüler filtrasyon azalır.

Sistemik glukokortikoidler (Addison hastalığında yerine koyma tedavisinde kullanılan hidrokortizon hariç):

Kortikosteroid tedavisi sırasında kandaki salisilat düzeyleri azalır ve kortikosteroidler ile salisilatların eliminasyonunun artması nedeniyle kortikosteroid tedavisi sonlandırıldıktansonra salisilat doz aşımı riski ortaya çıkabilir. Gastrointestinal ülser ya da kanama riskindeartış olabilir.

Anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörlerinin (ADE) yüksek dozlarda asetilsalisilik asit

5

ile kombinasyonu:

Vasodilatör prostaglandinlerin inhibisyonuna bağlı olarak glomerüler filtrasyonda azalma olur. Ayrıca antihipertansif etki azalır.

Valproik asit:

Valproik asidi plazma proteinlerine bağlanma yerinden uzaklaştırarak valproik asit toksisitesine yol açabilir.

Alkol:

Asetilsalisilik asit ve alkolün additif etkileri nedeniyle gastrointestinal mukoza hasarında artış ve kanama süresinde uzama olabilir.

Karbonik anhidraz enzimleri:

Her ne kadar yüksek dozlar için bazı bilgiler spesifiğe edilmiş olsa da bu etkileşim potansiyel olarak bulunabilir, ancak klinik olarak önemi bulunmamaktadır.

Metamizol:

Metamizol, birlikte alındığında asetilsalisilik asidin trombosit agregasyonu üzerindeki etkisini azaltabilir. Bu nedenle, bu kombinasyon, kalbi korumak için düşük doz aspirin alanhastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

Emilebilir antasitler:

Terapötik dozlarda, salisilat klirensinde artışa ve etkinliklerinde azalmaya neden olabilir. Emilmeyen antasitler:

Asetilsalisilik asidin emiliminin engellenmesine ve bunun plazmadaki salisilik asitle ilişkisinin azalmasına neden olabilir.

İdrar asitleştiriciler (örn. C vitamini):

Böbrekler tarafından salisilat atılımının azalmasına neden olur.

Furosemid:

Salisilatlarla zehirlenmeye neden olabilir (ikincisinin daha küçük orantılı dozlarında bile), aynı zamanda furosemidin natriodiüretik etkisi azalabilir.

Spironolakton:

İkincisinin diüretik etkisinin azalmasına neden olabilir.

Metoklopramid:

Emilim oranlarının artmasına neden olur.

ASPİRİN, lösemi ve lenfoma tedavisinde kullanılan omasetaksin etkisini arttırabilir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Özel popülasyona ilişkin etkileşim çalışması yapılmamıştır.

Böbrek/ Karaciğer yetmezliği:

Şiddetli karaciğer/ böbrek yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir.

4.6 Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye

Gebeliğin birinci ve ikinci üç aylık dönemi için C,

3. üç aylık dönemi için D

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (Bkz. 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri).

Asetilsalisilik asit birinci ve ikinci trimesterde zorunlu olmadığı müddetçe kullanılmamalıdır. Gebe kalmak isteyen kadınlarda doz mümkün olduğunca düşük, tedavisüresi mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır. Gebeliğin üçüncü trimesterinde iseasetilsalisilik asit kullanımı kontrendikedir (Bkz. 4.3 Kontrendikasyonlar).

Gebelik dönemi

Asetilsalisilik asit gebelik planlayan ve gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde olan kadınlarda açıkça zorunlu olmadığı müddetçe kullanılmamalıdır.

Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebelik ve/veya embriyonal/fetal gelişimi istenmeyen şekilde etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalar erken gebelik dönemindeprostaglandin sentezini inhibe eden ilaçların kullanılmasının düşük ve malformasyon riskiniartırabileceğini düşündürmektedir. Riskin doz ve tedavi süresine göre artış gösterdiğineinanılır.

Eldeki veriler asetilsalisilik asit alımı ile düşük riskinin arttığına dair ilişkiyi destekler nitelikte değildir. Malformasyona yönelik epidemiyolojik çalışma verileri tutarlı olmamaklabirlikte, artan gastroşizis riski göz ardı edilmemelidir.

14.800 anne ve çocuğunda yapılan prospektif çalışmalarda erken gebelikte (1. ve 4. aylar) kullanımının malformasyon oranında artış ile ilişkisi bulunmamıştır.

Gebeliğin üçüncü trimesterinde kullanıldığında, tüm prostaglandin sentezi inhibitörleri fetüsde aşağıdaki etkilere neden olabilir:

- Kardiyopulmoner toksisite (duktusarteriosusunerkenkapanması ve

pulmoner hipertansiyon)

- Oligohidramniozun eşlik ettiği renal yetmezliğe kadar varabilen renalfonksiyon bozukluğu

- Fetal ağırlıkta azalma

- Ölü doğum veya yenidoğan ölümü
Prostaglandin sentezi inhibitörleri anne ve yeni doğan üzerinde ise aşağıdaki etkilere neden olabilir:

- Kanama zamanının uzamasına ve düşük dozlarda dahi anti-agregan etkiyeneden olabilir.

- Rahim kasılmalarının inhibisyonuna, böylece hamilelik döneminin uzamasınaneden olabilir.

- Prematüre yenidoğanlarda kafa içi kanama insidansında artış.

Laktasyon dönemi

Salisilatlar ve metabolitleri düşük miktarlarda anne sütüne geçer. Bugüne kadar hiç bir infantta nadir kullanımları takiben advers etki görülmediğinden, süt vermenin kesilmesigenellikle gerekli değildir. Bununla birlikte düzenli kullanım ya da yüksek dozlardan sonraemzirmeye devam edilmemelidir.

4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Araç ve makine kullanma becerisi üzerinde hiçbir etki gözlemlenmemiştir.

4.8 İstenmeyen etkiler

Aşağıdaki advers etkiler, romatizmalı hastaların uzun süreli yüksek doz tedavilerini de kapsayan asetilsalisilik asit ile tedaviyi akiben rapor edilen tüm advers etkilerdenoluşmaktadır. İzole vakaların dışındaki görülme sıklıkları için günlük 3 g'ı aşmayan kısadönemli kullanım baz alınmıştır.

İstenmeyen etkilerin değerlendirilmesi aşağıdaki sıklıklara dayanarak yapılır:

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (>1/1,000 ila <1/100); seyrek (>1/10,000 ila < 1/1,000); çok seyrek (< 1/10,000).

Kan ve lenf sistemi hastalıkları:

Seyrek veya çok seyrek:

Kanama riskinde artış. Örn: Olası kanama zamanının uzamasına bağlı olarak burun kanaması, dişeti kanaması ya da cilt altında kanama. Bu etki kullanımı takiben 4-8 saatsürebilir.

Ciddi kanamalar; özellikle hipertansiyonu kontrol altına alınamayan ve beraberinde antihemostatik ilaç kullanımı olan kişilerde hayatı tehdit edici beyin kanaması vakalarırapor edilmiştir.

Bilinmiyor:

Şiddetli glukoz- 6 fosfat dehidrogenaz (G6PD) enzim eksikliği olan hastalarda hemoliz, hemolitik anemi

Bağışıklık sistemi hastalıkları:

Yaygın olmayan:

Cilt reaksiyonları gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları.

Seyrek:

Ciddi cilt reaksiyonları gibi aşırı duyarlılık reaksiyonlarına (eksutadif multiform eritem) eşlik eden tansiyon düşüklüğü, nefes almada güçlük, anafilaktik şok, anjioödem (özellikleastımlılarda).

Sinir sistemi hastalıkları:

Bilinmiyor: Baş ağrısı, baş dönmesi ve bilinç karışıklığı doz aşımı semptomları olabilir.

Kulak ve iç kulak hastalıkları:

Bilinmiyor: Baş dönmesi, duyma kabiliyetinde bozukluk; kulak çınlaması doz aşımı semptomları olabilir.

Gastrointestinal hastalıkları:

Yaygın:

Gastroduodenal şikayetler; mide ekşimesinden dolayı göğüste duyulan yanma hissi, bulantı,

kusma, karın ağrısı

Seyrek:

Gastro-intestinal kanama (hematemez, melena, eroziv gastrit); bu durum çok seyrek olguda demir eksikliği anemisine yol açabilir.

Gastro-intestinal ülserler; bu durum çok seyrek olguda perforasyona yol açabilir.

Hepatobilier hastalıkları:

Çok seyrek:

Karaciğer enzimlerinde artış.

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları:

Bilinmiyor:

Böbrek işlevlerinde bozulma, akut böbrek yetmezliği

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması


Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonuTürkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir.(www.titck.gov.tr; e-posta: [email protected]; tel: 0800 314 00 08; faks: 0312 218 3599).

4.9 Doz aşımı ve tedavisi

Yaşlı hastalarda ve özellikle bebeklerde zehirlenme görülmesi daha muhtemeldir (bunlarda terapötik doz aşımı veya kazara intoksikasyon ölümcül olabilir).

Belirti ve semptomlar

Tetkiklere ilişkin bulgular

Terapötik önlemler

HAFİF VE ORTA ŞİDDETLİ İNTOKSİKASYON


Gastrik lavaj, tekrarlayan aktif kömür uygulaması, zorlu alkalidiürez

Taşipne, hiperventilasyon, solunumsal alkaloz
Alkalemi, alkalüri
Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması
Diyaforez


Bulantı, kusma


ORTA VE ŞİDDETLİ İNTOKSİKASYON


Gastrik lavaj, tekrarlayan aktif kömür uygulaması, zorlu alkalidiürez, şiddetli olgulardahemodiyaliz
Kompansatuvar metabolik asidozun eşlik ettiği solunumsal alkaloz
Asidemi, asidüri
Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması
Hiperpireksi

Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması
Solunumsal: hiperventilasyon, non-kardiyojenik pulmoner ödemden solunum durması, asfiksiye kadardeğişir


Kardiyovasküler: disaritmiler, hipotansiyondan kardiyovaskülerareste kadar değişir
Kan basıncında, EKG'de değişiklikler gibi

Sıvı ve elektrolit kaybı; dehidratasyon, oligüri ila böbrekyetmezliği
Hipokalemi, hipernatremi, hiponatremi, böbrekfonksiyonundadeğişiklikler gibi
Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması
Glukoz metabolizmasında bozulma, ketoz

Hiperglisemi, hipoglisemi (özellikle çocuklarda)

Keton düzeylerinde artış


Kulak çınlaması, sağırlık


Gastrointestinal kanama


Hematolojik: trombosit inhibisyonundan koagülopatiyekadar değişir
Örnek; PT'de uzama, hipoprotrombinemi

Nörolojik: letarji, konfüzyondan koma ve nöbetlere uzanan biraralıkta klinik görünümlerleseyreden toksik ensefalopati veMSS baskılanması


Acil durum tedavisi:

Derhal hastaneye yatırma;

- Gastrik lavaj ve aktif kömür uygulanması, asit-baz dengesinin izlenmesi;

- 7,5 ile 8 arasında bir idrar pH değeri sağlamak için alkalin diürezi; plazma salisilatkonsantrasyonunun erişkinlerde 500 mg/l (3,6 mmol/l) veya çocuklarda 300 mg/l'yi(2,2 mmol/l) aşması halinde arttırılmış alkalin diürezi değerlendirilmelidir.

- Şiddetli intoksikasyon vakalarındaopsiyonel hemodiyaliz;

- Sıvı kaybı telafi edilmelidir;

- Semptomatik tedavi.

5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1 Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup: Salisilik asit ve türevleri, Asetilsalisilik asitATC-Kodu: N02BA01

Bir salisilat olarak asetilsalisilik asit, asidik steroidal olmayan analjezikler/anti-enflamatuar ilaçlar grubuna aittir. Bir salisilik asit esteri olarak asetilsalisilik asit, analjezik, antipiretikve antiinflamatuar özelliklere sahip bir maddedir. Tarif edilen etki mekanizması,siklooksijenazın geri dönüşümsüz inhibisyonunu ve dolayısıyla prostanoidlerininhibisyonunu içerir: prostaglandin E2, prostaglandin I2 ve tromboksan A2.

Asetilsalisilik asit, genellikle 0,3 ila 1,0 g arasında değişen oral dozlarda ağrıyı hafifletmek için ve ayrıca soğuk algınlığı veya grip gibi küçük ateşli durumlarda ateşi azaltmak ve artraljive miyaljiyi hafifletmek için kullanılır.

Asetilsalisilik asit, trombositlerde tromboksan A2 oluşumunu bloke ederek trombosit agregasyonu üzerinde güçlü bir inhibitör etkiye sahiptir. Bu nedenle asetilsalisilik asit, genelolarak günde 75 ila 300 mg'lık dozlarda çeşitli kardiyovasküler endikasyonlara sahiptir.Siklo-oksijenazın geri dönüşümsüz inhibisyonu, bu enzimi yeniden sentezleyemedikleri içintrombositlerde özellikle belirgindir. Asetilsalisilik asidin trombositler üzerinde başkainhibitör etkileri olduğu düşünülmektedir. Deneysel verilere göre ibuprofen, birlikteuygulandığında düşük doz aspirinin trombosit agregasyonu üzerindeki etkisini inhibeedebilir. Bir çalışmada, 81 mg'lık bir dozda aspirinin hızlı salınmasından 8 saat önce veya30 dakika sonra tek doz ibuprofen 400 mg uygulandığında, asetilsalisilik asidin tromboksanoluşumu veya trombosit agregasyonu üzerindeki etkisi azalmıştır. Bununla birlikte, buverilerin sınırlamaları ve klinik vakalarda ex vivo bulgulardan sonuç çıkarılmasına ilişkinbelirsizlikler, ibuprofenin düzenli kullanımı hakkında hiçbir kesin sonuca varılamayacağıanlamına gelir ve ara sıra meydana gelen olaylardan klinik olarak anlamlı bir etkininbeklenmeyeceği düşünülür.

5.2 Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler

Emilim

:

Oral uygulamayı takiben asetilsalisilik asit gastrointestinal sistemden hızla ve tamamen

11

absorbe olur. Absorbsiyon sırasında ve sonrasında, asetilsalisilik asit ana aktif metaboliti olan salisilik aside dönüşür. Maksimum plazma düzeylerine asetilsalisilik asit için 10-20dakika sonra, salisilik asit içinse 0.3-2 saat sonra erişilir.

Dağılım

:

Hem asetilsalisilik asit hem de salisilik asit, plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanır ve hızla tüm vücuda dağılır. Salisilik asit, anne sütüne ve plasentaya geçer.

Biyotransformasyon:


Salisilik asit esas olarak hepatik metabolizmayla elimine edilir. Metabolitleri salisilürik asit, salisil fenolik glukuronid, salisil açil glukuronid, gentisik asit ve gentisürik asittir.

Eliminasyon:


Metabolizma karaciğer enzim kapasitesiyle sınırlı olduğu için salisilik asidin eliminasyon kinetikleri doza bağımlıdır. Bu nedenle, eliminasyon yarılanma ömrü düşük dozları takiben2 ila 3 saat arasındadır, yüksek dozlardan sonra ise 15 saate kadar uzamaktadır. Salisilikasit ve metabolitleri büyük oranda böbrekler yoluyla atılır.

Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:


Asetilsalisilik asit kinetiği ilk geçiş sürecini takip eder. Bu sebeple, terapotik dozlarda farmakokinetiği doğrusaldır.

5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri

Asetilsalisilik asidin preklinik emniyet profili iyi bilinmektedir.

Hayvan çalışmalarında salisilatlar yüksek dozlarda böbrek hasarına neden olmuş ancak başka bir organik lezyon gözlenmemiştir. Asetilsalisilik asit,

in vitroin vivo

koşullardamutajenite açısından kapsamlı bir biçimde araştırılmıştır; mutajenik potansiyele ilişkinanlamlı bir bulgu elde edilmemiştir. Aynı durum karsinojenite çalışmaları için degeçerlidir.

Hayvan çalışmalarında ve farklı türlerde, salisilatlar teratojenik etki sergilemiştir. Prenatal maruziyet sonrasında, implantasyon bozuklukları, embriyotoksik ve fetotoksik etkiler veöğrenme becerisinde azalma tanımlanmıştır.

6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1 Yardımcı maddelerin listesi

Mısır nişastası Selüloz

Sodyum sakkarin L-Rotlack boyar maddeKuru ananas aroması

6.2 Geçimsizlikler

Bilinen herhangi bir geçimsizliği yoktur.

6.3 Raf ömrü

36 ay

6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler

25°C altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde saklayınız.

6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği

PVC /Alüminyum folyo blisterde, 20 tablet.

6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri”ne uygun olarak imhaedilmelidir.

7. RUHSAT SAHİBİ

Bayer Türk Kimya San. Ltd.Şti.

Fatih Sultan Mehmet Mah. Balkan Cad. No: 53 34770 Ümraniye / İstanbulTel: (0216) 528 36 00Faks: (0216) 645 39 50

8. RUHSAT NUMARASI

05.12.1990-154/61

9. İLK RUHSAT TARİHİ/ RUHSAT YENİLEME TARİHİ

İlk ruhsatlandırma tarihi: 05.12.1990 Ruhsat yenileme tarihi: -

10. KÜB'ün YENİLENME TARİHİ

İlaç Bilgileri

Aspirin 100 Mg Tablet

Etken Maddesi: Asetilsalisilik Asit

Pdf olarak göster

Kullanma talimatı ve kısa ürün bilgileri

  • Aspirin 100 Mg Tablet - KUB
  • Aspirin 100 Mg Tablet - KT
  • Google Reklamları

    Ana Sayfa | Hakkımızda | İlaçlar | İlaç Ara | İlaç Firmaları | Gizlilik | Bize Ulaşın

    Telif Hakkı 2008-2024 © İlaç Prospektüsü. Tüm Hakları Saklıdır.
    Uyarı: Sitemizde yayınladığımız ilaç bilgileri ile doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanmayınız!
    Aksi halde doğabilecek sağlık sorunlarından ilacprospektusu.com sorumlu tutulamaz.