Alfabetik İlaç RehberiDetaylı İlaç AraYeni Listelenilen İlaçlarEn Çok Aranan İlaçlarPazarda Bulunamayan İlaçlar

Cibacen 10 Mg Film Kaplı Tablet Kısa Ürün Bilgisi

KISA URUN BILGISI

1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

CİBACEN 10 mg film kaplı tablet

2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:


Bir film kaplı tablet 10 mg benazepril hidroklorür içerir.

Yardımcı maddeler:


Hidrojenize kastor yağı 8 mg

Laktoz monohidrat 132 mg (Sığır sütünden elde edilmiştir)

Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.

3. FARMASÖTİK FORM

Tablet.

Sarı renkte, ortadan çentikli film kaplı tabletler (divitab).

Tablette bulunan çentik, tabletin eşit dozlara bölünmesini sağlar.

4. KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1 Terapötik endikasyonlar

Tek başına ya da diğer antihipertansif ajanlarla kombine olarak hipertansiyon tedavisi (bkz. Bölüm 4.3, 4.4, 4.5 ve 5.1).

4.2 Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji / uygulama sıklığı ve süresi

Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde aşağıdaki dozlarda kullanılır:

Hipertansiyon

Tiyazid grubu diüretik kullanmayan hastalarda tavsiye edilen başlangıç dozu günde 10 mg'dır. Doz günde 20 mg'a çıkarılabilir. Dozaj kan basıncı cevabına göre, genellikle 1-2 haftaaralıklarla, ayarlanmalıdır. Bazı hastalarda doz aralığının sonuna doğru antihipertansif etkiazalabilir. Böyle hastalarda total günlük doz iki eşit doza bölünmelidir. Hipertansif hastalardaCİBACEN'in tavsiye edilen günlük maksimum dozu, tek doz veya iki doz halinde verilen 40mg'dır.

Eğer tek başına CİBACEN kan basıncında yeterli düşüş sağlayamazsa tedaviye diğer bir antihipertansif, örneğin bir tiyazid grubu diüretik veya bir kalsiyum kanal antagonisti,başlangıçta düşük dozda olmak üzere, eklenebilir (bkz. Bölüm 4.3, 4.4, 4.5 ve 5.1). Daha öncediüretik ile tedavi olması halinde CİBACEN ile tedavi başlamadan 2-3 gün önce diüretikkesilmeli ve gerekirse daha sonra verilmelidir. Diüretiğin kesilmesi mümkün değilse, aşırıhipotansiyondan kaçınmak için CİBACEN'in başlangıç dozu azaltılmalıdır (10 mg yerine 5mg) (bkz. Bölüm 4.4).

Kreatinin klerensi > 30 mL/dkolanfeastftlasdanGİBACEN'ifl genel dozu önerilmektedir.

Kreatinin klerensi < 30 mL/dk olan hipertansif hastalarda:

Başlangıç dozu 5 mg'dır. Dozaj günlük 10 mg'a artırılabilir. Kan basıncında daha fazla azalma için tiyazid grubu olmayan bir diüretik veya bir diğer antihipertansif ilaç eklenmelidir.

Benazeprilin ani kesilmesinin kan basıncında ani yükselmelere neden olması beklenmez (bkz. Bölüm 5.1).

Kalp yetmezliği olan hipertansif hastalar:

Düşük bir başlangıç dozu (yani 5 mg) önerilir (bkz. Bölüm 4.4).

CİBACEN, 10 mg tablet formunda bulunmaktadır ve tablette bulunan çentik, tabletin iki eşit doza bölünmesini sağlar. Bu sebeple uygulanabilecek en düşük doz 5 mg'dır.

Uygulama şekli

Oral kullanım içindir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek yetmezliği:

Hipertansiyon hastalarında, kreatinin klerensi > 30 mL/dk olan hastalar için de mutat doz tavsiye edilir. Kreatinin klerensi < 30 mL/dk olan hastalarda başlangıç dozu günde 5 mg'dır.Gerektiğinde bu doz günde 10 mg'a kadar çıkartılabilir. Kan basıncını daha fazla düşürmek içintiyazid grubu olmayan bir diüretik veya bir diğer antihipertansif ilaç ilave edilmelidir.

Karaciğer yetmezliği:

Ciddi olanlar dahil karaciğer rahatsızlığı olan hastalarda başlangıç dozu günde 5 mg'dır.

Pediyatrik popülasyon:

CİBACEN'in çocuklarda güvenliliği ve etkililiği tespit edilmemiştir.

Geriyatrik popülasyon:

Hipertansiyondaki başlangıç dozu genellikle günde tek doz olarak 5 mg olup; 10 mg'a kadar artırılabilir.

4.3 Kontrendikasyonlar

• Benazeprile veya CİBACEN'in içerdiği herhangi bir yardımcı maddeye karşı bilinen aşırıduyarlılık.

• Başka bir anjiotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörüne veya diğer sülfonamidtürevlerine karşı bilinen aşırı duyarlılığı olanlar.

• Daha önce ADE inhibitörü ile tedavi sonucu anjioödem hikayesi olanlar.

• Gebelikte kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.6).

• CİBACEN'in sakubitril/valsartan tedavisi ile birlikte kullanımı. Sakubitril/valsartantedavisinin son dozunu aldıktan sonra en az 36 saat geçmeden CİBACEN uygulamasınabaşlanmamalıdır (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5). Aynı şekilde CİBACEN tedavisinin son dozunualdıktan sonraki 36 saaÇ'içdffsln'deisakubitrrl/vftlsaPtafftödavisine başlanmamalıdır.

• CİBACEN ile aliskiren içeren ilaçların birlikte kullanımı, diabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (GFR<60 mL/dk/1,73 m2) olan hastalarda kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.5 ve5.1).

4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Uyarılar:


Anafilaktoid ve ilişkili reaksiyonlar


Muhtemelen ADE inhibitörlerinin endojen eikosanoidlerin ve polipeptidlerin (bradikininler de dahil) metabolizmasını etkilemelerinden dolayı ADE inhibitörlerini (benazepril dahil) alanhastalarda, bazıları ciddi olan, çeşitli advers reaksiyonlar görülebilir.

Anjiyoödem


Benazepril dahil, ADE inhitibörleriyle tedavi edilen hastalarda yüz, dudaklar, dil, glotis ve larinkste anjioödem bildirilmiştir. Bazı vakalarda semptomlar tedavi başlangıcından 2 yılsonrasına kadar gözlenmiştir. Anjiyoödem durumunda CİBACEN kullanımı derhaldurdurularak belirti ve semptomlarda tamamen ve sürekli bir düzelme oluncaya kadar hastayauygun tedavi yapılmalı ve hasta takip edilmelidir. Şişme sadece yüz ve dudaklarda olduğunda,genellikle kendiliğinden veya antihistaminik tedavisi ile geçmektedir ancak, larinks ödemi ilebirlikte anjioödem öldürücü olabilir. Dil, glotis veya larinksin de ödeme katılması halindeuygun tedavi yani subkütan adrenalin 1:1.000 çözeltisi (1:1.000 lik çözeltiden 0,3-0,5 mL)derhal uygulanmalı ve/veya hava yolunun açık kalmasını sağlayacak önlemler alınmalıdır.

ADE inhibitörleri ile tedavide anjioödem görülme sıklığının Afrika kökenli siyah ırktan olan hastalarda siyah ırktan olmayanlara göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir.

ADE inhibitörlerinin sakubitril/valsartan ile birlikte kullanımı, anjiyoödem riskindeki artış nedeniyle kontrendikedir. CİBACEN tedavisinin son dozunu aldıktan sonra en az 36 saatgeçmeden sakubitril/valsartan ile tedaviye başlanmamalıdır. Sakubitril/valsartan tedavisininson dozunu aldıktan sonra en az 36 saat geçmeden CİBACEN ile tedaviye başlanmamalıdır(bkz. Bölüm 4.3 ve 4.5).

Rasekadotril, rapamisinin mekanistik hedefi (mTOR) inhibitörleri (örneğin; sirolimus, everolimus, temsirolimus) ve vildagliptin ile birlikte ADE inhibitörlerinin kullanılması,anjiyoödem riskinin artmasına neden olabilmektedir (örneğin; solunum yetmezliği ile birlikteveya olmadan solunum yollarının veya dilin şişmesi) (bkz. Bölüm 4.5).

Halihazırda bir ADE inhibitörü almakta olan hastaya rasekadotril, mTOR inhibitörleri (örneğin; sirolimus, everolimus, temsirolimus) ve vildagliptin başlanırken dikkatli olunmalıdır.

Duyarsızlaştırma sırasında anafilaktoid reaksiyonlar


ADE inhibitörü alırken Hymenoptera zehiri ile duyarsızlaştırma tedavisi uygulanan iki hastada hayatı tehdit edici anafilaktoid reaksiyonlar görülmüştür. Aynı hastalarda ADE inhibitörlerigeçici olarak kesildiğinde bu reaksiyonlar önlenmiş, fakat yanlışlıkla yeniden kullanıldıklarında

tekrar ortaya çıkmıştır. gy belge

Membrana temas sırasında anafilaktoid reaksiyonlar


ADE inhibitörleri alırken yüksek akış membranları ile diyaliz uygulanan hastalarda anafilaktoid reaksiyonlar bildirilmiştir. Anafilaktoid reaksiyonlar dekstran sülfat absorpsiyonu ile düşükyoğunluklu lipoprotein aferezi uygulanan hastalarda da bildirilmiştir.

Semptomatik hipotansiyon


Diğer ADE inhibitörleriyle olduğu gibi CİBACEN ile de nadiren, özellikle uzun süreli diüretik tedavisi, tuz kısıtlayıcı diyet, diyaliz, diyare veya kusma sonucunda tipik olarak hacim veya tuzeksikliği olan hastalarda, semptomatik hipotansiyon gözlenmiştir. CİBACEN ile tedaviyebaşlamadan önce hacim ve/veya tuz eksikliği düzeltilmelidir. CİBACEN ile tedavi sırasındahipotansiyon gelişecek olursa hasta yatar vaziyete getirilmeli ve gerekirse intravenöz serumfizyolojik uygulanmalıdır. Kan basıncı ve hacmi normale döndükten sonra CİBACEN iletedaviye devam edilebilir.

Şiddetli konjestif kalp yetmezliği hastalarında ADE inhibitörü ile tedavi aşırı hipotansiyona neden olabilir ki bu oligüri ve/veya ilerleyen azotemi ve (nadiren) akut renal yetmezlik ileilişkili olabilir. Böyle hastalarda tedavi yakın tıbbi gözetim altında başlatılmalı ve hastalartedavinin ilk iki haftasında ve CİBACEN veya diüretik dozu artırıldığında yakındanizlenmelidir.

Agranülositoz, nötropeni


Bir ADE inhibitörü olan kaptoprilin agranülositoz ve kemik iliği depresyonuna neden olduğu gösterilmiştir; böyle etkiler sistemik eritematöz lupus veya skleroderma gibi bir kollajenvasküler hastalığı da olan böbrek yetmezliği bulunan hastalarda daha sık olarak bildirilmiştir.Benazeprilin benzer sıklıkta agranülositoza neden olup olmadığını gösteren yeterli bilgibulunmamaktadır. Kollagen vasküler hastalığı olan hastalarda, özellikle renal fonksiyonyetmezliğinin eşlik etmesi durumunda lökosit sayısının izlenmesi düşünülmelidir.

Hepatit ve karaciğer yetmezliği


ADE inhibitörleri ile tedavi edilen hastalarda çoğu kolestatik hepatit olmak üzere, bazıları öldürücü, akut karaciğer yetmezliği nadiren bildirilmiştir. Mekanizma bilinmemektedir. ADEinhibitörleri alırken hepatit gelişen veya karaciğer enzimlerinde belirgin yükselme olan hastalarADE inhibitörlerini kesmeli ve yakın tıbbi gözetim altında tutulmalıdırlar.

Gebelik


Gebelik süresince ADE inhibitörleri ile tedavi başlatılmamalıdır. ADE inhibitör tedavisinin sürdürülmesi zorunlu olduğu düşünülmedikçe, gebelik planlayan hastalar için ADEinhibitörleri yerine gebelikte kullanımı güvenli olduğu belirlenmiş alternatif antihipertansiftedaviler kullanılmalıdır. Gebelik tanısı konulduğunda ADE inhibitörleri ile tedavi derhaldurdurulmalı ve uygun görülürse alternatif tedavi başlatılmalıdır (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.6).

Fötal/neonatal morbidite ve mortalite


ADE inhibitörleri, gebe kadınlara verildiğinde fötal ve neonatal morbidite ve ölüme sebep olabilir. Dünya literatüründe çok sayıda vaka bildirilmiştir. Gebelik fark edildiğinde ADEinhibitörleri olabildiğince çabuk kesilmelidir.


Renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin (RAAS) dual blokajı


ADE-inhibitörleri, anjiyotensin II reseptör blokerleri ya da aliskirenin birlikte kullanılması durumunda hipotansiyon, hiperkalemi riskinin arttığı ve böbrek fonksiyonunun azaldığına (akutböbrek yetmezliği dahil) dair kanıtlar bulunmaktadır. RAAS'ın dual blokajına yol açtığındanADE-inhibitörleri, anjiyotensin II reseptör blokerleri ya da aliskirenin birlikte kullanılmasıönerilmez (bkz. Bölüm 4.5 ve 5.1).

Eğer dual blokaj tedavisi mutlaka gerekli görülürse sadece uzman gözetimi altında yapılmalı ve böbrek fonksiyonu, elektrolitler ve kan basıncı yakından sık sık takip edilmelidir.

Diyabetik nefropatisi bulunan hastalarda ADE-inhibitörleri ve anjiyotensin II reseptör blokerleri birlikte kullanılmamalıdır.

Önlemler:


Böbrek fonksiyon bozukluğu


Duyarlı hastalarda böbrek fonksiyon değişiklikleri görülebilir. Böbrek fonksiyonu renin-anjiotensin-aldosteron sistemine bağımlı olan şiddetli konjestif kalp yetmezliği hastalarında benazepril dahil ADE inhibitörleri ile tedavi, oligüri ve/veya ilerleyici azotemi ve nadiren akutrenal yetmezlik ile ilişkili olabilir. Bir veya her iki böbrek arterinde stenozu olan hipertansifhastalar ile yapılan küçük bir çalışmada, CİBACEN ile tedavi kan üre azotunda (BUN) veserum kreatinin düzeyinde artışlarla ilişkili bulunmuş; bu artışlar CİBACEN veya diüretiktedavisinin veya her ikisinin birden kesilmesiyle geri dönüşlü olmuştur. Bu gibi hastalar ADEinhibitörleri ile tedavi edilirlerse, tedavinin ilk haftalarında böbrek fonksiyonunun izlenmesigerekir.

Benazepril kullanan ve daha önce belirgin herhangi bir renal vasküler hastalığı olmayan bazı hipertansif hastalarda, özellikle CİBACEN bir diüretik ile verildiğinde, kan üre azotu (BUN)ve serum kreatinin düzeylerinde genellikle küçük ölçekte ve geçici yükselmeler görülmüştür.Önceden mevcut böbrek yetmezliği olan hastalarda bu durumun ortaya çıkması daha olasıdır.Bu tür hastalarda CİBACEN dozunun azaltılması ve/veya diüretiğin kesilmesi gerekebilir.Hipertansif hastaların değerlendirilmesi sırasında böbrek fonksiyonu da her zamandeğerlendirilmelidir (bkz. Bölüm 4.2).

Öksürük


ADE inhibitörleri ile tedavide, muhtemelen endojen bradikinin parçalanmasının inhibisyonuna bağlı olarak, kuru, inatçı öksürük bildirilmiştir. Bu öksürük genellikle tedavinin kesilmesiylegeçer. Öksürüğün ayırt edici teşhisinde, ADE inhibitörünün neden olduğu öksürük dikkatealınmalıdır.

Cerrahi/Anestezi


Hastanın bir ADE inhibitörü aldığı cerrahi girişim öncesi anesteziste bildirilmelidir. Hipotansiyona neden olan ilaçlarla anestezi esnasında ADE inhibitörleri, dengeleyici renin

salınmasına sekonder olarake§njiioteffş^trIfn^a9luşufflu^r.durdurabilirler. Bu mekanizmaya

bağlı hipotansiyon sıvı replasmanı ile düzeltilebilir.

Hiperkalemi


ADE inhibitörleriyle tedavi esnasında nadiren serum potasyum düzeyleri yükselebilir. Klinik çalışmalarda, hipertansiyonlu hastalarda hiperkalemi nedeniyle CİBACEN kullanımına sonverildiği bildirilmemiştir. Hiperkalemi oluşması için risk faktörleri böbrek yetmezliği, diabetesmellitus ve aynı zamanda hipokalemi için ilaç kullanılmasıdır (bkz. Bölüm 4.5). İlerleyicikronik böbrek hastalığı olan hastaları içeren bir çalışmada bazı hastalarda hiperkaleminedeniyle tedavi kesilmiştir. İlerleyici kronik böbrek hastalığı olan hastalarda serum potasyumuizlenmelidir.

Aldosteron salınımını inhibe ettikleri için ADE inhibitörleri hiperkalemiye neden olabilmektedir. Etki, böbrek fonksiyonu normal olan hastalarda genellikle anlamlı değildir.Bununla birlikte, böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda ve/veya potasyum takviyesi (tuzikameleri dahil), potasyum tutucu diüretikler, trimetoprim veya trimetoprim/sulfametoksazololarak da bilinen ko-trimoksazol ve özellikle aldosteron antagonistleri veya anjiotensin reseptörblokerleri alan hastalarda hiperkalemi meydana gelebilmektedir. Potasyum tutucu diüretiklerve anjiyotensin reseptör blokerleri, ADE inhibitörleri alan hastalarda dikkatle kullanılmalı veserum potasyum ve böbrek fonksiyonları izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.5).

Aortik veya mitral kapak stenoz


Aortik veya mitral kapak stenozu olan hastalarda diğer tüm vazodilatörlerle tedavide olduğu gibi CİBACEN ile tedavide de çok dikkatli olmalıdır.

Galaktoz intoleransı


Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği veya glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

İçerdiği hidrojenize kastor yağı mide bulantısına ve ishale sebep olabilir.

4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Diüretik kullanan hastalarda veya sıvı kaybı olmuş hastalarda, bir ADE inhibitörü ile tedaviye başlandıktan sonra, kan basıncında aşırı bir düşme nadiren görülebilir. Böyle hastalardaCİBACEN ile tedaviye başlamadan en az 2-3 gün önce diüretik tedavisini kesmek suretiyle, buhipotansif etki ihtimali en aza indirilebilir (bkz. Bölüm 4.2 ve 4.4).

Serum potasyumu genellikle normal sınırlar içerisinde kalmasına rağmen, CİBACEN ile tedavi edilen bazı hastalarda hiperkalemi oluşabilmektedir. Potasyum tutucu diüretikler (örneğin;spironolakton, triamteren veya amilorid), potasyum takviyeleri veya potasyum içeren tuzikameleri serum potasyumunda önemli artışlara neden olabilmektedir. Ayrıca, trimetoprim,amiloride benzer şekilde bir potasyum tutucu diüretik şeklinde davrandığı için trimetoprim vekotrimoksazol (trimetoprim/sülfametoksazol gibi) gibi serum potasyumunu artıran başkamaddelerle birlikte CİBACEN uygulanacağı zaman dikkatli olunmalıdır. Bu nedenle,CİBACEN'in yukarıda belirtilen ilaçlar ile kombinasyonu tavsiye edilmemektedir. Eş zamanlıkullanım endike ise, dikkatli bir şekilde kullanılmalı ve serum potasyumu sık sık izlenmelidir.

ADE inhibitörlerinin sakubitril/valsartan ile birlikte kullanılması, anjiyoödem riskini arttırdığından kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4). CİBACEN tedavisinin son dozualındıktan sonra en az 36 saat geçmeden sakubitril/valsartan uygulamasına başlanmamalıdır.Sakubitril/valsartan tedavisinin son dozundan itibaren 36 saat geçmeden CİBACEN tedavisinebaşlanmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4).

Rasekadotril, mTOR inhibitörleri (örneğin; sirolimus, everolimus, temsirolimus) ve vildagliptin ile birlikte ADE inhibitörlerinin kullanılması, anjiyoödem riskini arttırabilmektedir(bkz. Bölüm 4.4).

Lityum ile tedavi sırasında ADE inhibitörü alan hastalarda serum lityum düzeylerinin yükseldiği ve lityum toksisitesine ait semptomların görüldüğü bildirilmiştir. CİBACEN ilelityum birlikte dikkatle verilmelidir, serum lityum düzeylerinin sık sık izlenmesi tavsiye edilir.Bir diüretik de kullanılırsa lityumun toksisite riski artabilir.

ADE inhibitörlerinin hipotansif etkisinin asetilsalisilik asit dahil NSAİİ'ler ile birlikte uygulandığında azalabileceği gösterilmiştir. Kontrollü bir klinik çalışmada, indometazin,CİBACEN'in antihipertansif etkisini değiştirmemiştir.

ADE inhibitörleri, non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlarla birlikte kullanıldığında antihipertansif etkisi zayıflayabilir. ADE inhibitörlerinin NSAİ ilaçlarla birlikte kullanımı, olasıakut böbrek yetmezliği ve özellikle önceden mevcut böbrek yetmezliği olan hastaların serumpotasyum düzeylerinde artış da dahil olmak üzere, böbrek fonksiyonunun kötüleşmesine yolaçabilir. Kombinasyon özellikle yaşlılarda dikkatle uygulanmalıdır. Hastaların yeterince sıvıalması sağlanmalı ve eş zamanlı tedaviye başlanıldığında böbrek fonksiyonunun izlenmesigerekir.

Nadir vakalarda, insülin veya oral antidiyabetiklerle birlikte bir ADE inhibitörü (CİBACEN dahil) alan diyabetik hastalarda hipoglisemi gelişebilir. Dolayısıyla böyle hastalar olasıhipoglisemi gelişimi yönünden uyarılmalıdır ve gerekli şekilde izlenmelidir. İnsülin ve oralantidiyabetik ajanların dozunun ayarlanması gerekebilir.

Enjektabl altın tedavisi (sodyum aurotiyomalat) ile birlikte ADE inhibitörü tedavisi gören hastalarda nadiren nitritoid reaksiyonlar (belirtiler: yüz kızarması, bulantı, kusma vehipotansiyon) bildirilmiştir.

Benazeprilin farmakokinetiği hidroklorotiazid, furosemide, klortalidone, digoksin, propranolol, atenolol, nifedipin, amlodipin, naproksen, asetilsalisilik asit ve simeditin ilaçlarındanetkilenmez. Yukarıda sayılan ilaçların farmakokinetikleri digoksin hariç olmak üzere (olasıyüksek plazma düzeyleri meydana gelmesi), benazepril kullanıldığında etkilenmezler(simetidin kinetiği çalışılmamıştır).

Klinik çalışma verileri, renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin (RAAS), ADE-inhibitörleri,

anjiyotensin 11 reseptör blok6Ele,riyaıdaeftlisk^in fcofflfeişe. kullanımıyla dual blokajının, tekli

RAAS-etkili ajanın kullanımına kıyasla daha yüksek sıklıkta hipotansiyon, hiperkalemi ve

böbrek fonksiyonunda azalma (akut böbrek yetmezliği dahil) gibi advers olaylarla ilişkili olduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm 4.3, 4.4 ve 5.1).

Siklosporin ile ADE inhibitörlerinin birlikte kullanımı sırasında hiperkalemi oluşabilmektedir. Serum potasyumun izlenmesi önerilmektedir.

Heparin ile ADE inhibitörlerinin birlikte kullanımı sırasında hiperkalemi oluşabilmektedir. Serum potasyumun izlenmesi önerilmektedir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek yetmezliği:

Anjiyotensin II reseptör blokerleri veya ADE inhibitörlerinin aliskirenle kullanımı diabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (GFR<60 mL/dk/1,73 m2) olan hastalarda kontrendikedir (bkz.Bölüm 4.3 ve 4.4).

Karaciğer yetmezliği:

Karaciğer yetmezliği olan hastalara ilişkin ilaç etkileşim çalışması yürütülmemiştir.

Pediyatrik popülasyon

Pediyatrik popülasyona ilişkin ilaç etkileşim çalışması yürütülmemiştir.

4.6 Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye

Gebelik Kategorisi: D.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

ADE inhibitörleri (CİBACEN dahil) ile tedavi gebelik döneminde uygulanırsa, ciddi doğum kusurlarına yol açabilir. Bu nedenle çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar tedavi süresinceetkili doğum kontrolü uygulamak zorundadır.

Gebelik dönemi

CİBACEN, gebelik sırasında kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).

Benazeprilin gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır.

ADE inhibitör tedavisinin sürdürülmesi zorunlu olduğu düşünülmedikçe, gebelik planlanan hastalarda ADE inhibitörleri yerine gebelikte kullanımı güvenli olduğu belirlenmiş alternatifantihipertansif tedavilere geçilmelidir.

Gebelik fark edildiğinde ADE inhibitörleri (CİBACEN dahil) olabildiğince çabuk kesilmelidir ve düzenli olarak fetal gelişim takip edilmelidir.

Gebeliğin birinci trimesterinde ADE inhibitörlerine maruz kalınmasını takiben teratojenisite riski açısından epidemiy°^jkgk^tları^siftieşffii§ancak risk artışı dışlanamaz.

Belge Do


Gebelik tanısı konduğunda ADE inhibitörleriyle tedavi derhal durdurulmalı ve uygun olduğunda alternatif tedavi başlatılmalıdır. İkinci ve üçüncü trimesterde ADE inhibitörtedavisine maruz kalınması insanlarda fötotoksisiteyi (azalmış renal fonksiyon,oligohidramniyoz, kafatası kemikleşmesinde gecikme) ve neonatal toksisiteyi (böbrekyetmezliği, hipotansiyon, hiperkalemi) indüklediği bilinmektedir (bkz. Bölüm 5.3). Gebeliğinbirinci trimesterinden sonra ADE inhibitörüne maruz kalınması durumunda, fetüsun böbrekfonksiyonu ve kafatasının ultrason ile kontrolü önerilir. Annesi ADE inhibitörü alan bebeklerhipotansiyon açısından yakından izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4).

Gebe kadınlara verildiğinde ADE inhibitörlerinin fötal ve neonatal ölüme sebep olduğu bildirilmiştir.Laktasyon dönemi

Sınırlı farmakokinetik veriler anne sütünde çok düşük konsantrasyonlar göstermiştir (bkz. Bölüm 5.2). Bu konsantrasyonların klinik olarak bir etki yaratması beklenmese de, yeterli klinikdeneyim olmaması ve kardiyovasküler ve renal etkilerin hipotetik riski nedeniyle prematürebebeği olan ve doğum sonrasındaki ilk birkaç haftada emziren annelerin benazepril kullanmasıtavsiye edilmez.

Daha büyük bebeği olan emziren annelerde, tedavi gerekli ise ve bebeğin advers etkiler açısından takip edilmesi koşuluyla, CİBACEN kullanımı düşünülebilir.Üreme yeteneği/Fertilite

Sıçan, tavşan ve farelerde yapılan üreme toksikolojisi araştırmaları herhangi bir teratojenik özellik göstermemiştir.

Erkek sıçanlarda da, dişi sıçanlarda da fertilite etkilenmemiştir.4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Diğer antihipertansiflerle tedavide olduğu gibi CİBACEN ile tedavi sırasında da hastalara araç veya makine kullanırken tedbirli olmaları önerilmelidir.4.8 İstenmeyen etkiler

Sistem organ sınıfları içerisinde advers reaksiyonlar için şu terimler ve sıklık dereceleri kullanılmıştır:

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketletahmin edilemiyor)Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Çok seyrek: Trombositopeni, hemolitik anemi Bilinmiyor: Agranülositoz, nötropeni (bkz. Bölüm 4.4)

BağıŞıklık sistemi hastalıkl^ ^güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.

Seyrek: Anjioödem, dudak ödemi, yüzde ödem

Bilinmiyor: Anaflaktoid reaksiyonlar (bkz. Bölüm 4.4)

Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Bilinmiyor: Hiperkalemi

Psikiyatrik hastalıklar

Seyrek: Uykusuzluk, sinirlilik ve parestezi

Sinir sistemi hastalıkları

Yaygın: Baş ağrısı, baş dönmesi

Seyrek: Uyku hali

Çok seyrek: Tat alma bozukluğu

Kulak ve iç kulak hastalıkları

Çok seyrek: Tinnitus

Kardiyak hastalıklar

Yaygın: Çarpıntılar, ortostatik semptomlar

Seyrek: Ortostatik hipotansiyon, göğüs ağrısı, anjina pektoris, aritmi Çok seyrek: Miyokard infarktüsü

Vasküler hastalıklar

Yaygın: Yüzde kızarma (flushing)

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar

Yaygın: Öksürük, üst solunum yolu enfeksiyonu semptomları

Gastrointestinal hastalıklar

Yaygın: Gastrointestinal bozukluk

Seyrek: Diyare, kabızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı

Çok seyrek: Pankreatit

Bilinmiyor: İnce bağırsakta anjiyoödem

Hepato-bilier hastalıklar

Seyrek: Hepatit (daha çok kolestatik), kolestatik sarılık (bkz. Bölüm 4.4)

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Yaygın: Döküntü, kaşıntı, ışığa duyarlılık Seyrek: Pemfigus

Çok seyrek: Stevens-Johnson sendromu Bilinmiyor: Psoriyazisin şiddetlenmesi

Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları

Seyrek: Artralji (eklem ağrısı), artrit, miyalji (kas ağrısı)

Belge DoBöbrek ve idrar yolu hastalıkları

Yaygın: Sık idrara çıkma

Seyrek: Kan üre azotunda (BUN) artış, serum kreatininde artış Çok seyrek: Böbrek fonksiyonlarında bozulma (bkz. Bölüm 4.4)

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Yaygın: Yorgun olma hali

Pazarlama sonrası rapor edilen ve sıklığı bilinmeyen advers olaylar: İnce bağırsakta anjiyoödem, anaflaktoid reaksiyonlar, hiperkalemi, agranülositoz, nötropeni (bkz. Bölüm 4.4)

Araştırmalar

Diğer ADE inhibitörleri ile olduğu gibi kan üre azotunda (BUN) ve serum kreatinininde hafif artma tek başına CİBACEN ile tedavi edilen esansiyel hipertansiyonlu hastaların %0,1'indenazında gözlenir ve tedavinin kesilmesiyle düzelir. Diüretik alan veya böbrek arter stenozu olanhastalarda görülme olasılığı daha yüksektir (bkz. Bölüm 4.4)

Aşağıda advers reaksiyonlar da rapor edilmiştir: rinit, grip semptomları, farenjit, sinüzit, anksiyete, depresyon, koordinasyon bozukluğu, libido azalması, iktidarsızlık, terleme.

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması


Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta:[email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).

4.9 Doz aşımı ve tedavisi

Belirtiler ve bulgular


CİBACEN'in aşırı dozda alınmasıyla ilgili hiçbir spesifik bilgi bulunmamaktadır. Aşırı dozun başlıca belirtisi elektrolit bozukluğu ve böbrek yetmezliği ile ilişkili olabilecek belirginhipotansiyondur.

Önerilen tedavi


İlaç yeni alınmışsa hasta kusturulur. Benazeprilin aktif metaboliti olan benazeprilatın diyalizle yalnızca az miktarda uzaklaştırılabilmesine rağmen, böbrek fonksiyonu ileri derecede bozukolan hastalardaki aşırı dozun tedavisinde normal eliminasyonu desteklemek amacıyla diyalizdüşünülebilir. Belirgin hipotansiyon durumunda i.v. olarak normal serum fizyolojik solüsyonuverilir.

5. FARMAKOLOJIK ÖZELLIKLER5.1 Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup: Anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri

ATC Kodu: C09AA07 Bu belge

Bir ön-ilaç olan benazepril, vücutta hidroliz ile aktif madde benazeprilata dönüşür. Benazeprilat anjiotensin-dönüştürücü enzimi (ADE) inhibe ederek anjiotensin I'in anjiotensin II'yedönüşümünü bloke eder. Böylece anjiotensin II'nin aracılık ettiği, vazokonstriksiyon, sodyumve suyun renal tübüllerden geri emilimini hızlandıran aldosteronun salıverilmesi gibi etkileriazaltır ve kalp debisini yükseltir. Benazepril vazodilatasyona cevap olarak görülen refleksinmeydana getirdiği kalp atım hızındaki artışı da azaltır.

Hipertansiyon


Diğer ADE inhibitörleri gibi benazepril de vazodilatör bradikininin kininaz enzimi tarafından parçalanmasını inhibe eder. Bu inhibisyonun antihipertansif etkisine katkısı olabilir.

Benazepril hipertansiyonun bütün derecelerinde ayakta, oturur ve yatar pozisyonda kan basıncını düşürür. Çoğu hastada antihipertansif etki, tek oral doz alındıktan sonra 1 saat içindebaşlar ve kan basıncında maksimum azalma 2-4 saat sonra görülür. Antihipertansif etki ilaçuygulandıktan sonra en az 24 saat sürer. Tekrarlanan uygulamalar sırasında her bir dozla kanbasıncında elde edilen maksimum düşüş genellikle 1 hafta sonra sağlanır ve uzun süreli tedaviboyunca devam eder. Antihipertansif etkinliği ırk, yaş veya temel plazma renin aktivitesiyleilişkili değildir. Etki bakımından yüksek veya düşük sodyumlu diyet alan hastalar arasındadikkate değer bir fark gözlenmemiştir.

Benazeprilin aniden kesilmesi kan basıncında ani bir yükselmeye neden olmaz. Sağlıklı gönüllüler ile yapılan bir çalışmada, tek doz benazeprilin renal kan akımını artırdığı, fakatglomerüler filtrasyon hızını etkilemediği görülmüştür.

Benazepril ve tiyazid grubu diüretiklerin kan basıncını düşürücü etkileri sinerjiktir. CİBACEN'in beta-blokerler ve kalsiyum kanal antagonistleri de dahil diğer antihipertansiflerile birlikte verilmesi sonucunda kan basıncında genellikle daha fazla azalma görülmüştür.

Yaşları 7 ila 16 arasında olan, ya sistolik ya da diastolik kan basınçları 95.persantilin üzerinde olan 107 pediyatrik hastaya ait bir çalışmada, hastalara 0,1 veya 0,2 mg/kg benazeprilhidroklorür daha sonra günde bir kez maksimum 40 mg dozla 0,3 ila 0,6 mg/kg'a kadar titreedilmiştir. Doz artırma fazı boyunca 8 gün düşük doz, 7 gün orta doz ve 14 gün süreyle yüksekdoz benazepril hidroklorür almıştır. Buradan sonra SSBP, tüm hastalarda ve her iki ağırlıkgrubundaki hastalarda başlangıca göre 10,8 mmHg azaldı. Ayrıca SDBP de tüm hastalardaanlamlı şekilde 9,3 mmHg azaldı.

Dört haftalık tedaviden sonra kan basıncının tedaviyle azaldığı 85 hasta plasebo veya benazepril almak üzere randomize edildi ve ek bir 2 hafta daha takip edildi. İki haftanın sonunda plaseboyaayrılan çocuklarda kan basıncı (hem sistolik hem diastolik) benazepril alan çocuklara göre 4 ila6 mmHg arttı. SSBP'deki ortalama artış orta doza (1 mmHg) kıyasla plasebo grubunda (7,9mmHg) anlamlı şekilde daha fazlaydı, fakat düşük doz (3,9 mmHg) ya da yüksek doz (2,2mmHg) grubuna göre anlamlı değildi. Dolayısıyla üç doz için doza bağlı yanıt gözlenmemiştir.

İlerleyici Kronik Böbrek Yetmezliği


3 yıl süren, çok merkezli, çift kör, plasebo kontrollü bir çalışmada, çeşitli etiyolojilerde ve 1,5 ila 4 mg/dL (30 ila 60 mL/dak arasındaki kreatinin klerensleri) arasında serum kreatinindeğerine sahip, hipertansiyonun eşlik ettiği veya etmediği böbrek yetmezliği olan 583 hasta,günde bir kez plasebo veya 10 mg benazeprile randomize edilmiştir. Kan basıncı kontrolünüsağlamak amacıyla her iki gruptaki hastalar için ihtiyaç halinde ilave antihipertansif ajanlareklenmiştir. Benazepril grubunda, serum kreatinin iki katına çıkması veya diyaliz ihtiyacı iletanımlanan bir sonlanım noktasına ulaşma bağıl riskinde %53'lük bir azalma görülmüştür. Buyararlı etkilere kan basıncında azalma ve proteinüride belirgin bir azalma eşlik etmiştir.Polikistik böbrek hastalığı bulunan hastalar benazepril ile tedavi edildiklerinde böbrekfonksiyonu kaybında bir yavaşlama yaşamamışlardır. Bununla birlikte, yine de bu tür hastalardahipertansiyonu tedavi etmek için benazepril kullanılabilir.

İki büyük randomize, kontrollü çalışma (ONTARGET (ONgoing Telmisartan Alone and in combination with Ramipril Global Endpoint Trial) ve VA NEPHRON-D (The Veterans AffairsNephropathy in Diabetes)) bir ADE inhibitörünün bir anjiyotensin II reseptör blokeriylekombine kullanımını araştırmıştır.

ONTARGET çalışması, kardiyovasküler ya da serebrovasküler hastalık öyküsü olan ya da kanıtlanmış son-organ hasarı ile birlikte seyreden tip 2 diabetes mellitus hastalarındayürütülmüştür. VA NEPHRON-D çalışması, tip 2 diabetes mellitus hastalığı olan ve diyabetiknefropatisi bulunan hastalarda yürütülmüştür.

Bu çalışmalar, renal ve/veya kardiyovasküler sonlanımlar ve mortalite üzerinde anlamlı yarar göstermemiş, monoterapiyle kıyaslandığında hiperkalemi, akut böbrek hasarı ve/veyahipotansiyon riskinin arttığı gözlenmiştir. Benzer farmakodinamik özellikleri dikkatealındığında, bu sonuçlar diğer ADE inhibitörleri ve anjiotensin II reseptör blokerleri için deanlamlıdır.

Bu nedenle ADE inhibitörleri ve anjiotensin II reseptör blokerleri diyabetik nefropati bulunan hastalarda birlikte kullanılmamalıdır.

ALTITUDE (Aliskiren Trial in Type 2 Diabetes Using Cardiovascular and Renal Disease Endpoints) çalışması, kronik böbrek hastalığı, kardiyovasküler hastalık ya da her ikisi bulunantip 2 diabetes mellitus hastalarında standart bir ADE inhibitörü ya da bir anjiotensin II reseptörblokeri tedavisine aliskiren eklenmesinin yararını test etmek için tasarlanmış bir çalışmaolmuştur. Advers sonuç riskinde artış olması nedeniyle çalışma erken sonlandırılmıştır.Aliskiren grubunda, plasebo grubuna kıyasla, kardiyovasküler ölüm ve inme vakalarının herikisi de sayısal olarak daha sık görülmüş ve ilgili advers olaylar ve ciddi advers olaylar(hiperkalemi, hipotansiyon ve renal disfonksiyon) aliskiren grubunda, plasebo grubuna göredaha sık bildirilmiştir.

5.2 Farmakokinetik özelliklerözellikler

Emilim:

Oral benazepril dozunun en az % 37'si emilir. Daha sonra ön ilaç hızla, farmakolojik olarak aktif metabolit olan benazeprilata dönüştürülür. Benazeprilin aç karnına alınmasından sonraplazmadaki benazepril ve benazeprilat konsantrasyonları, sırasıyla 30 ve 60-90 dakika sonradoruk değerlere ulaşır.

Benazeprilin oral uygulamasından sonra benazeprilatın mutlak biyoyararlanımı, metabolitin kendi i.v. uygulamasından sonraki biyoyararlanımının yaklaşık %28'idir. Tabletlerin yemektensonra alınması emilimi geciktirir, fakat emilen ve benazeprilata dönüştürülen miktarı etkilemez.Böylece benazepril besinlerle birlikte veya aç karnına alınabilir.

5-20 mg doz aralığında, benazepril ve benazeprilatın AUC ve doruk plazma konsantrasyonları dozun büyüklüğü ile yaklaşık olarak orantılıdır. 2-80 mg'lık daha geniş doz aralığında, dozoransallığından küçük fakat istatistiksel olarak anlamlı sapmalar gözlenir. Bu, benazeprilatınADE'ye doyurulabilir bağlanmasından kaynaklanabilir.

Kinetik, çoklu doz sırasında değişmez (günde bir kez 5-20 mg). Benazepril birikmez. Benazeprilat çok az birikir; kararlı durum AUC, ilk 24 saatlik doz aralığı süresincegözlemlenenden yaklaşık %20 daha yüksektir. Benzaprilatın etkili akümülasyon yarı ömrü 1011 saattir. Kararlı durum seviyelerine 2-3 gün sonra ulaşılır.

Dağılım:


Benazepril ve benazeprilatın yaklaşık %95'i, başlıca albümin olmak üzere serum proteinlerine bağlanır. Bağlanma yaşa bağlı değildir. Benazeprilatın kararlı durum dağılım hacmi yaklaşık 9litredir.

Biyotransformasyon:


Benazepril, yaygın şekilde metabolize edilir ve başlıca metaboliti benazeprilattır. Bu dönüşümün, esas olarak karaciğerde olmak üzere, enzimatik hidroliz yoluyla olduğudüşünülmektedir. Ayrıca benazepril ve benazeprilatın açil glukuronid konjugatları olmak üzereiki metaboliti daha vardır.

Eliminasyon:


Benazepril, başlıca metabolik klerens yoluyla uzaklaştırılır. Benazeprilat böbrekler ve safra yoluyla elimine edilir; renal atılım, normal böbrek fonksiyonlu hastalarda başlıca yoldur.Sistemik olarak mevcut benazeprilatın metabolik klerensi ikincil öneme sahiptir. İdrarda, biroral dozun %1'inden azını benazepril, yaklaşık %20'sini benazeprilat oluşturur. Plazmadanbenazepril eliminasyonu 4 saat sonra tamamlanır. Benazeprilatın bifazik bir eliminasyonuvardır ve başlangıçtaki yarılanma ömrü yaklaşık 3 saat ve terminal yarılanma ömrü yaklaşık 22saat kadardır. Terminal eliminasyon fazı (24. saatten sonrası) benazeprilatın ADE'ye güçlü birşekilde bağlanmış olduğu izlenimini vermektedir.

Doğrusallık /Doğrusal Olmayan Durum:

Doz yanıt ilişkisi doğrusaldır.

Hastalardaki karakteristik özellikler

Hipertansif hastalar


Benazeprilatın kararlı durum çukur plazma konsantrasyonları, günlük doz ile ilişkilidir.

Konjestif kalp yetmezliği olan hastalar


Benazeprilin emilimi ve benazeprilata dönüşümü etkilenmez. Eliminasyon biraz daha yavaş olduğundan, benazeprilatın kararlı durum plazma düzeyleri, sağlıklı kimselere veya hipertansifhastalara kıyasla daha yüksek olma eğilimindedir.

Hafif ve orta şiddette böbrek yetmezliği, nefrotik sendrom ve karaciğer fonksiyon bozukluğu

Hafif-orta şiddetteki böbrek bozukluğu (kreatinin klerensi 30-80 mL/dk) veya nefrotiksendrom, benazepril ve benazeprilat farmakokinetiğini büyük ölçüde etkilemez. Siroza bağlıkaraciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda benazeprilatın kinetiği ve biyoyararlanımıetkilenmez ve böyle hastalarda doz ayarlaması gerekmez.

Şiddetli böbrek yetmezliği ve son evre böbrek hastalığı


Şiddetli böbrek yetmezliği olanlarda (kreatinin klerensi <30 mL/dk) benazeprilatın kinetiği önemli derecede etkilenir; daha yavaş eliminasyon, daha hızlı birikme nedeniyle dozunazaltılması gerekir. Benazepril ve benazeprilat son evre böbrek hastalarında bile plazmadanuzaklaştırılırlar; kinetiği şiddetli renal yetmezliği olan hastalardakine benzer. Böyleceböbrekler dışında (yani safraya ait veya metabolik) klerens, yetersiz renal klerensi bir dereceyekadar telafi eder.

Hemodiyaliz


Benazepril hidroklorürün verilmesinden en az iki saat sonra başlayan düzenli hemodiyaliz benazepril ve benazeprilatın plazma konsantrasyonlarını önemli derecede etkilemez.Benazeprilatın ancak küçük bir kısmı diyaliz ile vücuttan uzaklaştırılır.

Pediyatrik hastalar


Benazepril hidroklorürün çoklu günlük dozlarda (0,1 ila 0,5 mg/kg) verildiği 7-16 yaş aralığındaki hipertansif pediyatrik hastalarda (N=45), 7-12 yaş için benazeprilat klerensi, 10mg (0,13 L/sa/kg) tek doz alan sağlıklı erişkinlerin iki katından fazla şekilde 0,35 L/sa/kg idi.Adolesanlarda (13-16 yaş), sağlıklı erişkinlerinkinden %27 daha yüksek olarak 0,17 L/sa/kgidi. Pediyatrik hastalarda benazeprilatın terminal eliminasyon yarı ömrü erişkinlerdegözlenenin üçte birine eşdeğerde, yaklaşık 5 saatti.

Laktasyon


Üç gün süreyle (postpartum süre belirtilmemiş) günlük 20 mg benazepril oral dozu verilen dokuz kadında, dozdan sonraki 1 saatte benazepril için 0,9 mcg/L ve dozdan 1,5 saatteki aktifmetaboliti benazeprilat için 2 mcg/L'lik doruk süt düzeyleri saptanmıştır. Emzirilen bebeğinmaternal vücut ağırlığına göre ayarlanan benazeprilin %0,14'ünden daha az günlük doz alacağıtahmin edilmektedir.

5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri

Erkek ve dişi sıçanlarda güödgJ00vfflg/kg'aka4ârıçıkab,üenıdozlarda benazepril kullanıldığında

üreme performansı üzerine hiç bir advers etki görülmemiştir.

Benazepril ile günde, 150 mg/kg'a kadar dozlarla tedavi edilen farelerde, 500 mg/kg'a kadar dozlarla tedavi edilen sıçanlarda ve 5 mg/kg'a kadar dozlarla tedavi edilen tavşanlarda hiç birembriyotoksik, fetotoksik veya teratojenik etkileri görülmemiştir.

İn vivoin vitro

test serilerinde hiçbir mutajenik potansiyel gözlenmemiştir.

Benazepril, sıçanlara veya farelere günde 150 mg/kg'a kadar dozlarda (insanlara önerilen günlük maksimum dozun 250 katı) verildiğinde tümör oluşturucu bir etki görülmemiştir. Aynıdozlarda farelere 104 hafta süreyle uygulandığında hiçbir karsinojenisite bulgusugörülmemiştir.

Klinik olmayan hiçbir çalışma benazepril hidroklorürün olası juvenil toksisitesini araştırmak amacıyla yürütülmemiştir.

6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1 Yardımcı maddelerin listesi

Silikon dioksit

Mikrokristalin selüloz

Hidrojenize kastor yağı

Polivinil polipirolidon

Prejelatinize mısır nişastası

Laktoz monohidrat (sığır sütünden elde edilmiştir)

Mikronize polietilen glikol (PEG 8000)

Hidroksipropil metil selüloz Talk

Titanyum dioksit Sarı demir oksit

6.2 Geçimsizlikler

Bilinen geçimsizliği yoktur.

6.3 Raf ömrü

36 ay.

6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler

30°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalı, nemden korunmalıdır.

6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği

CİBACEN 10 mg, alüminyum blister ambalajda 28 film kaplı tablet.

6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller, “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.

7. RUHSAT SAHIBI

Meda Pharma İlaç San. ve Tic. Ltd. Şti.

Ortaköy/Beşiktaş/İstanbul

8. RUHSAT NUMARASI

221/22

9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ

İlk ruhsatlandırma tarihi: 16.10.2009

10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ



İlaç Bilgileri

Cibacen 10 Mg Film Kaplı Tablet

Etken Maddesi: Benazepril Hidroklorür

Pdf olarak göster

Google Reklamları

Ana Sayfa | Hakkımızda | İlaçlar | İlaç Ara | İlaç Firmaları | Gizlilik | Bize Ulaşın

Telif Hakkı 2008-2024 © İlaç Prospektüsü. Tüm Hakları Saklıdır.
Uyarı: Sitemizde yayınladığımız ilaç bilgileri ile doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanmayınız!
Aksi halde doğabilecek sağlık sorunlarından ilacprospektusu.com sorumlu tutulamaz.