KISA URUN BILGISI
1. BEŞERI TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
ANZYL 15 mg film tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde:
Her bir film tablet 15 mg essitaloprama eşdeğer 19,155 mg essitalopram oksalat içerir.
Yardımcı maddeler:
Laktoz monohidrat (sığır kaynaklı) 82,545 mg Yardımcı maddelerin listesi için bkz. Bölüm 6.1
3. FARMASÖTİK FORM
Film tablet.
Beyaz renkli, oval, bir yüzünde kırma çizgisi, diğer yüzünde “E15” harfleri bulunan film tablet. Tabletler iki parçaya bölünebilir.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Majör depresif durumlar,
Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu,
Sosyal anksiyete bozukluğu (sosyal fobi),
Yaygın anksiyete bozukluğu,
Obsesif-Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavilerinde kullanılır.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
20 mg'ın üzerindeki günlük dozlarda güvenliliği kanıtlanmamıştır.
65 yaş altındaki erişkinlerde maksimum doz 20 mg/gün olarak aynı şekilde kalmaktadır.
Majör depresif durumlar
Günde bir kez 10 mg olarak alınır. Bireysel hasta cevabına göre, doz günde maksimum 20 mg'a çıkarılabilir.
Antidepresan cevap için genelde 2-4 hafta gerekir. Belirtiler düzeldikten sonra, alınacak cevabın konsolidasyonu için en az 6 aylık tedavi süresi gerekmektedir.
Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu
Günlük 10 mg'lık doza geçilmeden önce, ilk hafta günde 5 mg'lık başlangıç dozu tavsiye edilir. Doz daha sonra, alınacak bireysel hasta cevabına göre, günde maksimum 20 mg'a çıkarılabilir.
Maksimum etki, yaklaşık 3 ay sonra alınır. Tedavi birkaç ay sürer.
Sosyal anksiyete bozukluğu (sosyal fobi)
Günde bir kez 10 mg olarak alınır. Semptomların giderilmesi için genellikle 2-4 hafta gereklidir. Hastanın bireysel yanıtına göre doz 5 mg'a düşürülebilir veya günde maksimum 20mg'a çıkarılabilir.
Sosyal anksiyete bozukluğu, kronik seyirli bir hastalıktır ve alınacak cevabın konsolidasyonu için 12 haftalık tedavi tavsiye edilir. Tedaviye cevap verenlerin 6 aylık uzun dönemli tedavisiincelendiğinde, relapsın önlenmesi bakımından cevabın bireylere bağlı olarak değerlendirilmesigerektiği görülmüştür. Tedaviden sağlanan faydaların düzenli aralıklarla tekrardeğerlendirilmesi gerekir.
Sosyal anksiyete bozukluğu, spesifik bir bozukluğun iyi tanımlanmış tanısal terminolojisidir ve aşırı çekingenlikle karıştırılmamalıdır. Bu bozukluğun sadece profesyonel ve sosyal aktivitelereönemli şekilde etki etmesi halinde ilaçla tedaviye başlanmalıdır.
Bu tedavi, kognitif davranışsal terapi ile karşılaştırmalı olarak incelenmemiştir. İlaçla tedavi, genel tedavi stratejisinin bir parçasıdır.
Yaygın anksiyete bozukluğu
Başlangıç dozu günde bir kez 10 mg'dır. Bireysel hasta cevabına göre, doz günde maksimum 20 mg'a çıkarılabilir.
Tedaviye cevap veren hastalarda, uzun dönemli tedavi (20 mg/gün) en az 6 aylık çalışmalarla değerlendirilmiştir. Tedaviden sağlanan faydalar ve doz düzenli aralıklarla tekrardeğerlendirilmelidir (bkz. Bölüm 5.1).
Obsesif-Kompülsif Bozukluk (OKB)
Başlangıç dozu günde bir kez 10 mg'dır. Bireysel hasta cevabına göre, doz günde maksimum 20 mg'a çıkarılabilir.
OKB, kronik bir hastalık olduğundan dolayı hastalar, semptomların giderildiğinden emin olmak için yeterli süre tedavi edilmelidir.
Tedaviden sağlanan faydalar ve doz düzenli aralıklarla tekrar değerlendirilmelidir (bkz. Bölüm
5.1) .
Uygulama şekli:
ANZYL günde tek doz olarak, besinlerle birlikte veya öğün aralarında kullanılabilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:Böbrek yetmezliği
Hafif veya orta dereceli böbrek işlev bozukluğu olanlarda doz ayarlaması gerekmez. Böbrek işlevi ciddi olarak azalmış (CL
CR
<30 ml / dakika) hastalarda dikkatli olunmalıdır (bkz. Bölüm
5.2) .
Karaciğer yetmezliği
Hafif veya orta dereceli karaciğer işlev bozukluğu olan hastalarda tedavinin ilk iki haftası için başlangıç dozu olarak 5 mg uygulanması önerilir. Bireysel hasta cevabına göre doz günde 10mg'a yükseltilebilir. Karaciğer işlevi ciddi olarak azalmış hastalarda, özellikle dikkatli doztitrasyonu önerilir (bkz. Bölüm 5.2).
Pediyatrik popülasyon (18 yaş altı)
ANZYL çocuklarda ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.4).
Geriyatrik popülasyon (65 yaş üstü)
Başlangıç dozu günde 5 mg'dır. Bireysel hasta cevabına göre doz günde maksimum 10 mg'a yükseltilebilir (bkz. Bölüm 5.2).
ANZYL'in yaşlı hastalarda sosyal anksiyete bozukluğundaki etkililiği araştırılmamıştır.
65 yaş üzerindeki yaşlı hastalarda essitalopram maksimum dozu 10 mg/gün'e düşürülmüştür.
CYP2C19 yönünden zayıf metabolize edici olan hastalar:
CYP2C19 yönünden zayıf metabolize edici olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak 5 mg kullanılması önerilir. Bireysel hasta cevabına göre doz, günde 10mg'a yükseltilebilir (bkz. Bölüm 5.2).
Tedavi sonlandırıldığında görülen kesilme belirtileri:
İlacın ani olarak kesilmesinden kaçınılmalıdır. Olası kesilme belirtilerini önlemek için; essitalopram tedavisine, en az bir veya iki haftalık süre içerisinde doz yavaşça azaltılarak sonverilmelidir (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.8). Dozun azaltılması ve tedavinin kesilmesini takiben tolereedilemeyen semptomlar oluşursa, bu durumda, daha önce reçete edilen doza yenidenbaşlanması göz önünde bulundurulmalıdır. Sonrasında doktor dozu azaltmaya kademeli, ancakdaha yavaş olarak, devam edebilir.
4.3. Kontrendikasyonlar
Etkin madde veya yardımcı maddelerinden herhangi birine (bkz. Bölüm 6.1) karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir.
Non-selektif irreversibl monoamin oksidaz inhibitörleriyle (MAO-inhibitörleri) birlikte kullanılması ajitasyon, tremor, hipertermi vb. belirtilerin görüldüğü serotonin sendromu riskinedeniyle kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.5).
Essitalopramın reversibl MAO-A inhibitörleriyle (örn. moklobemid) veya reversibl non-selektif MAO-inhibitörü linezolid ile birlikte kombine kullanılması serotonin sendromuna neden olma riski nedeniyle kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.5).
Essitalopram QT uzaması olduğu bilinen hastalarda ya da konjenital uzun QT sendromu olan hastalarda kontrendikedir.
Essitalopramın QT aralığını uzattığı bilinen diğer tıbbi ürünlerle kullanımı kontrendikedir. Pimozid ile birlikte kullanımı kontrendikedir.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Aşağıdaki özel uyarı ve önlemler Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI) terapötik sınıfındaki tüm ilaçları kapsar.
Çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanlarda kullanımı
ANZYL, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır. Klinik çalışmalarda antidepresanlar ile tedavi edilen çocuklarda ve adolesanlarda, plasebo ile tedaviedilenlerle karşılaştırıldığında intiharla ilişkili davranışlar (intihar girişimi ve intihardüşünceleri) ve düşmanlık (çoğunlukla saldırganlık, zıtlaşma davranışı ve sinirlilik) daha sıkgözlenmiştir. Klinik bir gereksinime dayanarak yine de tedavi etme kararı alınırsa, hasta intiharsemptomlarının ortaya çıkmasına karşı dikkatle izlenmelidir. Ayrıca, çocuklar ve adolesanlariçin büyüme, olgunlaşma, kognitif ve davranışsal gelişim ile ilgili uzun dönemli güvenlilikverisi bulunmamaktadır.
Paradoksikal anksiyete
Panik bozukluğu olan bazı hastalar antidepresan tedavisinin başında, artan anksiyete semptomları sergileyebilir. Bu paradoksikal reaksiyon, tedaviye başlanmasından itibaren ilk ikihafta içinde çoğunlukla kaybolur. Olası anksiyojenik etkileri azaltmak için düşük başlangıçdozu önerilir (bkz. Bölüm 4.2).
Nöbetler
Eğer hasta ilk kez nöbet geçirirse veya daha önce epilepsi tanısı olan hastalarda nöbet sıklığında artış varsa, essitalopram kesilmelidir. Stabil olmayan epilepsili hastalara SSRI verilmemelidir.Epilepsisi kontrol altında olan hastalar ise yakından izlenmelidir.
Mani
Geçmişinde mani/hipomani olan hastalarda SSRI'lar dikkatle kullanılmalıdır. Hasta manik faza girerse SSRI kesilmelidir.
Diyabet
Diyabetli hastalarda SSRI tedavisi glisemik kontrolü değiştirebilir (hipoglisemi veya hiperglisemi). İnsülin ve/veya oral hipoglisemik ilacın dozunun yeniden ayarlanmasıgerekebilir.
İntihar/intihar düşüncesi veya klinik kötüleşme
Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavininbaşlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerindehastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleriya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinenizlenmesi gereklidir. ANZYL, 18 yaş ve üzeri hastalarda majör depresif durumlar, agorafobiliveya agorafobisiz panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu (sosyal fobi), yaygın anksiyetebozukluğu ve obsesif kompülsif bozukluk (OKB) tedavilerinde endikedir. ANZYL çocuklardave 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır. ANZY^'in yaşlı hastalarda
sosyal anksiyete bozukluğundaki etkililiği araştırılmamıştır.
_
Depresyon; intihar düşüncesi, kendine zarar verme ve intihar (intiharla ilişkili olaylar) riskinde artış ile kendini gösterir. Bu risk anlamlı bir iyileşme oluşuncaya kadar devam eder. Tedavininilk birkaç haftası veya daha fazla sürede bir düzelme oluşmayabileceği için hastalar bir düzelmeoluşuncaya kadar yakından izlenmelidir. Genel klinik tecrübeye göre iyileşmenin erkenevrelerinde intihar riski artabilir.
Essitalopramın reçetelendiği diğer psikiyatrik durumlarda da intiharla ilgili olay riski artmış olabilir. Ayrıca bu durumlarla birlikte majör depresif bozukluk da bulunabilir. Bundan dolayımajör depresif bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken uygulanan önlemlerin aynısı diğerpsikiyatik bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken de uygulanmalıdır.
Öyküsünde intiharla ilişkili olay bulunan hastalar veya tedavinin başlangıcından önce anlamlı derecede intihar düşüncesi sergileyen kişilerde, intihar düşüncesi veya intihar girişimindebulunma riskinin daha fazla olduğu bilinmektedir ve tedavi sırasında dikkatli bir izlemyapılmalıdır.
Psikiyatrik bozukluğu olan yetişkin hastalarda, antidepresanlara ilişkin yapılan, plasebo kontrollü bir meta-analiz çalışması, 25 yaşın altındaki hastalarda plasebo ile kıyaslandığındaantidepresanlarla intihar davranışı riskinde bir artış olduğunu göstermiştir. Yüksek risktaşıyanlar başta olmak üzere tüm hastalar, özellikle tedavinin erken evrelerinde ve dozdeğişikliklerini izleyen dönemlerde yakından izlenmelidir. Hastalar (ve hasta ile ilgilenenler),herhangi bir klinik kötüleşme, intihar davranışı veya düşüncesi ve davranışlarda olağan dışıdeğişiklikler ortaya çıkmasına karşı hastanın izlenmesi gerektiği konusunda ve bu semptomlarortaya çıktığında derhal doktora başvurulması gerektiği konusunda uyarılmalıdır.
Akatizi/psikomotor huzursuzluk
SSRI/Serotonin Noradrenalin Geri Alım İnhibitörü (SNRI) kullanımı, akatizi (subjektif olarak hoş olmayan veya sıkıntılı huzursuzluk ile karakterize ve çoğu kez oturamama veya hareketsizduramama) gelişimine neden olabilir. Bu durum çoğunlukla tedavinin ilk birkaç haftası içindeoluşmaktadır. Bu semptomların geliştiği hastalarda, dozun arttırılması zararlı olabilir.
Hiponatremi
Muhtemelen Uygunsuz Antidiüretik Hormon Salgılanmasına bağlı hiponatremi, SSRI kullanımıyla seyrek olarak bildirilmiştir. Bu durum genellikle tedavinin kesilmesinden sonrasona erer. Yaşlı hastalar, sirozu olanlar veya birlikte hiponatremi oluşturduğu bilinen ilaçlarkullanmakta olan hastalar gibi risk altında olanlarda SSRI'lar dikkatle kullanılmalıdır.
Kanama
SSRI'lar ile tedavi sırasında ekimoz, purpura gibi yüzeysel kanama bozuklukları rapor edilmiştir. SSRI'lar / SNRI'lar doğum sonrası kanama riskini artırabilir (bkz. Bölüm 4.6, 4.8).Özellikle oral antikoagülanlar ve trombosit fonksiyonunu etkilediği bilinen bazı ilaçlarla(örneğin; atipik antipsikotikler ve fenotiyazinler, trisiklik antidepresanların çoğu,asetilsalisilikasit ve non-steroid antienflamatuvar ilaçlar (NSAID), tiklopidin ve dipiridamol)birlikte SSRI kullananlarda ve kanama eğilimi olduğu bilinen hastalarda SSRI kullanımındadikkatli olunmalıdır.
Elektrokonvülzif tedavi (EKT)
SSRI'lar ile EKT'nin birlikte uygulanmasına ilişkin yayınlanmış klinik deney sınırlı olduğundan dikkatli olunması önerilir.
Serotonin sendromu
Sumatriptan veya diğer triptanlar, tramadol ve triptofan gibi serotonerjik etkili ilaçlarla birlikte essitalopram kullanımında dikkatli olunmalıdır. SSRI'larla birlikte serotonerjik ilaç kullananhastalarda serotonin sendromu seyrek olarak rapor edilmiştir. Ajitasyon, tremor, miyokloni vehipertermi gibi semptomların birlikte oluşumu bu durumun gelişimine işaret edebilir. Böyledurumlarda, SSRI ve serotonerjik ilaç derhal kesilmeli ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır.
St. John's Wort
İçerisinde St. John's Wort
{Hypericumperforatum)
bulunan bitkisel preparatlar ile SSRI'ların birlikte kullanılması advers reaksiyonların oluşumunda artışa yol açabilir (bkz. Bölüm 4.5).
Tedavi sonlandırıldığında görülen kesilme belirtileri
Tedavi kesildiğinde görülen belirtiler, özellikle tedavi aniden kesilmişse sıktır (bkz. Bölüm 4.8). Klinik çalışmalarda tedavinin kesilmesiyle görülen istenmeyen olaylar essitalopram iletedavi edilen hastaların yaklaşık %25'inde ve plasebo alan hastaların yaklaşık %15'indegörülmüştür.
Kesilme belirtilerinin riski, tedavi süresi ve dozu ile doz azaltma hızını içeren birkaç faktöre bağlı olabilir. Sersemlik hali, duyusal bozukluklar (parestezi ve elektrik şok hissi dahil), uykubozuklukları (insomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veyakusma, tremor, konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyon, duygusal instabilite,irritabilite ve görsel bozukluklar en yaygın bildirilen reaksiyonlardır. Bu belirtiler genelliklehafif ve orta şiddettedir fakat bazı hastalarda şiddetli şekilde olabilirler.
Çoğu zaman bunlar tedavinin kesilmesinden sonraki ilk birkaç gün içinde ortaya çıkarlar, fakat istemeden bir doz atlamış olan hastalarda bu tür semptomların görülmesine ilişkin çok az sayıdarapor bulunmaktadır.
Bu belirtiler genellikle kendini kısıtlayıcı özelliktedir ve çoğu zaman iki hafta içinde çözümlenmesine rağmen bazı bireylerde bu süre uzayabilir (2-3 ay veya daha fazla). Bundandolayı, tedavi kesileceği zaman essitalopram hastanın ihtiyaçlarına göre birkaç hafta veya aylıksürede yavaş yavaş azaltılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2 “Tedavi sonlandırıldığında görülen kesilmebelirtileri”).
Cinsel işlev bozukluğu
Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar)/ serotonin norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI'lar) cinsel işlev bozukluğu semptomlarına neden olabilir (bkz. Bölüm 4.8).SSRI/ SNRI'ın kesilmesine rağmen semptomların devam ettiği uzun süreli cinsel işlevbozukluğu raporları vardır.
Koroner kalp hastalığı
Sınırlı klinik tecrübe nedeniyle, koroner kalp hastalığı olan hastalarda kullanımında dikkatli olunmalıdır (bkz. Bölüm 5.3).
QT aralığı uzaması
Essitalopram doza-bağımlı QT intervali uzamasıyla ilişkilendirilmiştir. Pazarlama sonrası dönemde ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QT uzamasıveya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması ve Torsades de Pointes dahilolmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. Bölüm 4.3, 4.5, 4.8, 4.9 ve 5.1).
Torsades de Pointes geliştirme riski yüksek olan hastalarda, örneğin konjestif kalp yetmezliği olanlar, yeni geçirilmiş miyokard enfarktüsü olanlar, bradiaritmileri olanlar ya da eş zamanlıhastalık veya ilaç kullanımı nedeniyle hipokalemi ya da hipomagnezemiye yatkınlığı olanlardadikkatli olunması önerilmektedir.
Belirgin bradikardisi olan hastalarda veya yakın zamanda akut miyokart enfarktüsü geçirmiş veya kompanse olmayan kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunması önerilir.
Hipokalemi veya hipomagnezemi gibi elektrolit bozuklukları malign aritmi riskini artırır. Essitalopram ile tedaviye başlamadan önce bunların düzeltilmesi gereklidir.
Stabil kardiyak hastalığı olan hastalar tedavi ediliyorsa, tedaviye başlamadan önce elektrokardiyografi (EKG) ile değerlendirilmesi düşünülmelidir.
Eğer essitalopram ile tedavi sırasında kardiyak aritmi oluşursa, tedavi sonlandırılmalıdır ve EKG uygulanmalıdır.
Yeni doğanda inatçı pulmoner hipertansiyon riski
Epidemiyolojik veriler, hamilelikte, özellikle de hamileliğin geç dönemlerinde SSRI kullanılmasının yeni doğanda inatçı pulmoner hipertansiyon riskini artırabileceğinidüşündürmektedir (bkz. Bölüm 4.6).
Dar Açılı Glokom
Essitalopramın da dahil olduğu SSRI'lar göz bebeğinin boyutuna etki ederek midriyazise sebep olabilir. Bu midriyatik etki göz açısını daraltma potansiyeline sahip olup özellikle yatkınlığıolan hastalarda göz içi basıncının artmasına ve dar açılı glokoma sebep olur. Bu nedenleessitalopram dar açılı glokomu olan hastalarda ya da glokom geçmişi olanlarda dikkatlekullanılmalıdır.
ANZYL yardımcı madde olarak sığır kaynaklı laktoz monohidrat içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemiolan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleriFarmakodinamik etkileşimleri
Kontrendike kombinasyonlar:
Irreversibl non-selektif MAOI'ler
Non-selektif irreversibl MAOI ile birlikte SSRI kullanan hastalarda ve SSRI tedavisine son verdikten hemen sonra MAOI tedavisine başlayan vakalarda ciddi reaksiyonlarla karşılaşıldığıbildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.3). Bazı hastalarda serotonin sendromu gelişmiştir (bkz. Bölüm4.8). Essitalopramın non-selektif irreversibl MAOI'ler ile beraber kullanımı kontrendikedir.Essitalopram irreversibl MAOI tedavisi kesildikten 14 gün sonra kullanılmaya başlanabilir. Birnon-selektif irreversibl MAOI ile tedaviye başlanmadan en az 7 gün önce essitalopramtedavisine son verilmiş olmalıdır.
Reversibl, selektif MAO-A inhibitörü (moklobemid)
Serotonin sendromu riskinden ötürü, essitalopramın moklobemid gibi bir MAO-A inhibitörü ile birlikte kullanımı kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3). Eğer bu kombinasyon gerekli ise,tedaviye önerilen en küçük dozla başlanması ve mutlaka klinik izlem yapılması önerilir.
Reversibl, non-selektif MAO inhibitörü (linezolid)
Bir antibiyotik olan linezolid reversibl bir non-selektif MAO-inhibitörüdür ve essitalopram ile tedavi edilen hastalara verilmemelidir. Eğer bu kombinasyon gerekli ise, yakın klinik takip ileminimum dozda verilmelidir (bkz. Bölüm 4.3).
Irrevesibl, selektif MAO-B inhibitörü (selejilin)
Serotonin sendromu gelişmesi riskinden ötürü, selejilin (irreversibl MAO-B inhibitörü) ile birlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır. 10 mg/gün'e kadar olan selejilin dozu ile birlikterasemik sitalopram güvenle kullanılmıştır.
Essitalopramın pimozid ile birlikte kullanımı kontrendikedir.
QTaralığı uzaması
Essitalopram ve QT aralığını uzatan diğer tıbbi ürünler arasında farmakokinetik ve farmakodinamik çalışmalar yapılmamıştır. Essitalopram ve bu ilaçların ilave etkileridışlanamamaktadır. Bu nedenle, essitalopramın Sınıf lA ve III antiaritmikler, antipsikotikler(ör: fenotiyazin türevleri, pimozid, haloperidol), trisiklik antidepresanlar, bazı antimikrobiyalajanlar (ör: sparfloksasin, moksifloksasin, eritromisin IV, pentamidin, anti-sıtma ilaçlarıözellikle halofantrin), bazı antihistaminikler (astemizol, mizolastin) gibi QT aralığını uzatantıbbi ürünler ile eş zamanlı uygulanması kontrendikedir.
Kullanımı önlem gerektiren kombinasyonlar:
Serotonerjik ilaçlar
Serotonerjik ilaçlarla (örneğin tramadol, sumatriptan ve diğer triptanlar) birlikte kullanımı serotonin sendromuna yol açabilir.
Nöbet eiini düüren ilaçlar
SSRI'lar nöbet eşiğini düşürebilir. Nöbet eşiğini düşürebilen diğer ilaçlarla [antidepresanlar (trisiklikler, SSRI'lar), nöroleptikler (fenotiyazinler, tiyoksantenler, butirofenonlar), meflokin,bupropiyon ve tramadol] birlikte kullanırken dikkatli olunmalıdır.
Lityum, triptofan
SSRI'ların lityum veya triptofan ile birlikte kullanıldığında, etkilerinin arttığı yönünde raporlar mevcuttur. Bu nedenle, SSRI'ların bu ilaçlarla birlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır.
St.John's Wort
SSRI'ların St. John's Wort
(Hypericumperforatum)
içeren bitkisel ürünlerle birlikte kullanımı advers reaksiyonların oluşumunda artışa yol açabilir (bkz. Bölüm 4.4).
Kanama
Essitalopram ile oral antikoagülanlar birlikte verildiğinde antikoagülan etkide değişiklik görülebilir. Oral antikoagülan tedavisi alan hastalarda essitalopram tedavisi başlandığında veyakesildiğinde dikkatle koagülasyon izlemi yapılması gerekir (bkz. Bölüm 4.4). Non-steroidalantiinflamatuvar ilaçlarla (NSAID) birlikte kullanılması kanama eğilimini artırabilir (bkz.Bölüm 4.4).
Alkol
Essitalopram ile alkol arasında farmakodinamik veya farmakokinetik etkileşme beklenmemektedir. Ancak diğer psikotropik ilaçlarla olduğu gibi, alkol ile birlikte kullanımıönerilmez.
Hipokalemi/hipomagnezemiye sebep olan tıbbi ürünler
Malign aritmi riskini arttırdığından dolayı hipokalemi/hipomagnezemiye sebep olan tıbbi ürünlerle birlikte kullanılırken dikkatli olunmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).
Farmakokinetik etkileşimleri
Diğer ilaçların essitalopram farmakokinetiği üzerindeki etkisi
Essitalopram metabolizması genellikle CYP2C19 aracılığı ile gerçekleşir. CYP3A4 ve CYP2D6 da bir dereceye kadar metabolizmaya katkıda bulunur. Esas metabolit olandemetillenmiş essitalopramın metabolize olmasının ise kısmen CYP2D6 tarafından katalizeedildiği düşünülmektedir.
Essitalopramın 30 mg günde tek doz omeprazol ile (bir CYP2C19 inhibitörü) beraber kullanımı, essitalopramın plazma konsantrasyonlarında orta derecede (yaklaşık % 50) artışa nedenolmuştur.
Essitalopramın 400 mg günde çift doz simetidin ile (orta derecede potent genel enzim inhibitörü) beraber kullanımı, essitalopramın plazma konsantrasyonlarında orta derecede(yaklaşık % 70) artışa neden olmuştur. Essitalopram, simetidin ile birlikte uygulandığındadikkatli olunması tavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.
Bu sebeple, CYP2C19 inhibitörleriyle (omeprazol, esomeprazol, flukonazol, fluvoksamin, lansoprazol, tiklopidin) veya simetidin ile beraber kullanıldığında dikkatli olunmalıdır. Beraberkullanım sırasında istenmeyen etkilerin izlenmesine bağlı olarak essitalopram dozunda azaltmayapmak gerekebilir (bkz. Bölüm 4.4).
Essitalopramın diğer ilaçların farmakokinetiği üzerine etkisi
Essitalopram CYP2D6 enziminin bir inhibitörüdür. Başlıca bu enzim tarafından metabolize edilen ve dar terapötik indekse sahip diğer ilaçlarla (flekainid, propafenon ve kardiyakyetmezlikte kullanıldığında metoprolol) veya başlıca CYP2D6 tarafından metabolize edilenmerkezi sinir sistemine etkin ilaçlarla (desipramin, klomipramin ve nortriptilin gibiantidepresanlar veya risperidon, tiyoridazin ve haloperidol gibi antipsikotikler) birliktekullanılırken dikkatli olunmalıdır. Doz ayarlaması gerekebilir.
Desipramin veya metoprolol ile birlikte kullanımı, bu iki CYP2D6 sübstratının plazma düzeyini iki katına çıkarmıştır.
Yapılan
in vitroÖzel popülasyona ilişkin ek bilgiler:
Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
ANZYL'in çocuklarda ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmaması gerektiğinden, herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi 'C'dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Essitalopramın gebelik dönemindeki kullanımına ilişkin sınırlı klinik veri mevcuttur.
Gebelik dönemi
Hayvan çalışmaları üreme toksisitesinin olduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3).
ANZYL kesinlikle gerekli değilse ve risk/yarar oranı dikkatle değerlendirilmeden hamilelerde kullanılmamalıdır.
Sıçanlarda yapılan çalışmalar, embriyo-fötotoksik etkiler açısından üreme toksisitesi göstermiştir, ancak malformasyonlarda artış yoktur ve emzirme döneminde yavruların hayattakalma oranları azalmıştır (bkz. Bölüm 5.3).
Gebeliğin ileri evrelerine kadar (özellikle son trimester içinde) ANZY^ kullanımı devam ederse, yeni doğan gözlemlenmelidir. Gebelik süresince ilacın aniden kesilmesi önlenmelidir.
Gebeliğin ileri evrelerinde SSRI/SNRI kullanımı sonrası yeni doğanlarda şu belirtiler görülebilir: Solunum güçlüğü, siyanoz, apne, nöbet, vücut sıcaklığında dengesizlik, beslenmegüçlüğü, kusma, hipoglisemi, hipertoni, hipotoni, hiperrefleksi, tremor, istemsiz hareketler,irritabilite, letarji, sürekli ağlama, uyuklama hali ve uyuma zorluğu. Bu belirtiler, serotonerjiketkilerden veya kesilme durumlarından kaynaklanıyor olabilir. Örneklerin çoğundakomplikasyonlar doğumdan hemen sonra veya kısa bir süre içinde (<24 saat) başlamaktadır.
Epidemiyolojik veriler, hamilelikte, özellikle de hamileliğin geç dönemlerinde SSRI kullanılmasının yeni doğanda inatçı pulmoner hipertansiyon riskini artırabileceğinidüşündürmektedir. Gözlenen risk yaklaşık olarak 1000 hamilelikte 5 vaka şeklindebulunmuştur. Genel popülasyonda bu değer, her 1000 hamilelik başına 1-2 vakadır.
Gözlemsel veriler, doğumdan önceki ay içinde SSRI / SN^ maruziyetini takiben doğum sonrası kanama riskinin (2 kattan az) arttığını göstermektedir (bkz. Bölüm 4.4, 4.8).
Laktasyon dönemi
Essitalopramın anne sütüne geçmesi beklenir.
Tedavi sırasında emzirme önerilmez.
Üreme yeteneği/Fertilite
Hayvan verileri sitalopramın sperm kalitesini etkileyebileceğini göstermiştir (bkz. Bölüm5.3). Bazı SSRI'lar ile olan insan vaka raporları sperm kalitesi üzerindeki etkinin geri döndürülebilirolduğunu ortaya koymuştur. Şimdiye kadar insan doğurganlığı üzerinde bir etkigözlemlenmemiştir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Essitalopram entelektüel işlev ve psikomotor performansı etkilemez. Ancak, psikoaktif ilaç kullanan hastaların muhakeme yeteneklerinde veya becerilerinde bozulma beklenebilir. Busebeple, hastalar bu ilacın araba ve makine kullanma yeteneklerine olası etkileri konusundauyarılmalıdır.
4.8. İstenmeyen etkiler
Advers etkiler en sık tedavinin ilk veya ikinci haftası süresince ortaya çıkar ve genellikle tedavinin devam eden dönemlerinde şiddet ve sıklık açısından azalma gösterir.
SSRI'ların bilinen istenmeyen yan etkileri ve ayrıca plasebo kontrollü klinik çalışmalarda essitalopram için bildirilen veya spontan olarak bildirilen pazarlama sonrası olaylar aşağıdasistem-organ sınıfı ve sıklığına göre listelenmiştir:
Sıklıklar klinik çalışmalardan alınmaktadır; plaseboya göre düzeltilmemiştir. Sıklıklar şu şekilde tanımlanmaktadır; çok yaygın (> 1/10); yaygın (> 1/100, < 1/10); yaygın olmayan (>1/1000, < 1/100); seyrek (> 1/10000, < 1/1000); çok seyrek (< 1/10000) veya bilinmiyor (eldekiverilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Trombositopeni
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Seyrek: Anafilaktik reaksiyon
Endokrin hastalıkları
Bilinmiyor: Uygunsuz ADH (antidiüretik hormon) salgısı
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Yaygın: İştah azalması, iştah artışı, kilo alma Yaygın olmayan: Kilo azalmasıBilinmiyor: Hiponatremi, anoreksi1
Psikiyatrik hastalıklar
Yaygın: Anksiyete, huzursuzluk, anormal rüyalar; libidoda azalma;
Kadınlarda: anorgazmi
Yaygın olmayan: Bruksizm, ajitasyon, sinirlilik, panik atak, konfüzyonel durum Seyrek: Agresyon, depersonalizasyon, halüsinasyonBilinmiyor: Mani, intihar düşüncesi, intihar davranışı2
Sinir sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Baş ağrısı
Yaygın: Uykusuzluk, uykululuk hali, sersemlik hali, parestezi, tremor Yaygın olmayan: Tat alma bozuklukları, uyku bozukluğu, senkopSeyrek: Serotonin sendromu
Bilinmiyor: Diskinezi, hareket bozuklukları, konvülsiyon, psikomotor huzursuzluk/akatizi1Göz hastalıkları
Yaygın olmayan: Midriyazis, görme bozukluğu
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın olmayan: Çınlama
Kardiyak hastalıklar
Yaygın olmayan: Taşikardi Seyrek: Bradikardi
Bilinmiyor: Elektrokardiyogramda QT uzaması, Torsades de Pointes dahil ventriküler aritmi
Vasküler hastalıklar
Bilinmiyor: Ortostatik hipotansiyon
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları
Yaygın: Sinüzit, esneme Yaygın olmayan: Burun kanaması
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın: Bulantı
Yaygın: Diyare, konstipasyon, kusma, ağız kuruluğu
Yaygın olmayan: Gastrointestinal kanamalar (rektal kanama dahil)
Hepato-bilier hastalıklar
Bilinmiyor: Hepatit, karaciğer fonksiyon testlerinde anormallik
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın: Terleme artışı
Yaygın olmayan: Ürtiker, alopesi, döküntü, kaşıntı Bilinmiyor: Ekimoz, anjiyoödem
Kas-iskelet bozuklukları, bağdoku ve kemik hastalıkları
Yaygın: Artralji, miyalji
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Bilinmiyor: İdrar retansiyonu
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Yaygın: Erkekte: ejakülasyon bozukluğu, impotans
Yaygın olmayan: Kadında: metroraji, menoraji
Bilinmiyor: Galaktore, Erkekte: priapizm, doğum sonrası kanama3
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın: Halsizlik, ateş Yaygın olmayan: Ödem
1 Bu istenmeyen etkiler SSRI'lar için bildirilmiştir.
2 Essitalopram ile tedavi sırasında veya tedavinin kesilmesinden hemen sonra, intihar düşüncesive intihar davranışı sergileyen vakalar bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.4).
3 Bu olay, SSRI / SNRI'ların terapötik sınıfı için bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6).
QT aralığı uzaması
Pazarlama sonrası dönemde, ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması veTorsades de Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. Bölüm 4.3,4.4, 4.5, 4.9 ve 5.1).
Sınıf etkileri
Daha çok 50 yaş ve üstü hastalarda yürütülen epidemiyolojik çalışmalar, SSRI ve TCA ilaçları kullanan hastalarda kemik kırıkları açısından artmış risk göstermektedir. Bu riske yol açanmekanizma bilinmemektedir.
Tedavi kesildiğinde görülen kesilme belirtileri
SSRI/SNRI'ların özellikle aniden kesilmesi genellikle kesilme belirtilerine neden olur. Sersemlik hali, duyusal bozukluklar (parestezi ve elektrik şok hissi dahil), uyku bozuklukları(insomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor,konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyon, duygusal dengesizlik, irritabilite ve görmebozuklukları en yaygın bildirilen reaksiyonlardır. Bu olaylar genellikle hafif ve orta şiddette vekendini kısıtlayıcı özelliktedir ancak bazı hastalarda şiddetli olabilir ve/veya daha uzunsürebilirler. Bundan dolayı essitalopram tedavisi daha fazla gerekli görülmediğinde tedavininkesilmesi doz azaltılarak yavaş yavaş yapılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2 ve Bölüm 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir
Toksisite
Essitalopram doz aşımı konusunda klinik veri sınırlıdır ve birçok vaka birlikte kullanılan diğer ilaçların doz aşımlarını içermektedir. Vakaların çoğunluğunda hafif semptomlar bildirilmiştirveya hiç semptom bildirilmemiştir. Tek başına essitalopramla doz aşımında nadiren ölümvakaları rapor edilmiştir. Ölüm vakalarının çoğunluğu beraber kullanıldığı ilaçlar ile dozaşımını içermektedir. Tek başına 400 ve 800 mg arasındaki essitalopram dozları şiddetliherhangi bir semptom olmadan alınmıştır.
Semptomlar
Bildirilen essitalopram doz aşımında görülen semptomlar çoğunlukla merkezi sinir sistemi (sersemlik hali, tremor ve ajitasyondan nadiren görülen serotonin sendromu vakaları,konvülsiyon ve komaya kadar gidebilen), gastrointestinal sistem (bulantı/kusma),kardiyovasküler sistem (hipotansiyon, taşikardi, QT aralığı uzaması ve aritmi) ve elektrolit/sıvıdengesi (hipokalemi, hiponatremi) ile ilişkilidir.
Tedavi
Spesifik bir antidotu mevcut değildir. Havayolu açık tutulmalı ve hastanın uygun düzeyde oksijen alarak solunum işlevlerini yerine getirmesi sağlanmalıdır. Gastrik lavaj ve aktif kömüruygulaması düşünülmelidir. Oral alımından sonra olası en kısa zaman içerisinde gastrik lavajuygulanmalıdır. Genel semptomatik destek tedavisinin uygulandığı süre boyunca kardiyak veyaşamsal belirtiler izlenmelidir.
Konjestif kalp yetmezliği/bradiaritmileri olan hastalarda, QT aralığını uzatan ilaçları eş zamanlı kullanan veya metabolizması etkilenmiş (ör: karaciğer bozukluğu olan) hastalarda aşırı dozdurumunda EKG izlenmesi tavsiye edilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: antidepresanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri.
ATC kodu: N06AB10
Etki mekanizması
Essitalopram, primer bağlanma yerine yüksek afinitesi olan, serotonin (5-HT) geri alımının selektif bir inhibitörüdür. Ayrıca, 1000 kat daha az afinite ile serotonin taşıyıcısı üzerindekiallosterik bölgeye de bağlanır.
Essitalopramın; aralarında 5-HT
IAı2ı2ı
, muskarinik (kolinerjik), benzodiazepin ve opioid reseptörlerin de bulunduğu bir grup reseptöre afinitesi azdır veya hiç yoktur.
5-HT geri alım inhibisyonu, essitalopramın farmakolojik ve klinik etkilerini açıklayan tek olası etki mekanizmasıdır.
Farmakodinamik etkiler:
Sağlıklı gönüllülerde yürütülen bir çift kör, plasebo kontrollü EKG çalışmasında QTc'de (Fridericia-correction)'de başlangıç değerine göre oluşan değişiklik, 10 mg/gün dozda 4,3 ms(%90 CI: 2,2, 6,4) ve 30 mg/gün supraterapötik dozda 10,7 ms (%90 CI: 8,6, 12,8) şeklindedir(bkz. Bölüm 4.3, 4.4, 4.5, 4.8 ve 4.9).
Klinik etkililik
Majör Depresif Epizod
Essitalopram, dört çift kör plasebo kontrollü kısa dönem (8 hafta) çalışmanın üçünde majör depresif durumların akut tedavisinde etkili bulunmuştur.
Uzun dönem relaps önleme çalışmasında günde 10 mg veya 20 mg essitalopram ile başlangıç 8 haftalık açık etiketli tedavi fazında olan 274 hasta, 36 haftaya kadar aynı dozda essitalopramveya plasebo ile devam etmek üzere randomize edilmiştir. Bu çalışmada essitalopram alanhastalar sonraki 36 haftada plasebo alanlarla karşılaştırıldığında relapsa kadar belirgin olarakdaha uzun zaman geçirdikleri görülmüştür.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu
Essitalopram, sosyal anksiyete bozukluğunda hem üç kısa dönemli (12 hafta) çalışmada, hem de tedaviye cevap verenlerde yapılan 6 aylık relaps önleme çalışmasında etkili bulunmuştur.24 haftalık doz ayarlama çalışmasında, 5, 10 ve 20 mg essitalopramın etkililiği gösterilmiştir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Günde 10 mg ve 20 mg essitalopram dozları dört plasebo kontrollü çalışmanın dördünde de etkili bulunmuştur.
Benzer dizaynda yapılmış üç çalışmadan elde edilen veri havuzunda; essitalopram verilen 421 hasta ve plasebo verilen 419 hastada tedaviye cevap verenlerin oranı sırasıyla, %47,5 ve %28,9ve remisyona girenlerin oranı %37,1 ve %20,8'dir. Essitalopramla sürekli etki 1. haftadanitibaren görülmüştür.
Günde 20 mg essitalopramın etkililiğinin devamı, 24-76 haftalık, randomize, idame-etkililik çalışmasında, ilk 12 haftalık açık etiket tedaviye cevap veren 373 hastada gösterilmiştir.
Obsesif-Kompülsif Bozukluk
Randomize, çift kör bir klinik çalışmada 20 mg/gün essitalopram 12 hafta sonunda Yale Brown Obsesif-Kompülsif Bozukluk Ölçeği (Y-BOCS) toplam skoru ile plasebodan ayrılmıştır. 24hafta sonunda, 10 ve 20 mg/gün essitalopram plasebo ile karşılaştırıldığında daha üstündür.
16 haftalık açık-etiketli bir çalışmada essitaloprama yanıt veren ve 24 haftalık randomize, çift kör, plasebo kontrollü bir çalışmaya dahil edilen hastalarda, 10 ve 20 mg/gün essitalopramlarelapsın önlendiği gösterilmiştir.
5.2. Farmakokinetik özelliklerGenel özellikler
Emilim:
Emilim tama yakın olup, besin alımından bağımsızdır. Çoklu doz sonrası maksimum plazma konsantrasyonuna ulaşma süresi ortalama (ortalama T
maks
) 4 saattir.
Rasemik sitalopramda olduğu gibi essitalopramın da mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %80'dir.
Dağılım:
Oral alım sonrası sanal dağılım hacmi (V
d,p
/F) yaklaşık 12-26 L/kg'dir. Essitalopramın ve ana metabolitlerinin proteine bağlanma oranı %80'in altındadır.
Biyotransformasyon:
Essitalopram karaciğerde, demetillenmiş ve didemetillenmiş metabolitlerine metabolize olur. Her iki metabolit de farmakolojik olarak aktiftir. Alternatif olarak, azot oksitlenerek N-oksitmetaboliti oluşabilir. Ana ilaç ve metabolitleri kısmen glukuronatlar olarak atılır. Çoklu dozsonrası, demetil ve didemetil metabolitlerin ortalama konsantrasyonları essitalopramkonsantrasyonunun sırasıyla %28-31 ve <%5'idir. Essitalopramın demetillenmiş metabolitebiyotransformasyonu öncelikle CYP2C19 tarafından yapılır. CYP3A4 ve CYP2D6enzimlerinin de bir miktar katkısı mümkündür.
Eliminasyon:
Çoklu doz sonrası eliminasyon yarılanma ömrü (t
1/2pora ı
) yaklaşık 0.6 L/dakikadır. Majör metabolitler belirgin olarak daha uzun yarılanmaömrüne sahiptir. Essitalopram ve majör metabolitlerin karaciğer (metabolik) ve böbrekyollarıyla elimine edildiği düşünülür, dozun büyük kısmı idrarda metabolitler şeklinde atılır.
Doğrusallık:
Doğrusal farmakokinetik gösterir. Kararlı durum plazma seviyelerine yaklaşık 1 haftada erişilir. 50 nmol/litrelik ortalama kararlı durum konsantrasyonlarına (20-125 nmol/L) 10 mg'lik günlükdozla ulaşılır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Yaşlı hastalar (65 yaş üstü):
Essitalopram yaşlı hastalarda genç hastalara göre daha yavaş elimine edilir. Sistemik maruz kalma oranı (EAA), genç sağlıklı gönüllülere göre yaşlılarda yaklaşık %50 daha yüksektir (bkz.Bölüm 4.2).
Azalmış karaciğer işlevi:
Hafif ve orta derecede karaciğer bozukluğu olan hastalarda (Child-Pugh kriterleri A ve B), essitalopram yarılanma ömrü yaklaşık iki kat daha uzundur ve normal karaciğer işlevi olanhastalara göre maruz kalma oranı yaklaşık %60 daha yüksektir (bkz. Bölüm 4.2).
Azalmış böbrek işlevi:
Rasemik sitalopramla, böbrek fonksiyonları azalmış hastalarda (CLcr 10-53 ml/dakika) daha uzun yarılanma ömrü ve maruz kalma oranında hafif artış gözlenmiştir. Metabolitlerin plazmakonsantrasyonları incelenmemiştir ancak artış gösterebilir (bkz. Bölüm 4.2).
Polimorfizm:
CYP2C19 yönünden zayıf metabolize edici kişilerin, hızlı metabolize edicileriyle karşılaştırıldığında, iki kat daha yüksek essitalopram plazma konsantrasyonuna sahip olduğugözlenmiştir. CYP2D6'nın zayıf metabolize edicilerinin, essitalopram maruziyetinde belirginbir değişikliğe neden olduğu görülmemiştir (bkz. Bölüm 4.2).
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Essitalopram ve sitalopram ile sıçanlarda yürütülen birbirine bağlı toksikokinetik ve toksikolojik çalışmalar benzer bir profil gösterdiğinden, essitalopram ile konvansiyonel tam birdizi preklinik çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle, tüm sitalopram bilgileri essitalopramayansıtılabilir.
Sıçanlardaki karşılaştırmalı toksikolojik çalışmalarda, genel toksisiteye yol açan dozlar kullanılırken, tedaviden birkaç hafta sonra, essitalopram ve sitalopram konjestif kalpyetmezliğinin de dahil olduğu kardiyak toksisiteye neden olmuştur. Kardiyotoksisiteninsistemik maruziyetten (EAA) çok, plazma doruk konsantrasyonları ile ilişkili olduğugörülmüştür. Essitalopram için EAA değeri terapötik dozlarından sadece 3-4 kat fazla iken,etkinin gözlenmediği seviyedeki pik plazma konsantrasyonları, terapötik dozlarından (8 kat)daha fazladır. S-enantiyomeri için sitalopram EAA değerleri, terapötik dozlarından 6-7 kat dahafazladır. Bu bulgular muhtemelen biyolojik aminler üzerindeki arttırılmış etki ile ilişkilidir.Yani birincil farmakolojik etkilere ikincil olarak, hemodinamik etkiler (koroner akımındaazalma) ve iskemiye sebep olmaktadır. Ancak, sıçanlardaki kardiyotoksik mekanizma iyibilinmemektedir. Sitalopramdan elde edilen klinik deneyim ve essitalopram ile ilgili klinikaraştırma deneyimi ile bu bulguların klinik karşılığı bulunmamaktadır.
Essitalopram ve sitalopram ile sıçanlarda uzun dönem tedaviden sonra artan fosfolipit içeriği akciğer, epididimis ve karaciğer gibi bazı dokularda gözlenmiştir. Epididimis ve karaciğerdebulunanlar insandakine benzer görülmüştür. Tedavinin kesilmesinden sonra etki geridönüşlüdür. Hayvanlarda fosfolipit birikmesinin (fosfolipidozis), birçok katyonik amfifilik ilaçile ilgili olduğu gözlenmiştir. Bu olayın insanlar açısından taşıdığı önem bilinmemektedir.
Sıçanlar üzerinde yapılan gelişimsel toksisite çalışmaları sırasında terapötik dozların üzerine çıkıldığında (EAA dikkate alındığında) embriyotoksik etkiler (düşük fetüs ağırlığı ve geriyedönüşebilir ossifikasyon gecikmesi) gözlenmiştir. Malformasyon sıklığında artışkaydedilmemiştir. Bir pre- ve postnatal çalışma, laktasyon döneminde klinik kullanıma mahsusdozların üzerine çıkıldığında (EAA dikkate alındığında) yaşam süresinde azalma göstermiştir.
Hayvan verileri sitalopramın fertilite indeksinde ve gebelik indeksinde düşüşe, insanın maruz kaldığı dozların üzerindeki dozlarda anormal sperm ve implantasyon sayısında azalmaya nedenolduğunu göstermiştir. Essitalopram için bu durumla ilgili hayvan verisi mevcut değildir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Mikrokristalin selüloz
Laktoz monohidrat (sığır kaynaklı)
Kolloidal anhidr silika Kroskarmelloz sodyumPolivinil pirolidon K30Magnezyum StearatOpadry beyaz 04F28674
- HPMC 2910/Hipromelloz 15 cP
- Talk
- Titanyum dioksit
- Makrogol/PEG 6000
6.2. Geçimsizlikler
Geçerli değildir.
6.3. Raf ömrü
36 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C' nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
PVC/PE/PVDC/Aluminyum folyo blister ambalajı içerisinde 28 film tablet.
6.6. Beşeri tıbbi ürünlerden arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Angelini İlaç San. ve Tic. A.Ş.
RSD 4, Nispetiye Mah. Aytar Cad. Fecri Ebcioğlu Sok. No: 4, Zemin Kat Levent, Beşiktaş -İSTANBUL
Tel: (+90 212) 266 24 23 Faks: (+90 212) 266 24 22
8. RUHSAT NUMARASI
2015/724
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 14.09.2015 Ruhsat yenileme tarihi : 21.10.2020
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ