KISA URUN BILGISI
1. BEŞERI TIBBI URUNUN ADI
İBUCOLD 100mg+15mg+1mg/5ml şurup, 100 ml
2. KALITATIF VE KANTİTATIF BILEŞIM
Her 5 ml (1 ölçek) şurup,
Etkin madde:
100 mg 15 mg1 mg
3500 mg 5 mg
3.5 mg
87.5 mg
20.5 mg0,0005 mg
Ibuprofen
Psödoefedrin hidroklorür Klorfeniramin maleat
Yardımcı maddeler:
Sükroz
Sodyum metabisülfit Sodyum karboksimetil selülozSodyum bikarbonatSodyum hidroksitSunset yellow (EUG)
Yardımcı maddeler için Bölüm 6.1' e bakınız.
3. FARMASÖTIK FORM
Şurup
Açık sarımsı renkli, berrak çözelti
4. KLİNIK ÖZELLIKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Soğuk algınlığı, grip, sinüzit ve diğer üst solunum yolu enfeksiyonları ilk birlikte görülen ateş, burun akıntısı ve nazal konjesyon içeren semptomların giderilmesinde kullanılır.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Ateş tedavisi:
Antipiretik etkisi yaklaşık 6-8 saat kadar devam eder. Daha yüksek dozların kullanılması bu süreyi uzatmaz. Doz miktarları aşağıdaki tabloya göre ayarlanmalıdır. Enfazla 5 gün kullanılmalıdır.
|
5 mg/kg Ateş < 39.2 °C |
10 mg/kg Ateş > 39.2 °C |
YAŞ |
mg |
Ölçek |
mg |
Ölçek |
6-8 yaş
|
125
|
1+ 1/4
|
250
|
2+1/2
|
9-10 yaş
|
150
|
1+1/2
|
300
|
3
|
11-12 yaş
|
200
|
2
|
400
|
4
|
12 yaşından büyük çocuklarda ve yetişkinlerde günde 3-4 kez 1-2 ölçek kullanılır.
6 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmaz.
İstenmeyen etkiler, semptomları kontrol altına almak için gerekli olan en düşük etkin dozun en kısa sürede kullanılması ile en aza indirilebilir (Bkz. Bölüm 4.4)
Uygulama şekli:
İBUCOLD şurup sadece ağızdan kullanım içindir Ölçek kaşığı kullanılarak şurup içilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgilerBöbrek/Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer ve böbrek fonksiyonu bozuk olan kişilerde kullanılmamalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
6 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmaz.
Geriyatrik popülasyon
60 yaş üzerindeki bireylerde ibuprofene bağlı mide kanaması riski artmaktadır.
3. Kontrendikasyonlar
Aşağıdaki durumlarda İBUCOLD kullanımı kontrendikedir.
• Etkin maddelere, ilacın diğer bileşenlerine veya diğer adrenerjik ilaçlara karşı aşırıduyarlılığı olanlarda
• Şiddetli hipertansiyon ve taşikardinin eşlik ettiği hastalıklar ya da şiddetli koronerarter hastalığı olanlarda
• Monoamino oksidaz inhibitörleri ile tedavi olanlarda (İBUCOLD kullanımındanönceki 14 gün içinde MAOİ (bir antibakteriyel olan furazolidon dahil)/RIMA almışve/veya almaya devam eden hastalarda) kontrendikedir. Psödoefedrin ve bu tip birilacın aynı zamanda kullanılması kan basıncında yükselmeye neden olabilir.
Diğer sempatomimetik ilaçlar (dekonjestanlar, iştah bastırıcı ilaçlar ya da amfetamin benzeri psikostimülanlar) ve beta-blokörlerle birlikte kullanım
6 yaş altı çocuklarda
Hamileliğin son 3 ayında
Ağır karaciğer yetmezliği olanlarda
Kanama eğiliminde artış olanlarda
Daha önce aspirin veya diğer NSAİİ'ler ile astım, rinit, ürtiker gibi aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişmiş olanlarda
Önceki bir NSAİİ tedavisine bağlı gastrointestinal kanama ya da perforasyon öyküsü bulunanlarda
Önceden geçirilmiş veya halen aktif ülseratif kolit, Crohn hastalığı, rekürran peptik ülser veya gastrointestinal kanaması (iki ya da daha fazla kanıtlanmış, belirginülserasyon ya da kanama episodu şeklinde tanımlanan) olanlarda
Şiddetli kalp yetmezliği olanlarda (NYHA Sınıf IV)
• Koroner arter bypass cerrahisi öncesi veya sonrası dönemde
• Şiddetli böbrek yetmezliği olanlarda
• Hipertiroidizm
• Diabetes mellitus olanlarda
• Feokromositoma
• Glokomu olanlarda
• Prostat hipertrofisi olanlarda
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleriİbuprofen:Kardiyovasküler (KV) risk
- NSAİİ'ler ölümcül olabilecek KV trombotik olaylar, miyokard infarktüsü ve inme riskindeartışa neden olabilir. Bu risk kullanım süresine bağlı olarak artabilir. KV hastalığı olan veyaKV hastalık risk faktörlerini taşıyan hastalarda risk daha yüksek olabilir.
- İBUCOLD koroner arter by-pass cerrahisi öncesi ağrı tedavisinde kontrendikedir.
Gastrointestinal (GI) riskler
NSAİİ'ler kanama, ülserasyon, mide veya bağırsak perforasyonu gibi ölümcül olabilecek ciddi GI advers etkilere yol açarlar. Bu advers olaylar herhangi bir zamanda, öncedenuyarıcı bir semptom vererek veya vermeksizin ortaya çıkabilirler. Yaşlı hastalarda ciddi GI
etkiler bakımından daha yüksek risk taşımaktadırlar.
_
İstenmeyen etkiler, semptomları kontrol altına almak için gereken, etkili en düşük doz, en kısa süreyle kullanılarak, en aza indirilebilir (bölüm 4.2'ye ve aşağıdaki gastrointestinal vekardiyovasküler risklere bakınız).
İBUCOLD şurup bronşiyal astımı olan, veya önceden bronşiyal astım geçirmiş olan hastalara uygulanırken dikkatli olunmalıdır, çünkü bu gibi hastalarda ibüprofenin bronkospazma nedenolduğu bildirilmiştir.
İBUCOLD şurup geçmişlerinde peptik ülserasyon ve başka gastrointestinal hastalık öyküsü bulunan hastalara dikkatli bir şekilde verilmelidir; çünkü bu tablolarda alevlenme olabilir.
Renal, hepatik ya da kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır, çünkü NSAİİ'lerin kullanımı renal fonksiyonlarda bozulmayla sonuçlanabilir. Bu hastalarda doz mümkün olan endüşük düzeyde tutulmalı ve böbrek fonksiyonları izlenmelidir.
İBUCOLD şurup kalp yetmezliği veya hipertansiyon öyküsüne sahip dikkatle verilmelidir, çünkü ibuprofen uygulamasıyla ödem olguları bildirilmiştir.
Diğer NSAİİ'lerde olduğu gibi İBUCOLD şurup enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilir.
Kardiyovasküler ve serebrovasküler etkiler
Hipertansiyon ve/veya hafif ile orta derecede konjestif kalp yetmezliği hikayesi olan hastaların uygun şekilde izlenmesi ve kendilerine durumlarına ilişkin önerilerde bulunulmasıgereklidir, çünkü NSAİİ tedavisiyle ilişkili olarak sıvı retansiyonu ve ödem bildirilmiştir.
Kardiyovasküler trombotik olaylar:
Birçok Cox-2 selektif ve selektif olmayan NSAİİ'lerle süresi 3 yılı bulan klinik çalışmalarda fatal olabilecek ciddi kardiyovasküler trombotik olaylar, miyokard enfarktüsü ve inmeriskinde artış olabileceğini göstermiştir. Cox-2 selektif veya selektif olmayan tüm NSAİİ'lerinbenzer riski olabilir. Kardiyovasküler hastalığı olan ya da kardiyovasküler hastalık riskfaktörü olan hastalar daha yüksek risk altında olabilirler. NSAİİ'lerle tedavi gören hastalardakardiyovasküler advers olay riskini azaltmak için, mümkün olabilecek en küçük etkin doz veen kısa tedavi süresi tercih edilmelidir. Önceden herhangi bir kardiyovasküler semptomgörülmemiş olsa bile, doktor ve hastalar bu tarz advers olayların ortaya çıkmasına karşınalarmda olmalıdır. Hastalar ciddi kardiyovasküler olayların işaretleri ve/veya semptomları vebu tarz advers olaylar gerçekleştiğinde izlenecek adımlar hakkında bilgilendirilmelidir.
NSAİİ'lerle beraber aspirin kullanımının, NSAİİ kullanımı ile ilintili ciddi kardiyovasküler trombotik olayların riskini hafifleteceğine dair tutarlı bir kanıt bulunmamaktadır. Aspirin veNSAİİ'nin beraber kullanılması, ciddi gastrointestinal yan etkilerin riskini arttırır.
Koroner arter bypass cerrahisi ardından ilk 10-14 gün boyunca ağrı tedavisinde Cox-2 selektif NSAİİ'nin kullanıldığı iki geniş, kontrollü klinik çalışmada miyokard enfarktüsü ve inmegörülme sıklığında artış olduğu tespit edilmiştir.
Hipertansiyon:
İBUCOLD dahil NSAİİ'ler hipertansiyon hastalığının başlamasına ya da önceden bulunan hipertansiyon hastalığının kötüleşmesine yol açabilir. Her iki şekilde de kardiyovaskülerolayların görülme sıklığının artmasına yol açabilirler. Tiazid ya da loop diüretikleri alanhastalar NSAİİ kullanırken bu tedavilere cevap verme oranları düşebilir.
İBUCOLD da dahil NSAİİ'ler hipertansiyon hastalarında dikkatli kullanılmalıdır. NSAİİ tedavisinin başlangıcında ve tedavi süresince kan basıncı yakından takip edilmelidir.
Konjestif kalp yetmezliği ve ödem:
NSAİİ kullanan bazı hastalarda sıvı retansiyonu ve ödem bildirilmiştir. Sıvı retansiyonu ya da kalp yetmezliği olan hastalarda İBUCOLD dikkatli kullanılmalıdır.
Kontrol altında olmayan hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, bilinen iskemik kalp hastalığı, periferik arter hastalığı ve/veya serebrovasküler hastalığı olan hastalar sadecedikkatli bir değerlendirmeden sonra ibuprofen ile tedavi edilmelidir. Benzeri birdeğerlendirme, kardiyovasküler olaylara yönelik risk faktörleri (örn. Hipertansiyon,hiperlipidemi, diabetes mellitus, sigara) olan hastalarda uzun dönemli bir tedaviyi başlatırkende yapılmalıdır.
Gastrointestinal (Gİ) etkiler, ülserasyon. kanama ve perforasyon riski
İBUCOLD da dahil NSAİİ'ler enflamasyon, kanama, ülserasyon ve mide, ince veya kalın bağırsak perforasyonu gibi fatal olabilecek ciddi gastrointestinal advers etkilere yolaçabilirler. Bu advers olaylar NSAİİ tedavisi gören hastalarda herhangi bir zamanda, öncedenuyarıcı bir semptom vererek ya da herhangi bir semptom vermeksizin ortaya çıkabilir. NSAİİtedavisinde ciddi üst gastrointestinal advers etki görülen beş hastadan sadece birindesemptomlar kendini gösterir. 3-6 ay NSAİİ tedavisi gören hastaların yaklaşık %1'inde, bir yıltedavi gören hastaların ise %2-4'ünde üst gastrointestinal ülser, kanama ya da perforasyongörülür. Bu oranlar daha uzun kullanım süresi ile devam ederken, tedavi süresince herhangibir zamanda ciddi bir gastrointestinal advers etki görülme olasılığı artar. Ancak kısa sürelitedavi de risksiz değildir.
Önceden ülser hastalığı ya da gastrointestinal kanaması olan hastalarda NSAİİ'ler çok dikkatli reçete edilmelidir. Önceden peptik ülser hastalığı ve/veya gastrointestinal kanaması olanNSAİİ kullanan hastalarda gastrointestinal kanama görülme riski, bu risk faktörlerindenolmayan hastalara göre 10 kattan daha fazladır. NSAİİ kullanan hastalarda gastrointestinalkanama riskini arttıran diğer faktörler, beraberinde oral kortikosteroid ya da antikoagülankullanımı, NSAİİ tedavi süresinin uzun olması, sigara, alkol kullanımı, ileri yaş ve genelsağlık durumunun zayıf olmasıdır. Ani fatal gastrointestinal olaylar en çok yaşlı veya güçtendüşmüş hastalarda görüldüğünden, bu hasta popülasyonuna tedavi süresince özellikle dikkatedilmelidir.
NSAİİ tedavisi gören hastalarda olası bir gastrointestinal advers etki riskini minimize etmek için, en küçük etkin doz mümkün olabilecek en kısa süre boyunca kullanılmalıdır. Hasta vedoktorlar NSAİİ tedavisi boyunca gastrointestinal ülserasyon ve kanama belirti vesemptomları bakımından dikkatli olmalıdır ve herhangi bir gastrointestinal advers etki şüphesidurumunda derhal ilave değerlendirme ve tedavi başlatılmalıdır. Hatta ciddi birgastrointestinal advers etki olasılığı ortadan kalkana kadar NSAİİ tedavisi sonlandırılmalıdır.Yüksek riskli hastalarda NSAİİ tedavisi dışında başka alternatif tedaviler uygulanmalıdır.
Gastrointestinal kanama riski, ülserasyon ya da perforasyon riski, ülser öyküsüne sahip hastalarda (özellikle kanama ya da perforasyon ile komplike olmuş ise) ve yaşlılarda artanibuprofen dozlarıyla birlikte daha yüksektir. Bu hastalarda tedaviye mümkün olan en düşükdoz ile başlanmalıdır. Bu hastalarda ve düşük doz kombine aspirin, veya gastrointestinal riskiarttırması olası diğer ilaçların eş zamanlı kullanılması gereken hastalarda koruyucu ajanlar(misoprostol veya proton pompası inhibitörleri gibi) ile kombine tedavi düşünülmelidir.Gastrointestinal hastalık öyküsü olan hastalar, özellikle de yaşlı hastalar, tedavinin başlangıçdönemlerinde, olağandışı herhangi bir abdominal semptomu (özellikle gastrointestinalkanama) bildirmelidir.
İbuprofen alan hastalarda gastrointestinal kanama veya ülserasyon gelişirse tedavi kesilmelidir.
Yaşlı hastalarda NSAİİ ilaçlara karşı artan sıklıkta advers reaksiyon (özellikle ölümcül olabilen gastrointestinal kanama ve perforasyon) mevcuttur.
Karaciğer üzerindeki etkiler
İbuprofen dahil NSAİİ'leri kullanan hastaların %15'inde, bir veya daha fazla karaciğer testinde sınırda yükselmeler görülebilir. Bu laboratuvar anormallikleri, devam eden tedavi ileilerleyebilir, değişmeden kalabilir veya geçici olabilir. Hastalarda NSAİİ'lerle yapılan klinikçalışmaların yaklaşık %1'inde, kayda değer ALT, AST yükselmeleri (normal üst değerlerinyaklaşık 3 veya daha fazla katı) rapor edilmiştir. Ek olarak sarılık, fulminant hepatit, karaciğernekrozu, karaciğer yetmezliği gibi, bazıları ölümle sonuçlanan nadir ciddi karaciğerreaksiyonları bildirilmiştir. İbuprofen tedavisindeyken, hastada karaciğer fonksiyonununbozulduğuna dair belirti ve/veya semptomlar oluşmuşsa veya karaciğer testleri anormalse,daha ciddi karaciğer reaksiyonlarının gelişimine yönelik değerlendirme yapılmalıdır. Eğerkaraciğer hastalığı gelişimi ile uyumlu klinik belirti ve semptomlar veya sistemik belirtiler(eozinofili, deri döküntüsü vb.) ortaya çıkarsa, ibuprofen tedavisi kesilmelidir.
Böbrekler üzerindeki etkiler
Önemli ölçüde dehidratasyonu olan hastalarda ibuprofen tedavisi başlatılırken dikkatli olunmalıdır.
Diğer NSAİİ'ler ile olduğu gibi, uzun dönemli ibuprofen uygulaması renal papiller nekroz ve başka patolojik renal değişiklikler ile sonuçlanmıştır. Renal toksisite ayrıca renalprostaglandinlerin renal perfüzyonunun sürdürülmesini destekleyici bir rolü bulunduğuhastalarda görülmüştür. Bu hastalarda NSAİİ uygulaması prostaglandin oluşumunda dozabağlı bir azalmaya, ve ikincil olarak böbrek yetmezliğini hızlandırabilen böbrek kan akımındaazalmaya neden olabilir. Böyle bir reaksiyon riski en yüksek olanlar, böbrek fonksiyonlarıbozuk olanlar, kalp yetmezliği ve karaciğer bozukluğu olanlar, diüretik ve ADE inhibitörlerialanlar ve yaşlılardır. NSAİİ tedavisinin kesilmesi genellikle tedavi öncesi duruma geridönülmesini sağlar.
İleri böbrek yetmezliği
Kontrollü klinik çalışmalarda İBUCOLD'un ileri böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanımına dair herhangi bir bilgi mevcut değildir. Dolayısıyla ileri böbrek yetmezliği olanhastalarda İBUCOLD kullanımı önerilmez. Eğer İBUCOLD tedavisine başlanmalıysa,hastanın böbrek fonksiyonunun yakından takibi önerilir.
Anafılaktoid reaksiyonlar
Diğer NSAİİ'lerde olduğu gibi, İBUCOLD'a karşı daha önceden maruz kaldığı bilinmeyen hastalarda anafılaktoid reaksiyonlar oluşabilir. İBUCOLD aspirin triyadı olan hastalaraverilmemelidir. Bu semptom kompleksi tipik olarak nazal polipi olan veya olmayan, rinitgeçiren astım hastalarında veya aspirin veya diğer NSAİİ alımı sonrasında potansiyel olarakölümcül, ciddi bronkospazm sergileyen hastalarda gelişir.
Oküler etkiler
Çalışmalarda, ibuprofen uygulamasına dayandırılabilecek oküler değişiklikler gösterilmemiştir. Nadir olgularda, papillit, retrobulbar optik nörit ve papilödem gibiistenmeyen oküler bozukluklar, ibuprofen dahil olmak üzere NSAİ ilaç kullananlar tarafındanbildirilmiştir, ancak nedensel ve etki ilişkisi saptanmamıştır; dolayısıyla ibuprofen tedavisisırasında görme bozukluğu gelişen hastalara oftalmolojik muayene yapılmalıdır.
Hematolojik etkiler
İBUCOLD dahil olmak üzere, NSAİİ alan hastalarda bazen anemi gözlenebilir. Bunun nedeni sıvı retansiyonu, gizli veya aşikar Gİ kan kaybı veya eritropoez üzerindeki tam olaraktanımlanmamış etkilerdir. İBUCOLD dahil olmak üzere, uzun süreli NSAİİ alan hastalarda,herhangi bir anemi belirti veya bulgusu gözlenirse hemoglobin ve hematokrit değerlerikontrol edilmelidir.
NSAİİ'lerin trombosit agregasyonunu inhibe ettiği ve bazı hastalarda kanama zamanını uzattığı gösterilmiştir. Aspirinden farklı olarak, trombosit fonksiyonları üzerindeki etkilerikantitatif olarak daha az, kısa süreli ve geri dönüşümlüdür. Pıhtılaşma bozuklukları olan veyaanti-koagülan alan hastalarda olduğu gibi, trombosit fonksiyonundaki değişikliklerdenolumsuz şekilde etkilenen ve İBUCOLD alan hastalar, dikkat edilmelidir.
Önceden mevcut astım
Astımı olan hastalarda, aspirine duyarlı astım olabilir. Aspirine duyarlı astımı olan hastalarda aspirin kullanımı, ölümcül olabilen ciddi bronkospazm ile ilişkilendirilmiştir. Bu tüt aspirineduyarlı hastalarda, aspirin ve diğer non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar arasında, bronkospazmdahil, çapraz reaksiyon bildirilmiş olduğundan, bu hastalarda İBUCOLD uygulanmamalı veönceden beri astımı bulunan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır
Aseptik menenjit
İbuprofen tedavisindeki hastalarda nadiren aseptik menenjit gözlenmiştir. Sistemik lupus eritematosus ve ilişkin bağ dokusu hastalıklarında daha büyük bir olasılıkla oluşmasınarağmen altta yatan kronik hastalığı olmayanlarda da aseptik menenjit bildirilmiştir.
Deri reaksiyonları
Çok ender durumlarda NSAİİ'lerin kullanımıyla ilişkili olarak, eksfolyatif dermatit, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz dahil olmak üzere, bazıları ölümcül olan ağır deri reaksiyonları bildirilmiştir. Hastalarda bu tür reaksiyon riskinin, tedavinin dönemlerindeen yüksek erken olduğu görünmektedir. Olguların büyük bir çoğunluğunda reaksiyonunortaya çıkışı, tedavinin ilk ayı içinde olmuştur. Deri döküntüleri, mukozal lezyonlar ya dadiğer aşırı duyarlılık bulguları belirir belirmez ibuprofen kesilmelidir.
Ayrıca;
Aritmiler
Epilepsi
Prostat hipertrofisi Karaciğer yetmezliğiGlokom
Bronşit, bronşiektazi, astım Ciddi hipertansiyonKardiyovasküler hastalığı olanlarda
Aşırı aktif tiroid fonksiyon bozukluklarında kullanımından kaçınılmalıdır.
Çocuklar ve yaşlılar nörolojik antikolinerjik yan etkilere ve paradoksal eksitasyona daha duyarlıdır (enerji artışı, huzursuzluk, sinirlilik gibi).
Monitörizasyon
Ciddi gastrointestinal ülserasyonları ve kanamalar belirti ve bulgu olmaksızın da gelişebildiği için doktorlar gastrointestinal kanama belirti ve semptomlarını izlemelidir. Uzun süreli NSAİİtedavisi gören hastaların tam kan sayımı ve biyokimya testleri periyodik olarak kontroledilmelidir. Klinik belirti ve semptomlar karaciğer ve böbrek hastalığı gelişimi ile uyumlu ise,sistemik belirtiler meydana geldiyse (eozinofili, döküntü gibi) veya anormal karaciğerdeğerleri devam ediyor veya daha da kötüleşiyorsa PEDİFEN COLD&FLU kullanımısonlandırılmalıdır.
Psödoefedrin:
Aritmisi olanlarda Kardiyovasküler hastalığı olanlardaİskemik kalp hastalığı olanlardaDiabetes mellitus olanlardaHipertiroidizm olanlardaGlokomu olanlarda
• Şiddetli böbrek yetmezliği olanlarda
• Feokromositoma olanlarda
• Hipertansiyonu olanlarda
• Normotansif hastalarda psödoefedrinin görünür hiç bir presör etkisi olmamaklaberaber, İBUCOLD hafif-orta şiddette hipertansiyonu olan hastalarda dikkatlekullanılmalıdır
(bkz.
Kontrendikasyonlar, Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğeretkileşim şekilleri). Kontrol edilemeyen hipertansiyonu olan hastalarda İBUCOLD'unkan basıncı üzerindeki etkisi gözlenmelidir.
• Prostat hipertrofısi (hiperplazisi) olanlarda ve mesane fonksiyon bozukluğu olanlarda
• Halüsinasyonlar, huzursuzluk, uyku düzensizliği oluştuğunda kesilmelidir.
• Şiddetli derecede karaciğer yetmezliği olanlarda ve böbrek yetmezliği olanlardaözellikle birlikte kardiyovasküler bir hastalığı olanlarda dikkatli olunmalıdır.
• 60 yaş üzerindeki hastalarda
• Seyrek olarak psödoefedrin dahil olmak üzere sempatomimetik ilaçlarla posterior geridönüşlü ensefalopati (PRES)/ geri dönüşlü serebral vazokonstriksiyon sendromu(RCVS) bildirilmiştir. Bildirilen semptomlar ani başlangıçlı şiddetli baş ağrısı bulantı,kusma ve görme bozukluğudur. Olguların çoğu uygun tedavi ile birkaç gündedüzelmiştir. PRES/RCVS belirti ve semptomları gelişmesi halinde psödoefedrin hemenkesilmelidir.
• 5 günden daha uzun süre kullanılmamalıdır.
Tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında kullanımından kaçınılmalıdır.
Klorfeniramin maleat;
Epilepsi
Prostat hipertrofısi Glokom
Bronşit, bronşiektazi, astım Hipertansiyonu olanlardaKardiyovasküler hastalığı olanlarda
Aşırı aktif tiroid fonksiyon bozukluklarında kullanımından kaçınılmalıdır.
Çocuklar ve yaşlılar nörolojik antikolinerjik yan etkilere ve paradoksal eksitasyona daha duyarlıdır (enerji artışı, huzursuzluk, sinirlilik gibi).
Klinik çalışmalar, özellikle yüksek dozda (2400 mg/gün) ibuprofen kullanımının arteriyel trombotik olayların (örn. miyokard enfartüsü ya da inme) riskinde küçük bir artış ile ilişkiliolabileceğini göstermektedir. Bütünüyle ele alındığında epidemiyolojik çalışmalar, düşük dozibuprofenin (örn. < 1200 mg/gün), miyokard enfarktüsü riskinde artış ile ilişkili olabileceğinidüşündürmemektedir.
Kontrol altına alınamayan hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği (NYHA H-III), mevcut iskemik kalp hastalığı, periferik arter hastalığı ve/veya serebrovasküler hastalığı olan hastalar,sadece dikkatli bir değerlendirme sonrasında ve yüksek dozlardan (2400 mg/gün) kaçınarakibuprofen ile tedavi edilmelidirler.
Özellikle yüksek dozlarda ibuprofen (2400 mg/gün) kullanımı gerektiğinde, kardiyovasküler olaylara yönelik risk faktörleri olan (örn. hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabet, sigara)hastalarda uzun süreli bir tedavi başlatılmadan önce de dikkatli değerlendirme yapılmalıdır.
Bu ürün her bir ölçeğinde (5 mL) 3000 mg sükroz ve içerir. Bu durum, diabetes mellitus hastalarında göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca nadir kalıtımsal früktoz intoleransı ya dasükraz-izomaltaz yetmezliği olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
Bu tıbbi ürün yardımcı madde olarak sodyum metabisülfit içermektedir. Nadir olarak şiddetli aşırı duyarlılık reaksiyonları ve bronkospazma neden olabilir.
Bu tıbbi ürün her 5 ml' sinde yaklaşık 34,13 mg sodyum ihtiva eder. Bu durum, kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu tıbbi ürün, yardımcı madde olarak Sunset yellow içerir. Sunset yellowa bağlı alerjik reaksiyon gelişebilir.
4.5. Diğer Tıbbi Ürünler ile Etkileşim ve Diğer Etkileşim Şekilleriİbuprofen:
İBUCOLD ile aşağıdaki ajanların kombinasyonundan kaçınılmalıdır:
Antikoagülanlar (dikumarol grup, warfarin): Deneysel çalışmalar, ibuprofenin, varfarinin kanama süresine olan etkilerini güçlendirdiğini göstermektedir. NSAİİ'ler ve dikumarol grubuaynı enzim yani CYP 2C9 ile metabolize olmaktadır. NSAİİ'ler varfarin gibiantikoagülanların etkisini artırabilir.
Tiklopidin: NSAİİ'ler, trombosit fonksiyonunun inhibisyonundan dolayı tiklopidin ile kombinasyon halinde kullanılmamalıdır.
Metotreksat: Özellikle böbrek yetmezliği olan hastalarda metotreksat ile yapılan düşük dozlu tedavi ile ilişkili olarak NSAİİ'ler ve metotreksat arasındaki potansiyel etkileşim riski gözönüne alınmalıdır. Kombinasyon tedavinin uygulanması halinde böbrek fonksiyonuizlenmelidir. Metotreksatın plazma seviyelerindeki artışın sonucu olarak toksisite meydanagelebileceği için, 24 saat içinde hem NSAİİ hem de metotreksat verilmesi halinde dikkatliolunmalıdır.
Aspirin (Asetilsalisilik asit): NSAİİ içeren başka ürünlerde olduğu gibi, artan advers etki potansiyeli nedeniyle, birlikte verilmemesi gerekmektedir.
Deneysel veriler eş zamanlı kullanıldıklarında ibuprofenin düşük doz asetilsalisilik asidin platelet agregasyonu üzerindeki etkisini engelleyebildiğini göstermektedir. Bu verilerin klinikolarak ekstrapolasyonu ile ilgili belirsizlikler bulunmasına rağmen, ibuprofenin uzun süreli vesürekli kullanımının, düşük doz asetilsalisilik asidin kardiyoprotektif etkisini azaltabileceğiolasılığı göz ardı edilemez. Ara sıra kullanılan ibuprofen ile klinik olarak anlamlı bir etkigözlenmesi muhtemelen beklenmemektedir (bkz. Bölüm 5.1).
Kardiyak glikozidler (örn: digoksin): NSAİİ'ler kalp yetmezliğini alevlendirebilir, glomerüler filtrasyon hızını azaltabilir ve plazmada kardiyak glikozid düzeylerini arttırabilirler.
Mifepriston: Asetilsalisilik asit dahil NSAİİ'lerin antiprostaglandin özelliklerinden dolayı teorik olarak tıbbi ürünün etkililiğinde azalma meydana gelebilir. Sınırlı miktardaki kanıt,prostaglandin ile aynı gün uygulanan NSAİİ'lerin, mifepriston veya prostaglandinin servikalolgunlaşmaya olan etkilerini olumsuz şekilde etkilemediğini ve gebeliğin tıbbensonlandırılmasının klinik etkililiğini azaltmadığını göstermektedir.
Sülfonilüre: NSAİİ'ler sülfonilüre grubu ilaçların etkilerini potansiyalize edebilirler. Sülfonilüre tedavisi görmekte olan hastalarda ibuprofen kullanımı ile çok seyrek hipoglisemirapor edilmiştir.
Zidovudin: NSAİİ'ler zidovudin ile beraber verildiğinde hematolojik toksisite riskinde artış olabilir. Eş zamanlı zidovudin ve ibuprofen tedavisi alan HIV (+) hemofili haftalarındahematoma ve hemartroz riskinde artış bildirilmiştir.
Alkol: Kanama gibi önemli gastrointestinal yan etki riskleri artabileceğinden dolayı ibuprofen ve alkolün birlikte kullanımından kaçınılmalıdır.
Diğer analjezikler: İki veya daha fazla NSAİİ'nin beraber kullanımı önlenmelidir.
İbuprofenin aşağıdaki ajanlar ile kullanılması durumunda doz ayarlaması gerekebilir
Anti-hipertansifler (ADE inhibitörleri, anjiyotensin reseptör blokerleri, beta-blokerler, diüretikler ve pulmoner hipertansiyonda kullanılan ilaçlar (endotelin reseptör antagonistleribosentan)): NSAİİ'ler, antihipertansif etkiyi azaltabilir (Bkz. Bölüm 4.4). Seçici COX-2inhibitörleri dâhil olmak üzere NSAİİ'ler ile aynı zamanda ADE inhibitörleri ve anjiyotensin-II antagonistleri uygulandığında, böbrek yetmezliği olan hastalarda (örn. dehidrate ve yaşlıhastalar) genellikle reversibl olmak üzere akut böbrek yetmezliği için artan bir risk sözkonusudur. Bu nedenle, özellikle yaşlı hastalar olmak üzere böbrek yetmezliği olan hastalarabu kombinasyon dikkatli uygulanmalıdır. Kombinasyon tedavisi başladıktan sonra ve tedavisırasında düzenli aralıklarla hastalar yeterli şekilde hidrate edilmeli ve böbrek fonksiyonukontrol edilmelidir (bkz. bölüm 4.4).
Diüretikler (tiyazid, tiyazid benzeri diüretikler ve kıvrım diüretikleri) ayrıca, NSAİİ'lerin nefrotoksisite riskini arttırabilir. NSAİİ'ler, muhtemelen prostaglandin sentezinininhibisyonundan dolayı furosemid ve bumetanidin diüretik etkisini giderebilmektedir. Ayrıcatiyazidlerin antihipertansif etkisini de azaltabilmektedir.
Aminoglikozitler: NSAİİ'ler aminoglikozitlerin atılımını azaltabilir (özellikle preterm bebeklerde).
Lityum: İbuprofen, lityum serum seviyelerinin azalması sonucunda lityumun renal klerensini düşürmektedir. Serum lityum seviyeleri sık şekilde kontrol edilmedikçe ve lityum dozundaolası bir azaltma yapılmadıkça bu kombinasyonun uygulanmasından kaçınılmalıdır.NSAİİ'ler, lityum eliminasyonunu azaltabilirler.
Selektif serotonin geri-alım inhibitörleri, SSRI (örn: paroksetin, fluoksetin, sertralin): SSRI'ler ve NSAİİ' lerin her ikisi de, örneğin gastrointestinal kanaldan kaynaklanan, kanama riskindeartışa neden olmaktadır. Bu risk kombinasyon tedavi durumunda artmaktadır. Söz konusumekanizma muhtemelen, serotonin trombositlerdeki geri alımının azalması ileilişkilendirilebilir (bkz. bölüm 4.4).
Siklosporin: Prostasiklinin böbrekteki azalan sentezinden dolayı, NSAİİ'1er ve siklosporinin eşzamanlı uygulamasının artan nefrotoksisite riskine neden olduğu düşünülmektedir. Bunedenle, böbrek fonksiyonu kombinasyon tedavisi durumunda yakın şekilde izlenmelidir.
Kaptopril: Deneysel çalışmalar, ibuprofenin, kaptoprilin sodyum atılımına olan etkisine ters yönde etki ettiğini göstermektedir.
Kolestiramin: İbuprofen ile kolestiraminin eşzamanlı uygulaması, ibuprofen absorpsiyonunu geciktirmekte ve azaltmaktadır (%25 oranında). Bu ilaçlar en az 2 saat arayla alınmalıdır.
Takrolimus: NSAİİ'ler takrolimus ile beraber verildiğinde nefrotoksisite riskinde olası bir artış beklenebilir. Prostasiklinin böbrekteki azalan senezinden dolayı, NSAİİ'ler ve takrolimusuneşzamanlı uygulamasının artan nefrotoksisite riskine neden olduğu düşünülmektedir. Bunedenle, böbrek fonksiyonu kombinasyon tedavisi durumunda yakın şekilde izlenmelidir.
Kortikosteroidler: NSAİİ'ler ile gastrointestinal ülserasyon veya kanama riskinde artış.
Antitrombositik ajanlar (örn. klopidogrel): NSAİİ'ler ile gastrointestinal kanama riskinde artış görülebilir.
CYP2C9 İnhibitörleri: ibuprofenin, CYP2C9 inhibitörleri ile birlikte uygulanması, ibuprofene (CYP2C9 sübstratı) maruziyeti arttırabilir. Vorikonazol ve flukonazol (CYP2C9 inhibitörleri)ile yapılan bir çalışmada, yaklaşık %80-100 oranında artmış bir S(+)-ibuprofen maruziyetigösterilmiştir. Özellikle yüksek dozdaki ibuprofenin vorikonazol veya flukonazol gibi potentCYP2C9 inhibitörleri ile birlikte uygulanması durumunda, ibuprofen dozunun düşürülmesidüşünülmelidir.
Bitkisel ekstreler: Ginkgo biloba, NSAİİ kullanımına bağlı kanama riskini potansiyalize edebilir.
Kinolon türevi antibiyotikler: Deney hayvanlarından elde edilen veriler, NSAİİ'lerin kinolon antibiyotikleriyle ilişkili konvülsiyon riskini artırabileceğine işaret etmektedir. NSAİİ vekinolonları birlikte alan hastalarda konvülsiyon gelişme riski artabilir. Etkileşim çalışmalarıyalnızca erişkinlerde yapılmıştır.
Psödoefedrin:
İBUCOLD, MAOI/RIMA alanlarda kullanılmamalıdır. Trisiklik antidepresanlar, iştah bastırıcı ilaçlar, sempatomimetik ajanlar (dekonjestanlar, iştah bastırıcılar ve amfetaminbenzeri psikostimülanlar gibi) ve sempatomimetik aminlerin katabolizmasını etkileyenmonoamin oksidaz inhibitörleri (furazolidon dahil) ile beraber kullanılması bazen kanbasıncının yükselmesine neden olabilir,
(bkz.(bkz.Klorfeniramin maleat:
Alkol ve klasik antihistaminikler (sedatif etkili) birlikte kullanıldığında sedatif etki artar. Sedatif etkileşmeler sedasyon yapmayan antihistaminiklerle daha sınırlı olarak görülür.Topikal uygulanan antihistaminikler (inhalasyonla uygulananlar dahil) bu tür etkileşmegöstermezler.
Fenitoin içeren epilepsi ilaçlanyla, anksiyete tedavisinde veya uyku düzenleyic ilaçlarla dikkatli kullanılmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Özel popülasyonlara ilişkin etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. Gebelik ve LaktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi C dir. (3. trimesterde D'dir.)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Gebe kalmayı düşünen kadınlarda veya gebeliğinin birinci veya ikinci trimestrinde olan kadınlarda ibuprofen kullanılması durumunda, uygulanacak dozun mümkün olduğunca düşükve tedavi süresinin mümkün olduğunca kısa tutulması gerekmektedir.
Psödoefedrin için yeterli veri mevcut değildir.
Gebe kadınlarda klorfeniramin kullanımı konusunda yeterli veri yoktur, insanlardaki potansiyel risk bilinmemektedir. Üçüncü trimestr dönemindeki kullanım yeni doğanlarda veyaprematüre doğanlarda reaksiyona sebep olabilir. Bu yüzden doktor tarafından gerekligörülmedikçe gebelik sırasında kullanılmamalıdır.
Gebelik dönemi
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo/fetal gelişimi olumsuz etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler, gebeliğin erken dönemindeprostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra düşük ve kardiyak malformasyongastroşizis riskinde bir artışı göstermektedir. Kardiyovasküler malformasyonun mutlak riski%1'den daha düşük düzeylerden yaklaşık olarak %1,5'e yükselmiştir. Riskin tedavi dozu vesüresi ile yükseldiğine inanılmaktadır. Hayvanlarda, prostaglandin sentez inhibitörüuygulanmasının pre ve post-implantasyon kayıplarında artış ve embriyo/fetal ölümlerlesonuçlandığı gösterilmiştir. Ayrıca, organogenez döneminde prostaglandin sentez inhibitörüverilen hayvanlarda kardiyovasküler malformasyonlar da dahil olmak üzere çeşitlimalformasyonların sıklığında artışlar bildirilmiştir. Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterindekesin olarak gerekli olmadıkça İBUCOLD verilmemelidir. İBUCOLD, gebe kalmaya çalışanveya gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde bulunan bir kadına verilirse, doz mümkünolduğu kadar düşük ve tedavi süresi mümkün olduğu kadar kısa tutulmalıdır.
Üçüncü trimester esnasında bütün prostaglandin sentez inhibitörleri fetüsü aşağıdakilere maruz bırakabilir:
- Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken kapanması ve pulmonerhipertansiyon)
- Oligohidramniyoz ile birlikte böbrek yetmezliğine ilerleyebilecek böbrekdisfonksiyonu
Anne ve yenidoğanda gebeliğin sonunda aşağıdakilere neden olabilir:
- Kanama zamanında uzama
- Doğumun gecikmesine ve uzun sürmesine neden olan uterus kontraksijfonlarmm inhibisyonu
Sonuç olarak, İBUCOLD gebeliğin son trimesterinde kontrendikedir.
Laktasyon dönemi
Mevcut kısıtlı çalışmalarda, ibuprofen süte çok düşük konsantrasyonlarda geçmiştir ve süt emen bebeği olumsuz etkileme olasılığı düşüktür. Yine de, ibuprofenin emziren annelerdekullanılması önerilmemektedir.
Psödoefedrin anne sütüne az miktarda geçer, fakat bunun emzirilen bebeklerdeki etki derecesi bilinmemektedir. Ağız yoluyla tek doz psödoefedrin verilen annenin sütüyle 24 saat içindebunun %0.5-0.7'sinin atılacağı tahmin edilmektedir. İBUCOLD eğer hekim ilacın emzirenanneye sağlayacağı yararın, emzirilen bebek üzerindeki riskini haklı göstereceğine inanıyorsadikkatle kullanılmalıdır.
Klorfeniramin maleat anne sütüne önemli miktarda geçer; bu düzeyde ilacın bebek için zararlı etki oluşturduğu bilinmemekle beraber kullanılmaması önerilir. Klorfeniramin maleat ve diğerantihistaminikler laktasyonu inhibe edebilir.
Bu nedenle emzirme döneminde İBUCOLD kullanılmaması önerilir.
Üreme yeteneği / Fertilite
Özellikle psödoefedrinin üreme yeteneği üzerindeki etkisi konusunda bilgi bulunmadığı için hekim tarafından yarar/risk oranı değerlendirilerek kullanılmasına karar verilmelidir.
İbuprofen kullanımı fertiliteyi olumsuz yönde etkileyebilir, bu nedenle gebe kalmayı düşünen kadınların kullanması önerilmez. Gebe kalma zorluğu yaşayan veya kısırlık incelemesindengeçen kadınlarda ibuprofen alımının durdurulması düşünülmelidir.
Klorfeniramin sıçan ve tavşanlarda mg/m2 bazında insanlarda önerilen maksimum dozun 2025 katı kullanıldığında fertiliteyi etkilememiştir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkileri
İBUCOLD, sersemlik, rehavet, yorgunluk ve görme bozuklukları gibi istenmeyen etkilere neden olabilir. Eğer bu istenmeyen etkiler görülürse, hastalar araç ve makine kullanmamalarıkonusunda uyarılmalıdır.
4.8. İstenmeyen etkiler
Rapor edilen istenmeyen etkiler aşağıdaki sıklık derecesine göre listelenmiştir:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <l/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketetahmin edilemiyor).
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar:
Yaygın olmayan: Rinit
Seyrek: Aseptik menejit (özellikle sistemik lupus eritematozus ve karma bağ dokusu hastalığı gibi otoimmün hastalığı olan hastalarda) boyun sertliği, baş ağrısı, bulantı, kusma, ateş, yönduygusunu yitirme gibi semptomlarla birlikte
Kan ve lenf sistemi hastalıkları:
Seyrek: Lökopeni, trombositopeni, nötropeni, agranülositoz, aplastik anemi, ve hemolitik anemi
Bilinmiyor: Kan diskrazileri
Bağışıklık sistemi hastalıkları:
Seyrek: Anafılaktik reaksiyon Bilinmiyor: Alerjik reaksiyon, anjiyoödem
Metabolizma ve beslenme hastalıkları:
Bilinmiyor: İştahsızlık
Psikiyatrik hastalıklar:
Yaygın: Sinirlilik, uykusuzluk
Yaygın olmayan: Yorgunluk, telaş hali, ajitasyon (huzursuzluk)
Seyrek: Halusinasyon (özellikle çocuklarda) paranoid delüsyon, huzursuzluk, eksitabilite
Sinir sistemi hastalıkları:
Yaygın: Sersemlik, baş ağrısı, baş dönmesi Yaygın olmayan: ParesteziSeyrek: Optik nevrit, somnolansBilinmiyor: İrritabilite, anksiyete
Göz hastalıkları:
Yaygın: Bulanık görme
Yaygın olmayan: Görme bozukluğu
Seyrek: Toksik optik nöropati
Kulak ve iç kulak hastalıkları:
Yaygın olmayan: Duyma bozukluğu Seyrek: Tinnitus, vertigo
Kardiyak hastalıklar:
Seyrek: Taşikardi, diğer kardiyak disritmiler
Çok seyrek: Arteriyel trombotik olaylar (günde 2400 mg ibuprofen alımı gibi yüksek dozlarda)
Vasküler hastalıklar:
Seyrek: Kan basıncı artışı*
*Sistolik kan basıncı artışı gözlenmiştir. Terapötik dozlarda psödoefedrinin kan basıncı üzerindeki etkisi klinik olarak anlamlı değildir.
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar:
Yaygın olmayan: Astım, bronkospazm, dispne Bilinmiyor: Bronş sekresyonunda koyulaşma
Gastrointestinal hastalıklar:
Yaygın: Dispepsi, diyare, bulantı, kusma, abdominal ağrı, flatulans, konstipasyon, melana, hematemez, gastrointestinal hemoraji
Yaygın olmayan: Gastrit, duodenal ülser, gastrik ülser, oral ülserasyon Seyrek: Gastrointestinal perforasyon, ağız kuruluğuÇok seyrek: PankreatitBilinmeyen: Kolit ve Crohn hastalığı
Hepato-bilier hastalıklar:
Yaygın olmayan: Hepatit, sarılık, hepatik fonksiyon bozukluğu
Seyrek: Hepatik hasar
Çok seyrek: Hepatik yetmezlik
Deri ve derialtı doku hastalıkları:
Yaygın: Deri döküntüsü
Yaygın olmayan: Ürtiker, kaşıntı, purpura, anjioödem, ışığa duyarlı reaksiyon
Seyrek: İritasyonlu veya iritasyonsuz deri döküntüleri, hipersensitivite reaksiyonları, diğer
sempatomimetiklerle çapraz reaksiyon, alerjik dermatit*
Çok Seyrek: Stevens-Johnson sendromu dahil büllöz deri iltihabı, toksik epidermal nekroliz ve eritema multiforme
Bilinmiyor: Eksfolyatif dermatit, eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaç reaksivonu (DRESS sendromu)
*Psödoefedrin kullanımı ardından bronkospazm, anjiyoödem gibi sistemik belirtileri olan/olmayan çeşitli alerjik deri reaksiyonları bildirilmiştir.
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları:
Yaygın olmayan: Dizuri, erkek hastalarda üriner retansiyon (önceden mevcut bir prostatik büyüme bu durumu hazırlayıcı bir faktör olabilir), tubulo interstisyel nefrit, nefrotik jsendromve renal yetmezlik
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar:
Yaygın olmayan: Yorgunluk Seyrek: Ödem
Nonsteroid antienflamatuar tedavisi ile ilişkili olarak ödem, hipertansiyon ve kalp yetmezliği bildirilmiştir. Klinik çalışmalar ve epidemiyolojik veriler, özellikle yüksek dozlarda (2400mg/gün) ve uzun süreli tedavide ibuprofen kullanımının, arteryal trombotik olanların (ör.miyokard infarktüsü veya felç gibi, bkz bölüm 4.4) riskinde küçük bir artışa nedenolabileceğini göstermektedir.
En sık olan yan etkiler GI sistemde görülür. Özellikle yaşlı hastalarda gastrointestinal ülserler, perforasyon veya kanama zaman zaman ölümcül olabilmektedir. İbuprofen uygulamasınıtakiben bulantı, kusma, diyare, hazımsızlık, konstipasyon, dispepsi, abdominal ağrı, melena,hematemez, hipertansiyon ve kalp yetmezliğinin yanı sıra ülseratif stomatit, kolitinşiddetlenmesi ve Crohn hastalığı rapor edilmiştir. Daha az sıklıkla gastrit görülmüştür.
Aseptik menenjitin bildirildiği vakaların çoğunda, altta yatan bazı otoimmün hastalık formları (özellikle sistemik lupus eritematoz ve benzer bağ doku hastalıkları) görülmektedir.
Bağışıklık sistemi hastalıkları: NSAİİ ile tedaviyi takiben hipersensivite reaksiyonları rapor edilmiştir. Bunlar; spesifik olmayan alerjik reaksiyon ve anafilaksi, astım, kötüleşmiş astım,bronkospazm veya dispneyi içeren solunum yolu reaktivitesi veya döküntü (çeşitli tiplerde),kaşıntı, ürtiker, purpura, anjiyoödem ve daha nadir olarak eksfolyatif ve bülöz dermatozları(Steven-Johnson Sendromu, topik epidermal nekrozis ve ertema multiforma dahil) içeren deribozukluklarıdır.
İstisna olarak, varisella ile ilişkili olarak deri ve bağ dokunun ciddi enfeksiyöz komplikasyonlarının meydana geldiği bildirilmiştir.
İbuprofen trombosit agregasyonunda reversibl inhibisyon yaparak kanama süresini uzanmasına neden olabilir.
Klinik çalışmalar, özellikle yüksek dozda (2400 mg/gün) ibuprofen kullanımının arteriyel trombotik olayların (örn. miyokard enfarktüsü ya da inme) riskinde küçük bir artış ileilişkili olabileceğini göstermektedir (bkz. Bölüm 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir
80-100 mg/kg üzerindeki dozlarda semptomların ortaya çıkma riski vardır. 200 mg/kg'ın üzerindeki dozlarda kişiden kişiye oldukça değişken olsa da ciddi semptom riski vardır. 15aylık bir çocukta 560 mg/kg'lık bir doz ciddi intoksikasyona yol açmıştır. 6 yaşında çocukta3,2 gram hafif- orta derece intoksikasyona yol açmıştır. 1,5 yaşında bir çocukta bir 2.8-4 gramve 6 yaşında bir çocukta 6 gram ciddi intoksikasyona, bir erişkinde 8 gram orta dereceintoksikasyona ve bir erişkinde 20 gramdan fazla bir doz çok ciddi intoksikasyona yolaçmıştır. 16 yaşındaki bir gençte uygulanan 8 gram böbreği etkilemiştir ve bir gence alkollebirlikte verilen 12 gram akut tübüler nekroz ile sonuçlanmıştır.
Semptomlar
Ön planda görülen semptomlar bulantı, karın ağrıları ve kusma (kanlı olabilir) gibi gastrointestinal sistem semptomları ve baş ağrısı, kulak çınlaması, konfüzyon venistagmustur. Yüksek dozlarda bilinç kaybı, konvülsiyonlar (esasen çocuklarda). Bradikardi,kan basıncında düşüş. Hipernatremi, böbrek etkileri, hematüri. Olası karaciğer etkileri.Hipotermi ve erişkin respiratuar distres sendromu nadir olarak bildirilmiştir. Ciddizehirlenmelerde metabolik asidoz oluşabilir.
Tedavi
Gerekli ise mide yıkanır, karbon verilir. Gastrointestinal problemler varsa antiasidler verilir. Hipotansiyon varsa, intravenöz sıvı ve gerekirse inotropik destek. Yeterli diürezi sağlayınız.
Asid-baz ve elektrolit bozukluklarını düzeltiniz. Sık veya uzayan konvülsiyonlar intravenöz diyazepam ile tedavi edilmelidir. Diğer semptomatik tedavileri uygulayınız.Psödoefedrin hidroklorür Toksisitesi
Semptomlar
Akut aşırı dozajında, önerilen dozlarında görülen yan etkilere ilaveten titreme,konvülsiyonlar, iritabilite, aşırı huzursuzluk, palpitasyonlar, hipertansiyon görülebilir.
Tedavi
Solunum destekleyici ve koruyucu ve konvülsiyonları kontrol edici önlemler alınmalıdır. Endike olduğu taktirde gastrik lavaj uygulanmalıdır. Mesane kateterizasyonu gerekebilir.İstenirse, psödoefedrin atılımının hızlandırılması için asit diürezi yapılabilir. Ancak buprosedürün sağlayacağı terapötik yarar açık değildir. Aşırı dozajda diyalizin değeribilinmemektedir; ancak 60 mg psödoefedrin +8 mg akrivastin içeren preparatın 4 saatlikhemodiyaliziyle toplam vücut psödoefedrin miktarının %20'si uzaklaştırılabilmiştir.Klorfeniramin maleat Toksisitesi
Günlük dozun 3-5 katı oral yoldan alınırsa zehirlenmeye yol açar. Çocuklar, antihistaminik ilaçların antikolinerjik toksik etkisine yetişkinlerden daha duyarlıdır. Belirti ve bulgulararasında sedasyon, SSS'de paradoksal eksitasyon, toksik psikoz, konvülsiyonlar, apne,antikolinerjik etkiler, distonik reaksiyonlar, aritmi ve kardiyovasküler kollaps bulunmaktadır.Letal dozu 25-50 mg/kg arasındadır.
Gerekli ise temel ve ileri yaşam desteği verilmelidir. Nabızsız ventrikül fibrilasyonu defibrilasyon uygulanır. Antikolinerjik etki nedeniyle zehirlenme belirti ve bulgularıgecikebileceğinden, bulgusu olmayan hastalar en az 6-8 saat izlenmelidir. Hipotansiyon vearitmiler agresif şekilde tedavi edilmelidir. Ortaya çıkabilecek koma, konvülsiyon, hipertermive ventrikül taşikardisi durumları için izlem süresince hazırlıklı olunmalıdır.5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER5.1. Farmakodinamik Özellikler
Farmakoterapötik grup: Öksürük ve Soğuk Algınlığı Preparatları ATC Kod: R05X
İbuprofen analjezik, antiinflamatuvar ve antipiretik aktiviteye sahip bir propiyonik asit türevidir. İbuprofenin terapötik etkilerinin siklo-oksijenaz izo enzimleri (COX-1 ve COX-2)üzerindeki non-selektif inhibitor etkisinin bir sonucu olduğu düşünülmektedir. İbuprofen, buinhibitor etkiye bağlı olarak, prostaglandin sentezinde belirgin bir düşme oluşturur.
Deneysel veriler eş zamanlı kullanıldıklarında ibuprofenin düşük doz asetilsalisilik asidin agregasyonu üzerindeki etkisini kompetitif olarak inhibe edebileceğini göstermektedir. Birçalışmada, hız1ı salımlı aspirin dozundan (81 mg) önceki 8 saat içinde veya dozdan sonraki30 dakika içinde tek doz 400 mg ibuprofen alındığında asetilsalisilik asidin tromboksan veyatrombosit agregasyonunun oluşumunda etkisinin azaldığı gözlenmiştir. Bu verilerin klinikolarak ekstrapolasyonu ile ilgili belirsizlikler bulunmasına rağmen, ibuprofenin uzun süreli vesürekli kullanımının, düşük doz asetilsalisilik asidin kardiyoprotektif etkisini azaltabileceğiolasılığı göz ardı edilemez. Ara sıra kullanılan ibuprofen ile klinik olarak anlamlı bir etkigözlenmesi muhtemelen beklenmemektedir (bkz. Bölüm 4.5).
Psödoefedrin, direkt veya indirekt sempatomimetik aktiviteye sahiptir ve etkili bir üst solunum yolları dekonjestanıdır. Psödoefedrin, sistolik kan basıncının yükseltilmesinde vetaşikardi yaratılmasında efedrinden önemli oranda daha az etkilidir ve merkezi sinirsisteminin uyarılmasında da etkisi daha düşüktür. Psödoefedrin, 4 saat süren dekonjestanetkisine 30 dakika içinde ulaşır. 60 mg psödoefedrinin, soğuk algınlığı ve rinitli hastalarda venormal kişilerde ve alerjik rinitli hastalarda histamin uygulanmasından sonra nazal hava akımıile ölçüldüğü şekilde, etkili bir nazal dekonjestan olduğu gösterilmiştir.
Klorfeniramin maleat alkilamin türevi güçlü bir antihistaminiktir. Antikolinerjik aktviteye de sahiptir. Hl reseptör antagonisti özelliğinden dolayı üst solunum yolları alerjik hastalıklarınınburun akıntısı, göz sulanması, hapşırma gibi alerjik bulgularını geçici olarak ortadan kaldırır.İyi terapötik etkili bir antihistaminiktir. Antihistaminikler semptomatik rahatlık verir, rahatlıkilaç alımı devam ettiği sürece devam eder.
5.2. Farmakokinetik ÖzelliklerGenel özellikler
Emilim
Ibuprofen, %80-90 oranında biyoyararlanım ile gastrointestinal kanaldan hızlıca emilir, Uygulamadan sonra bir ila iki saat içerisinde doruk serum konsantrasyonlarına ulaşılır. Gıdaile birlikte alındığında, aç karnına alındığı duruma göre doruk serum konsantrasyonlar dahadüşük olur ve bu düzeye daha yavaş ulaşılır. Gıda, toplam biyoyararlanımı önemli ölçüdeetkilemez.
Psödoefedrin, oral uygulama sonrasında herhangi bir presistemik metabolizma olmadan, gastrointestinal kanaldan hızlıca ve tamamen emilir. Sağlıklı yetişkin gönüllülerde, 60 mgpsödoefedrinin verilmesi yaklaşık 1.5 saat sonra (Tmaks) yaklaşık 180 ng/ml'lik bir dorukplazma konsantrasyonu (Cmaks) yaratmıştır.
Klorfeniramin maleat ağız yoluyla iyi absorbe olur, etkisi 15-60 dakikada başlar, 3-6 saatte maksimuma erişir.
Dağılım
İbuprofen, büyük oranda bağlanır (%99) ve erişkinlerdeki dağılım hacmi yaklaşık 0,12-0,2 L/kg olmak üzere küçüktür.
Psödoefedrinin görünen dağılım hacmi (Vd/F) yaklaşık 2,8 L/kg'dır.
Klorfeniramin maleat plazma proteinlerine yaklaşık %70 oranında bağlanır. Santral sinir sistemi de dahil olmak üzere, vücuda geniş bir dağılım gösterir. Plasentayı aşar ve annesütüne geçer.
Biyotransformasyon
İbuprofen, tercihen CYP2C9 olmak üzere sitokrom P450 ile karaciğerde 2-hidroksiibuprofen ve 3-karboksiibuprofen olarak iki primer inaktif metabolitine hızlıca metabolize olur. İlacınoral yoldan alınmasını takiben, ibuprofenin oral dozunun %90'ından biraz daha az bir miktarı,idrarda oksidatif metabolitler ve bunların gluküronik konjugatları halinde görülür. İbuprofeninçok az miktarı değişmeden idrarda atılır.
Psödoefedrinin plazma yarılanma ömrü (t 1/2) yaklaşık 5,5 saattir. Erkeklerde psödoefedrin çok az metabolize olur, yaklaşık %90'ı değişmeden idrarla atılır. Yaklaşık %1'i karaciğerdemetabolize olur, N-demetilasyon ile norpsödoefedrine dönüşür.
Klorfeniramin hızlı bir şeklide ve geniş ölçüde metabolize edilir. Önce gastrointestinal mukozada metabolize olur, ardından karaciğerde ilk geçiş metabolizmasına uğrar. N-dealkilasyon ile değişik metabolitleri oluşur.
Eliminasyon
İbuprofenin böbrekler yoluyla atılımı hızlı ve tamdır. Eliminasyon yarılanma ömrü yaklaşık 2 saattir. İbuprofenin atılımı son dozdan sonra 24 saat içinde hemen hemen tamamlanır.Psödoefedrin ve metaboliti idrar ile atılır; dozun % 55 ile % 90' 1 herhangi bir değişikliğeuğramadan atılır. Psödoefedrinin görünen total vücut klerensi (Cl/F) 7,5 ml/dak/kg dır. Sabiteliminasyon hızı yaklaşık 0,13/saat dir, idrar asitlendiğinde psödoefedrinin idrar ile dışarıatılma hızı artar. Bunun tersine, idrar pH'ı arttıkça, idrar ile dışarı atılma hızı azalır. Böbrekyetmezliği psödoefedrinin plazma düzeylerini artıracaktır. Zayıf bir temelde, böbrekten atılımdüzeyi idrarın pH'ına bağlıdır. Düşük idrar pH'ında, tübüler geri emilim minimaldir ve idrarakış hızı ilacın klerensini etkilemez. Yüksek pH'da (>7.0), psödoefedrin yaygın şekilde renaltülbülde geri emilir ve renal klerens idrar akış hızına bağlıdır.
Klorfeniramin maleat 24 saat içinde metabolitler şeklinde böbrek yoluyla atılıma uğrar.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum
İbuprofen, psödoefedrin ve klorfeniraminin kinetiği doğrusaldır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek yetmezliği:
Sağlıklı gönüllüler ile karşılaştırıldığında hafif böbrek yetmezliği olan hastalarda bağlanmamış (S)-ibuprofenin arttığı, (S)-ibuprofen için daha yüksek Eğri Altı Alan (EAA)değerlerinin olduğu ve enantiyomerik EAA (S/R) oranlarının arttığı bildirilmiştir.
Diyaliz uygulanan son dönem böbrek hastalığı olan hastalarında, ibuprofenin ortalama serbest fraksiyonu yaklaşık %3 iken sağlıklı gönüllülerde yaklaşık %1 olmuştur. Ağır böbrekyetmezliği ibuprofen metabolitlerinin birikmesine neden olabilir. Bu etkinin anlamıbilinmemektedir. Metabolitler hemodiyaliz ile uzaklaştırılabilir (bkz. bölüm 4.2, 4.3 ve 4.4).
Psödoefedrin, böbrek yetmezliği artmış plazma düzeylerine yol açar. İBUCOLD ile böbrek yetmezliğinde yapılmış spesifik çalışma yoktur. Ancak çeşitli derecelerde böbrek yetmezliğiolan hastalarda 60 mg psödoefedrin + 8 mg akrivastin kapsüllerinin tek doz uygulamasınıtakiben orta şiddetli ve şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda sağlıklı gönüllülere nazaranpsödoefedrin Cmax değeri 1.5 misli artmıştır. Tmax değeri böbrek hastalarında değişmemiştir.Yarılanma ömrü, sağlıklı gönüllülere nazaran hafif ve şiddetli böbrek yetmezliğinde sırasıyla3-12 misli artmıştır.
Karaciğer yetmezliği:
Orta derecede karaciğer yetmezliğinin eşlik ettiği alkolik karaciğer hastalığı, farmakokinetik parametrelerde önemli bir değişikliğe neden olmamıştır. Rasemik ibuprofen ile tedavi edilenorta dereceli karaciğer yetmezliği olan siroz hastalarında (Child Pugh skoru 6-10), yarılanmaömrünün ortalama 2-kat uzadığı ve enantiyomerik EAA oranının (S/R) sağlıklı gönüllüleregöre anlamlı oranda daha düşük olduğu gözlenmiştir. Bu durum, (R)-ibuprofenin aktif (S)-enantiyomere metabolik çevrilmesinin azaldığını göstermektedir (bkz. bölüm 4.2, 4.3 ve 4.4).
Yaşlı hastalarda:
Böbrek yetmezliğinin olmadığı durumda, genç ve yaşlı hastalar arasında farmakokinetik profil ve üriner atılımda yalnızca minör, klinik olarak anlamlı olmayan farklar görülmektedir.
Yaşlı hastalarda 60 mg psödoefedrin + 8 mg akrivastin uygulanmasını takiben psödoefedrin için görülen 11/2 sağlıklı gönüllülerdekinin 1.4 katı olmuştur. Görünen Cl/F sağlıklıgönüllülerdekinin 0.8 katı olmuştur ve Vd /F değişmemiştir. İBUCOLD ile yapılmış spesifikbir çalışma yoktur.
Çocuk hastalarda:
Bir yaş ve üzerindeki çocuklarda ağırlığa göre ayarlanmış dozun (5 mg/kg ila 10 mg/kg vücut ağırlığı) uygulanmasını takiben sistemik ibuprofen maruziyetinin erişkinlerdekinebenzer olduğu görülmektedir. Üç aylık ila 2.5 yaşındaki çocuklarda, 2.5 ila 12 yaşındakiçocuklardakinden daha yüksek dağılım hacmi (L/kg) ve klerens (L/kg/sa) görülmüştür
5.3. Klinik öncesi güvenlik verileri
İbuprofen:
Akut toksisite:
|
Tür
|
Seks
|
Doz aralığı mg/kg
|
Etkisiz
mak.
düzey
mg/kg
|
Bariz
etkili
min.
doz
mg/kg
|
Mak. non-letal doz mg/kg
|
Min.
letal
doz
mg/kg
|
Non-fetal mak. dozmg/kg
|
Fare(oral) Fare(ip)
|
E E
|
200-1600
|
200
|
400
|
200
|
400
|
800
|
|
|
100-1600
|
100
|
200
|
100
|
200
|
800
|
Sıçan(oral)Sıçan(sc)
|
E E
|
400-1600
|
400
|
800
|
800
|
1600
|
1600
|
|
|
400-1600
|
800
|
1600
|
800
|
1600
|
1600
|
|
Kronik toksisite:
Tek sürekli patolojik bulgu olarak gastrointestinal sistem ülserasyonu gözlendi. Bu bulguya rastlanan en düşük günlük dozlar: Farede 300 mg/kg; sıçanda: 180 mg/kg; maymunda: 100mg/kg; köpekte: 8 mg/kg. gastrointestinal hasar görülmeme düzeyi sıçanda 6 ay süre ilegünde 60 mg/kg ve farede 90 gün süre ile günde 75 mg/kg olarak bulundu. Bir çalışmada 2yılın sonunda sıçanda renal papiler değişiklikler bulundu. Bu bulgular, non-steroidalantienflamatuvarlar için tipiktir ve insanlarda anlamlılığı şüphelidir.
Psödoefedrin:
Mutajenite:in vi^voin vitro
tahlillerinde psödoefedrinin genotoksik olmadığı saptanmıştır.
Karsinojenite:
Psödoefedrinin karsinojenik potansiyeli olup olmadığı hakkında yeterli bilgi yoktur.
Teratojenite:
Psödoefedrin, sıçanlarda 432 mg/kg/gün oral doza veya tavşanlarda 200 mg/kg/gün oral doza kadar teratojenik etki göstermemiştir.
Klorfeniramin maleat:
Geçerli değildir.
6.FARMASÖTİKÖZELİKLERİ 6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Sükroz
Sodyum karboksimetil selüloz Sodyum metabisülfit (E223)Sükraloz
Sodyum hidroksit Sodyum bikarbonatSunset yellow (E110)
Portakal aroması Saf su
6.2 Geçimsizlikler
Geçerli değildir.
6.3 Raf ömrü
36 ay
6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
İBUCOLD şurup, 100 ml LDPE kapak ile kapatılmış tip-III amber renkli cam şişede pazarlanmaktadır.
Her bir karton kutu; 1 adet şişe, 1 adet ^ ve H işaretli 5 ml'lik kaşık içermektedir.
6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmayan ürün veya atık maddeler "Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği" ve Ambalaj Atıkları Yönetmeliği'ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Humanis Sağlık A.S.
Bağcılar/İstanbul
8. RUHSAT NUMARASI
2016/432
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi:Ruhsat yenileme tarihi:10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ: