KISA URUN BILGISI
Bu ilaç ek izlemeye tabidir. Bu üçgen yeni güvenlilik bilgisinin hızlı olarak belirlenmesini sağlayacaktır. Sağlık mesleği mensuplarının şüpheli advers reaksiyonları TÜFAM'abildirmeleri beklenmektedir. Bakınız Bölüm 4.8 Advers reaksiyonlar nasıl raporlanır?”
1. BEŞERI TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
REAMPLA 75 mg film kaplı tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMEtkin madde
:
Palbosiklib 75 mg
Yardımcı madde(ler)
:
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Film kaplı tablet.
Yuvarlak, açık mor, bir tarafında “Pfizer” ve diğer tarafında “PBC 75” baskılı film kaplı tablet.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
• REAMPLA, Hormon Reseptörü (HR) pozitif, insan epidermal büyüme faktörü 2(HER2) negatif pre/peri/postmenopozal metastatik meme kanseri olan, adjuvantedavinin tamamlanmasından 12 ay sonra relaps yapmış ya da ileri evre meme kanseriiçin daha önce hiçbir endokrin tedavi almamış hastalarda letrozol ile kombine olarakkullanılır.
• REAMPLA, Östrojen reseptörü (ER) en az %10 pozitif ve HER2 (-) olanpre/peri/postmenopozal metastatik meme kanserli daha önce fulvestrant kullanmamışhastalarda:
1. Metastatik hastalık tedavisi için bir sıra ve en az 6 ay aromataz inhibitörü alırkenklinik ve/veya radyolojik hastalık progesyonu görülenlerde fulvestrant ile birliktekullanılır.
2. Adjuvan aromataz inhibitörü tedavisini en az 12 ay süreyle kullandıktan sonra ya daadjuvan aromataz inhibitörü tedavisi tamamlandıktan sonraki 12 ay içindenüks/metastaz gelişen hastalarda fulvestrant ile birlikte kullanılır.
3. Adjuvan aromataz inhibitörü alırken ilk 12 ay içinde relaps görülen hastalardakullanılamaz.
4. Metastatik hastalık nedeniyle bir sıradan daha fazla aromataz inhibitörü tedavisi almışolan hastalarda kullanılamaz.
Pre/perimenopozal kadınlarda endokrin tedavisi, luteinize edici hormon salgılatıcı hormon (LHRH) agonisti ile birleştirilmelidir.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekliPozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
REAMPLA tedavisi kanser ilaçlarmm kullanımında deneyimli bir doktorun gözetimi altında başlanmalı ve sürdürülmelidir.
REAMPLA için önerilen doz günde bir kez oral yolla alınan 125 mg tablettir. Tedavi, 21 gün boyunca ilaç kullanımı ve takip eden 7 gün ilaca ara verilmesi suretiyle toplam 28 günlüksikluslardan oluşur. REAMPLA ile tedaviye, hasta tedaviden klinik fayda sağladığı süreceveyakabul edilemez toksisite meydana gene kadar devam edilmelidir.
Palbosiklib ile kullanıldığında letrozol kendi KÜB'ünde belirtilen doz şeması doğrultusunda uygulanmalıdır. Pre/perimenopozal kadınlarda palbosiklib ile letrozol kombinasyonu tedavisiher zaman bir LHRH agonisti ile birlikte uygulanmalıdır.
REAMPLA letrozol ile birlikte kullanılırken letrozolün önerilen dozu 28 günlük siklus boyunca oral yoldan günde 2,5 mg'dır.
REAMPLA fulvestrant ile birlikte kullanılırken fulvestrant için önerilen doz 500 mg'dır. Önerilen fulverstrant dozu intramusküler yoldan 1., 15., ve 29. günlerde ve daha sonra ayda biralınmalıdır. Fulvestrant kullanımına ilişkin detaylı bilgi için fulvestrant içeren ürünlerin kısaürün bilgisine başvurulmalıdır. Palbosiklib ile birlikte fulvestrant tedavisine başlamadan önceve tedavi süresi boyunca, pre/perimenopozal kadınlar yerel klinik uygulamaya göre LHRHagonistleri ile tedavi edilmelidir.
Uygulama şekli
REAMPLA oral kullanım içindir. Yiyeceklerle beraber veya ayrı olarak alınabilir (bkz. Bölüm 5.2). Palbosiklib greyfurt veya greyfurt suyu ile alınmamalıdır (bkz. Bölüm 4.5).
Doktor tarafından aksi belirtilmedikçe, hastalar REAMPLA'yı her gün aynı saatte almaları konusunda teşvik edilmelidir. Hasta kusarsa veya herhangi bir dozu atlarsa o gün başka bir dozuygulanmamalıdır. Bir sonraki doz vaktinde alınmalıdır.
Tabletler bütün olarak yutulmalıdır. Hastalar tabletleri yutmadan önce çiğnememeli, ezmemeli veya bölmemelidir. Tabletler kırılmış, çatlamış veya bir şekilde bütünlüğü bozulmuş isekullanılmamalıdır.
Doz ayarlamaları
Bireysel güvenlilik ve tolere edilebilirliğe bağlı olarak REAMPLA için doz ayarlaması önerilmektedir.
Bazı advers reaksiyonların yönetimi tablo 1, 2 ve 3'te verilen doz azaltma programları doğrultusunda; geçici doz kesintileri/gecikmeleri ve/veya doz azaltmalarını veya dozuntamamen kesilmesini gerektirebilir (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.8).
Tablo 1. Advers reaksiyonlar için önerilen doz ayarlamaları |
Doz düzeyi |
Doz |
Önerilen başlangıç dozu
|
125 mg/gün
|
İlk doz azaltılması
|
100 mg/gün
|
İkinci doz azaltılması
|
75 mg/gün*
|
|
* Dozun 75 mg/gün altına düşürülmesi gerekiyorsa tedavi kesilmelidir.
|
Tam kan sayımı REAMPLA tedavisine başlamadan önce, her siklus öncesi, ayrıca ilk iki siklusun 15. gününde ve klinik olarak gerekli olduğu durumlarda yapılmalıdır.
İlk 6 siklus boyunca en fazla Derece 1 ya da 2 nötropeni gelişen hastalarda, sonraki sikluslar için tam kan sayımı her 3 ayda bir, siklus öncesi ve klinik olarak gerekli olduğu durumlardayapılmalıdır.
REAMPLA kullanmak için mutlak nötrofil sayısının (MNS) >1000/mm3 ve trombosit sayısının >50 000/mm3 olması önerilir.
Tablo 2. Doz ayarlaması ve Yönetimi
- Hematolojik toksisite
|
CTCAE Derecesi |
Doz Ayarlaması |
Derece 1 veya 2
|
Doz ayarlaması gerekmemektedir.
|
Derece 3a
|
Siklusun 1. günü
|
Derece <2'ye iyileşme olana kadar REAMPLA tedavisine ara verilmelidir ve tam kan sayımı 1 haftaiçinde tekrarlanmalıdır. Derece <2'ye iyileşmeolduktan sonra bir sonraki siklus aynı dozdanbaşlatılmalıdır.
İlk iki siklusun 15. günü
|
15. günde Derece 3 ise siklusu tamamlamak için REAMPLA'ya var olan dozdan devam edilmelidir vetam kan sayımı 22. günde tekrar edilmelidir.
22. günde Derece 4 ise aşağıdaki Derece 4 doz ayarlamaları bölümüne bakılmalıdır.
Derece 3 nötropenide uzamış iyileşme varsa (>1 hafta) veya takip eden siklusun 1. gününde rekürren Derece 3nötropeni görülüyorsa doz azaltma düşünülmelidir.
|
Derece 3 nötropenib (<1.000-500/mm3) + Ateş > 38,5oC ve /veya enfeksiyon
|
Herhangi bir anda
Derece <2'ye iyileşme olana kadar REAMPLA'ya ara verilmelidir.
Ardından bir sonraki düşük doz ile devam edilmelidir.
|
Derece 4 a
|
Herhangi bir anda Derece<2'ye iyileşme olana kadar REAMPLA'ya ara verilmelidir.
Ardından bir sonraki düşük doz ile devam edilmelidir.
|
|
Derecelendirme CTCAE versiyon 4.0'e göre yapılmıştır.
MNS = Mutlak Nötrofil Sayısı , CTCAE= Advers Olaylar için Ortak Terminoloji Kriteri, NAL: Normalin Alt Limiti
a Tablo lenfopeni dışında tüm hematolojik advers reaksiyonlar için kullanılabilir (klinik olaylar ile ilgili olmadığı durumlarda örn. fırsatçı enfeksiyonlar).
b MNS: Derece 1: MNS < NAL-1.500/mm3; Derece 2: MNS 1.000-<1.500/mm3; Derece 3: MNS 500-<1.000/mm3; Derece 4: MNS <500 /mm3
Tablo 3. Doz ayarlaması ve Yönetimi - Hematolojik Olmayan Toksisiteler
|
CTCAE Derecesi |
Doz Ayarlaması |
Derece 1 veya 2
|
Doz ayarlaması gerekmemektedir.
|
Derece >3 hematolojik olmayan toksisite (medikal tedaviye rağmendevam ediyorsa)
|
Aşağıdaki durumlara iyileşme olana kadar beklenmelidir
• Derece <1
• Derece <2 (hasta için güvenlilik riski olarakdeğerlendirilmezse)
Ardından bir sonraki düşük doz ile devam edilmelidir.
|
|
Derecelendirme CTCAE versiyon 4.0'e göre yapılmıştır.
CTCA^= Advers Olaylar için ortak terminoloji kriteri
|
Ciddi interstisyel akciğer hastalığı (İA^)/pnömonit gözlenen olgularda REA^IPLA kullanımı kalıcı olarak durdurulmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:Karaciğer yetmezliği:
Hafif veya orta karaciğer yetmezliği olan hastalar (Child-Pugh sınıf A ve B) için REA^PLA doz ayarlaması gerekli değildir.
Ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalar için (Child-Pugh sınıf C) önerilen REAMPLA dozu, Doz Şeması 3/1'de gösterildiği şekilde günde bir kez 75 mg'dır (bkz. Bölümler 4.4 ve 5.2).
Böbrek yetmezliği:
Hafif, orta veya ciddi böbrek yetmezliği olan hastalar (CrCl >15 mL/dak) için REAMPLA doz ayarlaması gerekli değildir. Hemodiyaliz gereken hastalarda mevcut veriler, bu popülasyondaherhangi bir doz ayarlaması önerisi yapmak için yetersizdir (bkz. Bölümler 4.4 ve 5.2).
Pediyatrik popülasyon:
REAMPLA'nın çocuklar ve 18 yaş altı ergenlerde güvenliliği ve etkililiği çalışılmamıştır. Herhangi bir veri mevcut değildir.
Geriyatrik popülasyon
:
65 yaş ve üstü hastalarda REAMPLA doz ayarlaması gerekli değildir (bkz. Bölüm 5.2).
4.3 Kontrendikasyonlar
Bileşimindeki maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı bulunan kimselerde kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 6.1).
Sarı kantaron otu
(St. John's Wort)4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Premenopozal/perimenopozal kadınlar
Aromataz inhibitörlerinin etki mekanizması nedeniyle premenopozal/perimenopozal kadınlarda REAMPLA bir aromataz inhibitörü ile birlikte verildiğinde ovaryan ablasyon ya dabir LHRH agonisti ile baskılanması zorunludur. Palbosiklibin premenopozal/perimenopozalkadınlarda fulvestrant ile birlikte kullanılması yalnızca bir LHRH agonisti ile kombine edilerekaraştırılmıştır.
Kritik viseral hastalık
Palbosiklibin etkililiği ve güvenliliği ciddi viseral hastalığı olan hastalarda araştırılmamıştır (bkz. Bölüm 5.1).
Hematolojik bozukluklar
Derece 3 veya 4 nötropeni gelişen hastalar için doza ara verilmesi, doz azaltılması veya tedavi sikluslarına başlamanın geciktirilmesi önerilmektedir. Uygun şekilde izleme yapılmalıdır (bkz.Bölüm 4.2 ve 4.8).
İnterstisyel Akciğer Hastalığı (İAH)/Pnömonit
REAMPLA ile tedavi edilen hastalarda endokrin tedavisiyle birlikte alındığında ciddi, yaşamı tehdit eden veya ölümcül interstisyel akciğer hastalığı (İAH) ve/veya pnömonit oluşabilir.
Klinik çalışmalarda (PALOMA-1, PALOMA-2, PALOMA-3), REAMPLA tedavisi alan hastaların %1,4'ünde herhangi bir dereceden İAH/Pnömonit, %0,1'inde Derece 3İAH/Pnömonit olduğu saptanmış olup, Derece 4 İAH/Pnömonit veya herhangi bir ölüm vakasıbildirilmemiştir. Ruhsatlandırma sonrasında ek İAH/Pnömonit olgularına rastlanmış olup,ölümlü vakalar bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8).
Hastalarda İAH/Pnömonit düşündüren akciğer semptomları (örn., hipoksi, öksürük, dispne) takip edilmelidir. Yeni veya kötüleşen solunum semptomları olan ve pnömonit geliştiğindenşüphe edilen hastalarda hemen REAMPLA kulanımı durdurularak hasta değerlendirmeye tabitutulmalıdır. Ciddi İAH veya pnömonit gözlenen olgularda ise REAMPLA kullanımı kalıcıolarak bırakılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2).
Enfeksiyonlar
Kemik iliğini baskılayıcı özellikleri nedeniyle REAMPLA hastaların enfeksiyona eğilimli olmasına yol açabilir.
Randomize klinik çalışmalarda REAMPLA ile tedavi edilen hastalarda enfeksiyonlar, ilgili karşılaştırma koluna göre daha yüksek oranlarda bildirilmiştir. Derece 3 ve Derece 4enfeksiyonlar REAMPLA'nın herhangi bir kombinasyonu ile tedavi edilen hastalarda sırasıyla%5,6 ve %0,9 oranlarında gelişmiştir (bkz. Bölüm 4.8).
Hastalar enfeksiyon belirti ve bulguları açısından izlenmeli ve medikal olarak uygun şekilde tedavi edilmelidir (bkz. Bölüm 4.2).
Doktorlar, hastalarını tüm ateş olaylarını derhal bildirmeleri konusunda bilgilendirmelidirler. Venöz tromboembolizm
REAMPLA ile tedavi edilen hastalarda venöz tromboemboli olayları bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8). Hastalar derin ven trombozu ve pulmoner emboli belirtileri ve semptomları açısındanizlenmeli ve tıbbi olarak uygun şekilde tedavi edilmelidir.
Karaciğer yetmezliği
REAMPLA orta şiddette veya ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalarda toksisite belirtilerini yakından takip ederek dikkatli kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2 ve 5.2).
Böbrek yetmezliği
REAMPLA orta şiddette veya ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda toksisite belirtilerini yakından takip ederek dikkatli kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2 ve 5.2).
Güçlü CYP3A inhibitörleri veya indükleyici ile birlikte kullanımı için doz ayarlamaları Güçlü CYP3A4 inhibitörleri toksisitede artışa neden olabilir (bkz. Bölüm 4.5). Güçlü birCYP3A inhibitörünün REAMPLA ile birlikte kullanılmasından kaçınılmalıdır. Birlikteuygulama sadece potansiyel fayda ve zararların dikkatlice değerlendirilmesi sonrasıdüşünülmelidir. Eğer hasta güçlü bir CYP3A inhibitörü ile tedavi almak zorunda iseREAMPLA dozu günde 75 mg'a düşürülmelidir. Güçlü CYP3A inhibitör kullanımıkesildiğinde REAMPLA dozu (inhibitörün 3-5 yarılanma ömründen sonra) tedaviye başlandığızamandaki doza geri döndürülmelidir (bkz. Bölüm 4.5).
CYP3A indükleyicilerinin eş zamanlı kullanımı maruz kalınan palbosiklib seviyesinin düşmesine ve dolayısıyla etkisizlik riskine neden olabilir. Bu nedenle palbosiklibin güçlüCYP3A4 indükleyicileri ile eş zamanlı kullanılmasından kaçınılmalıdır. Orta şiddette CYP3Aindükleyicileri ile eş zamanlı verilmesi durumunda palbosiklib için doz ayarlaması gerekmez(bkz. Bölüm 4.5).
Doğurma potansiyeli bulunan kadınlar veya partnerleri
Doğurma potansiyeli olan kadınların veya erkek partnerlerinin REAMPLA tedavisi sırasında etkili bir kontrasepsiyon yöntemi kullanmaları şarttır (bkz. Bölüm 4.6).
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Palbosiklib primer olarak CYP3A4 ve sulfotransferaz (SULT) enzimi SULT2A1 ile metabolize edilmektedir.
In vivoDiğer ilaçların palbosiklib farmakokinetiği üzerine etkisi
CYP3A inhibitörlerinin etkisi
Tek bir 125 mg palbosiklib dozu ile eş zamanlı olarak birden fazla 200 miligramlık itrakonazol dozunun verilmesi, tek başına verilen tek bir 125 miligramlık palbosiklib dozu ilekarşılaştırıldığında maruz kalınan toplam palbosiklib seviyesini (EAAinf) ve zirvekonsantrasyonunu (Cmaks) sırasıyla yaklaşık %87 ve %34 arttırmıştır. Bu sebeple palbosiklibgüçlü CYP3A inhibitörleri (örn. klaritromisin, indinavir, itrakonazol, ketokonazol,lopinavir/ritonavir, nefazodon, nelfinavir, posakonazol, sakinavir, telaprevir, telitromisin,vorikonazol ve greyfurt veya greyfurt suyu) ile birlikte kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.2 ve4.4).
Hafif ve orta güçte CYP3A inhibitörleri için doz ayarlaması yapılması gerekmez.
CYP3A indükleyicilerinin etkisi
Tek başına verilen tek bir 125 miligramlık palbosiklib dozu ile karşılaştırıldığında birden fazla 600 miligramlık dozlarda rifampinin tek bir 125 miligramlık palbosiklib dozu ile eş zamanlıverilmesi palbosiklib EAAinf ve Cmaks seviyelerini sırasıyla %85 ve %70 azaltmıştır.
Karbamazepin, enzalutamid, fenitoin, rifampin, ve sarı kantaron dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere güçlü CYP3A indükleyicileri ile eş zamanlı olarak uygulamasındankaçınılmalıdır (bkz. Bölümler 4.3 ve 4.4).
Tek başına verilen tek bir 125 miligramlık REAMPLA dozu ile karşılaştırıldığında, orta güçte bir CYP3A indükleyicisi olan modafinilin günde 400 mg birden fazla dozda eş zamanlıverilmesi palbosiklib EAAinf ve Cmaks seviyelerini sırasıyla %32 ve %11 azaltmıştır. Orta güçteCYP3A indükleyicileri için doz ayarlaması yapılması gerekmez (bkz. Bölüm 4.4).
Asit azaltıcı ajanların etkisi
Birden fazla dozda bir proton pompa inhibitörü (PPİ) olan rabeprazol ile tek bir 125 mg REAMPLA tabletin aç karnına eş zamanlı olarak verilmesi, tek başına verilen tek bir 125 mgREAMPLA tablet ile karşılaştırıldığında, palbociclib'in emilim hızı ve kapsamına bir etkisiyoktur.
PPİ'lerle karşılaştırıldığında H2-reseptör antagonislerinin ve lokal antasitlerin mide pH üzerindeki etkilerinin daha düşük olduğu dikkate alındığında, palbosiklibin H2-reseptörantagonistlerinin ve lokal antasitlerin maruz kalınan palbosiklib seviyesi üzerinde klinik olarakanlamlı bir etkisinin olması beklenmez.
REAMPLA'nın diğer ilaçların farmakokinetikleri üzerindeki etkileri
Kararlı durumda günde 125 mg dozunda verildiğinde palbosiklib zayıf ve zamana bağlı bir CYP3A inhibitörüdür. Birden fazla dozda palbosiklibin midazolam ile eş zamanlı olarakverilmesi, midazolamın tek başına verilmesi ile karşılaştırıldığında midazolam EAAinf ve Cmaksdeğerlerini sırasıyla %61'e ve %37'ye kadar arttırmıştır.
REAMPLA bu ilaçların maruz kalınan seviyelerini arttırabileceğinden, REAMPLA ile eş zamanlı olarak verilirken terapötik indeksi dar, duyarlı CYP3A substratlarının (örneğinalfentanil, siklosporin, dihidroergotamin, ergotamin, everolimus, fentanil, pimozid, kinidin,sirolimus ve takrolimus) dozlarının azaltılması gerekebilir.
Palbosiklib ve letrozol arasında ilaç-ilaç etkileşimleri
Meme kanseri hastalarında yapılan bir klinik çalışmanın ilaç-ilaç etkileşiminin (DDI) değerlendirildiği bölümünden gelen veriler, 2 ilaç eş zamanlı olarak verildiğinde palbosiklib ileletrozol arasında ilaç etkileşimi olmadığını göstermiştir.
Tamoksifenin maruz kalınan palbosiklib seviyesi üzerindeki etkisi
Sağlıklı erkek gönüllülerde yapılan bir DDI çalışmasından gelen veriler, birden fazla dozda verilen tamoksifen ile eş zamanlı verilen tek doz palbosiklibin maruz kalınan seviyelerinin tekbaşına verilen palbosiklib ile kıyaslanabilir olduğunu göstermiştir.
Palbosiklib ve fulvestrant arasında ilaç-ilaç etkileşimleri
Meme kanseri hastalarında yapılan bir klinik çalışmadan elde edilen veriler, 2 ilaç eş zamanlı olarak verildiğinde palbosiklib ile fulvestrant arasında klinik önemi olan ilaç etkileşimiolmadığını göstermiştir.
Palbosiklib ve oral kontraseptifler arasında ilaç-ilaç etkileşimleri
Palbosiklib ve oral kontraseptiflerle DDI çalışmaları yapılmamıştır (bkz. Bölüm 4.6).
TaşıyıcılarlaIn vitroçalışmalar
In vitro
verilere göre, palbosiklibin intestinal P-glikoprotein (P-gp) ve meme kanseri direnç proteini (BCRP) aracılı taşımayı engelleyeceği öngörülmektedir. Bu nedenle palbosiklibin P-gp (örneğin digoksin, dabigatran, kolşisin) ya da BCRP (örneğin pravastatin, rosuvastatin,sulfasalazin) substratları ile birlikte verilmesi bunların terapötik etkilerini ve adversreaksiyonlarım arttırabilir.
In vitro4.6 Gebelik ve laktasyonGenel tavsiye
Gebelik kategorisi C'dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Doğurma potansiyeli olan kadınların veya erkek partnerlerinin REAMPLA tedavisi sırasında ve tedavinin bitiminden kadınların en az 3 hafta, erkeklerin en az 14 hafta sonrasına kadar etkilibir kontrasepsiyon yöntemi (çift bariyer yöntemi; prezervatif ve diyafram gibi) kullanmalarışarttır (bkz. Bölüm 4.5). Kadınların REAMPLA tedavisi esnasında hamile kalması veya hamilekalma şüphesi mevcut olması durumunda doktorlarına başvurmaları önerilmelidir.
Gebelik dönemi
REAMPLA'nın gebe kadınlarda kullanımına ilişkin veri mevcut değildir veya sınırlı veri bulunmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunugöstermiştir (bkz. Bölüm 5.3). Gebelik döneminde ve kontrasepsiyon yöntemi kullanmayançocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda REAMPLA kullanımı önerilmemektedir.REAMPLA gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Laktasyon dönemi
Palbosiklibin süt üretimi üzerindeki etkisine, insan sütünde mevcudiyetine veya emzirilen çocuk üzerindeki etkilerine ilişkin insanlarda veya hayvanlarda yapılmış çalışmalarbulunmamaktadır. Palbosiklibin insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Palbsiklib alanhastalar emzirmemelidir.
Üreme yeteneği/Fertilite
Klinik dışı üreme çalışmalarında sıçanların östrus döngüsü (dişi sıçanlar) ya da çiftleşme ve fertilitesi (erkek ve dişi sıçanlar) üzerinde etki saptanmamıştır. Bununla birlikte, insanlardafertilite hakkında elde edilmiş klinik veri yoktur. Klinik dışı güvenlilik çalışmalarından eldeedilen erkek üreme organı bulgularına göre (testiste seminifer tübül dejenerasyonu, epididimalhipospermi, düşük sperm hareketliliği ve yoğunluğu ve prostat sekresyonunda azalma)palbosiklib tedavisi erkek fertilitesi için risk oluşturabilir (bkz. Bölüm 5.3). Dolayısıylaerkekler REAMPLA tedavisine başlamadan önce sperm saklama seçeneği düşünülebilir.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
REAMPLA'nın araç ve makine kullanma becerisi üzerinde minör etkisi bulunmaktadır. Bununla birlikte REAMPLA yorgunluğa yol açabilir ve hastalar araç ya da makine kullanırkendikkatli olmalıdır.
4.8 İstenmeyen etkiler
Güvenlilik profilinin özeti
REAMPLA'nın genel güvenlilik profili HR-pozitif, HER2-negatif ileri evre ya da metastatik meme kanserinde yapılan randomize klinik çalışmalarda endokrin tedavi ile kombine olarakpalbosiklib alan 872 hastanın (N=527 letrozolle kombine olarak, N=345 fulvestrant ile kombineolarak) toplu verilerine dayanmaktadır.
Randomize klinik çalışmalarda palbosiklib alan hastalarda bildirilen herhangi bir Derecedeki en sık advers reaksiyonlar (>%20) nötropeni, enfeksiyonlar, lökopeni, yorgunluk, bulantı,stomatit, anemi, diyare, alopesi ve trombositopenidir. Palbosiklibin en sık (>%2) Derece >3advers reaksiyonları nötropeni, lökopeni, enfeksiyonlar, anemi, aspartat aminotransferaz (AST)düzeylerinde artış, yorgunluk ve alanin aminotransferaz (ALT) düzeylerinde görülen artıştır.
Randomize klinik çalışmalarda kombinasyondan bağımsız olarak REAMPLA alan hastaların %38,4'ünde advers reaksiyona bağlı olarak doz azaltılmış ya da doz değişikliği yapılmıştır.
Randomize klinik çalışmalarda kombinasyondan bağımsız olarak REAMPLA alan hastaların %5,2'sinde advers reaksiyona bağlı olarak tedavi kalıcı olarak sonlandırılmıştır.
Advers reaksiyonların listesi
Advers reaksiyonlar sistem organ sınıfına ve sıklık kategorisine göre listelenmektedir. Sıklık kategorileri şu şekilde tanımlanmaktadır: Çok yaygın (>l/10); yaygın (>l/100- <1/10); yaygınolmayan (>l/1.000 - <1/100); seyrek (>l/10.000 - <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor(eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor) Her sıklık grubunda advers reaksiyonlar azalanciddiyete göre yer almaktadır.
Tablo 4'te belirtilen yan etkiler, 3 randomize çalışmanın toplu verilerinden elde edilen advers reaksiyonları içermektedir. Final genel sağkalım analizi sırasında toplu veri kümesindepalbosiklib tedavisinin ortanca süresi 14,8 aydır.
Tablo 4. Üç randomize çalışmanın toplu verilerinden elde edilen advers reaksiyonlar
Sistem organ sınıfı Sıklık
Tercih edilen terim^ (PT) |
Tüm
Dereceler
n (%) |
Derece 3 n (%) |
Derece 4 n (%) |
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Çok yaygın
Enfeksiyonlar^
|
516 (59,2)
|
49 (5,6)
|
8 (0,9)
|
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Çok yaygın
c
Nötropeni
, .d
Lökopeni
e
Anemi
f
Trombositopeni
Yaygın
Febril nötropeni
|
716 (82,1) 424 (48,6)258 (29,6)194 (22,2)
12 (1,4)
|
500 (57,3) 254 (29,1)45 (5,2)16 (1,8)
10 (1,1)
|
97 (11,1) 7 (0,8)
2 (0,2)
4 (0,5)
2 (0,2)
|
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Çok yaygın
İştahta azalma
|
152 (17,4)
|
8 (0,9)
|
0 (0,0)
|
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın
Tat alma duyusunda bozulma
|
79 (9,1)
|
0 (0,0)
|
0 (0,0)
|
Göz hastalıkları
Yaygın
Bulanık görme
|
48 (5,5)
|
1 (0,1)
|
0 (0,0)
|
Göz yaşı salgılanmasında artış
|
59 (6,8)
|
0 (0,0)
|
0 (0,0)
|
Göz kuruluğu
|
36 (4,1)
|
0 (0,0)
|
0 (0,0)
|
Vasküler bozukluklar
Yaygın
Venöz tromboembolizm*j
|
28 (3,2)
|
11 (1,3)
|
7 (0,8)
|
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları
Yaygın
Epistaksis
|
77 (8,8)
|
0 (0,0)
|
0 (0,0)
|
iAH/pnömonit
|
12 (1,4)
|
1 (0,1)
|
0 (0,0)
|
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın
Stomati/
|
264 (30,3)
|
8 (0,9)
|
0 (0,0)
|
Bulantı
|
314 (36,0)
|
5 (0,6)
|
0 (0,0)
|
İshal
|
238 (27,3)
|
9 (1,0)
|
0 (0,0)
|
Kusma
|
165 (18,9)
|
6 (0,7)
|
0 (0,0)
|
Deri ve derialtı doku hastalıkları
Çok yaygın
h
Döküntü
|
158 (18,1)
|
7 (0,8)
|
0 (0,0)
|
Alopesi
|
234 (26,8)
|
Geçerli değil
|
Geçerli değil
|
Cilt kuruluğu
|
93 (10,7)
|
0 (0,0)
|
0 (0,0)
|
Yaygın
Palmar plantar eritrodizestezi sendromu*
|
16 (1,8)
|
0 (0,0)
|
0 (0,0)
|
Yaygın olmayan
Kutanöz lupus eritematozus*
|
1 (0,1)
|
0 (0,0)
|
0 (0,0)
|
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Çok yaygın
Bitkinlik
|
362 (41,5)
|
23 (2,6)
|
2 (0,2)
|
Asteni
|
118 (13,5)
|
14 (1,6)
|
1 (0,1)
|
Ateş
|
115 (13,2)
|
1 (0,1)
|
0 (0,0)
|
Araştırmalar
Çok yaygın
ALT artışı
|
92 (10,6)
|
18 (2,1)
|
1 (0,1)
|
AST artışı
|
99 (11,4)
|
25 (2,9)
|
0 (0,0)
|
ALT=alanin aminotransferaz; AST=aspartat aminotransferaz; İAH= İnterstitiyel akciğer
hastalığı; N/n=hasta sayısı
*
Pazarlama sonrası tespit edilen advers ilaç reaksiyonu.
® PT MedDRA 17.1'e göre listelenmiştir.
^ Enfeksiyonlar, Enfeksiyonlar ve Enfestasyonların Sistem Organ Sınıfına ait olan tüm PT'leri kapsar.
c
Nötropeni şu PT'leri kapsar: Nötropeni, Azalmış nötrofil sayısı.
Lökopeni şu PT'leri kapsar: Lökopeni, Azalmış beyaz hücre sayısı.
Anemi şu PT'leri kapsar: Anemi, Düşük hemoglobin, Düşük hematokrit.
f
Trombositopeni şu PT'leri kapsar: Trombositopeni, Azalmış trombosit sayısı.
g
Stomatit şu PT'leri kapsar: Aftöz stomatit, Dudak iltihabı, Glossit, Glossodini, Ağız ülseri, Mukoza inflamasyonu, Ağız ağrısı, Orofarengeal rahatsızlık, Orofarengeal ağrı, Stomatit.
Döküntü şu PT'leri kapsar: Döküntü, Makülopapüler döküntü, Kaşıntılı döküntü, Eritematöz döküntü, Papüler döküntü, Dermatit, Akneiform Dermatit, Toksik deri erüpsiyonu.
i .
lAH / pnömonit, interstisyel akciğer hastalığının (dar) Sistem Organ Sınıfına ait olan tüm PT'leri kapsar.
j Venöz tromboembolizm aşağıdaki PT'leri içerir: pulmoner emboli, emboli, derin ven trombozu, periferik emboli, tromboz.
Tablo 5, üç randomize çalışmanın toplu verilerinde gözlenen laboratuvar anormalliklerini göstermektedir.
Tablo 5. Üç randomize çalışmanın toplu verilerinde gözlenen laboratuvar anormallikleri
|
REAMPLA ile Letrozol ya da Fulvestrant |
Karşılaştırma kolları* |
Laboratuvar
anormallikleri |
Tüm
Dereceler
% |
Derece 3
% |
Derece 4
% |
Tüm
Dereceler
% |
Derece 3
% |
Derece 4
% |
Lökosit sayısında azalma
|
97,4
|
41,8
|
1,0
|
26,2
|
0,2
|
0,2
|
Nötrofil sayısında azalma
|
95,6
|
57,5
|
11,7
|
17,0
|
0,9
|
0,6
|
Anemi
|
80,1
|
5,6
|
N/A
|
42,1
|
2,3
|
N/A
|
Trombosit sayısında azalma
|
65,2
|
1,8
|
0,5
|
13,2
|
0,2
|
0
|
AST artışı
|
55,5
|
3,9
|
0
|
43,3
|
2,1
|
0
|
ALT artışı
|
46,1
|
2,5
|
0,1
|
33,2
|
0,4
|
0
|
AST=aspartat aminotransferaz; ALT=alanin aminotransferaz; N=hasta sayısı; N/A=geçerli değil.
Not: Laboratuvar sonuçları NCI CTCAE versiyon 4.0 şiddet derecesine göre
derecelendirilmiştir.
* letrozol ya da fulvestrant
Seçili advers reaksiyonların tanımı
Toplamda kombinasyondan bağımsız olarak REAMPLA alan hastalardan 716'sında (%82,1) herhangi bir derece nötropeni bildirilmiş; Derece 3 nötropeni 500 (%57,3) hastada, Derece 4nötropeni 97 hastada (%11,1) bildirilmiştir (bkz. Tablo 4).
3 randomize klinik çalışmada herhangi bir derece nötropeninin ilk epizotuna kadar geçen ortanca süre 15 gün (12-700 gün) ve Derece >3 nötropeninin ortanca süresi 7 gün olmuştur.
Fulvestrant ile kombine olarak REAMPLA alan hastaların %0,9'unda ve letrozol ile kombine olarak palbosiklib alan hastaların %1,7'sinde febril nötropeni bildirilmiştir.
Genel olarak klinik programda REAMPLA'ya maruz kalan hastaların yaklaşık %2'sinde febril nötropeni bildirilmiştir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TUFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta:[email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
Palbosiklib ile doz aşımı durumunda gerek gastrointestinal (örneğin, bulantı, kusma) gerekse hematolojik (örneğin, nötropeni) toksisite oluşabilir ve bu durumda genel destekleyici bakımsağlanmalıdır.
5.
FARMAKOLOJIK ÖZELLIKLER5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapotik grup (ATC kodu): Antineoplastik ilaçlar, protein kinaz inhibitörleri, siklin-bağımlı kinaz (CDK) inhibitörleri ATC kodu: L01EF01.
Etki mekanizması
Palbosiklib siklin bağımlı kinaz (CDK) 4'ün ve 6'nın yüksek seçiciliğe sahip, geri dönüşlü bir inhibitörüdür. Siklin D1 ve CDK 4/6, hücresel proliferasyona neden olan birden fazla sinyalyolağının akışında rol alan enzimlerdendir.
Farmakodinamik etkiler
Palbosiklib, CDK4/6'nın inhibisyonu yoluyla hücrenin G1 hücre döngüsü fazından S fazına ilerlemesini engelleyerek, hücre proliferasyonunu azaltmaktadır. Palbosiklibin molekülerprofili meme kanseri hücre hattı panelinde test edilmesi; özellikle ER-pozitif memekanserlerinde olmak üzere luminal meme kanserine karşı yüksek etkililik gösterdiğini ortayakoymuştur. Test edilen hücre serilerinde, retinoblastom (Rb) kaybı, palbosiklib aktivitesininkaybıyla birliktedir.Bununla birlikte taze tümör örnekleri ile yapılan bir takip çalışmasında RB 1ekspresyonu ve tümör yanıtı arasında bir ilişki gözlemlenmemiştir. Aynı şekilde, hastadan eldeedilen ksenograft (PDX)
in vivo
modellerde, palbosiklibe verilen yanıtla aralarında bir ilişkigözlemlenmemiştir. Mevcut klinik veriler klinik etkililik ve güvenlilik bölümündebildirilmektedir (bkz. Bölüm 5.1).
Kardiyak Elektrofizyoloji
İleri evre meme kanseri olan 77 hastada palbosiklibin kalp atım hızı aralığına göre düzeltilmiş QT aralığı (QTc) üzerine etkisi; başlangıca göre değişiklik ve ilgili farmakokinetik verilerideğerlendiren eş zamanlı elektrokardiyografi (EKG) kullanılarak değerlendirilmiştir.Palbosiklib önerilen günlük 125 mg dozunda QTc'yi klinik olarak anlamlı şekilde uzatmamıştır(Doz şeması 3/1).
Klinik etkililik ve güvenlilik
Randomize Faz 3 Çalışma PALOMA-2: letrozol ile kombine REAMPLA
ER-pozitif, HER2-negatif küratif amaçlı rezeksiyon ya da radyasyon tedavisi yapılamayan lokal olarak ilerlemiş ya da ileri evre hastalıkları için daha önce sistemik tedavi almamışmetastatik meme kanseri hastası kadınlarda yapılan uluslararası, randomize, çift kör, plasebokontrollü, paralel gruplu, çok merkezli bir çalışmada letrozol ile kombine palbosiklib etkililiğiletrozol artı plasebo ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
Toplam 666 postmenopozal hasta 2:1 oranında palbosiklib ile letrozol koluna ya da plasebo ile letrozol koluna randomize edilmiş ve hastalığın yerine (viseral/viseral olmayan); (neo) adjuvantedavinin bitiminden hastalığın nüksetmesine kadar geçen hastalıksız süreye (yeni başlayanmetastatik <12 aya karşı >12 ay) ve önceki (neo) adjuvan kanser tedavilerin türüne (daha öncehormonal tedavi alanlara karşı daha önce hormonal tedavi almayanlar) göre ayrılmıştır. İlerievre semptomatik, viseral yayılmış, kısa sürede yaşamı tehdit eden komplikasyon gelişim riskiolan hastalar (masif, kontrolsüz efüzyonları [plevral, perikardial, peritoneal], pulmonerlenfanjiti ve %50 üzerinde karaciğer tutulumu olan hastalar dahil) çalışmaya alınmak içinuygun bulunmamıştır.
Hastalar, hangisi daha önce olursa objektif hastalık progresyonuna, semptomatik kötüleşmeye, kabul edilemez toksisite gelişimine, ölüme, ya da olurun geri çekilmesine kadar atandıklarıtedaviyi almaya devam etmiştir. Tedavi kolları arasında çapraz geçişe izin verilmemiştir.
Hastaların başlangıçtaki demografik özellikleri ve prognostik özellikleri palbosiklib artı letrozol kolu ile plasebo artı letrozol kolları arasında uyumlu şekilde eşleştirilmiştir. Buçalışmaya kaydedilen hastaların medyan yaşı 62 (aralık 28-89) olarak hesaplanmış ve hastaların%48,3'ü kemoterapi alırken %56,3'ü ileri evre meme kanseri tanısından önce (neo) adjuvananti-hormonal tedavi almış, %37,2'si ise daha önce (neo) adjuvan tedavi olarak sistemik tedavialmamıştır. Hastaların çoğunluğunda (%97,4) başlangıçta metastatik hastalık varken,%23,6'sında yalnızca kemikte hastalık ve %49,2'sinde viseral hastalık görülmüştür.
Çalışmanın birincil sonlanım noktası araştırıcının değerlendirdiği, Tümörlerde Yanıt Değerlendirme Kriterleri (RECIST) Versiyon 1.1'e göre progresyonsuz sağkalım (PFS)olmuştur. İkincil etkililik sonlanım noktaları objektif yanıtı (OY), klinik yarar yanıtını (KYY),güvenliliği ve yaşam kalitesinde değişikliği (YKD) kapsamıştır.
26 Şubat 2016 veri kesim tarihinde, çalışmada birincil hedef olan PFS'nin iyileştirilmesi amacına ulaşılmıştır. Gözlenen tehlike oranı (HR) palbosiklib ile letrozol lehine 0,576 (%95güven aralığı [GA]: 0,46-0,72) ve kademeli log-sıra testi 1-yönlü p değeri <0,000001 olmuştur.15 aylık bir ek izlemeden sonra birincil ve ikincil sonlanım noktalarının güncellenmiş bir analiziyapılmıştır (veri kesim tarihi: 31 Mayıs 2017). Toplam 405 PFS olayı gözlenmiştir; sırasıylapalbosiklib ile letrozol kolunda 245 olay (%55,2) ve karşılaştırma kolunda 160 olay (%72,1).
Tablo 6, araştırıcı ve bağımsız inceleme değerlendirmesine göre, PALOMA 2 çalışmasının birincil ve güncellenmiş analizlerine dayanan etkililik sonuçlarını göstermektedir.
|
Birinc (26 Şubat 20] |
l Analiz 6 Veri Kesmi) |
Güncellenmiş Analiz (31 Mayıs 2017 Veri Kesmi) |
|
REAMPLA ile Letrozol(N = 444) |
Plasebo ile Letrozol(N = 222) |
REAMPLA ile Letrozol(N = 444) |
Plasebo ile Letrozol(N = 222) |
Bağımsız değerlendirmeye göre progresyonsuz sağkalım
|
Olay sayısı (%)
|
194 (43,7)
|
137 (61,7)
|
245 (55,2)
|
160 (72,1)
|
Ortanca PFS [ay (% 95 GA)1
|
24,8 (22,1-NE)
|
14,5 (12,9-17,1)
|
27,6 (22,4-30,3)
|
14,5 (12,317,1)
|
Tehlike Oranı [(% 95 GA) ve p-değeri]
|
0,576 (0,463-0,718),
p<0,000001
|
0,563 (0,461-0,687),
p<0,000001
|
|
Bağımsız değerlendirmeye göre progresyonsuz sağkalım
|
Olay sayısı (%)
|
152 (34,2)
|
96 (43,2)
|
193 (43,5)
|
118 (53,2)
|
Ortanca PFS [ay (% 95 GA)1
|
30,5 (27,4-NE)
|
19,3 (16,430,6)
|
35,7 (27,738,9)
|
19,5 (16,626,6)
|
Tehlike oranı (% 95 GA) ve tek yönlü pdeğeri
|
0,653 (0,505-0,844), p=0,000532
|
0,611 (0,485-0,769),
p=0,000012
|
OY*[% (% 95 GA)1
|
46,4 (41,751,2)
|
38,3 (31,9-45,0)
|
47,5 (42,8-52,3)
|
38,7 (32,345,5)
|
OY* ölçülebilir hastalık[% (% 95
GA)1
|
60,7 (55,265,9)
|
49,1 (41,4-56,9)
|
62,4 (57,0-67,6)
|
49,7 (42,057,4)
|
KYY*[% (% 95 GA)1_
|
85,8 (82,288,9)
|
71,2 (64,7-77,0)
|
85,6 (82,0-88,7)
|
71,2 (64,777,0)
|
|
N=Hasta sayısı; GA=Güven aralığı; TE=Tahmin edilemez; OY=Objektif yanıt; KYY=Klinik yarar yanıtı; PFS=Progresyonsuz sağkalım
* İkincil sonlanım noktalarının sonuçları RECIST 1.1 versiyonuna göre doğrulanmış ve doğrulanmamış yanıtlara dayanmaktadır.
31 Mayıs 2017 veri kesim tarihine dayalı olarak PFS için Kaplan-Meier eğrisi Şekil 1'de gösterilmektedir.
Şekil 1.
|
Risk altmdial(i hıastia sayısı Süre (Ay)
PAL+LET 444 394 359 3Z7 294 262 239 22t 204 192 164 146 33 26 51PCG*LET 222 170 147 129 114 97 EO 73 61 £5 45 37 26 E 2 2 2 |
PAL=Palbosiklib; LET=Letrozol; PCB=Plasebo.
Tedavi etkisinin iç tutarlılığını araştırmak için prognostik faktörlere ve başlangıç özelliklerine göre önceden belirlenmiş bir dizi alt grup PFS analizi yapılmıştır. Ayrıştırma faktörlerine vebaşlangıç özelliklerine göre tanımlanan ayrı hasta alt gruplarında hastalık progresyonu ve ölümriskinde palbosiklib ile letrozol kolu lehine bir azalma gözlenmiştir.
31 Mayıs 2017 veri kesim tarihine göre, riskteki bu düşüş şu alt gruplarda gözlenmeye devam etmiştir: (1) viseral metastazları olan hastalarda (HR= 0,62 [%95 GA: 0,47-0,81], ortanca PFS[mPFS] 19,3 aya karşılık 12,3 ay) ya da viseral metastazı olmayan hastalarda (HR= 0,50 [%95GA: 0,37-0,67], mPFS 35,9 aya karşılık 17,0 ay) ve (2) yalnızca kemikte hastalığı olanhastalarda (HR= 0,41 [%95 GA: 0,26-0,63], mPFS 36,2 aya karşılık 11,2 ay) ya da hastalığıyalnızca kemikte olmayanlarda (HR= 0,62 [%95 GA: 0,50-0,78], mPFS 24,2 aya karşılık 14,5ay) belirgin olmuştur. Benzer şekilde, immünohistokimya (IHC) ile tümörlerinde Rb proteiniekspresyonunun pozitif olduğu gösterilen 512 hastada hastalık progresyonu ve ölüm riskindepalbosiklib ile letrozol kolu lehine bir azalma gözlenmiştir (HR =0,543 [%95 GA: 0,4330,681], mPFS 27,4 aya karşılık 13,7 ay). IHC ile tümörlerinde Rb ekspresyonu negatif olan 51hastada tedavi kolları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı olmamıştır; palbosiklib ileletrozol koluna karşılık plasebo ile letrozol kolu sırasıyla (HR =0,868 [%95 GA: 0,424-1,777],mPFS 23,2 aya karşılık 18,5 ay).
31 Mayıs 2017 güncellenmiş veri kesim tarihine göre, viseral hastalık olan ve olmayan hasta alt gruplarında değerlendirilen ek etkililik ölçümleri (OY ve İlk tümör yanıtına kadar geçen süre(TYKGS)) Tablo 7'de gösterilmektedir.
|
Viseral hastalığı |
Viseral dışı hastalık |
|
REAMPLA ile letrozol(N=214) |
Plasebo ile letrozol(N=110) |
REAMPLA ile letrozol(N=230) |
Plasebo ile letrozol(N=112) |
OY [% (% 95GA)1
|
59,8
(52,9-66,4)
|
46,4
(36,8-56,1)
|
36,1
(29,9-42,7)
|
31,3
(22,8-40,7)
|
TYKGS,
Ortanca
[ay
(aralık)]
|
5,4
(2,0-30,4)
|
5,3
(2,6-27,9)
|
3,0
(2,1-27,8)
|
5,5
(2,6-22,2)
|
|
N=Hasta sayısı; GA=Güven aralığı; OY= RECIST 1.1 versiyonuna göre doğrulanmış ve doğrulanmamış objektif yanıtlar; TYKGS=İlk tümör yanıtına kadar geçen süre.
|
Güncellenen analizler sırasında, randomizasyondan takip eden ikinci tedaviye kadar geçen medyan süre palbosiklib ile letrozol kolunda 38,8 ay ve plasebo ile letrozol kolunda 28,8 ay,HR=0,73 (%95 GA: 0,58-0,91) olmuştur.
PALOMA-2 çalışmasının final genel sağkalım (GS) analizinin sonuçları Tablo 8'de sunulmaktadır. 90 aylık medyan takip süresinden sonra nihai GS sonuçları istatistiksel olarakanlamlı değildir. GS'nin Kaplan-Meier grafiği Şekil 2'de gösterilmiştir.
Tablo 8. PALOMA-2 (tedavi amaçlı popülasyon) - Final genel sağkalım sonuçları
(1 |
Final Genel Sağkalım 5 Kasım 2021 veri kesim tarihi) |
|
REAMPLA ile letrozol (N=444) |
Plasebo
ile letrozol (N=222) |
Olay sayısı (%)
|
273 (61,5)
|
132 (59,5)
|
Takip sürecinde kalan hasta sayısı (%)
|
112 (25,2)
|
43 (19,4)
|
Ortanca GS [% (%95 GA)]
|
53,9 (49,8- 60,8)
|
51.2 (43,7- 58,9)
|
Tehlike oranı (%95 GA) ve p değeri^
|
0,956 (0,777- 1,177), p=0,6755^*
|
|
GA=Güven aralığı * İstatistiksel olarak anlamlı değil.
^ Randomizasyon doğrultusunda hastalık yerine (viseral vs. viseral olmayan) göre katmanlandırılmış log-rank testinden elde edilen çift taraflı p değeri
|
Şekil 2. çalışması
|
Risk alcındaki lıeissta sayısı
PAL+L.I£T
PCB+L.I1T
400
203
325
168
280
126
fe
22174
9572
145
60
128
53
13
4 |
PAL=Palbosiklib; LET=Letrozol; PCB=Plasebo.
Randomize Faz 3 Çalışma PALOMA-3: fulvestrant ile kombine REAMPLA
Menopoz durumundan bağımsız olarak, daha önce (neo) adjuvan ya da metastatik çerçevede verilen endokrin tedaviden sonra hastalığı ilerlemiş HR-pozitif, HER2-negatif, küratif amaçlırezeksiyon ya da radyasyon tedavisi yapılamayan lokal olarak ilerlemiş ya da metastatik memekanseri hastası kadınlarda yapılan uluslararası, randomize, çift kör, paralel gruplu, çok merkezlibir çalışmada fulvestrant ile kombine palbosiklibin etkililiği fulvestrant artı plasebo kullanımıile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
İleri evre hastalık için adjuvan endokrin tedavi sırasında ya da tamamlandıktan sonra 12 ay içinde ya da önceki endokrin tedavi sırasında ya da tamamlandıktan sonra 1 ay içindeprogresyon göstermiş toplam 521 premenopozal/perimenopozal ve postmenopozal dönemdekikadın 2:1 oranında palbosiklib ile fulvestrant koluna ya da plasebo ile fulvestrant kolunarandomize edilmiş; önceki hormonal tedaviye belgelenmiş duyarlılık, çalışmaya giriştemenopoz durumu (premenozal/perimenopozal duruma karşılık postmenopozal durum) veviseral metastazlarının varlığına göre gruplandırılmıştır. Premenopozal/perimenopozal kadınlarLHRH agonisti goserelin kullanmıştır. İleri evre/metastatik, semptomatik, viseral yayılmışhastalığı olan, kısa sürede yaşamı tehdit edici komplikasyon yaşama riski bulunan (masif,kontrolsüz efüzyonları [plevral, perikardial, peritoneal], pulmoner lenfanjiti ve % 50 üzerindekaraciğer tutulumu olan hastalar dâhil) hastalar çalışmaya alınmak için uygun bulunmamıştır.
Hastalar, hangisi daha önce olursa nesnel hastalık progresyonuna, semptomatik kötüleşmeye, kabul edilemez toksisite gelişimine, ölüme, ya da olurun geri çekilmesine kadar atandıklarıtedaviyi almaya devam etmiştir. Tedavi kolları arasında çapraz geçişe izin verilmemiştir.
Hastaların başlangıçtaki demografik özellikleri ve prognostik özellikleri palbosiklib artı fulvestrant kolu ile plasebo artı fulvestrant kolları arasında uyumlu şekilde eşleştirilmiştir. Buçalışmaya kaydedilen hastaların medyan yaşı 57 (aralık 29-88) olmuştur. Her bir tedavi kolundahastaların çoğunluğu beyaz ırktandı, önceki hormonal tedaviye duyarlıydı ve postmenopozaldönemdeydi. Ortalama %20 hasta pre/perimenopozaldi. Tüm hastalar daha önce sistemik tedavi
almıştı ve her bir tedavi kolundaki hastaların çoğunluğu primer tanıları için daha önce bir kemoterapi almıştı. Hastaların yarısından çoğunda (%62) bir ECOG PS=0 ve %60'ında viseralmetastazlar vardı ve %60'ı primer tanıları için birden fazla hormonal tedavi rejimi almışlardı.
Çalışmanın birincil sonlanım noktası, (RECIST) 1.1'e göre araştırıcının değerlendirildiği PFS olmuştur. Destekleyici PFS analizleri Bağımsız Merkezi Radyolojik Değerlendirmeyedayanmıştır. İkincil etkililik sonlanım noktaları OY, KYY, genel sağkalım (OS), güvenlilik veağrı sonlanım noktasında kötüleşmeye kadar geçen süreyi (TTD) kapsamıştır.
Çalışma, planlanan PFS olaylarının %82'si üzerinden yapılan ara analizde araştırıcının değerlendirdiği PFS'nin uzaması olan birincil hedefine ulaşmıştır. Sonuçlar öncedenbelirlenmiş Haybittle-Peto etkililik sınırını geçerek (a=0,00135), PFS'de istatistiksel olarakanlamlı bir uzama ve klinik olarak anlamlı bir tedavi etkisi göstermiştir.
Etkililik verilerinin daha ileri bir güncellemesi Tablo 9'da verilmektedir.
Ortalama 45 aylık bir takip süresinden sonra, final genel sağkalım (OS) analizi 310 olaya (randomize hastaların 60%'ı) dayalı olarak gerçekleştirildi. Palbosiklib artı fulvestrantkolundaki medyan OS'de plasebo artı fulvestrant koluna kıyasla 6,9 aylık bir fark gözlenmiştir;bu sonuç 0,0235 (tek taraflı) olarak belirlenen anlamlılık düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıbulunmamıştır. Plasebo artı fulvestrant kolunda randomize edilen hastaların 15,5%'i,progresyon sonrası tedavi olarak palbosiklib ve diğer CDK inhibitörlerinden kullanmıştır.
Araştırıcı tarafından değerlendirilen PALOMA-3 çalışmasının PFS ve final OS sonuçları Tablo 9'da, ilgili Kaplan-Meier eğrisi Şekil 3 ve 4'te gösterilmektedir.
Tablo 9. Etkililik sonuçları - PALOMA-3 çalışması (Araştırıcmm değerlendirmesi tedavi amaçlı popülasyon) |
|
Güncellenmiş analiz (23 Ekim 2015 veri kesmi) |
|
REAMPLA ile fulvestrant |
Plasebo ile fulvestrant |
|
(N=347) |
(N=174) |
Progresyonsuz sağkalım (PFS) |
|
Olay sayısı (%)
|
200 (57,6)
|
133 (76,4)
|
Ortanca [ay (%95 GA)]
|
11,2 (9,5-12,9)
|
4,6 (3,5-5,6)
|
Tehlike oranı (%95 GA) ve p değeri
|
0,497 (0,398-0,62), p<0,000001
|
İkincil etkililik sonlanım noktaları |
OY [% (%95 GA)1
|
26,2 (21,7-31,2)
|
13,8 (9-19,8)
|
OY (ölçülebilir hastalık) [% (%95 GA]
|
33,7 (28,1-39,7)
|
17,4 (11,5-24,8)
|
KYY [% (%95 GA)1
|
68 (62,8-72,9)
|
39,7 (32,3-47,3)
|
Final genel sağkalım (O S)
(Veri kesim tarihi 13 Nisan 2018)
|
Olay sayısı (%)
|
201 (57,9)
|
109 (62,6)
|
Ortanca [ay (%95 GA)]
|
34,9 (28,8 - 40,0)
|
28,0 (23,6 -34,6)
|
Tehlike oranı (%95 GA) ve p değeri
|
0,814 (0,644 p=0,0429^*
|
- 1,029)
|
|
KYY=Klinik yarar yanıtı; GA=Güven aralığı; N=Hasta sayısı; OY=Objektif yanıt;
İkincil sonlanım noktalarının sonuçları RECIST 1.1 versiyonuna göre doğrulanmış ve doğrulanmamış yanıtlara dayanmaktadır.
*İstatistiksel olarak anlamlı değil.
^ Viseral metastatik ve önceden endokrin tedavisine duyarlı olan yanıtlardan randomizasyon aracılığı ile log-rank testinden elde edilmiş tek taraflı p değeri
>0)
o
E | |
Risk altındaki hasta sayısı |
(ü
co
N
3
(A
C§.
(A
g)
O)
P
276
112 |
4 |
6 |
S |
10
Süre (Ay) |
12 |
14 |
16 |
1& |
20 |
22 |
21b
|
215 |
1S2 |
163 |
137 |
6B |
33 |
12 |
2 |
1 |
63 |
62 |
51 |
43 |
25
|
15 |
11 |
4 |
1 |
0 |
|
PAL+FUL 3^17 PCB+FUL 17^
FUL=Fulvestrant; PAL=Palbosiklib; PCB=Plasebo.
Stratifikasyon faktörlerine ve başlangıç özelliklerine göre tanımlanan tüm hasta alt gruplarında, palbosiklib ile fulvestrant kolunda hastalık progresyonu ve ölüm riskinde azalma gözlenmiştir.Bu durum, premenopozal/perimenopozal kadınlarda (HR=0,46 [%95 GA: 0,28-0,75]) vepostmenopozal kadınlarda (HR = 0,52 [%95 GA: 0,4-0,66]) ve viseral metastatik hastalığı olanhastalarda (HR =0,5 [%95 GA: 0,38-0,65]) ve viseral metastazları olmayan hastalarda (HR =0,48 [%95 GA: 0,33-0,71]) belirgin olmuştur.
Ayrıca metastatik hastalık için önceki tedavi basamaklarından bağımsız olarak fayda gözlenmiştir; tedavi basamağı 0 (HR=0,59 [%95 GA: 0,37-0,93]), 1 (HR=0,46 [%95 GA: 0,320,64]), 2 (HR=0,48 [%95 GA: 0,3-0,76]) ya da >3 (HR = 0,59 [%95 GA: 0,28-1,22]).
|
321
155 |
100
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
0
1
¦<5
>0)
(ü
co
Ö)
c
0)
o
06
Risk altındaki hassta saygısı |
12 |
18 |
2430
Süre (Ay) |
36 |
42 |
48 |
54 |
286 |
247 |
209 |
165 |
148 |
126 |
17 |
0 |
135 |
115 |
86 |
68 |
57 |
43 |
7 |
0 |
|
PAL-fFUL.
PCB+FUL
347
174
FUL=Fulvestrant; PAL=Palbosiklib; PCB=Plasebo.
Viseral hastalık olan ve olmayan hasta alt gruplarında değerlendirilen ek etkililik ölçümleri (OY ve ilk tümör yanıtına kadar geçen süre (TYKGS)) Tablo 10'da gösterilmektedir.
Tablo 10. PALOMA-3 çalışmasının viseral ve viseral olmayan hastalıkta etkililik
|
İç Organ Hastalığı |
İç Organ Dışı Hası
|
talık |
|
REAMPLA ile fulvestrant(N=206) |
Plasebo
ile
fulvestrant
(N=105) |
REAMPLA
ile
fulvestrant
(N=141) |
Plasebo
ile
fulvestrant
(N=69) |
OY [%, (%95 GA)]
|
35,0
(28,5-41,9)
|
13,3
(7,5-21,4)
|
13,5
(8,3-20,2)
|
14,5
(7,2-25)
|
TYKGS, Ortanca [ay (aralık)]
|
(3,5-16,7)
|
5,4
(3,5-16,7)
|
3,7
(1,9-13,7)
|
3,6
(3,4-3,7)
|
|
N=Hasta sayısı; GA=Güven aralığı; OY= RECIST 1.1 versiyonuna göre doğrulanmış ve doğrulanmamış objektif yanıtlar; TYKGS=İlk tümör yanıtına kadar geçen süre.
|
Hasta tarafından bildirilen semptomlar Avrupa Kanser Araştırması ve Tedavisi Örgütü (EORTC) yaşam kalitesi anketi (QLQ)-C30 ve Meme Kanseri Modülü (EORTC QLQ-BR23)kullanılarak değerlendirilmiştir. Palbosiklib ile fulvestrant kolunda toplam 335 hasta ve tekbaşına fulvestrant kolunda 166 hasta başlangıçta ve başlangıçtan sonra en az bir ziyarette anketidoldurmuştur.
Kötüleşmeye kadar geçen süre, başlangıç ve başlangıca göre ağrı semptom skorlarında >10 puan artış olması arasında geçen süre olarak önceden tanımlanmıştır. Fulvestrantapalbosiklibin eklenmesi; plasebo artı fulvestrant ile karşılaştırıldığında ağrı semptomundakötüleşmeye kadar geçen süreyi anlamlı olarak geciktirerek bir semptom yararı sağlamıştır(ortanca 8 aya karşılık 2,8 ay; HR=0,64 [%95 GA: 0,49-0,85]; p<0,001).
5.2 Farmakokinetik özellikler
Palbosiklibin farmakokinetiği, ileri meme kanseri hastalarını içeren solid tümörlü hastalarda ve sağlıklı kişilerde karakterize edilmiştir.
Emilim:
Palbosiklibin Cmaks değeri genellikle oral uygulamayı izleyen 4 ila 12 saat arasında (maksimum konsantrasyona erişme zamanı, Tmaks) gözlenmiştir. REAMPLA'nın oral 125 mg dozundankullanımdan sonraki ortalama mutlak biyoyararlanımı %46'dır. 25 mg ile 225 mg dozaralığında, EAA ve Cmaks genellikle doz ile doğru orantılı olarak artmaktadır. 8 gün boyuncatekrar edilen günde bir defa doz alınmasının ardından kararlı duruma erişilmiştir. Tekrar edilengünde bir uygulama ile palbosiklib, 2,4'lük (1,5-4,2 aralığı) bir medyan birikim oranıylabirikmiştir.
Gıda etkisi:
REAMPLA tabletlerin gece boyu açlık koşulları sonrası uygulanmasına kıyasla palbosiklib EAAinf ve Cmaks değerleri; yüksek-yağlı, yüksek kalorili (yaklaşık 800-1000 kalori; sırasıyla150, 250 ve 500-600 kalori protein, karbonhidrat ve yağdan) gıdalarla verilmesi durumundasırasıyla %22 ve %26; orta-yağlı, standart kalorili (yaklaşık 500-700 kalori; sırasıyla 75-105,250-350, 175-245 kalori protein, karbonhidrat ve yağdan) gıdalarla verilmesi durumundasırasıyla %9 ve %10 artmıştır. Bu sonuçlara göre, palbosiklib tablet, yemeklerle birlikte veyaayrı olarak alınabilir.
Dağılım:
Palbosiklibin insan plazması proteinlerine
in vitroin vivoin vivoIn vitro
olarak, palbosiklibin insan hepatositlerinin içinealınması başlıca pasif difüzyon yoluyla olmuştur. Palbosiklib OATP1B1'in ya daOATP1B3'ün bir substratı değildir.
Biyotransformasyon:
In vitroin vivo
çalışmalar, palbosiklibin insanlarda büyük ölçüde hepatik metabolizmaya uğradığını göstermiştir. 125 mg [
14C] palbosiklibin 125 mg tek dozunun insanlara oral yollauygulanmasının ardından, palbosiklib için majör primer metabolik yolaklar oksidasyon vesülfonasyon olmuştur. Açilasyon ve glukuronidasyon ise minör yolaklar olarak katkısağlamıştır. Palbosiklib, plazmada dolaşan ve ilaç kaynaklı en büyük madde olarakbulunmuştur.
Ürünün büyük çoğunluğu metabolitler şeklinde atılmıştır. Palbosiklibin sülfamik asit konjugatı, uygulanan dozun %25,8'ini oluşturan ve dışkıda bulunan ana ilaç-ilişkili bileşen olaraksaptanmıştır. İnsan hepatositleri ile gerçekleştirilen
in vitro
çalışmalarda, karaciğer sitozolik veS9 fraksiyonları ve rekombinant SULT enzimleri, esas olarak CYP3A'nın ve SULT2A1'inpalbosiklib metabolizmasında yer aldığını ortaya koymuştur.
Eliminasyon:
İleri meme kanseri hastalarında palbosiklibin görünür oral klirensinin (CL/F) geometrik ortalaması 63 L/saat ve plazma eliminasyon yarılanma ömrü 28,8 saat olmuştur. Tek doz oral[14C] palbosiklib verilen 6 sağlıklı erkek gönüllüde, toplam uygulanan radyoaktif dozunmedyan %92'si 15 gün içinde geri kazanılmış; dışkı (dozun %74'ü) ana atılım yolu olmuştur,dozun %17'si ise idrar yoluyla geri kazanılmıştır. Dışkı ve idrarda değişmemiş palbosiklibatılımı sırasıyla %2 ve %7 oranında olmuştur.
In vitro
olarak klinik konsantrasyonlarda palbosiklib bir CYP1A2, 2A6, 2B6, 2C8, 2C9, 2C19 ve 2D6 inhibitörü değildir ve CYP1A2, 2B6, 2C8 ve 3A4 indükleyicisi değildir.
In vitro
değerlendirmeler klinik konsantrasyonlarda pablosiklibin organik anyon taşıyıcısı (OAT)1, OAT3, organik katyon taşıyıcısı (OCT)2, organik anyon taşıyıcısı polipeptid(OATP)1B1, OATP1B3 ve safra tuzu atım pompasının (BSEP) etkileri üzerinde inhibisyonpotansiyelinin düşük olduğunu göstermektedir.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
25 mg ile 225 mg doz aralığında, EAA ve Cmaks genellikle doz ile doğru orantılı olarak artmaktadır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Yaş, Cinsiyet ve Vücut Ağırlığı:
Kanser hastası 183 kişide (yaşları 22 ile 89 arasında ve vücut ağırlıkları 38 ile 123 kg arasında değişen 50 erkek ve 133 kadın hasta) yapılan bir popülasyon farmakokinetik analizine görecinsiyetin maruz kalınan palbosiklib seviyesine etkisi bulunmamıştır ve yaş ve vücut ağırlığınınmaruz kalınan palbosiklib seviyesine klinik olarak önemli bir etkisi yoktur.
Pediyatrik Popülasyon:
REAMPLA'nın farmakokinetiği, 18 yaşından küçük olan hastalar üzerinde değerlendirilmemiştir.
Karaciğer yetmezliği
Farklı derecelerde karaciğer yetmezliği olan hastalarda yapılan bir farmakokinetik çalışmadan elde edilen veriler, normal karaciğer fonksiyonuna sahip gönüllülerle karşılaştırıldığında maruzkalınan serbest palbosiklib seviyesinin (serbest EAAinf) hafif karaciğer yetmezliği olangönüllülerde %17 (Child-Pugh sınıf A) düştüğü ve orta (Child-Pugh sınıf B) ve ciddi (Child-Pugh sınıf C) karaciğer yetmezliği olan hastalarda sırasıyla %34 ve %77 arttığını göstermiştir.Normal karaciğer fonksiyonuna sahip gönüllülerle karşılaştırıldığında maruz kalınan serbestpalbosiklibin pik seviyesi (serbest Cmaks) hafif, orta ve ciddi karaciğer yetmezliğinde sırasıyla%7, %38 ve %72 artmıştır. Ek olarak Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI) sınıflamasına göre hafifkaraciğer yetmezliği [total bilirubin < Normalin Üst Sınırı (NÜS) ve Aspartat Aminotransferaz(AST) > NÜS ya da total bilirubin >1-1,5 x NÜS ve herhangi bir seviyede AST] olan 40 hastayıda kapsayan 183 ileri evre kanser hastasından oluşan bir popülasyonda yapılan farmakokinetikanalize göre, hafif karaciğer yetmezliğinin palbosiklibin farmakokinetiği üzerinde etkisibulunmamıştır.
Böbrek yetmezliği
Farklı derecelerde böbrek yetmezliği olan gönüllülerde yapılan bir farmakokinetik çalışma verileri, normal böbrek fonksiyonuna (CrCl >90 mL/dakika) sahipgönüllülerle
karşılaştırıldığında, hafif(60 mL/dakika<CrCl<90 mL/dakika),orta
(30 mL/dakika<CrCl<60 mL/dakika) ve ciddi (CrCl <30 mL/dakika) böbrek yetmezliği olan hastalarda maruz kalınan toplam palbosiklib seviyesinin (EAAinf) sırasıyla %39, %42 ve %31arttığını göstermiştir. Normal böbrek fonksiyonuna sahip gönüllülerle karşılaştırıldığındamaruz kalınan palbosiklibin pik seviyesi (Cmaks) hafif, orta ve ciddi böbrek yetmezliğindesırasıyla %17, %12 ve %15 artmıştır. Ayrıca, 73 hafif derece ve 29 orta derecede böbrekyetmezliği olan hastayı içeren toplam 183 ileri derece kanser hastasında yapılan bir popülasyonfarmakokinetik analizine göre hafif ve orta böbrek yetmezliğinin palbosiklibin farmakokinetiğiüzerinde etkisi bulunmamıştır. Palbosiklibin farmakokinetiği hemodiyaliz gerektiren hastalardaincelenmemiştir.
Etnik köken
Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir farmakokinetik çalışmasında, tek bir oral dozdan sonra Asyalı olmayan gönüllülerle karşılaştırıldığında palbosiklibin EAAinf ve Cmaks değerleri Japonhastalarda sırasıyla %30 ve %35 daha yüksek bulunmuştur. Bununla birlikte bu bulgu, Japonya da Asyalı meme kanseri hastalarında yapılan sonraki çalışmalarda birden fazla dozverildikten sonra tutarlı bir şekilde tekrarlanmamıştır. Asyalı ve Asyalı olmayanpopülasyonlardaki kümülatif farmakokinetik, güvenlilik ve etkililik verilerin analizine göre,Asya ırkı için doz ayarlaması yapılmasının gerekmediği değerlendirilmektedir.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
Tekli ve/veya tekrarlayan dozların takibinde, primer hedef organ bulguları arasında sıçanlarda ve köpeklerde hematolenfopoietik ve erkek üreme organı üzerinde ve sadece sıçanlarda kemikve aktif olarak büyüyen kesici dişler üzerindeki etkileri bulunmuştur. Bu sistemik toksik etkilergenel olarak EAA'ya göre klinik dozlarda maruz kalınan seviyelerde görülmüştür.Hematopoietik, erkek üreme sistemleri ve kesici dişler üzerindeki etkilerin kısmen ya datamamen geri döndüğü gözlenmiş, 12 haftalık bir süreyle doz uygulanmadığında kemiketkisinin geri dönüşlü olduğu gösterilememiştir. Ek olarak, telemetrik olarak takip edilenköpeklerde Cmaks'a göre insanda klinik olarak maruz kalınan seviyelerin 4 katı seviyelerdekardiyovasküler etkiler (QTc uzaması, kalp atım hızında azalma ve RR aralığında ve sistolikkan basıncında artış) belirlenmiştir.
Karsinojenite
Palbosiklib, 6 aylık bir transgenik fare ve 2 yıllık bir sıçan çalışmasında karsinojenisite açısından değerlendirilmiştir. Palbosiklib, transgenik farelerde 60 mg/kg/gün dozuna kadarkarsinojenisite açısından negatif bulunmuştur (Etki gözlenmeyen düzey [NOEL] EAA'ya göreinsan klinik maruziyetinin yaklaşık 11 katı). Palbosiklib ile ilişkili neoplastik bulgular arasında30 mg/kg/gün dozda erkek sıçanların merkezi sinir sisteminde mikroglial hücre tümörlerininsıklığında artışı içermekte olup; dişi sıçanlarda 200 mg/kg/gün'e kadar herhangi bir dozdaneoplastik bulguya rastlanmamıştır. Palbosiklib ile ilgili karsinojenisite etkilerine ilişkinNOEL, erkek ve dişilerde sırasıyla 10 mg/kg/gün (EAA'ya göre insan klinik maruziyetininyaklaşık 2 katı) ve 200 mg/kg/gün (EAA'ya göre insan klinik maruziyetinin yaklaşık 4 katı)olmuştur. Erkek sıçan neoplastik bulgularının insanlarla ilişkisi bilinmemektedir.
Genotoksisite
Bir bakteriyel ters mutasyon (Ames) analizinde palbosiklib mutajenik bulunmamıştır ve
in vitro
insan lenfosit kromozumu anormalliği analizinde yapısal bir kromozom anomalisiniindüklememiştir.
Palbosiklib >100 mg/kg/gün dozlarında
in vitro
olarak Çin Hamsteri Over hücrelerinde ve erkek sıçan kemik iliği hücrelerinde anöjenik bir mekanizmayla mikroçekirdekleri indüklemiştir.EAA'ya göre hayvanların maruz kaldığı anöjenisite için etki gözlenmeyen düzey, insan klinikmaruziyet dozları ile karşılaştırıldığında yaklaşık 7 kat yüksektir.
Fertilitenin bozulması
Palbosiklib 300 mg/kg/gün dozuna (EAA'ya göre insan klinik maruziyetinin yaklaşık üç katı) kadar test edilen herhangi bir dozda dişi sıçanlarda çiftleşme ve fertiliteyi etkilememiştir vetekrarlayan doz toksisite çalışmasında sıçanlarda 300 mg/kg/gün ve köpekte 3 mg/kg/gündozlarına (EAA'ya göre insan klinik maruziyetinin sırasıyla yaklaşık 5 ve 3 katı) kadar dişiüreme organlarında advers etki gözlenmemiştir.
Sıçanlarda ve köpeklerde saptanan klinik dışı bulgulara dayanarak palbosiklibin erkek bireylerde üreme fonskiyonunu ve fertilitesini bozma potansiyeli olduğu düşünülmektedir.Testiste, epididimde, prostatta ve seminal vezikülde palbosiklibe bağlı bulgular arasında organağırlığında azalma, atrofi veya dejenerasyon, hipospermi, tübül içinde hücre artıklarınınbirikmesi, sperm hareketliliğinde ve yoğunluğunda azalma ve sekresyonda azalma vardır. Bubulgular, sıçanlarda ve/veya köpeklerde; EAA'ya göre insan klinik maruziyetinden sırasıyla >9kat daha yüksek ya da subterapötik dozlarda gözlenmiştir. Sıçanlarda ve köpeklerde sırasıyla 4ve 12 hafta süreyle doz uygulanmadığında erkek üreme organı üzerindeki etkilerde kısmi olarakgeri dönüş gözlenmiştir. Erkek üreme organı bulgularına karşın, EAA'ya göre insan klinikmaruziyetinden 13 kat daha yüksek seviyelerde erkek sıçanların çiftleşme ve fertilitesi üzerindeetki saptanmamıştır.
Gelişimsel toksisite
Palbosiklib, hücre döngüsünün düzenlenmesinde rol alan siklin bağımlı kinaz 4 ve 6'nın geri dönüşlü inhibitörüdür. Bu nedenle eğer gebelik sırasında kullanılırsa fetüsün zarar görme riskivardır. Palbosiklibin gebe hayvanlarda fetotoksik olduğu saptanmıştır. >100 mg/kg/gündozlarda sıçanlarda iskelet değişikliği (yedinci servikal vertebrada kot sıklığında artış)sıklığında artış gözlenmiştir. Sıçanlarda anneye toksik olan 300 mg/kg/gün dozda (EAA'yagöre insan klinik maruziyetinin 3 katı) fetal vücut ağırlığında azalma gözlenirken tavşanlardaanneye toksik olan 20 mg/kg/gün dozda (EAA'ya göre insan klinik maruziyetinin 4 katı) önbacaklarda falanksların küçük olması dahil iskelet değişiklikleri sıklığında artış gözlenmiştir.Fetüsün gerçekte maruz kaldığı seviye ve çapraz-plasenta transferi incelenmemiştir.
6.FARMASOTIK ÖZELLİKLER6.1 Yardımcı maddelerin listesi
Tablet çekirdeği
Mikrokristalin selüloz (E460)
Kolloidal silikon dioksit (E551)
Krospovidon
Magnezyum stearat (E572)
Süksinik asit
Film kaplama
Hipromelloz (E464)
Titanyum dioksit (E171)
Triasetin
FD&C Mavi No.2/ İndigo karmin alüminyum lake (E132) Kırmızı demir oksit (E172)
6.2 Geçimsizlikler
Bilinen bir geçimsizliği bulunmamaktadır.
6.3 Raf ömrü
36 ay.
6.4 Saklamaya yönelik özel tedbirler
30°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Nemden korumak için orijinal blister ambalajında saklayınız.
6.5 Ambalajın niteliği ve içeriği
7 ve 21 tablet içeren alüminyum folyo kapak materyali olan PVC/OPA/Al/PVC folyo blister.
6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Pfizer PFE İlaçları A.Ş.
Esentepe Mah. Büyükdere Cad.
Levent 199 Blok No: 199 İç Kapı No: 106 Şişli / İstanbul
8.
RUHSAT NUMARASI/NUMARALARI
2023/302
9.
İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 08.08.2023 Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ