Solunum Sistemi » Solunum Sisteminde Tıkanma - Astım İlaçları » KORTİKOİDLER » Diğer Solunum Sistemi İlaçları » Omalizumab KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
XOLAİR® 150 mg Enjeksiyonluk Çözelti için Toz İçeren Flakon
2. KALİTATİF VE KANTİFATİF BİLEŞİM Etkin madde :
Omalizumab 15 O mg
Kullanıma hazır duruma getirilen XOLAİR 125 mg/ml omalizumab içerir (1.2 ml'de 150 mg).
Yardımcı maddeler:
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakımz.
3. FARMASÖTİK FORM
Enjeksiyonluk çözelti için toz içeren flakon ve çözücü ihtiva eden ampul.
Cam flakon içinde beyaz-beyazımsı liyofilize toz
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Erişkinler ve ergenler (12 yas ve üzeri):
XOLAİR, perennial aeroalleıjenlere duyarlılığı pozitif deri testi ve/veya spesifik IgE ile gösterilmiş, serum IgE düzeyi 30-1500 lU olan; inhale kortikosteroid ve uzun etkili beta2 agonist kullanmasına rağmen sık gündüz semptomları, gece uyanmaİan ve birden fazla ağır astım alevlenmesi yaşadığı saptanmış, akciğer fonksiyonlan kısıtlı olan (FEV ı <%80) persistan allerjik astımlı erişkinlerin ve ergenlerin tedavisinde kullamlu*.
XOLAİR'in, astımın bu hastalardaki alevlenme dönemlerinin insidansmı azalttığı gösterilmiştir. Diğer aleıjik durumlardaki etkililiği ve güvenliliği saptanmış değildir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
XOLAİR'in herhangi bir hastada kullanılması uygun olan dozu ve doz sıklığı, tedavi başlangıcından önce ölçülen immünoglobülin E (IgE) miktarına (lU/ml) ve vücut ağırlığına (kg) göre belirlenir. Bu ölçüm sonuçlarına göre, her uygulamada 1-4 enjeksiyonla 75-600 mg XOLAİR verilmesi gerekebilir.
Uygulanacak dozun, uygulama sıklığımn, her uygulamada kullanılacak flakon ve enjeksiyon sayısı ile toplam enjeksiyon hacminin belirlenmesi için aşağıdaki tablolara bakınız. Dönüşüm çizelgesi için Tablo Te ve yetişkinlerde ve ergenlerde (12 yaş ve üzeri) doz belirleme çizelgesi için Tablo 2 ve 3'e bakınız.
Tedavi başlangıcındaki IgE düzeyleri veya kilogram olarak vücut ağırlıklan doz tablosunda belirtilen sımrlarm dışında kalan hastalara XOLAİR verilmemelidir.
XOLAİR, sadece subkutan uygulanır. İntravenöz ya da intramüsküler yoldan uygulanmaz.
Tablo 1- Belirlenen dozun her uygulamada kullanılacak flakon sayısma, enjeksiyon sayısma ve toplam enjeksiyon hacmine dönüştürülmesi
Doz (mg)
Flakon sayısı150 mg
Enjeksiyon sayısı
Toplam enjeksiyonhacmi (mİ)
75
150
225
300
375
450
525
600
0,5
1
1.52
2.5
3
3.5
4
0.6
1.2
1.8
2.4
3.0
3.6
4.2
4.8
1.2 mİ = her flakonla verilebilecek en yüksek hacim XOLAİR'in rekonstitüsyon bilgileri için bkz bölüm 6.6.
Tedavi süresi, hastalarm izlenmesi ve doz ayarlanması
Klinik çalışmalarda, tedavinin ilk 16 haftasındaki astım alevlenme dönemlerinin sayısı ve kurtarma ilacı kullanımı azalmış, semptom skorlarında düzelme elde edilmiştir. Herhangi bir hastanın XOLAİR tedavisine cevap verip vermediğini değerlendirmek için, en az 16 hafta devam eden tedaviye ihtiyaç vardır.
XOLAİR, uzun süreli tedavide kullamimak amacıyla geliştirilmiştir. Tedavinin durdurulması genellikle, serbest IgE düzeylerinin yükselmesiyle ve bununla ilişkili semptomlann ortaya çıkması ile sonuçlanır.
Total IgE düzeyleri tedavi sırasında yükseldiğinden ve tedavi kesildikten sonra da, 1 yıla varan süreler boyunca yüksek değerlerde kaldığından IgE düzeylerinin tedavi sırasında tekrar ölçülmesi, doz belirlenmesinde yo! gösterici olamaz. Tedaviye 1 yıldan daha kısa süre ara verildikten sonra yeniden başlanması durumunda, dozu belirlemek için önceki tedavinin başlangıcında doz hesaplaması için kullanılan serum IgE düzeyinden faydalanılır. XOLAİR tedavisine 1 yıl veya daha uzun süre ara verildiyse, kullamlacak dozun belirlenmesi için serum total IgE düzeyi yeniden ölçülmelidir.
Vücut ağırlığında önemli değişiklikler olduğunda doz, buna göre ayarlanmalıdır (bkz Tablo 2 ve 3).
Tablo 2 HER 4 HAFTADA BİR UYGULAMA
Her 4 haftada bir subkutan enjeksiyonla verilecek olan XOLAİR dozlan _ (doz başına miligram)
Vücut Ağırlığı (kg)
>90-125 >125-150
>60-70 >70-80
>80-90
>40-50
>30-40
300
300
>20-25
>25-30
¿30-100 |
75 |
75 |
75 |
150 |
150 |
>100-200 |
150 |
150 |
150 |
300 |
300 |
>200-300 |
150 |
150 |
225 |
300 |
300 |
>300-400
>400-500
>500-600
>600-700
Başlangıçtaki
>50-60
Tablo 3 HER 2 HAFTADA BİR UYGULAMA.
Her 2 haftada bir subkutan enjeksiyonla verilecek XOLAİR dozlan (doz başına miligram)_
Vücut Ağırlığı (kg)
Başlangıçtaki
IgE (lU/ml)>20-25 >25-30 >30-40 >40-50 >50-60 >60-70 >70-80 >80-90 >90-125 >125-150 >150-200
Uygulama şekli:
XOLAİR, sadece subkutan uygulanır. intravenöz ya da intramüsküler yoldan uygulanmaz.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/karaciğer yetmezliği:
Bozulmuş böbrek ya da karaciğer fonksiyonunun XOLAİR farmakokinetiği üzerindeki etkileri ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Klinik dozlarda omalizumab klirensinden başlıca retiküler endotelyal sistem (RES) sorumlu olduğundan, bunun böbrek ya da karaciğer bozukluğu ile değişmesi beklenmez. Belirli bir doz ayarlaması önerilmiyor olsa da, XOLAİR bu hastalarda dikkatli uygulanmalıdır (bkz. bölüm 4.4).
Pediyatrik popülasyon:
XOLAİR'in 12 yaşından daha küçük çocuklarda kullanılmasının güvenliliği ve etkililiği saptanmamıştır. Bu nedenle, bu yaş grubundaki hastalarda XOLAİR'in kullammı önerilmez.
Geriyatrik popülasyon:
XOLAİR'in 65 yaşından daha ileri yaştaki hastalarda kullanılması konusundaki veriler kısıtlıdır ama yaşlı hastalardaki dozun, gençlerdekinden farklı olması gerektiğine dair herhangi bir kanıt yoktur.
4.3. Kontrendikasyonlar
Etkin maddeye, ya da yardımcı maddelerden herhangi birisine karşı aşın duyarlılıkta kontrendikedir (Bkz. Bölüm 6.1).
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Aleıjik reaksiyonlar:
Herhangi bir proteinin kullanılması sırasında olduğu gibi, omalizumab kullamlan hastalarda da anafılaksi de dahil olmak üzere lokal veya sistemik alerjik reaksiyonlar (bronkospazm, hipotansiyon, senkop, ürtiker ve/veya dil ya da boğazda anjiyoödem) gözlemlenebilir. Anafılaktik reaksiyonlar, klinik çalışmalar sırasında nadiren gelişmiştir (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler). Pazarlama sonrası edinilen deneyimlerde, XOLAİR®'in ilk ya da takip eden tüm uygulamalan sonrasında anafılaksi ve anafılaksi benzeri reaksiyonlar gözlendiği rapor edilmiştir. Bu reaksiyonların büyük bir kısmı 2 saat içinde gelişmiş olmasına rağmen bazılan 2 saatten daha sonra ve hatta 24 saat sonra görülmüştür. Gelişebilecek anafılaktik reaksiyonlar göz önünde bulundurularak bu durumım tedavisinde hemen kullanması gereken ilaçlar el altında hazır bulundurulmalıdır ve hastalar uygulama sonrası uygun bir süre gözlem altında tutulmalıdır. Hastalar, bu gibi reaksiyonlann gelişebileceği, belirtileri ve aleıjik reaksiyonlar görüldüğünde hemen doktora başvurmalarının gerekli olduğu konusunda bilgilendirilmelidir.
Rekombinant DNA türevi olan bütün hümanize (insan kökenli) monoklonal antikorlarda olduğu gibi ender de olsa bazı hastalarda omalizumaba karşı antikor gelişebilir.
Gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonlarına neden olan serum hastalığı ve serum hastalığı benzeri reaksiyonlar, omalizumab dahil hümanize monoklonal antikorlar ile tedavi edilen hastalarda görülmüştür. Reaksiyon tipik olarak ilk ya da takip eden enjeksiyonlann uygulanmasmdan 1-5 gün sonra başlar, uzun dönem tedavi sonrasmda da gelişebilir. Serum hastalığmı düşündüren belirtiler, artrit/artralji, döküntü (ürtiker ya da diğer şekillerde), ateş ve lenfadenopatidir. Antihistaminikler ve kortikosteroidler, bu hastalığm önlenmesi ya da tedavisi için yararlı olabilir. Hastalara, herhangi bir şüpheli belirtiyi bildirmeleri konusunda tavsiyede bulunulmalıdır.
Ciddi hipersensitivite reaksiyonu gözlenen hastalarda XOLAİR tedavisi kesilmelidir. Kortikosteroidlerin azaltılması:
Sistemik veya inhale kortikosteroidler XOLAİR tedavisine başlanması üzerine aniden kesilmemelidir. Kortikosteroidler, doğrudan hekim gözetiminde ve kademeli olarak azahılmahdır.
Churg-Strauss sendromu ve hipereozinofilik sendrom:
Şiddetli astım hastalarında seyrek olarak, her ikisi de genellikle sistemik kortikosteroidlerle tedavi edilen, sistemik hipereozinofilik sendrom ya da alerjik eozinofilik granülomatöz vaskulit (Churg-Strauss sendromu) bulunabilir.
Nadir vakalarda, omalizumabın da dahil olduğu astıma karşı kullanılan tıbbi ürünler ile tedavi görmekte olan hastalarda sistemik eozinofıli veya vaskulit bulunabilir ya da gelişebilir. Bu olaylar genellikle oral kortikosteroid tedavisinin azahılması ile ilişkilidir.
Bu hastalarda hekimler; belirgin eozinofıli, vaskulite bağlı döküntü, pulmoner semptomlarda kötüleşme, paranazal sinüs anomalileri, kardiyak komplikasyonlar ve/veya nöropati gelişimi açısından dikkatli olmalıdır.
Yukarıdaki immün sistem bozukluklanmn şiddetli düzeyde olduğu tüm olgularda omalizumabın kesilmesi düşünülmelidir.
Maligniteler:
Erişkinlerdeki ve 12 yaş ve üzeri ergenlerdeki klinik çalışmalar sırasında, kontrol grubuna kıyasla XOLAİR tedavi grubunda ortaya çıkan kanserlerde sayısal bir dengesizlik görülmüştür. Vakaların görülme sıklığı hem aktif tedavi hem de kontrol grubunda yaygın olmamıştır (<1/100) [XOLAİR ile tedavi edilen 5.015 hastanın 25'inde (%0.5) ve kontrol grubundaki 2.854 hastamn 5'inde (%0.18)]. Gözlemlenen kanser türlerindeki çeşitlilik, görece kısa süreli maruziyet ve vakaların klinik özelliklerinin bireysel niteliği nedensel bir ilişki olasılığım dışlamaktadır. XOLAİR klinik çalışma programındaki malignité insidansı genel popülasyonla için bildirilen oranlarla karşılaştınlabilir düzeydedir.
Parazit enfeksiyonları:
IgE, bazı enfeksiyonlara verilen immünolojik yanıt sürecinde yer alabilir. Helmint enfeksiyonları bakımından kronik yüksek riske sahip hastalarda yapılan plasebo kontrollü bir çalışma, enfeksiyon hızında omalizumab ile istatistiksel olarak anlamlı olmayan hafif bir artış olduğunu, ancak enfeksiyonun seyrinin, şiddetinin ve tedaviye verdiği yanıtın değişmediğini göstermiştir. Helmint enfeksiyon hızı, bu gibi enfeksiyonları saptamak için tasarlanmamış olan tüm klinik program boyunca lOOO'de l'den azdı. Ancak özellikle helmint enfeksiyonlarımn endemik olduğu yerlere seyahat edildiğinde yüksek helmint enfeksiyon riskine sahip hastalarda önlem alınmalıdır.
önerilen anti-helmintik tedaviye yanıt alınmazsa XOLAİR tedavisinin kesilmesi düşünülmelidir.
Genel:
XOLAİR, astımın akut alevlenme dönemlerinin, akut bronkospazmm ya da status astmatikusun tedavisinde kullanılmaz.
XOLAİR, hiperimmünoglobülin E sendromu veya alerjik bronkopulmoner aspergillosis vakalarında ya da anafilaktik reaksiyonlann önlenmesinde araştırılmamıştır.
XOLAİR tedavisi, atopik dermatit, alerjik rinit ya da besin alerjisinde yeterince araştınimamıştır.
XOLAİR tedavisi otoimmün hastalığı olan hastalarda, immün kompleks aracılığıyla gelişen sağlık sorunlannda ya da böbrek veya karaciğer fonksiyonu daha önceden bozuk olan hastalarda incelenmemiştir. XOLAİR'in bu gibi hasta popülasyonlannda ihtiyatla kullamiması gerekir.
XOLAİR kullanan hastalara dozu azaltmamaları veya hekim tarafından tavsiye edilmedikçe, alınan diğer astım tedavilerini kesmemeleri söylenmelidir. Hastalara, XOLAİR tedavisine başladıktan sonra, astım durumunda ani bir iyileşme göremeyebilecekleri belirtilmelidir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Sitokrom P450 enzimleri, efluks pompaları ve proteinlere bağlanma mekanizmalan omalizumabın klirensinde rol oynamadığından, bu rekombinant DNA türevinin kullamiması sırasında ilaç-ilaç etkileşimleriyle karşılaşılma olasılığı çok azdır. XOLAİR'in diğer ilaçlarla ve aşılarla (BCG, natalizumab, takrolimus ve canlı aşılar dahil) etkileşimi araştırılmamıştır. Astım tedavisinde yaygın olarak kullanılan ilaçların omalizumabla etkileşime girmesinin beklenmesini gerektiren farmakolojik bir neden söz konusu değildir.
Klinik çalışmalarda XOLAİR genellikle; inhale ve oral kortikosteroidlerle, kısa veya uzun etkili inhale beta-2 agonistleriyle, lökotrien modifıye edicilerle, teofılinlerle ve oral antihistaminiklerle birlikte kullanılmıştır. XOLAİR ilaç güvenliliğinin, bu sık kullanılan astım ilaçlarına bağlı olarak değiştiğine dair bulgu yoktur. XOLAİR'in spesifik immünoterapi (hipo-sensitizasyon tedavisi) ile birlikte kullanılması konusunda veriler sınırlıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler mevcut değildir.
4.6. Gebelik ve laktasyon Genel Tavsiye
Gebelik kategorisi: B
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadmlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Omalizumab için gebelikte maruz kalmaya ilişkin klinik veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik/ embriyonal/ fetal gelişim/ doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir.
Bu nedenle çocuk doğurma potansiyeline sahip kadınlar uygun bir doğum kontrol yöntemi uygulamalı, eğer hamile kalmaya karar verirlerse hekimlerine danışmalıdır. XOLAİR'in doğum kontrol yöntemleri ile bilinen bir etkileşimi yoktur.
Gebelik dönemi
Omalizumabın gebe kadınlarda kullamidığı, gereken kontrol gruplarına yer verilerek yapılmış yeterli çalışmalar yoktur.
IgG moleküllerinin plasenta bariyerinden geçtiği bilinmektedir. Hayvanlardaki üreme çalışmalarının sonuçları, insanlarda elde edilecek sonuçların tahmin edilmesini her zaman sağlayamayabildiğinden, XOLAİR gebelik sırasında yalnızca mutlaka gerekli olduğunda kullamimahdır.
Omalizumab için gebelikte maruz kalmaya ilişkin klinik veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik/ embriyonal/ fetal gelişim/ doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir (bkz. kısım 5.3).
Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.
Laktasyon dönemi
Omalizumabın anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Omalizumab insan dışı primatlann sütüne geçmiştir ve anne sütü ile beslenen çocuk üzerindeki riski göz ardı edilemez. XOLAİR tedavisi sırasında kadınlar bebeğini emzirmemelidir.
Omalizumabın anne sütüne geçişi, haftada 75 mg/kg subkutan omalizumab verilen dişi cynomolgus maymunlarında incelenmiştir. Omalizumabain uteromaruz kalan fetuslann ve 28 gün boyunca emzirilen yenidoğanlann plazmalarındaki omalizumab düzeyleri, maternai plazma düzeyinin %11-94'ü arasında değişmiş; arme sütündeki omalizumab düzeyleri, maternai kan konsantrasyonunun %1.5'i kadar bulunmuştur.
Üreme yeteneği / Fertilité
Omalizumab için insan fertilite verileri mevcut değildir. Çiftleşme çalışmaları da dahil olmak üzere spesifik olarak tasarlanmış ve aşağıda ayrıntıları verilen preklinik fertilite çahşmalannda, 75 mg/kg'a kadar olan doz düzeylerinde omalizumabla yapılan tekrarlı doz uygulamasını takiben erkek ya da dişi fertilite sinde bozulma gözlenmemiştir.
Cynomolgus maymunlarında omalizumab kullanılarak üreme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar sırasında subkutan olarak verilen 75 mg/kg'a varabilen (en yüksek klinik dozun 12 katma eşdeğer) dozlar organogenez döneminde kullamidıklannda maternai toksisiteye, embriyotoksisiteye veya teratojen etkiye neden olmamış; gebeliğin geç döneminde, doğum sırasında veya emzirme döneminde kullanıldığında fetus ya da yenidoğanm gelişmesini olumsuz yönde etkilememiştir.
insanlardaki trombosit sayısı üzerinde klinik önem taşıyan etki göstermemesine rağmen klinik dozu aşan dozlarda omalizumab kullanılmasına, insan-dışı primatlardaki trombosit sayısının yaşla ilişkili olarak azalması eşlik etmiş ve genç hayvanlann, buna daha duyarlı olduğu görülmüştür. Cynomolgus maymunundaki üreme çalışmalannda 75 mg/kg'a kadar çıkabilen dozlarda omalizumab verilen dişilerin yenidoğanlarında, trombositopeniye ait herhangi bir klinik kanıtla karşılaşılmamıştır; ancak bu çalışmalarda, yenidoğandaki trombosit sayısına bakılmamıştır.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
XOLAİR kullanan hastalar, baş dönmesi, halsizlik, baygınlık ya da uyku hali yaşamaları durumunda araç ve makine kullanmamaları konusunda bilgilendirilmelidir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Erişkinler ile 12 yaş ve üzeri ergenlerdeki klinik çalışmalar sırasında en fazla bildirilmiş olan advers reaksiyonlar; enjeksiyon yerinde gelişen ağrı, şişlik, eritem ve kaşıntı gibi reaksiyonlarla baş ağrısıdır. 6 ila <12 yaşındaki hastalarla yapılan klinik çalışmalarda en yaygın olarak bildirilen advers reaksiyonlar arasında baş ağnsı, ateş ve üst karın bölgesinde ağn yer almıştır.
Bunların neredeyse tümü hafif ya da orta şiddetli olmuştur.
Klinik çalışmalarda, XOLAİR ile tedavi edilen toplam ilaç güvenliliği popülasyonunda bildirilen advers olaylar, organ sistemi sınıfına ve sıklık derecelerine göre aşağıda listelenmiştir.
Advers ilaç reaksiyonları, en sık görülen advers reaksiyon ilk sırada olacak şekilde sıklıklanna göre aşağıda sıralanmıştır. Her sıklık grubunda advers reaksiyonlar azalan ciddiyet derecesine göre sıralanmıştır.
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <l/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Yaygın olmayan:
Farenjit
Seyrek:
Parazit infeksiyonları
Bağışıklık sistemi bozuklukları
Seyrek
Anafilaktik reaksiyon ve diğer alerjik durumlar, anti-terapötik antikor gelişimi
Sinir sistemi bozuklukları
Yaygrn:
Baş ağnsı**
Yaygın olmayan:
Baş dönmesi, uyku hali, parestezi, senkop
Vasküler bozukluklar
Yaygm olmayan:
Postüral hipotansiyon, deride kızarıklık
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal bozukluklar
Yaygın olmayan:
Öksürük, alerjik bronkospazm
Seyrek:
Larenks ödemi
Gastrointestinal bozukluklar
Yaygm:
Üst karın bölgesinde ağrı *
Yaygm olmayan:
Bulantı, ishal, dispepsi belirti ve bulgulan
Deri ve deri altı doku ile ilişkili bozukluklar
Yaygm olmayan:
Ürtiker, deri döküntüsü, kaşıntı, fotosensitivite
Seyrek:
Anjiyoödem
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar
Çok yaygm:
Ateş *
Yaygm:
Ağrı, eritem, kaşıntı, şişlik gibi enjeksiyon yeri reaksiyonları Yaygm olmayan:
Kilo artışı, halsizlik, kollarda şişme, gribe benzer hastalık
* : 6 ila <12 yaş arası çocuklarda
** : 6 ila <12 yaş arası çocuklarda çok yaygın
Advers reaksiyonların aktif tedavi gruplanndaki sıklığının, kontrol grubundakine çok yakın olduğu görülmüştür.
Pazarlama sonrası gözlemler:
Aşağıdaki reaksiyonlar, spontan bildirimlerden tanımlarmııştır.
Bağışıklık sistemi bozuklukları (bkz. Bölüm 4.4):
İlk ya da izleyen uygulamaları takiben anafılaksi ve anafilaksi benzeri reaksiyonlar bildirilmiştir, serum hastalığı.
Kan ve lenf sistemi bozuklukları:
İdiyopatik ağır trombositopeni.
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar:
Aleıjik granülomatöz anjiit (Churg Strauss sendromu).
Deri ve deri altı doku bozuklukları:
Saç dökülmesi.
Kas-iskelet sistemi ve bağ dokusu ile ilişkili bozukluklar:
Artralji, miyalji, eklemlerde şişlik
Maligniteler:
Erişkinler ve 12 yaş ve üzerindeki ergenlerde yürütülen klinik çalışmalar sırasında gelişen kanser sayısı bakımından aktif tedavi grubuyla kontrol grubu arasında ^ dengesizlik bulunmuştur. Her iki grupta da kanserlere seyrek olarak (<1/100)
w rastlanımştır. XOLAİR klinik çalışma programındaki malignité insidansı (%0.5), genel
popülasyonla karşılaştırılabilir düzeydedir (bkz. Bölüm 4.4.).
6 ila <12 yaş grubunda omalizumab ile yapılan klinik çalışmalarda omalizumab alan hastalarda malignité vakası görülmezken, kontrol grubunda tek bir malignité vakası görülmüştür.
Arteriyel Tromboembolik Olaylar (ATE)
Kontrollü klinik çalışmalarda ve devam eden bir gözlemsel çalışmada, ATE'lerde sayısal bir dengesizlik gözlenmiştir. ATEUer şunları kapsamaktadır: inme, geçici iskemik atak, miyokard infarktüsü, stabil olmayan angina ve kardiyovasküler ölüm (bilinmeyen bir nedenden dolayı ölümü de kapsamaktadır). Kontrollü klinik çalışmalarda ATE'lerin oranı, XOLAİR ile tedavi edilmiş hastalar için 6.29 (17/2703 hasta yılı) ve kontrol grubu için 3.42 (6/1755 hasta yılı) bulunmuştur. Cox oransal risk modelinde, XOLAİR ATE riskiyle ilişkilendirilmemiştir (tehlike oranı 1.86; %95 güven ^ aralığı 0.73-4.72). Gözlemsel bir çalışmada, ATE oranı XOLAİR ile tedavi edilmiş
hastalar için 5.59 (79/14140 hasta yılı) ve kontrol hastaları için 3.71 (31/8366 hasta yılı) bulunmuştur. Başlangıç kardiyovasküler risk faktörleri için kontrolün yapıldığı bir çok değişkenli analizde, XOLAİR ATE riskiyle ilişkilendirilmemiştir (tehlike oranı 1.11; %95 güven aralığı 0.70-1.76).
Serebrovasküler bozukluklar:
Yetişkinlerde ve 12 yaş ve üzeri ergenlerde yapılan kontrollü klinik çalışmalar sırasında, aralannda geçici iskemik atak ve iskemik felcin de bulunduğu serebrovasküler olaylar gözlenmiştir. XOLAİR ile tedavi edilen 3605 hastanın 6'sında 9 serebrovasküler olay, plasebo alan 2383 hastamn birinde ise bir serebrovasküler olay görülmüştür. XOLAİR ile tedavi edilen hastalarda görülen 9 olayın dağılımı iskemik felç (n=2), dizartri (n=l), parezi (n-4), amorozis fugaks (n=l) ve geçici iskemik atak (n=l) şeklinde olmuştur; hastalardan birinde üç parezi epizodu ve bunu takip ederek iskemik felç görülmüştür. XOLAİR kontrollü klinik çalışmalannda gözlenen serebrovasküler olay sıklığı genel astım popülasyonunda bildirilen oranla benzer bulunmuştur.
Trombositler:
Klinik çalışmalarda az sayıda hastada trombosit sayısı normal değerlerin altına inmiştir. Bu hastaların hiçbirinde kanama epizodlan gözlenmemiş, hemoglobin düzeyi azalmamıştır. Pazarlama sonrası tespitlerde izole idiyopatik trombositopeni olgulan bildirilmiş olsa bile, insan-dışı primatlarda görülen trombosit sayısındaki inatçı azalma profili insanlarda (6 yaş ve üzeri hastalar) saptanmamıştır (bkz. Bölüm 5.3.)*
Parazit enfeksiyonları:
Helmint enfeksiyonlan bakımından kronik yüksek riske sahip hastalardaki plasebo kontrollü bir çalışma, omalizumab ile enfeksiyon hızında istatiksel açıdan anlamlı olmayan hafif bir artış olduğunu göstermiştir. Enfeksiyonun seyri, şiddeti ve tedaviye alınan yanıt değişmeden kalmıştır (bkz. Bölüm 4.4.).
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
Doz aşımı görülen bir olgu bildirilmemiştir. XOLAİR'in tolere edilen en yüksek dozu belirlenmemiştir. 4,000 miligrama kadar çıkabilen tek intravenöz dozlar, hastalarda, doz sınırlayıcı toksisite bulguları gelişmeksizin uygulanabilmiştir. Hastalara verilmiş olan en yüksek kümülatif omalizumab dozu, 20 hafta içerisinde 44,000 miligramdır ve istenmeyen hiçbir akut etkiye neden olmamıştır.
Eğer doz aşımından şüphe ediliyorsa, hasta anormal belirti ve semptomlar açısından izlenmelidir. Gerektiği şekilde tıbbi tedavi aranmalı ve başlatılmalıdır.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Obstrüktif hava yolu hastalıklarında kullanılan diğer sistemik ilaçlar.
ATC Kodu: R03DX05.
Omalizumab, insanlardaki immünoglobülin E (IgE)'ye selektif olarak bağlanan, rekombinant DNA türevi, insan monoklonal antikorudur. Bu antikor; IgGl kappa yapısındadır; ana iskeleti insan kökenli olup IgE'ye bağlanan komplementer-belirleyici bölgeleri kemirgen ana antikorundan köken almaktadır,
Aleıjik olaylar dizisi, mast hücrelerinin ve bazofıllerin yüzeyindeki yüksek afiniteli IgE reseptörlerine (FceRl) bağlı IgE'nin alerjene çapraz bağlanmasıyla başlar. Bu bağlanma efektör hücrelerin degranülasyonu sonucu histaminlerin, lökotrienlerin, sitokinlerin ve diğer mediyatörlerin serbest kalmasıyla sonuçlanır. Söz konusu mediyatörlerle alerjik astım fizyopatolojisi ve bu arada hava yollanndaki ödem, düz kasların kasılması ve enflamasyon sürecine eşlik eden hücresel aktivite değişiklikleri arasında sebep/sonuç ilişkisi vardır. Yine bu mediyatörler, aleıjik hastalıktaki bronkokonstriksiyon, mukus yapımı, hırıltılı solunum, dispne, göğüste sıkışma hissi, burunda konjesyon, hapşırma, burun kaşıntısı ve akıntısı, göz yaşarması ve kaşıntısı gibi belirtilere ve semptomlara katkıda bulunur.
Omalizumab, IgE'ye bağlanır ve bu immünoglobülinin yüksek affıniteli IgE reseptörlerine (FcsRI) bağlanmasını önleyerek, aleıjik olaylar dizisini tetikleyecek serbest IgE miktarını azaltır. Atopik deneklerin omalizumabla tedavisi, bazofillerin yüzeyindeki FceRl reseptörlerinin belirgin azalmasıyla sonuçlanmıştır. Aynca, tedavi öncesi değerler ile karşılaştınidığmda XOLAİR ile tedavi edilen hastalarda bir alerjen ile stimulasyonu takiben bazofıllerdenin vitrohistamin salıverilmesi yaklaşık %90 azalmaktadır.
Klinik çalışmalarda serumdaki serbest IgE düzeyleri ilk dozdan sonra, doza bağlı olarak azalmış ve doz aralannda düşük değerlerde kalmıştır. Serumdaki serbest IgE düzeylerinde önerilen dozlar kullanıldığı zaman meydana gelen ortalama azalma oranı, %96'dan daha yüksek olmuştur. Serumdaki total (bağlı olan ve bağlı olmayan) IgE düzeyleri ilk dozdan sonra, eliminasyon hızı serbest IgE'ye kıyasla daha yavaş olan omalizumab:IgE komplekslerinin oluşması sonucu yükselmiştir. İlk dozdan 16 hafta sonra, standart yöntemlerle yapılan ölçümlerde serumdaki ortalama IgE düzeyleri, omalizumab öncesindekinin 5 katı daha yüksek bulunmuştur. XOLAİR etkisiyle meydana gelen total IgE artışı ve serbest IgE azalması, omalizumabın kesilmesi durumunda geri dönüşümlüdür ve ilacın uzaklaştın imasının ardından, IgE düzeylerinde rebound gözlenmemiştir. Total IgE düzeyleri, XOLAİR tedavisinin durdurulmasından sonra 1 yıla varan süreler boyunca tedavi öncesindeki değerlere dönmemiştir.
Klinik deneyimler:
Erişkinler ve ergenler (12 yaş ve üzeri):
XOLAİR'in ilaç güvenliliği ve etkililiği; çift-kör olarak gerçekleştirilen, plasebo kontrollü, çok-merkezli, randomize beş çalışmada değerlendirilmiştir.
Bu çalışmalann ikisi inhale kortikosteroidlerle, diğer üçü ise yüksek doz inhale kortikosteroid ve uzun etkili beta 2 agonist tedavisine rağmen semptomları devam eden alleıjik astımlı hastalarda yürütülmüştür (Hastaların mevcut tedavisine omalizumab veya plasebo eklenmiştir). Yapılan bu klinik çalışmalarda; tedaviye eklenen omalizumabın plaseboya oranla astım alevlenmelerini azalttığı, yaşam kalitesini artırdığı, kullanılan inhale kortikosteroid dozlarında azalma sağladığı, kurtarma ilacı ve oral kortikosteroid ihtiyacım azalttığı gösterilmiştir. Bunun yam sıra omalizumab alan hastalarda astıma bağlı acil servis başvurularının ve hastane yatışlarının azaldığı gösterilmiştir. Astıma eşlik eden allerjik riniti olan hastalarda yürütülen bir çalışmada astım alevlenmelerinde sağlanan azalmanın yanı sıra; rinite ve astıma özgü yaşam kalitesinde anlamlı düzelme sağlanmıştır.
Bu beş çalışmada da astım kontrolünün değerlendirilmesi hekimin genel değerlendirmesi ile yapılmıştır. Bu kapsamda, PEF (Tepe ekspiratuvar akım) ölçümü, gündüz ve gece semptomlan, kurtarma ilacı kullanımı, spirometri ve alevlenmeler hekim tarafından göz önüne alınmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, beş çalışmada da plasebo grubu ile karşılaştırıldığında, XOLAİR ile tedavi edilen hastaların anlamlı olarak daha büyük bölümünde belirgin iyileşme ya da tam kontrol sağlanmıştır.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Genel özellikler
Omalizumabın farmakokinetiği, alerjik astımı olan ergen ve erişkin hastalarda incelenmiştir.
Emilim:
Omalizumabın, subkutan uygulama sonrası, ortalama mutlak biyoyararlammı oranı %62'dir. Astımlı erişkin ve ergen hastalarda tek bir subkutan dozun ardından omalizumab, yavaşça kana karışmış ve maksimum serum düzeylerine 7-8 gün sonra ulaşmıştır. Çoğul omalizumab dozlanmn ardından, sıfırmcı günle kararh serum düzeylerinin elde edildiği 14. gün arasındaki serum konsantrasyonu-zaman eğrisinin altında kalan alan (EAA) değeri, ilk doz sonrası değerin 6 katı bulunmuştur.
XOLAİR'in likid ve liyofilize formülasyonlarmın uygulanması benzer omalizumab serum konsantrasyon-zaman profillerine neden olmuştur.
Dağılım:
Omalizumabin vitroIn vitroin vivo,presipitasyon gösteren ya da molekül ağırlığı bir milyon Dalton'u aşan kompleksler gözlenmez. Cynomolgus maymunundaki doku dağılım çalışmaları, iyot-125 (I^^^) ile işaretlenmiş omalizumabın herhangi bir doku ya da organ tarafından spesifik olarak tutulmadığını göstermiştir. Hastalarda subkutan uygulamayı izleyen görünür dağılım hacmi, 78 ± 32 ml/kg olarak hesaplanmıştır.
Bivotransformasvon:
Karaciğer yoluyla metabolize edilir. IgG, retiküloendotelyal sistem (RES) ve endotel hücreleri tarafından parçalanır.
Eliminasvon:
Omalizumab klirensi, IgG klirensi prosesine uyar, ayrıca hedef ligandı olan IgE ile bağlanarak kompleks oluşturması da, omalizumabın eliminasyon yollanndandır. IgG'nin karaciğerdeki eliminasyonunda bu immünoglobülin, retiküloendotelyal sistem (RES) ve endotel hücrelerinde parçalanır. Değişikliğe uğramamış IgG safra ile de atılır. Farelerde ve maymunlarda yapılan çalışmalarda omalizumab:IgE kompleksleri, retiküloendotelyal sistemdeki Pey reseptörleriyle etkileşime girerek ve IgG klirensinden genellikle daha hızlı bir şekilde elimine edilmiştir. Omalizumabın astım hastalanndaki eliminasyon yanlanma-ömrü ortalama 26 gündür ve günlük zahiri klirensin ortalama 2.4 ± 1.1 mL/kg olduğu hesaplanmıştır. Ayrıca, vücut ağırlığımn iki katma çıkması görünür klirensi de yaklaşık ikiye katlamıştır.
Dogrusallık/Doğrusal Olmavan Durum:
Omalizumab, 0.5 mg/kg'ı aşan dozlarda lineer farmakokinetiğe sahiptir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek/Karaciğer vetmezligi:
Böbrek veya karaciğer yetmezliği olan hastalarda elde edilmiş farmakokinetik veya farmakodinamik veriler mevcut değildir (bkz. Bölüm 4.4).
Pedivatrik popülasvon:
XOLAİR'in 12 yaşından daha küçük çocuklarda kullanılmasının güvenliliği ve etkililiği saptanmamıştır. Bu nedenle bu yaş grubundaki hastalarda XOLAİR'in kullammı önerilmez.
Geriyatrik popülasvon:
XOLAİR'in 65 yaşın üzerindeki hastalarda kullanılması konusundaki tecrübeler sımrlıdır ama yaşlı hastalardaki dozun, gençlerdekinden farklı olması gerektiğine dair hiçbir kanıt yoktur.
Yas. Irk/Etnik köken. Cinsiyet:
XOLAİR'in popülasyon farmakokinetiği, demografik özelliklerin etkilerini değerlendirmek amacıyla analiz edilmiş ve eldeki sımrh verilerin analizi; 6-76 arasında değişen yaş sımrları içerisinde, ırka, etnik kökene veya cinsiyete göre doz ayarlamasına ihtiyaç bulunmadığı izlenimi vermiştir.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
Erişkin ve ergen cynomolgus maymunlarında mast hücresi degranülasyonuna bağlı sistemik anafılaksi reaksiyonu geliştiğine dair kanıt yoktur. Dolaşımdaki omalizumab:IgE antikor kompleksleri, maymunlardaki bütün çalışmalarda saptanmış, ancak omalizumab verilmesinden sonra böbrekler de dahil olmak üzere hiçbir organda, immün kompleksler aracılığıyla gelişen hastalık kanıtına rastlanmamıştır. Omalizumab:ıge kompleksleri, komplemanı bağlamaz veya komplemana bağımlı sitotoksitede mediyatör rolü oynamaz.
250 mg/kg'a kadar (önerilen Doz Tablosuna göre 17.5 mg/kg olan izin verilen maksimum klinik dozun 14 katından daha fazla) kronik omalizumab uygulanması, insan-dışı primatlarda iyi tolere edilmiş ve yalnızca birçok insan-dışı primat türünde (hem erişkin hem de ergen hayvanlar), temel klirük çalışmalar sırasında insanlarda kullamlan en yüksek dozları aşan dozlarda trombosit sayısının, dozla bağlantılı olarak azaldığı görülmüştür. Ergen maymunlar, erişkinlere nazaran trombositlere olan etkiye daha duyarlı idi. Ayrıca cynomolgus maymunundaki enjeksiyon yerinde, heterolog bir proteinin subkutan olarak tekrar tekrar uygulanmasına karşı gelişen bağışıklık cevabına uygun olarak, akut kanama ve inflamasyon gelişmiştir. Omalizumab kullamlarak formal karsinojen etki çalışmaları yapılmamıştır.
Bazı maymunlarda, subkutan veya intravenöz uygulama sonrası omalizumaba karşı antikorlar saptanmıştır. Omalizumabın heterolog bir protein olduğu düşünülürse bu, beklenmeyen bir gelişme değildir. Bazı hayvanlar, serumdaki omalizumab konsantrasyonunun, IgE düzeylerinin veya her ikisinin birden yüksek olması nedeniyle değerlendirilememiştir. Ancak serum omalizumab konsantrasyonları, bu çalışmaların tedavi dönemlerinde daima yüksek kalmış ve anti-omalizumab antikorlanmn varlığına bağlı herhangi bir toksisiteyle karşılaşıİmamıştır.
Hayvanlar üzerinde yapılan üreme, sütle atılım ve fertilite çalışmaları için bölüm 4.6 'ya bakınız.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Bileşenler |
Flakon başına düşen nominal miktar (mg) |
1.2 mİ sulandırılmış bitmiş ürün başına elde edilen nominal miktar (ms) |
L-Histidin HCl monohidrat |
2.8 |
2.0 |
L-Histidin |
1.8 |
1.3 |
Sükroz |
145.5 |
106.5 |
Polisorbat 20 |
0.5 |
0.4 |
Azot (Dolum ajanı) |
- |
- |
Enjeksiyonluk Su (Çözücü) |
- |
1.0 mİ |
Toplam miktar |
5.0 mİ (liyofılizasyondan once) |
1.2 mİ
(liyofılizasyondan sonra) |
Not:Bu tabloda, flakondan çekilen etikette belirtilen etkin madde miktanmn izin verdiği % 35 dolum fazlası yer almaktadır.
6.2. Geçimsizlikler
XOLAİR, başka hiçbir ilaçla veya steril enjeksiyonluk su dışındaki seyreltici sıvılarla kanştınimamahdır.
6.3. Raf ömrü
48 ay
Çözelti, kullanıma hazır duruma getirildikten sonra Bölüm 6.6'da anlatılan şekilde uygulanmalıdır.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
Buzdolabında (2®C-8°C arasında) ve orijinal ambalajında muhafaza ediniz. Dondurmayınız. Son kullanma tarihinden sonra kullanmayınız.
Ürün kullanıma hazırlandıktan sonra raf Ömrü, 2°C-8°C arasında saklanması koşulu ile 8 saat, 30°C'nin altındaki oda sıcaklığında ise 4 saattir.
XOLAİR enjeksiyonluk çözehi için toz içeren flakonİar 2°C-8°C arasında nakledilmelidir.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
XOLAİR ambalajı, enjeksiyonluk çözelti için toz içeren bir flakon ve steril enjeksiyonluk su içeren bir ampul ihtiva eder.
Toz flakonu: Kauçuk tıpalı ve mavi renkte flip-off alüminyum kapaklı berrak, renksiz, tip 1, borosilikat camdan yapılmış 5 ml'lik flakon
Çözücü ampulü: 2 mİ steril enjeksiyonluk su içeren, berrak, renksiz cam ampul
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Liyofilize ürünün çözünmesi, bazen daha uzun sürmekle birlikte 15-20 dakikada tamamlanır. Tam olarak çözünmüş ürün, berrak ya da hafif opak görünüme sahiptir;
flakonun kenarında küçük kabarcıklar veya köpük bulunabilir. Kullanıma hazırlanmış çözelti viskoz yapıda olduğundan, enjektördeki havanın veya çözelti fazlasının boşaltılmasından önce, 0.6 veya 1.2 mililitrelik dozım tam olarak elde edilebilmesi için, flakondaki BÜTÜN ÜRÜN ENJEKTÖRE ÇEKİLMELİDİR.
XOLAİRMn subkutan uygulama amacıyla hazırlanmasında, lütfen aşağıdaki talimata uyunuz:
XOLAIR 150 mg flakon:
1.Ucuna geniş lümenli, 18 numara iğne takılı durumdaki bir enjektöre, ampulden
1.4 mİ enjeksiyonluk su çekin.
2.doğrudantozu hedef alarakflakona boşaltın.
3.Flakonu dik durumdayken, tozun enjeksiyonluk suyla eşit bir şekilde temasını sağlamak için, yaklaşık 1 dakika kadar kuvvetlice dairesel hareketlerle çevirin (sallamayın).
4.3. basamağın ardından, yine dik durumdaki flakonu, yaklaşık her 5 dakikada bir 5-10 saniye süreyle dairesel hareketlerle çevirerek geriye kalmış olabilecek parçacıkların erimesini sağlayın
* Bazen tozun tamamen çözünmesi için 20 dakikadan daha uzun süre gerekir. Bu durumda 4. basamağı, çözeltinin içerisinde jele benzer herhangi bir partikül kalmaymcaya kadar tekrarlayın.
Toz tamamen eriyince, solüsyonun içerisinde, jele benzer hiçbir partikül kalmamış olmalıdır. Flakonun kenarında küçük kabarcıklar veya köpük bulunması kabul edilebilir. Kullanıma hazır çözelti, berrak ya da hafif opaktır. Yabancı partiküller varsa, çözeltiyi kullanmayın.
5.Çözeltinin tıpaya doğru akması için, flakonu 15 saniye kadar baş aşağı çevirin. 3 mililitrelik yeni bir enjektöre takılı, geniş lümenli, 18 numara bir iğneyi flakona batmn. Çözeltiyi enjektöre çekerken iğnenin ucunu, flakonun tıpasınm en dip kısmında tutun. İğneyi flakondan çekmeden Önce pistonu, baş aşağı duran flakondaki bütün çözeltinin enjektöre girmesini sağlamak için enjektör gövdesinin sonuna kadar geri çekin.
6. 18 numara iğneyi, subkutan enjeksiyonda kullanılacak olan 25 numara bir iğneyle değiştirin.
7.Gereken 1.2 mlTik dozu elde edebilmek için enjektördeki havayı, büyük kabarcıkları ve çözelti fazlasım boşaltın. Enjektördeki çözeltinin üzerinde, küçük kabarcıklardan oluşan ince bir tabaka kalabilir. Çözeltinin akışkanlığı nispeten az olduğundan enjeksiyon işleminin tamamlanması 5-10 saniye sürebilir.
Flakonda 1.2 mİ (150 mg) XOLAİR vardır. 75 mg'hk uygulama için 0,6 mİ
uygulanmalıdır.
8. Enjeksiyonlar, kolun deltoid bölgesine veya uyluğa subkutan olarak uygulanır.
XOLAİR® 150 mg Enjeksiyonluk Çözelti için Toz içeren Flakon; tek kullammiık flakon içerisindedir ve antibakteriyel koruyucu içermez. Kullanıma hazır çözeltinin 2°C-8°C arasında 8 saat, 30°C'de 4 saat boyunca kimyasal ve fiziksel stabilitesini koruduğu gösterilmiştir.
Mikrobiyolojik açıdan ürün, kullanıma hazırlandıktan hemen sonra kullanılmalıdır. Hemen kullanılmadığı takdirde muhafaza süresi ve kullamm öncesi koşullar, kullamcımn sorumluluğudur ve rekonstitüsyon, kontrol altındaki, geçerli asepsi koşullan altında gerçekleştirilmediği sürece, 2°C-8°C arasında 8 saati aşmamalıdır.
Kullamlmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıklann Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklanmn Kontrolü Yönetme]iği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Novartis Ürünleri 34912 Kurtköy - İstanbul Tel no: 0216 482 47 77 Faks no:0216 482 42 06
8. RUHSAT NUMARASI
120/68
9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ:
İlk ruhsat tarihi:Ruhsat venileme tarihi:-
10. KÜB'ÜN YENİLENME TARİHİ:
|
|